T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ODYOLOJİ, KONUŞMA VE SES BOZUKLUKLARI PROGRAMI PRESBİAKUZİLİ HASTALARIN GÜRÜLTÜDE KONUŞMAYI ANLAMA BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Ahmet OVACIK Tez Danışmanı Prof. Dr. Yusuf Kemal KEMALOĞLU ANKARA Şubat 2013 İÇİNDEKİLER Kabul ve Onay i İçindekiler ii Şekiller Listesi v Tablolar Listesi vi Semboller ve Kısaltmalar vii 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 3 2.1. Yaşlılık 3 2.2. Yaşlılığın Demografik Özellikleri 6 2.3. Yaşlılığın Organizmaya Etkileri 7 2.3.1. Kardiyovasküler Sistem 7 2.3.2 Solunum Sistemi 7 2.3.3. İskelet Sistemi 8 2.3.4. Kas Sistemi 8 2.3.5. Sinir Sistemi 8 2.3.6. Duyusal Fonksiyonlar 9 2.3.7. Metabolik Değişiklikler 9 2.3.8. İmmün Sistem Değişiklikleri 9 2.4. Yaşın Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri 10 2.5. Yaşa Bağlı Anatomik Ve Fizyolojik Özelliklerin İşitme Davranışı Üzerine Etkileri 10 2.6. İşitme Sisteminin Yaşlanması 11 2.6.1. Dış kulakta görülen değişiklikler 12 2.6.2. Orta kulak ile ilgili değişiklikler 12 2.6.3. İç kulak ile ilgili görülen değişiklikler 13 ii 2.7. Presbiakuzi 14 2.7.1. Sensör presbiakuzi 17 2.7.2. Nöral presbiakuzi 17 2.7.3. Strial presbiakuzi 18 2.7.4. Koklear-Kondaktif Presbiakuzi 18 2.7.5. Mikst Presbiakuzi 19 2.8. Yaşlılarda Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi 19 2.8.1. Periferal Hipotez 20 2.8.2 Santral İşitsel Hipotez 21 2.8.3 Bilişsel Hipotez 21 2.9. Konuşma Odyometrisi 22 2.9.1 Konuşma Odyometrisini Etkileyen Faktörler: 24 2.10. Gürültü 25 2.11. Gürültüde Konuşmayı Anlama 26 2.11.1. Gürültüde Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi 27 3. GEREÇ VE YÖNTEM 37 3.1. Olgular 37 3.1.1. Olguların Seçimi 37 3.1.2. Araştırma Grubunun Seçim Kriterleri 38 3.1.3. Kontrol Grubunun Seçim Kriterleri 39 3.2 Çalışma Planı 41 3.2.1. Saf Ses İşitme Eşikleri 41 3.2.2. Konuşmayı Anlama Eşiği (KAE) 42 3.2.3. Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi (KAY) 42 3.2.4. İmpedansmetrik Değerlendirme 42 3.2.5. HINT 43 3.3. Veri Girişi Ve İstatistiksel analiz 47 4. BULGULAR 48 4.1. Hasta ve kontrol grubunun kemik yolu SSO’larının karşılaştırılması 49 iii 4.2. Hasta ve kontrol grubunun hava yolu SSO’larının karşılaştırılması 49 4.3. Hasta ve kontrol grubunun KAE’lerinin karşılaştırılması 50 4.4. Hasta ve kontrol grubunun KAY’larının karşılaştırılması 50 4.5. Hasta ve kontrol grubunun HINT skorlarının karşılaştırılması 52 4.6. HINT’te yaş grubu ve cinsiyet etkisinin karşılaştırılması 52 4.7. Frekans bölgelerinin HINT üzerine etkisi. 52 5. TARTIŞMA 54 6. SONUÇ 61 7. ÖZET 62 8.SUMMARY 64 9. KAYNAKLAR 66 10. EKLER 80 EK 1:Üç Heceli Kelime Listesi 80 EK 2: Tek heceli kelime listesi 81 EK 3: Etik kurul onayı 82 EK 4: Gazi Üniversitesi “Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar” İçin Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu 84 EK 5: Odyometre Kalibrasyon Sertifikası 87 EK 6: İmmitansmetre Kalibrasyon Sertifikası 90 EK 7: Örnek Hint Cümleleri 92 11. ÖZGEÇMİŞ 93 12. TEŞEKKÜR 94 iv ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: Türkiye nüfus piramidi 6 Şekil 2: Kulak anatomisi 11 Şekil 3: Koklea iç kesiti 13 Şekil 4: Serbest alan HINT 31 Şekil 5: Kontrol grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram 45 Şekil 6: Hasta grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram 46 v TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Çalışmaya katılan olguların genel yaş(yıl) dağılımı 40 Tablo 2: İşitme kaybı derecelerinin sınıflandırması Katz (2002) 40 Tablo 3: Çalışmaya katılanlara ait odyolojik bulguların karşılaştırılması 48 Tablo 4: Çalışmaya katılanlara ait HINT bulguları 51 Tablo 5: Frekansa özgü HINT korelasyon katsayıları 53 vi SEMBOLLER ve KISALTMALAR ANSI : American National Standarts Institute BKB : Bamford Kowal Bench BKB-SIN : Bamford-Kowal-Bench Speech-in-Noise Test dB : Decibell dB HL : Decibel Hearing Level DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü GÖN : Gürültü önde GSAĞ : Gürültü sağda GSOL : Gürültü solda HB : HINT bileşik Hz : Hertz HS : HINT sessiz İKD : İşitme Kaybı Derecesi KAE : Konuşmayı Anlama Eşiği KAEc : Cümle İle Konuşmayı Anlama Eşiği KAY : Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi KBB : Kulak Burun Boğaz SGO : Sinyal Gürültü Oranı SNİK : Sensörinöral İsitme Kaybı HINT : Hearing In Noise Test QuickSIN : Quick Speech in Noise Test SİİB : Santral işitsel işlemleme bozukluğu SPIN : Speech Perception In Noise SSO : Saf ses ortalaması T-HINT : Türkçe HINT WIN : Words In Noise test yy : Yüz yıl vii 1. GİRİŞ Etkili bir sözel iletişim için dört unsur gereklidir; konuşmacı, mesaj, ortam ve dinleyici. İletişimi güçleştiren unsurlardan biri olan arka plan gürültü, mesajı anlamayı zayıflatır. Günümüzde odyolojik olarak normal kabul edilen insanların gürültülü ortamlardaki konuşmaları anlama zorluğu ile ilgili şikayetleri gün geçtikçe artmaktadır. İşitmenin değerlendirilmesi sadece işitme eşikleri ile ilgili bilgiye ulaşmak değil; işitmenin nihai hedefi olan konuşmayı anlama becerisinin de değerlendirilmesini gerektirir. Bu nedenle, odyolojik değerlendirmede işitme eşiği ve konuşmayı anlayabilme becerisi arasındaki ilişkiyi analiz etmek gereklidir. Değerlendirme aşamasında hastanın işitme güçlüğünü ölçmek için, odyolog sadece işitme kaybını tanımlamayı sağlayan değil, aynı zamanda günlük yaşam içindeki doğal ortamda karşılaşılan gürültülü ortamlara benzer şartlar altında konuşmayı da içeren, işitsel uyarıcıyı anlamayı da analiz etmeye olanak sağlayan bir takım testler kullanmalıdır. Son yıllarda bu durum ile ilgili büyük bir ilgi olmasına rağmen, özellikle gürültülü ortamlardaki konuşma anlaşılabilirliliği ile ilgili sorunları algılama ve çözmeye yönelik yaklaşımlar onlarca yıl önce başlamıştır. II. Dünya Savaşı süresince, savaştan işitme problemiyle dönen askerler için kurulan işitme rehabilitasyon programlarıyla bu amaca yönelik ilk testler oluşturulmuştur. 1956’da bazı araştırmacılar, uyaran olarak saf ses tonları kullanan testlerin en temel sorunlarından birinin, bireyin sosyal işitmesini ölçmediği gerçeğini rapor etmişlerdir. Bunun üzerine, konuşma uyaranı içeren testlerin kullanımına olan ihtiyaç vurgulanmıştır. Konuşmayı anlama becerisini değerlendiren testler farklı ülkelerde, rutin olarak kullanılmak üzere klinik amaçla geliştirilmekte ve uygulanmaktadırlar. Her ülkenin dil yapısına bağlı olarak farklı testler 1 uygulanmaktadır. Kullanılan testlerin bazılarında uyaran olarak tek bazılarında üç heceli kelimeler kullanılmaktadır. Bu uyaranlar gürültüsüz ortamda ya da uygun sinyal/gürültü oranlarında uygulanmaktadır. Uyaran olarak tek ya da üç heceli kelimeler dışında cümle bütünlüğünün anlaşılmasına yönelik cümle testleri de kullanılmaktadır. Konuşmayı anlama becerisinin değerlendirilmesinde cümle testleri kullanmak önemli bir tercihtir, çünkü günlük yaşama yakın olan durumları değerlendirme kolaylığı sağlar1. Yaşlılarda iletişimi zorlaştıran en temel faktör işitme kaybıdır. Yaşlanmaya bağlı olarak gerçekleşen işitme kaybı presbiakuzi olarak adlandırılır. En sık karşılaşılan işitme kayıplarından biri olan presbiakuzi hem sensör hem de nöral bölgenin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Sensörinöral tip işitme kaybı olanların temel problemleri konuşulanları duydukları halde anlayamamalarıdır. Bu problem özellikle gürültülü ortamlarda önemli boyutlara ulaşmaktadır. Presbiakuzinin karakteristik özelliklerinden biri konuşmayı ayırdetmedeki azalmadır2. Sensörinöral işitme kaybı olanların konuşmayı anlamadaki zorlukları üzerine yapılan araştırmalarda normal işitenler gibi anlayabilmeleri için daha yüksek sinyal gürültü oranına (SGO) ihtiyaç duydukları belirtilmiştir3. Çalışmamızın amacı, kliniğimize son 6 ay içinde işitme kaybı şikayeti ile başvuran, 40 yaş üzeri, sensörinöral tip işitme kaybı olan, presbiakuzi tanısı almış, işitme cihazı kullanmamış hastaların Türkçe HINT (T-HINT) ile gürültüde konuşmayı anlama becerilerinin araştırılmasıdır. 2 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Yaşlılık Gelişmiş ülkelerde kronolojik olarak 65 yaş ve üzeri “yaşlı” olarak kabul edilmektedir. Yaşlılık tanımı gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde değişmektedir. Yaşam süresi uzun olan ülkelerde yaşlılık olarak kabul edilen yaş sınırı yüksek iken, yaşam süresi kısa olan ülkelerde bu yaş sınırı düşüktür. Yaşam süresi dışında, yaşanılan ülkenin yaşlılık ile ilgili kültürel tanımlaması ve toplumsal bakışı, yaşlılığın tanımlanmasında önemli bir ölçüt olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Örgütü kesin bir rakamsal ölçütü olmamasına karşın 60 yaş üzerini yaşlı nüfus olarak kabul etmektedir. Yaşlılık üzerine değişik tanımlamalar yapılmasına rağmen kimin yaşlı olduğuna dair genel bir kabul bulunmamaktadır. Yaşlı bireyin takvim yaşı eşiği belirlenirken genel görüş biyolojik yaş özelliği ile takvim yaşı özelliklerinin örtüşmesi yönündedir fakat bu çoğu zaman geçerli olamamaktadır4,5. Yaşlanma, kişinin kendi kontrolü dışında gerçekleşen ve kendi dinamiği olan biyolojik bir süreçtir. Gelişmiş ülkelerde kronolojik zaman yaşlılığın tanımlanmasında temeli oluşturur. Gelişmiş ülkelerin çoğunda emeklilik yaşı 60 ya da 65 olarak kabul edilir ve bu yaş yaşlılığın başlangıcıdır. Bireyin fiziksel gerilikten dolayı üzerine düşen rolü gerçekleştirememesi gibi durumlar yaşlanmanın tanımını daha belirgin kılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise yaşlılık bireyin aktif katılımlarının artık mümkün olmadığı noktayı tanımlamaktadır6. 3 Yaşlanma, zamana bağlı olarak, kişinin değişen çevreye uyum sağlama yetisi ve organizmanın iç ve dış etkenler arasında denge sağlama potansiyelinin azalması; ölüm olasılığının yükselmesi olarak 7 tanımlanmaktadır . Yaşlanma, toplumsal gelişimin doğal sonucudur. Doğum kontrolünde görülen etkili yoğun artış, ölüm oranlarında görülen düşüş yaşlanmanın sebepleri arasındadır8. Yaşlılık, önüne geçilmesi mümkün olmayan, biyolojik, kronolojik ve sosyal yönleri ile sorunları olan bir süreçtir. Yaşlılık, fizyolojik bir olay olarak ele alınıp, fiziksel ve ruhsal güçlerin, bir daha yerine gelmeyecek şekilde kaybedilmesi, organizmanın iç ve dış etmenler arasında denge kurma potansiyelinin azalması, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi şeklinde de tanımlanabilir9. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); yaşlılığı bağımsız konumdan bağımlı konuma geçiş dönemi olarak kabul etmektedir10. Yaşlılık; kronolojik, biyolojik, fizyolojik (fonksiyonel), psikolojik ve sosyal olmak üzere farklı şekillerde tanımlanabilir. Kronolojik yaşlılık, geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımını belirtir11. DSÖ’ye göre yaşlılığın kronolojik sınıflaması şöyledir: 4 49-59 yaş arası orta yaş, 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ihtiyarlık, 90 yaş ve üzeri ileri ihtiyarlık12. Biyolojik yaşlılık, yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen değişikliklerdir11. Fizyolojik (fonksiyonel) yaşlılık, yapısal ve fonksiyonel değişimleri içermektedir. Bu değişimler arasında hareket kapasitesinin düşmesi, hafıza kayıpları, vücut postürünün değişmesi, derinin elastikiyetini kaybetmesi, kırışıklıkların oluşması bulunmaktadır13. Psikolojik yaşlılık, kişilerin duygularında, algılamalarında ve davranışlarında oluşan değişimlerdir. Anılarda yaşama, geçmişe özlem, geçmişe takılı kalma, geçmişten kopamama, geleceğe güvensizlikten kaynaklanan korku, kaygı, üzüntü vb. yaşlılıkta yoğun olarak karşılaşılan durumlardır14,15. Sosyal yaşlılık, kültürel duruma ve sosyal özelliklere göre toplumdan topluma değişen yaşlılık tanımıdır. Ekonomik yaş-yaşlılık, emekli olmakla başlayan evredir. Emekli olma yaşı, ülkelerin sosyal yapılanmalarına göre değişmektedir. Toplumsal yaş-yaşlılık, bireylerin toplum içindeki yaşamında, çalışma ve sosyal iletişiminde güç ve yeteneğinin azalarak kaybolmasıdır15. 5 2.2. Yaşlılığın Demografik Özellikleri Ülkemizde yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının 20. yüzyılın sonuna kadar % 5’in altında yer aldığı görülmektedir. 2011 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, 65 ve üzeri yaşa sahip nüfus, toplam nüfusun % 7.3’ünü (5.490.715 kişi) oluşturmaktadır. Yaşlı nüfusun % 45.3’ü erkeklerden, % 54.7’si ise kadınlardan oluşmaktadır (şekil 1). Buna göre Türkiye yaklaşık 5 milyon yaşlı ile bazı ülkelerin toplam nüfusundan daha fazla yaşlı nüfusa sahiptir16,17. Şekil 1: Türkiye nüfus piramidi. (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736) 6 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nüfusu ile ilgili en belirgin demografik özellik, nüfusun yaşlanmasıdır. 65 yaş ve üzeri nüfus toplam nüfusun %13’ünü oluşturur ve 1997 sayımına göre 34 milyon kişidir. Yaşlı nüfus içinde en hızlı artış ise ileri ihtiyar grubundadır. Toplam nüfus içindeki oranı % 10’dur, yani ABD’ de her sekiz kişiden biri yaşlıdır18,19. 2.3. Yaşlılığın Organizmaya Etkileri Yaşlanma, organizmadaki pek çok sistemi etkileyen bir süreçtir. Yaşlılığın fizyolojik sistemlere olan etkileri: 2.3.1. Kardiyovasküler Sistem Yaşla beraber kalp kası atrofiye uğrar ve her bir kasılmada pompalanan kan miktarı da azalır. Maksimal oksijen tüketimi ve maksimal kardiyovasküler fonksiyon indeksi 25 yaşından sonra her on yılda % 5-15 ve maksimal kalp atımı her on yılda bir 6-10 atım/dakika düşer. Yaşlanmayla beraber kardiyak fonksiyonda yani kalp debisinde, kalp atım hacminde, kalp atım sayısında ve maksimal oksijen tüketiminde düşüşlerin yanında, kalp kapakları da sertleşip endokard kalınlaşır20. 2.3.2 Solunum Sistemi Yaşlanmayla akciğer dokularının elastikiyetini kaybetmesi, göğüs duvarının sertleşmesi ve solunum kaslarında kuvvet azalması oksijen taşınmasıyla ilişkili solunum fonksiyonlarında azalmalara neden olur. Göğüs kafesinin elastikiyetindeki azalma nedeniyle, toraks hareketleri zorlaşır, solunum sisteminde verim düşüklüğü ortaya çıkar ve toraks solunumu yerini 7 karın solunumu alır. Ayrıca rezidüel akciğer hacmi artarken vital kapasite de azalmaktadır20. 2.3.3. İskelet Sistemi Yaşlanmayla beraber kemik kitlesinde azalmalar ve stresin artması kırılmaların oluşmasına neden olabilir. 30-35 yaşlarından sonra kadınlarda ve 50-55 yaşlarından sonra erkeklerde % 0.75-1 oranında kemik yoğunluğu kayıpları oluşur. Eklemde elastikiyet kaybı, kıkırdaklarda bozulmalar oluşur. Yaşlılar, gerek duruşta gerekse yürüyüşte denge sorunu yaşarlar. Bunun nedenleri arasında duyusal inputun azalması, kas gücünde azalma, postüral cevapların iletiminde uzama ve vestibüler reflekslerin yavaşlaması sayılmaktadır. Yaşlanmayla birlikte iskelet sisteminde osteoartrit, romatoid artrit gibi hastalıklar da görülür20. 2.3.4. Kas Sistemi Kasların kütlesi ve kuvveti yaşla beraber azalır. Yaşlanmayla kas lifleri sinir uyarımına, daha yavaş cevap vermekte ve daha az etkili kas refleksi oluşmaktadır. 30 yaşından sonra kişilerde kassal kuvvet her on yılda bir % 10-15 oranında düşmeye başlar ve 50 yaşından sonra bu olay hızlanır. Kas kütlesinin kaybı yaşamı tehdit etmemesine rağmen, günlük aktiviteleri yapmayı zorlaştırır ve fiziksel aktivite düzeyini düşürür20. 2.3.5. Sinir Sistemi Yaşlandıkça yerine konulması mümkün olmayan nöron kayıpları oluşması nedeniyle hareketler yavaşlar, reaksiyon zamanı uzar. Reaksiyon 8 ve hareket zamanlarındaki düşüş, kişilerin bazı günlük aktivitelerini yapmada olumsuz etkilere neden olur. Serebellum yaşlanmayla yaklaşık % 25’lik bir hücre kaybına uğrar20. 