Kumbara 9.indb

advertisement
ISSN 1309-6311
TÜRKİYE İŞ BANKASI’NIN
ÇOCUKLARA ARMAĞANIDIR
9
Sayı 9
Evren'de
Yalnız mıyız?
Kızgın
Dağlar
Gezegenler
771309 631004
MAX Kumbara F 22x27,5cm.indd 1
15.05.2012 14:09
Sunuş
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti.
İstiklal Caddesi Meşelik Sok.
No:2 Kat:4 Beyoğlu / İstanbul
Telefon: 0 212 252 39 91
Faks: 0 212 252 39 95
www.iskulturyayinlari.com.tr
Kumbara Dergisi
Sayı 9
Üç ayda bir yayımlanır
Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti.
adına sahibi
Suat E. Sözen
Sorumlu Yazıişleri Müdürü
Ahmet Salcan
Yapım
Bilim ve Çocuk
Yayıncılık Tic. Ltd. Şti.
İnova
İletişim, Reklam ve Yay. Hiz. Ltd. Şti.
www.inovatasarim.com
Genel Yayın Yönetmeni
Çağlar Sunay
[email protected]
Yazarlar
Cumhur Öztürk
[email protected]
Çağdaş Oğuz
[email protected]
Çağlar Sunay
[email protected]
Muzaffer Özgüleş
[email protected]
Çizerler
Başar Muluk (Çizgi Öykü)
[email protected]
Tan Yücel
[email protected]
Görsel Yönetmen
Cemal Töngür
Merhaba arkadaşlar...
Sıcak bir yazın ardından güzel ve esintili bir sonbahara giriyoruz. Okullar
da açıldı. Şimdi biraz çalışma zamanı; kuşkusuz kitap okumayı ve oyun
oynamayı da ihmal etmeyeceğiz, değil mi? Hele hele Kumbara’yı hiç
ihmal etmeyeceğiz...
Kumbara’nın bu sayısının ana teması uzay ve Evren. Dergide uzay ve
Evren’i değişik açılardan ele alan yazılar yer alıyor.
Gökadamız Samanyolu’ndan Güneş Sistemi’ne, başka yıldızların
çevresinde dönen gezegenlerden uzaylılara kadar ilginizi çekeceğini
düşündüğümüz yazılarımız var.
Ana temamızla ilgili yazıların yanında her gün karşılaştığımız tabela ve
işaretlerle ilgili, yanardağlarla ilgili ve bir de kelebeklerin yaşamıyla ilgili
yazılarımız da var.
Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir: Aslında doğada her şey birbirinden çok da
farklı değil. Örneğin bir gökadanın şekliyle bir kasırganın şekli aynı: sarmal.
Ya da Ay’ın şekliyle suya düşen bir taşın oluşturduğu dalganın şekli de aynı:
daire. Doğada birçok şeyin şekli aslında yalnızca belli desenlerde oluyor.
İşte, bu sayımızda doğadaki temel desenleri işleyen hoş bir yazımız da var.
Resimli kısa öykülere devam ediyoruz. Bu sayıdaki öykümüzü Astronot Nine
adlı kitaptan aldık. Bu sevimli kısa öyküyü beğeneceğinizden eminiz...
Origami ve Aklınızı Kullanın köşeleri yine becerilerinizi göstermeniz için
sizleri bekliyor. Bilim ve Teknoloji Kulübü’nün ‘‘muhteşem’’ üyeleri de tabii ki
yepyeni bir serüvenle karşınızda. Sizden mektup ve e-postalarla gelen resim
ve şiirlerin arasından yaptığımız küçük seçkiyi Sizden Gelenler köşemizde
bulacaksınız.
Onuncu sayıda buluşmak dileğiyle, hoşça kalın...
[email protected]
Kumbara Dergisi
Danışman
Klinik Psikolog
Çiğdem Çalkılıç Taylor
PUSULA Psikoloji
Baskı
Bilnet Matbaacılık
Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş.
www.bilnet.net.tr
ISSN 1309-6311
Kumbara dergisinin 9. sayısı
186.000 adet basılmıştır.
İş Bankası tarafından
ücretsiz olarak dağıtılır.
İletilerinizi
[email protected]
e-posta adresine ya da
Kültür Yayınları İş-Türk Ltd. Şti.
İstiklal Caddesi Meşelik Sokak No:2 Kat:4
Beyoğlu / İstanbul
posta adresine gönderebilirsiniz.
GÖRÜNTÜ KAYNAKÇASI
Kısaltmalar: ü=üst, o=orta, a=alt, s=sağ, so=sol. Aşağıda belirtilenler dışında kullanılan
görüntüler www.shutterstock.com, www.visualphotos.com, www.istockphoto.com ve NASA
Images’ten alınmıştır. AMATÖR GÖKBİLİMCİNİN GÖZLEM REHBERİ: 14. sayfa os: Selman Ay.
ÖTEGEZEGENLER: 23. sayfa ü: aldaron. KIZGIN DAĞLAR: 32. sayfa a: Semhur, 33. sayfa ü: Eric Gaba,
34. sayfa os: Sam Beebe.
1
Kumbaramızda
z?
Bil
i
muydun
r
u
yo
4
• Çin feneri olarak da bilinen
gökyüzü fenerleri birçok Doğu
Asya kültürünün parçasıdır.
Ülkemizde genellikle “dilek
feneri” adıyla bilinirler. Çok basit
malzemelerle kolayca yapılabilen
gökyüzü fenerleri genellikle
yağmur ya da kar yağdıktan sonra
uçurulurlar. Çünkü gece izlemesi
çok güzel olan bu fenerlerin
yangın çıkarma olasılığı vardır...
• Bilimsel bir araştırmanın
sonucuna göre insanlar en çok
bebek ağlamasından rahatsız
oluyormuş. Ama kuşkusuz bu
görüşe katılmayanlar da var.
Kimilerini daha çok rahatsız eden
başka sesler var. Siz en çok hangi
sesten rahatsız oluyorsunuz?
2
8
Doğanın
Desenleri
Çevremizdeki desenlere
ve örüntülere pek dikkat
etmeyiz. Kentlerde yaşayanlar
çevrelerinde daha çok insan
yapımı, düz hatlı geometrik
desenler, dikdörtgenler,
silindirler, kareler ve küreler
görür. Doğayla iç içe
yaşayanlarsa çizgiler, sarmallar,
daireler ve lekelerle kuşatılmıştır.
Sizce doğada başka hangi
temel desenler var? Örneğin
yıldız şeklini canlı ve cansız
hangi yapılarda görebiliriz?
16
İşaretlerİn
Dİlİ
Çoğu zaman sözcüklerle uzun uzun
anlatılacak şeyleri işaretler yalnızca
basit bir şekille anlatıverir. Cep
telefonu kullanılmaması gereken
ya da elinizdeki dondurmayla
girmemeniz gereken yerleri size
çok basit bir şekilde gösterirler.
Düşünsenize, ya trafik işaretleri
olmasaydı. Sürücülere ya da
yayalara yönelik mesajlar yazıyla
iletilseydi. İleride bir okul olduğu için
yavaşlanması gerektiğini söyleyen
bir tabelayı, sürücü gözünü yoldan
ayırmadan nasıl okuyabilirdi? Biraz
düşününce işaretlerin yaşamımızın
ayrılmaz bir parçası olduğunu daha
iyi anlıyor insan.
24
22
Ötegezegenler
Düşünürler ve bilim insanları
yüzyıllardır Güneş Sistemi
dışında da gezegenlerin
olması gerektiğini ileri sürdüler.
Ancak böylesi gezegenlerin
varlığının kanıtlanabilmesi
için yirminci yüzyılın sonuna
gelinmesi gerekti. Artık
Samanyolu’nda gezegenimizin
yalnız olmadığını biliyoruz.
Teleskoplara takılan kamera
ve bilgisayarların gelişmesiyle
birlikte ilk ötegezegenler 1990’lı
yılların başında keşfedilmeye
başlandı. Bu yılın ortalarına kadar
da toplam 777 ötegezegen
keşfedildi.
32
Tırtıldan
Kelebeğe
Kelebeklerin yaşamları
bizimkilere pek benzemez.
Kısacık ömürlerinde sıra dışı bir
dönüşüm (başkalaşım) geçirirler.
Yaşama bir tırtıl olarak başlarlar
ve üç farklı evreden oluşan bir
döngünün son aşamasında zarif
bir kelebek olurlar. Yumurtadan
çıktıklarında tırtıl halindedirler.
İyice olgunlaşınca kendilerine
bir koza örerler. Bu kozadan
çıktıklarındaysa kelebektirler.
Kendilerinden sonraki kuşakları
oluşturacak yumurtaları da bu
son evrede yaparlar; böylece
döngü tamamlanmış olur.
Kızgın dağlar
Dünya’yı öteki gezegenlerden
ayıran en önemli özelliklerden
birisi de tektonik olarak etkin bir
gezegen olmasıdır. Bir başka
deyişle yeryüzü hâlâ dinamiktir:
depremler olur, yanardağlar
patlar, dağ oluşum süreçleri
hâlâ sürmektedir, kıtalar her yıl
birkaç santimetre de olsa ilerler.
Bu etkinliklerden yanardağ
patlamaları ülkemizde hiç
yaşamadığımız ama aslında çok
önemli ve etkili olaylardır.
3
Biliyor muydunuz?
Gökyüzü
Fenerlerİ
Çin feneri olarak da bilinen gökyüzü fenerleri birçok Doğu Asya
Asya
kültürünün parçasıdır. Ülkemizde genellikle “dilek feneri” adıyla
dıy
yla
bilinirler. İlk örnekleri Çin’de MS 3. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Önceleri savaşlarda kullanılırken zamanla bayramlarda ve
kutlamalarda kullanılmaya başlanmışlardır. Geleneksel
olarak bambu bir iskeleti kuşatan ince yağlı kâğıttan
yapılırlar. Ortada bir mum ya da kısa süre yanacak bir
başka yakıt bulunur. Mum yandığında çevresindeki, yani
fenerin içindeki, havayı ısıtır ve yoğunluğunu düşürür.
İçerideki hava dışarıdakinden daha “hafif” olduğundan
fener yavaş yavaş havalanmaya başlar. Yakıt yandığı sürece
e
fenerin sakin sakin uçuşu devam eder. Genellikle 1-10 dakika
a
arasında olur.
nerleri
Çok basit malzemelerle çok kolayca yapılabilen gökyüzü fenerleri
genellikle yağmur ya da kar yağdıktan sonra uçurulurlar. Çünkü gece izlemesi
çok güzel olan bu fenerlerin yangın çıkarma olasılığı vardır.
Ayrıca gece vakti birden ortaya çıkan ve yavaş yavaş yükselen sonra da birer birer sönen
onlarca fenerin ışığı, bu olaya uzaktan tanık olan insanların aklını karıştırabilir. Birçok
ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gece uzaktan görülen gökyüzü fenerleri genellikle UFO
zannedilmektedir.
4
Bir d
dilek feneri
yapacaksanız
yap
ya da
uçuracaksanız,
uç
mutlaka
m
yanınızda
ya
bir
bü
büyüğünüz
olsun.
olsu
SSiinnniir
r
ir
u
c
u
u
c
z
u
B
ooz r
lleer
s
es
S
e
S
Geçenlerde yapılan bilimsel bir araştırmayla
ayla
insanların en çok bebek ağlamasından rahatsız
ahatsız
oldukları ortaya çıktı. Ama bu görüşe katılmayanlar
ılmayanlar
da var. Kimilerini daha çok rahatsız eden başka
sesler var. Bakalım siz aşağıdaki seslerden en çok
hangisinden rahatsız oluyorsunuz?
En hafif bir etkileşimde hemen çalmaya
başlayan ve dakikalar boyunca susmak
bilmeyen otomobil alarmlarının sesi...
Oyun oynayıp eğlenerek geçirdiğiniz yorucu bir günün
sonunda başınızı yastığa koyup uyuyacakken birden
duymaktan kendinizi bir türlü alamadığınız:
a
ağustos
b
böceklerinin
ssesi
Okulun ilk günü
ilk ders bitmiş,
tenefüstesiniz.
an
Arkadaşlarınızdan
biri o çok
bilinen korkunç
şakayı yapıyor
ve tırnaklarıyla
karatahtayı
tırmalıyor...
d
damlayan
m
musluk
ssesi
d
duvar
ssaatinin
ttiktakları
İki köpük
(strafor)
n
parçasının
birbirine
sürtünme
sesi...
a sinir bozucu başka sesler geliyor mu? Örneğin
upası
Peki, sizin aklınıza
Örneğin, 201
2010 Dünya Kupası
rdı.
sırasında taraftarların çaldığı, insanı çıldırtıcı bir sesi olan geleneksel bir çalgı vardı.
mış...
Onu ve sesini anımsadınız mı? Aa, resmi de yazının başlığının hemen yanındaymış...
