polislerin trafik kazası tazminatı

advertisement
POLİSLERİN GÖREV SIRASINDAKİ TRAFİK KAZASI NEDENİYLE
TAZMİNAT TALEPLERİ
Av. Dursun KARACA
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu´nun 106. maddesine göre; kamuya ait motorlu araçların
sebep oldukları zararlardan dolayı 2918 sayılı Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin
hükümleri uygulanır. Buna göre; motorlu araçların neden olduğu zararlardan dolayı idare, kamu
hukuku kurallarına göre değil, işleten sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumludur.
Bu tür olaylarda tazminat davalarının adli yargıda açılması gerekmektedir. Zira; aynı kanunun
110. maddesinde kamuya ait araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin davaların adli yargıda
görüleceği, zarar görenin kamu görevlisi olmasının bu durumu değiştirmeyeceği açıkça
vurgulanmıştır.
Bu davalarda genel yetkili mahkeme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6.
maddesine göre, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri
mahkemesidir. Bu tür davaların davalısı bakanlık veya diğer kamu tüzel kişileri olduğundan, bunların
yerleşim yeri olan Ankara mahkemeleri bu davalarda genel yetkili mahkemelerdir. Ayrıca; 6100 sayılı
kanunun 7. maddesine göre; davalı birden fazla ise; dava, bunlardan birinin yerleşim yeri
mahkemesinde de açılabilir. Aynı kanunun 16. maddesine göre; haksız fiilden doğan davalarda, haksız
fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar
görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Diğer yönden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun
110 maddesine göre; motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının
merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden
birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Açılan davada hükmolunacak maddi tazminat yargılama aşamasında bilirkişi tarafından
hesaplanacaktır. Bedensel zararlar kapsamında; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün
azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan
kayıpların karşılanması istenir. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar;
geçici iş göremezlik tazminatı ve sürekli iş göremezlik tazminatıdır. Geçici iş göremezlik tazminatı ise;
kaza tarihinden tedavi sonuna kadar olan kayıpları, sürekli iş göremezlik tazminatı ise, belli bir oranda
malul, iş göremez hale gelmiş olanlara; maluliyet/iş göremezlik oranı, aylık geliri, yaşı, kusuru vb.
faktörlere göre hesap edilecek ve ödenecek tazminattır. Kişinin kısmi sürekli bir iş gücü kaybı söz
konusu olduğu durumlarda, bu haliyle mevcut işine devam ediyorsa ve gelirinde bir azalma yoksa
dahi, yine de mevcut işini veya bundan sonra yapacağı işini bu oranda fazladan bir efor sarf ederek
yapması gerekeceğinden bir tazminat ödenecektir, uygulamada buna efor kaybı tazminatı da
denilmektedir.
Dava konusu trafik kazası; 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun
kapsamında bir görev sırasında meydana gelmiş ise, öncelikle zarar görenlere bu kanun gereği nakdi
tazminat ödenir. Ödenen nakdi tazminat bu kanunun 6. maddesi gereğince maddi ve manevi zarar
hesabında dikkate alınır. Zira; 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 6.
maddesi gereğince, bu kanuna göre ödenecek nakdi tazminat uğranılan “maddi ve manevi” zararların
karşılığıdır. Bu durumda; ödenen nakdi tazminatın, mahkemece takdir edilecek bir bölümü manevi
tazminat karşılığı, kalan kısmı ise maddi tazminat karşılığı olarak kabul edilir. Yargıtay kararlarına
göre; kişiye ödenen nakdi tazminattan, mahkemece takdir edilecek bir bölümünün manevi tazminat
karşılığı olarak ayrılması, geri kalan tutarın maddi tazminat karşılığı olarak kabulü ile faizi ile birlikte
maddi tazminattan indirilmesi gerekir.
Ayrıca; görev sırasında, görevden kaynaklanan bir kaza sonucu yaralananların kendilerine,
vefatları halinde hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından aylık bağlanacak ve sair mali
haklar verilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan ödemelerden; kısmen veya tamamen
rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, maddi zararların
belirlenmesinde gözetilemez, zarar veya tazminattan indirilemez.
Sonuç olarak, maddi ve manevi tazminat davasında talep edilecek tazminat; yukarıda sözü
edilen 2330, 5510/5434 sayılı kanunlarla düzenlenmiş olan mali haklara ek olarak ödenecek bir
tazminattır. Bu kapsamdaki maddi tazminatı özellikle 2330 sayılı kanun gereğincen ödenen “nakdi
tazminat” ile karıştırmamak gerekir.
Kazaya uğrayan kamu görevlisinin vefatı halinde hak sahiplerinin talep edebileceği zararlar;
cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya
da yitirilmesinden doğan kayıplar ile ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları
kayıplardır. Destekten yoksun kalanların mirasçı olması gerekli değildir. Kişinin desteği ile geçinen,
mirasçısı olmayan kişiler de şartları varsa tazminat talep edebilirler.
Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda zarar görene uygun bir miktar
paranın manevi tazminat olarak ödenmesine de karar verilebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm
halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat ödenebilir. Manevi tazminatın
miktarını olayın özelliklerine göre mahkeme takdir eder.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1-2 maddesine göre; motorlu araç kazalarından
doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü
öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına
uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı
süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. 01.02.2014
Download