Sosyal Bilgiler Terimler Sözlüğü.

advertisement
A
Aforoz: Hristiyanlık’da o dini benimsemiş kişiye kilise tarafından verilen cemaatten kovma
cezası.
Ahi: Ahilik ocağından olan kimse.
Akçe: Küçük gümüş Osmanlı parası.
Akdeniz: Kıbrıs Adası'nı çevreleyen ve bir çok ülkeye kıyısı olan deniz.
Akkor: Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan cisim
Alet: Bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılan araç.
Anadil: İnsanın doğup büyüdüğü yerdeki öğrendiği dil.
Analiz birimi: Benzer tüm birimlerin özet tanımlarını oluşturmak ve aralarındaki farkları ifade
etmek için üzerinde gözlem yapılan bireyler, gruplar, örgütler, nesneler.
Anane: Bir topluma ait gelenekler.
Anatomi: İnsan, hayvan ve bitkilerin yapısını ve organlarının birbiriyle olan ilgilerini inceleyen
bilimdir.
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl
kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasasıdır.
Angarya: Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti.
Anıt: Toplum için önemli olan kişilerin veya olayların yapıt olarak gelecek kuşaklara aktarılması.
Anket: Analiz için yararlı olacak bilgi toplamak için tasarlanmış yöntem.
Antik: İlkçağdaki büyük uygarlıklarla alakalı olan şeyler.
Araştırma evreni: Örneklemin seçileceği ögelerin toplamı.
Asa: Bazı kültürlerde güçlü kişilerin elinde bulundurdukları kıymetli sopalar.
Astronomi: Yıldızlar ve yıldızların hareketlerini inceleyen bilimdir.
Av: yabani hayvanları yakalama işi.
Ayin: Din adına yapılan törendir.
B
Bağımlı değişken: Araştırmacıyı rahatsız eden neden, açıklanması istenen durum.
Bağımsız değişken: Açıklayan değişken veya ara değişken; neden.
Bakan: siyasi yönetim bakımından yurdun genel işlerinin bir bölümünü yönetmesi için seçilen
şahıs.
Bakanlık: Bakanlık örgütünün bulunduğu yer.
Baraj: Sudan çeşitli şekilde yararlanmak ve su taşkınlıklarını önlemek için yapılan, gerisinde su
toplayan büyük duvar.
Barınmak: Doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak.
Barut: Ateşli silahla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan,
patlayıcı maddedir.
Başbakan: hükümetin ve bakanların başında bulunan ve onları yöneten şahıs.
Belediye: İl, ilçe gibi yerleşim merkezlerinde kamuya hizmet etmek amacıyla kurulmuş örgüt.
Berat: Borçtan, suç ve cezadan kurtulmaktır. Günahlardan kurtulmaya vesile olan Şaban ayının
onbeşinci gecesine de Berat gecesi denir.
Beslenmek: Yemek içmek gibi hayati ihtiyaçların karşılanması.
Bilim: Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve
gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim.
Bilimsel düşünce: Bilim temeline dayanan, özgür, eleştirici, araştırıcı ve bağımsız düşünce.
Bimerhane: hastane anlamına gelir.
Bitki örtüsü: Bir bölgenin iklim özelliklerine bağlı olarak o bölgede nüfuz eden bitki topluluğu.
Burç: kale duvarlarından daha yüksekte bulunan ve çeşitli şekilleri olan kale çıkıntısı.
Bütçe: Belirli bir süre içinde gelir gider planlamasının ayrıntılarını gösteren tasarı.
C-Ç
Câiz: Yapılması dince yasak olmayan şeydir.
Cebelu: Atlı asker anlamındadır.
Cengaver: Savaşan insan, yiğit, savaşçı.
Cihat: Müslümanların din uğruna yaptıkları mücadele.Bu mücadele siyasi, askeri, ekonomik,
bilimsel vs de olabilir.
Cumhurbaşkanı: Cumhuriyetle yönetilen ülkelerin başında bulunan devlet adamı.
