Kadın ve İstihdam Politikaları Çalıştay Raporu

advertisement
2010
“Medya ve Kadın”
Atölye Çalışma
Raporu
AK PARTİ Genel Merkez
Kadın Kolları
17.02.2010
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
GİRİŞ
Kitle iletişim araçları, günümüzdeki popüler adıyla medya, bireylerin ve toplumların duygularını,
düşüncelerini geniş kitlelere ulaştırmalarında dolayısıyla insanların/toplumların tutum ve
davranışlarını etkilemede çok önemli bir role sahiptir. Özellikle görsel- işitsel medya adını
verdiğimiz televizyon/radyo ve dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna her türlü bilgiye en
kestirme yoldan ulaşmamızı sağlayan internet ağlarının bu etkileme ve etkilenme sürecindeki
işlevi tahminlerin ve öngörülerin çok ötesindedir. Medyanın kendine özgü yapısı itibariyle
sağladığı bu hızlı iletişim ağı, kültürler arası etkileşimin ve kültürlerin kendi yapılarındaki
değişimlerin de süratle gerçekleşmesini tetiklemektedir. Hatta her gün medya kanallarıyla gelen
bilgiler insanların ve toplumların yaşam biçimlerini, karar verme mekanizmalarını da bazen
olumlu bazen olumsuz yönde şekillendirmekte, bu başkalaşım süreci de yine bireylerin hareket
tarzlarını etkilemektedir.
Kitle haberleşmesini etkileyen en önemli alanlardan birisi hiç kuşkusuz siyaset ve yönetimdir.
İnsana dair bilgiler değişim gösterdikçe siyaset alanındaki çalışmalar da o seyirde bir başkalaşım
geçirmek durumundadır. İzleyici kesim dediğimiz kitle iletişimine muhatap olan insanlara
ulaşmak, siyasetle ilgili her türlü gelişimi/faaliyeti bu izleyici ve siyasetin geleceğini etkileyecek
kesime doğru aktarmak medyanın yadsınamayacak rolünü ortaya koymaktadır.
Gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde, ülkemizde medya kanallarıyla iletilen bilgilere en fazla
muhatap olanların “kadınlar” olduğu belirlenmiştir. Başta siyaset olmak üzere pek çok alana
özgü farklı nitelikteki bilgilerin medya kanallarından insanlara ulaşması ve mesajların doğru
anlaşılmasında da şüphesiz en kilit rollerden birisine sahip olanlar yine kadın izleyicilerdir.
Bununla birlikte kadınların medya ile ilişkisi sadece izleyici boyutunda kalmamakta, bir medya
çalışanı olarak da kadın varlığını göstermektedir.
Kendisine özgü karmaşık yapısı nedeniyle medya; pek çok araştırmaya konu olmuş, medyaya
özgü durumları ve medyanın işleyişini her yönüyle ele alan pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir.
Siyaset medya bağlantısı bu kadar belirginken ve hem izleyici hem de medya çalışanı olarak
kadının rolü bu kadar önemliyken AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları olarak siyaset- medya ve
kadın üçlüsünü ele alacak etkin bir çalışma yapmanın gerekliliğine inandık. Konunun uzmanları
tarafından irdelenmesi ve her yönüyle incelenmesi, bundan sonraki faaliyetlere de yön verecek
veriler elde etmek için AK Parti Genel Merkez’de “Medya ve Kadın” konulu bir atölye çalışması
gerçekleştirdik. Kadının etkinliğini artırmaya yönelik her türlü çalışmayı önemseyen AK Parti
Genel Merkez Kadın Kolları’nın çatısı altında “medya ve kadın”la ilgili görüşlerin yoğun bir
işlenmesi ve konunun uzmanlarının görüşlerinin sunulmasına imkan sağlayan bu anlamlı
atölyenin, kadının siyasette etkinliğini gözler önüne seren önemli bir göstergedir.
Katılımcılar:
AK Parti Merkez Binası’nda gerçekleştirilen “Medya ve Kadın” atölyesine katılan isimler aşağıda
sıralanmıştır:

Prof. Dr. Mine Gencel Bek, A.Ü. İletişim Fakültesi ( Moderatör)

Prof. Dr. Naci Bostancı, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
2
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu

Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver , Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi

Ahmet Tek , Anadolu Ajansı Genel Müd. Yrd.

