Peygamberimiz, varlık yönüyle herkes gibi bir insandı. Normal bir şekilde anne babadan dünyaya gelmiş, normal bir insan olarak büyümüş, gelişmiş, evlenmiş, çocukları olmuş ve eceli geldiğinde bu dünyadan göçmüştür. Peygamberimizin bu yönüne onun 'insani yönü' denir. Peygamberimiz, bir melek veya manevi varlıklardan biri değildi. O bir insandı. Herkes gibi yorulduğunda dinlenir, uyur, acıktığında yemek yer, bazen neşeli bazen üzüntülü olurdu. Peygamberimizin en büyük endişelerinden birisi, Hıristiyanların Hz. İsa'yı tanrılaştırmaları gibi Müslümanların da kendisini olağanüstü bir varlık haline getirip tanrılaştırmaları tehlikesiydi. Kur'anıkerim de bu konuda uyarılarda bulunmuştur: Örneğin: "De ki: Ben de sizin gibi bir insanım. Farklılık yalnızca, 'ilahınız tek bir ilahtır' şeklinde bana vahiy gelmesidir." (Kehf Suresi 110. ayet) Peygamberimizin insani yönüne ait özelliklerine "Şemail"denir. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı ve alımlı idi. Mübarek yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı... Burnu gayet güzel idi... Gür sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi. Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı... Boynu sanki bir gümüş ışıltısı idi... İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi... “ ... O, insanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak tabiatlısı ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın görenler, O'nun heybeti karşısında çok şiddetli heyecanlanırlar; üstün vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O'nu her şeyden çok severlerdi. O'nun üstünlüklerini ve güzelliklerini tanıtmaya çalışan kimse; Ben, gerek ondan önce, gerek ondan sonra, onun gibi birisini görmedim, demek suretiyle, O'nu tanıtma hususundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi. Hz. Muhammed (s) Bir Peygamberdir. Yüce Allah, insanlar içinden seçtiği bazı insanlara vahiy yoluyla buyruklarını bildirir. Seçilen bu insanlara peygamber denir. Peygamberler, Allah’ın doğru yolu göstermek için görevlendirdiği elçilerdir. Onlar, yolunu şaşıran, sapıklığa, acılara ve bunalımlara düşen insanlara birer kurtarıcı olarak Allah tarafından gönderilmiştir. Peygamberlerin ortak amacı, tek Allah inancını ve öldükten sonra dirilme ile başlayacak olan ahirete imanı sağlayarak, insanlığı dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşturmaktır. Hz. Muhammed (s), Allah’ın gönderdiği peygamberlerin sonuncusudur. Kuranıkerim’de Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s) son peygamber olduğu açık bir şekilde belirtilmektedir. “Muhammed sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.” (Ahzab Suresi 40. ayet) Hz. Muhammed (s) bir peygamber olarak, ona gelen ayetleri insanlara ulaştırmıştır, böylece tebliğ görevini yerine getirmiştir. Bu ayetlerde bir çok öğütler, bilgiler, emir ve yasaklar bulunmaktadır. Peygamberimiz onları insanlara bildirmiş,Allah'ın çağrısını herkese duyurmuştur. Hz. Muhammed (s.a.s.) ona gelen ayetleri aynı zamanda gerek sözleriyle gerekse davranışlarıyla açıklamış, ayetlerin nasıl anlaşılacağını insanlara öğretmiştir. Böylece Allah’ın ayetlerde kastettiği anlamlar insanlar tarafında iyice anlaşılmıştır. Allah vahiy yoluyla ve çoğu kez Cebrail meleği aracılığıyla buyruklarını ona bildirmiş ve ona ayetler indirmiştir. Peygamberimizin peygamberlik yönünden biri de, Kuranıkerim’deki öğütleri bizzat uygulayarak, insanlara öncülük etmektir. Namazı, orucu, zekatı, iyilik etmeyi, güzel davranışlarda bulunmayı, ilk Müslümanlar Peygamberimizden görerek öğrenmiş, kendileri de aynısını yapmışlardır. Hz. Muhammed (s) fiziksel özellikleri ve biyolojik bir varlık olarak normal bir insandır; fakat biz insanlardan önemli bir ayrıcalığı vardır: O, Allah’ın insanlar için seçtiği bir elçidir. Hz. Muhammmed Kur’an-ı Kerim’i Açıklayıcıdır. Kur'an ayetlerinin yorumlar katılarak açıklanmasına tefsir denir. Peygamberimiz Kur'an ayetlerinin ilk muhatabı ve Allah'ın elçisi olduğundan Kur'an ayetlerinde kastedilen anlamı en iyi bilen kişidir. Bu nedenle onun ayetlerle ilgili açıklamaları, o ayetlerin anlaşılmasında büyük önem taşımaktadır. Peygamberimizin açıklamaları olmasaydı, insanlar Allah'ın ayetlerini