Temel Đmmünohematoloji ve Đmmünohematolojik Testler Prof.Dr. Bülent Eser Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı Đmmünoloji ve Đmmünohematoloji Đmmünoloji bağışıklık sisteminin yapısını ve fonksiyonlarını inceleyen bilim dalıdır. Đmmünohematoloji ise başta eritrositler olmak üzere kan hücreleri ile bağlantılı bağışıklık olaylarını, özellikle antijen-antikor reaksiyonlarını inceler. TABLE 1-1 NOBEL PRIZES FOR IMMUNOLOGIC RESEARCH Year Recipient 1901 Emil von Behring 1905 Robert Koch 1908 Elie Metchnikoff Paul Ehrlich 1913 Charles Richet 1919 Jules Bordet 1930 Karl Landsteiner 1951 Max Theiler 1957 Daniel Bovet 1960 F. Macfarlane Burnet Peter Medawar 1972 Rodney R. Porter Gerald M. Edelman 1977 Rosalyn R. Yalow 1980 George Snell Jean Dausset Baruj Benacerraf 1984 Cesar Milstein Georges F. Köhler Niels K. Jerne 1987 Susumu Tonegawa 1991 E. Donnall Thomas Joseph Murray 1996 Peter C. Doherty Rolf M. Zinkernagel Country Germany Germany Russia Germany France Belgium United States South Africa Switzerland Australia Great Britain Great Britain United States United States United States France United States Great Britain Germany Denmark Japan United States United States Australia Switzerland Research Serum antitoxins Cellular immunity to tuberculosis Role of phagocytosis (Metchnikoff) and antitoxins (Ehrlich) in immunity Anaphylaxis Complement-mediated bacteriolysis Discovery of human blood groups Development of yellow fever vaccine Antihistamines Discovery of acquired immunological tolerance Chemical structure of antibodies Development of radioimmunoassay Major histocompatibility complex Monoclonal antibody Immune regulatory theories Gene rearrangement in antibody production Transplantation immunology The specificity of the cell-mediated immune response Đmmün Sistem (Bağışıklık Sistemi) ● Bağışıklık sistemlerini uyaran ve canlı için kendinden olmayan tüm moleküllere "antijen" veya "immunojen" denir. ● Vücut tabakalanmış bir savunma sistemine sahiptir. Öncelikle fiziksel olarak yabancı antijenlerin içeri girmesini engeller. ● Antijen vücuda girerse diğer katmanlar antijenlerin eliminasyonunu sağlar. Đmmün Sistem Organ ve Dokuları Primer lenfoid dokular - Kemik iliği - Timus Sekonder lenfoid doku ve organlar - Karaciğer - Lenf nodları - Dalak - Gastrointestinal sistemde ve akciğerde yerleşen diğer lenfoid dokular. Bağışıklık Sistemi İnsanda bağışıklık, iki farklı sistem halinde incelenir: Doğal bağışıklık: Doğuştan var olan bir sistemdir. Edinilmiş bağışıklık: Sonradan geliştirilen bir bağışıklık sistemidir. Özellikle gelişmiş canlılarda bulunur. Hedef antijene özel yanıt oluşturulur. Doğal Bağışıklık Sistemi Edinilmiş Bağışıklık sistemi Her antijene karşı yanıt standarttır Antijene özel yanıt oluşturulur. Antijene göre yanıt oranları değişebilir. Yanıt çok hızlı gelişir, dakikalar Yanıt yavaş gelişir. Oluşması içinde yanıt gözlenebilir. günler alabilir. Bir hafıza yoktur. Antijenle tekrar karşılaşmada yanıt artmaz. Hafıza geliştirilir. Antijenle tekrar karşılaşmada artan oranda ve hızlı yanıt oluşur. Hemen hemen bütün canlı türlerinde bulunur. Sadece omurgalılarda bulunan bir sistemdir. DOĞAL (INNATE) ĐMMÜNĐTE 1) Vücuda antijenin girmesini engelleyen fiziksel bariyer: - Sağlam deri ve müköz membranlar - Vücut sekresyonları - pH (ör: mide) - Enzimler. 