Selen Doğan / Uçan süpürge

Meltem Ağduk / UNFPA Türkiye Ofisi

Sibel Eraslan / Gazeteci Yazar

Özlem Çelik / Akşam

Nurcan Akad / Milliyet Gazetesi Yayın danışmanı

Süheyla Öksüz / RTÜK Başkanlık Uzmanı

Funda Özkan / Radikal Gazetesi

Erkan Tan /TV8

Av. Meliha Selvi

Doç. Dr. Zeynep Dağı / Ankara Milletvekili

Dilek Yüksel / Tokat Milletvekili

Mehmet Ocaktan / Bursa Milletvekili

Fatoş Gürkan / Adana milletvekili

Yrd. Doç. Dr. Zeynep Karahan Uslu / TOBB Üniversitesi – MKYK Üyesi

Emine Uçak / Yazar

Yasemin Temizarabacı /MEDİZ

Okan Müderrisoğlu / Sabah Gazetesi

Ayşe Keşir/ AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Tanıtım ve Medya Başkanı
Atölye çalışması tek günde gerçekleştirilen iki oturumdan oluşmuştur. Birinci oturumda
medyada toplumsal cinsiyet algısında durum tespiti yapılıp izleyici ve medya çalışanı olarak
kadının durumu ve alanda yaşanan sıkıntılar incelenirken ikinci oturumda medya ve kadın
alanında yaşanan sorunlara getirilebilecek çözüm önerileri üzerinde durulmuştur.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
3
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
MEDYA VE KADIN
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de medyaya yönelik yoğun ilgi, insanın hayatına
ilişkin her alanda medyanın doğrudan etkilemesini beraberinde getirmiştir. İnsanların yaşayış
tarzları ve karar alma biçimleri medyadan gelen mesajlara paralel olarak değişim göstermiş,
medya bu süreç içerisinde kendi doğrularını insanlara hatta toplumlara benimsetmede de pek
çok başarı göstermiştir. Artık hızlı bilgi akışı ve adına internet dediğimiz paylaşım ağıyla
bireylerin tutum, algı ve davranışları daha önce hiç görülmediği şekilde süratle değiştirilebilir
olmuştur. Bireydeki değişim toplumdaki pek çok konuya ilişkin değişimleri de beraberinde
getirmiştir. Toplumların ve kültürlerin yapısı da bu doğrultuda ve aynı hızla değişime uğramış,
toplumsal yargılar, bireylerin olayları algılayışı ve günümüz gerçeklerine ilişkin yargıların
oluşumunda da medya önemli bir güç haline gelmiştir.
Toplumda medyaya muhatap olan çoğunluk, araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlarla da
belirlendiği gibi genellikle kadındır. Kadını bu noktada sadece bir medya izleyicisi olarak
değerlendirmemek gerekir. Zira kadın medyadan etkilenmekte ve ailesinin etkilenme sürecinde
de aktif rol oynamaktadır.
Dolayısıyla haberler, diziler, kadın programları adını verdiğimiz gündüz kuşağı programları,
müzik- eğlence programlarını takip eden kadınlar bu programlarda sunulan mesajların etkisiyle
algı ve duygu dünyasına yön vermekte, bu mesajlar ise hayatla ilgili kararlarına ve yaşantısına
yön vermektedir. Daha farklı ifade etmek gerekirse medya kadının hayat algısını, hayata ilişkin
anlamlarını üretmede düşünüldüğünden daha fazla bir işleve sahip olmaktadır. Bir eş, bir anne,
bir evlat olarak kadının anlam dünyasındaki bu değişim süreci doğrudan ailenin diğer
bireylerinin algılama süreçlerini de etkilemektedir. Kadının dünyasındaki değişime etki eden
medya aslında aile ve toplum yapısını da hızlı bir şekilde değiştirebilecek bir değişim sürecine
yol açmaktadır.
Medyanın kadının hayatı ve toplumdaki kimliğinde meydana getirdiği bu değişime ve medyadaki
kadın varlığının önemine rağmen kadının medyadaki temsiliyeti konusunda büyük problemler
yaşanmaktadır. Ayrıca, Medya kendisini en çok takip eden ve kendisine farklı bir bakış açısı
sunabilecek kadın potansiyeline gereken önemi vermemekte, hem izleyici hem medya çalışanı
olarak kadının temsiliyet konusu da çözüm bekleyen bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Medyada toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin bir çözüm geliştirmenin önemi de bu noktada
görülebilir. Medya kendisine ait süratli ve dinamik yapısı, toplum üzerindeki baskın ve etkin
konuma sahiptir. Medyada toplumsal cinsiyet ayrımcılığını körükleyecek mesajlar doğrudan
bireylerin ve bireylerin meydana getireceği toplumları etkileyecektir. Bu nedenle atölyede
işlenen ana konu medyadaki cinsiyet ayrımına ilişkin durum tespiti ve sorunlara ilişkin
getirilebilecek çözüm önerileri olmuştur.
Medya’da Cinsiyet Algısı Durum Tesbiti:
Dünyada teknolojide yaşanan hızlı gelişim, ülkemizde de süratli bir değişime ivme
kazandırmıştır. Bu değişim ve başkalaşımın hızını ve yönünü belirleyen birinci unsur kitle
iletişim sistemleri yani medyadır. Modern iletişim teknolojilerinin katkısıyla ülkemizde hemen
hemen her evde medyanın etkisini görmek mümkündür. Bu geniş etki alanının kadın lehine
işlemesi ve toplumun diğer alanlarında kadın-erkek eşitliğini de sağlayıcı bir işlev üstlenmesi
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
4
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
beklenen bir durumdur. Ancak durum bu beklentinin tersine işlemektedir. Kadın medyada klişe
rollerle temsil edilmekte, medyada çoğunlukla küçültücü ve şiddet içerikli mesajlarla kadın yer
almaktadır. Böylece kadın erkek eşitsizliğini gidermesini istediğimiz medya bu eşitsizliği
körüklemekte, her ne kadar eşitlik adına sözlere yer verse de genel anlamda toplumdaki cinsiyet
ayrımcılığının devamını sağlayan ve mevcut eşitsizlikleri güçlendiren bir ortamı
hazırlamaktadır.
-
Kadının iletişim araçlarına ulaşmada, iletişim sektöründe yönetici olarak katılmada
eşitsizlik yaşadığı gibi, kadının şablonlarla temsili, şiddet (objesi) ve cinsel obje olarak,
küçük düşürülen bir şekilde verilmesi gibi pek çok unsurun mağduru olarak eşitsiz bir
ortamın içinde yer almaktadır.
-
Toplumun bir yansıması olarak genel anlamda kadın temsili, geleneksel rollerde algılama
ve algılatma eğilimindedir. Bu algı çerçevesinde kadının birinci görevi evidir. Cinsel bir
obje ve mağdur olarak karşımıza çıkmaktadır.
-
Medyada sunulan “süper kadın” imgesinde ise, kadın hem çalışan, evine, kayınvalidesine,
çocuğuna bakan bunlarla birlikte eşine kadınlık görevlerini de ihmal etmeyen bir kadın
olarak gösterilmektedir. Medyanın önerdiği kadın tipi bunların hepsini en iyi şekilde
eksiksiz yerine getirmektedir.
-
Medyada kadın imgesinin sunumu ve bunları görsel malzemelerle desteklenmesi,
medyanın kadın lehine işlemesi beklentisini hayal kırıklığına uğratmaktadır.
-
Medya kadın erkeğin eşitlikçi bir şekilde yer alışını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini
sağlamada önemli bir potansiyele sahiptir.
-
Medyadan asıl beklenilen, bütün medya programlarının içeriklerinin medya
cinsiyetleştirilmesinden ayrıştırması, medya içeriğini böyle bir ayrımcılık havasından
temizlemesidir. Böylesine bir alanın tesisine ilişkin çaba göstermesi medyadan
istenmektedir.
Medya da okuyucu/izleyici Olarak Kadın:
Yapılan araştırmalarda; kadınların günlük televizyon izleme saati
ortalama 4.43 olarak vurgulanmaktadır. Ayrıca, kadınların eğitim
düzeyleri ve medeni durumları ile televizyon izleme saatleri arasında
anlamlı bir ilişkinin olduğu, evli ve ilkokul mezunu kadınların
televizyon izleme oranlarının, bekar ve lisans/yüksek lisanslı
kadınların televizyon izleme oranlarından daha yüksek olduğu tespit
edilmiştir.
Aynı araştırmalarda yerli dizi ve hafta içi gündüz kuşaklarının tüketicileri yüksek izleme
oranları ile kadınlar olarak görülmektedir. Ayrıca kadınların, haber izleme oranlarının erkeklerle
aynı düzeye geldiği ortaya konulmuştur. Bunun en önemli nedeni kadınların büyük
çoğunluğunun magazin tarzı haberlere duyduğu ilgi nedeniyle magazinleştirilmiş hale gelen
haber bültenlerini izlemek istemeleridir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
5
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
Medyada Cinsellik Olgusu, ve Kadın:
-
Medya, kamusal alan dediğimiz alanda dile
getirmeye, tartışmaya çekinilen pek çok unsuru
sergileyen bir araç haline de gelmiştir. Özellikle
şiddet ve cinsellik olgusu medyada çeşitli
görsellikte yer almaktadır.
Kısaca medya
insanın kendi mahremiyetinde,
hayatında
bastırdığı, yok saydığı ancak bastırılanın ortaya
çıktığı son derece karmaşık bir alanı temsil
etmektedir.
-
Şiddet ve cinsellik gibi dürtüler aslında toplum içerisinde rasyonel bir şekilde ifadesi
sınırlı olan gerçekliklerdir.
-
Bütün bunlara ilaveten, kadın ve erkeğin medyada yer alma oranları incelendiğinde
kadının göreceli bir şekilde görünmez kılındığı görülmektedir.
-
Kadının medyada yer aldığı mesajlarda şiddet, baskı, cinsellik gibi unsurlar vurgulayıcı
görüntü ve fotoğraflarla kalıcı bir biçimde desteklenmektedir.
Medyada insanın temel
içgüdülerinin, cinselliğin ve
şiddetin en belirgin figürü
şüphesiz kadındır.
a.Medya Programlarında Cinsel Obje Olarak Sergilenen Kadın İmgesi
-
Medya görselliğinde mümkünse genç ve güzel bir kadının ön plana çıkarılması
geçerliliğini korur. Televizyon programlarında mavi gözlü sarı saçlı ya da esmer
kadınlara bir vurgu vardır. Kadının yaşı gençse ve güzelse gazetede daha geniş,
televizyonlarda daha uzun yer alır. Dünya güzeli Keriman Halis’in manşetlerde yer alan
ilk kadın olması bu durumu tarihsel boyutuyla da görmemizi, meseleyi daha iyi
anlamamızı sağlayacak belirgin örneklerdendir. Sunuculuk anlamında da durum aynıdır.
