Magmatik Petrografi

advertisement
MİNERALOJİ-PETROGRAFİ
(Jeofizik Mühendisliği Bölümü)
MAGMATİK PETROGRAFİ
Ders Sorumlusu
Prof. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN
Mineral: Doğal olarak oluşan, katı, homojen, genellikle inorganik,
oldukça düzenli atom dizilimine ve belirli bir kimyasal bileşime
sahip olan maddelere mineral denir.
Kayaç: Bir veya birden fazla tür mineralden, kayaç parçasından,
organizma kalıntısından (fosil) veya bunlarının değişik oran
ve kombinasyonlarda bir araya gelmesi ile oluşmaktadır.
Kendi içinde bir bütünlük gösteren, yer yuvarının katı
kesimlerini oluşturan jeolojinin en temel birimidir
Başka bir ifade ile, birden fazla mineralden oluşan, belli bir
jeolojik bütünlüğü olan, katı, doğal maddelere kayaç denir.
Petrografi:
Petro- kayaç
-graph; bilim
Sözcük anlamı olarak kayaç bilimi olarak ifade edilen, konusu
kayaçlar olan bir bilim dalıdır.
Kayaçların, mineralojik bileşimlerini, yapısal ve dokusal
özelliklerini inceleyen, kayaçları oluşum koşullarına / şekillerine,
kimyasal ve mineralojik bileşimlerine ve yapı/doku ilişkilerine göre
tanımlamaya ve adlandırmaya çalışan bir bilim dalıdır. Yani
tanımsal’dır.
Petroloji: Kayaçların oluşumları ile ilgili tüm sorunların açıklanması,
çeşitli kayaç türlerinin zaman ve mekan bakımından birbirleri ile olan
ilişkilerinin ortaya çıkarılması ise yorumsal bir bilim dalı olan
petroloji’nin
ödevidir.
petroloji
Petrojenez ise, kayaçların kökenini inceleyen bilim dalıdır.
Petrografi Bölümünün Konuları
 Magmatik Petrografi,
 Metamorfik Petrografi,
 Sedimanter petrografi
 Laboratuar kısmında ise, ilgili kayaçların
makro el örneklerinin petrografik
tanımlaması
YERKABUĞUNDA KAYAÇLAR
 Magmatik kayaçlar
- plütonik/intrüzif/sokulum/derinlik
- volkanik/extrüzif/püskürük/yüzey
- subvolkanik/subplütonikdamar/yarıderinlik
 Metamorfik/başkalaşım
kayaçlar
 Sedimanter/tortul/tabakalı
kayaçlar
Kayaçların yerkabuğunda bulunuş oranları;
 Hacım olarak;
- Magmatik ve metamorfik kayaçlar % 95,
- Sedimanter kayaçlar % 5,
 Yeryüzünde kapladıkları alan olarak;
- Magmatik ve metamorfik kayaçlar % 25,
- Sedimanter kayaçlar % 75,
Volkanlar ve volkanik kayaçlar
Granit
Magmatik derinlik kayaçları
Kayaç Çevrimi (Rock Cycle)
1 = magma;
2 = crystallization
(freezing of rock);
3 = igneous rocks;
4 = erosion;
5 = sedimentation;
6 = sediments &
sedimentary rocks;
7 =metamorphism;
8 = metamorphic
rocks;
9 = melting.
GENEL KAYAÇ SINIFLAMASI
I. MAGMATİK
KAYAÇLAR
II. SEDİMANTER KAYAÇLAR
1. Derinlik Kayaçları
(Plütonik kayaçlar, intrüzif
kayaçlar)
(tamamen kristalli - kristalin)
1. Kırıntılı Sedimanter Kayaçlar
2. Yüzey Kayaçları
(Volkanik kayaçlar, ekstrüzif
kayaçlar)
(Kristal, kristal + volkan
camı, volkan camı)
Tane
boyu
(mm)
> 64
3. Yarı derinlik Kayaçları
(Damar kayaçları)
(tamamen kristalli - kristalin)
Epiklastik
Sedimanter
Kayaçlar
Proklasti
k
Sedimant
er
Kayaçlar
Karbonatlı
Kırıntılı
Sedimanter
Kayaçlar
Blok
Lapilli
2 – 64
Çakıltaşı /
breş
(Konglomera,
rudit)
Aglomer
a
Kalsirudit
0.0625
–2
Kumtaşı
(Arenit)
Tüf
Kalkarenit
0.002
–
0.0625
Silttaşı
<
0.002
Kiltaşı
(Lutid)
İnce
taneli
Tüf
Kalsilutid
2. Kırıntılı Olmayan (Kimyasal-Biyokimyasal)
Sedimanter Kayaçlar
III. METAMORFİK KAYAÇLAR
1. Yersel Metamorfik Kayaçlar
(Yapısal-dokusal özellik, mineral
içeriği ve metamorfizma derecesine
göre adlanır)
Yönlü doku gösteren kayaçlar
Yönlü doku göstermeyen kayaçlar
ve
Kurallı adlanan kayaçlar
Kuralsız adlanan kayaçlar
2. Bölgesel Metamorfik Kayaçlar
(Yapısal-dokusal özellik, mineral
içeriği ve metamorfizma derecesine
göre adlanır)
Yönlü doku gösteren kayaçlar
Yönlü doku göstermeyen kayaçlar
ve
Kurallı adlanan kayaçlar
Kuralsız adlanan kayaçlar
Yerkürenin Genel Yapısı ve Yerkabuğu
Yerkürenin bileşimi ve katı olan dış kabuğunun altında malzeme
hakkında genel bilgiler özellikle magmatik kayaçların incelenmesi ile
elde edilmiştir.
• - Jeolojik arazi gözlemleri,
• - Deprem dalgalarının yerkürede yayılma hızlarının analizi ve jeofizik
yorumlamalar,
• - Laboratuvarlarda doğadaki koşullara benzer koşullar yaratılarak
yapılan deneysel çalışmalardan elde edilen veriler, yerkürenin
yapısının ve oluşumunun anlaşılmasına büyük katkılar sağlamıştır.
Basit bir yaklaşımla yerküreyi çok büyük bir magmatik kütle olarak
kabul etmek mümkündür. Dış kısmında çok ince bir kabuk, bu
kabuğun altında da çok yüksek sıcaklığa sahip magma bulunmaktadır.
Yerküre dıştan içe doğru;
• kabuk,
• manto ve
• çekirdek
Kabuk, yeryüzünden “Moho Kesiklilik Yüzeyi”ne kadar
devam etmekte ve birbirinden farklı kalınlıklara sahip kıtasal kabuk
(yaklaşık 25-75 km kalınlıkta) ve okyanusal kabuk (yaklaşık 5-7 km
kalınlıkta) şeklinde tanımlanmaktadır. Katı olan kabuk jeolojik tarihçe
boyunca atmosferik olaylardan (erozyon, bozunma vb.) metamorfik
süreçlerden etkilenmiş ve ilk oluştuğu bileşimden farklı bir bileşim
kazanmıştır.
Kabuk altında yaklaşık 400 km derinliğe kadar uzanan üst
manto yer almakta, üst mantodan da 400-900 km arasında kalınlığa
sahip bir “geçiş zonu” ile yaklaşık 2900 km’ye kadar uzanan alt
manto’ya
manto geçilmektadir.
Çekirdek, 2900-5080 km arasında “dış çekirdek” ve 5080-6376
km arasında “iç çekirdek” şeklinde adlandırılmaktadır.



