Türkiye iktisat tarihi: 1980-2000 İhracata dönük modele geçiş: Üç farklı açıklama • Liberaller: güçlü devlet geleneğinin bir uzantısı olarak 1930’lardan bu yana uygulanan korumacı-devletçi politikalar serbest piyasa güçlerinin ve dolayısıyla Türk şirketlerinin uluslararası rekabet gücünün gelişmesine engel olduDevletin ekonomideki rolünü azaltan yeni bir ekonomi politikasına gerek var • Kurumsalcılar/ulusalcılar: 1930’lardan bu yana uygulanan korumacıdevletçi politikalar başarılı oldu ve ulusal kalkınmayı sağladı. Ancak 1970’lerin sonunda uluslarası güçler, özellikle IMF ve Dünya Bankası neoliberal politikaları dayatarak bu sürece engel oldu ve dışa bağımlı bir ekonomiye yol açtı • Marksistler: her iki yaklaşım da sermaye birikimi ve sınıfsal güçleri göz ardı ediyor • 1930’lardan bu yana uygulanan korumacı politikalar ne güçlü devlet geleneğinden ne de ulusal kalkınma idealinden kaynaklanıyordu. Yeni oluşan yerli sermaye grupları için korunan bir iç pazarda büyümek dünya pazarında daha donanımlı sermaye gruplarıyla rekabet etmekten daha kolaydı. Ancak ülke içindeki sermaye birikimi belirli bir düzeye ulaşınca dünya pazarıyla bütünleşme ihtiyacı doğdu (hem yerli büyük sermaye hem de uluslararası sermayenin temsilcileri istedi) İhracata dönük politikalar • Temel strateji: emek-yoğun sektörlerde (tekstil gibi) ucuza üretim • İki temel politika: 1) Dış ticaret şirketleri kuruldu ve teşvik edildi (belirli bir değerin üstünde ihracat yapanlara vergi iadesi)amaç: az sayıda büyük dış ticaret şirketinin uluslararası pazarda rekabet edebilmesi 2) Ücretlerin bastırılmasıhem maliyeti azaltarak fiyatı ve dolayısıyla uluslararası rekabet gücünü artırıyor, hem de iç talebi düşürerek sanayiciyi dış pazara yönlendiriyor 1981-1983: Askeri rejim • İşgücü piyasasının ekonomi-dışı (askeri ve yasal) yöntemlerle disiplin altına alınması: -Sendikal faaliyetlerin askıya alınması -DİSK yöneticilerinin yargılanması -grev yasağı -ücret belirlenmesinin Yüksek Hakem Kurulu’na (YHK) kaydırılması YHK: Dokuz üye (Başkan: Yargıtay’dan) 1) “tarafsız temsilciler” (Bakanlar Kurulunca seçilen bir üye, iş hukuku veya ekonomi öğretim üyeleri arasından YÖK‘ün seçtiği bir üye ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Genel Müdürü) 2) en fazla üyeye sahip işçi konfederasyonunca seçilen iki üye (TÜRK-İŞ) 3) biri en çok işveren mensubu olan işveren konfederasyonunca (TİSK), diğeri kamu işverenlerini temsilen Bakanlar Kurulu'nca seçilecek iki üye 4) YHK Başkanı: Yargıtay’ın iş davalarına bakan dairesinin başkanı • İşçi ücretleri, memur maaşları, emekli ikramiyeleri, kıdem tazminatları, tarıma dönük destekleme politikalarıgelir dağılımının emek gelirleri aleyhine bozulması iç talebin yapısında temel tüketim mallarından lüks mallara kayma 1984-1988: ANAP yılları • Sıkıyönetim ve YHK uygulamaları son buldu, farklı yöntemlerle aynı politikalar sürdürüldü (Türk-İş yanında 1984’de Hak-İş kuruldu, DİSK ancak 1991’de yeniden etkinleşti) 1980-88 arasında reel ücretler %25 geriledi, ihracatın milli gelirdeki payı iki katına çıktı • Destekleme alımlarında daralma devam etti • Çarpık popülizm (kent yoksullarını üretim ilişkileri –işgücü piyasası dışında sisteme bağlama) gecekondulara tapu tahsis belgeleri, fakir fukara fonu, belediye yatırımları, ithallatta liberalizasyonla gelen tüketim mallarında bolluk duygusu (işçi ve köylü kimliği yerine kentli, gecekondulu, yoksul ve tüketici kimliği) • Özelleştirme programı benimsendi ancak uygulama yaygınlaşmadı • Genelde istikrar paketleridaralan iç talepüretim düzeyinde düşmeekonomik daralma • Türkiye’de ekonomik büyüme devam etti çünkü ithalat hacmi frenlenmediara