Full Text - The Journal of Academic Social Science

advertisement
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin DİKMEN1
İkram FİLİZ2
SİYASAL İSLAMIN YENİ BİR DENEYİM ALANI: KUZEY
IRAK’TA İSLAMCI HAREKETLER 3
Özet
Irak’ın kuzey bölgesinde Kürtler, Türkmenler, Araplar ve diğer azınlıklardan
oluşan dini ve etnik topluluklar bulunmaktadır. Kürt nüfusu belirgin bir şekilde
diğer etnik gruplardan daha fazla bir nüfusa sahiptir ve baskın karakterdedir.
Makalede, Irak’ın kuzey bölgesindeki etnik unsur ya da dini/siyasi hareketlerin
tamamı merkezi bir tartışma konusu edilmemiştir. Barzani’nin partisi KDP
(Kürdistan Demokrat Partisi) başta olmak üzere Irak’ın kuzeyindeki partilerin
neredeyse tamamı etnik temelli bir yapılanma üzerinde faaliyetlerini
yürütmektedir. Araştırma daha çok, bölgedeki dini/siyasi karakterli hareketlerin
belirgin bir farkı olarak düşünülen din ekseninde belirginleşen durumlar üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bu durumlar aynı zamanda siyasi ve toplumsal yapıları da bire
bir etkileyen, belirleyen durumlardır. Özellikle siyasal İslam, son yıllarda Mısır
başta olmak üzere Müslüman coğrafyalarda ciddi değişim, dönüşüm ve hareketlilik
yaşamaktadır. Bu yönüyle, bölgedeki dini hareketlerin araştırma konusu edilmesi
ayrıca önem taşımaktadır. Bölgede siyasi-dini parti tarzında örgütlenen gruplar,
Yekgirtu (İttihad-ı İslam Partisi), Bizotnava (İslami Hareket Partisi) ve Komeli
İslami (Cemaati İslami) ile sınırlandırılarak ele alınmaktadır. Bölgedeki bu
dini/siyasi hareketlerin de daha çok, ortaya çıkış sebepleri, toplumsal tabanı,
hareketlerin kullandıkları siyasi araçlar ve diğer gruplarla ilişkileri; tarihçeleri ve
hukuki altyapıları dikkate alınarak incelenmiştir. Veriler bir tabloda gösterilmiştir.
Araştırma ilk olarak yazılı kaynaklara, ikinci olarak yazarların farklı zamanlarda
Irak’ın Kuzeyine giderek yaptıkları mülakatlara ve son olarak bölgede katılımcı
gözlemler üzerinden ulaşılan verilere dayanmaktadır.
1
Yrd. Doç. Dr., Manisa Celal Bayar Üniversitesi. Sosyoloji ABD., [email protected]
Öğr. Gör., Muş Alparslan Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri Din Sosyolojisi
ABD., (Doktora Öğrencisi)
3
Makale, iki araştırmacının da Kuzey Irak bölgesine farklı zamanlarda yaptığı ziyaret, katılımcı gözlem
ve ilgili kişilerle yapılan mülakatlar neticesinde ulaşılan görüş, düşünce ve analizlerin değişik
kaynaklarda yer alan bilgilerle teyit edilmesiyle oluşmuştur.
2
257
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Anahtar Kelimeler: Irak’ın kuzeyi, Kürt nüfus, dini hareketler, siyasal İslam,
seçimler, Yekgirtu, Bizotnava, Komeli İslami
A NEW AREA FOR POLITICAL ISLAM: ISLAMIST MOVEMENTS IN
NORTHERN IRAQ
Abstract
There are various religious and ethnic communities ranging from Kurds,
Turkomans and Arabs to other minorities. The Kurdish population conspicuously
outnumbers and dominates other ethnic communities. This article doesn’t handle
with all the ethnic communities or religio-political movements in Northern Iraq.
Virtually all the parties in Northern Iraq, KDP (Kurdish Democratic Party) in
particular, carry out their activities on ethnical basis. This study mainly
concentrates on the situations related to religion, which characterize the religiopolitical parties. These situations, at the same time, directly influence sociopolitical structures. Specifically political Islam undergoes a significant
transformation in Muslim countries, at the top which is Egypt. From this angle,
examining the religious movements in the Northern Iraq region is of special
import. In this study, of all the religio-political groups in the region, only three,
Yekgirtu (Ittihad-e Islam Party), Bizotnava (Islamic Movement Party) and Komeli
Islami (Jemaat-e Islami), are examined. Reasons of their emergence, their social
and historical backgrounds, the political instruments they utilized, their relations
with other groups and their legal structures are paid particular attention. The data
are demonstrated on a table. This study is based primarily on written sources and
secondly on the interviews made by the authors at different times and lastly on the
data they obtained by participant observation in the region.
Key Words: Northern Iraq, Kurdish population, religious movements, political
Islam, elections, Yekgirtu , Bizotnava, Komeli İslami.
1. GİRİŞ
Genelde Irak özelde Irak’ın kuzeyi, Osmanlı sonrası suni sınırlarla
oluşmuş/oluşturulmuş, günümüze kadar da gerek ulusal gerekse uluslararası arenada üzerinde
halen tartışmaların, siyasi-dini-etnik farklılaşmaların ve çatışmaların yaşana geldiği bölgelerden
birisi, yeraltı kaynakları açısından da en önemlisi olmuştur. Lozan antlaşması ile bağlı
bulunduğu Osmanlı coğrafyasından koparılan bölge, sosyal yapısından kaynaklı etnik ve dini
temelli arayışların ve çatışmaların zemini haline gelmiştir. Bu durumun somut göstergeleri
geçmişten günümüze bölgede sosyal, kültürel, siyasi ve dini alanlarda bütün aleniyetiyle
görünmektedir. Mevcut siyasi partilerin varlıklarını etnik-dini yapılar üzerinden
konumlandırmaları bunun açık bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Makalede, Irak’ın kuzey bölgesinin yapısı göz önünde bulundurularak, etnik unsur ve
oluşumlar merkezi bir tartışma konusu olarak düşünülmemiştir. Çünkü bölgede etnik yapılanma
bütün siyasal oluşumların öncülü, doğal durumudur ve ‘Etnik-mezhepçi dil, bölgesel siyasetin
ana dili...’ haline gelmiştir (Çubukçu, Özhan, 2010: 4). Başta Barzani’nin partisi KDP
(Kürdistan Demokrat Partisi) olmak üzere Irak’ın kuzeyindeki partilerin neredeyse tamamı etnik
temelli bir yapılanma üzerinde faaliyetlerini yürütmektedir. Dolayısıyla konu daha çok, siyasi
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
258
yapıları da bire bir etkileyen ve din ekseninde belirginleşen durumlar üzerinde yoğunlaşmakta
ve siyasi-dini parti tarzında örgütlenen Yekgirtu (İttihad-ı İslam Partisi), Bizotnava (İslami
Hareket Partisi) ve Komeli İslami (Cemaati İslami) ile sınırlandırılarak ele alınmaktadır.
Bölgedeki bu dini/siyasi hareketlerin de daha çok, ortaya çıkış sebepleri, toplumsal tabanı,
hareketlerin kullandıkları siyasi araçlar ve diğer gruplarla ilişkileri; tarihçeleri ve hukuki
altyapıları dikkate alınarak incelenmiştir.
Irak’ın kuzey bölgesinin sosyal, kültürel, ekonomik, dini ve siyasi dinamiklerini, I.
Dünya Savaşı sonrasında yıkılan bir imparatorluğun coğrafyaları üzerinde yeniden çizilen siyasi
haritalar belirlemiştir. Bölgede Kürtler, Türkmenler, Araplar ve diğer azınlıklardan oluşan dini
ve etnik topluluklar vardır. Kürt nüfusu belirgin bir şekilde diğer etnik gruplardan daha fazla ve
baskın karakterdedir. Bölgede 111 milletvekilliği için yapılan 2013 parlamento seçimleri göz
önünde tutulduğunda, 100 parlamenterin Kürtlerden geri kalan on bir parlamenterin ise diğer
etnik ve dini topluluklar arasından seçilmiş olması nüfus yoğunluğunu göstermesi açısından
önemli bir veri oluşturmaktadır.
Hilafetin 1924 yılında kaldırılmasından sonra, Müslümanların yaşadığı coğrafyalardaki
sosyal gruplar fikri, siyasi ve dinî hayatlarını İslam referanslı düzenlemelerle inşa etme
arayışlarına girmişlerdir (el-Baziyani, 2006: 26). Irak’ta yaşayan Kürtler, çoğunlukla Şafii
kısmen de Hanefi mezhebine mensuptur. Diğer yandan Irak’ın orta kesimlerinde Fili Kürtleri
gibi Caferi mezhebine mensup aşiretler de bulunmaktadır (Bruinessen, 2011: 43). Fakat bunlar
Kürtler arasında azınlık olarak kalmıştır. Öte yandan dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaygın
olan Nakşibendiliğin Kuzey Irak’ta da ilgi gördüğü bir kitleden bahsetmek mümkündür.
Aşiretler şeklinde yaşayan Kürt gruplarının içerisinde toplumsal statü olarak genellikle aşiret
reisleri ve molla denilen şahsiyetler ön plana çıkmaktadır (Bruinessen, 2011: 303). Aşiret
yapılanması bölgede hala etkisini sürdürmektedir. Aşiret yapılarını kesin çizgilerle
dönüştürecek bir etkide olmasa da modern dönemde aşiretlerin işlerliğinde faklı siyasi/dini
aktörler devreye girmiş ve buna bağlı olarak yeni bir toplumsal ilişkiler ağı ortaya çıkmıştır
denebilir.
Kuzey Irak’taki İslamî Hareketlere Siyasal İslam’ın yeni bir deneyim alanı olarak
bakıldığında meselenin anayasal zemini ayrıca önem kazanmaktadır. Konuya Irak Cumhuriyeti
Anayasası zemininde yaklaşıldığında, özetle şunlar kaydedilebilir: Irak, cumhuriyet ve temsili
(parlamenter) bir yönetim şekli ile egemen, bağımsız, demokrat, federal, Arap Camiasının
kurucu üyesi ve İslam âleminin bir parçası olarak Arap Camiası sözleşmesine bağlı ve resmi
dini İslam olan bir devlet olarak tanımlanır. Yasamada İslam temel bir kaynaktır; İslam’ın
değişmez hükümleriyle, temel hak ve özgürlükler ve demokrasi ilkeleriyle çelişen bir yasa
çıkartılamaz. Irak halkının çoğunluğunun Müslüman kimliğini korumayı esas almakla birlikte
“Irak milletler, dinler ve mezhepler ülkesidir” denilerek Hıristiyanlar, Yezidiler, Mendai
Sabiiler gibi bütün fertlerin inanç ve dini özgürlüğünü teminat altına alır. Dil hususunda da;
Arapça ve Kürtçe Irak Cumhuriyeti’nin resmi dilleri olmakla birlikte ‘Irak halkının, mevcut
eğitim kuralları çerçevesinde devlet okullarında çocuklarına Türkmence, Asurice ve Ermenice
gibi anadillerde veya özel eğitim kurumlarında her hangi bir dille eğitim yapma hakları
anayasayla güvence altına alınmıştır. Kürdistan Bölgesindeki federal ve resmi kurumlar
nüfuslarının yoğun olduğu idari birimlerde Türkmence ve Süryanice diğer iki resmi dil olarak
kullanılır (Orsam, 2010: http://www.orsam. org.tr/tr/trUbloads/ Yazılar/Dosyalar/
irakanayasasi.pdf).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
259
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Irak’taki Kürtlerin modern anlamda İslam referanslı ilk örgütlü oluşumunun1950’li
yılların başlarına doğru ortaya çıktığı bilinmektedir. Mısır’da İhvan (Müslüman Kardeşler)
hareketi içinde yer alan el-Ezher mezunu Şeyh Mahmut es-Savvaf, hareketinin lideri Hasan elBenna tarafından Irak’a gönderilmiştir. Arap olmasına rağmen Kürtler arasında düşüncüleri
benimsenmiş, faaliyetleri düzenli ve örgütlü bir tarza dönüşerek devam etmiştir (Kakei,2013:
http://www.ekurd.net/mismas/articles/misc2013/3/state6950.htm). Savvaf’ın düşüncelerinin
Kürtler arasında kabul görmesinin temel nedeni olarak, 1954 yılında İhvan hareketiyle tanışan
Şeyh Osman gösterilmektedir. Kürtler arasında iyi bilinen Şeyh Osman Savvaf ile tanıştıktan
sonra onun fikirlerinden etkilenmiş ve onunla ortak hareket etme kararı almıştır. Böylece kısa
bir süre içinde Kuzey Irak bölgesinde yürüttükleri İslami faaliyetlerle Şeyh Osman Bin
Abdülaziz ve kardeşleri Ali ve Sıddık Abdülaziz İslami Hareket’in öncü kadroları konumuna
yükselmişlerdir. Müslüman kardeşler hareketinin bölgedeki faaliyetleriyle ilk örgütlü
tecrübesini yaşayan Kuzey Irak’taki Müslüman gruplar, 1961 yılından itibaren umre ve hacca
gidiş gelişlerle ve Suudi Arabistan’dan gelen davetçiler aracılığıyla da Selefilikle tanışmıştır.
Bu tanışmalar neticesinde Şeyh Osman çeşitli zamanlarda Suudi Arabistan’a ziyaretlerde
bulunmuş (Basknet, 2013: Bizotnava’nın resmi internet sitesi, http://www. basknet.org/
Babetekan_dreje.aspx?jimare=745) böylece Kuzey Irak bölgesi ile Suudi Arabistan halkları
arasında dini-kültürel etkileşimler ivme kazanmıştır. Irakta etkinliğini giderek artıran Baas
rejimi 1970’li yıllara gelindiğinde, ülkesindeki İhvan’ı hedef almış ve örgütlü bir Müslüman
teşkilatı olan İhvan hareketine ciddi engellemeler getirmiştir. İhvan hareketinin baskılara maruz
kalması bu hareketin içinde olan, ona sempati duyan bazı Kürt gruplarının da darbeye, baskıya
maruz kalması anlamına gelmektedir.
