2015 Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Doç. Dr. Metin ÖZDEMİR BUSİAD Ekonomi Danışmanı U.Ü.İktisat Bölümü Öğretim Üyesi BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… GİRİŞ Çin ile ilgili bir yazı yazarken şu söze atıfta bulunmak adeta bir gelenek: Tuhaf zamanlarda yaşayasın (May you live in interesting times)…Sözde Çinliler bu sözle hem bir tehlikeye dikkat çeker hem de beddua yerine kullanırlarmış. Biraz araştırınca bu sözün aslında Çin dilinde tam bir karşılığı olmadığı ve farklı bir hikâyesinin bulunduğu görülüyor (The Grammarphobia, 2012). Çince en yakın anlamı içeren söz ise şöyleymiş: Huzurlu bir zamanda köpek olmak, karmakarışık bir zamanda insan olmaktan iyidir (It’s better to be a dog in a peaceful time than be a man in a chaotic period). Hangisi olursa olsun fark etmez, ikisi de içinde bulunduğumuz zamanların bildiğimizden farklı olduğu anlamını veriyor. Küresel ekonominin kriz sonrası hali de öyle. Tüm ekonomiler için-sebepleri farklı da olsa- uzun süreli bir durgunluk sürecinin hâkim olacağı dile getiriliyor. Siz bu yazıyı okuduğunuzda neler olur bilinmez ama Ağustos 2015 itibariyle Euro alanında sorunlar devam ediyor, Yunanistan için yeni bir kurtarma paketi üzerinde anlaşıldı ve A. Tsipras seçim kararı aldı. Amerikan merkez bankası FED, Eylül’de faiz artırımı için tam olarak emin değil. Küresel düzeyde doların güçlenmesi devam ediyor ve kırılgan 5’li nitelemesine bir de sorunlu 10 eklendi (Xie and Warrachate, 2015). Bu arada Brezilya’nın notu düşürüldü, Rus ekonomisi daralıyor ve evet Türkiye ekonomisinde dolar 3 TL’yi aştı, muhtemelen bir seçim hükümeti kurulacak ve Kasım ayı seçim ayı olacak. Tüm bunlar olurken dünyanın ikinci büyük ekonomisi, küresel ticarette yüksek payı olan Çin devalüasyon yaptı ve parası Renminbi’nin (RMB-halkın parası demekmiş) değerini düşürdü (Yuan yerine resmi isim olan RMB kullandım, Yuan RMB’nin birimi, pound ve sterling gibi düşünün). Çin’in hem dünya ticaretindeki ağırlığı hem de geçmiş uygulamaları hatırlandığında küresel ekonominin fay hatlarında yeni kırılmaların olabileceği beklentileri de arttı. Zaten, Mayıs 2013’ten beri süre giden bir dengelenme hali var. Bununla birlikte; daha yakından bakıldığında, devalüasyonun Çin’in siciline bağlı olarak akla getirdikleri dışında farklı bir içeriğe sahip olduğu gerçeği ihmal edilmemeli. Tabii, bu durum devalüasyonun sonuçlarına ilişkin bildiklerimizi değiştirmiyor ancak ilginç olan sebeplerin farklılığı ve Çin’in yeni seçiminin sonuçları. O halde, anlayabilmek için buyurun. BENZERSİZ BÜYÜMENİN KAYNAKLARI Çin ekonomisi için kabaca bir dönemlendirme yapmak mümkün (Morrison, 2015). 1978 yılına kadar, Mao Zedong liderliğinde Sovyet tipi bir merkezi planlama ekonomisi görülüyor. Mao’nun 1976’da ölümünün ardından; 1978 yılından itibaren, ekonominin piyasa mekanizmasına uygun bir biçimde çalıştığı, “Açık kapı politikası” çerçevesinde batı ile ticaret ve yatırım ilişkilerinin kurulduğu bir anlayışa geçiliyor. Yeni anlayış Çin için, iktisat politikasının ideolojik içeriğinden ziyade, iktisadi gelişmeyi sağlayıp sağlamadığının önemli olduğuna dair temel bir tercih. Deng Xiaoping’in ifadesiyle, “Siyah ya da beyaz kedi, kedi fareyi yakaladıkça hangi renkte olduğunun ne önemi var?”. 