the ımportance at the anatolian history of turk

advertisement
THE IMPORTANCE AT THE ANATOLİAN HİSTORY OF TURKCRUSADE STRUGGLE İN THEYEAR OF 1101 A.D.
1101 YILINDATÜRK-HAÇLI MÜCADELELERİNİN ANADOLU
TARİHİNDEKİ ÖNEMİ
Gürhan BAHADIR
Özet
Papa II. Urban’ın 27 Kasım 1095 tarihinde Clermont Konsilinde yaptığı konuşmadan
sonra kutsal yerleri Türklerden almak için Avrupa’da büyük Haçlı ordusu kurulmaya
başlandı. Bu tarihten sonra iki yüzyıl devam eden Haçlı seferleri hem dünya tarihi hem de
Anadolu tarihi bakımından önemli sonuçlar oluşturdu. Bununla beraber, Haçlı seferleri ve
Anadolu tarihi açısından büyük öneme sahip olan 1101 Haçlı seferleri doğuda kurulan Haçlı
devletlerinin ihtiyacı olan insan gücü ve askerî desteği sağlamak için gerçekleştirildi. 1100
yılında Papa II. Pascalis’in çağrısıyla yukarıdaki amaçlar doğrultusunda Avrupa’da büyük
Haçlı ordusu kurulmaya başlandı. 1101 yılı başlarında Avrupa’dan yola çıkan üç Haçlı ordusu
ard arda İstanbul’a geldiler ve Bizans İmparatorunun yardımıyla Anadolu’ya geçirildiler. Bu
büyük Haçlı ordusuna karşı Anadolu’daki milletlerinde katılımıyla Türk beyleri komutasında
Anadolu ordusu oluşturuldu. Anadolu’da ittifakla kurulan bu ordu, 1101 yılının Temmuz,
Ağustos ve Eylül aylarında ard arda üç Haçlı ordusunu mağlup etti. Böylece Anadolu’dan
Türkleri tamamen çıkarmak maksadıyla gelen Haçlı ordularının bu topraklarda mağlup
edilmesiyle Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli bir aşamaya geçilmiş oldu. Bu makalede
1101 Haçlı seferleri hakkında Albert Aachen ve Prof. Dr. Işın Demirkent’in yazdıkları ile
diğer eserlerdeki bilgilerden de istifade edilerek bu seferlerin Anadolu Türk tarihindeki önemi
ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
Anahtar Kelimeler: Haçlılar, Türkler, Anadolu, Bizans İmparatorluğu, Selçuklular.

Yrd.Doç.Dr.,Mustafa Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü.
77
Abstract
After Papa Urban II had made speech at the Clermont Council on 27th November
1095 A.D., the Crusades army was began to establish in Europein order to capture the sacred
places from Turks. Thereafter the Crusades gained importance with regards to both the World
History and Anatolia History. On the other hand the 1101 Crusades were fulfilled the because
of providing with manpower and military forces founded in the eastin 1100 the huge Crusade
army was established in Europe due to Papa Pascalis II’s speechin the beginning of 1101
three Crusade armies set on a journey from Europe and came to Contantinople one by one and
then were crossed over Anatolia by the assistance of Byzantine Empire. Thus, Anatolian
army, which consisted of joinning the Anatolian citizen sunder Turks’ commanders was
established against of the huge Crusade army. The Anatolian army defeated the three
Crusades armies, which came succession in the months of July, Augustand September of
1101. The Crusades armies which came to Anatolian land had aspired to take out the Turks
from Anatolian land. But the searmies were defeated by Turkarmy. Thus at the turkization of
Anatolian was gone through an important phase. At this article weutiuzated the written on
1101 Crusades by Albert of Aachenand Işın Demirkent and other sources which involved the
knowledge of 1101 Crusades. Thus wetried to emerge the importance at the Anatolian history
of 1101 Crusades.
Key words: Crusades, the Turks, Anatolia, the Byzantine Empire, the Seljuks.
Giriş
Anadolu tarihi genel olarak incelendiğinde bu coğrafya da etnik yapının değişikliğe
uğramasına sebep olan önemli dönüm noktaları olduğu görülür. Bunlardan biri M.S. 636
yılında İslâm ordularının Anadolu’ya girmesidir. Bu tarihten sonra Bizans ile mücadeleye
başlayan İslâm orduları Anadolu’nun doğusunu hâkimiyetleri altına aldılar. Diğer bir olay ise
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin desteği ile çok sayıda
Türkmen’in Anadolu’yu yurt edinmek amaçlı gelmesidir. İslâm ordularının Anadolu’da
Bizans’a karşı başlattıkları, fakat bir süre ara verdikleri akınları Malazgirt Savaşından sonra
Türkler devam ettirmişlerdir. Bu mücadelede Türkler, Anadolu’da ilerleyerek Bizans
Devleti’nin başkenti Konstantinopolis (İstanbul)’in yakınlarına kadar geldiler. Hatta Selçuklu
hanedanlarından Kutalmışoğlu Süleymanşah, 1075 yılında İznik’i Bizans’tan alarak başkent
78
yapmak kaydıyla Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurdu. Bu devlet Bizans için büyük bir tehdit
olurken, İznik ise Anadolu’da Türk fetihlerinin merkezi konumuna geldi.1
XI. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yerleşmeye başlayan Türkler, Anadolu’yu Türkİslâm Medeniyetinin merkezi konumuna getirmek için faaliyet gösterdiler. Ancak, bu
dönemde bir taraftan Bizans ile mücadele ederken, XI. yüzyılın sonunda Haçlı seferlerinin
başlaması ile bir de Batı’dan Anadolu’ya gelen Haçlılar ile mücadele etmek zorunda
kaldılar.XI. ve XIII. yüzyıllar arasında devam eden Haçlı seferlerinde 1101 yılında yapılan
sefer Anadolu’nun Türk vatanı haline gelmesinde bir dönüm noktasıdır. I. Kılıç Arslan ve
Danişmend Gazi ittifakı ile oluşturulan Türk ordusu, 1101 yılı Haçlı seferinin ordularını
Anadolu’da imha etmeyi başardı. Türk ordusunun Haçlı ordusuna karşı kazandığı bu başarı
Anadolu’nun Türk yurdu olmasında çok büyük bir öneme sahiptir. Eğer ki bu zafer
kazanılmamış olsaydı, Anadolu tarihi farklı yazılabilirdi. Bu zafer sayesinde Türklerin
Anadolu’dan atılamayacağı kesinleşti. Bu çalışmayı yapmaktaki amacımız 1101 yılı Haçlı
seferlerinin Anadolu Türk tarihindeki önemini ortaya çıkarmaktır.
J.L. Cate, The Crusade of 1101 makalesinde2 1100 yılının Eylül ayında Haçlı
ordusunun İtalya’dan yola çıkması ile başlayan 1101 yılı Haçlı seferinin kaynakları
hususunda izahatta bulunmuştur. I. Haçlı seferine şahit olup gördüğü olayları yazan Fulcher
of Chartes, Gesta Francorum Hierusalem Peregrinantium, kitabında 1101 Haçlı seferine
sadece çok kısa bir şekilde değinmiştir. Haçlı seferine katılan ve I. Haçlı seferinin şahidi olan
diğer bir kişi Radulf [Ralp] of Caen, Gesta Tancredi adlı kitabında 1101 Haçlı seferi hakkında
bilgi bulunmaktadır. Ayrıca 12. yüzyılda İngiltere’de yaşayan William of Malmesbury, Gesta
Regum Anglorum, adlı kitabında 1101 Haçlı seferine İngiltere’den katılan Lordlar, Dükler ve
Haçlı askerleri hakkında bilgi vermektedir.1101 Haçlı seferine katılıp olaylara şahit olanların
yazdıkları kitapların yanında Haçlı seferine katılıpta Avrupa’ya dönen Haçlılardan
duyduklarını yazan Haçlı tarihçileri de bulunmaktadır. Bu yazarların en önemlilerinden biri
olan Albert of Aachen, Haçlı seferlerine katılmak istediği halde katılamamıştır. Buna rağmen
Haçlı seferinden Avrupa’ya dönen Haçlılardan duyduklarını, Historia Ierosolitana, History of
The Journey to Jerusalem adlı 12 bölümden oluşan kitabında yazmıştır. Bu kitabın bir
bölümünü 1101 Haçlı seferine ayırmış olup Haçlı kaynaklarının içinde 1101 Haçlı seferini
detaylı anlatan tek Haçlı kaynağıdır. Albert of Aachen’nin kitabında 1101 Haçlı seferine bir
Cladue Cahen, Türklerin Anadolu’ya ilk Girişi, (Çev. Yaşar Yücel-Bahaeddin Yedi Yıldızlı) TTK Yay. Ankara.
1988, s.25-27.
2
J.L. Cate, “The Crusade of 1101”, A History of The Crusades, Edited by Marshall W. Baldwin and Kenneth M.
Setton), C.I. , The University of Wisconsin Press, London, 1969, s. 343.
1
79
bölüm ayırırken diğer Haçlı tarihinin kaynaklarını yazan Haçlı tarihçileri sadece 1101 Haçlı
seferine ya birkaç cümleyle ya da birkaç sayfayla değinmişlerdir.
Bu sebepten Albert of Aachen’in yazdığı kitabı tahlil etmeden 1101 Haçlı seferinin
Anadolu’ya etkisi konusuna açıklık getirmemiz mümkün değildir. Haçlı seferlerine katılan
veya katılanlardan duyduklarını yazan Haçlı tarihçilerinin yazdıkları Haçlı kaynaklarının
dışında bir de bu Haçlı kaynaklarına dayalı olarak yazılan çağdaş Haçlı tarihi kitapları
bulunmaktadır. Çağdaş Haçlı tarihçileri Haçlı seferlerindeki bir detayı bile sayfalarca ele
alırlarken 300 bin Haçlı askeri ile art arda üç Haçlı ordusunun katıldığı 1101 yılı Haçlı
seferlerine sadece iki makale ile değinmişlerdir. Steven Runciman ve J.L. Cate1101 yılı Haçlı
seferleri konusunda birer makale yazmışlardır. Ayrıca Haçlı tarihi konusunda Türkiye’nin en
önemli tarihçisi olan Prof. Dr. Işın Demirkent, 1101 yılı Haçlı seferlerini detaylı yazarak her
iki yazarında bu seferleri sadece Haçlılar açısından değerlendirdiklerini ve o yıllarda
Anadolu’da yaşanan olayların Anadolu tarihine etkisi üzerinde durmadıklarını belirtmiştir.
Haçlı kaynakları ile çağdaş Haçlı eserlerinde yazılanlardan başka Bizans, Süryani,
Ermeni ve Arapça kaynak eserlerde de 1101 yılı Haçlı seferi konusunda bilgiler
bulunmaktadır. Haçlı tarihi konusunda önemli bir Bizans Kroniği olan Anna Komnena’nın
ALEXIAD adlı kitabında 1101 yılı Haçlı seferlerine birkaç sayfa ile değinmiştir. Bunun
yanında Ermeni kaynağı olan Urfalı Mateos’un yazdığı Urfalı Mateos Vekâyinâmesi (9521136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) ile Süryani Mikhail Vekâyinâmesinde1101 yılı
Haçlı seferine genel olarak değinilmiştir.
Prof. Dr. Işın Demirkent, Haçlı seferleri döneminde yazılan Arapça kaynaklarda 1101
Haçlı seferleri hakkında yeterince bilgi bulunmamasını Müslüman dünyasının Haçlı vakasının
önemini o yıllarda hâlâ kavrayamamış olmasıyla açıklar.3Bununla beraber Haçlı seferlerinin
olduğu dönemde Dımaşk (Şam)’da yaşamış olan İbnü'l Kalanisi’nin Zeylu Tarih-i Dımaşk
(975-1160) adlı kitabında Şam bölgesinde yapılan Haçlı akınları ve bu bölgede Haçlıların
Müslüman emirliklerle yaptıkları savaşlar hakkında detaylı bilgi vermektedir. Fakat İbnü'l
Kalanisi, kitabında 1101 yılı Haçlı seferlerine hiç değinmemiştir. Haçlı seferleri döneminde
Halep’te yaşamış diğer Arap tarihçi Azimi, Tarihu’l-Azimi adlı eserinde 1101 Haçlı
seferlerine birkaç cümleyle değinmiştir. Bunun yanında 12. yüzyılda Bağdat’ta yaşamış olan
Sıbtibnu’l-Cevzi, Mir'atu'z-Zaman fî Tarihi'l-a'yan adlı kitabında Irak ve Şam bölgesindeki
olayları genel olarak değerlendirmiştir. Ayrıca kitabında Şam bölgesinde Haçlı akınları
Işın Demirkent,”1101 Yılı Haçlı Seferleri” Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum Yılı Armağanı, İstanbul, 1995,
s. 19.
3
80
hakkında bilgi bulunurken Anadolu’da yapılan 1101 Haçlı seferleri hakkında bilgi
bulunmamaktadır. Haçlı seferlerinin son döneminde Halep’te yaşamış olan ibnAdim (D.
1192/ Ö. 1262) yazdığı, Zubdetu’l-HalebminTarihi’l-Haleb, adlı kitabında Şam ve Halep
bölgelerinde Haçlıların yaptıkları akınlar hakkında bilgi verirken o da 1101 yılı Haçlı seferleri
hakkında bilgi vermemiştir.
Ayrıca İbnu’l-Esîr, 1230 yıllarında tamamladığı ve İslâm tarihinin temel
kaynaklarından biri olan el-Kâmil fî’t –Târihadlı kitabında 1101 Haçlı seferlerine bir, iki
sayfayla değinmiştir. Bunlarla beraber Aksarayî’nin yazdığı Farsça bir eser olan
Musemeretu’l-Ahbar adlı kitapta 1101 Haçlı seferine birkaç cümleyle değinilmiştir.
Anadolu’da Yapılan İlk Türk-Haçlı Mücadeleleri
Selçuklu Devletlerinin yardımıyla hareket eden Türkmenler, Anadolu’nun nerdeyse
tamamına yakınını kendi hâkimiyetleri altına alarak aynı zamanda Hristiyanlar için Kutsal
olan Kudüs’ü ve yine patriklik merkezleri olan Antakya’yı ele geçirdiler.Bu olaydan sonra
kutsal toprakları ziyaret için gelen Hristiyan hacılar, hac ziyaretlerini yapıp Avrupa’ya
döndüklerinde Türklerin kutsal toprakları ele geçirdiklerini ve Hristiyanlara zulüm
yaptıklarını hikâye olarak anlattılar. Avrupa’daki Hristiyan halk arasında yayılan bu hikâyeler
sayesinde oluşan ortamı değerlendiren Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos, Türklerin
tamamını Anadolu’dan çıkarttıktan sonra aldıkları toprakları Bizans’a vermek şartıyla PapaII.
