Uluslararası İnsan Hakları Hukuku`nun Genel

advertisement
KAYNAKLAR
• Raija Hanski – Martin Scheinin (Der.),
İnsan Hakları Komitesi’nin Emsal
Kararları, İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları, 2005.
• Şeref Gözübüyük – Feyyaz Gölcüklü,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Uygulaması, 6.Bası, 2005.
•
Uluslararası İnsan Hakları
Hukuku’nun Temel İlkeleri
• Uluslararası güvenlik – insan haklarına
saygı bağlantısı:
• BM Kurucu Antlaşması Md.1 (“ırk, cins, dil
veya din farkı gözetmeksizin herkesin
insan haklarına ve ana hürriyetlerine karşı
saygıyı geliştirerek ve teşvik ederek,
milletlerarası işbirliğini gerçekleştirmek”)
Uluslararası Hukukun
genelinden ayrıldığı noktalar:
• Uluslararası insan hakları hukuku
devletlerarası ve devletlerin menfaatlerine
göre şekillenen bir hukuk olmaktan ziyade,
devletlerin iradeleri dışında var olan ve
ifade bulan bir takım değerleri garanti
altına alan devletler üstü bir hukuk ve her
bir devletin ülkesinde yaşayan bireylerin
hakları ve menfaatlerini koruyor.
Uluslararası Hukukun
genelinden ayrıldığı noktalar:
• Uluslararası insan hakları hukukunun
objektif niteliği: Karşılıklılık esasına
dayanmaz. Uluslararası hukuktaki karşılıklı
akit mantığının dışında yer alır. Çünkü
uluslararası insan hakları hukuku belgeleri
devletlerin birbirlerine karşı değil, her
birinin bireylere karşı haklarını düzenliyor.
Uluslararası Hukukun
genelinden ayrıldığı noktalar:
• Bireyin uluslararası hukukun öznesi haline
gelmesi:
• Uluslararası
insan
hakları
hukuku
tarafından korunan hakların öznesi birey.
Ayrıca sınırlı da olsa bireye doğrudan
uluslararası organlara başvuru yetkisi
veriliyor.
İnsan Haklarının Bütünselliği /
Haklar arasında hiyerarşi
• Birinci Kuşak İnsan Hakları: İlk
kazanılan ve koruma altına alınan
haklar. Bunlar kişisel ve siyasal haklar
olarak da nitelendirilebilir.
• İkinci Kuşak İnsan Hakları: Büyük
çoğunluğu devlete bir hizmet sunma
görevi yükleyen haklardır. (Ekonomik,
sosyal, kültürel haklar).
İnsan Haklarının Bütünselliği /
Haklar arasında hiyerarşi
• Üçüncü Kuşak İnsan Hakları: Dayanışma
Hakları. Üçüncü kuşak haklar devletlerin kişilerin
ve grupların dayanışma içinde olmasını
gerektirmektedir. Geleneksel insan haklarının
yatay bir genişlemesidir. 2. Dünya Savaşı
ertesinde ortaya çıkmıştır. Bu hakların oluşum
süreci henüz tamamlanmamıştır. İnsanlığın ortak
mirası hakkı, barış hakkı, çevre hakkı, gelişme
hakkı, insani yardım alma hakkı vb.
Bütünsellik
• Birinci, ikinci ve üçüncü kuşak hakların
tümü, insanca bir yaşam sürdürebilmek
için gerekli haklardır. Hepsi birbirine
bağımlıdır. Birinin yokluğu diğerinin
kullanılmasını olumsuz yönde etkiler.
İnsan haklarının bu şekilde gruplara
ayrılma nedeni, pedagojiktir (inceleme ve
araştırma
yapma
kolaylığı
sağlamasındandır)
İkinci Kuşak Haklarla ilgili
Tartışma
• Giderek güçlenen liberal politikalar
nedeniyle sosyal ve ekonomik hakların
yeri, önemi, bu hakların kısıtlanabilirliği ile
ilgili tartışmalar artmıştır.
• İnsan haklarının sadece negatif haklar
olduğu iddiası:
• Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı’na göre, gelişmekte olan
dünya nüfusunun beşte biri gece yatağa
aç girmekte, dörtte birinin temiz içime
suyuna erişimi bulunmamakta, üçte biri
kaçak düşürücü bir sefalet içinde
yaşamakta Ekonomik Sosyal ve Kültürel
hakların tam olarak kabulu ve yerine
getirilmesi gereksinimi kendini ortaya
koymaktadır.
İkinci Kuşak Haklarla ilgili
Tartışma
• İkinci kuşak hakların evrensel haklar
olmadığı iddiası
• Birinci kuşak hakların üstün haklar olduğu
iddiası
• İkinci kuşak hakların birinci kuşak hakları
tahrip ettiği görüşü
Üçüncü Kuşak Haklarla ilgili
Tartışma:
• İlk iki kuşak haklar ilgili talep daha çok
devlete yöneliktir. Ancak üçüncü kuşak
haklarda tüm dünyaya yönelik talepler
söz konusudur. Henüz bir dünya devleti
kurulmadığına göre bu hakları
gerçekleştirme ödevinin kime ait olduğu
sorusu sorulabilir. Bu hakların tam
olarak gerçekleşebilmesi için
uluslararası düzende bazı değişiklikler
olması gerektiği gerçektir.
Uluslararası Takip ve Koruma
Mekanizmaları
• Yargısal Mekanizmalar: Ör: Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi
• Yargısal olmayan Mekanizmalar:
• Şikayet üzerine takip ve koruma
• Raporlama
TC Anayasası Md.90
• Usulüne göre yürürlüğe konulmuş
milletlerarası andlaşmalar kanun
hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya
aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.)