2.3.6. Duyusal Fonksiyonlar Beyin yapısında glukoz kullanımında kayıplar, yaşlanmayla duyusal kavrayışta düşüşlere neden olur. Yakın nesnelere odaklanma güçlüğü 40’lı yaşlarda, ince detayları ayırt edebilme 70’li yaşlarda düşmeye başlar. Gözler daha gri görünür ve katarakt gelişebilir. Yaşlanmayla yüksek frekanslı sesleri işitmek güçleşir. Tat ve koklama duyularındaki az bir kayıp iştahı ve beslenmeyi etkiler20. 2.3.7. Metabolik Değişiklikler Yaşlanmayla birlikte, kan glukozunun düzenlenmesinde insülinin etkinliği azalır. Bu da tip 2 diabete neden olur. Fiziksel aktivitedeki azalma ve yağ dokusundaki artış, özellikle de abdominal bölgenin yağlanması insülin direnci gelişmesinde rol oynar20. 2.3.8. İmmün Sistem Değişiklikleri İmmün sistem fonksiyonları yaşlanmayla genel olarak baskılanır. Bu değişiklikler enfeksiyon riskinde artışa yol açar. Düzenli fiziksel aktivite, immün sistem fonksiyonlarındaki baskılanmayı azaltabilmektedir20. 9 2.4. Yaşın Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri Yaş, merkezi sinir sistemini ve bununla birlikte merkezi işitme sistemini de etkiler. Nöronal yaşlanmaya bağlı bozulmalar, nöronların kaybı, ebatlarındaki değişmeler, hücre ve çekirdek sayısındaki azalma, dendritlerin azalması ve yok olması ile karakterizedir. İşitsel korteksteki en fazla hücre kaybı temporal gyrus’tadır. Diğer kortikal bölgelerde görülmemekle beraber artan yaş ile beraber süperior temporal gyrus’un kalınlığında azalmalar görülür. Merkezi işitme sinir sistemindeki değişiklikler her bireyde aynı seyirde gitmemektedir. Yaşlılıkta en çok karşılaşılan sağlık problemleri artrit, hipertansiyon ve işitme kaybıdır. ABD’de yaşları 70-79 arasındaki bireylerin % 70’inde, 80-89 arasındaki bireylerin % 90’ında, 90 yaş üzerinde ise neredeyse % 100 oranında işitme kaybı mevcuttur18. 2.5. Yaşa Bağlı Anatomik Ve Fizyolojik Özelliklerin İşitme Davranışı Üzerine Etkileri İşitsel sistemde yaşa bağlı gelişen değişiklikler saf ses ve konuşma uyaranını duymada problem yaratır. Yaş ile birlikte işitme, tüm frekans eşiklerinde düşme eğilimindedir ve bu düşme daha çok 1000 Hertz (Hz) bölgesinden sonraki yüksek frekans bölgesinde gerçekleşir. Bu kayıp simetrik, bilateral, sensörinöral kaynaklı ve daha çok kokleadaki bozukluklarla ilgilidir. Erkeklerde, yüksek frekans bölgesindeki ses hassasiyeti kadınlardan daha fazla görülmekte iken, kadınlarda ise alçak frekans bölgesinde erkeklerden daha fazla görülmektedir. Yaşa bağlı işitsel dejenerasyon ile görülen işitme kaybını etkileyen başka değişkenlerde mevcuttur. İş yaşamında aşırı yüksek sese maruz kalma, işyeri gürültüsü, genetik faktörler, sekizinci sinir tümörleri, böbrek hastalığı gibi metabolik rahatsızlıklar, damar 10 hastalalıkları, infeksiyonlar, ototoksik ilaçlar, salisilat vb. kalp damar rahatsızlıklarına bağlı gerçekleşen işitme kaybı, orta kulak ve iç kulak ile ilgili rahatsızlıklar, depresyon, bilişsel hastalıklar, bu değişkenlere örnek olarak gösterilebilirler18. 2.6. İşitme Sisteminin Yaşlanması Şekil 2: Kulak anatomisi (http://duyuyorum.orgfree.com/html/nasilduyariz.html)’dan alınmıştır. Yaşla birlikte işitme sistemini oluşturan herbir bileşende değişiklikler başlar. 11 2.6.1. Dış kulakta görülen değişiklikler 1. Dış kulakta yaşla beraber görülen en belirgin değişiklik dış kulağın sertliğini ve elastikiyetini kaybetmesidir. 2. Dış kulak yolunda cildin yağ üretme fonksiyonunda azalma olur, serümen doku özelliğini yitirmeye başlar. Sonuç olarak dış kulak yolu kurumaya başlar, kulak kepçesi eğilmeye başlar ve dikliğini muhafaza edemez, kulak kiri daha sert ve yoğun olur. 3. Dış kulağın kemik kısmı daha hassas olmaya başlar, üzerindeki deri iyice inceldiğinden kulak kiri ile ilgili müdahalelerde küçük yaralanmalar olabilir. Yaşlı bireylerin kulak izi alınırken bu tip problemler ile karşılaşılabilinir. 4. Dış kulak yolundaki cilt dokunun incelmesi ile acı hassasiyeti artar ve sert cisimlere karşı (özellikle kulak içi işitme cihazlarına) tolerans seviyesinde azalma görülür. 5. Yaş ile birlikte dış kulak yolundaki kıllarda sertleşme ve kalınlaşma görülür, kulak kiri ile birleştiğinde çok dirençli bir yapı oluştururlar. Cihaz kullanan yaşlılarda dış kulak yolundaki bu kıllar kulak zarına iletilen ses titreşimlerinin hissedilmesinde artışa sebep olabilir. Yaşlı bireylerde serümen ve kulak kılı ile ilgili bu değişiklikler ile ilgili şikayetler %34 oranındadır18. 2.6.2. Orta kulak ile ilgili değişiklikler 1. Kulak zarı daha serttir, daha incedir ve damar yapısında azalmalar olur. 2. Kemikçiklerde incelmeler ve kireçlenmeler görülür, çekiçin örs, örsün üzengi ekleminde kireçlenmeler görülür. 3. Orta kulak kaslarının liflerinde ve kemikçiklerin bağ dokularında körelmeler ve bozulmalar görülür. 12 4. Eustachian kanalının kıkırdak dokusunun olduğu kısımda kemikleşme ve kireçlenmeler görülebilir. Ses iletim mekanizmasında değişiklikler olmasına karşın bu değişiklikler saf ses eşiklerinde ve immitans ölçümlerinde görülür bir değişikliğe yol açmazlar18. Şekil 3: Koklea iç kesiti (http://www.biyolojisitesi.net/tum%20uniteler/denetleme_ve_duzenleme/ic_kulak)’dan alınmıştır. 2.6.3. İç kulak ile ilgili görülen değişiklikler Presbiakuziye yol açan en belirgin sebep yaşa bağlı iç kulakta meydana gelen değişikliklerdir21. İç kulak yaşlanmanın getirdiği değişikliklere karşı savunmasızdır. Sensör, nöral, vasküler, destek yapılar, sinaptik yapı ve mekanik bileşenler yaşlanmaya karşı çok hassastırlar. Bunlar içerisinde korti 13 organı yaşla birlikte gelen değişiklikler ile ilgili en hassas yapıya sahip olanıdır, saçlı hücrelerin kaybı en büyük değişikliklerdendir. Saçlı hücrelerdeki kaybın en çok görüldüğü nokta ise kokleanın bazal kısmındadır. Daha da fazlası bu kayıp dış tüylü hücrelerin en dış kısımda kalan sırayı daha fazla etkiler. İç tüylü hücrelerde de bozulmalarla karşılaşılır. Kokleanın bazal kısmındaki dış tüylü hücrelerin azalması ve ölmesi yaşa bağlı işitme kayıplarının sorumlusudur. Otte ve ark. (1978), Suzuka ve Schuknecht (1988) ganglion hücrelerinin kaybı ile yaş arasında bir ilişki bulmuşlardır. Yapılan nöro histopatalojik çalışmalar yaşa bağlı olarak gerçekleşen ganglion hücrelerinin kaybının en çok kokleanın bazal kısmı ve yakınında olduğunu göstermiştir. Yaşlanma ile birlikte koklear sinir liflerinin sayısındada azalmalar gerçekleşir. Crowe ve ark. (1934) yaptıkları çalışmada koklear sinir liflerinin kaybının en yoğun olarak kokleanın bazal kısmının ilk 10 mm’lik kısmında olduğunu göstermişlerdir. Suzuka ve Schuknecht (1988) yaptıkları çalışmada ganglion hücrelerin sayısındaki azalma ile saf ses eşikleri arasındaki ilişkiyi eksik bulmuşlardır. Pauler ve ark. (1986) konuşmayı algılama ve spiral ganglion hücrelerinin sayısı ile yakın ilişki bulmuşlardır18,19. 2.7. Presbiakuzi İnsanın etkili iletişim kurmasına zarar veren işitme kaybı, insanların yaşamını derinden etkileyen duyusal bozukluklardan biridir. Konuşmaları anlamada zorluk, sözel iletişimde zayıflık, bilgi almada karışıklılık, kişinin düşüncelerini oluşturmasında ve açıklamasında kısıtlılık daha da ötesi, sosyal izolasyon vardır22. İşitme sonradan kaybı kısmen edinilmiş hastalıklarla, veya tamamen ototoksik ilaçların yitirilmiş, doğumla, kullanımıyla veya 14 yaşlanmayla ilişkili olabilen bir bozukluktur. Bu durum her yaştan insanı etkileyebilir. Yaşlı bireylerde presbiakuzi adı verilen yaşlılığa bağlı doğal işitme kaybı görülebilir. Yaşam kalitesinin artması, sağlık koşullarındaki gelişmeler ve kronik bulaşıcı hastalıkların kontrolü insanların daha uzun yaşamalarına olanak vermektedir. Buna rağmen yaşlanmanın sinir sistemi üzerindeki etkileri değişmemiştir. Sinir sistemindeki yaşa bağlı değişiklerle ortaya çıkan sorunlardan biri de işitme kaybıdır. Yaşlılığa bağlı işitme kaybı olarak tanımlanan presbiakuzi 19. yy sonlarında fark edilmiştir. İlk önce yüksek frekanslarda etkilenme başladığından hep sensörinöral problem olarak düşünülen presbiakuzi ortalama insan ömrünün uzaması ile birlikte karşılaşılan en bilindik sağlık sorunlarındandır23. Kronolojik yaşın ilerlemesi ile birlikte 20 ile 20.000 Hz sese hassasiyeti olan insan kulağında yüksek frekanslarda başlayan bir azalma meydana gelir. Sinsi sinsi ilerleyen bu yüksek frekans işitme kaybı zamanla konuşma algısı için gerekli olan 250-4000 Hz bölgesine kadar ulaşır24. Presbiakuzi insan kulağının doğal yaşlanmasıdır, diğer bir deyişle kokleanın bazal bölgesini etkileyen, yaş ilerledikçe yüksek frekanslardaki duyu algılamasını azaltan, koklea dejenerasyonuyla ilgili bir işitme bozukluğudur. Sensörinöral işitme kaybı olarak tanımlanan presbiakuzi, hafiften çok ileri dereceye kadar olabilen, yüksek frekans bölgesini etkilediği gibi, düşük frekans bölgesini de etkileyebilen, sıklıkla ses tanıma güçlüğüyle takip edilen, aşamalı ve ilerleyen bir yapıya sahip, yüksek frekans (3-8KHz) bölgesinde artış gösteren, simetrik, bilateral sensörinöral işitme kaybı olarak tanımlanır22. 15 Presbiakuzisi olan hastaların işitme kaybı genellikle yüksek frekans bölgesinde artış göstermektedir, örneğin presbiakuzili bir hasta telefon sesini veya kuş sesini duymakta güçlük çekebilir. Gürültüde konuşmayı anlamada problemler yaşar fakat aynı kişi düşük frekanslardaki sesleri daha rahat duyabilir. Presbiakuzi genellikle bilateral ve simetrik olarak görülmekle beraber iki kulağı da aynı oranda etkilemektedir. Presbiakuzi yavaş yavaş ve kademeli olarak ilerlediğinden presbiakuzisi olan kişi işitme kaybı olduğunu bilemeyebilir25. Yaşlılarda presbiakuzi ile ilgili bulunan başlıca semptomlar; sohbetlere ya da telefon konuşmalarına katılamama, kelimeleri anlayamama, bir sesin kaynağının yerini belirleyememe, alarmları, telefonu, kapı zilini, yaklaşan araçları duymada güçlükler yaşama, tv ve radyo sesini yükseltme gibi durumlar sayılabilinir22. Gelişmiş ülkelerde her 1000 doğumdan 2-4 tanesi işitme kayıplı olarak dünyaya gelmektedir. Bu oran gelişmekte olan ülkelerde ve geri kalmış ülkelerde daha da artmaktadır. Ayrıca, işitme kaybı doğum oranı, orta doğu ülkelerinde özellikle İsrail’de, Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında daha yüksek bir oran görülmektedir26. Kayıp doğuştan kaynaklanabileceği gibi doğum anı ve sonrasında da oluşabilir27. Konjenital işitme kaybı diğer yenidoğan sağlık problemleri ile karşılaştırıldığında en sık karşılaşılan sorundur ve yenidoğan taramalarında diğer sağlık 28 problemlerinden iki kat daha fazla görülmektedir . Yaşa bağlı görülen sağlık problemleri içinde presbiakuzi hipertansiyon ve artrit ardından üçüncü sırada gelmektedir ve yaşla beraber sıklığı artmaktadır. 65 yaş üzeri nüfusun % 3035’inde, 75 yaş üzeri nüfusun % 40-50’sinde yaşa bağlı işitme kaybı görülmektedir25. 16 Schuknecht’e göre presbiakuzi sınıflaması (1974): Sensör presbiakuzi Nöral presbiakuzi Strial presbiakuzi Koklear-kondaktif presbiakuzi Mikst presbiakuzi 2.7.1. Sensör presbiakuzi Sensör presbiakuziyi histolojik ve klinik olarak akustik travmadan ayırmak oldukça güçtür. Koklea tüylü hücreleri ve bunlarla ilgili hücrelerin etkilenmesinden kaynaklanır. Bu etkilenme daha çok kokleanın bazal kısmındadır. Tüylü hücrelerin ölmesi ileri yaş ile birlikte temporal kemikte meydana gelen temel değişikliklerdendir. Bu değişiklikler kobay deneyleri ile de açıklanmıştır. Temporal bölgede meydana gelen temel patalojik değişiklikler arasında Rosenthal kanalında yer alan spiral ganglion hücrelerinde çökme de yer alır, bu sebepten presbiakuzi sensörinöral kaynaklı işitme kaybı olarak düşünülür. Yüksek frekans işitme kaybına sahip olan bireylerin temporal kemikleri incelenmiş ve kokleanın bazal bölgesindeki dış tüylü hücrelerde kayıp gözlenmiştir. Aynı kayıp yaşlı kobay hayvanlarda da gözlenmiştir18, 19, 21, 29. 2.7.2. Nöral presbiakuzi Kokleadaki aferent nöronların ölmesinden kaynaklanır. Konuşmayı ayırdetme skorları işitme eşikleri ile uyumsuzdur, kayıp az olmasına rağmen ayırdetme skorları düşük çıkar. Yaş ile birlikte iç kulakta 17 meydana gelen temel patalojik değişiklik nöral presbiakuziye bağlı nöral kayıptır. Nöral presbiakuzi her yaşta gerçekleşebilir, fakat işitme kaybı nöral birimlerin sayıca akustik girdileri yeterince taşıyamayıp işlemleyememeleri ile gerçekleşir. Schuknecht ve Gacek (1993) nöral presbiakuzili bireylerin işitme eşiklerinde değişkenlikler olduğunu ve bu değişikliklerin % 90’lık bir nöral kayıp olmadıkça gerçekleşmediğini rapor etmişlerdir. Bu nöral kaybın ise kokleanın tüm kısmını etkilediğini söylemişlerdir. Perifer sistemdeki nöral kayıp ventral ve dorsal koklear çekirdeklerdeki nöral kayıp ile gerçekleşir18, 19, 21, 29 . 2.7.3. Strial presbiakuzi Kokleanın lateral duvarında ve stria vaskülaris bölgesindeki atrofiden kaynaklanır. Kokleanın apikal ve orta kıvrım bölgesinde strial hücrelerde kayıplar görülür. Bu tip presbiakuzide odyogram düz görünümlüdür ve konuşma ayırdetme skorları iyidir. Kayıp daha çok hafif ve orta düzeydedir18, 19, 21, 29. 2.7.4. Koklear-Kondaktif Presbiakuzi Diğer tip prespiakuziler histolojik olarak dışlandığında görülen ve yüksek frekanslara doğru kaybın artması ile karakterize olan presbiakuzi tipidir. Odyogramı yüksek frekanslara doğru artan bir eğri şeklindedir ve konuşmayı ayırdetme skorları iyidir. Histolojik olarak nöral kayıpla, tüylü hücrelerin hafif kaybıyla, stria vaskularisin dejenarasyonu ile ilişkilendirilebilinir18, 19, 21, 29. 18 2.7.5. Mikst Presbiakuzi Yukarıda tanımlanmış dört tip presbiakuziden iki veya daha fazla presbiakuzi tiplerinin birlikte görülmesi ile karakterizedir. Strial ve sensör presbiakuzinin bir arada bulunmasıyla yüksek frekanslarda ani bir düşüş ve sonrasında düzleşen bir odyogram konfigürasyonu izlenirken, sensör ve koklear-kondaktif presbiakuzi birlikteliğinde yüksek frekanslarda ani düşüş gösteren saf ses odyogram gözlenir18, 19, 21, 29. 2.8. Yaşlılarda Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi Sensörinöral işitme kayıpları içersinde presbiakuzi konuşmayı anlama üzerinde negatif etkisi ile birinci sırada yer almaktadır30. Yaşlı bireyin odyolojik eşiklerini tanımlayabilmek için objektif ve subjektif testlere ihtiyaç vardır. Duyma ve anlamanın fonksiyonel eşiklerini test ederken doğru sonuç elde edebilmek için, hastaya verilen direktifleri idrak ve yerine getirme gibi bazı faktörler incelenmelidir. Konuşmanın anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol edebilmek için hastaya verilen direktiflerin kesinliğine dikkat edilmelidir çünkü dilsel anlamlar hafiften şiddetliye değişiklik gösterebilen işitme kaybı derecesiyle direkt olarak ilişkilidir22. Yaşlılarda konuşmayı anlama, arka plan gürültüde, hızlı konuşulduğunda, yankılı ortamlarda, çok sayıda konuşmacı varlığında, mesaj karışık olduğunda veya aktarılan bilgi eksikliğinde, normal koşullardakine göre daha zordur31. Yaş sadece periferal işitme hassasiyetinde değil, 8.sinir, beyinsapı yolları ve işitsel korteksteki hücre dejenerasyonu ve kognitif becerilerin düşmesi ile konuşmayı anlama problemleri ortaya çıkarır32. Konuşma algısı ağırlıklı olarak periferal sistem dışında geliştiğinden 19 presbikuzisi olan bireylerde yaş etkilerinin değerlendirilmesi uyarana ve dinleme ortamındaki akustik parametrelere göre değişiklikler gösterir33. Yaşlılarda konuşmayı anlama becerileri ile ilgili birtakım hipotezler bulunmaktadır; Periferal hipotez, Santral işitsel hipotez, Bilişsel hipotez. Periferal hipotezde işitsel periferde; santral işitsel hipotezde beyinsapı yollarında ve işitsel kortekste; bilişsel hipotezde ise kortekste problemler vardır30,18. 