Sinir Sisteminin Gelişimi Sinir sistemi morfolojik olarak iki bölüme ayrılır 1- Merkezi sinir sistemi (MSS) -Serebrum, Serebellum, Medulla Spinalis. 2- Periferik sinir sistemi (PSS) -Beyin ve medulla spinalis’ten çıkan kranial ve spinal sinirler -Ganglionlar Sinir sisitemi fonksiyonel olarak ise iki kısıma ayrılır. 1-Somatik Sinir Sistemi 2-Otonomik Sinir Sistemi Sempatik Sinir Sistemi Parasempatik Sinir Sistemi Nörulasyon; • 3. haftanın başlarında primitif düğümün önünde ve embriyo 4-6 somit evresindeyken terlik biçimli kalınlaşmış bir nöral plak belirir. • Önce nöral plağın lateral kenarları kısa bir süre sonra nöral katlantıları oluşturmak üzere yukarıya doğru kıvrılır. • Daha sonra nöral katlantılar birleşerek nöral tüpü (kanalis nöralis) oluşturur. . • Nöral tüpteki kaynaşma sırasıyla servikal, kaudal ve sefalik yönde gerçekleşir • Nöral tüp kapanana kadar nöral tüpte anterior ve posterior delikcikler bulunur ve nöral tüp bu zamana kadar amniyon boşluğuyla ilişkilidir. • Nöral tübün Anteroior delikçiği (nöroporus anterior) 25. gün (18-20 somit), posterior delikçik 27-28. günlerde (30-32 somit) kapanır. • 28. günden itibaren nöral tübün sefalik ucunda primer beyin vezikülleri adı varilen üç dilatasyon bölgesi vardır. Prosensefalon, mezensefalon, rhombensefalon. • Sefalik bölgede primer beyin vezikülleri ile eş zamanlı olarak iki tane fleksür oluşur. A) servikal, b) sefalik (pontin) fleksürü. • Embriyo 5 haftalık olduğunda, prosensefalon iki parçadan ibarettir: a)bir orta bölge ve iki lateral çıkıntıdan (primitif serebral hemisferler) oluşan telensefalon b) optik veziküllerin dışa doğru büyümesiyle karakterize diensefalon. Mezansefalon rombensefalondan, rombensefalik isrhimus adlı derin bir yarıkla ayrılır. • rombensefalon da iki parçadan oluşur: a)daha sonra pons ve serebellumu oluşturacak olan metansefalon ve b) myelensefalon. • Bu iki parça arasınski sınır,sefalik ( pontin) fleksür tarafındn oluşturulur. Nöral kanal beynin ventriküler sistemi ve medulla spinalisin kanalis sentralisini yapar. Nöral tübün dorsoventral görünümü sonic hedgehog (shh) geni, pax genleri, kemik morfogenik proteinleri (bmp) ve bir transforming growth faktör (TGF- β) olan dorsalin’in katkısıyla oluşur. Eğer yukarıda bahsedilen yapılar olmazsa, MSS ve somitler gelişmez. OMURİLİĞİN GELİŞİMİ (spinal kord) • 4. çift somitin kaudalinde kalan nöral tüp’ten gelişir. • Kapanan nöral tübü duvarı nöroepitelyal hücrelerden oluşur. • Nöroepitelyal hücreleri duvarın tüm kalınlığı boyunca ilerleyerek,kaın bir yalancı çok katlı( pseudostratifiye) epitel oluşturur. • Nöroepitelyal hücreleri birbirleriyle birleşim kompleksleri aracılığıyla bağlantı kurarlar ve daha sonra bu hücreler hızlı böünmeye başlayarak daha çok nöroepitelyal hücresi üretirler. • Nöral tübün kapanmasıyla bu hücreler nöroblastları oluşturur. Nöroblastlar nöroepitelyal tabakanın çevresinde mantle tabakası olarak bilinen bir örtü oluştururlar. • Mantle tabakası daha sonra spinal kordun gri cevherini ( substantia grisea)yapar. • Spinal kordun en dış katmanı, mantle tabakasındaki nöroblastlardan çıkan sinir lifleri içerir ve marjinal tabaka olarak bilinir. • Marginal tabaka sinir liflerinin myelinizasyonu sonucu beyaz bir görünüm kazandığından spinal kordun beyaz cevheri(substantia alba) adıyla bilinir. • Nöral tüpün yan duvarları ise kalınlaşır. Bazal,Alar,Tavan Ve Taban Plakları • Mantle tabakasına sürekli biçimde yeni nöroblstların katılmasının bir sonucu olarak, nöral tübün iki yanında ,dorsal ve birde ventral kalınlaşma ortaya çıkar. Bazal plaklar olarak bilinen ventral kalınlaşmalar, ventral motor boynuz hücrelerini içerir ve spinal kordun motor bölgelerini oluştururken, alar plaklar denilen dorsal kalınlaşmalar da duyu bölgelerini meydana getirirler. Bu iki kalınlaşma bölgesi arasındaki sınırı, sulkus limitans adlı uzunlamasına bir oluk belirler. • Nöral tübün sırasıyla tavan ve taban plakları olarak bilinen dorsal ve ventral orta hat bölgelerinde nörobastlar yoktur. Bu bölgelerin işlevi bir taraftan diğer tarafa geçen sinir liflerine zemin oluşturmaktır. • Ventral motor boynuz ve dorsal duyu boynuzlarına ek olarak, bu iki bölge arasında kümelenen bir grup nöron, küçük bir ara boynuz –intermediate boynuz- daha oluşturur. Bu boynuzda otonom sinir sisteminin sempatik kısmına ait nöronlar bulunur ve bu yapıya sadece spinal kordun torasik(T1-T12) ve üst lumbar(L1-L3) bölgelerinde rastlanır. Histolojik Farklanma Nöroblast: • Başlangıçta geçici dendrit ihtiva eder, • apolar, bipolar, primitif akson, primitif dendrit, • multipolar nöroblast, • omuriliğin ventral motor kökü aksonları Glioblast: • Makroglia • Manto tabakasında astrositler • Esas olarak marjinal tabakadaoligodendroglia • Mezenşimal ve monositer kökenli mikroglialar Ependim hücreleri Spinal Sinirler • Motor sinirlerin ön boynuzundan köken alır. 4.haftada ortaya çıkar. • Ventral sinir köklerini oluşturur. • Dorsal sinir kökleri : • Dorsal kök ganglionlarındaki hücrelerden oluşmuş lif demetleri halindedir. • • • Aksonları bir demet halinde omuriliğe doğru uzanır Dendritleri ventral sinir kökleriyle birleşerek spinal sinirleri oluşturur. Spinal sinir dorsal ve ventral primer ramuslara bölünür. • Dorsal primer ramus aksiyal kasları, vertebra eklemleri ve sırtın derisini inerve eder. • Ventral primer ramus ise ekstremiteleri vücud ön duvarını inerve eder. • Kranial, brankial ve lumbosakral majör sinir pleksuslarını oluşturur Miyelinizasyon • Fötal yaşamın 4. ayında başlar, postnatal 1 yaşında