Dünyanın değişik coğrafyalarındaki Müslüman toplumlar, 1980’li yılların hemen
başlarında ortaya çıkan iki önemli hadiseden ciddi anlamda etkilemiştir. Bunlardan birincisi;
İran’da 1979 yılında gerçekleşen devrim, diğeri ise Sovyetler Birliği’ne karşı yürütülen
Afganistan cihadıdır. Bu iki önemli hadise Irak’taki Müslüman Kürt grupları da düşünce ve
eylem boyutuyla etkilemiştir. Ayrıca buna Kuzey Irak’ta faaliyet yürüten Mısır kökenli
cemaatleri de eklemek gereklidir. Bu yıllarda giderek ivme kazanan ve şekillenen dini
hareketler, 1990’lı yıllara gelindiğinde Irak’ın jeopolitik, etnik, dini ve kültürel karakteristiğine
uygun yapılar olarak görünür bir hal almıştır. Sayıları oldukça fazla olmakla birlikte, 2013
yılında yapılan seçim sonuçları, etkinlikleri ve taraftarlarının çokluğu açısından
değerlendirildiğinde dini referanslı Kürt İslamcı hareketlerinin üç ana grup etrafında
kümelendiğini görmek mümkündür. Bunlar:
 Abdülaziz ailesi liderliğindeki Irak Kürdistan İslami Hareketi (Bizotnava).
 Muhammed Bahattin liderliğinde kurulan Irak Kürdistan İslam Birliği (Yekgirtu)
 Ali Bapir liderliğindeki Irak Kürdistan İslami Cemaati (Komeleyi İslami). (Orsam, 2012:
Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği, Ankara 2012,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2012,1113_133%20rapor2.pdf,)
İslami Hareket (Bizotnava), Komeleyi İslam (Cemaat-i İslami) ve İslam Birliği (İttihadı İslam, Yekgirtu) dini/siyasi hareketler olarak çalışmanın sınırlarını oluşturmaktadır.
2. Kuzey Irak Bölgesinde Siyasi Hareket Ve Seçimlerin Kısa Tarihçesi
Bahse konu olan dini siyasi hareketlerin yapısal/işlevsel analizlerine geçmeden, konun
tarihsel arka planının daha anlaşılır olması açısından Irak’ın kuzeyindeki seçimlerle ilgili kısa
bir tarihçe vermenin yerinde olacağı düşünülmektedir.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
260
Yoğun Kürt nüfusunun yanında farklı dini ve etnik gurupların da olduğu Irak’ın kuzey
bölgesi, Kürtlerle Iraklı yetkililer arasında, 1970’de yapılan bir antlaşmayla, Irak’tan ayrı ama
Irak’ın içerisinde bir statü verilmesine rağmen daha çok 1991 körfez savaşından sonra
oluşturulmuştur. Irak’ın kuzeyi ile ilgili asıl anayasal statü ise 28 Aralık 2005 tarihli Irak
anayasasında verilmiştir. Buna göre; 13. maddede Irak’ın geneli için; “Bu anayasa Irak’taki en
üst yasa olup, Irak’ın istisnasız her bölgesinde geçerlidir. Anayasayla bağdaşmayan yasa
çıkartılamaz. Bölgesel anayasalarda veya diğer hukuki belgelerde Irak anayasasıyla çelişen
hükümler geçersiz sayılır.” şeklindeki bir hüküm vardır. Anayasanın bölgesel otoriteler
bölümündeki federal sistemle birlikte bölgelerin nasıl oluşacağı, yönetim tarzı, anayasası gibi
hususların yer aldığı başta madde 120 ile birlikte (Federal anayasaya tezat teşkil etmeyecek
şekilde bölgesel otorite, görev alanları ve bunların uygulanmasını belirleyen bölgesel bir
anayasa hazırlar.) 116, 117, 118, 119, 120, 122. maddelerde açıkça belirtilmiştir (Orsam, 2012:
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20101224_irakanayasasi.pdf, ).
Nüfus yoğunluğunun Kürtler lehine olması, bölgedeki siyasal sistemi de Kürt siyasi
partilerinin kontrolüne açık hale getirmekte ve seçimlerin de daha ziyade Kürt siyasetçilerin
kurduğu partilerin arasında geçmesine neden olmaktadır. Ortadoğu coğrafyalarındaki
karakteristiğe uygun olarak bütün Müslüman coğrafyalarda siyasi ve idari ilgili süreçler sıkıntılı
geçse de bu bölgede siyasi seçimler bir şekilde yapılmaktadır. Bölgede günümüze kadar 1992,
2005, 2009 ve 2013 Eylül ayında olmak üzere dört seçim yapılmıştır. Bu seçimlerin hukuki
dayanağı ise; Irak Anayasasının 5.maddesinde, bölgelerdeki bütün halkların hukuk üzerinden
kullanacağı egemenlik anayasal kurumlar üzerinden ve oy kullanma şekliyle olacaktır
şeklindeki bir düzenlenme ile açıkça belirtilmiştir. Yine seçim, seçilme, partiler, meclis, federal
meclisler ve yasamaya dair faaliyet alanlarıyla ilgili düzenlemeler de anayasanın 20, 39, 48, 49,
56 ve 61. Maddelerinde belirtilmiştir.
(Orsam,2012:
pdff.pdf)
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/
Yazilar/Dosyalar/
2011211_IRAK1
2.1. İlk Seçim; 1992
Birinci Körfez Savaşı’nın ardından ilk seçimler yapılmıştır. Kürdistan Demokratik
Partisi (KDP) %45,3 oy oranı ile 51 milletvekilliği, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)
%43,8 oy oranı ile 49 milletvekilliği, farklı eğilimlerdeki hareketlerin İslami liste altında ittifak
ederek seçimlere giren gruplar Kürdistan İslami Hareketi (IMK) %5,1 oranındaki oylarıyla 11
milletvekili alabilmiştir. Türkmen grupların katılmadığı seçimlerden sonra, 111 kişilik
milletvekili ile parlamento oluşturulmuştur. 1994 yılına gelindiğinde KDP ve KYB arasında,
güç paylaşımında anlaşılamadığı için kıyasıya bir iktidar mücadelesi başlamış, iç savaş
(Birakujî) çıkmış ve süreç giderek şiddetli çatışmaların yaşandığı bir keşmekeşliğe
dönüşmüştür. ABD’nin devreye girmesiyle 1996’da savaş sona ermiş, KDP lideri Barzani ve
KYB lideri Talabani arasında stratejik bir ittifak yapılmıştır. Bu ittifak seçim sonuçlarında da
açıkça ortaya çıkmıştır. Sonraki dönemde bölgeyi siyasi, ekonomik ve idari anlamda bu stratejik
ittifak şekillendirmiştir.
2.2. 2005 Seçimi
İkinci seçim 2005 yılında gerçekleştirilmiştir ve yerel parlamentosunun 111
milletvekilliği için 2005 yılında yapılan seçimlerde Kürdistan Demokratik Yurtsever İttifakı
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
261
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
(KDP ve KYB ittifakı) 104 milletvekilliği, Kürdistan İslami Cemiyeti 6 milletvekilliği ve
Kürdistan Emekçiler Partisi 1 milletvekilliği elde etmiştir.
2.3. 2009 Seçimi
Kuzey Irak bölgesinde 2009 yılında üçüncü kez gerçekleştirilen seçimde Barzani ve
Talabani arasındaki antlaşmaya sadık kalınarak, her iki parti 2005 seçimlerinde olduğu gibi tek
liste, Kürdistan Demokratik Yurtsever İttifakı (KDP ve KYB ittifakı), olarak seçimlere
girmiştir. Bu seçimleri geçmiş yıllardan farklı kılan birkaç husus vardır. İlki, bu seçimlerde
Nuşirvan Mustafa liderliğinde Değişim Hareketi (Bizotneweyî Goran) Talabani liderliğindeki
KYB’den ayrılmış, oyların %23.72’sini alarak Talabani’nin oylarının bölünmesine neden
olmuştur. Bu durumda KYB zayıflamış ama seçimlere KDP ile aynı listeden girdikleri için
iktidarda kalmaya devam etmiştir. Bu durum ilerleyen süreçte, iktidarın nimetlerinden
faydalanmadaki dengesizlik nazara verilerek özellikle KDP içinden eleştirilere neden olmuştur.
Mevcut durumun ve bölge dinamiklerinin farkında olan KDP lideri Mesut Barzani antlaşmaya
sadık kalmış, iktidardan uzaklaştırılacak bir KYB’nin tekrar istikrarsızlığa ve hatta iç savaşa
sebep olma ihtimalini de hesaba katarak bölgedeki güçlerle iktidar paylaşımına dikkat ederek
onları bir arada tutmayı başarmıştır. İkinci olarak, geçmiş dönemlere kıyasla 2009’da daha fazla
parti seçimlere girmiştir. Nitekim Türkmenler ve diğer toplumsal grupların da seçimlerde yer
alması, bölgenin bütün siyasi dinamiklerinin mevcut sosyal yapı içine çekilerek sisteme
uyumlulukları sağlanmaya çalışıldığını göstermiştir. Son olarak, İslamcı partiler, önceki yıllarda
olduğu gibi, tek liste ile seçimlere girmenin aksine farklı listelerle seçimlere girmişlerdir.
Bunlardan biri Hizmet ve Reform Listesi diğeri de Kürdistan İslami Hareketi (Bizotneweyî
Îslamî le Kurdistan) olmuştur. Tablo 2’de görüleceği gibi; Hizmet ve Reform listesi toplam
oyların%12.84’ünü, Kürdistan İslami Hareketi de toplam oyların %1.45’ini almıştır. Bu
seçimlere Türkmenler üç parti ile katılmışlar ve toplam oyların %1.57’sini almışlardır. Bu
partilerin kendi aralarındaki oy dağılımı Kürdistan Demokrat Türkmen Hareketi %0.98, Erbil
Türkmen Listesi %0.21 ve Türkmen Reform Listesi %0.38 oranında olmuştur. Bir de; 2009
seçimlerinde Kuzey Irak’ta başkanlık seçimleri de yapılmış, seçimi Mesut Barzani toplam
oyların %69.60’unu alarak kazanmıştır. Bu sonuçla Mesut Barzani bölgenin en güçlü lideri
olduğunu dünyaya ilan etmiştir.
2.4. 2013 Seçimleri
Kuzey Irak 21 Eylül 2013 tarihinde, uluslararası gözlemcilerin de iştirakiyle bir seçim
daha yapmıştır. Kürt Bölgesel yönetiminin bu tecrübesi, bağlı olduğu Irak’a seçimlerin nasıl
olması gerektiğiyle ilgili rehberlik etmiştir denilebilir. Seçimlerde, 2.818.000 kayıtlı seçmenden
yaklaşık %73’ü oy kullanmıştır. Tablo 1’de de görüleceği gibi;
Partiya Demokrat ya Kurdistanê (KDP); Mesut Barzani’nin liderliğinde seçimlere katılan
Kürdistan Demokrat Partisi, 743.948 oy almış ve 38 milletvekilliği elde etmiştir. Bizotneweya
Goranê (Değişim Hareketi); Talabani’nin KYB’sinden ayrılmış bir parti olan Nuşirvan Mustafa
liderliğindeki Goran hareketi 476 736 oy almış ve 24 milletvekili çıkarmıştır. Yekîtiya Niştimanî
ya Kurdistanê (KYB); Celal Talabani’nin partisi olarak bilinen, halen Almanya’da tedavi
gördüğü için seçimler Talabani olmadan iştirak eden KYB, 350500 oy alarak 17 milletvekili
çıkarmıştır. Yekgirtûya Îslamî ya Kurdistanê (İttihad-ı İslam Partisi); Muhammed Ferec
liderliğinde seçimlere katılan İttihad-ı İslam Partisi 186 681 oy alarak 9 milletvekilliği
kazanmıştır. Komela Îslamî ya Kurdistanê (Cemaat-ı İslami); Ali Bapir liderliğinde seçime
katılan bu parti 118 574 oy alarak 6 milletvekilliği kazanmıştır. Kuzey Irak bölgesinde
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
262
seçimlere giren 31 partiden daha düşük oy alan partiler diğer vekilleri paylaşmışlardır. Mesela,
21 834 oy alan Bizotnewey Îslamî li Kurdistanê (İslamî Hareket), Sosyal Demokratlar, Âzade
gibi partiler de birer vekillik elde etmişlerdir. Bunlardan en dikkat çekici olan Türkmen
grupların listelerinden, kendilerine ayrılan kota çerçevesinde, 5 ismin parlamentoya girmiş
olmasıdır. Belirleyici ve önemli bir gösterge olması nedeniyle son seçimlerin sonuçları tablo
olarak verilmiştir. Ayrıca yapılan bütün seçimlerle ilgili olarak yıllar, katılan partiler ve aldıkları
oy ile milletvekilleri sayısı topluca aşağıdaki Tablo 2’de verilmiştir. Tablodaki veriler yapılan
ve yapılabilecek yorumlarla ilgili kıyaslayıcı bir bilgi sunmaktadır.
Tablo 1: 2013 yılı seçim sonuçları
38
24
18
Alınan Oy
Sayısı
743.984
476.736
350.500
10
186.741
%9
6
118.574
%5.7
Bizotnewey İslami ya Kurdistane
1
21.834
%1.1
Demokratik Sosyalist Partisi
1
12.501
-
Hürriyet Listesi
1
12.392
-
Üçüncü Taraf Listesi
1
8.681
-
Diğer
11
-
-
TOPLAM
111
-
-
Partiler
Partiya Demokrat ya Kurdistane (KDP)
Bizotneweya Gorane ( Değişim Hareketi)
Yekitiya Niştimani ya Kurdistane (KYB)
Yekgirtuya İslami ya Kurdistane (İttihad-ı İslam
Partisi)
Komela İslami ya Kurdistane (Cemaat-ı İslami)
Milletvekili Sayısı
Oy Oranı
(%)
%35.85
%23
%16.91
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
263
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Tablo 2: 1992, 2005, 2009 ve 2013 Seçimleri ve Sonuçları
YIL
PARTİLER
Milletvekili Sayısı
20 20 201
1992
05 09
3
KDP
51
38
KYB
49
18
IMK
11
KDP-KYB
İTTİFAK
Kürdistan İslami
Cemiyeti
Kürdistan
Emekçiler Partisi
10
4
59
6
2
6
25
24
1992
437.8
79
423.8
33
49.10
8
Sosyal Hizmetler
ve Reform Listesi
Kürdistan
Demokrat
Türkmen Hareketi
Erbil Türkmen
Listesi
Türkmen Reform
Listesi
Yekgirtuya İslami
ya Kurdistane
(İttihad-ı İslam
Partisi)
Bizotnewey İslami
ya Kurdistane
Demokratik
Sosyalist Partisi
-
3
-
-
-
-
-
1
DİĞER
-
-
TOPLAM
111
11
1
-
2009
%4
5,3
%4
3,8
%5,
1
%16.91
%89.