Cumhuriyet: Demokrasinin etkin olduğu yönetim biçimi.
Çevre: canlı ve cansız varlıkların içinde bulundukalrı doğal ortam.
D
Darüşşifa: Sağlık yurdu demektir.
Dayanışma: Zorluklara karşı omuz omuza hareket etme.
Debbağ: Deri işleyen kimselere verilen isimdir.
Değişken: Değişebilen, yani en az iki değer alabilen her şey.
Dejenerasyon: Özünü kaybetme, yozlaşma
Dekor: Bir yerde yapılan estetik düzen.
Demografi: nüfus bilimidir.
Demografik: nüfus bilimiyle ilgili olan şeylerdir.
Demokrasi: Halkın borusunun öttüğü yönetim biçimi.
Demokrasi: Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık.
Denek: Anket/görüşme sorularına yanıt vererek analiz için veri sağlayan kişi.
Denek: Örnekleme seçilen elemanların her biri.
Denence: Gözlemlenen olaylar ya da olay kümeleri arasında henüz kesinlikle kanıtlanmış
olmayan, ancak kanıtlanması olası görülen ilişkileri ifade eden bir önerme.
Deney grubu: Deneye tabi tutulan denekler grubu.
Dengeli Beslenme: Sağlık kurallarına uyarak beslenme.
Deprem: Yer kabuğunda meydana gelen çeşitli hareketlilik sonucu oluşan sarsıntı.
Derebeylik: Orta Çağ’da, toprak mülkiyetine sahip olan ve himayesindeki toprağa bağlı
köylülerin üretiminden büyük payı alan toprak sahiplerinin egemenliğine dayanan toplumsal
düzen.
Dernek: Belirli amaca yönelik kurulan ve o amacı benimseyen üylerden oluşan kurum.
Destan: Olağanüstü olayların olağanüstü kişilerle, olağanüstü biçimde dilden dile anlatıldığı
öyküleştirilmiş şiir biçimindeki edebi eserdir.
Devlet: Belirli bir kara parçası üzerinde yaşayan, örgütlenmiş siyasi yapıya sahip olan ve başka
devletlerce de tanınan siyasi ve bağımsız kuruluş.
Dış geçerlik: Deneysel sonuçlara dayanarak yapılan çıkarsamaların “gerçek” dünyaya
genelleştirilememe olasılığı.
Dil: insanın iletişime geçmesi için kullandığı sesler ve işaretler.
Dilekçe: İstek bildirmek için resmi makamlara sunulan yazı.
Din: İnsanın düşünme sınırlarının çizildiği yerden sonra devreye giren ve insanların
anlayamadıklarını anlamlandırmak için sığındıkları olgu.
Dipnot: Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna
konulan açıklama veya kaynak bilgisidir.
Dirlik: Osmanlı Devleti'nde bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık
veya bir yere bağlı gelirlerdir.
Divan: İslam devletlerinde, hükümdarlara devlet işlerinde yardımcı olması İçin oluşturulan
danışma kuruludur.
Dizin: Bir kitabın veya derginin kişi, konu, yer adı vb. bakımından içindekileri yer numarasıyla
belirten ve eserin arkasında yer alan alfabetik listedir.
Doğa: Canlı ve cansız maddelerden oluşan ve insanlara sınırsız hizmet eden kendi kendini
yenileyebilen varlıkların tümü.
Doğalcılık: Alan araştırmasına, nesnel toplumsal gerçekliğin var olduğu ve bunun gözlenebileceği
ve doğru rapor edilebileceği varsayımıyla yaklaşma.
Donanma: Osmanlı'da deniz kuvvetlerine verilen isimdir.
Donanma-yı Hümayûn:Padişahın, devletin donanmasının ismidir.
Duygu: İnsanı insan yapan izlenim ve düşünceler.
Düşünce: Düşünme sonucunda oluşan görüş.
E
Edip: Edebiyatla uğraşan, edebî eser veren kimselere verilen isimdir.
Egemenlik: Milletin ve devletin yetkilerinin tümü.
