tc gazi üniversitesi sağlık bilimleri enstitüsü kulak burun boğaz

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
ODYOLOJİ, KONUŞMA VE SES BOZUKLUKLARI PROGRAMI
PRESBİAKUZİLİ HASTALARIN
GÜRÜLTÜDE KONUŞMAYI ANLAMA BECERİLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ahmet OVACIK
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Yusuf Kemal KEMALOĞLU
ANKARA
Şubat 2013
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay
i
İçindekiler
ii
Şekiller Listesi
v
Tablolar Listesi
vi
Semboller ve Kısaltmalar
vii
1. GİRİŞ
1
2. GENEL BİLGİLER
3
2.1. Yaşlılık
3
2.2. Yaşlılığın Demografik Özellikleri
6
2.3. Yaşlılığın Organizmaya Etkileri
7
2.3.1. Kardiyovasküler Sistem
7
2.3.2 Solunum Sistemi
7
2.3.3. İskelet Sistemi
8
2.3.4. Kas Sistemi
8
2.3.5. Sinir Sistemi
8
2.3.6. Duyusal Fonksiyonlar
9
2.3.7. Metabolik Değişiklikler
9
2.3.8. İmmün Sistem Değişiklikleri
9
2.4. Yaşın Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri
10
2.5. Yaşa Bağlı Anatomik Ve Fizyolojik Özelliklerin İşitme Davranışı Üzerine
Etkileri
10
2.6. İşitme Sisteminin Yaşlanması
11
2.6.1. Dış kulakta görülen değişiklikler
12
2.6.2. Orta kulak ile ilgili değişiklikler
12
2.6.3. İç kulak ile ilgili görülen değişiklikler
13
ii
2.7. Presbiakuzi
14
2.7.1. Sensör presbiakuzi
17
2.7.2. Nöral presbiakuzi
17
2.7.3. Strial presbiakuzi
18
2.7.4. Koklear-Kondaktif Presbiakuzi
18
2.7.5. Mikst Presbiakuzi
19
2.8. Yaşlılarda Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi
19
2.8.1. Periferal Hipotez
20
2.8.2 Santral İşitsel Hipotez
21
2.8.3 Bilişsel Hipotez
21
2.9. Konuşma Odyometrisi
22
2.9.1 Konuşma Odyometrisini Etkileyen Faktörler:
24
2.10. Gürültü
25
2.11. Gürültüde Konuşmayı Anlama
26
2.11.1. Gürültüde Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi
27
3. GEREÇ VE YÖNTEM
37
3.1. Olgular
37
3.1.1. Olguların Seçimi
37
3.1.2. Araştırma Grubunun Seçim Kriterleri
38
3.1.3. Kontrol Grubunun Seçim Kriterleri
39
3.2 Çalışma Planı
41
3.2.1. Saf Ses İşitme Eşikleri
41
3.2.2. Konuşmayı Anlama Eşiği (KAE)
42
3.2.3. Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi (KAY)
42
3.2.4. İmpedansmetrik Değerlendirme
42
3.2.5. HINT
43
3.3. Veri Girişi Ve İstatistiksel analiz
47
4. BULGULAR
48
4.1. Hasta ve kontrol grubunun kemik yolu SSO’larının karşılaştırılması
49
iii
4.2. Hasta ve kontrol grubunun hava yolu SSO’larının karşılaştırılması
49
4.3. Hasta ve kontrol grubunun KAE’lerinin karşılaştırılması
50
4.4. Hasta ve kontrol grubunun KAY’larının karşılaştırılması
50
4.5. Hasta ve kontrol grubunun HINT skorlarının karşılaştırılması
52
4.6. HINT’te yaş grubu ve cinsiyet etkisinin karşılaştırılması
52
4.7. Frekans bölgelerinin HINT üzerine etkisi.
52
5. TARTIŞMA
54
6. SONUÇ
61
7. ÖZET
62
8.SUMMARY
64
9. KAYNAKLAR
66
10. EKLER
80
EK 1:Üç Heceli Kelime Listesi
80
EK 2: Tek heceli kelime listesi
81
EK 3: Etik kurul onayı
82
EK 4: Gazi Üniversitesi “Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar” İçin
Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu
84
EK 5: Odyometre Kalibrasyon Sertifikası
87
EK 6: İmmitansmetre Kalibrasyon Sertifikası
90
EK 7: Örnek Hint Cümleleri
92
11. ÖZGEÇMİŞ
93
12. TEŞEKKÜR
94
iv
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1: Türkiye nüfus piramidi
6
Şekil 2: Kulak anatomisi
11
Şekil 3: Koklea iç kesiti
13
Şekil 4: Serbest alan HINT
31
Şekil 5: Kontrol grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram
45
Şekil 6: Hasta grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram
46
v
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Çalışmaya katılan olguların genel yaş(yıl) dağılımı
40
Tablo 2: İşitme kaybı derecelerinin sınıflandırması Katz (2002)
40
Tablo 3: Çalışmaya katılanlara ait odyolojik bulguların karşılaştırılması
48
Tablo 4: Çalışmaya katılanlara ait HINT bulguları
51
Tablo 5: Frekansa özgü HINT korelasyon katsayıları
53
vi
SEMBOLLER ve KISALTMALAR
ANSI
: American National Standarts Institute
BKB
: Bamford Kowal Bench
BKB-SIN
: Bamford-Kowal-Bench Speech-in-Noise Test
dB
: Decibell
dB HL
: Decibel Hearing Level
DSÖ
: Dünya Sağlık Örgütü
GÖN
: Gürültü önde
GSAĞ
: Gürültü sağda
GSOL
: Gürültü solda
HB
: HINT bileşik
Hz
: Hertz
HS
: HINT sessiz
İKD
: İşitme Kaybı Derecesi
KAE
: Konuşmayı Anlama Eşiği
KAEc
: Cümle İle Konuşmayı Anlama Eşiği
KAY
: Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi
KBB
: Kulak Burun Boğaz
SGO
: Sinyal Gürültü Oranı
SNİK
: Sensörinöral İsitme Kaybı
HINT
: Hearing In Noise Test
QuickSIN
: Quick Speech in Noise Test
SİİB
: Santral işitsel işlemleme bozukluğu
SPIN
: Speech Perception In Noise
SSO
: Saf ses ortalaması
T-HINT
: Türkçe HINT
WIN
: Words In Noise test
yy
: Yüz yıl
vii
1. GİRİŞ
Etkili bir sözel iletişim için dört unsur gereklidir; konuşmacı,
mesaj, ortam ve dinleyici. İletişimi güçleştiren unsurlardan biri olan arka plan
gürültü, mesajı anlamayı zayıflatır. Günümüzde odyolojik olarak normal kabul
edilen insanların gürültülü ortamlardaki konuşmaları anlama zorluğu ile ilgili
şikayetleri gün geçtikçe artmaktadır. İşitmenin değerlendirilmesi sadece
işitme eşikleri ile ilgili bilgiye ulaşmak değil; işitmenin nihai hedefi olan
konuşmayı anlama becerisinin de değerlendirilmesini gerektirir. Bu nedenle,
odyolojik değerlendirmede işitme eşiği ve konuşmayı anlayabilme becerisi
arasındaki ilişkiyi analiz etmek gereklidir. Değerlendirme aşamasında
hastanın işitme güçlüğünü ölçmek için, odyolog sadece işitme kaybını
tanımlamayı sağlayan değil, aynı zamanda günlük yaşam içindeki doğal
ortamda karşılaşılan gürültülü ortamlara benzer şartlar altında konuşmayı da
içeren, işitsel uyarıcıyı anlamayı da analiz etmeye olanak sağlayan bir takım
testler kullanmalıdır. Son yıllarda bu durum ile ilgili büyük bir ilgi olmasına
rağmen, özellikle gürültülü ortamlardaki konuşma anlaşılabilirliliği ile ilgili
sorunları algılama ve çözmeye yönelik yaklaşımlar onlarca yıl önce
başlamıştır. II. Dünya Savaşı süresince, savaştan işitme problemiyle dönen
askerler için kurulan işitme rehabilitasyon programlarıyla bu amaca yönelik ilk
testler oluşturulmuştur. 1956’da bazı araştırmacılar, uyaran olarak saf ses
tonları kullanan testlerin en temel sorunlarından birinin, bireyin sosyal
işitmesini ölçmediği gerçeğini rapor etmişlerdir. Bunun üzerine, konuşma
uyaranı içeren testlerin kullanımına olan ihtiyaç vurgulanmıştır.
Konuşmayı anlama becerisini değerlendiren testler farklı
ülkelerde, rutin olarak kullanılmak üzere klinik amaçla geliştirilmekte ve
uygulanmaktadırlar. Her ülkenin dil yapısına bağlı olarak farklı testler
1
uygulanmaktadır.
Kullanılan
testlerin
bazılarında
uyaran
olarak
tek
bazılarında üç heceli kelimeler kullanılmaktadır. Bu uyaranlar gürültüsüz
ortamda ya da uygun sinyal/gürültü oranlarında uygulanmaktadır. Uyaran
olarak tek ya da üç heceli kelimeler dışında cümle bütünlüğünün
anlaşılmasına yönelik cümle testleri de kullanılmaktadır. Konuşmayı anlama
becerisinin değerlendirilmesinde cümle testleri kullanmak önemli bir tercihtir,
çünkü günlük yaşama yakın olan durumları değerlendirme kolaylığı sağlar1.
Yaşlılarda iletişimi zorlaştıran en temel faktör işitme kaybıdır. Yaşlanmaya
bağlı olarak gerçekleşen işitme kaybı presbiakuzi olarak adlandırılır. En sık
karşılaşılan işitme kayıplarından biri olan presbiakuzi hem sensör hem de
nöral bölgenin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Sensörinöral tip işitme
kaybı
olanların
temel
problemleri
konuşulanları
duydukları
halde
anlayamamalarıdır. Bu problem özellikle gürültülü ortamlarda önemli
boyutlara ulaşmaktadır. Presbiakuzinin karakteristik özelliklerinden biri
konuşmayı ayırdetmedeki azalmadır2. Sensörinöral işitme kaybı olanların
konuşmayı anlamadaki zorlukları üzerine yapılan araştırmalarda normal
işitenler gibi anlayabilmeleri için daha yüksek sinyal gürültü oranına (SGO)
ihtiyaç duydukları belirtilmiştir3. Çalışmamızın amacı, kliniğimize son 6 ay
içinde işitme kaybı şikayeti ile başvuran, 40 yaş üzeri, sensörinöral tip işitme
kaybı olan, presbiakuzi tanısı almış, işitme cihazı kullanmamış hastaların
Türkçe HINT (T-HINT) ile gürültüde konuşmayı anlama becerilerinin
araştırılmasıdır.
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Yaşlılık
Gelişmiş ülkelerde kronolojik olarak 65 yaş ve üzeri “yaşlı”
olarak kabul edilmektedir. Yaşlılık tanımı gelişmekte olan ve geri kalmış
ülkelerde değişmektedir. Yaşam süresi uzun olan ülkelerde yaşlılık olarak
kabul edilen yaş sınırı yüksek iken, yaşam süresi kısa olan ülkelerde bu yaş
sınırı düşüktür. Yaşam süresi dışında, yaşanılan ülkenin yaşlılık ile ilgili
kültürel tanımlaması ve toplumsal bakışı, yaşlılığın tanımlanmasında önemli
bir ölçüt olarak kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Örgütü kesin bir
rakamsal ölçütü olmamasına karşın 60 yaş üzerini yaşlı nüfus olarak kabul
etmektedir. Yaşlılık üzerine değişik tanımlamalar yapılmasına rağmen kimin
yaşlı olduğuna dair genel bir kabul bulunmamaktadır. Yaşlı bireyin takvim
yaşı eşiği belirlenirken genel görüş biyolojik yaş özelliği ile takvim yaşı
özelliklerinin
örtüşmesi
yönündedir
fakat
bu
çoğu
zaman
geçerli
olamamaktadır4,5.
Yaşlanma, kişinin kendi kontrolü dışında gerçekleşen ve kendi
dinamiği olan biyolojik bir süreçtir. Gelişmiş ülkelerde kronolojik zaman
yaşlılığın tanımlanmasında temeli oluşturur. Gelişmiş ülkelerin çoğunda
emeklilik yaşı 60 ya da 65 olarak kabul edilir ve bu yaş yaşlılığın
başlangıcıdır.
Bireyin
fiziksel
gerilikten
dolayı
üzerine
düşen
rolü
gerçekleştirememesi gibi durumlar yaşlanmanın tanımını daha belirgin
kılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise yaşlılık bireyin aktif katılımlarının
artık mümkün olmadığı noktayı tanımlamaktadır6.
3
Yaşlanma, zamana bağlı olarak, kişinin değişen çevreye uyum
sağlama yetisi ve organizmanın iç ve dış etkenler arasında denge sağlama
potansiyelinin
azalması;
ölüm
olasılığının
yükselmesi
olarak
7
tanımlanmaktadır .
Yaşlanma,
toplumsal gelişimin
doğal
sonucudur.
Doğum
kontrolünde görülen etkili yoğun artış, ölüm oranlarında görülen düşüş
yaşlanmanın sebepleri arasındadır8.
Yaşlılık, önüne geçilmesi mümkün olmayan, biyolojik, kronolojik
ve sosyal yönleri ile sorunları olan bir süreçtir. Yaşlılık, fizyolojik bir olay
olarak ele alınıp, fiziksel ve ruhsal güçlerin, bir daha yerine gelmeyecek
şekilde kaybedilmesi, organizmanın iç ve dış etmenler arasında denge kurma
potansiyelinin azalması, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi şeklinde
de tanımlanabilir9.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); yaşlılığı bağımsız konumdan
bağımlı konuma geçiş dönemi olarak kabul etmektedir10.
Yaşlılık; kronolojik, biyolojik, fizyolojik (fonksiyonel), psikolojik ve
sosyal olmak üzere farklı şekillerde tanımlanabilir.
Kronolojik yaşlılık, geçen zamana göre bir yıllık birimler esas
alınarak yapılan yaşlılık tanımını belirtir11. DSÖ’ye göre yaşlılığın kronolojik
sınıflaması şöyledir:
4
 49-59 yaş arası orta yaş,
 60-74 yaş arası yaşlılık,
 75-89 yaş arası ihtiyarlık,
 90 yaş ve üzeri ileri ihtiyarlık12.
Biyolojik yaşlılık, yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı
ve fonksiyonlarında meydana gelen değişikliklerdir11.
Fizyolojik
(fonksiyonel)
yaşlılık,
yapısal
ve
fonksiyonel
değişimleri içermektedir. Bu değişimler arasında hareket kapasitesinin
düşmesi, hafıza kayıpları, vücut postürünün değişmesi, derinin elastikiyetini
kaybetmesi, kırışıklıkların oluşması bulunmaktadır13.
Psikolojik yaşlılık, kişilerin duygularında, algılamalarında ve
davranışlarında oluşan değişimlerdir. Anılarda yaşama, geçmişe özlem,
geçmişe takılı kalma, geçmişten kopamama, geleceğe güvensizlikten
kaynaklanan korku, kaygı, üzüntü vb. yaşlılıkta yoğun olarak karşılaşılan
durumlardır14,15.
Sosyal yaşlılık, kültürel duruma ve sosyal özelliklere göre
toplumdan topluma değişen yaşlılık tanımıdır.
Ekonomik yaş-yaşlılık, emekli olmakla başlayan evredir. Emekli
olma yaşı, ülkelerin sosyal yapılanmalarına göre değişmektedir.
Toplumsal yaş-yaşlılık, bireylerin toplum içindeki yaşamında,
çalışma ve sosyal iletişiminde güç ve yeteneğinin azalarak kaybolmasıdır15.
5
2.2. Yaşlılığın Demografik Özellikleri
Ülkemizde yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının 20.
yüzyılın sonuna kadar % 5’in altında yer aldığı görülmektedir. 2011 genel
nüfus sayımı sonuçlarına göre, 65 ve üzeri yaşa sahip nüfus, toplam nüfusun
% 7.3’ünü (5.490.715 kişi) oluşturmaktadır. Yaşlı nüfusun % 45.3’ü
erkeklerden, % 54.7’si ise kadınlardan oluşmaktadır (şekil 1). Buna göre
Türkiye yaklaşık 5 milyon yaşlı ile bazı ülkelerin toplam nüfusundan daha
fazla yaşlı nüfusa sahiptir16,17.
Şekil 1: Türkiye nüfus piramidi.
(http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736)
6
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nüfusu ile ilgili en belirgin
demografik özellik, nüfusun yaşlanmasıdır. 65 yaş ve üzeri nüfus toplam
nüfusun %13’ünü oluşturur ve 1997 sayımına göre 34 milyon kişidir. Yaşlı
nüfus içinde en hızlı artış ise ileri ihtiyar grubundadır. Toplam nüfus içindeki
oranı % 10’dur, yani ABD’ de her sekiz kişiden biri yaşlıdır18,19.
2.3. Yaşlılığın Organizmaya Etkileri
Yaşlanma, organizmadaki pek çok sistemi etkileyen bir süreçtir.
Yaşlılığın fizyolojik sistemlere olan etkileri:
2.3.1. Kardiyovasküler Sistem
Yaşla beraber kalp kası atrofiye uğrar ve her bir kasılmada
pompalanan kan miktarı da azalır. Maksimal oksijen tüketimi ve maksimal
kardiyovasküler fonksiyon indeksi 25 yaşından sonra her on yılda % 5-15 ve
maksimal kalp atımı her on yılda bir 6-10 atım/dakika düşer. Yaşlanmayla
beraber kardiyak fonksiyonda yani kalp debisinde, kalp atım hacminde, kalp
atım sayısında ve maksimal oksijen tüketiminde düşüşlerin yanında, kalp
kapakları da sertleşip endokard kalınlaşır20.
2.3.2 Solunum Sistemi
Yaşlanmayla akciğer dokularının elastikiyetini kaybetmesi,
göğüs duvarının sertleşmesi ve solunum kaslarında kuvvet azalması oksijen
taşınmasıyla ilişkili solunum fonksiyonlarında azalmalara neden olur. Göğüs
kafesinin elastikiyetindeki azalma nedeniyle, toraks hareketleri zorlaşır,
solunum sisteminde verim düşüklüğü ortaya çıkar ve toraks solunumu yerini
7
karın solunumu alır. Ayrıca rezidüel akciğer hacmi artarken vital kapasite de
azalmaktadır20.
2.3.3. İskelet Sistemi
Yaşlanmayla beraber kemik kitlesinde azalmalar ve stresin
artması kırılmaların oluşmasına neden olabilir. 30-35 yaşlarından sonra
kadınlarda ve 50-55 yaşlarından sonra erkeklerde % 0.75-1 oranında kemik
yoğunluğu
kayıpları
oluşur.
Eklemde
elastikiyet
kaybı,
kıkırdaklarda
bozulmalar oluşur. Yaşlılar, gerek duruşta gerekse yürüyüşte denge sorunu
yaşarlar. Bunun nedenleri arasında duyusal inputun azalması, kas gücünde
azalma, postüral cevapların iletiminde uzama ve vestibüler reflekslerin
yavaşlaması sayılmaktadır. Yaşlanmayla birlikte iskelet sisteminde osteoartrit,
romatoid artrit gibi hastalıklar da görülür20.
2.3.4. Kas Sistemi
Kasların kütlesi ve kuvveti yaşla beraber azalır. Yaşlanmayla
kas lifleri sinir uyarımına, daha yavaş cevap vermekte ve daha az etkili kas
refleksi oluşmaktadır. 30 yaşından sonra kişilerde kassal kuvvet her on yılda
bir % 10-15 oranında düşmeye başlar ve 50 yaşından sonra bu olay hızlanır.
Kas kütlesinin kaybı yaşamı tehdit etmemesine rağmen, günlük aktiviteleri
yapmayı zorlaştırır ve fiziksel aktivite düzeyini düşürür20.
2.3.5. Sinir Sistemi
Yaşlandıkça yerine konulması mümkün olmayan nöron kayıpları
oluşması nedeniyle hareketler yavaşlar, reaksiyon zamanı uzar. Reaksiyon
8
ve hareket zamanlarındaki düşüş, kişilerin bazı günlük aktivitelerini yapmada
olumsuz etkilere neden olur. Serebellum yaşlanmayla yaklaşık % 25’lik bir
hücre kaybına uğrar20.
2.3.6. Duyusal Fonksiyonlar
Beyin yapısında glukoz kullanımında kayıplar, yaşlanmayla
duyusal kavrayışta düşüşlere neden olur. Yakın nesnelere odaklanma
güçlüğü 40’lı yaşlarda, ince detayları ayırt edebilme 70’li yaşlarda düşmeye
başlar. Gözler daha gri görünür ve katarakt gelişebilir. Yaşlanmayla yüksek
frekanslı sesleri işitmek güçleşir. Tat ve koklama duyularındaki az bir kayıp
iştahı ve beslenmeyi etkiler20.
2.3.7. Metabolik Değişiklikler
Yaşlanmayla birlikte, kan glukozunun düzenlenmesinde insülinin
etkinliği azalır. Bu da tip 2 diabete neden olur. Fiziksel aktivitedeki azalma ve
yağ dokusundaki artış, özellikle de abdominal bölgenin yağlanması insülin
direnci gelişmesinde rol oynar20.
2.3.8. İmmün Sistem Değişiklikleri
İmmün
sistem
fonksiyonları
yaşlanmayla
genel
olarak
baskılanır. Bu değişiklikler enfeksiyon riskinde artışa yol açar. Düzenli fiziksel
aktivite, immün sistem fonksiyonlarındaki baskılanmayı azaltabilmektedir20.
9
2.4. Yaşın Merkezi Sinir Sistemi Üzerindeki Etkileri
Yaş, merkezi sinir sistemini ve bununla birlikte merkezi işitme
sistemini de etkiler. Nöronal yaşlanmaya bağlı bozulmalar, nöronların kaybı,
ebatlarındaki değişmeler, hücre ve çekirdek sayısındaki azalma, dendritlerin
azalması ve yok olması ile karakterizedir. İşitsel korteksteki en fazla hücre
kaybı temporal gyrus’tadır. Diğer kortikal bölgelerde görülmemekle beraber
artan yaş ile beraber süperior temporal gyrus’un kalınlığında azalmalar
görülür. Merkezi işitme sinir sistemindeki değişiklikler her bireyde aynı seyirde
gitmemektedir. Yaşlılıkta en çok karşılaşılan sağlık problemleri artrit,
hipertansiyon ve işitme kaybıdır. ABD’de yaşları 70-79 arasındaki bireylerin %
70’inde, 80-89 arasındaki bireylerin % 90’ında, 90 yaş üzerinde ise neredeyse
% 100 oranında işitme kaybı mevcuttur18.
2.5. Yaşa Bağlı Anatomik Ve Fizyolojik Özelliklerin İşitme
Davranışı Üzerine Etkileri
İşitsel sistemde yaşa bağlı gelişen değişiklikler saf ses ve
konuşma uyaranını duymada problem yaratır. Yaş ile birlikte işitme, tüm
frekans eşiklerinde düşme eğilimindedir ve bu düşme daha çok 1000 Hertz
(Hz) bölgesinden sonraki yüksek frekans bölgesinde gerçekleşir. Bu kayıp
simetrik, bilateral, sensörinöral kaynaklı ve daha çok kokleadaki bozukluklarla
ilgilidir. Erkeklerde, yüksek frekans bölgesindeki ses hassasiyeti kadınlardan
daha fazla görülmekte iken, kadınlarda ise alçak frekans bölgesinde
erkeklerden daha fazla görülmektedir. Yaşa bağlı işitsel dejenerasyon ile
görülen
işitme
kaybını etkileyen
başka değişkenlerde mevcuttur.
İş
yaşamında aşırı yüksek sese maruz kalma, işyeri gürültüsü, genetik faktörler,
sekizinci sinir tümörleri, böbrek hastalığı gibi metabolik rahatsızlıklar, damar
10
hastalalıkları, infeksiyonlar, ototoksik ilaçlar, salisilat vb. kalp damar
rahatsızlıklarına bağlı gerçekleşen işitme kaybı, orta kulak ve iç kulak ile ilgili
rahatsızlıklar, depresyon, bilişsel hastalıklar, bu değişkenlere örnek olarak
gösterilebilirler18.
2.6. İşitme Sisteminin Yaşlanması
Şekil 2: Kulak anatomisi
(http://duyuyorum.orgfree.com/html/nasilduyariz.html)’dan alınmıştır.
Yaşla birlikte işitme sistemini oluşturan herbir bileşende değişiklikler başlar.
11
2.6.1. Dış kulakta görülen değişiklikler
1. Dış kulakta yaşla beraber görülen en belirgin değişiklik dış kulağın
sertliğini ve elastikiyetini kaybetmesidir.
2. Dış kulak yolunda cildin yağ üretme fonksiyonunda azalma olur, serümen
doku özelliğini yitirmeye başlar. Sonuç olarak dış kulak yolu kurumaya
başlar, kulak kepçesi eğilmeye başlar ve dikliğini muhafaza edemez,
kulak kiri daha sert ve yoğun olur.
3. Dış kulağın kemik kısmı daha hassas olmaya başlar, üzerindeki deri iyice
inceldiğinden kulak kiri ile ilgili müdahalelerde küçük yaralanmalar olabilir.
Yaşlı bireylerin kulak izi alınırken bu tip problemler ile karşılaşılabilinir.
4. Dış kulak yolundaki cilt dokunun incelmesi ile acı hassasiyeti artar ve sert
cisimlere karşı (özellikle kulak içi işitme cihazlarına) tolerans seviyesinde
azalma görülür.
5. Yaş ile birlikte dış kulak yolundaki kıllarda sertleşme ve kalınlaşma
görülür, kulak kiri ile birleştiğinde çok dirençli bir yapı oluştururlar. Cihaz
kullanan yaşlılarda dış kulak yolundaki bu kıllar kulak zarına iletilen ses
titreşimlerinin hissedilmesinde artışa sebep olabilir. Yaşlı bireylerde
serümen ve kulak kılı ile ilgili bu değişiklikler ile ilgili şikayetler %34
oranındadır18.
2.6.2. Orta kulak ile ilgili değişiklikler
1. Kulak zarı daha serttir, daha incedir ve damar yapısında azalmalar olur.
2. Kemikçiklerde incelmeler ve kireçlenmeler görülür, çekiçin örs, örsün
üzengi ekleminde kireçlenmeler görülür.
3. Orta kulak kaslarının liflerinde ve kemikçiklerin bağ dokularında
körelmeler ve bozulmalar görülür.
12
4. Eustachian kanalının kıkırdak dokusunun olduğu kısımda kemikleşme ve
kireçlenmeler görülebilir.
Ses iletim mekanizmasında değişiklikler olmasına karşın bu
değişiklikler saf ses eşiklerinde ve immitans ölçümlerinde görülür bir
değişikliğe yol açmazlar18.
Şekil 3: Koklea iç kesiti
(http://www.biyolojisitesi.net/tum%20uniteler/denetleme_ve_duzenleme/ic_kulak)’dan alınmıştır.
2.6.3. İç kulak ile ilgili görülen değişiklikler
Presbiakuziye yol açan en belirgin sebep yaşa bağlı iç kulakta
meydana gelen değişikliklerdir21. İç kulak yaşlanmanın getirdiği değişikliklere
karşı savunmasızdır. Sensör, nöral, vasküler, destek yapılar, sinaptik yapı ve
mekanik bileşenler yaşlanmaya karşı çok hassastırlar. Bunlar içerisinde korti
13
organı yaşla birlikte gelen değişiklikler ile ilgili en hassas yapıya sahip
olanıdır, saçlı hücrelerin kaybı en büyük değişikliklerdendir. Saçlı hücrelerdeki
kaybın en çok görüldüğü nokta ise kokleanın bazal kısmındadır. Daha da
fazlası bu kayıp dış tüylü hücrelerin en dış kısımda kalan sırayı daha fazla
etkiler. İç tüylü hücrelerde de bozulmalarla karşılaşılır. Kokleanın bazal
kısmındaki dış tüylü hücrelerin azalması ve ölmesi yaşa bağlı işitme
kayıplarının sorumlusudur. Otte ve ark. (1978), Suzuka ve Schuknecht (1988)
ganglion hücrelerinin kaybı ile yaş arasında bir ilişki bulmuşlardır. Yapılan
nöro histopatalojik çalışmalar yaşa bağlı olarak gerçekleşen ganglion
hücrelerinin kaybının en çok kokleanın bazal kısmı ve yakınında olduğunu
göstermiştir. Yaşlanma ile birlikte koklear sinir liflerinin sayısındada azalmalar
gerçekleşir. Crowe ve ark. (1934) yaptıkları çalışmada koklear sinir liflerinin
kaybının en yoğun olarak kokleanın bazal kısmının ilk 10 mm’lik kısmında
olduğunu göstermişlerdir. Suzuka ve Schuknecht (1988) yaptıkları çalışmada
ganglion hücrelerin sayısındaki azalma ile saf ses eşikleri arasındaki ilişkiyi
eksik bulmuşlardır. Pauler ve ark. (1986) konuşmayı algılama ve spiral
ganglion hücrelerinin sayısı ile yakın ilişki bulmuşlardır18,19.
2.7. Presbiakuzi
İnsanın etkili iletişim kurmasına zarar veren işitme kaybı,
insanların yaşamını derinden etkileyen duyusal bozukluklardan biridir.
Konuşmaları anlamada zorluk, sözel iletişimde zayıflık, bilgi almada
karışıklılık, kişinin düşüncelerini oluşturmasında ve açıklamasında kısıtlılık
daha da ötesi, sosyal izolasyon vardır22.
İşitme
sonradan
kaybı
kısmen
edinilmiş hastalıklarla,
veya
tamamen
ototoksik
ilaçların
yitirilmiş,
doğumla,
kullanımıyla
veya
14
yaşlanmayla ilişkili olabilen bir bozukluktur. Bu durum her yaştan insanı
etkileyebilir. Yaşlı bireylerde presbiakuzi adı verilen yaşlılığa bağlı doğal
işitme kaybı görülebilir. Yaşam kalitesinin artması, sağlık koşullarındaki
gelişmeler ve kronik bulaşıcı hastalıkların kontrolü insanların daha uzun
yaşamalarına olanak vermektedir. Buna rağmen yaşlanmanın sinir sistemi
üzerindeki etkileri değişmemiştir. Sinir sistemindeki yaşa bağlı değişiklerle
ortaya çıkan sorunlardan biri de işitme kaybıdır.
Yaşlılığa bağlı işitme kaybı olarak tanımlanan presbiakuzi 19. yy
sonlarında
fark
edilmiştir.
İlk
önce
yüksek
frekanslarda
etkilenme
başladığından hep sensörinöral problem olarak düşünülen presbiakuzi
ortalama insan ömrünün uzaması ile birlikte karşılaşılan en bilindik sağlık
sorunlarındandır23. Kronolojik yaşın ilerlemesi ile birlikte 20 ile 20.000 Hz
sese hassasiyeti olan insan kulağında yüksek frekanslarda başlayan bir
azalma meydana gelir. Sinsi sinsi ilerleyen bu yüksek frekans işitme kaybı
zamanla konuşma algısı için gerekli olan 250-4000 Hz bölgesine kadar
ulaşır24.
Presbiakuzi insan kulağının doğal yaşlanmasıdır, diğer bir
deyişle
kokleanın
bazal
bölgesini
etkileyen,
yaş
ilerledikçe
yüksek
frekanslardaki duyu algılamasını azaltan, koklea dejenerasyonuyla ilgili bir
işitme
bozukluğudur.
Sensörinöral
işitme
kaybı
olarak
tanımlanan
presbiakuzi, hafiften çok ileri dereceye kadar olabilen, yüksek frekans
bölgesini etkilediği gibi, düşük frekans bölgesini de etkileyebilen, sıklıkla ses
tanıma güçlüğüyle takip edilen, aşamalı ve ilerleyen bir yapıya sahip, yüksek
frekans (3-8KHz) bölgesinde artış gösteren, simetrik, bilateral sensörinöral
işitme kaybı olarak tanımlanır22.
15
Presbiakuzisi olan hastaların işitme kaybı genellikle yüksek
frekans bölgesinde artış göstermektedir, örneğin presbiakuzili bir hasta
telefon sesini veya kuş sesini duymakta güçlük çekebilir. Gürültüde
konuşmayı anlamada problemler yaşar fakat aynı kişi düşük frekanslardaki
sesleri daha rahat duyabilir. Presbiakuzi genellikle bilateral ve simetrik olarak
görülmekle beraber iki kulağı da aynı oranda etkilemektedir. Presbiakuzi
yavaş yavaş ve kademeli olarak ilerlediğinden presbiakuzisi olan kişi işitme
kaybı olduğunu bilemeyebilir25.
Yaşlılarda presbiakuzi ile ilgili bulunan başlıca semptomlar;
sohbetlere ya da telefon konuşmalarına katılamama, kelimeleri anlayamama,
bir sesin kaynağının yerini belirleyememe, alarmları, telefonu, kapı zilini,
yaklaşan araçları duymada güçlükler yaşama, tv ve radyo sesini yükseltme
gibi durumlar sayılabilinir22. Gelişmiş ülkelerde her 1000 doğumdan 2-4 tanesi
işitme kayıplı olarak dünyaya gelmektedir. Bu oran gelişmekte olan ülkelerde
ve geri kalmış ülkelerde daha da artmaktadır. Ayrıca, işitme kaybı doğum
oranı,
orta
doğu
ülkelerinde
özellikle
İsrail’de,
Avrupa
ülkeleri
ile
karşılaştırıldığında daha yüksek bir oran görülmektedir26. Kayıp doğuştan
kaynaklanabileceği gibi doğum anı ve sonrasında da oluşabilir27. Konjenital
işitme kaybı diğer yenidoğan sağlık problemleri ile karşılaştırıldığında en sık
karşılaşılan
sorundur
ve
yenidoğan
taramalarında
diğer
sağlık
28
problemlerinden iki kat daha fazla görülmektedir . Yaşa bağlı görülen sağlık
problemleri içinde presbiakuzi hipertansiyon ve artrit ardından üçüncü sırada
gelmektedir ve yaşla beraber sıklığı artmaktadır. 65 yaş üzeri nüfusun % 3035’inde, 75 yaş üzeri nüfusun % 40-50’sinde yaşa bağlı işitme kaybı
görülmektedir25.
16
Schuknecht’e göre presbiakuzi sınıflaması (1974):

