‹.Ü. Cerrahpafla T›p Fakültesi Sürekli T›p E¤itimi Etkinlikleri Bafl, Boyun, Bel A¤r›lar› Sempozyum Dizisi No: 30 • May›s 2002; s. 77-84 Bafl A¤r›lar› ve Psikiyatri Prof. Dr. M. Kerem Doksat, Uz. Dr. S›la Ayd›n Yazar Baş ağrısı insanlığın en yaygın dertlerinden ve medenî toplumlarda görülen, en fazla tıbbî yardım arama nedenlerinden biridir. Baş ağrısının psikiyatrik bozukluklarla komorbiditesi sık görülen bir durumdur. Bununla birlikte, mevcut önemli miktardaki araştırmaya rağmen, baş ağrısı sendromları ve psikiyatrik bozukluklar arasındaki ilişki hâlen birçok yönüyle yeterince anlaşılamamış olarak kalmaya devam etmektedir. Baş ağrısı ile psikiyatrik bozukluklar, kişilik özellikleri, psikososyal stresörler gibi başlıkların ilişkisi çeşitli yazarlar tarafından bildirilmiştir. Ancak, problem psikolojik faktörlerin basitçe baş ağrısı etiyolojisindeki yerinin belirlenmesinden ibâret değildir. Psikolojik ve psikiyatrik faktörlerin baş ağrısıyla ilişkisi çeşitli başlıklarda değerlendirilebilir. Bunlar şöyle sıralanabilir: Psikolojik faktörler baş ağrısına predispozisyon yaratıyor olabilir, psikolojik faktörler bir baş ağrısı atağını tetikliyor olabilir, bir atağın süresini ve şiddetini arttırıyor olabilir ve baş ağrısının kendisi bir psikiyatrik bozukluğun tezahürü olabilir.1 Süreğen baş ağrısının kendisi de başlı başına bir emosyonel zorlayıcıdır ve eşlik eden psikiyatrik bozukluk varolsun veya olmasın, baş ağrısı tedavisinin bu faktör dikkate alınarak düzenlenmesi zorunludur. Diğer taraftan, birçok çalışmanın verilerinde görüldüğü üzere, baş ağrısının psikiyatrik tablolarla ilişkisi mevcutsa, tedavinin hedefi baş ağrısının kesilmesinden ziyâde, tablonun bir bütün olarak tedavi edilmesi olmalıdır.2 Ağrı konusunu psikiyatrik açıdan genel olarak değerlendirmeye ağrının târifinin yaparak başlayabiliriz: "Ağrı, vücut dokusuna zarar verici veya verme kapasitesinde olan süreçlerce ortaya çıkarılan, vücudun belli bir bölgesinden geliyor olarak idrak edilen, nâhoş bir duyusal (sensoriyel) ve duygusal (emosyonel) yaşantıdır".3-7 Ağrı, ağrı olarak idrak edilmeden önce pek çok aşamalardan geçer. Önce zararlı (noxious) bir uyaran (fizik, şimik, termal, penetran vs.) belli bir vücut 77 • M. Kerem Doksat, S›la Ayd›n Yazar bölgesindeki algılayıcı (reseptif) çıplak sinir uçlarını (kalın Aδ, [ve muhtemelen Aα] ve ince C liflerinden ibâret olan nosiseptörleri) uyarıp bir aksiyon potansiyelinin doğmasına yol açacaktır; bu aşamaya transdüksiyon diyoruz. Bu elektrik sinyali çeşitli aşamalardan geçerek MSS'ye taşınacaktır; bu aşamaya transmisyon diyoruz. Bu arada endojen ağrı inhibitörü yollar ve bölgeler (medulla spinalisin arka boynuzu, mesensefalik periakuaduktal gri madde, hipotalamik periventriküler gri maddenin rostral kısımları, rostroventral medulladaki rafe nukleusları ve yanındaki retiküler formasyon, muhtemelen lateral ve dorsolateral pontin tegmentum) aktive olarak bu sinyali değişikliğe uğratacaktır; bu aşamaya modülasyon diyoruz. En sonunda sensoriyel-diskriminatif özellikleri pariyeto-temporal kortekste, affektif-emosyonel özellikleri frontalprefrontal kortekste işlendikten sonra en son değerlendirmeye tâbi tutulacak ve gnostik olarak