tam olarak anlayamazlardı. pek çok konu kapalı olarak kalabilir, insanlar o ayetlerle ne anlatılmak istenildiği konusunda tereddüt yaşayabilirlerdi. Peygamberimiz sadece kapalı kalan ayetleri açıklamakla kalmıyor, Allah'ın buyruklarını bizzat uygulayarak insanların daha iyi öğrenmesine yardımcı oluyordu. Bu özeliğiyle Peygamberimiz bir eğitimciydi. Örneğin Allah'ın Namaz emrinin nasıl uygulanacağını Peygamberimiz uygulamalı bir şekilde, onu her gün kılarak öğretmiş; Müslümanlara namaz kılma alışkanlığını kazandırmıştır. İnsanlara güzel davranışlar kazandırmak Kur'an'ın amaçlarından biridir. Peygamberimiz yaşadığı dönem boyunca karşılaşılan problemlere Kur'an'a uygun çözümler bularak Kur'an'ın bu amacını gerçekleştirmeye çalışmıştır. 23 yıl boyunca Peygamberimizin öncülüğünde insanlar Kur'an'ın amaçladığı güzel davranışları kazanmış ve bunları topluma yaygınlaştırmışlardır. Hz. Muhammed Uyarıcıdır. Peygamberimizin görevlerinden biri de hatalı davranışlarda bulunan insanları uyarmak, onlara hakkı ve doğruyu hatırlatmaktır. Peygamberimize bu görev ilk olarak : “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar.” ( Müddessir 1-2) ayetiyle verilmişti. Bir başka ayette Allah, Peygamberimize şöyle seslenir: Ey Peygamber, biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdi.” (Ahzab, 45.) Bazı insanlar da doğruları bildikleri halde ya kendilerine söz geçiremedikleri için ya da arzularına uymak hoşlarına gittiği için kasten yanlış işler yapabilmektedir. Peygamberimiz bu insanları, arzularına uymamaları konusunda uyarmış, insan nefsinin çoğunlukla zararlı ve kötü şeyleri yapmaktan zevk duyduğunu, ama daha sonra yapılan kötülükler sonucunda hem kendilerinin hem de çevresindekilerin zarar gördüğünü bildirmiştir. Peygamberimiz (sav) Kuran'ı tebliğ ederken, müşriklerin atalarından kendilerine miras kalan sapkın dinlerini tamamen değiştirmiş ve bu nedenle onların baskı ve karşı koymaları ile karşılaşmıştır. Ancak o Allah'ın emrine uyarak, onların baskı ve alaylarına hiçbir zaman aldırış etmemiştir. Allah, Peygamberimiz'e ayetlerde şöyle buyurmaktadır: Öyleyse sana emredilenleri açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. Şüphesiz o alay edenlere (karşı) biz sana yeteriz. (Hicr Suresi, 94-95) Hz. Muhammed İnsanlığa Bir Rahmettir. Yüce Allah, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.s) bütün evrene rahmet olarak gönderdiğini bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Biz seni alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107) Peygamberimiz yaşamı boyunca güçsüzlerin ve korumasız kalmışların koruyucusu olmuştur. Yaşadığı dönemde en çok kadınlar, köleler ve korumasız kalmış öksüz ve yetimler ezilmekteydi. Hz. Muhammed (s) onların durumlarını iyileştirmeye yönelik çeşitli önlemler almıştır. Kadınlar konusunda Peygamberimiz şöyle demiştir: “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve onlara haksızlık etme konusunda Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.” Bir çocuğun ağlaması Peygamberimizi çok etkilerdi. Bir defasında şöyle demişti: “Ben namazı uzun tutmak isterim, fakat geriden bir çocuğun ağlamasını duyunca, annesine güçlük çıkarmamak için namazı kısa keserim.” “Sahibim bana un almam için 2 dirhem vermişti, onu kaybettim” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz ona iki dirhem hediye etti. Fakat çocuk ağlamaya devam ediyordu. Peygamberimiz neden ağladığını tekrar sordu. Küçük kız: “Eve geç kaldım, beni dövmelerinden korkuyorum” dedi. Peygamberimiz çocuğu evine kadar götürdü. Kapıda Peygamberimizi gören ev sahipleri hem sevindiler hem de zahmet verdikleri için üzüldüler. Peygamberimize olan sevgilerinden dolayı kız çocuğuna özgürlüğünü bağışladılar. Peygamberimiz savaşta çocuklara, kadınlara ve din adamlarına dokunulmamasını emreder, kılıcını atıp teslim olan savaşçılara eziyet edilmesini yasaklardı. Peygamberimizin merhameti yalnızca insanlara yönelik değildi. Hayvanlara eziyet edilmemesini ister, üzerlerine haddinden fazla yük yüklenmesini yasaklardı. Tehlike kaynağı olmadıkça hayvanların öldürülmesini men etmiştir. Hazırlayan Ömer GÜVEN Kemal Şahin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Bala / ANKARA 2015