2010 “Medya ve Kadın” Atölye Çalışma Raporu AK PARTİ Genel Merkez Kadın Kolları 17.02.2010 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu GİRİŞ Kitle iletişim araçları, günümüzdeki popüler adıyla medya, bireylerin ve toplumların duygularını, düşüncelerini geniş kitlelere ulaştırmalarında dolayısıyla insanların/toplumların tutum ve davranışlarını etkilemede çok önemli bir role sahiptir. Özellikle görsel- işitsel medya adını verdiğimiz televizyon/radyo ve dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna her türlü bilgiye en kestirme yoldan ulaşmamızı sağlayan internet ağlarının bu etkileme ve etkilenme sürecindeki işlevi tahminlerin ve öngörülerin çok ötesindedir. Medyanın kendine özgü yapısı itibariyle sağladığı bu hızlı iletişim ağı, kültürler arası etkileşimin ve kültürlerin kendi yapılarındaki değişimlerin de süratle gerçekleşmesini tetiklemektedir. Hatta her gün medya kanallarıyla gelen bilgiler insanların ve toplumların yaşam biçimlerini, karar verme mekanizmalarını da bazen olumlu bazen olumsuz yönde şekillendirmekte, bu başkalaşım süreci de yine bireylerin hareket tarzlarını etkilemektedir. Kitle haberleşmesini etkileyen en önemli alanlardan birisi hiç kuşkusuz siyaset ve yönetimdir. İnsana dair bilgiler değişim gösterdikçe siyaset alanındaki çalışmalar da o seyirde bir başkalaşım geçirmek durumundadır. İzleyici kesim dediğimiz kitle iletişimine muhatap olan insanlara ulaşmak, siyasetle ilgili her türlü gelişimi/faaliyeti bu izleyici ve siyasetin geleceğini etkileyecek kesime doğru aktarmak medyanın yadsınamayacak rolünü ortaya koymaktadır. Gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde, ülkemizde medya kanallarıyla iletilen bilgilere en fazla muhatap olanların “kadınlar” olduğu belirlenmiştir. Başta siyaset olmak üzere pek çok alana özgü farklı nitelikteki bilgilerin medya kanallarından insanlara ulaşması ve mesajların doğru anlaşılmasında da şüphesiz en kilit rollerden birisine sahip olanlar yine kadın izleyicilerdir. Bununla birlikte kadınların medya ile ilişkisi sadece izleyici boyutunda kalmamakta, bir medya çalışanı olarak da kadın varlığını göstermektedir. Kendisine özgü karmaşık yapısı nedeniyle medya; pek çok araştırmaya konu olmuş, medyaya özgü durumları ve medyanın işleyişini her yönüyle ele alan pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir. Siyaset medya bağlantısı bu kadar belirginken ve hem izleyici hem de medya çalışanı olarak kadının rolü bu kadar önemliyken AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları olarak siyaset- medya ve kadın üçlüsünü ele alacak etkin bir çalışma yapmanın gerekliliğine inandık. Konunun uzmanları tarafından irdelenmesi ve her yönüyle incelenmesi, bundan sonraki faaliyetlere de yön verecek veriler elde etmek için AK Parti Genel Merkez’de “Medya ve Kadın” konulu bir atölye çalışması gerçekleştirdik. Kadının etkinliğini artırmaya yönelik her türlü çalışmayı önemseyen AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları’nın çatısı altında “medya ve kadın”la ilgili görüşlerin yoğun bir işlenmesi ve konunun uzmanlarının görüşlerinin sunulmasına imkan sağlayan bu anlamlı atölyenin, kadının siyasette etkinliğini gözler önüne seren önemli bir göstergedir. Katılımcılar: AK Parti Merkez Binası’nda gerçekleştirilen “Medya ve Kadın” atölyesine katılan isimler aşağıda sıralanmıştır: Prof. Dr. Mine Gencel Bek, A.Ü. İletişim Fakültesi ( Moderatör) Prof. Dr. Naci Bostancı, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 2 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver , Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Ahmet Tek , Anadolu Ajansı Genel Müd. Yrd. Selen Doğan / Uçan süpürge Meltem Ağduk / UNFPA Türkiye Ofisi Sibel Eraslan / Gazeteci Yazar Özlem Çelik / Akşam Nurcan Akad / Milliyet Gazetesi Yayın danışmanı Süheyla Öksüz / RTÜK Başkanlık Uzmanı Funda Özkan / Radikal Gazetesi Erkan Tan /TV8 Av. Meliha Selvi Doç. Dr. Zeynep Dağı / Ankara Milletvekili Dilek Yüksel / Tokat Milletvekili Mehmet Ocaktan / Bursa Milletvekili Fatoş Gürkan / Adana milletvekili Yrd. Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu / TOBB Üniversitesi – MKYK Üyesi Emine Uçak / Yazar Yasemin Temizarabacı /MEDİZ Okan Müderrisoğlu / Sabah Gazetesi Ayşe Keşir/ AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanı Atölye çalışması tek günde gerçekleştirilen iki oturumdan oluşmuştur. Birinci oturumda medyada toplumsal cinsiyet algısında durum tespiti yapılıp izleyici ve medya çalışanı olarak kadının durumu ve alanda yaşanan sıkıntılar incelenirken ikinci oturumda medya ve kadın alanında yaşanan sorunlara getirilebilecek çözüm önerileri üzerinde durulmuştur. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 3 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu MEDYA VE KADIN Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de medyaya yönelik yoğun ilgi, insanın hayatına ilişkin her alanda medyanın doğrudan etkilemesini beraberinde getirmiştir. İnsanların yaşayış tarzları ve karar alma biçimleri medyadan gelen mesajlara paralel olarak değişim göstermiş, medya bu süreç içerisinde kendi doğrularını insanlara hatta toplumlara benimsetmede de pek çok başarı göstermiştir. Artık hızlı bilgi akışı ve adına internet dediğimiz paylaşım ağıyla bireylerin tutum, algı ve davranışları daha önce hiç görülmediği şekilde süratle değiştirilebilir olmuştur. Bireydeki değişim toplumdaki pek çok konuya ilişkin değişimleri de beraberinde getirmiştir. Toplumların ve kültürlerin yapısı da bu doğrultuda ve aynı hızla değişime uğramış, toplumsal yargılar, bireylerin olayları algılayışı ve günümüz gerçeklerine ilişkin yargıların oluşumunda da medya önemli bir güç haline gelmiştir. Toplumda medyaya muhatap olan çoğunluk, araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlarla da belirlendiği gibi genellikle kadındır. Kadını bu noktada sadece bir medya izleyicisi olarak değerlendirmemek gerekir. Zira kadın medyadan etkilenmekte ve ailesinin etkilenme sürecinde de aktif rol oynamaktadır. Dolayısıyla haberler, diziler, kadın programları adını verdiğimiz gündüz kuşağı programları, müzik- eğlence programlarını takip eden kadınlar bu programlarda sunulan mesajların etkisiyle algı ve duygu dünyasına yön vermekte, bu mesajlar ise hayatla ilgili kararlarına ve yaşantısına yön vermektedir. Daha farklı ifade etmek gerekirse medya kadının hayat algısını, hayata ilişkin anlamlarını üretmede düşünüldüğünden daha fazla bir işleve sahip olmaktadır. Bir eş, bir anne, bir evlat olarak kadının anlam dünyasındaki bu değişim süreci doğrudan ailenin diğer bireylerinin algılama süreçlerini de etkilemektedir. Kadının dünyasındaki değişime etki eden medya aslında aile ve toplum yapısını da hızlı bir şekilde değiştirebilecek bir değişim sürecine yol açmaktadır. Medyanın kadının hayatı ve toplumdaki kimliğinde meydana getirdiği bu değişime ve medyadaki kadın varlığının önemine rağmen kadının medyadaki temsiliyeti konusunda büyük problemler yaşanmaktadır. Ayrıca, Medya kendisini en çok takip eden ve kendisine farklı bir bakış açısı sunabilecek kadın potansiyeline gereken önemi vermemekte, hem izleyici hem medya çalışanı olarak kadının temsiliyet konusu da çözüm bekleyen bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Medyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin bir çözüm geliştirmenin önemi de bu noktada görülebilir. Medya kendisine ait süratli ve dinamik yapısı, toplum üzerindeki baskın ve etkin konuma sahiptir. Medyada toplumsal cinsiyet ayrımcılığını körükleyecek mesajlar doğrudan bireylerin ve bireylerin meydana getireceği toplumları etkileyecektir. Bu nedenle atölyede işlenen ana konu medyadaki cinsiyet ayrımına ilişkin durum tespiti ve sorunlara ilişkin getirilebilecek çözüm önerileri olmuştur. Medya’da Cinsiyet Algısı Durum Tesbiti: Dünyada teknolojide yaşanan hızlı gelişim, ülkemizde de süratli bir değişime ivme kazandırmıştır. Bu değişim ve başkalaşımın hızını ve yönünü belirleyen birinci unsur kitle iletişim sistemleri yani medyadır. Modern iletişim teknolojilerinin katkısıyla ülkemizde hemen hemen her evde medyanın etkisini görmek mümkündür. Bu geniş etki alanının kadın lehine işlemesi ve toplumun diğer alanlarında kadın-erkek eşitliğini de sağlayıcı bir işlev üstlenmesi AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 4 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu beklenen bir durumdur. Ancak durum bu beklentinin tersine işlemektedir. Kadın