2) Organizma içine giren yabancı maddelerden korunmayı sağlayan mekanizmalar: - İnflamasyon, - Fagositozla hücresel savunma - Kompleman kaskadı ile humoral savunma. HÜCRESEL ELEMANLAR Lökositler (beyaz kan hücreleri) - Monositler ve makrofajlar - Nötrofiller Fagositler - Eozinofiller - Dendritik hücreler - Bazofiller - Doğal öldürücü hücreler (NK) - Mast hücreleri Kompleman Sistemi ● Yirmiden fazla farklı protein içerir ve patojenlerin antikorlarla öldürülmesini tamamlayıcı (komplemanter) yeteneğinden dolayı bu şekilde isimlendirilmiştir. ● Komplemanlar antikorla etkileşime girdikten sonra aktive olurlar. Biri aktive olduktan sonra diğerlerini de aktifleştirmek suretiyle bir kaskad oluşur. ● Sonuçta damarsal geçirgenliği arttırır ve patojenlerin yüzeylerini kaplayarak (opsonizasyon) onları yıkım için işaretler. Komplemanın kalıntıları ayrıca hücre zarlarını yırtmak suretiyle (lizis) hücreleri doğrudan da öldürebilir. Kompleman Sistemi ● Diğer taraftan vücutta kompleman sisteminin lizis fonksiyonunu engelleyen bir sistem de mevcuttur. CD55 (DAF: Decay accelerating factor) CD59 (MIRL: membrane inhibitor of reactive lysis) Bunların eksikliğinde kompleman bağımlı lizis artar. (PNH CD55 ve CD59 eksikliğiyle giden bir hastalıktır ve hemolizle seyreder.) Edinilmiş (Adaptive) Đmmünite ● Aynı etkenle yeniden karşılaşma durumunda vücut daha özel ve daha etkili bir savunma sistemi geliştirir. Bu sistem edinilmiş immün sistem olarak isimlendirilir. ● Edinilmiş immünitede T hücre adaptasyonuyla hücresel savunma ve B lenfositlerinin adaptasyonu ve antikor yapımı ile humoral savunma sistemi oluşturulur. LENFOSĐTLER ● Edinilmiş bağışıklık sisteminin ana hücreleri lenfositlerdir. B ve T hücreleri lenfositlerin kemik iliğindeki hematopoetik kök hücrelerinden köken alan iki temel tipidir. B hücreleri humoral bağışıklık yanıtını oluştururken, T hücreleri hücresel bağışıklığı oluştururlar. ● "MHC" olarak bilinen reseptör kombinasyonlarıyla antijenler işlenip, antijen sunan hücreler tarafından sunulduktan sonra T hücreleri, patojenler gibi kendinden olmayan hedefleri tanırlar. T LENFOSĐTLER T lenfositleri kanda dolaşan lenfositlerin çoğunluğunu (yaklaşık % 80'ini) oluştururlar. T lenfositlerin iki ana alt tipi bulunur; ● Öldürücü (sitotoksik) T lenfositler (CD8 pozitif) ● Yardımcı (helper) T lenfositler (CD4 pozitif) Normalde CD4/CD8 oranı 1.5/1’dir. Öldürücü (Sitotoksik) T hücreleri Öldürücü T hücresi, yüzeylerinde yabancı ya da anormal moleküller taşıyan diğer hücrelere doğrudan saldırır. ● Öldürücü T hücreleri virüslerle veya diğer patojenlerle enfekte olmuş ya da işlev göremeyen veya hasarlanmış hücreleri öldürürler CD8 Yardımcı (Helper) T hücreleri Yardımcı T hücreleri, Savunma sistemindeki