11. dışa açık ekonomi ve milli gelir, milli gelirin reel

advertisement
DIŞA AÇIK EKONOMİ VE MİLLİ
GELİR
Ödemeler Dengesi
Ödemeler Dengesi (veya Bilançosu): Bir ülkede yerleşik kişilerin belirli
bir dönem boyunca yabancı ülkelerde yerleşik kişilerle yaptıkları tüm
ekonomik işlemlerin sonucunu gösteren sistematik kayıtlardır.
Ödemeler Dengesi (veya Bilançosu) 3 hesaptan oluşur:
1. Cari Hesap (İşlemler) (CH) - Ülkenin mal, hizmet, gelir ve transfer
işlemlerinin kaydedildiği hesaptır.
2. Sermaye Hesabı (Hareketleri) (SH) - Ülkenin dış dünya ile
gerçekleştirdiği sermaye giriş ve çıkışlarının kaydedildiği hesap
3. Uluslararası Resmi Rezervler Hesabı (Rezerv Hareketleri) (URRH)
- Döviz piyasasına yapılan müdahaleleri kaydeder.
• Bunlara ek olarak, veriden kaynaklanan ufak hataları gidermek üzere
bir de Net Hata ve Noksan (NHN) kalemi eklenir.
Ödemeler Dengesi”nin Bileşenleri
-Cari Hesap
-Mal ve hizmet ihracatı (+)
-Mal ve hizmet ithalatı (-)
-Dış yardım almak (+), vermek (-)
-Dışarıdan gelen faiz, kar payı, işçi gelirleri (+), gidenler (-)
-Sermaye Hesabı
-Borsada finansal varlık almak için sermaye girişi (+),
-Aynı sebeple yurtdışına sermaye çıkışı (-)
-Yurtiçine yabancı sermaye yatırımı (+)
-Yurtdışına yabancı sermaye yatırımı (-)
-URR Hesabı
-MB’nın piyasaya döviz satması (+)
-MB’nin piyasadan döviz alması (-)
Önemli: Ödemeler Dengesi (ÖD) toplamı her zaman sıfıra eşittir (Yani her
zaman dengededir):
ÖD=CH+SH+URRH+NHN= 0
Ödemeler dengesi tanım gereği her zaman dengede olmasına rağmen:
- ödemeler dengesinin dengede olması,
- ödemeler dengesinin açık vermesi (ödemeler dengesi açığı) veya
- ödemeler dengesinin fazla vermesi (ödemeler dengesi fazlası) şeklinde
ifadeler kullanılır.
Ödemeler dengesi açığı denilen durum; cari hesap dengesindeki açığın,
sermaye hesabı dengesindeki fazla ile karşılanamaması durumu ve bunun
sonucunda resmi rezervler hesabı (URR) dengesinde ortaya çıkan açıktır.
Ödemeler dengesi fazlası denilen durum; cari hesap dengesindeki fazlanın,
sermaye hesabı dengesindeki açıktan fazla olması durumu ve bunun
sonucunda resmi rezervler hesabı (URR) dengesinde ortaya çıkan fazladır.
Ödemeler dengesinin dengede olması durumu ise; cari hesap dengesindeki
açığın (fazlanın), sermaye hesabı dengesindeki fazla (açık) ile denk olması,
yani toplamlarının sıfır olması durumudur (CH+SM=0 veya Net Hata ve
Noksan dikkate alınırsa CH+SM+NHN=0). Bunun sonucunda resmi rezervler
hesabı (URR) dengesinde fazla veya açık oluşmaz, resmi rezervler hesabı
sıfırdır (URR=0).
İhracat
İhracat, ulusal ekonomide üretilen bir kısım mal
ve hizmetlerin yabancı ülkelere satılmasıdır. Söz
konusu ülkelerin bunlar karşılığında ödedikleri
bedel, bu mal ve hizmetlerin ulusal ekonomide
üreten üretim faktörlerinin geliri olur. Bu nedenle
ihracatın milli gelir üzerindeki etkisi artırıcı
yöndedir.
İhracatın en önemli özelliği onun otonom
harcama türü olmasıdır. Yani ülke ekonomisinde
ortaya çıkan gelir artış ve azalışları ihracat
miktarını etkilemez, onu etkileyen bu mal ve
hizmetleri satın alan yabancı ülkeler özgü
faktörlerdir.
