Meme Kanserinde Yeni Hormona! Tedavi Yaklaşımları New Hormonal Therapy Approachesln Breast Cancer Emel CANBAY * , Ayhan KOYUNCU ** ÖZET SUMMARY Meme kanserinin önlenmesinde ve tedavisinde hormonal The clinical studies involving new hormonal therapeutic tedavi yaklaşımlarını içeren klinik çalışmalar sürdürülmektedir. approaches are carried out in the prevention and the treat- Son zamanlarda, metastatik meme kanserinin tedavisinde ment of the breast cancer. More recently, some new agents birkaç yeni ajan kullanılmaya başlanılmıştır. Burada, meme are being started to use in the treatment of the metastatic kanserinin tedavisinde yeni hormonal tedavi yaklaşımları ile breast cancer as well. it has been shovvn that the estrogen ilgili gelişmeler sunulmuş ve yeni antiöstrojenler ve aromataz receptor mediated breast cancer development and progression inhibitörleri hakkında bilgi verilmiştir. Yapılan çalışmaların were prevented more effectively with these new hormonal sonucunda yeni hormonal tedavi yaklaşımlarının östrojen re- agents as a result of these trials. Recent developments re- septör-aracılıklı kanser gelişimini ve ilerlemesini daha güçlü garding the new hormonal therapies in the breast cancer and olarak inhibe ettiği gözlemlenmiştir. Bu konudaki gelişmeler, new antiestrogens and aromatase inhibitors are presented antiöstrojenlere karşı gelişen direnç mekanizmasını aydınlata- here. The research studies would be clarify the mechanisms of cak ve standart tedaviye çapraz direnç oluşturmayacak yeni resistance to the Standard therapy of breast cancer. New ajanların bulunmasına yönelik çalışmalara bağlı olarak klinik developments regarding these agents that are not being uygulamalara yansıyacaktır. formed the cross resistance to Standard therapy will be re- Anahtar Kelimeler : Meme kanseri, hormonal tedavi, aromataz inhibitörleri, steroidler flected to the clinical applications in breast cancer treatment. Key Vtfords: Breast Cancer, hormonal therapy, aromatase inhibitors, steroids. C. Ü. Tıp Fakültesi Dergisi 23 (4): 201 -208, 2001 GİRİŞ Dokuya özgü östrojen agonist ve antogonist aktivitesi ile nonsteroidal bir antiöstrojen olan tamoksifen, geçen otuz yıllık sürede meme kanserinin hormonal tedavisinde tercih edilen bir ilaç olmuştur (1). Tamoksifen meme dokusundaki antiöstrojenik etkileri nedeniyle meme kanserinin tüm evrelerinin tedavisinde kullanılabilir. Tamoksifenin , kemik dansitesi ve serum lipidleri üzerine yararlı östrojen agonistik etkileri var iken, endometrium üzerine olan etkileri istenmeyen etkileridir (2-4). Tamoksifen tedavisinin istenmeyen yan etkisi olan endometrium kanseri, karaciğer ve mide kanseri gibi diğer organ kanserlerinin gelişimi, araştırmacıları spesifik dokularda östrojenik etkileri olan ve * Arş.Gör.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Sivas ** Yrd.Doç.Dr., Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Sivas 201 Canbay ve Koyu« endometrium üzerinde antiöstrojen aktiviteye sahip yeni ajanları araştırmaya sevk etmiştir. Bu araştırmalar, Selektif Östrojen Reseptör Modulatörleri (SERMs) adı verilen farklı dokularda hem Östrojen agonisti hem de Östrojen antogonisti etkileri olan yeni ilaçların gelişimine neden olmuştur. Gelecekte bu ilaçların kullanımları, Östrojen reseptör modulasyonunun mekanizmalarının daha iyi anlaşılmasına ve bu ajanların spesifik doku ve organlarda istenilen etkileri oluşturduklarının tespit edilmesine bağlıdır. Bunlardan bazılarının metastatik meme kanser* de, bazılarının ise primer meme kanserinde yardır» Şu ana kadar bilinen en azından iki farklı Östrojen reseptörü vardır. Alfa reseptörleri meme ve uterus dokusunda bulunurken, beta reseptörleri kemik ve kan damarlarında bulunur(S). Birçok protein bu reseptörleri aktive ya da represe etmek için bu reseptörler ile etkileşime girer. Bu olayı daha da komplike hale getiren, en azından elli farklı transkripsiyon aktivasyon faktörü östrojenin hedef geni üzerine etki ederek, östrojenin etkilerini düzenlerler (5). Yeni tedavi yaklaşımları geliştirmek için yapılan çalışmalar, Östrojen reseptörlerinin koaktivatör, ko-repressör ve transkripsiyon aktivasyon faktörleri ile etkileşiminin daha iyi anlaşılabilmesini sağlayacaktır. Yeni medikal ajanlar, standart hormonal tedaviye dirençli yollara etki edecek veya bu yolları bypass ederek tedaviyi sürdürebilecek özelliğe sahip olanlar olacaktır. Gerek antiöstrojen tedavi olarak gerekse aromataz inhibitörü olarak yeni tedavi yaklaşımları