The Effects of Neonatal Hearing Screening Program on Age of Diagnosis and Early Intervention in a School for Hearing Impaired in Turkey: A Retrospective Evaluation Zerrin TURAN Nagihan BAŞ Deafness without early and appropriate management has very serious consequences for the affected child and his/her family, as hearing during the critical periods of infancy and early childhood is necessary to develop spoken language. Before the implementation of newborn hearing screening programs, children with profound bilateral sensorineural hearing loss were usually identified around 2 years of age or even older. Early detection and intervention are believed to be critical steps toward proactive management of these children. Recent technological advances allow for identification of hearing loss soon after birth, and most of the developed countries have started hearing screening programs worldwide throughout the 1990’s. Turkey started national hearing screening program in 2005 and gradual decrease in age of diagnosis were reported. However, there are still serious weakness in the neonatal hearing screening program in terms of the age of hearing aid fitting and early start in educational programs. The present study aims to examine the effects of the neonatal hearing screening program on the age of hearing aid fitting and referral for early intervention. The clinical and educational files of deaf children who attend a special school were scanned retrospectively. The data showed significant decrease after 2007 in age of diagnosis. However significant delay in admission to early intervention programs was observed. The reasons of the delay were discussed, the language examples of early diagnosed and educated children were evaluated and some solutions for future referral programs were recommended. Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programının Türkiye’deki Bir İşitme Engelliler Okuluna Devam Eden Çocukların Tanı ve Eğitime Başlama Yaşı Üzerindeki Etkisi : Retrospektif Bir Değerlendirme Zerrin TURAN Nagihan BAŞ Dil gelişimi için önemli bir zaman dilimi olan bebeklik ve erken çocukluk çağında oluşan işitme kaybı doğru biçimde ele alınmadığında hem çocuk hem de ailesi için ciddi sıkıntılar yaratabilmektedir. Yenidoğan işitme tarama programları geliştirilmeden önce çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuklar genelde iki yaş civarı veya daha geç tanılanmakta ve dil gelişimi için çok önemli olan bu dönemi herhangi bir eğitim alamadan geçirmekteydiler. 1990’lardan itibaren işitme testlerini uygulamak için kullanılan teknolojilerde gözlenen gelişmeler ile birlikte Batı Avrupa ve ABD’de yenidoğan işitme tarama programlarının yaygınlaştığı görülmektedir. Bu sayede işitme kayıplı çocukların erken teşhis, cihazlanma ve eğitimi sağlanarak işiten akranlarına eşit veya yakın seviyede dil gelişimine sahip olmaları yönünde önemli adımlar atılmıştır. Türkiye’de ise ulusal yenidoğan işitme tarama programı 2005’te uygulanmaya başlanmıştır. Bu tarihten başlayarak da işitme kaybının erken teşhisinde önemli değişimler olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte hala daha çocukların cihazlanma ve aile eğitimi programlarında eğitime başlama yaşlarında gecikmeler olduğu görülmektedir. Sunulan bu çalışmada ulusal yenidoğan işitme taraması programının işitme kaybının tanı yaşı ve eğitim programlarına yönlendirmedeki etkisi incelenmeye çalışılmaktadır. Bu amaçla bir işitme engelliler eğitim merkezine devam eden çocukların eğitim ve odyoloji dosyaları geriye dönük olarak incelenmiştir. Veriler 2007’den başlayarak tanı yaşında önemli bir düşüş olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte erken dönem aile eğitimi programlarına başlamakta gecikmeler oldu gözlenmektedir. Eldeki verilere dayanarak gecikme nedenleri tartışılmış, erken dönemde eğitime başlayan çocukların dil gelişimi örneklendirilmiş ve geleceğe dönük olarak öneriler tartışılmıştır.