1 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Politika tercihindeki bu değişiklik; tarımsal üretimi piyasaya açan fiyat ve mülkiyet teşvikleri, dış ticaretin serbestleşmesi ve yabancı sermayenin girişine imkân veren düzenlemelerin yapılması, kamunun elindeki işletmelerin yerel otoritelerin kontrolüne bırakılması ve piyasa ilkelerine göre çalışmaya başlaması, girişimciliğin özendirilmesi gibi bir dizi reform ile gerçekleştiriliyor (Cheremukhin et al, 2015). Yapılan reformlar ve ihracata dayalı büyüme modeli ile Çin, son 30 yılda ortalama %10 düzeyinde büyürken (Şekil 1), 1980 yılında kişi başına ABD’nin %5’i düzeyinde olan GSYİH değerinin 2011 yılında %20 düzeyine yükseldiği gözleniyor. Aynı dönemde, Dünya Bankası’nın tahminleri, Çin’de 600 milyon kişinin günlük 1,25 doların altında gelirle yaşamayı ifade eden mutlak yoksulluk düzeyinin üzerine çıktığına işaret ediyor (Liu, 2015). Şekil 1: Reel GSYİH Büyüme Oranı (1979-2014) Kaynak: Morrison, 2015. Çin’in gösterdiği uzun süreli yüksek büyüme performansının benzeri bulunmuyor. Küresel ekonominin, yükselen piyasa ekonomisi olarak adlandırılan diğer üyelerinde de gözlendiği gibi, son on yılda Çin ekonomisine yönelik ciddi bir yabancı sermaye girişinin yaşandığı görülüyor (Şekil 2). 2 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Şekil 2: Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları (1985-2014, milyar $) Kaynak: Morrison, 2015. İhracata dayalı yüksek büyümenin, Çin’in dış ticaret dengesine yaptığı önemli katkı biliniyor (Şekil 3). Bu durum, Çin’in dünya ekonomisi açısından belirleyici bir role sahip olduğunu da göz önüne seriyor. Çin’in ticaret yaptığı ülkeler, kendi bölgesinde yer alan Japonya, G. Kore, Malezya gibi Asya ülkeleri dışında, ABD, Rusya, Brezilya, Avustralya, Suudi Arabistan, gibi ülkeleri de içeren geniş bir coğrafyaya sahip (UN Comtrade, 2015). Bu nedenle Çin ekonomisinde bir yavaşlama meydana geldiğinde, küresel ekonominin olumsuz yönde etkilenmesi ve deflasyonist eğilimlerin güçlenmesi kaçınılmaz bir gerçek. Şekil 3: Dış Ticaret Dengesi (2000-2014, milyar $) 3 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Kaynak: Morrison, 2015. Bu haliyle, Çin ekonomisinde büyümenin kaynaklarının ayrıştırılması, hem günümüzü anlamak açısından hem de küresel ekonomi açısından önemli. Teorik düzlemde büyümenin temel belirleyicileri sermaye birikimi, işgücü artışı ve teknolojik ilerleme-verimlilik artışı. Bu faktörlerdeki değişimler hem büyümeye yönelik tercihlerin anlaşılması hem de büyüme sınırlarına ulaştığında yapılacak politika tercihleri ve beraberinde getirdiği sorunlar açısından çok belirleyici. Şekil 4: Büyümenin Kaynakları Kaynak: Liu, 2015. Son 30 yıllık dönem dikkate alındığında, ampirik kanıtlar, Çin’in büyüme performansının temelinde, yüksek tasarrufların katkısıyla gerçekleşen geniş ölçekli sermaye yatırımları ve toplam faktör verimliliğindeki artışların olduğunu ortaya koyuyor (Zhu, 2012, Şekil 4). Açık kapı politikası ile beraber gelen yabancı yatırımlar, yeni üretim biçimlerinin öğrenilmesi, elde edilen know-how ve Çinli girişimcilerin küresel piyasalara erişimini teşvik ederek verimliliğin artmasını sağlıyor. Verimlilik artışlarının ise, yatırım ve üretim imkânlarını genişleterek büyümeyi gerçekleştirdiğini söylemek mümkün (Liu, 2015). 4 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Şekil 5: Seçilmiş Ülkelerde Ortalama Aylık Ücretler (2000-2014, $) Kaynak: Morrison, 2015. Büyüme performansı açısından ilginç olan, işgücünün büyümeye katkısının giderek daha sınırlı hale gelmesi. Burada, Çin’in uyguladığı tek çocuk politikası ve ülke içi göçü engelleyen Hukou Sistemi’nin de etkisi var (Liu, 2015). Öte yandan, Çin’in dış ticaretinde ucuz işgücünün sağladığı rekabet avantajı da bilinen bir gerçek. Ancak, son yıllarda bu avantajın azaldığını dikkate almakta yarar var (Şekil 5). Örneğin, 2005 yılında Meksika’da aylık ortalama ücret 381 dolar düzeyindeyken Çin’de 187 dolar düzeyinde. 