A-Mohorovic süreksizliği
B-Gutenberg “
C-Lehman “
Şekil 1 b
Mantonun ortalama kimyasal bileşimi
Element
Miktar
Bileşik
Kıtasal kabuk
Miktar
Yüzde
Oksit
O
44.8
Si
21.5
SiO2
46
Mg
22.8
MgO
37.8
Fe
5.8
FeO
7.5
Al
2.2
Al2O3
4.2
Ca
2.3
CaO
3.2
Na
0.3
Na2O
0.4
K
0.03
K2O
0.04
Sum
99.7
Sum
99.1
SiO2
60.6
Al2O3
15.9
CaO
6.4
MgO
4.7
Na2O
3.1
Fe as FeO
6.7
K2O
1.8
TiO2
0.7
P2O5
0.1
Okyanusal kabuk kayaçları
Şekil 1 c
Yeryüzündeki büyük ve küçük levhalar
Petrografinin Çalışma Yöntemleri
 Arazi çalışmaları
 Laboratuvar çalışmaları
Kayaç Yapıcı mineraller
A. AÇIK RENKLİ MİNETRALLER (FELSİK)
1. Kuvars grubu: kuvars, tridimit, kristobalit
2. Feldispatlar;
-Alkali feldispatlar: Alkali Feldispatlar (ortoklaz, sanidin, mikroklin, pertit,
anortoklaz,
albit
(%An=0-5)
-Plajiyoklaz: Plajiyoklaz (%An=95-100 arasında olan türleri) skapolit
3. Feldispatoyidler: Feldispatoyidler (lösit, psödolösit, nefelin, kankrinit, sodalit, haüyn,
analsim vb…)
B. KOYU RENKLİ MİNERALLER (MAFİK)
4. Piroksen grubu (orto ve klino piroksenler; hipersten, ojit, diyopsit, …vb)
5. Amfibol grubu (orto ve klino amfiboller, hornblend, kersutit, tremolit/aktinolit,
…vb)
6. Mika grubu (biyotit, muskovit, klorit, …)
7. Olivin grubu, (forsterit, fayalit)
8. Diğer mineraller (% 1 den daha az bulunan aksesuar mineraller, apatit, zirkon,
MAGMATİK PETROGRAFİ

Magma nedir? Yunanca “hamur” anlamına gelen magma,
yerkabuğunun derin kısımlarında bulunan, çok karmaşık bir
kimyasal bileşime ve jeolojik bütünlüğe sahip, çok yüksek
sıcaklık ve basınç altında bulunan bir moleküler çözelti
şeklinde tanımlanır.
MAGMATİK KAYAÇLARIN OLUŞUMU
Magma ve Özellikleri
Birincil magmanın, üst mantoda gelişen kısmi erime
süreçleri ile ilişkili olarak oluştuğu kabul edilmektedir. Değişik
gözlemlere, incelemelere dayanarak ve basit bir yaklaşımla
magmanın, yeryüzünde geniş alanlar kaplayan bazalt ve bunun
karşıtı plütonik kayaç olan gabronun kimyasal bileşimine benzer bir
bileşime sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
Magma bileşiminin tam olarak saptanması mümkün değildir.
Ancak magmanın katılaşmış şekli olan kayaçların kimyasal analizi
ile magma bileşimi hakkında bir fikir edinilebilir.
Magma sıcaklığını da doğrudan doğruya saptamak mümkün
değildir. Volkanlarda, lav göllerinde yapılan direkt ölçümlerle
800-12000C arasında değişen sıcaklıklar bulunmuştur. Ancak derinlerde
magma sıcaklığının daha az olması gerektiği de ifade edilmektedir.
Magma sıcaklığı, indirekt yolla ve “jeolojik termometre” adı verilen
bazı mineraller yardımı ile de saptanabilir.
Magmanın viskozitesi doğrudan doğruya kimyasal bileşimi ve
sıcaklığı ile ilgili bir özelliktir. Bazik magmanın düşük, asit magmanın
yüksek bir viskoziteye sahip oldukları jeolojik incelemelerle
saptanmıştır. Bazik lavlar son derece akıcıdır; örneğin Hawai’de yamaç
eğimi 2o olan bir dağ eteğinde lavların 400 metre/saat, diğer bir yerde 16
km/saat gibi bir hızla aktıkları saptanmıştır. Asit lavlar ise çok yavaş bir
şekilde akarlar veya bir akma hareketi göstermeyecek kadar viskosturlar.
Magma bileşiminin tam olarak saptanması mümkün değildir.
Ancak magmanın katılaşmış şekli olan kayaçların kimyasal analizi
ile magma bileşimi hakkında bir fikir edinilebilir.

Kayaçların kimyasal bileşiminde olan, major elementler olarak da
adlandırılan ana elementler Si, Al, Fe, Ca, Na, Mg, Mn, K, Ti, P
olup, standart kimyasal analizlerde % oksit olarak belirlenir. Bunlar
majör oksitler olarak adlandırılmakta olup, SiO2, Al2O3, t FeO,
MgO, CaO, Na2O, K2O, MnO, TiO2, P2O5 formunda hesaplanır.
U, Th, Rb, Sr, Y, Nb, Zr, Au, Cu, Co, Cr, Ba, Ni … gibi eser veya
iz elementler de kayaçların içerisinde bulunmakta ve ppm
(milyonda) veya ppb (milyarda) mertebesinde
değerlendirilmektedir.
SiO2 yüzdesi
Asidik magmalar > % 66
Nötr (ortaç) magmalar % 66-52
Bazik magmalar % 52-45
Ultrabazik magmalar < % 45
Asidik magmaların (SiO2 oranı % 66’dan fazla) viskozitesi yüksektir
ve çok ağır akarlar.
Buna karşın bazik magmalar (SiO2 oranı % 52-45 veya daha az) daha
akıcıdırlar.
Magma Olusum Ortamları
1. Okyanus Ortasi
Sirtlar
2. Kita Ici Riftler
3. Ada Yaylari
4. Aktif Kita Kenarlari
5. Yay Ardi Havzalar
6. Okyanus Ada
Bazaltlari
7. Kita Ici Aktivite

kimberlitler, karbonatitler,
anortozitler...
Magmanın Katılaşma Evreleri
Magmanın katılaşması/kristalleşmesi oldukça karmaşık bir
süreçtir. Kayaçların ve minerallerin gösterdikleri yapısal / dokusal
özelliklerin incelenmesi ile magmadaki kristalleşme sırası hakkında bilgi
edinilebilir.
Magmadan ilk kristalleşen mineraller yüksek sıcaklıklarda ve
uçucu bileşen bakımından fakir bir magmadan itibaren oluşurlar. Bu
minerallere “pirojenetik mineraller” adı verilmektedir. Bazik bileşimli
magmatik kayaçları oluşturan olivin, piroksen, Ca-plajiyoklaz gibi bu
pirojenetik minerallerin ayrılması ile arta kalan magma H2O ve diğer
uçucu bileşenler bakımından giderek zenginleşecektir. Magmanın bu
kısmından da bileşiminde hidroksil bulunan ve alkalilerce zengin
amfibol, mika, gibi “hidrojenetik mineraller” ayrılacaktır.
Magmanın katılaşma/kristalleşme evreleri;
Sıcaklık ve uçucu bileşenlerin miktarına bağlı
olarak;
1. Ortomagmatik evre: Magmatik kayaçların oluştuğu evredir. Bu
evredeki ilk kristalleşmelerle (1200-900 oC) pirojenetik mineraller
ayrılır; peridotit piroksenit, gabro gibi ultrabazik-bazik bileşimli
plütonik kayaçlar ve ayrıca kromit, ilmenit gibi mineraller içeren
ekonomik değere sahip maden yatakları oluşur.
Sıcaklığın daha da düşmesi ile (900-700 oC) hidrojenetik
mineraller ayrılır ve böylece ortaç ve asit bileşimli, diyorit, siyenit,
granit gibi plutonik kayaçlar oluşur.
2. Pegmatitik evre: Gaz basıncının giderek yükseldiği, sıcaklığın 700500 oC arasında olduğu evredir. Ortomagmatik evreden artakalan
tüketilmiş magma uçucu bileşenler bakımından oldukça zenginleşmiştir.