tamamlanır. • Traktuslar fonksiyon gördüğünde miyelinizasyon tamamlanmış olur. • PSS, Schwann hücresi • MSS oligodendroglia Omuriliğin Pozisyonal Değişkliği • İntrauterin 3. ayda omurilik embriyonun tüm uzunluğu boyunca uzanır. • Yaş arttıkça vertebral kolon, dura nöral tüpe göre daha hızlı gelişir. • Doğumda omurilik L3 seviyesindedir. • Ancak dura vertebral kolona koksigeal bölgede tutnmaya devam eder. • Erişkinde L2 seviyesinde ve piamaterin iplik benzeri uzantılarından oluşan filum terminale, 1.koksigeal vertebranın periostuna bağlı haldedir. • Kaudaequina spinal kordun terminal ucunun altında kalan sinir lifleridir. • Lumbal fonksiyon spinal korda zarar vermemek için alt lumbal bölgeden yapılması gereklidir. BEYNİN GELİŞİMİ • Motor ve duyu alanlarının temsil eden bazal ve alar plaklar, rombensefalon ve mezensefalonda orta hattın her iki yanında bulunur. • Prozensefalonda ise alar plaklar belirginleşirken, bazal plaklar gerilemiştir. • • • • Rombensefalon (arka beyin): En kaudaldeki beyin vezikülüdür. Miyelensefalon ve pontin fleksurdan rombensefalik istmusa kadar uzanan metensefalondan meydana gelir. Miyelensefalon: Medulla oblangatayı oluşturan bir beyin vezikülüdür. Medulla spinalisin lateral duvarlarının ters-düz olmasıyla ayrılır. • Sulkus limitansla birbirinden ayrılan alar ve bazal plaklar net biçimde farkedilir. • Miyelensefalonun taban plağını, tek katlı bir ependimal hücre tabakası ile piamater örter. Ependimal hücre tabakası ile pia mater tabakalarının ikisine beraber tela koroidea adı verilir. Vasküler mezenşimin aktif proliferasyoınu nedeniyle ventriküler boşluk içine kesecikler uzanır. Bu piskül benzeri kesecikler koroid pleksusu oluşturur. • • • Metensefalon • Metensefalonun duvarları pons ve cerebellumu, boşluğu 4. ventrikülün üst bölümünü oluşturur. • Metensefalonda miyelensefalon gibi bazal ve alar plaklarla karekterizedir. Serebellum • Alar plakların dorsolateral parçaları medialdev bükülerek rombik dudakları meydana getirir. • Rombik dudaklar, metensafalonun kaudalinde geniş bir biçimde birbirnden ayrıktır. Ancak mezensefalonun hemen altında orta çizgide birbirine yaklaşır. • Pontin fleksurun derinleşmesi sonucu rombik dudaklar sefalokaudal yönde baskılanarak serebral lağı oluşturur. • 12.haftada serebral plağın ortasında vermis ve iki lateral parça halinde hemisferler vardır. • Kısa süre sonra ortaya çıkan transvers (posterolateral) fissur ile serebellum kranial ve kaudal bölüme ayrılır. • Kaudal bölüm bir çift flokulonoduler lob olup, serebellumun en ilkel parçasıdır. • Daha büyük krainal bölüm, bir çift kaba serebellum hemisferlerini birleştiren, dar median bir şişkinlik şeklindeki vermis ten oluşur. • Kranial bölüm flokulonodüler lobdan daha hızlı büyüyerek, ergin serebellumun baskın elemanı olur. • Vermiste hemisferler gelişirken, girintili-çıkıntılı enine kıvrılma olayı geçirirler. • 3. ayın sonunda bu girinti ve çıkıntılar derinleşir, hemisferleri ve vermisi kranial ve kaudal loblara ayırır. • Bu loblar daha sonra enine fissurların gelişmesiyle pek çok lobule bölünür. • • • • • • Lobüllerin yüzeyi folia denilen yaprak benzeri enine (gri) sıkça paketlenmiş yapılarla şekillenir. Yarıklanma ve yapraklaşma şeklindeki gelişim tüm embriyonal ve fötal hayat boyunca devam eder. İnternal derin serebellum çekirdekleri ve eksternal serebellum korteksi olmak üzere serebellum, iki tip gri cevhere sahiptir. 4 çift derin çekirdek serebellumun her iki tarafında şekillenir. Serebellum korteksine verilen tüm bilgiler bu çekirdekler yoluyla iletilir. Serebellumun derin çekirdek ve korteksi karmaşık bir farklanmayla üretilirler. • Nöral tübün her tarafında olduğu gibi metensefalik rombik dudakarın nöroepiteli, ventriküler, manto ve marjinal tabakaları yapmak için çoğalmaya başlar. • Serebellum gelişirken, 3. ayda çoğalan ikinci bir hücre tabakası marjinal yörenin en üst tabakasında dikkati çeker. Çoğalan ventriküler tabaka (iç germinal tabaka) ve yeni tabaka(dış germinal tabaka) olarak adlandırılır. • • • • • • • • • • • • • • • • İç germinal tsabaka serebellumun çekirdeklerini yapmak için göç eden ilkel çekirdek nöroblastlarını meydana getirir. Bu tabaka kortekse göç eden iki tür nöroblastlar üretir 1-İlkel purkinje nöroblastları 2-Golgi nöroblastları Her ilkel purkinje nöroblast kortekse doğru göç ederken, serebellum çekirdeklerindeki nöroblastlarla sinaptik teması devam ettiren bir akson çıkartır. Purkinje hücreleri tam dış germinal tabaka altında purkinje hücre tabakası yaparlar. Dış germinal tabaka basket, granül ve satellit nöroblastları oluşturur. Bazı basket ve satellit nöroblastlar ergin korteksde purkinje hücrelerinin dibinde yer almak için konum değiştirir. Basket ve satellit hücrelerinin yüzeyde ya da purkinje hücreleriyle yakın temasta kalması tamamlanmamış korteksin moleküler tabakasını yapar. Serebellum yapısı filogenetik gelişimin aksettirir Archicerebellum:(Flokkonoduler lob) en eski yapısı olup, vestibüler kompleks ile bağlantıya sahiptir. Paleocerebellum:(Vermis ve anterior lob) Daha ileri gelişme safhası olup, ekstremiteden gelen duysal bilgilerle ilişkilidir. Neocerebellum: (Posterior lob) En son gelişme şekli olup, ekstremite hareketlerinin seçici kontrolu iler ilgilidir. Sinir Sistemi Konjenital Anomalileri. Medula spinalis anomalisi • En fazla görülen anomalidir. Gelişimin 4. Haftası sürecinde nöral tüpün hatalı kapanmasından kaynaklanır. Buna nöral tüp defekti denir. • Spina bifida: Spinal bölgede görülen nöral tüp defektlerini tanımlayan bir terimdir. • Vertebral