Eğitimin Felsefi Temelleri

advertisement
“Eğitim Bilimine Giriş” Ders Notları
Öğr. Gör. Osman ALBAYRAK
Rize-2014
1. EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ
İnsanlar varoluşlarından beri hep yaşam mücadelesi verdiler. Aç kalmamak için çalıştılar. Ekin ektiler, diğer
işlerle uğraştılar. Ancak doğayla baş etmeleri zaman zaman zorlaştı. Yağmur yağdı, sel geldi yaptıklarına zarar verdi.
Bütün bunları yapan bir güç vardır diye düşündüler. Buda Tanrıydı. Tanrı hem yerde hem de gökte olabilirdi. İnsanoğlu
sürekli sorgulayan bir varlık olarak bilgi birikimleri arttıkça daha çok merak etmeye başlamışlardır. Nereden
geliyoruz? Yaşamın anlamı nedir? Niçin bazı insanlar diğerlerini öldürüyor? Erdemli ahlaklı olmak nedir? Bütün bu
sorulara cevap bulmanın sonucu olarak felsefe ortaya çıkmıştır.
Biriken bilgi birikimini yeni kuşaklara aktarmak gerekiyordu, bu da eğitim sayesinde olacaktı bunu ise
öğretmenler yapacaklardı. Peki bu iş nasıl yapmalıydı? Kim eğitilmeli? Niçin ve nasıl eğitilmeli? Neler öğretilmeli?
Gibi sorular sürekli olarak sorulagelmiştir. Bu soruların cevabı eğitim amaçlarında yatar. Bir toplumun eğitim amaçları
eğitim felsefesini ortaya koyar. Nasıl bir insan yetiştirmeliyiz? Sorusunun cevabını ise eğitim felsefesi verir.
2. FELSEFE NEDİR?
Felsefe nedir? sorusuna bugüne kadar net bir cevap verilememiştir. Bunun sebebi, bu bilimin çok değişik
alanlarla ilgilenmesinden kaynaklanır. Felsefe , insanın bilme ihtiyacının bir ürünüdür Felsefe bilimle çok yakın bir
işbirliği içindedir. Felsefesiz bilim kördür. Sokrates’ göre felsefe “neleri bilmediğimizi bilmektir.” Felsefe gerçeği bir
bütün olarak inceler.
Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi genel ve temel sorunlarla ilgili yapılan
çalışmalardır. Felsefe "düşünce sanatı" olarak da bilinir. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Felsefe)
Bir başka tanıma göre Felsefe, İnsanın akıl yürütme yoluyla dünyayı ve kendini anlamasına yardımcı olan bir
bilimdir ( Ertürk, 1993).
3. FELSEFİ BİLGİ İLE BİLİMSEL BİLGİ ARASINDAKİ BENZERLİK YA DA FARKLILIKLAR
ELSEFİ BİLGİ
BİLİMSEL BİLGİ
Varlığı bütün olarak inceler
Birleştirici ve bütünleştiricidir.
Daha çok felsefi düşünce ile ortaya çıkar
Varlığı parçalı olarak inceler
Birleştirici ve bütünleştiricidir.
Daha çok deney, gözlem ve diğer araştırma yöntemleriyle ile
elde edilir
Subjektiftir
Objektiftir ( Araştırmacıdan kaynaklanan nedenle aynı
zamanda sübjektiftir )
Akla ve aklın ilkelerine uygundur.
Akla ve aklın ilkelerine uygundur.
İlerleme özelliğine sahip değildir. Her felsefi bilgi Birikimlidir. İlerleme özelliğine sahiptir.
kendi içinde bir bütündür
Sonuçları kesin değildir.
Sonuçları kesindir.
En genel bilgileri kapsar.
Belli bir alana yönelik olmakla birlikte genelleştirilmiş
bilgidir
Özneldir
Nesneldir
Eleştirisel değildir
Eleştiriseldir (Kanıt gösterildiği zaman bilimsel bilgi
geçerliliğini yitirebilir )
Değişmez
Değişebilir
Evrenseldir
Bazı bilgiler yerel bazıları evrenseldir
Sistemli, düzenli ve birleştirilmiş bir bilgidir
Sistemli ve düzenlidir
Kanıta ihtiyacı yoktur
Kanıtlanmak zorundadır
Açıklamalarında bitmişlik ya da kesinlik yoktur.