Sıcaklık hala yüksek, muhtemelen 700-500 oC arasındadır. Magmanın iç
basıncının üstteki kayaç kütlelerinin uyguladığı hidrostatik basınçtan
daha yüksek olması halinde uçucu bileşenler gaz ve buhar şeklinde
magmadan ayrılır; kayaç kütlelerinde mevcut veya açtıkları kırık ve
çatlaklardan kaçarak yeryüzünde bazen patlamalar şeklinde gaz
püskürmelerine veya diğer volkanik faaliyetlere yol açarlar.
Bu ani gelişen basınç azalması olmadığı takdirde 700 oC altında
son derece akıcı ve hareketli olan çözeltiler gerek çevre kayaçların gerek
önceden katılaşmış magmatik kayaçların çatlaklarına girerek pegmatitleri
ve diğer damar kayaçlarını oluştururlar. Bunların yanı sıra çok büyük
ekonomik değere sahip turmalin, topaz, beril v.b. gibi mineraller ile Sn,
U, Th içeren ender cevher yatakları oluşur.
3. Pnömatolitik evre: Magmanın katılaşma sürecinde gaz
basıncının en yüksek olduğu evre olup, sıcaklık 500-400 oC dir. Bu
evrede özellikle su bakımından zengin çözeltiler, çevre kayaçların içine
büyük bir basınçla girerek onları geniş ölçüde değişime uğratırlar. Çevre
kayaçların bileşimini değiştirecek şekilde bir madde getiriminin olduğu
bu evrede metasomatizma etkin bir süreçtir. Bu evrede başlıca Sn, Wo,
Mo, Pb, Cu, Au, Ag cevher damarları, turmalin, topaz gibi mineraller
oluşur.
4. Hidrotermal evre: Sıcaklık ve gaz basıncının çok azaldığı bu
evrede çözeltiler çevre kayaçlardaki çatlak ve boşluklara kolayca girer;
buralarda yeni mineraller oluşturur veya kayaçtaki bazı mineralleri
ornatarak mineralojik bileşiminin değişmesine neden olurlar. Bu evrede
oluşan maden yatakları, özellikle Au, Ag, Cu, Zn, Kısmen U, Sb, As, Bi,
Fe içeren cevher yatakları büyük ekonomik değere sahiptir. Etkili
sıcaklık derecelerine göre bu evreyi;
katatermal (400-300 oC),
mezotermal (300-200 oC),
epitermal (200-100 oC) ve
teletermal (<100 oC)
şeklinde alt evrelere ayırmak mümkündür.
Magmaların Katılaşma Süreçleri
Başlangıçta belirli ve homojen bir bileşime sahip “ana magma”
katılaşma süreci içinde, farklı bileşimdeki magmatik kayaçların
oluşumuna yol açacak şekilde bileşimsel değişikliklere uğramaktadır.
Ana magmanın bileşiminde değişikliklere neden olan ve jeolojik tarihçe
içinde tek bir magmatik faaliyete bağlanabilen değişik türde magmatik
kayaçların katılaşmasına yol açan magmatik süreçler,
1. Magmatik farklılaşma
2. Özümleme
3. Magmaların karışması
şeklinde üç büyük grup altında toplanmaktadır.
1. Magmatik Farklılaşma
Bu süreç dört alt süreci kapsar. Bunlar
•Likuasyon,
•Fraksiyonel kristalleşme,
•Uçucu bileşenlerin etkisi/gazla taşınma ve
•Termogravitasyonel diffüzyon alt süreçleridir.
Likuasyon, birbiri ile tam olarak karışamayan iki sıvı arasında yoğunluk farkı
varsa, hafif olan sıvının damlalar halinde ayrılarak yukarı doğru çıkması ve
üstte toplanması gerekir. Buna göre magmanın katılaşmaya başlamadan önce
fiziksel olarak, su ve yağın birbirinden ayrılmasına benzer şekilde, farklı
bileşimdeki kısımlara ayrılması mümkün olabilir.
Gazla Taşınma, Gazların/uçucu bileşenlerin basınç azalmasına bağlı olarak
magma odasının bir kısmından kaçarak başka bir kısmında
birikmesi/toplanması, bu esnada bazı elementleri de beraberinde sürüklemesi ve
böylece magma odası içinde değişik bileşime sahip bölümlerin ortaya
çıkmasına neden olan bir süreçtir.
Termogravitasyonel diffüzyon, magma kütlesinde soğumaya bağlı
olarak gelişen sıcaklık farklılıklarından dolayı bazı elementlerin
hareketlilik kazanarak (diffüzyon ile) diğerlerinden ayrılması ve böylece
magmada farklı bileşime sahip kısımların ortaya çıkması şeklinde
tanımlanabilen bir süreçtir.
Fraksiyonel Kristalleşme, magmatik farklılaşma süreçleri içerisinde en
önemlisidir. Silikat eriyikleri üzerinde yapılan deneysel çalışmalarda elde
edilen kristalleşme özelliklerine dayanılarak getirilmiştir.
Bu kavram “magmanın belirli ve tek bir sıcaklık derecesinde
kristalleşmediği / katılaşmadığı, kristalleşmenin bir sıcaklık aralığı
içinde cereyan ettiği ve meydana gelen minerallerin, magma odasında
farklı kesimlerde birikerek uzaklaşması / temasının kesilmesi ile
magma bileşiminin sürekli değişmesi” görüşüne dayanmaktadır.
Oluşan mineraller ile magma arasındaki reaksiyon herhangi bir nedenle
kısmen veya tamamen kesilirse/önlenirse bu takdirde bir fraksiyonel
kristalleşmeden söz edilir. Kristalleşen minerallerin magmadan devamlı
olarak ayrılması/uzaklaştırılması ile magmanın bileşimi de devamlı
olarak değişecek ve sonuçta magmanın başlangıçtaki bileşiminden çok
farklı bileşimde kayaç grupları oluşabilecektir; Örneğin bazaltik
bileşimdeki bir magmadan gabro, diyorit, siyenit ve granit gibi
kayaçların oluşumu mümkün olabilecektir.
Fraksiyonel kristalleşmede kristallerin eriyikten fiziksel
olarak ayrılmalarını sağlayarak kristal ile eriyik
arasındaki reaksiyonları önleyen birkaç süreç vardır;
1.
2.
3.
Kristal birikimi,
Basınçla filtrelenme,
Zonlanma/mantolanma
Bowen reaksiyon serisi (Bowen, 1928)
Bowen reaksiyon serisi (Bowen, 1928)
Denge Kristalizasyonu
Kristalleşen minerallerin magma ile temasının kesilmemesi ve magma
içinde kalmaları halinde minerallerin bileşimleri, magma ile devamlı
olarak reaksiyona girmeleri sonucu değişecektir. Bu reaksiyonların tam
olarak cereyan etmesi halinde magmada bir farklılaşma süreci
gelişmeyecek ve magma tamamen katılaşacaktır. Böylece bazaltik
bileşimli bir magmadan sonuçta gabro ya da bazalt, granitik bileşimli bir
magmadan granit veya riyolit oluşacaktır. Bu olay “denge
Kristalleşmesi” olarak tanımlanır.
2. Özümleme
Magma içine sokulduğu kayaç kütlelerinde, kayaçları oluşturan
minerallerin bir veya daha fazlası ile kimyasal dengede olabilirse de,
kayaçların tümü ile tam bir denge halinde bulunması genellikle mümkün
değildir. Bu nedenle magma ve çevre kayaç arasında bazı reaksiyonlar
gelişir, magma çevre kayaçtan kopan parçaları eriterek bünyesine alır ve
bunun sonucu magmanın kimyasal bileşimi de değişir. Magma
bileşiminde bu şekilde meydana gelen değişiklikleri kapsayan sürece
özümleme (asimilasyon) adı verilmektedir.
3. Magmaların Birbirleriyle Karışmaları
Eşyaşlı mafik ve felsik magmaların homojen karışımı anlamına
gelen magma mixing olayında, her iki magma da viskozite özellikleri
bakımından “Newtoniyen (sıvı)” davranış aşamasında iken
karışmaktadır. Böyle bir karışım oldukça derinlerde, olasılıkla ilksel
magma oluşum ortamlarında gerçekleşmekte ve her iki magma da kendi
özelliklerini kaybederek ortaya yeni bir hibrid (melez) magma
çıkmaktadır. Diğer bir deyişle, daha basite indirgenirse, siyah ve beyaz
boyaların aynı kapta karışmaları sonucunda, ortaya gri renkli bir boyanın
çıkması sonucu gibi düşünülebilir.