Y = C + I + G + (X – M)
Eğer,
X = M ise, dış ticaret dengesi sağlanmıştır ve dış ticaretin
milli gelir üzerindeki artırıcı veya azaltıcı yönde bir etkisi
yoktur.
X  M ise, dış ticaret fazla veriyor demektir ve bu durumda
dış ticaretin milli gelir üzerindeki etkisi artırıcı yöndedir.
X  M ise, dış ticaret açık veriyordur ve milli gelir üzerindeki
etkisi azaltıcı yöndedir.
İthalat ve İthalat Eğilimi
İthalat, bir ulusal ekonominin dış ekonomilerin ürettiği mal ve
hizmetleri satın almasıdır.
İthalat ihracatın tersine milli geliri azaltıcı yönde etki yapmış
olmaktadır.
Çünkü, ithal edilen malların satın alınmasıyla, ödenen bedel
kadar gelir yurt dışına sızmış ve içerde toplam talep o miktar
kadar azalmış olur.
İthalatın milli geliri azaltıcı etkisi, aynen tasarrufların ve
vergilerin yapığı azaltıcı etki gibidir.
İşte iktisatçılar ekonomide elde edilen gelirden bir kısmının, yurt
içinde üretilen mal ve hizmetlere harcanmasını önleyerek
toplam talebin azalmasına yol açan bu üç harcama kalemine
(S + T + M)”ye toplam sızıntılar demektedirler.
I,S,T,M
S+T+M
S+T
S
D2
D1
Y2
D0
Y1
Y0
I0
Y
İthalat bağımlı bir harcama kalemidir ve
milli gelirin bir fonksiyonudur. Milli gelir
arttıkça, ithalat da belli oranda artmaktadır.
Buradan hareketle ithalat fonksiyonunu,
M = Mo + m*Y
olarak yazabiliriz.
Dış Ticaret Çarpanı
İhracatın belli bir miktar (X) artması durumunda milli gelirin ne
miktar artacağını (Y) gösteren katsayıya dış ticaret çarpanı diyoruz.
Y = Kdt * X
Kdt =
Kdt =
Y
X
1
1 - MPC
Bu durum bize ithalat sabitken, ihracattaki artışın milli geliri ne kadar
arttıracağını göstermektedir.
İthalatı da dikkate alan dış ticaret çarpanı ise aşağıdaki şekildedir.
1
Kdt =
1 – MPC -MPM
Dışa Açık Ekonomide Denge Geliri
Dışa açık bir ekonomide denge gelirinin hangi düzeyde
oluşacağını iki ayrı yöntemle yani: toplam arz-toplam
talep ve tasarruf-yatırım eşitlikleri bulmamız mümkündür.
Toplam Talep – Toplam Arz Eşitliği
Y=C+I+G
C
I
G
X
Y=C+I+G+X
C+I+G+X
D1
C+I+G
D0
O
45
0
Y0
Y1
Y
Tasarruf-Yatırım Eşitliği
Y=C+I+G+X
Y= C + S + T + M
I+G+X=S+T+M
Eşitliğin sol tarafı ekonomide gelir arttırıcı otonom harcama
kalemleridir. Eşitliğin sol tarafı ise “toplam sızıntılar olup”,
harcamaları azaltan, mal ve hizmetlere olan talebi azaltıcı,
dolayısıyla milli geliri azaltıcı fonksiyona sahip kalemlerdir.
I
S+T+M
G
X
S
T
D0
C+I+G
M
O
Y0
Y
MİLLİ GELİRİN REEL VE
PARASAL DENGESİ
Klasik iktisatçılar genelde parasal faktörlerin
ekonomik olayların oluşumunu herhangi bir
şekilde etkileyeceğine inanmamışlardır ve bu
nedenle analizlerinde daima reel sektörü esas
almışlardır.
Keynes ise, bu görüşe ciddi şekilde karşı
çıkarak, parayı ekonomiyi örten bir örtü gibi ele
almanın yanlış olduğunu ve parasal faktörlerin
ekonomi üzerinde önemli etkiler yaptığını ve
onların oluşmasına yön verdiğini ve parasal
faktörleri dikkate almadan yapılacak analizlerin
eksik ve yanlış olacağını ifade etmektedir.
Bir ekonomide mal piyasası ile para piyasası ile para
piyasasında ortak bir dengeye varıldığında milli gelirin genel
dengesi kurulmuş olur.