Urban’dan ümitsizce yardım talebinde bulundu. Bu talep üzerine Papa II.Urban, 27 Kasım
1095 tarihinde Clermont Konsilinde yaptığı konuşmada Avrupa halkına seslenerek Doğu
Hristiyanlarını Türklerin sözde baskı ve zulmünden kurtararak kutsal toprakları tekrar ele
geçirmek için büyük bir Haçlı ordusunun kurulması çağrısında bulundu. Bu çağrıya olumlu
cevap veren Avrupa’daki Hristiyanlar, keşiş Pierre L’Ermitte komutasında toplanarak
oluşturdukları ilk Haçlı ordusu ile 1096 yılında Avrupa’dan Anadolu topraklarına doğru yola
çıktılar.4
Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’un Avrupa’dan Konstantinopolis (İstanbul)’e
gelen bu ilk Haçlı ordusunu 6 Ağustos 1096 tarihinde Anadolu’ya geçirmesiyle bu
topraklarda yaklaşık 200 yıl sürecek Türk-Haçlı mücadelesi başlamış oldu. Anadolu’ya gelen
ilk Haçlı ordusunun Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan komutasındaki Selçuklu ordusu
tarafından 21 Ekim 1096 tarihinde bertaraf edilmesinden sonra Avrupa’da Lordlar ve Dükler
4
Sydney Nettleton Fisher, The Middle East A History, Alfred A. Knopf Press, New York, 1979, s.123-124.
81
komutasında büyük bir Haçlı ordusu oluşturulmaya başlandı. 1096 yılının yaz aylarına doğru
yaklaşık yüz bin civarında askerden oluşan Haçlı ordusu, Balkanlar üzerinden
Konstantinopolis’e (İstanbul)geldi.5Bu büyük Haçlı ordusu Konstantinopolis’te fazla bir süre
kalmadan Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos tarafından Anadolu’ya geçirildi.
Anadolu’ya geçen Haçlı ordusunun ilk hedefi Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti İznik
oldu ve İznik,4 Temmuz 1097 tarihinde Haçlılar tarafından alındı.6 Böylece başkentini
Haçlılara bırakan Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan, Haçlı ordusunun ilerlemesini
durdurmak için Anadolu içlerine doğru çekildi.
Anadolu içlerinde ilerleyen Haçlı ordusunun esas amacı Hristiyanlar için kutsal
topraklar olan Antakya ve Kudüs’ü almaktı. Bu sebepten Haçlı liderleri, Haçlı ordusunun
Antakya’ya ulaşması için geçecekleri yol güzergâhı konusunda yaptıkları toplantıda
Anadolu’yu çaprazlama geçerek Antakya’ya ulaşmayı planladılar. Ayrıca bu toplantıda Haçlı
ordusunun Konya’dan Kilikya bölgesine geçmek için Pozantı geçidini kullanmasının çok
tehlikeli olacağı kararını da verdiler. Bunun üzerine Haçlı ordusunun Maraş üzerinden
Amanos geçidini kullanarak Antakya’ya ulaşması üzerinde karar kılındı. Zira Konya’dan
Maraş’a giden yol üzerinde Bizans Devleti’nin vassalı olan Ermeniler bulunduğundan Haçlı
ordusu bu yolu daha güvenli buldu.Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’un Haçlı
ordusuna yol göstermek için görevlendirdiği Bizans Generali Tatikios ve Bizanslı kılavuzların
bu yolun Haçlı ordusunun geçmesi için uygun bir güzergâh olduğunu onaylamalarından sonra
Haçlı ordusu, Konya, Ereğli, Niğde üzerinden Maraş’a doğru hareket etti.7
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan ordusu ile Anadolu içlerine çekildiğinde
Haçlı ordusunun Anadolu topraklarında ilerlemesini durdurmak için Danişmend Gazi’de
askerleriyle I. Kılıç Arslan’a destek oldu. Bu şekilde oluşan Türk ordusu, Anadolu’da
ilerleyen Haçlı ordusunu yıpratmak için akınlar yaptı. Haçlı ordusu kayıplar vererek Anadolu
topraklarında ilerlemesine devam etti ve Maraş’a ulaştı. Böylece I. Kılıç Arslan, Haçlı
ordusunun Anadolu’yu çaprazlama geçmesine izin vererek, onlarla meydan savaşına
girmemeyi tercih etti. Kadınlar, çocuklar ve Haçlı askerleri dâhil 300 bin kişiden oluşan bu
Haçlı ordusu, Maraş’tan Amanos geçidini kullanarak 18 Ekim 1097 tarihinde Antakya
surlarının önüne geldiler ve Selçuklu Valisi Yağısıyan’dan Antakya’yı almak için şehri
Jonathan Rıley-Smith, The First Crusaders 1095-1131, Cambridge University Press, Cambridge, 1997, s. 12.
H.A.R. Gibb, The Damascus Chronicle of the Crusaders, ( Translated from the Chronicle of ibn El-Kalanisiby
H.A.R. Gibb), Luzac Company, London, 1932, s.41-42.
7
Steven Runcıman, Haçlı Seferleri Tarihi,(Çev. Fikret Isıltan), C. I., TTK. Basımevi, Ankara,1998,s.145-146.
5
6
82
kuşattılar.8 Antakya kuşatması devam ederken Haçlı liderlerinden Baudouin, Urfa Ermeni
Baronu Thoros’un yardım istemesi üzerine Urfa’ya doğru hareket etti. Urfa’ya gelen
Baudouin komutasında Haçlı ordusu, Urfa’ya ulaşmasından birkaç hafta sonra Urfa Baronu
Thoros bir suikast sonucu öldürüldü. Bunun üzerine Haçlı Lideri Baudouin, Urfa’daki
yönetimi ele geçirerek 10 Mart 1098 tarihinde Anadolu’da ilk Haçlı devleti olarak Urfa Haçlı
Kontluğu’ nu kurdu.9
Antakya surlarının önünde yaklaşık yedi ay boyunca Antakya kuşatmasına devam
eden Haçlılar, H. 491 yılının Cemâziyelâhir / M. 1098 yılının Haziran ayında bir burcun
savunmasından sorumlu Ermeni dönmesi Firuz’un ihanetiyle surları aşarak şehre hâkim
oldular.10 Böylece Urfa ve Antakya’yı hâkimiyetlerine alan Haçlılar, Antakya’da bir süre
bekledikten sonra esas amaçları olan Kudüs’ü almak için 24 Aralık 1098 tarihinde
Antakya’dan Kudüs’e doğru yola çıktılar. Suriye sahil yolunu takip eden Haçlı ordusunun
1099 yılının Temmuz ayı başlarında Kudüs’e ulaştığında Kudüs Fatimi Valisi İftiharuddevle,
Kudüs’ü Haçlılara karşı savunmak için hazırlıklarını tamamlamıştı. Fakat Haçlıların Kudüs
kuşatması çok uzun sürmeden 14 Temmuz gecesi surları aşan Haçlı askerleri Kudüs’e
girdiler. Böylece 15 Temmuz 1099 tarihinde Kudüs Haçlıların eline geçmiş oldu.11 Bu şekilde
esas amaçlarına ulaşan Haçlılar, Anadolu’da iki, Orta Doğu’da ise bir Latin Haçlı Devleti’ni
kurdular. Bu tarihten sonra ise Avrupa’daki Hristiyanlar, Doğu’da kurulan üç Haçlı devletinin
kutsal şehirleri muhafaza ederek Hac güzergâhını hâkimiyetleri altında tutabilmeleri için
gerekli olan finansal ve askeri desteği sağlamakla uğraştı.
1101 Haçlı Seferlerinin Başlaması
Kudüs’ün Haçlılar tarafından alınması Avrupa’da büyük bir heyecanla karşılandı.
Böylece I. Haçlı seferi amacına ulaşmış oldu ve artık doğu da üç Latin Haçlı devleti
kurulmuştu. Bunun yanında Haçlı seferini başlatan Papa II. Urban, Kudüs’ün Haçlıların eline
geçmiş olması haberini alamadan 29 Temmuz 1099 tarihinde vefat etti. Papa II. Urban,
vefatından birkaç ay önce Haçlı seferlerine destek olması ve aynı zamanda doğuda ki
Haçlılara liderlik yapması için Milan Başpiskoposu Anselm Buis’e haber göndermişti. Fakat
8
William Tyre, A History of Deeds Done Beyond the Sea, (Translated Emily At water Babcockand A.C. Krey),
C.I. Columbia University Press, New York, 1943, s.206.
9
Fulcher of Chartes, The First Crusade, The Chronicle of Fulcher of Chartresand Other Sources Materials,
(Editedby Edward Peters), University of Pennsylvania Press, Philadelphia, 1998, s. 89.
10
İbnu’l-Esîr, el-Kâmil fî’t -Târih, C. 10, Dar Sader Yayınevi, Beyrut, 1979, s. 274-275.
11
Peter Tudebode, Historia de Hierosolymitano Itinere, (Translated with Introduction and notes by John Hugh
Hill and LauritaL. Hill),American Philosophical Society Press, Philadelphia, 1974, s.120, Ayrıca bkz. Runcıman,
a.g.e. s. 221.
83
Milan Başpiskoposu, Papa II. Urban’ın bu isteğini kabul ettiğinde Papa II. Urban’ın ölüm
haberini aldı. Papa II. Urban’ın vefatından hemen sonra onun yerine seçilen Papa II.Pascalis,
Haçlı seferini devam ettirerek doğu da bulunan Haçlıların daha da güçlenmesi için politikalar
izlemeye başladı.12
PapaII. Pascalis’ın politikasını oluşturmasını sağlayan sebep ise 1099 yılının Temmuz
sonlarında Papa’nın Doğu temsilcisi Daimbert’in Kudüs’ün Haçlılar tarafından alınmasını
müjdelediği mektupta Haçlıların başarıya ulaşması için insan gücü ve askerî desteğe
ihtiyaçları olduğunu yazması idi. O dönemde Haçlıların durumunun rapor edildiği bu mektup
Robert Flanders tarafından yeni Papa’ya ulaştırıldı. Papa II. Pascalis, bu mektubun cevabını
Papa’nın elçisi olarak görevlendirdiği Kardinal-Piskopos Maurice Porto aracılığıyla 28 Nisan
1100 tarihinde doğu daki Haçlılara gönderdi. Bu mektupta doğu da bulunan Haçlıların orada
kalmaları ve görevlerini tamamlamaları yazılıydı.13
Papa II. Pascalis, uzunca bir süre doğu da savaşmış Haçlıların ailelerini özlediklerini
ve batıya, evlerine gelmek istediklerini biliyordu. Bu sebepten bir önceki Papa II. Urban’ın
doğuda bulunan Haçlılara takviye güç ve moral desteği sağlamak içinyeni bir Haçlı
ordusunun oluşturulması ile bu Haçlı ordusuna Milan Başpiskoposu Anselm Buis’in liderlik
yapması kararını uygun buldu. Bununla beraber, Haçlı seferine katılmayan Hristiyanların
doğu da kurulan Latin Haçlı devletlerine destek olmalarının gerektiği çağrısını da yaptı.
Bunun üzerine Milan Başpiskoposu, yeni büyük bir zaferin kazanılacağını vaaz ederek
“ULTREJA, ULTREJA!” nidalarıyla yeni bir Haçlı ordusunun kurulması çağrısında
bulundu.14 Milan Başpiskoposu’nun bu çağrısına Piskoposlar William Pavia ve GuidoTortona
da destek olarak onlarda İtalya’daki bütün halkı yeni oluşturulacak Haçlı ordusuna katılmaya
çağırdılar. Özellikle Lombardia bölgesinden kadınlar, çocuklar ile çok sayıda Haçlı askeri
yeni oluşan bu Haçlı ordusuna katıldılar.151100 yılında bu şekilde oluşmaya başlayan Haçlı
ordusunun amacı, doğu da yeni kurulmuş olan Latin Haçlı devletlerine insan gücü ve askerî
destek sağlamak idi.
Bu şekilde güçlenecek Haçlı devletleri, hem Hac güzergâhındaki yolu emniyet altına
alacaktı hem de Türkleri tamamıyla Anadolu’dan söküp atacaklardı. Bunun yanında bu Haçlı
ordusuna katılan Avrupalı Hristiyanların çoğu doğu da bulunan Müslüman topraklarını ve
12
Zoe Oldenbourg, The Crusades ( Translated from the French by Anne Carter), Phoenix Press, London, 1966, s.
173, Ayrıca bkz. Cate,a.g.m. s. 345-346.
13
Cate, a.g.m. s. 345.
14
Jonathan Rıley-Smith, s. 154-155, Ayrıca bkz. Cate, a.g.m. s. 345-347.
15
Cate, a.g.m. s. 346-347.
84
mallarını alarak zengin olmayı da hedeflediler. Bu amaçlar doğrultusunda bir araya gelen
Haçlılar, doğu da yeni kurulmuş olan Haçlı devletlerine insan gücü ve askerî destek sağlamak
için büyük bir Haçlı ordusu meydana getirdiler. I. Haçlı seferinde olduğu gibi bu çağrıya
olumlu cevap veren İtalya, Fransa ve Almanya bölgelerinden Lordlar, Kontlar ve din adamları
Haçlılara öncülük ettiler.16
Bu bölgelerden 1101 Haçlı seferlerine Haçlılar katılırken İngiltere Kralı I. Henry, bu
sefere asker desteği gönderemedi. Çünkü bu yıllarda İngiltereliler, Danimarka, İrlanda ve
Normanlarla mücadele ettiklerinden dolayı bu seferlere asker desteği yerine İngiliz kilise
adamları, para toplayıp finansal olarak Haçlı ordusuna destek oldular.17
Papa II. Pascalis’in 1100 yılında Latin Haçlı devletlerine takviye güç sağlamak için bir
Haçlı ordusunun oluşturulması çağrısına başta Milan başpiskoposu Anselm Buis olmak üzere
İtalya’dan birçok soylu olumlu cevap verdi. Böylece, Kon tAlbert Biandrate ve onun kardeşi
Guido, ünlü şövalye Hugo Montebella, Kont Albert Biandrate’nin kızkardeşinin oğlu Otto
Altaspata ile Parma Kontu Guibert öncülüğünde İtalya’nın Lombardia bölgesinde bir araya
gelen 30.00018 kişiden oluşan Haçlı ordusu,13 Eylül 1100 yılında İtalya’dan İstanbul’a
hareket etti. 1101 Haçlı seferlerine katılan birbirinden ayrı üç Haçlı ordusunun birincisi,
İtalya’dan yola çıktıktan sonra Macar Krallığı’nın topraklarını geçerek Bulgar Krallığı’nın
topraklarına girdi.19
16
Oldenbourg, a.ge. s. 174.
William Malmesbury, Gesta Regum Anglorum, The History of the English Kings, (Edited and Translated
R.A.B. Mynors), Volume I, Oxford UniversityPress, Oxford, 1998, s.471.
