I- ÖĞRENME VE BELLEK NEDİR? ( Yrd.Doç.Dr. İlker KELLE) • Beynin en önemli işlevlerinden birisi, insanın çevresinde olanları öğrenmesi ve edindiği bilgileri, daha sonra kullanmak üzere depolamasıdır. • Çevreden gelen uyarıların değerlendirilmesi ve uygun davranışların geliştirilmesi, öğrenme yoluyla olmaktadır. • Öğrenilen bilginin saklanmasını ise bellek sağlar. Öğrenme; görme, işitme, tat, koku ve dokunma duyuları ile algılanan uyarıların beyinde ilişkilendirme, tekrarlama gibi birden çok beyin işlevi sonucu gerçekleşir. Öğrenmenin doğrudan bir ölçümü yapılamaz, ancak ortaya çıkan davranış değişiklikleriyle değerlendirilebilmektedir. II-BELLEK TİPLERİ NELERDİR? A- Edinilen Bilginin Saklanması ve Geri Çağrılmasına Göre: 1- Tanımlanabilir (deklaratif) bellek: Çevremizde olanlar, insanlar ve yerler ile ilgili olan bilgileri, sözcüklerle ifade edilen bu bellek biçiminde saklarız. Bu belleğin oluşması, bilinçli bir düşünme sürecini gerektirir. Bu süreç içinde değerlendirme, karşılaştırma ve bir araya getirme gibi bilişsel işlemleri kullanır. Deklaratif bellekten bilgilerin çağrılma işlemi, yaratıcı bir süreç olup, yeniden sıralama yeniden yapılandırma ve orjinal olanı yoğunlaştırma işlemlerini içerir. ÖRN. SOSYAL BİLGİLERLE İLGİLİ SINAVLAR 2- Refleksif Bellek: Algı ve motor yeteneği gerektiren bazı işleri, nasıl yapılacağı konusunda sözcüklerle ifade edemediğimiz, tanımlama biçimine getirilmemiş olan bu refleks biçimini kullanırız. Bu bellek bir işlemin farkedilmeden çok sayıda tekrarı sonucu, zaman içinde birikerek oluşur. Bilinçli düşünme yada karşılaştırma, değerlendirme gibi kognitif işlemler gerektirmeden refleksif bellek oluşur ve genelde kelimelerle ifade edilmez. Bazı algı ve motor yeteneklerin kazanılması, gramer gibi bazı kuralların öğrenilmesi refleksif bellek ile olmaktadır. ÖRN. YABANCI DİL PRATİK SINAVLARI Ör: Araba kullanmak başlangıçta tanımlanabilir (deklaratif) bellek ile gerçekleşirken, bir zaman sonra refleksif belleğe geçer ve artık araba kullanma kuralları her kullanışta, sözcüklerle ifade edilmez, kısaca otomatikleşir. B- Süreye Göre Bellek: 1- Kısa Süreli Bellek: Uzun süreli belleğe dönüştürülmedikçe, saniyeler veya en çok dakikalar sürer. • Bu bellek şeklinde görsel uyarıları izleyen ard hayaller vardır. Kişi bir cisme bir süre baktıktan sonra, o cisim görme alanından çıkarılsa bile bir süre daha bu cismin hayali gözünün önünden silinmez ve kişi bazı ek ayrıntıların farkına varır, sanki görmeye devam eder. Bu belleğin süresi çok kısadır, çoğunlukla 1 saniyeden azdır. Süreyi uzatmak için, görsel uyarının parlaklığını artırmak yada bakma süresini çoğaltmak gerekir. • Kısa süreli bellek birkaç saniye veya birkaç dakika süre boyunca, bir telefon numarasındaki 710 rakamı hatırda tutmak için, kişinin bu rakamları veya olayları sürekli düşünerek hatırlayabilmesini sağlayan bellektir. ÖRN. TV’DE HABERLERİ İZLİYORSUNUZ 2- Orta Uzun Süreli Bellek: • Bu bellek dakikalarca hatta haftalarca sürebilir. Bu bellekte saklanan anılar, bellekteki izleri daha sürekli hale getirilmezse zamanla kaybolurlar, sürekli hale getirilirlerse uzun süreli belleğe aktarılır. ÖRN. SEVDİĞİNİZ BİR TV DİZİSİNİ İZLİYORSUNUZ 3- Uzun Süreli Bellek: Bu bellek sinyal iletiminde artma veya baskılanmaya yol açan bağlantı noktalarındaki (sinapslardaki) kimyasal değişiklikler yerine, yapısal değişikliklerin sonucudur. ÖRN. ÇARPIM TABLOSUNU EZBERE BİLMENİZ 1 III-BELLEĞİN PEKİŞTİRİLMESİ Kısa süreli belleğin haftalar veya yıllar sonra hatırlanabilecek uzun süreli belleğe dönüştürülmesi için pekiştirilmesi gerekir. Yani bellek sinapslarda uzun süreli tipte bir bellek için gerekli kimyasal, fiziksel ve anatomik değişikliklerin gerçekleşmesini bir şekilde başlatmalıdır. Bu süreç minimum bir pekiştirme için 5-10 dakika, güçlü bir pekiştirme için ise 1 saat veya daha uzun bir süreyi gerektirir. ÖRN. İSTİKLAL MARŞIMIZIN TEKRARLANMASI Bilgilerin Uzun Süreli Belleğe Aktarılmasında Provanın Rolü • Beynin yeni edinilen bilgileri ve özellikle de dikkat çeken yeni bilgileri prova etmeye doğal bir eğilimi vardır. Bu nedenle duysal