diğer hücreleri yönlendirerek bağışıklık yanıtını kontrol ederler. Sitokin sinyalleri ile; ● Makrofajların mikrobisidal fonksiyonunu arttırır. ● Öldürücü T hücrelerini uyarır. ● Antikor üreten B hücrelerinin etkinleştirilmesini sağlar. CD4 B lenfositler ve Antikorlar ● Bir B hücresi bir patojeni, yüzeyindeki antikorlara özgü yabancı antijenler bağlandığında tanımlar. ● Etkin B hücresi aktifleşip bölünmeye başladığında, ürünleri (plazma hücreleri), antijenleri tanıyan antikorların milyonlarca kopyalarını salgılar. ● Bu antikorlar antijeni bağlar ve onları kompleman sisteminin ya da fagositlerin işlev görmesi için işaretler. Antikorlar Antikorlar Y şeklindedir ve ağır zincir ve hafif zincir olmak üzere 2 çift protein zincirinden oluşurlar. Ağır ve hafif zincirler üzerinde, değişken (V/variable) ve sabit (C/constant) bölgeler bulunur. Değişken bölge, antijeni tanıyan kısmı oluşturmak üzere özelleşmiştir ve bir çift halinde bulunur. Kan Bankacılığı ve Transfüzyonda Đmmünohematolojinin Kullanımı Zeta Potansiyel ● Normalde eritrositlerin yüzeyinde negatif bir elektrostatik yük bulunur. Đki eritrositi birbirinden uzaklaştıran bu negatif yüke “zeta potansiyeli” denir. ● Bir immünglobulin molekülünün iki eritrosit arasında köprü kurabilmesi için bu elektrostatik gücü yenmesi gerekir. Kan Bankacılığı ve Transfüzyonda Đmmünohematoloji ● Kan bankacılığında immünolojik mekanizmalardan antijen-antikor reaksiyonu en çok kullanılan reaksiyondur. ● Vücutta dolaşan veya kan ürünlerinde bulunan çeşitli antikorlar ayrıca transfüzyon reaksiyonlarının gelişmesinde (hemoliz gibi) veya transfüzyon etkinliğini değiştirmede (alloimmünizasyon gibi) önemli rol oynarlar. Doğal antikorlar ● Kişinin kendi eritrositlerinde bulunmayan eritrosit antijenlerine karşı, herhangi bir immünizasyon sonucu oluşmamış antikorlara doğal antikorlar adı verilir. ● Bu antikorlar hemen daima eritrositlerin karbonhidrat yapısındaki antijenlerine yöneliktir (ABH, MN, P, Lewis, I ve i gibi). ● Genellikle IgM sınıfındandırlar ve bu nedenle de plasentadan geçemezler. Đmmün antikorlar ● Eritrositlerin protein yapısındaki antijenlerine yöneliktir (Rh, Kell, Kidd, Duffy gibi). Kişinin kendi eritrositlerinde bulunmayan eritrosit antijenleri ile karşılaşması sonucu oluşurlar. ● Örneğin anne ile fetus arasındaki kan grubu uyuşmazlıkları (örnek; Rh uyuşmazlığı) bu immünizasyondan sorumludur. IgG sınıfı olmaları nedeniyle plasentadan geçebilirler. Komplet ve inkomplet antikorlar ● Đzotonik tuzlu su ortamında eritrositleri kümeleştirebilen antikorlara “komplet antikorlar”, kümeleştiremeyenlere ise “inkomplet antikorlar” adı verilir. ● IgM komplet antikor olup pentamer yapısındadır ve 5 bağlanma bölgesi mevcuttur. IgM zeta potansiyelinin üstesinden gelerek eritrositleri aglütine eder. IgG’nin ise iki antijen bağlanma yeri vardır. IgG inkomplet antikordur ve aynı ortamda eritrositleri aglütine edemez. Đnkomplet antikorlar Komplet antikorlar IgM Alloantikorlar ● Eritrosit antijenlerine karşı immünizasyon sonucu oluşan immün