medyada klişe rollerle temsil edilmekte, medyada çoğunlukla küçültücü ve şiddet içerikli mesajlarla kadın yer almaktadır. Böylece kadın erkek eşitsizliğini gidermesini istediğimiz medya bu eşitsizliği körüklemekte, her ne kadar eşitlik adına sözlere yer verse de genel anlamda toplumdaki cinsiyet ayrımcılığının devamını sağlayan ve mevcut eşitsizlikleri güçlendiren bir ortamı hazırlamaktadır. - Kadının iletişim araçlarına ulaşmada, iletişim sektöründe yönetici olarak katılmada eşitsizlik yaşadığı gibi, kadının şablonlarla temsili, şiddet (objesi) ve cinsel obje olarak, küçük düşürülen bir şekilde verilmesi gibi pek çok unsurun mağduru olarak eşitsiz bir ortamın içinde yer almaktadır. - Toplumun bir yansıması olarak genel anlamda kadın temsili, geleneksel rollerde algılama ve algılatma eğilimindedir. Bu algı çerçevesinde kadının birinci görevi evidir. Cinsel bir obje ve mağdur olarak karşımıza çıkmaktadır. - Medyada sunulan “süper kadın” imgesinde ise, kadın hem çalışan, evine, kayınvalidesine, çocuğuna bakan bunlarla birlikte eşine kadınlık görevlerini de ihmal etmeyen bir kadın olarak gösterilmektedir. Medyanın önerdiği kadın tipi bunların hepsini en iyi şekilde eksiksiz yerine getirmektedir. - Medyada kadın imgesinin sunumu ve bunları görsel malzemelerle desteklenmesi, medyanın kadın lehine işlemesi beklentisini hayal kırıklığına uğratmaktadır. - Medya kadın erkeğin eşitlikçi bir şekilde yer alışını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada önemli bir potansiyele sahiptir. - Medyadan asıl beklenilen, bütün medya programlarının içeriklerinin medya cinsiyetleştirilmesinden ayrıştırması, medya içeriğini böyle bir ayrımcılık havasından temizlemesidir. Böylesine bir alanın tesisine ilişkin çaba göstermesi medyadan istenmektedir. Medya da okuyucu/izleyici Olarak Kadın: Yapılan araştırmalarda; kadınların günlük televizyon izleme saati ortalama 4.43 olarak vurgulanmaktadır. Ayrıca, kadınların eğitim düzeyleri ve medeni durumları ile televizyon izleme saatleri arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu, evli ve ilkokul mezunu kadınların televizyon izleme oranlarının, bekar ve lisans/yüksek lisanslı kadınların televizyon izleme oranlarından daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı araştırmalarda yerli dizi ve hafta içi gündüz kuşaklarının tüketicileri yüksek izleme oranları ile kadınlar olarak görülmektedir. Ayrıca kadınların, haber izleme oranlarının erkeklerle aynı düzeye geldiği ortaya konulmuştur. Bunun en önemli nedeni kadınların büyük çoğunluğunun magazin tarzı haberlere duyduğu ilgi nedeniyle magazinleştirilmiş hale gelen haber bültenlerini izlemek istemeleridir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 5 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu Medyada Cinsellik Olgusu, ve Kadın: - Medya, kamusal alan dediğimiz alanda dile getirmeye, tartışmaya çekinilen pek çok unsuru sergileyen bir araç haline de gelmiştir. Özellikle şiddet ve cinsellik olgusu medyada çeşitli görsellikte yer almaktadır. Kısaca medya insanın kendi mahremiyetinde, hayatında bastırdığı, yok saydığı ancak bastırılanın ortaya çıktığı son derece karmaşık bir alanı temsil etmektedir. - Şiddet ve cinsellik gibi dürtüler aslında toplum içerisinde rasyonel bir şekilde ifadesi sınırlı olan gerçekliklerdir. - Bütün bunlara ilaveten, kadın ve erkeğin medyada yer alma oranları incelendiğinde kadının göreceli bir şekilde görünmez kılındığı görülmektedir. - Kadının medyada yer aldığı mesajlarda şiddet, baskı, cinsellik gibi unsurlar vurgulayıcı görüntü ve fotoğraflarla kalıcı bir biçimde desteklenmektedir. Medyada insanın temel içgüdülerinin, cinselliğin ve şiddetin en belirgin figürü şüphesiz kadındır. a.Medya Programlarında Cinsel Obje Olarak Sergilenen Kadın İmgesi - Medya görselliğinde mümkünse genç ve güzel bir kadının ön plana çıkarılması geçerliliğini korur. Televizyon programlarında mavi gözlü sarı saçlı ya da esmer kadınlara bir vurgu vardır. Kadının yaşı gençse ve güzelse gazetede daha geniş, televizyonlarda daha uzun yer alır. Dünya güzeli Keriman Halis’in manşetlerde yer alan ilk kadın olması bu durumu tarihsel boyutuyla da görmemizi, meseleyi daha iyi anlamamızı sağlayacak belirgin örneklerdendir. Sunuculuk anlamında da durum aynıdır. Orta yaşlarda olup genç ve güzel bir sunucu ile aynı işi yapan kadın sayısı çok azdır. - Kadın cinsellik duruşuyla medyada yer alması onun cinsel bir obje olarak algılanmasına neden olmuştur. Böylesi bir algı da aslında erkek egemen yapının bir ürünü olarak görülebilir. Bu yapı “izleyiciye hoşça vakit geçirtmek” amacıyla şuh kadın nesnesini her zaman ön planda tutmaktadır. Beden üzerinden yürütülen böylesi bir iletişim anlayışı kadın-erkek eşitliği adına tümüyle yıkılmayı hak etmektedir. - Medyadaki ismiyle “arka sayfa güzelleri” olarak adlandırılan kadın resimlerine bir hikaye eklenerek belli aralıklarla izleyicilerine ulaştırılmakta olan bu anlayış bir medya geleneği haline gelmiştir. Bu tavır ise kadının cinsel obje olarak algılanmasının en gözle görülür örneklerinden biridir. - Mankenlerin hayat hikayelerinin ve onlara ait fotoğrafların medyada yer almasının altında çok geniş bir kadın kesimine yönelik aynı hayat tarzına geçmelerini teşvik eden bir mesaj vardır. Aslında medyada kadının bu şekilde temsiliyle erkeklere yönelik değil kendi halinde, taşradan metropol şehirlere gelen ve işçi olarak çalışan, eşi/babasından erkek iktidarının en acımasız yönünü görmüş kadınlara yönelik bir anlatım vardır. Medyada sunulan ışıltılı hayata imrenme, dizilere yönelme ve dizilerin çokça izlenmesinde de aynı mantık söz konusudur. Estetik ameliyatların gündemde olması, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 6 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu selülit sorunu, güzellik nerdeyse bütün kadınların sorunuymuş gibi gözükmesi, yaşam tarzını bunların belirlemesinde de yine aynı durumun etkileri vardır. - Medyada kadının yer alışındaki dengesizliğe bir örnek de başörtülü kadın imgesinin medyadaki izdüşümüdür. Medyada genellikle başörtülü kadın fotoğrafı kullanılmamaya, programlarda yer verilmemeye çalışılmaktadır. - Çok ilginçtir ki kadın programlarının yapımcısı da kadınlardır. Gazetelerin kadın eklerini de çoğunlukla kadınlar çıkarmaktadır. Bu eklerdeki haberlerin veriliş ve sunuluşunda insiyatif ve yetki kadınların elindedir. Okurun ilgisini çekmesi açısından kadınlar erkekçe bir bakış açısıyla da hareket edebiliyorlar. Bu eklerin kadınlar tarafından hazırlanması ayrı bir yargılama ve durumu ele alma sürecini tetiklemektedir. b. Medyada Şiddet ve Kadın Medyada şiddet unsuru incelemeye alındığında baş aktörün yine kadın olduğu görülüyor. - Öncelikle bütün ailenin birlikte olduğu akşam ana haber kuşaklarında mevcut belirlenmiş ilkelere rağmen, Bir cinnet veya cinayet haberi söz konusu olduğunda, cinayet işleyen erkekse “muhakkak cinnet geçirdiği için bunu yapmıştır” şeklinde bir sunum medyada yer almaktadır. Aynı suçu işleyen kadın için kullanılan ifade ise “kadın öldürmüştür” olarak kendini göstermektedir. Böyle kadının işlediği cinayet için de sebepler irdelenmez, neden gösterilmez. Kadın, medyanın görülmeyen kurallarıyla böyle bir olayda bile ayrıma uğramaktadır. Bununla birlikte cinayette bir kadın imgesi mevcutsa bu cinayetin haber olarak yer alması için sansasyonel bir biçim alması arzu edilmektedir. Münevver Karabulut olayında olduğu gibi bir kadının ölümünün haber değeri olabilmesi için sansasyonel bir halde olması ve çarpıcı bir arka planının olması ümit edilmektedir. Bu hal meslek anlayışı haline dönüşmüştür. - Bu durumu diğer bir değişle, Kadının şiddete uğradığını aktaran haberlerde, kadın ya kışkırtıcı olarak gösterilmekte ya da erkeğin kendine hakim olamaması gibi sözde haklı bir nedenle meşrulaştırmaya çalışılmakta bunun bir sonucu olarak da şiddete karşı toplum tepkisizleştirilmektedir. - Tecavüz haberlerinin verilişi de medya ve kadın konusundaki eşitsizliği gösterir niteliktedir. Öyle ki taciz/tecavüz haberlerinin insanlara sunuluşunda, seçilen fotoğraflardaki pornografik unsurlarla haberde tecavüze karşı çıkılan bir hava yerine çoğunlukla insanların tecavüz etme gizli dürtüsüne göndermede bulunulan bir dil tercih ediliyor. Özellikle erkek elinden çıkmış haberlerde kadını bu olay vesilesiyle aşağılayan bu gösterim tarzı toplumun çoğunluğunun karşı çıktığı bir aktarım tarzıdır. - Şiddet olaylarının sunumuna bir örnek de terör olaylarının