arkuslar birbirinden ayrılmıştır.Defekt altındaki nöral dokuyu ilgilendirebilir de, ilgilendirmeyebilirde. Spina bifidanın iki tipi vardır; • Spina bifida okülta • Spina bifida sistika • Not: Bu defektlerin %70 i folik asit kullanımıyla önlenebilmektedir Beyin anomalileri • Cranium bifidium: Kranium oluşumundaki defektir. • • • • Eksensefali ve Meroanensefali: Gelişimin 4. Haftasında neuroporus rostralis’in kapanmamasından oluşur. Corpus Callosum’un Agenezisi: Beyin hemisferlerinin esas neokortikal birleşeği olan corpus callosum’un tam veya parsiyal yokluğu vardır. Mikrosefali: Beyin küçüktür. Yüz normal boyutadır. Bu bebekler ileri derecede geri zekalıdır. Çünkü beyin az gelişmiştir. Hydrocephalus: Beyinde su toplanması. Kranial anomaliler • Arnold-Chiari: Serebellar yapıların kaudale doğru yer değiştirip, foramen magnumdan herniye olmasıdır.Defekt spina bifida sistika olgularının hemen hemen tümünde mevcuttur ve hidrosefaliyle birliktedir. • Şizensefali: Serebral hemisferlerde dev yarıkların oluştuğu, hatta beyin dokusunun tümüyle yok olduğu nadir bir anomalidir. • Hidrosefali: Ventriküler sistemde anormal miktarda beyin-omurilik sıvısının birikmesidir.Yenidoğanlardaki hidrosefali olgularının büyük bir çoğunluğu, akuaduktus sylvius tıkanıklığına bağlıdır. • Eksensefali: Nöral tüpün sefalik kısmının kapanmaması sonucu ortaya çıkar.Kafatasının kubbesi oluşmadığından malforme bir beyin açıkta kalır.Daha sonra bu doku da dejenere olur ve geride nekrotik bir doku kütlesi kalır.Beyin sapının sağlam durumda olduğu bu defekte anensefali denir. GÖZ EMBRİYOLOJİSİ Gözün gelişimi: Göz gelişimi bir seri indüktif uyarılardan sonra gelişmeye başlar. Gözler dört embriyonik hücre grubundan köken alır.Bunlar; 1.Nöroektoderm 2.Yüzey ektoderm 3.Mezoderm 4.Baş mezodermi(Krista Nöralis Kökenli) Nöroektoderm; retina,irisin arka tabakası ve nervus optikus, muskulus dilatatör ve sfinkter pupilla kasları. Yüzey ektoderm;lens, kornea epiteli ve göz kapaklarının bir kısmı. Mezoderm ;Korneal stroma,irisin kan damarları,sklera ve koroidin az bir kısmı,muskulus siliyares. Baş mezoderm ; koroid ve skleranın büyük kısmı, korneal endotel,iris stroması,primer vitröz cisim ve göz kapaklarının bir kısmı. Gözler gestasyonun 22. gününde ön beynin iki yanında yüzeysel oluklar şeklinde belirirler. Nöral tüpün kapanmasıyla,bu oluklar ön beyinden dışarıya doğru taşan optik vezikülleri oluşturur. Optik veziküller bir süre sonra yüzey ektodermine temas ederek,ektodermde lens oluşumu için gerekli olan değişiklikleri başlatırlar. Bu temastan kısa bir süre sonra karşılıklı olarak optik vezikül ile yüzey ektodermi arasında moleküler düzeyde bir etkileşim başlar. Yüzey ektodermde lensin oluşumu için gerekli olan değişikleri başlatır. Lens oluşurken Optik vezikül invajine olarak çift duvarlı optik kadehleri oluştururlar. Optik kadehin başlangıçta iç ve dış tabakaları birbirinden, intraretinal boşluk denilen bir lümen ile ayrılmış durumdadır. Kısa süre sonra intraretinal boşluk kaybolur ve optik kadehin iç ve dış tabakası karşı karşıya gelir. Optik vezikül invajine olurken, bu invajinasyon sadece optik kadehin merkezinde sınırlı değildir. Bu invajinasyon aynı zamanda optik kadehin distal alt ucunda da meydana gelir ve koroid fissür oluşur. Koroid fissürün oluşmasıyla,gözü besleyecek olan hyaloid arterin gözün iç kamerasına ulaşmasına olanak verir. Normalde 7.haftada koroid fissürün dudakları kaynaşır ve optik kadehin ağzı yuvarlak bir açıklık halini alır ve gelecekteki puppilayı oluşturur. (A) Nörülasyon esnasında Nöral tüp kapanmadan önce 22.günde ön beynin(diensefalonun) iki yanında iki tane çıkıntı oluşur bunlara optik oluk oluşur. (B) Kanalis nöralisin kapanması sonucu , optik vezikül(OV) oluşur. (C) Optik vezikülün oluşması ile birbirini izleyen sinyaller eşliğinde yüzey ektodermi ve optik vezikül arasında karşılıklı etkileşim söz konusudur.Optik vezikül lensi oluşturacak olan yüzey ektodermini indükler ve ardından yüzey ektodermi kalınlaşmaya başlar oluşan bu kalınlaşmış yüzey ektodermine artık lens plakodu adı verilir(LP) ve Optik vezikül bir iç bir dış olmak üzere iki tabakaya ayrılır ve buna optik kadeh adı verilir. (D) Lens plakodu,lens vezikülünü oluştururken, Optik kadehin dış yüzü retinal pigment epitelini(RPE),iç kısmı ise çok tabakalı nöral retinayı(NR) meydana getirir. LENSİN GELİŞİMİ 4. haftada Lens, yüzey ektoderminin bir türevi olan lens vezikülden gelişir. Lens vezikülleri ile temas halinde olan yüzey ektoderm hücreleri uzamaya başlar ve lens plakodunu oluştururlar. Bu plakod daha sonra invajine olarak,lens vezikülü haline dönüşür. Beşinci haftada, lens vezikülü yüzey ektodermiyle olan ilişkisini kaybeder ve optik kadehin ağzında yer alır. Lens vezikülünün iki duvarı vardır. A) Ön duvar: kübik epitel den ibaret olup ön lens epitelinde olduğu gibi değişim göstermez. B) Arka duvar: lens vezikülünün arka duvarını oluşturan prizmatik epitel hücreleri erimeye uğrarlar. Bunun sonucunda lens kesesinin arka duvarında yer alan prizmatik hücrelerin çekirdekleri şekil değiştirir ve paralel primer lens liflerini oluşturur. Bu primer lens lifleri,lens vezikülünün ön duvarına 7.haftanın sonlarına doğru ulaşır. Primer lens liflerinin ulaşmasıyla henüz lensin gelişimi tamamlanmamıştır, çünkü merkezi çekirdeğine yeni(Sekonder) lens liflerinin eklenmesi devam etmektedir. Gelişmekte olan lens tunika vaskuloza lentis denilen vasküler bir mezenşim ile sarılıdır Tunika vaskulozanın lentisin ön kısmı pupilla membranı olarak