Kesindir (Bilim, elde ettiği bilgileri deneyle kazanmıştır.
Olasılığa yer vermez )
İnsan ve hayatı anlamak ister
İnsan ve hayatı anlamak ister
1
4. FELSEFENİN DOĞUŞU
İlk çağ felsefesi denilince dar anlamda Yunan felsefesi ve bundan doğmuş olan diğer felsefeler anlaşılır. İlk
felsefeyi ortaya koyan Yunanlılardır. İlk çağ felsefesine antik çağ felsefesi de denir. Felsefe kelimesi yunanca
philosophia sözcüğünden gelmektedir. Philia sevgi, sophia ise bilgelik ( bilgi) anlamı taşır. Yunan felsefesinin esas
doğduğu yer, Ege’deki İonia kentidir. Felsefe ise arapça bir kelimedir.
Eski Yunanlılar , doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş, bir felsefenin ilk yaratıcılarıdır. Eski doğu
kültürlerinin her birinde din eksenli, düşünce hakimken, yunanlılarda bu düşünceden sıyrılarak daha çok var olan
gerçekler üzerinde düşüncelerin şekillendiğini görürüz. Eski yunanlılar, temellendirilmiş, bir birlik içinde derlenip
toplanmış bilgilere varmağa çalışmışlardır.
Felsefe, varolanlar üzerinde bilinçli, planlı bir düşünmeden doğmuştur. Ötedenberi cevapları yalnız dinden,
edinilen bir takım sorunlar, bir zaman gelipte eleştirel bir düşünmenin ve gözlemenin konusu yapılınca felsefe tarihide
başlamıştıriv.
İlk çağ felsefecileri genelde ilk ( arkhe) nedir ? sorusu üzerinde durmuşlardır. Bu soruya ilk çağın önemli
felsefecileri farklı açılardan yaklaşmışlardır. Bunlara aynı zamanda doğacı felsefeciler de denir. Daha sonra eski
yunanda ortaya çıkan sofistler (insancıllar) düşünce ve eğitin dünyasına farklı bakış açıları getirmişlerdir. Bu bakımdan
eski çağ felsefecileri genel anlamda ikiye ayrılır. Doğacılar ve Sofistler.
4.1 ANTİK ÇAĞ FELSEFECİLERi ;
a) Thales ; Bilimsel düşünmeyi göreli olarak en arınmış biçimiyle ilkin Miletli Thales ortaya koymuştur. Thales
felsefe tarihinin başında bulunan kişi olarak kabul edilir. O ilk’i ( Arkhe) su ile açıklamıştır. Ona göre her şey sudan
türer ve yine suya döner. Dünya ise düz bir tepsi şeklindeki suyun içinde yüzmektedir. Thales’i ilk ilgilendiren konular
yeryüzü ile gökyüzü olmuştur. Her şey canlıdır. Her şey içinde tanrısal bir yaratıcı gücü olan su ile doludur.
b) Anaximandros; İlk madde sonsuz ve tükenmezdir. Sonsuz olan şeyi Thales gibi varlık olan birşeyle
sınırlayamayız. Çünkü var olan herşeyin birde zıttı vardır. Yer, tepsi biçiminde değil, bir silindir, bir sütün biçimindedir
ve boşlukta serbest olarak durur. Gökte yerin etrafında döner.
c) Anaximenes; İlk madde havadır. Hava, ruhun insanı kuşatması gibi evreni kuşatır.
d) Herakleitos; Evrenin temel maddesi ateştir. Ateş, bütün karşıtların birliğidir. Evrende tanrısal bir akıl
egemendir.
e) Sokrates; İlkçağın en büyük düşünürlerinden biridir. Sokrates'in kendisinden sonra gelen filozoflar
üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu düşünüldüğünden Sokrates'ten önceki filozofları Sokrates öncesi düşünürler
olarak sınıflandırmak yaygın bir eğilimdir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Antik_)
Sokrates , İnsan hayatının pratik sorunlarıyla ilgilenmiştir. Akla ve düşüncenin objektif değerine inanırdı. Ona
göre, bilimsel çalışmanın amacı, duyularla edinilen tek tek algılar değil, kavramdır. Tümevarım yöntemini kullanmıştır.