identifiye edilecektir; bu aşamaya da persepsiyon (idrak) diyoruz. Algı terimini ilk üç aşamayı ifade etmek üzere, resepsiyon karşılığı kullanmayı tercih ediyoruz. Yâni, alg›lanan stimulus pek çok aşamadan sonra idrak edilmektedir. Bu idrake uygun olarak da bir davranış sergilenecektir. Dolayısıyla, ağrının 1. Sensoriyel-diskriminatif, 2. Emosyonel-affektif, 3. Davranışsal yönlerinden bahsedilebilir.8-10 Baş ağrısı yaşantısının değerlendirilmesinde önemli iki kavram olan, ağrı eşiği (kişinin ağrıyı hissettiği en düşük uyaran değeri) ve ağrı toleransı (tahammül edilebilen en yüksek ağrı uyaranı) gibi ağrıyla ilgili bâzı parametreler klinik olarak ölçülebilmekle birlikte, psikiyatrik bir perspektiften bakılınca ağrının yaşanmasında ve ifâdesinde kişiden kişiye büyük farklılıklar vardır. Ağrının yaşanmasını etkileyen faktörleri dört kategoride incelemek mümkündür:11 ‹ntrapersonel Faktörler: Kişinin intrapsişik özellikleriyle ilgili faktörleri ifâde eder. Ağrı yaşantılanmasına yönelik psikodinamik oriyantasyonlu teorilerden biri dikkati çekme ihtiyacı açıklamasını getirir. Bu teoriye göre ağrı başka türlü mevcut olmayan, bir bakım verenin sevgisini elde edebilmekle ilişkilidir. Bir başka psikodinamik teori ise suistimal edici ebeveynin tekrarlayıcı korporal cezalandırıcı tutumuna yıllar sonra verilen içselleştirilmiş bir cevap davranışı olabilir. Bununla birlikte, represe edilmiş meselelerin yorumu ağrıyı nâdiren düzeltir. Klâsik psikanalitik görüşe göre ise, şuur dışına bastırılan muhteva, kılık değiştirmek sûretiyle, çok farklı çehrelerde tekrar satha (şuura) çıkabilmektedir. Bu bağlamda ağrı konusu ele alınacak olursa, kullanılan başlıca ego savunma mekanizmaları arasında represyon (şuur dışında bastırma) ve/veya refulman (şuurdan şuur dışına bastırma), izolasyon, sembolizasyon, kiflinin kendine çevrilme, konversiyon ve somatizasyon sayılabilir. Bütün bu teorik ve emprik izahlar, özellikle sinir-bilim ve nöropsikiyatri cephesindeki yenilikler sonucunda artık tartışılır olmuştur ama meselenin bir cihetinin önemli yapı taşlarını oluşturduk-ları da inkâr edilemez.9 78 Bafl A¤r›lar› ve Psikiyatri • Bunlardan somatizasyonun üzerinde özellikle durmak gerekir. Önceleri "nörotik" bir mekanizma olarak ele alınan somatizasyonun bu pejoratif anlamı değişmiştir. Artık, somatizasyon deyince, intrapsişik çatışmaların beden lisanı ile ifâdesi kastedilmektedir. Kellner9 bir veya daha fazla sayıdaki bedensel semptomların bulunduğu, yeterli tıbbî değerlendirmelerle bunların fiziksel bir patolojiye veya patofizyolojik mekanizmaya bağlanamadığı veya birtakım şeyler bulunsa dahi, mevcut şikâyetlerin bu fizik bulgulardan beklenebileceğin çok üzerinde sosyal veya meslekî bozulmaya yol açması durumlarında somatizasyondan bahsedilmesi gerektiğini ifâde eder. DSM-IV’teki Ağrı Bozukluğu’nun teşhis kriterleri arasında da aynı ifâde mevcuttur.9 Nitekim, kendi duygu durumlarının farkında olmayan aleksitimik kişiler,8-10 depresyonlarını veya anksiyetelerini somatize ederek bedensel şikâyetler hâlinde yaşarlar ki, buna somatotimi denmektedir.8,9 Carl-Jogan'ın "Çevresel Somatizasyon Sendromu" ismini verdiği entitede hastalar baş ağrısının en sık rastlandığı