medyadaki yansımasıdır. Bu olayların medyada yer alışları ve bu yer alış biçimleri de ayrı bir sorundur. - Şiddet olaylarının en belirgin olanları, töre cinayetleri diye anılan öldürme olaylarıdır. Bu cinayetler toplumun da son derece dikkatini ve tepkisini çeken, sadece ülkemizin bir bölümünde değil pek çok bölgede görülebilen olaylardır. Bu olaylarla ilgili devlet de durum tespiti ve çözüme ilişkin bulguları yerinde inceleyecek birimleri görevlendirmiştir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 7 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu Medyada Kadın Yaşadığı Sorunlar: Her geçen gün kadın basın mensubu sayısı artmakta ancak medyanın karar organlarındaki kadın sayısı aynı oranda artmamaktadır. - İstihdamı ve Kadınlar toplumsal hayatta pek çok başarıya imza atmakta, iş hayatında olsun siyasette olsun çok iyi bir performans göstermektedir. Buna rağmen meslek ve becerileriyle değil daha çok görünüşleri, kişisel yaşamları ya da aileleriyle ön plana çıkmaktadır. Bu durum kadına yönelik bir haksız durumun en belirgin özelliklerindendir. - Kadının medya sektöründe yer alabilmesi için pozitif ayrımcılık olarak değerlendirebileceğimiz pek çok yasal düzenleme yapılmıştır. Kadın ve gençleri çalıştırdığın zaman işverenin üzerindeki primler aşağı çekilmesi bu düzenlemelerden birisidir. - İş kanununda kadının izinlerine getirilen düzenlemeler, işvereni kadın işçi çalıştırmaktan vazgeçiren bir tutuma dönüşebiliyor. Özellikle izin sürelerine ilişkin düzenlemeler neticesinde işverenler kadını iş yaşantısının dışına atmaya başlayabiliyorlar. - Diğer sektörlerdeki duruma paralel olarak medyada da kadınlar tacize uğramakta, bu taciz vakalarını önlemek üzere önleyici ve destekleyici mekanizmaların kurulması oluşturulması için çaba göstermek gerekmektedir. - Medyada cinsiyet ayrımcılığı doğuran nedenlerden birisi de kadın dayanışmasının olmamasıdır. Kadınlarla ilgili haberleri kadınların yapması da ayrı bir tezatlığı ifade etmektedir. - Kadınların haber kaynaklarına ulaşmada ve haber toplamada erkeklerden daha büyük zorluklarla karşılaştığı şeklindeki yanlış algı sebebiyle oluşan önyargılarla kadınların medyada istihdamı zorlaşmaktadır. Özellikle habercilik alanında çoğu zaman kadınlar bu önyargı engeliyle karşılaşabilmektedir. Kadının Medya Çalışanı Olmasından Kaynaklanan Temel Hakları Ve Yaşanan Sorunlar - Günümüzde her geçen gün kadın muhabirlerinin sayısı artmakta ancak kadının medyada yetkinliği aynı oranda artış göstermemektedir. Erkeklerin daha etkin olduğu bu alanda sayıca gözlenen artışa rağmen temsiliyet hakkı konusunda kadınlar erkeklerin çok gerisinde kalmıştır. Bunun bir uzantısı olarak herhangi etkin bir sivil oluşumda da yer almamakta, ne yazık ki bir federasyonda temsil edilmemektedir. - Medyada cinsiyet ayrımcılığı kökeninde yaşanan sorunlardan birisi de ücretlendirmedeki adaletsiz dağılımdır. Bu durum başörtülü medya mensubu için daha da büyük bir adaletsizlik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu adaletsizliğin bir uzantısı olarak başörtülü bir gazeteci sarı basın kartı alamamaktadır. Hatta başörtüsüyle mesleğini AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 8 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu yerine getirmeye çalışan medya mensubunun bazı kurum ve kuruluşlara serbest bir şekilde girmesinin önü tıkanmaktadır. - Medyada çalışan kadınlar açısından en büyük sıkıntılardan birisi de evlilik ve boşanma sebebiyle soyadı değişimi meselesidir. - İletişim fakültelerinde sunulan ortam ile gerçek medya diyebileceğimiz çalışma hayatı arasında bir kopukluk bulunmaktadır. - İletişim mezunları sektörde çalışmaya başladıklarında bir adaptasyon problemi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu kopukluğun giderilmesi için en iyi zaman eğitimin devam ettiği zamandır. İki taraf arasında ilişkilerin sıklaştırılması amacıyla gazeteciler iletişim derslerine davet edilmeli, akademisyenlerle bu konuda ciddi anlamda çalışılmalıdır. - Medyada çalışan açısından en büyük problemlerden birisi sigortasız ve sendikasız çalıştırılmak istenmesidir. Basında iş garantisi yok denecek kadar azdır. Bu durum kadınlar için daha da acımasızdır. Bir kadının gazetelerde ortalama çalışma süresi 7 yıldır. Hatta 4 yıla düştüğü de söylenmektedir. Aynı gazetede başlayıp emekliliğini dolduran medya mensubu oranı ancak yüzde 5’tir. Böyle bir ortamda medya adına ortaya konan ürün çok da dikkate alınmayan, değer verilmeyen bir üründür. Verilen emeğin çırakların gösterdiği emekten daha ileri gitmediği görülmektedir. Genel merkezlere bağlı yerel birimlerde durum daha da kötü durumdadır. Örneğin Ankara’daki medya mensubu her alandaki her konuyla ilgilenmek durumundadır. Böyle bir tabloda şöyle bir yorum getirilebilir: “kadına yönelik ayrımcılık aslında medya çalışanı ile medya kuruluşu sahibi arasındaki ayrımcılığın bir uzantısıdır.” Medya Alanındaki Haklara İlişkin Durumlar, Hukuki Düzenlemeler ve Kadın - Türkiye’deki üç iş kanunundan biri olan Basın İş Kanunu aslı itibariyle sadece gazeteciye yönelik hakların kaleme alındığı ve bu amaçla oluşturulan bir kanundur. Kapsamı son derece dardır. Ancak medyanın çok güçlenmesi ve medya çalışanlarının artmasıyla bu kanun yetersiz hale gelmiştir. Önceleri bu kanundaki eksiklikler genel iş kanunundan kaynaklı sendikal görüşmelerle giderilmeye çalışıldı. Artık basının sorunları sendikal örgütlenmelerin çözemediği alan haline gelmiştir. Basına yönelik kurulan sivil toplum kuruluşları, dernekler ve federasyonlar da etkin konumda değildir. Bu nedenle hem kadın hem erkek medya mensubu haklarını son derece yetersiz ve günümüz şartlarını karşılayamayan bir basın kanunu ile aramaya çalışmaktadır. Basın yöneticileri tarafından da sendikal çalışmalar engellenmeye çalışılmaktadır. - İş kanununda çocuk doğuran bir kadına süt izni denilen bebeği emzirme dönemi izni verilmektedir. Bu hak maalesef kadın gazeteciye tanınmamaktadır. Hakkını arayanlara ise işten çıkarılma tehditleri yöneltilmektedir. Bu durumu ve yasadaki bu eksikliği giderecek olan devletin yasama organıdır. Kadının işçi olmasından kaynaklanan haklarını medyada da kullanması için devletin “sosyal devlet anlayışı gereği” bu alandaki yasal düzenlemelere bir an önce gitmesi gerekmektedir. Böylesine bir düzenleme bütün gazeteciler için önem taşımakta, gazetecilerin medya patronlarının esaretinden kurtaracak, onları güçlendirecek niteliğe sahiptir. Ancak güçlenen bir gazeteci medyadaki yanlış cinsiyet ayrımlarını önleyecek adımlar atacak, bu konudaki fikirlerini daha özgür ifade edebilecektir. - Gazetecilere belli haklar tanınmasının simgesi olan basın kartları devlet eliyle verilmektedir. Devletin bu konudaki müdahalesi medyada çok anlamlı görülmemektedir. Basın kartlarının kimlere verileceği konusundaki kriterleri de yine devlet AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 9 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu belirlemektedir. Basın kartı olmadan çalıştırılan medya çalışanının sayısı çok daha fazladır. Medya çalışanlarının sayılarına ve bu çalışanlarının ne kadarının kadın olduğuna ilişkin net bir bilgi bile yok. Dizi sektöründe bu durum çok daha belirsiz bir sorunsal haline gelmiştir. Medyada Kadın Yönetici İmgesi: - Ülkemizde pek çok alanda olduğu gibi medya sektöründe de erkek egemen bir tablo vardır. Medya yönetimi ve kararlarının alımında da kendisini belirgin şekilde gösteren ve diğer sektörlerden daha da yoğun bir şekilde de kendini hissettiren erkek egemenliği, mesaj üretimi ve sunulmasında da belirleyici olmaktadır. Yönetici konumlarına göz atıldığında medyadaki kadın yönetici sayısının ve karar vermedeki yoğunluğunun çok az olduğu görülmektedir. Yani erkek kadın yönetici sayısı arasında oransal bir adaletsizlik söz konusudur. Örneğin ülkemizde bu zamana kadar genel yayın yönetmeni olarak çalışan tek bir kadın bulunmaktadır. - Medyada kadın görünürlüğü her geçen gün artsa da medyadaki cinsiyet eşitsizliğini sağlamak için aslolan yönetici pozisyonundaki kadın sayısını artırmaktır. Medyadaki cinsiyet bağlamlı sorunların çözümünde de kadın yönetici sayısı ve etkinliğinin işlevi olacaktır. Kadının medyada yönetici olarak yer alması önemlidir çünkü medya mesajı kadar medya mesajını kimin ürettiği de önemlidir. - Basında yönetici olarak kadının varlığı önemlidir. Zira bir haberin hangi sırada yer alacağını, hangi sayfada ne şekilde ve hangi fotoğraflarla verileceğini belirleyecek olan