Orta yaşlarda olup genç ve güzel bir sunucu ile aynı işi yapan kadın sayısı çok azdır.
-
Kadın cinsellik duruşuyla medyada yer alması onun cinsel bir obje olarak algılanmasına
neden olmuştur. Böylesi bir algı da aslında erkek egemen yapının bir ürünü olarak
görülebilir. Bu yapı “izleyiciye hoşça vakit geçirtmek” amacıyla şuh kadın nesnesini her
zaman ön planda tutmaktadır. Beden üzerinden yürütülen böylesi bir iletişim anlayışı
kadın-erkek eşitliği adına tümüyle yıkılmayı hak etmektedir.
-
Medyadaki ismiyle “arka sayfa güzelleri” olarak adlandırılan kadın resimlerine bir hikaye
eklenerek belli aralıklarla izleyicilerine ulaştırılmakta olan bu anlayış bir medya geleneği
haline gelmiştir. Bu tavır ise kadının cinsel obje olarak algılanmasının en gözle görülür
örneklerinden biridir.
-
Mankenlerin hayat hikayelerinin ve onlara ait fotoğrafların medyada yer almasının
altında çok geniş bir kadın kesimine yönelik aynı hayat tarzına geçmelerini teşvik eden
bir mesaj vardır. Aslında medyada kadının bu şekilde temsiliyle erkeklere yönelik değil
kendi halinde, taşradan metropol şehirlere gelen ve işçi olarak çalışan, eşi/babasından
erkek iktidarının en acımasız yönünü görmüş kadınlara yönelik bir anlatım vardır.
Medyada sunulan ışıltılı hayata imrenme, dizilere yönelme ve dizilerin çokça
izlenmesinde de aynı mantık söz konusudur. Estetik ameliyatların gündemde olması,
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
6
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
selülit sorunu, güzellik nerdeyse bütün kadınların sorunuymuş gibi gözükmesi, yaşam
tarzını bunların belirlemesinde de yine aynı durumun etkileri vardır.
-
Medyada kadının yer alışındaki dengesizliğe bir örnek de başörtülü kadın imgesinin
medyadaki izdüşümüdür. Medyada genellikle başörtülü kadın fotoğrafı kullanılmamaya,
programlarda yer verilmemeye çalışılmaktadır.
-
Çok ilginçtir ki kadın programlarının yapımcısı da kadınlardır. Gazetelerin kadın eklerini
de çoğunlukla kadınlar çıkarmaktadır. Bu eklerdeki haberlerin veriliş ve sunuluşunda
insiyatif ve yetki kadınların elindedir. Okurun ilgisini çekmesi açısından kadınlar erkekçe
bir bakış açısıyla da hareket edebiliyorlar. Bu eklerin kadınlar tarafından hazırlanması
ayrı bir yargılama ve durumu ele alma sürecini
tetiklemektedir.
b. Medyada Şiddet ve Kadın
Medyada şiddet unsuru
incelemeye alındığında
baş aktörün yine kadın
olduğu görülüyor.
-
Öncelikle bütün ailenin birlikte olduğu akşam ana
haber kuşaklarında mevcut belirlenmiş ilkelere
rağmen, Bir cinnet veya cinayet haberi söz konusu
olduğunda, cinayet işleyen erkekse “muhakkak
cinnet geçirdiği için bunu yapmıştır” şeklinde bir
sunum medyada yer almaktadır. Aynı suçu işleyen kadın için kullanılan ifade ise “kadın
öldürmüştür” olarak kendini göstermektedir. Böyle kadının işlediği cinayet için de
sebepler irdelenmez, neden gösterilmez. Kadın, medyanın görülmeyen kurallarıyla
böyle bir olayda bile ayrıma uğramaktadır. Bununla birlikte cinayette bir kadın imgesi
mevcutsa bu cinayetin haber olarak yer alması için sansasyonel bir biçim alması arzu
edilmektedir. Münevver Karabulut olayında olduğu gibi bir kadının ölümünün haber
değeri olabilmesi için sansasyonel bir halde olması ve çarpıcı bir arka planının olması
ümit edilmektedir. Bu hal meslek anlayışı haline dönüşmüştür.
-
Bu durumu diğer bir değişle, Kadının şiddete uğradığını aktaran haberlerde, kadın ya
kışkırtıcı olarak gösterilmekte ya da erkeğin kendine hakim olamaması gibi sözde haklı
bir nedenle meşrulaştırmaya çalışılmakta bunun bir sonucu olarak da şiddete karşı
toplum tepkisizleştirilmektedir.
-
Tecavüz haberlerinin verilişi de medya ve kadın konusundaki eşitsizliği gösterir
niteliktedir. Öyle ki taciz/tecavüz haberlerinin insanlara sunuluşunda, seçilen
fotoğraflardaki pornografik unsurlarla haberde tecavüze karşı çıkılan bir hava yerine
çoğunlukla insanların tecavüz etme gizli dürtüsüne göndermede bulunulan bir dil tercih
ediliyor. Özellikle erkek elinden çıkmış haberlerde kadını bu olay vesilesiyle aşağılayan
bu gösterim tarzı toplumun çoğunluğunun karşı çıktığı bir aktarım tarzıdır.
-
Şiddet olaylarının sunumuna bir örnek de terör olaylarının medyadaki yansımasıdır. Bu
olayların medyada yer alışları ve bu yer alış biçimleri de ayrı bir sorundur.
-
Şiddet olaylarının en belirgin olanları, töre cinayetleri diye anılan öldürme olaylarıdır. Bu
cinayetler toplumun da son derece dikkatini ve tepkisini çeken, sadece ülkemizin bir
bölümünde değil pek çok bölgede görülebilen olaylardır. Bu olaylarla ilgili devlet de
durum tespiti ve çözüme ilişkin bulguları yerinde inceleyecek birimleri
görevlendirmiştir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
7
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
Medyada Kadın
Yaşadığı Sorunlar:
Her geçen gün kadın basın
mensubu sayısı artmakta
ancak medyanın karar
organlarındaki kadın
sayısı aynı oranda
artmamaktadır.
-
İstihdamı
ve
Kadınlar toplumsal hayatta pek çok
başarıya imza atmakta, iş hayatında
olsun siyasette olsun çok iyi bir
performans
göstermektedir.
Buna
rağmen meslek ve becerileriyle değil
daha çok görünüşleri, kişisel yaşamları
ya da aileleriyle ön plana çıkmaktadır. Bu
durum kadına yönelik bir haksız
durumun en belirgin özelliklerindendir.
- Kadının
medya
sektöründe
yer
alabilmesi için pozitif ayrımcılık olarak değerlendirebileceğimiz pek çok yasal düzenleme
yapılmıştır. Kadın ve gençleri çalıştırdığın zaman işverenin üzerindeki primler aşağı
çekilmesi bu düzenlemelerden birisidir.
-
İş kanununda kadının izinlerine getirilen düzenlemeler, işvereni kadın işçi
çalıştırmaktan vazgeçiren bir tutuma dönüşebiliyor. Özellikle izin sürelerine ilişkin
düzenlemeler neticesinde işverenler kadını iş yaşantısının dışına atmaya
başlayabiliyorlar.
-
Diğer sektörlerdeki duruma paralel olarak medyada da kadınlar tacize uğramakta, bu
taciz vakalarını önlemek üzere önleyici ve destekleyici mekanizmaların kurulması
oluşturulması için çaba göstermek gerekmektedir.
-
Medyada cinsiyet ayrımcılığı doğuran nedenlerden birisi de kadın dayanışmasının
olmamasıdır. Kadınlarla ilgili haberleri kadınların yapması da ayrı bir tezatlığı ifade
etmektedir.
-
Kadınların haber kaynaklarına ulaşmada ve haber toplamada erkeklerden daha büyük
zorluklarla karşılaştığı şeklindeki yanlış algı sebebiyle oluşan önyargılarla kadınların
medyada istihdamı zorlaşmaktadır. Özellikle habercilik alanında çoğu zaman kadınlar bu
önyargı engeliyle karşılaşabilmektedir.
Kadının Medya Çalışanı Olmasından Kaynaklanan Temel Hakları Ve Yaşanan Sorunlar
-
Günümüzde her geçen gün kadın muhabirlerinin sayısı artmakta ancak kadının medyada
yetkinliği aynı oranda artış göstermemektedir. Erkeklerin daha etkin olduğu bu alanda
sayıca gözlenen artışa rağmen temsiliyet hakkı konusunda kadınlar erkeklerin çok
gerisinde kalmıştır. Bunun bir uzantısı olarak herhangi etkin bir sivil oluşumda da yer
almamakta, ne yazık ki bir federasyonda temsil edilmemektedir.
-
Medyada cinsiyet ayrımcılığı kökeninde yaşanan sorunlardan birisi de
ücretlendirmedeki adaletsiz dağılımdır. Bu durum başörtülü medya mensubu için daha
da büyük bir adaletsizlik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu adaletsizliğin bir uzantısı olarak
başörtülü bir gazeteci sarı basın kartı alamamaktadır. Hatta başörtüsüyle mesleğini
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
8
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
yerine getirmeye çalışan medya mensubunun bazı kurum ve kuruluşlara serbest bir
şekilde girmesinin önü tıkanmaktadır.
-
Medyada çalışan kadınlar açısından en büyük sıkıntılardan birisi de evlilik ve boşanma
sebebiyle soyadı değişimi meselesidir.
-
İletişim fakültelerinde sunulan ortam ile gerçek medya diyebileceğimiz çalışma hayatı
arasında bir kopukluk bulunmaktadır.
-
İletişim mezunları sektörde çalışmaya başladıklarında bir adaptasyon problemi ile karşı
karşıya kalmaktadır. Bu kopukluğun giderilmesi için en iyi zaman eğitimin devam ettiği
zamandır. İki taraf arasında ilişkilerin sıklaştırılması amacıyla gazeteciler iletişim
derslerine davet edilmeli, akademisyenlerle bu konuda ciddi anlamda çalışılmalıdır.
-
Medyada çalışan açısından en büyük problemlerden birisi sigortasız ve sendikasız
çalıştırılmak istenmesidir. Basında iş garantisi yok denecek kadar azdır. Bu durum
kadınlar için daha da acımasızdır. Bir kadının gazetelerde ortalama çalışma süresi 7
yıldır. Hatta 4 yıla düştüğü de söylenmektedir. Aynı gazetede başlayıp emekliliğini
dolduran medya mensubu oranı ancak yüzde 5’tir. Böyle bir ortamda medya adına
ortaya konan ürün çok da dikkate alınmayan, değer verilmeyen bir üründür. Verilen
emeğin çırakların gösterdiği emekten daha ileri gitmediği görülmektedir. Genel
merkezlere bağlı yerel birimlerde durum daha da kötü durumdadır. Örneğin Ankara’daki
medya mensubu her alandaki her konuyla ilgilenmek durumundadır. Böyle bir tabloda
şöyle bir yorum getirilebilir: “kadına yönelik ayrımcılık aslında medya çalışanı ile
medya kuruluşu sahibi arasındaki ayrımcılığın bir uzantısıdır.”
Medya Alanındaki Haklara İlişkin Durumlar, Hukuki Düzenlemeler ve Kadın
-