antikorlar, “alloantikor” ve “otoantikor” olmak üzere ikiye ayrılırlar. ● Bir türde (örneğin; insan) aynı genetik lokus tarafından denetlenen farklı (allelik) antijenlere “alloantijen” denir. Bu antijenlere karşı gelişen antikorlar alloantikorlardır. ● Feto-maternal kan grubu uyuşmazlıklarında ve kan grubu uygun olmayan kan transfüzyonlarından sonra alloimmünizasyon söz konusudur. Otoantikorlar ● Otoantikorlar ise bireyin kendi antijenlerine karşı geliştirdiği antikorlardır. Otoimmun hemolitik anemiler buna bir örnektir. ● Kan bankacılığı açısından önemi ise bu antikorların aynı türdeki hemen hemen tüm bireylerin eritrosit antijenleri ile reaksiyon vermesidir. Bu durum kan grubu saptamada ve karşılaştırma testlerinde sorun oluşturur. ANTİJEN-ANTİKOR REAKSİYONLARININ KAN BANKASI TESTLERİNDE KULLANIMI Antijen-antikor reaksiyonlarının aşamaları ● Birinci aşamada, alınan kan örneklerinin karıştırılmasından sonra antijen ve antikorlar karşılaştıktan sonra birbirlerine yapışırlar. Bu olay çok hızlı gerçekleşir ve gözle görülmez. ● İkinci aşamada, bu reaksiyonun görünebilir olmasını sağlamak için bazı yöntemler kullanılır: - İnkübasyon - Santrifügasyon Hemaglütinasyon ● Eritrosit antikoru ve antijeninin aynı ortamda muamelesi sonrası oluşan eritrosit kümeleşmesine aglütinasyon veya hemaglütinasyon denir. ● Kan gruplarının doğal antikorları daha önce anlatıldığı gibi IgM yapısında komplet antikorlar olduğundan zeta potansiyelin üstesinden gelerek ilave bir işleme gerek olmaksızın aglütinasyona yol açabilir. ● Bazen antikor-antijen reaksiyonu aşırıdır ve lizisle sonlanır. Yani hemoliz oluşabilir. Sensitizasyon ● IgM antikorların aksine IgG yapısındaki antikorlar zeta potansiyelini yenebilecek kapasitede değildir. Bu yüzden antijeni sadece sensitize eder, aglütinasyona yol açmaz. ● Ancak ortama ilave edilen sığır serum albümini veya papain ve bromelin gibi proteolitik enzimlerin etkisiyle zeta potansiyeli azaltmak suretiyle aglütinasyon sağlanabilir. Antijen-Antikor Reaksiyonunu Etkileyen Faktörler Eritrositler arasındaki elektrik itme gücü (zeta potansiyel) Antikorlarda reaktif bölgeler arasındaki uzaklık IgM antikor moleküllerinin uzunluğu 300 Å: Hemaglütinasyon IgG antikorlarının uzunluğu 120 Å: Sensitizasyon Uygunluk derecesi: Antijen-antikor reaksiyonu anahtar-kilit modeli gibi çalışır. Uygunluk derecesi reaksiyonu belirginleştirir. Antikor afinite ve aviditesi ● Monovalan bir antikorun tek antijenik determinanta bağlanma kuvvetine afinite, ● Çok değerlikli antikorların, çok değerlikli antijenlerle bağlanma kuvvetleri toplamına ise avidite (fonksiyonel afinite) adı verilmektedir. - Bağlanma bölgesi daha fazla olan IgM bağlanma bölge sayısı daha az olan IgG antikorlarına göre daha sıkı bir bağ oluşturur. Antijen-Antikor Reaksiyonunu Etkileyen Faktörler Antijen ve antikorların konsantrasyonları: Antijen ve antikor konsantrasyonunun birbirine uygun olması reaksiyonun daha belirgin olmasını sağlar. Đyonik kuvvetin etkisi: Normal serum fizyolojik solüsyonu reaksiyonu