Ehl-i Hibre: Ahilikte mesleğin sırlarını çok iyi bilen, malların niteliği hakkında görüş bildiren,
fiyatların tespitinde yardımcı olan ve anlaşmazlıkları çözümleyen uzman.
Ekonomi: İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin nasıl üretildiğini, bölüşüldüğünü ve
tüketildiğini inceleyen bir bilimdir.
Ekvator: Yeryuvarlağını eksenine doğru iki eşit parçaya bölen en büyük çember.
Eleştirici: Eleştiri yapacak niteliğe sahip olan kişi.
Emek: Bir işin yapılması için sarfedilen enerji.
Emniyet Kemeri: Motorlu taşıtlarda insanların güvenliğini sağlayan bele takılan kemer.
Empati: Kendini duygu ve düşüncede bir başkasının yerine koyma, onu anlayabilme ve ona
yardımcı olmaktır.
Enderun: Osmanlı Devleti'nde saraylar da harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yerdir.
Enerji: Maddelerde var olan gücün çeşitli şekillerde ortaya çıkması.
Erozyon: Yeryüzündeki kayaçların, toprakların rüzgar, sel ve buzulların etkisiyle aşınarak
sürüklenip gitmesidir.
Eşit: Her yönden birbiriyle bir özellikleri olan.
Eşleştirme: Deneylerde bir çift deneğin bir veya daha fazla değişkene benzerliği yönünden
eşleştirilmesi ve denek çiftlerinden birinin deney grubuna, diğerinin de kontrol grubuna atanması
süreci.
Eşraf: Bir yerin zenginleri, sözü geçenler, ileri gelenleridir.
Etiket: Satılan malzemelerin üzerine yapıştırılan ve o mal hakkında fiyat ve cins gibi çeşitli
yönden bilgi veren kağıt parçası.
Etkileşim: Nesnelerin ya da olayların karşılıklı birbirlerini etkilemeleri anlamına gelir.
Etnik: Köken bakımından farklı olma durumudur.
Etnografya: Açıklamadan çok ayrıntılı ve doğru tanımlamaya odaklanan toplumsal yaşam
hakkında rapor.
Etnometodoloji: Dolaylı, genellikle konuşulmamış varsayım ve anlaşmalara odaklanan toplumsal
yaşam araştırması
Evren: Bulguları genellemek istediğimiz birimlerin tamamı.
Eyalet: Çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il.
F
Faktöriyel tasarım: Farklı gruplara verilen birden fazla uyarıcının (bağımsız değişken) eş
zamanlı olarak bir (veya daha fazla) bağımlı değişken üzerindeki etkisinin üzerinde ölçülmesi.
Ferman: Osmanlı padişahlarının herhangi bir konu üzerine yazdığı resmi buyruktur.
Fetih: Bir kenti veya ülkeyi düşman elinden savaşarak alma eylemidir. Bu sözcük daha çok
Müslümanların bu tür eylemleri için kullanılır.
Fresk: Yaş duvar sıvası üzerine kireç suyunda eritilmiş madenî boyalarla resim yapma yöntemi.
G
Gaflet: Dalgınlık, dikkatsizlik, boş bulunma, aymazlık, dalgı, ihtiyatsızlık.
Ganimet: Müslümanların savaşta düşmandan aldığı mal, para gibi taşınır eşyalardır.
Gaza: İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal
savaştır.
Gazi: Müslümanlıkta düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse.
Genişletilmiş örnek olay yöntemi: Örnek olayların toplumsal kuramlardaki yanlışları bulmak ve
bu kuramları geliştirmek için kullanıldığı teknik.
Gizli içerik: İçeriğin esas anlamı.
Göç: Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir
ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma.
Gömülü kuram: Tümevarım yaklaşımıyla gözlemlerin sürekli karşılaştırılmasından bir kuram
yaratmaya çalışan toplumsal yaşam araştırması.
Görünür içerik: Görünebilen, yüzeydeki içerik.