Türkiye’deki üç iş kanunundan biri olan Basın İş Kanunu aslı itibariyle sadece gazeteciye
yönelik hakların kaleme alındığı ve bu amaçla oluşturulan bir kanundur. Kapsamı son
derece dardır. Ancak medyanın çok güçlenmesi ve medya çalışanlarının artmasıyla bu
kanun yetersiz hale gelmiştir. Önceleri bu kanundaki eksiklikler genel iş kanunundan
kaynaklı sendikal görüşmelerle giderilmeye çalışıldı. Artık basının sorunları sendikal
örgütlenmelerin çözemediği alan haline gelmiştir. Basına yönelik kurulan sivil toplum
kuruluşları, dernekler ve federasyonlar da etkin konumda değildir. Bu nedenle hem
kadın hem erkek medya mensubu haklarını son derece yetersiz ve günümüz şartlarını
karşılayamayan bir basın kanunu ile aramaya çalışmaktadır. Basın yöneticileri
tarafından da sendikal çalışmalar engellenmeye çalışılmaktadır.
-
İş kanununda çocuk doğuran bir kadına süt izni denilen bebeği emzirme dönemi izni
verilmektedir. Bu hak maalesef kadın gazeteciye tanınmamaktadır. Hakkını arayanlara
ise işten çıkarılma tehditleri yöneltilmektedir. Bu durumu ve yasadaki bu eksikliği
giderecek olan devletin yasama organıdır. Kadının işçi olmasından kaynaklanan
haklarını medyada da kullanması için devletin “sosyal devlet anlayışı gereği” bu alandaki
yasal düzenlemelere bir an önce gitmesi gerekmektedir. Böylesine bir düzenleme bütün
gazeteciler için önem taşımakta, gazetecilerin medya patronlarının esaretinden
kurtaracak, onları güçlendirecek niteliğe sahiptir. Ancak güçlenen bir gazeteci
medyadaki yanlış cinsiyet ayrımlarını önleyecek adımlar atacak, bu konudaki fikirlerini
daha özgür ifade edebilecektir.
-
Gazetecilere belli haklar tanınmasının simgesi olan basın kartları devlet eliyle
verilmektedir. Devletin bu konudaki müdahalesi medyada çok anlamlı görülmemektedir.
Basın kartlarının kimlere verileceği konusundaki kriterleri de yine devlet
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları
9
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
belirlemektedir. Basın kartı olmadan çalıştırılan medya çalışanının sayısı çok daha
fazladır. Medya çalışanlarının sayılarına ve bu çalışanlarının ne kadarının kadın
olduğuna ilişkin net bir bilgi bile yok. Dizi sektöründe bu durum çok daha belirsiz bir
sorunsal haline gelmiştir.
Medyada Kadın Yönetici İmgesi:
-
Ülkemizde pek çok alanda olduğu gibi medya sektöründe de erkek egemen bir tablo
vardır. Medya yönetimi ve kararlarının alımında da kendisini belirgin şekilde gösteren ve
diğer sektörlerden daha da yoğun bir şekilde de kendini hissettiren erkek egemenliği,
mesaj üretimi ve sunulmasında da belirleyici olmaktadır. Yönetici konumlarına göz
atıldığında medyadaki kadın yönetici sayısının ve karar vermedeki yoğunluğunun çok az
olduğu görülmektedir. Yani erkek kadın yönetici sayısı arasında oransal bir adaletsizlik
söz konusudur. Örneğin ülkemizde bu zamana kadar genel yayın yönetmeni olarak
çalışan tek bir kadın bulunmaktadır.
-
Medyada kadın görünürlüğü her geçen gün artsa da medyadaki cinsiyet eşitsizliğini
sağlamak için aslolan yönetici pozisyonundaki kadın sayısını artırmaktır. Medyadaki
cinsiyet bağlamlı sorunların çözümünde de kadın yönetici sayısı ve etkinliğinin işlevi
olacaktır. Kadının medyada yönetici olarak yer alması önemlidir çünkü medya mesajı
kadar medya mesajını kimin ürettiği de önemlidir.
-
Basında yönetici olarak kadının varlığı önemlidir. Zira bir haberin hangi sırada yer
alacağını, hangi sayfada ne şekilde ve hangi fotoğraflarla verileceğini belirleyecek olan
karar alma merciidir. Bu mercilerde kadının bulunması haberlerin verilişini,
programların şekillenişini kadın-erkek eşitliği bağlamında etkileyecektir. Bu nedenle
akıllı, bilgili ve tecrübeli bayanların karar alma mekanizmasında yer alması erkek
egemen ortamda istenmeyen bir durumdur.
-
Kadınları bu alandan yaklaştırmamaya/ uzak tutmaya yönelik bir tutum da
görülmektedir. böyle bir tutum içerisinde olan medyanın erkek yöneticileri yönetici
olma potansiyeline sahip kadınları ya köşe yazarlığı alanına sıkıştırmaya çalışmakta ya
da gazete eklerinde yöneticilik yapmaları yönünde bir yönlendirmeye girişmektedir. Bu
da eklerle uğraşan kadınların gazetenin ana bünyesine karışmaya talip olmasını önlemek
üzere geliştirilmiş bir yöntemdir.
-
Ülkemizde medya yönetim kadrosu kemikleşmiş erkek ağırlıklı bir yapıya sahiptir.
Yöneticiliğin zorlu yollarından geçerek zoru başarabilecek potansiyele sahip olan
kadınlar maalesef köşe yazarlığı gibi bir konuma razı olmaktadır.
-
Medyada en çok eleştirilen yapımları ortaya koyan, etik yönü en çok tartışılan manşetleri
atan, yayınlanmasına izin veren ve bunları “toplum istiyor” bahanesiyle tek seçenek
olarak sunan yöneticiler aslında çok iyi eğitim almış kişilerdir. Programların genel yayın
yönetmenleri, haber müdürleri çoğunlukla yurtdışında eğitim görmüş, master ve doktora
seviyesinde olan iletişimcilerdir. Bu tezatlığın sebebi medyanın ticari yapısından başka
bir şey değildir.
-
Özellikle hafta sonlarında yazan bazı erkek ve tabi kadın yazarlar evlilik gibi olgular
üzerinden cinsiyetçi kalıp yargıların üretilmesine hizmet etmektedir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 10
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
Kadın Haberciliği ve Medyada Uzman Kadın Yorumları:
Kadın pek çok sektörde erkek meslektaşlarından çok daha zor koşullarda bir yerlere
gelmektedir. Bu durum siyaset açısından da böyledir. Mecliste ilköğretim mezunu, lise mezunu
milletvekilleri olmasına rağmen kadın vekillerin hepsi üniversite mezunudur. Bu bile kadınların
bir yerlere gelmesinin çok zor bir süreç olduğunu, kadınların aynı pozisyon için daha fazla çaba
sarfetmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. Kadın valinin olmaması da kadınların
görünürlülüğüne ilişkin eksikliklerden birisidir.
Bu durumun bir örneği de medyada görülmektedir. Kadın haber dünyasında da hak ettiği yere
gelememektedir. Bunun belli başlı durumları ve nedenleri vardır. Şöyle ki:
-
Habercilik kendine özgü ve herkes için geçerli olan birtakım kuralları olan kurgusal bir
yapıdır. Medyanın yapısında kendini bulan bu kurgu dünyasının kuralları da yine
ataerkilliğin bir yansıması olarak erkek egemen bir yapının oluşturduğu kurallardır. Bu
erkek egemen yapıyı kırarak kendi gerçeklerini benimsetmeye çalışmak kadın için ayrı
bir zorluktur.
-
Haberciliğin ana kurallarından birisi de objektifliktir. Bu objektiflik de yine erkek
egemen yapının tanımladığı alanda anlam kazanmaktadır. Bu alanda erkek bilimin ve
erkekliğin temsilcisi, kadın ise doğanın ve duygunun temsilcisi olarak kabul görmektedir.
Böyle bir tanımlama ise objektiflik meselesinde kadını tamamen dışlamayı beraberinde
getirmektedir. Böyle bir objektif medya ortamında kadın medya çalışanı olarak yer
almak da pek çok probleme dalmayı göze almakla aynı anlama gelmektedir.
-
Haber alanında uzman görüşler açısından da kadına ilişkin farklı bir durum göze
çarpmaktadır: Türkiye’de üç akademisyenden birisinin kadın olmasına rağmen uzman
görüşlerinin alınması söz konusu olduğunda görüşü alınanların beşte birinin bile kadın
olmadığı görülmektedir. bu durumun tesbitinde söylenecek söz, medyada yaşanan
durumun sosyal değişimlerin bir izdüşümü olduğudur; bir değişim ve dönüşüm var
ancak bu dönüşüm gerçekliğin izdüşümü değil.
-
Toplumda pek çok sektörde olduğu gibi medya sektöründe de başörtülü çalışmak
çoğunlukla sorun teşkil etmektedir. Başörtülü kadın medya çalışanı son derece azdır.
Başörtülü medya yöneticisi olmadığı gibi muhabir olarak bile kadın medyada
çalışamamakta, çalışanlar ise çok çeşitli sorunlara muhatap olmaktadır. Ayrımcılığın bu
çeşidi de yine medya ve kadın bağlamında dikkatleri çeken ve aşılması gerekli olan bir
durumdur.
-
Toplumdaki durumun bir yansıması da olarak medyada yer alan kadınlar arasında en
büyük zorluğu boşanan ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlar
yaşamaktadır. Bununla birlikte kendisini medyada kullandırmaktan haz alan ve
medyanın da meta olarak kullandığı kadınlar da bulunmaktadır.
Kadın Gazeteci/Bayan Gazeteci Tanımı:
Atölye çalışmasında değinilen konulardan birisi de “kadın gazeteci” ve “bayan gazeteci”
terimlerinin ve bu terimlerin kullanılma biçimleri oldu.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 11
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
-
İnsan “kadın” ve “erkek” olarak ikiye ayrılmakta ancak kadınlar için kullanılan “kadın
gazeteci” tabirine karşılık hiçbir erkek medya mensubu “erkek gazeteci” olarak
tanımlanmıyor. Bu durum bile kadının medyadaki konumuna ilişkin ipucu verebiliyor.
-
Kadın gazeteciye alternatif olarak getirilen “bayan gazeteci” kavramı da soruna çözüm
getirmektense başka bir soruna yelken açmaktadır. Özellikle bazı görsel medya
kanallarında ve gazetelerde ayrımı belirleyici bayan polis, bayan öğretmen, bayan
milletvekili gibi kavramlara ek olarak “bayan gazeteci” kavramı da yer almış, böyle bir
kullanım daha büyük kavram karmaşalarını beraberinde getirmiştir. Bayan sözcüğünü
“hanım” kavramının karşılığında kullanmanın bir sakıncası yoktur ancak bayan sözcüğü
son dönemde müstehcen içerikli olarak kullanımı yaygınlaşan bir terim haline gelmiştir.
