ANKET DÜZENLEME DERS NOTLARI 1.1. GİRİŞ Çevremizde ve yaşantımızda karşılaştığımız olayların çoğu bizi araştırma yapmaya yöneltir. Araştırma bir gereksinim olarak doğmuştur. Temelde, bir arama, gerçeği öğrenme, bilinmeyeni bilinir yapma, iş yapma yollarını geliştirme, karanlığa ışık tutma, kısaca aydınlanma sürecidir. İnsanın bilgide ilerlemek, gelişmeyi sağlamak, çevresini tanımak ve ondan en iyi şekilde yararlanmak, bir soruna güvenilir çözümler aramak amacıyla verilerin planlı olarak toplanması, sınıflandırılması, çözümlenmesi (analizi), yorumlanarak değerlendirilmesi ve rapor edilmesi sürecine araştırma denir. Araştırma, hissedilen bir güçlükle başlar. En genel anlamda insanları rahatsız eden durumların ortadan kaldırılması ihtiyacıdır. Örneğin belli bir hastalık, başarısızlık vb. olayların nedenlerini araştırmanın yanı sıra, iki asır önce yaşamış bir kavmin yaşam biçiminin öğrenilmek istenmesi, elektrik akımının oluş biçimi vb. gibi varolan şeylerin hepsi araştırmaya konu edilebilir. Araştırma, planlı bir ekip çalışması gerektirdiğinden bilgi, beceri ve tecrübe isteyen bir süreçtir. Araştırmada karşılaşılacak sorunlar iyi düşünülüp planlanmazsa başarısızlığa düşülebilir. Gereğinden fazla bilgi toplanması ekonomik yönden israfa, az bilgi ise amaca ulaşamama tehlikesine yol açar. Bu durumda, en az para, zaman ve emek ile en çok bilgi getiren araştırmanın en iyi araştırma olduğu söylenebilir. Kısaca araştırma, herkesin gördüğünü görmek, kimsenin düşünemediğini düşünmektir. Araştırma ile bilim arasında da birbirini besleyen bir döngü vardır. Araştırmaların bilime, bilimin araştırmalara katkıları tartışılmaz bir gerçektir. Araştırma sayesinde yeni bilgiler kazanılmakta, bilim gelişmekte, gelişen bilim ve teknik sayesinde araştırma yöntem ve araçları güçlenmektedir. Bunu desteklemek için 17 Temmuz 1963 gün ve 278 sayılı kanunla Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) kurulmuştur. Bilimsel araştırmalar 4 ana unsuru kapsamaktadırlar : 1. Her bilimsel araştırmanın bir amacı olmalıdır. 2. Belli bir varsayımdan hareket eden ve amacını açıklayan araştırıcı, bilimsel araştırmada hangi yöntemin kullanılacağını da belirlemelidir. 3. Elde edilen dokümanların istatistiksel yöntemlerle analizi ve sonuçlarının değerlendirilerek tablo ve şekillerle açıklamalarının yapılması gerekmektedir. 4. Araştırıcı en son ulaşılan noktayı ve dorunun çözümü açısından ne gibi önerileri olduğunu belirtir. 1.2. ARAŞTIRMA ÇEŞİTLERİ Araştırmalar, çeşitli özelliklere göre gruplara ayrılabilirler. 1.2.1. Yapıldığı Yere Göre Araştırmalar Araştırmalar yapıldığı çevre ve araştırma ortamına göre ikiye ayrılır. Bunlar Laboratuar Araştırmaları ve Saha Araştırmalarıdır. Bir araştırmanın laboratuarda ya da sahada yapılmasına karar vermek problemin cinsine ve içinde bulunulan koşullara bağlıdır. Sahada ya da laboratuarda araştırma yapmaya karar verirken, insan hayatı için zararlı bir durum oluşturmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü araştırmacının ve bilim adamlarının ilgi duyacağı öyle problem ve davranışlar vardır ki, bunları sınırlı bir çerçeve içinde laboratuarda ayarlamaya, değiştirmeye ve kontrol etmeye olanak yoktur. Örneğin kanser üzerinde araştırma yapabilmek amacıyla bir grup insanı laboratuara alıp daha çok sigara içmeleri istenemez. Aynı şekilde trafik kazaları incelenecek diye insanlar kaza yapmaya zorlanamazlar. Bu gibi nedenlerden dolayı, birçok olayın ve davranışın doğal oluş içinde gözlenmesi gerkmektedir. Bu tip durumlarda saha araştırması yapmak daha uygun olacaktır. 