Bütün çalışmaları ahlaka yönelmiştir. Erdemle mutluluk arasında bir bağ kurmuştur. İçinde varolan Daimonion diye bir
sesin ona sürekli yol gösterdiğini söylemiştir. Çevresine büyüleyici bir etki yapmıştır.
f) ( Eflatun ) Platon; Eflatun'un felsefesini, beş önemli kuram içerisinde toplamak mümkündür. Bunlar, “bilgi”,
“idealar”, “ruhun ölümsüzlüğü”, “evrendoğum” Cosmogony - Evren'in oluşumunu inceleyen bilim dalı) ve “devlet” ile
ilgili kuramlarıdır. Eflatun, bütün yaşamı boyunca hocası Sokrates'den edindiği ilham ile gerçek bir ahlakçı olarak
kalmış, tüm bu kuramları, etik ağırlıklı görüşlerle irdeleyerek geliştirmiştir. Sokrates ve Eflatun'a göre felsefenin ana
ereği, insanın mutluluğu ve yetkin yaşamının sağlanmasıdır. Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde
edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”, yaşamsal
sığınağı “devlet”tir
2
g) Aristo : Aristo, diyaloga yer veren karşılıklı konuşma tipi yazılar yazmıştır. Ancak bu yazılar zamanla
kaybolmuş ve geriye yalnızca ders ve araştırma notları kalmıştır. Aristo, hocası Eflatun’un idealar fikrinden hareket
etmiştir. Eflatun ideaları bir gerçek kabul ederken, Aristo bunu kabul etmemiştir. Ona göre sadece elimizle tutup,
gözümüzle gördüğümüz varlıklar gerçektir. Bütün varlıklar madde ile şekilden meydana gelmiştir. Şekil, aktif bir
ideadır; maddeye niteliklerini veren odur. Bu sebeple gözle göremediği ideaları inkar yoluna gitmiştir. Aristo’ya göre
dünya ve madde daimidir (kadimdir).
Aristo, ahlak bilgisinde ilmi kesinliğin yeri olmadığını söylemiştir. Pratik olarak “faziletin ne olduğunu bilmek
yerine, iyi bir insan olmanın önemi” üzerinde durmuştur.
Aristo, tabiat bilgilerinin tarifi ve sınıflandırılmasındaki çalışmaları ile bilinir. Bu konulardaki bilgisi ve metodu
dikkati çekmektedir. Tabiattaki türlerin tanınması ve tarif edilmesi konusunda başarılı olmuştur. Kendisi ve okulu tabiat
bilimlerinin ayrı bir ilim kolu olarak kurulmasını sağlamıştır. (http://www.msxlabs.org)
4.2 SOFİSTLER
Sofistler, M.Ö. 5. yüzyılda para karşılığında felsefe öğreten gezgin felsefecilerdir. Özellikle Atina’da çağın önde
gelen bilgeleri var olan değerleri (kritias) eleştirmişlerdir. Göreceli ve kuşkucu düşüncenin köklerini atmışlar ve
geliştirici olmuşlardır.
Etimoloji bakımından ‘sofist’ kelimesi Yunanca sophos (bilge, becerikli, zeki) sözcüğünden türetilen sophistes’ten
gelir, öğrenmeyi ve öğretmeyi meslek edinen kişileri belirtmek için kullanılır.Dönemin sosyal değişimleri ve siyasal
gelişimleri (5.yy Atina Demokrasisi) sofistlerin etkili olmalarına yol açmıştır. Çünkü sofizmin doğuş nedenleri arasında
Atina demokrasisinin tamamen yeni türden bir eğitime, pedagojiye duyduğu pratik gereksinim gerçek belirleyici bir
nedendir. Bir anlamda ‘Yunan Aydınlanması’ olarak adlandırılacak gelişmenin yaratıcılarıdır.
İlk sofistlerin toplumda büyük bir saygınlığı olmasına rağmen felsefe tarihinde ‘sofist’ denildiğinde akla olumsuz
bir anlam gelir. Bu anlam başta dönemin en önemli filozofu olan Platon’un, Sokrates’in ve Aristoteles’in sofistlere karşı
yürüttüğü mücadeleden ileri gelmektedir. Sofistler sürekli bu düşünürler tarafından eleştirilmiş ve küçük görülmüşlerdir.
Bir de para karşılığı ders vermeleri o dönemde yadırganmıştır. Bununla birlikte felsefe tarihi içinde erdemin öğretilir
olup olmadığı gibi çok önemli soruların sorulmasında ya da yeni yaklaşımlar geliştirilmesinde sofistler her dönem
önemli etkilere yol açmışlardır (http://tr.wikipedia.org/wiki/Sofistler).