Eşyaşlı mafik ve felsik magmaların heterojen karışımı anlamına
gelebilecek olan magma mingling olayında ise, eşyaşlı magmalardan
mafik olanı viskozite bakımından “Visko-plastik” evrede, felsik olanı ise,
“Newtoniyen” evrede iken karışmaktadırlar.
Böyle bir karışım, magmaların diyapirik olarak yükselmeleri
sırasında meydana gelebilmektedir. Bu durumda zaten yarı katı-yarı sıvı
durumda olan mafik magma, tamamen sıvı durumda olan felsik
magmanın içinde çabucak katı hale geçerek, felsik ana kayaçlar içinde
yaklaşık
olarak
yuvarlağımsı-elipsoidal
damlacıkları/kabarcıkları
mikrogranüler
dokulu
şeklinde
mafik
biçimli
mafik
magma
yorumlanabilecek
olan
magmatik
enklavları
(MME)
oluşturmaktadır. Böyle bir karışım sırasında, mafik magma ile felsik
magma arasında birtakım element/kristal göçü olmakla birlikte, özellikle
mafik
magma
damlacıkları/kabarcıkları
kendi
fiziksel-kimyasal
özelliklerini geniş ölçüde korumaktadır. Diğer bir deyişle, beyaz ve siyah
renkli boyaların bir kapta karıştırılmaları sonucunda; siyah boyanın,
beyaz boya içinde, kendi özelliklerini koruyarak siyah renkli
damlacıklar/kabarcıklar şeklinde görülmesi olarak açıklanabilir.
B İR M A G M A S İS T E M İN D E E Ş YA Ş L I (C O E VA L )
F E L S İK V E M A F İK M A G M A L A R
M AGM A
S İS T E M İN İN
D İN A M İĞ İ
S IC A K L IK V E
B İL E Ş İM
Z IT L IK L A R I
T E R M A L D E Ğ İŞ İM L E R
K İM YA S A L D E Ğ İŞ İM L E R
M E K A N İK D E Ğ İŞ İM L E R
TERM AL
M E K A N İK V E
K İM YA S A L
D E Ğ İŞ İM L E R İN
B İR L İK T E L İĞ İ
M IX IN G
H O M O JE N H İB R İD
K AYA Ç L A R
Y O Ğ U N M E K A N İK
D E Ğ İŞ İM L E R
V E S IN IR L I T E R M A L
V E K İM YA S A L
D E Ğ İŞ İM L E R
M IN G L IN G
K AYA Ç L A R D A K İ
H E T E R O JE N İT E L E R İN
D E Ğ İŞ İK T İP L E R İ
Dinamik bir magma
sisteminde eşyaşlı
felsik ve mafik
magmalar arasında
meydana gelen farklı
değişim tipleri ve bu
magmaların etkileşimi
ile meydana gelen
homojen magma
karışımı (magma
mixing) ve heterojen
magma karışımı
(magma mingling)
süreçleri (Barbarin ve
Didier, 1992).
Eşyaşlı mafik ve felsik magma sistemlerinin vizkozite
özelliklerine göre etkileşim tipleri ve ortaya çıkan ürünler.
Mafik Magma
Sisteminin
Viskozite Özelliği
Felsik Magma
Sisteminin Viskozite
Özelliği
Karışım Tipi
Ürün
Newtonian
Newtonian
Magma mixing
Hibrid
granitoyidlerdeki
mikroskopik dokular
Visko-plastik
Newtonian
Magma mingling
MME
Newtonian
Visko-plastik
Magma mingling
Sin-plütonik dayk
Newtonian
Plastik
-
Mafik dayk
Plastik
Newtonian
-
Felsik dayk
Magmatik Kayaçların Jeolojik Bulunuş Şekilleri
İNTRÜZİF/SOKULUM/PLÜTONİK KAYAÇLAR
1.
•
•
•
•
Çevre kayaçlar ile uyumlu/konkordan Kütleler
Sil
Lakolit
Lapolit
Fakolit
2. Çevre kayaçlar ile uyumsuz/diskordan Kütleler
• Dayk
• Batolit
1.
•
•
•
•
EXTRÜZİF/YÜZEY/VOLKANİK KAYAÇLAR
Lav akıntısı
Örgü lavları
Blok lavlar
Yastık lavlar
Sütun lav
Magmatik Kayaçların Jeolojik Bulunuş
Şekilleri
Magmatik kayaçlar magmanın yerkabuğunda çeşitli süreçler
sonucu katılaşması ile oluştuklarından, gösterdikleri şekiller de
magmanın fiziksel ve kimyasal özelliklerine ve jeolojik ortama bağlı
olarak değişir. Örneğin magmanın yeryüzünde akması ve büyük alanlar
kaplaması magmanın kimyasal bileşim ve sıcaklığına göre değişen
viskozitesine bağlıdır.
Magmanın
yerkabuğunda
kayaçların
içine
girmesine/sokulmasına
sokulum(intrüzyon)
denilmektedir.Bunlar
çevre kayaçlarla ilişkileri ve şekilleri gözönüne alınmadan genel
olarak “plüton” denilmektedir. Sokulumlar değişik şekil ve
büyüklüklerde olabilirler. Bu durum magmanın bileşimine, sokulumun
çevre kayaçlarla olan jeolojik/yapısal ilişkisine, yani yerkabuğundaki
ilişkisine bağlı olarak değişebilir. Orojenik bölgelerdeki magma
sokulumları büyük kütleler ouşruracak şekilde yerkabuğunun üst
zonlarına kadar çıkabilir. Bu ortamlarda oluşan sokulumlar
batolitlerdir. Orojenik olmayan bölgelerde ise magmanın mevcut
tansiyon çatlakları içine dolması ile büyük ölçekte “dayk” ve “sil”
oluşur.
Structures and Field Relationships
Figure 44-20.
20. Schematic block diagram of some intrusive bodies.
İntrüzif Kayaçlar
Bunlar çevre kayaçlara göre konkordan ve diskordan durumlar
gösterebilirler.
1.Çevre Kayaçlar İle Konkordan/uyumlu İlişkide Olan Kütleler
a. Sil (Sill)
İçinde bulundukları kayaçların tabakalanma ve şistozite
yüzeylerine paralel yüzeylere sahip, levha şekilli magmatik kayaç
kütleleridir. Kalınlıkları tipik olarak yayılımlarına kıyasla küçüktür.
Yatay, düşey veya eğik konumda bulunabilirler ve çevre kayaçlara
kıyasla daha gençtirler. Bu kütlelerin oluşması için magma
viskozitesinin de az olması gerekir (akıcılığın yüksek).
Siller ve lavlar birbirlerinden kolayca da ayırt edilebilirler. Sil
üzerindeki tabakaya küçük apofizler gönderir; içinde çevre kayaca
ait parçalar bulunabilir ve çevre kayaç üzerinde sahip olduğu sıcaklık
nedeniyle bazı değişiklikler meydana getirdiği gözlenir. Lav
akıntılarının üst kısımları ise bol gaz boşlukludur ve üstte bulunan
çevre kayaç içinde lav akıntısına ait çakıllar ve parçalar bulunabilir.