1.2.1.1.Laboratuarda Yapılan Araştırmalar Laboratuarda yapılan araştırmalar, Fen Bilimlerinde (fizik, kimya, biyoloji) ve sosyal bilimlerde (psikolojide) yapılan gözlemsel çalışmalardır. Genellikle kontrol grubu ve deneme grupları arasında farklılığın aranması temeline dayanır. Çeşitli denemelerin çeşitli gruplar üzerindeki etkilerini ve bazı durumlarda bağımsız değişkenlerin etkileşimini inceler. Ancak laboratuarın kontrollü ve yapay bir ortam olduğu göz önünde bulundurulursa, burada gözlenen davranışların gerçek hayattakinden farklı olacağı açıktır. Özellikle sosyal bilimler ve eğitimle ilgili laboratuar bilgilerinin geçerliliği, tartışmaya açık bir konudur. Asit yağmurlarının bitkilere etkisi olup olmadığı konulu bir araştırma biyoloji laboratuarında, iki elementin tek başlarına veya bileşik oluşturduklarında gösterdikleri farklılıklar kimya laboratuarında, sürtünmenin ihmal edilerek yapıldığı atış denemelerinin sonuçları fizik laboratuarında yapılan deneysel çalışmalardır. Uzun süre aynı ortamda bulunan kişilerin davranışlarındaki değişimler de psikoloji laboratuarlarında gerçekleştirilebilecek gözlemsel çalışmalara örnek gösterilebilir. 1.2.1.2.Sahada Yapılan Araştırmalar Anket yöntemiyle tanımlanan kitleden seçilen örneklem üzerinde çalışılarak veri toplanıp değerlendirildikten sonra rapor yazılarak sonuçlandırılan araştırmalardır. Sahada yapılan araştırmaların avantajı, çok yönlü araştırmaların yapılabilmesi ve birçok hipotezin aynı anda test edilmesinin sağlanmasıdır. Kuramsal ve pratik problemlerin çözümünde yararlanılabilir. Saha araştırmaları, gerçek ve günlük hayat içinde yer almaktadır. Burada yapaylık söz konusu değildir. Araştırma alanı, hayatın kendisidir. Saha tanımı ise araştırmanın konusuna göre değişir. Eğer öğrenci işlerinden veri toplanıyorsa, saha öğrenci işleri bürosudur. Bir bölgede yaşayan kişiler il ilgili bir araştırmada saha o bölge olacaktır. Daha çok kamuoyu araştırmaları saha araştırmaları olarak adlandırılır. Saha araştırmalarında elde edilebilecek sonuçlar, aynı özelliği taşıyan diğer gruplara ve gerçek hayata genellendiğinde, ortam doğal olduğundan dolayı, oluşabilecek hata daha azdır. Sahada yapılan araştırmalarda araştırıcı, araştırılan grubun yapısını ve özelliklerini daha iyi anlamak, analiz etmek ve anlatabilmek için ilgilenilen grupla belirli bir süre geçirmelidir. Böylelikle, o grupla ilgili konularda bilgi toplanarak araştırma sonucunun daha güvenilir olması sağlanabilir. Sahada yapılan araştırmalara örnek olarak antropologların çeşitli toplumların kültürel ve ekonomik yapılarını, yaşayış biçimlerini anket yoluyla incelemeleri ve yapılan kamuoyu araştırmaları verilebilir. 1.2.2. Amacına Göre Araştırmalar 1.2.2.1.Kuramsal araştırmalar Bilime yeni katkılar ve buluşlar sunabilmek amacıyla yapılan araştırmalardır. Bu tür araştırmalarda araştırıcıların o konuda yeterli bilgiye sahip olması şarttır. Gerçekte hiçbir araştırmaya bilime katkıda bulunmak ya da yeni bir keşif yapma amacıyla başlanmaz. Ancak araştırma sürerken bu tip durumlarla karşılaşılabilir. Katkı ya da keşif yayınlanarak bilim dünyasına duyurulur. 