geliştirilmektedir. Tablo-1 geliştirilmekte olan yeni ajanların listesini vermektedir. neden olmazlar. Yapılacak çalışmalar ile, tedavi olarak denenmekte olduğu çalışmalar sürdürül mektedir. Parsiyel agonist ve antogonist antiöstroJ ajanlar primer etkilerine ilaveten, yağ ve kemik dokull rında Östrojen agonist etkileri nedeniyle osteoporozl önleyici ve lipid düzeylerine olan etkileri ile ek yara sağlarlar. Aromataz inhibitörlerinin kemik ve yağ dokıl suna etkileri yok iken tromboemboliye ve endometrii kanser ile sonuçlanan endometrium proliferasyonunıl primer« metastatik meme kanseri hastalarında, yardımcı tedai uygulamaları ile yaşam süresinin uzatılmasında • meme kanserinin önlenmesinde bu yeni ajanların tek yi da kombine kullanımlarının hangisinin en iyisi belirlenecektir. Tamoksifen meme kanserini etkiye sahiptir. Amerika'da sürdürülen Ulusal CerraB Meme ve Kolon Kanseri Yardımcı Tedavi Projel (NSABP) çalışmaları yılda 13000'den fazla kadının rnenB kanseri gelişimi açısından yüksek risk grubunda oldukla rını bildirmiştir (6). Bir çalışmada, aile öyküsü, yaj önceki meme biyopsisi ve ilk doğum yaşı, kaç doğı* yapmış olduğu, menarş yaşı gibi diğer Östrojen aracılı!» risk faktörlerini değerlendirilmesi gibi parametreleıi içeren meme kanseri gelişim riskini hesaplayan Gali modeli (7) ile belirlenen 35-65 yaş arasındaki rastgele seçilmiş kadınlara beş yıl süresince 20mg/gün dozdan tamoksifen ya da plasebo uygulandı. Bu çalışmanB sonucunda, tamoksifenin meme kanseri gelişimi açısından yüksek risk grubunda bulunan kişilerde meme l kanseri insidansını %49 azalttığı bulundu(8). Yapılan! Tablo I. Meme Kanserinde Yeni Hormonal Tedaviler birçok çalışmada tamoksifen kullanımı ile endometrium kanseri riskinin arttığı bulunmuştur (4,9). Yaklaşık 66 Nonsteroidal Steroidal aylık izleme periyodunda, her 1000 kadından 13'ünde endometrium kanseri geliştiği görüldü (4,9). Antiöstrojenler Bu ICI 182,780 endometrial karsinomlar erken evrede tespit edildiği için Idoksifen Droloksifen TAT-59 EM-800 Zindoksifen Trioksifen Raloksifen Formestan tamoksifen tedavisine bağlı gelişen endometrium kanserinden ölüm bildirilmemiştir. Bununla birlikte, pelvis, Aromataz İnhibitörleri Eksemestan Letrozol Vorozol Toremifen Anastrozol lomber vertebra ve radius kırığı yaklaşık %19 oranında! azalma göstermiştir, fakat tromboembolik olaylar, elli yaşın üzerindeki kadınlarda artmıştır. Kardiak mortalite açısından tamoksifen grubu ile plasebo grubu arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Genel olarak yaşam süresi açısından anlamlı bir etki saptanmamıştır. Bu çalışmanın sonucunda, tamoksifen meme kanseri gelişimi açısından risk grubunda bulunan kişilerde kullanımı önerilmektedir. Ancak risk grubunda bu ilaç kullanımından önce yarar-zarar oranı iyice belirlenmelidir. 202 Meme Kanserinde Yeni Hormonal Tedavi Yaklaşımları II. Yeni Antiöstrojenler IH.Yeni Nonsteroidal Antiöstrojenler Il.l.a. Toremifen Toremifen, tamoksifenin klorlanmış analoğudur. Tamoksifen ile aynı spesifik etki ve yan etkileri gösteri rler (10). Preklinik çalışmalar, toremifenin endometriumda tamoksifenden daha az DNA hasarına neden olduğunu göstermektedir (11). DNA' da oluşan bu deği şiklik, genetik değişikliklerin ve hücresel düzeyde kan ser ilerlemesinin önemli bir mediatörü olabilir (12). Bununla birlikte, toremifenin atimik farelerde tamoksifen ile aynı derecede insan endometrial kanserinin gelişimini stimule ettiği gösterilmiştir (13). Tomas ve arkadaşları (1995), meme kanseri nedeniyle 12 ay süre since tamoksifen ve toremifen uygulanan hastalarda endûmetrium kalınlığı, hücresel proliferasyon, uterin fibroid ve polipler açısından endometrial değişiklikleri karşılaştırdılar ve her iki grupta sonuçları birbirine ben zer buldular(14). Bu bulgular toremifenin de uterus üzerinde östrojenik etkisi olduğunu ve toremifenin endometrial kanser riskini artırdığını destekler. Toremifen ile ilişkili gerçek endometrial kanser insidansı şu anda süren çalışmaların sonucunda belirlenecektir. Saarto ve arkadaşları, 1996'da toremifen ve tamoksifen kullanımının birinci yılında lipid düzeylerindeki değişimleri değerlendirmişlerdir (15). Toremifen ve tamoksifen benzer değişikliklere neden olmakla birlikte toremifen serum HDL düzeylerinde %14'lük bir yükselmeye neden olur iken tamoksifen %5'lik azalmaya neden olmaktadır. Bunun mekanizması henüz bilinmemektedir. Yapılan çalışmalar, metastatik meme kanserinin birinci basamak tedavisinde toremifenin tamoksifen