arttırmaz. Reaksiyonları arttırmak isteniyorsa düşük iyonik güçteki salin solüsyonları (LISS) kullanılmalıdır. LISS test için gerekli inkübasyon zamanını azaltır ve antikorların antijene tutunma oranını arttırır. Antijen-Antikor Reaksiyonunu Etkileyen Faktörler Zaman etkisi: En uygun inkübasyon zamanı üretici firma önerisi ve daha önceki test örneklerinden edinilen tecrübeye göre ayarlanmalıdır (15-30 dk.) Sıcaklık etkisi: Soğuk aglütininler en iyi +20C ile +100C arası sıcaklıklarda reaksiyon oluştururlar. Diğer taraftan IgG yapısındaki antikorların çoğu ise +370C’de hızla reaksiyon oluştururlar. pH’nın etkisi: Antijen-antikor reaksiyonu oluşması için optimal pH 6.5 ile 7.0 arasıdır. Komplemanın rolü Hemolizin testinde immün ABO antikorlarının varlığını araştırmada, ayrıca direkt ve indirekt antiglobulin testinde kompleman varlığı bu testlerin doğruluğunu etkiler. Komplemanın Laboratuar Testlerine Katılımını Etkileyen Faktörler Kimyasallar: Komplemanların reaksiyona katılması için en uygun kan örneği pıhtılaşmış örnektir. ● EDTA ve sitrat kalsiyumu bağlayarak kalsiyum düzeyini azaltır. ● Azalmış kalsiyum düzeyi kompleman aktivasyonunu engeller. ● Eğer antikoagülan olarak heparin kullanılıyorsa kompleman aktivitesini etkilemez. Komplemanın Laboratuar Testlerine Katılımını Etkileyen Faktörler Kimyasallar: Test için bulundurulan eritrosit örnekleri çeşitli solüsyonlarla muamele edilip saklanarak daha uzun süre muhafazası sağlanır. Fakat diğer taraftan bu kimyasal maddeler anti-kompleman etki gösterirler. Bu nedenle eğer hemolizin testi için bu eritrositler kullanılacaksa test öncesi salinle yıkanmalı ve resüspanse edilmelidir. Komplemanın Laboratuar Testlerine Katılımını Etkileyen Faktörler Zaman ve ısı: Kompleman reaksiyonları ısıyla ilişkilidir. Yüksek ısılarda reaksiyon azalır. Serum örnekleri +20C ile +100C arası sıcaklıklarda saklanırsa kompleman aktivitesi 24 saat devam ederken -180C veya daha düşük sıcaklıkta muhafaza edilirse kompleman aktivitesi haftalarca sürebilir. Kalitatif ve kantitatif aglütinasyon testleri ● Kalitatif testler antijen veya antikorun var olup olmadığını belirler. ● Kantitatif testler ise farklı dilüsyonlar sonrası (sulandırma oranları) hangi dilüsyon oranında antikorun antijenle reaksiyon oluşturabildiğini gösterir. Örneğin sırasıyla 1/16 ve 1/32 dilüsyonda reaksiyon gözlenip 1/64 dilüsyonda reaksiyon gözlenmemesi durumunda antikor titresi 32 olarak değerlendirilir. Etiketli antikorların kullanımı Antijen-antikor reaksiyonunu göstermenin başka bir yolu da önceden etiketlenmiş bilinen bir antikorun reaksiyonu göstermede kullanılmasıdır. Bu şekilde yapılan test yöntemleri; ● ELISA (Enzyme Linked Immunosorbent Assay), ● RIA (Radioimmunoassay) ve ● Đmmünofloresan yöntemleridir. İmmünohematolojik testler Günlük pratikte kullanılan başlıca immünohematolojik testler: ● ABO ve Rh kan grubu tayini -İleri (forward) ve ters (reverse) gruplama ● Antikor tarama ve tanımlama testleri ● Çapraz karşılaştırma ● Direkt ve indirekt Coombs testleri TEŞEKKÜRLER