1.2.2.2.Uygulamalı araştırmalar Çevremizde ve yaşantımızda çözüm bekleyen sorunlar ile ilgili incelemeler yaparak soruna çözüm getiren araştırmalara denir. Bu tür araştırmaların başarı ile yürütülmesi için araştırıcıların yeterli tecrübe ve bilgiye sahip olmaları gerekir. Uygulamalı araştırmalar, bir teorinin gerçek hayata uygulanması şeklinde de olabilir. Örneğin bir kalite kontrol yönteminin üretim yapan bir fabrikada kullanılması, bir deney düzenleme yönteminin ziraatte uygulanması gibi. 1.2.2.3.Tanımlayıcı (Betimsel) araştırmalar Üzerinde inceleme yapılan, aynı özelliğe sahip birimlerden oluşa kitlenin çeşitli karakterlerine ilişkin kestirimler yapılarak kitleyi tanımlayabilen araştırmalara denir. Örneğin istatistik böülümü öğrencilerinin çeşitli yıllarda başarı oranları ve bunu etkileyen etkenler konulu bir araştırma tanımlayıcı araştırma çeşidine girer. Genellikle örnekleme kuramında, kitlenin toplam, ortalama, oran, sayı, iki değişkenin birbirine oranı gibi parametreleri tahmin edilir. İçinde bulundukları aralıklar belirlenir. Bu tip araştırmalar tanımlayıcı niteliktedir. 1.2.2.4.Analitik araştırmalar Bu tür araştırmalardan neden sonuç ilişkisini ortaya çıkarmakta yararlanılır. Sonucu kapsamlı bir şekilde inceleyerek değerlendirmek ve o konuda gerekli önerilerde bulunabilmek amacını güder. Örneğin tarlaların verimlilikleri, yeni üretilen bir ürünün beğenilme derecesini ortaya çıkarmak amacıyla yapılan araştırmalardır. Daha çok bir hipotez ortaya atılır ve bu hipotezin doğru olup olmadığı araştırılır. 1.2.3. Kapsadığı Zamana Göre Araştırmalar Araştırmaları, içerdiği zaman kesidine göre de gruplamak olasıdır. 1.2.3.1.Kesitsel araştırmalar (Cross sectional) Kesitsel araştırmalar, ele alınan konunun veya çözülmek istenen sorunun belirli bir zaman dilimi içinde incelenmesiyle gerçekleştirilen araştırmalardır. Örneğin, öğrencilerin 1. yıl 1. sömestrdeki başarı oranları ile 2. sömestrdeki başarı oranları arasındaki farklılığı inceleyen bir araştırma, 2002 yılı kasım ayında Ankara’da şehirlerarası yollarda meydana gelen ölümlü kaza nedenlerini inceleyen bir araştırma, 1990-1998 yılları arasında Marmara Bölgesi’nde oluşan depremlerin 18 Ağustos depremine etkilerini inceleyen bir araştırma ya da okulda şiddetin mevsimlik eğilimleri üzerine bir araştırma. DİE’de de her yıl ya da üç ayda bir periyodik süren araştırmalar yapılmaktadır. 1.2.3.2.İleriye yönelik araştırmalar (Prospectional) Belirli bir sorunu inceleyerek gelecek dönemlerde alınması gerekli önlemleri ortaya koymak amacıyla yapılan araştırmalardır. Çoğu araştırmaların bu tür ileriye yönelik olması gelişmekte olan ülkemiz için oldukça yararlıdır. Örneğin DPT’nin hazırladığı 5 yıllık kalkınma planları ileriye yönelik bir araştırmadır. 1990-1995 yıllarında Türkiye’de tüketilen kömür miktarları ile 2005 yılına ait kömür tüketim miktarlarını bulmaya yönelik bir araştırma, önceki 5 yıla ait veriler yardımıyla sonraki 5 yılda beklenen turist sayısını belirlemek amacıyla yapılan bir araştırma da bu tür araştırmalara örnektir. 1.2.4. Veri Toplama Yollarına Göre Ararştırmalar Uygulama aşamasında gruplandırılabilir. seçilen veri toplama yollarına göre araştırmalar 1.2.4.1.Yazılı kaynaklarda veri toplama Yaptığımız araştırmalarda kullanacağımız verileri, yazılı kaynaklardan alabiliriz. Örneğin 1995 yılı Ankara-İstanbul yolunda meydana gelen trafik kazaları ile ilgili bir araştırma yapılıyorsa, verileri trafik şubesinden alabiliriz. Son 5 yılın kalkınma planıyla ilgili bir araştırma yapılıyorsa veriler DPT’den yazılı olarak alınabilir. 