adlandırılır. Fötal yaşamın sonlarına doğru,lensi besleyen hyaloid arterin distal kısmı atrofiye olması ile pupilla membranı ve tunika vaskuloza lentis dejenere olur. Buna karşın, ön lens epiteli ve lens lifleri tarafından üretilen lens kapsülü ise kalıcıdır ve dejenere olmaz. Lens kapsülü, lamelli bir yapıya sahip olup,oldukça kalın bir bazal membran yapısı gösterir. Lens lifleri,hücre içine biriken ve lensin kırıcı özelliklerini belirleyen özgül proteinler olan lens kristallerini yaparlar. Arka lens lifleri lens tepesini oluşturur. Lens embriyonel dönemde hyaloid arter, fötal dönemde ön kamera ve vitröz cisimden beslenir. Lens halkası olarak bilinen ekvator bölgesi (zon) lensin anterior ve posterior kutupları arasında yer almaktadır. Ekvator zonundaki hücreler,kübiktirler, ancak bu hücreler uzarlarken çekirdeklerini kaybedip sekonder lens liflerini yaparlar. Sekonder lens lifleri ergin dönemde,oluşmaya ve lens çapını artırmaya devam etmelerine karşın primer lens lifleri oluştuktan sonra ömür boyu bir hayat sürdürmek zorundadır(rejenerasyon yoktur.) SiLYER CiSMiN GELiŞiMi Gelişen irisin tam arkasında optik kadeh ve üzerindeki koroid siliyer cismi yapmak için farklanır. Koroidin kama şeklindeki uzantısıdır, Orta kısmı lense doğru uzanarak parmaksı silyer uzantıları oluşturur, Silyer epitelin iç kısmı pigmentli, dış kısmı ise pigmentsiz epitelden meydana gelir, Silyer kas ön skleral yoğunlaşma ve silyer pigment epiteli arasındaki mezenşimden kaynaklanır. Siliyer kasın kasılması, ligamentteki gerilimi değiştirir ve lensin bombeliğini kontrol eder. İRİSİN GELİŞİMİ Optik kadehin içe doğru büyüyen ve lensi kısmen örten dış kenarından gelişir, Ön yüzü tek katlı az pigmentli epitelden, arka yüzü ise çift katlı pigment epiteli ile döşelidir, Bağ dokusu baş mezoderminden gelişir, M.sfinkter pupilla ve M.dilatatör pupilla optik kadehin nöroektoderminden gelişir. ÖN VE ARKA KAMERANIN GELİŞİMİ Ön kamara gelişmekte olan lens ile kornea arasındaki mezenşimde bulunan yarık benzeri alandan gelişir, Arka kamara gelişmekte olan irisin arkasında lensin önündeki mezenşimal alandan gelişir, Pupil membranı kaybolup pupil oluştuğunda gözün ön ve arka kameraları venöz sinüs yoluyla birleşir. KOROİD VE SKLERANIN GELİŞİMİ Gözü çevreleyen baş mezoderm retinanın pigment tabakası ile indüklenir, İçte vasküler tabaka (Koroid), dışta fibröz tabaka (Sklera ) oluşur, Sklera dış tarafında bulunan baş mezoderminin yoğunlaşmasından gelişir ve kornea stroması ile devamlılık gösterir, Koroidde;ilk kan damarları 15.haftada belirir, arter ve venler 20.haftada seçilir KORNEANIN GELİŞİMİ Korneanın gelişimi, lensin yüzey ektodermini indüklemesi ile gelişir. Kornea temelde üç yerden köken alır. Yüzey epitelinden kornea epiteli. Baş mezoderminden korneanın stroması Kornea endoteli mezodermden köken alır. Göz ekseninde dışa taşan tek fibröz kısımdır, Korneanın şeffaflığı su çekme özelliğinden kaynaklanır. VİTRÖZ CİSMİN GELİŞİMİ Optik kadehin içindeki şeffaf boşluktur. Lens ve arasındaki zarif bir lif şebekesi oluşturur. Bu şebekenin instersisyel boşlukları daha sonra şeffaf jelatinöz bir madde ile doldurulur ve vitröz cisim meydana gelir. Vitröz humor iki kısımda incelenir. A.Primer vitröz cisim: nöral krista kaynaklı baş mezoderminden gelişmiştir ve içindeki humör sıvısı artmaz, B.Sekonder vitröz humor: Mezodermden köken alan hyalositlerden üretilir. Primer vitröz humoru kuşatır.en sekonder vitroz hümör ile çevrelenmiştir. RETİNANIN GELİŞİMİ Optik kadeh ikiye ayrılınca dış kısım ince pigment epiteline, iç kısım kalın nöral retinaya dönüşür, Optik kadehin dış tabakası, küçük pigment granülleri ile karakterizedir ve retinanın pigment tabakasını yapar. Pigment epitelinde melanin ilk kez 33. günde gözlenir ve pigment epiteli koroide sıkıca bağlıdır, Optik kadehin iç tabakalarının gelişimi daha karmaşıktır. Pars optika retina olarak bilinen posterior 4/5 lik kısımdan,ve daha önce oluşup kapanmış olan boşluğu çevreleyen intraretinal boşluğa yakın kısımdan kon ve rodlar gelişir. Bu fotoreseptif tabakaya ilaveten iç ve dış nükleer tabakalar ve ganglion hücreleri tabakalarından oluşan manto tabakası gelişir. Yüzeyde daha derin tabakalardaki sinir hücrelerinin aksonlarını içeren fibröz bir tabaka oluşur. Bu tabakaya sinir lifleri tabakası adı verilir. Optik kadehin 1/5 lik tabakası retinanın görmeyen kısmı pars seka retina olarak gelişir. Pars seka retina ince olup tek bir hücre kalınlığındadır. Pars seka retina,pars iridika retina ve pars siliyaris retina olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir. İç ve dış sınırlayıcı membran 9. haftada oluşur. Gestasyonun 5.haftasında,nöral retinanın hücresel bağlantılarının çoğu şekillenir. Gözün retinasının iki tabakasında sinapslar oluşurken,bu sinapslara ait hücre çekirdekleri ise üç tabakada gözlenir. Fotoreseptör hücrelerinin maturasyonu,her hücrenin görme pigmentlerini içeren plazma membranın kıvrımlı yapısından oluşan dış segmentlerin şekillenmesiyle başlar. Dış segmentlerin oluşumu devam ederken, gözler,gestasyonun 7 ayında ışığa duyarlı hale gelmeye başlarlar. Retinanın tüm tabakaları fötal yaşamın 8. ayında gözlenir. NERVUS OPTİKUSUN OLUŞUMU 6.haftada retinanın ganglion hücrelerinden çıkan sinir lifleri nervus optikusu oluşturarak, optik sap aracılığıyla beyne ulaşır. 