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası
andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı
hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır.
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
SİSTEMİ
• AİHS 1952 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme Türkiye tarafından
1954 yılında onaylanmıştır.
• Sistemi temelden reforme eden 11.ek protokol 1.11.1998’de
yürürlüğe girmiştir.
• Sözleşme tüm hak ve özgürlükleri güvence altına almıyor.
• Sözleşme’nin sağladığı güvence ikincildir (iç başvuru yollarının
tüketilmesi)
• Sözleşme karşılıklılık ilkesine dayanmaz.
• Bireysel Başvuru
• Devlet Başvurusu
Bireysel Başvuru
• Daha önceden seçimlik bir yol olan bireysel başvuru 11. Protokol’ün
yürürlüğe girmesiyle Sözleşme’ye taraf bütün devletler için zorunlu
hale gelmiştir.
• Bireysel başvuru Sözleşme veya protokollerin ihlali nedeniyle
“mağdur” olan kişi tarafından yapılabilir.
• Başvurunun kabul edilebilirlik koşulları:
a) İç hukuktaki bütün başvuru yollarının tüketilmiş olması
b) Kesin kararın verildiği tarihten itibaren 6 ay içinde başvurulması
Mahkeme kararlarının uygulanması ve
bağlayıcılığı
• Mahkeme kararını yerine getirmek için kullanacağı yolların seçimi
devlete aittir. (Mahkeme kararı kendiliğinden bir iç hukuk hükmünü
veya idari işlemi veya yargı kararını ortadan kaldırmaz).
• İç hukukta kesin hüküm niteliğini almış yargı kararlarının
Sözleşme’ye aykırı olduğuna Mahkeme tarafından hükmedilmiş
olması halinde bazı devletler bunu yargılamanın yenilenmesi sebebi
olarak kabul etmektedir. (Türkiye de yapılan mevzuat değişikliği ile
bunu kabul etmiştir)
• Mahkeme ayrıca, eğer başvurucu talep etmişse, zarar gören taraf
için hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedebilir.
• Mahkemenin kesin kararlarının devletler
tarafından uygulanması Bakanlar Komitesi
tarafından denetlenir.
• Kesinleşmiş AİHM kararlarının bağlayıcılığı
nisbidir, yalnız dava konusu ve davanın tarafları
ile sınırlıdır. Bununla birlikte mahkeme
kararlarının insan hakları konusunda Avrupa
standardını yarattığını belirtmek gerekir.
BM MEDENİ VE SİYASİ HAKLAR
SÖZLEŞMESİ
İNSAN HAKLARI KOMİTESİ’NİN İŞLEVİ
• BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
1966’da kabul edilmiş. Ekonomik, Sosyal ve
Kültürel Haklar Sözleşmesi ile birlikte İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki hakları
garanti altına alıyor.
• Türkiye her iki sözleşmeye de 2003’den bu yana
taraf.
İnsan Hakları Komitesi’nin
Sözleşme’nin uygulanmasını izlemek
yolunda işlevleri
• Taraf Devletler tarafından sunulan dönemsel raporların
incelenmesi (md.40)
• Sözleşme’nin belli bazı hükümlerine açıklık getirmek
üzere Komite’nin yorumlarını sistemleştirerek açıklayan
Genel Yorum’ların kabulü (md.40/4)
• Sözleşme’ye aykırılık iddiasıyla yapılan bireysel
başvuruların değerlendirilmesi (Ek Seçimlik protokol,
Kabul:1966, Yürürlük: Mart 1976)
• Aralık 1989’da kabul edilen 2. ek protokol (yürürlük
temmuz 1991) ile ölüm cezası tümüyle yasaklanmıştır.
Devletlerarası Şikayet
• Md. 41’e göre bu yönde ayrı bir beyanda
bulunmuş devletlere karşı başka bir taraf
devlet şikayette bulunabilir.
• Bununla birlikte bu yönde beyanda
bulunmuş yaklaşık 50 devlet bulunmasına
rağmen devletlerarası şikayet yolu bugüne
kadar hiç kullanılmamıştır.
Bireysel Başvuru
• Seçimlik protokolü kabul etmiş devletlere karşı
mümkündür.
• İhtiyati koruma tedbirleri “varlığı iddia edilen
ihlalin mağduruna, tazmini imkansız bir zarar
gelmesini önlemek amacıyla” talep edilebilir.
Kabul edilebilirlik koşulları:
Başvurular, Sözleşme’de yer alan haklardan
birinin Sözleşme’ye ve seçimlik protokole taraf
devletlerden biri tarafından ihlal edilmesi sonucu
mağdur olduğunu iddia eden ve o taraf devletin
yargılama alanı içinde bulunan bir kişi tarafından
yapılabilir.
Başvuru ihlalden bizzat etkilenmiş bir ya da
birden fazla kişi tarafından yapılmalıdır. Tüzel
kişiler mağdur oldukları iddiasıyla Komite’ye
başvuramazlar.
İç hukuk yollarının tüketilmiş olması gerekir.
Komite’nin kararı ve bağlayıcılığı
• Komite, başvuru sonucu Sözleşme’nin ihlalini saptarsa,
buna karşılık gelebilecek olan etkili hukuk yolunu da
gösterir.
• Komite tazminata ilişkin olarak bir miktar belirlemeyip
yalnız tazminatın nasıl hesaplanması gerektiğine dair
görüşlerini sunar.
• Sözleşme’de Komite kararlarının hukuki olarak bağlayıcı
olacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bireysel
başvurunun nihai sonucu Komite’nin “görüşler” i olarak
adlandırılır.
YAŞAM HAKKI
•
•
•
AİHS Madde 2
Yaşama hakkı temel bir hak olduğu
için 2.madde katı olarak
yorumlanmalıdır.