polisemptomatik bir tablo içindedirler ve bunların olumsuz çevre şartlarından veya iş yerindeki ergonomik stresten kaynaklandığına inanırlar ama esas sebep şuur dışı çatışmalar ve somatizasyondur.9 Baş ağrısı hastalarının kullandıkları savunma mekanizmaları açısından bâzı özellikler göze çarpmaktadır. Baş ağrısı hastaları bir sorunla karşılaştıklarında sosyal destek arama açısından belirgin olarak düşük skorlar gösterirler ve içsel-odaklı (internally focused) savunma mekanizmalarını kullanmaya eğilimlidirler. Özellikle migren ve gerilim tipi baş ağrısı olan hastalarda yapılan çalışmalar, stresle indüklenen güçlü duygulardan sıyrılma zorluğu, depresyon, strese bağlı halsizlik özelliklerinin varlığını göstermektedirler. Bu, baş ağrısı hastalarının strese belli bir psikolojik reaksiyon gösterdikleri şeklinde yorumlanabilir ve kullandıkları içsel-odaklı savunma mekanizmaları ile ilişkilendirilmesi mümkündür.12 Baş ağrısı hastalarında kaçınma davranışı yüksek, yardım arama davranışı düşük bulunmuştur ve ilâç kullanımı da azalmış yardım arama stratejileri ile ilişkilidir. Şikayet etme davranışı duysal, affektif ve değerlendirici komponentlerle bâriz ilişkili bulunmuştur. Kaçınma davranışı yalnızca ağrıya efektif reaksiyonla ilişkili bulunmuştur. Bu, kaçınma davranışı ile ağrının affektif-reaktif komponenti arasında tespit edilmiş ilişkiyle ilgili bulguları teyit eder. Şikâyet etme davranışıyla depresyon ilişkili bulunmuştur. Şikâyet etme davranışı nörotisizm ve ekstroversion ile de ilişkilidir. Bu bulgulara göre, baş ağrısı sorunu kronikleştikçe davranışsal baş etme tarzı (coping)’i ve ağrıyla motive olan davranış kalıbını daha fazla etkilemektedir. Artan kronisiteyle birlikte kaçınma davranışı ve şikâyet etme davranışında artış görülür, bu ağrının yaşantılanması ile yakından ilişkilidir. Yardım arama davranışında ise artış görülmez.13 79 • M. Kerem Doksat, S›la Ayd›n Yazar Bir başka özellik ise, ağrı hastalarının özgeçmişlerinde seksüel travma ve bununla bağlantılı PTSD’nin varlığına ilişkin özelliklerin saptanmış olmasıdır.11 ‹nterpersonel Faktörler: Bu faktörler ağrı yaşantısını besleyerek veya inhibe ederek etkilerler. Hastanın keyif vermeyen aktivitelerden kaçınmak gibi sekonder kazançları söz konusu olabilir. Ağrı, diğerlerini manipüle etmenin bir yolu olabilir. Ailesel, finansal, legal dinamiklerin hastanın ağrı yaşantısı üzerinde dramatik etkileri olabileceği unutulmamalıdır. Etnik ve Kültürel Faktörler: Tutumlar, inançlar ve bunların emosyonel ve psikolojik durumlara etkisi etnik gruplara göre değişebilmektedir. Kişinin "baş etme (coping) tarzı, internal ve eksternal kontrol kalıpları ağrıyla baş etmesinde önemli belirleyicilerdir ve bizzat kendileri de kültürel faktörlerce belirlenirler. Biyolojik Faktörler: Ağrı yolarının travmaya karşı cevabının plâstik oluşu, ağrının santral modülasyonu ile ilgili özellikler gibi yukarıda ayrıntılı olarak incelenmiş olan faktörleri içerir. Sonuçta psikodinamik ve nörobiyolojik özelliklerle çizilen çerçeve, kişinin ağrı yaşantılaması ve yeniden yaşantılamasını (re-experience) sağlayan karmaşık bir yolu belirler. Psikiyatrik bozukluklar ile baş ağrısı sendromları arasındaki ilişki, migren