55
%4.8
6
%1.1
7
476.7
36
%57.
34
%1.4
5
%23.
72
%12.
84
-
111
-
77.43
4
-
%23
%0.9
8
%0.2
1
%0.3
8
%9
%1.1
-
8.681
11
2013
%35.85
21.83
4
12.50
1
12.39
2
1
1
2005
186.7
41
10
Üçüncü Taraf
Listesi
199
2
-
-
-
2013
-
13
Hürriyet Listesi
Alınan Oy Oranı
743.9
84
350.5
00
1.570
.663
85.23
7
20.58
5
1
Değişim Hareketi
Alınan Oy
20
2005
09
-
%5,
8
-
%3.0
8
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
-
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
264
2.5 Sonuçlar Ne Anlatmakta?
Sonuçlara bakarak, Kuzey Irak’taki seçim sisteminin, bölgede toplumsal-siyasal bir
kabul gördüğü söylenebilir. Farklı fikirler taşıyan gruplar, hemen yanı başlarında kan deryasına
dönen Irak’ın orta bölgesinin aksine sorunlarının seçimler yoluyla çözülebileceğini
göstermişlerdir. Geçmişte olduğu gibi Barzani liderliğinde KDP yine birinci parti olmuştur.
Bunda Barzani’nin kendi kişilik ve kimliği kadar soyadının; aile, soy ve müktesebatının da rol
oynadığı barizdir. Zaten, seçim öncesi yapılan propagandalarda bu duruma dikkatleri çekmiş ve
insanlardan, partiden öte bölgedeki mevcut kazanımların başrol oyuncusu Barzani’ye oy
vermeleri istenmiştir. Ayrıca Barzani’nin, daha fazla oy aldığı Erbil ve onun kuzeyinde bulunan
Dihok’ta (Duhok) aşiretler ve sosyal gruplar arasında dengeleri gözeten tutumu etkili olmuştur.
Barzani’nin çatışmalardan uzak kişiliği ve uluslararası dengeleri kollayan duruşu da önemli bir
husus olarak kaydedilmelidir. Fakat bölgedeki müttefiki Talabani’nin partisindeki bölünme ve
diğer muhalefet unsurlarının güçlenmesi ileriki dönemlerde Barzani için sorun olacak gibi
gözükmektedir. Çünkü bölgenin Irak petrollerinden aldığı pay giderek artmakta, muazzam
denebilecek rakamlara tekabül etmekte, öte yandan neredeyse iki partinin aldığı toplam oy
oranına yakın oy toplayan bir muhalefet ortaya çıkmaktadır. Bu durum, bundan sonra, iktidarı
paylaşan iki partinin petrol gelirlerinin dağılımında ve kullanımında istedikleri gibi
davranamayacağı bir sürecin başlamasının da işareti olarak değerlendirilebilir.
Son seçimler için, galibinin birinci gelen partinin olmadığı bir seçimdir denebilir.
Çünkü seçimlerden önce ciddi bir varlık gösteremeyeceği ifade edilen Değişim Hareketi
seçimin galibi olarak nitelendirilebilir. Bu sonuç yıllardır Barzani ve Talabani arasında
imzalanmış olan stratejik ittifakın da zayıflamasına neden olabilecek bir tablo görünümündedir.
İttifakın her iki tarafından da ‘ittifakın devam ettiği’ açıklamaları gelse ve diğer partileri de içine
alan bir ittifakla yeni durumlara göre pozisyon alınmış olsa da Değişim Hareketi’nin
(Bizotneweya Goranê) ileriki dönemlerin iktidar ortağı olabileceği fikrini uyandırmıştır. Fakat
bu noktada temel bir sorun ortaya çıkmaktadır. O da: “Goran Hareketi’nin Kuzey Irak merkezli
ve iç politika ağırlıklı bir vizyona sahip olmasıdır. Hareket, Kuzey Irak’taki en büyük muhalefet
olmasına rağmen içe kapanık bir siyaset izlemektedir ve Orta Doğu’da İran dışında başka bir
ülkeyle ciddi bir münasebeti bulunmamaktadır. Hareketin sadece Tahran yönetimi ile ilişkilerini
güçlendirerek iç politikaya yönelmesi, partinin orta ve uzun vadede etkinliğini sınırlandırabilir.
Bu açıdan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 4 Mart 2014 tarihinde Süleymaniye’deki
Goran Hareketi merkezine gerçekleştirdiği ziyaretin parti için bir açılım sağlayabileceği
değerlendirilmektedir.” (Semin, 2014:http://www.bilgesam.org/incele/1620/-kuzey-irak--8217ta-goran-hareketi-ve-kdp-kyb-ile-denge-arayislari/#.VZT92_ntmko).
Bilhassa
Celal
Talabani’nin sağlık durumu nedeniyle zayıflayanlar karşısında güçlü bir muhalefetin oluşmaya
başlaması Barzani’yi zorlayacak yeni süreçlerin habercisi sayılabilir. Bölgede iktidar olan
Barzani ve Talabani’nin değişik yıllar içerisinde kendi iktidarlarını sağlamlaştırdıkları
belirtilmelidir. Siyasi, idari, ekonomik alanlarda, Kürt bölgesel yönetimi tek elde toplanmaktan
ziyade iki parti arasında dağıtılmış gibi bir izlenim vermektedir. Krizlerin çıktığı ya da çıkmaya
müsait olduğu nokta da burasıdır. Çünkü muhalefetin itiraz seslerinin yükseldiği önemli bir alan
da bu noktadır. Daha önce zayıf bir muhalefet karşısında siyasi, idari ve ekonomik reformlar
konusunda rahat davranan iktidar yeni muhalefet karşısında geçmişteki alışkanlıklarını uzun
süre devam ettiremeyecek gibi durmaktadır.
Bölgedeki derin siyasal dönüşüm, güç ve iktidar mücadeleleri, IŞIT başta olmak üzere
manipüle gücü çok yüksek dini karakterli ve söylemli uluslararası bağlantılı örgütlü yapılar ve
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
265
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
bunların ortaya çıkardığı fiili savaş ortamı dikkate alındığında Değişim Hareketi’nin bundan
sonraki süreçte belirleyici bir rol üstleneceği gibi bir sonuca varılabilir. Dahası, hareket modern
usuller kullanmakta, kendisini laik olarak nitelendirmenin yanında demokrasi vurgusunu en üst
derecede dillendirmektedir. Sivilleşmenin gerekliliği, idari yapının belirleyici güçleri sayılan
polis, asker ve istihbarat gibi birimlerin partilerin kontrolüne girmesi istenilmeyen bir
durumdur. Çünkü bu teşkilatlı yapılar herkesin kolluk güçleri ve askeridir. Ayrıca iktidarların
yolsuzluk üretmesinin izah edilebilir ve sürdürülebilir bir durum olmadığı sıklıkla
vurgulanmaktadır. Bu yönüyle hareket, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin mevcut yapısına itiraz
etmektedir. Buradaki sorun ise, bölgenin silahlı kolluk kuvvetlerine sahip yegâne iki partisi olan
KDP ve KYB’nin mevcut sivil muhalefete tahammül edip edemeyeceğidir. Bir diğer sorun da
ellerindeki bu silahlı güçlerden, ne kertede vazgeçip vazgeçmeyecekleridir.
Son seçimlerde bölgede İslami söylemler kullanan partiler/hareketler geçmişe nazaran
milletvekili sayılarını artırmış,17 milletvekili çıkarmışlardır. Ama bu gruplar da kendi
aralarında giderek atomize gruplar olmaktadırlar. Mesela, Bizotnava (Kürdistan İslami
Hareketi) Komeleyi İslam’ın kendilerinden ayrılmasından sonra ciddi bir kayba uğramış, bu
kaybı telafi etmek için geçmişte silahlı çatışmaya girdiği KYB ile ittifak yapmaktan geri
durmamıştır. Ama bu durumda bile taraftarları giderek azalan bir hareket konumuna gelmiş,
diğer İslamcı söylemler kullanan partiler gibi giderek kan kaybına uğramışlardır. Mesela;
bölgenin İhvan-ı Müslimin’i olarak bilinen, şiddet karşıtlığı ve sivil söylemi öne çıkartan yapısı,
bölgede demokrasinin uygulanması, yolsuzlukların önlenmesi, İslami tebliğ ve davet
faaliyetlerin yaygınlaştırılması ile öne çıkan Yekgirtu beklenen başarıyı bu seçimlerde
gösterememiştir. İslami söylemleri olan partilerden Yekgirtu’dan sonra gelen Komeleyi İslami
de aynı durumdadır. Komeleyi İslam, Yekgirtu’dan farklı olarak mücadelelerinin demokrasi ile
ifade edilemeyeceğini, amaçlarının seçime dayalı İslami bir yönetim olduğunu dile
getirmektedir. Irak merkezi yönetiminin genel eğilimleri, bölge ve özellikle de enerji kaynakları
üzerinde sürdürülen yüzyıllık hesaplar, Şia yayılmacılığı, Taliban ve el Kaide gibi eski IŞIT gibi
yeni bazı tehditler, bölge için birçok aktörün daha devrede olduğu anlamına gelmektedir.
Bölgede cereyan eden olağan üstü durumlar bütün grup, cemaat ve partilerin belli
ilkeler üzerinde olmasa da çıkarları gereği ittifak halinde olduklarına dair işlevsel bir görüntü
vermektedirler. Bölge şu an fiili bir savaş yaşamaktadır. Irak merkezî yönetimi, Türkiye ile
ilişkilerin üst seviyede yürütülmesi, Barzani ve Talabani arasında imzalanan stratejik ittifakın
akıbeti, yeni oluşan muhalefetin imkânları ve mevcut yapıyı değiştirecek güce ulaşma ihtimali,
Suriye halklarının ve topraklarının muhtemel geleceği gibi, Irak Kürtleri için problematikanlamlar, zor zamanlarda yaşamak anlamına gelmektedir.
3. Siyasal İslam’ın Yeni Bir Deneyim Alanı Olarak Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Siyasal İslam’ın yeni bir deneyim alanı olarak nitelendirilebilecek olan Kuzey Irak’ta
İslamcı hareketleri söyle sıralamak mümkündür:
3.1. Kürdistan İslami Hareketi (Bizotnava)
3.1.1
Ortaya Çıkışı
Kuzey Irak’ta Sünni bir hareket olarak Şeyh Osman, kardeşleri ve bölgenin ileri gelen
âlimleri tarafından 1987 yılında kurulmuş, hareketin lideri Şeyh Osman olmuştur. İslami
Hareket’in (Bizotnava) kuruluşunda Kürt İslam Âlimleri Birliği etkili olmuştur. Hareket,1988
yılında Baascı güçler tarafından kimyasal silah kullanılan Irak’ın Süleymaniye şehrine bağlı
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
266
Halepçe merkezli olarak kurulmuştur. Hareket mensupları şiddeti mücadele aracı olarak
görmediklerini ifade etse de Irak’taki Baas rejimine karşı silahlı mücadele vermiştir (Werti,
Bizotnava Siyasi Büro Üyesi, görüşme, Erbil, 05.03.2013). Kendini Kuzey Irak bölgesindeki ilk
İslami hareket ve diğer bölgedeki İslami hareketlerin esin kaynağı olarak gören ve nitelendiren
oluşum, 1999 yılında başka bir silahlı grup olan İslamî Nahda Hareketi ile birleşerek İslami
Birlik Hareketi ismini almıştır.4
İslami Birlik Hareketi 2001 yılında Şeyh Osman’ın vefatıyla dağılmış ve eski ismi olan
İslami Hareket’i yeniden kullanmaya başlamıştır. Şeyh Osman’ın vefatından sonra liderlik
tartışmaları hareketin parçalanmasına sebep olmuştur. Parçalanma eskiler ve yeniler arasında
gerçekleşmiş, yeniler büyük oranda İslami Birlik Hareketi’nden ayrılarak yeni bir oluşuma
girmişlerdir. Bu durum İslamî Hareket’in zayıflamasına neden olmuş ve 2013 yılında Kuzey
Irak bölgesinde gerçekleşen son parlamento seçimlerinde Bizotnava sadece bir milletvekili
çıkarabilmiştir. Bizotnava siyasi bir hareket olarak 1992 yılında girdiği seçimlerde yaklaşık 50
bin oy almış ama yüzde yedi barajını aşamamış ve bölgenin yönetimine bir katkı da
sunamamıştır. Halepçe’nin Süleymaniye iline bağlı olmasından dolayı Kuzey Irak’ın doğu
tarafını özellikle Süleymaniye’yi kendi kontrolünde tutan Talabani gruplarıyla mücadele etmiş
hatta savaşmıştır. Talabani 2000 yılında bölgeyi kontrolü altına alınca da Talabani ile antlaşma
yoluna gitmiştir. Sonraki dönemlerde de Talabani’nin YNK’si ile birlikte hareket etmiş ve bu
politik tutum sayesinde kendilerine iki bakanlık verilmiştir. Hareket, Kuzey Irak’taki diğer
İslamî kimlikli siyasal gruplaşmaların/yapılanmaların birçoğuna örneklik ve kaynaklık etmiştir.
Bu durum biraz da hem Kuzey Irak bölgesindeki ilk İslamî hareket olması hem de hareketi
yöneten ve yönlendiren, karizmatik ve âlim bir kişi olarak bilinen Şeyh Osman’la alakalıdır
denebilir.
3.1.2.