Maddenin devlet açısından sadece
negatif değil pozitif yükümlülükler de
getirir.
YAŞAM HAKKI
• Gözaltının yaşamı tehdit eden bir durumda
gerçekleşmesi ve aradan uzun zaman geçmiş
olması kayıp kişinin öldüğünün ve md.2’nin ihlal
edildiğinin tespiti için yeterli kabul edilmektedir.
• Eğer kamusal makamlar bir veya birden fazla
kişinin yaşamına yönelik tehlikenin varlığını
biliyor veya bilmeleri gerekiyorsa, buna rağmen
kendisinden beklenebilecek makul tedbirleri
almamışlarsa bu takdirde sorumludurlar.
• Md.2 ayrıca devlet organları tarafından güç
kullanılması sonucu ölen kişiler ile ilgili olarak
etkin soruşturma yapılmasını gerektirir
Yaşama Hakkının Sınırları:
• Savaş veya olağanüstü durumlarda dahi devletler
md.2’ye aykırı önlemler alamazlar (md.15/2).
• Ölüm cezası
Md.2 ölüm cezasının infazını yaşam hakkının
korunmasının istisnalarından biri olarak belirtmektedir.
Ancak 6.protokole taraf olan devletler bakımından ölüm
cezası savaş ve savaş tehdidi dışında kalkmıştır. 13.
protokol ise ölüm cezasını her durumda kaldırmaktadır.
• Meşru müdafaa, yakalama ve kaçmanın önlenmesi,
ayaklanmanın bastırılması
BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi Md.6
Ölüm cezası:
Ancak en ağır suçlar için verilebilir.
Yaşı 18 yaşından küçük olanlar ölüm cezasına
çarptırılamaz. Ölüm cezasına çarptırılmış olanların
bağışlanmasını veya cezasının hafifletilmesini isteme
hakkı vardır.
İkinci ihtiyari protokol ile ölüm cezası kaldırılmıştır.
(Sadece savaş zamanında işlenen askeri suçlar
bakımından istisna getirilebilir)
UN General Assembly resolution 62/149:
country votes
• AGAINST:
Afghanistan, Antigua and Barbuda, Bahamas, Bahrain, Bangladesh,
Barbados, Belize, Botswana, Brunei Darussalam, Chad, China,
Comoros, Democratic People’s Republic of Korea, Dominica, Egypt,
Ethiopia, Grenada, Guyana, India, Indonesia, Iran, Iraq, Jamaica,
Japan, Jordan, Kuwait, Libya, Malaysia, Maldives, Mauritania,
Mongolia, Myanmar, Nigeria, Oman, Pakistan, Papua New Guinea,
Qatar, Saint Kitts and Nevis, Saint Lucia, Saint Vincent and the
Grenadines, Saudi Arabia, Singapore, Solomon Islands, Somalia,
Sudan, Suriname, Syria, Thailand, Tonga, Trinidad and Tobago,
Uganda, United States, Yemen, Zimbabwe
• ABSTAINT: Belarus, Bhutan, Cameroon, Central African Republic,
Cuba, Democratic Republic of the Congo, Djibouti, Equatorial
Guinea, Eritrea, Fiji, Gambia, Ghana, Guinea, Kenya, Lao People’s
Democratic Republic, Lebanon, Lesotho, Liberia, Malawi, Morocco,
Niger, Republic of Korea, Sierra Leone, Swaziland, Togo, United
Arab Emirates, United Republic of Tanzania, Viet Nam, Zambia
İŞKENCE VE İNSANLIK DIŞI MUAMELE YASAĞI
• AİHS Madde 3
• “onur kırıcı muamele”, “insanlık dışı muamele”, “işkence”:
• Bu hüküm herhangi bir sınırlamaya tabi tutulamayacak mutlak
nitelikte bir hakkı ifade eder. AİHS md.15/2’ye göre bu hak
olağanüstü durumlarda dahi sınırlanamaz. İşkence yasağı, olayın
özellikleri, mağdurun davranışı ve onun tarafından işlenen suç ne
olursa olsun geçerlidir.
AİHS Madde 3
• Negatif ve pozitif yükümlülükleri içerir.
• Bir kişinin geri gönderileceği devlette kötü
muamele ile karşılaşma tehlikesi bulunması
md.3’ün ihlalini oluşturur
• Gözetim altında bulundukları süre boyunca akıl
hastalarına yapılan muameleler
• Md.2’nin ihlal edildiği bazı durumlarda,
mağdurun yakınları için de md.3 ihlal edilmiş
sayılabilir
İşkence ve Kötü Muamele Yasağı
• BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi md. 7: Hiç kimse
işkenceye veya zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele
veya cezaya maruz bırakılamaz. Ayrıca hiç kimse, serbest iradesi
olmadan tıbbi veya bilimsel bir deneye tabi tutulamaz.
•
•
•
•
Soruşturma ödevi ve önleyici yükümlülükler
Ölüm bekleyişi
İşkence suçunun affı
İade, sınır dışı veya geri gönderme yoluyla başka bir ülkeye
göndererek bireyleri işkence ya da zalimane, insanlık dışı veya
küçük düşürücü muamele ya da ceza tehlikesine sokmama
yükümlülüğü
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
md.10 (Tutulanların Hakları)
• 1. Özgürlüğünden yoksun bırakılan herkes, insani muamele ve
insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onuruna saygı görme
hakkına sahiptir.
• 2. a) Tutuklu sanıklar, istisnai haller dışında mahkumlardan ayrı
tutulur ve kendilerine mahkum edilmemiş kimselerin statüsüne
uygun tarzda ayrı bir muamele uygulanır.