mal ve yatırım malı ithal edildi ve dış borçla finanse edildi (IMF ve Dünya Bankası Türkiyeyi örnek ülke seçti)üretim düşmedi İhracata dayalı modelin tıkanması • Üç neden 1) Sanayi ürünleri ihracatı düştü çünkü sanayi yatırımları düştü • 1983-87: özel sektör yatırımları %14.1 arttı,, sanayi yatırımları %7.7 arttı • Sanayideki büyüme yeni yatırımlarla değil, işletmelerin varolan kapasiteleri daha fazla kullanılarak gerçekleştirildi (Yatırımlarda sürükleyici sektör sanayi değil konuttu) • Yeni yatırım yapılmadığı için emek-yoğun sektörlere aşırı bağımlılık 2) Dış ticaret şirketlerine verilen teşvikler kaldırıldı, üç nedenle: GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaşması) Uruguay Turu (1986), kamu açıkları, hayali ihracat 3) 1987 referandumu politik yasakların kalkması ve sendikal haklar üzerindeki yasakların gevşetilmesi işçi eylemlerinde canlanma (kamu sektörü işçilerinin bahar eylemleri, demir-çelik, SEKA ve Zonguldak grevleri) kamu sektörü işçilerine %142 zam, memur zamları ücretlerin baskılanmasına dayalı politikaların sonu • işverenlerin tepkisi: işten çıkarma ve kayıt-dışı istihdam Hükümetin kamu açıklarına tepkisi 1) KİT ürünlerinin fiyatlarını düşürmeucuz girdi (aynı zamanda KİT sisteminin finansal krizi ve özelleştirmeye meşruiyet-KİT’lerin verimsizliği söylemi) 2) vergilendirme yerine sermaye hareketlerinde serbestleşme • Daha önce vergi sisteminde değişiklik: • -kurumlar vergisinde şirketler lehine istisnalar ve muafiyetler • -1985: katma değer vergisimal veya hizmeti teslim alanın, teslim edene ödediği vergiücretli ve tüketicilervergi hasılatı düştü 1989-1997: Finansal serbestleşme • Ağustos 1989’da Türk Parasını Koruma Kanunu’na dayalı olarak kabul edilen 32 sayılı karar ile döviz kontrolleri kaldırıldı, Türk Lirası konvertibiliteye geçti • dünya ölceğinde aşırı biriken para-sermayenin ülke içine çekilmesi hem kamu açıklarını kapatma hem de büyük sermayeye kaynak aktarma işlevi gördü • finansal serbestleşme yoluyla ülkeye çekilen sıcak para, hükümete verilen yüksek faizli borçlar yoluyla holding bankalarına kaynak aktarma mekanizması olarak işlev gördü • Holding bankaları uluslararası sermaye piyasasından dolar alıyor, Türk lirasına çeviriyor, sonra o parayla hükümetten yüksek faizli Hazine bonosu satın alıyor (bonoların %90’ını alıyor)1990’lı yıllar boyunca büyük holdingler bu yolla kârlarını aşırı artırdı • Genelde şirketler yatırım yerine bu yolu tercih ettifinansallaşma • Büyük holdingler biriktirdikleri parayla dış pazarlara açılırken, küçük sermayeler ulusal pazarla sınırlı kaldı 1994 krizi ve sonrası • Finansallaşma kısa vadede bireysel sermayeler icin kârlı olsa da, uzun vadede uretim kapasitesinde ciddi düşüşlere yol açarak sermaye birikim sürecinin tıkanmasına neden oldu • 1988-1993 arasında yatırım artış oranı her yıl büyüme oranının altında kaldı; dolayısıyla büyüme oranındaki artış üretim kapasitesinin büyümesinden çok, varolan kapasitenin daha fazla kullanılmasından kaynaklandı • Yüksek faizli borçlanma kamu açıklarını artırdı1994 krizi • Kriz sonrasında kemer sıkma programı: 5 Nisan kararları -”etkinlik amacıyla özelleştirme” söyleminden “kamu açıklarını kapatma amacıyla özelleştirme” söylemine -reel ücretlerde %30 gerileme, işten çıkarmalar1989 sonrası popülist politikaların sonu (1989 öncesine dönüş)DYP-SHP koalisyonunun sonu, SHP’nin neoliberalleşmesi • Finansallaşma politikalarına dönüş90’ların sonunda devletin borçlarını ödeyememe riski uluslararası sermaye piyasaları için sistemik bir risk oluşturdu ve sermaye birikiminin sürekliliğini tehlikeye attı1999’da IMF gözetiminde üretimi artırmaya dönük yeni bir modele geçildi