1.2.4.2.Gözlem yoluyla veri toplama Bu tür araştırmalarda veri, psikoloji ya da sosyoloji laboratuarlarında yapılan araştırmalarla elde edilmektedir. 1.2.4.3.Anket yoluyla veri toplama Anket, kalem kağıt yoluyla objenin, bireyin ya da grubun kendisi hakkında bilgi vermesi şeklidir. Bu yöntem en yaygın veri toplama yöntemlerinden bir tanesidir. Bunun nedeni kolay, ucuz ve bilgileri doğrudan doğruya toplamaya uygun oluşudur. Anket yoluyla ver toplama teknikler üçe ayrılır: Yazışma yolu : Anketin kaynak kişilere posta yoluyla uygulanmasını sağlayan veri toplama tekniğidir. Kişisel görüşme yolu : Sözlü iletişim yolu ile veri toplama tekniğidir. Sözlü anlatım kişilerin düşündüklerini açıklamada yazılı anlatımdan daha etkilidir. Telekomünikasyon yolu : Telefon, internet (mail) aracılığla ver toplamadır. Örnekler : 1.) Kuzey Caroline Üniversitesi’nde psikoloji dersleri veren Dr. Kitty Klein’a göre ‘günlük tutmak, dikkati ve sorun çözmeyi etkileyen çalışan belleğimizi canlandırabilir ve akademöik başarımızı arttırabilir.’ Bu düşünce üzerine bir araştırma yapılmıştır. Araştırmacılar, üniversite birinci sınıf okuyan 71 öğrenciden, üniversiteye nasıl uyum sağladıklarını, yaşadıkları stresli bir olayı ya da daha az stresli olan günlük etkinliklerini yazmalarını istediler. Grupların herbiri üç ayrı kez 20’şer dakika yazı yazdılar ve 7 hafta sonunda öğrencilerin çalışan bellek becerileri aritmetik ve sözcük dağarcığı testleriyle değerlendirildi. Stresli duygular hakkında yazan öğrenciler, testlerden, yalnızca günlük olayları kaydedenlerden daha iyi puan aldılar. Dr. Klein bu durumun nedenlerini bulmak amacıyla 111 öğrenciye son derece olumlu ya da son derece olumsuz deneyimlerini yazmalarını söyledi. Üçüncü bir grup ise kontrol grubu olarak alındı ve yansız bir konu hakkında yazdılar. Hoş olmayan bir olayı yazan öğrenciler, üç ay sonra, olayla ilgili istenmeyen düşüncelerinin önemli ölçüde azaldığını bildirdiler. Ayrıca çalışan bellekleri, %11 oranında gelişmiş akademik oratalamaları da yükselmişti. Çalışma sonuçları Journal of Experimantal Psychology:General’da yayınlanmıştır. Bu araştırmanın birinci aşaması amacına göre uygulamalı ve tanımlayıcı araştırmalar sınıfına girmektedir.Burada tanımlanan, üniversitedeki birinci sınıf öğrencileridir. Araştırmanın ikinci aşaması aynı zamanda analitik araştırmadır çünkü amaç birinci durumun nedenini bulmaktır. Bütün bir araştırma gözönünde bulundurulursa, yapıldığı yere göre labarotuarda yapılan, veri toplama yoluna göre de deney yoluyla veri toplanan araştırma sınıfına girer. 2.) Hamileliğin neden olduğu hormonal değişikliklerin anneyi, bebeğini beslenmeye ve sevmeye özendirdiği bilinmektedir. Ancak babanın çocuğuna bağlılığının daha belirsiz bir sürecin sonucu ve zaman içinde, genellikle de yıllar içinde gelişen tamamıyle keyfi bir duygusal bağ olduğu yıllar öncesine dayanan bir varsayımdır. Araştırmada babaların hormonal düzeyleri, eşlerinin hamilelik öncesi ve sonrası takip edilmiştir. Çalışmaya çocuğu olmayan babalar da kontrol grubu olarak alınmıştır. Araştırma sonucunda, erkeklerin de baba olmaya biyolojik olarak hazırlandığı bulunmuştur. Bu araştırma yapıldığı yere göre laboratuarda yapılan araştırma, amacına göre uygulamalı ve tanımlayıcı araştırmadır. Burada tanımlanan baba adaylarıdır. 