kadar etkili olduğunu göstermiştir. Toremifen östrojen reseptörü (ER) (+) ya da ER ekspresyonu bilinmeyen metastatik meme kanseri hastalarında neoadjuvan tedavi olarak da kullanılabilir. Doğu Avrupa ve Kuzey Avrupa'da, postmenopozal 400 meme kanserli kadın üzerinde yapılan çalışmalar da 60 mg/gün ve 240mg/gün olmak üzere iki farklı dozda toremifen uygulanmış ve yanıt oranı %30-37 arasında bulunmuştur(16,17). ABD'de 648 postmenopozal metastatik meme kanserli kadın üzerinde yapılan çalışmada tamoksifen 20mg/gün, toremifen 60mg/gün ve 200mg/gün uygulamasında tespit edilen yanıt sırasıyla %19.1, % 21.3 ve % 22.6 olarak bulunmuştur (18). Bu değerler istatistik! olarak anlamlı bulunmamıştır. Bu üç grupta tam yanıt gelişimi 16-26 ay olarak, ortalama yaşam süresi 23-38 ay olarak bulunmuştur. Bu değerler tamoksifen ile elde edilen değerlerden belirgin bir farkl ılık göstermemektedir. Sıcak basması, terleme, bulantı ve/veya kusma, vajinal akıntı, baş dönmesi, ödem, vajinal kanama, karaciğer fonksiyonlarında anormallik, görme değişiklikleri, tromboembolik olaylar gibi yan etkiler her iki ajanla da eşit sıklıkta oluşmaktadır. Gü nümüze kadar faz II klinik çalışmalar toremifenin yük sek dozunun anlamlı bir yarar sağladığını göstermemiş tir. Faz II çalışmaları, tamoksifene dirençli metastatik meme kanserli hastalarda toremifene çapraz direnç geliştiğini göstermiştir. Vogel ve arkadaşları 1993'de tamoksifene dirençli metastatik meme kanseri vakala rında yanıt oranını %5 olarak bildirmişlerdir (19). Toremifen, endometrial kalınlaşma, sitolojik değişiklik ler, DNA baz düzeyindeki değişiklikler, serum lipid dü zeyleri, kemik dansitesindeki değişiklikler gibi yan etki leri açısından halen izlemdedir. 1992'de ilk kez Finliler tarafından yapılan toremifen 40mg/gün ile tamoksifen'in 20mg/gün karşılaştırıldığı çalışmada üç yıllık izlem sonucunda her iki tedavi şeklinin meme ka nserinin nüksü ve ilaç yan etkileri açısından bir farklılık göstermediği saptanmıştır (20). Il.l.b. İdoksifen İdoksifen farklı tedavi rejimlerinde kullanılabilen bir antiöstrojendir. İdoksifen, tamoksifenin 4. pozisyonuna iyot atomunun eklenmesi ile oluşturulmuştur. Bu seki Ide 4-OH tamoksifen ve pirolidin yan zincirinin aktivasyonunu önleyerek dimetilasyon ile ilişkili potansiyel karsinojenik oluşumların azalmasına neden olur (21). Hayvanlarda İdoksifen kullanımı uterin ağırlığın azalmasına, kemik kaybının azalmasına, serum kolesterol düzeylerinin azalmasına yol açar (22). Coombes ve arkadaşları, daha önceden tamoksifen ile tedavi edilmiş 20 metastatik meme kanserli hastada İdoksifen kullanmışlardır (23). İdoksifenin 10-60mg/gün dozlarının uygulandığı hastaların bu doz aralığında uygulanan idoksifeni iyi tolere ettiğini ve orta derecede toksisite gösterdiği, parsiyel yanıt oranının %14, stabil yanıt oranının da %29 olduğunu bildirmişlerdir. II.l.c. Droloksifen Droloksifen, tamoksifen'in monohidroksilli metaboliti olan 3-OH tamoksifendir. Hayvan modellerinde uterus üzerine antiöstrojenik etkisi ve kemik dansitesini koruyucu etkisi gösterilmiştir (24). Metastatik meme kanserinde, droloksifen ile ilgili multipl faz II çalışmaları sürdürülmektedir(25,26). Rauschning ve Pritchard, 1996'da 20-100mg/gün dozlarında droloksifen'in kullanıldığı 269 kadın üzerinde yapılan çalışmada, 20mg/gün 20 3 dozunda droloksifen kullanılan hastalarda %30, 40mg/gün kullanılan hastalarda %47, lOOmg/gün kullanılan hastalarda %44 oranında yanıt almışlardır (27). Ortalama yanıt, 20mg/gün dozunda 12 ay, 40 mg dozunda 15 ay, lOOmg dozunda 18 ay olarak bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmada, droloksifenin iyi tolere edildiği, yan etkilerinin tamoksifene benzer olduğu tesbit edilmiştir. II.l.d.TAT-59 Trifeniletilen derivesi olan TAT-59, defosforilasyon ile tamoksifenin aktif metaboliti olan 4-OH tamoksifene dönüşür. Bu ajan ER için yüksek afiniteye sahiptir (28). Meme kanseri hücrelerinde yapılan bir in vitro çalışmada TAT-59'un hücre proliferasyonunun anlamlı bir şekilde inhibe ettiği ve tamoksifene dirençli olan hücrenin TAT59'a çok güçlü yanıt verdiği bulunmuştur (29). Ayrıca ooferektomi yapılan ratlarda hem tamoksifen hem de TAT-59 kemik dansitesini ve kan kolesterol düzeyini azaltmaktadır (29). Il.l.e. Zindoksifen Zindoksifen, tamoksifen'in indol derivesidir. Zindoksifen ile ilgili Faz I/II çalışmaları Stein ve arkadaşları 1990 yılında bildirilmiştir (30). Daha önceden endokrin tedavi alan yanıt alınmamış 28 metastatik meme kanserli