Geliştirdikleri yöntemle ilk pedagoglar olarak bilinirler. Daha çok halkın eğitimiyle ilgilenmişlerdir.
Bazı sofistler şunlardır ; Protagoras, Leontinoi’li Gorgias, Antiphon, Elis’li Hippias,
5. FELSEFE - EĞİTİM ARASINDAKİ İLİŞKİ








Eğitim sistemi kurulurken, belirlenecek hedefler konusunda felsefeye başvurulur. Hedef davranışlar hangi
ölçütlere dayandırılacaksa felsefe ölçütler takımı olarak işe koşulabilir.
Programda belirtilen hedef davranışların iç tutarlılığının sorgulanmasında felsefeye başvurulur.
Eğitimin nesnesi insandır. İnsan aynı zamanda felsefenin de konusudur. Eğitim açısından hangi felsefe temele
alınırsa insana öyle bakılır.
Hedeflere yeni hedefler katmada felsefe işe yarayabilir.
Sistemin savunduğu felsefeyle eğitim çalışanları ters düşerse sistem entropiye (çürüme, kendi kendini yok
etme)uğrayabilir.
Her ekonomik ve politik sistem en azından bir felsefeye dayanır. Eğitimde bu sistemlerin bir ürünü olduğu için
doğrudan etkilenir.
Eğitim ortamlarının düzenlenmesinde de felsefe işe koşulabilir.
Eğitim isteminin denetlenmesinde de felsefeden yararlanılır.
Eğitiminde felsefeye katkıları vardır;
3
İnsanlara kazandırılan yetenekler sayesinde insanlar hem kendi hem de toplumsal felsefenin gelişmesine katkıda
bulunurlar. Bu bağlamda felsefe ile eğitim arasında tutarlı bir etkileşim vardır. Bu özellik her zaman göz önünde
bulundurulmalıdır.
6. FELSEFENİN BAŞLICA UĞRAŞ ALANLARI
6.1 VARLIK FELSEFESİ (ONTOLOJİ)
İlk felsefe olarak bilinir. Varlık kavramı üzerinde durur. Asıl olan varlık değil varolandır. Arkhe (ilk olan )
sorusunun cevabını arar. Arkheyi, ilk filozoflar kendilerince açıklamışlardır. Mesela, Thales’e göre ilk; “su” iken
Heraklit’e göre “ateş” tir. Bu soruya verilen yanıtlar insan anlayışını da etkilemiştir.
Ontoloji, eğitimin kuramsal ve uygulamalı yanı arasında çok boyutlu ilişkiler kurar.
6.2 BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMEOLOJOİ, GNOSEOLOJİ)
Bilgi felsefesi, bilginin oluşumu, kaynakları, sınırları gibi problemlerle uğraşan felsefe disiplinidir. Bu
felsefenin ilk konusu, bilginin mümkün olup olmadığıdır. Bu felsefe anlayışı genel olarak şu soruları cevabını arar;
 Doğru bilgi nedir?
 Doğru bilginin kaynağı ve yöntemi nedir?
 Doğru bilginin temeli nedir?
 Doğru bilginin kriteri nedir?
Bazı filozoflara göre kesin bilgiye ulaşılamaz. Bazı filozoflar ise şüpheyi bir araç olarak kullanarak kesin
bilgiye ulaşılacağını savunmuşlardır. Bilgi kesin olduktan sonra esas olan bilginin kaynağının ne olduğudur. Doğru
bilginin kaynağını akıl olarak gören filozoflara göre, doğuştan bazı yeti ve bilgiler zaten beynimizde vardı. Bunlar,
Platon, Aristo, Farabi, İbn-i Sina gibi düşünürlerdir.
Bilginin asıl kaynağı olarak bazı felsefeciler deneyi (empirizim) görmektedir. Bunlar; Epikür, J. Locke, Davit
Hume, J.S. Mill gibi düşünürlerdir. Kant’a göre eleştirici bir yaklaşımla bilginin kesin kaynağına ulaşabiliriz. Bergson
ve Gazali’ye göre ise sezgici bir yaklaşımla kesin bilgiye ulaşılabilinir. Bilgimizin alanı, kaynağı ve sınırları konusunda
modern felsefede ortaya atılan başka görüşlerde vardır. Bunlar; Pozitivizim, Analitik felsefe, pragmatizm ve fenemeloji
gibi alanlardır.