1.3. TEMEL BAZI TANIMLAR Bu kesimde kavram kargaşalığına meyden vermemek ve sözcük birliğini sağlamak amacıyla, bundan sonraki kesimlerde sık sık tekrarlanacak bazı temel tanımlar üzerinde durulacaktır. 1.3.1. Birim Üzerinde ölçüm ya da ölçümler yapılan canlı ya da cansız varlıklara birim denir. Örneğin bir işletme A malını kullananların oranını tahmin etmek istediğinde, malı kollanan insanlar birim, insanların o mal hakkındaki kanıları ölçümdür. Ölçüm sayı ya da bir ölçüm birimi olabilir. Hanelerin birim olarak tanımlandığı araştırmalarda, hane geliri, çalışan kişi sayısı, çeşitli giderler ölçümdür. 1.3.2. Kitle, Kitle Birimi Aynı özelliğe sahip birimlerin oluşturduğu toplluluğa kitle adı verilir. Örneğin A ilinde 12 yaşından küçük çocuklar bir kitle oluştururlar. Burada ortak özellik, A ilinde yaşamak ve 12 yaşından küçük olmak şeklinde belirlenmiştir. Bir başka örnek Türkiye’de sermayesi 1 trilyon ve onun üzerinde olan şirketler bir kitle olarak alınabilir. O halde her topluluk bir kitle olmamakta, ortak özelliğe sahip olan topluluklar bir kitle oluşturmaktadırlar. Kitleyi oluşturan canlı ya da cansız birimlerin herbirine kitle birimi denilir. Yukarıdaki ilk örnekte A ilinde yaşayan 12 yaşından küçük herbir çocuk kitle birimidir. İkinci örnekte sermayesi 1 trilyon ve daha çok olan herbir şirket kitle birimi olacaktır. 1.3.3. Örneklem, Örnekleme, Örneklem Birimi Aynı özelliğe sahip birimler topluluğunun tümünü inceleyen saha çalışmaları tam sayım olarak adlandırılır. Ancak tam sayımı herzaman uygulamak mümkün değildir. Kitleden, kitleyi simgeleyebilen bir miktar birim seçildiğinde, seçilen birimlerin oluşturduğu alt topluluğa örneklem adı verilir. Örneğin A ilinde yaşayan 12 yaşından küçük çocukları simgeleyen bir alt topluluk örneklem olacaktır. Aynı şekilde, sermayesi 1 trilyon ve daha fazla olan bir miktar şirket yine örneklemdir. Kitleden örneklem çekme işlemine örnekleme denilir. Kitleyi en iyi simgeleyebilen bir alt küme seçilecektir. Bu amaçla kitle birimleri bir takım gruplara ayrılabilir. İşte örnekleme yapabilmek için kitlenin bu şekilde alt gruplara ayrılmasıyla elde edilen kümelere örneklem birimi adı verilir.Bir örneklem birimi bazen kitle birimiyle aynı bazen de birden çok kitle birimi içerebilir. Örneğin bir tarlada araştırma yapılacaktır. Bu amaçla tarla birtakım daha küçük parsellere ayrılabilir. Eğer kitle birimi bir ağacın içinde bulunduğu 0,5 m2’lik alan ise örneklem birimi 10 ağaçlık bir alan ya da 5 m2’lik bir parsel olabilir.Bu durumda örneklemeye 5 m2’lik parseller üzerinden gidilecektir. 1.3.4. Örneklenen Kitle, Hedef Kitle Aynı özelliğe sahip birimler topluluğu olarak tanımladığımız kitleden bu kitleyi simgeleyebilecek bir örneklem çekildiğinde, kitle örneklenen kitledir. Bir diğer değişle, içerisinden örneklem çekilen kitleye örneklenen kitle adı verilir. Hakkında bilgi sahibi olmak isteyen kitleye hedef kitle denir. Örneğin bugün Türkiye’deki sanayici ve işadamları listesi kitle olsun. Bugünkü listeden örneklem çekilir. Bu kitle, örneklenen kitledir. Hedef kitle ise genelde sanayici ve işadamlarını kapsar. 1.3.5. Gözlem Birimi Örneklem birimlerine ilişkin ölçümlerin elde edildiği birimlere gözlem birimi denir. Örneğin hanelerin örneklem birimi olarak alındığı bir araştırmada, hane reisinden ya da 12 yaşından büyük bir başka kişiden hane hakkında bilgi alınıyorsa, bu araştırmada hane reisi ya da bilgi veren kişi gözlem birimidir. Bir mahalle hakkında bilgi mahalle muhtarından, bir belediye hakkında bilgi belediye başkanından toplanıyorsa bilgi veren kişiler gözlem birimleridir. 