2.8.1. Periferal Hipotez Konuşmayı anlama güçlüğünün altında yatan temel sebebin, sesin dış kulaktan iç kulak ve VIII. sinire aktarılması sırasındaki ses kodlamasındaki bireysel farklılıklar olduğu savunulmuştur. Periferal komponent, yüksek frekanslarda fark edilebilir frekansa özgü sensivite kaybını göstermektedir. Periferal hipotezin iki versiyonu vardır. Birincisi kişinin işittiği ses seviyesinin altında kalan, bu yüzden konuşmayı anlama problemi meydana getiren basit değişimleri oluşturur. İkincisi işitme kaybı dışında yaşa bağlı koklear yapıların değişmesi ve bozulması ile fiziksel sürecin yıpranmasıdır18. Normal işiten genç bireylere gürültü verilerek presbiakuzi simülasyonu yapılmış ve presbiakuzisi olan bireyler ile aynı reaksiyonu gösterdikleri belirtilmiştir33. 20 2.8.2 Santral İşitsel Hipotez Yaşa bağlı olarak santral işitsel sistemde, beyin sapının işitsel yollarında, ya da işitsel korteksteki değişikliklerden kaynaklanır. Santral işitsel sistemde konuşma sinyali azalarak santral işitsel işlemleme bozukluğuna (SİİB) neden olur. SİİB beyinsapı veya santral bölgede nöral aktarım, bilgi işlemleme ve depolama problemlerine sebep olur30. SİİB’li birinin konuşma skorları SİİB’si olmayan yaşlı bireylerin konuşmayı anlama skorlarına göre daha düşüktür34,18. İşitsel işlemlemedeki yaşa bağlı değişiklikler daha çok karmaşık akustik ortam 35 özelliklerine bağlı olarak konuşma hızında “ değişikliklere sebep olur . Gap dedection” daha çok yüksek frekans ses enerjisinin duyulabilirliğine bağlı olduğu için ve periferal işitme kaybı olan bireyler bu konuda sıkıntı çektiklerinden temporal işlemlemenin hızı gap dedection test gibi testlerle ölçülebilir36,37. Saf ses frekans ayrımı, ton ve hecelerin ayrımı ile ilgili temporal isteklerin ayrımı ve sesin şiddetinin ayrımı gibi konularda yaşa bağlı değişkenler ile ilgili “gap dedection” testleri yapılmış ve bunların yaşlılıkta değişikliğe uğradığı belirtilmiştir33. Presbiakuzili hayvan modellerinde periferal sebepli santral işlemleme bozuklukları tespit edilmiştir38. Bu bozukluklar özellikle inferior kollikulus ve işitsel korteks bölgesinde plastisite ve tonotopik organizasyon ile ilgili bozukluklardır39. 2.8.3 Bilişsel Hipotez Konuşmayı anlama probleminin bilişsel beceri ve performansın bulunduğu daha yüksek işitsel yollardaki problemden kaynaklandığı savunulmuştur. Kortikal fonksiyon, bilgi işlemleme, depolama ve geri bildirim 21 gibi işlev gören bölgelerden oluşur. Problem bu bölgelerin birinde veya daha fazlasında meydana gelen eksikliklerden kaynaklanır. Bilişsel eksiklik sadece işitme ile ilgili kısımları içermese de bilişsel performanstaki en belirgin değişiklik mental ve algı sürecindeki hızın azalması ile konuşma anlaşılırlığının etkilenmesidir18. 2.9. Konuşma Odyometrisi Konuşma testleri 20.yy’den önce informal olarak uygulanmaktaydı. Kelime veya cümle hastaya fısıldayarak ya da normal konuşma seviyesinde söylenilir, hastanın tekrar etmesi istenilirdi. Konuşma testlerini ilk olarak Bryant (1904) gündeme getirmiş ve konuşma testlerinin yapılması gerektiğini savunmuştur. Fletcher ve Steinberg (1929), French ve ark. (1930) ve diğer Bell Telefon Laboratuar çalışanları konuşma testi yapmak üzere çalışmışlardır. Bu çalışmalarda, konuşma odyometrisi üzerine çalışmak saf ses üzerine çalışmaktan daha zor bulunmuştur, çünkü bu testler psikolojik, dilsel ve akustik faktörlerden etkilenmektedirler18. Konuşma odyometrisi, odyolojik değerlendirmenin en önemli ve en temel araçlarından biridir. Konuşma odyometrisi bir kişinin konuşma sinyallerini ne kadar iyi duyabildiğinin bir ölçüsüdür40. Temel odyometrik incelemede, hastanın hava ve kemik yolu saf ses eşiklerine ek olarak konuşulan sesleri anlama yeteneği de ölçülür. Bu amaçla iki farklı test kullanılır. İlk test konuşmayı anlama eşiği (KAE) olarak adlandırılır. Hastanın konuşma seslerini doğru anlayabilmesi ve testi yapana sözel olarak tekrar edebilmesi için kelimelerin hangi şiddette söylenmesi gerektiği ölçülür34,41. KAE bireyin söylenilen sözcükleri % 50 oranında doğru olarak tekrar edebildiği en düşük şiddet seviyesidir. KAE ile saf ses ortalaması (SSO) 22 arasında yakın bir ilişki beklenilmektedir. Bu ilişki ±7 dB’dir. Bunun için özel hazırlanmış üç heceli kelime listeleri kullanılır. Kelimeler, testi yapan kişi tarafından söylenen ya da ticari olarak hazırlanmış ses kayıtlarında yer alan “öğretmen, dondurma, makarna” gibi üç heceli kelimelerdir (Ek 1). Kelimeler, eşik değerinin altındaki bir şiddette söylenmeye başlanır ve ses şiddeti 5’er dB’lik aralıklarla giderek arttırılarak hastaların kelimeleri % 50 doğru olarak tekrar edebildiği ilk ses şiddet değeri KAE olarak kaydedilir. Normal işiten bireylerin KAE değeri saf ses eşiği seviyesine yakındır34,41. Konuşmayı ayırdetme yüzdesinde (KAY) söylenilen kelimeler hastanın günlük iletişimdeki konuşmaları anlayabilme yetisini ölçmek amacıyla yapıldığından kelimeler hastanın KAE’sinden 30-40 dB daha yüksek bir ses seviyesinde dinletilir. Fonetik dengeli olan bu kelimeler 25 veya 50 tek heceli kelimeden oluşur (Ek 2). Hastanın doğru söylediği kelime saptanır ve yüzdelik skoru hesaplanır. Bu listelerdeki fonemlerin dağılımı bir dildeki tüm değişik fonemlerin günlük konuşma dilinde kullanılma sıklığına benzer orandadır. Kelimeler, testi yapan tarafından sözel olarak söylenerek ya da daha önceden kaydedilmiş bir CD vb. dinletilerek sunulur. 500 ile 4000 Hz arasındaki hava yolu saf ses eşikleri normal olan bireyler her iki testte de zorlanmaz. Sensörinöral tip işitme kaybı olan hastalar kaybın derecesine göre skor alırlar. İletim tip kaybı olanlar hava yolu ile düşük skor alırken kemik yolu ile testte başarılı olurlar. Hastanın SSO’su ile KAY’I beklenenden uyumsuz ise bu durum işitme sisteminin üst seviyelerindeki bir patalojinin habercisi olabilir34,40,41. Konuşma testleri klinik anlamda birçok amaca hizmet etmektedirler. Birçok dilde, çok çeşitli konuşma odyometrisi materyalleri bulunmakta ve bu materyaller klinik ortamlarda çok yaygın olarak 23 kullanılmaktadırlar. Yapılan çalışmalar göz önüne alındığında temel olarak konuşma testleri; İşitme eşiği tespitinde, Saf ses işitme testlerinin sağlamasının yapılmasında, Eşik üstü anlaşılabilirliğin değerlendirilmesinde, Periferal ve santral işitme bozukluklarının tanısının konulmasında, İşitme kaybı olanların iletişim becerilerinin değerlendirilmesinde, İşitme cihazı rehabilitasyonu ve işitme eğitiminde, kullanılmaktadırlar18. 2.9.1 Konuşma Odyometrisini Etkileyen Faktörler: Her konuşmacının sesinin ses kalitesi, şiddeti, hızı, telaffuzu farklıdır. Bu farklar anatomik ve psikolojik unsurlardan kaynaklanır. Bu farklılıklar konuşmayı anlama üzerine etkilidir. Konuşma odyometrisinde kullanılan kelimeler veya cümleler, yapısal, bilinirlik bakımından birbirlerine yakın olmalıdırlar. Kelimelerin anlamlı veya anlamsız olması az veya çok bilinir olması skoru etkiler. Anlamlı anlamsıza, bilinen bilinmeyene göre avantajlı skor alınmasını sağlar. Konuşma testinin yapılacağı şiddet seviyesi test sonucunu etkiler. Uyaranın şiddet seviyesi artırıldığında puan da artar. Test ortamı yeterince sessiz olmalıdır ve American National Standarts Institute (ANSI) standartları gözetilmelidir. Odanın ısısı, hava sirkülasyonu, ışık düzeyi yeterli olmalıdır. İletilmek istenilen mesaj aynı olmasına karşın her dinleyicide farklı etkiler yaratır ve kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kayıtlı konuşma testlerinden elde edilen skorlar kayıtlı olmayanlara göre yüksek 24 bulunmuşlardır. Konuşma testlerinde birçok araştırmacı cinsiyet ayrımının skora yansımadığını savunurken bazıları da kadın ve erkek sesindeki frekans bandı ve formant farklılığının özellikle yüksek frekansta işitme kaybı olan hastalarda erkek sesi lehine fark yarattığını ileri sürmektedirler. Konuşma testlerinde taşıyıcı sözcük kullanılıp kullanılmayacağı da ayrı bir fikir ayrılığını oluşturmaktadır. Fletcher ve Steinberg (1929) taşıyıcı cümlenin (şimdi söyleyeceğiniz kelime) söylenmesi gerektiğini savunurken, Martin ve ark. (1962) ise taşıyıcı cümlenin skor üzerine bir etkisi olmadığını savunmuşlardır. Konuşma testinin yapılacağı şiddet seviyesi test sonucunu etkilemektedir. Konuşmayı anlama eşiğinden başlanarak uyaran şiddet seviyesi artırıldığında puan da artmaktadır. Konuşmayı ayırdetme testlerinde genel kabul konuşmayı alma eşiğinin 30-40 dB üzeri olarak klinik kullanımda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Eğer KAY yapılacaksa bu fonetik dağılımlı 50 kelime ile yapılmalıdır çünkü KAY testlerinde fonetik dağılım 25 kelimelik test ile sağlanamaz ve güvenilirliği etkilenir. Kulaklık ile yapılan konuşma testlerinde interaural atenuasyon 45-50 dB’dir. Insert kulaklık kullanıldığında ise kulaklığın türüne ve yerleşme şekline göre 55-80 dB aralığındadır. Ayrıca kullanılan gürültü şekli de maskelemeyi etkilemektedir18. 2.10. Gürültü Gürültü, genel olarak istenmeyen ses olarak ya da insanları rahatsız eden ses kombinasyonu olarak tarif edilmektedir42,43. Gürültü, istenmeyen ya da etkilenene bir anlam ifade etmeyen sesler olarak nitelendirilir. Bir kişinin müzik olarak algıladığı ses diğer bir kişi tarafından gürültü olarak tanımlanabilinir44. 25 Gürültü açık bir şekilde insan psikokojisine zarar vermektedir. Gürültünün insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkileri daha tam olarak bilinememekle beraber yapılan çalışmalar gürültünün oksidatif stres oranını artırdığını, damarlarda değişikliklere sebep olduğunu ve mekanik travmaya sebep olabileceğini belirtmektedirler. Aşırı gürültüye maruz kalmak, fizyolojik strese bağlı olarak psikolojik zararlara, olumsuz sosyal sonuçlara, uyku bozukluklarına ve ekonomi üzerine zararlı etkilere neden olabilir42,43. Gürültü işitmenin yanı sıra kardiyovasküler, nöroendokrin ve fizyolojik etkilere sebep olmaktadır. Gürültünün kan basıncı ve miyokardiyal etkileri üzerine yapılmış çok sayıda yayın mevcuttur. Van Kempen ve ark.(2002) 1970 ve 1999 yılları arasını kapsayan 43 epidemiyolojik vakayı incelemiş ve bu çalışma neticesinde gürültü ile kan basıncı, kalp rahatsızlıkları arasında bir korelasyon olduğunu göstermişlerdir. Trafik gürültüsü ve işyeri gürültüsünün hipertansiyon üzerinde doğrudan etkili olduğunu göstermişlerdir45. 2.11. Gürültüde Konuşmayı Anlama İşitme kaybı olan kişilerin genel şikayeti, gürültülü ortamlarda ve birden çok kişinin konuştuğu durumlarda konuşmayı anlamadır. Kişi normal işiten birey olsa dahi bu durumlarda problemle karşılaşır46. İşitme cihazı kullananların % 95’inin konuşma algısı ile ilgili en büyük istekleri gürültüde konuşmayı anlamadır. İşitme cihazı kullananların sadece % 29’u cihazlarından gürültülü ortamlarda memnun olduklarını belirtmişlerdir47. Gürültülü ortamlarda konuşmayı anlama yeteneği etkili iletişimin en önemli becerilerinden biridir. Bununla beraber, gürültüde duymak işitme engelli bireyler ve işitme cihazı kullanıcıları için önemli bir sorunu teşkil eder48. 26 Arka plan gürültünün olduğu konuşmalarda konuşmanın algılanması zorlaşır ve iletişimi güçleştirir49. 60 yaşındaki bireylerin % 16’sının, 70 yaşındaki bireylerin % 32’sinin, 80 yaşındakilerin ise % 64’ünün konuşmayı anlama becerilerinde sorunlar vardır50. Dirks ve ark. (1982) işitme kayıplı bireylerin gürültü varlığında 30 dB’ye varan SGO’ya ihtiyaçları olduğunu belirtmişlerdir51. Carhart ve Tillman (1970) sensörinöral tip işitme kaybı olan yaşlı bireylerin gürültüde konuşmayı anlayabilmeleri için mevcut kayıplarına göre +14 dB’ye varan SGO’ya ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir49. Plomp (1977) normal işiten dinleyicilerle karşılaştırıldığında hafiften ileri dereceye bilateral sensorinöral tip işitme kaybı olan bireylerin konuşmayı anlayabilmeleri için sinyalin gürültüden ortalama olarak fazladan 5 ila 10 dB’ye ihtiyaçları olduğunu göstermiştir52. Bununla beraber, gürültüde konuşmayı anlama problemi tek problem değildir. Yer belirleme ve mesafe algısı gibi beceriler de bireyin işitme becerilerinin kapsamlı değerlendirilmesi esnasında hesaplanmalıdır53. 2.11.1. Gürültüde Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi :Çoğu klinik konuşmayı anlama testlerini sessiz koşullarda yapar. Konuşma materyali olarak da tek heceli kelimeler kullanılır54. Tek heceli ve üç heceli konuşma testlerinin kullanımı test zamanını azaltır ve test yönetimini kolaylaştırır. Bu sebepten sessiz ortamda yapılan konuşma testleri klinik olarak çok fazla rağbet görür. Fakat kelime testleri içinde bulunan sınırlı sayıdaki kelimeler algıyı etkiler55. Ayrıca, konuşmayı anlama ve ayırdetmede kullanılan kelimelerin güvenilirliğinin azlığı, materyalin genel anlamda eşit zorluk dağılımının olmaması bu teste duyulan güveni sınırlandırır56. Buna karşılık, cümleler günlük iletişim gerçeklerine daha yakındırlar, çünkü karşılıklı konuşma ile ilgili doğal yoğunluk dalgalanmalarını, tonlamaları, içeriksel 27 ipuçlarını ve temporal bileşenleri içerir. Ayrıca, cümleler kelimelerden ve tek hecelilerden uzun olduklarından, işitme cihazlarında bulunan dinamik sinyal işleme mekanizmasını, örneğin sıkıştırma (compression), gibi özelliklerini daha çabuk harakete geçirirler ve cihaz kullanan kişilerin testlerinde daha yüksek doğruluk sağlarlar55. Saf ses odyogram ve kelime testleri işitmenin tanılanması açısından çok büyük öneme sahiptirler fakat bu ölçümlerden hiçbiri bireyin gerçek yaşamda gürültüde konuşmayı anlaması ile ilgili becerilerini yansıtmaz57. Daha güvenilir ve hassas bir çözüm konuşmayı anlama eşiğinin cümlelerle ölçümüdür. Cümle ile konuşmayı anlama eşiği (KAEc), bir dinleyicinin sessizlikte ya da gürültüde sunulan cümlelerin % 50’sini doğru bir şekilde tekrar edebildiği eşik seviyesi olarak tanımlanabilir55. Sonrasında yapılacak testlerde tek heceli, üç heceli ya da cümleleri içeren materyaller kullanılabilinir. Cümle materyali kullanıldığı zaman, genellikle KAY’ın yerine cümleler ile bir KAEc ölçülür. Yüzdelik değer yerine KAEc’nin ölçülmesinin bir diğer avantajı test yönetiminin kolaylığı ve güvenilirliğidir çünkü doğru olarak tekrar edilen kelimeleri hesaplamaya duyulan ihtiyacı etkili bir biçimde bertaraf eder58. Konuşmayı anlama testleri içinde gürültüde tek heceli kelime anlama % 35, sessiz ortamda kelimeyi anlama ve ayırdetme testleri % 95 kullanma oranı ile olarak en yaygın kullanılan konuşma testleridir. İşitme cihazı üreticilerinden sadece % 6’sı cihazlı konuşma testini yapabilmek için cümle uzunluğunda materyaller kullanmıştır54,58. Carhart ve Tillman (1970) standart odyoloji test bataryasına gürültüde performansının ilave edilmesini önermişlerdir49. konuşmayı anlama Carhart ve Tillman’ın bu önerisine yıllar sonra konuşma algısı üzerine çalışan diğer bilimadamları 28 tarafından destek gelmiştir59. Bu becerilerin uygun bir şekilde değerlendirilmesi için uygun testleri geliştirmenin kritik bir önemi vardır. İşitme eşiğinin ölçülmesine dayanan geleneksel işitme değerlendirmesi işitme kaybının miktarının belirlenmesinde kullanılan en yaygın yöntem olmaya devam etmektedir. Ancak, bu yöntem gürültüde konuşma anlaşılabilirliğini ya da işitme kaybı olan bireylerce karşılaşılan diğer güçlüklerin kesin bir şekilde ölçülmesine izin vermez53,60. Gürültüde konuşma anlaşılabilirliği ile ilgili testlerin sayısı çok azdır. Maalesef birçok dilde güvenilir ve etkili araçlar ve gürültülü dinleme koşullarında cümle uzunluğundaki konuşma anlaşılabilirliğinin değerlendirilmesi için materyaller yoktur. Bu testlerin sayısının az olmasının sebebi her dilde üretilmemesinden kaynaklanabilir. Buna rağmen özellikle işitme cihazı ile gürültüde konuşma anlaşılabilirliğinin değerlendirilmesinde cümle materyali kullanmak için artan bir çalışma vardır54,58. Bu testlerin arasında belirli konuşma ve/veya gürültü seviyelerinde anlaşılabilirliğin yüzdelik değerlerinin belirlendiği “Connected Speech Test”61 ve “Speech Perception In Noise Test” (SPIN) vardır62,63. Bu testlerde taban ve tavan etkilerinin; yüzdelik değerlerin analitik ve diagnostik değerlerini sınırlandırması ve yüzdelik değerlerle ifadesi bu testlerde karşılaşılan doğal bir problemdir. Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen bu testlerdeki ölçülen değerlerin anlamlılığı, yüzdelik değerlerin alt ve üst sınırları (% 0 ve % 100) tarafından sınırlandırılmaktadır55,64. KAEc’nin ölçülmesi adaptif yöntem ile belirlenir. Bu yöntem konuşma algısının değerlendirilmesinde büyük ölçüde güvenilirdir65. Cümle listesindeki birinci cümlenin seviyesi, bireyin tahmin edilen cümleyi anlama seviyesinin bir seviye altında verilir. Daha sonra cümlenin seviyesi test 29 yapılan kişi tarafından doğru olarak tekrar edilene kadar belirlenmiş basamaklarda kademeli olarak artırılır. Kalan cümleler için seviye önceki cümleye verilen cevabın doğruluğuna bağlıdır. Yanlış bir cevabı takiben artırılır ve doğru bir cevaptan sonra azaltılır. Adaptif yöntem ile KAEc ölçülürken birtakım gereksinimlerin göz önünde bulundurulması gerekir. Farklı listelerin eşit güçlükte olmalarının yanı sıra her bir listede yer alan kelimelerin eşit anlaşılabilirlikte olmaları gerekir55,66. Adaptif metot uzunca bir süredir Flamence cümleler ile KAEc tekniğini geliştiren Plomp ve Mimpen (1979) tarafından savunulmaktadır67. Plomp ve Mimpen (1979) tarafından geliştirilen cümleler; İsveççe68 ve İngiliz İngilizcesini66,69 içeren diğer birçok dildeki KAEc’nin ölçümü için konuşma materyalleri ve protokollerinin gelişmelerinin temellerini kurmuştur58. SPIN cümleleride62 Amerikan İngilizcesi’ndeki cümleyi anlama eşiklerini ölçmek için ayrıca kullanılmaktadır70. Fakat bu testte; her bir cümledeki yalnız bir kelimenin doğru tekrarlanması üzerine temellendirilen puanlama, cümle içerisindeki diğer kelimeler değerlendirmeye katılmadığından, klinik olarak testin güvenilirliğini ve etkinliğini azaltabilir. Mevcut bu testlerdeki Amerikan İngilizcesi materyalindeki eksiklikler (örneğin; sınırlı sayıdaki listeler ve tek kelime puanlaması) Nilsson ve ark. (1994)55 ve Plomp ve arkadaşlarının67 daha önceki çalışmalarında bulunan, bir tek kelimenin yerine cümlenin doğru tekrarlanması üzerine temellendirilmiş puanlamayı içeren, gürültüde konuşmayı anlama testi “Hearing in Noise Test”ini (HINT) geliştirmelerine neden olmuştur58. HINT’te kullanılan cümleler; daha önceden İngiliz çocuklarında kullanmak için dizayn edilmiş çok sayıda kısa cümlelerden oluşan, eşit uzunluk, homojenlik, bütünlük, fonetik dağılım, anlaşılırlık, bakımından eşit zorluk derecesine sahip Bamford-Kowal-Bench (BKB)71 cümlelerinin Amerikan İngilizcesine uyarlanmasıyla üretilmiştir. İngiliz İngilizcesine has 30 özellikler göz ardı edilmiştir. HINT, fonksiyonel işitmeyi adaptif yöntem kullanarak, kulaklıklar ile veya serbest sahada, sessiz ortamda ve üç farklı konumda maskelenmiş gürültü (gürültü önde, sağda ve solda) var iken KAEc’yi ölçer. 1. Sessiz (HINTquite- HS) : Konusma 0°. 2. Gürültü Önde (noise front- GÖN) : Konuşma ve gürültü 0°. 3. Gürültü Sağda (noise right- GSAĞ) : Konuşma 0° gürültü 90°. 4. Gürültü Solda (noise left – GSOL) : Konuşma 0° gürültü 270°. Şekil 4: Serbest alan HINT HINT Pro kullanma kılavuzundan alınmıştır. HINT’te kullanılan gürültü 65 dB(A) şiddetinde konuşma spektrumunu içerir ve 12-20 cümle listesi (yetişkin versiyonu) ya da 13-10 cümle listesi (çocuk versiyonu) içerir. Testte ilk başlangıç seviyesini 31 belirlemek için cümleler 4 dB’lik artış ya da azalımlarla verilir. Geri kalan cümlelerde ise 2 dB’lik basamaklar kullanılır. KAEc her bir listede verilen cümlelerin cevap seviyelerinin ortalama değerleri alınarak hesaplanır. 10 cümlelik listede, 5-11 arasındaki cümlelere ya da 20 cümlelik listedeki 5-21 arasında kalan cümlelere verilen cevapların ortalama değerlerinin hesaplanmasıyla ölçülür. 10 cümlelik listedeki hayali 11.cümle 10.cümlenin cevabının tekrarıdır, 20 cümlelik listedeki hayali 21.cümle ise 20.cümlenin cevabının tekrarıdır ve puanın hesaplamasında kullanılır58.HINT eşikleri TDH39 ve insert earphone ile ölçülebileceği gibi iki hoparlör vasıtasıyla serbest sahada da ölçülebilir57. Serbest alanda elde edilen HINT eşikleri ile kulaklık ile elde edilen HINT eşikleri, test yapılan ortamın akustik değişkenleri tarafından etkilenmedikleri sürece karşılaştırılabilirler72,73. HINT 14 dilde yapılabilmektedir. Standart cümle ile yapılan test 16 yaş ve üzeri için uygundur. HINT çocuk versiyonu, 6 yaş ve üzeri çocuklar için, uyumlu cümleler ile bu yaş grubuna uyumlu hale getirilerek yeni bir test bataryası oluşturulmuştur57. Kulaklık ile yapılan HINT’te cümleler işlemlenirken baş ilişkili transfer fonksiyonları devreye girer. Serbest alanda yapılırken ise test edilen durumun özelliğine göre iki hoparlöre ihtiyaç duyulur ve yapılan teste göre 90º veya 270º açıyla yerleştirilir. Hoparlör test yapılan kişinin baş yüksekliğinde ve aralarında 1 m mesafe olacak şekilde ayarlanmalıdır. Her bir konumda yapılan HINT testi için İngiliz normları oluşturulmuştur ve tahmin edilebileceği gibi ses ve gürültü kaynağı mekansal olarak birbirinden ayrıldığında konuşmanın daha anlaşılabilir olduğu gözlenmiştir. Normal işiten bireylerde gürültü ve konuşma önden geldiğinde elde edilen sonuçlar, gürültünün konuşma ile 90º ayrıldığı durumlarla karşılaştırıldığında 6-10 dB SGO’luk bir kazanç gelişimi gözlenmiştir. Bu sonuç bize gürültüde binaural işitmenin önemini açıklamaktadır74,75. Genel 32 olarak HINT işitme kaybının gürültüde konuşmayı anlama üzerindeki etkisini ölçer. HINT’in amacı kişinin KAEc’sini belirleyerek binaural directional işitmenin avantajını sessiz, gürültü önde/sağda/solda olarak belirtmektedir. İlave olarak HINT odyogramda mevcut olmayan eşik üstü işitmeyi ölçer55,76. HINT klinik olarak birçok alanda değerlendirmeler yapmamıza olanak verir; 1. Farklı işitme cihazlarının performanslarının hesaplanması ve karşılaştırılmasına77, 2. Çok yönlü ve yönlü (directional-omnidirectional) mikrofonların farklı işitme cihazlarında ve dinleme koşullarındaki performansının hesaplanması ve karşılaştırılmasına77,78,79, 3. Çok yönlü mikrofon özelliklerinin ticari olarak saptanmasında hakemlik yapmaya80, 4. Adaptif, yönlü mikrofonlu işitme cihazının performansının hesaplanmasına81, 5. İşitme cihazlarına uyum sağlama durumunun araştırılmasına82, 6. Çeşitli koklear implantların sinyal işleme stratejilerinin hesaplanması ve karşılatırılmasına83,84, 7. Koklear implant kullananların ve normal işiten bireylerin konuşmayı anlama becerilerinin hesaplanması ve karşılaştırılmasına85, 8. İşitmenin kritik olduğu işler için gereken fonksiyonel işitme kabiliyetlerinin hesaplanmasına86, 9. Bimodal işitmenin değerlendirilmesine87 olanak verir. 33 10. Gürültülü sınıf ortamında eğitim alan çocuklara, anadilinin dışında bir dilde eğitim alan çocuklara, orta kulak infeksiyonu olan çocuklara, gürültülü ortamda eğitimlerine devam eden çocukların işitme cihazı ve koklear implant ile değerlendirilmesi, gibi başlıklarda çocuklara HINT yapılabilir. Bu sınıflandırmalara giren çocuklara HINT yapılmalıdır çünkü elde edilen sonuçlara göre mevcut eğitim ortamlarını düzenlemek gerekebilir88. 11. İşitme testinin normal sınırlarda olduğu durumlarda dahi düşük HINT skorlarına sahip bireyler bulunmaktadır. HINT gürültülü ortamlarda uygulandığı için gerçek yaşam koşullarına daha uygundur ve bunu farklı konumlarda test eder57. Gürültüde konuşmayı anlama testlerinden elde edilen bilgiler uygun tedavinin planlanması için kullanılabilir. Elde edilen sonuçlar bireyin mevcut durumuna açıklık getirerek gerçekçi beklentiler içinde olunmasına yardımcı olur. İşitme kayıplı bir birey için ihtiyaç duydukları cihazı seçme konusunda yardımcı olabilir89. HINT kendi içinde dört alt testten oluşur ve her bir oturum yaklaşık 2-3 dakika arası zaman alır. Testin tamamı yaklaşık 10 dakika sürmektedir. Üç dilde çocuklar içinde uygun hale getirilen HINT testi bu dillerde 6 yaş ve üzeri çocuklara hitap edebilmektedir. Birinci sınıf dil seviyesinde olan test 6 yaş üzeri tüm hastalara uygulanabilir. Diğer tüm dillerde 16 yaş seviyesi dil yeteneklerine sahip olan tüm hastalara uygulanabilinir57. Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen başlıca testler; Words In Noise test, Connected SentenceTest, 34 Hearing in Noise Test (HINT), Quick Speech in Noise Test (QuickSIN), Bamford-Kowal-Bench Speech-in-Noise Test (BKB-SIN). Bu testler uygulanırken ve yorumlanırken birtakım güçlüklerle karşılaşılabilinir. Gürültüde konuşmayı anlama testlerinde sonuç, test uygulanan kişinin belli bir gürültü seviyesinde kendisine verilen cümleleri % 50 üzerinde doğru olarak söylediği SGO’ya göre hesaplanılarak verilir ve SGO işitme kaybı olarak belirlenir. Yüzde olarak hesaplanan ve sessiz ortamlarda yapılan kelime fark etme testlerinden tamamen farklıdır. Gürültüde konuşmayı anlama testinin, mevcut tanısal testlere eklenmesi ile birlikte test zamanı uzamaktadır. Odyolog, gürültüde konuşmayı anlama testinin sonucunda elde ettiği veriyi nasıl kullanacak, işitme kayıplı hastaya nasıl yardımcı olacak, uygun rehabilitasyon programı nasıl olacak, sorularının cevabından haberdar olmayabilir. Son olarak, gürültüde konuşmayı anlama testleri sessiz ortamda yapılan konuşmayı anlama testleri ile karşılaştırıldığında daha az normatif veriye sahiptirler90. Sözü geçen gürültüde konuşmayı anlama testlerinin birbirlerinden temel farklılıkları bulunmaktadır (konuşmacı, arka plan gürültü çeşidi, fiziksel değişkenler). Bu değişik uygulamaların cevaplar üzerindeki etkileri çok net değildir90. BKB-SIN testi hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap etmektedir. Koklear implant aday ve kullanıcıları için geliştirilmiştir91. Hem HINT hem de BKB-SIN testleri Amerikan İngilizcesi ile semantik, sentaktik özellikleri dikkate alınarak, kısa, ilkokul birinci sınıf okuma düzeyine uygun Bamford-Kowal-Bench cümlelerinden seçilerek yapılmıştır. Konuşmacı farklılıklarına ilave olarak, HINT ve BKB-SIN arasındaki temel farklılıklar, arka 35 plan gürültüsünün çeşidi ve % 50 doğru cevap verilen seviyesin saptanma şeklidir. HINT % 50 olarak doğru tekrarlanan seviyenin hesaplanmasında uyarlanmış adaptif metot kullanırken BKB-SIN, WIN ve Quick SIN testleri % 50 olarak doğru tekrar edilen seviyeyi şiddet azaltarak tespit etmektedir. Arka plan gürültüde ise BKB-SIN çoklu mırıltı gürültüsü kullanırken HINT konuşma spektrumlu gürültü kullanır. BKB-SIN testine ait yeterli psikometrik veriler bulunmamaktadır, diğer testlerde bulunmaktadır90. Gürültüde konuşmayı anlama testlerinden sadece Speech In Noise Test, Quick SIN, BKB-SIN ve HINT testleri SGO oranlarını göstermektedirler80. 36 3. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışma, Gazi Üniversitesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları Anabilim Dalı (AD), Odyoloji Bilim Dalı, Prof. Dr. Necmettin Akyıldız İşitme, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Tanı, Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinde yapılmıştır. Bu çalışma Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü KBB Hastalıkları AD Odyoloji Yüksek Lisans tezi olarak yapılmıştır. Gazi Üniversitesi Tıbbi, Cerrahi ve İlaç Araştırmaları Etik Kurulu tarafından 11/05/2011 tarih ve 163 sayılı Kurul Kararı ile (Ek 3) araştırmanın uygulanmasında sakınca görülmediği bildirilmiş ve ilgili AD ve Bilim Dalı Başkanlığının bilgisi ve desteği ile yapılmıştır. Çalışmaya dahil edilen bütün olgulara etik kurul izni alınırken uygulanması istenen “Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İlaç Dışı Çalışmalar için Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu” (Ek 4) imzalatılmıştır. 3.1. Olgular 3.1.1. Olguların Seçimi Bu çalışmadaki hasta grubu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi KBB Hastalıkları Anabilim Dalı’na işitme kaybı şikayeti ile başvurduktan sonra kliniğimizde bilateral presbiakuzi tanısı almış 40 yaş ve üzeri 15 erkek ve 15 kadın olgu üzerinde yapılmıştır. Katılımcılar eğitim ve sosyo-ekonomik düzey farkı gözetilmeksizin araştırmaya dahil edilmişlerdir. Çalışmaya alınan presbiakuzili olgular araştırmacı tarafından telefonla aranarak ve randevu verilerek davet edilmiştir. Toplam 45 hastaya yapılacak 37 işlemler anlatılmış bu olgulardan 40 tanesi katılmayı kabul etmiştir ancak bu 40 olgunun 10’unda çalışma kriterlerine uygun olmayan hususlar tespit edildiği için çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmaya katılan hasta grubuna ait demografik bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir. Kontrol grubuna dahil olgular kliniğimize odyolojik kontrol amaçlı gelen, herhangi bir KBB rahatsızlığı saptanmamış ve tam odyolojik incelemesi mevcut olgulardan oluşan arşivden seçilmiştir. Bu olgular telefon ile çağrılırarak çalışmaya dahil edilmişlerdir. Odyolojik testler sırasında anormal bulgular saptanan 5 olgu çalışma dışı bırakılmıştır. Bu çalısmanın kontrol grubuna 15 erkek, 15 kadın toplam 30 olgu dahil edilmistir. Çalışmaya katılan kontrol grubuna ait demografik bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir. 3.1.2. Araştırma Grubunun Seçim Kriterleri 1. Kulak muayenesi normal olan, 2. 40 yaş ve üzeri, 3. Odyolojik incelemede; SSO’ları (500, 1000, 2000Hz ) 16 dB HL ve üzeri olan78 (Tablo 2) bilateral, simetrik, yüksek frekanslara doğru artış gösteren odyograma sahip, KAY % 60 ve üzeri olan, 4. İmmitansmetrik incelemede normal orta kulak basıncı ve normal timpanograma sahip olan, 5. Gönüllülük esasına göre yazılı izni alınan, 6. Genel sağlık durumu testlere uyumunu bozacak kadar düşük veya görünür bir diğer uzuv ya da organ anomalisi olmayan, 7. Otolojik-nörootolojik cerrahi müdahale gerektiren bir hastalığı olmayan, 8. Zihinsel bir engeli olmayan, 9. Santral sinir sistemi hastalığı tanısı konulmayan, 10. Anadili Türkçe olan, 38 11. Test sırasında aktif orta kulak problemi olmayan, bireyler bu grubu oluşturdu. 3.1.3. Kontrol Grubunun Seçim Kriterleri 1. Gönüllülük esasına göre yazılı izni alınan, 2. 40 yaş üzeri, 3. Genel sağlık durumu testlere uyumunu bozacak kadar düşük veya görünür bir diğer uzuv ya da organ anomalisi olmayan, 4. Deney grubu ile aynı yaş ve cinsiyet özelliği taşıyan, 5. Kliniğimizde yapılan testler neticesinde saf ses ortalaması 16 dB HL’den daha iyi olan,18 düz odyograma sahip (Tablo 2), 6. Otolojik-nörootolojik cerrahi müdahale gerektiren bir hastalığı olmayan 7. Zihinsel bir engeli olmayan, 8. İmmitansmetrik incelemede normal orta kulak basıncı ve normal timpanograma sahip olan, 9. Anadili Türkçe olan, 10. Test sırasında aktif orta kulak problemi olmayan, bireyler bu grubu oluşturdu. 