6.3 DEĞER FELSEFESİ ( AXİOLOGY)
Aksiyloji değerlerin doğasını araştırır (Gürsel, 2004). Bu alan, etik ve estetik konularını içerir. İnsanın yapıp
etmelerini inceler, dayanılan ilkeleri ve değerleri araştırır. Bu disiplin, ahlaklı- ahlaksız, iyi- kötü, saygılı- saygısız,
erdem- erdemsizlik gibi değerler nedir? Var mıdır? Yok mudur? Sorularına cevap arar. Bu anlayışa göre eğer bu
değerler varsa ve evrenselse bunları öğrencilere kazandırmaya çalışır ve hiç ödün vermezsiniz. Bu değerler var fakat,
evrensel değilse, zamanla değişir derseniz, hoşgörülü olur eğitim ortamında esnek davranırsınız.
6.4 MANTIK ( LOGİC)
Mantık, akıl yürütme anlamı taşır. Bu anlayış; Akıl nedir? Aklın kuralları var mıdır? Varsa nelerdir? Bu
kurallar doğuştan mıdır? Evrensel midir? gibi sorulara cevap arar. Bu sorulara ise değişik cevaplar alınmıştır.
4
7. EĞİTİMİ ETKİLEYEN FELSEFE AKIMLARI ve EĞİTİMLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
7.1
İDEALİZM (ÜLKÜCÜLÜK)
İdealizimin temelini Platon atmıştır. Ona göre gerçek dış dünyada değil tam olarak içimizdedir. Dış dünyadaki
varlıklar, düşüncenin ürünü veya düşüncenin kendisidir. Dış dünya duygularımızdan başka bir şey değildir. Algılarımız
yok olursa dış dünyada yok olur. Gerçek bilgi, aklın ürünü olan bilgidir, duyulardan elde edilen bilgi değil.
Başlıca Eğitim İlkeleri;
1. Eğitimin amacı önce insana aklını nasıl kullanacağını ve doğruya, iyiye ve güzele nasıl ulaşacağını öğretmektir.
2. Öğretim sosyal ortamda yapılmalıdır.
3. Amaç öğrencide bir kişilik geliştirmek olmalıdır.
4. Okul da, toplumun bir yansıması olarak geçmişin değerlerini öğrenciye kazandırmak zorundadır.
7.2 REALİZM (GERÇEKÇİLİK)
Zihnimizin dışında bir gerçek dünya vardır ve zihnimizdeki bilgiler bu dünyadan aldığımız duyumlara göre
oluşmaktadır. Körler görmese de yıldızlar vardır.
Başlıca Eğitim İlkeleri;
1. İnsanın en iyi yetilerle donatılarak mutlu olması sağlanmalıdır.
2. Kişilerin akıllarını geliştirmelerini sağlamalı, kendilerini gerçekleştirmelerine hizmet edilmeldiri. Ancak böyle
olursa bireyler mutlu olabilir.
3. Bilgiye deney, gözlem ve araştırma yaparak ulaşabiliriz.
4. Sistemli olarak öğrenciye aktırılacak bilgiler onun gelişimine uygun olmalıdır.
5. Öğretmen öğrencilere ders anlatırken, tartışma, deney ve gözlem gibi yöntemler kullanmalıdır.
6. Eğitimde en son sözü öğretmen söylemelidir. Öğrenci ikinci plandadır.
7. Biz görüyorsak yıldızlar vardır.
7.3 PRAGMATİZM (YARARCILIK)
Yarar esasına dayanır. Yararlı olan iyidir. İyiyi kötüden ayırmak için yararlı olup olmadığına bakmalıdır. Bu akım J.
Dewey’in düşünce sistemi üzerine kurulmuştur. Bu anlayışa göre değerler ve gerçekler durmadan değişmektedir. Her
şey sonsuza kadar aynı kalamaz. Tüm etkinliklerimizde problem çözme ile eleştirisel düşünmeye yönelik zeka büyük bir
yer tutmaktır. Bu felsefe daha çok Amerika’da gelişmiştir
Başlıca Eğitim İlkeleri;
1. Problem çözen bir eğitim anlayışına sahiptir.
2. Eğitimde içerikten çok düşünme yöntemi önemlidir.
3. Eğitim, yeni şartlara ve durumlara karşı araştırmacı ve uygulamacı bir tavır geliştirmeyi hedef almalıdır. Bunun
için eğitim gerçek hayattan hareket etmelidir.