1.3.6. Veri Tam sayım yapılıyorsakitle birimlerinden, örnekleme yapılıyorsa örneklem birimlerinden elde edilen ölçü ya da ölçümler topluluğuna veri adı verilir. Veriler, bir ölçü birimiyle ifade edilebileceği gibi, belirli bir ölçü birimiyle değil sayı ile de ifade edilebilir. İlkine kantitatif (nicel) veriler (ölçü ile), ikincisine kalitatif (nitel) veriler (sayım ile) denir. Örneğin, örneklem birimi çiftlikler olan bir araştırmada çiftliklerde ekili alan miktarı, belli bir ürünün üretim miktarı kantitatif veridir. Çiftliklerde 15-18 yaş arası çalıştırılan işçi sayısı da kalitatif veri olmaktadır. 1.4. İSTATİSTİĞİN TARİHÇESİ VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ İstatistik tarihi açıdan incelendiğinde, ilk çağda bile insanların bazı toplu olayları belirleme ihtiyacı duydukları görülmektedir. Devletlerin kurulması ile insanlar sınır belirleme, vergi toplama, toprak dağılımına yönelik amaçlar ile ayrıca dil, din, ırk farkı olan toplumların nüfus büyüklüklerini belirleme, askere alma amaçlı bilgiler toplamaya ve bunların kayıtlarını tutmaya başlamışlardır. Orta çağda devletler güçlerini yitirmiş, istatistik konusu gerilemiş ve istatistik, kent düzeyinde bazı bilgilerin toplandığı değerlendirmelerle sınırlı kalmıştır. Devletlerin tekrar güçlenmesi ile birlikte istatistik uygulamaları gelişmiş, nüfus sayımları dışında da istatistikten yararlanılmıştır. Dış ticaret, milli gelir hesabına yönelik fiyat, ücret vb. temel verilerin toplanmasına başlanmıştır. 17. yüzyılda Pascal, Bernoulli, Moivne, Laplace, Poisson ve Gauss gibi araştırmacılar, olasılık kuramı, talih olayları ve tesadüfi olaylar ile ilgili çalışmalar yapmışlardır. Aynı yüzyılda, Belçikalı matematikçi ve astronom Quatelet, istatistiğin kullanım alanını genişletmiştir. Toplumumuzda ise, istatistiki bilgi ve yöntemlerden yararlanma çabaları, 19. yüzyılda reform süreci ile başlamıştır. İlk kullanımı 1980 yılında yapılan nüfus sayımıdır. Daha sonra bunu toprak sayımı izlemiştir. 1926 yılında Atatürk’ün talimatları ile Başbakanlığa bağlı, Merkezi İstatistik Dairesi kurulmuştur. Ülkemizde istatistik ve istatistikçi terimleri son on yıl içerisinde gerçek anlamda kullanılmaya başlanmıştır. Daha önceleri istatistik denilince bir rakam kümesi, istatistikçi denilince de rakamları toplayan kişi akla gelmekteydi. Bugün ise istatistiğin bir yöntem topluluğu, istatistikçinin görevinin de yalnız veri toplamak değil, bir araştırmayı başından sonuna kadar yürütmek olduğu anlaşılmıştır. Günümüzde istatistik, çeşitli bilim dallarının ortak yöntemi haline gelmiştir. İçinde istatistiksel yöntemler kullanılmayan bir araştırmanın geçerliliğini kolayca kabul etmek mümkün değildir. Doğru bilgi, doğru yorum ve doğru karar sürecinde araştırmacılar, politikacılar, karar alıcılar ve tüm bireyler, çalışmalarında istatistiki bilgileri etkin olarak kullanmaktadırlar. Ulusal ve uluslar arası sosyal ve ekonomik gelişme hedeflerinin belirlenmesi ve bu hedeflerin başarısı, güncel ve güvenilir istatistiklerle sağlanmaktadır. Bilim dallarının herhangi birinde istatistiksel yöntemler uygulanmak istendiğinde, elde verilerin bulunması gerekir. Veri denilirken, uzunluk, ağırlık, satış, maliyet gibi belirli ölçü birimleriyle ifade edilen değerler yanında marka