ve majör depresyon örneğinde olduğu gibi iki yönlü bir ilişkidir. Her iki durumun da diğerinin başlangıç riskini benzer oranlarda arttırdığı ve her bir hastalığın bir diğerine farklı bir mekanizmayla neden olduğu açıklaması akla yakındır.12 Tüm baş ağrılarının yaklaşık %20’si kalıcı olmakta veya kötüleşmektedir. Psikiyatrik komorbiditenin varlığı bunun bir nedeni olabilir mi? Çok genç yaş grubunda dahi psikiyatrik komorbidite birçok baş ağrısı sendromu için önemli bir sorundur.14 DSM-IV ve ICD-10’da9 mevcut olan ve teşhis kriterleri arasında "ağrı" teriminin geçtiği başlıca zihinsel bozukluklar arasında şunlar sayılabilir: Somatoform Bozukluklar (Ağrı Bozukluğu, Somatizasyon Bozukluğu, Konversiyon Bozukluğu, Hipokondriyazis), Anksiyete Bozukluklar› (Panik Bozukluğu, Yaygın Anksiyete Bozukluğu), Somatik Tip Hezeyanl› Bozukluk. DSM-III’deki Psikojen A¤r› Bozuklu¤u entitesi, bizatihî "psikojen ağrı" kavramının belirsizliği ve teşhiste klinisyene çok fazla sübjektivite tanıdığı için değiştirilmiş, DSM-III-R’de "psikolojik faktörlerin ağrının ortaya çıkması ve devam etmesi üzerinde önemli rol oynaması şartı" getirilmiş ve "en az altı ay süreyle" şeklinde bir zaman kısıtlaması koyulmuştur. 1994’de yayınlanan DSM-IV’de ise hem zaman kısıtlaması, hem de "psikolojik faktörlerin ağrının ortaya çıkması ve devam etmesi üzerinde önemli rol oynaması şartı" kaldırılmıştır. DSM-IV’e göre, ağrıyı ortaya çıkaran bir fizik sebep veya sebepler mevcutsa dahi, söz konusu ağrı 80 Bafl A¤r›lar› ve Psikiyatri • yakınması bu durumda beklenecekten çok daha fazlaysa veya ağrıyı izah edecek organik bir sebep bulunamıyorsa, Ağrı Bozukluğu teşhisi koyulabilmektedir. Gene DSM-IV’de, ağrı şikâyetinin sâdece bir Duygudurum Bozukluğu veya başka bir birinci eksen bozukluğunun (Somatik Tip Hezeyanlı Bozukluk gibi) seyri sırasında ortaya ç›kmamas› şartı koyulmuştur. Ama, meselâ, Ağrı Bozukluğu olan bir vakada zamanla tabloya Majör Depresyon eklenirse, her iki teşhis birlikte koyulabilir. Teşhis kriterleri arasında zâten ağrı bulunan diğer bozukluklar mevcutsa (meselâ Somatizasyon Bozukluğu), ayrıca Ağrı Bozukluğu teşhisi koyulamaz. Depresif, manik, şizofrenik ve paranoid hastalarda ağrı idrakinde anlamlı değişiklikler olmaktadır.9 Klâsik olarak maskeli depresyon denen klinik tablolarda hastanın duygu-durum açısından şikâyeti ya hiç bulunmamaktadır ya da minimal düzeydedir ama yaygın ağrılar, özellikle de baş ağrısı tipik bir şikâyettir.9 Bu sebeple, Majör Depresyon için bu tip vakaların tanınmasını sağ-lamak üzere, somatizasyonun teşhis kriterleri arasında bir şekilde yer alması yolunda fikir ve teklifler mevcuttur.9,10 Özellikle Majör Depresyon vakalarının kabaca yarısının önde gelen şikâyeti baş ağrısıdır;9 ağrı migren, gerilim veya başka her tipte olabilir ve bunların ekserîsi doğru teşhis ve tedaviye ulaşamamaktadır. Tedaviye ulaşabilenlere de, psikiyatr olmayan diğer ihtisaslardan meslekdaşlarımızca ne kadar doğru psikiyatrik müdahale yapılabildiği kuşkuludur çünkü ya uygun psikotroplar verilmemekte ya da doz ve sürede hatâlara düşülmekte, psikoterapötik yardım ise hemen hemen hiç gerçekleşememektedir. Oysa baş ağrısı hastalarında doğru psikiyatrik yaklaşım