Şeyh Osman’ın Hayatı ve Fikriyatı
Şeyh Osman5 (Basknet, 2012: http://www.basknet.org/ Babetekan_dreje.aspx? jimare
=745) 1922 yılında Halepçe’ye yakın, aynı zamanda bölgedeki aşiretin ismi olan Nevrol
kazasında dünyaya gelmiştir. Bölge aynı zamanda İslamcı hareketlerin merkezi konumunda
olmuştur. Şeyh Osman, çocuk yaştan itibaren babası yanında İslamî ilimleri tahsile başlamış bir
taraftan da bulunduğu bölgede İyiliği Emir Kötülükten Nehy adında bir cemiyet bünyesinde dinî
faaliyetlere katılmıştır. 1950’li yıllardan sonra İslamî söylemlerle güçlendirilen faaliyetlerini
siyasî düzleme de taşıyan Şeyh Osman bu dönemde bir grup arkadaşıyla birlikte İhvan-ı
Müslimin’den ilhamla Irak’ta kendi hareketini oluşturmanın gayretinde olmuştur. Bütün
Müslüman coğrafyalarda olduğu gibi Irak’ta da dini gruplar denetimde tutulmaya çalışılmış,
faaliyetleri takip edilmiş ve sonuçta Şeyh Osman, faaliyetleri nedeniyle, 1959 yılı 27
Ramazanında arkadaşlarıyla birlikte tutuklanmış ve Nasiriye’de dokuz ay hapis yatmıştır.
Hapishane süreci aynı zamanda hareketinin siyasal bir mahiyet kazanmasının tescili olarak da
düşünülebilir. Nitekim hapishane sonrasında dinî hareketini siyasal zemine taşıma girişimi bu
durumu doğrulamaktadır. Bu arada Irak merkezde İslam Partisi adında bir partinin hali hazırda
kurulmuş olduğunu öğrenir, bu parti mensuplarıyla irtibat kurar ve Şeyh Osman İslam Partisine
katılır. İslam Partisi’nin Irak Kürdistan Bölgesinin temsilcisi olarak partide görev alır. İslamcı
4
Bu durumdan hareketle, bölgedeki diğer dini gruplara karşı; sonradan ortaya çıktıkları, ulemalarının olmadığı ve
tecrübesiz oldukları yönünde eleştiriler yöneltmektedirler.
5
Şeyh Osman’ın hayatı, bu makale için yararlanılan röportajları, yazıları ve sunumları hareketin internet sitesinde
Soranice (Kuzey Irak Kürtlerinin Konuştuğu Kürtçe) olarak yayınlanmıştır. Tarafımızca Türkçeye çevrilmiştir.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
267
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
hareketin merkezi olması yönüyle, özellikle Süleymaniye ili ve Halepçe ilçesinin temsilciliğini
ister ve bu görev kendisine verilir.
İslam Partisi, İslam’ın sadece belli şartları olan bir maneviyattan ibaret olmadığını
bilakis bir bütün olduğunu, İslam’ı sadece maneviyatla sınırlayan yaklaşımların Batılıların
Müslümanları aldatmak için Müslümanlar arasında yaydığı gibi anlayışların olduğu gibi tezler
ileri sürmektedir. Şeyh Osman bu tür görüş ve düşünceleri kabulün yanında İslam Partisi çatısı
altında, o dönemde Müslüman toplumlar arasında da bir hayli yaygınlık kazanmış olan
komünizm ile ciddi bir mücadeleye girmiştir. Mesela; el Vatan gazetesinin kendisiyle yaptığı bir
mülakatta, açıkça komünistlerin Müslüman olmadığını, onlarla birlikte olmanın, onlara yardım
etmenin kişiyi dinden çıkaracağını ifade etmiştir (Basknet, 2012). Çeşitli sorunlar yaşasa da
1960’tan 1968 yılına kadar İslam Partisiyle birlikte hareket etmiştir. Baas rejimi 1968 yılında
askeri darbeyle iktidara geldikten sonra Kürt topluluklar başta olmak üzere özgürlükçü düşünce
ve tavırda olanlara yönelik baskılar artmış, Şeyh Osman, İslam Âlimleri diye bir topluluk
oluşturarak bu baskılara karşı Baas’ın ve Baascı zihniyetlerle mücadele etmenin gerekliliğini
savunmuştur. Kürdistan İslam Âlimleri Birliği ile 1974 yılında Suudi Arabistan’a gitmiş, Kral
Faysal ile görüşmüş ve kendi coğrafyalarındaki genel geçer sorunlarla alakalı temel konularda
istişarelerde bulunmuştur. Ara vermeden İslamlaşma faaliyetlerini sürdüren Şeyh Osman 1977
yılında Irak rejimi tarafından tutuklanmış ve bir on ay kadar daha hapishanede kalmış, burada
Seyyid Kutup’tan esinlenerek kendi tefsirini yazmaya başlamıştır.
‘İslami mücadelenin vacip olduğunu hatta bu vücûbun geçmiş dönemlere nazaran daha
önemli olduğunu’ belirterek 1979 yılında İslam Örgütü’nü kurmuş ve Kürtlerin yaşadığı
bölgelerin yanı sıra Irak’ın çeşitli illerinde, camilerde ev toplantılarında, daha özel sohbet
toplantılarında faaliyetlerinin sürdürmüş ve fikirlerini anlatmaya devam etmiştir. İslami
faaliyetlerin tek elden yürütülmesi adına faaliyetlerini özellikle Irak’ın orta bölgesi ve
kuzeyinde yoğunlaştırır. Yürüttüğü faaliyetlerden dolayı 1986 yılında tekrar bir grup din
adamıyla birlikte tutuklanmıştır. Halepçe bölgesi Irak rejimi tarafından 1987 yılında
bombalanınca halk Halepçe dışındaki bölgelere göç etmek zorunda kalır. Bu hadiselerden sonra
Şeyh Osman, bölgede Kürtlerin mazlum olduğu tezinden hareketle Cihad-i İslamî adını verdiği
daha aksiyoner bir hareket tarzını benimser. Tek kurtuluş reçetesi olarak İslam’ı gösterirken
üzerinde yoğun olarak durduğu yegâne figür Selahaddin Eyyubi’dir. Körfez Savaşı’ndan sonra
Kuzey Irak bölgesi Amerika’nın desteğiyle özerk bir bölge olur ve bu bölgede ilk seçimler 1992
yılında yapılır. İslami Hareket bu seçimlerde KDP ve YNK den sonra üçüncü parti olur. Şeyh
Osman bu dönemde iki hedeften söz eder. Birincisi, bütün Kürtler arasında birlik olunması ama
bunun için de evvel emirde Kuzey Irak’taki dinî söylemli Kürt grupları arasında birlikteliğin
tesis edilmesi; İkincisi, bütün Müslümanların birliği için çalışılması gerekmektedir. Böyle bir
isteklilik aynı zamanda ‘Selahaddin’in rolünün yeniden canlandırılması’ anlamına da
gelecektir.
Şeyh Osman 1992 ile 1998 yılları arasında İslami Hareket’in önderliğini yapmış,
özellikle Müslümanlar arasındaki fikri ve siyasi parçalanmışlığa son verip bunlar arasında
birliği sağlamak için uğraşmış, İslami Birlik Hareketi adıyla düşüncelerini uygulamaya koyma
girişiminde bulunmuştur. Fakat bu durum istenilen düzeyde gerçekleşmeyince 1998 yılından
sonra kendi isteğiyle hareketin liderliğini kardeşine bırakarak kendini ilmi çalışmalara vermiştir.
Bir yıl sonra da ilmi ve kültürel ziyaretlerde bulunmak için Şam’a giderken yolda hayatını
kaybetmiştir (Basknet, 2012).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
3.1.3.
268
Hareketin İran’la İlişkisi ve Bölünme
Şeyh Osman ve kardeşleri 1954 yılından 1988 Halepçe katliamına kadar İhvan
hareketiyle organik bağlarını sürdürürler. Halepçe katliamından sonra, Irak Baas rejimine karşı
silahlı mücadelenin kaçınılmaz olduğu fikrini ileriye sürdüğünde ve mücadeleye başlayacağı
sinyalini verdiğinde İhvan onun bu görüşüne sıcak bakmaz. Kısa süre sonra metot ve yöntem
konusundaki bu yaklaşım farklılığının ortaya çıkmasından sonra İhvan hareketiyle olan ilişkileri
kesilir. Bundan sonra Şeyh Osman ve kardeşleri, İran İslam Cumhuriyeti ile yoğun ilişkiler
içinde olurlar. Yine bu kadro, başta Hasan El Benna, Seyit Kutub, Mustafa Sibai, Fethi Yeken,
Abdulkadir Udeh, Halit El-İslâmbuli, Şeyh Ahmet Yasin gibi İhvan hareketinin önemli düşünce
ve fikir adamlarının eserlerini tabanlarıyla buluşturmuşlardır. İran devriminin (1979) mimar
kadroları olan Humeyni, Mutahhari, Beheşti, Talagani, Burucerdi, Müntezeri ve Tabatabai gibi
adamlarının kitaplarını da kendi kitleleriyle buluşturmaktan geri durmamışlardır.(Amaç, 2012:
http://www.araratnews.eu/nüce.php?aid=555).
Irak Kürdistan İslami Hareketi, Şeyh Osman Abdülaziz liderliğindeki Abdülaziz ailesi
ve Ali Bapir kanadı ile Şeyh Muhammed Berzenci liderliğindeki İslami Cemaat’le birleştikten
sonra Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’a karşı İran’la birlikte savaşa katılmıştır. Ayrıca
İslami Hareket, başka İslami gruplar ve laik seküler yapıda gördüğü partilere karşı silahlı
mücadeleye girmekten çekinmeyecek kadar da radikal tutum ve eylemlere girebilmiştir. Bu
durum, tahmin edilebileceği gibi hareketi çok zayıf düşürmüştür. Dahası, hareket içerisindeki
bir grup 2003 yılında gerçekleşen ABD’nin Irak işgaline karşı çıkmış ve bu karşı çıkış hareketin
çok sert askeri müdahalelere ve darbelere maruz kalmasıyla sonuçlanmıştır (Orsam, 2012:
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20121113_133%20rapor2.pdf). İslami
Hareket (bağımsız İslamcılar ve özellikle Kürdistan’daki Müslüman Kardeşler akımının
taraftarlarının da içinde bulunduğu) 19 Mayıs 1992’te yapılan seçimlerden üçüncü parti olarak
hatırı sayılır bir başarı ile çıkmasına rağmen hükümette yer almayı reddetmiştir. Böylece İslami
Hareket, muhalefet olarak ulusal meclisin dışında kalmıştır. Hareketin silahlı ve çatışmacı bir
karakteristiğinin olması onu politik amaçlı bir muhalefetten de öteye, iki ana parti olan KDP ve
KYB ile özellikle KYB ile 1993’ten 1999 tarihine kadar birçok kez silahlı çatışmalara girmesine
kadar götürmüştür.
“Bazı gözlemcilere göre İslami Hareket’in muhalefeti, iktidara karşı bir siyasi muhalefet
olmayıp, İslami sistemin dışında herhangi bir siyasi sistem metodunu reddeden ideolojik bir
muhalefettir. Bu hususu Goran hareketi Başkanı Neçirvan Mustafa şu sözleriyle teyit etmiştir: O
dönemde İslami Hareket siyasi bir muhalefet sayılmamaktadır. Çünkü İslami olmayan bir
hükümete katılmayı reddeden taassup taraftarıdır. İslami Hareket, laik bir siyasi rejimin
oluşmasına onay vermeyen bir oluşumdu. İslami Hareket’in herhangi bir siyasi görüşü
bulunmamaktadır. İslami Hareket, İran’dan destek alan silahlı bir hareketti.” (Orsam, 2012)
Kürtler de diğer etnik ve sosyal gruplar gibi Saddam döneminde baskılara maruz
kalmış, Halepçe ve sonrasındaki süreçte yerlerini terk ederek İran topraklarına sığınmışlar ve
kendilerine yeni yerleşim alanları oluşturmuşlardır ve II. Körfez savaşına kadar İran’ın kurduğu
mülteci kamplarında yaşamışlardır. Bu süreç İran İslam Devrimi düşüncesiyle yakından tanışma
imkânı sunduğundan Sünni Kürtler için yeni bir dinî tecrübenin de zemini oluşmuştur. Öyle ki
İran İslam Devrimi, dolayısıyla Şiâ düşüncesine olumlu yaklaşan Kürt grupların ortaya çıkması
daha çok bu dönemde olmuştur. Buna karşılık geleneksel selefi/sünni taban bu yeni yeni
karşılaşılan Şiileşme eğilimleriyle mücadele etmiş; geneli Şafii ve Hanefi mezhebine bağlı
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
269
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Kürtler, ilk defa bu kamplarda geleneksel selefi oluşumu ve İran İslam İnkılâbını sorgulamaya
başlamıştır
(Torlak,
2013:
http://setav.org/tr/irak-yerel-secimleri-kirilgan-siyasisurec/perspektif/6745). Oluşum 1999 yılından itibaren İslamcı söylemleri olan bazı gruplarla
birlikte İslami Vahdet Hareketi saflarında mücadele etme yoluna gitmiş ise de 2001 yılında
yeniden ayrışmalar olmuştur. Yaşanan ayrılıklar ve bölünme sonucu Molla Ali b. Abdülaziz
liderliğindeki Bizotnava ve Molla Ali Bapir önderliğindeki Komeleyi İslami hareketi olmak
üzere iki grup ortaya çıkmıştır. Abdülaziz ailesinin şura aracılığıyla seçilen yönetime rağmen
ailevi ağırlığını korumaya çalışması bu parçalanmanın nedeni olarak gösterilmektedir. Bu
ayrışma dolayısıyla hareketin %80’i yeni oluşuma kaymış, böylelikle Bizotnava zayıflamıştır.
Bu ayrışma sonrası hareket üyelerinin çoğu Ali Bapir önderliğinde Komeleyi İslami hareketini
kurmuş ve orada yer almışlardır.