hastada Zindoksifen 10-100mg/gün dozlarında oral olarak kullanıldı.Bu hastaların %20'sinde beş ay içinde hastalık stabilize edildi ve 80mg/gün dozunda ilaç verilen hastaların %50'sinde dozu azaltmayı gerektiren bulantı şikayetleri saptandı. Il.l.f. Trioksifen Trioksifen, 1970'lerde geliştirildi. Bu ajan ileri evre meme kanserinin tedavisinde kullanılmıştır. Trioksifen, %41 oranında lökopeniye, %31 oranında bulantıya neden olur (31). Bu tür yan etkileri ve tamoksifen ile karşılaştırıldığında etki açısından üstünl üğünün olmaması nedeniyle bu ajan daha fazla denenmemiştir. Il.l.g. Raloksifen Raloksifen ER'ne bağlanabilen bir benzotiofen derivesidir. Kemik dokusu ve kolesterol metabolizması üzerine olan östrojenik ve uterus ve meme dokusu üzerine olan antiöstrojenik etkileri nedeniyle SERM grubunun bir üyesidir (32). Tamoksifen'e dirençli metastatik meme kanseri hastalarında raloksifenin etkilerinin incelendiği FazII çalışmaları bildirilmiştir. Raloksifen ile yapılan çalışmada, sekiz aya kadar uzayan periyotlarda kullanılmasına rağmen objektif bir 204 yanıt alınamadı (33). Raloksifen'in kemik dansitesiJ serum lipidleri üzerine olan etkileri nedeniyle, meral kanseri öyküsü olmayan ancak meme kanseri riski ta;| yan postmenopozal kadınlarda hormon replasrral tedavisine alternatif bir tedavi yaklaşımı olarak denel mistir. Raloksifenin, iki yıl kullanımdan sonra kemi mineral dansitesini %2-3 oranında arttırdığı bulunmuş! tur (34). Amerika'da çok merkezli çalışmaların sonl cunda raloksifen'in, postmenopozal kadınla™ osteoporozun önlenmesinde kullanılmasına karar veri1 mistir. Ayrıca tamoksifen ile benzer lipid profili değişililklerine neden olur (34). Raloksifen endometrial kalın laşma, hücresel proliferasyon, vajinal kanama git endometrium üzerinde östrojenik etkilere neden olma (34). Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO)'nin 199B yılındaki toplantısında, osteoporoz öyküsü oları 1200mg/gün kalsiyum alan 7705 postmenopozal kadın da raloksifen 60mg/gün ve 120mg/gün dozunda kul» nılan bir çalışma bildirilmiştir. Ortalama iki yıllık izlenil periyodunda vertebra kırıklarının %44 azaldığı ve stanl dart doz ile yüksek doz raloksifen alan grup arasını» fraktür açısından bir farklılık saptanmadığı vurgulandı! (35). Raloksifen alan grupta ER (+) olan meme kanse» insidansı plasebo grubuna göre %74 daha az olara» saptanmıştır (36). Tamoksifende olduğu gibi merafl kanserinden koruma ER(+) meme kanserli grupta oldu, j Endometrial kanser gelişim riskinin hem raloksifen kul-I lanılan grupta hem de plasebo grubunda artmadıijıl bulundu. Ayrıca raloksifen ile endometrium kanseri riskil % e>2 oranında azalmasına rağmen bu sonuç kontrdl grubuna göre istatistiki olarak anlamlı değildi (36). Bul bulgular raloksifen'in meme kanseri gelişimini önleyici! ajan olarak kullanılabilmesi için daha ileri çalışmalarl yapılması gerektiğini desteklemektedir. II. 2. Yeni Steroidal Antiöstrojenler Tüm dokularda antiöstrojen aktivite gösteren iki l steroidal antiöstrojen geliştirildi (37). ICI 164,384 prekiinik çalışmalarda geniş bir biçimde çalışılırken, ICI 182,780 (Faslodeks) metastatik meme kanserlerinde klinik çalışmalarda denenmektedir Ayrıca, tamoksifene dirençli kişilerde yapılan faz II çalışmaların sonuçlan oldukça umut vericidir. Ondokuz j kadını içeren Faslodeks aylık 250mg uygulanımı ile yapılan çalışmada ortalama yanıt süresi 26 ay, kısmi yanıt oranı %37, stabil yanıt oranı %32 olarak bildirildi, Tamoksifen ile çapraz direncin yokluğu yaklaşık hastaların %69unda tespit edildi. Faslodeks tedavisi ile menopozal yan etkilerin arttığı gözlenmedi. Prekiinik Meme Kanserinde Yeni Hormonal Tedavi Yaklaşımları veriler Faslodeksin kan-beyin bariyerini aşmadığını, diğer antiöstrojenlere göre daha az yan etkisi olduğunu göstermiştir (37). EM-652, EM-800 adlı ön ilacın aktif metabolitidir. Alfa ve beta ER'nün her iki alt tipi de güçlü fionsteroidal saf östrojen antogonistidir (37). EM-652, faslodeksden ya da droloksifenden antiöstrojenik etkilen açısından 20 kez daha güçlüdür. Rat uterus ER'ü üzerine, toremifenden 400 kez daha güçlüdür (38). EM652, hayvan modellerinde ER'ne en yüksek afiniteye sahip antiostrojen'dir. Uterusda progesteron reseptörüne anlamlı bir bağlanma saptanmamıştır. EM-652, östrojen varlığında ER transkripsiyonel aktivitesinin ras aracılıklı indüksiyonunu bloke eder (38). Metastatik meme kanserin de kullanılan EM-800 ile ilgili faz II çalışmalarında güçlü antiöstrojen özelliklerinden