zaman zaman hayati önem taşımaktadır. Örneğin, auralı migren ve majör depresyonun birlikte bulunduğu hastalarda yalnızca majör depresyon ve yalnızca auralı migren hastalarına göre süisid fikirleri ve süisid girişimi oranı belirgin derecede yüksektir ve bu durumda, yalnızca baş ağrısı tablosuna yönelik tedavinin hastayı süisid riskiyle karşı karşıya bırakması söz konusu olabilir.15,16 Psikotik, paranoid ve benzeri baş ağrıları genel olarak bütün baş ağrılarının %2-3'ünü oluşturmaktadır.17,18 Bizim fakültemizde yaptığımız bir araştırmada, muhtemelen spektrumu biraz geniş tuttuğumuz ve neyi aradığımızı da iyi bilerek muayene ettiğimiz için, bu oranı %3 olarak bulduk ve flu bulgular›n mevcudiyetinde, hastadaki bafl a¤r›s›n›n psikoz ve benzeri ciddî bir psikiyatrik bozuklu¤a ba¤l› olabilece¤ini tesbit ettik: a. Baş ağrısı bir preokküpasyon hâlini almışsa; b. Ağrı mutat tedavi yaklaşımlarına ısrarlı bir şekilde dirençliyse; c. Hastanın affeksiyonunda, idrak, düşünce ve/veya davranışlarında dikkat çekici gariplikler veya anormallikler mevcutsa; d. Çok sayıda hekim değiştirme veya değişik tedaviler uygulanma hikâyesi varsa; e. Özgeçmişinde bulunan veya hâlen devam etmekte olan bir psikiyatrik bozukluk hikâyesi mevcutsa; f. Soygeçmişinde ciddî bir psikiyatrik bozukluk tanımlanıyorsa. Somatik Tip Hezeyanlı Bozukluk’un kimi yazarlarca "monosemptomatik hipokondriyazis" veya "monosemptomatik hipokondriyak psikoz" denen tipinde, ağrı 81 • M. Kerem Doksat, S›la Ayd›n Yazar yakınması olan vakalarda, baş veya diğer bir bölgenin ağrısı tek şikâyet hâlinde bulunmakta ama bir hallüsinasyon vasfını taşımaktadır. Bu vakaların Somatoform Ağrı Bozukluğu’ndan tefrik edilmesi bâzen çok güç, hattâ imkânsızdır; diskriminatif bir özellik olarak, monosemptomatik hipokondriyazis vakaları pimozid’e oldukça iyi cevap verirler.19-21 Biz, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda yaptığımız bir araştırmada,22 muhtemelen literatürdeki en fazla sayıda ağrı şikâyetli serîlerden birisini bildirmiştik; toplam 23 vakamızdan 14’ünde (%62) ağrı yakınması mevcuttu. Bunlardan 10’unda atipik baş ağrısı, 2’sinde bel ağrısı, 1’inde mastalji, 1’inde de burnu da içine alan atipik yüz ağrısı mevcuttu. Önceden uygulanan hiç bir tedaviden fayda bulmayan bu vakaların %83’ü 2~8 mg/gün dozlarında pimozid’e orta ilâ çok iyi derecede cevap vermişlerdi. Ço¤ul Kimlik (Kiflilik) Bozuklu¤u'nda kimlikten kimliğe geçerken baş ağrısına çok sık rastlanır; literatürde farklı kişiliklerinde farklı tip baş ağrıları olan bir Çoğul Kimlik Bozukluğu vakası dahi bildirilmiştir.23 Psikotik, özellikle kronik flizofrenik süreç içerisindeki hastalar gerek başlarındaki gerekse diğer bölgelerdeki ağrıları yeterince önemsememekte, hasta şikâyet etmediği için önemli hattâ âcil durumlar (akut batın gibi) atlanabilmektedir. Bu durum, muhtemelen, bu vakaların limbik sistemle fronto-prefrontal korteksleri arasındaki bağlantıların defektine bağlıdır. Kronik, negatif semptomların ön plânda olduğu bir şizofrenin parmaklarını yakan sigarayı fark etmeksizin (veya, daha doğrusu, ona ald›r›fl etmeksizin) öylece oturmaya devam etmesi biz psikiyatrların hiç de yabancısı olmadığı bir manzaradır.24-26 