• b) Tutuklu küçük sanıklar yetişkinlerden ayrı tutulur ve en kısa
sürede yargısal makamların önüne çıkarılırlar.
• 3. Ceza infaz sistemi, mahpusları iyileştirme ve toplumsal
rehabilitasyonlarını sağlama gibi temel amaçlara sahip olur. Küçük
failler ‘yetişkinlerden ayrılır ve yaşları ile hukuki statülerine uygun bir
muamele görürler.
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
• Gözaltına alınan kişilerin resmi olarak gözaltı
merkezi olarak tanınan yerlerde tutulmaları,
• Gözaltı ve sorgulamaya ilişkin bilgilerin kayıt
altına alınması
• Devletler her türlü gözaltı merkezinin işkence
veya kötü muamelede kullanılabilecek aletlerden
arındırılmasını sağlamak durumundadır.
BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
•
•
•
•
•
•
Cismani ceza
Ölüm cezası bekleyişi
İşkence suçunun affı
Ölüm cezası infaz yöntemleri
Geri göndermeme ilkesi
Mahkumlara uygulanacak muamelede
asgari standartlar
ADİL YARGILANMA HAKKI
AİHS Madde 6
•
1. Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar,
gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir
mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete
uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. Hüküm
açık oturumda verilir; ancak, demokratik bir toplumda genel ahlak,
kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması
veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği
gerektirdiğinde, veya davanın açık oturumda görülmesinin
adaletin selametine zarar verebileceği bazı özel durumlarda,
mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde, duruşmalar dava süresince
tamamen veya kısmen basına ve dinleyicilere kapalı olarak
sürdürülebilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit
oluncaya
kadar
suçsuz
sayılır.
ADİL YARGILANMA HAKKI
AİHS Madde 6
• 3.
Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa
zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara
sahip
olmak;
c) Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının
yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali
olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa,
mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin
yardımından
yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma
tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının
ve
dinlenmesinin
sağlanmasını
istemek;
e) Duruşmada kullanılan dili anlama dışı veya konuşma dışı
takdirde bir tercümanın yardımından para ödemeksizin yararlanmak.
• Divan bu “adil yargılanma” kuralının
hukukun en temel kuralı olduğu ve bu
nedenle maddenin dar yorumunun amaca
uygun düşmeyeceğini belirtmiştir
• Hukukun üstünlüğü
• Davaların yerindeliği
• Hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil
Adil Yargılanma Hakkı’na ilişkin
sınırlamalar
• Md.8 ve 11’deki kamu düzeni vb. nedenlere
dayalı sınırlamalara md.6 için izin verilmemiştir.
• Ancak md.15’e göre savaş veya ulusun varlığını
tehdit eden başka bir genel tehlike halinde taraf
devletler ancak durumun gerektirdiği ölçüde ve
uluslararası hukuktan doğan başka
yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla adil
yargılanma hakkına sınırlama getirebilirler.
Adil Yargılanma
• İdari uyuşmazlıklar
• Md.6 anlamında medeni hak ve
yükümlülükler niteliğinde sayılan idari
işlemler
Adil yargılanma hakkına ilişkin
güvenceler
1. Bir yargı yerine başvuru hakkı
Başvuru hakkına getirilecek sınırlamalar,
md.6 ile öngörülen garantilerin özünü
zedelememeli, adaletin yararına gerekli
olmalı, haklı bir amaç izlemeli ve izlenen
amaçla orantılı olmalıdır.
Mahkemeye başvuru hakkı etkin
olmalıdır.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
Adil yargılanma hakkına ilişkin
güvenceler
• 2. Davanın Hakkaniyete uygun
Dinlenmesini isteme hakkı
• Yargılama süresince silahların eşitliği
ilkesine saygı gösterilmeli, kararlar
gerekçeli olmalı, yargılama dilini anlama,
duruşmada şahsen bulunma hakkına
saygı
• Kararın gerekçesi açık olmalı
Adil yargılanma hakkına ilişkin
güvenceler
3. Duruşmanın halka açık olması
4. Makul sürede yargılanma hakkı
5. Mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı
Objektif ve sübjektif tarafsızlık
1. Sanığa tanınan güvenceler
a) Masumluk karinesi
b) Sanığa tanınan asgari haklar
• Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği
ve nedeninden en kısa zamanda,
anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak
haberdar edilmek;
• Savunmasını hazırlamak için gerekli
zamana ve kolaylıklara sahip olmak
• Kendi kendini savunmak veya kendi
seçeceği bir savunmacının yardımından
yararlanmak (Mali olanaklardan yoksun
bulunuyor ve adaletin selameti
gerektiriyorsa, mahkemece
görevlendirilecek bir avukatın para
ödemeksizin yardımından
yararlanabilmek; Avukatla görüşmenin gizli
olması; Sanığın duruşmada kişisel olarak
hazır bulunma hakkı)
• İddia tanıklarını sorguya çekmek veya
çektirmek, savunma tanıklarının da iddia
tanıklarıyla
aynı
koşullar
altında
çağırılmasının
ve
dinlenmesinin
sağlanmasını istemek;
• Duruşmada kullanılan dili anlama dışı
veya konuşma dışı takdirde bir tercümanın
yardımından
para
ödemeksizin
yararlanmak.
BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi md.14:
• BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
md.14’de AİHS’nin aksine “zaman”
faktörüne açık bir atıf yapılmamıştır.