tercihleri, evet-hayır yanıtları gibi belli ölçü birimleriyle basit şekilde gösterilmeyecek verilerin varlığı da akla gelir. Sözü edilen veriler bazı durumlarda, başkaları tarafından elde edilmiş, düzenlenmiş ve hatta yayınlanmış olabilir. Örneğin DİE yayınları, fiyat indeksleri, faaliyet raporlarındaki veriler, Merkez Bankası’nın yayınladığı bilgiler, Deprem Araştırma Bülteni’nde bulunan deprem kayıtları olabilir. Bu tür veriler ikinci el veri (secondary data) adını alır. Önceden yayınlanmamış, karar veren kişi ya da onun ekibi tarafından, o kararı verebilmek için ilk kez toplanan verilere ilk el veri (primary data) adı verilir. 1.5. ARAŞTIRMALARDA ÖRNEKLEMENİN YERİ VE ÖNEMİ Hakkında bilgi istenen topluluğa ait bütün birimlerin incelenmesi ile uygulanan yönteme tam sayım denilir.Tamsayıma örnek olarak nüfus sayımı ve sanayi sayımları verilebilir. Tamsayım, kuramsal yönden uygun bir çözüm olmakla birlikte, tamsayım yapılan bir araştırmada maliyetin çok yüksek olacağı açıktır. O halde iki yol söz konusudur : 1. Hiç araştırma yapmamak, 2. Tüm birimleri değil, bunları simgeleyebilecek bir alt küme üzerinde araştırma yapmak. Bunlardan birinci şık artık giderek benimsenmemekte, eski ve zararlı bir yol olmaktadır. İkinci şık ise giderek benimsenmekte ve yaygınlaşmaktadır. İşte bir kitleden belli kurallara göre seçilmiş, seçildiği kitleyi temsil etme yeteneği olan küçük kümelere örneklem denir. Araştırmalar genellikle seçilen örneklem üzerinde yapılır ve alınan sonuçlar kitleye genellenir. Maliyet güçlükleri, kontrol güçlükleri ve etik zorunluluklar araştırmacıyı örneklem üzerinde çalışmaya iten nedenlerdir. Ayrıca her kitleyi tümüyle incelemeye gerek de olmayabilir. Örneğin bir kişinin kanındaki şeker düzeyi ve kolestrol değerlerinin belirlenmesi için alınacak bir miktar kan yeterli olacaktır. Örneklem üzerinde çalışmak araştırmacıya büyük zaman, enerji ve para tasarrufu sağlar. Örneklem üzerinde çalışma yapıldığında, araştırma için gerekli kontroller de daha kolay sağlanacaktır. Toplumun etik değerleri de büyük kitleler üzerinde çalışıp denemeler yapmayı engeller niteliktedir. Örneğin, doğum kontrolüne ilişkin bir araştırmayı büyük kitlelerle yapma olanağı sınırlıdır. Tüm bu nedenlerle araştırmacı, kitle yerine örneklem üzerinde çalışmayı tercih eder. Ancak her araştırmanın mutlaka örneklem üzerinden yapılması zorunluluğu da yoktur. Tüm kitle birimleri belirlenemediğinde, incelenemeyecek kadar çok birim olduğunda, inceleme süresi ve maliyet çok yüksek olduğunda ve kalite kontrol araştırmalarında, birimlerin test sonuçları kullanılamaz hale geldiğinde tamsayım yapılamaz ve örnekleme yapmak zorunlu olur. Örneğin bir mermi fabrikasında, bozuk mermi oranı tahmin edilmek istensin. Eğer bu araştırmada tamsayım yapacak olursak, kontrolden sonra elimizde sadece boş kovanlar ve patlamış mermiler kalacaktır. Böyle bir araştırmada, örnekleme yapmak akıllıca olacaktır. Örneklemenin kitleden örneklem seçme işlemi olduğu ve seçim işleminde uygulanan yöntemlerin de örnekleme yöntemleri olarak adlandırıldığını biliyoruz. İyi bir araştırmada da amaç, çok veri toplamak değil, geçerli ve güvenilir verileri en kısa sürede ve en düşük maliyetle toplamaktır. Bir örneklemenin en iyi şekilde yapılabilmesi için, gerekli koşullar kısaca tanımlanabilir : Çalışma kitlesinin tanımlanması Kitledeki birimlerin listelenmesi Örnekleme yönteminin belirlenmesi Örneklemin seçimi Temsilliğin sınanması ABD’de geçen bir olay, örneklemenin titizlikle yapılması bakımından önemli bir örnektir. 