Paranoid şizofren bir hasta başındaki ağrının uzaydaki filânca galaksiden gönderilen dalgaların beynini zorlamasına bağlı olduğunu söyleyebilir. Burada önemli bir hususu vurgulamak gerekiyor: psikotik hastaların da ayrıca migrenleri, gerilim ağrıları yâhut akut sinüzitleri olabilir. Her şeyi psikoza atfetmemelidir. Çocuklarda ve adolesanlarda en sık rastlanan somatizasyon semptomu baş ağrısıdır ve bu gruptakilerin %10 ilâ 30'unda haftada en az bir kere baş ağrısı çekme şikâyeti mevcuttur.27 Karın ağrısı başta olmak üzere, diğer somatik şikâyetler de çocuklarda ve adolesanlarda sıktır.28-30 BAfi A⁄RISI TEDAV‹S‹NDE PS‹K‹YATR‹N‹N YER‹ Hipnoterapi, iyi seçilmiş vak’alarda, pek çok ağrılı sendromun tedavisinde etkili olabilmektedir.32-5 Kanser hastalarının ağrılarında bile hipnoterapinin faydası olabilmektedir.36 Cluster baş ağrılarında lityum oldukça etkilidir, tesirinin başlaması için genellikle üç hafta kadar bir süre geçmesi gerekmektedir ve kan düzeyinin de duygudurum düzenlemek için verildiği gibi olması (0.6-1.6 mM/dl) gerekmektedir.37-39 Çocukluk çağı migrenlerinde ve diğer pek çok ağrılı sendromun tedavisinde yaygın olarak kullanılan karbamazepin, aynı zamanda lityuma yakın derecede etkili bir duygudurum düzenleyicisidir. Özellikle kronik günlük 82 Bafl A¤r›lar› ve Psikiyatri • baş ağrısında son senelerde pek revaç bulan valproat için de aynı şey geçerlidir. Pek çok madde kullanım bozukluğunun (amfetamin, nitrit inhalanlar, alkol, kafein vs.) seyri veya yoksunluğu durumlarında baş ağrısına sık rastlanır. SSRI, SNRI ve MAOI de özellikle ilk günlerde baş ağrısına sık yol açarlar.40 İlginçtir ki, aynı ajanlar migren de dâhil olmak üzere, pek çok kronik ve/veya epizodik baş ağrısının ve bâzı kronik ağrı sendromlarının tedavisinde hâlâ en çok kul-lanılanlar arasındadır.41-43 Postkonkusyonel sedromda baş ağrısı sıktır. Özellikle auralı migrende depresif duygudurum, irritabilite sıktır.44 Migrenlilerde depresyon ve intihar oranlarının normal popülasyona göre yüksek olduğu bilinmektedir.45 Gerek gerilim gerekse migren tipi ağrıların %10 ilâ 20'sinde mutat tedavi yaklaşımları etkisiz kalır,46 özellikle böyle vakalarda altta yatan psikiyatrik bir bozukluk mutlaka aranmalıdır. En etkili antimigren ilâçlar arasında da antidepresanlar hâlâ başı çekmektedir.47 Kronik günlük baş ağrılarının tedavisinde de yerleri vardır.48 Temporomandibuler eklem bozukluğuna bağlı ağrılarda ve miyofasial ağrı hastalarında da, diğer alternatiflerin yanısıra, klonazepam etkili olmaktadır.49 Her türlü ağrılı sendromunun ve baş ağrılarının,50 özellikle kronik olanların gerek teşhis, gerekse tedavisinde psikiyatrik yardım ve katkı şarttır. Çeşitli psikoterapi, hipnoz, gevşeme tekniklerinin yanısıra, bilinçli ve bilgili bir şekilde psikofarmakoterapinin en tehlikesiz bir gerilim baş ağrısında da, en vahim kanser ağrısında da vazgeçilmez yeri mevcuttur.51 KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. Silberstein SD, Lipton RB, Dalessio DJ. Overview, Diagnosisand Classification of headace. Wolff’s Headache and other head pain. Seventh Edition. New York. Oxford University Press. 