• Adil
yargılanmanın
öğeleri:
a)
yargılamanın kamuya açık olması b)
mahkemenin sahip olduğu yetkiler yasalar
tarafından tanınmış olmalı ve mahkeme
bağımsız ve tarafsız olmalı
Askeri ve özel mahkemeler
Adil Yargılanma
•
•
•
•
•
Masumiyet Karinesi
Sebepsiz yere gecikmeden yargılanma
Ölüm cezasının söz konusu olduğu davalar
Silahların eşitliği
Mahkumiyet ve cezanın daha yüksek bir yargı
organınca gözden geçirilmesi
• Komite hükmün bazı bileşenlerinin olağanüstü
durumlarda bile askıya alınamayacağını ifade
etmiştir. (Masumiyet karinesi, bir kişinin bir
suçtan ötürü ancak bir mahkeme tarafından
yargılanabilmesi ve mahkum edilebilmesi)
AİHS Madde 9: Düşünce, vicdan
ve din özgürlüğü
• 1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne
sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme
özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça
veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve
ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını
açıklama özgürlüğünü de içerir.
2. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak
kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın
veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması için demokratik bir
toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla
sınırlanabilir.
Din, vicdan ve düşünce
özgürlüğü
• Demokratik çoğulculuk
• Negatif inanç özgürlüğü
• Din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün iç
yönü
• Din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün dış
yönü
• Din ve inanç özgürlüğünün kapsamı
• Dini inancını açıklama ve başkalarını kendi
dini inancı yönünde ikna hakkı
• Devlet dini uygulaması
• Dini inancını açıklama özgürlüğünün
sınırları (md.9/2)
AİHS Madde 10: İfade
özgürlüğü
• 1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu
hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke
sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek
özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve
sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler,
demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal
güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması,
kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın
veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya
yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla
öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara
bağlanabilir.
Düşünce ve İfade Özgürlüğü
• Özgürlükçü demokratik devletin temeli
• Kapsamı
• Sınırları (Md.10/2)
Kanun tarafından öngörülme
Meşru amaç
Demokratik bir toplum için zorunlu olma
BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi Md.18
• 1. Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu
hak, kendi tercihiyle bir dini kabul etme veya bir inanca sahip olma
özgürlüğü ile, tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu bir biçimde,
aleni veya özel olarak, dinini veya inancını ibadet, uygulama,
öğretim şeklinde açığa vurma özgürlüğünü de içerir.
• 2. Hiç kimse, kendi tercihi olan bir dini kabul etme veya inanca sahip
olma özgürlüğünü zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulamaz.
• 3. Bir kimsenin dinini veya inancını açığa vurma özgürlüğü ancak
kamu güvenliği, kamu düzeni, sağlık veya ahlak veya başkalarının
hak ve özgürlüklerini korumak amacıyla, hukuken öngörülen ve
demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamalara tabi tutulabilir.
• 4. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, anne-babalar ile, mümkünse
vasilerin kendi inançlarına uygun biçimde çocuklarına din ve ahlak
eğitimi verilmesini isteme özgürlüğüne saygı göstermeyi taahhüt
ederler.
BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi Md.18
• Devlet Dini
• Dini inancını ortaya koyma
• Sınırlamalar 18/3
• Okullarda din eğitimi
• Vicdani red
•
BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi md.19: Düşünce ve İfade
Özgürlüğü
1. Herkesin, bir müdahale ile karşılaşmaksızın fikirlere sahip olma
hakkı vardır.
•
2. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak bir kimsenin
ülke hudutlarıyla sınırlanmaksızın sözlü, yazılı veya basılı veya
sanatsal urun şeklinde veya kendi tercih ettiği başka bir iletişim
vasıtasıyla her türlü bilgi ve düşünceyi arama, edinme ve
ulaştırma özgürlüğünü de içerir.
•
3. Bu maddenin ikinci fıkrasındaki haklar özel bir ödev ve
sorumlulukla kullanılır. Bu nedenle bu hak, sadece yasalarda
öngörülen ve aşağıdaki sebeplerle gerekli olan sınırlamalara tabi
tutulabilir:
a) Başkalarının haklarına ve itibarına saygı;
b) Ulusal güvenliği veya kamu düzenini veya sağlık ve ahlakı
koruma.
•
•
20. Madde: Savaş propagandası ve
düşmanlığı savunma yasağı
• 1. Her türlü savaş propagandası hukuk
tarafından yasaklanır.
• 2. Ayrımcılığa, kin ve nefrete veya şiddete
tahrik eden herhangi bir ulusal, ırksal veya
dinsel düşmanlığın savunulması hukuk
tarafından yasaklanır.
İfade Özgürlüğüne Sınırlar
• Kamu Ahlakının Korunması
• Yahudi soykırımının inkarı
• Haberleşme dilini seçme
• Ulusal Güvenlik / Demokratik ilkeler
• Pratik Çalışma:
• B ülkesinde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu E dinine mensuptur.
B ülkesi vatandaşı ve G dinine mensup olan X, G dinine mensup
diğer kişilerle toplu halde ibadet edebilmek için bir mekan
düzenlenmesini B devletinden talep etmiş, talebi reddedilmiştir. X
daha sonra böyle bir mekanı kendi imkanlarıyla hazırlayarak
kullanmaya başlamış, mekan mahkeme kararıyla kapatılmıştır.
• X yine G dinine mensup olan Y ile birlikte, bu dini tanıtmak için el
broşürleri hazırlayarak, kişilerin evlerine giderek dinlerine katmak
için onlarla görüşmeler yapmıştır. Broşürleri E dininin mensuplarınca
ibadet için kullanılan bir mekanın önünde sokakta dağıtırken
kendilerine polis müdahale etmiştir.
• X ve Y kişilerin evlerinde yaptıkları görüşmeler ve sokakta
dağıttıkları bu broşürler nedeniyle yargılanmışlar ve hapis cezasına
çarptırılmışlardır.
