Hindistan - Eskişehir Sanayi Odası

advertisement
Her Daim Keşfedilmeyi Bekleyen Pazar; HİNDİSTAN
Harcama paritesine göre dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Hindistan, bu duruma rağmen kalkınmakta
olan ülkeler arasında. Ayrıca orta dönemde yapacağı 600 milyar Dolarlık alt yapı yatırımları ile de Hindistan,
ihracatçıların ve ülke ile iş yapmak isteyenlerin yakın markajına girmiş durumda.
Başkenti Yeni Delhi, en büyük şehri Mumbai ile 1,2 milyar kişiye vatan olan Hindistan, dünyanın en büyük
yedinci coğrafi alanına ve en kalabalık ikinci nüfusuna sahip. Geleneklerine bağlı olan Hindistan’da halen
500’den çok kast ve kabile yaşamakta. Resmi dilin Hintçe olduğu ülkede, 22 yerel dil de Anayasa tarafından
kabul edilmiş. İngilizce ise iş çevrelerince ortak kullanılan dil durumunda.
Hindistan ekonomisi geleneksel köy çiftçiliği, modern tarım, el sanatları, geniş çaplı modern endüstriler
ve çok sayıda hizmet endüstrilerinden oluşan bir yelpazeye sahip. 2000 yılı resmi rakamlarına göre ülkedeki
enflasyon oranı yüzde 5.4, reel büyüme ise yüzde 6 seviyelerinde. Sektörlerin dağılımı ise yüzde 25 tarım, yüzde
24 sanayi ve yüzde 51 hizmet şeklinde gerçekleşmekte. 2009 yılı tahmini verilerine göre kişi başına düşen GSMH
ise 2.930 Dolar olan Hindistan’da tarihinde ilk defa 2003 yılı sonu itibariyle net borç alan ülke konumundan
çıkmış, bazı borçlarını vadesinden önce kapatarak, az miktarda da olsa borç veren ülke konumuna yükselmiş.
Hindistan, 9 bin listelenmiş şirketin yer aldığı 23 menkul kıymetler borsası ile hareketli sayılabilecek ve
1,6 trilyon dolar değerindeki 4 bin 800 şirket ile de Asya’nın en eski ve dünyanın en büyük borsası olan Bombay
Borsası’na sahip.
Lisanssız ithalat izni
Hindistan ekonomisinin dinamizmi diş ticaret hacmine de yansımakta. Öyle ki, 2004 yılında 138 milyar
dolar düzeyinde olan dış ticaret hacmi 2008 yılında 503 milyar dolara ulaşmış. Bunun 315 milyar doları ithalat,
188 milyar doları ise ihracattan oluşmakta.
1991 yılında gerçekleştirilmeye çalışılan ekonomik reformların ardından Hindistan’ın dış ticaret
rejiminde de önemli değişiklikler yapılmış. Yürürlükteki yasalar, “Hindistan İhracat-İthalat Politikaları 2002–
2009” stratejisi kapsamında yürürlüğe girmiş. Üzerinde kısıtlama veya yasaklama bulunan ürünlerin dışında
lisans gerekmeksizin ülkede ithalat yapılabilmekte.
Türkiye ile sıcak dostluk
Hint-Türk ilişkileri geleneksel olarak dostça ve sıcak bir özellik taşıyor. Türk-Hint dış ticaretinde gerek
hacim gerekse ticarete konu olan mal ve hizmet türlerinde son yıllarda kayda değer bir artış da yaşanmakta.
İhracatımız özellikle 2004 yılından itibaren bir artış trendi izlemekte olup ithalatımızda 2001 ekonomik krizi
sırasındaki genel ithalat düşüşü dışında sürekli bir artış sergilemekte. 2000–2008 yılları arası dönemde toplam
ticaret hacmi yüzde 494 artmıştır. Yine aynı dönemde ihracat tutarı yüzde 868 artarken ithalat artışı da yüzde
447 olarak gerçekleşmiş. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 12’den yüzde 22’e yükselmiş. 2008 yılında
Hindistan ile ticaret açığımız toplam dış ticaret açığının yaklaşık yüzde 2,7’sini oluşturmakta. Tüm yaşanan
iyileşmelere rağmen Hindistan’ın Türkiye açısından tam olarak değerlendirilemeyen bir pazar olduğunu
söylemek mümkündür.