2001: 6-7. Shulman BH. Psychiatric Aspects of Headache. Med Clin North Am, 1991; 75:707-715. Fields HL. Pain. Singapore, McGraw Hill, Inc, 1989. Doksat MK. Ağrı konusunda psikiyatrik yaklaşım ve algo-psikiyatri kavramı. A¤r› Dergisi 1991; 3(3):5-15. Doksat MK. Algolojik Psikiyatri. Düflünen Adam 1999; 6(1-2):51-56. Merskey H. Bogduk N. Classification of Chronic Pain, 2nd Edt, p210. Seattle,WA, IASP Press, 1987. Osterweis M, Kleinman A,Mechanic D (eds): Pain and Disability, p13. Washington DC, American Psychiatric Press, Inc, 1987. Bonica JJ. The Management of pain, 2nd Edition. Philedelphia, Pa, Lea & Febiger, 1990. King SA, Strain JJ. Pain Disorders, in the American Psychiatric Textbook of Psychiatry, 2nd Edition (eds Hales RE,Yudofsky SC, Talboot JA). Washington DC, American Psychiatric Press, 877-895, 1994. Wall PD, Melzack R. Textbook of Pain, 3rd Edt. Edinburgh, Churchill Livingstone, 1994. Sadock BJ, Sadock VA. Somatoform Disorders. Kaplan and Sadock’s Comprehensive Textbook of Psychiatry. Seventh Edition. Philadelphia, Lippincott Williams and Wilkins, 2000. p.1504-1532. Stronks DL, Tulen JHM, Pepplinkhuizen L. Personality traits and psychological reactions to mental stress of female patients. Cephalalgia, 1999; 19:566-574. Philips HC, Jahanshahi M. The effects of persistent pain: The chronic headache sufferers. Pain 1985; 21:163-176. Guidetti V, Galli F, Fabrizi P, Giannantoni AS, Napoli L, Bruni O, Trillo S. Headache and psychiatric comorbidity: clinical aspects and outcome in an 8-year follow-up study. Cephalalgia 1998; 18:455-462. Mitsitokas DD, Thomas AM. Comorbidity of headache and depressive disorders. Cephalalgia 1999; 19:211-217. Breslau N. Migraine, suisidal ideation, and suicide attemps. Neurology 1992; 42:392-395. International Association for the study of Pain Subcommity on the Taxonomy, Classification of Chronic Pain. Pain (suppl) 1986. 83 • M. Kerem Doksat, S›la Ayd›n Yazar 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 84 Doksat MK, Siva A, Saip S, ve ark. Psikoz ve benzeri psikiyatrik bozuklukların önde gelen belirtisi olarak baş ağrısı. A¤r› Dergisi 1993; 5(3):24-28. Reilly TM. Pimozide in monosymptomatic psychosis. Lancet 1975; 138. Munro A. Monosymptomatic hipocondriacal psychosis. Br J Psychiatry (suppl 2) 1998; 3740. Opler LA, Feisnberg SS. The role of pimozide in clinical psychiatry: a review. J Clin Psychiatry 1991; 52:221-223. Doksat MK, Bayar R, Koçak P, Arıcı A. Monosemptomatik hipokondriyazis kavramı ve bu tanıyı alan vakaların klinik özellikleri. XXXI. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bildiri Özet Kitapçığı, 26. İstanbul, 27-30 Eylül 1995. Packard RC. Multiple Headaches in a case of multiple personality disorder. Headache 1986; 26(2):99-102. Bickerstaff LK, Harris SC, Legget RS, et al. Pain insensitivity in chronic schizophrenic patient, a surgical dilemma. Arch Surg 1998; 123(1):49-51. Fishbain DA. Acut abdominal disease in schizophrenics (letter). Isr Med Sci 1992; (1):61. Jakubaschk J, Boker W. Disorders of pain perception in schizophrenia. Arch Neurol Psychiatry 1991; 142(1):55-76. Campo JV, Fritsch SL. Somatization in children and adolescents. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1994; 12231235. Ernst AT, Routh DK, Harper DC. Abdominal pain in children and symptomps of somatization disorder. J Pediatr Psychol 1984; 9:77-86. Livengstone R, Martin-Canicci C. Multiple somatic complaints and possibl somatization disorder in prepubertal children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1987; 24:603-607. Livengstone R, Taylor JL, Crawford SL. A study of somatic complaints and psychiatric diagnosis in children. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry 1988; 27:185-187. Fromm E, Shor RE (eds). Hypnosis: Developments in Research and New Perspectives. Aldine Publishing Company, New York, 1979. Magnuson RL. Pain Control in A Clinical Hypnosis Primer (edt Van Gelder N). Psychology & Consulting Association Press, La Jolla, California, 173-186, 1984. Burrows GD, Dennerstein L (eds). Handbook of Hypnosis and Psychosomatic Medicine. Elsevier, North Holland Biomedical Press, Amsterdam, 1980. Kroger WS. Clinical and Experimental Hypnosis in Medicine, Dentistry and Psychology. JB Lippincott Company, Philadelphia, 1977. Trance and Treatment - Clinical Uses of Hypnosis. Spiegel H, Spiegel D. American Psychiatric Press, Washington, DC, 1978. Spiegel D, Bloom JR. Group therapy and hypnosis reduce metastatic carcinoma pain. Psychosomatic Med 1983; 45:333-339. Bussone G, Leone M, Peccarisi C, et al. Double blind comparison of lithium and verapamil in cluster headache prophylaxis. Headache 1990; 30:411-417. Johnson FN, Minnai G. Potential alternative applications of oral lithium. Re-views in Con-temporary Pharmacotherapy 1993; 4:237-250. Solomon SS, Lipton RB, Newman LC. Prophylactic therapy of cluster head-aches. Clin Neuro-pharmacol 1991; 14:116-130. Zisook S. Side effects of isocarboxazide. J Clin Psychiatry 1984; 45(7 part 2):53-58. Adly C, Straumanis J, Chesson A. Fluoxetine prophylaxis of migraine. Headache 1992; 32:101-104. Gilbert-Rahola J, Elorza J, Casas J. Analgesic effects of the antidepressants fluvoxamine and clovoxamin, in Psychiatry Today: VIII. World Congress of Psychiatry Abstracts (eds Stefanis CN, Soldatos CR, Rabavilas AD), p. 269. New York, Elsevier, 1989. Magni G. The use of antidepressants in the treatment of chronic pain: a review of the current evidence. Drugs 1991; 42:730-748. Harvey PG, Hay KM. Mood and migrane: a preliminary prospective study. Headache 1984; 24:225-228. Welch KMA. Migraine: a biobehavioral disorder. Arch Neurol 1987; 44:323-327. Doksat MK, Karaca E. Migren ve depresyon (Ağrı Dergisi'nde yayınlanmak üzere 1996'da kabûl edilmiştir). Dalessio DD. Wolff's Headache and Other Head Pain. New York, Oxford University Press, 1987. Merikangas JR. Headache syndromes in Medical Psychiatric Practice, Vol 1 (eds Stou-demire A, Fogel BS), 393424. Washington, DC, American Psychiatric Press, 1991. Saper JR, Silberstein SD, Lake AE, et al. Double-blind trial of fluoxetine: chronic daily headache and migraine. Headache 34:497-502, 1994. Harkins S, Linford J, Cohen J, et al. Administration of clonazepam in the treatment of TMD and associated myofascial pain: a double-blind pilot study. J Craniomandibular Disorders 5(3):179-186, 1991. Olesen J, Tfelt-Hansen P, Welch KMA (eds). The Headaches, Raven Press, New York, 1993.