• X ve Y iç başvuru yollarını tüketmelerinin ardından BM İnsan Hakları
Komitesi’ne başvurmuşlardır.
• Pratik Çalışma 2
• C Devleti vatandaşı Y, C Devleti’ndeki hükümetinin icraatlarını ve bu
ülkedeki çeşitli etnik gruplar arasında ayrımcılık yapmasını eleştiren
yönde içerik taşıyan resimlerin ve diğer sanat eserlerinin bulunduğu
bir sergi açmıştır.
• Sergi devam ederken Y, bazı tehdit mektupları ve telefonları
almıştır. Sergideki eserlerin ve sanatçıların korunmasının
sağlanması için polise başvurmuştur.
• Sergiye gelen güvenlik görevlileri bazı sanat eserlerine el koyarak
bunları yapan sanatçılarla ilgili soruşturma başlatmış, Y polis
müdürlüğüne çağrılarak böylesi bir serginin devamının kendisi ve
sanatçıların güvenliği açısından tehlike arz ettiği açıklanarak sergiye
son vermesi tavsiye edilmiştir.
• Y iki gün sonra silahlı bir saldırı sonucu öldürülmüştür.
• C Devleti Avrupa İnsan HaklarıSözleşmesi ve BM Medeni ve Siyasi
Haklar Sözleşmesi’ne taraftır. Olayı bu kapsamda değerlendiriniz.
BM HER TÜRLÜ IRK AYRIMCILIĞININ ORTADAN
KALDIRILMASINA İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞME
• 1965 yılında kabul edilmiş, 1969’da
yürürlüğe girmiştir. Sözleşme en eski ve
en fazla onaylanmış BM insan hakları
sözleşmesidir.
• Irk ayrımcılığı insan haklarının tamamen
gerçekleşmesinin önünde ciddi bir engel
olarak durmaktadır.
• 12 nolu ek protokol
• Ayrımcılığın genel olarak yasaklanması
• Ayrımcılık yapılmaması ilkesinin, alınacak
tedbirlerin objektif ve makûl bir gerekçeye
dayanması şartıyla,Taraf Devletleri tam ve etkin
bir eşitlik sağlamak üzere tedbir almaktan
alıkoymadığını vurgulayarak,
• Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
1- Yasa ile öngörülmüş olan tüm haklardan
yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din,
siyasî veya diğer kanaatler, ulusal veya
sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup
olma, servet, doğum veya herhangi bir
diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık
yapılmadan sağlanır.
• 2- Hiç kimse, hangisi olursa olsun hiçbir
kamu makamı tarafından özellikle 1.
fıkrada belirtilen gerekçelere dayalı bir
ayrıma maruz bırakılamaz.
Sözleşmeye göre devletlerin taahhütleri:
• Bireylere, kisi gruplarına ya da kurumlara yönelik ırk
ayrımcılığı hareketleri ve uygulamalarına karısmamayı ve
kamu yetkilileri ve kurumlarının böyle davranmasını
sağlamayı;
• Kisi ya da kurumların ırk ayrımcılığını himaye etmeme,
savunmama ve desteklememeyi;
• Hükümet politikaları ile ulusal ve yerel politikaları gözden
geçirmeyi ve ırk ayrımcılığı yaratan ya da uygulayan
kanun ve düzenlemeleri değistirmeyi ya da yürürlükten
kaldırmayı;
• Bireylerin, grupların ve kurumların gerçeklestirdiği ırk
ayrımcılığını yasaklamayı ve sonlandırmayı;
• Birlesmeci ya da çok ırklı örgütler ve hareketler ile ırklar
arasındaki engelleri ortadan kaldıracak diğer araçları
cesaretlendirmek ve aynı zamanda ırksal bölünmeyi
güçlendirme eğilimi olan her seyin cesaretini kırmayı
Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması
Komitesi (CERD)
• BM tarafından özel bir insan hakları sözleşmesi
altındaki sorumlulukların yerine getirilmesini izlemek
ve gözden geçirmek üzere kurulmuş ilk yapıdır.
• Sözleşmede, "ırk ayrımcılığı" terimi, siyasî,
ekonomik, sosyal, kültürel veya toplumsal yasamın
herhangi bir alanında, insan hakları ve temel
özgürlüklerin tanınmasını, uygulanmasını, bu hak ve
özgürlüklerden yararlanılmasını ortadan kaldırmak
veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yönelik, ırk,
renk, soy ya da ulusal veya etnik kökene dayalı her
türlü ayrım, dışlama, kısıtlama ya da tercih
anlamındadır.
• Raporlama: Her dört yılda bir Komite’ye
kapsamlı raporlar sunarlar. Bir hükümet
sınırları dâhilinde ırk ayrımcılığının
olmadığına inansa dahi, Sözlesme’ye bir
Taraf Devlet olarak kapsamlı ve diğer
düzenli raporları sunmak zorundadır.
• Devletlerarası Şikayet: Kullanılmıyor
• Bireysel Başvurular: 1982 yılında devreye
girmiştir. Sözleşme’nin 14.maddesinde
öngörülen beyanda bulunan Devletlere
ilişkin olarak söz konusudur.
• Türkiye bireysel başvuru hakkını tanımıyor:
Bu yönde beyan edilen resmi gerekçe,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
verilen tazminat kararlarının yeterli olduğu ve
bu nedenle Sözleşmenin 14. maddesinde
öngörülen beyanın yapılmasına gerek
bulunmadığı yönünde.
• Kamuoyunu Harekete Geçirmek: Taraf
Devletlerin eğitim, öğretim, kültür ve bilgi
alanlarında önyargılarla savasmak ve milletler
ve ırksal ya da etnik gruplar arasında anlayıs,
tolerans ve dostluğu yaygınlastırmak için
harekete geçme taahhüdünü vermesi
Sözlesme’nin bir özelliğidir.