4. Eğitim, kişilerin topluma katılma yollarının en önemlilerinden biridir.
5. Öğretmenin amacı, öğrencileri bağımsız düşünür haline getirmektir.
6. Okul hayata hazırlık değil, hayatın kendisi olmalıdır.
7. Öğretim çocuğa çalışma yollarını , olayları ve deneyimleri değerlendirmeyi öğretmelidir.
8. Eğitim ortamı demokratik olmalıdır.
9. Eğitim- öğretim öğrenci merkezli olmalıdır
10. Uygulamaya daha çok yer verilmelidir.
5
7.4 VAROLUŞÇULUK ( EGZİSTANSİLALİZM)
Evrende kendi varlığını kendisi yaratan tek varlık insandır. İnsan kendi davranışlarının ürünüdür
İnsan kendi kendisini yarattığı için sorumlu olan odur. Hayta anlam veren insandır.
Başlıca Eğitim İlkeleri;
Eğitimin amacı bireyselliği sağlamak ve kişinin özgürlüğünü geliştirmesine katkıda bulunmaktır.
Okul öğrencilere hayatın sadece güzel yönlerini değil zor ve çirkin yönlerini de öğretmelidir.
Eğitim kopya kişiler yetiştirmemelidir. Öğrencinin kendini gerçekleştirmesine katkı sağlamlıdır.
Toplumsal ve doğal olgular öğrencilere geniş biçimde sunulmalıdır. Çünkü bunlar kendini gerçekleştirme için
önemlidir.
5. Kişilerin ne olacağını okul belirleyemez.
6. Eğitimin merkezinde öğrenci vardır ve tercih yapmak ona bırakılmalıdır.
7. Eğitim grup değil bireysel yapılmalı çünkü gruplar öğrencinin özgürlüğünü kısıtlayabilir.
1.
2.
3.
4.
8. EĞİTİM
FELSEFESİ
AKIMLARI
8.1 DAİMİCİLİK
En eski eğitim akımıdır. Kökü, Platon ve Aristo’ya kadar dayanır. Başlıca ilkeleri;







Eğitim, değişmeyen ilke ve değerleri öğretmelidir.
İnsanın düşünme yetenekleri geliştirilmelidir.
Eğitim, değişmez doğruları öğretmelidir.
Okul, hayatın aynısı değil, hayata hazırlama yeridir.
Eğitim programının temelinde insani ilimler vardır.
Program, ayrıca klasik eserlere yer vermeli ve iyi değerleri çocuklara öğretmelidir.
Eğitim uzman kişi tarafından yapılmalıdır.
8.2 ESASCILIK ( ÖZCÜLÜK- TEMELCİLİK)
İlerici eğitim hareketlerine karşı geliştirilmiş bir eğitim akımıdır. Zaman içinde entellektüel birikimin gelişen
seviyesi eğitime yansıtılmalıdır. Okul toplumun kültürünü korumak ve onu aktarmakla görevlidir. Başlıca İlkeleri;




Öğrenme oldukça önemli olduğu için, öğrenci disiplin altında bulundurulmalı, gerekirse cezalandırılmalıdır.
Öğretmen çok önemli olduğu için iyi yetiştirilmeli ve eğitim öğretmen merkezli olmalı.
Okulun asıl işi bilgi aktarmak olduğu için, öğrenciye kendi kendini kontrol gücü kazandırılmalıdır.
Esas olan değişmemedir.Öğrenciye alıştırma ve ezberleme yöntemleri öğretilmelidir.
8.3 İLERLEMECİLİK/ GELİŞMECİLİK
Pragmatizmin eğitime uygulanmış şeklidir. En önemli temsilcisi J. Dewey’dir. Geleneksel eğitime tepki için ortaya
çıkmıştır. Eğitim, sürekli değişen hayatı öğretmelidir. Başlıca İlkeleri;









Dersler öğrenci merkezli işlenmelidir.
Değişim sürekli olduğu için öğrencilere problem çözme becerileri kazandırılmalıdır.