deneyimlerin önemli özellikleri, belli bir süre içinde bellek depolarına giderek daha kalıcı bir biçimde yerleşirler. • Bu durum derinlemesine öğrendiği küçük bir bilgiyi, neden yüzeysel olarak öğrendiği büyük miktarda bilgiden çok daha iyi hatırlayabildiğini açıklar. • Bu aynı zamanda zinde ve uyanık bir kimsenin belleğini, zihinsel yorgunluk içindeki bir kimseden niçin daha iyi pekiştirebildiğini de açıklar. HAFIZADA KALMA ORANLARI METOD % METOD % Okuma 10 Film İzleme 50 Dinleme 20 Sergiyi Gezme 50 Resme Bakma 30 Gösteri İzleme 50 Tartışmaya Katılım 70 Konuşma Yapma 70 Dramatik Sunum Yapma 90 Gerçek Bir Deneyi Canlandırma 90 İnteraktif Multimedya 90 Bir Projeyi Gerçekleştirme 90 ÖĞRENME İLE İLGİLİ BAZI ÖNERİLER BEYİN VE BESLENME: Nöronlar zihinsel performansın en önemli yapı taşlarıdır. Beynimizin en önemli ihtiyaçları oksijen, glikoz ve sudur. Proteinlerin içindeki maddeler, özellikle tirozin ve triptofan, beyin için kritiktir. Birincisi düşünmeyi artırır, ikincisi sakinlik verir. Beynimiz tirozini, dopamin ve norepinefrin yapmak için kullanır. Dengeli beslenmek ve sabah kahvaltı etmek özendirilmelidir. Glikoz beyin hücrelerinin yakıt kaynağıdır. Kahvaltı gece azalan glikozu yenilemek, yeniden yüklemek için bir fırsattır. BEYİN VE SU: Öğrenme esnasında yeteri kadar su almak, öğrenmek için çok önemlidir. Susuz kalan bir nöronun, öğrenme performansı çok düşmektedir. 2 BEYİN VE VİTAMİNLER: Hafıza, atiklik, dikkat, görsel-uzmansal beceriler, planlama ve organize etme becerileri doğrudan vitaminler (A, C, E ve B’lerin çoğu) ve ayrıca magnezyum, sodyum, potasyum, lesitin, demir, çinko, selenyum ile ilgilidir. BEYİN VE UYKU: Beynin en iyi performansı elde edebilmesi için fizyolojik dinlenme kritiktir. Uyku esnasında öğrenilenler sindirilir, düzenlenir, “temizlik” yapılır. “Nörokimyasal çöplük temizlenir. Bazı gereksiz görülen bilgiler, anılar vb. silindiği zaman nöral ağ daha verimli hale gelmekte ve beyin daha verimli olmaktadır – Masaüstümüzü temizlediğimiz, düzenlediğimiz zaman daha verimli çalışabildiğimiz gibi. MOLALAR: Gün içerisinde en iyi düzeyde beyin performansı elde etmek için, beyni dinlendirici zamanlar sağlamalıdır. (Latinlerin 12-14 arasındaki siestalarının biyolojik bir temeli vardır.) Üretkenlik, öğrenen kişide gün içerisinde zihinsel molalar verildiğinde artar. Her doksan dakikada bir, beş-on dakikada mola gereklidir . ZAMANLAMA: İnsanlar sabahları yeni bilgileri öğrenme (isimler, sayılar, formüller vb.) konusunda; öğleden sonra ise öğrenilenleri birleştirme, sanatsal, uzamsal işler, tartışma vb. konularda daha verimlidir. “Sabah saat 9-12 arası mekanik öğrenme, heceleme, problem çözme, rapor yazma, matematik, bilim öğrenme için daha iyi Öğlen 12-14 arası fiziksel hareket gerektiren işler, kağıt işi için iyi ve 14 – 17 arası edebiyat, müzik, sanat öğrenmek için, daha iyidir” BASKI: Yaşadığımız baskının azlığı veya çokluğu öğrenmeyi etkiler. Yoğun baskı altındayken, ezberleme yapılabilir ancak yaratıcı düşünce kaybolabilir. Sınav kazanma baskısının azı karar, çoğu zarardır. BEYİN VE ÇEVRE: Beynimizin absorpladığı bilgilerin yüzde seksen – doksanı görseldir. Renk, ışık, dalga boyu, derinliği vb. öğrenenlerin dikkatini çekmede temel oluşturur. BEYİN VE RENKLER: Renklerin beyin ve vücudu farklı biçimlerde etkilediğini ileri sürülmektedir. Ör. Mavi ve yeşil sakinlik veren renklerdir. BEYİN VE IŞIK: Floresan ışığın kanda kortisol seviyesini artırarak (stres göstergesi) sinir sistemimizi etkilendiği gösterilmiştir. Yumuşak, doğal ışık öğrenme ortamı için en iyisidir. Televizyon ve bilgisayar ekranına uzun süre bakmanın stres yarattığı saptanmıştır. BEYİN VE SICAKLIK: Sıcaklık artışının entelektüel ve fiziksel faaliyetlerde test sonuçlarını büyük ölçüde düşürdüğü tespit edilmiştir. Hayatta kalabilmemiz, normal beyin sıcaklığını sürdürmemize bağlıdır. Öğrenme ortamları ne çok sıcak, ne de çok soğuk olmalıdır. İhtiyaca göre zaman zaman sıcaklığı düzenlemek için ayarlanabilir bir klimaya sahip olmak iyidir. Not: Sunumda Sayın Prof. Dr. Faruk ERDEN Hocamızın notlarından yararlanılmıştır. 3 4