Görüşme: Görüşmecinin deneklere sorular sormasına dayanan veri toplama tekniği.
Gözlem Birimi: Veri toplama birimi, hakkında bilgi toplanacak ögeler seti.
Gümrük: Bir ülkeye giren ya da ülkeden çıkan her türlü eşyadan alınan vergi, resim veya harçtır.
Gümrük kavramı, bu işlemlerin yapıldığı yer içinde kullanılmaktadır.
H
Hak: Kişiye hukuken tanınmış çeşitli yetki, özgürlük ve olanaklar.
Halife: Hz Muhammet'ten sonra onun yerine devlet başkanı olan ve Müslümanların imamlığını
yapan kişiye verilen unvandır.
Ham Madde: Bir ürün elde edilmesinde kullanılan temel bileşenlerin işlenip elde edilmesinden
önceki durumu.
Has: Hükümdara özgü olan. Osmanlı Devleti’nde yıllık geliri 100.000 akçeyi aşan dirlik.
Hattat: Çok güzel el yazısı yazan sanatçı.
Hidroelektrik Santral: Su gücüyle çalışan makinelerle elektrik üreten merkez.
Hoşgörü: Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu.
Hümayun: Devletle ilgili anlamındadır.
I-İ
İç geçerlik: Deneysel sonuçlara dayanarak yapılan çıkarsamaların deney sırasında meydana
gelenleri doğru olarak yansıtmama olasılığı.
İçerik analizi: Kayıtlı iletişim belgelerine dayalı araştırma.
İdiografik model: Nedenselliği bireysel örneklere ya da olaylara dayanarak açıklamaya çalışan
model.
İhracat: Bir ülkede üretilen bir malın, yabancı ülkelere döviz karşılığında satılmasına denir.
İhracatın diğer bir adı da dışsatımdır ve ithalatın karşıtı olarak da tanımlanabilir.
İhtilal: Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek
amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim.
İkamet: Bir yerde oturma, ikamet etme.
İkincil analiz: Daha önce yapılan bir araştırma için toplanan ve kullanılan verilerin farklı bir
araştırma sorusunu yanıtlamak için kullanılması.
İklim: Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin uzun
yılların ortalamasına dayanan durumu.
İkta: Devlete ait olan, maaş yerine kişilere verilen, üzerinden elde edilen gelirle devlete asker
beslenen toprak çeşidi.
İlahi: Tanrı ile ilgili olan, Tanrıya özgü.
İmaret: Yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu.
İmparatorluk: Kendi topraklarında oturan çeşitli milletleri egemenliği altında toplayan devlet
biçimi.
İmtiyaz: Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya ayrıcalık.
İntihal: Başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme veya
başkalarının konularını benimseyip değişik biçimde anlatma, aşırma.
İş gücü: Bir insanın yararlı şeyler üretmek için harekete geçirmek zorunda olduğu fiziksel ve
düşünsel yetilerinin tümü.
İskan: Bir topluluğu yerleştirme yurtlandırma.
Islahat: Düzeltme, iyileştirme.
İşletimselleştirme: Gerçek dünyada kavramları temsil eden ampirik gözlemlerin yapılmasıyla
sonuçlanacak spesifik araştırma prosedürlerinin geliştirilmesi.
İsraf: Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık, tutumsuzluk.
İstihdam: Bir görevde, bir işte kullanma.
İstihkâm: Düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş
yer.
İthalat: Yurtdışında üretilmiş bir malın, ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasına denir.
İthalatın diğer bir adı da dışalımdır ve ihracatın karşıtı olarak da tanımlanabilir.
İttifak: Anlaşma, uyuşma, bağlaşma.
J
Jeoloji: Yer yapısını inceleyen bilim, yer bilimi.
Jest: Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli
hareket.
K
Kadavra: Tıp öğretiminde, üzerinde çalışma yapılan ölü insan veya hayvan vücudu.