2014 yılında ise, aylık ortalama ücretin Meksika’da 443 dolar düzeyindeyken Çin’de 763 dolar düzeyine yükseldiği görülüyor (Morrison, 2015). Çin’in gösterdiği büyüme performansının kaynaklarına ilişkin ayrıştırma, küresel kriz sonrası dönemde, toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısının azaldığına ve büyümenin ağırlıklı olarak sermaye yatırımlarına dayalı olarak sağlandığına işaret ediyor. Ancak bu durum, hem Çin hem de küresel ekonomi için farklı bir dönemin başlamasını simgeliyor. Mesele de burada düğümleniyor zaten… KÜRESEL KRİZ VE ÇİN’İN YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ Küresel krizin Çin ekonomisi üzerindeki etkileri, diğer ekonomilerden farklı olmadı. Büyüme performansında %4,6’lık bir azalış (Şekil 1), artan işsizlik ve daralan dış ticaret hacmine bağlı olarak azalan ihracat gelirleri (Şekil 3). Kriz karşısında Çin hükümeti, ekonomiyi tekrar büyüme patikasına sokabilmek için-diğer ekonomilerde de görüldüğü üzere- Kasım 2008’de 586 milyar dolarlık hacimli bir 5 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… mali teşvik paketi uygulamaya koyarken Çin Merkez Bankası’nın (People Bank of China-PBoC) para politikasını gevşettiği görüldü (Liang, 2010; Wong, 2011). Mali teşvik paketi, bir politika tercihi olarak benimsenen altyapı (Otoyol, tren yolu, hava alanı) ve inşaat başta olmak üzere, sağlık ve eğitim gibi alanlarda yatırımları artırmayı hedefliyordu. PBoC’nın uygulamaya koyduğu gevşek para politikası, önemli ölçüde kamu tarafından kontrol edilen bankacılık sisteminin likidite ve kredi imkânlarını artırarak, yatırımların finansmanı için gerekli fonların teminini sağladı. Krize yönelik politika tepkileri, ekonominin 2009-2011 döneminde yüksek büyüme performansı sergilemesini beraberinde getirdi (Şekil 1). Krizden çıkış için gerekli büyüme ivmesi sağlanmasına rağmen, krize yönelik olarak verilen kısa vadeli politika tepkisinin, orta-uzun vadeli büyüme dinamikleri üzerinde bazı kısıtlayıcı dinamikler oluşturduğunu söylemek gerek. Bu bağlamda büyümenin niteliği ve kaynak kullanım tercihlerinin hangi sektörler lehine yapıldığı önem kazanıyor (Türkiye ekonomisini düşünün, Günçavdı, 2015). Çin’de özellikle yerel otoriteler tarafından altyapı ve inşaat gibi dış ticarete konu olmayan sektörlere yapılan yatırımlar, bankacılık sisteminin kamu kontrolündeki firmalara kredileri tahsis etmesine ve kaynak tahsisinin dış ticarete yönelik imalat sektörleri aleyhine bozulmasına neden oldu. Bu durum ve uzun vadeli büyüme dinamikleri açısından toplam faktör verimliliğindeki artışların sınırına gelinmesi, 20082014 arasında ortalama büyüme oranının %8’e gerilemesine yol açtı. 2015 yılının ilk iki çeyreğinde %7’ye gerileyen büyüme oranı karşısında Çin hükümeti, resmi büyüme hedefini %7 düzeyine düşürdü (Yongding, 2009; Liu, 2015). Buradan bakıldığında, küresel krizin Çin’in büyüme rejimini değiştirmesinin kaçınılmazlığını ortaya çıkardığı düşünülebilir. Ancak kriz olmasa da, yüksek tasarruf-yüksek yatırım-ihracata dayalı büyüme rejiminin sürdürülebilir olmadığı görülüyordu. Zira büyümenin niteliği yanında, sosyal güvenlik sistemi ile ilgili sorunlar, sermaye hesabı ile ilgili kısıtlamalar, kamunun kontrolündeki banka-finans sistemi (Financial repression) gibi bir dizi