18
1101 Haçlı Seferlerine katılan Haçlıların sayısı hususunda bkz. Cate, a.g.m s. 351’de Albert of Aachen
kitabında 1101 Haçlı seferlerine katılan Lombardların sayısının 30.000 olduğunu yazarken Lombardlar ile Kuzey
Fransızların sayısının toplam 260.000 den ibaret olduğunu belirttiğini yazmıştır. Ayrıca, Anadolu’da yapılan bu
Haçlı seferlerinde öldürülenlerin sayısının Aquitaine ve Bavyeralılar 160.000 Neverslilerden 15.000, Conrad’ın
Almanlarından 2000 olduğunu da eklediğini belirtmiştir. Bununla beraber, Ekkehardus’un Lombardanlardan
50.000 Aquitaine ve Bavyeralılardan 160.000 ve toplam 300.000 Haçlının 1101 Haçlı seferlerine katıldığının
yazıldığını belirtmiştir. Bunun yanına William Malmesbury’nin kitabında 1101 Haçlı seferlerine katılanların
sayısı hakkında Aquitaine ve kuzey Fransızların 60.000 süvari ile bu seferlere katıldığını yazarken bu sayıdan
çok fazla piyadenin de bu seferlerde yer aldığını yazdığını eklemiştir. Ayrıca Anna Komnena’nın kitabında 1101
Haçlı seferlerine Lombardlardan 50.000 süvari ile 100.000 Haçlı piyadenin katıldığının yazıldığını belirtmiştir.
Bu kaynaklara ek olarak Ordericus Vitalis’in kitabında 1101 Haçlı seferlerine 300.000 Aquitaine Haçlı askeri ile
Fransız Haçlılarının katıldığı ve bu ordu da 50.000 Lombard’ın da bulunduğu bilgisini yazdığını eklemiştir.
Fulcher Chartes ise kitabında 1101 Haçlı seferlerinde Anadolu’da 100.000 Haçlı askerinin öldürüldüğünün
yazıldığını belirtmiştir. Ayrıca, 1101 Haçlı seferlerine katılan Haçlı askerlerinin sayısı hakkında bilgi bulunan
tek Arapça kaynağın yazarı İbnu’l-Esir’in kitabında 300.000 Haçlı askerinin bu seferlere katıldığının yazıldığını
da eklemiştir. Demirkent, s. 25’te 1101 Haçlı seferlerine katılanların sayısı hususunda kaynakların birbirinden
farklı rakamlar verdiğini yazmıştır. Buna ek olarak kaynaklar incelendiğinde 1101 Haçlı seferlerine katılan
Haçlıların sayısının hiç küçümsenmeyecek sayıda olduğunu da belirtmiştir. Buradan birbirinden ayrı üç Haçlı
ordusunun yer aldığı 1101 Haçlı seferlerine 300.000’e yakın Haçlının katıldığı sonucunu çıkarabiliriz.
19
Cate a.g.m, s. 352, ayrıca bkz. Demirkent, a.g.e.,s. 26.
17
85
Milan başpiskoposu Anselm Buis’in liderliğinde hareket eden bu Haçlı ordusu, Bulgar
Krallığı topraklarında bir süre konakladıklarında Macar ve Bulgarlardan da Hristiyan
kardeşlerine destek olmak için katılanlar oldu. Çoğunluğu Lombardlardan oluşan Haçlı
ordusu, bir süre Bulgar Kralı tarafından misafir edildikten sonra Bizans’a tabi olan Bulgar
Krallığı’nın topraklarından çıkarak Bizans Devleti’nin toprağına girdi. Haçlı ordusu Bizans
Devleti’nin
toprağına
girince
Milan
başpiskoposu,
Bizans
İmparatoru
Aleksios
Komnenos’abu bölgede ihtiyaçları olan erzakları, yiyecek, içecekleri onun izniyle
alabilmelerini içeren mesaj gönderdi. Böylece yolculuk barışçıl bir şekilde devam edecekti.
Bu mesaj üzerine Bizans İmparatoru, şartlarının kabul edilmesi koşuluyla Haçlı ordusunun
erzak ihtiyacının karşılanması talimatını verdi.20
Aleksios Komnenos I. Haçlı seferi sırasında Bizans topraklarından geçen Haçlı
ordularının verdikleri zarardan ders almıştı. O nedenle bu sefer sırasında Haçlılara daha
cömert davrandı.Bizans İmparatoru, hemen Haçlı ordusuna erzak yardımının yapılması
talimatını verdi. Böylece, Haçlıların yerleştiği bölgede herhangi bir kargaşanın çıkmamasını
ve yağma yapmamalarını umuyordu. Ayrıca Haçlı ordusu Bizans bölgesine geldiğinde Rossa
(Keşan),
Panedos
(Barbaros21),
Rostha
(Tekirdağ),
Damis
(Dimetoka22),
Natura
(Büyükçekmece),Salabria (Silivri), Adrianople (Edirne) ve Philippopolis (Filibe), bu bölgede
bulunan şehirler ekmek, şarap, et ve neredeyse her türlü yiyecek bakımından çok zengindi.
Fakat imparatorun bu cömertliğine karşılık bölgeye gelen Haçlı askerleri barbarlıklarını bir
kez daha göstermekten geri kalmadılar, bu yerleşim yerlerinde yağmaya ve talana başladılar.
Hatta küçük kiliseler, mabetler, bile bu yağmadan zarar gördü.Bizans İmparatoru Alekseios
Komnenos, bu gelişmeleri duyunca Haçlı liderlerine bölgeyi hızlı bir şekilde terk etmeleri
gerektiği haberini gönderdi.23
20
Albert of Aachen, Historia Ieroso limitana, History of the Journey to Jerusalem( Edited and Translated By
Susan B. Edgington), Clarendon Press, Oxford, 2009, s. 587. Ayrıca bkz. William Malmesbury,a.g.e. s.623’de
Avrupa’da oluşan Haçlı ordusunun Trakya üzerinden İstanbul’a geldiğinde bu yolculuk sırasında hastalıktan
veya açlıktan kimsenin ölmediğini yazıyor.
21
Barbaros, günümüzde Tekirdağ ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür.
22
Dimetoka, günümüzde Trakya bölgesinde bir kasabadır. Türkiye sınırına uzaklığı 12 km’dir.
23
Albert of Aachen, a.g.e., s. 589, ayrıcabu hususta bkz. Demirkent, a.g.e., s. 26’da “Bizans İmparatorunun
Haçlılar ülkesinden huzuru bozmadan geçtikleri takdirde, onlara ekmek, şarap, et ve diğer yiyecek maddelerini
satın almaları için Rossa (Keşan), Panedos, Rostho (Tekirdağ), Dedamis (Dimetoka), Natura, Salabriis (Silivri),
Andronopolis (Edirne), ve Phinepopolis (Filibe) şehirlerini açık pazar ilan ettiğini yazmıştır. Ayrıca
Lombardların böylesine sorumsuz davranışı üzerine İmparator Alekseios’un bunların derhal İstanbul’a
getirilmesi gerektiği emrini verdiği ve olanlardan üzgün fakat aciz Lombard reisleri de bu emre hemen uydukları
yazılıdır.”
86
Bu olaylar üzerine Bizans İmparatoru, Konstantinopolis (İstanbul) Sanctus Georgius
(St. George) boğazı24 yakınında Haçlı ordusu için özel bir kamp yeri hazırlattı. Çoğunluğu
Lombardlardan oluşan Haçlı ordusu, İstanbul boğazı kenarında kurulan kamp yerine geldi ve
burada konakladı. 1101 yılının Mart ayı başlarında kampa yerleşen Haçlı ordusu, Fransa ve
Almanya’dan gelecek Haçlı ordularını beklemeye başladı. Haçlı ordusunun İstanbul
yakınında kampta beklediği sırada Bizans imparatoru, Haçlı liderlerin bahane bulup
İstanbul’a saldıracakları endişesi içindeydi. Bundan dolayı biran önce Haçlı ordusunun
Anadolu’ya geçip Türklerle savaşması isteğini Haçlı liderlerine söyledi. Bunun üzerine Haçlı
liderleri, bir araya gelerek toplantı yaptılar ve kendi aralarında oy birliğiyle aldıkları karar ile
Fransa ve Almanya’dan gelmekte olan Haçlı ordularının kendilerine katılmadan boğazdan
Anadolu’ya geçmeyecekleri kararlarını Bizans imparatoruna ilettiler.25
Lombardlardan bu inatçı cevabı alan Bizans İmparatoru, Haçlı liderlerinin bu kararına
karşılık İstanbul’da Haçlılara daha önce vermiş olduğu alış veriş yapma hakkı ile erzak
istihkaklarını kaldırıp, yasakladı. Bizans İmparatorunun emri sebebiyle üç gün aç kalan
çoğunluğu Lombardlardan oluşan Haçlı askerleri, St. Argent26 denen yerden kancalar ve
çekiçlerle surda delik açıp İstanbul’a girdiler ve burada birçok Bizanslıyı öldürüp yağma
yaptılar. Hatta Bizans imparatorluk sarayı Blakhernae’ye de saldırdılar. Ancak Haçlı
ordusunun Lombardlı liderleri, bu durumun daha fazla ileri gitmesine izin vermeyerek Haçlı
askerlerinin Haçlı kampında toplanmaları çağrısında bulunarak yağma ve talanı durdurdular.
Böylelikle İstanbul’da Haçlı-Bizans savaşı da engellenmiş oldu.27
İstanbul’da çıkan bu kargaşanın 1101 Haçlı seferlerine zarar vermemesi için Haçlı
ordusunun manevi lideri Milan başpiskoposu Anselm Buis, Aleksios Komnenos ile görüşmek
üzere Blakhernae sarayına doğru hareket etti. Milan başpiskoposu, Bizans imparatoru ile
yaptığı görüşmede yağma ve talanı kendini bilmez Haçlı askerlerinin çıkardığını söyleyerek
imparatora olan sadakat yemininin halen arkasında olduklarını açıkladı. Ancak Bizans
imparatoru sinirliydi ve yapılan kötülükleri bir bir saymaya başladı. Bu durum karşısında
Milan başpiskoposu, çok kurnazca ve akıllıca cevaplar vererek Bizans imparatorunun
sakinleşmesini sağladı. Ancak Bizans imparatoru Alekseios Komnenos, artık Haçlılara hiç
güvenmiyor ve Anadolu’da alacakları toprakları Bizans Devleti’ne geri vereceklerine de
Haçlı savaşları sırasında Batılılar, Sanctus Georgius(St. George) Boğazı adını kullanmışlardır. Ortaçağ da
İstanbul Boğazına verilen isimler Çanakkale Boğazı içinde kullanılmıştır.
25
Albert of Aachen, a.g.e., s. 589-591, ayrıca bkz. Runciman, C. II. s. 16.
26
St. Argent, Bizans imparatorluk sarayı Blakhernae’ye yakın bölgedeki surlara verilen isimdir.
27
Cate,a.g.m. s. 353; Runciman, a.g.e.,C. II., s. 16; Albert of Aachen, a.g.e., s. 591.
24
87
inanmıyordu.28Fakat Bizans imparatorunun Türkleri Anadolu’dan tamamıyla çıkarıp tekrar
Anadolu’da Bizans hâkimiyetini kurması için tek ümidi vardı o da Haçlılar idi. Bu sebepten
Milan başpiskoposu ile anlaşma yaptı.29
Bizans imparatoru Alekseios Komnenos, Milan başpiskoposu ile yaptığı anlaşmada
Haçlıların kendisine itaat edeceklerine dair yemin aldıktan sonra biran önce gemilere binip
Anadolu’ya geçmelerini şart koştu. Ayrıca Haçlıların bu şartı kabul etmeleri karşılığında altın
ve gümüşlerden oluşan çok değerli hediyeler ile on at verdi. Fakat Milan başpiskoposu
kurnazca hareket ederek bu hediyeleri kabul etmedi. Bu hediyeler yerine Bizans
imparatorundan Türkleri Anadolu’dan tamamıyla çıkaracakları savaşlarda yardımcı olacak
Bizanslılardan
destek
olarak
askeri
kuvvetler
istedi.Bizans
imparatoru,
Milan
başpiskoposunun bu azmini görünce ona yeniden yiyecek tedariki konusunda garanti verdi.
Böylece bu anlaşmadan birkaç gün sonra Haçlı ordusu boğazı geçerek Anadolu topraklarına
ayak bastı.30
1101 Haçlı Seferlerinin Birinci Ordusunun Anadolu’da Mağlup Edilmesi
Lombardlardan oluşan birinci Haçlı ordusu, Paskalya Bayramından 21 Nisan 1101
tarihinden birkaç gün sonra Bizans imparatorunun Nikomedia (İzmit)’da hazırlatmış olduğu
kamplara yerleşti.31Birinci Haçlı ordusu 1101 yılının Nisan ayı sonlarında İzmit’teki kamplara
yerleştiğinde I. Haçlı seferinin meşhur liderlerinden Saint-Gilles (Raymond), Lazkiye’den
çıkıp İstanbul’a doğru hareket etmişti. Bu olaydan birkaç gün sonra Kutsal Roma-Cermen
İmparatoru III. Henry’nin koruyuculuğunu üstlenen Mareşal Konrad, 2000 Haçlı şövalyesi ile
İstanbul’a ulaştı. Bizans imparatoru, Mareşal Konrad’ı hediyelerle karşılayarak onun da
gemilerle Anadolu’ya geçmesini sağlayıp birinci Haçlı ordusuna katılmasına yardımcı oldu. 32
İki Haçlı ordusunun Anadolu’ya geçmesinden sonra Burgundy Dükü Stephen Blois,
Bray Dükü Wiles, yine kızıl saçlı Guy, Broyes Dükü, Büyük Hugh33,Bardulf Mount,Loan
Piskoposu Engelrand, Reinonld, Soissons Piskoposu, Grandpre Dükü Baldwin, Clermont’tan
Runciman, a.g.e,C. II., s. 16-17, ayrıca bkz. Albert of Aachen, a.g.e.,s. 591-593.
Albert of Aachen,a.g.e., s. 593.
30
Albert of Aachen,a.g.e, s. 593-595, ayrıca Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’un Anadolu’ya Haçlılar
geldiğinde izlediği politika hususunda bkz. Mustafa Demir, Selçuklular Tarihi, Değişim Yay. İstanbul, 2015,
s.195’de “Bizans’ın Haçlıları kendi toprağına salarken, Anadolu’da yitirdiği kentleri onların eliyle
Selçuklulardan geri almak istediğini yazıyor.”
31
Albert of Aachen, a.g.e, s. 593, ayrıca bkz. Demirkent, a.g.e., s. 27.
32
Oldenbourg, a.g.e., s. 174-175.
33
William Malmesbury, a.g.e., s. 611’de Büyük Hugh’un Fransa Kralı Filip’in kardeşi olduğunu yazıyor.
28
29
88
Dodo ve Loan kale muhafızı Walbert, Haçlı liderleri, Batı Fransa Krallığı’ndan İstanbul’a
geldi.