dolayı, tamoksifen ile çapraz direncin olmadığı gösterilmiştir. III.Yeni Aromataz İnhibitörleri III.i. Yeni Nonsteroidal Aromataz İnhibitörleri A r om a t a z İn h ib it ö r l e r i, p r i m er o l a r ak postmenopozal kadınlarda kullanılmaktadır ve etki mekanizması antiöstrojenlerden farklıdır. Aromataz enzimi, meme, kas dokusu, karaciğer ve yağ dokusu gibi birçok periferal dokuda bulunmaktadır ve periferal östrojen üretiminden sorumludur. Daha da önemli etki mekanizması intratümoral aromataz etkisidir (39). Aminoglutetimid ilk olarak bulunan aromataz inhibitörüdür, megesterol asetat ile yapılan metastatik meme kanserlerinin ikinci basamak tedavisi ile karşılaştırıldığında metastatik meme kanserinin tedavisinde %20 -40 oranında yanıt oluşturur (40). Glukokortikoid replasmanına gerek olduğu için klinik çalışmalarda nadiren tercih edilmektedir. Anastrozol ve letrozol adlı aminoglutetimidden daha güçlü aromataz inhibisyonuna neden olan iki yeni aromataz İnhibitörleri postmenopozal metastatik meme kanserli kadınların ikinci basamak tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca tamoksifen ile yapılan öncül tedavi ile karşılaştırıldıkları çalışmalar halen sürdürülmektedir. Ill.l.a. Anastrozol Anastrozol, aminoglutetimide benzeyen bir triazol derivesidir (41). Anastrozol, aromataz enzimi için daha selektif olduğu ve adrenal steroid sentezini bozmadığı için aminoglutetimid ile kıyasla kortikosteroid tedavisi desteği gerekmemektedir (41). Son zamanlarda 764 hastayı içeren, faz III çalışmaları sürdürülmekte- dir (42). Tamoksifene duyarlı metastatik meme kanserli postmenopozal kadınlarda anastrozolün iki farklı dozu uygulandı. Megestrol asetat'ın standart dozu (günlük 40mg/4kez oral yoldan)'nun uygulanımı ile anastrozol'ün Img/gün ve lOmg/gün dozlarının uygulanımı karşılaştırıldı. Bu tedavi şekilleri arasında yanıt oranı ve hastalığın ilerlemesi yönünden farklılık bulunamadı. Fakat, ortalama 31 aylık izlem periyodunda anastrozol kullanılan grubun yaşam süresinin megesterol asetata göre anlamlı bir şekilde arttığı bildirilmektedir. Anostrozolün lOmg/gün ile Img/gün olarak alınan grupları arasında yaşam süresi açısından bir farklılık saptanmamıştır. Ortalama yaşam süreleri Img/gün anastrozol uygulanan grupta 26.7 ay, lOmg/gün anastrozol uygulanan grupta 25.5 ve megesterol asetat uygulanan grupta 22.5 ay olarak tesbit edildi. Anastrozol, megesterol asetat'dan daha iyi tolere edildi. Ayrıca, anastrozol kullanılan grupta kısmi ya da tam yanıt veya hastalığın altı ay süre ile stabilizasyonu anastrozol kullanan grupta megesterol asetat kullanan gruba göre daha iyi olarak tesbit edildi III.l.b. Letrozol Letrozol, bir triazol derivesidir. Postmenopozal metastatik meme kanseri nedeni ile tedavi amaçlı tamoksifen kullanımı esnasında hastalığın ilerlemesi ya da relaps göstermesi halinde kullanılan letrozol ile ilgili faz III çalışmalar vardır (43). Letrozol ile megesterol asetat'ın karşılaştırılmasını içeren ilk çalışmanın sonucunda letrozolün yanıt oranını arttırdığı ve tedavi sağladığı bulunmuştur (42). Letrozolün 2.5 mg/gün dozunda (% 23.6) kullanımının , 0.5 mg/gün (% 12.8) olarak kullanımından daha iyi yanıt oranına sahip olduğu bulunmuştur. Buna ilaveten 2.5 mg/gün letrozol kullanımının yaşam süresi üzerine istatistiki açıdan anlamlı bir etkisi tespit edilmemiştir. Letrozolün aminoglutetimid ile karşılaştırıldığı ikinci çalışmada, 2.5mg/gün letrozol aminoglutetimid karşın yaşam süresini anlamlı bir şekilde uzattığı gösterildi (43). Ayrıca 2.5mg/gün letrozol kullanımının olduğu grupta yaşam süresi 0.5mg/gün letrozol kullanımın olduğu gruptan daha yüksek olarak bulundu (43). IH.l.c.Vorozol Vorozol, anastrozol ve letrozol türevi bir aromataz inhibitörüdür. Postmenopozal kadınlarda, metastatik meme kanserinin ikinci basamak tedavisinden elde edilen sonuçlar yeni bildirilmiştir. Vorozol ile ilgili 1999 yılında yapılan ilk çalışmada megesterol asetat (40mg/günde 4kez) ile vorozol (2.5mg/gün) karşılaştı- 20 5 rılmıştır (44). Her iki grupta yanıt oranı ve yaşam süreleri birbirlerine benzer bulunmuştur. Vorozolün 2.5mg/gün dozu, aminoglutetimidin günde iki kez 250mg ile karşılaştırıldığı ikinci çalışmada vorozolün daha iyi tolere edildiği, yanıt oranı ve yaşam süresi üzerine etkilerinin ise birbirine benzer olduğu bildirilmiştir (45). Tablo 2'de Metastatik meme kanserinin ikinci basamak tedavisinde üçüncü kuşak aromataz inhibitörlerinin megesterol asetat ile yanıt hızı ve yaşam süreleri açısından