Selen Aktaş Hayatımızda Sosyal Medya Hayatımıza son yıllarda yaygınlaşan internet kullanımıyla birlikte “sosyal medya” katıldı, günden güne de kullanımı hızla artıyor. Sadece bilgisayarla değil, telefonlarımızla her an her yerde sosyal medyaya bağlanabiliyoruz. Gelişimden uzak kalmak mümkün değil, aynı zamanda doğru da değil. Peki sosyal medyada ne yapıyoruz ? Ne için kullanıyoruz ? Bağımlı hale gelmezsek arkadaş bağlarını sürdürmek ve haberleşmek açısından bize büyük bir avantaj sağlıyor. Yıllarca haber alamadığımız arkadaşlarımızdan her an haber alabiliyoruz. Sosyalleşme sadece insanlarla bir arada olmak, görüşmek anlamı taşımıyor artık. Sosyal medya da yeni neslin en büyük sosyalleşme aracı.İnsanlar, başka insanların hayatlarını, neler yaptıklarını merak eder.Bana kalırsa sosyal medya kullanımımızın en büyük amacı başkalarının ne yaptığını görmek aynı zamanda kendi varlığımızı yansıtabilmek ve hayatımızın ayrıntılarını verebilmek. Sosyal medya dikizleme ve dedikodu kültürünü artırdı. Peki sosyal medyada aslında olduğumuz kişi miyiz ? Sosyal medyada herkes olduğu değil, olmak istediği kişi gibi gösteriyor kendisini. Çünkü orada istediğiniz kalıplara girebiliyorsunuz, idealleştirdiğiniz kimliğinizi yansıtabiliyorsunuz. Sosyal medyayla birlikte bir mesajın, bir tweetin, yüklediğimiz bir fotoğrafın altına sığınıp bir ilüzyon yaratabiliriz. Sosyal medyada popülarite artıkça, arkadaş ve takip eden sayısı artıyor. Ne yazık ki sosyal medyadaki takipçi sayısı ile popülerliği doğru orantılı görenler var. Kendilerine yarattıkları kimlikte güvensizliklerini takipçi sayıları ile kapatıyorlar. Sosyal medyadaki popülarite ilişkilerde de önemli bir kriter haline geldi. Daha çok görülme, daha çok duyulma, daha çok bahsedilme isteği tüm sosyal medyayı sardı. “Ne kadar çok takipçim varsa o kadar havalıyım.” düşüncesi ortaya çıktı. Sosyal medya egonun en büyük besleyicisi oldu. Sosyal medyanın yarattığı en büyük sıkıntı bu bence. Çünkü kendimize istediğimiz kimliği yaratmaya çalışırken kimliksizleşmeye başlıyoruz. Bunun sebebi de sosyal medyada kendimizi diğer insanlarla karşılaştırmamız. Karşılaştırdıkça da onların fikirlerini önceliğimiz haline getiriyoruz, onların beğenisini kazanmak için uğraşıyoruz. Kendimize sormamız gereken soru şu; “Asıl kişiliğimizi mi yansıtıyoruz yoksa başkalarının beğenileri etrafında ideal bir kişilik mi yaratıyoruz? “ Sosyal medya kullanımının en büyük sıkıntıların biri de ilişkilerde ve iletişimde yarattığı sıkıntılar. Ne yazık ki sosyal medya gerçek iletişimi sabote ediyor. Araştırmalara göre iletişimin sadece yüzde yedisi yazılı ve sadece kelimelerle geri kalan kısmı beden diline dayanıyor. Bir arkadaşımız bize “İyiyim.” dediğinde sadece onun sesini duyup , gözlerinin içine baktığında iyi olduğuna emin olabiliriz. Sosyal medyada tercih ettiğimiz söylemlerin, yansıttığımız duyguların her zaman gerçeği yansıtmaması büyük iletişim problemleri yarattığını günlük yaşamımızda da hepimiz fark etmişizdir. İlişkilerin sosyal medya üzerine kurulması ihanetin de boyutunu genişletti. Artık ihanet bir ekran kadar dar aynı zamanda bir dünya kadar geniş. Kendi hayatımdan değerlendirdiğim zaman ilişkimde şu zamana kadar sosyal medyadan kaynaklanan birçok sorun yaşadım. Erkek arkadaşımın sosyal medyada yaptığı her güncelleme ya da koyduğu her resim bende şüphe uyandırmaya başlamıştı. Aynı durum onun için de geçerliydi. Ne yazık ki sosyal medya ilişkileri sığlaştırdı. Başlamayı da bitirmeyi de çocuk oyuncağı haline getirdi. Karşımızdaki kişinin yüzüne karşı söyleyemeyeceğimiz her şeyi sosyal medyada rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Aynı zamanda tedbiri elden bırakıyoruz, kendimiz hakkında gerekli gereksiz her türlü detayı veriyoruz. bu da sadece ikili ilişkilerimizde değil, arkadaşlık ilişkilerimizde de soruna neden olabiliyor. Haberlerde hepimiz sosyal medyada tanıştığı biri tarafından dolandırılan, tecavüze uğrayan ya da öldürülen kişilerin haberlerini okumuşuzdur. Sosyal medyadaki tedbirsizlik yeni yeni suçların türemesine de neden oldu. Bu internet suçlarından korunmanın tek yolu sosyal medyanın sandığımız kadar güvenilir bir ortam olmadığını, sosyal medyada insanların her zaman gerçek kimliğini yansıtmadığını ve kötü niyetli birçok insanın da sosyal medyada etkin olduğunun farkındalığına erişmek, sosyal medyada altına sığındığımız kimliklerin gerçek kimliklerimizi unutturmasına izin vermemek.