Kadı: Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemi’ne kadar her türlü davaya, Tanzimattan
Cumhuriyet’in ilk yıllarına değin geçen sürede ise yalnızca evlenme, boşanma, nafaka ve miras
davalarına bakan mahkemelerin başkanlarına verilen addır.
Kadırga: Hem yelken hem kürekle yol alan, özellikle Akdeniz'de kullanılmış bir savaş gemisi.
Kamu : 1- Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü. 2- Bir ülkedeki halkın bütünü, halk.
Kamuoyu: Bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesi, halkoyu.
Kanunname: Yasa, kanun kitabı.
Kapitülasyon: Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları.
Kapsam geçerliği: Bir ölçümün bir kavramın farklı anlamlarını kapsaması.
Kaptan-ı Derya: Donanmanın başı, deniz kuvvetleri başkumandanı.
Kargı: Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak.
Katılım: Bir topluluğa girmek, ortak olmak, benimsemek.
Katılımcı eylem araştırması: Hakkında araştırma yapılan deneklere araştırmanın amacı ve
prosedürünün kontrolünü vermeyi savunan sosyal araştırma yaklaşımı.
Katolik: Hıristiyanlığın kollarından biri, Roma Kilisesi ya da bu kilisenin dini lideri Papa'nın
etrafında birleşen mezhep.
Kavramsallaştırma: Bir terim kullanıldığında ne demek istendiğinin tanımlanması süreci.
Kethüda: Loncayı temsil eden, devletle olan ilişkilerini yürüten görevli.
Kil: Islandığı zaman kolayca şekillenebilen yumuşak ve yağlı toprak.
Kilise: Hıristiyan dininden olan kişilerin tapınak yeri.
Kimsesiz çocuklar: Anası, babası, yakını, akrabası olmayan çocuklardır.
Kısırlaştırmama: Bir canlıyı kısır duruma getirmek.
Kıta: Büyük kara parçası.
Kıyı: Kara ile denizin birleştiği yer, sahil.
Koalisyon: Birçok gücün katılması ile oluşan birlik.
Kodlama: Ham veriyi standart forma dönüştürme süreci.
Koloni: Göçmen topluluğu veya bu topluluğun yerleştiği yer.
Komşu: Bitişik ya da çok yakın olan.
Kömür: Siyah renkli, bitkisel yanaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt.
Konak: Büyük ve görkemli ev.
Konfeksiyon: Hazır giyim eşyası diken sanayi kolu.
Konferans: Uluslararası bir sorunun çözülmesi için yapılan toplantı.
Kongre: Çeşitli ülkelerden yöneticilerin, elçilerin, delegelerin katılmasıyla yapılan toplantı.
Kontrol grubu: Deneysel uyarıcının uygulanmadığı, diğer yönlerden deney grubuna benzeyen bir
grup denek.
Körleme deney: Ne deneklerin ne de deneyi yapanların hangi grubun kontrol, hangisinin deney
grubu olduğunu bilmemeleri.
Köy: Halkı belirli bir toprak bütününü işleyen, belirli bir bütünü de hayvancılıkla uğraşan, kır
yerleşmesi düzeninde evler topluluğudur.
Kroki: Modelin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanan taslaklardır.
Kronoloji: Olayların zaman dizini ile ilgilenen Takvim bilimidir. Tarihi olayların oluş sırasını
verir.
Kültür: Bir toplum tarafından ortaklaşa biriktirilen herşey.
Kültür: İnsanlığın maddi ve manevi anlamda yapıp ettiği her şeye kültür denir.
Kural: Davranışlarımızı düzenleyip onlara yön veren ilkelerdir.
Kuram: Birtakım olguları veya olgusal ilişkileri açıklayan kavramsal sistem. Ampirik gerçeklik
hakkında mantıksal olarak birbiriyle ilişkili bir dizi önerme.
Küresel: Küre ile ilgili olan. Dünyayı ilgilediren.
Kurgan: 1- İlk Çağda mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe. 2- Tepe biçiminde
mezar, höyük.
Kuruluş: Kurum, müessese.
Kurum: Toplumsal bir görevle kurulan kuruluş, müessese.