5
Bİldİğİnİz Su!
Suyun dünya için yaşamsal bir
önemi vardır. Canlılar su olmadan
var olamazlar. Bütün bitkiler ve
hayvanlar bol miktarda su içerir.
Suyun
Yeryüzündeki bütün sular
bir kürede toplansaydı,
bu 1400 km çaplı,
yani Ay’ın yaklaşık
on beşte biri
büyüklükte, bir küre
olurdu.
% 0,022
donmuş
toprakta
% 96,5
okyanuslarda
% 0,013
göllerde
% 1,74
kutuplarda,
dağlarda ve
buzullarda
% 0,0002
akarsularda
% 1,7
yeraltı suyu
olarak
% 0,001
topraktaki
nem
%0
0,001
001
atmosferde
7
Bir insanın su
içmeden en çok
yaşayabileceği gün
sayısı.
6
bulunur.
Yeryüzünün
% 71’i
okyanuslarla
kaplıdır
İnsan bedeninin
%55-60’lık bir
bölümü sudan
oluşur. Kadınlarda
yağ dokusu biraz
daha fazla olur.
Kadınların
K
d l
%55’i
E
Erkeklerin
k kl i
%60’ı
Yere düşerken
parçalanıp
bölünmeden önce
yağmur damlaları
en çok 2-3 mm
çapında olur.
Beynimizin
% 70’i sudur.
Bebeklerin
%78’i
Su dolu yiyecekler
Salatalık
k
Buzdağlarının yalnızca
sekizde birlik bölümü yani
%13’ü suyun üstünde kalır.
100 gramın 95 gramı
amı sudur.
Muz
100
0 gram
gramın 75 gramı sudur.
P
Patates
100 gra
gramın 80 gramı sudur.
Büyük bir meşe
ağacından her gün
buharlaşan su miktarı
Çağlar Sunay
400 lt
Yer Fıstığı
100 gramın 1 gramı sudur.
Ne kadar kuru
görünürlerse
görünsünler bütün
yiyecekler su içerir.
Karpuz
100 gramın 92 gramı sudur.
7
Doğanın
Desenlerİ
Sürekli
ığımız
yaşad
e
e
d
in
iç
nlere v
ki dese
e
yiz.
d
e
iz
at etm
k
çevrem
ik
d
k
çekte
ler ger
lere pe
ü
ü
t
t
n
n
ü
ü
r
r
ö
eö
anlar
yaşay
esen v
d
e
d
u
r
b
le
z hatlı
nt
Ancak
ımı, dü
dır. Ke
p
a
a
d
y
ız
n
nım
sa
irler,
çok in
her ya
, silind
r
a
le
h
n
a
e
d
rinde
ikdörtg
lerde
nler, d
çevrele
l bölge
e
,
s
a
s
e
ır
d
K
.
mallar
ür
etrik
er, sar
ler gör
il
geom
e
g
r
ü
iz
k
ç
ı
sa
r ve
yazıy
yanlar
karele
ıştır. Bu
m
e yaşa
ıl
t
iç
a
ş
iç
ku
kilere
la
kelerle
enizde
doğay
r
le
v
e
e
ç
v
r
e
nda
dairele
ra siz d
ve aslı
n
k
o
s
a
c
n
a
kta
aç
le bak
okudu
bir göz
elli birk
b
lı
k
r
a
c
fa
alnız
daha
den
şeyin y
örüntü
a
d
birçok
a
den y
lıkla
desen
şaşkın
u
n
u
ğ
oluştu
iniz.
eceks
Daire
Da
D
a şeklini birçok
gözley
Daİreler
Geceleri yeryüzünü aydınlatan
Ay dört haftada bir gökyüzünde
gördüğümüz daire şeklindeki
desenlerden biridir.
bi
b
iitt
bitkinin
çiçeklerinde
de görebiliriz.
de
Belki de hiç dikkat etmemişizdir ama doğada daire şeklinde
birçok nesne vardır. Ağaç gövdelerindeki halkalardan, Ay’ın ya da
Güneş’in şekline,
ine
e, bi
b
birçok
irç
rçok
ok b
bitkinin
itk
itki
it
kiin
niin çi
ç
çiçeğinden
içe
eğ
ğiin
nd
den
en küçük
k
bir gölde oluşan
su dalgalarına
ak
kadar
ad
dar
ar
birçok
birrço
çok şey
şey d
şe
da
daire
air
ire şşe
şeklindedir.
ek
Birr su birikintisine ya da göle
Bi
düşen
yağmur damlaları ya
dü
d
ü
da
d
a atılan bir taş daire şeklinde
ve
e giderek büyüyen dalgalar
oluşturur.
ol
o
l
8
Enlemesine kesilmiş
bir portakal dilimi de
neredeyse kusursuz
dairelerden birini
oluşturur.
Çİzgİler
Her zebranın çizgili deseni
farklıdır ve kendisine
özgüdür.
Çizgiler hayvanlar açısından çok
önemlidir, hatta bazıları için yaşamsal
al
önem taşırlar. Çizgilerden oluşan
desenleri onların “parmakizi”dir. Örneğin
eğin
ğiin
ğ
zebralar birbirlerini bu desenlerinden
tanır. Kaplan gibi bazı hayvanlarsa
çizgileri sayesinde gizlenir ve avlarına
belli etmeden yaklaşabilirler. Bilim
insanları birçok hayvan türünün renk
körü olduğunu düşünüyor. Bu türler canlı
renkleri görmüyor, yalnızca grinin değişik
tonları olarak algılıyorlar.
Mavi çizgili bu balık
belki açık denizde çok
dikkat çekebilir. Ne var
ki yaşadığı rengarenk
mercanların arasında
onu fark etmek bile
zordur.
Çizgilere
Çizg
Çi
zg
gili ere
erre ya
yaln
yalnızca
aln
l ızzc
ca
a
hayvanlarda değil, bazı
bitkilerin yapraklarında da
rastlanır.
Honduras süt yılanı
aslında zehirsiz ve
zararsız bir yılandır.
Ama çizgili deseni
çok zehirli bir başka
yılan türününkine
çok benzediğinden
hiçbir hayvan ona
yaklaşamaz.
9
Benekli kartal
vatozu da
denizlerde yaşayan
benekli deseni olan
hayvanlardandır.
İnci benekli
baykuş
Benekli
Be
B
ene
nekl
klli ha
kli
hayv
hayvan
yvan
van
an
deyince
de
d
eyiinc
ce kuşkusuz
kuşk
ku
şk
kusuzz
ak
a
kla
ag
elen iilk
el
lk
k
akla
gelen
örneklerden
ö
rne
ek
kllerde
en biri
birii
zürafadır.
zzü
üra
r fa
adı
d r.
r.
Benekler
Benekl
er
Çevrenizde benek aram
aramak
ma için
çin öyle
illa Afrika’daki hayvan v
ve bitkilere
bakmanıza gerek yok. O
Otların arasında
ya da yaprakların üstün
üstünde
nd göreceğiniz
bir uğurböceğinin aslında
aslınd
da benekli
olduğunu hemen fark edeceksiniz.
ed
e
Benekler de öteki desenler
desen
nl gibi
hayvanlar açısından yaşamsal
ya
aş
önem
taşır. Onları kamufle ede
ederek
e
av
olmaktan kurtarır ya da
aa
avlarına fark
ettirmeden yaklaşmalar
yaklaşmalarını
rın sağlar.
Kuyruklarının
ucu
Kuyru
uk
dışında
dışınd çitaların
bedenleri
bedenle
erri beneklerle
kaplıdır.
10
Dikk
Di
kkatt ç
eki
ek
kic
ici be
ici
b
bene
ene
nekl
kler
kl
eriiy
er
iyle
iyl
le
Dikkat
çekici
benekleriyle
amanita muscaria mantarı.
Gökadamız S
Samanyolu’na yakın
en büyük gökada
gök
olan Andromeda
gökadası tipi
ik bir sarmal gökadadır.
tipik
Bitkilerin
sarmal dal ve
yapraklarına
da sık
rastlanır.
Sarmallar
S
Do
Doğada
en çok rastlanan
desenlerden biri de sarmal
de
olanlardır.
l
Evren’in en büyük
yapıları olan gökadalardan,
örümcek ağlarına kadar
birçok nesne ve yapının
şekli sarmaldır.
Bazı erkek gazellerin ya da
koçların boynuzları da sarmaldır.
Çağlar
Ç
ağl
ğlar S
Sunay
unay
Notilusların
kabukları hayvan
büyüdükçe sarmal
olarak genişler.
11
Amatör
Gökbİlİmcİnİn
Gözlem
Rehberİ
zü…
Gökyü
r
a nele
r,
Aklınız
Yıldızla
?
k
ü
c
z
ö
likler…
or bu s
arade
k
,
r
getiriy
la
yük
da
şey bü
, göka
iz
r
in
le
n
iğ
t
e
t
e
gezeg
ili hisse
kyüzün
larla ilg
yin gö
n
le
u
eyi
e
b
ş
c
r
i,
e
Pek
ı? G
ki he
e
m
d
n
in
a
eyi,
iç
ec
öğrenm i,
e onun
bir hey
ı
v
r
r
la
o
ız
iy
d
yı sev
kımyıl
terlerin
bakma
nuz? Ta
y’ın kra
u
rı
A
s
r
i,
o
y
e
iy
ulutsula
lem
ı ed
b
iz
m
ı,
i
k
ın
in
r
t
a
r
e
la
me
harek
n uydu
nuz?
enlerin
üpiter’i
tiyorsu
J
is
i
ı,
ın
m
r
gezeg
k
lkala
’teki
eleme
’ün ha
Güneş
eyi inc
,
ş
k
k
a
Satürn
o
m
ç
rlarının
ap
a bir
cılığı y
yağmu
v
ı
a
ş
ve dah
a
ız
t
k
d
eyi
gö
luyıl
irçok ş
zmek,
b
ö
Kuyruk
ç
a
ı
h
a
ın
r
sır
ilgili d
halde
aların
uz? O
yüzüyle
n
k
patlam
u
ö
s
g
r
o
e
tıy
ini v
ız! Ve
n mı a
neden
dayısın
a
için ca
i
k
c
e
im
m
ak
bil
öğren
i yapm
tör gök
c
a
im
m
il
a
b
siz bir
ör gök
gözlem
i amat
ığımız
işte, siz
d
la
ır
z
için ha
i...
rehber
12
Samanyolu’nu görebilmek
için ışık kirliliğinin olmadığı
bir yere gitmeniz şart.
Ama Samanyolu’nu böyle
görebilmek için, uzun süre
pozlayabilen bir fotoğraf
makinesiyle fotoğraf
çekmeniz gerekir.
Bİrİncİ Kural:
Gözlerİnİ Aç
Gözlem olmadan amatör gökbilim olmaz. Amatör
gökbilimci, gökyüzüne bakmayı seven; gözlemi
parasal bir getiri ya da bilime katkı sağlamak için
değil, zevk için yapan kişidir. Üniversitelerdeki ya
da gözlemevlerindeki profesyonel gökbilimciler
(astronomlar) acayip matematik hesaplarıyla,
karmakarışık denklemlerle ve çoğu zaman da masa
başında, bilgisayar karşısında uğraşır dururlar. Oysa
amatör gökbilimciler, gökyüzüne bakarak yani
gözlem yaparak ilgilenir gökbilimle.
Peki, gözlem neyle yapılır? Amatör gökbilim için
gereksinim duyacağınız tek şey, şu an bu yazıyı
okurken de kullandığınız şeydir. Yani, gözleriniz.
Ne dürbün ne de teleskop gerekir; ilk başta size
bir çift göz yeter. O halde, bir numaralı kuralımızı
yineleyelim: Gözlerini aç!
İkİncİ Kural:
Işık Kİrlİlİğİnden Kurtul
Çoğumuz kentlerde yaşıyor ve geceleyin gökyüzüne
baktığında ışık kirliliğinden dolayı birkaç yıldızdan
fazlasını göremiyor. Neyse ki her gece değişik bir
evreyle karşımıza çıkan Ay ve bazen yolunu şaşırıp
yıldızların arasına karışıveren –ve genellikle onlardan
daha parlak görünen– gezegenler var. Ancaaak…
Madem artık amatör gökbilime soyundunuz, daha
keyifli bir gözlem için gökyüzünü rahat rahat
görebileceğiniz yerlere gitmenizde yarar var. Ay ya
da gezegen gözlemini evinizden de yapabilirsiniz;
ama takımyıldızları görmek, bunların arasından
uzanan Samanyolu’nu izlemek, dürbün ya da
teleskopla uzayın derinliklerindeki nesnelere
bakmak için hiç ışık kirliliği olmayan yerlere
gitmelisiniz. Bunun için de çevresi açık bir yeri ve
bulutsuz bir geceyi seçmelisiniz. Bulduğunuz yere
kentin ışıkları uzaktan bile gelmesin, hatta o gece
gökyüzünde Ay da olmasın. Gözlem yaptığınız ortam
ne kadar karanlık olursa, gördüğünüz yıldızlar da
o kadar çok olur. Ama dikkat! Geceler özellikle
kırsal alanda soğuk olur. Gözlem sırasında uzun süre
hareketsiz kalacağınız için daha çok üşüyebilirsiniz.
Sizi sıcak tutacak giysileri, molalarda içinizi ısıtacak
içecekleri yanınıza almayı unutmayın.
Üçüncü Kural:
Yönünü
Y
Bul
Amatör gökbilimci, geceleyin yönünü kolayca
bulur. Çünkü hep kuzeyi gösteren Kutup Yıldızı’nı iyi
tanır. (Kutup Yıldızı neden hep kuzeyi gösterir, hiç
düşündünüz mü?) Öteki yıldızlara göre çok da parlak
bir yıldız değildir Kutup Yıldızı. Ama çevresinde daha
parlak başka yıldız olmadığı için onu bulmak kolaydır.
İşte, size Kutup Yıldızı’nı bulmanın en kolay yöntemi:
Önce Büyük Ayı Takımyıldızı’nı bulun. Bu takımyıldızın
bir parçası olan kepçe (ya da cezve) gökyüzünde
kolayca fark edilir. Daha sonra da yandaki şekilde
gördüğünüz gibi, kepçenin sonundaki iki yıldız
arasındaki uzaklığın beş katı kadar ilerleyin. Karşınıza