Türkiye tarafından ilk rapordan başlayıp
üçüncü raporu kapsayacak şekilde tek
belge olarak sunulan dönemsel raporlar
değerlendirmiştir.
• Türkiye’nin sunduğu raporlar, sunuşlar,
sivil toplum örgütleri ve diğer BM
kurumlarının belge ve raporlarından
yararlanılarak Komite tarafından
hazırlanan ve Mart 2009’da yayınlanan
Nihai Gözlemler ve Tavsiyeler
KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN
ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ (CEDAW)
• Genellikle kadınlar için uluslararası haklar bildirgesi
olarak anılan Sözleşme 1979’da imzaya açılmış,
1981 yılında yürürlüğe girmiştir. Ocak 2010 itibariyle
186 ülke taraftır.
• Türkiye 1986 yılında Sözleşmeyi onaylamıştır.
• İhtiyari Protokol Aralık 2000’de yürürlüğe girmiştir.
Türkiye 2003’de taraf olmuştur.
• Sözleşme kadınlara karşı ayırımcılığı şöyle
tarif eder:
• "kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın
ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak
politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve
diğer alanlardaki insan hakları ve temel
özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve
bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya
ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve
cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir
ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına
gelecektir."
Devletlerin yükümlülükleri
• Kadın ve erkek eşitliği prensibinin hukuk
sistemlerine yerleştirilmesi, ayırımcılığa
neden olan bütün yasaların kaldırılması ve
kadınlara karşı ayırımcılığı yasaklayan
yasaların kabul edilmesi; Kadınları
ayırımcılığa karşı etkili bir şekilde korumak
amacıyla kurullar ve kamu kurumları kurmak
ve Kişiler, kurumlar ve şirketler tarafından
kadınlara karşı ayırımcılık olarak sayılacak
bütün eylemlerinin kaldırılmasını sağlamak.
• Kadınların kendilerine ait tüm insan
haklarından ve temel özgürlüklerden
yararlanabilmesi için Sözleşmeyi
onaylamış olan Devletler, yasal ve geçici
özel önlemlerin alınması dâhil tüm ilgili
uygun önlemlerin alınacağı konusunda
yurttaşlarına karşı yükümlülük üstlenirler.
• Bu Sözleşme kadınların üreme haklarının
olduğunu onaylayan ve kültür ve geleneklerin
sosyal cinsiyetin rolünü ve aile ilişkilerini
şekillendiren yönlendirici etmenler olduğunu
belirleyen tek sözleşmedir. Sözleşme aynı
zamanda kadınların kendileri ve çocukları için
herhangi bir vatandaşlık alma haklarının
olduğunu, bu vatandaşlığı koruma veya
değiştirme haklarının olduğunu teyit eder.
Sözleşmeci devletler de kadınların her türlü
sömürülmesine ve kadın ticaretinde
kullanılmasına karşı gerekli önlemleri
alacaklarına dair anlaşmaya vardılar.
• BM CEDAW Komitesi’ne düzenli raporlar
sunulması: Devletler Sözleşme’ye taraf
olduktan bir yıl sonra ilk raporlarını, sonra da
düzenli olarak dört yılda bir ülke raporlarını
sunarlar. Komite bu raporları görüşür ve
karara bağlar. Komite’ye ülke raporunu sunan
bir ülkenin sivil toplum kuruluşları tarafından
hazırlanıp CEDAW Komitesi’ne sunulan
raporlardır.
• Olağan dışı raporlar: Komite gerekli gördüğü
takdirde devletlerin olağan raporlar dışında
rapor vermelerini isteyebilir.
• Şikayet: İhtiyari protokolü kabul etmiş olan
devletlere karşı Sözleşme’de korunan hakları
ihlal edilen kadınlar, tek tek, toplu olarak veya
temsilcileri tarafından Komite’ye başvuru
yapabilirler. Öncelikle tüm iç başvuru
yollarının tüketilmesi gerekir.
• Soruşturma: İhtiyari protokolle tanınmış ikinci
bir denetim yoludur.
• Devletlerarası şikayet: Bugüne kadar hiç
kullanılmamıştır.
• Türkiye İhtiyari protokolde yer alan hem
soruşturma hem de şikayet yolunu kabul
etmiştir.
• Şikayet Komite başvuruyu kabul edilebilir bulursa
esastan görüşmeye başlar. Kararını dosya
üzerinden verir. Karar ve tavsiyelerini şikayetçiye
ve taraf devlete iletir. Devlet bu karar ve
tavsiyeler çerçevesinde ne yaptığını Komite’ye
yazılı olarak 6 ay içinde bildirir.
• Soruşturma: Sözleşme’de korunan hakların ciddi,
yaygın, vahim, sistematik bir şekilde ihlal
edilmekte olduğuna ilişkin bilgiler varsa, CEDAW
Komitesi bu yetkiyi tanımış taraf devletlere karşı
soruşturma başlatabilir.
• CEDAW Komitesi: 23 bağımsız uzmandan
oluşur. Yılda iki kez toplanır. Her toplanma
döneminde 3 haftalık çalışma yapar.
BM’den rakamlar (8 Mart 2010)
• •2009 yılı rakamlarına göre iş gücüne katılma oranı
erkekler için yüzde 70,5 kadınlar için tahminen yüzde
26’da kalıyor. Söz konusu oran yüzde 52,6 olan
küresel ortalamanın oldukça gerisine düşüyor.
• •Kadınlar işgücü piyasasına girerken ve bu piyasada
tutunurken ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Bu da 2009
itibariyla yüzde 21,9 olan tarım dışı kadın işsizlik
oranında açıkça gözleniyor.