karşılaştırılması verilmiştir. metastatik meme kanserli hastalarda 25mg/giiB eksemestan uygulanımına yanıt oranı %11 olarak bul lundu. Hastalığın en azından altı ay süre İH stabilizasyonu dahil eksemestan ile sağlanılan varsıl %29 olarak belirlendi. Ortalama etki süresi 11 ay olara belirlendi (47). Diğer tedavilere dirençli hastalarda yal pılan bir diğer çalışmada 25mg/gün eksemestan İM gulanmasına yanıt oranı %25 olarak belirlendi (48)1 Bir başka çalışmada, 128 postmenopozal kadril 25mg/gün eksemastan uygulanımına yanıt oranı %21 olarak belirlendi. Hastalığın 6 ay gibi bir süre it stabilizasyonunu takiben yanıt oranı %47'lere ulaştı Tablo 2. Metastatik meme kanserinde ikinci basamak tedavi olarak kullanılan üçüncü kuşak aromataz inhibitörleri ile elde edilen sonuçlar Anastrozol (Img) Hasta Sayısı 42 )3 Letrozol (2.5mg)' Vorozol (2.5mg) 764 551 452 Ortalama İzlem Süresi 31 ay 33 ay - Yanıt Oranı %12.6 %23.6 %9.7 Ortalama Yaşam Süresi 26.7 ay 25.3 ay 26 ay Yeni aromataz inhibitörleri diğer nonsteroidal ajanlar ile çapraz direnç göstermediğinden umut verici yeni ajanlardır. Bu ajanlar aromataz için doğal substratlardır, enzime irreversibl olarak bağlanarak inaktive ederler (45). Anastrozol ve letrozol direkt olarak enzimin aktif bölgesine bağlanır. IlI.Z.Steoridal Aromataz İnhibitörleri III.2.a. Formestan Formestan tamoksifen tedavisine dirençli metastatik meme kanseri tedavisinde kullanılmaktadır. Formestan her ay intramusküler olarak kullanılmaktadır. Öncül tedavi, ikinci, üçüncü, dördüncü basamak tedavi olarak yüksek yanıt oranına sahip olan formestan, ortalama yanıt gelişim süresi 10 ay, yanıt oranı %22'dir. Aminoglutetimidi de içeren birçok hormonal tedaviye yanıt vermeyen 147 kadın üzerinde yapılan çalışmada tamoksifen ya da megesterol asetat ile kıyaslandığında formestan ile tromboemboli riskinin daha düşük olduğu bulunmuştur (46). III.2.b.Eksemestan Yeni geliştirilen bir aromataz inhibitörüdür. Bu ilaç formestan ile benzer yanıt oranına sahiptir. Diğer hormonal tedavi uygulamalarına dirençli postmenopozal 206 n15 Yanıt oluşumu ortalama 14 aydan sonra gözlemlendi (48). IV. Gelecekteki Yaklaşımlar Meme kanseri hormonal tedaviye yanıt veren bir l tümördür. Bu nedenle meme kanserinin oluşumu ve gelişiminden sorumlu olduğu düşünülen östrojenin ablasyonunun, deprivasyonun ve antogonizmasının sağlanılması meme kanserinin hormonal tedavisinin esasını oluşturur. Tamoksifen, nonsteroida! j antiöstrojenlerin ilk örneği olarak yaklaşık üç dekadı aşkın süredir erken evre ve metastatik meme kanserinin tedavisinde kullanılmaktadır. SERMs olarak bilinen yeni bir grup ilaç, tamoksifen kullanıma bağlı artan endometrium ve diğer organ kanseri riskini ortadan kaldırmaktadırlar. Bununla birlikte bu ilaçların uzun dönemde oluşacak yan etkilerinin henüz tesbit edilemeyeceği kadar kısa süreli olarak kullanımları ya da henüz klinik çalışmalarının devam etmesi nedeniyle hem etkinliklerinin ve mevcut tedaviye üstünlüklerinin hem de yan etkilerininin belirlenmesi gerekmektedir, Ayrıca bu ilaçların bir çoğu henüz ülkemizde yoktur ve mevcut tedaviye göre daha pahalı ilaçlardır. Bununla birlikte, yeni aromataz inhibitörleri metastatik meme kanserinde yeni bir tedavi yaklaşımı olarak umut verici- Meme Kanserinde Yeni Hormonal Tedavi Yaklaşımları dir. Gerek meme kanserinin önlenmesi için, gerekse primerve metastatik meme kanserinin tedavisinde yeni antiöstrojenlerin ve aromataz inhibitörlerinin değerlendirildiği klinik çalışmalar halen sürmektedir. EM-800 ile özellikle tamoksifene dirençli olgularda çapraz direncin yokluğu umut vericidir. Faslodeks (ICI 182,780)'in anastrozol ile karşılaştırıldığı ikinci basamak tedavi çalışmaları da sürmektedir. Faslodex'in ER ve projesteron teini azaltması, östrojenle regüle edilen p52 proteininin expresyonunu tümörün ER expresyonundan bağımsız olarak azaltması önemli avantajları olarak sayılabilir. Bu çalışmaların sonucunda ER aracılıklı kanser gelişimi ve progresyonun önlenmesinde hormonal tedavi açısından yeni klinik yaklaşımlar beli rlenecektir. KAYNAKLAR 1. Jordan VC. The development of tamoxifen for breast cancer therapy: a tribute to the late Arthur L. VValpole. Breast Cancer Res Treat. 11:197-209, 1988. l Love RR, Mazess RB, Barden HS, et al. Effects of tamoxifen on bone mineral density in postmenopausal vvomen with breast cancer. N Engl J Med. 326:852-6, 1992. 