Fransa’dan gelen Haçlı ordusu, 1101 Haziran ayı başlarında İstanbul’a ulaştığında
Pentekost34 günü yaklaşıyordu.35Bizans imparatoru, Fransa’dan gelen bu Haçlı ordusunu
hediyelerle karşıladığında Saint-Gilles (Raymond)’de İstanbul’da bulunmaktaydı. Fransa’dan
gelen Haçlı liderleri, Bizans imparatorundan Haçlı seferleri için yardım ricasında bulundular.
Haçlı liderlerinin bu ricası karşısında Bizans imparatoru, I. Haçlı seferlerine katılmış ve
büyük başarılar kazanmış olan Saint-Gilles (Raymond)’den Haçlı ordularına yardım etmesini
istedi. Ayrıca bu isteğini kabul eden Raymond’a 500 Peçenek askerini destek olarak verdi.
Böylece Haçlı orduları onun rehberliğinde ve refakatinde ilerleyeceklerdi. 36Bizans İmparatoru
Alekseios Komnenos, Alman ve Fransız Haçlı ordularını Anadolu’ya geçirerek 3 Haziran
1101 tarihinde İzmit’te bekleyen Haçlı ordusuna katılmalarını sağladı.37
Böylece 1101 yılı Mart ayı başlarında Lombardlardan oluşan ilk Haçlı ordusunun
İstanbul’a gelmesinden yaklaşık üç, dört ay sonra birbirlerini takip eden Haçlı orduları
İstanbul boğazını geçerek İzmit’te buluştular. 1101 Haçlı seferlerinin birinci ordusu, hem
doğu da yeni kurulan Latin Haçlı devletlerine destek olmak hem de Türkleri Anadolu’dan
tamamıyla söküp atmak maksadıyla Anadolu’ya geçmiş oldu. Ayrıca Bizans İmparatoru
Alekseios Komnenos, Avrupa’dan gelen Haçlı ordularının İstanbul’da uzun süre kalmamaları
için özel bir çaba sarf etti. Bu şekilde hareket etmesindeki sebep ise Haçlıların İstanbul’u işgal
etmelerinden endişe duymuş olmasıdır. Fransa’dan yola çıkan Haçlı ordusu, İzmit’te kampta
Pentekost günü: Şavout, Musevilerin bayramı, Tevrat’ın verildiği gün olarak geçmekte Hristiyanlarda ise,
Hamsin yortusu, yani Paskalyanın elli gün sonrasının bayramı olarak geçmekte. Bu sebepten birinci Haçlı
ordusu, İzmit kampına Paskalya bayramı yerleşmiş olduğundan yaklaşık elli gün sonra Fransa’dan gelen Haçlı
ordusunun İstanbul’a ulaşmış olması gerekir.
35
Albert of Aachen, a.g.e., s. 595, ayrıca bkz. William Malmesbury, a.g.e., s. 683’de 1101 Haçlı seferlerine
Avrupa’da 300 bin kişinin katıldığını yazarken bu seferlerde 100 bin Haçlının öldüğünü de belirtir.
36
Albert of Aachen, a.g.e., s. 595, ayrıca Saint-Gilles (Raymond)’in 1101 Haçlı ordularına rehberlik yapması
hususunda bkz. Demirkent, s. 28’de Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’un Haçlı liderlerine Saint-Gilles
(Raymond)’i danışman olarak almalarını tavsiye ettiğini ve iyi niyetinin bir işareti olarak kumandanlarından
Tzitas’ı 500 kişilik bir Peçenek birliği ile onların yanına verdiğini yazıyor. Fakat, Albert of Aachen, s. 595’de
Bizans Kumandanı Tzitas’tan hiç bahsetmezken Bizans imparatorunun 500 Peçenek askerini Raymond’un
komutasına vererek Raymond’un Haçlı ordusuna rehberlik yapmasını istediğini yazıyor. Anna Komnena, The
Alexiad,( Translatedby E.R.A. Sewter), Penguinbooks, London, 2009, s. 319’da Bizans imparatorunun İstanbul’a
gelen 50.000 süvari ile 100.000 piyade den oluşan Norman Haçlı ordusuna Anadolu’da izleyecekleri yol
hakkında tavsiyede bulunduğu yazılıdır. Ayrıca İstanbul’a gelen Norman Haçlı liderlerinin Bizans
imparatorunun tavsiyesini dinlemediklerinden dolayı zarara uğramamaları için Bizans imparatorunun SaintGilles (Raymond) ile 500 paralı askerin başında Bizans kumandanı Tzitas’ı Haçlı ordusuna rehberlik yapması
için görevlendirdiği de belirtmiştir. Burada Albert of Aachen, Bizans imparatorunun Saint-Gilles (Raymond)’i
Fransa’dan gelen Haçlı ordusuna rehberlik yapması için görevlendirdiğinin yazıldığı görülürken Anna
Konnena’nın ise Bizans imparatorunun Norman Haçlı ordusuna rehberlik yapması için Saint-Gilles (Raymond)
ile Bizans kumandanı Tzitas’ı görevlendirdiğinin yazıldığı görülmektedir.
37
Oldenbourg, a.g.e., s. 174-175, ayrıca bkz. Cate, a.g.m., s. 354.
34
89
bekleyen Haçlı ordularına katılmasıyla 1101 yılı Haçlı seferlerinin birinci Haçlı ordusu
meydana gelmiş oldu. İzmit’teki kampta bir araya gelen Haçlı liderleri, kendi aralarında
yaptıkları toplantıda kimin Haçlı ordularına kumandanlık ve rehberlik edeceği ile hangi
yolları kullanacaklarını kararlaştırdılar. Muhtemelen Bizans imparatorunun tavsiyesine uyarak
Saint-Gilles (Raymond)’in 1101 Haçlı seferlerine kumandanlık etmesine karar verdiler.
Ayrıca, 1101 Haçlı seferlerinin esas amacı Anadolu’yu çaprazlama geçerek Suriye üzerinden
Kudüs’e ulaşmak ve böylece hem Hac güzergâhı yolunu açarak bu yolun güvenliğini sağlamış
olmak hem de Latin Haçlı devletlerine destek sağlamaktı.
Bu doğrultuda birinci Haçlı seferine katılmış olan Etienne de Blois, birinci Haçlı
ordusunun izlediği yol olan Eskişehir-Konya üzerinden Kilikya bölgesine inmeyi tavsiye etti.
Fakat İtalya’dan gelen Lombardlar, I Haçlı seferinde Haçlı ordularının izlediği yoldan farklı
bir yol izleyeceklerini söylediler. Bu kararı almalarındaki sebep ise I. Haçlı seferinde
İtalya’dan gelen Norman Haçlı lideri Bohemund’un 1100 yılının yaz ayında Danişmend Gazi
tarafından hapsedilmiş olmasını İstanbul’da öğrenmiş olmaları idi. Böylece Lombardlardan
oluşan Haçlı ordusu, Danişmend Gazi’nin hâkimiyetinde bulunan Sebastia (Sivas)’ı ve Pontic
Neocaesarea (Niksar)’ı alarak Bohemund’u esaretten kurtarmayı hedeflemiş olduklarından
İzmit’ten çıktıktan sonra doğuya doğru yönelerek Ankara yolundan hareket ettiler. Fransız ve
Alman Haçlı orduları da ana Haçlı ordusunun güçsüz kalmaması için onlarda Lombardlardan
oluşan Haçlı ordusunu takip ettiler.Burgundy Dükü Stephen Blois ve Saint-Gilles (Raymond)
her ne kadar Haçlı ordusunun bu yolu takip etmesinin uygun olmadığı söyledilerse de
Lombardları yollarından döndüremediler.38
İzmit’ten yola çıkan 1101 yılı Haçlı seferlerinin birinci ordusu, İznik’ten geçerek
Bizans hâkimiyetindeki şehirleri takip etti ve Ankara’ya ulaştı. Anadolu Selçuklu Sultanı I.
Kılıç Arslan’ın hâkimiyetinde bulunan Ankara’nın 23 Haziran 1101 tarihinde önüne gelen
Haçlı ordusu, bu şehri güçlü bir mukavemetle karşılaşmadan ele geçirdi. Haçlı ordusu,
38
Albert of Aachen, a.g.e., s. 595; Anna Komnena, a.g.e., s.319; Runciman, a.g.e.,
Demirkent,a.g.e., s. 28; Cate, a.g.m., s. 354.
90
C. II., s. 17-18;
Ankara’yı ele geçirdikten sonra güney Paphlagonia39’da bulunan Gangra (Çankırı)’ya doğru
hareket etti.40
İtalya’dan gelen Lombardlar’ın birinci hedefi Danişmend Gazi’nin hâkimiyetinde
bulunan Sebastia (Sivas)’ı ve PonticNeocaesarea (Niksar)’ı alarak Bohemund’u esaretten
kurtarmaktı. Albert Aachen, Lombardların bu yolu izlemelerindeki amaçlarının Bohemund’u
kurtararak Danişmend Gazi’nin hâkimiyetindeki toprakları alıp burada yeni Latin Haçlı
devletini kurmak olduğunu belirtiyor. Buna ek olarak Haçlıların Anadolu’nun ortasında Latin
Haçlı devletini kurduktan sonra Irak bölgesine ilerleyerek Halifeliğin merkezi Bağdat’ı ele
geçirip Halifeliği ortadan kaldırmanın da hedefleri içinde olduğunu yazıyor.41 Buradan 1101
Haçlı seferlerine katılan liderlerinin Anadolu’dan Türkleri tamamen attıktan sonra Halifeliğin
merkezi Bağdat’ı ele geçirip İslâmiyeti tamamen ortadan kaldırmayı hedeflediklerini de
anlayabiliriz.1101 Haçlı seferlerine katılan liderlerin amaçlarına ulaşamamaları için bütün
Türklerin ve Arapların bir araya gelerek Anadolu’da güçlü bir ordu kurmaları gerekiyordu. Bu
doğrultu da Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan, 1101 yılında büyük bir Haçlı ordusunun
Anadolu’ya gelmiş olduğunu haber almış olduğundan Danişmend Gazi ve diğer Türk
beylerine ittifak yapmak için mektuplar gönderdi.42
Anadolu Selçuklu Sultanı, 1097 yılında başkentinin Haçlılar tarafından alınmasından
sonra dört yıl boyunca Anadolu’da Haçlılarla mücadele ettiğinden bu sefer Haçlı tehlikesini
Paphlagonia bölgesinin bulunduğu yer hususunda bkz. John Haldon, Bizans Tarih Atlası,( Çev. Ali Özdamar),
Kitap Yayınevi, İstanbul, 2007, s. 209’da Konstantinopolis (İstanbul)’in 1261 yılında Latinlerden geri
alınmasından hemen önceki, Bizans Devleti’nin sınırlarının en geniş olduğu yıllarda yedi kadar thema (basitçe
vilayet diyebiliriz). Paphlagonia’nın bu vilayetlerden biri olduğu yazıyor. 1101 yılında Haçlılar Anadolu’ya
geldiklerinde Paphlagonia theması Anadolu’nun kuzey bölgesi, sınırları doğu da Kızılırmak, batı da Sakarya
Nehri Güney de Frigya ile çevrili idi. Günümüzde Kastamonu, Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük’e kadar uzanan
bölgeye verilen addı. Ayrıca, Zonguldak, Samsun, Çorum, Bolu illerinin de bir bölümü bu sınır içine girer.
40
Cate, ag.m.,. s. 354, ayrıca bkz. Runciman, a.g.e., C. II., s. 18
41
Albert of Aachen, a.g.e., s. 595’de Sebastia (Sivas)’ı ve Pontic Neocaesarea (Niksar) bölgesini “Khorassan”
olarak isimlendirirken Bağdad şehrini de “Baldac” olarak isimlendirmektedir. Ayrıca Albert of Aachen, a.g.e. s.
595’de Lombardların Paphlagonia bölgesine geldiklerinde Haçlı ordusundan ayrıldıklarını yazıyor. Fakat bu
bilgiyi başka hiçbir Haçlı kaynağı vermiyor.
42
1101 Haçlı seferlerinin birinci Haçlı ordusuna karşı Anadolu’da oluşturulan ittifak ordusu hususunda bkz.
Kerîmüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev. Mürsel Öztürk), TTK Yay. Ankara, 2000, s. 2021’de Bizans İmparatoru Ermiyanos komutasında 120 bin askerden oluşan ordunun I. Kılıç Arslan üzerine İslam
beldelerine saldırdığını yazıyor. Muhtemelen Aksarayi’nin yazdığı Bizans imparatoru yanlış olmalıdır. Çünkü,
Bizans ordusu, I. Kılıç Arslan döneminde 120 bin askerden oluşan orduyla Anadolu’da saldırıya geçmedi. Bu
ordu 1101 yılında Anadolu’ya gelen Haçlı ordusu olmalı. Ayrıca “Niksar, Sivas, Tokat, Elbistan ve başka
yerlerin meliki olan Danişmend’in üzerine 120 bin askerden oluşan ordunun geldiğinde Melik Danişmend,
Mardin, Meyyafarikin (Silvan), Amid, Harput, Erzincan ve Divriği meliklerine adam göndererek, büyük bir
düşmanın Müslümanların üzerine geldiğini, eğer hep birlikte yardıma gelmezlerse bu fitnenin
uzaklaştırılamayacağı gibi fazlalaşacağını, İslam’a büyük zarar vereceğini bu zararın her tarafa yayılacağını
dediği yazılıdır. Ayrıca I. Kılıç Arslan’a da birini göndererek, Kürtlerin de harekete geçip yardıma geleceğini;
Yüce Tanrı’nın kendisine zafer bağışlaması durumunda masraflarının karşılığında ona, ganimetin beşte birinden
(hums) başka 100 bin dinar (altın para) ödeneceğini, bunun yanında Elbistan ile birlikte kızını ona vererek
akrabalık bağını yenileyebileceğini söylediği yazılıdır.”
39
91
daha iyi kavradı. Bu sebepten 1101 yılı Haçlı seferlerine katılan büyük Haçlı ordularına karşı
tek başına mücadele edemeyeceğinden diğer Türk beyleri ile ittifak kurarak Anadolu’da
Haçlılarla mücadele etme yolunu izledi.43Bu doğrultu da Aksarayî,I. Kılıç Arslan’ın din
gayreti ile İslam’ı korumak için o bölgenin diğer melikleriyle etrafına toplanan 40 bin kişiyle
kâfirlere karşı gazaya çıktığını yazmıştır.44Ayrıca, 1101 yılında Anadolu’ya gelen Haçlı
ordularının hedefinde sadece Anadolu’da bulunan Türkler yoktu, 1101 Haçlı seferlerinde
Anadolu’da ilerleyen birinci Haçlı ordusu, Bagdat’ı almak ve bütün Irak ile Horasan’ı ele
geçirmek iddiasındaydı. Ayrıca, Anadolu’dan Türkleri tamamen çıkarttıktan sonra Bağdat’ı
da alarak İslamiyet’i de ortadan kaldırmayı da hedeflemişlerdi.