Kurumsal etnografya: Kurumlarda çalışan bireylerin kişisel deneyimlerinin kurumdaki güç
ilişkilerini ve kurumun diğer özelliklerini ortaya çıkarmak için kullanıldığı araştırma tekniği.
Kuşbakışı: Yüksek bir yerden aşağıya doğru, bütün genişliği içine alacak şekilde bakmak.
Kutsal: Tapınılacak ya da yolunda can verilecek derecede sevilen.
Kutup noktası: Yer yuvarlağının en üst ve an alt noktasına verilen isimdir.
Kutup: Yer yuvarlağının ekseninden geçtiği var sayılan iki noktadan her biridir.
L
Levha: Bir yere asılmak için yazılmış yazı, yapılmış resim.
Lonca: Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek.
M
Medya: Yazılı ve görsel basın ve yayın organlarının genel adı.
Menzil: At değiştirmek veya konaklamak için kervanların ve posta tatarlarının indikleri bina veya
han.
Merkezi Otorite: Devletin merkez kuvvetindeki hangi kişi veya kurumsa bu kişi veya kurumun
siyasi yaptırım gücü.
Meşrulaştırmak: Meşru, yasal duruma getirmek.
Meşrutiyet: Hükümdarlıkla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento
yönetimine dayanan hükümet biçimi.
Mezhep: Bir dinin, anlayış ve görüş ayrılıkları dolayısıyla ortaya çıkan, belirli kuralları, kendi
içinde tutarlı inanç ve davranış bütünlüğü bulunan büyük kollardan her biridir.
Millet: Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve
görenek birliği olan insan topluluğu, ulus.
Mimik: Duyguları, düşünceleri belirtecek biçimde yüzde beliren kımıldanışlar, hareketler.
Mirî Arazi: Mülkiyeti devlete ait arazilere mirî denirdi.
Misilleme: Kötü bir davranışa aynen verilen karşılık.
Mukabele Etmek: Karşılık vermek, karşılıkta bulunmak.
Mukedderat: alın yazısı
Mükellef: Bir şeyi yapmakla sorumlu yükümlü olma durumudur.
Müspet: Olumlu. Faydalı olan.
Müttefik: Aralarında anlaşma olan taraşar.
N
Nevbet Vurdurmak: Eski Türk devletlerinde kağanın çadırı önünde davullar ile bir çeşit ezgi
çaldırılmasıdır.
Niteliksel görüşme: Görüşme yapılan kişiyle görüşme yapan kişi arasında görüşmecinin genel
planı olması, ancak hangi soruların hangi sırada ve hangi sözcükler kullanılarak sorulacağının
belirlenmediği görüşme biçimi.
Nizamname: Bir kurumun nasıl işleyeceğini açıklayan hükümlerin bütünü, tüzük.
Nomotetik model: Nedenselliği kısmi olarak açıklayan az sayıda değişkeni ortaya çıkarmaya
çalışan ve olasılıkçı olan model.
Nüfus Dağılımı: Topluma yönelik hizmet ve etkinliklerin yer seçimini ve toprak kullanım
biçimlerini etkileyen, nüfusun mekansal dağılımı.
Nüfuz: Söz geçirme, güçlü olma durumu.
O-Ö
Oba: Bir yerde konaklayan göçebe halk veya aile.
Öge: Hakkında bilgi toplanan, örneklem seçiminde kullanılan ve analizin temelini oluşturan birim.
Ölçme: Nesneleri ve olayları bir değişkeni oluşturan özellikler aracılığıyla tanımlamak için gerçek
dünyanın dikkatle ve istendik bir biçimde / kasıtlı olarak gözlenmesi.
Ölçüm geçerliği: Kavramsal ve işletimsel tanımların birbirine uygun olması.
Oligarşi: Siyasal gücün birkaç kişilik bir grubun elinde toplandığı yönetim, aristokrasinin
daralmış biçimi.
Ön test: Bağımsız değişkene maruz kalmadan önce bir bağımlı değişkenin ölçümü.