Birlik hareketinden kopan diğer bir grup da Şeyh Muhammed Berzenci liderliğinde
bağımsızlaşmış; Bizotnava’nın Beyare bölgesindeki eski yapılanması olan Soran Gücü’nü
oluşturan topluluk da Tevhit ve Hamas hareketi olarak ortaya çıkmıştır (Torlak, 2013). Gruplar
arasında yapılan birtakım görüşmeler netice vermiş ve Şeyh Muhammed Berzenci liderliğindeki
bağımsız grup İslami Hareket’e katılmış; yapılan anlaşmaya göre hareketin imamı Şeyh
Muhammed Berzenci emiri ise Şeyh Ali Bapir olmuştur. Tevhid Hareketi ve Hamas grupları da
önceleri Soran Gücü’nün emiri olan Ebu Ubeydullah Eş-Şafii (Verba Holeri) liderliğinde
birleşerek 400 kadar silahlı peşmergeyle Cund’ul İslam gücünü oluşturmuştur. Ayrıca Nahda
Hareketi ve İslami Hareket’in birleşiminden oluşmuş İslami Vahdet hareketinden Şura kararıyla
ihraç edilen Fatih Kırekar (Necmeddin Ferec Ahmed) ve adamları, Cund’ul İslam ile
birleşerek Ensarul İslam adını almışlar ve oluşumun başına da Fatih Kırekar geçmiştir (Torlak,
2013;
Romano,2013:1-18;ttp://www.jamestown.org/
uploads/media/JamestownRomanoIraqiKurds_01.pdf). Hareket daha önce silahlı çatışmaya girdiği YNK ile anlaşır ve
seçimlerde onlarla işbirliğine gider. Bu işbirliği kendilerine Vakıf ve Din İşleri Bakanlığı ile
Adalet Bakanlığı’nın kapılarını aralar. Hareketin Şeyh Osman’dan sonraki lideri Molla Ali
Abdülaziz 2007 yılında İngiltere’de hayatını kaybeder ve yeni lider ise Şeyh İrfan Ali
Abdülaziz olur. İslami Hareket’in İran’dan maddi destek aldığı iddia edilmiştir (Kakei, 2013:
http://www.ekurd.net/mismas/articles/misc2013/3/state6950.htm). Kendileri de başka İslam
ülkelerinden maddi destek aldıklarını ifade etmektedirler. Günümüzde merkezleri Halepçe ile
birlikte Kuzey Irak’ta Süleymaniye ve Erbil şehirlerinde yer almaktadır. Ne var ki bu grup için,
etkinlik, bilinirlik ve potansiyel kapasite olarak Kuzey Irak’taki en güçsüz İslami gruptur
denebilir.
Hareketin ilke, hedef ve yöntemleri konusunda şunlar söylenebilir:
Faaliyet alanını Irak Kürdistan’ı olarak belirleyen oluşum, Kur’an ve Sünnet merkezli
hareket ettiğini düşünmekte, hayat nizamı olarak gördüğü İslam’ın sosyal hayatta uygulanması
için çalışmalar yapmaktadır. Hareket kendisini Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat olarak tanımlamaktadır
(Bizotneweyî Îslamî Le Kurdistan, Bernameyî Peyrewî Nawxo, 2012: 8. Broşür). Bu eğilimi en
güzel gösteren bir belge olarak İslami Hareket’in merkezi olan Halepçe dâhil tüm bürolarında
asılı olan Şeyh Osman’ın şu sözleri gösterilebilir:“Hareketimiz, kapsamlı bir İslami harekettir.
Bölgesel yahut ırkçı bir hareket değildir. Bu hareket Peygamberler ve Resuller çizgisindedir.
Belirli bir cemaatle sınırlı değildir. Bilakis kim Allah’ı Rab ve Hâkim; Resulü imam ve önder;
Kur’an’a kitap, metot, hayat ve toplumsal düzenin düsturu; Sünnete ve İslam şeriatına fesadı
ortadan kaldırmak ve adalete ulaşmak için dosdoğru yol; cihada izzet ve rüşt yolu olarak
inanmışsa
kapımız
ona
açıktır.”
(Torlak,
2013:
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
270
http://www.ummetiz.biz/index.php?topic=21791.0) Hareket Bask adında bir gazete
çıkarmaktadır. Gazete internet ortamında da yayımlanmaktadır (www.basknet.org). Aynı
zamanda uydu yayını yapan Rabun adında televizyon kanalına sahiptirler. İslam’ın Sesi adında
radyoları bölgede yayın yapmaktadır. Kürdistan Müslüman Öğrenciler Birliği adıyla kurdukları
bir oluşumla, bölgedeki camilerde görev alan, medreselerinden mezun öğrencilerini de istihdam
ederek dini eğitim veren kurslarla faaliyetlerini sürdürmektedirler. Kur’an hafızı yetiştirmek için
hafızlık merkezleri bölgede Bizotnava tarafından açılmıştır (Werti, görüşme;
05.03.2013).Hareket aynı zamanda bayan çalışmalarını yürütmek için kadınlar kolunu da
oluşturmuştur. İslami Hareket (Bizotnava) İslamcı, Kürt İslamcısı ve Sünni bir hareket olarak
nitelendirilmektedir. Bölgedeki diğer aktörlerle hedeflerini gerçekleştirme doğrultusunda
gerginlikler yaşasa da dönemsel olarak başvurduğu şiddeti bir yöntem olarak benimsemekten
vazgeçmiştir (Kakei, 2013). Bizotnava kendisini Sünni bir hareket olarak görmektedir ve
içerisinde Şii bulunmamaktadır. Etnik dağılım olarak değerlendirildiğinde ise; hareket yoğun
olarak Kürt kökenlilerden oluşmuş olmakla birlikte Türkmenler ve Araplar da Bizotnava
içerisinde yer almaktadırlar. Bu durum hareketin sadece Kürtlerden oluştuğu iddialarını
yalanlamaktadır. Diğer yandan tasavvuf ve Şia’ya yaklaşımlarının mesafeli olduğunu açıkça
ifade etmektedirler (Birwarî, Werti, görüşmeleri: 05.03.2013).
4.
Kürdistan İttihad-I İslam Partisi (Yekgirtu)
4.1. Ortaya Çıkışı
Irak’ın Kuzey bölgesinde yaşayan Kürtlerin, İslam dininin temel kaynaklarından
aldıkları çeşitli kıstasları sosyal yapılarında ve örgütlü mücadelelerinde kullanma gayretleri
Osmanlı dönemlerinden başlayarak Osmanlı sonrasında da devam etmiştir. Ama bölgede kayda
değer düzenli ve örgütlü dini hareketler, İhvan-ı Müslim’in 1940’lı yıllarda Şeyh Mahmut esSavvaf gibi simalar üzerinden yürüttüğü faaliyetlerle daha bir görünür olmuştur (Abdulhemid,
2011: 111). Irak hükümeti, milliyetçi ve seküler düşünen/yaşayan Kürtler’e 1970’li yıllarda
KDP ile bir anlaşma imzalayarak belirli haklar tanımıştır. Ancak aynı dönemde süreç
Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi için iyi geçmemiştir. Zira Baas rejiminin baskıları 1970
yılından itibaren giderek artmıştır. Hareket, bu baskı sürecinin çok fazla uzamayacağını
düşünmüş, faaliyetlerini kısmen dondurur gibi yaparak kendini gizleme ihtiyacı duymuştur.
Ama süreç beklenilenin aksine uzamış ve hareket ciddi oranda zayıflamıştır (Abdulhemid, 2011:
360).
İhvan-ı Müslim’inin Kuzey Irak’ta yeniden güçlenmesi ancak İran İslam Devrimi’nin
gerçekleşmesinden sonra mümkün olmuştur. Badinan ve Erbil gibi Barzani’nin nüfuzu altında
bulunan bölgelerde İhvan düşüncesini referans alan ve Yekgirtu adını alan bir oluşum ve
hareketlenme ile coğrafyada tekrar boy vermiştir. O zamandan itibaren faaliyetlerini sürdüren
hareket 1992 yılında Birleşmiş Milletlerin gözlemciliğinde Kürt bölgesinde gerçekleştirilen
seçimlere birçok dini söylemli gruplarla birlikte İslami Hareket listesi adı altında katılmıştır (elBaziyani, 2008: 7).Seçimler neticesinde İslami Hareket oy oranı olarak KDP ve KYB’nin
ardından üçüncü sırada yer almıştır. İslami hareket listesi içerisinde en güçlü grup ise Yekgirtu
olmuştur. Bu sonuçlara bakarak diğer gruplardan daha güçlü olduğunu gören Yekgirtu sonraki
süreçlerde bağımsız hareket etmiştir. Nitekim seçimlerden sonra 1994 yılında hareket, parti
hüviyetiyle aldığı yeni pozisyonu resmi olarak ilan edilmiştir (el-Baziyani, 2008: 80). Yekgirtu,
en son 2013 yılında yapılan seçimlerde İslami söylemler kullanarak seçimlere katılan diğer üç
İslamcı partinin aldığı toplam oydan daha fazla oy almış ve on milletvekili çıkarmıştır. Böylece
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
271
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
bölgede Kürtler için ayrılan yüz sandalyenin onunu Yekgirtu elde etmiştir. Diğer İslamcı
partilerden Komeleyi İslam altı milletvekili ve Bizotnava bir milletvekili çıkarabilmiştir.
Böylece son seçim sonuçlarıyla Yekgirtu hareketi kendisini İslami parti olarak deklere eden üç
partinin en güçlüsü olarak konumunu güçlendirmiştir.
4.2. Partinin İlkeleri
Hareket kendisini bazı ilkeler üzerinden ifadeye çalışmaktadır. Bunlar şöyle
sıralanabilir:
İttihad-ı İslam Partisi (Yekgirtu) İslam’ı, insanların bireysel ve toplumsal haklarını
garanti altına alan ilkelere sahip bir hayat olarak görüp kabul etmektedir (Torlak, 2006:
https://groups.yahoo.com/neo/groups/ milligorusculer/conversations /topics/ 1424).
İslam’da düşünce özgürlüğü, İslami değerler çerçevesinde siyasi açıdan çoğulcu olmayı
gerektirir. Kur’an’da; “Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Oysa (insanlar) hala
ihtilaf içerisindedir” (11/118) ayetiyle açıklıkla ifade edildiği gibi insanlar ilahi bir imtihan
surecindedir. Öyle ise her insana kendi seçimini yapma hakkı tanınmalı; insanlara davet
ulaştırılırken her türlü baskı ve şiddetten uzak durulmalıdır. Kürt halkı da bir halktır ve İslam
ümmetinin bir parçasıdır; Müslüman halkların sahip olduğu hakların hepsine Kürt halkı da eşit
şekilde sahiptir. Değilse bile diğer Müslüman halklar gibi her türlü haklara sahip olmalıdır(elBaziyani, 2008: 16). Bu noktada federatif yapılanma bir noktaya kadar bölgedeki Kürtlerin
haklarını tanımanın en doğru yoludur (el-Baziyani, 2008: 50). Şura ilkesi, yönetimde adaleti
tesis etmeyi gerektirdiği gibi genel özgürlükleri de korur. Bu ilke özellikle partinin demokrasi
vurgusu göz önünde bulundurulduğunda önemlidir. Yekgirtu açısından şura ilkesi aslında
demokrasi ile paraleldir. Diğer İslami partilerin demokrasi vurgusu olmamasına rağmen
Yekgirtu’da demokrasi, grubun broşürlerinde ve idari yapılanmasında güçlü bir şekilde ön plana
çıkmaktadır. Bundan dolayı kişi yahut parti diktatörlüğüne dayalı yönetim kabul edilemez.
Yönetim tarafların isteklerini dikkate alarak demokratik teamül ve usullere göre hareket etmek
zorundadır. Zaman zaman bazı toplumlarda görüldüğü üzere diktatörvâri yapıların ortaya
çıkmaması için şunlara önem verilmelidir:
 Yönetim, Allah’ın yasalarına uymalı,
 Yönetim halkla yakın ilişkide olmalı,
 Allah’tan başkasına boyun eğmeme üzerine genç nesil yetiştirilmeli,
 Yönetim halktan kopmamalı,
 Mahkemeler bağımsız olmalı,
 “Emr-i Bi’l Maruf” ve “Nehy-i Ani’l mûnker” müessesesi oluşturulmalı,
 Vatandaşlara, yönetime nasihat etme hakkı tanınmalıdır.
4.3. Yekgirtu Bir Islah Hareketi Olarak Düşünülebilir mi?
Yekgirtu açısından halk demokratik yöntemle kendi yönetimini belirleme hakkına
sahiptir. Bu yüzden halkın tercihlerine önem vermek gereklidir. Bunun için de yol ve yöntem
olarak bir tür ıslah çizgisi benimsenmelidir. Şiddet reddedilmeli ve ıslah hayatın her alanında
zora dayalı olmayacak bir tarzda gerçekleştirilmeye çalışılmalıdır. Islahatların yapılacağı alanlar
da şöyle belirlenmiştir (el-Baziyani, 2008: 24).
 Siyasi alanda ıslahat yapılmalıdır. Bu çabalar diktatörlüğü engelleyici bir şekilde
gerçekleştirilmelidir. Ferdin değil halkın maslahatı siyasal yönetime yansımalıdır.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
272
 İdari alanlar ile kamu hizmetlerinin yürütülmesi konularında, ayrımcılığı reddeden ve
halkın yararını gözeten ıslahatlar olmalı ve kanunlarla korunmalıdır.
 Yolsuzlukla ilgili ıslahatlar yapılmalı ve mücadele edilmelidir.
 Siyasi partilerin demokratik işleyişe tabi olacakları şekilde düzenlemeleri içeren ıslahatlar
yapılmalıdır. Siyasi partiler ve iktidar arasındaki ilişkiler hukuki bir temel üzerinden
kurulmalı kişi ve parti diktatörlüğüne karşı olunmalıdır.
 Eğitim ve öğretim alanında ıslahatlar yapılmalıdır.
 Toplumsal alanda ıslahatlar yapılmalıdır.
 Gençler ve onlarla ilintili toplumsal ve bireysel alanlar da ıslah çabalarına dâhil
edilmelidir. Gençliği sosyal, kültürel ve sağlıkla ilgili aşınmalardan koruyucu tedbirler
alınmalı ve ıslahatlar bu çerçevede yürütülmelidir.
 Kadın konusunda da ıslahatlar söz konusu olmalıdır. Bir kadın sorunu vardır ve bu sorunu
çözmek için de toplumsal ve siyasal alanda ıslahatlar için çalışılmalıdır.
 Ekonomi alanında ıslahatlar yapılmalıdır.
 Yasaların güvencesi konumunda olan yargı alanında ıslahatlar olmalıdır. Yargı kamu
hukukunun ve özgürlüklerin güvencesidir ve adaleti tatbik etmek zorundadır.