Muhtemelen bu durum karşısında I. Kılıç Arslan, Danişmend Gazi ve Türk beyleri
Anadolu’da bir araya gelerek büyük Türk ordusunu meydana getirdiler.45Albert Aachen’in
verdiği bilgiye göre bu ordu, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan, Danişmend Gazi,
Halep Meliki Rıdvan, Hıms Emiri Hayırhan b. Karaca46 ile diğer Türk beyleri komutasında
birliklerin katılımıyla meydana gelmiştir.47Anadolu’da Türk beylerinin ittifakıyla büyük Türk
ordusunun meydana getirilmiş olması 1101 Haçlı seferlerinin Türkler açısından başarıya
ulaşmasında temel unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Haçlı liderleri, 1101 yılı Haziran ayında Ankara’yı aldıktan sonra I. Haçlı ordusunun
izlediği Konya-Niğde üzerinden Antakya’ya ulaşma yolunu tercih etmedi. Lombardların bu
yolu tercih etmemeleri Antakya Haçlı Prensliği’ne gelmeden önce Niksar Kalesinde esarette
olan Bohemund’u kurtarmak istemeleriydi. İtalya’dan yola çıkan Kont Albert Biandrate,
Haçlı liderlerine Niksar’a gidip Bohemund’u esaretten kurtarmak ve Haçlı ordusunun kuzeye
yönelmesi için ısrar etti.48Ankara’dan Niksar’a gitmek için Haçlıların izleyeceği iki yol
bulunmaktaydı. Birinci yol Çankırı, Merzifon, Amasya üzerinden Niksar’a ulaşmak iken
ikinci yol ise Kırıkkale üzerinden Selçukluların ülkesinden geçip Danişmendlilerin arazisine
girip Nisar’a ulaşma yolu idi.
Urfalı Mateos, Urfalı Mateos Vekâyinâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) (Türkçe terc.
Hrant D. Andreasyan, Notlar: Edouard Dulaurer-M. Halil Yinanç), TTK. Yay., Ankara, 2000, s. 218.
44
Aksarayi, a.g.e., s. 20-21.
45
Mükremin Halil Yınanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, TTK Yay. Ankara, 2013, s.212.
46
Albert of Aachen, s. 603’de bu kişinin adını Karageth olarak yazarken Işın Demirkent, s. 31’de ve Cate,
s. 356’da, bu kişinin Harran Hâkimi Karaca olduğunu yazmışlardır. Muhtemelen bu kişi İbn Kalanisi’nin, Zeylu
Tarih-i Dımaşk (Neşr. H. F. Amedroz), Beyrut, 1908, s. 228’de yazdığı Hıms Emiri Hayırhan b. Karaca
olmalıdır.
47
Albert of Aachen, a.g.e., s. 603’de Turk Danişmend, Süleyman (Albert of Aachen, I Kılıç Arslan yerine
Suleyman yazmıştır. ), Karageth, ve Halep Emiri Rıdvan’ın ittifakıyla Türk ordusunun kurulduğunu yazıyor.
48
Oldenbourg, a.g.e., s. 176.
43
92
Muhtemelen Haçlı ordusuna rehberlik yapan Bizans Kumandanı Tzitas, Selçuklu
ülkesinden geçmenin Haçlı ordusu için tehlikeli olacağından kuzey de Bizans arazisinden
geçerek Niksar’a ulaşılacak yolun daha güvenli olacağı tavsiyesinde bulundu. Bu tavsiyeyi
dinleyen Haçlı liderleri, Haçlı ordusunun Ankara’dan kuzeye doğru hareket etmesini
istediler.49
25 Haziran 1101 tarihinden sonra kuzeye yönelen Haçlı ordusu, yol boyunca yiyecek
sıkıntısı çekti ve yorgun olarak 2 Temmuz da İsmail b. Danişmend’in bulunduğu
Gangra(Çankırı) Kalesinin önüne gelerek şehri kuşattı. Fakat burada Danişmend Gazi ve I.
Kılıç Arslan, daha önceden tedbirlerini almış kaleyi tahkim ettirmiş ve çok sayıda asker
yerleştirmişti. Bu durum karşısında Haçlı ordusu, şehri kuşatıp hem zaman hem de asker
kaybedeceğinden kuşatmadan vazgeçerek tarlalardaki ekinleri yakıp çevreyi yağmaladılar.
Buradan Merzifon’a hareket eden Haçlı ordusunu Türk kuvvetleri takip etmeye başladı.502
Temmuz 1101 tarihinde Çankırı’da bulunan Haçlı ordusu, buradan Merzifon’a doğru hareket
etti. Haçlı ordusu yürüyüşüne devam ederken I. Kılıç Arslan, onlar için önceden tuzaklar
hazırlamıştı. Türk birlikleri, Haçlı ordusuna devamlı saldırarak ordunun kayıplar vermesini
sağladılar.51
Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan, 1101 yılının Mayıs ayında Haçlı ordusunun
Anadolu’ya
geçtiğini
haber
almıştı,
ancak
tam
olarak
nerelerden
geçeceklerini
kestiremiyordu. Hatta Haçlıların Ankara Kalesi önünde olduğunu haber aldığında Haçlı
ordusuna karşı hazırlıklar yapmaya başladı. Fakat Haçlı ordusunun güneye inmek yerine
kuzeydoğuya yönelmesi ve Niksar Kalesi istikametinde ilerlemeleri üzerine I. Kılıç Arslan,
artık Haçlıların amacının Bohemund’u kurtarmak olduğunu anladı ve bu gelişme I. Kılıç
Arslan’ı oldukça rahatlattı. Çünkü artık Haçlıların izleyeceği güzergâhı ve yolları biliyorlardı.
Bu durum karşısında I. Kılıç Arslan, Haçlı ordusunun geçeceği tüm yollarda pusu kurup
kullanılacak su kuyularını imha ettirip ve ekinleri ateşe verdirdi. Bu hazırlıklara ek olarak,
vur-kaç taktiğiyle Haçlı ordusuna büyük zayiatlar verdi diye moral men yıpranmalarını
Albert of Aachen, a.g.e., s. 597; Runciman, a.g.e., C. II., s. 18; Demirkent, a.g.e., s. 32; Cate, a.g.m., s. 356’da
Haçlı ordusunun Gangra (Çankırı)’dan sonra Neocaesarea (Niksar)’ya doğru hareket ettiğini yazıyor.
50
Albert of Aachen, a.g.e., s. 597, ayrıca I. Kılıç Arslan’ın Çankırı’dan hareket eden Haçlı ordusuna karşı
izlediği savaş taktiği hususunda bkz. Demirkent, s. 33’de I. Kılıç Arslan’ın Çankırı’ya kadar Haçlıları takip
ettiği ile büyük bir mukavemetle karşı koymayarak Haçlı ordusuna karşı sadece birkaç saldırı gerçekleştirdiğini
yazıyor. Ayrıca çok sayıda Haçlı askerinin oluşturduğu büyük Haçlı ordusu ile karşılıklı meydan savaşına
girmek istemediğini de ekliyor. Bunun yerine Haçlı ordusu ilerlerken yol güzergâhındaki yürüyüş koşullarını
zorlaştırarak geçitlerde pusu kurarak okçularla Haçlı ordusunu yıpratma yolunu tercih ettiğini de belirtiyor.
51
İbnu’l-Esîr, el-Kâmil fî’t -Târih, C. 10, Dar Sader Yayınevi, Beyrut, 1979, s. 300’de 1101 yılında beş Haçlı
kontunun Bohemund’u kurtarmak için Anadolu’da ilerlediğini ve bu Haçlı ordusunun Ankara’yı aldıktan sonra
İsmail b. Danişmend’in bulunduğu başka bir kaleyi kuşattığını yazıyor. Muhtemelen bu kale Çankırı Kalesi
olmalıdır.
49
93
sağladı. Haçlı ordusunun Ankara’dan sonra kuzeye doğru güzergâhının belli olması hadisesi
durumu tamamen Türklerin lehine çevirmiş olup stratejik kararlar almalarını sağlamıştı.
Ankara’dan kuzeye ilerleyen Haçlı ordusu izlediği güzergâhta Türk askerlerin ve
okçuların saldırılarına maruz kalıyorlardı. Bu ani saldırılara karşı Haçlı Liderleri, 700 Fransız
Haçlı askerini öne koyarlarken 700 Lombard Haçlı askerini arkaya koydular. Bu şekilde
ilerleyen Haçlı ordusunun arkasında küçük bir Haçlı birliğinin olduğunu fark eden Türk
süvarileri saldırıya geçtiler ve Lombard Haçlı birliğini ok yağmuruna tuttular. Bunun üzerine
Lombardlar, büyük bir korkuyla kaçmaya başladıklarında Türk askerleri, Haçlı ordusuna
saldırdılar ve binlerce Haçlı askerini öldürdüler. Bu olayı takip eden günlerde binlerce Haçlı
askerinin Türk askerleri tarafından öldürülmüş olması haberi diğer Haçlı orduları tarafından
duyuldu.
Haçlılar, Lombardlar kaçtığı için onları suçladılar ve bu olaydan sonra sürekli nöbet
tutma kararı aldılar. Yorgun olan nöbeti bırakacak ve onun yerine yenileri nöbeti devir
alacaktı. Bu şekilde ilerleyen Haçlı ordusu, çok dar bir geçitten geçerken şiddetli bir ok
yağmuruna tutuldu.52
Saint-Gilles (Raymond), savaşın daha da güç bir hal aldığını görüyordu. Türklerin
sayısı gittikçe artmaktaydı. Türklerin Haçlı ordusuna yaptığı saldırılar sebebiyle Haçlılar, bir
daha ne olursa olsun birbirlerinden ayrılmama, bir arada kalma sözü verdiler. Çünkü Türkler,
sürekli saldırı düzenliyorlardı ve oldukça fazla sayıdaydılar. Yolculuk 15 gün daha bu şekilde
devam etti. Çok dar olan geçitlerden geçiliyordu ve bu geçitler oldukça engebeliydi. Burada
ne bir insana ne de bir hayvana dahi rastlamadılar. Şiddetli açlık çekilmeye başlandı. Haçlılar,
pek çok altın ve gümüşe sahiptiler, ancak bu hiçbir işe yaramıyordu. Çünkü satın alınacak
hiçbir şey yoktu. Yiyecek bulmak için gruplar halinde ordudan ayrılan askerler, anında
Türkler, tarafından yok ediliyordu. Hâlbuki Haçlılar, İzmit’teki kampa giderken Kivitot
(Yalova) limanından gemiye bindiklerinde yanlarında yiyecekleri etler, ekmekler, domuz
pastırmaları vardı. Fakat bunlar yalnızca parası olan zengin Haçlılar içindi. Şiddetli açlıktan
dalları kemirmeye başlayanlar, ağaçların kabuklarını, bitkilerin köklerini yiyenler oluyordu.
Tek dertleri midelerini doyurmaktı.53Aç harap, bitap bir halde ilerleyen Haçlılar,
Kastamonu’ya ulaştılar. Fakat burada pek çok mısır ve arpa vardı, ancak olgun değillerdi.
Yenilebilecek olanların hepsi ateşe verilip yakılmıştı. Ayrıca Haçlı orduları Kastamonu
Albert of Aachen, a.g.e., s.599 ve sonraki sayfalarda Haçlı ordusunun ilerleyişini gün gün yazarak Türk
askerleri ile yaptıkları savaşları kitabında detaylı olarak belirtmiştir.
53
Albert of Aachen, a.g.e., s.601, ayrıca bkz. Yınanç, a.g.e., s. 212.
52
94
civarında yiyecek aradığı sırada Haçlı ordularının büyük zayiatlar verdiği haberleri Haçlılar
arasında konuşuluyordu. Bu haberler duyulduğu andan itibaren 6 gün boyunca Haçlılar bir
arada yürüyüşe devam etme kararı aldılar. Böylelikle herhangi bir saldırıya karşı birlikte
savunma yapabileceklerdi. Altıncı günün sonunda Haçlı ordusunun tamamı, Paphlagonia
dağlarında dar bir geçitten geçtikten sonra 2 Ağustos 1101 Cuma gününün dokuzuncu
saatinde Merzifon yakınlarında bir ovaya geldiler ve kamp kurup dinlenmeye başladılar.54
Haçlı ordusunun aynı gün öğle vakti kampta dinlendikleri bir sırada Danişmend Gazi,
I. Kılıç Arslan, Hıms Hâkimi Hayırhan b. Karaca ile Halep Hâkimi Rıdvan komutasında Türk
ordusu, bir ay süren yürüyüş sonucunda Haçlı ordusunun yorgun, harap ve bitap bir halde
olduğunu gördüler ve Haçlı kampına saldırma kararı aldılar. Bu karar üzerine Türk ordusu,
birdenbire ortaya çıkarak naralar atarak her iki taraftan Haçlı kampına saldırıya geçti. Hızlı bir
şekilde hareket ederek Haçlı kamp alanına girdiler, Gaullar ve Lombardlar yolculuğun
getirmiş olduğu yorgunluk ve bitkinliğe rağmen Türk askerlere meydan okumaya çalıştılar.
Sürekli bir arada duran orduyu Türkler, dağıtmayı başaramıyorlardı. Türkler baktılar ki Haçlı
ordusunu dağıtamıyorlar, bu defa Haçlı askerlerinin hepsini öldürmek için saldırıya geçtiler,
ancak bu defa da çok asker kaybetmeye başladılar. Böylece büyük bir üzüntüyle kampı terk
edip geri çekildiler. Bu geri çekilmeden sonra Haçlı liderleri, kampı gözetlemeleri için
kampın etrafına muhafızlar yerleştirdiler. Gece olunca savaşın tüm şiddeti dinmişti.55
Cumartesi günü Mareşal Konrad ve kız kardeşinin oğlu Bruno’nun komutasında üç
bin Haçlı askerinden oluşan Haçlı ordusu, kamptan ayrılıp Türk ordusunu üzerlerine çekmek
için Maresch (Merzifon)’a gittiler. İki millik bir yolculuğun ardından Türk askerlerini
üzerlerine çektikten sonra saldırmayı planladılar. Fakat Merzifon’a ulaştıklarında burayı
savunan büyük bir kuvvet olmadığını gördüklerinden hızlıca hareket ederek müdafaayı kırıp
içeri girdiler ve yiyecek ne varsa hepsini, ellerine geçen her şeyi topladılar. Haçlılar, büyük
bir sevinç yaşıyorlardı. Daha sonra yanlarına aldıklarıyla birlikte burayı terk ettiler. Ancak
Türkler, tuzak kurmuşlardı ve Haçlı ordusunun etrafını sardılar.Haçlı askerleri karşılık
veremiyor ya da küçük çaplı girişimlerde bulunabiliyorlardı. Çünkü yorgunluk ve taşımış
oldukları ganimetler onları yavaşlatıyordu. Ayrıca, arazinin durumu da ağırdı. Böylelikle tüm
Albert of Aachen, a.g.e., s.603 Haçlı ordusunun tamamının Merzifon yakınındaki ovaya hangi gün ve saatte
geldikleri huşunda bkz. Demirkent, a.g.e., 36-37’de “Albert of Aachen’nin Merzifon’a Haçlıların yiyecek
aramak için gittiklerini yazdığından dolayı savaşın yapıldığı yerin Merzifon yakınında bir ova da olması gerekir
şeklinde yazıyor. Ayrıca Albert of Aachen, Türk ordusunun Cuma gününün (2 Ağustos) dokuzuncu saatinde
saldırıya geçtiğini yazdığından o devirde Roma ve Avrupa’da kullanılan saat birimlerine göre yaz ayları için
dokuzuncu saati öğleden sonra 2.31 ile 3.46 arasına rastladığını da belirtiyor.”