Milli gelirin genel dengesi, mal piyasası ile para piyasasını
birbirine bağlayan ortak bir unsur olan faiz oranları tarafından
belirlenecektir.
O halde, faiz oranları, milli gelirin reel yönüyle parasal yönünü
birbirine bağlayan bir köprü görevi yapmaktadır. Bilindiği gibi
bir ekonomide faiz oranlarının hangi düzeyde oluşacağı, para
piyasasındaki para faizi ile para talebi belirleyecektir. Bu
şekilde oluşan faiz oranları, o ekonomide yatırımların ne
miktarda olacağını da belirlemiş olacaktır.
Bu mekanizmanın doğal sonucu olarak denge koşulu, mal
piyasası ile parasal piyasada oluşan faiz oranının birbirine
eşit olmasıdır. Bu faiz oranına denge faiz oranı da
demekteyiz.
Para Piyasasında Denge
Para talebi üç güdü ile yapılmaktadır:
- İş görme,
- Geleceği düşünme,
- Spekülasyon.
Para piyasasında denge para arzı ile para talebinin birbirine eşit
olduğu noktada oluşur. Para arzı ile para talebini eşitleyen faiz
oranına denge faiz oranı denir.
İş görme ve geleceği düşünme güdüsü ile talep edilen para talebi
(m1) olup, gelir ve fiyatlar genel düzeyinin bir fonksiyonudur.
m1 = f (Y,P)
Spekülasyon güdüsü ile talep edilen para pasif veya atıl para
talebini (m2) oluşturmakta ve faiz ve fiyatlar gelen düzeyinin bir
fonksiyonudur.
m1 = f (i,P)
Mt = f (Y,İ,P)
Burada fiyatlar genel düzeyi ve gelirin kısa dönemde
değişmeyeceğini kabul edersek, bir ekonomide para talebinin faiz
oranına bağlı olarak değişeceği sonucuna varılacaktır.
Y4
Faiz oranı %)
Ms
Y3
Y2
Y1
İ4
L4
İ3
L3
İ2
L2
İ1
L1
O
Para arz ve talebi
Şekilde sol yukarıdan sağ aşağıya inen eğrilerin her biri, farklı milli gelir düzeylerinde
para talebini göstermektedir.
Para arzı sabitken, gelir düzeyi yükseldikçe para
piyasasındaki dengenin daha yüksek bir faiz
oranında oluştuğunu görüyoruz.
Para arzını sabit kabul ettiğimize göre, kişi ve
kurumların aktif para taleplerinin artışı ancak
spekülasyon güdüsü ile elde tutulan ve atıl para
talebi dediğimiz paranın azalışı ile mümkün
olacaktır.
Spekülasyon güdüsü ile elinde para
bulunduranlara bu paradan vazgeçmeleri
karşılığında bedel yani, faiz ödenmesi gerekir.
LM Eğrisi
Denge gelir düzeyinin para talebini belirlediğini ve bu talep para arzı ile
birlikte faiz oranlarını oluşturduğuna göre, faiz oranları ile denge gelirleri
arasında bir ilişki vardır. İşte LM eğrisi ile isimlendirilen bir şedül ile
açıklanmaktadır.
LM eğrisini eğrisini farklı gelir düzeylerinde para arzı ile para talebinin
birbirine eşit olduğu noktaların geometrik yeri olarak tanımlayabiliriz.
LM
Faiz
Oranı %
İ3
İ2
İ1
0
Y1
Y2
Y3
Faiz oranlarının düşük olduğu noktalarda LM eğrisi yatık
bir şekilde seyretmektedir. Bunun sebebi düşük faiz
oranlarında iş görme güdüsü ile daha az para talep
edilince paralar atıl para depolarında birikecektir. Atıl
para miktarının artması ise faiz oranlarını düşürecektir.
Bu durum düşük gelir düzeyleri için söz konusudur.
Yüksek gelir düzeylerinde ise LM eğrisinin dik bir şekilde
seyrettiğini görüyoruz. Yüksek gelir düzeylerinde iş
görme güdüsü ile atıl para depolarından daha çok para
talep edilecektir. Bu ise faiz oranlarının yükselmesine yol
açacak ve gelir düzeyleri yükseldikçe bu eğilim devam
edecektir. Nihayet belli bir gelir düzeyinden sonra, geliri
daha fazla arttırmak mümkün olmayacaktır. Çünkü faiz
oranları o kadar yükselecektir ki, tasarruf üst seviyede
gerçekleşeceğine göre yatırımlar azalacak, dolayısıyla
gelir artışı da duracak veya azalacak, bu da LM eğrisini
etkileyecektir.