A-Eğik Sil (dipping sill) B-Yatay sil (horizontal sill) C-Düşey sil (vertical sill)
b. Lakolit (Laccolith)
Konkordan konumda, mantara benzer bir kesit gösteren,
1-8 km çapında ve yaklaşık 1000 m kalınlığa sahip magmatik kayaç
kütleleridir. Kesitte üst yüzeyleri dışbükey, alt yüzeyleri ise düz
veya yaklaşık dışbükey durumdadır. Sedimanter kayaçlar içinde
gözlenirler. Tektonik etkilerden nispeten az etkilenmiş bölgelerde
magmanın yatay veya yataya yakın konumdaki sedimanter kayaçlar
içinde yukarı doğru yükselirken, direnci yüksek bir tabaka ile
karşılaşması sonucu, magma yanal olarak hareket edecek ve
üstündeki tabakaları zorlayarak bunların kubbe şeklinde bir
görünüm almalarına yol açacaktır. Magmanın yanal hareketi sonucu
lakolitler sillere geçiş gösterirler. Genellikle granitik veya ortaç
bileşimdedirler. Bu bileşimdeki magma viskozitesinin bazaltik
magmadan daha yüksek oluşu nedeniyle lakolitlerin yanal
devamlılığı sillere kıyasla daha azdır. Sokulum esnasında çevre
kayaçlar kırılıp parçalanır ve faylanırlar.
c. Lopolit (Lopolith)
Orta kısmı çökmüş/çukurca olani merceksi şekle sahip,
genellikle konkordan, huni şeklinde magmatik kütlelerdir.
Kıvrımlanmış veya hafif kıvrımlanmış bölgelerde bulunurlar.
Kalınlıkları genellikle genişliklerinin onda veya yirmide biri
kadardır. Çapları 10-100 km, kalınlıkları da birkaç bin metre
olabilir. Çoğunlukla mafik-ultramafik bileşimde intrüzif
kütlelerdir. Bazen farklılaşma (diferansiyasyon) göstererek,
yukarı doğru silisçe zenginleştiği de gözlenir. Önemli olanlar
Sudbury (Ontario-Kanada) ve Bushveld (Güney Afrika)
sokulumlarıdır. Bunların oluşumunda çok büyük meteor
çarpmalarının da etkili olduğu da ifade edilmekte olup, çarpma
sonucu çarpma bölgesindeki malzemenin kaybolması ile ani basınç
azalması, çarpma ile oluşan şok dalgaları ve ısıya bağlı olarak
yerkabuğunda ve üst mantoda meydana gelen kısmi erimeler
nedeniyle bu şekilde bir sokulumun oluştuğu ifade edilmektedir.
d. Fakolit
Bunlar kıvrımlı bölgelerde gözlenen, konkordan ve
sintektonik, merceksi bir şekle sahip intrüzif kütlelerdir.
Antiklinallerin üst kısımlarında, senklinallerin çukur kısımlarında
bulunurlar. Magmanın kıvrımlanma esnasında genişleyen/oluşan
boşlukları doldurması ile fakolitlerin oluştuğu ifade edilmektedir.
Kıvrımlanma esnasında kompotent tabakalar arasında inkompotent
tabakanın kayması veya kompotent tabakanın birbirine göre
kaymaları ile alçak basınç bölgeleri veya boşlukları oluşur.
Fakolitler genellikle oldukça derin zonlarda oluşurlar ve çevresi ile
kesin veya tedrici geçişli kontaktlara sahiptir. Kayaç bileşimi
değişik olabilir ve yüzeydeki yayılımları yaklaşık 10 km dolayında
olabilir.
2. Çevre Kayaçlar İle Diskordan İlişkide Olan Kütleler
a.Dayk (Dike)
Çevre kayaçları keser konumda bulunan, yüzeyleri birbirine
yaklaşık paralel; kalınlıkları, genişlik ve uzunluklarına kıyasla çok
az olan magmatik kayaç kütleleridir. Kalınlıkları birkaç cm ile km
arasında değişir. Doğada bilinen en büyük dayka örnek olarak
Rodezya’da kalınlığı 4 km, uzunluğu 450 km olan “Büyük Dayk”
verilmektedir.
Birbirine yaklaşık paralel olan çok sayıda dayklara “dayk
toplulukları” adı verilmektedir. Bunları oluşumu daha önce
oluşmuş fay ve çatlak sistemleri ile olabildiği gibi, magma
ocağındaki yüksek basınç sonucu üstteki kayaç kütlerinin
parçalanmaları ile ortaya çıkan çatlaklar da olabilir. Işınsal, koni
ve çember şeklinde gelişen dayklar gözlenirler.
Felsik dayk
Işınsal dayklar (radyal), magmatik kütlelerin çevresinde
gözlenirler. Merkezden itibaren kilometrelerce uzaklığa kadar
izlenebilirler.
Çember dayklar (ring dike) ve koni şeklindeki dayklar (cone
sheets), yükselmekte olan magmanın üst kısmındaki kayaçlara
yaptığı basınç sonucu ortaya çıkan çatlakların, magma tarafından
doldurulması ile meydana gelirler.
Çember dayklarının çapları 6 km civarındadır; ancak çapı birkaç
yüz metre veya 20-25 km olanları da mevcuttur.
b. Batolit (batholith)
Derinlere doğru giderek genişleyen ve yeryüzünde 100
km2’den daha geniş, yaklaşık elips şeklinde bir alan kaplayan, çok
büyük magmatik kayaç kütleleridir. Batolitlerin kenarları komşu
kayaçların doğrultuları ile uyumlu olabildiği gibi, komşu tabakaları
değişik açılarda kestiği de gözlenebilir. Batolitler granitoyitik
bileşime sahiptir. Kenar zonlarına doğru kısmen değişik bileşimler
de gösterebilirler.
Batolite benzeyen, ancak yeryüzünde kapladığı alan 100 km2’den
küçük olan magmatik kayaç kütlerine ise “kütük (stock)” adı verilir.
Doğada bilenen en büyük batolitler Kuzey Amerika’da Alaska ve
İngiliz Kolombiyası arasında uzanan “Kıyı Sıradağları Batoliti
(Coast Range Batholith)” örnek olarak verilebilir. Bu yaklaşık 1800
km uzunluğunda, 120-200 km genişliğinde ve 180.000
km2’üzerinde bir alan kaplayan batolittir.
Ekstrüzif Kayaçlar
Volkanlardan sıvı halde lavlar, katı parçalar halinde tüfler ve
piroklastik maddeler ve gazlar (çok miktarda su buharı) çıkar.
Bütün sıvılarda olduğu gibi lavlar tepe aşağı akarlar.
Bazaltik lavlar 1000-12000C de üst manto sıcaklığına yakın
sıcaklıklarda püskürürler. Bu lavlar yüksek sıcaklıkları ve düşük
viskoziteleri nedeniyle çok uzak mesafelere akarlar. Lav
akıntılarının satte 100 km hızla akalnları gözlenmiş olsa bile ancak
birkaç km hızla akanları da mevcuttur.
Felsik lavlar ise 800-10000C ler arasında püskürür. Yüksek
viskozitesi nedeniyle akmaya karşı dirençlidirler. Bazaltlara
nazaran 10 kat daha yavaş hareket ederler ve sonuçta da
genellikle yuvarlak tepe şeklinde depositler oluşturur.
Lavlar,
•Yüzeysel bazaltik lavlar
•Düzlük (Plain) bazaltları
•Denizlatı (Submarin) bazaltları,
şeklinde akarlar.
1.Yüzeysel bazaltik lavlar
a.Pahoehoe ve aa lavları
b.Flood bazaltları
Pahoehoe ve aa isimleri Hawaii isimleri olup iki ana tip bazaltik lav
akıntısını birbirinden ayırt etmek içindir. Pahoehoe lavları düzgün,
parlak ve bazen urgan ve tırnak şeklindeki yüzeyleriyle
karakterize olurlar. Buna karşın aa lavları çok fazla girintili
çıkıntılı (pürüzlü) ve parçalı yüzeylerden oluşmuştur. Bu iki lav da
yaygın olarak aynı lav akıntısıyla oluşur. Pahoehoe lavları
yokuşaşağı akarken aa lavlarına dönüşebilir fakat bunun tam tersi
hiçbir zaman gözlenmemiştir.
Bazalt akıntısı
Çoğunlukla karasal ortamları karakterize den sütün yapılı lavlar
ise çoğunlukla altıgen prizmalar şeklinde, uzunca ve düzgün
şekiller de bulunurlar. Sütunların uzun ekseni
“magmatik
malzemenin soğuma yüzeyine dik” olarak bulunur. Bu sütunları
ayrıca enine çatlaklar içerdiği de gözlenir.
sütün yapılı lavlar
sütün yapılı lavlar
Yastık lavları (pillow lava) denizel ortamlarda gelişen lav akıntıları
için tipiktir. Desimetre-metre arasında değişen büyüklüklerde
yastığa, çuvala benzer görünümde
Yastık yapılı lavlar
Volkanlardan fırlayan lav parçaları, havada kısmen veya tümüyle
soğuyarak değişik şekillerde ve boyutlarda çeşitli cisimler
meydana getirirler. Bunların başlıcaları volkan bombası, curuf,
lapilli, süngertaşı, kül ve tozlardır.
Bomba’lar oldukça iri lav parçalarının havada hareket halinde
katılaşması ile oluşurlar ve uçuş sırasındaki dönme hareketleri
nedeniyle elipsoid şeklini alırlar. Boyutları 64 mm’den birkaç
metre’ye kadar değişebilir.
Curuf’lar plastik magmadan meydana gelirler, belirgin bir şekilleri
yoktur. Çoğu kez yere düştükleri sırada katılaşırlar.
Çapları 2 ile 64 mm arasında değişen katılaşmış lav parçalarına da
lapilli denir.
Volkanik kül ise çapları 0.25-2 mm arasında olan volkanik parçadır.
Çapları 0.25 mm’den daha küçük olan volkanik materyallere de
volkanik toz adı verilir.
Sünger taşları (pumis), fazla asit lavların veya silisce zenginleşmiş
magma artıklarının havada fazla gaz kaybederek katılaşmaları ile
oluşurlar. Bunlar açık renkli, fazla hava boşlukları içeren hafif,
farklı büyüklükte (bezelye tanesinden iri yumrulara kadar) camsı
şekilsiz parçalardır.
Scoria çok fazla gaz boşluğu içern pumis’den daha siyah, ağır ve
daha kristalin maddelerdir.Bazik veya ortaç kompozisyon
gösterirler.
MAGMATİK KAYAÇLARIN
YAPISAL/DOKUSAL ÖZELLİKLERİ
Magmatik kayaçlarda yapı ve doku kavramları arasındaki
ayırım çoğu zaman karmaşık gibi görünmesine rağmen, şu şekilde
tanımlanabilir;
Kayaçların, tabakalanma, şistozite, gnaystozite, foliasyon,
kıvrımlanma gibi el örneği ve/veya mostra düzeyinde
tanımlanabilen makroskobik özellikleri “yapı” olarak;
Kayaç oluşturan bileşenlerin, kristallenme derecesi,
kristallerin şekil ve biçimleri, bileşenlerin tane büyüklüğü, bağıl tane
büyüklüğü ve çeşitli alterasyon ürünleri gibi lup veya mikroskop
yardımı ile tanınabilen/incelenebilen mikroskopik özellikleri
“doku” olarak tanımlanır.
MAGMATİK KAYAÇLARDA
YAPI-DOKU
5.1. Kayacın Kristalleşme Derecesi İle İlgili Dokusal Tanımlamalar
a. Holokristalin/tüm kristalli: Kayaç tamamen kristallerden ibarettir.
Plütonik kayaçlarda ve kısmen damar kayaçlarında görülen bir
dokudur.
b. Hipokristalin veya hipohıyalin/Yarı kristalli veya yarı camsı:
Kayaç kristallerden ve volkan camı şeklinde bir hamurdan meydana
gelmiştir. Kristallerin fazla bulunması halinde hipokristalin, volkan
camının fazla bulunması halinde ise hipohıyalin şeklinde bir ayırım
yapılır. Volkanik kayaçların büyük bir kısmında ve ayrıca kısmen
damar kayaçlarında görülen bir dokudur.
c. Hyalin/camsı: Kayaç tamamen volkan camından ibarettir. Volkanik
kayaçların belirli bir grubunda (obsidiyen, perlit) görülür.
5.2. Kayaç Oluşturan Minerallerin Şekilleri İle İlgili Dokusal
Tanımlamalar
a. İdiyomorf (Özşekilli, Euhedral): Mineraller ideal kristal şekillerine
sahiptir. Magmadan ilk kristalleşen mineraller büyümelerini önleyecek
bir engel ile karşılaşmadıklarından daha sonra oluşanlara kıyasla ideal
kristal şekillerini alırlar.
b. Hipidiyomorf (Yarı özşekilli, Subhedral): Mineraller kısmen ideal
kristal yüzeyleri ile sınırlanmış kristal şekillerine sahiptirler. Diğer
yüzeyleri çevrede bulunan diğer mineraller nedeni ile gelişmemiştir.
c. Allotriyomorf veya Ksenomorf (Özşekilsiz, Anhedral): Mineraller
ideal kristal şekillerine sahip değildir. Çevrelerinde bulunan mineraller
gelişmelerine engel olmuşlardır; örneğin granitte en son kristalleşen
kuvarsın, daha önce kristalleşen diğer mineraller arasındaki boşlukları
doldurması sonucu sahip olduğu şekil gibi.
5.3. Kayaç Oluşturan Minerallerin Tane Büyüklükleri İle İlgili
Dokusal Tanımlamalar
a. Makrokristalin: Bileşenleri gözle ayırt edilebilecek kadar büyük olan
kayaçlardır.
b. Mikrokristalin: Bu kayaçlarda mineraller ancak mikroskop altında
eyırt edilebilirler.
c. Kriptokristalin: Kayaç bileşenleri mikroskopta bazen ve ancak
büyütmesi yüksek bir objektifle, çoğunlukla bu büyütme ile bile
tanınamayacak kadar küçüktür.
Kayaçları tane büyüklüklerine göre ayrıca şu şekilde tanımlamak
da mümkündür.
Faneritik Kayaçlar: Bileşenleri gözle veya mikroskopla ayırt
edilebilecek kayaçlardır.
Afanitik Kayaçlar: Bileşenleri mikroskopla ayırt edilemeyecek kadar
küçüktür.
Faneritik-tanesel dokulu granit (Çavuşbaşı-Beykoz)
5.4. Bileşenlerin Birbirlerine Göre Olan Bağıl Büyüklüğü İle İlgili
Dokusal Tanımlamalar
a. Tanesel Doku: Kayaç bileşenleri yaklaşık aynı büyüklüğe sahiptir.
Plütonik kayaçların gösterdikleri dokudur.
b. Porfirik Doku: Kayaç oluşturan bileşenlerin tane boyutları bir
birinden oldukça farklı (10-15X) büyüklüğe sahiptirler. Bu bileşenlerden
büyük olanlara “fenokristal” denir. Bunlar idiyomorf şekillere sahip,
çoğunlukla magma tarafından kemirilmiş, kenar ve köşeleri yuvarlatılmış
durumda bulunurlar ve kayacın hamur kısmını teşkil eden küçük
kristalerden veya volkan camından daha önce oluşmuşlardır. Volkanik
kayaçlarda ve damar kayaçlarının büyük bir kısmında görülen bir
dokudur.
Granit-Tanesel dokulu
AndezitPorfirik dokulu
Yazı graniti
Kuvars
K-Feldispat Megakristalli granit
Kuvars
Grafik doku-Granit
Feldispat
MAGMATİK KAYAÇLARDA RENK



Açık Renkli Kayaçlar (felsik kayaçlar= lökokrat)
Koyu renkli kayaçlar (Mafik kayaçlar=
melanokrat)
İkisinin arasında kalanlar ise mezokrat
Kayaçlarda rengi etkileyen koşullar;
 Mineralojik bileşim
 Tane boyu ve doku
 Alterasyon
Tepecik graniti (Çatalca)
BOZUNMA/AYRIŞMA/ALTERASYON
Bozunma/ayrışma,
yerkabuğunu oluşturan kayaçlarda
Bozunma/a
yüzey ve yüzeye yakın kesimlerde ortam şartlarına bağlı
olarak, mekanik ve kimyasal süreçlerle meydana gelen
nitelik değişimleri olarak tanımlanır.
1. Yüzeysel bozunma (fiziksel ayrışma)
2. Derinsel bozunma (kimyasal/hidrotermal)
)
Ayrışmış granit (Çavuşbaşı-Beykoz
Magmatik kayaçlarının ayrışması ve taze kısmından uzaklaşmayla
ortaya çıkan ürüne saprolit denilmektedir. Saprolit kil mineralleri,
kısmen ayrışmamış mineral kalıntıları ve ayrışmadan etkilenmemiş
yüksek oranda kuvars taneleri içermektedir.
Arenalaşmış bir graniti kesen
ayrışmadan etkilenmemiş bir
kuvars damarı
Katılaşan sokulumda soğumanın devam etmesiyle
gelişen büzüşmeyle eklem takımları oluşmaktadır.
Volkanik kayaların ayrışmasıyla oluşacak toprak derinlik
kayalarından oluşana göre daha koyu renklidir.
Volkanik kayalarda magmanın yüzeyde soğuyarak katılaşması ve
bu ani soğumanın etkisiyle de katılaşmış kısımlarda gelişen hızlı
büzüşmelerle düzenli düzensiz, her yönde çatlaklar
gelişebilmektedir
Mağmatik kayaçların ayrışması sürecinde fiziksel
ayrışmanın paralelinde kimyasal ayrışmayla
geçirdiği değişimler genel olarak:
•serisitleşme
•kaolenleşme
•serpantinitleşme
•albitleşme
•silisleşme
•sosuritleşme
•kloritleşme’ dir
Kloritleşme : Amfibol, biyotit ve piroksen gibi
mafik minerallerin klorit mineraline dönüşmesidir.
Serpantinitleşme: Olivin piroksen gibi Mg içerikli minerallerin hidrotermal
etkileşimiyle oluşur. Düşük dereceli metamorfizmayla da serpantinleşme
gelişebilmektedir.
Çok az olivin kalıntılarının kaldığı,
çatlaklardan itibaren gelişen
serpantinleşme
Kırıklar boyunca serpantinleşmiş olivin
Ayrışma sonucunda magmasal kayaçlarda bulunan
minerallerin dönüşüm ürünleri:
Olivin: ortopiroksen, iddingsit
Piroksen: tremolit/aktinolit,
iddingsit, kalsit, klorit,
montmorillonit, kaolinit,
hematit,limonit,götit
Amfibol: biyotit, klorit
Plajiyoklaz: albit, kalsit,
dolomit, epidot, zeoloit
Biyotit: klorit,mika,kil
mineralleri oluşmaktadır.
Kenarlarından itibaren
iddingsitleşme gösteren öz
şekilli olivinler
MAGMATİK KAYAÇLARIN
SINIFLANDIRILMASI
Kayaçların sınıflandırılmasındaki esas amaç ortak bir terminolojiye ulaşmak
ve tüm araştırıcıların aynı kriterleri dikkate alarak adlandırma yapmalarını sağlamaktır.
Kayaçların sınıflandırılmasında çalışmanın amacına ve kullanım alanına yönelik olarak
farklı kriterler kullanılmaktadır.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan sınıflama kriterleri;
1.Mineralojik bileşimi
2.Kimyasal bileşim
3.Dokusal özellikler
4.Jeolojik konum
Ancak hangi kritere göre yapılırsa yapılsın kayaçları kesin sınırlarla
birbirinden ayırmak oldukça güçtür.
Magmatik kayaçların sınıflamaları yaygın olarak mineralojik bileşimlerine ve
kimyasal bileşimlerine göre yapılmaktadır.
Magmatik
kayaçların
sınıflandırılması
mineralojik
bileşimlerine
Magmatik kayaçların kantitatif sınıflamaları ilk olarak 1902
başlamakta ve günümüze kadar bu sınıflamalar gelişerek devam
Günümüzde en yaygın olarak kullanılan magmatik kayaç sınıflamaları
(1976, 1979) sınıflamalarıdır. Bu sınıflamalarda aşağıdaki mineral
gurupları kullanılmaktadır.
göre
li yıllardan
etmektedir.
Streckeisen
ve mineral
Açık renkli
mineraller
K: kuvars, tridimit, kristobalit
A: Alkali Feldispatlar (ortoklaz, sanidin, mikroklin, pertit, anortoklaz,
albit
(%An=0-5)
P: Plajiyoklaz (%An=95-100 arasında olan türleri) skapolit
F: Feldispatoyidler (lösit, psödolösit, nefelin, kankrinit, sodalit, haüyn,
analsim vb…)
M: Koyu renkli mineraller (olivin, piroksen, amfibol, mika gurubu mafik
mineraller ile zirkon, apatit titanit gibi tali mineraller, melilit, montisellit ve
birincil karbonatlar vb…)
Magmatik kayaçların mineralojik bileşimlerine göre sınıflandırmasında,
kayaç ilk olarak koyu renkli mineral içeriğine göre iki guruba ayrılır.
1.Mafik mineral içeriği % 90 dan fazla olanlar = ultramafik kayaçlar
2.Mafik mineral içeriği % 90 dan az olanlar = felsik kayaçlar
Mafik mineral içeriği % 90 dan fazla olan kayaçlar, doğal olarak içerdiği
mafik mineral türlerine (M) ve oranlarına göre değişik şekillerde sınıflandırılır
(Streckeisen, 1976 ve 1979).
Örneğin
1. P – OPx – CPx (Streckeisen, 1976)
2. P – Pr – Ol (Streckeisen, 1976)
3. P – Pr – Hb (Streckeisen, 1976)
4. O – Pr – Hb (Streckeisen, 1976)
5. O – OPx - CPx (Streckeisen, 1976) gibi mafik kayaç sınıflamaları yapılmaktadır.
100
O
Dunit
90
Piroksen hornblend - peridotit
40
Olivin piroksen - hornblendit
Olivin hornblend - piroksenit
10
Pr 100
piroksen - hornblendit
hornblend - piroksenit
Piroksenit
90
50
Hornblendit
10
0
Hb
Ultramafititlerin Olivin - Piroksen - Hornblend oranlarýna göre sýnýflamasý(Streckeisen, 1976).
100
O
Dunit
90
Lerzolit
40
Olivin - Vebsterit
10
Opx
Ortopiroksenit
100
90
Vebsterit
Klinopiroksenit
10
0
Cpx
Ultramafititlerin Olivin - ortopiroksen - klinopiroksen oranlarýna göre sýnýflamasý(Streckeisen, 1976).
Mafik mineral içeriği % 90 dan az olanlar ise içerdiği K, A, P ve F
oranlarına göre sınıflandırılır. Bu sınıflama mineral parajenezinden de
(serbest/birincil kuvars ve diğer SiO2 polimorfu mineraller ile feldisapatoyid
gurubu mineraller birlikte bulunmazlar) hemen anlaşılacağı gibi kendi içinde
iki farklı sınıflamadır.
K - A - P sınıflaması
A - P - F sınıflaması
Bu sınıflamalar yaygın olarak kullanılan Streckeisen (1976 ve 1979)
sınıflamalarıdır.
Q
90
1a
Magmatik kayaçların modal mineralojik bileşimlerine göre sınıflandırılmaları
(Streckeisen, 1976, 1979).