55
Albert of Aachen, a.g.e,. s.603 ayrıca bkz. Demir, s. 195’de 1101 Haçlı ordusunun Merzifon yakınlarında
Türkler tarafından imha edildiğini yazıyor.
54
95
yağma ganimetlerini orada, Türklere bırakıp kaçmaya başladılar. Sonuçta 700’ye yakın Haçlı
askeri öldürüldü. Perişan bir halde, sağ kalmayı başaranlar kamp yerine döndü. O günden
itibaren ordu her hangi bir girişimde bulunmadı ve çadırlarında, kamp yerinde sessizce
beklemeye koyuldular.56
Pazar günü iki tarafta bir birlerine en ufak bir saldırıda bulunmadı.Pazartesinin ilk
ışığıyla birlikte 1101 Haçlı seferlerinin birinci ordusunun manevi lideri Milan başpiskoposu
Anselm Buis, Haçlı kampında Haçlı ordusunun toplanmasını istedi. Toplanan Haçlı
ordusunun ortasında yüksek bir şeyin üstüne çıkarak bugün büyük bir savaş olacağını önceden
gördüğünü söyleyerek Haçlı askerlerinin günah çıkarmalarına yardımcı oldu. Sonra orduya
vaaz vererek Hz. İsa’nın ve havarilerin onların yanında olduğunu ve bu güçle savaşı
kazanacaklarını söyledi. Ayrıca Milan başpiskoposu, Saint-Gilles (Raymond)’dan aldığı
kutsal mızrak ile Haçlı askerlerini kutsamaya başladı. Kutsanma ve arınmadan sonra Blois
Kontu Stephen, kendi bölüğünü kurdu.Haçlı ordusu beş Haçlı lideri komutasında beşe ayrıldı.
Haçlı ordusunun çoğunluğunu Lombardlar oluşturduğundan sağ ve sol kanatlar onların
kontrolündeydi. Türk askerleri saldırıya geçtiklerinde onları ortalarına alacak ve yüz yüze
savaşacaklardı ve arkadan devamlı yeni kuvvetler gelecekti. Böylelikle Türk ordusuna karşı
aşılmaz bir düzen aldılar. Fakat Türkler, savaş taktikleri konusunda oldukça deneyimliydiler.
Önce kaçar gibi yaptılar, ancak bu kısa kaçışın ardından aniden dönerek okçularla güçlü bir
saldırıya geçtiler.57
Savaş taktikleri konusunda oldukça deneyimli olan Türkler, aşılması güç olan düşman
ordu dizilimini bozmak için ric’at taktiğini kullandılar. Böylece Türk ordusu kaçıyormuş gibi
geriye doğru çekilirken, düşmanın savaş düzenini ve dizilimini bozuyor bu şekilde düşmanı
farkında olmadan çemberin ortasına çekmiş oluyordu. Bu taktiğe kurt oyunu veya Türk
yurdunun adından dolayı Turan taktiği verilmiştir. Pusu saldırılarıyla sürekli gafil avlanan
Haçlı ordusu, meydan savaşında bile Türklerin savaş taktikleri neticesinde yine, gafil duruma
düşmekten kendilerini kurtaramadılar. Böylelikle Haçlıların savunmasını yıkıp yok ettiler.Bu
sırada Lombardların öncü keşif kolları da savaşa dâhil oldular. Ancak,
savaş karşılıklı
akınlarla devam ediyordu ve Türk süvarilerin yaptığı akınlar karşısında Haçlı ordusu
zorlanıyordu. Özellikle Haçlıların atları açlıktan zayıf düşmüş olduğundan Haçlı şövalyeleri
Türk askerlere karşı fazla mukavemet gösteremediler. Böylece sağ ve sol kanatlarda bulunan
Albert of Aachen, a.g.e., s.605, ayrıca bkz. Yınanç, a.g.e., s. 212’de Hristiyanlar, yollarına devam ettikleri
esnada Konrad’ın yeğeni Berino üç bin kadar Salibiyyûn ile Merzifon’a doğru gitmek istediği ve burada bir
kaleyi zapt ederek muhafızları öldürdükleri yazılıdır. Ayrıca bu Haçlılar, buradan çıktıktan sonra kuşatılarak
Türkler tarafından öldürüldükleri de belirtilmiştir.
57
Albert of Aachen, a.g.e., s.605.
56
96
Lombardların liderleri geri çekilip kaçmak zorunda kaldı. Mareşal Konrad, ise Lombardların
kaçtığını görünce ve kendi bölüğüyle Türklere üzerine karşı atağa geçerek saldırdı. Günün ilk
saatlerinde başlayan bu çarpışma öğleden sonraya kadar sürdü.
Haçlı askerleri aç olduklarından Türk askerlerinin saldırıları karşısında Haçlı ordusu
büyük zayiat verdiler. Bu savaşta neredeyse Haçlı ordusunun tamamı yok olacaktı. Bu durum
karşısında Haçlı liderleri, Haçlı askerlerini geri çekip kamp yerlerine döndüler.58
Blois Kontu Stephen, baktı ki herkes geri çekilip kaçıyor, o bu durumu kabullenemedi
ve kardeşlerine yardım etmek için akşama kadar savaşmaya devam etti. Fakat uzun
mücadeleden sonra ordusu ile o da çekilmek zorunda kaldı. Böylece Türkler, kendi
topraklarında gün boyu süren bu savaşta galip geldiler.59Bu savaşta pek çok Haçlı soylusu,
asil lider savaşçısı öldü.Türk askerlerden yaklaşık 3 bin savaşçı ölürken Haçlı askerlerinden
60 bin Haçlı askeri öldü.60Böylece Türkler, oldukça kanlı bir zafer kazanmış oldular.
Türk kuşatmasından kaçan Saint-Gilles (Raymond) aynı gece Blois Kontu Stephen’in
yardımıyla yanındaki Peçenek askerleriyle birlikte sarp kayalık bölgeden inip kamp bölgesine
geldi. Binlerce Haçlı askerinin ölümüne şahit olan Haçlı askerleri, kampa geldiklerinde SaintGilles (Raymond)’in kaçış haberini duydular. Zaten binlerce Haçlı askerinin Türkler
tarafından öldürülmesine şahit olan Haçlı askerleri Saint-Gilles (Raymond)’in kaçtığını
duyunca daha da büyük bir korkuya kapıldılar ve Haçlı kampından kaçtılar. Prensler ve asiller
ise sadece ailelerini yanlarına alıp Bizans’ın Sinop’taki kalesine çekildiler.Bu zaferden sonra
Türklerde kendi kamp bölgelerine çekildiler. Onlarda vücutlarını dinlendirip, açlıklarını
giderip, uykularını almak istiyorlardı. Türkler, Haçlı ordusundaki askerleri öldürmekten
yorgun düşmüşlerdi. Bunlara rağmen günün ilk ışıklarıyla birlikte yeniden harekete geçtiler.
Haçlı ordusunun kaçtığını haber alan Türkler61, Haçlı kampına baskın yaparak orada kalan
58
Fulcher of Chartes, A History of the Expedition to Jerusalem, 1095-1127, (Translated to English by Frances
Rita Ryan), Tennessee University Press, 1969, s. 165.
59
Albert of Aachen, a.g.e., s.607 ayrıca 1101 Haçlı seferlerinin birinci ordusunun Anadolu’da mağlubiyete
uğratılması hususunda bkz. Yınanç, a.g.e., s. 213’de “Lombardların firarı üzerine Almanların, Saksonların,
Bavyeralıların ve Lorenlilerin reisi Konrad, Lombardlıların yerine geçip bir müddet mukavemet edebildiyse de
nihayet o da kaçmaya mecbur oldu ve onun maiyeti de Anadolu’da mahvolduğu yazılıdır. Ayrıca Blois Kontu
Etienne ( bu kişi Stephen olmalıdır.) Fransızlarla birlikte ilerledi ve kendisine taarruz eden Anadolu askerleriyle
akşama kadar harp ettikten sonra karargâha döndüğü de belirtilmiştir.”
60
Albert of Aachen, a.g.e. s.611’de bu savaşın belki de Haçlı müşrikler ve günahkâr erkekler için ilahi bir adalet,
ilahi bir ceza olduğunu yazıyor.
61
Albert Aachen, a.g.e., 613’de Türk savaşçıların Haçlı kampına girdiklerindeki durumu ve Türk savaşçılarını şu
şekilde tasvir ediyor; Türk askerinin Haçlı kampına saldırdığında Haçlıların onların dilini anlamadığı ile Türk
savaşçıların saçları önden ve arkadan kesilmiş, sağ ve sol taraflarda ise saçlarının seyrek olduğunu
boyunlarından sakallarının sarktığını kitabında yazıyor.
97
Haçlıları esir aldılar.Haçlı kadınlarının iniltileri, bağırışları duyuluyordu, bunların kocaları ya
öldürülmüş ya da kaçmış olan kişilerin eşleriydi.62
Haçlı kampından Sinop’a doğru kaçan Haçlı askerlerinin yürüdükleri yol o kadar çok
dağlık ve engebeliydi ki buradan kurtulmanın tek yolu ölümdü. Ordunun kaçışı sırasında her
yer inanılmaz derecede Bizans altınları ve gümüşleriyle kaplandı. Üç mil kadar bir alana
yayılmışlardı.63 Ayrıca değerli kıyafetler, ipek giysiler her yerdeydi. Kaçış yolu boyunca
kaçanların ölü bedenleri vardı. 60 bine yakın kişi ölmüştü.
Bu saldırılarda çoğu ceset parça parça olmuştu. Paphlagonia’da fiyatlar bu savaş
durumu nedeniyle büyük artış göstermişti. Bir öküz 20 şilin fiyatındaydı. Avuç içine sığacak
kadar küçük bir ekmek parçası bile 3 şilin ediyordu. Ölü atların katırların eşeklerin bile eti
çok değerli hale gelmişti. I. Kılıç Arslan, Danişmend Gazi, Belek b. Bahramise Sinop’a kaçan
Haçlı liderlerinin peşine düştüler.Ancak Salı ve Çarşamba günlerine kadar takip ettikten sonra
Bizans imparatorunun nüfuzundaki bölgeye ulaştıklarında geri döndüler. Kaçmayı başaranlar
perişan halde Sinop şehrine vardı. Burada Bizans imparatorunun koruması altına girdiler ve
Bizans askerleri ile imparatorluk şehri olan İstanbul’a bir kısmı döndü.64
Haçlı liderleri İstanbul’a geldiklerinde Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos, onları
büyük bir nezaketle karşıladı ve onları İstanbul’da ağırladığında Saint-Gilles (Raymond) ile
imparatorun görevlendirdiği Peçenek birliğinin savaş alanından gizlice kaçtıklarını
söylediler.65 Fakat Saint-Gilles (Raymond), kendini savunma fırsatı bulduğunda imparatora
ait orduların ilk kaçışında kendisi de onlarla birlikte gittiği için, bu durum neticesinde
kendisine tepki gösterileceği gerekçesiyle korktuğunu ve kaçmaya devam ettiğini Bizans
imparatoruna söyledi. Haçlı liderleri ise Bizans imparatorunun tavsiyesi üzerine kaçtığını
düşünüyorlardı. Bunun üzerine Bizans imparatoru hiddetlenmeye başladı. Fakat İmparator,
Haçlı liderlerini acınası halde görüyordu, tüm altınları, gümüşlerini silahlarını her şeylerini
kaybetmiş elde avuçta hiçbir şeyleri kalmamıştı. Haçlı liderlerine kendisinin yanında
Albert of Aachen, a.g.e., s.611-613’de kaçan Haçlı askerlerini kadınlar gibi kaçtılar diyerek eleştiriyor. Ayrıca
bkz. Ralph Caen, The Gesta Tancredi of Ralph of Caen, A History of the Normans on the First Crusade,
(Translated and with Introduction by Bernard S. Bachrachand David S. Bachrach), Ashgate Publishing
Company, USA, 2005, s. 163’de Milan başpiskoposu Anselm Buis ve Aquitaine Dükü IX. William’ın
öncülüğünde oluşturulan Haçlı ordularının Danişmend Gazi’nin ordusu tarafından mağlubiyete uğratıldığı
yazılıdır.
63
Oldenbourg, s. 179.
64
Albert ofAachen, a.g.e., s.615-617; Anna Komnena, a.g.e., s. 319-320; İbnu’l-Esîr, a.g.e., s. 300’de 300 bin
Haçlı askerinden oluşan büyük Haçlı ordusunun Anadolu’da Danişmend Gazi’nin çok sayıda askeri toplayarak
oluşturduğu ordu tarafından bozguna uğratıldığını yazıyor.
65
Anna Komnena, a.g.e., s. 320, Ayrıca bkz. Azimî, Azimî Tarihi, Selçuklularla İlgili Bölümler (H. 430-538- M.
1038-1144), ( Yayınlayan, Ali Sevim), TTK, Ankara, 1988, s. 33’de I. Kılıç Arslan ve Danişmend Gazi’nin
Avrupa’dan gelen Haçlı ordusunu yenip bozguna uğrattığı yazılıdır.
62
98
sonbahar ve kışı geçirebileceklerini teklif etti. İhtiyaç duydukları her şeyi onlara sunacağının
sözünü onlara verdi. Bazı Haçlı liderleri kalırken Milan başpiskoposu Anselm Buis, ayrılma
yola çıkma kararı aldı. Ölen piskoposlar ve sadık Hristiyanlar için cenaze törenleri, ayinler
düzenledi.66
1101 Haçlı Seferlerinin İkinci ve Üçüncü Ordusunun Anadolu’da Mağlup
Edilmesi
Lombard-Fransız-Almanlardan oluşan 1101 yılının birinci Haçlı ordusu, Anadolu’da
Türk beylerinin ittifakıyla oluşturulan Türk ordusu tarafından bertaraf edildi. Bu olaydan önce
Nevers Kontu II. William komutasında çoğunluğu doğu Fransızlardan oluşan Haçlı ordusu
İstanbul’a gelmişti. Birinci Haçlı ordusunun hezimete uğramasından sonra Ankara üzerinden
Konya’ya doğru hareket eden Haçlı ordusu, Heraklea (Ereğli) yakınlarında yakın bir yerde
kamp kurdu. 3 gün boyunca su sıkıntısı çektiler ve üç yüz Haçlı askeri büyük bir acıyla öldü.