Mal Piyasasında Denge
Bir ekonomide yatırımların hangi düzeyde gerçekleşeceğini
belirleyen en önemli faktörün sermayenin marjinal
etkinliği sabitken, cari faiz oranı (i) olduğundan
bahsetmiştik. Girişimci (i) ile (r) yi karşılaştırarak karar
verecektir. Sermayenin marjinal etkinliği (r) sabitken faiz
oranının düşmesi yatırımın karlılığını yükseltecektir. Bu
ise, daha fazla yatırım yapılarak S=I eşitliğinin daha
yüksek bir gelir düzeyinde oluşmasını sağlayacaktır. O
halde ekonomide gerçekleştirilen yatırımın miktarı (r
sabitken), (i) nin bir fonksiyonudur.
I = f(i)
Bu açıklamalar sonucunda mal piyasasındaki dengenin, ya
da daha teknik bir deyimle milli gelirin reel dengesinin,
gelir ve faizin bir fonksiyonu olduğu söylenebilir.
S
C (Tasarrufların gelirin bir
B (Ekonomide dengede
S
fonksiyonu olduğunu
göstermektedir)
iken tasarrufların
yatırımlara her koşulda eşit
olacağını göstermektedir)
S=f(Y)
D (Faiz
İ
200
S=I
220
30
oranları ile gelir
düzeyleri
arasındaki
ilişkiyi ortaya
koymaktadır.
50
A (Yatırım talebi eğrisi
İ
farklı faiz oranlarında
yapılacak farklı yatırım
miktarlarını
göstermektedir)
%7
%5
MEI
IS
200
220
Y
30
50
Y
Ekonomide faiz oranı %7”den %5”e düştüğü zaman tasarruf
30 Milyar AZN”den 50 Milyar AZN”ye yükselecek ve bunlar
da yatırıma gideceği için milli gelir 200 milyar AZN”den 220
Milyar AZN”ye yükselecektir.
Demek ki, bir ekonomide faiz oranı düştükçe S = I eşitliği
daha yüksek bir denge gelir düzeyinde oluşacaktır.
Çünkü faiz oranı düştükçe, diğer koşullar sabitken yatırımlar
artacak, bunun üzerine yukarı kayan I eğrisi S eğrisini daha
yüksek bir düzeyde keserek denge gelirini arttıracaktır.
Bunun aksi de geçerlidir. Yani faiz oranı yükseldikçe S = I
eşitliği daha düşük bir denge gelirinde oluşacaktır.
Tüm bu açıklamalar, bir ekonomide faiz oranı ile denge geliri
arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ilişkiyi IS
eğrisi yardımıyla açıklayacağız.
IS Eğrisi
IS eğrisi, farklı gelir düzeylerinde tasarruflarla yatırımların
hangi faiz oranlarında birbirine eşit olacağını gösteren
noktaların geometrik yeridir.
Faiz
Oranı %
İ1
İ2
İ3
IS
O
Y1
Y2
Y3
Y
Milli Gelir Genel Dengesi
LM para piyasasındaki denge noktalarını, IS eğrisi ise mal piyasasındaki
denge noktalarını göstermektedir. Bu iki eğrinin kesiştiği Do noktası ise her
iki piyasanın birlikte dengeye geldiği ve bizim aradığımız denge, yani milli
gelir genel denge noktasıdır.
Bunun anlamı, io faiz oranında hem para arzının para talebine, hem de
yatırımları tasarruflara eşit olduğudur. O halde, io faiz oranı her iki piyasada
dengeyi birlikte kurmakta ve denge geliri de Yo olmaktadır.
Faiz
Oranı %
İ1
LM
A
B
Do
İo
IS
O
Y2
Yo Y1
Y
Grafiğe dikkat edilirse, LM eğrisi üzerinde para
arzının para talebine, IS eğrisi üzerinde ise
tasarrufların yatırımlara eşit olduğu sayısız
noktalar vardır.
Ancak, para arzının para talebine ve
tasarrufların yatırımlara aynı anda eşit olduğu ve
böylece dengenin oluştuğu sadece bir nokta
vardır. Bu da Do noktasıdır ki, burada
ekonominin genel dengesi io faiz oranında Yo
kadar gelir elde edilmiştir.
Download