39 Tablo 1: Çalışmaya katılan olguların genel yaş(yıl) dağılımı. ERKEK KADIN TOPLAM 59.20±9.8 59.93±5.8 59.57±7.9 En küçük: En büyük: KONTROL 46 75 65.47±6.9 En küçük: En büyük: HASTA En küçük: En büyük: 52 73 63.53±11.26 53 76 En küçük: En büyük: En küçük: En büyük: 46 75 64.50±9.2 43 86 En küçük: En büyük: 43 86 Tablo 2: İşitme kaybı derecelerinin sınıflandırması Katz (2002)18. İşitme Seviyesi Sınıflama -10 dB-15 dB Normal İşitme 16 dB-25 dB Çok hafif derecede işitme kaybı 26 dB-40 dB Hafif derecede işitme kaybı 41 dB-55 dB Orta derecede işitme kaybı 56 dB-70 dB Orta ileri derecede işitme kaybı 71 dB-90 dB İleri derecede işitme kaybı >90 dB Çok ileri derecede işitme kaybı IV. Çalışma Dışında Bırakılan Grup Yazılı izin alınamayan, teste koopere olamayan, gürültüye bağlı işitme kaybı olan denekler araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır fakat işitme ve konuşma test sonuçları rapor edilip kendilerine verilmiştir. Bütün 40 katılımcılara araştırmanın amacı ve sürecini ayrıntılı olarak anlatan araştırma onay formunu imzalamışlardır. 3.2 Çalışma Planı Çalışma Araçları: Araştırmaya başlamadan önce çalışmada kullanılan odyometre ve impedansmetre kalibre ettirilmiş olup ilgili kalibrasyon belgeleri ektedir (Ek 5, Ek 6) Müteakiben cihazların biyolojik kalibrasyon ile güvenilirlikleri araştırmacı tarafından teyit edilmiştir. HINT yazılımı, kalibrasyonunu otomatik olarak yaptığından ayrıca bir kalibrasyona ihtiyaç bulunmamaktadır. Odyolojik testler Interacoustic AC–40 klinik odyometreleri kullanılarak, IAC (Industrial Acoustic Company) standartlarındaki sessiz odalarda araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir. Hava yolu işitme eşikleri 250-8000 Hz aralığında TDH–39 kulaklık kullanılarak; kemik yolu işitme eşikleri 500-4000 Hz aralığında, ‘Radio Ear B 71’ vibrator kullanılarak ölçülmüştür (ANSI 1969 standartlarına göre)92. Odyolojik değerlendirmede kullanılan parametreler şunlardır: 3.2.1. Saf Ses İşitme Eşikleri Olguların 250-8000 Hz aralığında hava yolu ile 500-4000 Hz aralığında kemik yolu işitme eşikleri ölçülmüştür. Çalışmamızda SSO için 500, 1000, 2000 Hz eşiklerinin ortalaması alınmıştır. Ayrıca çalışmaya dahil edilen bütün olguların otolojik muayeneleri normal olup tamamında A tipi timpanogram elde edilmiştir ve hiçbir olguda hava-kemik aralığı 41 gözlenmemiştir. Çalışmamızda yer alan hasta ve kontrol grubuna ait ortalama SSO’lar Tablo 3’te gösterilmiştir. 3.2.2. Konuşmayı Anlama Eşiği (KAE) Hacettepe Üniversitesi Odyoloji Ünitesi’nde Türkçe için geliştirilen üç heceli kelime listelerinden (Ek 1) 25 kelimelik listenin araştırmacı tarafından okunması ile elde edilmiştir. 3.2.3. Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi (KAY) KAE üzerine 40 dB HL ekleyerek elde edilen eşikte KAY hesaplanmıştır. Bu değer Türkçe için geliştirilmiş ve standardize edilmiş olan tek heceli fonetik dengeli kelime listesinden93 25 kelimelik listenin araştırmacı tarafından okunması ile elde edilmiştir. (Ek 2) 3.2.4. İmpedansmetrik Değerlendirme Otoskopik muayeneleri yapılan olgular ilk olarak timpanometrik incelemeye alınmıştır. İmpeansmetrik ölçümler Interacoustics AT235 h model impedansmetresi ile TDH–39 hoparlör kullanılarak yapılmıştır. Her iki kulak için orta kulak esnekliği ve basınç değerleri tespit edilmiş, 500-4000 Hz aralığında ipsilateral akustik refleks eşiklerine bakılmıştır. Elde edilen timpanogramlar tiplerine göre A, B, C ve D olarak sınıflandırılmıştır. A grubu timpanogramı olan olgular çalışmaya dahil edilmiştir. Akustik refleks eşiklerine göre bir dışlama yoluna gidilmemiştir. 42 3.2.5. HINT Her iki grubun gürültüde konuşmayı anlama eşiklerini tespit etmek amacıyla Türkçe HINT (T-HINT) cümleleri kullanılmıştır (Ek 7). Test, çalışmaya katılma kriterini sağlayan tüm bireylere, serbest alan koşulu oluşturmuş bir şekilde kulaklık ile uygulanmıştır. Testi uygulama süresi herbir test durumu için ortalama 2 dakikadır. Uygulamaya geçmeden önce katılımcılara bazı açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklama “ Şimdi sana bazı cümleler dinleteceğim. Lütfen bu cümleleri çok dikkatli dinle ve tekrar et. İlk başta cümleleri duymakta ve anlamakta zorlanabilirsin. Anlamadığın kelimeler olursa tahmin edebilirsin. Cümleler yalnızca bir kere tekrar edilecek. Cümlelerin şiddeti bazen düşecek ve bazen yükselecek. Eğer testin zor olduğunu düşünürsen sakın moralini bozma çünkü zaten hiç kimse bütün cümleleri doğru bir biçimde tekrar edemiyor. Eğer soruların olursa lütfen sormaktan kaçınma.” mesajını içermektedir. Testi uygulamaya HS’de KAEc’yi tespit etme aşamasından başlanmıştır. HS’de sadece cümle dinletilmiştir. Cümlenin başlangıç şiddeti her iki grup için de 20 dB olarak ayarlanmıştır. Sessiz durumda odyogramı ile uyumsuz KAEc elde edilen, teste koopere olamayan olgular çalışma dışı bırakılmıştır. Geriye kalan tüm olgularda HS’de KAEc elde edilmiştir. Sessiz durumda KAEc’lerini tespit edebildiğimiz olgularla, ikinci aşamaya geçirilerek GÖN’de KAEc uygulanmıştır. GÖN’de kulaklıklardan hem konuşma sinyali hem de konuşma spektrumuna uygun gürültü sinyali verilmiştir. GSAĞ’de sağ kulağa konuşma ve başı gölgelemeyen gürültü verilirken sol kulağa konuşma ve başı gölgeleyen gürültü verilmiştir. GSOL’da sol kulağa konuşma ve başı gölgelemeyen gürültü verilirken, sağ kulağa konuşma ve başı gölgeleyen gürültü verilmiştir. Gürültünün olduğu konumda test yapılırken konuşma sinyali gürültüden 2 sn sonra gönderilecek şekilde gerekli ayar yapılmıştır. Konuşma ve gürültü sinyalinin şiddeti deney 43 ve kontrol grubu için aynı seviyede ayarlanmıştır. Gürültü sinyali 65 dB (A)‘da sabitlenirken konuşma sinyalinin şiddeti 0 dB SGO’ da başlatılmış ve katılımcının cümleleri doğru tekrar edip etmemesine göre sistem tarafından düşürülüp yükseltilerek KAEc tespit edilmiştir. Test yapılan her bireye tekrar etmesi için her testte 20 cümleden oluşan bir liste cümle verilmiştir ve cümleler HINT yazılım programı tarafından rastgele sunulmuştur. Toplam 12 adet liste (240 cümle) bulunmaktadır. 44 Şekil 5: Kontrol grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram. 45 Şekil 6: Hasta grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram. 46 3.3. Veri Girişi Ve İstatistiksel Analiz Bu çalışma sırasında toplanan veriler bilgisayarda Excel programına (Microsoft Excel 2007 for Windows) girilmiştir ve istatistiksel analiz SPSS 20.0 yazılımı ile analiz edilmiştir. Öncelikle hasta ve kontrol grupları için elde edilen verilerin, ortalama ve standart sapma değerlerinin betimleyici istatistikleri ve grafikleri elde edilmiştir. Hasta ve kontrol grupları kendi içlerinde ölçülen parametrelere göre cinsiyetler arasında anlamlı fark olup olmadığı bağımsız “student t testi ” yardımıyla test edilmiştir. Deneklerden elde edilen veriler, hasta ve kontrol grubu ve cinsiyete göre “iki yönlü varyans analizi-ANOVA” ile karşılaştırılıp grup ve cinsiyete göre anlamlı farklılık olan parametreler tespit edilmiştir. Ek olarak olgulardan elde edilen SSO’lara göre hasta ve kontrol grupları için cinsiyet ayrımında ortalama ve standart sapma değerleri verilmiştir. 47 4. BULGULAR Tablo 3: Çalışmaya katılanlara ait odyolojik bulguların karşılaştırılması SAĞ HAVA KEMİK Kontrol SOL Hasta Kontrol Hasta 500 Hz 8.67±3.70* 20.16±7.13* 10.17±8.35* 20.17±7.13* 1000 Hz 8.17±3.59* 27.33±7.74* 8.17±3.59* 28.17±9.51* 2000 Hz 9.17±4.75* 38.8±7.51* 9.00±4.81* 38.67±7.98* 4000 Hz 12.5±4.69* 48.3±7.91* 12.67±4.69* 48.50±7.21* SSO 8.70±3.14* 28.87±6.62* 8.63±3.09* 29.23±6.71* 250 Hz 13.8±4.29* 17.0±4.84* 14.0±3.57* 17.0±4.66* 500 Hz 11.5±4.58* 22.2±7.73* 10.67±4.30* 21.83±7.25* 1000 Hz 10.5±4.8* 29.7±7.3* 9.50±4.42* 29.0±7.70* 2000 Hz 11.3±5.07* 40.5±7.70* 11.17±5.36* 41.83±9.60* 4000 Hz 15.7±4.87* 50.8±8.10* 16.33±4.54* 52.0±7.72* 6000 Hz 17.7±3.14* 60.7±11.43* 17.83±3.64* 60±10.83* 8000 Hz 15.2±4.25* 63.0±10.64* 15.67±4.69* 63.67±10.25* SSO 11.17±3.59* 30.93±6.6* 10.60±3.64* 31.00±6.88* KAE 13.50±3.51* 30.83±6.83* 13.33±3.56* 31.67±6.99* KAY 96.00±3.48* 86.93±8.59* 96.67±2.59* 84.67±10.13* *:Student t testi, p < 0.001 48 4.1. Hasta ve kontrol grubunun kemik yolu SSO’larının karşılaştırılması Kontrol grubunun sağ kulak kemik yolu SSO’su 8.70±3.14 dB HL, hasta grubunun 28.87±6.62dB HL olarak bulunmuştur, aradaki 20.17 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Kontrol grubunun sol kulak kemik yolu SSO’su 8.63±3.09 dB HL, hasta grubunun 29.23±6.71 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 20.6 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Her iki grubun bilateral kemik yolu SSO’ları kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05). 4.2. Hasta ve kontrol grubunun hava yolu SSO’larının karşılaştırılması Kontrol grubunun sağ kulak hava yolu SSO’su 11.17±3.59 dB HL, hasta grubunun 30.93±6.6 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 19.76 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Kontrol grubunun sol kulak hava yolu SSO’su 10.60±3.64 dB HL, hasta grubunun 31.00±6.88 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 20.4 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Her iki grubun bilateral hava yolu SSO’ları kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05). 49 4.3. Hasta ve kontrol grubunun KAE’lerinin karşılaştırılması Kontrol grubunun sağ kulak KAE’si 13.50±3.51 dB HL, hasta grubunun 30.83 ±6.83 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 17.33 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Kontrol grubunun sol kulak kulak KAE’si 13.33±3.56 dB HL, hasta grubunun 31.67±6.99 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 18.34 dB HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Her iki grubun bilateral KAE’leri kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05). 4.4. Hasta ve kontrol grubunun KAY’larının karşılaştırılması Kontrol grubunun sağ kulak KAY’ı % 96.00±3.48, hasta grubunun % 86.93±8.59 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki % 9.07’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Kontrol grubunun sol kulak KAY’ı % 96.67±2.59, hasta grubunun % 84.67±10.13 olarak bulunmuştur. Aradaki % 12’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3). Her iki grubun bilateral KAY’ları kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05). 50 Tablo 4: Çalışmaya katılanlara ait HINT bulguları. 60 yaş < E P<0,05 KONTROL K Kontrol n: 10 Hasta n: 8 25.1±2.37 TOPLAM Kontrol n:19 Hasta n: 13 25.32±2.66 E K Kontrol n: 6 Hasta n: 10 29.67±3.26 Kontrol n: 5 Hasta n: 7 25.6±3.5 TOPLAM TOPLAM Kontrol n:11 Hasta n: 17 27.82±3.84 E Kontrol n:15 Hasta n: 15 27.2±3.68* K TOPLAM Kontrol n:15 Hasta n: 15 25.27±2.68* Kontrol n:30 Hasta n: 30 26.23±3.31* 0.005 0.001 0.003 0.001 0.002 0.003 0.01 0.001 0.009 HASTA 44.40±5.32 46.38±8.71 45.62±7.4 45.80±7.74 45.29±7.74 45.59±7.5 45.33±6.86* 45.87±7.99* 45.60±7.32* 0.005 0.001 0.003 0.001 0.002 0.003 0.001 0.001 0.009 KONTROL -1.11±1.96 -1.30±0.49 -1.21±1.47 -0.20±0.36 0.40±0.54 0.18±0.40 -0.67±1.58* -0.73±1.16* -0.70±1.36* 0.003 0.005 0.00001 0.007 0.003 0.003 0.006 0.004 0.005 HASTA 1.60±1.51 0.75±1.66 1.08±1.60 0.80±1.75 1.86±2.67 1.24±2.16 1.07±1.66* 1.27±2.18* 1.17±1.91* 0.003 0.005 0.00001 0.007 0.003 0.003 0.006 0.004 0.005 KONTROL -8.11±1.05 -7.60±1.26 -7.84±1.16 -7.00±1.78 -6.40±0.89 -6.73±1.42 -7.67±1.44* -7.20±1.26* -7.43±1.35* 0.001 0.003 0.004 0.007 0.009 0.003 0.002 0.005 0.005 HASTA -4.20±2.16 -3.63±2.56 -3.85±2.34 -2.70±2.83 -2.57±2.69 -2.65±2.69 -3.20±2.65* -3.13±2.58* -3.17±2.57* 0.001 0.003 0.004 0.007 0.009 0.003 0.002 0.005 0.005 KONTROL -8.56±1.23 -8.30±1,33 -8.42±1.26 -7.17±1.16 -7.40±1.14 -7.27±1.10 -8.00±1.36* -8.00±1.30* -8.00±1.31* 0.003 0.005 0.007 0.006 0.007 0.003 0.009 0.003 0.006 HASTA -3.40±1.81 -3.50±2.07 -3.46±1.89 -3.50±2.22 -2.86±3.07 -3.24±2.53 -3.47±2.03* -3.20±2.51* -3.33±2.24* 0.003 0.005 0.007 0.006 0.007 0.003 0.009 0.003 0.006 KONTROL -4.78±1.09 -4.70±1.05 -4.74±1.04 -3.67±1.03 -3.20±0.83 -3.45±0.93 -4.33±1.17* -4.20±1.20* -4.27±1.17* 0.006 0.006 0.005 0.004 0.005 0.007 0.006 0.005 0.009 HASTA -1.40±1.67 -1.63±2.06 -1.54±1.85 -1.30±1.49 -0.57±2.69 -1.00±2.03 -1.33±1.49* -1.13±2.35* -1.23±1.94* 0.006 0.006 0.005 0.004 0.005 0.007 0.006 0.005 0.009 HS GÖN GSA Ğ Kontrol n: 9 Hasta n: 5 25.56±3.08 60 yaş > GSOL HB *: Hasta grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı fark saptanmıştır; iki yönlü varyans analizi, p<0.01 (E: Erkek, K: Kadın) 51 51 4.5. Hasta ve kontrol grubunun HINT skorlarının karşılaştırılması Yapılan bu çalısmayla anadili Türkçe olan bireylere T-HINT uygulanmış ve bu cümleler ile her bir test durumuna göre dB SGO değerleri belirlenmistir. Her iki grubunun yaş ve cinsiyete ait etkileşimleri iki yönlü varyans analizi ile ölçülmüştür. Presbiakuzili grupla kontrol grubunun yaşa, cinsiyete ve gruplara göre KAEc’leri, dB SGO’ları, standart sapmaları Tablo 4’te gösterilmiştir. İki yönlü varyans analizi ANOVA sonucunda hasta ve kontrol grubunun, HS’de elde ettikleri KAEc’leri, GÖN, GSAĞ, GSOL, ve HB’de elde ettikleri dB SGO’ları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (ANOVA, p<0.01). 4.6. HINT’te yaş grubu ve cinsiyet etkisinin karşılaştırılması Hasta ve kontrol gruplarının kendi içlerinde cinsiyete ve yaşa göre ait ortalamaları arasında fark olup olmadığı bağımsız gruplarda t testi ile değerlendirilmiştir. Hasta grubu içinde ve kontrol grubu içinde cinsiyet ve yaş değişkenleri karşılaştırılmış, istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05) 4.7. Frekans bölgelerinin HINT üzerine etkisi. Çalışmamızda her bir frekanstaki işitme seviyesi ile HINT sonuçları arasındaki ilişki Pearson Korelasyon testi ile değerlendirilmiş ve anlamlı bulunmuştur (p< 0.001). Tablo 5’de de görüldüğü üzere; yüksek frekanslara gidildikçe korelasyonun pozitif yönde arttığı gözlemlenmiştir. Tüm 52 HINT skorları incelendiğinde en düşük korelasyon GÖN’de, en yüksek korelasyon ise HS’de gözlenmiştir (Tablo 5). Tablo 5: Frekansa özgü HINT korelasyon katsayıları. HS GÖN GSAĞ GSOL HB SAĞ 0.446* 0.20* 0.437* 0.446* 0,389* SOL 0.439* 0.23* 0.481* 0.474* 0.433* SAĞ 0.761* 0.463* 0.658* 0.669* 0.614* SOL 0.767* 0.462* 0.688* 0.687* 0.636* SAĞ 0.881* 0.479* 0.663* 0.725* 0.644* SOL 0.882* 0.445* 0.664* 0.729* 0.631* SAĞ 0.919* 0.532* 0.735* 0.799* 0.708* SOL 0.899* 0.490* 0.753* 0.794* 0.695* SAĞ 0.897* 0.563* 0.789* 0.828* 0.761* SOL 0.908* 0.526* 0.798* 0.831* 0.751* SAĞ 0.885* 0.625* 0.804* 0.847* 0.798* SOL 0.863* 0.593* 0.799* 0.840* 0.775* SAĞ 0.885* 0.619* 0.795* 0.836* 0.790* SOL 0.871* 0.592* 0.796* 0.825* 0.771* 250 Hz 500 Hz 1000 Hz 2000 HZ 4000 Hz 6000 Hz 8000 Hz *: p<0.001 53 5. TARTIŞMA Yaşlılıkta karşılaşılan işitme kaybına eşlik eden birçok olumsuz unsur bulunmaktadır. Sensörinöral işitme kaybı olan bireyler gürültülü ortamlarda frekans ayrımında ve konuşma algısında büyük sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Geleneksel saf ses odyometrisi ile, işitsel sistem fonksiyonları (geniş bant sinyallerle) ve gürültülü ortamlarda konuşmanın anlaşılabilirliği test edilemez95. Yaşa bağlı işitme kaybı olan presbiakuzi, gürültüde konuşmayı anlamayı olumsuz yönde etkilemektedir, fakat bunun yanında yaş ile görülen bilişsel bozukluklar da gürültüde konuşmayı olumsuz etkilmektedirler96,97. Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen testlerden HINT birçok ülkede yaygın olarak uygulandığından ve pek çok dil seçeneği olduğundan bu alanda kaynak bulmaya, diller arası çalışma yapmaya olanak sağlamaktadır 8. Çekiç (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanan T-HINT, yetişkinlere uygulamak için uygundur ve normları İngilizce HINT ile uyumlu bulunmuştur98. HINT kulaklıklar ile ya da serbest alanda olmak üzere iki protokol altında uygulanabilir. Kulaklık ile yapılan HINT test yapılan ortamın akustik özelliklerinden etkilenmediği için daha güvenilir sonuçlar vermektedir. Lamothe ve ark. (2002) serbest alanda yaptıkları HINT ile GSOL ve GSAĞ arasında belirgin farklılık bulmuşlar ve bunun sebebinin test odasının akustik özellikleri ile ilgili olabileceğini açıklamışlardır73. İşitme cihazı değerlendirmesi yapılması gereken durumlarda HINT’in serbest alanda yapılması gerekmektedir58. Çalışmamızda normal işiten (SSO<16 dB) 46-75 yaş arası, ortalama yaşı 59,57±7.9 olan 30 kişiden oluşan kontrol grubu ile 30 54 presbiakuzili (SSO>16 dB) 43-86 yaş arası ortalama yaşı 64.50±9.2 olan toplam 60 bireye kulaklık ile HINT uyguladık. Çalışmamızdan elde ettiğimiz bulgulara göre, normal işiten yaşlı bireyler ile presbiakuzisi olan bireylerden elde ettiğimiz cümleyi anlama eşikleri arasında istatistikel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur (Tablo 4). Bulduğumuz sonuçlar bize normal işiten yaşlı bireylerin normal işiten genç bireylerden daha fazla dB SGO’ya ihtiyaç duyduklarını; presbiakuzili bireylerin de normal işiten yaşlı bireylere göre daha fazla dB SGO’ya ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Bu sonuca göre gürültüde konuşmayı anlama becerisinin yaşlanmadan ve yaşlılığa bağlı işitme kaybından olumsuz yönte etkilendiği görülmüştür. Çekiç (2006) normal işiten, yaşları 20-50 arasında değişen 96 yetişkine yaptığı T-HINT ile HS’de 23.6±3.9 KAEc, GÖN’de -3.2±1.1 dB SGO, GSAĞ’da -11,5±1.3 dB SGO, GSOL’da -11,8±1.2 dB SGO, HB’de ise {( GÖN ×2+GSOL+GSAĞ)/4} -7.35 dB SGO sonuç elde etmiştir98. Seyrek (2013) normal işiten, yaşları 22-40 arasında değişen (ortalama 29.97) 30 bireye yaptığı T-HINT ile HS’de 18.90±1.91 KAEc, GÖN’de -3.07±0,69 dB SGO, GSAĞ’da -11.07±0,9 dB SGO, GSOL’da -11,37±1.03 dB SGO, HB’de {( GÖN ×2+ GSOL+ GSAĞ)/4} -7.20±0.76 dB SGO sonuç elde etmiştir99. Bizim kontrol grubumuzdan elde ettiğimiz bulgular Seyrek (2013) ve Çekiç (2006)’in bulduğu sonuçlardan belirgin bir şekilde farklılık göstermektedir. HS’de Çekiç (2006) 3 dB SGO, Seyrek (2013) ise 8 dB SGO bizden daha düşük, gürültünün var olduğu tüm durumlarda ise Çekiç (2006) ve Seyrek (2013) bizim çalışmamızdan 3 dB SGO daha iyi sonuçlar elde etmişlerdir. Vaillancourt ve ark (2005) normal işiten, yaşları 18-45 yaş arasında değişen 36 bireyde HS 18.4±4.1 KAEc, GÖN -3±1.1 dB SGO, GSAĞ -11.5±1.2 dB SGO, GSOL -11.13±1.4 dB SGO HINT skorları elde etmişlerdir58. Vaillancourt ve arkadaşlarının (2005) buldukları sonuçlar ile Seyrek (2013) ve Çekiç’nin 55 (2006) elde ettikleri sonuçlar birbirleriyle uyumludurlar. Bizim kontrol grubunda elde ettiğimiz bulguların daha düşük olmasının nedeninin işitme sistemindeki yaşa bağlı değişiklikler olduğunu düşünmekteyiz. Hanks ve Johnson (1998) 24 yaşlı bireye serbest alanda GÖN 0° azimuttan gelerek yaptıkları HINT ile -1.6 dB SGO, Tadros ve ark.(2005) ise -0.7 dB SGO bulmuşlardır90. Kalikow ve ark. (1977), Dubno ve ark. (1982) yaptıkları çalışmada normal işiten yaşlıların normal işiten gençlere göre gürültüde konuşmayı anlamada daha düşük dB SGO sonuçları aldıklarını göstermişlerdir62,70. Bahsedilen çalışmalarda elde edilen sonuçlar bizimki ile uyumludur. Frisina ve Frisina (1997) normal işiten gençler ile normal işiten yaşlıların gürültüde konuşmayı anlama becerilerini SPIN testi ile karşılaştırmış, işitme düzeyleri aynı olmalarına rağmen yaşlı grupta anlamlı düşüş kaydetmiştir. Aradaki farkın yaş ile gerçekleştiğini vurgulamışlardır. Yaşlılardaki gürültüde konuşmayı anlama becerisinin ilerleyen yaş ile azalmasının periferik işitme kaybıyla ilgisinin olmadığını, merkezi işitme sisteminde beyinsapı ya da işitsel korteks düzeyinde gerçekleşen fonksiyon bozukluklarıyla ilgili olabileceğini belirtmişlerdir100. Merkezi işitme sisteminin yaşlanmasının sonucu, aynı odyograma sahip yaşlı bireyler, gençlere göre gürültüde konuşmayı anlamada daha fazla zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu farklılığın sebebi peripheral ya da bilişsel faktörler olabilir. Periferal düzeyde frekans analiz işlemlemedeki düşüş, gürültüde konuşmayı anlamayı düşürebilir101. Yaş sadece periferal işitme hassasiyetinde değil, 8.sinir, beyinsapı yolları ve işitsel korteksteki hücre dejenerasyonu ve kognitif becerilerin düşmesi ile konuşmayı anlama problemlerini de ortaya çıkarır32. Yaş ile birlikte işitmenin anlaşılırlığında, temporal işlemlemede, hafızada, bilgileri işlemleme hızında, 56 gereksiz işitsel girdilerin filtrelenmesinde, gürültüde konuşmayı anlama becerilerinde düşüşler gerçekleşir19,102,103,104,105,106,107,108,109. Çalışmamızda presbiakuzisi olan grupta kulaklık ile HS 45.60±7.33 KAEc, GÖN 1.17±1.9 dB SGO, GSAĞ -3.17±2.57 dB SGO, GSOL -3.33±2.25 dB SGO, HB -1,23±1.94 dB SGO sonuçları elde ettik. Elde ettiğimiz sonuçlar normal işiten yaşlılarla karşılaştırıldığında anlamlı derecede farklıdır. Dubno ve ark.(1984) işitme kayıplı yaş ortalaması 45 olan grubu işitme kayıplı yaş ortalaması 65 olan olan grupla karşılatırmış ve işitme kayıplı yaşlı grubun daha fazla dB SGO’ya ihtiyaç duyduğunu göstermişlerdir74. Frisina ve Frisina (1997) Presbiakuzisi olan üç grubu, işitme kayıplarının derecelerine göre karşılaştırılmış ve kayıp yükseldikçe gürültüde konuşmayı anlama becerisinin azaldığı görülmüştür100. Plomp (1977), normal işitenler ile orta dereceden çok ileri dereceye kadar bilateral sensöri-nöral işitme kayıplı bireyleri karşılaştırmış ve işitme kayıplı bireylerin konuşmayı anlamak için 5 - 15 dB daha fazla sinyal gürültü oranına ihtiyaç duyduklarını göstermiştir52. Benzer şekilde, çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular da, presbiakuzisi olan hastaların gürültüde konuşmayı anlamak için, normal işiten yaşlılara göre daha yüksek sinyal gürültü oranına ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Hasta grubumuz, kontrol grubumuzdan HS’de 19.37 dB HL, GÖN’de 1.87 dB SGO, GSAĞ’da 4.27 dB SGO, GSOL’da 4.67 dB SGO HB’de ise fazladan 3.04 dB SGO’ya ihtiyaç duymuşlardır. Çalışmamızda, hasta grubun HS, GÖN, GSAĞ ve GSOL’da kontrol grubuna göre düşük skorlara sahip olmasının öncelikli sebebinin yüksek frekanslara doğru artış gösteren işitme kaybına bağlı olduğunu düşünmekteyiz. Wilson, McArdle ve Smith (2007) presbiakuzili 72 erkek hastadan elde ettikleri HINT skorları ile hastaların SSO’ları arasında bir korelasyon olduğunu göstermişlerdir. Bu çalışmada iki farklı SSO kullanmışlar “500, 1000, 2000 Hz” ve “1000, 2000, 3000, 4000 Hz”. Düşük frekansların 57 SSO değeri ile HINT skorları arasındaki korelasyonu, yüksek frekans SSO ile elde edilen korelasyondan daha düşük bulmuşlardır. Bunun sonucunda gürültüde konuşmayı anlamanın yüksek frekans bölgesindeki düşüşlerden daha fazla etkilendiğini göstermişlerdir90. Yine benzer bir çalışmada Humes (1996), yüksek frekans bölgesindeki kayıp ile gürültüde konuşmayı anlama skorları arasında güçlü bir korelasyon gözlemlemiştir30. Bizim çalışmamızda tüm frekansların HINT cevapları üzerindeki Pearson korelasyonlarına bakıldığında tüm frekansların cevaplar üzerinde pozitif etkisi görülmektedir. Tüm frekansların cevap üzerinde pozitif korelasyonuna bakıldığında ise 1000 Hz ve sonrasında korelasyonun belirgin bir şekilde arttığı gözlemlenmiştir. Wilson, McArdle ve Smith (2007) presbiakuzili 72 erkek hastaya yaptıkları HINT neticesinde elde ettikleri düşük skorları periferal işitme kaybına bağlı sebeplere ve presbiakuzi ile ilgili işitme sistemindeki bozukluklara bağlamışlardır90. Lee ve Humes (1992) yaptıkları çalışmada genç yaşlıları ve ileri yaşlıların konuşmayı anlama becerilerini bilişsel ve işitme kaybı yönünden karşılaştırmışlar ve sensörinöral işitme kaybının konuşma algısı üzerine olan etkisinin bilişsel beceriden daha fazla olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu sonuç benzer diğer çalışmalarda da birbirine yakın çıkmıştır109. Sensörinöral işitme kaybının derecesi gürültüde konuşmayı anlama becerisi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir30. Gürültüde konuşmayı anlama testleri ile konuşmanın net anlaşılıp anlaşılmadığı ölçülmektedir. Gürültüde konuşmayı anlama problemi olan işitme kayıplıların çoğu “insanların ne söylediklerini duyuyorum fakat anlayamıyorum” şikayetini dile getirmektedirler110. İşitme kaybı olan bireyin SGO kaybı bilinmeden cihazlanması gerçekçi beklentilerden uzaklaşması anlamına gelmektedir111. Yüksek frekanslara doğru gittikçe işimenin kötüleştiği, alçak frekans 58 eşiklerinin ise normal veya normale yakın olduğu durumlarda işitme cihazı kullanmak beraberinde birtakım sorunlar getirir. Bu şikayet özellikle gürültüde konuşmayı anlama ve oklüzyon etkisi üzerinedir. Oklüzyon etkisini azaltmak için kulak kanalına havalandırma kanalı açmak, gürültüde konuşmayı artırmak için ise yönlü mikrofon özelliği olan cihazlar kullanmak faydalı olabilir112,113. ABD’de şitme cihazı kullananların konuşma algısı ile ilgili en büyük istekleri gürültüde konuşmayı anlamadır (% 95) yine aynı çalışmada yer alan bireylerden sadece % 29’u cihazlarının gürültüde konuşmayı anlama performansından memnun olduklarını belirtmişlerdir47. Killion ve Niquette (2000) işitme kaybından bağımsız bir tanım olan SGO kaybını tanımlamış ve yönlü mikrofon kullanmaları durumunda elde edecekleri faydaları belirtmişlerdir. Buna göre; 0-3 dB SGO kaybını normal SGO kaybı olarak tanımlamış ve yönlü mikrofon özelliği olan cihaz kullanıldığı durumda gürültülü ortamlarda normal işitenlerden daha iyi anlayabileceğini, 3-7 dB SGO’yu hafif SGO kaybı olarak tanımlamış ve yönlü mikrofon özelliği olan cihaz ile gürültülü ortamlarda normal bireylere çok yakın sonuç alınabileceğini, 7-15 dB SGO kaybını orta derecede SGO kayıp olarak tanımlayıp yönlü mikrofonlu cihazdan fayda göreceğini, 15 dB SGO ve üzerindeki kaybı ise ileri derecede SGO kaybı olarak tanımlayıp SGO ihtiyacının en üst düzeyde olduğundan FM sistem kullanması gerektiğini söylemişlerdir60. Bizim çalışmamızda yer alan presbiakuzili hastaların tamamı hafif SGO kayıplıdır. SGO kaybının şiddeti, bireyin normal SGO dışında ne kadar SGO ihtiyacı olduğu ve bu miktarın hangi SGO kaybı sınıfına girdiği ile belirlenir. Örneğin gürültüde konuşmayı anlama testlerinin birinden +8 dB SGO sonuç alan bir kişinin normal SGO’nun +2 dB SGO olduğu durumda +6 dB SGO kaybı olduğu düşünülür ve bu hafif derecede SGO kaybına girer. 59 Yapılan çalışmalarda benzer odyogramları olan, fakat farklı SGO kaybına giren bireyler bulunmaktadır. SGO kaybını odyograma bakıp hesaplayamayız. Orta derecede işitme kaybı olan bir hastanın SGO kaybı hafif çıkabileceği gibi; hafif derecede işitme kaybı olan bir hastanın ieri derecede SGO kaybı olabilir. Sessiz durumda yapılan kelime testleri SGO kaybını ölçemeyeceğinden gürültüde konuşmayı anlama testleri çok önemlidir 51,60,110,114,115 . SGO kaybındaki 1 dB SGO’luk artış, anlaşılırlık üzerinde dinleme koşullarına göre % 5 ile % 10 arasında değişen azalmalara sebep olmaktadır116. SGO kaybı olan bireyler FM sistem kullanmaları durumunda 15-20 dB SGO’ya varan kazanç elde edilebilmektedirler. Bunun sebebi konuşmacının ağzı ile mikrofon mesafesi çok yakın olduğundan gürültü konuşmayı en az düzeyde maskelemektedir. Yönlü mikrofon özellikli cihaz ise tek yönlü mikrofonlu cihaza göre yaklaşık 5 dB SGO daha fazla kazanç sağlamaktadır. Yönlü mikrofonlu cihazı olan bir kişi cihazına sıralı mikrofon aparatını taktığında ise 10 dB SGO’luk bir kazanç elde edebilmektedir. Gürültüde konuşma anlama becerilerinde yönlü mikrofonlu çift taraflı cihaz kullananlar tek taraflı yönlü mikrofonlu cihaz kullananlardana göre 3 dB SGO daha fazla kazanç elde etmektedirler. Ayrıca çift taraflı cihaz kullananlar kapalı mekanlarda 4 dB SGO, açık havada (ortalama gürültüde) ise 8-10 dB SGO daha fazla kazanç elde edebilmektedirler. İşitme kaybı olan bireyler yönlü mikrofon özelliği olan işitme cihazı taktıklarında gürültüde konuşmayı anlama becerilerinde belirgin bir artış gözlenmektedir110. 60 6. SONUÇ Presbiakuzili hastaların gürültüde konuşmayı anlama becerilerinin değerlendirilmesi amacıyla 30 presbiakuzili ve 30 normal olgu üzerinde yaptığımız T-HINT ile elde ettiğimiz sonuçlar; 1. Presbiakuzili olguların saf ses eşikleri ve konuşma testi sonuçları, normal işiten olguların saf ses eşikleri ve konuşma testi sonuçlarından daha düşüktür (Tablo3). 2. Presbiakuzili grubun T-HINT ile HS, GÖN, GSAĞ ve GSOL konumlarında elde ettikleri değerler kontrol grubunun T-HINT sonuçlarında elde ettikleri değerlerden daha düşüktür (Tablo 4). 3. T-HINT sonuçları ile 1000 Hz ve daha yüksek frekanslar arasında güçlü bir pozitif korelasyon vardır. Eşik düştükçe gürültüde konuşmayı anlama güçleşmektedir (Tablo 5). 4. Presbiakuzili olgular, normal işiten akranlarına ile karşılaştırıldıklarında her konumda daha fazla SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar (Tablo 4). 5. Kontrol grubundaki olgular presbiakuzili gruptan daha iyi sonuçlar elde etmelerine rağmen; normal işiten genç bireylerle karşılaştırıldıklarında daha fazla SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar, bu sonuç yaşın gürültüde konuşmayı anlama üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. 6. Gürültüde konuşmayı anlamada cinsiyete göre farklılık yoktur (Tablo 4). 7. Presbiakuzisi olan bireyler, işitme cihazı öncesinde geleneksel odyolojik testlere ek olarak T-HINT ile değerlendirildiklerinde ihtiyaçları daha net belirlenilebilinir. T-HINT ile elde edilen sonuçlar doğrultusunda ne tür cihazdan daha çok fayda sağlayabilecekleri saptanabilir, FM sistem kullanıp kullanmaması gerektiğine karar verilebilinir. 61 7. ÖZET İletişim insanoğlunun yaşamında çok önemli yer tutmakla beraber yaş ile birlikte iletişim becerilerinde birtakım bozulmalar başlar. Presbiakuzi, yaşla birlikte görülen sensörinöral tipte bir işitme kaybıdır. Presbiakuzisi olan bireylerin arka plan gürültünün olduğu durumlarda gürültüde konuşmayı anlama şikayetleri olmaktadır. İşitme testlerinde rutin olarak kullanılan konuşma testleri gürültüde konuşmayı anlamayı ölçmezler. Tek heceli ve üç heceli kelimeler genellikle sessiz koşullarda uygulanmakta olup gerçek yaşam koşullarını yansıtmazlar. Cümlelerle konuşmayı anlama (KAEc) testleri gerçek yaşam koşullarına daha yakın ve güvenilirdir. Gürültüde konuşmayı anlama testi HINT fonksiyonel işitmeyi KAEc ile sessiz ve arka plan gürültünün olduğu durumlarda ölçer. Çalışmamızın amacı yaş ve presbiakuzinin gürültüde konuşmayı anlama üzerine etkisini Türkçe HINT ile araştırmaktır. Çalışmamızda hem presbiakuzisi olan grupta; hem de normal işiten grupta 15 kadın, 15 erkek, 30 birey bulunmaktadır. Hasta grubunun yaş ortalaması 64.50±9.2, kontrol grubunun yaş ortalaması 59.57±7.9’dur. Her iki grubun da KAEc eşikleri sessiz konumda, gürültü önde, gürültü sağda, ve gürültü solda, kulaklıklarla ölçülmüştür. Kontrol grubu HINT sonuçları; sessiz konumda KAEc 26.23 dB, gürültü önde -0.70 dB sinyal gürültü oranı (SGO), gürültü solda -8 dB SGO, gürültü sağda -7.43 dB SGO’dur. Çalışma grubu HINT sonuçları; sessiz konumda KAEc 45.60 dB, gürültü önde 1.17 dB SGO, gürültü sağda -3.17 dB SGO, gürültü solda -3.33 dB SGO’dur. Tüm HINT koşullarında gruplar arası belirgin farklılıklar vardır. Elde ettiğimiz bulgulara göre presbiakuzisi olan bireyler normal işiten akranlarından daha fazla SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar. Kontrol grubu, çalışma grubundan daha iyi sonuçlar almasına rağmen normal işiten genç bireylerden daha fazla SGO’ya ihtiyaç duydukları gözlenmiştir. Sonuç olarak çalışmamız gösterdi ki; arka 62 plan gürültü varlığında konuşmayı anlama, yaş ve yaşa bağlı işitme kaybı presbiakuziden etkilenmektedir. Anahtar Kelimeler: Presbiakuzi, Gürültüde Konuşmayı Anlama, Gürültü, Konuşmayı Anlama Eşiği, İşitme Kaybı. 