Yiyecek ve içecek eksikliğinden zayıf düştüler ve dirençleri azaldı. Susuzluk dayanılmaz bir
işkenceye dönüştü, ancak yerleşim yerlerinde su olabilirdi ve görünürde bir şehir yoktu, var
olan kuyularda yok edilmişti. Türkler, Haçlı ordusunun zayıf düştüğünü biliyorlardı. Derhal
Haçlı ordusuna karşı okçularıyla saldırıya geçtiler ve tüm gün savaştılar. Her yer cesetlerle
doldu. Bu savaş Ağustos ayında yazın inanılmaz sıcaklığın ve kuraklığın olduğu günlerde
gerçekleşti. Susuzluğun üstüne birde bu savaş Haçlıları oldukça yıpratmıştı ve kaçmaktan
başka seçenekleri kalmamıştı.67
Nevers Kontu II. William ve beraberindeki Haçlı askerleri savaş alanından kaçarak
Germanikople (Ermenek) şehrine ulaşmaya çalıştılar. Bu şehrin surlarını yalnızca 12 Bizans
askeri korumaktaydı. Buraya şans eseri büyük bir bedel ödeyerek gelebildiler. Bizans
askerleri rehberliğinde St. Andrew Kalesinden Antakya’ya bir rota çizildi. Bu rotanın
seçiminin amacı Antakya’dan geçip Kudüs’e gitmek olabilirdi. Ancak Albert Aachen, Bizans
askerlerinin zor durumda olan Haçlılara saldırmalarını şu şekilde anlatmıştır; imparatorluk
muhafızları Bizanslı askerler, hain çıktılar. Sadakatlerini unuttular, aç gözlülükleri onları kör
66
Albert of Aachen, a.g.e., s. 617.
Albert of Aachen, a.g.e., s. 617-619., ayrıca bkz. Demirkent, a.g.e., s.43’de Albertus Aquensis, Liber
Clıristianae Expedition is proEreptione, Emundatione et Restitutione Sanctae Hierosolymitanae Ecclesiae,
Recueildes Historunsdes Croisades, Historiens Occidentaux,terc. Hefele, H.,Albert von Aaclım.Fransızca
tercümesini kullandığından 1101 Haçlı seferlerinin ikinci ordusu Nevers Kontu II. Guillaume’un
kumandasındaki Fransızlardan oluşmakta olduğunu yazmaktadır. Bu sebepten burada Demirkent, Nevers
kontunun ismini Guillaume olarak yazmıştır. Susan B. Edgington’un Latince den İngilizceye tercümesinde
Albert of Aachen, s. 618’de Latince Quodu ulgodicitur Nauers Willelmus şeklinde yazmış olup bu sayfanın
dipnotunda bu kişinin William II, count of Nevers olduğu yazılıdır.
67
99
etti. Refakat ettikleri Haçlılara saldırdılar ve sayısız miktarda yağma ganimetine sahip oldular.
Dindaşları olan Haçlıları öylece yolda bıraktılar. Haçlılar ise berbat, sefil bir halde
üzerindekiler parçalanmış, büyük bir meşakkat çekmiş olarak Antakya’ya ulaştılar. Antakya
Haçlı Prensliği’nin naibi Tankred, bu asilzade adamların düştükleri durumu görünce iç çekti
ve üzüldü. Onları büyük bir hürmetle karşıladı, onure etti, yedirdi, lüks ve pahalı hediyeler ve
kıyafetler verdi, dinlenmeleri için onları istedikleri kadar Antakya’da ağırladı.68
1101 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında I. Kılıç Arslan, Danişmend Gazi ve Türk
beyleri komutasında Türk ordusu, Anadolu’da iki Haçlı ordusunu arka arkaya mağlup etti. Bu
sırada Aquitaine Dükü IX. William, Bavyera Dükü Welfve Büyük Hugh komutasında 1101
Haçlı seferlerinin üçüncü ordusu İstanbul’dan Anadolu’ya geçmiş Anadolu topraklarında
ilerliyordu.691101 Haçlı seferlerinin bu son ordusu, Salimia ve Philomelium70 şehirlerini
alarak buradaki Türklerin hepsini öldürdü. Ancak burada durmadılar, çünkü beklemeye
tahammülleri yoktu.71
1101 yılının Eylül ayında Heraclea (Ereğli) yakınlarına gelen Haçlı ordusu, Türk
ordusunun saldırıya geçmesiyle büyük bir darbe aldı ve Haçlı askerleri kaçmaya başladı.
Aquitaine Dükü IX. William, Bavyera Dükü Welf ve Clermont piskoposu Auvergne William
ile yanındaki askerler dağlara doğru kaçtıklarında zırhlarını, yeleklerini, atlarını bıraktılar.
Ancak dağlara çıkanların binlercesi bu dağlarda öldü. Dağ boyunca ilerleyenler Tarsus
yakınında Longinat72 denen bir kasabaya vardılar. Bu dönemde Tarsus, Antakya Haçlı
Prensliği’ne bağlıydı ve Tarsus Valisi Bernard Foreigner tarafından yönetilmekteydi. Antakya
naibi Tankred, Haçlıların başına gelenleri duyunca Tarsus valisi Bernard’a haber gönderip
onları ağırlayıp, değerli kıyafetler, hediyeler verip onların adına şölenler düzenlenmesini
istedi.73
Albert of Aachen, a.g.e., s.625 ; Demirkent, a.g.e., s. 47; Urfalı Mateos, a.g.e., s. 219; Oldenbourg, a.g.e., s.
182.
69
Oldenbourg, a.g.e., s. 182.
70
Albert of Aachen, a.g.e., s. 629’da bu şehirlerin adlarını verirken, Demirkent, a.g.e., s. 50’de Philomelium,’un
günümüzde Akşehir’e Salimia’nın ise İsmil’e tekabül ettiğini yazmıştır.
71
1101 Haçlı seferlerinin üçüncü ordusunun Anadolu’da yaptığı savaşlar hakkında bkz. Albert of Aachen,
s. 627-631 ve Demirkent, s. 48-54’de detaylı bilgi vermektedir. Ayrıca bu hususta bkz. Runciman, C. II. ,s. 2324.
72
Demirkent, a.g.e., s. 54’te Longinat’ın Tarsus çayı (Kydnos)’nın denize döküldüğü yerdeki liman şehri
olduğunu yazıyor.
73
Albert of Aachen, a.g.e., s. 631; Ralph Caen, a.g.e., s.163’de Aquitaine Dükü IX. William ve Bavyera Dükü
Welf’in 1101 yılının Eylül ayında Heraclea (Ereğli) yakınlarında Türkler tarafından bozguna uğratıldıklarını
kaçarak Tarsus’a geldiklerini yazıyor. Ayrıca Tankred’in adamı Bernard the Strager’in onlara yardım ettiğini de
belirtiyor. Bununla beraber Büyük Hugh’un Tarsus’da öldüğünü de belirtiyor. Ayrıca bkz.William Malmesbury,
a.g.e., s. 683’de 1101 Haçlı seferlerine katılan Fransa Kralı I.Filip’in kardeşi Büyük Hugh’unTarsus’da
öldüğünü yazıyor.
68
100
1101 Haçlı Seferlerine Katılan Liderlerin Antakya’da Buluşup Kudüs’e
Geçmeleri
1101 yılı Haçlı seferlerine katılan üç ordu da arka arkaya Türk ordusu tarafından
Anadolu’da mağlup edildi. Savaşlardan sonra Haçlı liderlerinin bir kısmı İstanbul’a sığınırken
bir kısmı Anadolu’nun güneyine ilerleyerek Antakya Haçlı Prensliği’ne sığınmıştı. 1101
yılının Aralık ayında İstanbul’da bulunan Haçlı liderleri, Bizans İmparatoru Alekseios
Komnenos’dan Antakya’dan Kudüs’e gidip Hac vazifelerini yerine getirmek amacıyla bir
gemi istediler. Bizans İmparatoru, Haçlıların Kudüs’e ne kadar bağlı olduklarını ve bu uğurda
kendilerini adadıklarını biliyordu. Onlardan sadakat yemini aldıktan sonra istedikleri gemiyi
Haçlı liderlerine verdi.Haçlı liderlerinin amacı ilk önce Antakya’ya gidip buradan Kudüs’e
geçerek Hac vazifelerini yerine getirmekti. Haçlı liderleri ile haçlıların bazıları gemiyle
bazıları kara yoluyla Antakya’ya ulaştılar.Ayrıca İtalya’dan deniz yoluyla Symeon
(Samandağ) limanına gelip buradan Antakya’ya geçen piskoposlar da oldu.74
1101 Haçlı seferlerine katılan Haçlı liderlerinin büyük çoğunluğu, Kont Albert
Biandrate, Mareşal Konrad, Blois Kontu Stephen, Burgundy Dükü Stephen, Kont Saint-Gilles
(Raymond), Nevers Kontu William, Kont Poitiers, Bavyera Dükü Welf, Piskopos Engelrand
Laon, Piskopos Manasses Barzenona ve diğer prensler 1102 yılının Mart ayı başlarında
Antakya’ya gelip burada buluştular.75
Tarsus Valisi Bernard Foreigner,Saint-Gilles (Raymond)’un gemisi diğer gemilerden
ayrılarak Tarsus’a yakın limana geldiğinde Antakya Hâkimi Tankred’in emriyle Saint-Gilles
(Raymond)’i tutukladı. Çünkü Tankred, Saint-Gilles (Raymond)’i Lombardların ölümünden
sorumlu tutuyor ve onu günahkâr olarak görüyordu. Bu sebepten Haçlı liderleri Tankred ile
işbirliği içerisinde oldular. Antakya’ya getirilen Saint-Gilles (Raymond) Tankred tarafından
teslim alınıp zincire vuruldu. Bu durum karşısında kutsal yolculuğa çıkmış Haçlılar, Antakya
Latin Patriği Bernard’ın yanına giderek Saint-Gilles (Raymond)’in serbest bırakılmasını
istediler. Bunun üzerine Patrik Bernard, Tankred’in yanına giderek Saint-Gilles (Raymond)’i
serbest bırakmasını söyledi. Tankred de Saint-Gilles (Raymond)’den Kuzey Suriye işlerine
hiçbir suretle karışmayacağına dair söz aldıktan sonra onu serbest bıraktı.76Yeniden
toparlanan Haçlı asilleri,Antakya naibi Tankred’e beraberindekilere baharın gelmesiyle
Albert of Aachen, a.g.e., s. 631-633, ayrıca bkz. Runciman, a.g.e., C. II. , s. 25.
Albert of Aachen, a.g.e., s. 631-633’de 1101 Haçlı seferlerine katılan Haçlı liderlerinin Antakya’da
buluştuğunu yazmıştır. Ayrıca bkz. Demirkent, s.54-55’de Haçlı liderlerinin Antakya’da topladığını yazarken
Haçlı liderlerinin adlarını belirtmemiş ve sonrasındaki gelişmeleri yazmamıştır.
76
Albert of Aachen, a.g.e., s. 633, Ralph Bailey Yewdale, Bohemund I. Prince of Antioch, Princeton University
Press, 1943, s. 95-96; Runciman, a.g.e., C. II. s. 28.
74
75
101
birlikte Kudüs’e gideceklerinin sözünü verdiler. Antakya’da misafir edildikten sonra Nevers
Kontu II. William ve diğer Haçlı liderleri, 1102 yılının İlkbaharında Antakya’dan Kudüs’e
doğru hareket ettiler.77
1101 Haçlı seferlerine katılan binlerce Haçlı askerinden sadece birkaç bini Antakya’ya
ulaşabilmişti. Haçlı liderleri komutasında Haçlı birliği, Antakya’dan Kudüs’e kara yoluyla
hareket ettiğinde Trablusşam şehrine geldi ve burada Trablusşam Hâkimi Fahrulmülk b.
Ammar ile Şam Meliki Dukak’ın gönderdiği ordu ile karşılaştı. Trablusşam’ı almayacağını
anlayan Saint-Gilles (Raymond), Trablusşam Hâkimi Fahrulmülk b. Ammar ile anlaşma
yaptıktan sonra Kudüs’e doğru hareket etti. Kudüs’e doğru hareket eden Haçlı birliği, Tartus78
şehrine geldi ve bu şehri kuşattı.79
Tartus’u kuşatan Haçlı ordusu, H. 495 yılının Cumadelahir ayında / M. 1102 yılının
Mart ayında şehri ele geçirdi.801101 Haçlı seferlerinin birliği, bu şehriSaint-Gilles
(Raymond)’e bırakmakta bir sakınca görmedi. Çünkü onların hedefi Kudüs’e yürümekti.
Ayrıca 1101 Haçlı seferlerine katılan Haçlılar, Tartus’u ele geçirerek bu seferlerde bir başarı
kazanmış da oldular. Tartus’tan yola çıkan Haçlılar, Kudüs’e doğru yol alırken Bavyera Dükü
Welf, Kudüs’e gitmeyerek gemiye bindi ve Kıbrıs adasına gitti. Kıbrıs’a gelen Bavyera Dükü
çok hasta olduğundan öldü ve buraya gömüldü.81Saint-Gilles (Raymond), Tartus’u
almasından sonra bölgede hâkimiyetini genişletmek için 10 bin adamıyla birlikte Beyrut
üzerine yürüdü. Bu haberi alan Kudüs Haçlı Kralı Baudouin de Boulogne, elçiler aracılığıyla
Saint-Gilles (Raymond)’i uyardı ve büyük bir orduyu onun üzerine gönderdi. Çünkü Kudüs
Haçlı Kralı, bölgede huzur ve barışın korunmasından sorumlu olduğundan Yahudi olmayan
yerli halkın koruyuculuğunu üstlenmişti. 1101 Haçlı seferlerine katılan Haçlılar, kutsal
Paskalya gününe 15 gün kala 21 Mart 1102 tarihinde Yafa’ya ulaştılar. Burada Pazar gününe
kadar sekiz gün kaldıktan sonra Yafa’dan ayrılıp Kudüs’e doğru hareket ettiler.82
77
Albert of Aachen, a.g.e., s. 625.
1101 yılında Tartus, Trablusşam’a bağlı bir şehirdi.
79
İbnu’l-Esîr, a.g.e., C. 10, s. 343-344’de 1101 yılında Anadolu’da I. Kılıç Arslan komutasında ordunun SaintGilles (Raymond), komutasında Haçlı ordusu ile karşılaştığında I. Kılıç Arslan’nın Haçlı ordusunu mağlup edip
zaferle döndüğünü yazıyor. Ayrıca Saint-Gilles (Raymond) üç yüz kişiyle mağlup bir vaziyette Suriye’ye
geçtiğinde bu durum karşısında Trablusşam Hakimi Fahrulmülk b. Ammar’ın Hıms’taki vekili Yahız ve Şam
Meliki Dukak’a “Saint-Gilles (Raymond) böylesine az bir kuvvetle dönerken üzerine yürümek için acele etmenin
doğru bir hareket olacağı” hakkında haber gönderdiğini de belirtiyor. Ayrıca bkz. Azimî, a.g.e., s.33’de SaintGilles (Raymond), komutasında Haçlı ordusunun Trablusşam’ı kuşattığını yazıyor.