7.haftada koroid fissür kapanırken, optik disk oluşur. Optik disk içinde nervus optikus A.V.sentralis yer alır. Optik sinir liflerinin myelinasyonu doğumda tamamlanmaz. Ancak,postnatal yaşamın 10.haftasında myelinasyon tamamlanmış olur. KOROİD FİSSÜRÜN KAPANMASI HYALOİD DAMARLARIN GELİŞİMİ Koroid fissur hyaloid kan damarlarının geliştiği mezenşimi içerir, Hyaloid arter; optik kadehin iç kısmını, lensi ve optik kadehin mezenşimini besler. Hyaloid arterin distal kısmı atrofiye uğrar,proksimalinden Arteria ve Vena sentralis gelişir. GÖZ KAPAKLARININ GELİŞİMİ 6.haftada nöral krest hücre mezenkiminden ve kornea üzerindeki derinin iki kıvrımlı bölümünden gelişir, Alt ve üst göz kapakları 10.haftada birleşir, 26-28 haftaya kadar kapalı kalır, Bu arada kornea önünde kapalı konjoktiva kesesi bulunur, 2’ye ayrılır, Gözler açılmaya başlayınca, palpebral konjunktiva kapağın iç kısmını döşedikten sonra göz küresinin üzerine atlayarak,bulbar konjunktivayı oluşturur. Bulbar ve Palpebral konjunktivalar arasındaki kıvrım forniks konjunktiva olup, sklereya gevşek fakat tarsal plaklara ise sıkı tutunur. Kirpikler, bezler, yüzey ektoderminden, Göz kapaklarının bağ dokusu ve tarsal plakları gelişen göz kapağı mezenşiminden oluşur. Orbikülaris okuli kası 2.yutak kavsindeki mezenşimden gelişir. GÖZYAŞI BEZİNİN GELİŞİMİ Gebeliğin altıncı haftasında gelişmeye başlar, Göz küresinin ön-yan açılarında yüzey ektodermin oluşturduğu bir dizi kıvrımlardan köken alır, Tomurcuklar dallanır ve bezlerin kanal ve keseciklerini oluşturmak üzere yönlenirler, Gözyaşı bezleri doğumda küçük olup 6.haftaya kadar işlevsizdirler, Yenidoğanlar ağlarken gözyaşları akmaz,ancak 2-3 aylık olduklarında gözyaşları bulunur. Gözün Konjenital Anomalileri Konjenital retina yırtılması Retina koloboması Siklopi(Sinoftalmi) Mikroftalmus Anoftalmi İrisin rengi İris koloboması Konjenital aniridi Persistant pupiller membran Hyaloid arter persistansı Konjenital glokom Konjenital katarakt Optik disk ödemi Göz kapağı ptozu ve koloboması Kriptofitalmus Retinosel Persistans primer hiperplastik vitreus Konjenital Retina Yırtılması İntraretinal boşluğun kapanmaması, Nöral ve pigmentli retinanın tam veya kısmi ayrılması, Dekolman sekonder ise baş anomalileri ile beraberdir, Dekolman optik çukurun iç ve dış tabakalarının birleştiği yerdedir. Retinal dekolman, göz içi sıvının retinanın arkasına geçip gözün iç kısmında retinayı yerinden ayırıp yükselmesi sonucu oluşur. Normalde,göz içi sıvının retinanın arkasına geçmesine izin veren herhangi bir yol yoktur. Ancak retinada bir yırtık olursa bu durumda dekolmanda ardından gözlenir. Retinal dekolman,gözün orta kısmında koyu bir alan olarak algılanır. Semptomlar çok hızlı görülebilir , yada çok kısa sürede kötüleşebilir. Miyopisi yüksek olan bireylerde, gözüne travma alan bireylerde olduğu gibi retinal dekolman için risk altında olabilirler. Retinal dekolmanlar,cerrahi işlem ile onarılabilirler ve dekolmanın şiddetine,ne kadar zamandan beri varlığına,makula var olup olmadığına göre de başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Genellikle doğum travması ile oluşur. Çoğunlukla lazer,nadirende kriyoterapiyle tedavi edilirler. Retina Koloboması Optik disk altında bir boşlukla karekterizedir, Çift taraflıdır, Optik yarığın hatalı kapanması sonucu gözlenir. Genelde iris ve lens koloboması ile birliktedir. Çoğunlukla gözün inferior yarısında gözlenir. Kolobomanın fazlalığı görmeyi etkiler. Siklopi(Enoftalmi) ve Sinoftalmi Çok nadir gözlenir. Siklopi tek göz. Sinoftalmi,gözlerin kısmi veya tam olarak orta eksende kaynaştıkları defekttir. Genellikle gözlerin üzerinde tubuler yapıda bir burun bulunur, Genellikle omfalosel gözlenir. Bu bebek tek gözlü olarak 2006 yılında Hindistan'da doğdu. Hastane çalışanları bu çocuğun durumunun nedenini deneysel kanser ilacına bağlıyor. Hastane tarafından yazılan diğer bir raporda ise kromozal bozukluğun bu duruma yol açmış olabileceği ifade ediliyor . Siklopi olarak bilinen kromozal bozukluk tanısı konulan bebeğin alnının ortasında bir gözü var. Ayrıca burnu yok ve beyninin iki lobu birleşerek tek bir lop halini almış. Bu kadar deformasyon ile birkaç dakikalığına da olsa hayatta kalabilmesi mucize olan bebek doğumdan bir sonraki gün yaşama veda etti. Siklopi ve sinoftalmi gestasyonun 19. ve 21. günlerinde orta hattaki dokunun kaybolması sonucu ön beynin ve frontonazal çıkıntının yeterince gelişmemesine bağlıdır.siklopi ve sinoftalmi serebral hemisferlerin kısmen veya tamamen kaynaştıkları prozensefali gibi kranyal defektlerle birliktedir.orta hatta dokunun oluşmasını etkileyen faktörler alkol, sonic hedgedog mutasyonları ve SHH sinyalizasyonunu aksatacak kollesterol metabolizması bozukluklarıdır. Trizomi 13’ün orta düzeyde defektleri,Siklopi, tek bir yarık içeriyor. Gerçek bir göz oluşumu yoktur. Ayrıca hortum şeklinde bir çıkıntı da gözlenmekte. Mikroftalmus Göz çok küçük ya da normal görünümde minyatür olabilir ve lens olmayabilir, Yüz az gelişmiş, orbita küçüktür, Diğer konjenital anomalilerle birlikte olabilir(Trizomi), 4.haftada optik kesenin gelişiminin başlangıcında veya hemen sonrasında göz gelişiminin durması sebebiyle ağır mikroftalmi gelişir, Optik fissur kapanmadan önce göz gelişimi durursa göz daha büyüktür ve mikroftalmi ağır görme bozukluklarıyla birlikte görülür, Fötal evrede göz gelişimi durursa minör görme bozuklukları ile birlikte basit mikroftalmi görülür, Basit mikroftalmi birçok vakada erken fetal evrede plesenta membranını geçen enfeksiöz ajanlar nedeni ile görülür (Kızamıkçık, toksoplazma,herpes simplex) . Anoftalmi Gözün tüm dokularının yokluğudur, Göz kapağı gelişir, 4.haftada göz gelişiminin durması primer, Daha sonra ön beyin gelişiminin baskılanması ile sekonder