• •Türkiye’de kadınlar erkeklere oranla daha az ücretli,
güvencesi olmayan düşük seviyeli işlerde istihdam
ediliyor. Kırsal kesimde yaşayan kadınların yüzde 70’i
ücretsiz işçi olarak aile işlerinde çalışıyor. 2009
verilerine göre, çalışan kadınların %59’u sosyal
güvenceden yoksun olarak çalışıyor.
• 2007 seçimleri sonucunda parlamentodaki kadın MV
sayısı iki kat artarak yüzde 9,1 seviyesine ulaştı.
Yerel yönetim seviyesinde: Belediye başkanlarının
yüzde 0,9’unu (2,948 belediye başkanından 27’si), il
meclislerinin yüzde 3,2’si (3,379 üyeden 110’u), ve
belediye meclislerinin yüzde 4,2’si (31,790 üyenin
1,340’ını) kadınlar oluşturuyor.
• Kadınların ekonomik ve siyasi yaşama katılımına
göre belirlenen Cinsiyet Güçlendirme Ölçütü (GEM)
verilerine göre Türkiye 109 ülke arasında 101. sırada
bulunuyor. Türkiye bu açıdan sadece Tonga, İran,
Fas, Cezayir, Suudi Arabistan, Mısır, Bangladeş ve
Yemen’in önünde yer alıyor.
• Türkiye’de okuma yazma bilmeyen kadınların oranı
yüzde 9’un üzerine çıkıyor.
• Türkiye’de kızların eğitiminin önündeki en
önemli nedenlerden birini yeterli derslik
olmaması oluşturuyor.
• Türkiye’de kadınların yüzde 42’si eşlerinden
fiziksel ve cinsel şiddet görüyor.
• Türkiye’deki 35 milyon kadına sadece 52
sığınma evi düşüyor.
• İkamet izni bedeli, temel sosyal hizmetlere
kısıtlı ulaşım, cinsel şiddet ve güvenli ikamet
imkanına sahip olamamak mülteci kadınların
karşı karşıya bulunduğu eşitlikten yoksun
statülerinin ana unsurlarını teşkil ediyor.
Türkiye ve CEDAW:
• Türkiye ilk gözden geçirme sürecine yönelik
olarak BM CEDAW Komitesi’ne birinci
raporunu 1990’da sunmuştur. Türkiye 2. ve 3.
Birleştirilmiş Dönemsel Ülke Raporunu Ocak
1997’de, CEDAW Komitesi’nin 16.
Oturumu’nda sunarak gözden geçirme
sürecini tamamlamıştır. 4. ve 5. Dönemsel
Raporlar da gene birleştirilerek Ocak 2005’de
Komiteye sunulmuştur. 2008’de 6. Dönemsel
Rapor
Türkiye ve CEDAW
• Gölge Raporlar: Türkiye’deki kadın
örgütleri CEDAW çerçevesinde ilk kez
1997 yılında, Türkiye’nin 2. ve 3. gözden
geçirme sürecinde bir gölge rapor sunmuş,
2005 yılında Türkiye’nin 4. ve 5. gözden
geçirme sürecinde de ikinci kez gölge
raporlar sunarak bu sürecin kalıcı bir
parçası haline geldiklerini göstermişlerdir.
BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Haklar Sözleşmesi
• 20 yıllık bir tartışma sürecinin ardından
1966 yılında imzaya açılmış ve on yıl
sonra 1976’da yürürlüğe girmiştir.
• Ocak 2010 itibariyle 160 ülke Sözleşme’ye
taraftır. Türkiye 2000 yılında imzalamış ve
2003 yılında onaylamıştır
Sözleşme’de koruma altına alınan haklar:
• Kendi kaderini tayin hakkı; Erkek ve Kadınların
Eşit Haklara Sahip Olması; Adil ve Uygun
Koşullarda Çalışma Hakkı; Sendika Kurma ve
Sendikalı Olma Hakkı; Sosyal Güvenlik ve
Sosyal Sigorta Hakkı; Ailenin Korunması ve
Desteklenmesi Hakkı; Yeterli Bir Yaşam
Standardı Hakkı; Erişilebilir En Yüksek Bedensel
ve Ruhsal Sağlık Standardından Yararlanma
Hakkı; Eğitim Hakkı; Kültürel Yaşama Katılma ve
Bilimsel İlerlemelerden Yararlanma Hakkı;
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Haklar Komitesi:
• Raporlama:
• İncelemenin Sonuçlandırılması: Komite
Kararları:
• Genel Yorumlar:
• Genel Müzakereler:
• İhtiyari Protokol: Aralık 2008’de kabul edildi.
Eylül 2009’da imzaya açıldı. Ocak 2010 itibariyle
31 devlet Protokol’ü imzalamış durumda. Türkiye
henüz imzalamamış.
BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi
md.1: Halkların kendi kaderini tayin hakkı
• 1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına
sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal
statülerini serbestçe tayin edebilir ve, ekonomik,
sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe
sürdürebilirler.
• 2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı
menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik
işbirliği yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla,
doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi
yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk
sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda
yoksun bırakılamaz.
• “Halk” kavramı ne bu hükümde ne de
Sözleşme’nin başka bir yerinde
açıklanmamaktadır. (Komite yerli grupları “halk”
olarak kabul etmektedir)
• Kendi kaderini tayin hakkı kolektif bir hak olup
İhtiyari Protokol bağlamında bireysel başvuruya
imkan vermez. Ancak kendi kaderini tayin hakkı,
bir azınlığa mensup kişilerin kültürel haklarından
yararlanma hakkı da dahil olmak üzere
Sözleşme’nin diğer hükümlerinin yorumlanması
sırasında md.1 dikkate alınır.
Download