Sensör presbiakuzi

Nöral presbiakuzi

Strial presbiakuzi

Koklear-kondaktif presbiakuzi

Mikst presbiakuzi
2.7.1. Sensör presbiakuzi
Sensör
presbiakuziyi
histolojik
ve
klinik
olarak
akustik
travmadan ayırmak oldukça güçtür. Koklea tüylü hücreleri ve bunlarla ilgili
hücrelerin etkilenmesinden kaynaklanır. Bu etkilenme daha çok kokleanın
bazal kısmındadır. Tüylü hücrelerin ölmesi ileri yaş ile birlikte temporal
kemikte meydana gelen temel değişikliklerdendir. Bu değişiklikler kobay
deneyleri ile de açıklanmıştır. Temporal bölgede meydana gelen temel
patalojik değişiklikler arasında Rosenthal kanalında yer alan spiral ganglion
hücrelerinde çökme de yer alır, bu sebepten presbiakuzi
sensörinöral
kaynaklı işitme kaybı olarak düşünülür. Yüksek frekans işitme kaybına sahip
olan bireylerin temporal kemikleri incelenmiş ve kokleanın bazal bölgesindeki
dış tüylü hücrelerde kayıp gözlenmiştir. Aynı kayıp yaşlı kobay hayvanlarda
da gözlenmiştir18, 19, 21, 29.
2.7.2. Nöral presbiakuzi
Kokleadaki
aferent
nöronların
ölmesinden
kaynaklanır.
Konuşmayı ayırdetme skorları işitme eşikleri ile uyumsuzdur, kayıp az
olmasına rağmen ayırdetme skorları düşük çıkar. Yaş ile birlikte iç kulakta
17
meydana gelen temel patalojik değişiklik nöral presbiakuziye bağlı nöral
kayıptır. Nöral presbiakuzi her yaşta gerçekleşebilir, fakat işitme kaybı nöral
birimlerin sayıca akustik girdileri yeterince taşıyamayıp işlemleyememeleri ile
gerçekleşir. Schuknecht ve Gacek (1993) nöral presbiakuzili bireylerin işitme
eşiklerinde değişkenlikler olduğunu ve bu değişikliklerin % 90’lık bir nöral
kayıp olmadıkça gerçekleşmediğini rapor etmişlerdir. Bu nöral kaybın ise
kokleanın tüm kısmını etkilediğini söylemişlerdir. Perifer sistemdeki nöral
kayıp ventral ve dorsal koklear çekirdeklerdeki nöral kayıp ile gerçekleşir18, 19,
21, 29
.
2.7.3. Strial presbiakuzi
Kokleanın lateral duvarında ve stria vaskülaris bölgesindeki
atrofiden kaynaklanır. Kokleanın apikal ve orta kıvrım bölgesinde strial
hücrelerde
kayıplar
görülür.
Bu
tip
presbiakuzide
odyogram
düz
görünümlüdür ve konuşma ayırdetme skorları iyidir. Kayıp daha çok hafif ve
orta düzeydedir18, 19, 21, 29.
2.7.4. Koklear-Kondaktif Presbiakuzi
Diğer tip prespiakuziler histolojik olarak dışlandığında görülen ve
yüksek frekanslara doğru kaybın artması ile karakterize olan presbiakuzi
tipidir. Odyogramı yüksek frekanslara doğru artan bir eğri şeklindedir ve
konuşmayı ayırdetme skorları iyidir. Histolojik olarak nöral kayıpla, tüylü
hücrelerin
hafif
kaybıyla,
stria
vaskularisin
dejenarasyonu
ile
ilişkilendirilebilinir18, 19, 21, 29.
18
2.7.5. Mikst Presbiakuzi
Yukarıda tanımlanmış dört tip presbiakuziden iki veya daha
fazla presbiakuzi tiplerinin birlikte görülmesi ile karakterizedir. Strial ve sensör
presbiakuzinin bir arada bulunmasıyla yüksek frekanslarda ani bir düşüş ve
sonrasında düzleşen bir odyogram konfigürasyonu izlenirken, sensör ve
koklear-kondaktif presbiakuzi birlikteliğinde yüksek frekanslarda ani düşüş
gösteren saf ses odyogram gözlenir18, 19, 21, 29.
2.8. Yaşlılarda Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi
Sensörinöral işitme kayıpları içersinde presbiakuzi konuşmayı
anlama üzerinde negatif etkisi ile birinci sırada yer almaktadır30. Yaşlı bireyin
odyolojik eşiklerini tanımlayabilmek için objektif ve subjektif testlere ihtiyaç
vardır. Duyma ve anlamanın fonksiyonel eşiklerini test ederken doğru sonuç
elde edebilmek için, hastaya verilen direktifleri idrak ve yerine getirme gibi
bazı faktörler incelenmelidir. Konuşmanın anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol
edebilmek için hastaya verilen direktiflerin kesinliğine dikkat edilmelidir çünkü
dilsel anlamlar hafiften şiddetliye değişiklik gösterebilen işitme kaybı
derecesiyle direkt olarak ilişkilidir22.
Yaşlılarda konuşmayı anlama, arka plan gürültüde, hızlı
konuşulduğunda, yankılı ortamlarda, çok sayıda konuşmacı varlığında, mesaj
karışık olduğunda veya aktarılan bilgi eksikliğinde, normal koşullardakine
göre daha zordur31. Yaş sadece periferal işitme hassasiyetinde değil, 8.sinir,
beyinsapı yolları ve işitsel korteksteki hücre dejenerasyonu ve kognitif
becerilerin düşmesi ile konuşmayı anlama problemleri ortaya çıkarır32.
Konuşma algısı ağırlıklı olarak periferal sistem dışında geliştiğinden
19
presbikuzisi olan bireylerde yaş etkilerinin değerlendirilmesi uyarana ve
dinleme ortamındaki akustik parametrelere göre değişiklikler gösterir33.
Yaşlılarda konuşmayı anlama becerileri ile ilgili birtakım
hipotezler bulunmaktadır;
 Periferal hipotez,
 Santral işitsel hipotez,
 Bilişsel hipotez.
Periferal hipotezde işitsel periferde; santral işitsel hipotezde
beyinsapı yollarında ve işitsel kortekste; bilişsel hipotezde ise kortekste
problemler vardır30,18.
2.8.1. Periferal Hipotez
Konuşmayı anlama güçlüğünün altında yatan temel sebebin,
sesin dış kulaktan iç kulak ve VIII. sinire aktarılması sırasındaki ses
kodlamasındaki
bireysel
farklılıklar
olduğu
savunulmuştur.
Periferal
komponent, yüksek frekanslarda fark edilebilir frekansa özgü sensivite
kaybını göstermektedir. Periferal hipotezin iki versiyonu vardır. Birincisi kişinin
işittiği ses seviyesinin altında kalan, bu yüzden konuşmayı anlama problemi
meydana getiren basit değişimleri oluşturur. İkincisi işitme kaybı dışında yaşa
bağlı koklear yapıların değişmesi ve bozulması ile fiziksel
sürecin
yıpranmasıdır18. Normal işiten genç bireylere gürültü verilerek presbiakuzi
simülasyonu yapılmış ve presbiakuzisi olan bireyler ile aynı reaksiyonu
gösterdikleri belirtilmiştir33.
20
2.8.2 Santral İşitsel Hipotez
Yaşa bağlı olarak santral işitsel sistemde, beyin sapının işitsel
yollarında, ya da işitsel korteksteki değişikliklerden kaynaklanır. Santral işitsel
sistemde konuşma sinyali azalarak santral işitsel işlemleme bozukluğuna
(SİİB) neden olur. SİİB beyinsapı veya santral bölgede nöral aktarım, bilgi
işlemleme ve depolama problemlerine sebep olur30. SİİB’li birinin konuşma
skorları SİİB’si olmayan yaşlı bireylerin konuşmayı anlama skorlarına göre
daha düşüktür34,18. İşitsel işlemlemedeki yaşa bağlı değişiklikler daha çok
karmaşık
akustik
ortam
35
özelliklerine
bağlı
olarak
konuşma
hızında
“
değişikliklere sebep olur . Gap dedection” daha çok yüksek frekans ses
enerjisinin duyulabilirliğine bağlı olduğu için ve periferal işitme kaybı olan
bireyler bu konuda sıkıntı çektiklerinden temporal işlemlemenin hızı gap
dedection test gibi testlerle ölçülebilir36,37.
Saf ses frekans ayrımı, ton ve hecelerin ayrımı ile ilgili temporal
isteklerin ayrımı ve sesin şiddetinin ayrımı gibi konularda yaşa bağlı
değişkenler ile ilgili “gap dedection” testleri yapılmış ve bunların yaşlılıkta
değişikliğe uğradığı belirtilmiştir33. Presbiakuzili hayvan modellerinde periferal
sebepli santral işlemleme bozuklukları tespit edilmiştir38. Bu bozukluklar
özellikle inferior kollikulus ve işitsel korteks bölgesinde plastisite ve tonotopik
organizasyon ile ilgili bozukluklardır39.
2.8.3 Bilişsel Hipotez
Konuşmayı anlama probleminin bilişsel beceri ve performansın
bulunduğu
daha
yüksek
işitsel
yollardaki
problemden
kaynaklandığı
savunulmuştur. Kortikal fonksiyon, bilgi işlemleme, depolama ve geri bildirim
21
gibi işlev gören bölgelerden oluşur. Problem bu bölgelerin birinde veya daha
fazlasında meydana gelen eksikliklerden kaynaklanır. Bilişsel eksiklik sadece
işitme ile ilgili kısımları içermese de bilişsel performanstaki en belirgin
değişiklik
mental
ve
algı
sürecindeki
hızın
azalması
ile
konuşma
anlaşılırlığının etkilenmesidir18.
2.9. Konuşma Odyometrisi
Konuşma
testleri
20.yy’den
önce
informal
olarak
uygulanmaktaydı. Kelime veya cümle hastaya fısıldayarak ya da normal
konuşma seviyesinde söylenilir, hastanın tekrar etmesi istenilirdi. Konuşma
testlerini ilk olarak Bryant (1904) gündeme getirmiş ve konuşma testlerinin
yapılması gerektiğini savunmuştur. Fletcher ve Steinberg (1929), French ve
ark. (1930) ve diğer Bell Telefon Laboratuar çalışanları konuşma testi yapmak
üzere çalışmışlardır. Bu çalışmalarda, konuşma odyometrisi üzerine çalışmak
saf ses üzerine çalışmaktan daha zor bulunmuştur, çünkü bu testler
psikolojik, dilsel ve akustik faktörlerden etkilenmektedirler18.
Konuşma odyometrisi, odyolojik değerlendirmenin en önemli ve
en temel araçlarından biridir. Konuşma odyometrisi bir kişinin konuşma
sinyallerini ne kadar iyi duyabildiğinin bir ölçüsüdür40. Temel odyometrik
incelemede, hastanın hava ve kemik yolu saf ses eşiklerine ek olarak
konuşulan sesleri anlama yeteneği de ölçülür. Bu amaçla iki farklı test
kullanılır. İlk test konuşmayı anlama eşiği (KAE) olarak adlandırılır. Hastanın
konuşma seslerini doğru anlayabilmesi ve testi yapana sözel olarak tekrar
edebilmesi için kelimelerin hangi şiddette söylenmesi gerektiği ölçülür34,41.
KAE bireyin söylenilen sözcükleri % 50 oranında doğru olarak tekrar
edebildiği en düşük şiddet seviyesidir. KAE ile saf ses ortalaması (SSO)
22
arasında yakın bir ilişki beklenilmektedir. Bu ilişki ±7 dB’dir. Bunun için özel
hazırlanmış üç heceli kelime listeleri kullanılır. Kelimeler, testi yapan kişi
tarafından söylenen ya da ticari olarak hazırlanmış ses kayıtlarında yer alan
“öğretmen, dondurma, makarna” gibi üç heceli kelimelerdir (Ek 1). Kelimeler,
eşik değerinin altındaki bir şiddette söylenmeye başlanır ve ses şiddeti 5’er
dB’lik aralıklarla giderek arttırılarak hastaların kelimeleri % 50 doğru olarak
tekrar edebildiği ilk ses şiddet değeri KAE olarak kaydedilir. Normal işiten
bireylerin KAE değeri saf ses eşiği seviyesine yakındır34,41.
Konuşmayı ayırdetme yüzdesinde (KAY) söylenilen kelimeler
hastanın günlük iletişimdeki konuşmaları anlayabilme yetisini ölçmek
amacıyla yapıldığından kelimeler hastanın KAE’sinden 30-40 dB daha yüksek
bir ses seviyesinde dinletilir. Fonetik dengeli olan bu kelimeler 25 veya 50 tek
heceli kelimeden oluşur (Ek 2). Hastanın doğru söylediği kelime saptanır ve
yüzdelik skoru hesaplanır. Bu listelerdeki fonemlerin dağılımı bir dildeki tüm
değişik fonemlerin günlük konuşma dilinde kullanılma sıklığına benzer
orandadır. Kelimeler, testi yapan tarafından sözel olarak söylenerek ya da
daha önceden kaydedilmiş bir CD vb. dinletilerek sunulur. 500 ile 4000 Hz
arasındaki hava yolu saf ses eşikleri normal olan bireyler her iki testte de
zorlanmaz. Sensörinöral tip işitme kaybı olan hastalar kaybın derecesine göre
skor alırlar. İletim tip kaybı olanlar hava yolu ile düşük skor alırken kemik yolu
ile testte başarılı olurlar. Hastanın SSO’su ile KAY’I beklenenden uyumsuz
ise bu durum işitme sisteminin üst seviyelerindeki bir patalojinin habercisi
olabilir34,40,41.
Konuşma
testleri
klinik
anlamda
birçok
amaca
hizmet
etmektedirler. Birçok dilde, çok çeşitli konuşma odyometrisi materyalleri
bulunmakta ve bu materyaller klinik ortamlarda çok yaygın olarak
23
kullanılmaktadırlar. Yapılan çalışmalar göz önüne alındığında temel olarak
konuşma testleri;

İşitme eşiği tespitinde,

Saf ses işitme testlerinin sağlamasının yapılmasında,

Eşik üstü anlaşılabilirliğin değerlendirilmesinde,

Periferal ve santral işitme bozukluklarının tanısının konulmasında,

İşitme kaybı olanların iletişim becerilerinin değerlendirilmesinde,

İşitme cihazı rehabilitasyonu ve işitme eğitiminde,
kullanılmaktadırlar18.
2.9.1 Konuşma Odyometrisini Etkileyen Faktörler:
Her konuşmacının sesinin ses kalitesi, şiddeti, hızı, telaffuzu
farklıdır. Bu farklar anatomik ve psikolojik unsurlardan kaynaklanır. Bu
farklılıklar konuşmayı anlama üzerine etkilidir. Konuşma odyometrisinde
kullanılan kelimeler veya cümleler, yapısal, bilinirlik bakımından birbirlerine
yakın olmalıdırlar. Kelimelerin anlamlı veya anlamsız olması az veya çok
bilinir olması skoru etkiler. Anlamlı anlamsıza, bilinen bilinmeyene göre
avantajlı skor alınmasını sağlar. Konuşma testinin yapılacağı şiddet seviyesi
test sonucunu etkiler. Uyaranın şiddet seviyesi artırıldığında puan da artar.
Test ortamı yeterince sessiz olmalıdır ve American National Standarts
Institute (ANSI) standartları gözetilmelidir. Odanın ısısı, hava sirkülasyonu,
ışık düzeyi yeterli olmalıdır.
İletilmek istenilen mesaj aynı olmasına karşın her dinleyicide
farklı etkiler yaratır ve kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kayıtlı konuşma
testlerinden
elde
edilen
skorlar
kayıtlı
olmayanlara
göre
yüksek
24
bulunmuşlardır. Konuşma testlerinde birçok araştırmacı cinsiyet ayrımının
skora yansımadığını savunurken bazıları da kadın ve erkek sesindeki frekans
bandı ve formant farklılığının özellikle yüksek frekansta işitme kaybı olan
hastalarda erkek sesi lehine fark yarattığını ileri sürmektedirler. Konuşma
testlerinde taşıyıcı sözcük kullanılıp kullanılmayacağı da ayrı bir fikir ayrılığını
oluşturmaktadır. Fletcher ve Steinberg (1929) taşıyıcı cümlenin (şimdi
söyleyeceğiniz kelime) söylenmesi gerektiğini savunurken, Martin ve ark.
(1962) ise taşıyıcı cümlenin skor üzerine bir etkisi olmadığını savunmuşlardır.
Konuşma testinin yapılacağı şiddet seviyesi test sonucunu etkilemektedir.
Konuşmayı anlama eşiğinden başlanarak uyaran şiddet seviyesi artırıldığında
puan da artmaktadır. Konuşmayı ayırdetme testlerinde genel kabul
konuşmayı alma eşiğinin 30-40 dB üzeri olarak klinik kullanımda yaygın bir
şekilde kullanılmaktadır. Eğer KAY yapılacaksa bu fonetik dağılımlı 50 kelime
ile yapılmalıdır çünkü KAY testlerinde fonetik dağılım 25 kelimelik test ile
sağlanamaz ve güvenilirliği etkilenir. Kulaklık ile yapılan konuşma testlerinde
interaural atenuasyon 45-50 dB’dir. Insert kulaklık kullanıldığında ise
kulaklığın türüne ve yerleşme şekline göre 55-80 dB aralığındadır. Ayrıca
kullanılan gürültü şekli de maskelemeyi etkilemektedir18.
2.10. Gürültü
Gürültü, genel olarak istenmeyen ses olarak ya da insanları
rahatsız eden ses kombinasyonu olarak tarif edilmektedir42,43.
Gürültü, istenmeyen ya da etkilenene bir anlam ifade etmeyen
sesler olarak nitelendirilir. Bir kişinin müzik olarak algıladığı ses diğer bir kişi
tarafından gürültü olarak tanımlanabilinir44.
25
Gürültü açık bir şekilde insan psikokojisine zarar vermektedir.
Gürültünün insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerindeki etkileri daha tam olarak
bilinememekle beraber yapılan çalışmalar gürültünün oksidatif stres oranını
artırdığını, damarlarda değişikliklere sebep olduğunu ve mekanik travmaya
sebep olabileceğini belirtmektedirler. Aşırı gürültüye maruz kalmak, fizyolojik
strese bağlı olarak psikolojik zararlara, olumsuz sosyal sonuçlara, uyku
bozukluklarına ve ekonomi üzerine zararlı etkilere neden olabilir42,43.
Gürültü işitmenin yanı sıra kardiyovasküler, nöroendokrin ve
fizyolojik etkilere sebep olmaktadır. Gürültünün kan basıncı ve miyokardiyal
etkileri üzerine yapılmış çok sayıda yayın mevcuttur. Van Kempen ve
ark.(2002) 1970 ve 1999 yılları arasını kapsayan 43 epidemiyolojik vakayı
incelemiş ve bu çalışma neticesinde
gürültü ile kan basıncı, kalp
rahatsızlıkları arasında bir korelasyon olduğunu göstermişlerdir. Trafik
gürültüsü ve işyeri gürültüsünün hipertansiyon üzerinde doğrudan etkili
olduğunu göstermişlerdir45.
2.11. Gürültüde Konuşmayı Anlama
İşitme kaybı olan kişilerin genel şikayeti, gürültülü ortamlarda ve
birden çok kişinin konuştuğu durumlarda konuşmayı anlamadır. Kişi normal
işiten birey olsa dahi bu durumlarda problemle karşılaşır46. İşitme cihazı
kullananların % 95’inin konuşma algısı ile ilgili en büyük istekleri gürültüde
konuşmayı
anlamadır.
İşitme
cihazı
kullananların
sadece
%
29’u
cihazlarından gürültülü ortamlarda memnun olduklarını belirtmişlerdir47.
Gürültülü ortamlarda konuşmayı anlama yeteneği etkili iletişimin en önemli
becerilerinden biridir. Bununla beraber, gürültüde duymak işitme engelli
bireyler ve işitme cihazı kullanıcıları için önemli bir sorunu teşkil eder48.
26
Arka plan gürültünün
olduğu
konuşmalarda konuşmanın
algılanması zorlaşır ve iletişimi güçleştirir49. 60 yaşındaki bireylerin %
16’sının, 70 yaşındaki bireylerin % 32’sinin, 80 yaşındakilerin ise % 64’ünün
konuşmayı anlama becerilerinde sorunlar vardır50. Dirks ve ark. (1982) işitme
kayıplı bireylerin gürültü varlığında 30 dB’ye varan SGO’ya ihtiyaçları
olduğunu belirtmişlerdir51. Carhart ve Tillman (1970) sensörinöral tip işitme
kaybı olan yaşlı bireylerin gürültüde konuşmayı anlayabilmeleri için mevcut
kayıplarına
göre
+14
dB’ye
varan
SGO’ya
ihtiyaç
duyduklarını
belirtmişlerdir49. Plomp (1977) normal işiten dinleyicilerle karşılaştırıldığında
hafiften ileri dereceye bilateral sensorinöral tip işitme kaybı olan bireylerin
konuşmayı anlayabilmeleri için sinyalin gürültüden ortalama olarak fazladan 5
ila 10 dB’ye ihtiyaçları olduğunu göstermiştir52. Bununla beraber, gürültüde
konuşmayı anlama problemi tek problem değildir. Yer belirleme ve mesafe
algısı gibi beceriler de bireyin işitme becerilerinin kapsamlı değerlendirilmesi
esnasında hesaplanmalıdır53.
2.11.1. Gürültüde Konuşmayı Anlamanın Değerlendirilmesi
:Çoğu klinik konuşmayı anlama testlerini sessiz koşullarda
yapar. Konuşma materyali olarak da tek heceli kelimeler kullanılır54. Tek
heceli ve üç heceli konuşma testlerinin kullanımı test zamanını azaltır ve test
yönetimini kolaylaştırır. Bu sebepten sessiz ortamda yapılan konuşma testleri
klinik olarak çok fazla rağbet görür. Fakat kelime testleri içinde bulunan sınırlı
sayıdaki kelimeler algıyı etkiler55. Ayrıca, konuşmayı anlama ve ayırdetmede
kullanılan kelimelerin güvenilirliğinin azlığı,
materyalin genel anlamda eşit
zorluk dağılımının olmaması bu teste duyulan güveni sınırlandırır56. Buna
karşılık, cümleler günlük iletişim gerçeklerine daha yakındırlar, çünkü karşılıklı
konuşma ile ilgili doğal yoğunluk dalgalanmalarını, tonlamaları, içeriksel
27
ipuçlarını ve temporal bileşenleri içerir. Ayrıca, cümleler kelimelerden ve tek
hecelilerden uzun olduklarından, işitme cihazlarında bulunan dinamik sinyal
işleme mekanizmasını, örneğin sıkıştırma (compression), gibi özelliklerini
daha çabuk harakete geçirirler ve cihaz kullanan kişilerin testlerinde daha
yüksek doğruluk sağlarlar55.
Saf ses odyogram ve kelime testleri işitmenin tanılanması
açısından çok büyük öneme sahiptirler fakat bu ölçümlerden hiçbiri bireyin
gerçek yaşamda gürültüde konuşmayı anlaması ile ilgili becerilerini
yansıtmaz57. Daha güvenilir ve hassas bir çözüm konuşmayı anlama eşiğinin
cümlelerle ölçümüdür. Cümle ile konuşmayı anlama eşiği (KAEc), bir
dinleyicinin sessizlikte ya da gürültüde sunulan cümlelerin % 50’sini doğru bir
şekilde tekrar edebildiği eşik seviyesi olarak tanımlanabilir55. Sonrasında
yapılacak testlerde tek heceli, üç heceli ya da cümleleri içeren materyaller
kullanılabilinir. Cümle materyali kullanıldığı zaman, genellikle KAY’ın yerine
cümleler ile bir KAEc ölçülür. Yüzdelik değer yerine KAEc’nin ölçülmesinin bir
diğer avantajı test yönetiminin kolaylığı ve güvenilirliğidir çünkü doğru olarak
tekrar edilen kelimeleri hesaplamaya duyulan ihtiyacı etkili bir biçimde
bertaraf eder58.
Konuşmayı anlama testleri içinde gürültüde tek heceli kelime
anlama % 35, sessiz ortamda kelimeyi anlama ve ayırdetme testleri % 95
kullanma oranı ile olarak en yaygın kullanılan konuşma testleridir. İşitme
cihazı üreticilerinden sadece % 6’sı cihazlı konuşma testini yapabilmek için
cümle uzunluğunda materyaller kullanmıştır54,58. Carhart ve Tillman (1970)
standart
odyoloji
test
bataryasına
gürültüde
performansının ilave edilmesini önermişlerdir49.
konuşmayı
anlama
Carhart ve Tillman’ın bu
önerisine yıllar sonra konuşma algısı üzerine çalışan diğer bilimadamları
28
tarafından
destek
gelmiştir59.
Bu
becerilerin
uygun
bir
şekilde
değerlendirilmesi için uygun testleri geliştirmenin kritik bir önemi vardır. İşitme
eşiğinin ölçülmesine dayanan geleneksel işitme değerlendirmesi işitme
kaybının miktarının belirlenmesinde kullanılan en yaygın yöntem olmaya
devam etmektedir. Ancak, bu yöntem gürültüde konuşma anlaşılabilirliğini ya
da işitme kaybı olan bireylerce karşılaşılan diğer güçlüklerin kesin bir şekilde
ölçülmesine izin vermez53,60.
Gürültüde konuşma anlaşılabilirliği ile ilgili testlerin sayısı çok
azdır. Maalesef birçok dilde güvenilir ve etkili araçlar ve gürültülü dinleme
koşullarında
cümle
uzunluğundaki
konuşma
anlaşılabilirliğinin
değerlendirilmesi için materyaller yoktur. Bu testlerin sayısının az olmasının
sebebi her dilde üretilmemesinden kaynaklanabilir. Buna rağmen özellikle
işitme cihazı ile gürültüde konuşma anlaşılabilirliğinin değerlendirilmesinde
cümle materyali kullanmak için artan bir çalışma vardır54,58. Bu testlerin
arasında belirli konuşma ve/veya gürültü seviyelerinde anlaşılabilirliğin
yüzdelik değerlerinin
belirlendiği “Connected Speech Test”61 ve “Speech
Perception In Noise Test” (SPIN) vardır62,63. Bu testlerde taban ve tavan
etkilerinin;
yüzdelik
değerlerin
analitik
ve
diagnostik
değerlerini
sınırlandırması ve yüzdelik değerlerle ifadesi bu testlerde karşılaşılan doğal
bir problemdir. Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen bu testlerdeki ölçülen
değerlerin anlamlılığı, yüzdelik değerlerin alt ve üst sınırları (% 0 ve % 100)
tarafından sınırlandırılmaktadır55,64.
KAEc’nin ölçülmesi adaptif
yöntem ile belirlenir. Bu yöntem
konuşma algısının değerlendirilmesinde büyük ölçüde güvenilirdir65. Cümle
listesindeki birinci cümlenin seviyesi, bireyin tahmin edilen cümleyi anlama
seviyesinin bir seviye altında verilir. Daha sonra cümlenin seviyesi test
29
yapılan kişi tarafından doğru olarak tekrar edilene kadar belirlenmiş
basamaklarda kademeli olarak artırılır. Kalan cümleler için seviye önceki
cümleye verilen cevabın doğruluğuna bağlıdır. Yanlış bir cevabı takiben
artırılır ve doğru bir cevaptan sonra azaltılır. Adaptif yöntem ile KAEc
ölçülürken birtakım gereksinimlerin göz önünde bulundurulması gerekir. Farklı
listelerin eşit güçlükte olmalarının yanı sıra her bir listede yer alan kelimelerin
eşit anlaşılabilirlikte olmaları gerekir55,66. Adaptif metot uzunca bir süredir
Flamence cümleler ile KAEc tekniğini geliştiren Plomp ve Mimpen (1979)
tarafından savunulmaktadır67. Plomp ve Mimpen (1979) tarafından geliştirilen
cümleler; İsveççe68 ve İngiliz İngilizcesini66,69 içeren diğer birçok dildeki
KAEc’nin ölçümü için konuşma materyalleri ve protokollerinin gelişmelerinin
temellerini kurmuştur58. SPIN cümleleride62 Amerikan İngilizcesi’ndeki cümleyi
anlama eşiklerini ölçmek için ayrıca kullanılmaktadır70. Fakat bu testte; her bir
cümledeki yalnız bir kelimenin doğru tekrarlanması üzerine temellendirilen
puanlama,
cümle
içerisindeki
diğer
kelimeler
değerlendirmeye
katılmadığından, klinik olarak testin güvenilirliğini ve etkinliğini azaltabilir.
Mevcut bu testlerdeki Amerikan İngilizcesi materyalindeki eksiklikler (örneğin;
sınırlı sayıdaki listeler ve tek kelime puanlaması) Nilsson ve ark. (1994)55 ve
Plomp ve arkadaşlarının67 daha önceki çalışmalarında bulunan, bir tek
kelimenin yerine cümlenin doğru tekrarlanması üzerine temellendirilmiş
puanlamayı içeren, gürültüde konuşmayı anlama testi “Hearing in Noise
Test”ini (HINT) geliştirmelerine neden olmuştur58.
HINT’te kullanılan cümleler; daha önceden İngiliz çocuklarında
kullanmak için dizayn edilmiş çok sayıda kısa cümlelerden oluşan, eşit
uzunluk, homojenlik, bütünlük, fonetik dağılım, anlaşılırlık, bakımından eşit
zorluk
derecesine
sahip
Bamford-Kowal-Bench
(BKB)71
cümlelerinin
Amerikan İngilizcesine uyarlanmasıyla üretilmiştir. İngiliz İngilizcesine has
30
özellikler göz ardı edilmiştir. HINT, fonksiyonel işitmeyi adaptif yöntem
kullanarak, kulaklıklar ile veya serbest sahada, sessiz ortamda ve üç farklı
konumda maskelenmiş gürültü (gürültü önde, sağda ve solda) var iken
KAEc’yi ölçer.
1. Sessiz (HINTquite- HS)
: Konusma 0°.
2. Gürültü Önde (noise front- GÖN)
: Konuşma ve gürültü 0°.
3. Gürültü Sağda (noise right- GSAĞ)
: Konuşma 0° gürültü 90°.
4. Gürültü Solda (noise left – GSOL)
: Konuşma 0° gürültü 270°.
Şekil 4: Serbest alan HINT
HINT Pro kullanma kılavuzundan alınmıştır.
HINT’te kullanılan gürültü 65 dB(A) şiddetinde konuşma
spektrumunu içerir ve 12-20 cümle listesi (yetişkin versiyonu) ya da 13-10
cümle listesi (çocuk versiyonu) içerir. Testte ilk başlangıç seviyesini
31
belirlemek için cümleler 4 dB’lik artış ya da azalımlarla verilir. Geri kalan
cümlelerde ise 2 dB’lik basamaklar kullanılır. KAEc her bir listede verilen
cümlelerin cevap seviyelerinin ortalama değerleri alınarak hesaplanır. 10
cümlelik listede, 5-11 arasındaki cümlelere ya da 20 cümlelik listedeki 5-21
arasında
kalan
cümlelere
verilen
cevapların
ortalama
değerlerinin
hesaplanmasıyla ölçülür. 10 cümlelik listedeki hayali 11.cümle 10.cümlenin
cevabının tekrarıdır, 20 cümlelik listedeki hayali 21.cümle ise 20.cümlenin
cevabının tekrarıdır ve puanın hesaplamasında kullanılır58.HINT eşikleri TDH39 ve insert earphone ile ölçülebileceği gibi iki hoparlör vasıtasıyla serbest
sahada da ölçülebilir57. Serbest alanda elde edilen HINT eşikleri ile kulaklık ile
elde edilen HINT eşikleri, test yapılan ortamın akustik değişkenleri tarafından
etkilenmedikleri sürece karşılaştırılabilirler72,73.
HINT 14 dilde yapılabilmektedir. Standart cümle ile yapılan test
16 yaş ve üzeri için uygundur. HINT çocuk versiyonu, 6 yaş ve üzeri çocuklar
için, uyumlu cümleler ile bu yaş grubuna uyumlu hale getirilerek yeni bir test
bataryası
oluşturulmuştur57.
Kulaklık
ile
yapılan
HINT’te
cümleler
işlemlenirken baş ilişkili transfer fonksiyonları devreye girer. Serbest alanda
yapılırken ise test edilen durumun özelliğine göre iki hoparlöre ihtiyaç duyulur
ve yapılan teste göre 90º veya 270º açıyla yerleştirilir. Hoparlör test yapılan
kişinin baş yüksekliğinde ve aralarında 1 m mesafe olacak şekilde
ayarlanmalıdır. Her bir konumda yapılan HINT testi için İngiliz normları
oluşturulmuştur ve tahmin edilebileceği gibi ses ve gürültü kaynağı mekansal
olarak
birbirinden
ayrıldığında
konuşmanın
daha
anlaşılabilir
olduğu
gözlenmiştir. Normal işiten bireylerde gürültü ve konuşma önden geldiğinde
elde edilen sonuçlar, gürültünün konuşma ile 90º ayrıldığı durumlarla
karşılaştırıldığında 6-10 dB SGO’luk bir kazanç gelişimi gözlenmiştir. Bu
sonuç bize gürültüde binaural işitmenin önemini açıklamaktadır74,75. Genel
32
olarak HINT işitme kaybının gürültüde konuşmayı anlama üzerindeki etkisini
ölçer. HINT’in amacı kişinin KAEc’sini belirleyerek binaural directional
işitmenin avantajını sessiz, gürültü önde/sağda/solda olarak belirtmektedir.
İlave olarak HINT odyogramda mevcut olmayan eşik üstü işitmeyi ölçer55,76.
HINT klinik olarak birçok alanda değerlendirmeler yapmamıza
olanak verir;
1. Farklı
işitme
cihazlarının
performanslarının
hesaplanması
ve
karşılaştırılmasına77,
2. Çok yönlü ve yönlü (directional-omnidirectional) mikrofonların farklı işitme
cihazlarında ve dinleme koşullarındaki performansının hesaplanması ve
karşılaştırılmasına77,78,79,
3. Çok yönlü mikrofon özelliklerinin ticari olarak saptanmasında hakemlik
yapmaya80,
4. Adaptif,
yönlü
mikrofonlu
işitme
cihazının
performansının
hesaplanmasına81,
5. İşitme cihazlarına uyum sağlama durumunun araştırılmasına82,
6. Çeşitli koklear implantların sinyal işleme stratejilerinin hesaplanması ve
karşılatırılmasına83,84,
7.
Koklear implant kullananların ve normal işiten bireylerin konuşmayı
anlama becerilerinin hesaplanması ve karşılaştırılmasına85,
8. İşitmenin kritik olduğu işler için gereken fonksiyonel işitme kabiliyetlerinin
hesaplanmasına86,
9. Bimodal işitmenin değerlendirilmesine87
olanak verir.
33
10. Gürültülü sınıf ortamında eğitim alan çocuklara, anadilinin dışında bir
dilde eğitim alan çocuklara, orta kulak infeksiyonu olan çocuklara,
gürültülü ortamda eğitimlerine devam eden çocukların işitme cihazı ve
koklear implant ile değerlendirilmesi, gibi başlıklarda çocuklara HINT
yapılabilir. Bu sınıflandırmalara giren çocuklara HINT yapılmalıdır çünkü
elde edilen sonuçlara göre mevcut eğitim ortamlarını düzenlemek
gerekebilir88.
11. İşitme testinin normal sınırlarda olduğu durumlarda dahi düşük HINT
skorlarına sahip bireyler bulunmaktadır. HINT gürültülü ortamlarda
uygulandığı için gerçek yaşam koşullarına daha uygundur ve bunu farklı
konumlarda test eder57.
Gürültüde konuşmayı anlama testlerinden elde edilen bilgiler
uygun tedavinin planlanması için kullanılabilir. Elde edilen sonuçlar bireyin
mevcut durumuna açıklık getirerek gerçekçi beklentiler içinde olunmasına
yardımcı olur. İşitme kayıplı bir birey için ihtiyaç duydukları cihazı seçme
konusunda yardımcı olabilir89. HINT kendi içinde dört alt testten oluşur ve her
bir oturum yaklaşık 2-3 dakika arası zaman alır. Testin tamamı yaklaşık 10
dakika sürmektedir. Üç dilde çocuklar içinde uygun hale getirilen HINT testi
bu dillerde 6 yaş ve üzeri çocuklara hitap edebilmektedir. Birinci sınıf dil
seviyesinde olan test 6 yaş üzeri tüm hastalara uygulanabilir. Diğer tüm
dillerde 16 yaş seviyesi dil yeteneklerine sahip olan tüm hastalara
uygulanabilinir57.
Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen başlıca testler;

Words In Noise test,

Connected SentenceTest,
34

Hearing in Noise Test (HINT),

Quick Speech in Noise Test (QuickSIN),

Bamford-Kowal-Bench Speech-in-Noise Test (BKB-SIN).
Bu testler uygulanırken ve yorumlanırken birtakım güçlüklerle
karşılaşılabilinir. Gürültüde konuşmayı anlama testlerinde sonuç, test
uygulanan kişinin belli bir gürültü seviyesinde kendisine verilen cümleleri %
50 üzerinde doğru olarak söylediği SGO’ya göre hesaplanılarak verilir ve
SGO işitme kaybı olarak belirlenir. Yüzde olarak hesaplanan ve sessiz
ortamlarda yapılan kelime fark etme testlerinden tamamen farklıdır. Gürültüde
konuşmayı anlama testinin, mevcut tanısal testlere eklenmesi ile birlikte test
zamanı uzamaktadır.
Odyolog, gürültüde konuşmayı anlama testinin
sonucunda elde ettiği veriyi nasıl kullanacak, işitme kayıplı hastaya nasıl
yardımcı olacak, uygun rehabilitasyon programı nasıl olacak, sorularının
cevabından haberdar olmayabilir. Son olarak, gürültüde konuşmayı anlama
testleri
sessiz
ortamda
yapılan
konuşmayı
anlama
testleri
ile
karşılaştırıldığında daha az normatif veriye sahiptirler90.
Sözü
geçen
gürültüde
konuşmayı
anlama
testlerinin
birbirlerinden temel farklılıkları bulunmaktadır (konuşmacı, arka plan gürültü
çeşidi, fiziksel değişkenler). Bu değişik uygulamaların cevaplar üzerindeki
etkileri çok net değildir90. BKB-SIN testi hem çocuklara hem de yetişkinlere
hitap etmektedir. Koklear implant aday ve kullanıcıları için geliştirilmiştir91.
Hem HINT hem de BKB-SIN testleri Amerikan İngilizcesi ile semantik,
sentaktik özellikleri dikkate alınarak, kısa, ilkokul birinci sınıf okuma düzeyine
uygun Bamford-Kowal-Bench cümlelerinden seçilerek yapılmıştır. Konuşmacı
farklılıklarına ilave olarak, HINT ve BKB-SIN arasındaki temel farklılıklar, arka
35
plan gürültüsünün çeşidi ve % 50 doğru cevap verilen seviyesin saptanma
şeklidir. HINT % 50 olarak doğru tekrarlanan seviyenin hesaplanmasında
uyarlanmış adaptif metot kullanırken BKB-SIN, WIN ve Quick SIN testleri %
50 olarak doğru tekrar edilen seviyeyi şiddet azaltarak tespit etmektedir. Arka
plan gürültüde ise BKB-SIN çoklu mırıltı gürültüsü kullanırken HINT konuşma
spektrumlu gürültü kullanır. BKB-SIN testine ait yeterli psikometrik veriler
bulunmamaktadır, diğer testlerde bulunmaktadır90.
Gürültüde konuşmayı anlama testlerinden sadece Speech In
Noise Test, Quick SIN, BKB-SIN ve HINT testleri SGO oranlarını
göstermektedirler80.
36
3. GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışma, Gazi Üniversitesi Kulak Burun Boğaz (KBB)
Hastalıkları Anabilim Dalı (AD), Odyoloji Bilim Dalı, Prof. Dr. Necmettin
Akyıldız İşitme, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Tanı, Tedavi ve
Rehabilitasyon Merkezinde yapılmıştır.
Bu çalışma Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü KBB
Hastalıkları AD Odyoloji Yüksek Lisans tezi olarak yapılmıştır. Gazi
Üniversitesi Tıbbi, Cerrahi ve İlaç Araştırmaları Etik Kurulu tarafından
11/05/2011 tarih ve 163 sayılı Kurul Kararı ile (Ek 3) araştırmanın
uygulanmasında sakınca görülmediği bildirilmiş ve ilgili AD ve Bilim Dalı
Başkanlığının bilgisi ve desteği ile yapılmıştır. Çalışmaya dahil edilen bütün
olgulara etik kurul izni alınırken uygulanması istenen “Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi İlaç Dışı Çalışmalar için Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu” (Ek 4)
imzalatılmıştır.
3.1. Olgular
3.1.1. Olguların Seçimi
Bu çalışmadaki hasta grubu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi KBB Hastalıkları Anabilim Dalı’na işitme kaybı şikayeti ile
başvurduktan sonra kliniğimizde bilateral presbiakuzi tanısı almış 40 yaş ve
üzeri 15 erkek ve 15 kadın olgu üzerinde yapılmıştır. Katılımcılar eğitim ve
sosyo-ekonomik düzey farkı gözetilmeksizin araştırmaya dahil edilmişlerdir.
Çalışmaya alınan presbiakuzili olgular araştırmacı tarafından telefonla
aranarak ve randevu verilerek davet edilmiştir. Toplam 45 hastaya yapılacak
37
işlemler anlatılmış bu olgulardan 40 tanesi katılmayı kabul etmiştir ancak bu
40 olgunun 10’unda çalışma kriterlerine uygun olmayan hususlar tespit
edildiği için çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmaya katılan hasta grubuna ait
demografik bilgiler Tablo 1’de gösterilmiştir. Kontrol grubuna dahil olgular
kliniğimize odyolojik kontrol amaçlı gelen, herhangi bir KBB rahatsızlığı
saptanmamış ve tam odyolojik incelemesi mevcut olgulardan oluşan arşivden
seçilmiştir. Bu olgular telefon ile çağrılırarak çalışmaya dahil edilmişlerdir.
Odyolojik testler sırasında anormal bulgular saptanan 5 olgu çalışma dışı
bırakılmıştır. Bu çalısmanın kontrol grubuna 15 erkek, 15 kadın toplam 30
olgu dahil edilmistir. Çalışmaya katılan kontrol grubuna ait demografik bilgiler
Tablo 1’de gösterilmiştir.
3.1.2. Araştırma Grubunun Seçim Kriterleri
1. Kulak muayenesi normal olan,
2. 40 yaş ve üzeri,
3. Odyolojik incelemede; SSO’ları (500, 1000, 2000Hz ) 16 dB HL ve üzeri
olan78 (Tablo 2) bilateral, simetrik, yüksek frekanslara doğru artış
gösteren odyograma sahip, KAY % 60 ve üzeri olan,
4. İmmitansmetrik incelemede normal orta kulak basıncı ve normal
timpanograma sahip olan,
5. Gönüllülük esasına göre yazılı izni alınan,
6. Genel sağlık durumu testlere uyumunu bozacak kadar düşük veya
görünür bir diğer uzuv ya da organ anomalisi olmayan,
7. Otolojik-nörootolojik cerrahi müdahale gerektiren bir hastalığı olmayan,
8. Zihinsel bir engeli olmayan,
9. Santral sinir sistemi hastalığı tanısı konulmayan,
10. Anadili Türkçe olan,
38
11. Test sırasında aktif orta kulak problemi olmayan,
bireyler bu grubu oluşturdu.
3.1.3. Kontrol Grubunun Seçim Kriterleri
1. Gönüllülük esasına göre yazılı izni alınan,
2. 40 yaş üzeri,
3. Genel sağlık durumu testlere uyumunu bozacak kadar düşük veya
görünür bir diğer uzuv ya da organ anomalisi olmayan,
4. Deney grubu ile aynı yaş ve cinsiyet özelliği taşıyan,
5. Kliniğimizde yapılan testler neticesinde saf ses ortalaması 16 dB HL’den
daha iyi olan,18 düz odyograma sahip (Tablo 2),
6. Otolojik-nörootolojik cerrahi müdahale gerektiren bir hastalığı olmayan
7. Zihinsel bir engeli olmayan,
8. İmmitansmetrik incelemede normal orta kulak basıncı ve normal
timpanograma sahip olan,
9. Anadili Türkçe olan,
10. Test sırasında aktif orta kulak problemi olmayan,
bireyler bu grubu oluşturdu.
39
Tablo 1: Çalışmaya katılan olguların genel yaş(yıl) dağılımı.
ERKEK
KADIN
TOPLAM
59.20±9.8
59.93±5.8
59.57±7.9
En küçük:
En büyük:
KONTROL
46
75
65.47±6.9
En küçük:
En büyük:
HASTA
En küçük:
En büyük:
52
73
63.53±11.26
53
76
En küçük:
En büyük:
En küçük:
En büyük:
46
75
64.50±9.2
43
86
En küçük:
En büyük:
43
86
Tablo 2: İşitme kaybı derecelerinin sınıflandırması Katz (2002)18.
İşitme Seviyesi
Sınıflama
-10 dB-15 dB
Normal İşitme
16 dB-25 dB
Çok hafif derecede işitme kaybı
26 dB-40 dB
Hafif derecede işitme kaybı
41 dB-55 dB
Orta derecede işitme kaybı
56 dB-70 dB
Orta ileri derecede işitme kaybı
71 dB-90 dB
İleri derecede işitme kaybı
>90 dB
Çok ileri derecede işitme kaybı
IV. Çalışma Dışında Bırakılan Grup
Yazılı izin alınamayan, teste koopere olamayan, gürültüye bağlı
işitme kaybı olan denekler araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır fakat
işitme ve konuşma test sonuçları rapor edilip kendilerine verilmiştir. Bütün
40
katılımcılara araştırmanın amacı ve sürecini ayrıntılı olarak anlatan araştırma
onay formunu imzalamışlardır.
3.2 Çalışma Planı
Çalışma Araçları:
Araştırmaya başlamadan önce çalışmada kullanılan odyometre
ve impedansmetre kalibre ettirilmiş olup ilgili kalibrasyon belgeleri ektedir (Ek
5, Ek 6) Müteakiben cihazların biyolojik kalibrasyon ile güvenilirlikleri
araştırmacı tarafından teyit edilmiştir. HINT yazılımı, kalibrasyonunu otomatik
olarak yaptığından ayrıca bir kalibrasyona ihtiyaç bulunmamaktadır.
Odyolojik testler Interacoustic AC–40 klinik odyometreleri
kullanılarak, IAC (Industrial Acoustic Company) standartlarındaki sessiz
odalarda araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir. Hava yolu işitme eşikleri
250-8000 Hz aralığında TDH–39 kulaklık kullanılarak; kemik yolu işitme
eşikleri 500-4000 Hz aralığında, ‘Radio Ear B 71’ vibrator kullanılarak
ölçülmüştür (ANSI 1969 standartlarına göre)92. Odyolojik değerlendirmede
kullanılan parametreler şunlardır:
3.2.1. Saf Ses İşitme Eşikleri
Olguların 250-8000 Hz aralığında hava yolu ile 500-4000 Hz
aralığında kemik yolu işitme eşikleri ölçülmüştür. Çalışmamızda SSO için 500,
1000, 2000 Hz eşiklerinin ortalaması alınmıştır. Ayrıca çalışmaya dahil edilen
bütün olguların otolojik muayeneleri normal olup tamamında A tipi
timpanogram
elde
edilmiştir
ve
hiçbir
olguda
hava-kemik
aralığı
41
gözlenmemiştir. Çalışmamızda yer alan hasta ve kontrol grubuna ait ortalama
SSO’lar Tablo 3’te gösterilmiştir.
3.2.2. Konuşmayı Anlama Eşiği (KAE)
Hacettepe
Üniversitesi
Odyoloji
Ünitesi’nde
Türkçe
için
geliştirilen üç heceli kelime listelerinden (Ek 1) 25 kelimelik listenin
araştırmacı tarafından okunması ile elde edilmiştir.
3.2.3. Konuşmayı Ayırdetme Yüzdesi (KAY)
KAE üzerine 40 dB HL ekleyerek elde edilen eşikte KAY
hesaplanmıştır. Bu değer Türkçe için geliştirilmiş ve standardize edilmiş olan
tek heceli fonetik dengeli kelime listesinden93 25 kelimelik listenin araştırmacı
tarafından okunması ile elde edilmiştir. (Ek 2)
3.2.4. İmpedansmetrik Değerlendirme
Otoskopik muayeneleri yapılan olgular ilk olarak timpanometrik
incelemeye alınmıştır. İmpeansmetrik ölçümler Interacoustics AT235 h model
impedansmetresi ile TDH–39 hoparlör kullanılarak yapılmıştır. Her iki kulak
için orta kulak esnekliği ve basınç değerleri tespit edilmiş, 500-4000 Hz
aralığında ipsilateral akustik refleks eşiklerine bakılmıştır. Elde edilen
timpanogramlar tiplerine göre A, B, C ve D olarak sınıflandırılmıştır. A grubu
timpanogramı olan olgular çalışmaya dahil edilmiştir. Akustik refleks
eşiklerine göre bir dışlama yoluna gidilmemiştir.
42
3.2.5. HINT
Her iki grubun gürültüde konuşmayı anlama eşiklerini tespit
etmek amacıyla Türkçe HINT (T-HINT) cümleleri kullanılmıştır (Ek 7). Test,
çalışmaya katılma kriterini sağlayan tüm bireylere, serbest alan koşulu
oluşturmuş bir şekilde kulaklık ile uygulanmıştır. Testi uygulama süresi herbir
test durumu için ortalama 2 dakikadır. Uygulamaya geçmeden önce
katılımcılara bazı açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklama “ Şimdi sana bazı
cümleler dinleteceğim. Lütfen bu cümleleri çok dikkatli dinle ve tekrar et. İlk
başta cümleleri duymakta ve anlamakta zorlanabilirsin. Anlamadığın kelimeler
olursa tahmin edebilirsin. Cümleler yalnızca bir kere tekrar edilecek.
Cümlelerin şiddeti bazen düşecek ve bazen yükselecek. Eğer testin zor
olduğunu düşünürsen sakın moralini bozma çünkü zaten hiç kimse bütün
cümleleri doğru bir biçimde tekrar edemiyor. Eğer soruların olursa lütfen
sormaktan kaçınma.” mesajını içermektedir. Testi uygulamaya HS’de KAEc’yi
tespit etme aşamasından başlanmıştır. HS’de sadece cümle dinletilmiştir.
Cümlenin başlangıç şiddeti her iki grup için de 20 dB olarak ayarlanmıştır.
Sessiz durumda odyogramı ile uyumsuz KAEc elde edilen, teste koopere
olamayan olgular çalışma dışı bırakılmıştır. Geriye kalan tüm olgularda HS’de
KAEc elde edilmiştir. Sessiz durumda KAEc’lerini tespit edebildiğimiz
olgularla, ikinci aşamaya geçirilerek GÖN’de KAEc uygulanmıştır. GÖN’de
kulaklıklardan hem konuşma sinyali hem de konuşma spektrumuna uygun
gürültü sinyali verilmiştir. GSAĞ’de sağ kulağa konuşma ve başı gölgelemeyen
gürültü verilirken sol kulağa konuşma ve başı gölgeleyen gürültü verilmiştir.
GSOL’da sol kulağa konuşma ve başı gölgelemeyen gürültü verilirken, sağ
kulağa konuşma ve başı gölgeleyen gürültü verilmiştir. Gürültünün olduğu
konumda test yapılırken konuşma sinyali gürültüden 2 sn sonra gönderilecek
şekilde gerekli ayar yapılmıştır. Konuşma ve gürültü sinyalinin şiddeti deney
43
ve kontrol grubu için aynı seviyede ayarlanmıştır. Gürültü sinyali 65 dB (A)‘da
sabitlenirken konuşma sinyalinin şiddeti 0 dB SGO’ da başlatılmış ve
katılımcının cümleleri doğru tekrar edip etmemesine göre sistem tarafından
düşürülüp yükseltilerek KAEc tespit edilmiştir. Test yapılan her bireye tekrar
etmesi için her testte 20 cümleden oluşan bir liste cümle verilmiştir ve
cümleler HINT yazılım programı tarafından rastgele sunulmuştur. Toplam 12
adet liste (240 cümle) bulunmaktadır.
44
Şekil 5: Kontrol grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram.
45
Şekil 6: Hasta grubuna ait ortalamaları gösterir odyogram.
46
3.3. Veri Girişi Ve İstatistiksel Analiz
Bu çalışma sırasında toplanan veriler bilgisayarda Excel
programına (Microsoft Excel 2007 for Windows) girilmiştir ve istatistiksel
analiz SPSS 20.0 yazılımı ile analiz edilmiştir. Öncelikle hasta ve kontrol
grupları için elde edilen verilerin, ortalama ve standart sapma değerlerinin
betimleyici istatistikleri ve grafikleri elde edilmiştir. Hasta ve kontrol grupları
kendi içlerinde ölçülen parametrelere göre cinsiyetler arasında anlamlı fark
olup olmadığı bağımsız “student t testi ” yardımıyla test edilmiştir.
Deneklerden elde edilen veriler, hasta ve kontrol grubu ve cinsiyete göre “iki
yönlü varyans analizi-ANOVA” ile karşılaştırılıp grup ve cinsiyete göre
anlamlı farklılık olan parametreler tespit edilmiştir. Ek olarak olgulardan elde
edilen SSO’lara göre hasta ve kontrol grupları için cinsiyet ayrımında
ortalama ve standart sapma değerleri verilmiştir.
47
4. BULGULAR
Tablo 3: Çalışmaya katılanlara ait odyolojik bulguların karşılaştırılması
SAĞ
HAVA
KEMİK
Kontrol
SOL
Hasta
Kontrol
Hasta
500 Hz
8.67±3.70*
20.16±7.13*
10.17±8.35*
20.17±7.13*
1000 Hz
8.17±3.59*
27.33±7.74*
8.17±3.59*
28.17±9.51*
2000 Hz
9.17±4.75*
38.8±7.51*
9.00±4.81*
38.67±7.98*
4000 Hz
12.5±4.69*
48.3±7.91*
12.67±4.69*
48.50±7.21*
SSO
8.70±3.14*
28.87±6.62*
8.63±3.09*
29.23±6.71*
250 Hz
13.8±4.29*
17.0±4.84*
14.0±3.57*
17.0±4.66*
500 Hz
11.5±4.58*
22.2±7.73*
10.67±4.30*
21.83±7.25*
1000 Hz
10.5±4.8*
29.7±7.3*
9.50±4.42*
29.0±7.70*
2000 Hz
11.3±5.07*
40.5±7.70*
11.17±5.36*
41.83±9.60*
4000 Hz
15.7±4.87*
50.8±8.10*
16.33±4.54*
52.0±7.72*
6000 Hz
17.7±3.14*
60.7±11.43*
17.83±3.64*
60±10.83*
8000 Hz
15.2±4.25*
63.0±10.64*
15.67±4.69*
63.67±10.25*
SSO
11.17±3.59*
30.93±6.6*
10.60±3.64*
31.00±6.88*
KAE
13.50±3.51*
30.83±6.83*
13.33±3.56*
31.67±6.99*
KAY
96.00±3.48*
86.93±8.59*
96.67±2.59*
84.67±10.13*
*:Student t testi, p < 0.001
48
4.1. Hasta ve kontrol grubunun kemik yolu SSO’larının
karşılaştırılması
Kontrol grubunun sağ kulak kemik yolu SSO’su 8.70±3.14 dB
HL, hasta grubunun 28.87±6.62dB HL olarak bulunmuştur, aradaki 20.17 dB
HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Kontrol grubunun sol kulak kemik yolu SSO’su 8.63±3.09 dB
HL, hasta grubunun 29.23±6.71 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 20.6 dB
HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Her iki grubun bilateral kemik yolu SSO’ları kendi içlerinde yaş,
cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05).
4.2. Hasta ve kontrol grubunun hava yolu SSO’larının
karşılaştırılması
Kontrol grubunun sağ kulak hava yolu SSO’su 11.17±3.59 dB
HL, hasta grubunun 30.93±6.6 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 19.76 dB
HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Kontrol grubunun sol kulak hava yolu SSO’su 10.60±3.64 dB
HL, hasta grubunun 31.00±6.88 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 20.4 dB
HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Her iki grubun bilateral hava yolu SSO’ları kendi içlerinde yaş,
cinsiyet ve toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05).
49
4.3. Hasta ve kontrol grubunun KAE’lerinin karşılaştırılması
Kontrol grubunun sağ kulak KAE’si 13.50±3.51 dB HL, hasta
grubunun 30.83 ±6.83 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 17.33 dB HL’lik
fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Kontrol grubunun sol kulak kulak KAE’si 13.33±3.56 dB HL,
hasta grubunun 31.67±6.99 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki 18.34 dB
HL’lik fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Her iki grubun bilateral KAE’leri kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve
toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05).
4.4. Hasta ve kontrol grubunun KAY’larının karşılaştırılması
Kontrol grubunun sağ kulak KAY’ı % 96.00±3.48,
hasta
grubunun % 86.93±8.59 dB HL olarak bulunmuştur. Aradaki % 9.07’lik fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Kontrol grubunun sol kulak KAY’ı % 96.67±2.59, hasta
grubunun % 84.67±10.13 olarak bulunmuştur. Aradaki % 12’lik fark
istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 3).
Her iki grubun bilateral KAY’ları kendi içlerinde yaş, cinsiyet ve
toplamda karşılaştırıldıklarında aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı
bulunmamıştır (Student t testi, p>0.05).
50
Tablo 4: Çalışmaya katılanlara ait HINT bulguları.
60 yaş <
E
P<0,05
KONTROL
K
Kontrol n: 10
Hasta n: 8
25.1±2.37
TOPLAM
Kontrol n:19
Hasta n: 13
25.32±2.66
E
K
Kontrol n: 6
Hasta n: 10
29.67±3.26
Kontrol n: 5
Hasta n: 7
25.6±3.5
TOPLAM
TOPLAM
Kontrol n:11
Hasta n: 17
27.82±3.84
E
Kontrol n:15
Hasta n: 15
27.2±3.68*
K
TOPLAM
Kontrol n:15
Hasta n: 15
25.27±2.68*
Kontrol n:30
Hasta n: 30
26.23±3.31*
0.005
0.001
0.003
0.001
0.002
0.003
0.01
0.001
0.009
HASTA
44.40±5.32
46.38±8.71
45.62±7.4
45.80±7.74
45.29±7.74
45.59±7.5
45.33±6.86*
45.87±7.99*
45.60±7.32*
0.005
0.001
0.003
0.001
0.002
0.003
0.001
0.001
0.009
KONTROL
-1.11±1.96
-1.30±0.49
-1.21±1.47
-0.20±0.36
0.40±0.54
0.18±0.40
-0.67±1.58*
-0.73±1.16*
-0.70±1.36*
0.003
0.005
0.00001
0.007
0.003
0.003
0.006
0.004
0.005
HASTA
1.60±1.51
0.75±1.66
1.08±1.60
0.80±1.75
1.86±2.67
1.24±2.16
1.07±1.66*
1.27±2.18*
1.17±1.91*
0.003
0.005
0.00001
0.007
0.003
0.003
0.006
0.004
0.005
KONTROL
-8.11±1.05
-7.60±1.26
-7.84±1.16
-7.00±1.78
-6.40±0.89
-6.73±1.42
-7.67±1.44*
-7.20±1.26*
-7.43±1.35*
0.001
0.003
0.004
0.007
0.009
0.003
0.002
0.005
0.005
HASTA
-4.20±2.16
-3.63±2.56
-3.85±2.34
-2.70±2.83
-2.57±2.69
-2.65±2.69
-3.20±2.65*
-3.13±2.58*
-3.17±2.57*
0.001
0.003
0.004
0.007
0.009
0.003
0.002
0.005
0.005
KONTROL
-8.56±1.23
-8.30±1,33
-8.42±1.26
-7.17±1.16
-7.40±1.14
-7.27±1.10
-8.00±1.36*
-8.00±1.30*
-8.00±1.31*
0.003
0.005
0.007
0.006
0.007
0.003
0.009
0.003
0.006
HASTA
-3.40±1.81
-3.50±2.07
-3.46±1.89
-3.50±2.22
-2.86±3.07
-3.24±2.53
-3.47±2.03*
-3.20±2.51*
-3.33±2.24*
0.003
0.005
0.007
0.006
0.007
0.003
0.009
0.003
0.006
KONTROL
-4.78±1.09
-4.70±1.05
-4.74±1.04
-3.67±1.03
-3.20±0.83
-3.45±0.93
-4.33±1.17*
-4.20±1.20*
-4.27±1.17*
0.006
0.006
0.005
0.004
0.005
0.007
0.006
0.005
0.009
HASTA
-1.40±1.67
-1.63±2.06
-1.54±1.85
-1.30±1.49
-0.57±2.69
-1.00±2.03
-1.33±1.49*
-1.13±2.35*
-1.23±1.94*
0.006
0.006
0.005
0.004
0.005
0.007
0.006
0.005
0.009
HS
GÖN
GSA
Ğ
Kontrol n: 9
Hasta n: 5
25.56±3.08
60 yaş >
GSOL
HB
*: Hasta grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı fark saptanmıştır; iki yönlü varyans analizi, p<0.01 (E: Erkek, K: Kadın)
51
51
4.5.
Hasta
ve
kontrol
grubunun
HINT
skorlarının
karşılaştırılması
Yapılan bu çalısmayla anadili Türkçe olan bireylere T-HINT
uygulanmış ve bu cümleler ile her bir test durumuna göre dB SGO değerleri
belirlenmistir. Her iki grubunun yaş ve cinsiyete ait etkileşimleri iki yönlü
varyans analizi ile ölçülmüştür. Presbiakuzili grupla kontrol grubunun yaşa,
cinsiyete ve gruplara göre KAEc’leri, dB SGO’ları, standart sapmaları Tablo
4’te gösterilmiştir. İki yönlü varyans analizi ANOVA sonucunda hasta ve
kontrol grubunun, HS’de elde ettikleri KAEc’leri, GÖN, GSAĞ, GSOL, ve HB’de
elde
ettikleri
dB
SGO’ları arasında
istatistiksel olarak
anlamlı fark
bulunmuştur (ANOVA, p<0.01).
4.6. HINT’te yaş grubu ve cinsiyet etkisinin karşılaştırılması
Hasta ve kontrol gruplarının kendi içlerinde cinsiyete ve yaşa
göre ait ortalamaları arasında fark olup olmadığı bağımsız gruplarda t testi ile
değerlendirilmiştir. Hasta grubu içinde ve kontrol grubu içinde cinsiyet ve yaş
değişkenleri karşılaştırılmış, istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır
(Student t testi, p>0.05)
4.7. Frekans bölgelerinin HINT üzerine etkisi.
Çalışmamızda her bir frekanstaki işitme seviyesi ile HINT
sonuçları arasındaki ilişki Pearson Korelasyon testi ile değerlendirilmiş ve
anlamlı bulunmuştur (p< 0.001). Tablo 5’de de görüldüğü üzere; yüksek
frekanslara gidildikçe korelasyonun pozitif yönde arttığı gözlemlenmiştir. Tüm
52
HINT skorları incelendiğinde en düşük korelasyon GÖN’de, en yüksek
korelasyon ise HS’de gözlenmiştir (Tablo 5).
Tablo 5: Frekansa özgü HINT korelasyon katsayıları.
HS
GÖN
GSAĞ
GSOL
HB
SAĞ
0.446*
0.20*
0.437*
0.446*
0,389*
SOL
0.439*
0.23*
0.481*
0.474*
0.433*
SAĞ
0.761*
0.463*
0.658*
0.669*
0.614*
SOL
0.767*
0.462*
0.688*
0.687*
0.636*
SAĞ
0.881*
0.479*
0.663*
0.725*
0.644*
SOL
0.882*
0.445*
0.664*
0.729*
0.631*
SAĞ
0.919*
0.532*
0.735*
0.799*
0.708*
SOL
0.899*
0.490*
0.753*
0.794*
0.695*
SAĞ
0.897*
0.563*
0.789*
0.828*
0.761*
SOL
0.908*
0.526*
0.798*
0.831*
0.751*
SAĞ
0.885*
0.625*
0.804*
0.847*
0.798*
SOL
0.863*
0.593*
0.799*
0.840*
0.775*
SAĞ
0.885*
0.619*
0.795*
0.836*
0.790*
SOL
0.871*
0.592*
0.796*
0.825*
0.771*
250 Hz
500 Hz
1000 Hz
2000 HZ
4000 Hz
6000 Hz
8000 Hz
*: p<0.001
53
5. TARTIŞMA
Yaşlılıkta karşılaşılan işitme kaybına eşlik eden birçok olumsuz
unsur bulunmaktadır. Sensörinöral işitme kaybı olan bireyler gürültülü
ortamlarda frekans ayrımında ve konuşma algısında büyük sorunlarla
karşılaşmaktadırlar. Geleneksel saf ses odyometrisi ile, işitsel sistem
fonksiyonları (geniş bant sinyallerle) ve gürültülü ortamlarda konuşmanın
anlaşılabilirliği test edilemez95.
Yaşa bağlı işitme kaybı olan presbiakuzi,
gürültüde konuşmayı anlamayı olumsuz yönde etkilemektedir, fakat bunun
yanında yaş ile görülen bilişsel bozukluklar da gürültüde konuşmayı olumsuz
etkilmektedirler96,97.
Gürültüde konuşmayı anlamayı ölçen testlerden HINT birçok
ülkede yaygın olarak uygulandığından ve pek çok dil seçeneği olduğundan bu
alanda kaynak bulmaya, diller arası çalışma yapmaya olanak sağlamaktadır 8.
Çekiç (2006) tarafından Türkçe’ye uyarlanan T-HINT, yetişkinlere uygulamak
için uygundur ve normları İngilizce HINT ile uyumlu bulunmuştur98. HINT
kulaklıklar ile ya da serbest alanda olmak üzere iki protokol altında
uygulanabilir. Kulaklık ile yapılan HINT test yapılan ortamın akustik
özelliklerinden etkilenmediği için daha güvenilir sonuçlar vermektedir.
Lamothe ve ark. (2002) serbest alanda yaptıkları HINT ile GSOL ve GSAĞ
arasında belirgin farklılık bulmuşlar ve bunun sebebinin test odasının akustik
özellikleri ile ilgili olabileceğini açıklamışlardır73. İşitme cihazı değerlendirmesi
yapılması
gereken
durumlarda
HINT’in
serbest
alanda
yapılması
gerekmektedir58.
Çalışmamızda normal işiten (SSO<16 dB)
46-75 yaş arası,
ortalama yaşı 59,57±7.9 olan 30 kişiden oluşan kontrol grubu ile 30
54
presbiakuzili (SSO>16 dB) 43-86 yaş arası ortalama yaşı 64.50±9.2 olan
toplam 60 bireye kulaklık ile HINT uyguladık. Çalışmamızdan elde ettiğimiz
bulgulara göre, normal işiten yaşlı bireyler ile presbiakuzisi olan bireylerden
elde ettiğimiz cümleyi anlama eşikleri arasında istatistikel olarak anlamlı
farklılıklar bulunmuştur (Tablo 4). Bulduğumuz sonuçlar bize normal işiten
yaşlı bireylerin normal işiten genç bireylerden daha fazla dB SGO’ya ihtiyaç
duyduklarını; presbiakuzili bireylerin de normal işiten yaşlı bireylere göre daha
fazla dB SGO’ya ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Bu sonuca göre gürültüde
konuşmayı anlama becerisinin yaşlanmadan ve yaşlılığa bağlı işitme
kaybından olumsuz yönte etkilendiği görülmüştür.
Çekiç (2006) normal işiten, yaşları 20-50 arasında değişen 96
yetişkine yaptığı T-HINT ile HS’de 23.6±3.9 KAEc, GÖN’de -3.2±1.1 dB SGO,
GSAĞ’da -11,5±1.3 dB SGO, GSOL’da -11,8±1.2 dB SGO, HB’de ise {( GÖN
×2+GSOL+GSAĞ)/4} -7.35 dB SGO sonuç elde etmiştir98. Seyrek (2013) normal
işiten, yaşları 22-40 arasında değişen (ortalama 29.97) 30 bireye yaptığı
T-HINT ile HS’de 18.90±1.91 KAEc, GÖN’de -3.07±0,69 dB SGO, GSAĞ’da
-11.07±0,9 dB SGO,
GSOL’da -11,37±1.03 dB SGO,
HB’de
{( GÖN ×2+
GSOL+ GSAĞ)/4} -7.20±0.76 dB SGO sonuç elde etmiştir99. Bizim kontrol
grubumuzdan elde ettiğimiz bulgular Seyrek (2013) ve Çekiç (2006)’in
bulduğu sonuçlardan belirgin bir şekilde farklılık göstermektedir. HS’de Çekiç
(2006) 3 dB SGO, Seyrek (2013) ise 8 dB SGO bizden daha düşük,
gürültünün var olduğu tüm durumlarda ise Çekiç (2006) ve Seyrek (2013)
bizim çalışmamızdan 3 dB SGO daha iyi sonuçlar elde etmişlerdir.
Vaillancourt ve ark (2005) normal işiten, yaşları 18-45 yaş arasında değişen
36 bireyde HS 18.4±4.1 KAEc, GÖN -3±1.1 dB SGO, GSAĞ -11.5±1.2 dB SGO,
GSOL -11.13±1.4 dB SGO HINT skorları elde etmişlerdir58. Vaillancourt ve
arkadaşlarının (2005)
buldukları sonuçlar ile Seyrek (2013) ve Çekiç’nin
55
(2006) elde ettikleri sonuçlar birbirleriyle uyumludurlar.
Bizim kontrol
grubunda elde ettiğimiz bulguların daha düşük olmasının nedeninin işitme
sistemindeki yaşa bağlı değişiklikler olduğunu düşünmekteyiz.
Hanks ve Johnson (1998) 24 yaşlı bireye serbest alanda GÖN 0°
azimuttan gelerek yaptıkları HINT ile -1.6 dB SGO, Tadros ve ark.(2005) ise
-0.7 dB SGO bulmuşlardır90. Kalikow ve ark. (1977), Dubno ve ark. (1982)
yaptıkları çalışmada normal işiten yaşlıların normal işiten gençlere göre
gürültüde konuşmayı anlamada daha düşük dB SGO sonuçları aldıklarını
göstermişlerdir62,70. Bahsedilen çalışmalarda elde edilen sonuçlar bizimki ile
uyumludur. Frisina ve Frisina (1997) normal işiten gençler ile normal işiten
yaşlıların
gürültüde
konuşmayı
anlama
becerilerini
SPIN
testi
ile
karşılaştırmış, işitme düzeyleri aynı olmalarına rağmen yaşlı grupta anlamlı
düşüş kaydetmiştir. Aradaki farkın yaş ile gerçekleştiğini vurgulamışlardır.
Yaşlılardaki gürültüde konuşmayı anlama becerisinin ilerleyen yaş ile
azalmasının periferik işitme kaybıyla ilgisinin olmadığını, merkezi işitme
sisteminde beyinsapı ya da işitsel korteks düzeyinde gerçekleşen fonksiyon
bozukluklarıyla ilgili olabileceğini belirtmişlerdir100.
Merkezi
işitme
sisteminin
yaşlanmasının
sonucu,
aynı
odyograma sahip yaşlı bireyler, gençlere göre gürültüde konuşmayı
anlamada daha fazla zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Bu farklılığın sebebi
peripheral ya da bilişsel faktörler olabilir. Periferal düzeyde frekans analiz
işlemlemedeki düşüş, gürültüde konuşmayı anlamayı düşürebilir101. Yaş
sadece periferal işitme hassasiyetinde değil, 8.sinir, beyinsapı yolları ve işitsel
korteksteki hücre
dejenerasyonu
ve
kognitif
becerilerin
düşmesi
ile
konuşmayı anlama problemlerini de ortaya çıkarır32. Yaş ile birlikte işitmenin
anlaşılırlığında, temporal işlemlemede, hafızada, bilgileri işlemleme hızında,
56
gereksiz işitsel girdilerin filtrelenmesinde, gürültüde konuşmayı anlama
becerilerinde düşüşler gerçekleşir19,102,103,104,105,106,107,108,109.
Çalışmamızda
presbiakuzisi
olan
grupta
kulaklık
ile
HS 45.60±7.33 KAEc, GÖN 1.17±1.9 dB SGO, GSAĞ -3.17±2.57 dB SGO, GSOL
-3.33±2.25 dB SGO, HB -1,23±1.94 dB SGO sonuçları elde ettik. Elde
ettiğimiz sonuçlar normal işiten yaşlılarla karşılaştırıldığında anlamlı derecede
farklıdır. Dubno ve ark.(1984) işitme kayıplı yaş ortalaması 45 olan grubu
işitme kayıplı yaş ortalaması 65 olan olan grupla karşılatırmış ve işitme kayıplı
yaşlı grubun daha fazla dB SGO’ya ihtiyaç duyduğunu göstermişlerdir74.
Frisina ve Frisina (1997) Presbiakuzisi olan üç grubu, işitme kayıplarının
derecelerine göre karşılaştırılmış ve kayıp yükseldikçe gürültüde konuşmayı
anlama becerisinin azaldığı görülmüştür100. Plomp (1977), normal işitenler ile
orta dereceden çok ileri dereceye kadar bilateral sensöri-nöral işitme kayıplı
bireyleri karşılaştırmış ve işitme kayıplı bireylerin konuşmayı anlamak için
5 - 15 dB daha fazla sinyal gürültü oranına ihtiyaç duyduklarını göstermiştir52.
Benzer şekilde, çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular da, presbiakuzisi olan
hastaların gürültüde konuşmayı anlamak için, normal işiten yaşlılara göre
daha yüksek sinyal gürültü oranına ihtiyaç duyduklarını göstermiştir. Hasta
grubumuz, kontrol grubumuzdan HS’de 19.37 dB HL, GÖN’de 1.87 dB SGO,
GSAĞ’da 4.27 dB SGO, GSOL’da 4.67 dB SGO HB’de ise fazladan 3.04 dB
SGO’ya ihtiyaç duymuşlardır. Çalışmamızda, hasta grubun HS, GÖN, GSAĞ ve
GSOL’da kontrol grubuna göre düşük skorlara sahip olmasının öncelikli
sebebinin yüksek frekanslara doğru artış gösteren işitme kaybına bağlı
olduğunu düşünmekteyiz. Wilson, McArdle ve Smith (2007) presbiakuzili 72
erkek hastadan elde ettikleri HINT skorları ile hastaların SSO’ları arasında bir
korelasyon olduğunu göstermişlerdir. Bu çalışmada iki farklı SSO kullanmışlar
“500, 1000, 2000 Hz” ve “1000, 2000, 3000, 4000 Hz”. Düşük frekansların
57
SSO değeri ile HINT skorları arasındaki korelasyonu, yüksek frekans SSO ile
elde edilen korelasyondan daha düşük bulmuşlardır. Bunun sonucunda
gürültüde konuşmayı anlamanın yüksek frekans bölgesindeki düşüşlerden
daha fazla etkilendiğini göstermişlerdir90. Yine benzer bir çalışmada Humes
(1996), yüksek frekans bölgesindeki kayıp ile gürültüde konuşmayı anlama
skorları arasında güçlü bir korelasyon gözlemlemiştir30. Bizim çalışmamızda
tüm frekansların HINT cevapları üzerindeki Pearson korelasyonlarına
bakıldığında tüm frekansların cevaplar üzerinde pozitif etkisi görülmektedir.
Tüm frekansların cevap üzerinde pozitif korelasyonuna bakıldığında ise 1000
Hz ve sonrasında korelasyonun belirgin bir şekilde arttığı gözlemlenmiştir.
Wilson, McArdle ve Smith (2007) presbiakuzili 72 erkek hastaya yaptıkları
HINT neticesinde elde ettikleri düşük skorları periferal işitme kaybına bağlı
sebeplere
ve
presbiakuzi
ile
ilgili
işitme
sistemindeki
bozukluklara
bağlamışlardır90. Lee ve Humes (1992) yaptıkları çalışmada genç yaşlıları ve
ileri yaşlıların konuşmayı anlama becerilerini bilişsel ve işitme kaybı
yönünden karşılaştırmışlar ve sensörinöral işitme kaybının konuşma algısı
üzerine olan etkisinin bilişsel beceriden daha fazla
olduğunu ortaya
koymuşlardır. Bu sonuç benzer diğer çalışmalarda da birbirine yakın
çıkmıştır109.
Sensörinöral işitme kaybının derecesi gürültüde konuşmayı
anlama becerisi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir30. Gürültüde konuşmayı
anlama testleri ile konuşmanın net anlaşılıp anlaşılmadığı ölçülmektedir.
Gürültüde konuşmayı anlama problemi olan işitme kayıplıların çoğu
“insanların ne söylediklerini duyuyorum fakat anlayamıyorum” şikayetini dile
getirmektedirler110. İşitme kaybı olan bireyin SGO kaybı bilinmeden
cihazlanması gerçekçi beklentilerden uzaklaşması anlamına gelmektedir111.
Yüksek frekanslara doğru gittikçe işimenin kötüleştiği, alçak frekans
58
eşiklerinin ise normal veya normale yakın olduğu durumlarda işitme cihazı
kullanmak beraberinde birtakım sorunlar getirir. Bu şikayet özellikle gürültüde
konuşmayı anlama ve oklüzyon etkisi üzerinedir. Oklüzyon etkisini azaltmak
için kulak kanalına havalandırma kanalı açmak, gürültüde konuşmayı
artırmak için ise yönlü mikrofon özelliği olan cihazlar kullanmak faydalı
olabilir112,113.
ABD’de şitme cihazı kullananların konuşma algısı ile ilgili en
büyük istekleri gürültüde konuşmayı anlamadır (% 95) yine aynı çalışmada
yer alan bireylerden sadece % 29’u cihazlarının gürültüde konuşmayı anlama
performansından memnun olduklarını belirtmişlerdir47. Killion ve Niquette
(2000) işitme kaybından bağımsız bir tanım olan SGO kaybını tanımlamış ve
yönlü
mikrofon
kullanmaları
durumunda
elde
edecekleri
faydaları
belirtmişlerdir. Buna göre; 0-3 dB SGO kaybını normal SGO kaybı olarak
tanımlamış ve yönlü mikrofon özelliği olan cihaz kullanıldığı durumda
gürültülü ortamlarda normal işitenlerden daha iyi anlayabileceğini, 3-7 dB
SGO’yu hafif SGO kaybı olarak tanımlamış ve yönlü mikrofon özelliği olan
cihaz
ile
gürültülü
ortamlarda
normal
bireylere
çok
yakın
sonuç
alınabileceğini, 7-15 dB SGO kaybını orta derecede SGO kayıp olarak
tanımlayıp yönlü mikrofonlu cihazdan fayda göreceğini, 15 dB SGO ve
üzerindeki kaybı ise ileri derecede SGO kaybı olarak tanımlayıp SGO
ihtiyacının en üst düzeyde olduğundan FM sistem kullanması gerektiğini
söylemişlerdir60. Bizim çalışmamızda yer alan presbiakuzili hastaların tamamı
hafif SGO kayıplıdır. SGO kaybının şiddeti, bireyin normal SGO dışında ne
kadar SGO ihtiyacı olduğu ve bu miktarın hangi SGO kaybı sınıfına girdiği ile
belirlenir. Örneğin gürültüde konuşmayı anlama testlerinin birinden +8 dB
SGO sonuç alan bir kişinin normal SGO’nun +2 dB SGO olduğu durumda +6
dB SGO kaybı olduğu düşünülür ve bu hafif derecede SGO kaybına girer.
59
Yapılan çalışmalarda benzer odyogramları olan, fakat farklı SGO kaybına
giren
bireyler
bulunmaktadır.
SGO
kaybını
odyograma
bakıp
hesaplayamayız. Orta derecede işitme kaybı olan bir hastanın SGO kaybı
hafif çıkabileceği gibi; hafif derecede işitme kaybı olan bir hastanın ieri
derecede SGO kaybı olabilir. Sessiz durumda yapılan kelime testleri SGO
kaybını ölçemeyeceğinden gürültüde konuşmayı anlama testleri çok önemlidir
51,60,110,114,115
. SGO kaybındaki 1 dB SGO’luk artış, anlaşılırlık üzerinde
dinleme koşullarına göre % 5 ile % 10 arasında değişen azalmalara sebep
olmaktadır116. SGO kaybı olan bireyler FM sistem kullanmaları durumunda
15-20 dB SGO’ya varan kazanç elde edilebilmektedirler. Bunun sebebi
konuşmacının ağzı ile mikrofon mesafesi çok yakın olduğundan gürültü
konuşmayı en az düzeyde maskelemektedir. Yönlü mikrofon özellikli cihaz ise
tek yönlü mikrofonlu cihaza göre yaklaşık 5 dB SGO daha fazla kazanç
sağlamaktadır. Yönlü mikrofonlu cihazı olan bir kişi cihazına sıralı mikrofon
aparatını taktığında ise 10 dB SGO’luk bir kazanç elde edebilmektedir.
Gürültüde konuşma anlama becerilerinde yönlü mikrofonlu çift taraflı cihaz
kullananlar tek taraflı yönlü mikrofonlu cihaz kullananlardana göre 3 dB SGO
daha fazla kazanç elde etmektedirler. Ayrıca çift taraflı cihaz kullananlar
kapalı mekanlarda 4 dB SGO, açık havada (ortalama gürültüde) ise 8-10 dB
SGO daha fazla kazanç elde edebilmektedirler. İşitme kaybı olan bireyler
yönlü mikrofon özelliği olan işitme cihazı taktıklarında gürültüde konuşmayı
anlama becerilerinde belirgin bir artış gözlenmektedir110.
60
6. SONUÇ
Presbiakuzili
hastaların
gürültüde
konuşmayı
anlama
becerilerinin değerlendirilmesi amacıyla 30 presbiakuzili ve 30 normal olgu
üzerinde yaptığımız T-HINT ile elde ettiğimiz sonuçlar;
1. Presbiakuzili olguların saf ses eşikleri ve konuşma testi sonuçları, normal
işiten olguların saf ses eşikleri ve konuşma testi sonuçlarından daha
düşüktür (Tablo3).
2. Presbiakuzili grubun T-HINT ile HS, GÖN, GSAĞ ve GSOL
konumlarında
elde ettikleri değerler kontrol grubunun T-HINT sonuçlarında elde ettikleri
değerlerden daha düşüktür (Tablo 4).
3. T-HINT sonuçları ile 1000 Hz ve daha yüksek frekanslar arasında güçlü
bir pozitif korelasyon vardır. Eşik düştükçe gürültüde konuşmayı anlama
güçleşmektedir (Tablo 5).
4. Presbiakuzili olgular, normal işiten akranlarına ile karşılaştırıldıklarında
her konumda daha fazla SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar (Tablo 4).
5. Kontrol grubundaki olgular presbiakuzili gruptan daha iyi sonuçlar elde
etmelerine rağmen; normal işiten genç bireylerle karşılaştırıldıklarında
daha fazla SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar, bu sonuç yaşın gürültüde
konuşmayı anlama üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
6. Gürültüde konuşmayı anlamada cinsiyete göre farklılık yoktur (Tablo 4).
7. Presbiakuzisi olan bireyler, işitme cihazı öncesinde geleneksel odyolojik
testlere ek olarak T-HINT ile değerlendirildiklerinde ihtiyaçları daha net
belirlenilebilinir. T-HINT ile elde edilen sonuçlar doğrultusunda ne tür
cihazdan daha çok fayda sağlayabilecekleri saptanabilir, FM sistem
kullanıp kullanmaması gerektiğine karar verilebilinir.
61
7. ÖZET
İletişim insanoğlunun yaşamında çok önemli yer tutmakla
beraber yaş ile birlikte iletişim becerilerinde birtakım bozulmalar başlar.
Presbiakuzi, yaşla birlikte görülen sensörinöral tipte bir işitme kaybıdır.
Presbiakuzisi olan bireylerin arka plan gürültünün olduğu durumlarda
gürültüde konuşmayı anlama şikayetleri olmaktadır. İşitme testlerinde rutin
olarak kullanılan konuşma testleri gürültüde konuşmayı anlamayı ölçmezler.
Tek heceli ve üç heceli kelimeler genellikle sessiz koşullarda uygulanmakta
olup gerçek yaşam koşullarını yansıtmazlar. Cümlelerle konuşmayı anlama
(KAEc) testleri gerçek yaşam koşullarına daha yakın ve güvenilirdir.
Gürültüde konuşmayı anlama testi HINT fonksiyonel işitmeyi KAEc ile sessiz
ve arka plan gürültünün olduğu durumlarda ölçer. Çalışmamızın amacı yaş ve
presbiakuzinin gürültüde konuşmayı anlama üzerine etkisini Türkçe HINT ile
araştırmaktır. Çalışmamızda hem presbiakuzisi olan grupta; hem de normal
işiten grupta 15 kadın, 15 erkek, 30 birey bulunmaktadır. Hasta grubunun yaş
ortalaması 64.50±9.2, kontrol grubunun yaş ortalaması 59.57±7.9’dur. Her iki
grubun da KAEc eşikleri sessiz konumda, gürültü önde, gürültü sağda, ve
gürültü solda, kulaklıklarla ölçülmüştür. Kontrol grubu HINT sonuçları; sessiz
konumda KAEc 26.23 dB, gürültü önde -0.70 dB sinyal gürültü oranı (SGO),
gürültü solda -8 dB SGO, gürültü sağda -7.43 dB SGO’dur. Çalışma grubu
HINT sonuçları; sessiz konumda KAEc 45.60 dB, gürültü önde 1.17 dB SGO,
gürültü sağda -3.17 dB SGO, gürültü solda -3.33 dB SGO’dur. Tüm HINT
koşullarında gruplar arası belirgin farklılıklar vardır. Elde ettiğimiz bulgulara
göre presbiakuzisi olan bireyler normal işiten akranlarından daha fazla
SGO’ya ihtiyaç duymaktadırlar. Kontrol grubu, çalışma grubundan daha iyi
sonuçlar almasına rağmen normal işiten genç bireylerden daha fazla SGO’ya
ihtiyaç duydukları gözlenmiştir. Sonuç olarak çalışmamız gösterdi ki; arka
62
plan gürültü varlığında konuşmayı anlama, yaş ve yaşa bağlı işitme kaybı
presbiakuziden etkilenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Presbiakuzi, Gürültüde Konuşmayı Anlama,
Gürültü, Konuşmayı Anlama Eşiği, İşitme Kaybı.
63
8.SUMMARY
Communication has significant importance in the everyday life
of human beings; however, the aging process causes deterioration in
communication skills for older people. Presbycusis is a type of sensorineural
hearing loss which comes with old age. Individuals who suffer from
prebycusis, often have complaints about understanding speech especially in
the presence of background noise. Speech tests with conventional hearing
assesments do not measure hearing with background noise. Word
recognition tests using monosyllabic and spondees are commonly undertaken
in quiet conditions. These tests do not reflect real life conditions. Speech tests
with sentences are more close to everyday communication and more reliable
than word recognition tests. Hearing In Noise Test (HINT) assesses
functional hearing by Speech Reception Test (SRTs) using sentences under
conditions of both quiet and background noise. The purpose of our study was
to investigate the effects of age and
presbycusis on hearing with the
presence of noise using a Turkish HINT. The study group with presbycusis
and the control group with normal hearing each consisted of 30 participants
15 men and 15 women. The average age of participants of study group was
64.50±9.2 and control group is 59.57±7.9. The SRTs of both groups were
measured in quiet, noise front, noise left and noise right conditions with
headphones. The HINT scores of control group in quiet conditions 26.23 dB,
noise front -0.70 dB signal noise ratio (SNR), noise left -8 dB SNR, noise right
-7.43 dB SNR. Study group’s HINT scores in quiet condition 45.60 dB, noise
front 1.17 dB SNR, noise right -3.17 dB SNR, noise left -3.33 dB SNR. We
found that there was a significant difference between groups under all HINT
conditions. This result emphasizes that people with presbycusis need more
SNR to recognise speech in noise than normal hearing peers. Although the
64
control group has better SNR compared to normal hearing young people they
need more SNR. As a result; our study showed that understanding speech
presence of background noise is effected by age and age related hearing loss
presbycusis.
Key Words: Presbycusis, HINT, Noise, Speech Reception
Threshold, Hearing Loss.
65
9. KAYNAKLAR
1.
Henriques
MO,
Miranda
EC,
Costa
MJ.
Speech
recognition
thresholds in noisy areas: reference values for normal hearing
adults. Braz J Otorhinolaryngol. 2008; 2:188-92.
2.
Şahin D. Geriatrik Popülasyonda İletişim Problemleri Ve İşitme
Duyarlılığı Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi. Samsun: Ondokuz
Mayıs.Ünv; Samsun 2010.
3.
Plomp R. Auditory handicap of hearing impairment and the limited
benefits of hearing aids. J Acoust. Soc.Am. 1978; 63: 533-549.
4.
Roebuck J. When does old age begin? The evolution of the English
definition. Journal of Social History 1979; 12(3): 416-28.
5.
Thane P. The muddled history of retiring at 60 and 65. New Society.
1978; 45(826): 234-236.
6.
Randel J. editor. The ageing and development report: Poverty,
independence and the world's older people. London, Earthscan
Publications Ltd.,1999:3-21.
7.
Akgün S, Bakar C, Budakoğlu Iİ. Dünya’da ve Türkiye’de yaşlı
nüfus eğilimi, sorunları ve iyileştirme önerileri. Türk Geriatri Dergisi
2004; 7(2): 105-110.
8.
Saad PM, Camargo ABM. O envelhecimento populacional e suas
conseqüências. São Paulo em Perspectiva. 1989; 3(3): 40-45.
66
9.
Bilginer B, Tuncer A, Apani E. Adana Huzurevi ve Yenibaraj Sağlık
Ocağı
Bölgesindeki
65
Yas
ve
Üzeri
Yaşlıların
Demografik
Özellikleri. EAJM 2000; 32: 139-143.
10.
Dünya Sağlık Örgütü. 1998 Dünya Sağlık Raporu. Erişim Tarihi:
28/12/2012. http://www.who.int/whr/1998/en/whr98_en.pdf
11.
Smith EL, Gilligan C. Physical activity prescription for the older
adult, The Physician and Sports Medicine 1983; 11(8): 91–101.
12.
Sarı A. Geriatrik Kişilerde Farklı Yaşam Tarzının Fiziksel Uygunluk
Düzeylerine Olan Etkisi. Uzmanlık tezi. Ankara: H.Ü Sağlık Bilimleri
Enstitüsü; 1999.
13.
Schnedder EL. Aging, natural death and the compression of morbidity:
Another view. New England Journal of Medicine 1983; 309: 854–
856.
14.
Rogers D. The adult years; An introduction to aging. Prentice- Hall
Inc.(USA), 1979; 286- 287.
15.
Tümerdem Y. Real Age. Turkish Jounal Of Geriatrics 2006; 9(3):
195-196.
16.
Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı.
Erisim
tarihi:
17.10.2012.
Erişim
adresi:
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları. 2011.
Erişim Tarihi
http://ekutup.dpt.gov.tr/nufus/yaslilik/eylempla.pdf
17.
17/10/2012.
Erişim
adresi
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=10736
67
18.
Katz j, editor. Handbook of Clinical Audiology. 5.edition. Baltimore:
Lippincott Williams &Wilkins; 2002. 96-111, 597-607.
19.
Gordon-Salant S, Frisina RD, Popper AN, Fay RR, editors. The Aging
Auditory System. Vol.34. New York: Springer 2010. 14-35.
20.
Soyuer F, Soyuer A. Yaşlılık ve fiziksel aktivite. İnönü Ünv.Tıp
Fakültesi Dergisi 2008; 15(3): 219-224.
21.
Schuknecht HF. Presbyacusis. In: Pathology of the Ear. Cambridge
(MA): Harvard University Press. 1974
22.
Guerra TM, Estevanovic LP, Cavalcante Mde Á, Silva RC, Miranda IC,
Quintas VG. Profile of audiometric thresholds and tympanometric
curve of elderly patients. Braz J Otorhinolaryngol. 2010 SepOct;76(5):663-6.
23.
Paparella MM, Naunton RF. Presbycusis. Otolaryngology 1973;
368-376
24.
French NR, Steinberg J. Factors governing the intelligibility of
speech sounds. J. Acoust. Soc. Am. 1947; 19: 90-119
25.
Cruikshanks KJ, Wiley TL, Tweed TS. Prevalence of hearing loss in
older adults in Beaver Dam, Wisconsin. The epidemiology of
hearing loss study. American Journal of Epidemiology 1998;
148:
879-886.
26.
Attias J, Al-Masri M, Abukader I, Cohen G, Merlov P, Pratt H, et al.
The prevalence of congenital and early-onset hearing loss in
Jordanian and Israeli infants. International Journal of Audiology;
2006. 45: 528-536.
68
27.
Bess FH, Dodd-Murphy J, Parker RA. Children with minimal
sensorineural hearing loss: Prevalence, educational performance,
and functional status. Ear and Hearing 1988; 19(5): 339-54.
28.
Finitzo T, Crumley WG. The role of the pediatrician in hearing loss.
From detection to connection. Pediatric Clinics of North America
1999; 9: 15-34.
29.
Kearns JR. Presbycusis. Can Fam Physician 1977;23: 96-100
30.
Humes LE. Speech understanding in the elderly, J. Am. Acad.
Audiol. 1996; 7: 161-167.
31.
Wingfield A, Poon LW, Lombardi L, Lowe D. Speed of processing in
normal aging: effects of speech rate, linguistic structure, and
processing time. J Gerontol. 1985; 40(5): 579-85.
32.
Martin J, Jerger J. Some effects of aging on central auditory
processing. Journal Of Rehabilitative Research and Development
2005; 42: 25-44.
33.
Humes LE, Christopherson L. Speech identification difficulties of
hearing impaired elderly persons: the contributions of auditory
processing deficits. J. Speech Hear. Res. 1991; 34:686-693.
34.
Jerger J, Hayes D. Diagnostic speech audiometry. Archives Of
Otolaryngology 1997; 103: 216-222
35.
Van Rooij J.G.M. Plomp R. Auditive and cognitive factors in speech
perception by elderly listeners, Additional data and final discussion, J.
Acoust. Soc. Am. 1992; 91: 1028-1033.
69
36.
Salvi
RJ, Arehole S. Gap detection in chinchillas with temporary
high frequency hearing loss. J. Acoust. Soc. Am. 1985; 77: 11731177.
37.
Moore B. Glasberg BR. Gap detection with sinusoids and noise in
normal, impaired, and electrically stimulated ears. J. Acoust. Soc.
Am. 1988; 83: 1093-1101.
38.
Willott JF. Aging and the Auditory System: Anatomy, Physiology,and
Psychophysics. San Diego CA: Singular Press; 1991
39.
Willott
JF.
Anatomic
and
physiologic
aging:
a
behavioral
neuroscience perspective. J. Am. Acad. Audiol. 1996; 7: 141-151.
40.
Ballenger JJ, Snow JB, editörler. Otorinolaringoloji Baş ve Boyun
Cerrahisi. 15. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2000.
41.
Martin M. Editor. Speech Audiometry. 2.edition. San Diego: CA
Singular; 1997
42.
Public Health Service. Healthy People 2000: National Health
Promotion and Disease Prevention Objectives; DHHS Publication No.
(PHS) 90-50212 Washington DC: US Government Printing Office;
1990.
43.
Evans G, Bullinger M, Hygge S. Chronic noise exposure and
physiological response: A prospective study of children living under
environmental stress. Psychol. Sci. 1998; 9: 75-77.
44.
Belgin E, Çalışkan M, editörler. Gürültü, kavram ve yaklaşım. Çalışma
yaşamında gürültü ve işitmenin korunması. 1.Baskı. Ankara: Türk
Tabipler Birliği Yay. Nisan 2008
70
45.
Van Kepmen EE, Kruize H, Boshuizen H, Ameling C, Staatsen B, et
all. The association between noise exposure and blood pressure
and ischemic heart disease: A meta-analysis. Environ. Health
Perspect. 2002; 110: 307-317.
46.
Olsen WO,
Carhart R. Development of
test procedures for
eveluation of binaural hearing aids. Bull Prosthet Res. 1967; 10(7):2249.
47.
Kochkin S. Consumers rate improvements sought in hearing
instruments: What do hearing instrument users want from us and
our
products. The Hearing Review 2002; 9(1 I), 18-20. 22.
48.
Cox RM, Gray GA, Alexander GC. Evaluation of a revised speech in
noise (RSIN) test. J Am Acad Audiol. 2001; 12: 423-432.
49.
Carhart R, Tillman TW. Interaction of competing speech signals
with hearing losses. Arch Otolaryngol. 1970; 91(3):273-9.
50.
Van Rooij JC, Plomp R, Orlebeke JF. Auditive and cognitive factors
in speech perception by elderly listeners. Development of test
battery.J Acoust Soc Am. 1989;86(4): 1294-309.
51.
Dirks DD. Comments Regarding 'Speech Discrimination Ability in
Hearing-Impaired,’” In: The Vanderbilt Hearing Aid Report,
G. Studebaker and F. Bess (Monographs in
the
edited by
Contemporary
Audiology, Upper Darby, PA), 1982; pp. 44-50.
52.
Plomp R. Acoustical aspects of cocktail parties. Acustica 1977; 38:
186-191.
71
53.
Gatehouse S, Noble W. The speech, spatial and qualities of hearing
scale (SSQ). Int J Audiol. 2004; 43: 85-99.
54.
Mueller GH. Speech audiometry and hearing aid fittings: going
steady or casual acquaintances? Hearing Journal. 2001; 54(10):
19-
29.
55.
Nilsson M, Soli SD, Sullivan JA. Development of the hearing in
noise test for the measurement of speech reception thresholds in
quiet and in noise. J Acoust Soc Am. 1994; 95: 1085-99.
56.
Hirsh IJ,
Davis H, Silverman Sr, Reynolds EG, Eldert E.
Development of materials for speech audiometry. J Speech Hear
Disord. 1952; 17: 321-337.
57.
HINT
Pro
Brochure
(online).
Erişim
tarihi
07/01/2013;
http://chaneycompany.com/bio-logic/hearing/hint.html
58.
Vaillancourt V,
Laroche C, Mayer C, Basgue C, Nali M, et all.
Adaptation
The
of
Hint
For
Adult
Canadian
Frenchphone
Populations.Int J Audiology 2005; 44(6): 358-6
59.
Strom KE. Dispensing Survey. Hearing Review 2006; 13: 16–39.
60.
Killion M, Niquette PA. What can the pure tone audiogram tell us
about a patient’s SNR loss? Hearing Journal 2000; 53: 46-/53
61.
Cox RM, Alexander GC, Gilmore C. Development of the connected
speech test (CST). Ear Hear 1987; 8: 119-126
72
62.
Kalikow
DN, Stevens KN, Elliot LL. Development of a test of
speech intelligibility in noise using sentence materials with
controlled
word predictability. J Acoust Soc Am. 1997; 61: 1337- 1351.
63.
Bilger RC,
Nuentzeq JM, Rabinowitz WM, Rzeczkowski C.
Standardization of a test of speech perception in noise. J. Speech
Hear Res 1984; 27: 32-48.
64.
MacLoed A, Summerfield Q. Quantifying the contribution of vision to
speech perception in noise. Br J Audiol. 1987; 21: 131-141.
65.
Levitt H. Adaptive testing in audiology. Scand Audiol Suppl. 1978;
6,241-291.
66.
MacLoed A, Summerfield Q. A procedure for measuring auditory
and audio visual speech-reception thresholds for sentences in
noise: rationale, evaluation, and recommendations for use. Br J
Audiol. 1990; 24: 29-43.
67.
Plomp R, Mimpen AM. Improving the reliability of testing the speech
reception threshold for sentences. Audiology 1979; 18: 43-52.
68.
Hagerman D. Sentences for testing speech intelligibility in noise.
Scand Audiol. 1982; 11: 79-87
69.
Laurence RF, Moore BCJ, Glasberg BR. A comparison of behind
ear high fidelity linear hearing aids and two channel
the
compression
aids, in the laboratory and in everyday life. Br J Audiol.
1983;17,
31-48.
73
70.
Dubno JR, Dirks DD, Morgan DE. Effects of age and mild hearing
loss on speech recognition in noise. J Acoust Soc Am. 1984; 76:
87-
96.
71.
Bench J, Kowal A, Bamford J. The BKB (Bamford-Kowal-Bench)
sentence lists for partially hearing children. Br J Audiol
1979;
13:108-112.
72.
Nilsson MJ,
Soli SD, Gelnett D. Development of the hearing in
noise test for children (HINT-C). House Ear Institute. 1996; 1-9.
73.
Lamothe J, Gascon C, Larivie`re, M, Handfield MF, Laroche C.
Normalisation du hearing in noise test (HINT) aupre`s d’une
population francophone bilingue et d’une population anglophone.
Revue d’orthophonie et d’audiologie 2002; 26: 81-89.
74.
Soli SD, Nilsson M. Assessment of communication handicap with
the
HINT. Hearing Instruments 1994, 45: 12-16.
75.
Bronkhorst AW, Plomp R. The effect of head induced interaural
time and level differences on speech intelligibility in noise. J Acoust
Soc Am, 1988; 83, 1508-1516.
76.
House Ear Institute . Hearing In Noise Test operator’s manual. Los
Angeles,CA: 1995 Starkey Laboratories.
77.
Valente M, Fabry DA,
Potts LG, Sandlin RE. Comparing the
performance of the Widex SENSO digital hearing aid with analog
hearing aids. J Am Acad Audiol. 1998; 9: 342-360.
74
78.
Preves DA, Sammeth CA, Wynne MK. Field trial evaluations of a
switched directional in the ear hearing instrument.
J.
Am.
Acad.
Audiol. 1999; 105: 273-84.
79.
Ricketts T, Dhar S. Comparison of performance across three
directional hearing aids. J Am Acad Audiol. 1999; 10: 180-189.
80.
Duncan KR, Aarts NL. A comparison of The HINT and Quick SIN
tests. Journal of Speech Language Pathology and Audiology 2006; 30:
86-94.
81.
Ricketts
T,
Henry
P.
Evaluation
of
an
adaptive,
directional
microphone hearing aid. Int J Audiol. 2002; 41: 100-112.
82.
Saunders GH, Cienkowski KM. Acclimatization to hearing aids. Ear
Hear 1997; 18: 129-139.
83.
Cowan
RS, Brown C, Whitford LA, Galvin KL, Sarant JZ. Speech
perception in children using the advanced speak speech-processing
strategy. Ann Otol Rhinol Laryngol Suppl. 1995; 166: 318-321.
84.
Iwaki T, Matsushiro N, Mah SR, Sato T. Comparison of speech
perception between monaural and binaural hearing in cochlear
implant patients. Acta Otolaryngol. 2004; 124(4):358-62.
85.
Dorman MF, Loizou PC, Fitzke J. The identification of speech in
noise by cochlear implant patients and normal hearing listeners
using 6 channel signal processors. Ear Hear 1998; 19: 481-484.
86.
Laroche C, Soli SD, Gigue`re C, Lagace J, Vaillancourt V. An
approach to the development of hearing standards for hearing
critical jobs. Noise & Health 2003; 6: 17-37.
75
87.
Matsushiro N, Sato T, Iwaki T, Doi K, Kubo T. Binaural advantage on
usage of hearing aid together with cochlear implant examination
of
speech perception (Japanese monosyllable word list 67-s & Japanese
HINT). Nippon Jibiinkoka Gakkai Kaiho 2003; 106(3):211-9.
88.
Anderson KL, Goldstein H. Speech perception benefits of FM and
Infrared devices to children with hearing aids in a typical classroom.
Lang Speech Hear Serv Sch. 2004; 35(2):169-84.
89.
Etymotic Research. Quick Speech-in-Noise Test [Audio CD]. 2001;
Elk Grove Village, IL: Author.
90.
Wilson RH, Mc Ardle AR, Smith SL. An Evaluation of the BKB-SIN,
HINT, Quick SIN, and WIN Materials on Listeners With Normal
Hearing and Listeners With Hearing Loss. Journal of Speech,
Language, and Hearing Research. 2007; 50: 844–856.
91.
Etymotic Research. Bamford-Kowal-Bench Speech in
Noise Test
(Version 1.03) [Audio CD] 2005; Elk Grove Village, IL: Author.
92.
Ricketts T, Lindley G. Impact of compression and hearing aid style on
directional hearing aid benefit and performance. Ear and Hear
2001; 22: 348-361.
93.
Akşit MA. Konuşmayı Ayırt etme Testi İçin İzofonik Tek Heceli
Kelime Listelerinin Oluşturulması. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul:
Marmara Üniversitesi; 1994.
94.
Bertoli S, Smurzynski J, Probst R. Effects of age, age related
hearing loss and contralateral cafeteria noise on the discrimination of
small frequency changes. JARO 2005; 207-222.
76
95.
American
Academy
of
otolaryngology
committee
on
hearing
equilibrium, and the American council of otolaryngology committee on
the medical aspects of noise. “Guide fort he evaluation of
hearing
handicap” J.Am.Med.Assoc 241(19): 2055-2059. 1979.
96.
Gates GA, Mills JH. Presbycusis. Lancet 2005; 366(9491):1111-20.
97.
Pichora-Fuller
MK.
Cognitive
aging
and
auditory
information
processing. Int J Audiol. 2003; 42: 2S:26-32.
98.
Çekiç Ş. Gürültüde Konuşmayı Anlama Testi. Yüksek Lisans Tezi.
Ankara: Hacettepe Üniversitesi; 2006.
99.
Seyrek M. İletim tipi işitme kayıplı hastaların HINT sonuçları. Yüksek
Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi; 2013.
100.
Frisina
DR,
Frisina
RD.
Speech
recognition
in
noise
and
presbycusis, relations to possible neural mechanisms. Hear Resarch
1997; 106(1-2): 95-104
101.
Working
group
on
Speech
Understand
And
Aging.
Speech
Understand And Aging. J.Acoust.Soc. 1988;83(3): 860-895.
102.
Harris K, Eckert M, Ahlstrom J, Dubno J. Age-related differences in
gap detection: Effects of task difficulty and cognitive ability. Hear
Res. 2010; 264: 21–29.
103.
Tremblay K, Piskosz M, Souza P. Effects of age and age related
hearing loss on the neural representation of speech cues. Clin
Neurophysiology 2003; 114: 1332–1343.
77
104.
Zacks R, Hasher L, Li K. Human Memory. In: Craik F, Salthouse
TA,eds. The Handbook of Aging and Cognition, Second Edition:
Mahwah, NJ:Erlbaum. 2000; pp 293–358.
105.
Salthouse
TA.
The
processing-speed
theory
of
adult
age
differences in cognition. Psychol Rev. 1996; 103: 403–428.
106.
Birren JE, Cahie JW, editors. Speed of behavior and its implications
for cognition. In: Handbook of the psychology of aging, 5.edition.
New York: Elsevier; 2001. 400-426.
107.
Tun PA, Wingfield A. One voice too many: adult age differences in
language processing with different types of distracting sounds. J
Gerontol B Psychol Sci Soc. 1999; 54: 317–327.
108.
Tun PA, O’Kane G, Wingfield A. Distraction by competing speech in
young and older adult listeners. Psychol Aging 2002; 17: 453–467.
109.
Lee W, Humes LE. Factors associated with speech recognition
ability of the hearing impaired elderly. ASHA 1992; 34, 212
110.
Killion M. SNR Loss. The Hearing Review 1997; 12: 8-14.
111.
Killion M, Niquette P, Gudmundsen G, Revit L, Banerjee S.
Development of a quick speech in noise test for measuring signal to
noise ratio loss in normal hearing and hearing impaired listeners. J.
Acoust. Soc. Am. 2004; 116(4): 2395-2405.
112.
Klemp EJ, Dhar S. Speech perception in noise using directional
microphones in open canal hearing aids. J. Am. Acad. Audiol. 2008;
19: 571-578.
78
113.
Quintino CA, Mondelli MF, Ferrari DV. Directivity and noise reduction
in
hearing
aids:
speech
perception
and
benefit.
Braz
J
Otorhinolaryngol. 2010; 76(5): 630-8.
114.
Lyregaard PE. Frequency selectivity and speech intelligibility in
noise. Scand. Audiol. Suppl. 1982; 15: 113-122.
115.
Taylor BJ. Speech in noise tests: How and why to include them in
your basic test battery. Hear. J. 2003; 56(1): 40-46.
116.
Laurel A. Complaints about hearing in noise. A new answer. The
Hearing Review 2002; Vol.9: 6,34,35,36.
79
10. EKLER
EK 1: Hacettepe Üniversitesi Üç Heceli Kelime Listesi
hatıra
fotoğraf
hediye
tebeşir
sinema
tükenmez
salıncak
oduncu
harika
bayraklı
hamarat
hünerli
hemşire
havadar
paskalya
parmaklık
merdiven
sıradağ
asansör
coğrafya
harita
aracı
pusula
telefon
şekerli
kafadar
yükseklik
kiracı
korkulu
satılık
kapalı
marmara
yasemin
kolonya
karanlık
badana
kaçamak
aydınlık
boyalı
yoğurtlu
hastalık
demirci
kulaklık
okyanus
dokuma
halıcı
sonbahar
kaymaklı
işitme
sarıyer
limonlu
adana
köstebek
cevizli
indirim
fıstıklı
tarafsız
kaplıca
çiçekli
akarsu
değerli
çilingir
yakacak
dönemeç
elbise
kızamık
papatya
giyecek
güvercin
kıvılcım
fabrika
aralık
sekreter
yasama
ağustos
ünite
çaydanlık
tüketim
otobüs
harabe
üretim
serinlik
postacı
dağıtım
tabure
tutacak
gemici
eflatun
danışma
arkadaş
kızılcık
tabaka
kıymetli
cesaret
kahveci
lacivert
kanarya
çankırı
şikayet
karavan
begonya
öğrenci
hastane
lokanta
karanfil
pastane
domates
süpürge
köstebek
eczane
kanepe
haziran
kıvırcık
sürekli
sandalye
ıhlamur
öneri
harita
denetim
kelime
kilimci
sipariş
patlıcan
gelincik
esinti
maydanoz
kitaplık
akasya
gezinti
gelenek
makina
hatalı
emanet
görenek
çekmece
bereket
tedavi
baharat
bankacı
kırmızı
hareket
eleman
etiket
Almanya
hazine
derece
sigorta
hürriyet
hikaye
sanayi
80
EK 2: Tek heceli kelime listesi
Liste I
Kas
At
Ney
Öç
Bir
Küf
Saz
Fon
Pes
Yün
Bek
Pay
Sel
Aç
Dün
Koz
Ürk
Zar
Boy
Baş
Türk
Yaş
Ver
Çak
Şap
Liste II
Beş
Göz
İn
Kar
Laf
Diş
Muz
Ak
Örf
Çat
Koç
Fal
Ney
Şen
Ruh
Dağ
Tel
Kız
Set
Yıl
Kök
Pil
Zam
Yık
Bey
Liste III
Az
Borç
Düş
Et
Hür
Kaz
Çok
Muş
Ol
Leş
Pot
Bal
Tuş
Şef
Pek
Çiz
Fer
Hat
Ve
Öp
İç
Bel
Kurt
Yem
Zıt
Liste IV
Çay
Ot
Fil
Ön
Kor
Al
Sarp
Ez
Dost
Kul
Kem
Sık
Buz
Nal
Sap
Raf
Tül
Cep
Terk
Kan
Şal
Güz
Küp
Din
Loş
Liste V
Lav
Kep
Dik
Biç
Öt
Ser
Böl
Var
İp
Zarf
Rey
Mis
Post
Af
Sat
Yar
Nem
Git
Çar
Sis
Han
Püf
Yüz
Aş
Renk
Liste VI
Kir
Çan
Öl
Sen
Kalp
An
Hiç
Şok
Far
Mes
Kim
Çit
Harf
Nar
Söz
Cop
Fiş
Bas
Kor
Tay
Şu
Ek
İz
Kaç
Lif
81
EK 3: Etik kurul onayı
82
83
EK 4: Gazi Üniversitesi “Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar” İçin
Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu
“Presbiakuzili
Hastaların
Gürültüde
Konuşmayı
Anlama
Becerilerinin
Değerlendirilmesi” isimli çalışmada yer almak üzere davet edilmiş bulunmaktasınız. Bu
çalışmaya davet edilmenizin nedeni yaşa bağlı gerçekleşen işitme kaybınızın gürültüde
anlama becerilerinizi ne kadar etkilediğinin belirlenmesini sağlayacaktır. Bu çalışma,
araştırma amaçlı olarak yapılmaktadır ve katılım gönüllülük esasına dayalıdır. Çalışmaya
katılma konusunda karar vermeden önce araştırma hakkında sizi bilgilendirmek istiyoruz.
Çalışma hakkında tam olarak bilgi sahibi olduktan sonra ve sorularınız cevaplandıktan sonra
eğer katılmak isterseniz sizden bu formu imzalamanız istenecektir. Bu araştırma, G.Ü. Tıp
Fakültesi KBB Anabilim Dalında, Prof. Dr.Yusuf Kemal Kemaloğlu’ nun sorumluluğu
altındadır.
Çalışmanın amacı nedir; benden başka kaç kişi bu çalışmaya katılacak?
Bu çalışma ile Presbiakuzi tanısı konulmuş hastaların gürültüde konuşmayı anlama değerleri
bulunacaktır.Çalışmada 30 kontrol 30 araştırma grubu olmak üzere toplam 60 kişi yer
alacaktır ve çalışmalar tek merkezli olup tamamı Gazi Üniversitesi KBB Hastalıkları ADProf.Dr.Necmettin Akyıldız İşitme, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Tanı, Tedavi ve
Rehabilitasyon Merkezi’nde yapılacaktır
Bu çalışmaya katılmalı mıyım? (Bu bölüm aynen korunacaktır)
Bu çalışmada yer alıp almamak tamamen size bağlıdır. Şu anda bu formu imzalasanız bile
istediğiniz herhangi bir zamanda bir neden göstermeksizin çalışmayı bırakmakta özgürsünüz.
Eğer katılmak istemez iseniz veya çalışmadan ayrılırsanız, doktorunuz tarafından sizin için
en uygun tedavi planı uygulanacaktır. Aynı şekilde çalışmayı yürüten doktor çalışmaya
devam etmenizin sizin için yararlı olmayacağına karar verebilir ve sizi çalışma dışı bırakabilir,
bu durumda da sizin için en uygun tedavi seçilecektir.
Bu çalışmaya katılırsam beni ne bekliyor?

Bu çalışmaya katılan gönüllülere tam odyolojik değerlendirme yapılacak olup
sağlığını tehtit edecek hiçbir unsuru içinde barındırmamaktadır.Yapılacak
testlerin toplam süresi hasta başına ortalama 45 dakika olarak
hesaplanmıştır.
Çalışmanın riskleri ve rahatsızlıkları var mıdır?
Çalışma esnasında yapılacak odyolojik tetkiklerin herhangi bir riski
yoktur.Araştırmadan dolayı göreceğiniz olası bir zararda gerekli her türlü tıbbi girişim
tarafımızdan yapılacaktır; bu konudaki tüm harcamalar da tarafımızdan
karşılanacaktır
84
Çalışmada yer almamın yararları nelerdir?
Çalışma sonucunda elde edilen sonuçlar göre, Presbiakuzili Hastaların Gürültüde
Konuşmayı Anlama (HINT) değerleri bulunacaktır, bu bilgi mevcut işitme kaybınızın
sağaltımında kullanılacaktır.
Bu çalışmaya katılmamın maliyeti nedir?
Çalışmaya katılmakla parasal yük altına girmeyeceksiniz ve size de herhangi bir ödeme
yapılmayacaktır.
Kişisel bilgilerim nasıl kullanılacak?
Çalışma doktorunuz kişisel bilgilerinizi, araştırmayı ve istatistiksel analizleri yürütmek için
kullanacaktır ancak kimlik bilgileriniz gizli tutulacaktır. Yalnızca gereği halinde, sizinle ilgili
bilgileri etik kurullar ya da resmi makamlar inceleyebilir. Çalışmanın sonunda, kendi
sonuçlarınızla ilgili bilgi istemeye hakkınız vardır. Çalışma sonuçları çalışma bitiminde tıbbi
literatürde yayınlanabilecektir ancak kimliğiniz açıklanmayacaktır.
Daha fazla bilgi için kime başvurabilirim?
Çalışma ile ilgili ek bilgiye gereksiniminiz olduğunuzda aşağıdaki kişi ile lütfen iletişime
geçiniz.
ADI
: Ahmet OVACIK
GÖREVİ
: Odyoloji BD. Yüksek Lisans Öğrencisi
TELEFON
: 0505 933 37 99
(Katılımcının/Hastanın Beyanı)
GÜTF KBB Anabilim dalında, Prof. Dr. Yusuf Kemal Kemaloğlu tarafından tıbbi bir
araştırma yapılacağı belirtilerek bu araştırma ile ilgili yukarıdaki bilgiler bana aktarıldı ve ilgili
metni okudum. Bu bilgilerden sonra böyle bir araştırmaya “katılımcı” olarak davet edildim.
Araştırmaya katılmam konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değilim. Eğer katılmayı
reddedersem, bu durumun tıbbi bakımıma ve hekim ile olan ilişkime herhangi bir zarar
getirmeyeceğini de biliyorum. Projenin yürütülmesi sırasında herhangi bir neden
göstermeden araştırmadan çekilebilirim. (Ancak araştırmacıları zor durumda bırakmamak için
araştırmadan çekileceğimi önceden bildirmemim uygun olacağının bilincindeyim). Ayrıca tıbbi
durumuma herhangi bir zarar verilmemesi koşuluyla araştırmacı tarafından araştırma dışı da
tutulabilirim.
Araştırma için yapılacak harcamalarla ilgili herhangi bir parasal sorumluluk altına girmiyorum.
Bana da bir ödeme yapılmayacaktır.Araştırmadan elde edilen benimle ilgili kişisel bilgilerin
gizliliğinin korunacağını biliyorum.
85
Araştırma uygulamasından kaynaklanan nedenlerle meydana gelebilecek herhangi bir sağlık
sorunumun ortaya çıkması halinde, her türlü tıbbi müdahalenin sağlanacağı konusunda
gerekli güvence verildi. (Bu tıbbi müdahalelerle ilgili olarak da parasal bir yük altına
girmeyeceğim).
Araştırma sırasında bir sağlık sorunu ile karşılaştığımda; herhangi bir saatte, , Prof. Dr.Yusuf
Kemal Kemaloğlu’na 312-202 64 28 numaralı telefondan ve GÜTF KBB Anabilim Dalı’ndan
arayabileceğimi biliyorum. (Doktor ismi, telefon ve adres bilgileri mutlaka belirtilmelidir)
Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Bu koşullarla söz
konusu klinik araştırmaya kendi rızamla, hiç bir baskı ve zorlama olmaksızın, gönüllülük
içerisinde katılmayı kabul ediyorum.
İmzalı bu form kağıdının bir kopyası bana verilecektir.
Katılımcı
Adı, soyadı:
Adres:
Tel:
İmza:
Tarih:
Görüşme tanığı
Adı, soyadı:
Adres:
Tel:
İmza:
Tarih:
Katılımcı ile görüşen hekim
Adı soyadı, unvanı:
Adres:
Tel:
İmza:
Tarih:
AYDINLATMA ve KATILIMCININ BEYANI KESİNLİKLE BİRBİRLERİNİN DEVAMI
ŞEKLİNDE OLACAKTIR. AYRI AYRI SAYFALARDA YER ALMAYACAKTIR.
86
EK 5: Odyometre Kalibrasyon Sertifikası
87
88
89
EK 6: İmmitansmetre Kalibrasyon Sertifikası
90
91
EK 7: Örnek Hint Cümleleri
ÖRNEK HINT CÜMLELERİ
1
Dün sabah tatile çıktılar
2
Köpek topla oynadı
3
Çok hızlı gidiyorsun
4
Eve bayrak getirdik
5
Sayarak elma aldılar
6
Şapkamı dün kaybettim
7
Kediye ekmek verdi
8
Teyzem gömleği yıkadı
9
Tren hızlı gidiyor
10
Köpekleri dışarı çıkardık
11
Şehirde yürüyüş yaptık
12
Adamın bacağı kırıldı
13
Babam balkona tırmandı
14
Fare peyniri buldu
15
Güneş doğudan doğar
16
Çaylar masanın üstünde
17
Meyve sepette geldi
18
İlaç içip iyileştim
19
Bize türkü söylüyor
20
Elinde boş şişeler var
92
11. ÖZGEÇMİŞ
Adı
: Ahmet
Soyadı
: Ovacık
Doğum Yeri ve Tarihi
: Afyonkarahisar, 1978
İletişim
: [email protected]
EĞİTiM
2009–2012 : Gazi Üniversitesi, Ankara, Sağlık Bil.Ens. KBB Hastalıkları
AD, Odyoloji, Konuşma, Ses ve Denge Bozuklukları Yüksek
Lisans Programı
2001-2005
: KTÜ Fatih Eğitim Fak. Özel Eğt. Böl. İşitme Engelliler
Öğretmenliği
1997-2000
: Muğla Üniversitesi Ortaca MYO, Turizm ve Otelcilik
1991-1995
: Anadolu Öğretmen Lisesi, Afyonkarahisar
YABANCI DiL
İngilizce
iŞ DENEYiMi
2009–2013 : Türkiye İşitme Konuşma Ve Rehabilitasyon Vakfı, İşitme Eng.
Öğrt.
2005-2009
: Özel Rotary 2420. Bölge Vakfı Özel Eğitim Okulu.
93
12. TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitimime büyük katkıları olan değerli hocalarım
Sayın Prof.Dr. Suat ÖZBİLEN’e, Prof.Dr. Nebil GÖKSU’ya, Prof.Dr. Erdoğan
İNAL’a, Prof.Dr. Fikret İLERİ’ye, Prof.Dr. İsmet BAYRAMOĞLU’na, Prof.Dr.
Ahmet KÖYBAŞIOĞLU’na, Prof.Dr. Sabri USLU’ya, Prof.Dr. Yıldırım A.
BAYAZIT’a, Prof.Dr. Kemal UYGUR’a, Prof.Dr. Metin YILMAZ’a, Doç.Dr.
Alper CEYLAN’a teşekkür ederim.
Yüksek Lisans eğitimime büyük katkıları olan, bilgi ve
deneyimleriyle beni yönlendiren, tezimin ilerlemesinde her türlü desteği
sağlayan danışmanım, Odyoloji Bilim Dalı Başkanı Sayın Prof.Dr. Yusuf
KEMALOĞLU’na teşekkür ederim.
Yüksek Lisans eğitimime büyük katkıları olan, Hacettepe
Üniversitesi Odyoloji ve Konusma Bozuklukları Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Sayın Prof. Dr. Erol BELGİN’e tesekkür ederim.
Yüksek Lisans eğitimim boyunca bilgi, beceri, görgü ve
deneyimlerini bizlerle paylaşan değerli hocam Dr.Ody. Bülent GÜNDÜZ’e
teşekkür ederim.
Tezimde kullandığım kaynaklara ulaşmamda büyük yardımı
olan Uzm. Eğt. Ody. Işık Sibel KÜÇÜKÜNAL’a teşekkür ederim.
94
Yüksek
Lisans
eğitimim
boyunca
bilgi
ve
deneyimlerini
esirgemeyen Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Anabilim Dalı Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Bilim Dalı uzmanları
Uzm.Ody Çağıl GÖKDOĞAN’a,Uzm. Eğt. Ody. Şenay ALTINYAY’a,
Gazi
Üniversitesi Prof.Dr.Necmettin AKYILDIZ İşitme, Konuşma, Ses ve Denge
Bozuklukları Tanı ve Tedavi Merkezi personeline, yüksek lisans dönem
arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Tezimdeki
olgulara
ulaşmamda
büyük
yardımları
olan
arkadaşlarım İlvan Şeker’e, İlknur Demir’e, Sibel TURHAN’a, teşekkür
ederim.
Yüksek Lisans eğitimim boyunca neşemizi ve üzüntülerimizi
birlikte paylaştığımız değerli dostlarım Ahmet CEYLAN ve Mustafa SEYREK’e
teşekkür ederim.
Odyoloji yüksek lisansımı yapmam için bana destek olan,
mesleki bilgi ve becerilerimin artmasında katkı sağlayan Sayın Dr. Ömer
Cenker ILICALI’ya teşekkür ederim.
İyi ve kötü günümde hep yanımda olan, hiç bir konuda desteğini
esirgemeyen, yüksek lisans eğitimim boyunca kendisine yeterince zaman
ayıramadığım sevgili eşim Emine OVACIK’a, Ankara’da bulunduğum
zamanlarda dönüş günümü hesaplayan sevgili kızım Zeynep OVACIK’a
sonsuz teşekkür ederim.
95
Download