anoftalmi gelişir. Anoftalmi; gebelik erken dönemlerinde bir veya iki gözün oluşmaması durumudur. Anoftalmi üçe ayrılır. Primer Anoftalmi, Gözlerin tamamen yokluğudur. Gözü oluşturacak olan beyin kısmının oluşmaması sonucu gelişir. Sekonder Anoftalmi; Göz gelişmeye başlar fakat bazı nedenlerden dolayı gelişimi durur. Çok ince bir göz oluşumu ile karakterizedir. Çoğunlukla yakın muayeneden sonra görülür. Dejeneratif Anoftalmi, Göz oluşmaya başlar, ancak bazı nedenlerden dolayı,dejenere olur. Bu nedenlerin başındada sıklıkla gözün iyi kanlanamamasdır. İrisin Rengi İris yeni doğanlarda genellikle açık mavi ya da gridir, İlk 6-10 ayda pigment oluşumu gerçekleşir ve iris esas rengini kazanır, İrisin vasküler gevşek bağ dokusundaki pigment içeren hücrelerin yoğunluğu ve dağılımı göz rengini belirler. İris Koloboması Gözbebeğinin kenarında V şeklinde bir çentik bulunur bu da gözbebeğine anahtar deliği görünümü verir, 6. haftada koroid fissürün kapanmamasından oluşur, Genetik veya çevresel faktörlere bağlı olabilir. Konjenital Aniridi Seyrek görülen bir anomalidir, İrisin hemen hemen tam yokluğu söz konusudur, 8.haftada optik çukurun gelişiminin durmasından kaynaklanır, Glokom ve diğer göz anomalileri ile birlikte görülür, Aniridi ailevi veya pax 6 genin mutasyonu sonucu oluşabilir. Bu gibi vakalar, Willms tümörüyle birlikte seyreder. Persistan PupillerMembran (İridopupiller Membran Gözü önden örten mezenşimal tabakanın farklanması değişiklik arzeder. Vakuolizasyonla lens ve irisin önünde yer alan iridopupiller bir iç membran bulunur. Lensin ve irisin önünde yer alan iridopupiller membran normalde tümüyle kaybolup ortadan kalkar. Böylelikle ön ve arka kamara arasında ilişki kurulması sağlanır. Bazen iridopupiller membranın kaybolması tam olmaz ve bağ dokusu fibrilleri pupilla önünde asılı kalır. Böyle bir durum nadiren görüntünün azalması ve gözün atrofiye doğru gitmesine neden olabilir. Özellikle iridopupiller membranın en fazla görüldüğü vakalar, prematüre çocuklardır. Çok nadir olarak iridopupiller membran konjenital pupil atrezisinin ortaya çıkmasına sebep olabilir,cerrahi işlem şarrttır. Hyaloid Arter Persistansı Distal kısmının tam olarak atreziye uğramaması sonucu gelişir, Optik çukurdan sarkan bir kurtçuk şeklini andırır, Bazı durumlarda hyaloid arter kalıntısı kist oluşturabilir, Nadir vakalarda distal kısım hiç atreziye uğramaz optik çukurdan, vitröz cisimden geçip lense ulaşabilir, bu da mikroftalmiye sebep olabilir. Hyaloid arter persistansında cerrahi müdahele yapılırken kanamaya dikkat edilmelidir. Konjenital katarakt ile birlikte seyredebilir. Konjenital Afaki Lensin hiç oluşmaması demektir, Nadiren gözlenir, 4.haftada lens plağının oluşmamasından kaynaklanır, Optik çukurun lensi indüklemesinde bir bozukluk sonucu da gelişebilir. Konjenital Glokom Fötal evrede humor aqueus drenaj mekanizmasının anormal gelişimi, ve tarbeküler ağın iyi gelişmemesi Yeni doğanda intraokuler basıncın anormal yükselmesi, İridokorneal açı veya ön kamera açısındaki skleral venöz sinusun anormal gelişiminden kaynaklanır, Genellikle resesif- mutant genlerden kaynaklanır,ancak gebeliğin erken evresinde kızamıkçık virusu da etken olabilir. Önemli bir hastalık olup,1/10000 gözlenir,erkeklerde%65 dişilerde%35’tir. Erkeklerde,%75 bilateral seyreder. Fotofobi(ışığa bakamama hassasiyeti) Buftalmus(Öküzgöz),gözlerde sulanma ve ışığa hassasiyet gözlenir. Blefarospazm(göz kapaklarının spazmı) Tedavisi erken tanı ve cerrahidir. Konjenital Katarakt Lens yapısındaki değişiklikten dolayı lens opak olur,sıklıkla grimsi beyaz görülür, Çoğu vakalar kalıtsaldır, Bazılarına gebeliğin ilk 2 ayında rubella,diğer viral enfeksiyonlar ve toksoplasmosis neden olur, Bir başka sebebi de bir enzimatik yetersizlik olan konjenital galaktosemidir. Doğumdan sonraki 2.nci haftada ortaya çıkar. Galaktozun metabolize edilememesinden dolayı galaktitol ile birlikte dokularda birikir,bu dokulardan biride lenstir. Ampliophie(Göz tembelliği) gelişir. Anne sütünün kesildiği ender vakalardan biridir. Üç yaşına kadar lensin kesif(beyaz) kısmı alınarak kontakt lens takılır. Üç yaşından sonra ise göz içine (intraokuler) lens takılır bunun nedeni,gözün üç yaşından sonra hemen hemen gelişimini tamamlamasıdır. Konjenital katarakt Optik Disk Ödemi Optik sinir beyin zarları ile sarılıdır, Optik sinirin orta ve iç kılıfları arasındaki subaraknoid alanda BOS bulunur, BOS’da basınç artışı retinadan venöz dönüşü yavaşlatır ve optik diskte papil ödemine neden olur. Hidrosefali ve intrakraniyal tümörlerle gözlenir,genellikle bilateraldir. KİBAŞ(Kafa içi basınç artış sendromu)’a bağlı olarak gelişebilir. Göz Kapağı Pitozu Muskulus levator palpebra superior kasının gelişim bozukluğundan kaynaklanır, Kalıtımsal veya çeşitli sendromlara bağlı olup, doğumda göz kapağı sarkık gözlenir. pitozis Göz Kapağı Koloboması Üst göz kapağı “V” şeklinde bir çentikle karekterizedir, Tüm üst göz kapağını kapsayabilir Alt göz kapağı koloboması nadirdir. Kriptoftalmus Göz kapaklarının konjenital eksikliği demektir, Göz deri ile örtülüdür, göz küresi küçük ve bozuktur, kornea ve konjiktiva gelişmemiştir, Esas bozukluk palpebral yarığın olmamasından kaynaklanır. Retinosel Koroid fissür’ün kapanmasındaki yetersizlik neticesi retinanın sklera’ya herniasyonu. Persistan Primer Hiperplastik Vitreus Görmeyi bozan,bir konjenital malformasyondur. Primer vitreusun lensin arkasına yapışması ve kalması sonucu gözlenir. Lökokori(Beyaz göz) sebeplerinden biridir. Klinik olarak önem taşıyan bir