çıkan yıldız Kutup Yıldızı’dır; onun bulunduğu yön de
kuzeydir. Bu durumda arkanız güney, sağınız doğu,
solunuz da batıdır; işte, hepsi bu kadar...
13
Yanda gördüğünüz
gök atlasında bir
yarımküredeki
belirli bir bölgeden
(burada kuzey
yarımküredeki
Türkiye’den)
görülebilen
takımyıldızlar
ve bazı özel
gök nesneleri
işaretlenmiştir.
Bunların üzerine
saydam bir parça
ve kenarlarına ay-gün
çizelgeleri ekleyerek,
yılın her gecesinde
ve saatinde göreceğiniz
g
gökyüzünü veren bir gök atlası elde
e
edebilirsiniz.
Dördüncü Kural:
Takımyıldızları Tanı
Aslında ilk takımyıldızı –Büyük Ayı’yı– yönünüzü
bulmaya çalışırken öğrendiniz bile. Gökyüzü eski
çağlardan beri takımyıldızlar olarak adlandırılan
bölgelere ayrılmış. Yan yana duran yıldızlar,
ar,
geceleyin gökyüzüne bakmaya daha çok
k
zamanı olan eski zaman insanlarınca
çeşitli varlıklarla özdeşleştirilmişler.
Bazıları vahşi hayvanlara, bazıları da
krallara, kraliçelere, kahramanlara
benzetilmiş ve onların adlarını almış. Bu
adlandırma modern zamanlarda da bazı
değişikliklerle sürdürülmüş ve gökyüzü 88
takımyıldıza –ya da 88 bölgeye– ayrılmış.
İşte, bu bölgeleri öğrenmek, gökyüzünde
yıldızlar arasında hayali çizgiler çizerek onları
ları
adlarıyla tanımak, amatör gökbilimcilerin ilk
lk
yaptıkları işlerdendir. Siz de takımyıldızların konumlarını ve
ne zaman gözlenebileceklerini gösteren bir gök atlası ya da
gökyüzü haritası edinerek bu zevkli serüvene başlayabilirsiniz.
Takımyıldızları tanıdıktan sonra, onların içinde kalan öteki gök
nesnelerini –bulutsular, çift yıldızlar, yıldız kümeleri, gökadalar
vs– bulmak da çok kolay olacak. Tıpkı hangi mahalle ya da
sokakta olduğunu bildiğiniz bir evi bulmak gibi.
Beşİncİ Kural:
Takımyıldız oluşturan yıldızlar, gerçekte yan yana ya
da bir grup halinde duran yıldızlar değildir. Bizim onlara
Dünya’dan baktığımız açıdan, sanki yan yana dizilmiş
gibi görünseler de gerçekte uzayda farklı uzaklıklarda
yer alırlar ve değişik parlaklıkları vardır.
Teleskop İçİn Acele Etme
Bir çift göz ve gökyüzüne duyulan ilgi, amatör gökbilim
için yeterlidir; ama yine de her amatör gökbilimcinin
hayallerini bir teleskop almak süsler. Oysa birçok
gözlem, çıplak gözle yapılır. Örneğin takımyıldızları
dürbün ya da teleskopla göremezsiniz. Ay tutulması,
Güneş tutulması gibi eşsiz görsel olaylar da çıplak
gözle ya da özel tutulma gözlükleriyle izlenir. Yıldız
kayması olarak bildiğimiz göktaşı yağmurları da çıplak
gözle izlenir. Gezegenlerin yörüngelerini takip etmek
için de bir gökyüzü haritasına ya da defter-kaleme
gereksinim duyarsınız. Erken alınan bir teleskop sizi
hayal kırıklığına uğratabilir. Oysa önce gökbilimle biraz
daha haşır neşir olmak, birçok temel bilgiyi edinmek
gerekir. O nedenle acele etmeyin. Teleskopla Ay’ın
14
kraterlerini, Jüpiter’in
uydularını, Satürn’ün
halkalarını, bulutsuları ve
yıldız kümelerini görmek
ek için
biraz daha sabredin. Bu sırada
da gözlerinizle gördüklerinizin
lerinizin
keyfini çıkarın, onları aklınıza
iyice yerleştirin. Eh, belki
lki bir dürbün
de şimdilik heyecanınızı yatıştırmaya
yetebilir! Üstelik dürbün sayesinde çıplak gözle tek
olarak gördüğünüz bazı yıldızların çift olduğunu, yıldız
zannettiğiniz bir nesnenin aslında yıldız kümesi ya da
gökada olduğunu da anlayabilirsiniz. Hatta şansınız
yaver giderse bir kuyrukluyıldız bile keşfedebilirsiniz!
1680 tarihli bir gökyüzü haritasında
takımyıldızları temsil eden varlıklar
olanca canlılığıyla resmedilmiş.
Ay’ın farklı günlerdeki evrelerini
aynı karede gösteren bir fotoğraf.
Siz de farklı günlerde çektiğiniz Ay
fotoğraflarını üst üstü koyarak böyle
bir görüntü elde edebilirsiniz.
Bİrkaç Gözlem Önerİsİ:
Ay, Gezegenler ve Takımyıldızlar
İşte, size evinizin penceresinden bile yapabileceğiniz
bir gözlem önerimiz var: Ay’ın evrelerini ve
gezegenlerin konumunu izlemek. Ay’ın yeniaydan
dolunaya kadar olan evrelerini, elinizdeki gökyüzü
haritası üzerine, arka plandaki yıldızlara göre
konumunu göstererek ve günbegün yazarak
işaretleyin. Bunu en az iki hafta boyunca her gece
aynı saatte yapmaya çalışın. Sonuçta Ay’ın evrelerini
görmüş ve yörüngesini çıkarmış olacaksınız.
Benzer bir işlemi gezegenler için de yapın. Peki,
gökyüzünde neyin gezegen olduğunu nasıl
anlayacaksınız? İşte, bu önemli bir soru. Gezegenlerin
ışığı sabittir, oysa yıldızların ışığı parıldayarak gelir.
Bir de gezegenler, sabit yıldızların oluşturduğu sanal
düzlem üzerinde “gezerler”. O nedenle de elinizdeki
yıldız haritalarında yer almazlar. Venüs ve Jüpiter,
parlaklıkları nedeniyle en çok görünen gezegenlerdir.
Bunları Mars ve Satürn izler. Merkür’ü görmek
zordur, Uranüs ve Neptün’üyse dürbün olmadan
görmek çok güçtür.
Bu nedenle
gezegen olduğunu
düşündüğünüz
gökcisimlerini
haritanızın üzerine
işaretleyin ve bunu
birkaç günde bir
yineleyin. Birkaç
hafta sonra arka
plandaki yıldızlara
göre hareket ettiklerini
göreceksiniz ve yörüngelerini ortaya çıkaracaksınız.
Bunun hangi gezegen olduğunu anlamak içinse biraz
daha araştırma yapmanız gerek.
Ay’ın olmadığı bir gece ışık kirliliğinden uzak bir
yerde takımyıldızları keşfe çıkın. Yıldız haritanızda
gördüğünüz takımyıldızları gökyüzünde bulmaya
çalışın. Zodyak takımyıldızları olarak bilinen
İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Boğa gibi
takımyıldızların yan yana ve güneyde yer aldığını fark
edeceksiniz. Gece boyunca takımyıldızların hareket
ettiğini, doğup battıklarını keşfedeceksiniz! Amatör
gökbilim dünyasına hoş geldiniz...
15
Muzaffer Özgüleş
Hey, amatör gökbilimciler! İlk gözlem için hazır
mısınız? İşte, size birkaç öneri… Üstelik bu gözlemleri
çıplak gözle yapabilirsiniz. Ama elinizin altında bir
gökyüzü haritası –ya da fotokopisi– mutlaka olsun.
İşaretlerİn dİlİ
Büyük olasılıkla okuma yazmayı
öğrendiğinizden beri yaşamınız çok
değişmiştir. Örneğin eskiden anne
babanızın size okuduğu kitapları artık
kendiniz okuyorsunuzdur. Hatta okuma
yazma bildiğiniz için birçok şeyi kendiniz
yapmaya başlamışsınızdır. Peki, hiç
düşündünüz mü? Nasıl oluyor da kâğıdın
üzerine basılmış bazı şekiller bir araya
geliyor ve bunları okuduğunuzda
beyniniz bir anlam çıkarıyor? Örneğin
bir önceki cümlede “beyin” sözcüğü
geçti ve siz farkında olmasanız bile
kafanızda bir beyin imgesi canlandı.
Beynin şekli, görüntüsü ya da onunla
ilgili hiçbir şeyle bir benzerliği
olmayan b-e-y-i-n harfleri size apayrı
bir şey düşündürttü.
Çünkü aslında yazı dediğimiz şey bir
kodlamadır ve somut ya da soyut şeyleri
dönüştürerek bir iletişim kanalı oluşturur.
Gerçi bu dönüştürme işini insanlar çok
uzun yıllardan, yazının bulunmasından çok
daha önceki zamanlardan beri yapıyor.
Tarih öncesi dönemlerde yaşayan insanlar
duygularını, düşüncelerini ya da yaşadıklarını
mağaraların duvarlarına yaptıkları resimlerle
anlatıyorlardı. Örneğin vahşi hayvanların
karşısında elinde mızrağıyla duran bir insan
resmi “Bugün arkadaşımla ava gittiğimizde
karşımıza kocaman dört hayvan çıktı.
Mızrağımı kaldırdım ve onları kovalamaya
başladım,” diye yazmaktan çok da farklı
değildir.
Mağaraların duvarlarındaki resimler
zamanla yazıya dönüşmüştür.
İnsanlar duygu ve düşüncelerini
bir yandan da yazıyla anlatmaya
başlamıştır. Mısır hiyeroglifleri bu
geçişi gözler önüne seren güzel bir
örnektir. Fotoğrafta gördüğünüz
dikilitaş, İstanbul’da Sultanahmet
Meydanı’nı süsler. Üzerindeki
resimler aslında bir tür yazıdır ve
dikilitaşın buraya nasıl, neden ve
kimin adına dikildiğini açıklar.
16
en eski
MÖ 600
insan
kadın
kulak
at
balık
dağ
Güneş
Ay
yağmur
MS 300
modern
Şekillerin zamanla nasıl harflere ve
dolayısıyla yazıya dönüştüğünün izini
günümüzde kolaylıkla sürebileceğimiz
bir dil var. Hem de dünyada en çok
insanın konuştuğu dil. Evet, doğru
tahmin ettiniz: Çince. Birçok dilden
farklı olarak Çincede yazı karakterleri
harfleri değil doğrudan nesneleri
tanımlar. Yandaki tablonun ilk
sütunu bu şekillerin orijinal hallerini
gösterir. Satır boyunca sağa doğru
ilerlediğimizde şeklin zaman içindeki
değişimini görebiliriz. Örneğin ilk
satırdaki şekil insan anlamına gelir.
Nitekim tablonun en başındaki şekil de
gerçekten bir insanı andırır. Zamanla
şekil değişmiş ve en sonunda bugünkü
halini almıştır.
bulut
Elbette şekil ve işaretlerle
kurduğumuz ilişki yalnızca
yazı ve dillerle sınırlı değildir.
Bugün yaşamlarımızın
çok farklı bölümlerinde
bu işaret dilinden
sıklıkla yararlanıyoruz.
Diyelim ki daha önce
hiç bulunmadığınız bir
yerdesiniz ve acilen
tuvalete gitmeniz gerekti.
Hiç kimseye sormanıza
bile gerek olmadan tuvalet
işaretini izleyerek yolunuzu
bulabilir sonra da kapının
üzerindeki işaretlere bakarak
hangi tuvaleti kullanmanız
gerektiğini anlayabilirsiniz.
Çoğu zaman işaretler sözcüklerle uzun
uzun anlatılması gereken istekleri,
kuralları ya da durumları yalnızca basit
bir şekille anlatıverir. Cep telefonu
kullanılmaması gereken, yüksek sesle
konuşmanın yasak olduğu ya da
elinizdeki dondurmayla girmemeniz
gereken yerleri size çok basit bir
şekilde gösterirler.
17
Düşünsenize, ya trafik işaretleri
etleri
olmasaydı. Yol kenarlarında
da
sürücülere, yayalara ya da
yolculara yönelik mesajlar yazıyla
iletilseydi. İleride bir okul olduğu
için yavaşlanması gerektiğini
söyleyecek bir tabelayı sürücü
nasıl okuyacaktı? Yazıyı okumak
için tabelaya çok yaklaşması
gerekecekti. Ayrıca bunu
yaparken bir süreliğine de olsa
dikkatini yoldan ayıracaktı.
DENİZCİLİKTE
İŞARETLER
1
A
J
B
K
C
L
D