63 8.SUMMARY Communication has significant importance in the everyday life of human beings; however, the aging process causes deterioration in communication skills for older people. Presbycusis is a type of sensorineural hearing loss which comes with old age. Individuals who suffer from prebycusis, often have complaints about understanding speech especially in the presence of background noise. Speech tests with conventional hearing assesments do not measure hearing with background noise. Word recognition tests using monosyllabic and spondees are commonly undertaken in quiet conditions. These tests do not reflect real life conditions. Speech tests with sentences are more close to everyday communication and more reliable than word recognition tests. Hearing In Noise Test (HINT) assesses functional hearing by Speech Reception Test (SRTs) using sentences under conditions of both quiet and background noise. The purpose of our study was to investigate the effects of age and presbycusis on hearing with the presence of noise using a Turkish HINT. The study group with presbycusis and the control group with normal hearing each consisted of 30 participants 15 men and 15 women. The average age of participants of study group was 64.50±9.2 and control group is 59.57±7.9. The SRTs of both groups were measured in quiet, noise front, noise left and noise right conditions with headphones. The HINT scores of control group in quiet conditions 26.23 dB, noise front -0.70 dB signal noise ratio (SNR), noise left -8 dB SNR, noise right -7.43 dB SNR. Study group’s HINT scores in quiet condition 45.60 dB, noise front 1.17 dB SNR, noise right -3.17 dB SNR, noise left -3.33 dB SNR. We found that there was a significant difference between groups under all HINT conditions. This result emphasizes that people with presbycusis need more SNR to recognise speech in noise than normal hearing peers. Although the 64 control group has better SNR compared to normal hearing young people they need more SNR. As a result; our study showed that understanding speech presence of background noise is effected by age and age related hearing loss presbycusis. Key Words: Presbycusis, HINT, Noise, Speech Reception Threshold, Hearing Loss. 65 9. KAYNAKLAR 1. Henriques MO, Miranda EC, Costa MJ. Speech recognition thresholds in noisy areas: reference values for normal hearing adults. Braz J Otorhinolaryngol. 2008; 2:188-92. 2. Şahin D. Geriatrik Popülasyonda İletişim Problemleri Ve İşitme Duyarlılığı Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz Mayıs.Ünv; Samsun 2010. 3. Plomp R. Auditory handicap of hearing impairment and the limited benefits of hearing aids. J Acoust. Soc.Am. 1978; 63: 533-549. 4. Roebuck J. When does old age begin? The evolution of the English definition. Journal of Social History 1979; 12(3): 416-28. 5. Thane P. The muddled history of retiring at 60 and 65. New Society. 1978; 45(826): 234-236. 6. Randel J. editor. The ageing and development report: Poverty, independence and the world's older people. London, Earthscan Publications Ltd.,1999:3-21. 7. Akgün S, Bakar C, Budakoğlu Iİ. Dünya’da ve Türkiye’de yaşlı nüfus eğilimi, sorunları ve iyileştirme önerileri. Türk Geriatri Dergisi 2004; 7(2): 105-110. 8. Saad PM, Camargo ABM. O envelhecimento populacional e suas conseqüências. São Paulo em Perspectiva. 1989; 3(3): 40-45. 66 9. Bilginer B, Tuncer A, Apani E. Adana Huzurevi ve Yenibaraj Sağlık Ocağı Bölgesindeki 65 Yas ve Üzeri Yaşlıların Demografik Özellikleri. EAJM 2000; 32: 139-143. 10. Dünya Sağlık Örgütü. 1998 Dünya Sağlık Raporu. Erişim Tarihi: 28/12/2012. http://www.who.int/whr/1998/en/whr98_en.pdf 11. Smith EL, Gilligan C. Physical activity prescription for the older adult, The Physician and Sports Medicine 1983; 11(8): 91–101. 12. Sarı A. Geriatrik Kişilerde Farklı Yaşam Tarzının Fiziksel Uygunluk Düzeylerine Olan Etkisi. Uzmanlık tezi. Ankara: H.Ü Sağlık Bilimleri Enstitüsü; 1999. 13. Schnedder EL. Aging, natural death and the compression of morbidity: Another view. New England Journal of Medicine 1983; 309: 854– 856. 14. Rogers D. The adult years; An introduction to aging. Prentice- Hall Inc.(USA), 1979; 286- 287. 15. Tümerdem Y. Real Age. Turkish Jounal Of Geriatrics 2006; 9(3): 195-196. 16. Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı. Erisim tarihi: 17.10.2012. Erişim adresi: Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları. 2011. Erişim Tarihi http://ekutup.dpt.gov.tr/nufus/yaslilik/eylempla.pdf 17. 17/10/2012. Erişim adresi http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736 67 18. Katz j, editor. Handbook of Clinical Audiology. 5.edition. Baltimore: Lippincott Williams &Wilkins; 2002. 96-111, 597-607. 19. Gordon-Salant S, Frisina RD, Popper AN, Fay RR, editors. The Aging Auditory System. Vol.34. New York: Springer 2010. 14-35. 20. Soyuer F, Soyuer A. Yaşlılık ve fiziksel aktivite. İnönü Ünv.Tıp Fakültesi Dergisi 2008; 15(3): 219-224. 21. Schuknecht HF. Presbyacusis. In: Pathology of the Ear. Cambridge (MA): Harvard University Press. 1974 22. Guerra TM, Estevanovic LP, Cavalcante Mde Á, Silva RC, Miranda IC, Quintas VG. Profile of audiometric thresholds and tympanometric curve of elderly patients. Braz J Otorhinolaryngol. 2010 SepOct;76(5):663-6. 23. Paparella MM, Naunton RF. Presbycusis. Otolaryngology 1973; 368-376 24. French NR, Steinberg J. Factors governing the intelligibility of speech sounds. J. Acoust. Soc. Am. 1947; 19: 90-119 25. Cruikshanks KJ, Wiley TL, Tweed TS. Prevalence of hearing loss in older adults in Beaver Dam, Wisconsin. The epidemiology of hearing loss study. American Journal of Epidemiology 1998; 148: 879-886. 26. Attias J, Al-Masri M, Abukader I, Cohen G, Merlov P, Pratt H, et al. The prevalence of congenital and early-onset hearing loss in Jordanian and Israeli infants. International Journal of Audiology; 2006. 45: 528-536. 68 27. Bess FH, Dodd-Murphy J, Parker RA. Children with minimal sensorineural hearing loss: Prevalence, educational performance, and functional status. Ear and Hearing 1988; 19(5): 339-54. 28. Finitzo T, Crumley WG. The role of the pediatrician in hearing loss. From detection to connection. Pediatric Clinics of North America 1999; 9: 15-34. 29. Kearns JR. Presbycusis. Can Fam Physician 1977;23: 96-100 30. Humes LE. Speech understanding in the elderly, J. Am. Acad. Audiol. 1996; 7: 161-167. 31. Wingfield A, Poon LW, Lombardi L, Lowe D. Speed of processing in normal aging: effects of speech rate, linguistic structure, and processing time. J Gerontol. 1985; 40(5): 579-85. 32. Martin J, Jerger J. Some effects of aging on central auditory processing. Journal Of Rehabilitative Research and Development 2005; 42: 25-44. 33. Humes LE, Christopherson L. Speech identification difficulties of hearing impaired elderly persons: the contributions of auditory processing deficits. J. Speech Hear. Res. 1991; 34:686-693. 34. Jerger J, Hayes D. Diagnostic speech audiometry. Archives Of Otolaryngology 1997; 103: 216-222 35. Van Rooij J.G.M. Plomp R. Auditive and cognitive factors in speech perception by elderly listeners, Additional data and final discussion, J. Acoust. Soc. Am. 1992; 91: 1028-1033. 69 36. Salvi RJ, Arehole S. Gap detection in chinchillas with temporary high frequency hearing loss. J. Acoust. Soc. Am. 1985; 77: 11731177. 37. Moore B. Glasberg BR. Gap detection with sinusoids and noise in normal, impaired, and electrically stimulated ears. J. Acoust. Soc. Am. 1988; 83: 1093-1101. 38. Willott JF. Aging and the Auditory System: Anatomy, Physiology,and Psychophysics. San Diego CA: Singular Press; 1991 39. Willott JF. Anatomic and physiologic aging: a behavioral neuroscience perspective. J. Am. Acad. Audiol. 1996; 7: 141-151. 40. Ballenger JJ, Snow JB, editörler. Otorinolaringoloji Baş ve Boyun Cerrahisi. 15. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2000. 41. Martin M. Editor. Speech Audiometry. 2.edition. San Diego: CA Singular; 1997 42. Public Health Service. Healthy People 2000: National Health Promotion and Disease Prevention Objectives; DHHS Publication No. (PHS) 90-50212 Washington DC: US Government Printing Office; 1990. 43. Evans G, Bullinger M, Hygge S. Chronic noise exposure and physiological response: A prospective study of children living under environmental stress. Psychol. Sci. 1998; 9: 75-77. 44. Belgin E, Çalışkan M, editörler. Gürültü, kavram ve yaklaşım. Çalışma yaşamında gürültü ve işitmenin korunması. 1.Baskı. Ankara: Türk Tabipler Birliği Yay. Nisan 2008 70 45. Van Kepmen EE, Kruize H, Boshuizen H, Ameling C, Staatsen B, et all. The association between noise exposure and blood pressure and ischemic heart disease: A meta-analysis. Environ. Health Perspect. 2002; 110: 307-317. 46. Olsen WO, Carhart R. Development of test procedures for eveluation of binaural hearing aids. Bull Prosthet Res. 1967; 10(7):2249. 47. Kochkin S. Consumers rate improvements sought in hearing instruments: What do hearing instrument users want from us and our products. The Hearing Review 2002; 9(1 I), 18-20. 22. 48. Cox RM, Gray GA, Alexander GC. Evaluation of a revised speech in noise (RSIN) test. J Am Acad Audiol. 2001; 12: 423-432. 49. Carhart R, Tillman TW. Interaction of competing speech signals with hearing losses. Arch Otolaryngol. 1970; 91(3):273-9. 50. Van Rooij JC, Plomp R, Orlebeke JF. Auditive and cognitive factors in speech perception by elderly listeners. Development of test battery.J Acoust Soc Am. 1989;86(4): 1294-309. 51. Dirks DD. Comments Regarding 'Speech Discrimination Ability in Hearing-Impaired,’” In: The Vanderbilt Hearing Aid Report, G. Studebaker and F. Bess (Monographs in the edited by Contemporary Audiology, Upper Darby, PA), 1982; pp. 44-50. 52. Plomp R. Acoustical aspects of cocktail parties. Acustica 1977; 38: 186-191. 71 53. Gatehouse S, Noble W. The speech, spatial and qualities of hearing scale (SSQ). Int J Audiol. 2004; 43: 85-99. 54. Mueller GH. Speech audiometry and hearing aid fittings: going steady or casual acquaintances? Hearing Journal. 2001; 54(10): 19- 29. 55. Nilsson M, Soli SD, Sullivan JA. Development of the hearing in noise test for the measurement of speech reception thresholds in quiet and in noise. J Acoust Soc Am. 1994; 95: 1085-99. 56. Hirsh IJ, Davis H, Silverman Sr, Reynolds EG, Eldert E. Development of materials for speech audiometry. J Speech Hear Disord. 1952; 17: 321-337. 57. HINT Pro Brochure (online). Erişim tarihi 07/01/2013; http://chaneycompany.com/bio-logic/hearing/hint.html 58. Vaillancourt V, Laroche C, Mayer C, Basgue C, Nali M, et all. Adaptation The of Hint For Adult Canadian Frenchphone Populations.Int J Audiology 2005; 44(6): 358-6 59. Strom KE. Dispensing Survey. Hearing Review 2006; 13: 16–39. 60. Killion M, Niquette PA. What can the pure tone audiogram tell us about a patient’s SNR loss? Hearing Journal 2000; 53: 46-/53 61. Cox RM, Alexander GC, Gilmore C. Development of the connected speech test (CST). Ear Hear 1987; 8: 119-126 72 62. Kalikow DN, Stevens KN, Elliot LL. Development of a test of speech intelligibility in noise using sentence materials with controlled word predictability. J Acoust Soc Am. 1997; 61: 1337- 1351. 63. Bilger RC, Nuentzeq JM, Rabinowitz WM, Rzeczkowski C. Standardization of a test of speech perception in noise. J. Speech Hear Res 1984; 27: 32-48. 64. MacLoed A, Summerfield Q. Quantifying the contribution of vision to speech perception in noise. Br J Audiol. 1987; 21: 131-141. 65. Levitt H. Adaptive testing in audiology. Scand Audiol Suppl. 1978; 6,241-291. 66. MacLoed A, Summerfield Q. A procedure for measuring auditory and audio visual speech-reception thresholds for sentences in noise: rationale, evaluation, and recommendations for use. Br J Audiol. 1990; 24: 29-43. 67. Plomp R, Mimpen AM. Improving the reliability of testing the speech reception threshold for sentences. Audiology 1979; 18: 43-52. 68. Hagerman D. Sentences for testing speech intelligibility in noise. Scand Audiol. 1982; 11: 79-87 69. Laurence RF, Moore BCJ, Glasberg BR. A comparison of behind ear high fidelity linear hearing aids and two channel the compression aids, in the laboratory and in everyday life. Br J Audiol. 1983;17, 31-48. 73 70. Dubno JR, Dirks DD, Morgan DE. Effects of age and mild hearing loss on speech recognition in noise. J Acoust Soc Am. 1984; 76: 87- 96. 71. Bench J, Kowal A, Bamford J. The BKB (Bamford-Kowal-Bench) sentence lists for partially hearing children. Br J Audiol 1979; 13:108-112. 72. Nilsson MJ, Soli SD, Gelnett D. Development of the hearing in noise test for children (HINT-C). House Ear Institute. 1996; 1-9. 73. Lamothe J, Gascon C, Larivie`re, M, Handfield MF, Laroche C. Normalisation du hearing in noise test (HINT) aupre`s d’une population francophone bilingue et d’une population anglophone. Revue d’orthophonie et d’audiologie 2002; 26: 81-89. 74. Soli SD, Nilsson M. Assessment of communication handicap with the HINT. Hearing Instruments 1994, 45: 12-16. 75. Bronkhorst AW, Plomp R. The effect of head induced interaural time and level differences on speech intelligibility in noise. J Acoust Soc Am, 1988; 83, 1508-1516. 76. House Ear Institute . Hearing In Noise Test operator’s manual. Los Angeles,CA: 1995 Starkey Laboratories. 77. Valente M, Fabry DA, Potts LG, Sandlin RE. Comparing the performance of the Widex SENSO digital hearing aid with analog hearing aids. J Am Acad Audiol. 1998; 9: 342-360. 74 78. Preves DA, Sammeth CA, Wynne MK. Field trial evaluations of a switched directional in the ear hearing instrument. J. Am. Acad. Audiol. 1999; 105: 273-84. 79. Ricketts T, Dhar S. Comparison of performance across three directional hearing aids. J Am Acad Audiol. 1999; 10: 180-189. 80. Duncan KR, Aarts NL. A comparison of The HINT and Quick SIN tests. Journal of Speech Language Pathology and Audiology 2006; 30: 86-94. 81. Ricketts T, Henry P. Evaluation of an adaptive, directional microphone hearing aid. Int J Audiol. 2002; 41: 100-112. 82. Saunders GH, Cienkowski KM. Acclimatization to hearing aids. Ear Hear 1997; 18: 129-139. 83. Cowan RS, Brown C, Whitford LA, Galvin KL, Sarant JZ. Speech perception in children using the advanced speak speech-processing strategy. Ann Otol Rhinol Laryngol Suppl. 1995; 166: 318-321. 84. Iwaki T, Matsushiro N, Mah SR, Sato T. Comparison of speech perception between monaural and binaural hearing in cochlear implant patients. Acta Otolaryngol. 2004; 124(4):358-62. 85. Dorman MF, Loizou PC, Fitzke J. The identification of speech in noise by cochlear implant patients and normal hearing listeners using 6 channel signal processors. Ear Hear 1998; 19: 481-484. 86. Laroche C, Soli SD, Gigue`re C, Lagace J, Vaillancourt V. An approach to the development of hearing standards for hearing critical jobs. Noise & Health 2003; 6: 17-37. 75 87. Matsushiro N, Sato T, Iwaki T, Doi K, Kubo T. Binaural advantage on usage of hearing aid together with cochlear implant examination of speech perception (Japanese monosyllable word list 67-s & Japanese HINT). Nippon Jibiinkoka Gakkai Kaiho 2003; 106(3):211-9. 88. Anderson KL, Goldstein H. Speech perception benefits of FM and Infrared devices to children with hearing aids in a typical classroom. Lang Speech Hear Serv Sch. 2004; 35(2):169-84. 