Örf: Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek.
Örfi: Örfle ilgili olan.
Örneklem arası: Evren büyüklüğü / örneklem büyüklüğü.
Örneklem birimi: Örneklemin belli aşamalarında seçim için düşünülen öge ya da ögeler seti.
Örneklem çerçevesi: Örneklemin ya da örneklemin belirli bir aşamasının seçileceği örneklem
birimlerinin geçerli listesi.
Örneklem oranı: Örneklem büyüklüğü / evren büyüklüğü.
Örneklem: Evreni oluşturan birimler arasından seçilen ve evreni temsil ettiği varsayılan daha
küçük birimlerin toplamı.
Ortodoks: Hristiyanlık'ın kollarından biri. Patrik denen dini liderin etrafında birleşen mezhep.
Otağ: Kağan veya padişahın çadırına denir.
Otorite: Yaptırım gücü, siyasi irade, siyasi güç.
Öz: Bir makalenin/bildirinin ana temasını, araştırma sorusunu, yöntemini, bulgularını ve
sonuçlarını 200-300 kelimeyle açıklayan metin.
P
Panslavizm: Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında toplama amacı güden politik akım ve
hareket.
Parametre: Verilen bir değişkenin evrendeki özet tanımı.
Pazar: Alım satım, alışveriş ortamı.
Petrokimya: Petrolden organik kimyasal ürünler elde etmede kullanılan sanayi dalı.
R
Radikal: 1.Kökten düzeltme, köktenci.
Rastgele atama: Deneyde yer alan deneklerin deney ve kontrol gruplarına rastgele atanması
tekniği.
Reform: Hristiyanlığın Katolik mezhebinde yapılan düzenlemeler.
Rejim: 1- Yönetme, düzenleme biçimi, düzen. 2- Bir devletin yönetim biçimi.
Riayet etmek: Uymak boyun eğmek
Rönesans: XV. yüzyıldan başlayarak İtalya'da ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde
hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, klasik İlk Çağ kültür ve sanatına dayanarak gelişen bilim ve
sanat akımı.
ruhban sınıfı: Ruhban sınıfı, başta Hıristiyanlık olmak üzere belirli bir din bünyesinde din
adamlığını meslek olarak icra eden tüm kişiler.
S-Ş
Saltanat: Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması.
Sanayi : Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve
araçların bütünü, işleyim, endüstri.
Sansür: çeşitli kavramların çeşitli yollarla kontrol altına alınmasıdır.
Sarraf: Mesleği, değerli kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak
olan kimse.
Şartlı soru: Bazı sorulara verilen yanıtlara bağlı olarak sadece belli deneklerin yanıtlaması istenen
soru.
Sentetik: Yapay yolla elde edilen şey.
Sermaye: Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir
malların tamamı.
Şeyh: Ahilik teşkilatında çıraklık ve ustalık törenlerini yöneten, cezaların uygulanmasını sağlayan,
ahlakî ve dini otorite.
Sipahi: Osmanlılarda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.
Sivil Toplum: Devletin denetimi altında olmayan, kararlarını bağımsız olarak vererek toplumsal
etkinliklerde bulunan bireyler topluluğu.
Siyaset: Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.
Siyasi: Devlet başkanlığı, bakanlıklar, devletlerarası antlaşma belgeleri, devlet otoritesi, devletin
yönetilmesiyle ilgili işler.
Slav: Rus, Beyaz Rus, Ukraynalı, Leh, Sırp, Hırvat, Sloven, Bulgar, Slovak ve Çek halklarına
dillerindeki yakınlık dolayısıyla verilen ortak ad.
Sömürgecilik: Genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik
egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi, müstemlekecilik, kolonyalizm.
Son test: Bağımsız değişkene maruz kaldıktan sonra bir bağımlı değişkenin yeniden ölçümü.
Sorguç: Osmanlı Devleti’nde padişahın ve vezirlerin başlıklarına takılan, tüylerden ve
mücevherlerden yapılmış, püskül biçiminde süs.