karar alma merciidir. Bu mercilerde kadının bulunması haberlerin verilişini, programların şekillenişini kadın-erkek eşitliği bağlamında etkileyecektir. Bu nedenle akıllı, bilgili ve tecrübeli bayanların karar alma mekanizmasında yer alması erkek egemen ortamda istenmeyen bir durumdur. - Kadınları bu alandan yaklaştırmamaya/ uzak tutmaya yönelik bir tutum da görülmektedir. böyle bir tutum içerisinde olan medyanın erkek yöneticileri yönetici olma potansiyeline sahip kadınları ya köşe yazarlığı alanına sıkıştırmaya çalışmakta ya da gazete eklerinde yöneticilik yapmaları yönünde bir yönlendirmeye girişmektedir. Bu da eklerle uğraşan kadınların gazetenin ana bünyesine karışmaya talip olmasını önlemek üzere geliştirilmiş bir yöntemdir. - Ülkemizde medya yönetim kadrosu kemikleşmiş erkek ağırlıklı bir yapıya sahiptir. Yöneticiliğin zorlu yollarından geçerek zoru başarabilecek potansiyele sahip olan kadınlar maalesef köşe yazarlığı gibi bir konuma razı olmaktadır. - Medyada en çok eleştirilen yapımları ortaya koyan, etik yönü en çok tartışılan manşetleri atan, yayınlanmasına izin veren ve bunları “toplum istiyor” bahanesiyle tek seçenek olarak sunan yöneticiler aslında çok iyi eğitim almış kişilerdir. Programların genel yayın yönetmenleri, haber müdürleri çoğunlukla yurtdışında eğitim görmüş, master ve doktora seviyesinde olan iletişimcilerdir. Bu tezatlığın sebebi medyanın ticari yapısından başka bir şey değildir. - Özellikle hafta sonlarında yazan bazı erkek ve tabi kadın yazarlar evlilik gibi olgular üzerinden cinsiyetçi kalıp yargıların üretilmesine hizmet etmektedir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 10 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu Kadın Haberciliği ve Medyada Uzman Kadın Yorumları: Kadın pek çok sektörde erkek meslektaşlarından çok daha zor koşullarda bir yerlere gelmektedir. Bu durum siyaset açısından da böyledir. Mecliste ilköğretim mezunu, lise mezunu milletvekilleri olmasına rağmen kadın vekillerin hepsi üniversite mezunudur. Bu bile kadınların bir yerlere gelmesinin çok zor bir süreç olduğunu, kadınların aynı pozisyon için daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. Kadın valinin olmaması da kadınların görünürlülüğüne ilişkin eksikliklerden birisidir. Bu durumun bir örneği de medyada görülmektedir. Kadın haber dünyasında da hak ettiği yere gelememektedir. Bunun belli başlı durumları ve nedenleri vardır. Şöyle ki: - Habercilik kendine özgü ve herkes için geçerli olan birtakım kuralları olan kurgusal bir yapıdır. Medyanın yapısında kendini bulan bu kurgu dünyasının kuralları da yine ataerkilliğin bir yansıması olarak erkek egemen bir yapının oluşturduğu kurallardır. Bu erkek egemen yapıyı kırarak kendi gerçeklerini benimsetmeye çalışmak kadın için ayrı bir zorluktur. - Haberciliğin ana kurallarından birisi de objektifliktir. Bu objektiflik de yine erkek egemen yapının tanımladığı alanda anlam kazanmaktadır. Bu alanda erkek bilimin ve erkekliğin temsilcisi, kadın ise doğanın ve duygunun temsilcisi olarak kabul görmektedir. Böyle bir tanımlama ise objektiflik meselesinde kadını tamamen dışlamayı beraberinde getirmektedir. Böyle bir objektif medya ortamında kadın medya çalışanı olarak yer almak da pek çok probleme dalmayı göze almakla aynı anlama gelmektedir. - Haber alanında uzman görüşler açısından da kadına ilişkin farklı bir durum göze çarpmaktadır: Türkiye’de üç akademisyenden birisinin kadın olmasına rağmen uzman görüşlerinin alınması söz konusu olduğunda görüşü alınanların beşte birinin bile kadın olmadığı görülmektedir. bu durumun tesbitinde söylenecek söz, medyada yaşanan durumun sosyal değişimlerin bir izdüşümü olduğudur; bir değişim ve dönüşüm var ancak bu dönüşüm gerçekliğin izdüşümü değil. - Toplumda pek çok sektörde olduğu gibi medya sektöründe de başörtülü çalışmak çoğunlukla sorun teşkil etmektedir. Başörtülü kadın medya çalışanı son derece azdır. Başörtülü medya yöneticisi olmadığı gibi muhabir olarak bile kadın medyada çalışamamakta, çalışanlar ise çok çeşitli sorunlara muhatap olmaktadır. Ayrımcılığın bu çeşidi de yine medya ve kadın bağlamında dikkatleri çeken ve aşılması gerekli olan bir durumdur. - Toplumdaki durumun bir yansıması da olarak medyada yer alan kadınlar arasında en büyük zorluğu boşanan ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlar yaşamaktadır. Bununla birlikte kendisini medyada kullandırmaktan haz alan ve medyanın da meta olarak kullandığı kadınlar da bulunmaktadır. Kadın Gazeteci/Bayan Gazeteci Tanımı: Atölye çalışmasında değinilen konulardan birisi de “kadın gazeteci” ve “bayan gazeteci” terimlerinin ve bu terimlerin kullanılma biçimleri oldu. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 11 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu - İnsan “kadın” ve “erkek” olarak ikiye ayrılmakta ancak kadınlar için kullanılan “kadın gazeteci” tabirine karşılık hiçbir erkek medya mensubu “erkek gazeteci” olarak tanımlanmıyor. Bu durum bile kadının medyadaki konumuna ilişkin ipucu verebiliyor. - Kadın gazeteciye alternatif olarak getirilen “bayan gazeteci” kavramı da soruna çözüm getirmektense başka bir soruna yelken açmaktadır. Özellikle bazı görsel medya kanallarında ve gazetelerde ayrımı belirleyici bayan polis, bayan öğretmen, bayan milletvekili gibi kavramlara ek olarak “bayan gazeteci” kavramı da yer almış, böyle bir kullanım daha büyük kavram karmaşalarını beraberinde getirmiştir. Bayan sözcüğünü “hanım” kavramının karşılığında kullanmanın bir sakıncası yoktur ancak bayan sözcüğü son dönemde müstehcen içerikli olarak kullanımı yaygınlaşan bir terim haline gelmiştir. İnternet ortamında da bayana ilişkin aramalarda cinselliği öne çıkaran siteler sıralanır hale gelmiştir. Bu haliyle bayan milletvekili/bayan gazeteci tabirlerinin kullanılması kadın milletvekili ve kadın gazeteci terimlerinin kullanımından çok daha sorunludur. Ticari Bir Sektör Olarak Medya ve Kadın: - Medya hayatta kalmak için ticari bir anlayışla işleyen bir yapıya sahiptir. Pek çok medya kuruluşu mali sıkıntılarla boğuşmaktadır. Medya kuruluşları ayakta kalabilmesi için maddi yönden güçlü olmak zorundadır. Başka bir ifade ile sunduğu mesajlarına yani ürettiği mallarına talep olursa faaliyetlerinin devamını sağlayabilecektir. Yani medya ürettiği mesajı yani malı satmak durumundadır, ticari bir kaygı söz konusudur. Bu nedenle de toplumsal değişimi gerçekleştirmek aslında ticari amaçtan sonra gelmektedir. Medya kendisine yöneltilen eleştirilere çoğu kez “Toplum bunu istiyor” bahanesiyle karşılık veriyor. - Mali anlamda sıkıntıya düşen medya nitelikli eleman çalıştırmada da sıkıntı yaşamaktadır. - Kitle iletişim sektörü ticari bir alan olarak algılandığında iletişim kanallarıyla sunulan mesaj da ticari bir mal olarak algılanabilmektedir. Böyle bir algı sonucunda da bir malın alıcısı kadar satıcısı da ön planda oluyor. - Medyanın ticari bir piyasaya tabi olması niteliği, kadınların medyadaki eleştirilen vaziyetine ilişkin geçerli gösterilen gerekçe olarak görülmektedir. - Medya mesajı ticari bir meta olarak öne çıkarıldığında eleştiriye açık olmayan, sistemden gayet memnun olan pek çok kişi “toplum bunu istiyor” bahanesinin arkasına sığınıyor, böylece kendisine yönelen eleştirilere meşru bir neden öne sürdüğünü düşünüyor. - Bu meşru söylemi daha da ileri götüren medya karar alma mekanizmasının baskın yöneticileri “izleyici kadın görmek istiyor” şeklinde bir tutuma girmekte böyle bir söylem geliştirebilmektedir. Böyle bir tutum da cinsel ve mağdur bir obje olarak görülen kadına karşı bir durumdur - Holding sahiplerinin medya alanına el atmasıyla ticari alandaki işçi-patron anlayışı medyaya da yansımıştır. Bu ticari anlayışın sonucunda en zor durumda kalan da kadın medya çalışanları olmuştur. Diğer sektörlere benzemeyen medya sektöründe holding patronlarının medyada oluşturdukları ticari hava kadınlar için çalışma hayatının daha kısa sürmesine neden olmuştur. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 12 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu - Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere günümüzde medya karlılık olgusu ile kamu yararına hizmet olgusu arasında gelgitler yaşar hale gelmiştir Sorumlu Yayıncılığın Teşviki ve Mesleki Eğitim Açısından Kadın : - Özellikle gazetecilik mesleği eğitimli olduğu kadar alaylı dediğimiz insanların da bulunduğu bir alandır. Alaylı olarak mesleğe başlayan bir medya personeli mesleki ilkeleri okulda öğrenmediğinden, meslek ilkelerini alandaki kurallara göre öğrenecek ve uygulamaktadır. Böyle bir çalışma düzeniyle işe başlayan alaylı da ileriki dönemde kendisine verilecek informal eğitimlere direnç göstermektedir. - İletişim fakültesi mezunu pek çok çalışanı olan medya sektörü ayrımcılığa ilişkin sorunlara gerektiği şekilde çözüm bulamamaktadır. Bu durum öğrencilere verilen eğitimin niteliğini de sorgulamayı beraberinde getirmektedir. İletişim mezunu medya çalışanları cinsiyet ayrımcılığı başta olmak üzere pek çok insani doruna yeterli hassasiyeti gösterememekte, medyanın şablonuna uygun bir mesleki yol izlemektedirler. - Medya alanında kadınla ilgili sorunları gidermek üzere sürdürülen çalışmalardan birisi de iletişim fakültesi öğrencilerine kadına karşı şiddete yönelik verilen eğitim programıdır. Akademisyen ve medya profesyonelleri tarafından verilen dersler ve uygulamalardan oluşan geleceğin medya mensuplarına yönelik eğitim programı sonunda şiddete karşı duyarlı medya personellerinin yetiştirilmesine çalışılmaktadır. Medyadaki kadının konumuna ilişkin sorunların çözümünde bu eğitim bir örnek teşkil etmeli, gerekli bilincin oluşturulması adına hem iletişim öğrencilerine hem de medya mensuplarına bu tarz eğitimlerin sayısı artırılmalıdır. Medyanın Dili ve Kadın: - Medyanın ortak kuşatıcı bir dili ve bir şablonu vardır. Bir olayın, bir durumun medyada yer alması ve haber niteliği kazanması için bu şablona uyması elzemdir. Gazeteci eleştiri alan haber tarzına devam ediyorsa haber bu haliyle basında yer aldığı içindir. Medyanın bu şablonuna uymayan bir haber, bir olgu medya tarafından kesilir, biçilir ve şablona uydurulur. Oysaki bu dili şekillendirecek, değişim geçirtecek olan kadındır. Kadınla birlikte medyanın dili istenen değişimi gösterecektir. - Kadın erkek ayrılığı dediğimiz olay, hem kadın hem Cinsiyetçi yaklaşım, erkek herhangi bir bireyin kendi cinsiyetini üstün medyanın dilinde de gösterici diğer cinsiyeti aşağılayıcı olarak görmesi kendini göstermektedir. durumunun kalıplaşmış hale gelmesidir. Dolayısıyla kadın ile erkeğin toplumdaki kalıplaşmış rollerine dayalı önyargıların, eşitsizliğe yol açan her türlü uygulamanın ortadan kaldırılmasıyla sağlanacak bir olgudur. Kadın erkek eşitliğine ilişkin pek çok çalışma, araştırma ve uygulama ise bu ortamı oluşturmaya yöneliktir. - Medyada izleyiciye sunulan mesajlar kadın erkek ayrımcılığı ile doğrudan alakalı örneklerle doludur. Bu mesajların dili ve mesajın üslubunda kullanılan ayrımcılığı körükleyici ifadeler meşru bir kılıfla da kolaylıkla sunulabilmektedir. Medyanın kullandığı dil pek çok yanlışı beraberinde getirebilmektedir. Aslında bu durum hastalıklı bir bilinçaltının en güzel ifadesidir. Medyada yer alan “delikanlı bakan”, “ATO’nun gülü (ki burada bir kadından bahsedilmekte)”, “Münevver Karabulut’un bir teğmenle sekiz kez mesajlaşması” ve Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinin bir öğretmenin AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 13 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu boşanma davasını baş sayfasında yer vermesi, aynı öğretmenin cinsel tema olarak gösterilmesi gibi örnekler bu hastalıklı durumu en güzel şekilde gözler önüne ermektedir. Bu ifadelere muhatap olan medya takipçisi söylemleri içselleştirebiliyor. Medya böyle ifadelerle çaktırmadan beyinlere sirayet ediyor. Tutumlarına doğrudan etkide bulunuyor. Kadınların hak ve özgürlükleri hususundan medyanın işlevinden yararlanmak isteniyorsa, öncelikli yapılacak şey medyadaki dilin değişimine çaba göstermektir. - Medya aslında çoğunlukla toplumun aynasıdır. Bir evlilik programının aynı saatte yer alan sağlık programından 10 kat daha fazla reyting alması medyanın tek suçlu ilan edilmesini anlamsız kılmaktadır. Toplumdaki en büyük mutluluk kaynağı eş bulma ve yuva kurma olarak algılandığı sürece de bu oran değişmeyecektir. - Dizilerin ve magazin programlarının eleştirilmesinin ardından getirilen “belgesel program yapımı ve dizilerin yerine sunulması gerekir” şeklindeki teşvikler, toplumumuzun yapısını göz ardı edilerek söylenmiş bir sözdür, bir kolaya kaçıştır. Diziler şikayet edilip eleştiriliyorsa, bunları düzeltmenin yolu senaristleri eğitmekten geçer. Bu eğitim çok ciddi bir sektör haline gelen sinema sektörü açısından da geçerlidir. - Son dönemlerde özellikle bütün ailenin ekran karşısında bulunduğu “prime time” denilen zaman dilimlerinde “ailenin bütünlüğü ve aile hayatının korunması” prensibine ters düşen pek çok dizi film gösterilmektedir. Ailenin korunması adına içeriklerine düzen getirilmesi gereken bu dizi filmler “tek başına yaşayan kadın”, “çocuğunu bir başına büyütebilen kadın”, “eşinden memnun olmadığı için evlilik dışı ilişkilerde bulunan kadın”, “çocuğunun babasına, nikaha dahi ihtiyaç duymadan tek başına yaşayan güçlü kadın” gibi imgeleri işlemekte ve bu hikâyeleştirme tarzıyla babasız çocuk büyüten kadın figürü, nikahsız birliktelikler özendirilmektedir. Aynı hikâyeyi işleyen pek çok sayıda dizi, eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır. Dengeli bireyin yetişmesi adına bu filmlerde işlenen hikayelerin ve mesajların gözden geçirilmesi elzem hale gelmiştir. - Kadınlar en az siyaset ve ekonomi en fazla da magazin ve sanat haberlerinde yer almaktadır. Kadının mağdur durumda olduğunu gösteren haberler erkekleri mağdur durumda gösteren haberlerin iki katıdır. Dünya’da “Medya ve Kadın” ve Sorunlara İlişkin Uygulamalar; Bu gün dünyada kadın erkek ayrımcılığı ve medyada kadın imgesinin yer alış biçimi ne ilişkin her ülke kendi şartlarını öne çıkaran düzenlemeler yapmıştır. Ancak, bu düzenlemeler dünyada oluşturulmuş Birleşmiş Milletler , UNESCO. Avrupa Birliği vb.. gibi oluşumların getirdiği genel çerçevenin içinde yer almıştır. Bu alanda iki boyutun varlığı görülmektedir ; - (BM) Birleşmiş Milletler, (AB ) Avrupa Birliği ve diğer oluşumlarda yer alan ülkelerin bağlayıcı sözleşmelerin getirdiği yükümlülüklerin yarattığı dış çerçeve - Ülkelerin, toplumsal, ekonomik ve sosyal boyutta kendilerinin yarattığı yerleştirdiği iç mevzuat, İşte dünyada gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de, medya, kamu ve özel televizyon yayıncılığı bu ikili sistem üzerine inşa edilmiştir. Günümüz teknolojisi, yayın içeriğinin denetimi, televizyonun en iyi şekilde nasıl kullanılacağına ilişkin düzenlemelerin ve kuralların teknolojik boyutla aynı hızda gelişim göstermesini de AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 14 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu zorunlu hale getirmiştir, Bu nedenle de ülkeler düzenlemelerini sıkça gözden geçirmeye başlamışlardır. - AB üye ülkelerde aileyi, kadını ve çocuğu birlikte görsel ve yazılı medyanın, internetin zararlı etkilerinden korumak adına aldığı bir dizi tedbirlerin ortak noktasında ailenin birlikte olduğu çocukların henüz ayakta bulunduğu saatlerde İngiltere’de OFCOM “Yayın Yasası’nın Madde.7 1.2 (i) fıkrası “Aile İzleme Politikası” olarak düzenlenmiştir. Saat 21.00 ile 05.30 arasında yetişkinlere yönelik yapımlar gösterilebilir Saat 21.00’de gösterimi uygun olmayan bir programın, saat 22.30’da yayımlanması uygun kabul edilir. Söz konusu saat dilimleri arasında OFCOM’un belirlediği “temel kurallar” geçerlidir.