yapısal sorunun kaynak tahsisinin etkinliğini sınırlayıcı rol oynadığı açıktı. İhracata dayalı büyümenin sınırlarına gelinmesi karşısında Çin hükümetinin, Kasım 2013’te yapısal sorunların çözümü ve sürdürülebilir büyüme için yeni bir büyüme stratejisi açıkladığını görüyoruz. Bu çerçevede yeni stratejide büyüme, iç talebe daha fazla dayalı ve tüketim, kentleşme ve finansal liberalizasyonu içeren üç temel ayak üzerine oturuyor. Strateji, %7 gibi geçmişe göre daha düşük ancak ekonomiyi hem yapısal hem de sosyal adalet ve gelir dağılımı açısından yeniden dengelemeye imkân verecek bir büyümeyi temel alıyor. Yapılması planlanan reformları ise şöyle sıralamak mümkün (Liu, 2015): 1.Finansal sektör reformları (Faiz oranlarının liberalizasyonu, banka-finans kesiminin denetim-gözetim yapısının güçlendirilmesi…). 2. Mali reformlar (Sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilmesi, vergi sisteminin etkinliğinin artırılması…). 3. Yapısal reformlar (Kamu kontrolündeki firmalara ilişkin düzenlemeler, Hukou Sistemi’nin gözden geçirilmesi…). 4. Dış ticarete ilişkin reformlar (Kur rejiminin esnekleştirilmesi, sermaye kontrollerinin gevşetilmesi…). 6 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Reformların, kaynak tahsisinde daha fazla piyasayı merkeze alan bir yapıyı hâkim kılma arzusu taşıdığı açık. Buraya kadar, Çin ekonomisinin temellerine ilişkin manzarayı göz önüne serdik. Güzel de, Çin’in Ağustos 2015’te yapmış olduğu devalüasyon bu manzaranın neresinde? ÇİN DEVALÜASYONU: KUR SAVAŞI İÇİN BİR İŞARET FİŞEĞİ Mİ? Yukarıdaki kısım pek eğlenceli olmadığı için başlığa bakarak bu kısımdan okumaya başladıysanız sorunun cevabı için evet ihtimali yüksek. Bu, devalüasyonun sonuçları ile ilgileniyorsunuz anlamına geliyor. Zaten, finansal piyasalarda Çin’in siciline dair şöyle ifadeler varsa gerekçeleriniz de anlaşılır (O’Brien, 2015): Çin için ilk kural, Komünist Parti’nin sadece büyümeye önem verdiği gerçeğidir. İkinci kural, Komünist Parti’nin sadece büyümeye önem verdiği gerçeğidir. Üçüncü kural, Komünist Parti’nin büyümeyi desteklemek için devalüasyon yapacağı gerçeğidir. Şekil 6: Dolar-RMB Kuru Kaynak: Dailyfx, 2015. Gerçekten öyle. Döviz kuru, Çin para politikası için nominal çapa işlevi görüyor ve Haziran 2005’ten beri –bir kur sepeti olsa da- RMB’nin değeri esas olarak dolara bağlı. PBoC, -teknik detaylar bir yana- belirli bir bant içerisinde kurun aşağı-yukarı doğru dalgalanmasına izin veriyor. Çin, yüksek dış ticaret fazlası vermesine rağmen uzun süre RMB’yi değersiz tutarak rekabet gücünü korudu (Şekil 6). Bu nedenle de ABD ve IMF’nin kurun piyasa tarafından belirlenmesine yönelik ciddi baskıları ile karşı karşıya kaldı ve belirli ölçülerde RMB’nin değerlenmesine izin vererek baskıları göğüslemeye çalıştı. Bununla birlikte, 2013’ten bu yana doların güçlenmesi karşısında mevcut kuru korumak iyice güçleşti (Coppola, 2015). 7 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Yukarıda ele aldığımız üzere, ihracatın azalması ve büyümenin önemli ölçüde düşmesi karşısında, Çin hükümeti bilinen reaksiyonunun gösterdi ve RMB’nin resmi kuru ile piyasa değeri arasındaki farkı gidermek için devalüasyon yaptı. 