Sorun: Bireyi fiziksel ya da düşünsel yönden rahatsız eden, kararsızlık ve birden çok çözüm yolu
olasılığı görünen her durum.
Sosyal Örgüt: Toplumu ilgilendiren konularda faaliyet gösteren örgüt.
Sosyal: İnsanın toplum hayatındaki yeri, rolü, birbirleriyle ilişkileri ile ilgili olan demektir.
Statü: Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki durumu.
Süvari: Atlı asker
T
Tanzimat: Sultan Abdülmecit zamanında, 1839'da Gülhane Hattıhümayunu adıyla anılan bir
fermanla ilan edilen, yönetimi iyileştirme tasarısı ve bu iyileştirmenin yapıldığı dönem.
Tarikat: Bir dinin içinde özellikle İslamlıkta tasavvufa dayanan ve kimi ilkelerle birbirinden
ayrılan kollardan, Tanrı’ya kendine özgü bir tarzda ulaşma savında olan yollardan her biri.
Tebaa: Bir devletin egemenliğine bağlı olan topluluk.
Tekfur: Bizans İmparatorluğu’nda valilerle Anadolu’daki ve Rumeli’deki Hristiyan beylerine
verilen ad.
Tekmil: Bütün, tüm.
Teknoloji: Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan
bilgi.
Tersane: Gemi yapılan ve onarılan yer.
Tımar: Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere
verilen, yıllık geliri 3.000-20.000 akçe olan toprak.
Toplumsal araştırma: Araştırmacıların toplumsal dünya hakkında bilimsel temelli bilgi üretmek
için sistematik olarak uyguladığı yöntem ve yöntembilimlerin bir toplamı.
Toplumsal kuram: Toplumsal dünya hakkındaki bilgileri özetleyen ve düzenleyen, onun nasıl
işlediğini açıklayan birbiriyle bağlantılı fikirlerden oluşan sistem.
Tuğ: Sancak başına veya mızrak ucuna takılan, at kılından yapılmış nesnedir.
Tuğra: Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş
işarettir.
Tüketim: Mal ve hizmetlerden yararlanma.
Tümdengelim: Genel önermelerden (doğrulardan) hareket ederek özel durumlar için akıl
yürüterek sonuç çıkarma.
Tümevarım: Tek tek yapılan gözlem ve deneylerin sistemli bir biçimde incelenmesiyle elde
edilen genellemeler.
U-Ü
Uc: Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak.
Ulema: Osmanlı Devleti'nde bulunan bilginler sınıfıdır.
Üleştirmek: Pay ederek dağıtmak, bölüştürmek işidir.
Ürün: Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şeylerin tümü, mahsul.
Uygarlık: Bir ülkenin, bir toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, fikir, sanat çalışmalarıyla
ilgili niteliklerinin tümü, medeniyet.
Uyruk: Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma. Bir devlete anayasada belirtilen vatandaşlık
kanunuyla bağlı olma durumudur.
V-Y
Vaha: Çöllerde su bulunan yaşam şartlarının oluştuğu tarım veya yerleşme bölgesi.
Veliaht: Bir hükümdarın ölümünden veya tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan
kimse.
Yanıt oranı: Denek sayısının örnekleme seçilen kişi sayısına oranı.
Yapı geçerliği: Değişkenler arasındaki mantıksal ilişkilere dayanan ölçüm geçerliği türü.
Yargı: Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz
önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar.
Yasa: Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun.
Yasama: Yasa koyma işidir.
Yegâne: Eşi benzeri olmayan ondan bir tane olan anlamında kullanılır.
Yiğitbaşı: Kethüdanın Yardımcısı: Pazardan ham madde alarak bunları ustalara dağıtan, işlenen
malın loncanın belirlediği ölçülere uyup uymadığını denetleyen görevlidir.
Yürütme: Bir işi uygulamadır.
Yüz geçerliği: Bir ölçümün görünüşte bir kavramı ölçüp ölçmediği.
Z
Download