konjenital malformasyondur. Ambliyopi, göz tembelliği Ambliyopi, göz tembelliği olarak anılan ve görme keskinliğinde belirgin bir düşüklükle karakterize olan bir durumdur. Eğer herhangi bir nedenle göze gelen iki görüntü beyinde analiz edilerek tek bir görüntüye dönüştürülemezse o zaman beynimiz bir gözden gelen görüntüyü diğerine tercih edebilir. Bu durumda bir gözden gelen görüntüler beyin tarafından işlenmez ve o gözden yola çıkan görüntüler beyine daha zayıf ulaşır. Eğer bu tercih edilme durumu kritik bir zaman sürecinden daha fazla devam ederse o zaman sağlam göz kapatıldığı zaman bile tercih edilmeyen gözden gelen görüntüler daha zayıf olarak algılanır. Ambliyopi'de gözlerde herhangi saptanan herhangi bir bozukluk yoktur. Gözler anatomik olarak tamamiyle normal görümündedir. Kulağın Embriyolojik gelişimi İç kulağın embriyolojik gelişimi • Kulak gelişimine ait ilk belirti IU hayatın 22.gününde, Rhombensefalonun her 2 yanındaki yüzey ektoderminin kalınlaşması şeklindedir. • Otik plak denilen bu yapılar hızla invagine olarak otik vezikülleri oluşturur. • Gelişimin ilerleyen evrelerinde Pox-2 geni etkisi altında her vezikül dorsal vestibüler bölgeyi ve ventral kohlear bölgeyi oluşturur. 1-Ventral komponent→→sakkül ve koklear kanal, 2-Dorsal komponent→→utrikul, semisirküler kanallar,endolenfatik kanal ve kese gelişir. • Bu şekilde oluşan epitelyal yapıların hepsine birden membranöz labirent denir. Rhombomerler (Rb) • Statoakustik gangliyondaki Schwann hücreleri ve kohleadaki stria vaskülarenin melanositleri nöral krista orijinlidir. • Otik plak: Rb 5,6 tarafından salgılanan (fibroblast growth factor) FGF-3 etkisi altında otik plak, otik vezikül ve otik kist oluşur. • Pox-2 geninin etkisi altında otik veziküller, vestibüler bölgeyi ve ventral cohlear bölgeyi oluşturmak üzere uzar. Sakkül • IU gelişimin 6. haftasında sakkül kendi alt kutbunda tübüler şekilli bir çıkıntı oluşturur. • Kohlear duktus denilen bu çıkıntı, 8. haftanın bitimine kadar 2,5 tur oluşturacak şekilde, çevresindeki mezenşimi spiral tarzda deler. • Bu çıkıntı, bundan sonra sakkülün geri kalan kısı ile bağlantısını duktus reuniens denilen dar bir kanalla sağlar. Kohlear duktus • Kohlear kanalı çevreleyen mezenşim, kısa sürede kıkırdağa farklanır. • 10.haftada bu kıkırdak kabuk vakuolize olur ve skala vestibüli ve skala timpani denilen 2 adet perilenfatik boşluk oluşur. • Kohlear duktusun lateral duvarı, çevresindeki kıkırdağa spiral ligament ile bağlı kalırken, median açısı uzun bir kıkırdak çıkıntısı halindeki modiolusa tutunur ve desteklenir. • Modiolus ileride kemik kohleanın eksenini oluşturacaktır. • Kohlear kanalın epitel hücreleri başlangıçta birbirinin aynıdır • .Gelişimin ileri evrelerinde bu hücreler 2 kabarıklık meydana getirirler: İç kabarıklık, gelecekteki spiral limbus ve dış kabarıklık. • Dış çıkıntı, bir sıra iç tüy hücresi ile 3-4 sıra dış tüy hücresini oluşturur. • Bu hücrelerin üzeri, spiral limbusa bağlı olan, fibriler-jelatinöz bir membran olan tektoryal membranla örtülüdür. Utrikul ve Semisirküler kanallar • IU gelişimin 6. haftasında, otik vezikülün utrikuler kısmından dışarı doğru uzanan yassı çıkıntılar şeklinde belirir.Bu çıkıntıların duvarlarının merkezi kısımları zamanla birbirlerini karşılayacak pozisyona gelirler, daha sonra kaybolarak 3 adet semisirküler kanalın oluşmasını sağlarlar. • Her kanalın ucu genişleyerek Krus ampullare’yi oluştururken, genişlemeyen diğer uçları Krus non-ampullare adını alır. • Krus non-ampullarenin 2 tanesi birbiriyle kaynaştığı için, utrikule sadece 3’ü ampullalı ve 2’si ampullasız toplam 5 adet krus girmiş olur. • • • Ampulla içindeki hücreler, dengenin kontrolü ile yükümlü duyu hücrelerini de içeren, krista ampullaris denilen özelleşmiş yapıyı oluşturur. Utrikul ve sakkülün duvarlarında makula adı verilen benzer duyu alanları gelişir. Krista ve makulaların duyu hücrelerinde vücut pozisyonundaki değişiklikler sonucu oluşan uyarılar beyine 8. kraniyal sinir lifleriyle iletilirler. Spiral gangliyon • Otik vezikülün oluşumu sırasında, küçük bir hücre grubu vezikülün duvarından ayrılır ve statoakustik gangliyonu oluşturur. • Bu gangliyonun diğer hücreleri nöral krestten kaynaklanır. • Gangliyon daha sonra sırasıyla korti organının ve sakkülün, utrikulun ve semisirküler kanalların duyu hücrelerini innerve eden kohlear ve vestibüler dallara ayrılır. Orta kulağın embriyolojik gelişimi • Timpanik boşluk ve östaki borusu: • Timpanik boşluk endodermal orijinlidir ve 1. farengeyal cep gelişir. Bu cep lateral istikamette hızla büyür ve 1. farengeyal yarığın tabanıyla temasa geçer.Birinci farengeyal cebin proksimal parçası dar kalır ve östaki borusunu oluştururken, distal parçası (tubotimpanik girinti) genişleyerek primitif timpanik boşluğu oluşturur. Kemikçikler • Malleus ve incus→ →1. farengeyal arkın kıkırdağından gelişir. • Stapes → → 2. farengeyal arkın kıkırdağından gelişir. • Kemikçikler fetal dönemin ilk yarısında gelişmelerine rağmen 8. aya kadar çevre mezenşimi içinde gömülü kalırlar, daha sonra bu doku kaybolur. Primitif timpanik boşluğunun endodermal epiteli, giderek gelişmekte olan boşluğun duvarı boyunca uzanır. Kemikçikler çevre mezenşimin kaybolmasıyla tümüyle serbestikten sonra, endodermal epitel tarafından mezenter benzeri bir yapı ile boşluk duvarlarına bağlanır.Kemikçiklerin destek bağlarıda bu mezenter içinde oluşur. • Malleus 1.farengeyal arkustan köken aldığı için, bunun kası olan tensor timpani trigeminal sinirin mandibuler dalı ile, stapes kemiğine