1936 seçimlerinde, Landon ve Roosevelt Başkanlık için adaylıklarını koymuşlardı. Amerika’nın en büyük araştırma şirketinin yaptığı araştırmalara ve tahminlere ile Landon’ın başkanlık seçimlerini kazanacağı ileri sürülmüştü. Ancak sonuçlar açıklandığında seçimi kazanan kişinin Roosevelt olduğu öğrenildi. Araştırmacılar, örneklem seçme yanlışlığından dolayı böyle bir hataya düşmüşlerdi. Örneklem, telefon rehberinden ve otomobili olan bireyler arasından seçilmişti. Oysa 1930’larda Amerika ekonomik yönden kötü yıllar geçirmişti ve çoğu kişinin otomobili yoktu. Evlerinde telefonu olmayan ailelerin sayısı da oldukça fazlaydı. Otomobili ve telefonu olan kişiler, zengin kişilerdi ve kitleyi temsil etmiyorlardı. Araştırmacılar, örneklemin seçim yanlışlığından dolayı hatalı sonuçlar ortaya çıkarmışlardı. Araştırmalarda örneklemenin önemini gösteren bir örnek de 1968 yılında Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce yapılan “Türkiye’de aile yapısı ve nüfus sorunları araştırması”dır. Araştırmada, örneklem, hem köy-kent farklılığını hem de bölgesel farklılıkları ortaya çıkartacak şekilde seçilmek istenmiştir. Bu amaçla Türkiye beş bölgeye (İçAnadolu, Karadeniz, Ege-Marmara, Akdeniz, Doğu- Güneydoğu Anadolu) ayrılmış ve her bölge de kendi içinde kentsel ve köysel yörelere ayrılmıştır. Tabakalam nüfus kıstasına göre yapılmıştır. Yani örneklemin oluşturulmasında, tamsayımın sonuçlarından yararlanılmıştır. Burada sözü geçen tamsayım 1965 genel nüfus sayımıdır. Örneklemin seçiminde, tabakalı küme örneklemesi kullanılmıştır. Sırasıyla önce bölgeler ve kentler, kasaba ve köyler, mahalle ve haneler seçilip belirlenen bireylerle görüşmeler yapılmıştır. Bu yöntem ile 5400 hanede 85 birey ile görüşülmüştür. Görüşme yapılan sayının ne kadar küçüldüğü düşünüldüğünde, örneklemenin tamsayıma tercih edilmesinin nedeni de anlaşılmış olur. 1968 yılında yapılan bu araştırmanın tamamlanma sürecinde, araştırmada kullanılan örnekleme yönteminin güvenilirliğini saptamak amacıyla, elde edilen sonuçlar 1965 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. 1968 yılı sonuçlarının, hesaplanan güven aralıkları dahilinde, yanılgı payları dikkate alınarak düzeltilmiş veriler elde edildiğinde, bu sonuçların 1965 sayımına uygunluk gösterdiği görülmüştür. Verilen bu araştırma örneğinden de anlaşılacağı gibi, örneklemenin araştırmalardaki yeri ve önemi büyüktür. Çünkü belli zaman aralıklarında yapılan ve bu araştırmalarda kullanılan örnekleme yöntemleri, bir yandan tamsayımlar için kontrol mekanizması oluştururken diğer yandan araştırmanın maliyetini düşürür, verileri yorumlayıp sunma süresini kısaltır. Son olarak tamsayım ile örnekleme karşılaştırılmak istenirse, Tamsayımda veriler, istenildiği kadar ayrıntılı şekilde düzenlenebilir.Örneklemede ise belli gruplar incelendiğinden, ender görülen değerlerin örneklem içine girme olasılığı çok düşüktür. Tamsayımda, kitle hakkında önceden elde edilmiş bazı bilgiler bulunması gerekmez. Örneklemede ise başarının artması için kitle ortalaması ve varyansı hakkında yaklaşık bilgilere ihtiyaç vardır. Ayrıca örnekleme, zaman, para ve işgücü bakımından tasarruf sağlar. Daha az ve daha kaliteli elemanlarla çalışılacağından, bilgi toplama ve derleme işlemlerinde hatalar en aza indirgenir.