11-13 Ağustos 2015 arasında, ilk olarak 1994’ten beri en yüksek günlük düşüş olan %2 düzeyinde olmak üzere, sırasıyla %1,6 ve %1,1 düzeyinde RMB’nin değerini düşürdü. PBoC, yapmış olduğu resmi açıklamada amacının “Çin’in yüksek dış ticaret fazlası vermesi karşısında RMB’nin resmi değeri ile piyasa değeri arasında oluşan farkı piyasanın bekleyişleri doğrultusunda gidermek” olduğuna yer verdi (PBoC, 2015). Komünist Parti’nin kuralları hatırlandığında Çin’in 2015 yılında iyice belirgin hale gelen zayıf büyüme performansını desteklemek istediği açık. Devalüasyonun sonuçlarına odaklandığımızda, Eylül 2010’da Brezilya Maliye Bakanı G. Mantega’nın kur savaşlarının başlayacağına ilişkin görüşünün yeniden canlanabilmesi de söz konusu olabilir. Nitekim Çin’in başlıca ticaret partnerleri, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, G. Kore, Tayland ve Malezya ekonomilerinin doğrudan ve bizim gibi ülkelerin ise dolaylı olarak etkileneceği ortada. Ayrıca, Çin devalüasyonunun FED’in faiz artırımını ertelemesine neden olabilecek bir faktör olduğu da dile getirilen bir gerçek (Lee, 2015). Çin’in devalüasyona devam edip etmeyeceği belirleyici bu noktada. Belirttiğim gibi, Çin söz konusu olunca, devalüasyonun farklı gerekçeleri olabileceği argümanı için kuşkulu olan ve ikna olmayanlar var (O’Brien, 2015). Ancak yine de söz konusu argümanları ele almaya değer… BU KEZ FARKLI… Eğer devalüasyonun sebeplerine odaklanırsak, bir önceki başlıkta yer alan soruya ‘belki’ ihtimalini dışlamadan ‘hayır’ demek mümkün… Bu konuda ilk argüman, Çin’in yukarıda ele alınan yeni büyüme stratejisinin 4. maddesi ile ilgili. Bu bağlamda, devalüasyon, kur rejiminin daha esnek hale gelmesi yönünde, finansal liberalizasyon yönünde atılan adımların bir parçası. Ayrıca Çin’in, RMB’nin küresel bir rezerv para olması için IMF’nin SDR sepetinde (Special drawing rights-Özel çekme hakları) yer alma arzusunu da yansıtıyor (Krugman, 2015). 8 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Şekil 7:Para Arzı ve Özel Kesim Kredi Büyümesi- 2004-Ocak 2015 (%) Kaynak: Hanke, 2015. Esas olarak ilk argümanın altında yatan ikinci argüman ise, Çin’i devalüasyona zorlayan küresel politika ortamı ile ilgili. Küresel kriz öncesi dönemde FED, uyguladığı düşük faiz politikasını bir anlamda diğer ekonomilere ihraç etti ve küresel büyüme performansını olumlu etkiledi. Ancak FED, Mayıs 2013’te krize yönelik olarak uyguladığı miktarsal gevşeme (Quantitative easing) politikalarını süreç içinde terk edeceğini ve para politikasını normalleştirerek faiz artırımına gideceğini açıkladı. Küresel düzeyde doların güçlenmesi sonucunda dolara bağlı olan RMB de değerlendi ve Çin ekonomisi üzerine daraltıcı etkide bulundu. Bu durumda, para politikasının kontrolünü kaybetmek istemeyen Çin için devalüasyon kaçınılmaz hale geldi (Beckworth, 2015). Nitekim, Çin’de 2012 yılının başlarından bu yana, para arzı büyüme oranı yıllık %10’a yakın değeriyle, trend değeri olan %17’nin altında seyrediyor ve büyüme üzerinde daraltıcı etkisi bulunuyor (Hanke, 2015; Şekil 7). FED’in sıkılaştırıcı yöndeki para politikasını Çin’e –ve tabii tüm küresel ekonomiye- ihracı, Çin ekonomisinin de daralmasını beraberinde getirdiğine göre; bu argümanın; Çin’in yaptığı devalüasyonun küresel ekonomi üzerinde deflasyonist etkide bulunabileceği yönündeki argümanı da zayıflatacak bir yöne sahip olduğu görülüyor. Zira söz konusu deflasyonist etkiler zaten ikinci argümana göre gerçekleşti ve küresel emtia fiyatlarının seyri de bu gerçeği destekliyor. Yukarıdaki argümanlar, Çin’in devalüasyonunun nedenleri için ikna edici görünse de ve Çin hükümeti devalüasyonun tek seferlik yapıldığını açıklasa da, arkasının gelip gelmeyeceği sorusu yerli yerinde duruyor. Bunun için Çin’in yukarıda değinilen kriz sonrası büyüme dinamiklerinin doğurduğu sonuçlara daha yakından bakmak yararlı olabilir. 