3. Love RR, Nevvcomb PA, Wiebe DA, et al. Effects of tamoxifen therapy on lipid and lipoprotein levels in postmenopausal patients with node-negative breast cancer. J Natl Cancer Inst. 82:1327-32, 1990. j 4, Fisher B, Costantino JP, Redmond CK, et al. Endometrial cancer in tamoxifen-treated breast cancer patients: findings from the National Surgical Adjuvant Breast and Bowel Project (NSABP) B-14. J Natl Cancer Inst. 86:52737,1994. 11. Hemminki K, Rajaniemi H, Lindahl B, et al. Tamoxifeninduced DNA adducts in endometrial samples from breast cancer patients. Cancer Res. 56:4374-7, 1996. 12. Hemminki K. DNA adducts, mutations, and cancer. Carcinogenesis. 14:2007-12, 1993. 13. O'Regan RM, Cisneros A, England GM, et al. Effects of the antiestrogens tamoxifen toremifene, and ICI 182,780 on endometrial cancer grovvth. J Natl Cancer Inst. 90:1552-8, 1998. 14. Tomas E, Kauppila A, Blanco G, et al. Comparison between the effects of tamoxifen and toremifene on the uterus in postmenopausal breast cancer patients. Gynecol Oncol. 59:261-6, 1995. 15. Saarto T, Blomgvist C, Ehnholm C, et al. Antiatherogenic effects of adjuvant antiestrogens: a randomized trial comparing the effects of tamoxifen and toremifene on plasma lipid levels in postmenopausal vvomen vvith nodepositive breast cancer. J Clin Oncol. 14:429-33, 1996. 16. Gershanovich M, Garin A, Baltina D, et al. A phase III comparison of two toremifene doses to tamoxifen in postmenopausal vvomen vvith advanced breast cancer. Eastern European Study Group. Breast Cancer Res Treat. 45:251-62, 1997. 17. Pyrhonen S, Valavaara R, Modig H, et al. Comparison of toremifene and tamoxifen in post-menopausal patients vvith advanced breast cancer: a randomized double-blind, the "Nordic" phase III study. Br J Cancer. 76:270-7,1997. 18. Hayes DF, Van Zyl JA, Hacking A, et al. Randomized comparison of tamoxifen and two separate doses of toremifene in postmenopausal patients vvith metastatic breast cancer. J Clin Oncol. 13:2556-66, 1995. 19. Vogel CL, Shemano I. Schoenfelder J, et al. Multicenter phase II efficacy trial of toremifene in tamoxifen rafractory patients vvith advanced breast cancer. J Clin Oncol. 11:345-50, 1993. 5. McNeil C. in search of the perfect SERM: beyond tamoxifen and raloxifene. J Natl Cancer Inst.90:956-7, 1998. 20. Holli K, Joensuu H, Valavaaro R, et al. Interim results of the Finnish toremifene vs tamoxifen adjuvant trial. Breast Cancer Res Treat. 50:283-5, 1998. 6. Fisher B, Costantino J. Highlights of the NSABP breast cancer prevention trial. Cancer Control. 4:78-86, 1997. 21. McCague R, Parr IB, Haynes BP. Metabolism of the 4 iodo derivative of tamoxifen by isolated rat hepatocytes. Demonstration that the iodine atom reduces metabolic conversion and Identification of four metabolites. Biochem Pharmacol. 40:2277-83, 1990. 7. Benichou J, Gail MH, Mulvihill JJ. Graphs to estimate an individualized risk of breast cancer. J Clin Oncol. 14:10310, 1996. 8. Fisher B, Costantino JP, VVİckerham Dl_, et al. Tamoxifen for prevention of breast cancer: report of the National Surgical Adjuvant Breast and Bovvel Project P-l Study. J Natl Cancer Inst. 90:1371-8, 1998. 9. Andersson M, Storm HH, Mouridsen HT. Incidence of new primary cancers after adjuvant tamoxifen therapy and radiotherapy for early breast cancer. J Natl Cancer Inst. 83:1013-17, 1991. 10. Kangas L, Nieminen AL, Blanco G, et al. A new triphenylethylene compound Fc-1157a, II: antitumor effects. Cancer Chemother Pharmacol. 17:109-13, 1986. 22. Muttali ME, Bradbeer JN, Stroup GB, et al. Idoksifene: a novel selective estrogen receptor modulator prevents bone loss and lovvers cholesterol levels in ovariectomized rats and decreases uterine vveight in intact rats. Endocrinology. 139:5220-4,1998. 23. Coombes RC, Haynes BP, Dovvsett M, et al. Idoksifene: report of a phase I study in patients vvith metastatic breast cancer. Cancer Res. 55:1070-4, 1995. 24. Ke HZ, Simmons HA, Pirie CM, et al. Droloksifene, a new estrogen antagonist/agonist, prevents bone loss in ovari ectomized rats. Endocrinology. 136:2435-41, 1995. 207 Canbay ve Köyüm 25. Bellmunt J, Sole L. European early phase II döşe finding study of droloksifene in advanced breast cancer. Am J Clin Oncol. 14:36-9, 1991. 26. Haarstad H, Gundersen S, Wist E, et al. Droloksifene: a new anti-estrogen Phase II study in advanced breast can cer. Açta Oncol. 31:425-8, 1992. 38. Tremblay A, Tremblay GB, Labrie C, et al. EM-800,! novel antiestrogen, acts as a püre antagonist of the ta scriptional functions of estrogen receptors alpha and bet Endocrinology. 