4.4. Günümüzde Yekgirtu
Dört yılda bir kongre düzenleyen hareket, şûra meclisi, siyasi büro ve özel alt
bürolardan oluşmaktadır. Özel bürolar da kendi içlerinde düzenleme, enformasyon, ilişkiler,
meslek yapılanması, mali yapılanma, insan hakları komisyonu ve araştırma-inceleme
komisyonlarından oluşmaktadır. Hâlihazırda yönetimde Muhammed Ferec’in bulunduğu
hareket, her bölgede ayrı ayrı yayın yapan 7 radyo istasyonuna; Erbil, Süleymaniye, Ranye ve
Derbendihan’da yayın yapan 4 televizyona, Yekgirtu ve Rasan (Asalet) adında iki gazeteye
sahiptir. Öte yandan bu gazetelere ilave olarak Yekgirtu isimli bir ek 15 günde bir Arapça olarak
resmi gazetelerinin eki şeklinde dağıtılmaktadır. Hareket Speeda adında uydu yayını yapan bir
kanala sahiptir. İnternet sitesi www.kurdiu.org adresiyle yayın hayatını sürdürmektedir.
Kendisini sivil bir ıslah hareketi olarak nitelendiren Yekgirtu herhangi bir grupla çelişme,
çekişme ve mücadele vb. bir alana girmediği gibi, ıslah çizgisi doğrultuda bölgedeki gruplarla
ortak
platformlar
oluşturma
gayreti
içerisindedir
(http://www.niqash.org/articles/?id=2515&lang=ar). Kendisi dışında iki geniş oluşum olan
İslami Cemaat (Komeleyi İslami) ve İslami Hareket’le (Bizotnava) yakın ilişkileri
bulunmaktadır.
KDP ve KYB’nin bölgedeki İslami parti ve hareketler karşısında rahatsız olduğu
söylenebilir. Ancak hiçbir zaman silahlı mücadele yanlısı olmadığı için İttihad-i İslami karşı
mücadelelerini medya yoluyla geliştirmekte ve sürdürmektedirler. Parti Baas rejimine karşı da
herhangi bir silahlı mücadele içerisinde olmamıştır. Bölgedeki diğer silahlı gruplarca
eleştirilseler de hareket İhvan hareketinin şiddet yanlısı olmayan politik tutumuna sahiptir ve
bunu sürdürmektedir. Bu yönüyle Yekgirtu için Müslüman kardeşler teşkilatının Kuzey Irak
kolu tanımlaması yapmak konuyu daha bir anlaşılır kılacaktır. İhvan düşüncesi hareketin hem
siyasi yapılanmasında hem de toplumsal ve kültürel yapılanmasında etkisini göstermektedir.
Hareketin, eleştirilere rağmen şiddet ve silahlı mücadele karşıtı olması, siyasal ve kültürel
alanlarda ıslahı bir tarz olarak hareketinin merkezinde tutması onu bölgedeki İslami
yapılanmalar içerisinde en etkili ve en büyük hareket olma konumuna taşımıştır. Karşıt gruplar,
özellikle de selefi eğilimli gruplar tarafından zaaf olarak değerlendirilen bu durum Yekgirtu’nun
güçlü bir toplumsal karşılık bulmasının da nedenidir. Diğer yandan yıllarca süren savaş ve
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
273
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Saddam ambargosu dolayısıyla bunalmış durumda olan halkın, silahsız bir yapılanma olarak
İttihad-ı İslami’yi desteklediği açıktır. Silahlı direnişi benimseyen Ensarul İslam’ın bölgede
tutunamaması ve diğer silahlı İslami hareketlerin de yeni süreçte silah bırakma noktasına
gelmeleri
bu
grubun
tavrının
gerçekçi
olduğunu
göstermektedir
(Romano,2007:http://www.jamestown.org/uploads/media/JamestownRomanoIraqiKurds_01.pdf, (13.02.2013). Buradan hareketle silahsız mücadele tarzını
benimseyen kitlesel hareketler bölgede giderek güç kazanmaktadır denebilir.
Kendisiyle mülakat imkânı bulduğumuz ve aynı zamanda kadın konusu üzerinde
uzmanlık çalışmaları yapmakta olan Yekgirtu’nun kadın milletvekilinin de vurguladığı gibi
hareket/parti aile ve kadın meselesi üzerine daha bir ciddiyetle eğilmektedir (Birwari, 2013). Bu
yönüyle Yekgirtu hareketinin kadın konusunda diğer İslami gruplara göre daha aktif bir
pozisyonda olduğu söylenebilir. İttihadı İslam’ı tanıtan broşürde yer alan ikinci maddede
belirtildiği gibi Hareket, mücadele alanını özelde Kuzey Irak ve genelde Irak ile sınırlamaktadır.
Bu durum biraz da İslam’ı referans alan yerel oluşumların henüz kendi kurumsal
yapılanmalarını gerçekleştirememiş olmaları ve geleceklerine dair siyasal otoriteler karşısında
net ve açık bir güven durumunun oluşmamış olmasından kaynaklanmaktadır denebilir. Yekgirtu
anlayış, tarz ve kabullerini, özgürlük, kardeşlik ve adalet kavramları etrafında gelişen ve
şekillenen 43 maddelik bir prensipler kataloğu ile kamuya deklare etmiştir (Yekgirtu, 2012: 1).
Yekgirtu, İslami emir ve yasakların yasaların temelini oluşturması gerektiği düşüncesiyle diğer
İslami partilerle aynı çizgide yer almaktadır. Fakat bu ilkelerin nasıl uygulanacağına dair olan
kısmında yöntem olarak diğer gruplardan ayrılır. Sivillik ve demokrasi vurgusu, kendisini ılımlı
olarak nitelemesi, cihatçı bir grup olarak görülmemesi ve onlarında böyle bir tanımlamayı
reddetmeleri, tebliğ ve davet çalışmaları ile faaliyetlerinin ıslah temelli olması gerektiği
düşüncesi Yekgirtu’yu diğer İslami gruplardan ayırmaktadır (Ebdulhalik, 2009: 347).
Hareketin bugün Kuzey Irak yerel parlamentosunda ve Irak merkezi yönetimlerinin
parlamentosunda milletvekilleri vardır. Kuzey Irak bölgesinde bakanlıklar elde etmiş bir hareket
olarak Muhammed Ferec liderliğinde siyasi ve toplumsal alanlarda faaliyetlerini
sürdürmektedir. Toplumsal alanda insani yardım faaliyetleri, İttihad-ı İslam Partisi’nin 2013
seçimlerinde diğer İslamcı eğilimleri olan partilerden daha fazla oy alarak on milletvekilliği elde
etmesi, üniversite öğrencileri arasında kabulünün giderek yaygınlaşması gibi etmenler dini
kaygılarla hareket eden Kuzey Irak Kürtleri ve diğer seçmenleri için Yekgirtu hareketini sahici
bir seçenek kılmaktadır.







Yekgirtu stratejisini şu maddelerle açıkça ifade etmektedir:
Kürdistan(Kuzey Irak) halkı için Anayasa müktesebatını geliştirmek ve federal devletten
geleceğini tayin etme hakkına onları yükselterek bağımsız bir devlete ulaşma amacı gütmek,
Vasat İslam anlayışını geliştirmek, İslami yardımlaşma projeleri oluşturmak ve davet
çalışmalarını kitlesel ve sivil kurumlar aracılığıyla sağlamak,
Kürdistan halkının sorunlarını çözmek ve onlara faydalı olmak için bölgedeki siyasi güçlere
ve İslami yapılara destek vermek,
Irak ve Kürdistan’da köklü ve kapsamlı ıslah kurumlarını oluşturmak,
Servetin Kürdistan’daki tüm bölgelere adil bir şekilde dağılması gerektiğini savunmak,
Gelişmiş bir toplumsal yapı oluşturmak, yüce değerler, müsamaha ve birlikte yaşama
ruhunu uygulamak için çalışmak,
Bireylerin aktif olması için onları hazırlamak ve eğitmek bunu da halkın genel kabulleri ve
belli hedeflerle Yekgirtu’nun iç düzeni ve ilkelerine göre gerçekleştirmek,
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
274
Yekgirtu yukarıdaki stratejilerini gelecekteki dört yıl içerisinde şiddete başvurmadan
müsamaha ve birlikte yaşam vurgusuyla ıslah temelli bir siyaset güderek sağlayacağı
iddiasındadır (Yekgirtu, 2012: 31).
5.
Komeleyi İslami Hareketi
5.1. Ortaya Çıkışı
Kuzey Irakta İhvan-ı Müslimin ile başlayan örgütlü dini faaliyetler daha 1970’li yıllarda
siyasal alanda hatıra gelir bir etkinlik gösteremeyince, süreç Rabıta hareketinin ve bu hareketin
getirdiği kısmi ivme ile de İslami Hareket’in oluşmasına sebep olmuştur (Suheyli, 2009: 141).
Bu süreçlerde aktif rol alan Ali Bapir daha sonraki süreçte Komeleyi İslami hareketini
kurmuştur. Komeli İslami, Ali Bapir ve arkadaşlarının Bizotnava’dan ayrılarak ortaya çıkmış bir
harekettir. İhvan hareketinin bölgede yürüttüğü siyasal faaliyetlerin etkisiyle İslami Hareket ile
İslami Nahda’nın birleşmesinden doğan ve İslami Birlik Hareketi adını verdikleri bu eğilimin
lideri Ali Bapir olmuştur. Kopuş 2001 yılında gerçekleştirilen kongrede Ali Bapir’in
delegasyonun %80’inin oyuyla seçilmesine rağmen, Abdülaziz ailesinin İslami Birlik
Hareketi’ne egemen olmak istemesi ve sonucu kabul etmemesi üzerine İslami Birlik Hareketi
kadrolarının önemli bir kesimi hareketten kopmuşlardır ve İslami Hareket (Bizotnava) adıyla
yeni bir oluşum başlatmışlardır.
Komeleyi İslami’nin, kendi siyasi bürosunu oluşturmuş ve bölgede hareket eden farklı
siyasi partilerle ilişkilerini geliştirme yoluna gitmiş, üyelerinden birinin Süleymaniye’deki
Ulusal Birlik Hükümeti’ne katılması üzerine de kendilerine sonuç olarak İçişleri Bakanlığı
Vekâleti verilmiştir. Komeleyi İslami, ilk başlarda bölgedeki genel eğilime uygun olarak silahlı
mücadeleyi kendini savunmak için meşru görmüş ve Saddam kuvvetlerine karşı silahlı
mücadele verdiği dönemler olmuştur. Fakat Kuzey Irak’ta dengelerin değişmesi ve Irak’ta genel
olarak şartların farklılaşması ile birlikte Komeleyi İslami mücadelesini siyasal/fikri zeminde
sürdürmeyi tercih etmiş, siyasi bir parti haline gelmiş ve Amerika’nın Irak’ı işgaliyle birlikte
silahları bırakmıştır (Al Jazeera,2004:http://www.aljazeera.net/opinions/ pages/37 d4dd684024-408e-acfb-576dfe774156). Bölgedeki selefi gruplardan biri olmasına rağmen diğer selefi
gruplardan farklı olarak Amerika’ya karşı silahlı mücadelenin bazı olumsuzluklar taşıyacağını
düşünerek işgal döneminde Amerikalı yetkililerle görüşme yolları denese de bu gerçekleşmemiş
ve Ali Bapir tutuklanmış, iki yıl Ebu Gureyb cezaevinde kalmıştır (Kerim, 2007: 29). Komeleyi
İslam mensuplarına el’Kaide suçlamalarıyla operasyonlar yapılmıştır. Hareketin Amerikalı
yetkililerle görüşüp silahı bırakması kararı alacağı bir ortamda operasyonlara tabi tutulması ve
liderinin tutuklanması biraz da bölgede faaliyet gösteren ve laik/seküler partiler olan KDP ve
KYB’nin Komeleyi İslam ile ilgili dışlayıcı tutumuna bağlanmıştır. Komele için el’Kaide
suçlamasıyla Amerikalı yetkililere istihbarat verilmesinden dolayı, el’Kaide’nin bölgedeki kolu
olan Ensar’ul İslam mensuplarının mevzileri diye Komeleyi İslam mensuplarının kaldığı ve
birçok Komeleyi İslam yetkilisinin hayatını kaybettiği bölgelerin Amerika tarafından
bombalandığına inanılmaktadır.
5.2. Hareketin İdeolojik Argümanları
Hareket kendisini, bütün Irak coğrafyasına hitap eden/edecek bir yapıda görse de üyeleri
Kürtlerden oluştuğu ve merkezi de Kuzey Irak bölgesinde olduğu için faaliyet alanları bu bölge
ile sınırlıdır. Bu da hareketin ideolojik zemininin Kuzey Irak, Kuzey Irak’ın statüsü (Kürtler,
Kürdistan) olmasını netice vermektedir. Hareket, bölgenin konumundan dolayı, bir taraftan
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
275
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
Kürtlere, Kürt kimliğine ve Kürdistan’a duyarlı olduğunu göstermeye çalışmakta öte yandan
bölgenin mevcut durumunun iyileşmesi için İslami referanslı çözüm önerilerine vurgu yapma
ihtiyacı duymaktadır. Komeleyi İslami kendisini ulusalcı seküler kesimlerden ayrı tutmak için
çaba sergilemektedir. Sekülerizm karşıtlığı hareketin ısrarla üzerinde durduğu bir olguya
karşılık gelmektedir. Nitekim Ali Bapir konuyla ilgili müstakil makale ve kitaplar yazmıştır
(Bapir, 2011: 47). Denilebilir ki seküler/laik anlayış konusundaki yaklaşımlar bu cemaat ile
KDP ve YNK arasındaki en belirgin ve sürekli vurgulanan farktır.
Cemaati İslami kendisini İslami bir hareket olarak tanımlamasına rağmen Sünni bir
toplumda bulunduğundan, Sünnilik hareket için belli bir akideye karşılık olmamasına rağmen,
Şiilik söz konusu olduğunda kendisini belirgin bir biçimde Sünni olarak nitelendirmektedir
(Bapir,2013). Şiilik ve Sünnilik kıyas edildiğinde Sünniliği İslam ümmetinin itidalli yolu olarak
tarif etmektedir. Şia bunun karşısında tekfir edilmemekle birlikte sapkın olarak
nitelendirilmektedir. Hareketin bu bakış açısı, İslami Hareket’ten (Bizotnava) koptuktan sonra
İran’dan gelen yardımların kendilerinden esirgenmesiyle sonuçlanmıştır. Nitekim İslami
Hareket de kendisinden ayrılan Cemaati İslami’yi Vehhabi olarak nitelendirmiştir. Böylece
İran’dan gelen ekonomik yardımlardan hareketin mahrum edilmesine neden olmuştur. Cemaati
İslami Selefi Sâlihin vurgusuyla ilk neslin önceliğinden söz etmektedir. Dolayıyla dinin
sırasıyla Kuran, Sünnet, Sahabe ve Tabiin’den öğrenilmesi, alınması gerektiğini belirtmektedir.