9 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… Şekil 8: Özel Kesim Borcu-2006-2014 (% GSYİH) Kaynak: Garcia-Herrero, 2015. Krizin ardından Çin ekonomisinde gözlenen en önemli olgulardan birisi borçluluk düzeyindeki artış. Borcun bir kısmı, ekonomiyi büyütmek için yatırım yapan yerel otoritelere ait. Çin’in batı finansal sisteminden önemli bir farkı, batıda finans elitlerinin hükümetlerden arzularından bağımsız hareket imkânına sahip olmaları. Çin’de ise politik elitlerin hâkimiyeti nedeniyle özel bankaların hükümetten farklı bir biçimde hareket etme imkânları kısıtlı ve riskleri var. Bu haliyle, büyüme için özellikle krizin ardından ciddi bir biçimde artan özel kesim kredi büyümesi söz konusu ve önemli kısmı konut piyasası ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili (Keen, 2015; Şekil 7). Öte yandan, finansal olmayan kurumların, krizin ardından düşük faizle yüklü miktarda döviz borçlandıkları ve özel kesim borcunun RMB cinsinden 2014’te GSYİH’nın %150’sine ulaştığı görülüyor (Garcia-Herrero, 2015; Şekil 8). Daha önemlisi, borcun stok boyutu yanında büyümede (gelir) azaldığı için bir de akım boyutu sorunu var. Tedirgin edici olan ise, söz konusu borcun önemli bir kısmının, Çin’in yeni büyüme stratejisinde reform amacıyla ilk sırada yer alan ve pek şeffaf olmayan gölge bankacılık sistemi tarafından sağlanması (McKinsey, 2015). Bu durum, Çin ekonomisi için önemli bir kısıt oluşturuyor. Eğer devalüasyon sonucu RMB’nin değeri önemli ölçüde düşerse hem özel kesim borç yükü ağırlaşıyor hem de olası sermaye çıkışları yeni bir devalüasyona da ihtiyaç duyuruyor. O halde devalüasyonun boyutu ihracatı desteklemek için yeterli ancak ekonominin diğer kesimleri için zarar verici boyutta olmamalı. Nitekim PBoC, devalüasyonun 10 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… yapıldığı hafta RMB’nin serbest düşüşe bırakılmayacağını ve gerekirse kurun istikrarını sağlamak için müdahale edebileceklerini açıkladı (PBoC, 2015). Buradan bakıldığında, Çin’in yaptığı devalüasyon bir kur savaşının işaret fişeğinden ziyade, kur sisteminde yeni bir uygulamaya geçildiğini gösteriyor: yönetimli dalgalanma (Managed floating). SONUÇ Dışa açık ekonomiler için, önemli bir kısıt vardır: İmkânsız üçleme (İmpossible trinity). Şu demek: Sermaye hareketleri, kur ve faiz (Para politikası) üçlüsünden ancak ikisini kontrol ederek arzuladığınız hedefe ulaşabilirsiniz. Örneğin sermaye hareketleri serbest ve sabit kur uyguluyorsanız para politikanız bağımsız uygulanamaz. Çin, uzun süredir bu hipotezi zorluyor. Kur rejimi belli ölçüde dolara bağlı, sermaye hareketlerine belli ölçüde izin veriyor ve PBoC, faiz ve karşılık oranlarını kullanarak para politikasını yönlendiriyor. Ancak, ihracata dayalı büyüme rejiminin sınırlarına gelindiği ve iç tüketime dayalı yeni bir büyüme stratejisinin benimsendiği koşullar farklı bir politika çerçevesine ihtiyaç duyuyor. Çin, yönetimli dalgalanma ile bir yandan ihracatı belirli ölçüde destekleyerek büyümeyi sürdürmeyi diğer yandan yeni büyüme stratejisinin gerektirdiği reformları yapabilmek için zaman kazanmayı arzuluyor. Dolayısıyla Çin’in seçimi, kur savaşının ötesinde bir içeriğe sahip. Belirtilmesi gereken önemli bir nokta var… Ekonomiyi; kamunun kontrol ettiği aktörlerden özel kesimin karar aldığı bir yapıya dönüştürmek, banka-finans kesimini özel kesim tercihlerine uygun bir biçime kavuşturmak, kamu kesimini sosyal güvenlik ve gelir dağılımı gibi toplumsal