“aile izleme programı” adı altında yerleştirilen ilkeler, daha fazla özen gösterilmesine ilişkin düzenlemeleri, işaret, sembol sistemlerini içermektedir. Ayrıca, bu “en çok izlenen saatlerde” ingiltere’de olduğu gibi Fransa da da kategorilendirilmiş numaralandırılmış yapımların sınıflandırılmasının dikkate alınması sağlanmıştır. - Yine AB üye ülkelerde toplumsal farkındalık yaratan şikayet sistemi, izleyicilerle doğrudan iletişim kuran “İzleyici Temsilciliği” düzenlemeleri de yer almaktadır. - Öncelikle şiddet ve izleyiciye medya karşısında “farkındalık” kazandırılması ve bilinçli izleyiciler (öncelikle ebeveynler) oluşturulması konusunda çalışmalar yapılması ve izleyiciye medya okur-yazarlığının kazandırılması için eğitim programları oluşturulmuştur. - Avrupa Birliği'nde kadın ve erkekler için fırsat eşitliğinin sağlanması Avrupa Birliği’nin sosyal politikası kapsamında ele alınmaktadır. Kadın ve erkeklere eşit fırsatlar tanınması; demokrasinin temel prensibi olarak görülmekte, Birliğin, gelecekte ekonomik başarı ve sosyal bir bütünlük sağlayabilmesinin çok önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. AB kadın ve erkeklere eşit olanakların sağlanmasına ilişkin topluluk politikası 1957 yılında Roma Antlaşmasının 119 maddesinde aynı işte çalışan kadın ve erkek işçilere eşit ücret ödenmesi prensibinin yer alması ile başlamış ve sonraki direktiflerle devam etmiştir. - Avrupa Birliği’nde medyanın temelini oluşturan “Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi(Konvansiyonu)” teknolojik gelişmelere, ihtiyaçlara uygun olarak “Direktiflerle” yeniden gözden geçirilmektedir. Bu kapsamda reklamlar, tele alışveriş yayınların içeriğine ilişkin düzenlemeler, yayıncıların sorumlulukları ayrıca belirlenmiştir. Bu gün AB, Medyada “ ortak denetime” ilişkin yeni sistemler bulmaya çaba harcamaktadır. - BM Genel Kurulu, 18, Aralık.1979 tarihli ve 34/180 sayılı kararıyla “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini” (CEDAW) kabul etmiştir. “Kadınlar için Haklar Bildirgesi” olarak kabul edilen CEDAW cinsiyete dayalı herhangi bir ayrımcılık, dışlama veya kısıtlamayı.. medeni durumuna bakılmaksızın” yasaklamayı amaçlamış, toplumun siyasi, ekonomik ve sivil tüm alanlarını kapsamıştır. Türkiye 1986 yılında CEDAW’a taraf olmuştur. - BPOA; 1995 Pekin Eylem Platformu’nun kadına yönelik uygulamaları Türkiye dahil tüm BM üye ülkeler tarafından kabul edilmiştir. 1975 yılında Meksika’da başlayan “Uluslar arası Kadın Konferansı” her 5 yılda bir yapılmaya ve kadınların haklarını giderek geliştirmeye devam etmektedir. - Kadın hakları ve özgürlükleri alanında ülkeleri hızla etkileyen bu gelişmeler ve Medya alanında alınan kararlar, Ülkemizin altına imza attığı yükümlülükler kapsamında, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 15 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu uygulamaya alınmış, Ülkemizde sözkonusu alanı düzenleyen 3984 sayılı Yasa’nın belirlediği ilke ve yaptırımlarla uyumlaştırılarak sistemimize dahil edilmiştir. Ayrıca Ülkemizde özellikle 1980’lerden sonra kadına karşı şiddetle mücadele kapsamında yürütülen kampanyalarla, kadına yönelik şiddet kamuoyu gündeminde yer almıştır. 2000 yılında yasal alanda yapılan yeni düzenlemelerin yanında TBMM 11.10.2005 tarihinde “Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi” amacıyla bir komisyon kurulmuş, söz konusu komisyon raporunu takiben kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için alınması gereken önlemler ve sorumlu olacak kuruluşların belirlendiği 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlanmıştır. Bu Genelge ile kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet politikası haline gelmiştir. Dolayısıyla “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Planı 2007-2010” ile “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2008-2013” hazırlanmış, söz konusu planlarda hedef ve stratejilerde medyanın sorumlulukları da belirlenmiştir. MEDYA VE KADIN ALANINDA SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Çalıştay’da kadın erkek ayrımcılığı konusu enine boyuna tartışılmış, pek çok çözüm önerisi üzerinde de durulmuştur. Çalıştayda üzerinde durulan çözüm önerileri ve beklentileri şu şekilde gruplandırmak mümkündür: Kurumlardan Çözüme İlişkin Beklentiler a.) RTÜK, AA ve TRT den Beklentiler RTÜK’ün şikayet başvuruları için 24 saat canlı ve yüzyüze görüşmeler yaptığı, internetten ve yüzyüze yapılan şikayetlerde cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ilgili bir alt başlığın da mevcut olduğu ve bu alanda cezai müeyyidelerin uygulandığı bilinmektedir. RTÜK ile ilgili olarak medya ve kadın başlığı altında sunulabilecek beklentiler şu şekilde sıralanabilir: - RTÜK ile ilgili olarak hazırlık aşamasındaki yeni kanun tasarısında; ailenin korunması, toplumda ve tabiî ki medyada kadın erkek eşitsizliğinin ve bu eşitsizlikten kaynaklanan cinsiyet ayrımcılığı ile kadınlara yönelik aile içi şiddetin medyada yeniden üretilmesinin önlenmesi, özellikle çocukların ve ailenin korunmasına ilişkin müeyyidelere, düzenlemelere belirgin bir şekilde açıkça yer verilmesi ve tasarının yasalaşmasından sonra da etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır. - Bu kapsamda , aile yapısının ve çocukların korunması sorumluluğu ile “aile danışma kurulu” oluşturularak, değişen ihtiyaçlara göre yayın içeriği, yayın saati, türü gibi uygulamalar da güncelleştirilmelidir. - RTÜK, TRT, Anadolu Ajansı gibi kurumların bünyelerinde kadın erkek eşitsizliğini ve bu eşitsizliğin sonucu olan ayrımcılığı izleyecek etkin bir komisyonun kurulması da problemlerin aşılmasında etkin bir çözüm olabilecektir. - Özellikle yurt haberleri birimlerinde ve yerel medya organlarında kadınların istihdam edilmesi konusunda isteksizlik göze çarpmaktadır. Bu ortamlarda hem medya çalışanı hem de yönetici statüsünde çalışan kadınların sayısı son derece azdır. Yurt haberleri birimlerinde ve yerel medyada kadınların sayısını artırmak üzere bir pozitif ayrımcılığa gidilmesi gerekmektedir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 16 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu - RTÜK, öncelikle karar alma mekanizmalarında, kadınların istihdam oranını artırmak amacıyla çeşitli teşvik politikalarına öncülük ederek ya da bu konuya katkı sağlayacak çalışmalarda etkin bir şekilde yer alarak medya sektöründe kadın-erkek eşitsizliğinin önlenmesine yardımcı olabilecek role sahip olmalıdır. - RTÜK ve BYEGM aracılığıyla, yerel ve ulusal yayın yapan kuruluşların her kademe çalışanlarına yönelik kadın erkek eşitliği eğitimlerinin verilmesi, - Öncelikle RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi bünyesinde çalışmakta olan uzmanlara kadın erkek eşitliği, şiddet ve aile alt başlıklarında dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmelere paralel olarak verilmekte olan eğitimin devamlılığının sağlanması gerekmektedir. b.) MEB’ dan Beklentiler - İletişim Liselerine toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışıyla yayıncılık dersi konulması. - İletişim mezunu öğreticiler tarafından MEB bünyesindeki mevcut medya ve medya okuryazarlığı derslerinin verilmesinin sağlanması. Yazılacak bir medya okur-yazarlığı kitabında eleştirel ve yurttaşlık kavramını ortaya çıkaran bir yaklaşımın tercih edilmesi etkin iletişimin oluşmasına daha çok katkı sağlayacaktır. Medyadan alıntı metinleri okuyan çocuklar, medyanın yapısına ilişkin uygulamalı bilgilendirilecek dolayısıyla da toplumdaki ayrılıkçı havayı bertaraf edecek sorumluluk duygusunu kazanacaktır. - Ebeveynlere yönelik “medya okur yazarlığı” dersleri halk eğitim merkezleri, okul aile birlikleri aracılığıyla verilmesi. c.) TBMM’den ve Hükümetten Beklentiler - Kadın çalışanların haklarına gösterilen özenin medya sektöründe de eksiksiz gösterilmesi beklenen bir durumdur. - “Ayrımcılık” ve “aile içi şiddet” kavramlarına basın kanununda yer verilmesi. - RTÜK’nca hazırlanan yeni taslakta Toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet; aile ve kadına yönelik eksikliklerin ve yetersizliklerin giderilmesi, - Basın İş Kanunu pek çok eksikliği içerisinde barındıran bir yasal düzenlemedir. Eksikliklerin ve yetersizliklerin giderilmesi için Basın İş Kanunu’nun yeniden ele alınması gerekmektedir. Sosyal Devlet Anlayışı gereği medya çalışanı olarak kadının yaşadığı sorunların hukuki düzenlemelerle giderilmesi için Basın İş Kanunu üzerinde çalışılmalıdır. - Medya yöneticilerinin medya mensubu kadın ve erkeklerin sendikalaşmasını engellemeye yönelik tutum ve çabalarına müdahale edecek düzenlemeler de Basın İş Kanunu ya da genel İş Kanunu bağlamında getirilmelidir. - Kadın ve ailenin korunmasına ilişkin getirilen yasal düzenlemeler ticari içerikli yasalardan farklı ve daha fazla yükümlülük getirmelidir. Özellikle medya alanında böylesi yasal düzenlemeler işvereni kadın çalıştırmaya yöneltecek pek çok teşviki beraberinde getirirse sorunların çözümüne daha çok yaklaşılacaktır. Medya Yöneticileri ve Karar Alma Mekanizmalarından Çözüme İlişkin Beklentiler AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 17 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu - Her ne kadar yasal düzenlemelerin gerekliliği üzerinde durulsa da kadınların gerçek hayatta medya sektöründe kanunlarla çözümlere kavuşacaklarını söylemek çok da gerçekçi bir söylem değildir. Kadını koruyacak olan doğru yerde doğru zamanda doğru bir şekilde geliştirilmiş yasal düzenlemelerdir ancak asıl önemli olan da bu yasal düzenlemelere uyulup uyulmadığının takip edilmesidir. - Medya kuruluşları istihdam konusunda adaletli davranmalı, hatta toplumdaki kadın erkek