M
E
N
F
O
G
P
H
Q
I
R
S
2
T
3
U
4
V
5
W
6
X
7
Y
8
Z
9
0
İşaretlerin sıklıkla kullanıldığı bir
başka alansa denizciliktir. Büyük
ya da küçük tüm deniz taşıtları
durumlarını belli eden işaret,
bayrak ya da flamalar kullanmak
zorundadırlar. Açıkta demirlemiş
bir tekne, acil yardıma gereksinimi
olan bir deniz taşıtı, hatta arızalı
olduğu için başı boş sürüklenen bir
geminin bile durumunu anlatacağı
özel işaret ve görüntüler vardır.
Denizciler arasında neredeyse
bütünüyle farklı bir dil oluşmuştur.
Bayraklarla simgelenen harflerden
oluşan bir alfabe de vardır. Bu,
tıpkı telgraflarda kullanılan, çizgi
ve noktalardan oluşan Mors
Alfabesi gibi bütünüyle özel bir
alfabedir.
İşaretler
ya da simgeler hiç
İş
düşünmediğimiz zaman
ve yerlerde bile sürekli
karşımıza çıkar. Bir arabanın
ön ve arkasında yanıp
sönen sinyal lambalarını
gördüğümüzde aracın sağa
ya da sola döneceğini
anlarız. Trafikte yeşil ışıkta
geçmemiz, kırmızı ışıkta
durmamız gerektiğini biliriz.
Gelin şimdi hınzırca
hazırlanmış bir bilmeceyi
çözmeye çalışalım. Bilin
bakalım aşağıdaki satırda ne
yazıyor?
ne
yo
Yanıtı bulamayanlar için
küçük ipuçları. İlk şekil
bir “A” harfi ama “A”
nasıl duruyor? Sanki TERS
duruyormuş gibi. Öteki şekil
içinse galiba ipucuna gerek
yok. Gördüğünüz hayvanın
adını söyleyin yeter.
Yanıtı 41. sayfada.
18
u
Cumhur Öztürk
Biraz düşününce işaretlerin
yaşamlarımızın ayrılmaz birer
parçası olduğunu daha iyi anlıyor
insan. İşte, işaretlerin vazgeçilm
vazgeçilmez
mez
olduğu
oldu
ol
duğu
ğu bir alan daha, bi
bilgisayar
ilg
lgis
isayar ve
özellikle de iinternet.
nternet.
t
Bir düşünün,
bilgisayar
bil
i
ekranında
k
d ne k
kadar
d çok
k
işaretle karşılaşıyorsunuz. Çoğu
zaman ekranda hiçbir yazılı bilgi
olmadan bile nereye tıkladığınızda
bir pencereyi kapayabileceğinizi,
nereye basarsanız internete
bağlanabileceğinizi size hep
işaretler söylüyor. Yukarıdaki
şeklin olduğu yerde artık hemen
hemen herkes kablosuz ağa erişim
olanağı bulunduğunu biliyor.
Mini Bilgiler
Kaç Kİlo Gelİrdİnİz?
Güneş'te
1895 kg
Kütleçekim kuvveti evrensel bir
kuvvettir. Yani Evren’in her yanında
ve bütün nesneler için geçerlidir.
Küre şeklindeki Dünya’mızdan uzaya
“düşmemiz”e engel olan işte, bu
kuvvettir. Biz ona yerçekimi deriz.
Yerçekimi aynı zamanda bizim
ağırlığımızı belirler. Kütleçekim
kuvveti farklı gökcisimlerinde aynı
kütledeki nesnelerin ağırlıkları da
farklı olur.
gelirdiniz.
Dünya'da
70 kg
Ay'da
11,6 kg
o
olduğunuzu
kabul
edersek,
ka
gelirdiniz.
Venüs'te
Mars'ta
63,4 kg
26,3 kg
gelirdiniz.
gelirdiniz.
Merkür'de
26,4 kg
gelirdiniz,
Jüpiter'de
165,4 kg
nüs'te
Uranüs'te
gelirdiniz.
62,2
2 kg
gelirdiniz
gelirdiniz.
Satürn'de
74,4 kg
Neptün'de
78,7 kg
gelirdiniz.
gelirdiniz.
Dünya’da
Ay’da
Merkür’de
Venüs’de
Mars’ta
Jüpiter’de
Satürn’de
Uranüs’de
Neptün’de
Güneş’te
70 kg
11,6 kg
26,4 kg
63,4 kg
26,3 kg
165,4 kg
74,4 kg
62,2 kg
78,7 kg
1895 kg
19
Bİzİm
Gezegenler
Güneş
i’nin
Sistem
üneş
.
zinde G
ulunur
merke
yıldız b
iz
,
im
n
e 5
erdiğ
gezeg
8
adını v
e
d
e
in
evres
nlerin v
Onun ç gen, gezege
su,
n uydu
eze
aşkın
’ı
0
6
1
cüce g
a
c
nlerin
yonlar
ezege
it ve tril
o
r
u
te
cüce g
s
b
ün
larca a
r. Bütü
i
milyar
ız döne
d
ıl
ılı (yan
y
lu
1 ışık y
ık
kuyruk
ş
la
m
k
a
t
bir siste
imleri y
pında
a
gökcis
eki
ç
)
m
e
erk zd
on k
m
e
d
10 trily
istem
üneş
ur. Bu s
nılır: G
a
oluştur
la
ıy
ad
yıldızın
i.
Sistem
Gaz Devlerİ
Dış gezegenler olarak da bilinen dev
gezegenler karasal gezegenlerden
çok farklıdır. Hacimleri ve kütleleri
çok büyüktür. Ağırlıklı olarak hidrojen
ve helyumdan oluştuklarından
bunlara “gaz devleri” de denir. Büyük
olmalarına karşın kendi eksenlerindeki
dönüşleri çok hızlıdır (bir günleri
kısadır). Gaz devleri Güneş’ten
çok uzaktır, çok sayıda uyduları ve
çevrelerini saran birer halka sistemi
vardır.
Güneş
İkinci büyük
gezegen Satürn
aynı zamanda
en fotojenik
gezegendir! İçine
765 tane Dünya
sığabilen Satürn'ün
62 uydusu vardır.
İçine 1400
Dünya'nın
sığabileceği
Jüpiter, Güneş
Sistemi'nin en
büyük gezegenidir.
63 tane uydusu
vardır -şimdilik!
Güneş Sistemi'nin en büyük cismi, sistemin yıldızı olan
Güneş'tir. Sistemdeki bütün gezegenlerin, onların uydularının,
asteroitlerin ve kuyrukluyıldızların kütleleri toplamının 700 katı
kütlesi vardır. Bir başka deyişle Güneş'in kütlesi sistemdeki
toplam kütlenin yüzde 99,86'sını oluşturur.
Gezegenlerle karşılaştırıldığında dev bir gökcismi gibi
duran Güneş, gerçekte Samanyolu’ndaki birçok yıldıza
göre küçük bir yıldızdır. Ancak Samanyolu’ndaki yıldızların
ortalama kütlesi Güneş’inkinin yarısı kadar olduğundan, kütle
sıralamasında ilk yüzde 10’luk dilime girer.
20
Güneş Sistemi'nin son
gezegeni Neptün'dür.
Dünya'nın 60 katı
büyüklüğündedir. Bilinen
13 uydusu vardır.
Karasal Gezegenler
İçine 63 Dünya
sığabilecek olan
Uranüs'ün Güneş
çevresindeki bir turu
84 yıl sürer. Bilinen 27
uydusu vardır.
En küçük gezegen
Merkür, aynı zamanda
en hızlı gezegendir;
Güneş'in çevresindeki
bir turunu 88 günde
tamamlar.
Güneş’e en yakın dört gezegen karasaldır;
yani üzerinde ayağınızı basabileceğiniz
karalar vardır. Bunlar küçük ve
yoğunlukları büyük gezegenlerdir. İç
gezegenler olarak da bilinirler.
Gezegenimiz Dünya,
karasal gezegenlerin
en büyüğüdür. Saatte
ortalama 107.000 km
hızla Güneş'in
çevresinde döner.
En küçük gezegen
Merkür, aynı zamanda
en hızlı gezegendir;
Güneş'in çevresindeki
bir turunu 88 günde
tamamlar.
Büyüklük açısından Dünya'ya en
çok benzeyen Venüs'tür. Bu nedenle
Dünya'nın ikizi olarak bilinir. Ancak
Venüs, en sıcak gezegendir. Yüzey
sıcaklığı 470 dereceyi bulur.
Plüton’un ötesinde giderek artan sayıda yeni
gökcismi bulunması nedeniyle Uluslararası
Astronomi Birliği 2006’da yeni bir gezegen
tanımının yanında bir de “cüce gezegen”
tanımı yaptı. Buna göre Güneş’in ya da başka
bir yıldızın çevresinde dönen, küre şeklinde
olan ama gezegen olmayan gökcisimlerine
cüce gezegen deniyor. Güneş Sistemi’nde
şimdilik 5 cüce gezegen var: Ceres, Plüton,
Eris, Haumea ve Makemake.
Üç uydusuyla birlikte
Plüton görülüyor. Plüton
1930’dan 2006’ya
kadar gezegen kabul
edilmiştir.
Çağlar Sunay
Cüce Gezegenler
En büyük ve en uzak
cüce gezegen Eris,
2005’te keşfedilmiştir
ve Dysnomia adlı bir
uydusu vardır.
21
Ötegezegenler
ürler
Düşün
rı
insanla
temi
ve bilim
S
neş is
ü
G
ır
d
r
in
genler
yüzyılla
a geze
d
a
r
d
e
i il i
dışın
ektiğin
r
e
g
ı
lığının
s
olma
rın var
la
n
o
k
zyılın
r. Anca
inci yü
le
m
ü
ir
y
d
r
sü
esi için
Artık
nabilm
erekti.
g
la
i
ıt
s
n
e
a
k
ığımızı
gelinm
olmad
ız
ln
sonuna
a
da y
rın
yolu’n
yıldızla
a
d
n
lı
Saman
s
z. A
enlerin
biliyoru
gezeg
e
d
in
s
ızda
çevre
adam
k
ö
g
i
s
dönme
rum.
l bir du
a
m
r
o
n
Başka Yıldızlar
Başka Gezegenler
Güneş’ten başka bir yıldızın çevresinde dönen
gezegenlere Güneş Sistemi ötesindeki gezegen ya
da kısaca ötegezegen denir. Teleskoplara takılan
kamera ve bilgisayarların gelişmesiyle birlikte ilk
ötegezegenler 1990’lı yılların başında keşfedilmeye
başlandı. Ancak bu keşifler, ötegezegenleri görerek
yapılmadı. Bugüne değin hiçbir ötegezegen
görülmemiştir. Çünkü yıldızlarının parlaklığı
gezegenlerin yaklaşık bir milyon katıdır.
Pegasus takımyıldızında 51 ışık yılı kadar uzağımızda
51 Pegasi adlı Güneş benzeri bir yıldız vardır. 6 Ekim
1995’te 51 Pegasi’nin çevresinde dönen Jüpiter’in
yarısı büyüklükte bir gezegen saptandığı açıklandı.
İlk kez Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde dönen
bir gezegen keşfedilmişti. Yıldızına çok yakın dönen
22
bu gezegene 51 Pegasi b adı verildi. Yedi milyar
yaşında olduğu tahmin edilen 51 Pegasi b’nin yüzey
sıcaklığının 1200 derece kadar olduğu hesaplandı.
Bu tarihten sonra neredeyse her ay birkaç
yeni ötegezegen keşfedildi. Bu yılın ortalarına
kadar toplam 777 ötegezegen keşfedilmiştir.
Bunlar 623 gezegen sisteminde dönmektedir ve
105’inde birden çok gezegen vardır. Son bulgular
doğrultusunda bilim insanları Samanyolu’ndaki her
yıldızın çevresinde ortalama 1,6 gezegen olması
gerektiği sonucuna varmıştır. Bir başka deyişle
büyük ve yaşlı gökadamızda yaklaşık 200 milyar
yıldızın yanı sıra 320 milyar kadar gezegen de
bulunuyor.
560 ışık yılı ötedeki Kepler 10 yıldızının
çevresinde dönen Kepler 10 b
ötegezegeni büyüklük olarak Dünya’ya
çok benziyor. Dünya’nın yalnızca 2,5
katı büyüklükte. Ancak yıldızına çok
yakın döndüğü için yüzey sıcaklığı 2000
derece dolayında.
51 Pegasi ile
onun çevresinde
dönen 51 Pegasi
b’nin bilimsel
illüstrasyonu.
Yaşanabilir
kuşak
Sıcak Jüpİterler,
ü İ
Süper Dünyalar
Kepler 22 b
Merkür Venüs Dünya
Mars
Kepler 22, Kuğu takımyıldızında yer alan Güneş
benzeri yıldızlardan biri. Bizden 600 ışık yılı uzakta.
Mayıs 2009’da Kepler 22’nin çevresinde dönen,
Dünya’nın 14 katı büyüklükte bir gezegen keşfedildi:
Kepler 22 b. Bu gezegenin en önemli özelliği Kepler
22’ nin çevresindeki “yaşanabilir kuşak”ta dönüyor
olması. Bir yılı 290 gün olan Kepler 22 b’nin eğer bir
atmosferi varsa, yüzey sıcaklığının 22 derece olma
olasılığı var.
Çağlar
Ç
ğl S
Sunay
Şimdiye kadar keşfedilen ötegezegenlerin büyük
bölümü yıldızlarına çok yakın dönen Jüpiter’e
yakın büyklükteki dev gezegenlerdi. Bunlara
“sıcak Jüpiterler” deniyordu. İlk keşfedilenlerin
böylesi gezegenler olması aslında çok doğaldı.
Çünkü elimizdeki teknoloji ilk başlarda ancak çok
büyük gezegenleri saptamamızı sağlayabiliyordu.
Zamanla daha küçük, Dünya’ya yakın büyüklükteki
ötegezegenleri de saptamaya başladık. Dünya’nın
birkaç katı büyüklükteki ötegezegenlere de
“süper Dünyalar” deniyor. İlk başlarda hep dev
ötegezegenlerin bulunmasına karşın, artık öyle
anlaşılıyor ki küçük ötegezegenlerin sayısı gerçekte
büyüklerden çok daha fazla.
23
Tırtıldan
Kelebeğe
Kelebeklerin yaşamları bizimkilere pek benzemez. Ancak iyi bir gözlemciyseniz, onla
onların nasıl sıra
dışı bir dönüşüm (başkalaşım) geçirdiğini fark edebilirsiniz. Dört farklı evreden oluşan bir döngünün
son aşamasında kelebek olurlar. Birçok hayvan gibi bir yumurtadan gelişirler. Bu yumurtadan
çıktıklarında tırtıl halindedirler. İyice olgunlaşınca kendilerine bir koza örerler. İşte, bu kozadan
çıktıklarında kelebek olurlar. Sonraki kuşakları oluşturacak yumurtaları da bu son evrede yaparlar;
böylece döngü tamamlanmış olur. Şimdi elimize bir büyüteç alıp bu döngüye daha yakından
bakalım ve her aşamayı kısaca inceleyelim.
Yumurta
Olgunlaşmış dişi kelebekler yumurtalarını yaprakların ya
da ağaç dallarının üzerine bırakır. Böylece sonraki kuşağın
ilk adımı da atılmış olur. Yumurtalar genellikle gruplar
halinde bırakılır, hatta bazen üst üste istiflenir. Özel bir
yapışkanla bitki yüzeyine sıkı sıkı yapışan bu yumurtaları
görmek istiyorsanız, yapraklara daha yakından bakmalı,
onları dikkatle incelemelisiniz. Değişik türde kelebeklerin
yumurtaları farklı boy ve şekillerde olur. Her kelebek
türü genellikle belli bir ağaç türünü yeğler. Bu sayede
yumurtadan çıkacak obur tırtılların beslenmesi garantiye
alınır. Kışa doğru bırakılan yumurtalar haftalar süren bir
uyku dönemi geçirir. Tırtıllar yumurtadan ilkbaharda
çıkar. Yumurtalarını ilkbahar aylarında bırakan ve tırtılları
yumurtadan yazın çıkan türler de vardır.
24
Koza
Tırtıl tümüyle olgunlaştığında tırtıl yemeyi keser ve koza
örmek için –olasılıkla bir yaprağın altında– uygun bir yer
arar. Çenelerinin alt tarafındaki salgı bezinden kendilerine
özgü kozayı örecekleri ipek salgılanır. İşte, bu kozanın
içinde başkalaşım ya da metamorfoz denen o ilginç
dönüşüm hızla gerçekleşir. Koza içindeki tırtılın dokuları
bir kelebeğin dokularına dönüşür. En önemlisi, uçmak için
gerekli değişimler gerçekleşir. Kanatlar ortaya çıkar ve
en çok işe yarayacak bu organlar, koza içinde en çok
beslenen bölgelerdir. Olgun kelebeklerin değişik değişik
renkleri ve boyları, kozanın içinde belirlenir.
Tırtıl
Yumurtadan çıkan larvalara tırtıl denir. Bahar aylarında
ağaçlarda gördüğünüz mini mini tırtıllar –ilk başta gerçekten
küçücüktürler– yaşama gözlerini daha yeni açmış kelebek
adaylarıdır aslında… Yaşam döngüsünün bu aşaması adeta
beslenmeye adanmıştır. Yaprakların ya da ağaç dallarının
üzerinde gezinen tırtıllar bol bol yaprak yer ve büyüdükçe deri
değiştirirler. Aslında bu, hızlı büyümeye ayak uyduramayan
derinin atılmasıdır. Yaşam döngüsünün bu aşamasının
sonlarına doğru, kanat gelişiminin başladığı gözlenebilir. İşte,
artık koza örme zamanı gelmiştir.
Sonunda kozadan çıkma zamanı gelir. Yepyeni bir hale
bürünmüş canlımız bir kez daha dünyaya gözlerini açar.
Ancak kozayı yırtan kelebek, hemen uçamaz. Çünkü
koza içinde kıvrılmış kanatların, içindeki damarlara kan
dolarak açılması ve kuruması gerekir. Bu birkaç saatlik
süre içinde son derece korumasız olan kelebekler avcılara
yem olabilirler. Sonuçta ortaya çıkan olgun kelebeklerin,
biri önde biri de arkada olmak üzere iki çift kanadı vardır.
Birbirine bağlı olmadan bitişik duran bu kanatlar sayesinde
daha rahat daha uzun mesafeler boyunca –kimi zaman
kilometrelerce– uçabilirler. Her böcek gibi kelebeklerin de
altı bacağı vardır; ama böceklerin en güzeli oldukları ve
bu güzellik için çok yol kat ettikleri açıktır.
25
Muzaffer Özgüleş
Kelebek
Evren'de
Yalnız mıyız?
e
Binlerc
unca
yıl boy
alnızca
zünü y
klaşık
gökyü
dik. Ya
le
z
ö
g
0 yıldır
imizle
la ve 8
r
la
gözler
p
o
sk
lara
dır tele
la yıldız
r
la
p
400 yıl
o
üneş
sk
yıldır G
yotele
i
ll
d
E
a
r
.
z
a
u
aracı
d
or
e uzay
c
e bakıy
r
r
le
le
z
n
ü
e
rimiz
ey
gezeg
lemele
köşesin
e
r
c
e
in
h
ve
i’nin
aşama
ştırma
Sistem
a ve y
Bu ara
.
’y
a
ik
y
d
r
n
ndik.
, Dü
gönde
y öğre
vren’e
e
E
ş
k
a
o
d
birini
nç
sırasın
lardan
eğiştire
u
d
n
ı
o
ız
k
caba
bakışım rak ettiğimiz
adık: A
e
m
m
a
r
n
u
e
t
Ama
kavuş
a bir
n başk
çıklığa
a
a
’d
lâ
a
â
y
h
e Dün
var mı?
Evren’d
yaşam
e
d
r
e
y
Mars'ta Yaşam
Var mı?
Son 40 yıl içinde Mars’ın yüzeyine dördü
ü hareket
edebilen yedi uzay aracı gönderildi. Ayrıca 20
yıldır Mars’ın çevresinde sürekli gözlem yapan
en az bir uydu bulunduruluyor. Hem yüzey
araçlarının hem de yörüngedeki uyduların
bütün çabalarına karşın, Mars’ın yüzeyinde
hiçbir canlı izine ya da fosiline rastlanamamıştır.
Ancak Dünya’da bile bazı sıra dışı koşullarda
(Antarktika’da -50 dereceden düşük
sıcaklıklarda ya da kaynar suların bulunduğu
gayzerlerde veya yerin birkaç kilometre altındaki
sıcak kayaların arasında) yaşayan bakteriler
göz önüne alınınca benzer ya da biraz daha
dayanıklı birtakım mikroorganizmaların Mars’ta
hâlâ yaşıyor olduğunu düşünmek pek de yersiz
sayılmaz. Bilim insanları umutlarını yitirmiş değil...
26
Europa
Io
Güneş
Sistemİ'nde
de Titan
Yaşam Var mı?
Jüpiter’in büyük uydularından Io ve
Europa’da yüzeyin altında derin birer okyanus
olduğu tahmin ediliyor. Yaşamın olması
için en gerekli madde su olduğundan bilim
insanları bu iki uyduyu Güneş Sistemi’nde
Dünya’dan başka yaşamın ortaya çıkma
olasılığı en yüksek iki yer olarak görüyor.
Satürn’ün uydusu Titan’da ise yüzeyde metan
gölleri ve ırmakları olduğu tahmin ediliyor. Sıvı
haldeki metan da tıpkı su gibi yaşamın ortaya
çıkmasına olanak tanımış olabilir.
Voyager Plakları
1970’li yıllarda Güneş
Sistemi’nin dört köşesine
ve oradan da yıldızlar arası
uzaya gidecek dört uzay
aracı gönderildi. Bunlardan
Voyager I ve Voyager II adlı
uzay araçlarına birer altın
plak kondu. Bu plaklarda
Dünya’nın konumuyla,
üzerindeki canlılarla ve
insanlarla ilgili temel bilgiler
yer alıyordu. Dünya’dan
yaklaşık 18 milyar kilometre
uzakta bulunan bu uzay
araçları 34 yıldır çalışıyor ve
Dünya’ya sinyal gönderiyor.
Ne var ki güç kaynakları
2025’te bitecek ve onlar
da yolculuklarına sessiz bir
şekilde devam edecekler.
Voyager I
Voyager I’e
konan altın plak
Samanyolu'nda Yaşam Var mı?
Uzayda yaşam araştırmaları iki koldan yapılıyor.
Birinci kolda Güneş Sistemi’nde başka bir
gezegende, uyduda ya da bir asteroitte
mikroorganizma ya da daha üst düzey canlıların
varlığına yönelik araştırmalar yer alıyor. İkinci
kolda da Samanyolu’nun herhangi bir köşesinde
kendileriyle iletişim kurabileceğimiz kadar
akıllı canlılardan gelecek radyodalgalarnı
yakalamaya yönelik araştırmalar bulunuyor.
yanıt gönderebilirler. Aynı şekilde bizim de
Samanyolu’nun herhangi bir köşesinde yaşayan
zeki canlıların gönderdiği iletileri yakalama
şansımız var. Tek yapmamız gereken, uygun
ve güçlü kulaklarla (radyoteleskoplarla) uzayı
dinlemek. Bu işi de yaklaşık 25 yıldır yapıyoruz.
Ne yazık ki şu ana değin herhangi bir anlamlı
sinyal yakalayamadık.
Çağlar Sunay
Dünya’daki ilk televizyon yayını 1936’da yapılan
Berlin Olimpiyatları ile birlikte Almanya’da
başlamıştı. O günden bu yana Evren’e
radyodalgalarıyla kendimizle ilgili sürekli bilgi
gönderiyoruz. Uzayda ışıkhızıyla ilerleyen
bu dalgalar şu anda 76 ışık yılı çaplı bir küre
içindeki bütün yıldızlara ve onların, eğer varsa,
gezegenlerine ulaşmış durumdadır. Eğer oralarda
da bizimki gibi bir teknoloji geliştirmiş canlılar
yaşıyorsa, bu yayınları yakalayabilir ve bize
27
Kısa Öykü
Nick Ward
Astronot Nine
“Macera deyince akla ilk gelen kişi büyükannedir. Bu yüzden
Rodney’in babası bir uzay gemisi icat ettiğinde ona ilk binen de
büyükanne oldu. Rodney bir aksaklığı tamir etmek için son dakikada
gemiye binince, büyükanneyle birlikte uzaya fırladı.”
“Nine, orada mısın? Yanıt ver, tamam.”
Eve geri dönersek: Babam deli gibi radyo alıcısının
düğmelerine basıyordu. Nasıl olup da bağlantının
kesildiğine bir türlü akıl erdirememişti.
“Yanıt ver nine. Yanıt ver Rodney. LÜTFEN!”
“Haydaa, ne oldu şimdi?” diye sordu annem.
Babam cılız bir sesle, “Yanıt vermiyorlar. Sanırım onları
kaybettim,” diye karşılık verdi.
Annem bağırıp çağırmaya başladı:
“Ah, harika! Sen ve senin çılgın icatların! Bu işin
sonunun kötü biteceğini biliyordum.”
“Hiçbir sorun olamaz, nine eksiksiz bir eğitimden
geçti.”
“Sertifikalı bir sersemden eksiksiz bir eğitim. Onları
hemen şimdi geri getiriyorsun o kadar,” dedi annem.
Babam ağlamaklı bir sesle, “Fazla uzaklaşmış
olamazlar hayatım, inan bana,” dedi. “Belki de
çoktan eve doğru yola koyulmuşlardır.”
Ama her ikisi de buna inanmıyordu. Biz ise evden
çok çok uzaklarda, uzayın karanlıkları arasında yol
alan Kâşif 1 gemisinin içinde sabun köpükleri misali
yüzüyorduk.
“Haydi hooop,” diye kıkırdadı büyükanne. Havada
28
tepetaklak olmuş, tavanda sıçrıyordu. “Buna bayıldım!
Neden böyle havada duruyoruz biliyor musun
Rodney? Çünkü burada çekim yok!”
“Yer çekimi,” diye düzelttim. “Hımm! Aynı şey akıllı
bıdık,” dedi dudak bükerek.
Daha sonra pencereden bakıp, “Vay canına Rodney.
Gel de şuna bir bak!” diye haykırdı.
Havada süzülerek pencereye doğru ilerledim.
Ardımızda kalan pırıl pırıl mavi gezegenimize bakıp
bir aşağı bir yukarı bir çift balon gibi inip çıkmaya
başladık.
“Ah nineciğim,” diye yutkundum. “İşte, bu sefer
yapacağını yaptın.”
“Hah, işte, bu harika. Ben senin hayatına
heyecan getiriyorum ve sen teşekkür yerine
bunları söylüyorsun, öyle mi? Bir sürü şikâyet ve
mızmızlanma!”
“Ama nine, evden binlerce kilometre uzaktayız!” diye
bağırdım. Paniklemeye başlamıştım. “Bizi oraya tek
parça halinde döndürebilecek misin?”
“Sanırım beceririm canım, böyle etrafı velveleye
vermeyi bırak. Şu yaşlı büyükanneye güven sen!”
Büyükanne dev bir sinek gibi havada uçup kıkırdadı.
Yine de babamla konuşmaya çalışmanın akıllıca
olacağına karar verdim ve ağır çekimde ters dönerek
köpek yüzüşüyle radyoya yöneldim. Ama radyo da
uzayın kendisi kadar sessizdi.
“Faydası yok nine, babamla konuşamayacak kadar
uzaktayız.”
“Çok iyi!” diye yanıt verdi büyükanne. “Zaten yalnızca
keyfimizi kaçırırdı. Biraz araştırma yapalım. Ama
önce…”
Sırt çantasına uzanarak içinden eski tüylü toz fırçasını
çıkardı ve “… bu roketin biraz temizliğe ihtiyacı var,”
dedi.
Büyükanne toz fırçasını borular ve düğmeler üzerinde
gezdirerek, uzay gemisinin içinde uçmaya başladı.
Bir yandan da, detone bir sesle kendi kendine şarkı
söylüyordu.
“Ah, ne harika,” diye iç geçirdi tavana doğru
yükselirken. “Keşke evde temizlik yapmak da bu
kadar zevkli olsa. Babandan uçan bir toz bezi icat
etmesini istemeliyim.”
Büyükanne havada perende atıp koltuğuna yerleşti.
“Heeey! Haydi biraz etrafa bakınalım, olur mu
canım?” diyerek roketi hızlandırdı ve egzozdan gelen
gümbürtüyle birlikte önümüzde uzanan karanlığa
daldık.
Uzayda sürükleniyorduk. Tek duyduğumuz ses
radyodan gelen yumuşak cızırtı ile motorun insanı
rahatlatan ‘guluk guluk’ sesiydi. Her yer karanlık, her
yer sessiz ve biraz da ürkütücüydü.
Büyükanne ön camdan dışarıya göz gezdirerek,
“Hımmm, burada görülecek fazla bir şey yok, değil
mi?” diyerek eliyle bana etrafı gösterdi.
“Burası uzay, nine,” diye söylendim. “Ne bulmayı
bekliyordun, hamburgerci mi?”
29
Kısa Öykü
“Bu kadar kaba olmana gerek yok genç adam. Ben
de zaten eve dönmemiz gerek diye düşünüyordum.
Uzayda pek fazla eğlence yok… Burası çok
sıkıcıymış!”
Radyodan, “ÇAT! VIZZ! PAT!” sesleri geldi. “Yardım…
bızzz… Yolda kaldık… Çat… Aşağı inemiyoruz!”
Büyükanne ile birbirimize baktık. Büyükanne soluk
soluğa, “Vay canına, bu da ne?” dedi.
Radyo yeniden canlandı. “Merkez yanıt ver… Motorlar
hasar gördü… Yardıma ihtiyacımız var!”
“Birilerinin başı dertte Rodney.” “Aferin nine. Hemen
anladın,” diye dalga geçtim.
“Eğlen bakalım Rodney! Kim bu zavallılar, merak
ettim?”
“Nine BAK!” diye bağırdım. “Tam karşımızda. Vay
canına!”
Uzakta bir başka uzay gemisi daha vardı. Yaklaştıkça
gemi gözümüze daha da büyük görünmeye başladı.
Neredeyse gökdelen yüksekliğindeydi. Geminin yan
tarafında koca koca üç harf yazılmıştı: U. U. İ.
Büyükanne heyecanlı bir sesle, “O nedir Rodney?”
diye fısıldadı. “Uluslararası Uzay İstasyonu olmalı nine,”
diye yanıt verdim. “Haberlerde görmüştüm. Bilimsel
araştırmalar yapmak için aylardır uzayda kalıyorlar.
Gemileri arıza yapmış olmalı.”
Büyükanne kararlı bir hareketle motora hız verdi.
“Bakalım yardım edebilecek miyiz?” dedi. “Kâşif 1
kurtarma ekibi yola çıktı! Belki bize bir fincan çay
verirler. Susuzluktan ölmek üzereyim.”
Aynı anda Uzay İstasyonu’ndaki görevlilerden biri
üzerinde bir sürü alet olan upuzun bir masanın önüne
oturmuş, umutsuzca anahtarları çevirip düğmelere
basıyordu. Ama durum iç açıcı değildi. Motorlar
bir türlü çalışmıyordu. Uzay İstasyonu bir meteor
fırtınasına tutulmuş ve uzayda çaresizce kalakalmıştı.
Dünya’daki Uzay Merkezi ise çaresizlik içinde
gemiden olumlu bir haber gelmesini bekliyordu.
Hasar gören Uzay İstasyonu’na yardım etmek için
yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştı.
Birden istasyondaki görevlinin kalbi yerinden çıkacak
gibi oldu! O da nesi? Radar ekranında kendilerine
doğru gelen tuhaf bir ‘bip bip bip’ görünüyordu.
“Kaptan! Kaptan!” diye bağırdı.
“Bize doğru yaklaşan kimliği belirsiz bir nesne var!”
Hep birlikte pencerenin önüne toplandılar ve
şaşkınlıkla borular ve tüplerle kaplı, pat pat pat
diye kendilerine yaklaşan, hayatlarında görüp
görebilecekleri en tuhaf uzay gemisine bakakaldılar.
“Bu nedir Kaptan?” diye yutkundu bir görevli.
“Hiçbir fikrim yok, ama görüntüsü hiç hoşuma
gitmedi,” diye yanıtladı Kaptan. Gelen cismi daha
yakından görebilmek için dürbünü gözlerine
dayamıştı. “JÜPİTER AŞKINA!” diye bağırdı. Kocaman
gözlükleri, kaskı ve benekli önlüğüyle kendilerine
pembe tüylü toz fırçasını sallayan büyükanneyi
görmüştü. “Bir uzaylı! Bir uzay canavarı! Ateşe hazır
olun!”
“Ama ateş edemeyiz Kaptan. Meteorlar lazer
silahımızı da kırdı ya.”
“Eyvah, şimdi ne yapacağız?” Kaptan ve birinci
görevli kendilerine doğru pat pat pat gelen minik, mor
renkli rokete dehşet içinde bakakaldılar.
Birinci görevli yutkunarak, “Yapabileceğimiz tek bir
şey var efendim,” dedi.
“Neymiş o?” diye sordu Kaptan. “Teslim olmak,
efendim. Onları güverteye davet edip, bizi eğlence
olsun diye havaya uçurmamalarını umut edebiliriz!”
“Teslim olmak mı? Asla!” diye bağırdı Kaptan.
“Giderek yaklaşıyorlar efendim. EL SALLAYIN!”
Kaptan şaşı gözlerle kendilerine yaklaşan
Kâşif 1 gemisine baktı. Başka seçeneği yoktu.
Tedirgin hareketlerle ve yüzünde belli belirsiz bir
gülümsemeyle onlara el salladı.
“Vay, şuna bak,” diye cıvıldadı büyükanne. “Bizi
gördüklerine ne kadar sevindi zavallılar. Sen de el
salla Rodney.”
Ama ben daha yerimden kalkıp onlara karşılık
veremeden, radyomuz cızırtıyla yeniden yaşama
döndü.
“Selamlar… E şey, barış sizinle olsun. Biz dostuz, lütfen
ateş etmeyin!”
“Bu zırvalık da neyin nesi?” dedi büyükanne. “Sanırım
bu zavallı uzayda biraz fazla kalmış!”
“Lütfen yedi numaralı kapıya yönelin. Güverteye
gelip bizlere katılmanızdan ve hafif bir şeyler ikram
etmekten memnuniyet duyacağız.”
“Ah, harika,” dedi büyükanne. “Sanırım en sonunda
bir fincan çay içebileceğim.”
Büyükanne Kâşif 1’i ‘7’ numaralı kapıya yöneltti.
Yaklaşırken kapı yavaşça iki yana açıldı ve biz de
Uluslararası Uzay İstasyonu’nun içine girip gözden
kayboluverdik.
İniş platformunun üzerinde kırmızı, sarı ışıklar yanıp
sönüyordu ve büyükanne roketimizi dikkatlice park
etti.
Kontağı kapatırken, “Ay, biraz sarsıldık,” diye
kıkırdadı. Motordan upuzun bir duman bulutu çıktı.
“Piuu!” diye öksürdü Kaptan. “Her ne kullanıyorlarsa
kesinlikle iğrenç!” Kâşif 1 gemisinin kapısı ağır ağır
gıcırtıyla açılırken, Kaptan da yerinden kıpırdamadan
bekledi.
Sonra da mürettebata bakarak endişeli ve tiz bir sesle,
“Unutmayın beyler,” diye seslendi. “Her şeye hazırlıklı
olmalıyız. Uzay korsanları olabilir, canavarlar olabilir,
HER ŞEYE!”
Kısa boylu, tıknaz bir yaratık peşinde ufak bir oğlan
çocuğuyla sallana sallana platforma çıkarken, hepsi
nefeslerini tutmuştu. Büyükanne başındaki kaskı
çıkardı.
“Merhaba canlarım! Suyu kaynattınız mı?” Ama
Kaptan yanıt vermedi. Çünkü bayılmıştı.
İngilizce aslından çeviren: Fügen Yavuz
31
Kızgın Dağlar
rdan
Uzakla
ne
rültüsü
or.
gök gü
uyuluy
d
s
e
s
lıyor.
r bir
ya baş
benze
a
m
ıl
s
r
lar
sa
i dalga
an yer
d
ib
g
ın
d
v
r
e
A
eni şu
ı, d
abard
rın ned
k
la
iz
n
n
u
e
b
D
gârın
m
etli rüz
yor. Tü
d
ü
v
id
ş
ö
d
n
fke
se
kıyıları
elen ö
rdağ! E
g
a
n
n
e
a
d
y
gin
rin
ki
rinlikle
yor. Din
karşıda
e
lı
d
p
a
in
k
r
ü
ızı
le, ye
kyüzün
ıpkırm
k
ö
,
g
etkisiy
e
r
m
ü
ü
k
t
biteni
en yer
önüşüp
nnedil
r. Olup
a
küle d
o
z
r
ıy
t
o
a
y
s
ımız
ım
, uyu
raman
dini an
h
n
sanılan
a
e
k
k
k
in
deki
diği iç
saçara
Çevre
lavlar
tan izle
…
k
lı
a
s
z
n
u
a
ş
ce
ken, o
en çok
yeterin
aklaşır
z
erçekt
u
g
n
n
a
a
d
şı
Volk
nardağ
en ada
a
d
r
y
e
s
y
e
li
k
her
ven
aya
uğu gü
anlatm
e
iz
bulund
b
ı
ağlar
r.
yanard
başlıyo
Adım Volkan olduğundan mıdır bilmem, yanardağları
çok merak ediyorum. Dünyanın farklı noktalarındaki
volkanik hareketler çok ilgimi çekiyor. Yalnızca
şimdikiler mi, geçmiştekiler de… Hoşunuza giderse,
size onlardan kısaca söz etmek isterim. Seçtiğim
fotoğraflardan birkaçını da göstereyim hatta.
Kül bulutu
Magma mı, Lav mı?
Volkanik bacadan
fırlayan parçacıklar
Bakın, yandaki şema aslında her şeyi özetliyor.
Yerkürenin iç tabakalarındaki kayaların yüksek
basınç ve sıcaklıkla erimiş haline magma deniyor.
Magmanın püskürerek yeryüzüne çıktığı noktalara
da yanardağ (ya da volkan) adı veriliyor. Basınç
nedeniyle gerçekleşen patlama çevreye gaz, katı
parçacıklar ve lav saçtığı gibi bir kül bulutu da
oluşturuyor. Hatta bu küller yağmur gibi yağabiliyor
ve çok tehlikeli olabiliyor. Yeryüzüne çıkınca lav
adını alan magma ise ağır ağır akıyor ve sıcaklığı
700-1200°C arasında oluyor. Zaman içinde
soğuyarak tüf gibi volkanik kayaları oluşturuyor.
32
Baca
Kül yağmuru
Lav gözesi
Magma
odacığı
Lav
Jeolojik
katmanlar
Alaska’daki
Cleveland
Yanardağı’nın
Uluslararası Uzay
İstasyonu’ndan
çekilmiş fotoğrafı.
Amerika kıtalarının batı kıyıları ve Asya
kıtasının doğu kıyıları dünyanın en büyük
levhalarından biri olan Pasifik levhasının
sınırlarıdır. Bu sınırlarda 450 dolayında
yanardağ bulunur. Bu nedenle de Ateş
Çemberi olarak anılır. Aktif yanardağların
%75’i Ateş Çemberi üzerindedir. Yeryüzündeki
depremlerin %90’ı da burada olur.
Levha Sınırları
Kaç Yanardağ Var?
“Peki magma, neden her yerden değil de
yanardağlardan dışarıya çıkıyor?” diye sorabilirsiniz.
Çünkü yanardağların hemen altında dev magma
odacıkları vardır. Bize durağanmış gibi gelse de
yerkabuğunun hareketli parçalardan oluştuğunu
biliyoruz. Plaka ya da levha denen bu parçaların
hareketleriyle magma odacıkları oluşur. Yeterli basınca
ulaşan magma da zaman zaman buradan dışarıya
püskürür. Zaten yukarıdaki haritaya dikkatle bakarsanız,
yeryüzündeki yanardağların, bu levhaların birleşme
noktalarında yer aldığını görürsünüz.
İşte, bu soruya kesin bir yanıt vermem zor.
Çünkü yanardağların kimi aktiftir; yani ara sıra
patlar. Kimi de sönmüş yani artık patlaması
beklenmeyen ya da durağan yani yeniden
etkinleşebilecek ama şimdilik hareketsiz
yanardağlardır. Bazıları da okyanusların
dibindedir. Yine de son 10.000 yılda –yerkürenin
4,5 milyar yaşında olduğunu düşünürseniz, bu
çok kısa bir süredir– 1500 kadar yanardağın aktif
olduğunu söyleyebilirim. Bunların 50-60 tanesi
yılda en az bir kez püskürür.
33
Ülkemizde aktif yanardağ yoktur;
ama bir zamanlar Anadolu
yanardağ etkinliğinin çok olduğu
bir bölgeymiş. Bunu biliyoruz çünkü
en yüksek dağlarımızdan Ağrı Dağı,
Erciyes Dağı, Nemrut Dağı, Hasan
Dağı hep sönmüş yanardağlardır.
Ağrı Dağı
Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki
Nyiragongo Yanardağı’nın sürekli aktif krateri.
Şili’deki Chaitén Yanardağı
Gü ü ü ü en ttehlikeli,
Günümüzün
hlik li d
dolayısıyla
l
l en ünlü
ü lü
yanardağlara da hızlıca bakalım mı? Şili’deki
Chaitén, Filipinler’deki Mayon, İtalya’daki Etna, Kongo
Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Nyiragongo ve Yeni
Zelanda’daki Whakaari yanardağları etkinlikleri
süren ve yakın çevrelerindeki yaşamı tehdit eden
yanardağların başında gelir.
Tarİhsel Yanardağlar
Bir de geçmişte çok önemli bazı yanardağ patlamaları
var; kısaca onlardan da söz edeyim. Vezüv’ün
patlamasını ve Pompei kentinin küller altında kalışını
duymuş muydunuz? MÖ 79’da İtalya’nın güneyinde
gerçekleşen bu patlamayla, Roma İmparatorluğu’nun
bu önemli kenti küllerle örtülmüş, birçok insan
yaşamını kaybetmiş. MÖ 1500 dolaylarında Ege
Denizi’ndeki Thera Yanardağı’nın patlamasıyla da
Minos Uygarlığı son bulmuş ve yanardağın krateri,
bugünkü Santorini adasını ortaya çıkarmış.
34
Santorini Adası’nın uzaydan görünüşü.
J
Jüpiter’in
uydularından Io’daki
u
Olympus Mons
volkanik etkinlik 1979’da Voyager
v
1 uzay aracı uydunun yakınından geçerken
keşfedildi.
k
Daha sonra Galileo, Cassini ve New Horizons uzay
araçları
a
da bu etkinliği görüntülediler. Io’da 150 dolayında etkin yanardağ
gözlendi.
g
Güneş Sistemi’nde Dünya ve Io ile birlikte volkanik etkinliğin
olduğu
başka iki yer daha var: Satürn’ün uydusu Enceladus ve Neptün’ün
o
uydusu
Triton. Venüs’te de etkin yanardağlar olduğu düşünülüyor.
u
Başka Gezegenlerdekİ YANARDAĞLAR
Son olarak yanardağ etkinliklerinin canlı yaşamı
üzerindeki etkilerinden söz edeyim. Yanardağdan
çıkan yakıcı lavların, çevreye saçılan kaya
parçalarının ve serpilen küllerin çok tehlikeli olduğu
yeterince açık sanırım. Zaten yanardağların etkinliğe
geçmesi söz konusu olduğunda, çevrelerindeki
bölgeler boşaltılır. Bir de deprem ve deprem dalgası
(tsunami) gibi patlamaya eşlik eden felaketler var.
Ama bence daha önemlisi yanardağdan çıkan
karbondioksit, kükürt dioksit gibi gazların yol açtığı
kirlilik. Bu gazlar, asit yağmurlarına, ozon tabakasının
delinmesine yol açtığı gibi, Güneş ışınlarının uzaya
geri yansımasını da artırıyor. Bu nedenle geçmişteki
bazı büyük yanardağ patlamalarının ardından soğuk
yılların yaşandığı biliniyor.
Peki, önceki yıl uçak seferlerini alt üst eden
İzlanda’daki yanardağ patlamasını hatırlıyor
musunuz? Kül bulutları geniş bir bölgeyi sarmış,
Avrupa’daki birçok uçuş iptal edilmişti. Yani demem
o ki, yanardağlar yalnızca yakın çevreleri üzerinde
değil, küresel boyutta etkileri olan, yeryüzündeki
yaşamımız açısından son derece önemli oluşumlardır.
Haydi, hoşça kalın!
35
Muzaffer Özgüleş
Aslında yanardağlar yalnızca Dünya’ya özgü yapılar
değil. Başka gezegenlerde, hatta gezegenlerin
uydularında bile yanardağlar var. Örneğin Mars’taki
Olympus Mons adlı sönmüş yanardağ, Güneş
Sistemi’ndeki gezegenlerde bulunan en büyük
dağdır. Yaklaşık 22 km’lik yüksekliğiyle üst üste
konmuş üç Everest Tepesi yüksekliğindedir. Jüpiter’in
uydularından Io ise aktif yanardağlarla doludur.
Venüs’ün geçmişinde de volkanik hareketliliğin
önemli rol oynadığını biliyoruz, hatta bu hareketliliğin
son bulup bulmadığı bile kesin değil…
Muhteşem Bilim ve Teknoloji Kulübü
36
Başar Muluk
37
Origami
Uzay Gemisi
Ay’ın bize hiç göstermediği yüzünü görmek, kızıl gezegen Mars’ı yakından
incelemek, Satürn’ün halkaları arasından hızla geçmek için size bir teklifimiz
var. Evde yapacağınız uzay gemisine atlayıp bu zevkli yolculuğa çıkabilirsiniz.
Elbette origami sayfasında olduğumuz için uzay gemimiz kâğıttan olacak.
Ama böyle bir yolculuğun düşüncesi bile insanı heyecanlandırıyor, değil mi?
1
KUAB’ın (Kumbara Uzay
Araştırmaları Bölümü)
yaptığı uzun ve yoğun
araştırmalar sonucunda
uzay gemisini en ucuza
çıkarmanın yolunu bulduk.
Gereksinim duyacağınız
tek şey bir parça dosya
kâğıdı. Uzay gemisinin biraz
daha fiyakalı görünmesini
istiyorsanız paraya kıyıp
renkli kâğıt ya da el işi
kâğıdı da kullanabilirsiniz.
2
Daha önce yaptığınız origami
çalışmalarından farklı olarak
bu kez kâğıdınızı olduğu
gibi, yani dikdörtgen şekliyle
kullanacaksınız. Öncelikle
kâğıdı kısa kenarı boyunca
ortadan ikiye katlayın.
Üstteki köşelerden birini alarak
Ü
u
uzun kenar üzerine katlayın,
b
bastırın ve açın. Aynı işlemi
öteki köşe için de yapın.
ö
3
4
5
Kat yerlerinin çaprazlama
birbirini kesmesi gerekir. Bu
kat yerlerini parmaklarınızla
içeri doğru kıvırarak kâğıdın
üst bölümünü fotoğrafta
görüldüğü gibi üçgen
oluşturacak şekilde katlayın.
38
Şimdi kâğıdı baş aşağı çevi
çevirin
ve aynı işlemleri öteki uç için
de yineleyin. Sonuçta şöyle
bir görünüm elde etmeniz
gerekiyor.
6
K
Kâğıdın
uzun
kenarlarından
k
birini, oluşan
b
üçgen
ü
parçanın
p
kanatlarının
k
altına kıvırın.
a
İİşlemi öteki
kenar için de
k
yineleyin.
y
Üçgen
şeklindeki
öteki ucu,
oluşturduğunuzz
bu kanatların
üzerine
gelecek
şekilde
katlayın.
7
Üçgenlerden
Üçgenlerden
birini
seçerek
kenarlarını
ortada
birleşecek
şekilde içe
katlayın.
Şimdi de
katladığınız
bölümü
kanatçıkların
altına yerleştirin.
10
8
Uzay gemisi
neredeyse
tamamlanmak
üzere. Biraz daha
süslediğimizde
yolculuğa çıkmaya
hazır hale gelecek
Gemiyi ters çevirin
ve sivri ucunun
kenarlarını, ortaya
doğru katlayın.
9
Tekrar ters
çevirin. Bu
kez taban
kenarlarını
içeri doğru
hafifçe
katlayın.
Kanatların
ucunu
dik açı
oluşturacak
şekilde
uçlarından
hafifçe
kıvırın.
12
11
Uzay
gemilerimiz
hazır.
39
Aklınızı Kullanın
Küçük Astronotlar
Çoğalan Kareler
Küçük astronotlarımızı yeni bir gezegeni keşfederken
Bakalım
aşağıdaki
dünyaca
ünlü
yapıların
adlarını
anımsayabilecek
Dört kibrit çöpünün yerini değiştirerek iki
gösteren bu iki misiniz?
resim arasındaki 5 farkı bakalım
kareden üç kare elde edebilir misiniz?
bulabilecek misiniz?
Sudoku
Beyninizi Çalıştırın!
Karenin içini 1’den 6’ya kadar rakamlarla
öyle doldurun ki yalnızca her satır ve her
sütunda değil, karenin içindeki küçük
dikdörtgenlerde de 1’den 6’ya kadar
rakamlar olsun.
5
1 6
2 1
3
6 3 1
1
6
4
4
40
2
1
Uzaylı Bulmaca
1 2
5
2
3
4
7
4
3
5
6
6
7
Soldan Sağa
Soldan Sağa:
1. Mars
2. Ay
3. Venüs
4. Teleskop
5. Samanyolu
6. Gezegen
7. Dünya
Yukarıdan Aşağıya:
1. Büyükayı
2. Meteor
3. Uzay
4. Astronot
5. Jüpiter
18. sayfanın sonundaki
6. Güneş
bilmecenin yanıtı
7. Evren
TersAne YoKUŞu
Uzaylı BUlmaca
Çoğalan
Kareler
Yanıtlar
1. Gökyüzünde kepçeye ya da
d
cezveye benzetilen takımyıldız
2. Çok küçük göktaşlarının çok
yüksek hızlarla atmosfere girip ışık
saçarak yanması
3. Gökcisimlerinin atmosferlerinin
ötesinde kalan engin boşluk
4. Uzaya çıkarak araştırma yapan
kişi, uzayadamı
5. Güneş Sistemi’nin en büyük
gezegeni
6. Güneş Sistemi’nin merkezinde yer
alan yıldız
7. Bugün, geçmişte ve gelecekte
her şeyi içine alan bütünlük
1
Yukarıdan Aşağıya
1. Kızıl Gezegen olarak da bilinen,
Güneş Sistemi’nin 4. gezegeni
2. Dünya’nın uydusu
3. Güneş Sistemi’nin 2. gezegeni
4. Gökbilim gözlemlerinde kullanılan
optik aygıt
5. Güneş Sistemi’nin de içinde yer
aldığı gökada
6. Bir yıldızın çevresinde dönen,
büyük, küresel gökcismi
7. Güneş Sistemi’nde üzerinde yaşam
olduğu bilinen tek gezegen
41
2 4
5 6
1
5
6 3
4
1
3 6
6
2
5 4
3
1 6
2
3
2
4 5
Sudoku
2
5
3
4
2
3 1
4 5
1 6
Küçük Astronotlar
Satranç Oynuyoruz
ç
Satran
şların
t
nda a
her
oyunu
aptığı
y
e
d
in
takım
zer
r ve bir
la
tahta ü
,
m
a
k
rançta
r, ra
ılır. Sat
z
, harfle
t
.
a
e
y
il
k
r
k
e
e
r
ı v ir
ara
ha
yon ad
kullanıl
s
ın,
r
a
e
t
ll
o
a
o
n
a k rş
ine
ın
il
s
semb
d
a
lm
ım
ri o
an yaz
tasyon
n türle
kullanıl
irsel no
b
otasyo
n
e
c
lı
,
k
r
nunu
yle
den fa
otasyo
ın şekli
n
g
ç
y
n
a
Birbirin
y
a
r
t
n
ından
ular, sa
üzde e
en ard
c
m
n
m
ü
u
e
n
y
h
ü
O
g
ılır.
lelerini,
nan
i kullan
di ham
r. Oyna
n
e
la
sistem
r
k
a
z
e
c
rini ya
zerinde
rak ön
amlele
htası ü
h
a
kullana
t
in
ilde
ç
in
n
ib
satra
bir şek
ı
e
ıl
t
da rak
d
e
ın
r
y
y
r bu sa
unlar a
yrıca,
oyunla
ilir. Oy
bilir. A
b
a
a
ıl
n
p
a
a
,
n oyn
lizleri y
plarda
yenide
a, kita
ve ana
d
ir
r
il
la
b
e
ın
n
rinde,
m yay
incele
ilgili tü
et sitele
n
la
r
ç
e
t
n
a
in
r
ve
sat
ım dili
klarda
bu yaz
l
e
kayna
z
ö
ca
satran
ır.
kullanıl
Notasyon Kavramı
Notasyonda Kullanılan
Kısaltmalar ve İşaretler
Satranç yazım dilini kullanarak oyunları
yazabilmek için birtakım kısaltma ve işaretlerin
ne anlama geldiğini bilmek gerekir.
Taşlar