İnternet ortamında da bayana ilişkin aramalarda cinselliği öne çıkaran siteler sıralanır
hale gelmiştir. Bu haliyle bayan milletvekili/bayan gazeteci tabirlerinin kullanılması
kadın milletvekili ve kadın gazeteci terimlerinin kullanımından çok daha sorunludur.
Ticari Bir Sektör Olarak Medya ve Kadın:
-
Medya hayatta kalmak için ticari bir anlayışla işleyen bir yapıya sahiptir. Pek çok medya
kuruluşu mali sıkıntılarla boğuşmaktadır. Medya kuruluşları ayakta kalabilmesi için
maddi yönden güçlü olmak zorundadır. Başka bir ifade ile sunduğu mesajlarına yani
ürettiği mallarına talep olursa faaliyetlerinin devamını sağlayabilecektir. Yani medya
ürettiği mesajı yani malı satmak durumundadır, ticari bir kaygı söz konusudur. Bu
nedenle de toplumsal değişimi gerçekleştirmek aslında ticari amaçtan sonra
gelmektedir.
Medya kendisine yöneltilen
eleştirilere çoğu kez
“Toplum bunu istiyor”
bahanesiyle karşılık veriyor.
-
Mali anlamda sıkıntıya düşen medya
nitelikli eleman çalıştırmada da sıkıntı
yaşamaktadır.
-
Kitle iletişim sektörü ticari bir alan
olarak
algılandığında
iletişim
kanallarıyla sunulan mesaj da ticari bir
mal olarak algılanabilmektedir. Böyle
bir algı sonucunda da bir malın alıcısı
kadar satıcısı da ön planda oluyor.
-
Medyanın ticari bir piyasaya tabi olması niteliği, kadınların medyadaki eleştirilen
vaziyetine ilişkin geçerli gösterilen gerekçe olarak görülmektedir.
-
Medya mesajı ticari bir meta olarak öne çıkarıldığında eleştiriye açık olmayan, sistemden
gayet memnun olan pek çok kişi “toplum bunu istiyor” bahanesinin arkasına sığınıyor,
böylece kendisine yönelen eleştirilere meşru bir neden öne sürdüğünü düşünüyor.
-
Bu meşru söylemi daha da ileri götüren medya karar alma mekanizmasının baskın
yöneticileri “izleyici kadın görmek istiyor” şeklinde bir tutuma girmekte böyle bir söylem
geliştirebilmektedir. Böyle bir tutum da cinsel ve mağdur bir obje olarak görülen kadına
karşı bir durumdur
-
Holding sahiplerinin medya alanına el atmasıyla ticari alandaki işçi-patron anlayışı
medyaya da yansımıştır. Bu ticari anlayışın sonucunda en zor durumda kalan da kadın
medya çalışanları olmuştur. Diğer sektörlere benzemeyen medya sektöründe holding
patronlarının medyada oluşturdukları ticari hava kadınlar için çalışma hayatının daha
kısa sürmesine neden olmuştur.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 12
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
-
Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere günümüzde medya karlılık olgusu ile kamu yararına
hizmet olgusu arasında gelgitler yaşar hale gelmiştir
Sorumlu Yayıncılığın Teşviki ve Mesleki Eğitim Açısından Kadın :
-
Özellikle gazetecilik mesleği eğitimli olduğu kadar alaylı dediğimiz insanların da
bulunduğu bir alandır. Alaylı olarak mesleğe başlayan bir medya personeli mesleki
ilkeleri okulda öğrenmediğinden, meslek ilkelerini alandaki kurallara göre öğrenecek ve
uygulamaktadır. Böyle bir çalışma düzeniyle işe başlayan alaylı da ileriki dönemde
kendisine verilecek informal eğitimlere direnç göstermektedir.
-
İletişim fakültesi mezunu pek çok çalışanı olan medya sektörü ayrımcılığa ilişkin
sorunlara gerektiği şekilde çözüm bulamamaktadır. Bu durum öğrencilere verilen
eğitimin niteliğini de sorgulamayı beraberinde getirmektedir. İletişim mezunu medya
çalışanları cinsiyet ayrımcılığı başta olmak üzere pek çok insani doruna yeterli
hassasiyeti gösterememekte, medyanın şablonuna uygun bir mesleki yol izlemektedirler.
-
Medya alanında kadınla ilgili sorunları gidermek üzere sürdürülen çalışmalardan birisi
de iletişim fakültesi öğrencilerine kadına karşı şiddete yönelik verilen eğitim
programıdır. Akademisyen ve medya profesyonelleri tarafından verilen dersler ve
uygulamalardan oluşan geleceğin medya mensuplarına yönelik eğitim programı sonunda
şiddete karşı duyarlı medya personellerinin yetiştirilmesine çalışılmaktadır. Medyadaki
kadının konumuna ilişkin sorunların çözümünde bu eğitim bir örnek teşkil etmeli,
gerekli bilincin oluşturulması adına hem iletişim öğrencilerine hem de medya
mensuplarına bu tarz eğitimlerin sayısı artırılmalıdır.
Medyanın Dili ve Kadın:
-
Medyanın ortak kuşatıcı bir dili ve bir şablonu vardır. Bir olayın, bir durumun medyada
yer alması ve haber niteliği kazanması için bu şablona uyması elzemdir. Gazeteci eleştiri
alan haber tarzına devam ediyorsa haber bu haliyle basında yer aldığı içindir. Medyanın
bu şablonuna uymayan bir haber, bir olgu medya tarafından kesilir, biçilir ve şablona
uydurulur. Oysaki bu dili şekillendirecek, değişim geçirtecek olan kadındır. Kadınla
birlikte
medyanın
dili
istenen
değişimi
gösterecektir.
-
Kadın erkek ayrılığı dediğimiz olay, hem kadın hem
Cinsiyetçi yaklaşım,
erkek herhangi bir bireyin kendi cinsiyetini üstün
medyanın dilinde de
gösterici diğer cinsiyeti aşağılayıcı olarak görmesi
kendini göstermektedir.
durumunun kalıplaşmış hale gelmesidir. Dolayısıyla
kadın ile erkeğin toplumdaki kalıplaşmış rollerine
dayalı önyargıların, eşitsizliğe yol açan her türlü
uygulamanın ortadan kaldırılmasıyla sağlanacak bir
olgudur. Kadın erkek eşitliğine ilişkin pek çok
çalışma, araştırma ve uygulama ise bu ortamı oluşturmaya yöneliktir.
-
Medyada izleyiciye sunulan mesajlar kadın erkek ayrımcılığı ile doğrudan alakalı
örneklerle doludur. Bu mesajların dili ve mesajın üslubunda kullanılan ayrımcılığı
körükleyici ifadeler meşru bir kılıfla da kolaylıkla sunulabilmektedir. Medyanın
kullandığı dil pek çok yanlışı beraberinde getirebilmektedir. Aslında bu durum hastalıklı
bir bilinçaltının en güzel ifadesidir. Medyada yer alan “delikanlı bakan”, “ATO’nun gülü
(ki burada bir kadından bahsedilmekte)”, “Münevver Karabulut’un bir teğmenle sekiz
kez mesajlaşması” ve Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinin bir öğretmenin
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 13
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
boşanma davasını baş sayfasında yer vermesi, aynı öğretmenin cinsel tema olarak
gösterilmesi gibi örnekler bu hastalıklı durumu en güzel şekilde gözler önüne
ermektedir. Bu ifadelere muhatap olan medya takipçisi söylemleri içselleştirebiliyor.
Medya böyle ifadelerle çaktırmadan beyinlere sirayet ediyor. Tutumlarına doğrudan
etkide bulunuyor. Kadınların hak ve özgürlükleri hususundan medyanın işlevinden
yararlanmak isteniyorsa, öncelikli yapılacak şey medyadaki dilin değişimine çaba
göstermektir.
-
Medya aslında çoğunlukla toplumun aynasıdır. Bir evlilik programının aynı saatte yer
alan sağlık programından 10 kat daha fazla reyting alması medyanın tek suçlu ilan
edilmesini anlamsız kılmaktadır. Toplumdaki en büyük mutluluk kaynağı eş bulma ve
yuva kurma olarak algılandığı sürece de bu oran değişmeyecektir.
-
Dizilerin ve magazin programlarının eleştirilmesinin ardından getirilen “belgesel
program yapımı ve dizilerin yerine sunulması gerekir” şeklindeki teşvikler,
toplumumuzun yapısını göz ardı edilerek söylenmiş bir sözdür, bir kolaya kaçıştır.
Diziler şikayet edilip eleştiriliyorsa, bunları düzeltmenin yolu senaristleri eğitmekten
geçer. Bu eğitim çok ciddi bir sektör haline gelen sinema sektörü açısından da geçerlidir.
-
Son dönemlerde özellikle bütün ailenin ekran karşısında bulunduğu “prime time”
denilen zaman dilimlerinde “ailenin bütünlüğü ve aile hayatının korunması” prensibine
ters düşen pek çok dizi film gösterilmektedir. Ailenin korunması adına içeriklerine düzen
getirilmesi gereken bu dizi filmler “tek başına yaşayan kadın”, “çocuğunu bir başına
büyütebilen kadın”, “eşinden memnun olmadığı için evlilik dışı ilişkilerde bulunan
kadın”, “çocuğunun babasına, nikaha dahi ihtiyaç duymadan tek başına yaşayan güçlü
kadın” gibi imgeleri işlemekte ve bu hikâyeleştirme tarzıyla babasız çocuk büyüten kadın
figürü, nikahsız birliktelikler özendirilmektedir. Aynı hikâyeyi işleyen pek çok sayıda
dizi, eş zamanlı olarak yayınlanmaktadır. Dengeli bireyin yetişmesi adına bu filmlerde
işlenen hikayelerin ve mesajların gözden geçirilmesi elzem hale gelmiştir.
-
Kadınlar en az siyaset ve ekonomi en fazla da magazin ve sanat haberlerinde yer
almaktadır. Kadının mağdur durumda olduğunu gösteren haberler erkekleri mağdur
durumda gösteren haberlerin iki katıdır.
Dünya’da “Medya ve Kadın” ve Sorunlara İlişkin Uygulamalar;
Bu gün dünyada kadın erkek ayrımcılığı ve medyada kadın imgesinin yer alış biçimi ne ilişkin
her ülke kendi şartlarını öne çıkaran düzenlemeler yapmıştır. Ancak, bu düzenlemeler dünyada
oluşturulmuş Birleşmiş Milletler , UNESCO. Avrupa Birliği vb.. gibi oluşumların getirdiği genel
çerçevenin içinde yer almıştır. Bu alanda iki boyutun varlığı görülmektedir ;
-
(BM) Birleşmiş Milletler, (AB ) Avrupa Birliği ve diğer oluşumlarda yer alan ülkelerin
bağlayıcı sözleşmelerin getirdiği yükümlülüklerin yarattığı dış çerçeve
-
Ülkelerin, toplumsal, ekonomik ve sosyal boyutta kendilerinin yarattığı yerleştirdiği iç
mevzuat,
İşte dünyada gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de, medya, kamu ve özel televizyon
yayıncılığı bu ikili sistem üzerine inşa edilmiştir.
Günümüz teknolojisi, yayın içeriğinin denetimi, televizyonun en iyi şekilde nasıl kullanılacağına