Burada cemaatin sadece bunlarla yetinmediği aynı zamanda buralardan çıkarılan ilkelerle de
hareketi şekillendirdiğini ifade etmekte yarar vardır. Nitekim Cemaati İslami’nin bu son
özelliğinden dolayı selefi gruplar tarafından mutezile olarak nitelendirildiği belirtilmelidir
(Kırekar,2013: http://www.youtube.com/watch?v=l96G-Obtybw). Cemaati İslami silahlı bir
grup olarak ortaya çıkmasına rağmen bunu, bölgenin özel şartlarıyla izah etmektedir. Bu yüzden
silahı veya şiddeti amaç olarak görmemektedir. Nitekim şu an itibariyle siyasi bir parti olarak
faaliyetlerine devam etmekte ve şiddet hareketlerine devam eden İslami grupların yaptığını
tasvip etmediğini belirtmektedir (Bapir, 2012: 19). Ali Bapir, konuyla ilgili bu grupların
uygulamalarından örnekler vererek şunları ifade etmektedir:
“Mezarlıklara vb. bomba koymalarını yanlış görüyoruz. Hem yaşananların günahından
ölüler nasıl sorumlu tutulabilir? Bize göre kabir ziyaretleri Peygamberin sünnetidir. Allah
Resulü, ‘Sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim. Artık ziyaret edebilirsiniz’ buyuruyor. Dışarıdan
gelen kitap ve makalelerin de bunlar bu gibi grupların çıkışında etkisi olmuştur. Bu kitaplar ve
makaleler çoğaltılarak dağıtılmıştır. Adamın biri Yemen’de oturmuş ne bölgeyi bilir ne Kürt
toplumunu! Kitap yazıp gönderiyor. Londra’dan Ebu Basir “Falanca Müslüman; falanca
kâfirdir.” diye fetvalar yolluyor. Bu tür fetvalar doğru değildir. Fetva veren kimsenin iki
noktada bilgisi olmalı: Hem İslami ilimler hem de fetva verilecek konudaki vukûfiyet.
Dolayısıyla birilerinin Afganistan’dan, Yemen’den, Londra’dan fetva vermesi doğru değil. Bazı
gençler bu fetvalara kanıyor ve uygulama için harekete geçiyor. Bu fetvaları sorgulamıyorlar.
Dolayısıyla İslam’ı gerçeğinin dışında gösteriyor; halkı İslam’dan uzaklaştırıyorlar.”
(Torlak,2006: Furkan Torlak, http://www.ummetiz.biz/index. php?topic= 21791.0).
Aslında kendileri de selefi eğilimlere sahip olan hareket mensupları ve hareketin lideri,
şiddet ve bölgenin dengelerini göz önünde bulundurmadan yapılanlar başta olmak üzere bazı
konularda diğer selefi gruplar eleştirilmektedir ve onlar bölgenin gerçeğini bilmemekle
suçlanmaktadır. Kitle iletişim araçlarından faydalanan hareket Kuzey Irak’ın çeşitli yerleşim
birimlerinde radyo ve TV istasyonlarına sahiptir. Yerel yayın yapan 8 televizyon ve 6 radyo
kanalları vardır. Komel adında Kürtçe (Sorani) yayımlanan haftalık bir gazete,
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
276
“http://www.komalnews.net/Default.aspx”, adresi üzerinden haber gerçekleştiren bir internet
sitesi bulunmaktadır (Bapir,2012:4). Ayrıca kitle iletişim araçlarından başka camiler de, partinin
görüş ve düşüncelerini halka anlatma anlamında kullanılan araçlardır. Komeleyi İslami 2013
yılında Kürt bölgesel yönetiminde yapılan seçimlerde 100 milletvekili olan parlamentoda
(önceki milletvekili sayısı 4) 6 milletvekilliği kazanmıştır. Sonuçlar az da olsa milletvekili
sayısını artırdığını göstermiştir. Irak’ta yaşanan son gelişmelerle ilgili olarak da Komel iktidarda
olan KDP’den yana tavır alarak, bölgelerine yönelik IŞİD tarafından gerçekleştirilen saldırıların
karşısında durmuştur. IŞİD’in, bölgedeki İslami yapılanmaların kendisine biat etmeleri gerektiği
aksi takdirde mürtet olacakları çağrılarını da reddetmiştir. Ali Bapir kendisiyle gerçekleştirilen
bir televizyon röportajında da IŞİD’i terörist olarak nitelendirip, onların yaptıklarının İslam ile
bağdaşmadığını ifade etmiştir.
5.3. Hareketin Teşkilat Yapısı
Komeleyi İslami cemaat yapısını siyasi partilerin yapılanması üzerine kurmuştur.
Cemaatin bir emiri vardır bu emir Ali Bapir’dir. Bir de cemaatin siyasi parti sözcüsü vardır. Bu
da Muhammed Hekim’dir. Burada emir partinin resmi sözcüsünden ayrıdır. Ama üzerinde bir
konumdadır. Emir daha çok partinin genel siyasetini ve manevi şahsını temsil eder. Aynı
zamanda hareketin siyasi bürosu vardır. Aynı zamanda cemaatin bir şurası vardır. Bu şura
gerçekleştirilen kongrelerde seçilen kişilerden oluşmaktadır. Kendisiyle gerçekleştirilen
mülakatta Ali Bapir şûralarında bir kadın üyenin de bulunduğunu da ifade etmiştir. Komeleyi
İslami gençlik kolları, bayan kolları ve Kuzey Irak’ın çeşitli bölgelerinde öğrenci evlerine
sahiptir.
Komeleyi İslami teşkilat anlamında yukarıdan aşağıya doğru şöyle bir yapılanmaya
içindedir:
 Mamoste Şeyh Muhammed Berzenci: hareketin mürşidi konumundadır. Daha çok
hareketin şahs-ı manevisi olarak görülmektedir. Siyasal ve sosyal alanda çok fazla
gözükmemektedir.
 Mamoste Ali Bapir: Komeleyi İslami’nin emiridir. Siyasal ve sosyal alanlarda hareket
adına aktiftir ve faaliyetler onun üzerinden yürütülmektedir. Irak milletvekili aynı
zamanda Kürt bölgesel yönetimi milletvekilidir. Çok sayıda kitap ve makalele
çalışmalarına imza atmıştır.
 Komeleyi İslami’nin şurasının bulunduğu yönetim: Burada cemaat ile ilgili kararlar
alınmakta ve genel siyaset buradan belirlenmektedir. Şuranın şu an bir kadın üyesi de
vardır.
 Komeleyi İslami’nin büroları: Siyasi büro, yönetim üyeleri, halkla ilişkiler, basın bürosu,
teşkilatın kitle çalışmasına yönelik kadın, erkek ve öğrenciler ile ilgili büro.
 Komeleyi İslam’ın merkezleri: Süleymaniye (Silemani), Erbil (Hewlêr), Kerkük, Duhok
(Dihok), Ranye, Halepçe, Soran, Çemçemal, Kelar.
 İlçelerde bulunan merkezleri: Keladizi, Halepçeyi Taze, Tuzhurmatu, Seyit Sadık.
 Komeleyi İslami’nin bölgedeki merkezlerin dışında, Bağdat, Tahran ve Londra’da
hareketin yurt dışındaki ilişkilerini sürdüren merkezler de bulunmaktadır (Komeleyî
Îslamî Kurdistan,2006:4 (Broşür)). Komeleyi İslam’ın Ankara’da da siyasi bürosu
bulunmaktadır.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
277
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
6. Sonuç
Irak, bir Osmanlı vatanı olarak Osmanlı paylaşım planları çerçevesinde I. Dünya
Savaşını müteakiben Osmanlı’dan koparılan bir bölge olma özelliğine sahiptir. Kuzey Irak
bölgesi Osmanlı sonrası dönemde Lozan antlaşması ile misak-ı milli sınırları içerisinde
olmasına rağmen İngiltere’nin politik manevralarıyla İngilizlere bırakılan ve statüsü
belirlenmemekle birlikte Irak devleti içerisinde yer alan bir bölge olmuştur. Bugünkü Kuzey
Irak ise Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra, 1991 yılında Amerika’nın güvenli bölge oluşturması
ile şekillenmiştir. Tartışmalı da olsa Kuzey Irak bölgesi büyük oranda belirlenmiştir. Irak
içerisinde ama Irak’ın bütününe göre farklı bir statüyle devletleşmeye doğru evrilerek varlığını
sürdürmektedir.
Bölgenin etnik yapısı ve statüsüz konumu hem dini/İslami hareketler açısından hem de
seküler hareketler açısından karakteristik özelliktedir. Nitekim bölgedeki siyasi ve dini
hareketlerin tamamında Kürt kimliği vurgusunun yoğun bir şekilde işlenmesi bununla alakalıdır.
Bölgenin bir diğer belirleyici özelliği, bölgede Sünniliğin hâkim unsur olmasıdır. Buradaki
Kürtlerin neredeyse tümü Sünni’dir. Bu durum dini hareketlerin Sünni karakterli yapılarda
olması sonucunu doğurmuştur. Kuzey Irak’ta ortaya çıkan bahse konu üç dini grup içinde Şii
üyenin çok az olması ya da hiç bulunmaması, ılımlı olmasına karşılık Bizotnava cemaati ile
Yekgirtu’nun kendilerini Sünni olarak nitelendirmesi, Komeleyi İslami’nin selefi eğilimlere
sahip olması ve Şia’yı heterodoks olarak nitelendirmesi bölgenin Sünni bir yapıda olduğunu
doğrulamaktadır.
Rusya’nın Afganistan’ı işgali nüfus çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin çoğunda dini
hareketlerin siyasal ve toplumsal anlamda etkilerinin daha bir görünür olmasına neden olmuştur.
Bu durum Kuzey Irak Müslümanları için de geçerlidir. Afganistan’ın cihat meydanı olarak
görülmesi dünyanın değişik yerlerinden İslamcıların Afganistan’a gitmesine ve sonrasında
ülkelerine yeni fikirlerle dönmelerine sebep olmuştur. Özellikle Selefi radikalizm, cihat gibi
kavramlar Afganistan dışındaki ülkelerde de tedavüle sokulmuş, değişik coğrafyalarda bu
fikirleri benimseyen cemaatler oluşmuştur.
İran İslam devrimi İran’ın Şii kimliğinden dolayı bölgede ve İslamcı hareketler üzerinde
ancak sınırlı bir tesire sahip olmuştur. Günümüzde bölgenin Sünni karakteri göz önünde
bulundurulduğunda ve mevcut hareketlerin Sünniliği düşünüldüğünde İran’ın tesiri sadece
siyasal alanlar ve ilişkilerle sınırlı kalmıştır denebilir. Nitekim İran’la geliştirilen ilişkilere ve
dini grup ve hareketlerin iç tartışmalarının bir konusunun da Şiilik ve Sünnilik olmasına rağmen
dini hareketler ve müntesiplerinde yoğun bir Şiileşme görülmemiştir. İran’dan finansal destek
alan İslami Birlik hareketi de buna dâhildir.
Kuzey Irak bölgesine gelen Suudi kökenli davetçilerin de bu bölgedeki dini hareketler
üzerinde tesirleri olmuştur. Bu davetçiler bölgenin aynı zamanda selefi eğilimlere sahip
olmasının da nedenidir. Ayrıca dini hareketlerin liderleri umre ve hac ibadeti bahanesiyle
gittiklerinde Suudi yetkililerle diyalog konusunda çok hevesli davranmışlardır. Kuzey Irak
bölgesine modern dönemlerde görülen türden bir dini hareketin girmesini sağlayan şeyh Osman
ve Şeyh Osman’ın hareketinden ayrılan Ali Bapir gibi isimler dâhil Suudi yetkililer ve
davetçilerle benzer ilişkiler içerisinde olmuştur.
Bölgede dini hareketlerin ortaya çıkış sebepleri bir bütün olarak ifade edilmek
istendiğinde şunlar söylenebilir:
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
278
 Osmanlı sonrası, birçok coğrafyanın etnik ve inanç temelinde çeşitli statülerle ülke halini
almasına rağmen, Kuzey Irak bölge nüfusunun çoğunlukla Kürtlerden oluşuyor olmasına
rağmen statüsüz ama Irak’ın bütünlüğü içinde bırakılması Kürt ve Kürdistan olgusunun
bölgede canlı tutmasıyla sonuçlandı. Bu canlı tutmanın dini kimliklerle özdeşleştirilerek
yürütülmüş olması,
 İhvan-ı Müslimin hareketinin yayılma istidadı ve bunun önce Irak’a, sonrasında Şeyh
Osman ve ailesinin dini ilimler alanındaki otoritesine dayanarak Kuzey Irak’a taşınması,
 Bölgede faaliyet gösteren, başta sosyalizm/komünizm olmak üzere değişik seküler
faaliyetlere karşı, hem Kürt kimliğinin hem de Müslüman kimliklerin korunmasında
İslamiliğin ciddi bir vurgu, tema, meşruiyet alanı olması,
 Afganistan cihadı, İran İslam Devrimi ve bu unsurlarla geliştirilen ilişkiler,
 Suudi kökenli davetçilerin faaliyetleri,
 Dini hareket önderlerinin yurt dışı ziyaretleri ve oralarda kurdukları ilişkiler,
Dini hareketlerin toplumsal tabanı konusuna gelince: Kuzey Irakta teşkilatlı yapıları
olan ve İslamî söylemler kullanan gruplar, etnik köken, ekonomik durum ve kültürel
boyutlarıyla yaşadıkları toplumun popülasyonuna uygun olarak her tür sosyal yapılardan gelen
toplumun farklı kesimlerinden farklı statüde kişileri bünyelerinde barındırmaktadırlar. Kürtlerin
yoğun olarak yaşadığı bölge olması hasebiyle başta belirleyici bir unsur olarak Kürtler, bölgenin
diğer belirleyiciliği olan gruplar olarak Türkmenler ve daha az sayıda olmak üzere Araplar
siyasal İslamcı hareketlerde yer almaktadırlar. Komeleyi İslami örneğinde olduğu gibi daha
baskın ve ağırlıklı olarak gençler de bu tür hareketler içinde gönüllülük esasına göre yer
almaktadırlar. Bölgedeki seküler gruplar daha çok aşiret tabanlı olmalarına rağmen, bu
hareketler İslami söylemlerle insanların karşısına çıktıkları için aşiret desteğinin dışında daha
heterojen toplumsal tabanlara sahiptirler. Dolayısıyla kullandıkları dini argümanlar onları
toplumun farklı kesimlerinden, farklı aşiretlerinden gelen bireylerle hareket etmeye sevk
etmektedir. Bu durum, bölgede çok güçlü olan aşiret bağı (asabiyet) dışında bir bağla insanların
bir araya gelebileceklerinin de göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu aynı zamanda bölge için
çok yeni bir sosyal teşekkül şeklidir ve modern zamanların toplumlarında görülebilen bir özellik
olarak karşımıza çıkmaktadır. Seküler gruplarda görülen çok güçlü aşiret bağlarından dolayı
güçlü bir konum elde edemeseler de bölgede ideolojik bağlar oluşturarak da insanlar sosyal güç
elde edebilmektedirler.