80
Azimî, a.g.e., s.33.
81
Albert of Aachen, a.g.e., s. 633; Cate, s. 365; William Tyre, a.g.e., Volume I. s. 433.
82
Fulcher of Chartes, A History of the Expedition to Jerusalem, 1095-1127, s. 166, ayrıca bkz. William
Malmesbury, a.g.e., s. 683’de 1101 yılı Haçlı seferlerine katılan Haçlı liderlerinin Paskalya günü Kudüs’te
buluştuklarını yazıyor.
78
102
Mareşal Konrad ve Loan Piskoposu Engelrand, gecikmeli olarak Yafa’ya geldiler ve
buradan hareket ederek kardeşlerini takip ettiler. 6 Nisan 1102 tarihinde Paskalya günü 1101
Haçlı seferlerine katılan bütün Haçlı liderleri ve geriye kalan Haçlılar, Kudüs’te bir araya
geldiler. Kudüs Haçlı Kralı, 18 gün boyunca Haçlıların Kudüs’e gelmesini bekledi ve bu
bekleyiş sonunda Kudüs’e gelen Haçlılarla birlikte Paskalya gününü kutladı. Haçlı liderleri,
bu kutlamalarda, günah çıkardılar ve hatalarını anlattılar. Burada Haçlı liderleri, 1101 Haçlı
seferlerinde binlerce Haçlı askerinin öldürülmesini ve bu seferlerin başarısızlığa uğramasını
Bizans imparatorunun hainlik yapmasına bağladılar. Ayrıca Lombardların Türklerle olan
savaşında Saint-Gilles (Raymond)’un beraberinde olduğu imparatorun askerlerinin onları
savaş alanında terk edip gitmesinin Bizans imparatorunun isteğiyle olduğunu da vurguladılar.
Ancak o sırada orada bulunan Saint-Gilles (Raymond), bunların bir iftira olduğunu Kudüs
Haçlı Kralına söyledi.83
Saint-Gilles (Raymond), Kudüs Haçlı Kralının bulunduğu ortamda söz alarak
kendisinin onları, arazinin yapısı, kuraklıklar ve Türklerin tuzakları hakkında sık sık
uyardığını anlattı. Ayrıca, Haçlı ordusunun kuzeye doğru hareket ettiğinde bu yolun güvenli
olmadığını vurguladığını da ekledi. Kudüs Haçlı Kralı Baudouin de Boulogne, tüm bu
anlatılanları dinledikten sonra Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’a elçi gönderme kararı
aldı.84
Ayrıca Haçlı liderleri, 1101 Haçlı seferlerinin başarısızlığını Bizans imparatoruna
yükledikten sonra 1102 yılının Mayıs ayında gemilerle Avrupa’ya geri döndüler.85
Kudüs Haçlı Kralı, Bizans imparatoruna elçi olarak Piskopos Gerard ile Manasses
Barzeona’yı gönderirken nezaket gereği hediye olarak evcilleştirilmiş iki aslan ile büyük
hayvanları da yanlarında götürmelerini istedi. Kudüs’ten yola çıkan elçiler İstanbul’a
geldiklerinde Bizans imparatoru tarafından merasimle karşılandıklarında hediyeleri ona
takdim ettiler. Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos, elçilerle yaptığı konuşmada
Lombardların kendisinin yüzünden öldürüldükleri şüphesinin Kudüs Haçlı Kralında
olmadığını anladı. Ayrıca elçilere Kudüs Haçlı Kralı ve Haçlı liderlerini İstanbul’a davet edip
Albert of Aachen, a.g.e., s. 635, ayrıca bkz. Fulcher of Chartes, A History of the Expedition to Jerusalem,
1095-1127, s. 166-167.
84
Albert of Aachen, a.g.e., s. 637, Ayrıca bkz. Runciman, a.g.e., C.II. s. 28’de Kudüs Haçlı Kralı’nın 1101 Haçlı
seferlerinde uğranılan başarısızlık hakkında Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos’a hediyelerle elçiler
aracılığıyla mektup gönderdiğini yazıyor.
85
Fulcher of Chartes, A History of the Expedition to Jerusalem, 1095-1127, s. 167-168.
83
103
onları onure etmek istediğini de söyledi.86 Böylece, Kudüs Haçlı Kralı, bu hediyeleşmeyle
Bizans imparatoru ile Haçlılar arasında dostluk bağını da perçinlemiş oldu. Muhtemelen
Bizans ile Haçlılar arasında dostluk bağını perçinlemesi bundan sonraki Anadolu ve Orta
Doğu’ya
yapılacak
Haçlı
seferlerinde
Bizans
Devleti’nin
desteğini
kaybetmemek
istemesindendir.
Kudüs Haçlı Kralı Baudouin de Boulogne, Bizans İmparatoru Alekseios Komnenos ile
dostluk bağı sağlamlaştırmaya çalıştığı sırada Türk ordusunun 1101 yılında bir biri arkasına
Haçlılara karşı kazandığı zaferler İslâm dünyasında sevinçle karşılandı. İttifakla kurulan bu
ordu, Anadolu’ya gelen Haçlı askerlerinin yüz binlercesini birkaç ay içinde öldürdü ve
böylece Anadolu’yu Haçlıların istilasından kurtarmış oldu. Bu zaferlerden sonra Anadolu
Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan’a “Ebu’l-Megazî” unvanı verildi.87
Sonuç
15 Temmuz 1099 tarihinde Haçlıların Kudüs’ü ele geçirmelerinden sonra I. Haçlı
seferi esas amacına ulaşmış oldu. Bundan sonra önemli olan ise I. Haçlı seferinden sonra
Doğu da kurulan Latin Haçlı Devletlerinin burada varlığını devam ettirerek Kudüs’ün
Haçlıların elinde kalmasıydı. Bunun için Anadolu Türk tarihi açısından büyük öneme sahip
olan 1101 Yılı Haçlı Seferleri I. Haçlı seferi sonunda Doğu da kurulmuş olan Haçlı
devletlerine yardım götürmek, onları ekonomik ve askeri açıdan takviye etmek amacıyla
gerçekleştirildi. Ancak Doğu da ki Latin Haçlı Devletlerinin güçlenmesi daha Anadolu’ya
yeni yerleşen ve amaçları buraları yurt edinmek olan Türklerin, Anadolu’da Bizans’ın dışında
bir de Haçlılarla zorlu bir mücadeleye başlaması demek oluyordu.
Albert Aachen’in de belirttiği gibi bu amaçlara ek olarak Anadolu’ya gelen 1101
yılındaki Haçlı orduları, Bağdat’a kadar ilerleyerek Abbasi Halifeliği’nin merkezini ele
geçirip İslamiyeti ortadan kaldırmayı da hedeflemişlerdi. Anadolu’ya yerleşmek ve İslamiyeti
korumak için Türklerin, Arapların ve Anadolu milletlerinin Haçlı ordularına karşı bir araya
gelmeleri gerekiyordu. Bu doğrultuda I. Kılıç Arslan ve Danişmend Gazi başkanlığında Türk
beyleri ve Anadolu milletleri, 1101 Haçlı ordularına karşı ittifak oluşturdular. Böylece birlik
ve beraberlik içerisinde 1101 yılı Haçlı ordularının Anadolu’da Türk beyleri başkanlığında
Albert of Aachen, a.g.e., s. 637, ayrıca bkz. Cate, a.g.m., s. 366’da Kudüs Haçlı Kralının Bizans imparatoruna
elçi olarak Manasses Barzeona’yı gönderdiğini yazarken Albert of Aachen, a.g.e,. s. 637’de Piskopos Gerard ile
Manasses Barzeona’yı birlikte gönderdiğini yazıyor.
87
Yınanç, a.g.e., s. 215.
86
104
oluşan ordu tarafından imha edilmesi ile Türkler, hem vatan toprağını savunmuş hem de İslam
halifeliğini bir kere daha büyük bir tehlikeden kurtarmışlardır. Tabi ki buradan Anadolu’da ne
zaman Anadolu milletleri ve Türkler ittifak içinde olmuşlarsa her zaman dış güçlere karşı
zafer kazanmış, ne zamanki bir birleriyle çatışmışlar işte o zaman da dış güçler Anadolu’da
gücü ele geçirmiş oldukları sonucunu çıkarabiliriz.
1101 yılında Haçlı orduları esas amaçlarına ulaşmış olsalardı, belki de Anadolu’nun
Türkleşmesi hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti. Bunun yanında 1101 Haçlı seferlerine katılan
Haçlı liderlerinin amacı, Anadolu’yu çaprazlama geçip Antakya’ya oradan da Kudüs’e giden
Hac yolunu Haçlıların hâkimiyetine almaktı. Fakat Anadolu askeri ve Türk beylerinin 1101
yılında Haçlılara karşı zaferinden sonra bırakın Anadolu’daki Hac yolunu açmayı Haçlılar, bir
daha kara yoluyla Anadolu topraklarına bile giriş yapamadılar. Böylece Anadolu’da Türk
beyleri ve milletlerin ittifakıyla oluşan ordunun bir biri arkasına gelen üç Haçlı ordusunu da
bertaraf etmesiyle Anadolu’nun Türk vatanı haline gelmesinde önemli bir dönem aşılmış
oldu.
1101 yılı Haçlı seferinde Haçlı ordularının uğradığı hezimet bundan sonra yapılan
seferlerdeki ordulara da örnek olmuştur. Haçlıların artık Anadolu’daki Türk varlığını ya da
İslâm halifeliğini ortadan kaldırmak gibi imkânsız hayalleri kapılmamış sadece bölgedeki
Haçlı varlığını devam ettirebilmek için seferler düzenlemişlerdir. Düzenlenen bu seferlerde de
bir iki ordu dışında kara yoluyla Anadolu üzerinden değil deniz yoluyla doğuya gelmeyi
kendileri için daha güvenli bulmuşlardır.
105
HARİTA: 1. Haçlı seferinin ve 1101 Haçlı seferlerinin güzergâhlarını gösteren harita. Bu
harita, J.L. Cate, “The Crusade of 1101”, A History of The Crusades, (Editedby Marshall W.
106
Baldwin and Kenneth M. Setton), C.I. , The University of Wisconsin Press, London, 1969, s.
346’dan alınıp düzenlenmiştir.
Kaynakça
ALBERT OF AACHEN, Historia Ieroso limitana, History of the Journey to Jerusalem (Edited and
Translated By Susan B. Edgington), Clarendon Press, Oxford, 2009.
AZİMİ, Azimi Tarihi Selçuklularla ilgili Bölümler, (Düzenleyen: Ali Sevim), TTK Yay. Ankara,
1988.
J.L. CATE,
“The Crusade of 1101”, A History of The Crusades, Editedby Marshall W.
Baldwinand Kenneth M. Setton), C.I. , The University of Wisconsin Press, London, 1969
CAEN, Ralph,The Gesta Tancredi of Ralph of Caen, A History of the Normans on the First
Crusade, (Translated and with Introduction by Bernard S. Bachrachand David S.
Bachrach), Ashgate Publishing Company, USA, 2005.
CAHEN, Cladue,Türklerin A nadolu’ya ilk Girişi, (Çev. Yaşar Yücel-Bahaeddin Yediyıldızlı) TTK
Yay. Ankara. 1988.
CARNOTENSİS, Fulcherius, “Kutsal Toprakları Kurtarmak” KUDÜS SEFERİ,(Çev. İlcan Bihter
Barlas), IQ Kültür Sanat Yay. İstanbul, 2009.
DEMİRKENT, Işın,”1101 Yılı Haçlı Seferleri” Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum Yılı
Armağanı, İstanbul, 1995
DEMİR, Mustafa, Selçuklular Tarihi, Değişim Yay. İstanbul, 2015
FİSHER, Sydney Nettleton, The Middle East A History, Alfred A. KnopfPress, New York, 1979.
FULCHER OF CHARTES, The First Crusade, The Chronicle of Fulcher of Chartres and Other
Sources Materials, (Editedby Edward Peters), University of Pennsylvania Press,
Philadelphia, 1998.
FULCHER OF CHARTES, A History of the Expedition to Jerusalem, 1095-1127, (Translatedto
English by Frances Rita Ryan), Tennessee University Press, 1969
GİBB, H.A.R.,The Damascus Chronicle of the Crusaders, ( Translated from the Chronicle of ibn
El-Kalanisiby H.A.R. Gibb), Luzac Company, London, 1932
HALDON, John, Bizans Tarih Atlası( Çev. Ali Özdamar), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2007.
İBNU’L-ESÎR, el-Kâmil fî’t -Târih, C. 10, Dar Sader Yayınevi, Beyrut, 1979.
İBN EL-KALANİSİ, Zeylu Tarih-i Dımaşk (Neşr. H. F. Amedroz), Beyrut, 1908.
107
KERÎMÜDDİN MAHMUD-İ AKSARAYÎ, Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev. Mürsel Öztürk),
TTK Yay. Ankara, 2000
KOMNENA, ANNA, The Alexiad,( Translatedby E.R.A. Sewter), Penguin books, London,
2009.
MALMESBURY, William,Gesta Regum Anglorum, The History of the English Kings, (Edited and
Translated R.A.B. Mynors), Volume I, Oxford UniversityPress, Oxford, 1998.
OLDENBOURG, Zoe, The Crusades( Translated from the French by Anne Carter), Phoenix Press,
London, 1966.
OSTROGORSKY, George, Bizans Devleti Târihi,(Çev. Fikret Işıltan), TTK. Yay., Ankara, 1981.
RUNCIMAN, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), TTK. Basımevi, Ankara,1998.
SÜRYANİ MİKHAİL, Süryani Mikhail Vekâyinâmesi (1042-1195) (1195-1229),(Turkceterc.
Hrant. D. Andreasyan), Ankara, 1944, (TTK. kütüphanesi No: 44’de yayınlanmamış
tercüme).
TUDEBODE, Peter, Historia de Hierosolymitano Itinere, (Translated with Introduction and
notesby John Hugh Hill and Laurita L. Hill) American Philosophical Society Press,
Philadelphia, 1974.
URFALI MATEOS, Urfalı Mateos Vekâyinâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (11361162) ( Çev.Hrant D. Andreasyan), TTK. Yay., Ankara, 2000.
YEWDALE, Ralph Bailey, Bohemund I. Prince of Antioch, Princeton University Press, 1943,
YINANÇ, Mükremin Halil, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, TTK Yay. Ankara, 2013.
WALTERTHE, Chancellor, The Antiochene Wars( A Translated and Commentary by Thomas S.
Asbridgeand Susan B. Edgington), Ashgate Publishing Company U.S.A. 1999.
WİLLİAM, Tyre,
A History of Deeds Done Beyond theSea, ( Translated Emily Atwater
Babcockand A.C. Krey), I. cilt, Columbia University Press, New York, 1943.
108
Download