bağlı olan stapedius kası da 2.farengeyal arkusun siniri olan fasial sinirle innerve edilir. • Fetal yaşamın ileri evrelerinde orta kulak boşluğu çevre dokuların vakuolizasyonuyla genişler ve timpanik antrum oluşturur. Doğumdan sonra gelişmekre olan mastoid proses, orta kulak epiteli tarafından istila edilir ve epitel ile döşeli hava kesecikleri (pnömatizasyon) meydana gelir. Mastoid hava boşlukları bir süre sonra, antrum ve orta kulak boşluğuna temas eder. Dış kulağın embriyolojik gelişimi • Dış kulak yolu (DKY):Birinci farengeyal yarığın dorsal kısmından gelişir. • IU dönemin 3.ayı başında, DKY’un dibindeki epitelyal hücreler çoğalarak metal tıkaç denilen solid bir epitelyal yapı oluşturur. • IU dönemin 7. ayında metal tıkaç çözülür ve meatusun tabanını örten epitel kalıcı kulak zarının oluşumuna katılır. • Bu metal tıkaçın doğuma kadar çözülmemesi durumunda iletici tipte kongenital sağırlık görülür. Timpanik membran • • • • 3 germ yaprağından köken alır: a) Dış yüzünü, DKY’un dibini döşeyen ektodermal epitel, b) İç yüzünü, orta kulağın endodermal epiteli, c) Orta kısmını fibröz stratumu oluşturan intermediate bağdokusu (mezoderm) tabakası oluşturur. Kulak kepçesi • Kulak kepçesi, 1. ve 2. farengeyal arkusların dorsal uçlarında bulunan ve 1.farengeyal yarığı çevreleyen 6 mezenşimal proliferasyon bölgesinden gelişir. DKY’un her iki tarafında 3’er adet şişkinlikler, daha sonra birleşerek kalıcı kulak kepçesini oluşturlar. • Kulak kepçesi çıkıntılarının kaynaşması oldukça komplike bir süreç olduğundan, kulak kepçesinin gelişimsel bozukluklarına oldukça sık rastlanır. • Başlangıçta, dış kulak boynun alt bölgesinde yeralır ve mandibulanın gelişmesi ile başın yan taraflarına doğru yüz seviyesine dek yükselir. İç kulağın embriyonal gelişimi-özet İntra uterin dönemin 22. gününde şekillenmeye başlar. Notokordun indüklemesi sonucu yüzey ektoderminde bir kalınlaşma olur, buna otik plak denir. Sonra otik plak içe doğru invaginasyon gösterir ve otik kese şekillenir. Otik kese, gelişimin ilerlemesiyle yüzey epiteli ile olan ilişkisini koparır. İç kulağın membranöz yapılarını oluşturur. Otik kesenin dorsal kısmından, endolenfatik kese ve kanalı, utrikul, semisirküler kanallar gelişir. Otik kesenin ventral kısmından ise, sakkulus ve cochlea kanalı şekillenir. Corti organıda, cochlea içinde şekillenir. Orta kulak gelişimi-özet Birinci yutak kavsi yarığından şekillenir. Orta kulak boşluğu, endoderm orijinlidir ( cavum timpani, östaki borusu, mastoid antrumu). Orta kulak 1. farengeyal cepten köken alan endoderm epiteli ile döşelidir. Orta kulakta bulunan M. tensör timpani ve M.stapedius ile malleus- inkus- stapes kemikçikleri mezoderm orijinlidir. Dış kulak gelişimi-özet Meatus akustikus externus, mezenşim ve ektoderm orijinlidir. Timpanik membran, her 3 germ tabakasından köken alır. Dış yüzeye bakan kısmı, ektoderm orijinlidir. Orta kısmı, mezodermden köken alır. İç kulağa bakan kısmı ise endoderm kökenlidir. Kulak kepçesi, 1. ve 2. farengeyal arkuslar boyunca yeralan 6 mezenşimal çıkıntıdan gelişir. Kulağın gelişimsel anomalileri İÇ KULAĞIN GELİŞİMSEL HASTALIKLARI • 1- Genetik nedenli işitme kayıpları: Usher Sendromu, Refsum Sendromu , Alport Sendromu, Pendred Sendromu, Crouzon Sendromu, Marfan Sendromu, Paget Sendromu, Cri-du-chat Sendromu, Trizomi 13, Trizomi 18. • 2- Prenatal kazanılmış işitme kayıpları; Kızamıkçık embriyopatisi: Orta ve iç kulak gelişim bozukluğu, bilateral vestibüler paralizi, körlük, kalp anomalileri, mikrosefali, mental retardasyon. Sifiliz: ilerleyici iç kulak dejenerasyonu, vestibüler hipoeksitabilite, Hutchinson dişleri, interstisyel keratit. Toksoplazmoz: SSS bulguları ön plandadır. Sitomegalovirüs enfeksiyonları • 3- Perinatal kazanılmış işitme kayıpları; Perinatal asfiksi: Koklea ve beyindeki ilgili çekirdek bölgelerinin hasarı Prematurite (erken doğum): Kokleada hemorajiler Kernikterus: Koklear merkezlerde, olasılıkla kokleada da bilirübin birikimi • 4- Postnatal kazanılmış işitme kayıpları; En Sık rastlanan nedenler; Menenjit/menengoensefalit, Parotitis epidemica (kabakulak), Kızamık, Otitis media: Tekrarlayan enfeksiyonlar sonrası iç kulağın toksik hasarı. Aminoglikozid antibiyotikler (prenatal ve postnatal) ORTA KULAĞIN GELİŞİMSEL HASTALIKLARI • Grup-1 (“küçük displazi”): İzole kemik işitme zinciri gelişim bozuklukları. • Grup-2: DKY stenozu veya atrezisi, Kemik işitme zinciri gelişim bozuklukları, Antrum ve timpan boşluk havalanması iyi olanlar. • Grup-3: DKY stenozu veya atrezisi, Kemik işitme zinciri gelişim bozuklukları, Antrum ve mastoid havalanması kısıtlı, Timpan boşluk sıklıkla (kısmen) daralmış olanlar. • Grup-4 (“büyük displazi”): Timpan boşluk ve antrum sadece yarık tarzında oluşmuş, Sıklıkla kemik işitme zinciri eksik, İç kulak pencereleri yok, havalanma yok • Grup-5 (atipik gelişim bozuklukları): Os tympanicum, processus styloideus ve processus zygomaticus da etkilenmiş, Kemikçikler eksiktir. • Grup-6: Aynı zamanda orta kulak gelişim bozukluğu olan veya olmayan labirent gelişim bozuklukları. DIŞ KULAĞIN GELİŞİMSEL HASTALIKLARI • Mikrotia / anotia: Çok küçük gelişmemiş veya tamamen oluşmamış aurikula, kural olarak işitme yolu stenozu veya atrezisi ve orta kulak gelişim kusurlarıyla birliktedir. • DKY stenozu / atrezisi: Unilateral atrezi, bilateral atrezi şeklinde olabilir. DKY ile timpanik kavite anomalileri tipik olarak birlikte oluşur. • Preaurikuler Fistül: Temelinde 1. yutak kavsinin uygunsuz kapanması veya kulak tümsekçiğinin yetersiz kaynaşması yatar.