89. Etymotic Research. Quick Speech-in-Noise Test [Audio CD]. 2001; Elk Grove Village, IL: Author. 90. Wilson RH, Mc Ardle AR, Smith SL. An Evaluation of the BKB-SIN, HINT, Quick SIN, and WIN Materials on Listeners With Normal Hearing and Listeners With Hearing Loss. Journal of Speech, Language, and Hearing Research. 2007; 50: 844–856. 91. Etymotic Research. Bamford-Kowal-Bench Speech in Noise Test (Version 1.03) [Audio CD] 2005; Elk Grove Village, IL: Author. 92. Ricketts T, Lindley G. Impact of compression and hearing aid style on directional hearing aid benefit and performance. Ear and Hear 2001; 22: 348-361. 93. Akşit MA. Konuşmayı Ayırt etme Testi İçin İzofonik Tek Heceli Kelime Listelerinin Oluşturulması. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi; 1994. 94. Bertoli S, Smurzynski J, Probst R. Effects of age, age related hearing loss and contralateral cafeteria noise on the discrimination of small frequency changes. JARO 2005; 207-222. 76 95. American Academy of otolaryngology committee on hearing equilibrium, and the American council of otolaryngology committee on the medical aspects of noise. “Guide fort he evaluation of hearing handicap” J.Am.Med.Assoc 241(19): 2055-2059. 1979. 96. Gates GA, Mills JH. Presbycusis. Lancet 2005; 366(9491):1111-20. 97. Pichora-Fuller MK. Cognitive aging and auditory information processing. Int J Audiol. 2003; 42: 2S:26-32. 98. Çekiç Ş. Gürültüde Konuşmayı Anlama Testi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi; 2006. 99. Seyrek M. İletim tipi işitme kayıplı hastaların HINT sonuçları. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi; 2013. 100. Frisina DR, Frisina RD. Speech recognition in noise and presbycusis, relations to possible neural mechanisms. Hear Resarch 1997; 106(1-2): 95-104 101. Working group on Speech Understand And Aging. Speech Understand And Aging. J.Acoust.Soc. 1988;83(3): 860-895. 102. Harris K, Eckert M, Ahlstrom J, Dubno J. Age-related differences in gap detection: Effects of task difficulty and cognitive ability. Hear Res. 2010; 264: 21–29. 103. Tremblay K, Piskosz M, Souza P. Effects of age and age related hearing loss on the neural representation of speech cues. Clin Neurophysiology 2003; 114: 1332–1343. 77 104. Zacks R, Hasher L, Li K. Human Memory. In: Craik F, Salthouse TA,eds. The Handbook of Aging and Cognition, Second Edition: Mahwah, NJ:Erlbaum. 2000; pp 293–358. 105. Salthouse TA. The processing-speed theory of adult age differences in cognition. Psychol Rev. 1996; 103: 403–428. 106. Birren JE, Cahie JW, editors. Speed of behavior and its implications for cognition. In: Handbook of the psychology of aging, 5.edition. New York: Elsevier; 2001. 400-426. 107. Tun PA, Wingfield A. One voice too many: adult age differences in language processing with different types of distracting sounds. J Gerontol B Psychol Sci Soc. 1999; 54: 317–327. 108. Tun PA, O’Kane G, Wingfield A. Distraction by competing speech in young and older adult listeners. Psychol Aging 2002; 17: 453–467. 109. Lee W, Humes LE. Factors associated with speech recognition ability of the hearing impaired elderly. ASHA 1992; 34, 212 110. Killion M. SNR Loss. The Hearing Review 1997; 12: 8-14. 111. Killion M, Niquette P, Gudmundsen G, Revit L, Banerjee S. Development of a quick speech in noise test for measuring signal to noise ratio loss in normal hearing and hearing impaired listeners. J. Acoust. Soc. Am. 2004; 116(4): 2395-2405. 112. Klemp EJ, Dhar S. Speech perception in noise using directional microphones in open canal hearing aids. J. Am. Acad. Audiol. 2008; 19: 571-578. 78 113. Quintino CA, Mondelli MF, Ferrari DV. Directivity and noise reduction in hearing aids: speech perception and benefit. Braz J Otorhinolaryngol. 2010; 76(5): 630-8. 114. Lyregaard PE. Frequency selectivity and speech intelligibility in noise. Scand. Audiol. Suppl. 1982; 15: 113-122. 115. Taylor BJ. Speech in noise tests: How and why to include them in your basic test battery. Hear. J. 2003; 56(1): 40-46. 116. Laurel A. Complaints about hearing in noise. A new answer. The Hearing Review 2002; Vol.9: 6,34,35,36. 79 10. EKLER EK 1: Hacettepe Üniversitesi Üç Heceli Kelime Listesi hatıra fotoğraf hediye tebeşir sinema tükenmez salıncak oduncu harika bayraklı hamarat hünerli hemşire havadar paskalya parmaklık merdiven sıradağ asansör coğrafya harita aracı pusula telefon şekerli kafadar yükseklik kiracı korkulu satılık kapalı marmara yasemin kolonya karanlık badana kaçamak aydınlık boyalı yoğurtlu hastalık demirci kulaklık okyanus dokuma halıcı sonbahar kaymaklı işitme sarıyer limonlu adana köstebek cevizli indirim fıstıklı tarafsız kaplıca çiçekli akarsu değerli çilingir yakacak dönemeç elbise kızamık papatya giyecek güvercin kıvılcım fabrika aralık sekreter yasama ağustos ünite çaydanlık tüketim otobüs harabe üretim serinlik postacı dağıtım tabure tutacak gemici eflatun danışma arkadaş kızılcık tabaka kıymetli cesaret kahveci lacivert kanarya çankırı şikayet karavan begonya öğrenci hastane lokanta karanfil pastane domates süpürge köstebek eczane kanepe haziran kıvırcık sürekli sandalye ıhlamur öneri harita denetim kelime kilimci sipariş patlıcan gelincik esinti maydanoz kitaplık akasya gezinti gelenek makina hatalı emanet görenek çekmece bereket tedavi baharat bankacı kırmızı hareket eleman etiket Almanya hazine derece sigorta hürriyet hikaye sanayi 80 EK 2: Tek heceli kelime listesi Liste I Kas At Ney Öç Bir Küf Saz Fon Pes Yün Bek Pay Sel Aç Dün Koz Ürk Zar Boy Baş Türk Yaş Ver Çak Şap Liste II Beş Göz İn Kar Laf Diş Muz Ak Örf Çat Koç Fal Ney Şen Ruh Dağ Tel Kız Set Yıl Kök Pil Zam Yık Bey Liste III Az Borç Düş Et Hür Kaz Çok Muş Ol Leş Pot Bal Tuş Şef Pek Çiz Fer Hat Ve Öp İç Bel Kurt Yem Zıt Liste IV Çay Ot Fil Ön Kor Al Sarp Ez Dost Kul Kem Sık Buz Nal Sap Raf Tül Cep Terk Kan Şal Güz Küp Din Loş Liste V Lav Kep Dik Biç Öt Ser Böl Var İp Zarf Rey Mis Post Af Sat Yar Nem Git Çar Sis Han Püf Yüz Aş Renk Liste VI Kir Çan Öl Sen Kalp An Hiç Şok Far Mes Kim Çit Harf Nar Söz Cop Fiş Bas Kor Tay Şu Ek İz Kaç Lif 81 EK 3: Etik kurul onayı 82 83 EK 4: Gazi Üniversitesi “Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar” İçin Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu “Presbiakuzili Hastaların Gürültüde Konuşmayı Anlama Becerilerinin Değerlendirilmesi” isimli çalışmada yer almak üzere davet edilmiş bulunmaktasınız. Bu çalışmaya davet edilmenizin nedeni yaşa bağlı gerçekleşen işitme kaybınızın gürültüde anlama becerilerinizi ne kadar etkilediğinin belirlenmesini sağlayacaktır. Bu çalışma, araştırma amaçlı olarak yapılmaktadır ve katılım gönüllülük esasına dayalıdır. Çalışmaya katılma konusunda karar vermeden önce araştırma hakkında sizi bilgilendirmek istiyoruz. Çalışma hakkında tam olarak bilgi sahibi olduktan sonra ve sorularınız cevaplandıktan sonra eğer katılmak isterseniz sizden bu formu imzalamanız istenecektir. Bu araştırma, G.Ü. Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalında, Prof. Dr.Yusuf Kemal Kemaloğlu’ nun sorumluluğu altındadır. Çalışmanın amacı nedir; benden başka kaç kişi bu çalışmaya katılacak? Bu çalışma ile Presbiakuzi tanısı konulmuş hastaların gürültüde konuşmayı anlama değerleri bulunacaktır.Çalışmada 30 kontrol 30 araştırma grubu olmak üzere toplam 60 kişi yer alacaktır ve çalışmalar tek merkezli olup tamamı Gazi Üniversitesi KBB Hastalıkları ADProf.Dr.Necmettin Akyıldız İşitme, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Tanı, Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde yapılacaktır Bu çalışmaya katılmalı mıyım? (Bu bölüm aynen korunacaktır) Bu çalışmada yer alıp almamak tamamen size bağlıdır. Şu anda bu formu imzalasanız bile istediğiniz herhangi bir zamanda bir neden göstermeksizin çalışmayı bırakmakta özgürsünüz. Eğer katılmak istemez iseniz veya çalışmadan ayrılırsanız, doktorunuz tarafından sizin için en uygun tedavi planı uygulanacaktır. Aynı şekilde çalışmayı yürüten doktor çalışmaya devam etmenizin sizin için yararlı olmayacağına karar verebilir ve sizi çalışma dışı bırakabilir, bu durumda da sizin için en uygun tedavi seçilecektir. Bu çalışmaya katılırsam beni ne bekliyor? Bu çalışmaya katılan gönüllülere tam odyolojik değerlendirme yapılacak olup sağlığını tehtit edecek hiçbir unsuru içinde barındırmamaktadır.Yapılacak testlerin toplam süresi hasta başına ortalama 45 dakika olarak hesaplanmıştır. Çalışmanın riskleri ve rahatsızlıkları var mıdır? Çalışma esnasında yapılacak odyolojik tetkiklerin herhangi bir riski yoktur.Araştırmadan dolayı göreceğiniz olası bir zararda gerekli her türlü tıbbi girişim tarafımızdan yapılacaktır; bu konudaki tüm harcamalar da tarafımızdan karşılanacaktır 84 Çalışmada yer almamın yararları nelerdir? Çalışma sonucunda elde edilen sonuçlar göre, Presbiakuzili Hastaların Gürültüde Konuşmayı Anlama (HINT) değerleri bulunacaktır, bu bilgi mevcut işitme kaybınızın sağaltımında kullanılacaktır. Bu çalışmaya katılmamın maliyeti nedir? Çalışmaya katılmakla parasal yük altına girmeyeceksiniz ve size de herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. Kişisel bilgilerim nasıl kullanılacak? Çalışma doktorunuz kişisel bilgilerinizi, araştırmayı ve istatistiksel analizleri yürütmek için kullanacaktır ancak kimlik bilgileriniz gizli tutulacaktır. Yalnızca gereği halinde, sizinle ilgili bilgileri etik kurullar ya da resmi makamlar inceleyebilir. Çalışmanın sonunda, kendi sonuçlarınızla ilgili bilgi istemeye hakkınız vardır. Çalışma sonuçları çalışma bitiminde tıbbi literatürde yayınlanabilecektir ancak kimliğiniz açıklanmayacaktır. Daha fazla bilgi için kime başvurabilirim? Çalışma ile ilgili ek bilgiye gereksiniminiz olduğunuzda aşağıdaki kişi ile lütfen iletişime geçiniz. ADI : Ahmet OVACIK GÖREVİ : Odyoloji BD. Yüksek Lisans Öğrencisi TELEFON : 0505 933 37 99 (Katılımcının/Hastanın Beyanı) GÜTF KBB Anabilim dalında, Prof. Dr. Yusuf Kemal Kemaloğlu tarafından tıbbi bir araştırma yapılacağı belirtilerek bu araştırma ile ilgili yukarıdaki bilgiler bana aktarıldı ve ilgili metni okudum. Bu bilgilerden sonra böyle bir araştırmaya “katılımcı” olarak davet edildim. Araştırmaya katılmam konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değilim. Eğer katılmayı reddedersem, bu durumun tıbbi bakımıma ve hekim ile olan ilişkime herhangi bir zarar getirmeyeceğini de biliyorum. Projenin yürütülmesi sırasında herhangi bir neden göstermeden araştırmadan çekilebilirim. (Ancak araştırmacıları zor durumda bırakmamak için araştırmadan çekileceğimi önceden bildirmemim uygun olacağının bilincindeyim). Ayrıca tıbbi durumuma herhangi bir zarar verilmemesi koşuluyla araştırmacı tarafından araştırma dışı da tutulabilirim. Araştırma için yapılacak harcamalarla ilgili herhangi bir parasal sorumluluk altına girmiyorum. Bana da bir ödeme yapılmayacaktır.Araştırmadan elde edilen benimle ilgili kişisel bilgilerin gizliliğinin korunacağını biliyorum. 85 Araştırma uygulamasından kaynaklanan nedenlerle meydana gelebilecek herhangi bir sağlık sorunumun ortaya çıkması halinde, her türlü tıbbi müdahalenin sağlanacağı konusunda gerekli güvence verildi. (Bu tıbbi müdahalelerle ilgili olarak da parasal bir yük altına girmeyeceğim). Araştırma sırasında bir sağlık sorunu ile karşılaştığımda; herhangi bir saatte, , Prof. Dr.Yusuf Kemal Kemaloğlu’na 312-202 64 28 numaralı telefondan ve GÜTF KBB Anabilim Dalı’ndan arayabileceğimi biliyorum. (Doktor ismi, telefon ve adres bilgileri mutlaka belirtilmelidir) Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Bu koşullarla söz konusu klinik araştırmaya kendi rızamla, hiç bir baskı ve zorlama olmaksızın, gönüllülük içerisinde katılmayı kabul ediyorum. İmzalı bu form kağıdının bir kopyası bana verilecektir. Katılımcı Adı, soyadı: Adres: Tel: İmza: Tarih: Görüşme tanığı Adı, soyadı: Adres: Tel: İmza: Tarih: Katılımcı ile görüşen hekim Adı soyadı, unvanı: Adres: Tel: İmza: Tarih: AYDINLATMA ve KATILIMCININ BEYANI KESİNLİKLE BİRBİRLERİNİN DEVAMI ŞEKLİNDE OLACAKTIR. AYRI AYRI SAYFALARDA YER ALMAYACAKTIR. 86 EK 5: Odyometre Kalibrasyon Sertifikası 87 88 89 EK 6: İmmitansmetre Kalibrasyon Sertifikası 90 91 EK 7: Örnek Hint Cümleleri ÖRNEK HINT CÜMLELERİ 1 Dün sabah tatile çıktılar 2 Köpek topla oynadı 3 Çok hızlı gidiyorsun 4 Eve bayrak getirdik 5 Sayarak elma aldılar 6 Şapkamı dün kaybettim 7 Kediye ekmek verdi 8 Teyzem gömleği yıkadı 9 Tren hızlı gidiyor 10 Köpekleri dışarı çıkardık 11 Şehirde yürüyüş yaptık 12 Adamın bacağı kırıldı 13 Babam balkona tırmandı 14 Fare peyniri buldu 15 Güneş doğudan doğar 16 Çaylar masanın üstünde 17 Meyve sepette geldi 18 İlaç içip iyileştim 19 Bize türkü söylüyor 20 Elinde boş şişeler var 92 11. ÖZGEÇMİŞ Adı : Ahmet Soyadı : Ovacık Doğum Yeri ve Tarihi : Afyonkarahisar, 1978 İletişim : [email protected] EĞİTiM 2009–2012 : Gazi Üniversitesi, Ankara, Sağlık Bil.Ens. KBB Hastalıkları AD, Odyoloji, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Yüksek Lisans Programı 2001-2005 : KTÜ Fatih Eğitim Fak. Özel Eğt. Böl. İşitme Engelliler Öğretmenliği 1997-2000 : Muğla Üniversitesi Ortaca MYO, Turizm ve Otelcilik 1991-1995 : Anadolu Öğretmen Lisesi, Afyonkarahisar YABANCI DiL İngilizce iŞ DENEYiMi 2009–2013 : Türkiye İşitme Konuşma Ve Rehabilitasyon Vakfı, İşitme Eng. Öğrt. 2005-2009 : Özel Rotary 2420. Bölge Vakfı Özel Eğitim Okulu. 93 12. TEŞEKKÜR Yüksek lisans eğitimime büyük katkıları olan değerli hocalarım Sayın Prof.Dr. Suat ÖZBİLEN’e, Prof.Dr. Nebil GÖKSU’ya, Prof.Dr. Erdoğan İNAL’a, Prof.Dr. Fikret İLERİ’ye, Prof.Dr. İsmet BAYRAMOĞLU’na, Prof.Dr. Ahmet KÖYBAŞIOĞLU’na, Prof.Dr. Sabri USLU’ya, Prof.Dr. Yıldırım A. BAYAZIT’a, Prof.Dr. Kemal UYGUR’a, Prof.Dr. Metin YILMAZ’a, Doç.Dr. Alper CEYLAN’a teşekkür ederim. Yüksek Lisans eğitimime büyük katkıları olan, bilgi ve deneyimleriyle beni yönlendiren, tezimin ilerlemesinde her türlü desteği sağlayan danışmanım, Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Sayın Prof.Dr. Yusuf KEMALOĞLU’na teşekkür ederim. Yüksek Lisans eğitimime büyük katkıları olan, Hacettepe Üniversitesi Odyoloji ve Konusma Bozuklukları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Erol BELGİN’e tesekkür ederim. Yüksek Lisans eğitimim boyunca bilgi, beceri, görgü ve deneyimlerini bizlerle paylaşan değerli hocam Dr.Ody. Bülent GÜNDÜZ’e teşekkür ederim. Tezimde kullandığım kaynaklara ulaşmamda büyük yardımı olan Uzm. Eğt. Ody. Işık Sibel KÜÇÜKÜNAL’a teşekkür ederim. 94 Yüksek Lisans eğitimim boyunca bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Bilim Dalı uzmanları Uzm.Ody Çağıl GÖKDOĞAN’a,Uzm. Eğt. Ody. Şenay ALTINYAY’a, Gazi Üniversitesi Prof.Dr.Necmettin AKYILDIZ İşitme, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Tanı ve Tedavi Merkezi personeline, yüksek lisans dönem arkadaşlarıma teşekkür ederim. Tezimdeki olgulara ulaşmamda büyük yardımları olan arkadaşlarım İlvan Şeker’e, İlknur Demir’e, Sibel TURHAN’a, teşekkür ederim. Yüksek Lisans eğitimim boyunca neşemizi ve üzüntülerimizi birlikte paylaştığımız değerli dostlarım Ahmet CEYLAN ve Mustafa SEYREK’e teşekkür ederim. Odyoloji yüksek lisansımı yapmam için bana destek olan, mesleki bilgi ve becerilerimin artmasında katkı sağlayan Sayın Dr. Ömer Cenker ILICALI’ya teşekkür ederim. İyi ve kötü günümde hep yanımda olan, hiç bir konuda desteğini esirgemeyen, yüksek lisans eğitimim boyunca kendisine yeterince zaman ayıramadığım sevgili eşim Emine OVACIK’a, Ankara’da bulunduğum zamanlarda dönüş günümü hesaplayan sevgili kızım Zeynep OVACIK’a sonsuz teşekkür ederim. 95