ihtiyaçlara yönlendirmek ve bunlara uygun bir para-kur politikası oluşturmak, sadece bir dizi teknik-iktisadi tasarımın yapılmasını gerektirmiyor. Hele ki iç tüketime dayalı bir ekonomide, Çinlilerin satın alma gücünü ve temel hak ve özgürlüklerini genişletmek zorunluluğu var. Çin politik elitleri güçlerini paylaşmaya ne kadar hazır? Asıl seçim de burada düğümleniyor… 11 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… KAYNAKLAR Beckworth, D. (2015). “Monetary Superpower Strikes Again”, http://macromarketmusings.blogspot.com.tr/2015/08/the-monetary-superpower-strikes-again.html Cheremukhin, A., Golosov, M., Guriev, S., Tsyvinski, A. (2015), “The Economy of People’s Republic of China From 1953”, NBER Working Paper, No.21937 Coppola, F. (2015), “China Joins The Global Devaluation Party”, http://www.forbes.com/sites/francescoppola/2015/08/11/china-joins-the-global-devaluation-party/ Garcia-Herrero, A. (2015), “Additional monetary easing for China?”, http://bruegel.org/2015/05/additional-monetary-easing-for-china/ Günçavdı, Ö. (2015), “Türkiye’nin Büyüme Politikasının Sürdürülebilirliği ve Doğurduğu Riskler”, İktisat ve Toplum, Sayı:57, 8-13. Hanke, S. (2015), “Why China Is in Trouble”, http://www.cato.org/blog/why-china-trouble Keen, S. (2015), “Is This The Great Crash Of China?”, http://www.forbes.com/sites/stevekeen/2015/08/19/is-this-the-great-crash-of-china/ Krugman, P. (2015), “International Money Mania”, http://krugman.blogs.nytimes.com/2015/08/12/international-money-mania/ Lee, T.B. (2015), “Chinese currency devaluation, explained”, http://www.vox.com/2015/8/13/9149953/chinese-currency-devaluation-explained Liang, Y. (2010), “China and the Global Financial Crisis: Assessing the Impacts and Policy Responses”, China & World Economy, 18(3), pp.56-72. Liu, Z. (2015), “Is China’s Growth Miracle Over?”, FRBSF Economic Letter, No.26 McKinsey , (2015), Debt and (not much) deleveraging, McKinsey Global Institute. Morrison, W.M. (2015), China’s Economic Rise: History, Trends, Challenges, and Implications for the United States, Congressional Research Service Report 7-5700. O’Brien M. (2015), “China is trying to save its economy with a chaepaer currency”, http://www.washingtonpost.com/news/wonkblog/wp/2015/08/12/chinas-currency-devaluation-isonly-beginning/ PBoC, (2015). http://www.pbc.gov.cn/publish/english/955/2015/20150811090338341860668/2015081109033834 1860668_.html The Grammarphobia Blog (2012),”May you live in inteersting times”, http://www.grammarphobia.com/blog/2012/07/interesting-times.html 12 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği Çin'in Seçimi: Kur Savaşının Ötesinde… United Nations Comtrade Database, http://comtrade.un.org/ Wong, C. (2011), “The Fiscal Stimulus Programme and Public Governance Issues in China.” OECD Journal on Budgeting, 11(3). Xie, Y. and Worrachate, A. (2015), “Morgan Stanley's Fragile Five Swells to Troubled 10 in Selloff”, http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-08-16/morgan-stanley-s-fragile-five-swells-totroubled-10-in-selloff Yongding, Y. (2009), “China’s Policy Responses to the Global Financial Crisis”, Richard Snape Lecture, Australian Government Productivity Commission. Zhu, X. (2012), “Understanding China’s Growth: Past, Present and Future.” Journal of Economic Perspectives 26(4), pp. 103–124. Doç. Dr. Metin ÖZDEMİR Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi [email protected] 13 BUSİAD Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği