XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun Küresel İklim Değişikliğinin Türkiye’de Tarımsal Üretime Etkileri ve Çözüm Önerileri G. Eren Yalçın1 , F. Öcal Kara 1 Harran Üniversitesi Ceylanpınar MYO, Tarımsal İşletmecilik Programı, Şair Nabi Kampüsü- Şanlıurfa E-posta: [email protected] ÖZET Küresel iklim değişikliği, insan etkisiyle atmosferde sera gazlarının konsantrasyonunun artması dolayısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu kuvvetlenme sonucunda ise yeryüzü sıcaklığında yükselme gerçekleşmektedir. Hava sıcaklığında meydana gelen yükselmeler, dünya üzerinde iklimsel değişmelere yol açmaktadır. Tarım, iklimle doğrudan ilişkili olup, yaşanan bu değişikliklerden öncelikli olarak etkilenen bir sektördür. Yeryüzü sıcaklığının artmasıyla kuraklık, yağış miktarındaki ve şiddetindeki değişiklikler, buharlaşma sonucu sulama suyu hacmindeki azalmalar doğal koşullara birinci dereceden bağlı olan tarımsal üretim için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Tarım sektörü Türkiye için önemli bir gelir ve de istihdam kaynağıdır. Fakat yapılan araştırmalar göstermektedir ki; iklim değişikliği Türkiye’de tarımsal üretim miktarında önemli azalmalara yol açacaktır. Bu etkileri en aza indirebilmek için acilen gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu çalışmada, iklim değişikliğinin tarım sektörü üz erindeki etkileri konu ile ilgili yapılmış çalışmalardan ve istatistiklerden yararlanılarak araştırılmış olup, sorunların çözümüne yönelik öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Küresel iklim değişikliği, S era etkisi, Tarımsal üretim The Effects of Global Climate Change on Agricultural Products in Turkey and Solutions ABS TRACT Global climate change is the result of increasing of greenhouse gases concentration accordingly the strengthening of natural greenhouse effect due to human impacts.As a result of this strengthening the temperature of the earth comes out.The rising of air temperature leads to climate change all around world.Agriculture is directly related to climate and an industry primarily affected by these changes.Due to increasing in the earth's temperature,changes of precipitation amount and severity,reductions of irrigation water volume as a result of the evaporation,agricultural products that is dependent on natural condition in first degree is under a major threat.The agricultural sector is an important source of incomes and employment.However,researches have showed that climate changes will lead to significant reductions in the amount of agricultural products in Turkey.To minimize these affects,the necessary measures must be taken urgently.In this study,proposals have been made for the solution of the problem by making use of statistics and studies on the effects of climate changes on the agricultural sector. Keywords: Global climate change, The greenhouse affect, Agricultural products. 1.GİRİŞ Yaklaşık 4.5 milyar yaşında olan dünya, bu süreçte çeşitli nedenlerle doğal dengesinde değişiklikler yaşamıştır. Yaşanan değişiklikler, güneş, atmosfer ve dünya arasındaki etkileşimlerin bozulması ile ortaya çıkmıştır. Bu değişiklikler, 19. yy.’a kadar doğal etkenlerle ortaya çıkmıştır. Ancak, 19. yy. ile birlikte doğal etmenlerin yanısıra insan da bu değişimlere sebep olmaya başlamıştır. İklim, yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca yaşanan ya da gözlenen tüm hava koşullarının ortalama durumu olarak tanımlanmaktadır (Türkeş ve ark., 2000). 19 yy. sanayi devrimi ile birlikte, insanlar doğal denge üzerine etki ederek bu dengenin bozulmasına sebep olmuş ve bunun sonucunda iklim de değişiklikler gözlenmeye başlanmıştır. İklim değişikliği, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesi’nde (İDÇS), “ Karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan yada dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmıştır (Türkeş ve ark., 2000). Dünya da iklim değişikliğinin en büyük etkisi küresel ısınma olarak ortaya çıkmaktadır. Küresel ısınma, atmosferde bulunan karbondioksit (CO2 ), metan (CH4 ), diazotmonoksit (N2 O) ve diğer sera gazlarının konsantrasyonunun artması ile güneş ışınlarını hapsetmesi ve yeryüzü sıcaklığının artması şeklinde ortaya çıkmaktadır ve bu olaya sera etkisi denilmektedir. Güneşten yeryüzüne ulaşan kısa dalgalı radyasyon, ışıktan ısıya dönüşmek suretiyle dünyayı ısıtır. Yeryüzü bu radyasyonun bir kısmını uzun dalgalı kızıl ötesi ışın olarak uzaya geri yansıtır. Bu kızılötesi ışınların büyük kısmı uzaya geri dönerken, bir kısmı ise sera gazları tarafından tutulur ve dünya yüzeyi ve atmosfer olması gerekenden daha sıcak bir hal alır (Korkmaz, 2007). Atmosferde bulunan sera gazlarının miktarı sanayi devriminden beri artış göstermektedir ve gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu artış dünya için büyük bir tehdit oluşturacaktır. Yüz milyonlarca yıldan bu yana sera gazları doğal sera etkisini sürdürmektedir. Ancak, sera gazı birikimindeki bu artışlar, yeryüzünün soğuma etkisini zayıflatıp, artan sera etkisini ortaya çıkarmaktadır. Hızla artan nüfusla beraber, sanayileşmenin gösterdiği gelişim sonucu açığa çıkan atıklar, fosil yakıt kullan ımı (kömür, petrol, doğalgaz vs.), bilinçsiz yapılan tarımsal ilaçlama, gübreleme, artan kimyasal kullanımı gibi etkenler sera gazlarının artmasına ve sera etkisinin kuvvetlenmesine sebep olmaktadır. Bu da insan etkisi ile iklim değişikliğini doğurmaktadır. 195 İklim Değişikliği Şekil 1.1. http://web.boun.edu.tr İklim değişikliği öncelikli olarak artan hava sıcaklığı olarak ortaya çıkmaktadır. Hava sıcaklığının artması ile Dünya da ve Türkiye de önemli bir iklim değişikliği oluşmuştur ve önlem alınmadığı takdirde bu değişim devam edecektir. Küresel ısınma ile ortaya çıkan iklimsel değişiklik, kuraklık, deniz seviyesinin yükselmesi, artan seller, erozyon, toprakta tuzlanma, salgın hastalıkların artması, tarım alanlarının zarara uğraması, hayvanların yaşam alanlarının daralması, artan göçler, yoksulluk gibi birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. İklim değişikliğinin, sosyal ve ekonomik boyutlarda bir sorun olarak algılanmaya başlanması 1970’ler de gerçekleşmiştir. 1972’de toplanan Birleşmiş Milletler “İnsanın Çevresi” Konferansı, sera gazı salınımların ın artarak devam etmesinin çevresel felaketlere yol açarak insanlığı tehdit edecek duruma gelebileceği saptamasını yaparak acil önlem alınması gerektiğini ortaya koymuştur. 1992 yılında Rio’da düzenlen en Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı yada diğer adıyla Dünya Zirvesi’nde 194 ülkenin taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kabul edilmiştir. Bu sözleşmede, gelişmiş ülkelerin atmosfere yaydığı sera gazları salınımlarında azaltma yoluna gitmeleri belirtilirken, gelişmekte olan ülkelere ise sanayileşme süreçlerinin devam ettiği sürece salım azaltmaları konusunda esneklik sağlanmıştır (Ediger ve Çiftçi, 2011). Rio konferansı sonrası 1997 yılında imzalanmış olan önemli bir belge ise Kyoto Protokolü’dür. Bu Protokole göre sanayileşmiş ülkeler, 2008-2012 yılları arasında sera gazı salınım oranlarını 1990’daki salınım oranlarına göre yüzde 5 azaltacakları hükmünü imzalamışlard ır. 2. ARAŞTIRMA BULGULARI Küresel ısınma dünya da birçok ülkeyi etkisi altına almaktadır ve Türkiye’de risk altında olan ülkeler arasındadır. Son 70 yılda kaydedilen sıcaklık verilerine göre, Türkiye’nin ortalama sıcaklıkları artmaktadır. Özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ısınma oranları, her 10 yılda 0.07-0.34 derece artış göstermiştir (Erem Kaya ve Atsan, 2008). Şüphesiz ki küresel ısınmadan tüm sektörler etkilenmektedir. Fakat tarım sektörü üzerine etkilerinin daha fazla olduğu açıktır. Tarımsal üretim büyük oranda doğal koş ullara bağlı gerçekleşmektedir. Dolayısıyla değişen iklim ve toprak özellikleri, tarımsal ürün verim ve kalitesinin de değişmesine sebep olmaktadır. Türkiye’de toplam tarım alanı 39 milyon ha olup, bunun 24.4 milyon ha’ı işlenmektedir. Türkiye’de Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın %9’unu, istihdamın %24’ünü, ihracatın ise %9’unu tarım sektörü oluşturmaktadır. Tarım sektörü, nüfus ve istihdama sağladığı katkı, milli gelire katkısı, toplum beslenmesine olan katkısı, dış ticarete katkısı ile büyük öneme sahiptir ve küresel ısınmanın etkisi ile hem sosyal hem de ekonomik anlamda büyük kayıplar yaşayacağı açıktır. Tarım, bir taraftan zirai ilaç kullanımı, kimyasal gübre kullanımı, aşırı sulama gibi etkenlerle sera gazı salınımını arttırıp, küresel ısınmaya etki ederken, diğer taraftan da küresel ısınmanın getirdiği olumsuzluklardan etkilenmektedir. Küresel iklim değişikliğini etkileyen sektörler arasında tarımın oranı %14, arazi kullanımın ın oranı ise %17’dir (Gürel ve Şenel, 2010). 196 XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun Küresel ısınma ile ortaya çıkan iklim değişikliği, en büyük etkisini kuraklık şeklinde göstermektedir. 2007 2008 yıllarında dünya genelinde yaşanan kuraklık, Türkiye’yi de etkisi altına almış ve başta Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege Bölgeleri olmak üzere, birçok bölgede yağış azalması mey dana gelmiştir. Yine aynı dönemde, kuraklığın etkisi ile, sebze ve tahıl üretiminde gerileme yaşanmıştır. Türkiye genelinde en fazla zarar gören ürünler sırasıyla; incir, tütün, karpuz, domates, patates, elma, çekirdeksiz kuru üzüm, buğday ve arpadır (Engindeniz ve Öztürk, 2010). Şekil 2.1. Türkiye’de 2007 yılı yağış durumu (Dellal, 2012) Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklık ile yağışlarda büyük oranlarda azalma meydana gelmiştir. Bu azalma başta Ege (%43), Marmara (%33), İç Anadolu Bölgeleri (%20) olmak üzere, ülke genelinde etkisini göstermiştir (Şekil 2.1.). Şekil 2.2. Türkiye’de 2007 yılında bitkisel üretime ait verim değişimi (Dellal, 2012) Türkiye’de 2007 yılında yağışların azalması, sıcaklığın artması tarımsal üretimde birçok üründe verim kayıpları yaşanmasına sebep olmuştur. Ayçiçeği verimi %24, şeker pancarı verimi %14, buğday verimi %14, baklagil bitkileri verimi ise %12 oranında azalmıştır. Yine aynı dönemde, meyve-sebze, mısır, çeltik, patates gibi ürünlerin verimlerinde de düşüş gözlenmiştir (Şekil 2.2.). Küresel ısınmanın tarım üzerine etkileri, aşırı sıcaklar nedeniyle kurak bölgelerde verim düşüklüğü şeklinde olmaktadır. Sulu tarım yapılan bölgelerde ise bitkilerin sıcaklık stresine girmelerine neden olmakta ve yeterli sulama yapılsa dahi verimlerinde düşmeye neden olmaktadır. Sulu tarım yapılan bölgelerde, aşırı sıcaklık nedeniyle sulama sayısı artmakta bu durum yeraltı ve yerüstü sularının aşırı kullanılmasına sebep olmaktad ır (Erem Kaya ve Atsan, 2008). Yaşanan kuraklık ile ürün kayıpları meydana gelmekte, bu da üretim maliyetlerin in artmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla, tarımsal üretimin azalması ürün fiyatlarının artmasına, tüketicilerin daha fazla fiyat ödemesine, ithal edilen ürün çeşidinin artmasına, ihracatın ise azalmasın a sebep olabilmektedir. Gıd a güvencesi, yurt içinde bir yılda üretilen tarımsal ürün miktarının, ülke nüfusunun bir yılda tükettiği miktarı karşılaması olarak bilinmektedir. Türkiye’de tarım üretiminin tüketimi karşılama durumu incelendiğinde, çoğu bitkisel üründe gıda güvencesine sahip olduğu söylenebilir (Dellal, 2012). Ancak, iklim değişikliğinin en büyük 197 İklim Değişikliği etkisi olan kuraklık ile yaşanacak ürün kayıpları, gıda güvencesini birçok üründe tehlike altına alacak ve ülke nüfusunun gıdaya ulaşması güçleşecektir. Kuraklık, hayvansal üretimi de etkilemektedir. Aşırı sıcaklık yem bitkileri üretimini azalmasına sebep olmakta, üretici yüksek fiyatla yeme ulaşacağından üretim maliyeti artmaktadır. Ayrıca aşırı sıcaklık, hayvanlarda strese sebep olmakta, yem tüketimleri, döl verimleri, et ve süt verimleri düşmektedir. Hayvan hastalıkları artarak, hayvan kayıpları meydana gelmektedir. İklim değişikliğinin bir diğer etkisi, tarıma dayalı sanayiler üzerinde görülmektedir. Tarıma dayalı sanayiler hammaddesini tarım sektöründen alan, tarımsal ürünleri girdi olarak kullanan sanayilerdir. Tarımsal üretimde yaşanan ürün kayıpları, tarıma dayalı sanayilerin hammadde tedarikini güçleştirerek, kıt olan hammaddeyi yüksek maliyetle temin etmesine sebep olmaktadır. Bu da yüksek maliyetle işlenen ürünlerin tüketiciye de daha yüksek fiyatla ulaşmasını doğurmaktadır. İklim değişikliğinin, deniz sularının yükselmesi ile tarım arazilerini sel basması, toprakta tuzlanma, kırsal göç, kırsal yoksulluk, işsizlik, orman yangınlarının artması ile orman ürünlerinde kayıplar gibi dolaylı etkileri de oluşmaktadır. Devamlılığı büyük oranda doğal koşullara bağlı olan tarımsal üretimi, yaşanan iklim değişikliğinin yakından etkilediği ve etkilemeye de devam edeceği açıktır. Bu sebeple, yaşanacak kaybı en az düzeyde tutabilmek için acilen önlemler alınması gerekmektedir. 3.SONUÇ ve ÖNERİLER Yeryüzündeki hayatı sudan ayrı düşünmek mümkün değildir. Suya olan ihtiyaç arttıkça su giderek stratejik bir kaynak olmaya başlamıştır. Hızlı kentleşme, ekstansif tarımdan entansif tarıma geçiş, sanayideki gelişmeler dünya su varlığının hızla azalmasına sebep olmaktadır. Türkiye’de su zengini olmayan ülkeler arasında yer alıp, gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için su kaynaklarını çok iyi ko ruyup, akılcı kullanması gerekmekted ir (Eren ve ark., 2008). Yapılan çalışmalar göstermektedir ki, dünya genelinde gün geçtikçe atmosfere salınan sera gazı miktarı artmaktadır ve bu artış en büyük etkisini iklim değişikliği dolayısıyla kuraklık olarak göst ermektedir. Türkiye’de yaşanan iklim değişikliğinden büyük oranda etkilenen ülkeler arasındadır. İklim değişikliği en büyük etkisini kuraklık olarak göstermektedir. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de yaşanan kuraklık ile tarımsal üretim oldukça etkilenecektir. Yaşanan kuraklığın etkileri, tarım sektöründe, bitkisel ve hayvansal ürün kayıpları, ürün kalitesinde düşüklük, bitki ve hayvan hastalıklarında artış, yem bitkileri verimindeki düşüş ile hayvancılıkta yeme kısıtlı ulaşım, çiftçi gelirinde yaşanan büyük kayıplar, tarımsal istihdam da düşüş ve buna bağlı yaşanan göçler, tarıma dayalı sanayilerin hammadde teminin de yaşadığı sıkıntılar, toprak erozyonu, tarımsal üretimde yaşanan kayıplardan ötürü toplumun gıda maddesine ulaşımında yaşanan sıkıntılar şeklind e kendini göstermektedir. Bu etkileri en aza indirebilmek için acilen önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemlerin başlıcaları: Öncelikli olarak bilinçsiz, aşırı sulama engellenmeli, su kaynakları korunmalıdır. Aşırı sulamayı önlemek için çiftçiye yönelik yayım çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Ayrıca sulama suyu kullanımın ı ücretlendirmek, aşırı sulamanın önüne geçecek bir yoldur. İklim değişikliği hem tarımı etkileyen hem de tarımdan etkilenen konumdadır. Tarımsal üretim esnasında açığa çıkan sera gazı miktarını azaltabilmek için, kimyasal ilaç, gübre kullanımına dikkat edilmeli, çiftçiy i bu konuda bilinçlendirecek yayım çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle kuraklıktan etkilenen bölgelerde, çiftçiye tarımsal kredi kullanımında kolaylıklar sağlanmalıdı r. Çiftçi tarımsal sigorta konusunda bilgilendirilerek, kuraklık sigortası yaptırması teşvik edilmelidir. Kuraklığa dayanıklı ürün çeşitleri tespit edilmelidir. Tarımsal politikalar hazırlanırken iklim değişikliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye’de iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmalar oldukça yetersizdir. Bu konuda çalışmalar yapılması desteklenmelidir. Kuraklığın ürün bazında etkileri tespit edilip, iyileştirici çalışmalar yapılmalıdır. Sera gazı oluşumuna sebep olan fosil yakıt kullanımı yerine, yenilebilir enerji kaynaklarının (biyodizel, biyogaz, güneş enerjisi vs.) kullanımı teşvik edilmelidir. Sanayi, ulaşım ve enerji sektörlerinin sera gazı salınımı miktarına kısıtlama getirilmeli, bu miktarı aşanlara cezai uygulamalar getirilmelidir. Dünya nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmakta ve su kıtlığı, kirliliği ve kullanımı konusunda erkeklere göre daha fazla zahmet çekmektedir. İnsan topluluğunun yarısının kadınlar olduğu düşünülürse, tarımsal ve tarım dışı su yönetiminde kadınların bugünkünden daha fazla katılıma sahip olmaları gerekmekted ir (Öcal Kara ve ark., 2011). 198 XI. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi 3-5 Eylül 2014, Samsun Gerek kentsel gerekse kırsal alanda çocuklarda çevre bilincini oluşturmak, su kaynaklarının verimli kullanılmasını onlara aşılamak için Milli Eğitim Bakanlığı’na da önemli ölçüde görevler düşmektedir. Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza, okullarda konuyla ilgili eğitimler verilmelidir. Orman tahribatlarının önüne geçilmelidir. Ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmeli, orman ve tarım alanlarının iskâna açılması engellenmelidir. Bu önlemlerin alınmasında, hükümete, politika hazırlayıcılara, Gıda, Hayvancılık ve Tarım Bakanlığı’n a büyük görevler düşmektedir ve tarım sektörünün iklim değişikliğinin etkilerinden en az düzeyde etkilenebilmes i için acilen harekete geçilmesi gerekmektedir. 4. KAYNAKLAR Dellal, İ. 2012. Türkiye’de iklim değişikliğinin tarım ve gıda güvencesine etkileri. Türkiye’nin İklim Değişikliğ i II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi Yayını, Ankara. Ediger, Ş. V., Çiftçi, S. 2011. Sürdürülebilir kalkınmanın iki temel unsuru:Enerji ve çevre. Türkiye Bilimler Akademisi Dergisi, 43:21-29. Engindeniz, S., Öztürk, G. 2010. Türkiye’de iklim değişikliğine karşı tarım sektöründe alınması gereken önlemler. Türkiye 9. Tarım Ekonomisi Kongresi, 2. Cilt, 956-963, 22-24 Eylül, Şanlıurfa. Erem, Kaya, T., Atsan, T. 2008. Küresel ısınmanın tarım üzerine etkileri. Türkiye 8. Tarım Ekonomisi Kongresi, 155-163, 25-27 Haziran, Bursa. Eren, G., Bilgiç, A., Karlı, B., Miran, B. 2008. GAP Bölgesi’nde kaliteli içme suyunun fiyatlandırılmasına etki eden faktörler. Tarım Ekonomisi Dergisi, 14 (2):67-74. Gürel, A., Şenel, Z. 2010. Tarım ve iklim değişikliği ilişkisinde alınması gereken önlemlerin tarımsal yayım açısından irdelenmesi. Türkiye 9. Tarım Ekonomisi Kongresi, 2. Cilt, 728-739, 22-24 Eylül, Şanlıurfa. http://web.boun.edu.tr/meteoroloji/iklimdegisimi.php (Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Meteoroloji Laboratuvarı, İstanbul. Erişim:26.05.2014) Korkmaz. K. 2007. Küresel ısınma ve tarımsal uygulamalara etkisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Alatarım Dergisi, 6(2):43-49. Öcal Kara, F., Aktaş, Y., Işgın, T., Akın, S. 2011. Tarımsal su kullanımında insan öğesi. 2. Toprak Ve Su Kaynakları Kongresi, 718-726, 22-25 Kasım 2011, Ankara. Türkeş, M., Sümer, U.M., Çetiner, G. 2000. Küresel iklim değişikliği ve olası etkileri. Çevre Bakanlığı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Semineri, 7-24, 13 Nisan, Ankara. 199