139:111-8, 1998. 39. 27. Rauschning W, Pritchard Ki. Droloksifene, a new antiestrogen: its role in metastatic breast cancer. Breast Cancer ResTreat. 31:83-94, 1994. 28. Koh JI, Kubota T, Asanuma F, et al. Antitumor effect of triphenylethylene derivative (TAT-59) against human breast carcinoma ksenografts in nüde mice. J Surg On col.;51:254-8, 1992. 29. Shibata J, Toko T, Saito H, et al Estrogen agonistic/antagonistic effects of miproxifene phosphate (TAT59). Cancer Chemother Pharmacol. 46(2):172-81, 2000. 30. Stein RC, Dovvsett M, Cunningham DC, et al. Phase I/II study of the anti-oestrogen zindoksifene (D16726) in the treatment of advanced breast cancer. A Cancer Research Campaign Phase I/II Clinical Trials Committee Study. Br 3 Cancer. 61:451-3, 1990. 31. Witte RS, Pruitt B, Tormey DC, et al. A phase I/II investigation of trioksifene mesylate in advanced breast cancer: clinical and endocrinologic effects. Cancer. 57:34-9, 1986 32. Black U, Şato M, Rowley ER, et al. Raloksifene (LY139481 HCI) prevents bone loss and reduces serum cholesterol vvithout causing uterine hypertrophy in ovariectomized rats. J Clin Invest. 93:63-9,1994. Lu Q, Nakmura J, Savinov A, et al. Expression of arara tase protein and m essenger ribonucleic acid in im epithelial cells and evidence of functional significanceı locally produced estrogen in human breast cancers, Enrj crinology. 137:3061-8, 1996. 40. Harvey HA. Emerging role of aromatase inhibitors indi treatment of breast cancer. Oncology. 12(suppl 5):32 1998. 41. Brodie AM, Njar VC. Aromatase inhibitors and breal cancer. Semin Oncol. 23:10-20, 1996. 42. Buzdar A, Jonat W, Hovvell A, et al. Anastrozole ver megestrol acetate in the treatment of postmenopayd vvomen with advanced breast carcinoma: results of as vival update based on a combined analysis of data fr two mature Phase III trials. Arimideks Study Group. C cer. 83:1142-52, 1998. 43. Dombernovvsky P, Smith I, Falkson G, et al. Letrozol new oral aromatase inhibitor for advanced breast can double-blind randomized trial shovving a döşe effect improved efficacy and tolerability compared with megei-l trol acetate. J Clin Oncoll6:453-61, 1998. 33. Buzdar AU, Marcus C, Holmes F, et al. Phase II evaluation of LY156758 in metastatic breast cancer. Oncology. 45:344-5, 1988. 44. Goss PE, VViner EP, Tannock IF, et al. North American j Vorozole Study Group. Randomized phase III trial com- j paring the new potent and selective third-generatior, arom atase inhibitor vorozole with megestrol acetate iı postmenopausal advanced breast cancer patients. J Clir, Oncol. 17:52-63, 1999. 34. Delmas PD, Bjarnason NH, Mitlak BH, et al. Effects of raloksifene on bone mineral density, serum cholesterol concentrations, and uterine endometrium in postmenopausal women. N Engl J Med. 337:1641-7, 1997. 45. Bergh J, Bonneterre J, Illiger HJ, et al. Vorozole (Rivizor) versus aminoglutethimide (AĞ) in the treatment of postmenopausal breast cancer relapsing after tamoxifen. Proc Annu Meet Am Soc Clin Oncol. 16:543a. Abstract., 1997, 35. Ettinger B, Black D, Cummings S, et al. Raloksifene re duces the risk of incident vertebral fractures: 24-month interim analyses. Osteoporos Int. 8(suppl 3):OR23. Abstract, 1998. 46. Thurlimann B, Castiglione M, Hsu-Schmitz SF, et al Formestane versus megestrol acetate in postmenopausal breast cancer patients after failure of tamoxifen: a ı III prospective randomised cross över trial of second-ta hormonal treatment (SAKK 20/90). Swiss Group for diniçal Cancer Research (SAKK). Eur J Cancer. 33:1017-24, 1997. 36. Cummings SR, Norton L, Eckert S, et al. Raloksifene reduces the risk of breast cancer and may decrease the risk of endometrial cancer in post-menopausal women: two-year findings from the Multiple Outcomes of Ralok sifene Evaluation (MORE) trial. Proc Annu Meet Am Soc Clin Oncol. 17:2a Abstract 1998. 37. Howell A, DeFriend D, Robertson J, et al. Response to a specific antioestrogen (ICI 182,780) in tamoxifenresistant breast cancer. Lancet. 345:29-30, 1995. 47. Jones S, Vogel C, Arkhipov A et al Multicenter phase II trial of exem estane as third line horm onal therapy of postmenopausal women with metastatic breast cancer, Aromasin Study Group, J Clin Oncol 17(11): 3418-25, 1999. 48. Lonning PE Pharmacology and clinical experience with exemestane. Expert Opin Investig Drugs. 9(8): 1897905,2000. Yazışma Adresi Dr Emel Canbay Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı 58140 SİVAS