Hindistan’a ihraç edilebilecek malların başında otomotiv ve yedek parçaları, doğal taşlar, tekstil
makinaları, kimyasallar, gıda, gıda işleme ve paletleme, deri, madeni eşya, demir çelik, eczacılık ürünleri,
elektrik-elektonik, inşaat malzemeleri, plastik endüstrisi, cam eşya, kuyumculuk ile mücevherat ürünleri
gelmekte. Ancak özellikle son dönemde yapacağı 600 milyar dolarlık alt yapı yatırımları ile de ülke dikkatle
izlenmesi gereken ülkelerin başında geliyor.
Karşılıklı yatırımlar yükseliyor
Son dönemde yurtdışı yatırımlarını artıran Hint şirketleri Türkiye’de madencilik, ilaç-eczacılık, otelcilik,
köprü-otoyol inşaatı, otomotiv, bilgi teknolojileri, enerji ve şeker alanlarına yatırımla ilgilenmekteler. THY’nin
doğrudan seferlere başlamasıyla birlikte Hindistan’la olan turizm de ivme kazanmış. Türk firmalarının Hint
yatırımlarından aldığı pay oldukça düşük düzeyde olmasına karşın son yıllarda yukarı yönlü bir trend söz konusu.
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre Ocak 2009 itibariyle Türkiye’de 83 adet Hint firması faaliyet
göstermekte. Bunların en büyüğü Çorlu’da bulunan Polyplex isimli polyester film üreticisi. Ayrıca State Bank of
India Türkiye’de bir temsilcilik ofisi açmış durumda. Bunun yanında önemli Hintli grupların Türkiye’de yatırım
yapmak konusunda girişimlerde bulundukları biliniyor.
İşbirliği olanakları çok yüksek
Şimdilerde İnşaat–müteahhitlik iki ülke arasında en fazla potansiyel arz eden sektörlerin başında
geliyor. 2001 yılında ilk kez bir Türk müteahhitlik firması Hindistan’da bir otoyol ihalesi almış. Ayrıca
Hindistan’da mevcut bulunan ihalelere katılmak üzere Hintli firmalar ile ortaklaşa çalışmalar yürüten ve orada
temsilcilik ofisi açmış bulunan firmalar da mevcut. Müteahhitlik hizmetlerinin gelişmesi çeşitli mal gruplarında
ihracat artışına yol açacağını tahmin etmek hiçte zor değil.
Özellikle son yıllarda altyapıya olan büyük talebin ve kalitenin iyileştirilmesi ihtiyacının karşılanması
amacıyla özel sektörün ve yabancı sermayenin katılımı Hindistan’da teşvik edilmekte. Bu konuda kurulan
Rakesh Mohan Komitesi altyapıda 10 yıl süreyle 330 ila 345 milyar dolar tutarında toplam yatırım yapılacağını
tahmin ediyor. Toplam sermaye girişinin yüzde 40’ından fazlasının altyapı sermaye gereksinimini finanse
etmeye yönlendirileceği de hesap edilmekte.
1991 yılından itibaren serbest piyasa ekonomisini yerleştirme çabalarına paralel olarak, bir çok alanda
yabancı sermaye ve teknolojik işbirliğine ihtiyaç duyan Hindistan, özellikle enerji üretimi-dağıtımı, liman, otoyolköprü inşası, petrol çıkarımı-rafine edilmesi, haberleşme, deniz taşımacılığı, tekstil, ilaç, kimya, elektronik, gıda
işleme ve paketleme sektörlerinde işbirliği imkânlarını bünyesinde taşıyor.
Hindistan Hükümeti, yatırımcılara yatırım teşvikleri, vergi muafiyeti gibi çeşitli kolaylıklar sağlamakta.
Türk şirketleri de söz konusu teşviklerden faydalanarak, Hindistan’da yatırım yapabilecek.
Hindistan’a en fazla döviz girdisi sağlayan sektör olan turizm, öncelikli sanayi ilan edilmiş. Bu alanda
yabancı sermayenin yüzde 51’i kısa sürede onaylanmakta. Otel, tatil köyleri, sağlık ve toplantı merkezleri inşası
için büyük imkânlar sunulmakta. Enerji sektöründe, ortak girişim veya mülkiyetin tamamen devri şeklindeki
uygulamalarla, özel sektörün bu alanlara yatırım yapması ülke de teşvik edilmekte ve yüzde yüz yabancı
sermayeye izin verilmekte.
Ucuz ve kalifiye iş gücünün yanı sıra tekstil makinelerini Avrupa’daki eşdeğerlere göre yüzde 50 daha
ucuza üreten ve tekstil sektöründe dünya devleri arasında yer alan Hindistan ile fason üretim ve teknoloji
transferi alanlarında işbirliği yapılabilen alanların başında geliyor.
Yaşanan sorunlar ve fırsatlar
Gümrük vergi ve tarifelerinin yüksekliği, iki ülke bankacılık sistemleri arasında işbirliği olmaması,
taşımacılıkta yaşanan sıkıntılar ve yüksek navlun bedeli, yavaş işleyen bürokrasi ile korsan üretim iki ülke
arasında ki sorunların başını çekiyor.
Ayrıca Hindistan yerel firmaların uluslararası markalara göre son derece güçlü olduğu ender
pazarlardan biri. Dünya ortalamasına göre genellikle ülkelerde en fazla bilinen 100 marka arasında çokuluslu
firmalar o ülkenin yerel markalarının önüne geçerken bu oran Hindistan’da tam tersi. Bu nedenle Türk firmaları
bu ülke ile çalışırken güvenilir ve pazara erişimi yüksek yerel ortaklar ile hareket etmeleri durumunda başarı
şansları artacak.
Hindistan sahip olduğu nüfus, kaynaklar ve yönetim tarzı açısından işbirliğine gidilebilecek önemli
ülkelerden biri. Gerçekleştirilmekte olan iş konseyleri ve komite toplantıları sayesinde iki ülke firmaları
birbirlerini tanıma imkanı bulmakta. Hintli firmaların fuarlara olan katılımlarında da önemli artışlar da
gözlenmekte. Bu bağlamda Türk firmalarının da benzer alanlarda teşvik edilmesi, her iki ülke işadamlarının
buluşturulması adına imkân sağlayacak.
Hızla büyüyen ekonomisine rağmen Hindistan’ın dünya ile bütünleşmesi gelişmekte olan diğer ülkelere göre
daha yavaş ilerlemekte. Ülkenin bu alanlarda bütünleşmesini hızlandırması; gerek ihracat bakımından
gerekse ülke ekonomisinin bütünü açısından olumlu sonuçlar doğurabilecek.
Eskişehir’de bulunan firmaların Hindistan’la ilişkilerine bakıldığında ise son 4 yılda önemli bir artış sağlandığı
görülüyor. 2005 yılında 130.000 ABD doları olan Hindistan ihracat rakamı, 2008 yılında 8.840.000 ABD
dolarına ulaşmış. İhracata konu olan malların başında ise boraks pentahidrat madeni.
Türk firmalarının Hindistan pazarına yeterince ilgi göstermemelerinin nedenlerinden biri olarak ülkenin gelir
düzeyinin düşük olarak algılanması yatmakta. Oysa Hindistan’ı her bölgesi benzer tüketim alışkanlıkları
gösteren, homojen bir pazar olarak değerlendirmek yanlış olacaktır.
Download