ilişkin düzenlemelerin ve kuralların teknolojik boyutla aynı hızda gelişim göstermesini de
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 14
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
zorunlu hale getirmiştir, Bu nedenle de ülkeler düzenlemelerini sıkça gözden geçirmeye
başlamışlardır.
-
AB üye ülkelerde aileyi, kadını ve çocuğu birlikte görsel ve yazılı medyanın, internetin
zararlı etkilerinden korumak adına aldığı bir dizi tedbirlerin ortak noktasında ailenin
birlikte olduğu çocukların henüz ayakta bulunduğu saatlerde İngiltere’de OFCOM “Yayın
Yasası’nın Madde.7 1.2 (i) fıkrası “Aile İzleme Politikası” olarak düzenlenmiştir. Saat
21.00 ile 05.30 arasında yetişkinlere yönelik yapımlar gösterilebilir Saat 21.00’de
gösterimi uygun olmayan bir programın, saat 22.30’da yayımlanması uygun kabul edilir.
Söz konusu saat dilimleri arasında OFCOM’un belirlediği “temel kurallar” geçerlidir.“aile
izleme programı” adı altında yerleştirilen ilkeler, daha fazla özen gösterilmesine ilişkin
düzenlemeleri, işaret, sembol sistemlerini içermektedir. Ayrıca, bu “en çok izlenen
saatlerde” ingiltere’de olduğu gibi Fransa da da kategorilendirilmiş numaralandırılmış
yapımların sınıflandırılmasının dikkate alınması sağlanmıştır.
-
Yine AB üye ülkelerde toplumsal farkındalık yaratan şikayet sistemi, izleyicilerle
doğrudan iletişim kuran “İzleyici Temsilciliği” düzenlemeleri de yer almaktadır.
-
Öncelikle şiddet ve izleyiciye medya karşısında “farkındalık” kazandırılması ve bilinçli
izleyiciler (öncelikle ebeveynler) oluşturulması konusunda çalışmalar yapılması ve
izleyiciye medya okur-yazarlığının kazandırılması için eğitim programları
oluşturulmuştur.
-
Avrupa Birliği'nde kadın ve erkekler için fırsat eşitliğinin sağlanması Avrupa Birliği’nin
sosyal politikası kapsamında ele alınmaktadır. Kadın ve erkeklere eşit fırsatlar
tanınması; demokrasinin temel prensibi olarak görülmekte, Birliğin, gelecekte ekonomik
başarı ve sosyal bir bütünlük sağlayabilmesinin çok önemli bir unsuru olarak kabul
edilmektedir. AB kadın ve erkeklere eşit olanakların sağlanmasına ilişkin topluluk
politikası 1957 yılında Roma Antlaşmasının 119 maddesinde aynı işte çalışan kadın ve
erkek işçilere eşit ücret ödenmesi prensibinin yer alması ile başlamış ve sonraki
direktiflerle devam etmiştir.
-
Avrupa
Birliği’nde medyanın
temelini
oluşturan
“Sınırötesi
Televizyon
Sözleşmesi(Konvansiyonu)” teknolojik gelişmelere, ihtiyaçlara uygun olarak
“Direktiflerle” yeniden gözden geçirilmektedir. Bu kapsamda reklamlar, tele alışveriş
yayınların içeriğine ilişkin düzenlemeler,
yayıncıların sorumlulukları ayrıca
belirlenmiştir. Bu gün AB, Medyada “ ortak denetime” ilişkin yeni sistemler bulmaya
çaba harcamaktadır.
-
BM Genel Kurulu, 18, Aralık.1979 tarihli ve 34/180 sayılı kararıyla “Kadınlara Karşı Her
Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini” (CEDAW) kabul etmiştir. “Kadınlar için
Haklar Bildirgesi” olarak kabul edilen CEDAW cinsiyete dayalı herhangi bir ayrımcılık,
dışlama veya kısıtlamayı.. medeni durumuna bakılmaksızın” yasaklamayı amaçlamış,
toplumun siyasi, ekonomik ve sivil tüm alanlarını kapsamıştır. Türkiye 1986 yılında
CEDAW’a taraf olmuştur.
-
BPOA; 1995 Pekin Eylem Platformu’nun kadına yönelik uygulamaları Türkiye dahil tüm
BM üye ülkeler tarafından kabul edilmiştir. 1975 yılında Meksika’da başlayan “Uluslar
arası Kadın Konferansı” her 5 yılda bir yapılmaya ve kadınların haklarını giderek
geliştirmeye devam etmektedir.
-
Kadın hakları ve özgürlükleri alanında ülkeleri hızla etkileyen bu gelişmeler ve Medya
alanında alınan kararlar, Ülkemizin altına imza attığı yükümlülükler kapsamında,
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 15
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
uygulamaya alınmış, Ülkemizde sözkonusu alanı düzenleyen 3984 sayılı Yasa’nın
belirlediği ilke ve yaptırımlarla uyumlaştırılarak sistemimize dahil edilmiştir.
Ayrıca Ülkemizde özellikle 1980’lerden sonra kadına karşı şiddetle mücadele kapsamında
yürütülen kampanyalarla, kadına yönelik şiddet kamuoyu gündeminde yer almıştır. 2000 yılında
yasal alanda yapılan yeni düzenlemelerin yanında TBMM 11.10.2005 tarihinde “Töre ve Namus
Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi” amacıyla bir komisyon kurulmuş, söz konusu komisyon
raporunu takiben kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için alınması gereken önlemler
ve sorumlu olacak kuruluşların belirlendiği 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi
yayımlanmıştır. Bu Genelge ile kadına yönelik şiddetle mücadele bir devlet politikası haline
gelmiştir. Dolayısıyla “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Planı 2007-2010” ile
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2008-2013” hazırlanmış, söz konusu planlarda
hedef ve stratejilerde medyanın sorumlulukları da belirlenmiştir.
MEDYA VE KADIN ALANINDA SORUNLARA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Çalıştay’da kadın erkek ayrımcılığı konusu enine boyuna tartışılmış, pek çok çözüm önerisi
üzerinde de durulmuştur. Çalıştayda üzerinde durulan çözüm önerileri ve beklentileri şu şekilde
gruplandırmak mümkündür:
Kurumlardan Çözüme İlişkin Beklentiler
a.) RTÜK, AA ve TRT den Beklentiler
RTÜK’ün şikayet başvuruları için 24 saat canlı ve yüzyüze görüşmeler yaptığı, internetten ve
yüzyüze yapılan şikayetlerde cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ilgili bir alt başlığın da mevcut olduğu
ve bu alanda cezai müeyyidelerin uygulandığı bilinmektedir. RTÜK ile ilgili olarak medya ve
kadın başlığı altında sunulabilecek beklentiler şu şekilde sıralanabilir:
-
RTÜK ile ilgili olarak hazırlık aşamasındaki yeni kanun tasarısında; ailenin korunması,
toplumda ve tabiî ki medyada kadın erkek eşitsizliğinin ve bu eşitsizlikten kaynaklanan
cinsiyet ayrımcılığı ile kadınlara yönelik aile içi şiddetin medyada yeniden üretilmesinin
önlenmesi, özellikle çocukların ve ailenin korunmasına ilişkin müeyyidelere,
düzenlemelere belirgin bir şekilde açıkça yer verilmesi ve tasarının yasalaşmasından
sonra da etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır.
- Bu kapsamda , aile yapısının ve çocukların korunması sorumluluğu ile “aile danışma
kurulu” oluşturularak, değişen ihtiyaçlara göre yayın içeriği, yayın saati, türü gibi
uygulamalar da güncelleştirilmelidir.
-
RTÜK, TRT, Anadolu Ajansı gibi kurumların bünyelerinde kadın erkek eşitsizliğini ve bu
eşitsizliğin sonucu olan ayrımcılığı izleyecek etkin bir komisyonun kurulması da
problemlerin aşılmasında etkin bir çözüm olabilecektir.
-
Özellikle yurt haberleri birimlerinde ve yerel medya organlarında kadınların istihdam
edilmesi konusunda isteksizlik göze çarpmaktadır. Bu ortamlarda hem medya çalışanı
hem de yönetici statüsünde çalışan kadınların sayısı son derece azdır. Yurt haberleri
birimlerinde ve yerel medyada kadınların sayısını artırmak üzere bir pozitif ayrımcılığa
gidilmesi gerekmektedir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 16
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
-
RTÜK, öncelikle karar alma mekanizmalarında, kadınların istihdam oranını artırmak
amacıyla çeşitli teşvik politikalarına öncülük ederek ya da bu konuya katkı sağlayacak
çalışmalarda etkin bir şekilde yer alarak medya sektöründe kadın-erkek eşitsizliğinin
önlenmesine yardımcı olabilecek role sahip olmalıdır.
-
RTÜK ve BYEGM aracılığıyla, yerel ve ulusal yayın yapan kuruluşların her kademe
çalışanlarına yönelik kadın erkek eşitliği eğitimlerinin verilmesi,
-
Öncelikle RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi bünyesinde çalışmakta olan uzmanlara
kadın erkek eşitliği, şiddet ve aile alt başlıklarında dünyada ve ülkemizde yaşanan
gelişmelere paralel olarak verilmekte olan eğitimin devamlılığının sağlanması
gerekmektedir.
b.) MEB’ dan Beklentiler
-
İletişim Liselerine toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışıyla yayıncılık dersi konulması.
-
İletişim mezunu öğreticiler tarafından MEB bünyesindeki mevcut medya ve medya okuryazarlığı derslerinin verilmesinin sağlanması. Yazılacak bir medya okur-yazarlığı
kitabında eleştirel ve yurttaşlık kavramını ortaya çıkaran bir yaklaşımın tercih edilmesi
etkin iletişimin oluşmasına daha çok katkı sağlayacaktır. Medyadan alıntı metinleri
okuyan çocuklar, medyanın yapısına ilişkin uygulamalı bilgilendirilecek dolayısıyla da
toplumdaki ayrılıkçı havayı bertaraf edecek sorumluluk duygusunu kazanacaktır.
-
Ebeveynlere yönelik “medya okur yazarlığı” dersleri halk eğitim merkezleri, okul aile
birlikleri aracılığıyla verilmesi.
c.) TBMM’den ve Hükümetten Beklentiler
-
Kadın çalışanların haklarına gösterilen özenin medya sektöründe de eksiksiz
gösterilmesi beklenen bir durumdur.
-
“Ayrımcılık” ve “aile içi şiddet” kavramlarına basın kanununda yer verilmesi.
-
RTÜK’nca hazırlanan yeni taslakta Toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddet; aile ve kadına
yönelik eksikliklerin ve yetersizliklerin giderilmesi,
-
Basın İş Kanunu pek çok eksikliği içerisinde barındıran bir yasal düzenlemedir.
Eksikliklerin ve yetersizliklerin giderilmesi için Basın İş Kanunu’nun yeniden ele
alınması gerekmektedir. Sosyal Devlet Anlayışı gereği medya çalışanı olarak kadının
yaşadığı sorunların hukuki düzenlemelerle giderilmesi için Basın İş Kanunu üzerinde
çalışılmalıdır.
-
Medya yöneticilerinin medya mensubu kadın ve erkeklerin sendikalaşmasını
engellemeye yönelik tutum ve çabalarına müdahale edecek düzenlemeler de Basın İş
Kanunu ya da genel İş Kanunu bağlamında getirilmelidir.
-
Kadın ve ailenin korunmasına ilişkin getirilen yasal düzenlemeler ticari içerikli
yasalardan farklı ve daha fazla yükümlülük getirmelidir. Özellikle medya alanında
böylesi yasal düzenlemeler işvereni kadın çalıştırmaya yöneltecek pek çok teşviki
beraberinde getirirse sorunların çözümüne daha çok yaklaşılacaktır.
Medya Yöneticileri ve Karar Alma Mekanizmalarından Çözüme İlişkin Beklentiler
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 17
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
-
Her ne kadar yasal düzenlemelerin gerekliliği üzerinde durulsa da kadınların gerçek
hayatta medya sektöründe kanunlarla çözümlere kavuşacaklarını söylemek çok da
gerçekçi bir söylem değildir. Kadını koruyacak olan doğru yerde doğru zamanda doğru
bir şekilde geliştirilmiş yasal düzenlemelerdir ancak asıl önemli olan da bu yasal
düzenlemelere uyulup uyulmadığının takip edilmesidir.
-
Medya kuruluşları istihdam konusunda adaletli davranmalı, hatta toplumdaki kadın
erkek eşitsizliğini önlemek adına kadın çalışan sayısını fazla tutarak pozitif bir
ayrımcılığa gitmeli, istihdam ve çalışma hakları açısından kadına yönelik bir eşitsizliği
doğuracak tutuma girmemelidir.
-
Eşit işe eşit ücretlendirme yapılmalı, ücretlendirmede kadın ve erkek arasındaki
adaletsizlikten uzak durulmalıdır.
-
Medya kuruluşunda gerek yönetici gerek medya çalışanı olarak yer alanlar cinsiyetten
doğan ayrımcılığa karşı mücadelede gayret göstermeli, bu ayrımcılığı doğuracak olay ve
olgularla, bunları doğuran kişi ve kuruluşlarla mücadele etmeyi prensip edinmelidir.
Bunu sorumlu yayıncılık anlayışı gereği yapmalıdır. Ayrımcılık konusundaki her türlü
ihlali izleyerek kamuoyuna duyurulması ve ihlalin ortadan kaldırılması konularına
dikkatle eğilmeli, bu yaklaşım tarzını gaye edinmelidir.
-
Medyada kadının yönetim ve karar alma kademelerine yükselmelerine imkan tanınmalı,
yükselmesini engelleyecek tutumlara girmemeli, hatta eşitsizliği artıran düşünce ve
davranışları önlemek adına kadınların yönetici olmaları konusunda teşvik edilmelidir.
-
Kadınların iş yerlerinde yaşadıkları taciz olaylarını medya sektöründe de yaşamamaları
için önlemler alınmalıdır. Medyada bu hareket tarzı toplumdaki taciz olaylarını önlemek
açısından da önemlidir.
-
Medya karar alma mekanizmaları kadın odaklı meslek kuruluşlarının kurulması ve
sorunsuz işlemesine yardımcı olmalıdır.
-
Medya organları çalışanlarına toplumsal eşitliği benimsetecek, kadına yönelik şiddet ve
kötü muameleyi önlemeye yönelik kurum içi eğitim programı düzenlemeli, kurum
dışındaki eğitimlere katılımları da teşvik etmelidir.
-
Medya toplumda kadın erkek eşitsizliğini giderme ve önleme adına medyadaki olumlu
örnekleri kamuoyuyla paylaşmalıdır.
-
Kadına ilişkin ayrımcı tutumu değiştirmeye ve kadının medyada bir meta olarak
sunulmasının önüne geçmede okuyucu ve izleyici temsilcileri çok önemli bir rol
üstlenmektedir. Bunların yaygınlaştırılması da konu ile ilgili şikayetlerin ortadan
kalkmasına yardımcı olabilecektir. Böylece medya kendi iç denetimini sağlayacak bir yol
edinmektedir. Medya yönetim organları okuyucu ve izleyici temsilcilerinin
yaygınlaştırılması için çaba sarfetmelidir.
-
Medya kuruluşları sadece kendi bünyelerinde değil toplumun her kesiminde Medya
kuruluşları, kadın erkek eşitliğini sağlama konusuna da duyarlı olmalıdır. Bu duyarlılığı
edinmek için medyadan beklenen şey, kendi bünyesinde kurumun yapısına uygun bir
özdenetim ve kurum içi izleme mekanizması oluşturabilir. Bu mekanizmalar medyada
toplumsal eşitsizliği içeren mesajlar ve içerikte bu yöndeki sapmalara ilişkin öneriler
geliştirecek danışma birimleri de geliştirmelidir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 18
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
-
Konu mesleksel yeterlilik olduğunda cinsiyet kimliğinden önce birey kimliği öne
çıkarılmalıdır. Bir kadın vekilin söyleminden çok saçının biçimi, kıyafeti ön plana
çıkarılmamalı, bunlar medya malzemesi olarak haber mesajı olarak sunulmamalıdır. Bu
durum aslında sadece cinsel kimlikle değil pek çok kimlikle ilgilidir.
-
Medya, cinsiyet ayrımcılığına karşı geliştirecekleri duyarlılığın toplumun geniş
tabakasına yayılmasında etken rol oynayacağının bilincinde olmalı. Mesajları bu
duyarlılığı her zaman göz önünde bulundurarak hazırlamalı ve sunmalıdır. Sorumlu
yayıncılık gereği cinsiyet ayrımcılığına maruz kalanlara da ilgi göstermelidir.
-
Kadın erkek eşitliği perspektifinden bakabilecek, medyanın haber değeri vermediği
haberleri de yayınlayabilecek, hak temelli haberleri de ortaya çıkarabilecek yapılar
çoğaltılmalıdır.
-
Kadının birinci öncelliğinin cinsellik olduğu fikrine son verecek şekilde çalışmalı.
-
Kadının cinsel bir obje unsuru olarak algılanmasına yol açacak mesaj ve görsel-işitsel
malzemeleri kullanmaktan çekinmelidir.
-
Baskı, şiddet ve kötü muamele unsurlarının haberleştirilmesi hususunda özenli
davranmalı, toplumda infiale, yanlış tutumlara sebep olacak mesajlardan, fotoğraf,
görüntü ve yorumlardan uzak durmalıdır.
-
Özellikle kadına yönelik şiddet unsurlarını meşru hale getirecek ifadelerden uzak
durulmalıdır.
-
Şiddete, taciz ve zulme uğrayanların kimliğini teşhir etmemeli, kişiyi değil olayı kınayıcı
bir üslupla hareket etmelidir.
-
Kadına karşı şiddetin önlenmesi için kadınların ve kadın medya mensuplarının
güçlendirilmesi gerekmektedir. Kadınların medyada güçlenmesini sağlamak için
yaptırımların uygulanması izlenebilecek yollardan biridir. Bu noktadan sonra da
yapılacak olan şey, eleştirilen medya programlarının yerine koyulabilecek
olumsuzlukları ve kötülükleri giderecek unsurların neler olabileceğini belirlemektir.
-
Kısaca medya kadın erkek eşitliğine katkıda bulunacak mesajları üreterek ve kendi
bünyesindeki kadınların haklarını gözeterek ulusal ve uluslar arası düzenlemelerde ifade
edilen eşitlik ilkesini hayata geçirmede kendisine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.
Kadın Odaklı Kuruluşlar ve Akademik Alandan Çözüme İlişkin Beklentiler
-
Medya kuruluşlarının devlet eliyle denetimi genelde medya mensupları tarafından çok
hoş karşılanmayan, karşı çıkılan bir durumdur. Bu denetim sivil toplum kuruluşlarının
eliyle yapılırsa sorun ortadan kalkacaktır. Aktif bir sivil toplum desteği ve denetimiyle
devletin müdahalesine gerek kalmadan problemlerin önüne geçilebilecektir. Özellikle
kadına yönelik ayrımcılığı çözmek üzere kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği
içerisinde hareket edilebilir, ayrımcılık yönündeki sorunlar bu şekilde giderilebilir.
-
Kadın odaklı sivil toplum kuruluşları cinsiyet ayrımcılığını körükleyen mesajların önüne
geçmek için medyadaki olumsuz örnekleri teşhir etme yönetimini uygulayabilir. Yerinde
ve zamanında yapılan teşhirlerle birlikte aynı hataların yapılmaması hususunda caydırıcı
bir rol üstlenebilir. Böyle bir teşhirin ardından belirli periyodlarla ödüllendirme de
izlenebilecek yollardandır. Bu noktada önemli olan bu kuruluşların bütün medya
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 19
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
organlarına eşit mesafede durmasıdır. Objektif hareket edebilmek için böylesine bir
duruş çok önem arz etmektedir.
-
Kadına ilişkin çalışmalar yapan KSGM gibi örgütler pek çok istek ve temennilerle dolu
raporlar hazırlamakta ancak bunların yaptırım gücü sınırlı kalmaktadır. Yapılan
çalışmaların yaptırım güçlerinin artırılması bu çalışmaların etkin bir şekilde devamı için
önem arz etmektedir.
-
Kadın erkek eşitliğine duyarlı programlar, haberler, kampanyaların ilan edilmesi eşitliği
teşvik edici olarak kullanılabilecek yöntemlerdendir. Bir izleme komisyonu tarafından
takip edilen ve ulusal çapta periyodik hale gelecek olan bu duyurularla eşitlik açısından
örnekler sunma imkanı elde edilecek, ortak hareket edilerek çözümlere yaklaşılacak
adımlar atılabilecektir. Bu komisyonun hazırlayacağı raporlar da eşitsizliği şeffaf bir
şekilde gidermeye katkıda bulunacaktır. Kadına ilişkin çalışmalar yapan kuruluşlar bu
konuda çalışabilir, ,diğer kuruluşlarla işbirliği içerisinde bulunabilirler.
-
Medyada kadın sayısı ve yoğunluğu üzerine üniversitelerden, stk’lardan, kamudan
temsilcilerin de bulunacağı bir komisyon çalışmalar gerçekleştirmeli, kadın istihdamına
ilişkin verilere böylece bir netlik kazandırılmalıdır.
-
Kadın örgütleri okur temsilcileriyle iletişim ve işbirliği içerisinde bulunmalıdır.
Diğer Beklentiler ve Çözüm Önerileri
-
Kadına yönelik eşitsizliğin üstesinden gelecek olanlar yine kadınlardır. Medyanın
toplumdaki dengeleri oynatmaya yönelik işleyişinde eşitsizlik konusunun çözümü kadın
muhabir /medya yöneticilerinin devreye girmesiyle netlik kazanacaktır. Gerek