Öğrenme yaşantı yoluyla gerçekleştiği için, sınama yanılmaya fırsat verilmelidir.
Öğrencilere nasıl düşünmesi gerektiği öğretilmeli ve sorular ona sorulmalıdır.
Öğretim ortamı oldukça demokratik olmalıdır.
Öğrenciye bilimsel yöntemlerle problemi çözmesi öğretilmelidir.
Okul ortamında gerektiğinde yeni öğretim yöntem ve stratejileri geliştirilmelidir.
Öğretmen, bilgiye ulaşma yollarını öğretmelidir.
Eğitimin amacı, çocuğu yaşama hazırlama değil, yaşamın kendisi olmalıdır.
6

Çocuk gerekirse itiraz eden sorgulayan bir kafayla yetiştirilmelidir.
8.4 YENİDEN KURMACILIK ( İNŞACILIK )
İlericiliğin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Her kültürün modern çağda yeniden kurulması ve içinde yaşanılan sanayi
çağına uygun bir kültürün geliştirilmesinin gerekliliğini kabul eder. İlkeleri;






Eğitim sadece bugünün değil geleceğinde belirleyicisidir.
Eğitimde hedefler önemlidir.
Cezaya yer yoktur.
Sorular eleştirici düşünceyi geliştirici nitelikte olmalıdır.
Uygulamalı eğitim için ortam yaratılmalıdır.
Okul en iyi demokratik ortam olmalıdır.
9. TÜRK MİLLİ EĞİTİMİN FELSEFİ DAYANAKLARI
Osmanlılarda üç tip düşünce akımı ortaya çıkmıştı ve bu akımlar Cumhuriyet döneminde etkilemiştir. Bunlar;
9.1 İSLAMCILIK; Abdülhamit döneminin resmi politikasıydı. Yaşam İslam kurallarına göre düzenlenmeliydi.
İslamcılar kendi aralarında üçe bölünmüşlerdi. Bir grup, eski saadet günlerine (dört halife dönemi) dönmek gerekir. Batı
kesinlikle reddedilmeliydi. Bir grup, tekniğin batıdan alınmasında sakınca yoktur. Diğer grup ise, batı ile islamın birlikte
yaşıyabileceği görüşündeydi.
İslamcılar ümmetçiliği ideoloji olarak benimsediler. Onlara göre Müslümanlar tek bayrak altında toplanmalıydı.
Milliyetçiliğe karşı çıktılar.
9.2 BATICILIK; Osmanlıların gerilemeye başladığı dönemde ortaya çıktı. İlk olarak batılılaşma düşüncesine
askeri alandan başlandı. Bunlar tümüyle batıyı örnek almak gerektiğini savunuyorlardı. İslam ise gelişmenin önünde
engeldi.
9.3 TÜRKÇÜLÜK; Esasen milliyetçilik akımları Fransız ihtilaliyle ortaya çıkmaya başladı. Türkçülüğün en
önemli temsilcisi Ziya Gökalp’tır. O Türkçülüğü Türk Milletini yükseltmek olarak tanımlar. Irkçı Türkçülüğe karşıdır.
Batıyı tamamen örnek almak yerine gelişmeler kültürümüze uygunsa alınmalıdır. Atatürk’le Gökalp’in düşünceleri
arasında yakın ilişki vardır.
Atatürk önderliğindeki Türk devrimi esasen pozitivizme dayandırılmıştır.
Çağdaş uygarlık kavramının içerdiği ulusal yenilikçi bilinç , tam bağımsızlık, halk egemenliği, ülke ve ulus
bütünlüğü, akılcılık yeni oluşan ulusun temel dayanaklarıydı.
Cumhuriyet döneminde eğitimin felsefesinin oluşmasında, Atatürk’ün ülkeye çağırdığı batılı eğitimcilerinde
katkısı olmuştur. J.Dewey’in pragmatist görüşü, Alman Kuhne’nin “iş okulu” görüşü bunda etkili olmuştur.
10. ATATÜRK’ÜN EĞİTİM POLİTİKASININ TEMEL İLKELERİ
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Eğitim ulusal olmalıdır
Eğitim bilimsel olmalıdır
Eğitim uygulamalı (işlevsel) olmalıdır
Eğitim laik olmalıdır
Eğitim disiplinli olmalıdır
Öğretmenlere değer verilmelidir
Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır
Öğretim birliği sağlanmalıdır
7
Download