eşitsizliğini önlemek adına kadın çalışan sayısını fazla tutarak pozitif bir ayrımcılığa gitmeli, istihdam ve çalışma hakları açısından kadına yönelik bir eşitsizliği doğuracak tutuma girmemelidir. - Eşit işe eşit ücretlendirme yapılmalı, ücretlendirmede kadın ve erkek arasındaki adaletsizlikten uzak durulmalıdır. - Medya kuruluşunda gerek yönetici gerek medya çalışanı olarak yer alanlar cinsiyetten doğan ayrımcılığa karşı mücadelede gayret göstermeli, bu ayrımcılığı doğuracak olay ve olgularla, bunları doğuran kişi ve kuruluşlarla mücadele etmeyi prensip edinmelidir. Bunu sorumlu yayıncılık anlayışı gereği yapmalıdır. Ayrımcılık konusundaki her türlü ihlali izleyerek kamuoyuna duyurulması ve ihlalin ortadan kaldırılması konularına dikkatle eğilmeli, bu yaklaşım tarzını gaye edinmelidir. - Medyada kadının yönetim ve karar alma kademelerine yükselmelerine imkan tanınmalı, yükselmesini engelleyecek tutumlara girmemeli, hatta eşitsizliği artıran düşünce ve davranışları önlemek adına kadınların yönetici olmaları konusunda teşvik edilmelidir. - Kadınların iş yerlerinde yaşadıkları taciz olaylarını medya sektöründe de yaşamamaları için önlemler alınmalıdır. Medyada bu hareket tarzı toplumdaki taciz olaylarını önlemek açısından da önemlidir. - Medya karar alma mekanizmaları kadın odaklı meslek kuruluşlarının kurulması ve sorunsuz işlemesine yardımcı olmalıdır. - Medya organları çalışanlarına toplumsal eşitliği benimsetecek, kadına yönelik şiddet ve kötü muameleyi önlemeye yönelik kurum içi eğitim programı düzenlemeli, kurum dışındaki eğitimlere katılımları da teşvik etmelidir. - Medya toplumda kadın erkek eşitsizliğini giderme ve önleme adına medyadaki olumlu örnekleri kamuoyuyla paylaşmalıdır. - Kadına ilişkin ayrımcı tutumu değiştirmeye ve kadının medyada bir meta olarak sunulmasının önüne geçmede okuyucu ve izleyici temsilcileri çok önemli bir rol üstlenmektedir. Bunların yaygınlaştırılması da konu ile ilgili şikayetlerin ortadan kalkmasına yardımcı olabilecektir. Böylece medya kendi iç denetimini sağlayacak bir yol edinmektedir. Medya yönetim organları okuyucu ve izleyici temsilcilerinin yaygınlaştırılması için çaba sarfetmelidir. - Medya kuruluşları sadece kendi bünyelerinde değil toplumun her kesiminde Medya kuruluşları, kadın erkek eşitliğini sağlama konusuna da duyarlı olmalıdır. Bu duyarlılığı edinmek için medyadan beklenen şey, kendi bünyesinde kurumun yapısına uygun bir özdenetim ve kurum içi izleme mekanizması oluşturabilir. Bu mekanizmalar medyada toplumsal eşitsizliği içeren mesajlar ve içerikte bu yöndeki sapmalara ilişkin öneriler geliştirecek danışma birimleri de geliştirmelidir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 18 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu - Konu mesleksel yeterlilik olduğunda cinsiyet kimliğinden önce birey kimliği öne çıkarılmalıdır. Bir kadın vekilin söyleminden çok saçının biçimi, kıyafeti ön plana çıkarılmamalı, bunlar medya malzemesi olarak haber mesajı olarak sunulmamalıdır. Bu durum aslında sadece cinsel kimlikle değil pek çok kimlikle ilgilidir. - Medya, cinsiyet ayrımcılığına karşı geliştirecekleri duyarlılığın toplumun geniş tabakasına yayılmasında etken rol oynayacağının bilincinde olmalı. Mesajları bu duyarlılığı her zaman göz önünde bulundurarak hazırlamalı ve sunmalıdır. Sorumlu yayıncılık gereği cinsiyet ayrımcılığına maruz kalanlara da ilgi göstermelidir. - Kadın erkek eşitliği perspektifinden bakabilecek, medyanın haber değeri vermediği haberleri de yayınlayabilecek, hak temelli haberleri de ortaya çıkarabilecek yapılar çoğaltılmalıdır. - Kadının birinci öncelliğinin cinsellik olduğu fikrine son verecek şekilde çalışmalı. - Kadının cinsel bir obje unsuru olarak algılanmasına yol açacak mesaj ve görsel-işitsel malzemeleri kullanmaktan çekinmelidir. - Baskı, şiddet ve kötü muamele unsurlarının haberleştirilmesi hususunda özenli davranmalı, toplumda infiale, yanlış tutumlara sebep olacak mesajlardan, fotoğraf, görüntü ve yorumlardan uzak durmalıdır. - Özellikle kadına yönelik şiddet unsurlarını meşru hale getirecek ifadelerden uzak durulmalıdır. - Şiddete, taciz ve zulme uğrayanların kimliğini teşhir etmemeli, kişiyi değil olayı kınayıcı bir üslupla hareket etmelidir. - Kadına karşı şiddetin önlenmesi için kadınların ve kadın medya mensuplarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Kadınların medyada güçlenmesini sağlamak için yaptırımların uygulanması izlenebilecek yollardan biridir. Bu noktadan sonra da yapılacak olan şey, eleştirilen medya programlarının yerine koyulabilecek olumsuzlukları ve kötülükleri giderecek unsurların neler olabileceğini belirlemektir. - Kısaca medya kadın erkek eşitliğine katkıda bulunacak mesajları üreterek ve kendi bünyesindeki kadınların haklarını gözeterek ulusal ve uluslar arası düzenlemelerde ifade edilen eşitlik ilkesini hayata geçirmede kendisine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Kadın Odaklı Kuruluşlar ve Akademik Alandan Çözüme İlişkin Beklentiler - Medya kuruluşlarının devlet eliyle denetimi genelde medya mensupları tarafından çok hoş karşılanmayan, karşı çıkılan bir durumdur. Bu denetim sivil toplum kuruluşlarının eliyle yapılırsa sorun ortadan kalkacaktır. Aktif bir sivil toplum desteği ve denetimiyle devletin müdahalesine gerek kalmadan problemlerin önüne geçilebilecektir. Özellikle kadına yönelik ayrımcılığı çözmek üzere kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde hareket edilebilir, ayrımcılık yönündeki sorunlar bu şekilde giderilebilir. - Kadın odaklı sivil toplum kuruluşları cinsiyet ayrımcılığını körükleyen mesajların önüne geçmek için medyadaki olumsuz örnekleri teşhir etme yönetimini uygulayabilir. Yerinde ve zamanında yapılan teşhirlerle birlikte aynı hataların yapılmaması hususunda caydırıcı bir rol üstlenebilir. Böyle bir teşhirin ardından belirli periyodlarla ödüllendirme de izlenebilecek yollardandır. Bu noktada önemli olan bu kuruluşların bütün medya AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 19 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu organlarına eşit mesafede durmasıdır. Objektif hareket edebilmek için böylesine bir duruş çok önem arz etmektedir. - Kadına ilişkin çalışmalar yapan KSGM gibi örgütler pek çok istek ve temennilerle dolu raporlar hazırlamakta ancak bunların yaptırım gücü sınırlı kalmaktadır. Yapılan çalışmaların yaptırım güçlerinin artırılması bu çalışmaların etkin bir şekilde devamı için önem arz etmektedir. - Kadın erkek eşitliğine duyarlı programlar, haberler, kampanyaların ilan edilmesi eşitliği teşvik edici olarak kullanılabilecek yöntemlerdendir. Bir izleme komisyonu tarafından takip edilen ve ulusal çapta periyodik hale gelecek olan bu duyurularla eşitlik açısından örnekler sunma imkanı elde edilecek, ortak hareket edilerek çözümlere yaklaşılacak adımlar atılabilecektir. Bu komisyonun hazırlayacağı raporlar da eşitsizliği şeffaf bir şekilde gidermeye katkıda bulunacaktır. Kadına ilişkin çalışmalar yapan kuruluşlar bu konuda çalışabilir, ,diğer kuruluşlarla işbirliği içerisinde bulunabilirler. - Medyada kadın sayısı ve yoğunluğu üzerine üniversitelerden, stk’lardan, kamudan temsilcilerin de bulunacağı bir komisyon çalışmalar gerçekleştirmeli, kadın istihdamına ilişkin verilere böylece bir netlik kazandırılmalıdır. - Kadın örgütleri okur temsilcileriyle iletişim ve işbirliği içerisinde bulunmalıdır. Diğer Beklentiler ve Çözüm Önerileri - Kadına yönelik eşitsizliğin üstesinden gelecek olanlar yine kadınlardır. Medyanın toplumdaki dengeleri oynatmaya yönelik işleyişinde eşitsizlik konusunun çözümü kadın muhabir /medya yöneticilerinin devreye girmesiyle netlik kazanacaktır. Gerek medyadan gerekse medya dışından kadınlar cinsiyet kökenli ayrımcılığın giderilmesine ilişkin olarak işbirliği içerisinde olmalı, her türlü gelişmeye destek vermelidir. - Bilgi teknolojilerine ulaşmada kadınlar erkeklerden çok daha geride kalmıştır. Özellikle internet kullanımı kadınlarda erkeklere oranla çok daha azdır. Kadınlarda ayrıca teknolojiye karşı bir fobi de görülmektedir. Bu durumun ortadan kaldırılması için kadınların bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılması ve internet erişiminin kolaylaştırılması için çalışılmalıdır. - Bir izleyici olarak medyayla ilişkilerimizi düzenleyen ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan haklarımız bulunmaktadır. Suç duyurusunda bile bulunabilmekteyiz ancak bu hakları kullanma yollarına ilişkin bilgi eksikliği vardır. Bu bilgilerin edinilmesi hususunda da çalışmalar yapılmalıdır. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 20 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu Kadının ayrımcılığını önlemeye yönelik iyi örnekler arttıkça bu örneklerin etkileşimiyle ayrımcılığa ilişkin şikayetler de azalacaktır. Uluslar arası gelişmeler, sivil toplum kuruluşlarının etkisi ve meclisteki kararların nihayetinde medyadaki karar vericilerin de tutumları ve davranışları değişecektir. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 21 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu EYLEM PLANI: HEDEF VE STRATEJİLER Toplumsal Zihniyet Dönüşümüne İlişkin Politikalar Hedef l: Medyada kadın erkek cinsiyet eşitliğine duyarlılığın geliştirilmesi için medya çalışanlarının, ilgili eğitim kurumlarında eğitim alan öğrencilerin farkındalıklarının artırılması. SORUMLU KİŞİ/ KURULUŞ İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUMLAR RTÜK AA TRT BYEGM KSGM, ÜNİVERSİTELER, STK’LAR MEB ÜNİVERSİTELER, STK’LAR l.3 İletişim mezunlarından sözleşmeli personellerin lise ve dengi okullarda istihdam edilmesi ve “medya okur yazarlığı” dersinin bu eğitimi almış kişiler tarafından verilmesi. MEB RTÜK l.4 Medya okur yazarlığı dersinde somut örneklerle alıntı metinleri okuyan çocukların medyanın yapısına ilişkin uygulamalı bilgilendirilmesi, toplumdaki ayrılıkçı havayı bertaraf edecek sorumluluk duygusunu kazandırılması. MEB RTÜK MEB, YEREL YÖNETİMLER STK’LAR, KSGM MEB, RTÜK ÜNİVERSİTELER, KSGM, STK’LAR ÖNERİLER & BEKLENTİLER l.1 Kadın erkek eşitliğinin medya ürünlerine yansıması için; medyanın ve izleyici denetleyici kuruluşların tüm kademe yöneticilerine ve çalışanlarına hizmet içi eğitimlerin verilmesi, gelişen şartlar ve gelişmeler göz önüne alınarak söz konusu eğitimlerin devamlılığının sağlanması l.2 İletişim liseleri müfredatına, insan hakları bağlamında cinsiyet ayrımcılığına yönelik bir farkındalık sağlayacak ve ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik, alt başlığın eklenmesi. l.5 Yetişkinlere ve ebeveynlere yönelik “eleştirel medya okur yazarlığı”nı kapsayan bilgilendirmenin halk eğitim merkezleri, okul aile birlikleri, yerel yönetimler bünyesindeki lokal ve merkezler aracılığıyla verilmesi. l.6 Medyadaki kadın erkek eşitsizliği ve ayrımcılığa ilişkin kitap ve eğitimsel materyal, doküman eksikliğinin giderilmesi. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 22 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu l.7 Kadın erkek eşitliği konularına, İletişim Fakülteleri lisans programında yer verilmesi l.8 RTÜK’E yapılan şikayet başvurularına “cinsiyetçilik” kategorisinin açık bir biçimde eklenmesi. l.9 “MEDYA VE KADIN” raporlarının 3 aylık periyotlarla yayınlanarak, kadın erkek eşitliliğine duyarlı yayın kuruluşlarının ödüllendirilmesi, “kadın erkek ayrımcılığı” yapan kuruluşların yönetici ve çalışanlarının adları ile birlikte teşhir edilmesi. l.10 Kadın erkek eşitliği dahil edilerek okur ve izleyici temsilciliğinin tüm medya kuruluşları için kurumsal yapısının düzenlenmesi, memnuniyet anketleri içine kadın erkek eşitliği bakışının dahil edilmesi. l.11 İzleyici, dinleyici ve okurların medyayla ilişkilerini düzenleyen ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hakların duyurulması, bu hakların kullanılması hususunda bilgilendirilme ve bilinçlendirme çalışmalarının yapılması l.12 Kadınların bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılması ve internet erişiminin kolaylaştırılması için çalışılması . YÖK ÜNİVERSİTELERİN KAADIN ARAŞTIRMA MERKEZLERİ, KSGM RTÜK KSGM RTÜK, BYEGM KSGM MEDYA KURULUŞLARI, RTÜK, BYEGM, GAZETECİLER CEMİYETİ KSGM, ÜNİVERSİTELER, STK’LAR RTÜK, TRT, BYEGM, MESLEK ODALARI KSGM, STK’LAR MEB, YEREL YÖNETİMLER, KSGM, STK’LAR VE MESLEK ODALARI, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 23 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu YASAL DÜZENLEMELER Hedef ll: Yukarıdaki hedeflere ulaşmak için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin önem ve öncelikle yapılması. ÖNERİLER & BEKLENTİLER ll.1 Medyada kadın erkek eşitliğine, ailenin korunmasına ilişkin yayın ilkeleri düzenleyen mevcut mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi. ll.2 “Ayrımcılık” ve “aile içi şiddetin” basın kanununda tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması. ll.3 Diğer sektörlerde kadın çalışanların haklarına gösterilen özenin medya sektöründe de gösterilmesi için Basın İş Kanununda düzenlenmeyen hallerde İş Kanununa atıfta bulunacak yasal düzenlemenin yapılması. ll.4 Medya yöneticilerinin medya mensubu kadın ve erkeklerin sendikalaşmasını engellemeye yönelik tutum ve çabalarına müdahale edecek düzenlemelerin, yeni düzenlenecek Basın İş Kanununda yer alması ya da medyanın Genel İş Kanunundaki bu hükümlere uymasının sağlanması. ll.5 Kadın ve ailenin korunmasına ilişkin getirilen yasal düzenlemelerin ticari içerikli yasalardan farklı olması ve daha fazla yükümlülük getirmesi. ll.6 Medya alanındaki yasal düzenlemelerin işvereni, pozitif ayrımcılıkla kadın çalıştırmaya yöneltecek pek çok teşviki beraberinde getirmesi. SORUMLU KİŞİ/ KURULUŞ İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUMLAR RTÜK, DEVLET BAKANLIĞI, TBMM KSGM, STK’LAR BYEGM, DEVLET BAKANLIĞI, TBMM ÇALIŞMA BAKANLIĞI, TBMM KSGM STK’LAR, MESLEK ODALARI ÇALIŞMA BAKANLIĞI, TBMM STK’LAR, MESLEK ODALARI TBMM KSGM, AİLE ARAŞTIRMA GM ÇALIŞMA BAKANLIĞI, TBMM ll.7 Kamu yayıncılığı yapan ya da özel ve kamusal alanda yayın denetimi yapan RTÜK kurumlarda “kadın erkek eşitsizliğini TRT AA izleme komisyonu” ile “aile danışma BYEGM, kurullarının” kurulmasına izin veren DEVLET BAKANLIĞI düzenlemenin yapılması . STK’LAR, STK’LAR, KSGM, AİLE ARAŞTIRMA GM AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 24 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu ll.8 Hedef l.1 maddesi kapsamında RTÜK, İzleme ve Değerlendirme Dairesi bünyesinde personele “kadın erkek eşitliği” eğitimlerinin verilmesi için yönetmeliklerde de ilgili düzenlemenin yapılması. KSGM, STK’LAR RTÜK Medyada Kadın İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar Hedef lll: Medyada, gerek kadın erkek eşitliği ve gerekse ailenin korunmasına yönelik yayın anlayışının yaygınlaşabilmesi için kadın istihdamını artırmak. ÖNERİLER & BEKLENTİLER lll.1 Medyada çalışan kadın sayısı, yoğunluğu ve konumlarının üzerine ayrıntılı bir tespite yönelik araştırmaların yapılması. lll.2 Medyada kadının yönetim ve karar alma kademelerine yükselmelerine imkan tanınması, yükselmesini engelleyecek sorunların ortadan kaldırılarak toplumdaki eşitsizliği artıran düşünce ve davranışları önlemek temelinde kadınların yönetici olmaları konusunda teşvikte bulunulması. lll.3 Yurt haberleri ve yerel medyada kadın istihdamını teşvik konusunda çalışmaların yapılması. SORUMLU KİŞİ/ KURULUŞ İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUMLAR TÜİK MEDYA KURULUŞLARI RTÜK, TRT, AA, BYEGM, MESLEK ODALARI KSGM AA, BYEGM, MESLEK ODALARI KSGM Medya Bünyesinde Uygulanması Beklenen Politikalar Hedef lV : Medya sektöründe kadın erkek eşitliğinde içten dışa değişiminin sağlanarak, yeni oluşacak anlayışın kalıcı olmasının sağlanması. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 25 Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu SORUMLU KİŞİ/ KURULUŞ İŞBİRLİĞİ YAPILACAK KURUMLAR MEDYA YÖNETİM ORGANLARI, MESLEK ODALARI KSGM, STK’LAR, RTÜK lV.2 Kurumun yapısına uygun bir özdenetim ve kurum içi izleme mekanizması oluşturularak program içeriğinde toplumsal kadın erkek eşitsizliğine ilişkin öneriler, geliştirecek danışma birimlerinin de yerleştirilmesinin sağlanması, MEDYA MENSUPLARI VE YÖNETİM ORGANLARI , MESLEK ODALARI KSGM, STK’LAR, RTÜK lV.3 Toplumsal bilgilendirme kapsamında Medya kuruluşları tarafından, hem yayınların içeriği hem de kadın çalışanlara ilişkin yıllık “kadın raporları”nın yayınlanması. MEDYA YÖNETİM BİRİMLERİ, MESLEK ODALARI KSGM, STK’LAR, RTÜK lV.4 Meslek örgütleri bünyesinde “cinsiyetçi” yayınlardan dolayı başvurulacak mekanizmaların oluşturulması, ilgili haberi yazan yayınlayan veya ilgili yayını hazırlayan, yapan hakkında müeyyidelerin uygulanması. MESLEK ODALARI, BYEGM KSGM, STK’LAR ÖNERİLER & BEKLENTİLER lV.1 Cinsiyetçi yayınların önüne geçmek için okuyucu ve izleyici temsilciliklerinin tüm medyaya yaygınlaştırılmasına özen gösterilmesi. AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 26