90
Bölge
1b
60
60
2
3a
3b
5
4
20
A
5
6
7
8
9
10
11
12
14
13
60
60
15
a b
c
F
1a:
1b:
2:
3a:
3b:
4:
5:
20
6:
7:
5
8:
10
P
9:
10:
10
11:
12:
13:
14:
15:
Derinlik kayacı
Yüzey kayacı
Kuvarsolit
Kuvars granodiyorit
AF Granit ………..……….…….… AF Riyolit
Siyenogranit ………………….…… Riyolit
Monzogranit ……………………… Riyolit
Granodiyorit ……………………… Riyodasit
Tonalit …………………………….. Dasit
AF Siyenit ………………....……… AF Trakit
Siyenit ……………………………... Trakit
Monzonit ………………….…….…. Latit
Monzodiyorit/Monzogabro …….… Latibazalt/latiandezit
Gabro/Diyorit/Anortozit ……….… Bazalt / andezit
Foid Siyenit ………………………... Fonolit
Foid Monzosiyenit ………………… Tefritik fonolit
Foid Monzodiyorit / Monzogabro…. Fonolitik tefrit
Foid Diyorit/Foid gabro …………… Tefrit / bazanit
Foidolit ……………………………. Foidit
1.a. Açık renkli bileşen olarak
Kuvars - Feldispat ve
Feldispatoyid içeren plütonik
kayaçlar (QAPF)
Granit
2500
: Ýdiþdaðý
: Hýrkadaðý
1. Mantle Fractionates
2. Pre-plate Collision
3. Post-collision Uplift
4. Late-orogenic
5. Anorogenic
6. Syn-collision
7. Post-orogenic
2000
1
1500
3
1000
2
4
500
6
5
0
0
500
7
1000
1500
2000
2500
R1 = 4Si - 11(Na + K) - 2(Fe + Ti)
3000
3250
LEVHA TEKTONİĞİ VE MAGMATİZMA
Levhalar, kabuk ve üst mantoyu oluşturan litosfer parçalarıdır.
Bunlardan en önemlileri;
Avrasya, Afrika, Hindistan-Avustralya, Pasifik, Antartika, Kuzey ve
Güney Amerika levhalarıdır. Bunlardan Pasifik Levhası tamamen
okyanusal; diğerleri ise, kısmen kıtasal kısmen de okyanusal
karakterlidir.
Litosfer; kıtasal bölgelerde yaklaşık 225 km, okyanuslarda ise
yaklaşık 75 km kalınlığa erişmekte olup, plastik özellikteki astenosfer
üzerinde hareket etmektedir. Levhaların bu hareketleri üst mantoda
gelişen “konveksiyon akımları” na bağlıdır.
Levha hareketleri, yer kabuğunda önemli yapısal değişimlere ve
magmatik faaliyetlere yol açmaktadır.
AKTİF LEVHA KENARLARI
Komşu iki levhanın bir birine göre olan bağıl hareketleri ile ilişkili
olarak 3 değişik levha sınırı tanımlanmıştır.
1.Uzaklaşan levha sınırları,
2.Yaklaşan levha sınırları,
3.Transform faylı sınırlar (bir birinin yanından kayarak hareket
eden levha sınırları)
Levhaların yapısal konumlarına ve hareketlerine bağlı
olarak ortaya çıkan magmatik faaliyetlerin gelişme
ortamlarını 4 grup altında toplamak mümkündür.
1. Bir birinden uzaklaşan levhaların sınırlarında (OOS, yay
ardı bölgeler) gelişen
magmatizma
2. Okyanusal levhaların iç bölgelerinde gelişen
magmatizma
3. Yaklaşan levha sınırlarında (aktif kıta kenarları ve ada
yayları) gelişen
magmatizma
4. Kıtasal levhaların iç bölgelerinde gelişen magmatizma
(kıtasal örtü bazaltı
bölgelerini,
kıtasal
rift
bölgelerini, rift bölgeleri ile ilişkili olmayan alkali
magmatizmayı kapsamaktadır).
Magma Olusumu
1. Okyanus Ortasi
Sirtlar
2. Kita Ici Riftler
3. Ada Yaylari
4. Aktif Kita Kenarlari
5. Yay Ardi Havzalar
6. Okyanus Ada
Bazaltlari
7. Kita Ici Aktivite

kimberlitler, karbonatitler,
anortozitler...
1. Uzaklaşan levhaların sınırlarında (OOS, yay ardı
bölgeler) gelişen
magmatizma
OOS bölgesinde oluşan volkanikler “toleyitik bazalt” bileşimli
olup, MORB (okyanus ortası sırt bazaltları) olarak tanımlanır.
Örneğin, Atlantik Okyanusunda, tabanda büyük bir yükselti
oluşturarak yaklaşık K-G doğrultusunda uzanan çatlak sistemi, K
İzlanda’ da deniz yüzeyine çıkmakta olup; olivin-toleyid karakterde bir
volkanik faaliyet göstermektedir.
MORB, 30-40 km derinlikte üst mantoya ait spinel –lerzolitlerin
kısmi ergimesinden türemiştir. MORB olarak tanımlanan, yoğunluğu
peridoditlere göre daha düşük olan bu magma, yukarı doğru yükselerek
magma odalarında birikmektedir. Aynı magma, farklılaşma ve
kristalleşme süreçleri ile intrüzif özellikli gabro, üstünde dayk sistemi
ve en üsttede okyanus tabanına yayılan yastık yapılı lavları
oluşturmaktadır.
Okyanusal Kabuk
ve Ust Manto
Yapisi
Tipik Ofiyolit
Figure 13-3. Lithology and thickness of
a typical ophiolite sequence, based on
the Samial Ophiolite in Oman. After
Boudier and Nicolas (1985) Earth
Planet. Sci. Lett., 76, 84-92.
2. Yaklaşan levhalarının sınırlarında gelişen magmatizma
Adayaları ile ilişkili magmatik faaliyetlerin başlangıcında
bazaltik andezit bileşiminde “adayayı toleyitleri” olarak adlanan
kayaçlar oluşur. Bunlar MORB’ a göre silisçe daha zengindir.
Mafik mineral içerikleri ise, daha azdır. Magmatizmanın ileri
aşamalarında, kalkalkali seriye ait plütonik ve volkanik
kayaçlar oluşur. Bazalt veya andezit > dasit > riyodasit > riyolit
şeklinde gelişen bu magmatik farklılaşma derinlik ile ilişkilidir.
Dalma/batma zonunun bulunduğu kıtasal levha
kenarlarına yerleşen plütonik kayaçlar, daha çok I-tipi
granitoyid türüdür.
Sedimanter kayaçların kısmi ergimesi ile oluşan ve Al2O3’
çe zengin
olan S-tipi granitoyidler ise, kıtasal levha
kenarlarına uzak bölgelerde yer alırlar.
Adayayları yakınlarında ise, nispeten daha az oranda üst
manto kökenli M-tipi granitoyidler bulunur.
3.
Kıtasal
magmatizma
levhalarının
iç
bölgelerinde
gelişen
Nispeten duraylı kıtasal levhalardaki büyük kırık zonlarından çok
büyük miktarlarda toleyitik bazalt çıkmaları gerçekleşmektedir. “Plato
bazaltları veya örtü bazaltları” bu bazalt akıntıları 15 km kadar bir kalınlık
gösterebilir. Bu kıtasal toleyitik bazaltlar, OOST’ ne göre daha alkalidir; Ti
ve P içerikleri de yüksektir.
Kıtalarda horst-graben oluşumlarına yol açan büyük kırık
sistemlerine bağlı olarak daha çok alkali karakterde olduğu saptanan bir
magmatik faaliyet ile gelişmektedir.
Üst manto derinliklerinden türeyen magmanın niteliği ve kabuktaki
yerleşme aşamalarında geçirdiği magmatik farklılaşma süreçleri değişik
kayaç gruplarının oluşumuna neden olmaktadır. Bu şekilde alkali olivin
bazalt karakterli magmadan > trakit ve > alkali riyolitler; olivinnefelinitik magmadan > fonalit ve > nefelinitler oluşabilir. Kabuğun
derinlerinde de alkali plütonikler oluşur.
Kıtasal kabuktaki levha içi magmatizmanın diğer diğer bir tüt olan
“alkali magmatizma” çok derinlere kadar ulaşan kırık sistemleri ile ilişkili
kanallara bağlı olarak gelişmektedir.
Blue Pearl (Norveç)
Rosavel (İspanya)
Download