medyadan gerekse medya dışından kadınlar cinsiyet kökenli ayrımcılığın giderilmesine
ilişkin olarak işbirliği içerisinde olmalı, her türlü gelişmeye destek vermelidir.
-
Bilgi teknolojilerine ulaşmada kadınlar erkeklerden çok daha geride kalmıştır. Özellikle
internet kullanımı kadınlarda erkeklere oranla çok daha azdır. Kadınlarda ayrıca
teknolojiye karşı bir fobi de görülmektedir. Bu durumun ortadan kaldırılması için
kadınların bilgisayar kullanımının yaygınlaştırılması ve internet erişiminin
kolaylaştırılması için çalışılmalıdır.
-
Bir izleyici olarak medyayla ilişkilerimizi düzenleyen ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan
haklarımız bulunmaktadır. Suç duyurusunda bile bulunabilmekteyiz ancak bu hakları
kullanma yollarına ilişkin bilgi eksikliği vardır. Bu bilgilerin edinilmesi hususunda da
çalışmalar yapılmalıdır.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 20
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
Kadının ayrımcılığını önlemeye yönelik iyi
örnekler arttıkça bu örneklerin etkileşimiyle
ayrımcılığa ilişkin şikayetler de azalacaktır.
Uluslar arası gelişmeler, sivil toplum
kuruluşlarının etkisi ve meclisteki kararların
nihayetinde medyadaki karar vericilerin de
tutumları ve davranışları değişecektir.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 21
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
EYLEM PLANI: HEDEF VE STRATEJİLER
Toplumsal Zihniyet Dönüşümüne İlişkin Politikalar
Hedef l: Medyada kadın erkek cinsiyet eşitliğine duyarlılığın geliştirilmesi için
medya çalışanlarının, ilgili eğitim kurumlarında eğitim alan öğrencilerin
farkındalıklarının artırılması.
SORUMLU
KİŞİ/
KURULUŞ
İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUMLAR
RTÜK
AA
TRT
BYEGM
KSGM,
ÜNİVERSİTELER,
STK’LAR
MEB
ÜNİVERSİTELER,
STK’LAR
l.3 İletişim mezunlarından sözleşmeli
personellerin lise ve dengi okullarda
istihdam edilmesi ve “medya okur
yazarlığı” dersinin bu eğitimi almış kişiler
tarafından verilmesi.
MEB
RTÜK
l.4 Medya okur yazarlığı dersinde somut
örneklerle
alıntı
metinleri
okuyan
çocukların medyanın yapısına ilişkin
uygulamalı bilgilendirilmesi, toplumdaki
ayrılıkçı
havayı
bertaraf
edecek
sorumluluk duygusunu kazandırılması.
MEB
RTÜK
MEB,
YEREL
YÖNETİMLER
STK’LAR,
KSGM
MEB,
RTÜK
ÜNİVERSİTELER,
KSGM,
STK’LAR
ÖNERİLER & BEKLENTİLER
l.1 Kadın erkek eşitliğinin medya
ürünlerine yansıması için; medyanın ve
izleyici denetleyici kuruluşların tüm
kademe yöneticilerine ve çalışanlarına
hizmet içi eğitimlerin verilmesi, gelişen
şartlar ve gelişmeler göz önüne alınarak
söz konusu eğitimlerin
devamlılığının
sağlanması
l.2 İletişim liseleri müfredatına, insan
hakları bağlamında cinsiyet ayrımcılığına
yönelik bir farkındalık sağlayacak ve
ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik, alt
başlığın eklenmesi.
l.5 Yetişkinlere ve ebeveynlere yönelik
“eleştirel
medya
okur
yazarlığı”nı
kapsayan bilgilendirmenin halk eğitim
merkezleri, okul aile birlikleri, yerel
yönetimler
bünyesindeki
lokal
ve
merkezler aracılığıyla verilmesi.
l.6 Medyadaki kadın erkek eşitsizliği ve
ayrımcılığa ilişkin kitap ve eğitimsel
materyal,
doküman
eksikliğinin
giderilmesi.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 22
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
l.7 Kadın erkek eşitliği konularına, İletişim
Fakülteleri
lisans
programında
yer
verilmesi
l.8 RTÜK’E yapılan şikayet başvurularına
“cinsiyetçilik” kategorisinin
açık bir
biçimde eklenmesi.
l.9 “MEDYA VE KADIN” raporlarının 3 aylık
periyotlarla yayınlanarak, kadın erkek
eşitliliğine duyarlı yayın kuruluşlarının
ödüllendirilmesi, “kadın erkek ayrımcılığı”
yapan
kuruluşların
yönetici
ve
çalışanlarının adları ile birlikte teşhir
edilmesi.
l.10 Kadın erkek eşitliği dahil edilerek okur
ve izleyici temsilciliğinin tüm medya
kuruluşları için kurumsal yapısının
düzenlenmesi, memnuniyet anketleri içine
kadın erkek eşitliği bakışının dahil
edilmesi.
l.11 İzleyici, dinleyici ve okurların
medyayla ilişkilerini düzenleyen ve Türk
Ceza Kanunu’nda yer alan hakların
duyurulması, bu hakların kullanılması
hususunda
bilgilendirilme
ve
bilinçlendirme çalışmalarının yapılması
l.12 Kadınların bilgisayar kullanımının
yaygınlaştırılması ve internet erişiminin
kolaylaştırılması için çalışılması .
YÖK
ÜNİVERSİTELERİN KAADIN
ARAŞTIRMA MERKEZLERİ,
KSGM
RTÜK
KSGM
RTÜK,
BYEGM
KSGM
MEDYA
KURULUŞLARI,
RTÜK,
BYEGM,
GAZETECİLER
CEMİYETİ
KSGM,
ÜNİVERSİTELER,
STK’LAR
RTÜK,
TRT,
BYEGM,
MESLEK ODALARI
KSGM,
STK’LAR
MEB,
YEREL
YÖNETİMLER,
KSGM,
STK’LAR VE MESLEK
ODALARI,
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 23
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
YASAL DÜZENLEMELER
Hedef ll: Yukarıdaki hedeflere ulaşmak için ihtiyaç duyulan yasal düzenlemelerin
önem ve öncelikle yapılması.
ÖNERİLER & BEKLENTİLER
ll.1 Medyada kadın erkek eşitliğine, ailenin
korunmasına
ilişkin
yayın
ilkeleri
düzenleyen
mevcut
mevzuattaki
eksikliklerin giderilmesi.
ll.2 “Ayrımcılık” ve “aile içi şiddetin” basın
kanununda
tanınması
için
gerekli
düzenlemelerin yapılması.
ll.3 Diğer sektörlerde kadın çalışanların
haklarına
gösterilen
özenin
medya
sektöründe de gösterilmesi için Basın İş
Kanununda düzenlenmeyen hallerde İş
Kanununa
atıfta
bulunacak
yasal
düzenlemenin yapılması.
ll.4 Medya yöneticilerinin medya mensubu
kadın ve erkeklerin sendikalaşmasını
engellemeye yönelik tutum ve çabalarına
müdahale edecek düzenlemelerin, yeni
düzenlenecek Basın İş Kanununda yer
alması ya da medyanın Genel İş
Kanunundaki bu hükümlere uymasının
sağlanması.
ll.5 Kadın ve ailenin korunmasına ilişkin
getirilen yasal düzenlemelerin ticari içerikli
yasalardan farklı olması ve daha fazla
yükümlülük getirmesi.
ll.6 Medya alanındaki yasal düzenlemelerin
işvereni,
pozitif
ayrımcılıkla
kadın
çalıştırmaya yöneltecek pek çok teşviki
beraberinde getirmesi.
SORUMLU
KİŞİ/
KURULUŞ
İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUMLAR
RTÜK,
DEVLET
BAKANLIĞI,
TBMM
KSGM,
STK’LAR
BYEGM,
DEVLET
BAKANLIĞI,
TBMM
ÇALIŞMA
BAKANLIĞI,
TBMM
KSGM
STK’LAR,
MESLEK ODALARI
ÇALIŞMA
BAKANLIĞI,
TBMM
STK’LAR,
MESLEK ODALARI
TBMM
KSGM,
AİLE ARAŞTIRMA GM
ÇALIŞMA
BAKANLIĞI,
TBMM
ll.7 Kamu yayıncılığı yapan ya da özel ve
kamusal alanda yayın denetimi yapan
RTÜK
kurumlarda “kadın erkek eşitsizliğini
TRT
AA
izleme komisyonu” ile “aile danışma
BYEGM,
kurullarının” kurulmasına izin veren DEVLET BAKANLIĞI
düzenlemenin yapılması .
STK’LAR,
STK’LAR,
KSGM,
AİLE ARAŞTIRMA GM
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 24
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
ll.8 Hedef l.1 maddesi kapsamında RTÜK,
İzleme
ve
Değerlendirme
Dairesi
bünyesinde personele “kadın erkek
eşitliği” eğitimlerinin verilmesi için
yönetmeliklerde de ilgili düzenlemenin
yapılması.
KSGM,
STK’LAR
RTÜK
Medyada Kadın İstihdamını Artırmaya Yönelik Politikalar
Hedef lll: Medyada, gerek kadın erkek eşitliği ve gerekse ailenin korunmasına
yönelik yayın anlayışının yaygınlaşabilmesi için kadın istihdamını artırmak.
ÖNERİLER & BEKLENTİLER
lll.1 Medyada çalışan kadın sayısı,
yoğunluğu ve konumlarının üzerine
ayrıntılı bir tespite yönelik araştırmaların
yapılması.
lll.2 Medyada kadının yönetim ve karar
alma kademelerine yükselmelerine imkan
tanınması, yükselmesini engelleyecek
sorunların
ortadan
kaldırılarak
toplumdaki eşitsizliği artıran düşünce ve
davranışları önlemek temelinde kadınların
yönetici olmaları konusunda teşvikte
bulunulması.
lll.3 Yurt haberleri ve yerel medyada kadın
istihdamını teşvik konusunda çalışmaların
yapılması.
SORUMLU
KİŞİ/
KURULUŞ
İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUMLAR
TÜİK
MEDYA KURULUŞLARI
RTÜK,
TRT,
AA,
BYEGM,
MESLEK ODALARI
KSGM
AA,
BYEGM,
MESLEK ODALARI
KSGM
Medya Bünyesinde Uygulanması Beklenen Politikalar
Hedef lV : Medya sektöründe kadın erkek eşitliğinde içten dışa değişiminin
sağlanarak, yeni oluşacak anlayışın kalıcı olmasının sağlanması.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 25
Medya ve Kadın Atölye Çalışma Raporu
SORUMLU
KİŞİ/
KURULUŞ
İŞBİRLİĞİ YAPILACAK
KURUMLAR
MEDYA YÖNETİM
ORGANLARI,
MESLEK ODALARI
KSGM,
STK’LAR,
RTÜK
lV.2 Kurumun yapısına uygun bir
özdenetim
ve
kurum
içi
izleme
mekanizması
oluşturularak
program
içeriğinde
toplumsal
kadın
erkek
eşitsizliğine ilişkin öneriler, geliştirecek
danışma birimlerinin de yerleştirilmesinin
sağlanması,
MEDYA
MENSUPLARI VE
YÖNETİM
ORGANLARI ,
MESLEK ODALARI
KSGM,
STK’LAR,
RTÜK
lV.3 Toplumsal bilgilendirme kapsamında
Medya kuruluşları
tarafından, hem
yayınların içeriği hem de kadın çalışanlara
ilişkin
yıllık
“kadın
raporları”nın
yayınlanması.
MEDYA YÖNETİM
BİRİMLERİ,
MESLEK ODALARI
KSGM,
STK’LAR,
RTÜK
lV.4
Meslek
örgütleri
bünyesinde
“cinsiyetçi”
yayınlardan
dolayı
başvurulacak
mekanizmaların
oluşturulması,
ilgili
haberi
yazan
yayınlayan veya ilgili yayını hazırlayan,
yapan
hakkında
müeyyidelerin
uygulanması.
MESLEK
ODALARI,
BYEGM
KSGM,
STK’LAR
ÖNERİLER & BEKLENTİLER
lV.1 Cinsiyetçi yayınların önüne geçmek
için okuyucu ve izleyici temsilciliklerinin
tüm medyaya yaygınlaştırılmasına özen
gösterilmesi.
AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 26
Download