Bölge Irak geneli ile kıyas edilerek düşünüldüğünde Sünni-Şia çekişmesine sahne
olmamıştır. Bu durumun nedeni, bölgenin mezhep anlamında büyük oranda homojen olması ile
izah edilebilir. Sünnilik dışında heterodoks dini gruplar da bölgede bulunmaktadır. Fakat
bunların nüfusu Sünni nüfusa göre çok azdır. Hareketlerin yöntemleri ve diğer gruplarla ilişkiler
konusunda ise şunlar söylenebilir: Kuzey Irak’ın 1990’lı yıllarda geçmiş dönemlerden farklı
olarak Irak merkezi yönetiminden bağımsız hareket edebileceği bir statüye kavuşması bölge için
KDP ve KYB arasında bir güç savaşının da yaşanmasına sebep oldu. Bu çatışma sürecinde
büyük bir grup olan Bizotnava başta olmak üzere Müslüman gruplar da taraf olmuş ve bu iç
savaşa katılmıştır. Sonraki süreçlerde bu iç çatışmanın taraf olan herkese zarar verdiği
görüldüğünden İran’ın arabuluculuğunda KDP ve KYB arasında anlaşma yapılmış ve bölgeyi
nüfuz alanlarına göre kendi aralarında paylaşmışlardır.
Yaşanan iç savaş taraflar için büyük kayıplara sebep olduğundan sonraki süreçlerde
yürütülen politikalarda çatışmaların tekrar yaşanmaması için, gerek dini gruplar gerekse seküler
gruplar, üst düzey bir hassasiyet göstermektedirler. Ama her şeye rağmen silahlı çatışma en son
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
279
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
ve en zor seçenek olarak önlerinde durmaktadır. Çünkü başta dini grupların, aralarında çok ciddi
bir fark olmamasına ve bölgede birçok konuda ortak noktada buluşuyor (konsensüs) olmalarına
rağmen tek bir siyasi yapı içinde hareket etme durumları söz konusu değildir. Çünkü bu
grupların faydacı tavırları sürekli ön plandadır. Nitekim geçmişte silahlı çatışma içerisine
girdiği KYB ile İslami Hareket (Bizotnava) işbirliği yapabilmekte ve Bizotnava bu stratejik
işbirliği sayesinde bakanlıklar elde edebilmektedir. Önceleri silahlı mücadele yoluyla
kendilerine alan açmaya çalışan dini gruplar günümüzde, ‘Müslümanların tek bir ümmet ve
kardeş olduğu’ ilkesinden hareketle silahlı mücadele vermenin doğru olmadığı görüşündedirler.
Özellikle İslami gruplar söz konusu olunca bu konuda daha hassas olunacağını, silahlı
savunmanın daha çok, İŞİD başta olmak üzere terörize ve işgalci yapılarla mücadelede olduğu
gibi, ‘dış tehditler’ söz konusu olduğunda gereklilik olduğunu ifade etmektedirler. Diğer
taraftan hareketlerin siyasal partiler olarak devam etmesi ancak silahsız bir mücadele tarzı
benimsemeleriyle mümkün olmaktadır. Bapir’in ‘Silahlı mücadelenin amaç olamayacağı
gerçeğine rağmen bölgenin özel şartlarının kendilerini silahlı mücadeleye zorladığı, mücadele
tarzının silahlı ya da silahsız olarak sürdürülmesinin de bu şartlara göre değişebileceğini’
şeklinde özetlediği görüş genel kabul gören bir yaklaşım olmaktadır.
Bölgede gruplar arası ilişki anlamında ‘İslami olan ve olmayan gruplar’ şeklinde bir
ayırıma gidilmekte, İslami olmadığı düşünülen gruplarla ortak çıkarlar ve birlikte yaşama
şartlarının oluşturulması üzerinde durulmaktadır. Bu konuda hoşgörü ve tahammül kültürünün
oluşturulması gerektiği ifade edilmektedir. Günümüz Ortadoğu’su Osmanlı’yı paylaşma planları
çerçevesinde parçalanmış ve ortalama olarak 150 yıl boyunca da sömürülmüş bir Osmanlı
sonrası coğrafyalarındandır. Mevcut Ortadoğu’yu tarihsel arka planıyla anlamak ve yorumlamak
ancak Osmanlı’nın doğru anlaşılmasıyla mümkün olacaktır. Osmanlı sonrası oluşturulan
Ortadoğu coğrafyasında belirleyici unsur her dönemde din/dinler olmuştur. İşgale uğramış
Osmanlı toprakları ve işgal edilerek toprakları Osmanlıdan koparılan halklar, İslam temelli ve
denenmiş dinî içerikli ilkelerle işgallere karşı yüzyıl boyunca direnmişlerdir. Buralarda din
bağımsızlığın ve direnmenin, siyasal ve sosyal hareketlerin enerjisi olmuştur. Bu içerikteki
hareketler, Osmanlı sonrası oluşan boşluğu doldurmak için ortaya çıkmıştır denebilir. Çünkü
Osmanlıdan koparılan Müslüman halkların ayrı ayrı ülkeler/toplumlar olarak
sömürgeleştirilmesi ve hilafetin kaldırılmasıyla İslam birliği yani Müslümanların siyasal,
kültürel ve ekonomik alanlarda ortaklaşa organizasyonlar geliştirme, yapma yetenekleri ve
imkânları ortadan kaldırılmıştır. Müslüman toplumların birlikte hareket etme yetkinliklerinden
yoksun bırakılmaları ve kendi toplumlarının geleceğiyle ilgili karar verme imkân ve yetkilerinin
ellerinden alınması, Müslümanların yaşadığı coğrafyalardaki etnik gruplara göre farklı sonuçlar
doğurmuştur. İslam toplumunun önemli bir dokusu ve parçası olan başta Irak’ın kuzeyindeki
Kürt gruplarda ise bu durum, Kürtlerin statüsüz kalması, Kürt kimliği ve bu kimliğin İslamlığı
gibi temel, asırlık problemler olarak ortaya çıkmaktadır. Ergeç ile yapılan görüşmede de
belirtildiği üzere bu durum daha küçük ölçekli olsa da Kuzey Iraktaki Türkmen gurupların
statüsü ve kimliği konularında da geçerlidir.
Ortadoğu tarih boyunca medeniyetler beşiği olma özelliğinden dolayı medeniyetler arası
buluşma ve çatışmaların da bir alanı olmuştur. Denilebilir ki tarih, bu çatışma ve buluşma
noktalarında yeniden şekillenmiş/şekillenmekte, değişimin tarihsel sürekliliği bu topraklarda
hükmünü icra etmeye devam etmektedir.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
280
KAYNAKLAR
ABDULHEMİD, M. (2011), El Îhvan el Müslimîn fî’l İraq, Darü’l Me’mun,
Ürdün
AMAÇ, Kadir (2012),“Federal Kürdistan’da Politik İslam’ın Anatomisi”,
http://www.araratnews.eu/nuce.php?aid=555, erişim 07.10.2015
BAPİR, A. (2011). Tewjimî Îslamî û Elmanî û Xalê Hewbeş û Ciyawazekaniyan,
Nusingey Tefsir, Erbil
BAPİR, A. (2012). Rûnkirdinewey Binema Şer’îyekan û Hele Giştiyekanî Komelî
Îslamî, Giştiyekan yay., Hewlêr,
BİZOTNEWEYÎ Îslamî Le Kurdistan. (2012)., Bernameyî Peyrewî Nawxo
BRUİNESSEN M. V., (2011). Ağa, Şeyh Devlet, İletişim Yayınları, İstanbul
ÇUBUKÇU, M., ÖZHAN, T. (2010, 20 Nisan),Seta Analiz, İşgal Altında İstikrar
Arayışları, 2010 Irak Seçimleri
EBDULHALİK, M. (2009), Nasnamey Hizbî Kurdistan, Hêvî, Hewlêr
EL BAZİYANİ M. S. N. (2008), El İslamiyetu’l Kurdiyye, Merkez Misbar Li
Dirasat Ve’l Buhus
EL BAZİYANİ M. S. N., (2006). El Hareketü’l Îslamîyye fî Kürdistani’l Îraq,
Mektebet-u Tefsir, Erbil
ERGEÇ, S. (2010). ITC Başkanı, Irak Ulusal Meclisi Kerkük Milletvekili Dr. ile
yapılan röportaj, Orsam-Ortadoğu Türkmenleri Rapor, Ekim 2013.
KAKEİ, Saed,(2013).“The Islamic Movement Of Kurdistan: From Conflict To
Cooperation”,
Ekurd
Daily,
http://www.ekurd.net/mismas/articles/misc2013/3/state6950.htm, erişim:
07.10.2015
KERİM, T. (2007),Dawî Xanexiwê Beserhatî Rojnamenuwesekî Kurd le
Zindanekanî Emrîka da, Kompanî Çap u Pexşî Nuser, Silemanî
KOMELEYÎ Îslamî, (2006). “Komeleyî Îslamî Kurdistan”.
ORSAM, (2012). “Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği”,
Ankara, erişim 13.02. 2013,
ROMANO, David (2007) “An Outline of Kurdish Islamist Groups in Iraq”, The
Jamestown
Foundatıon,
Occasional
Paper,
September;
http://www.jamestown.org/uploads/media/JamestownRomanoIraqiKurds_01.pdf, erişim; 07.10.2015
SEMİN, A. (2014) “Kuzey Irak’ta Goran Hareketi ve KDP-KYB ile Denge
Arayışları”,
http://www.bilgesam.org/incele/1620/-kuzey-irak--8217-tagoran-hareketi-ve-kdp-kyb-ile-denge-arayislari/#.VZT92_ntmko; erişim;
02.07.2015
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
281
Siyasal İslamın Yeni Bir Deneyim Alanı: Kuzey Irak’ta İslamcı Hareketler
SUHEYLÎ İ. (2009), Rewtî Îslamî le Başurî Kurdistan(1946-1991), Silemani.
TORLAK, Furkan. (2013). “Irak Yerel Seçimleri: Kırılgan Siyasi Süreç”, s.17.
Erişim; 02.07.2015.
TORLAK,
Furkan.(2006).
“Kuzey
Irak
İslami
Hareketler
3”,
https://groups.yahoo.com/neo/groups/milligorusculer/conversations/topics/
1424. (07.10.2015)
YEKGİRTU (Îttihadu’l Îslamîyyî’l Kurdistanî). (2008). El Hututu’l Erîde li
Meşruî Sîyasî li Îttihadî Îslamîyyî’ l Kurdistanî, Erbil
YEKGİRTU (Îttihadu’l Îslamîyyî’ l Kurdistanî). (2013).El Mînhacu Ve’n
Nîzamu’d Dahilî li Îttihadîyyî’l Îslamîyyî’l Kurdistan’i, Erbil
http://www.aljazeera.net/opinions/pages/37d4dd68-4024-408e-acfb576dfe774156, (03.08.2013).
http://www.araratnews.eu/nuce.php?aid=555 , Orsam Raporu.
http://www.basknet.org/Babetekan_dreje.aspx?jimare=745. (13.02.2013)
http://www.bilgesam.org/incele/1620/-kuzey-irak--8217-ta-goran-hareketi-vekdp-kyb-ile-denge-arayislari/#.VZT92_ntmko erişim; (02.07.2015)
http://www.ekurd.net/mismas/articles/misc2013/3/state6950.htm,(25.3.2013)
http://groups.yahoo.com/group/milligorusculer/message/1424 . (13 Şubat 2013).
http://www.jamestown.org/uploads/media/Jamestown-RomanoIraqiKurds_01.pdf.
http://www.niqash.org/articles/?id=2515&lang=ar , (10.06.2013).
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20121113_133%20rapor2.
pdf, (13.02.2013).
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20101224_irakanayasasi.p
df, (06.07.2015)
Orsam-Ortadoğu
Türkmenleri
Rapor
No:
(23,
Ekim
2013)
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2013116_turkmenr
ap25orsamrap174.pdf
Orsam,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2012
1113_133%20rapor2.pdf, (13.02.2013)
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011211_IRAK1pdff.pdf,
Âdem Özer & Ahmet Orhan, Irak’ın Anayasal Yapısı, erişim; 06.07.2015
http://www.stanford.edu/group/mappingmilitants/cgi-bin/groups/view/25
Nisan 2013).
.
http://www.ummetiz.biz/index.php?topic=21791.0 . (13 Şubat 2013).
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
(1
Alaattin Dikmen - İkram Filiz
282
http://www.youtube.com/watch?v=l96G-Obtybw , (24.05.2013).
http://file.setav.org/Files/Pdf/irakin-kuzeyinde-bir-kurt-devleti-kurulmasinailiskin-degerlendirme-bahcesehir-universitesi-.pdf
http://www.ekurd.net/mismas/articles/misc2013/3/state6950.htm,
Görüşme
-
Bapir, A. (2013, 9 Mart). Komeleyi İslami Lideri, “Kuzey Irak’taki İslami Hareketler”
konulu görüşme, Erbil.
-
Birwarî, B. (2013, 6 Mart). Yekgirtu Milletvekili, “Kuzey Irak’ta İslami Hareketler” Konulu
Görüşme, Erbil.
-
Werti E. H. (2013, 5 Mayıs). Bizotnava Siyasi Büro Üyesi, “Kuzey Irak’taki İslami
Hareketler” Konulu Görüşme, Erbil.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül 2015, s. 256-282
Download