Şah
Vezir
Kale
Fil
At
Piyon
İşaretler
0-0
0-0-0
x
+
++
#
=
Ş
V
K
F
A
P
Küçük rok
Büyük rok
!
!!
?
??
?!
!?
Taş alma
Şah çekme
Çifte şah çekme
Mat
Eşit, oyun dengede
mle
l
Güçlü ha
hamle
Çok güçlü hamle
Zayıf hatalı hamle
Büyük hatalı hamle
Şüpheli hamle
Dikkate değer hamle
Oyunların Yazılması
8
7
Oyunun ilk hamlesini
 O
beyaz oyuncu piyonunu
  b
e karesinden e4 karesine
e2
ililerleterek yapıyor. Hemen

arkasından siyah oyuncu
a
4

e7 karesindeki piyonunu
e
3
e5 karesine götürüyor. Bu
2
  e
1
        hhamleler, satranç yazım
a
b
c
d
e
f
g
h
kurallarına göre aşağıdaki
k
şekilde gösterilir:
şe
6
5
1. e4 e5
•
Notasyonun en solunda yer alan "1.", oyunun
birinci hamlesi olduğunu gösterir.
•
Hemen yanındaki "e4", beyaz oyuncunun
piyonunu e2’den e4’e taşıdığını belirtir.
•
En sonda görünen "e5" ise, siyah oyuncunun
piyonunu e7’den e5’e ilerlettiğini anlatır.
42
Önemli Not: Taşlar arasında yalnızca piyon için, piyon
taşının kısaltılmış şekli olan “p“ harfi, notasyonda
kullanılmaz. Bunun yerine piyonun ilerlediği kareyi
belirtmek yeterlidir. Örneğin, yandaki tahtaya
göre beyaz piyon e4’e ilerlemiştir. Yani piyonun bu
hareketini, pe4 yerine yalnızca e4 olarak yazmak
yeterlidir.
Şimdi oyunu bir hamle daha ilerletelim. Aşağıda,
hamlenin gelişimini şu şekilde görüyoruz:

7


6

5

4

3

2
 
1
 
8
a
b
c
d
e
f
g
h
Beyaz
oyuncu g1’deki
B
atını
f3’e taşıyor. Hemen
a
arkasından
siyah oyuncu
a
d7’deki
piyonunu d6’ya
d
ilerletiyor.
Notasyon
il
kurallarına
göre
k
2. Af3 d6
2
şeklinde olmalıdır.
şe
Aynı oyunu başladığımız şekilde sürdürelim ve 3 ile 4.
hamlelerini de tahtada ve açıklamalarıyla gösterelim.



6

5

4

3

2


1

  
3. d4 exd4
3



6

5

4

4. Axd4 c5
4
8
7
b
c
d
e
f
g
h
8
7
3
2
1
O
Oyunun
4. hamlesinde
beyaz at d4’teki siyah
b
piyonu alırken, c7’deki
p
siyah piyon c5’e ilerliyor.
si


 
a
b
c
d
e
f
g
7
6

5
5. Fb5+ Fd7
 5
    BBeyaz oyuncu beyaz

karedeki filini f1’den b5’e
k
g
götürerek,
siyah oyuncuya
+ işaretiyle belirtildiği gibi
3
şşah çekiyor. Siyah oyuncu
2

 d
da beyaz karede bulunan
1

 fifilini c8’den d7’ye taşıyarak
a
b
c
d
e
f
g
h
şşahının önünü kapatıyor.
4

 
  
6


5

4

8
7
3
2
1
h




a
b
c
d
e
6. 0-0 a6
6
B
Beyaz
oyuncu küçük 0-0
işaretiyle gösterildiği gibi
iş
kısa
rok yapıyor. Buna
k
karşılık
siyah oyuncu
k
a7’deki
piyonunu a6’ya
a
   ilerleterek
beyaz fili tehdit
il

ediyor.
e
f
g
h
Tigran PETROSIAN
1929, Tiflis (Gürcistan) – 1984, Moskova
1963-1969 arasında 9. Dünya Satranç Şampiyonu
yıllllar
arın
ın başında
başında satrançla
satra
1940’lı yılların
tanışan Petrosian,
1947'de ustalığa yükselmişti. 1952’de Uluslararası
Büyük Usta unvanını kazanmış, 1959-1975 arasında
birçok kez Sovyetler Birliği Şampiyonu olmuştur.
1953'te Adaylar Turnuvası'nda oynayan Petrosian,
1953'te Zürih'te beşinciliği, 1956'da Amsterdam'da
üçüncülüğü 1959'da Yugoslavya'da yine
üçüncülüğü elde etti. 1962'de Curacao'da
kazandığı birincilik ona Botvinnik ile dünya
şampiyonluğu unvan maçı yapma hakkını getirdi.
Dünya şampiyonluğunu 1963’de Mikhail Botvinnik’i
12,5 : 9,5 (+5, -2, = 15) skoruyla yenerek kazandı.
FIDE o yıllarda rövanş karşılaşmalarını iptal ettiği
için unvanını 1966’da Boris Spassky’ye karşı
savundu ve başarılı oldu. Ancak 1969’da yine Boris
Spassky ile oynadığı unvan karşılaşmasını 10,5 :
12,5 (+4, -6, = 13) skoruyla kaybetti.
Oldukça soğukkanlı ve dış ortamlardan gelen
rahatsız edici ses ve gürültüden pek etkilenmeyen
bir oyuncu olarak tanınmıştır.
Dünya Şampiyonu olduktan sonra öğrenim görmüş
olduğu Erivan Öğretmen Yüksek Okulu'nda felsefe
yüksek lisans çalışması yapmıştır. 1968’de Satranç
ve Felsefe adlı bir kitabı yayımlanmıştır.
43
Çağdaş Oğuz
a
Y
Yani
oyunun 3. hamlesinde,
beyaz piyon d2’den d4’e
b
ililerliyor; siyah piyon da d4
karesinde bulunan beyaz
k
piyonu alıyor. Siyah piyonun
p
beyaz piyonu aldığı bu
b
hamle, notasyon kuralları
h
gereği x işaretiyle gösterilir.
g
8
Genç Okurun Dünyası
Sakar Cadı Vini’nin Komik Serüvenleri
Sakar Cadı Vini’nin başı sık sık belaya girer. Ama o her şeye hazırlıklıdır. Ayrıca
mücadeleyi sever ve zorluklarla nasıl baş edileceğini iyi bilir. Hiçbir şey onun gözünü
korkutamaz. Sakar Cadı Vini’nin birbirinden eğlenceli dörder serüvenin yer aldığı ve çok
güzel resimlerle süslenmiş bu dört kitabı genç okurlar ellerinden düşüremeyecek.
Çeviren: Bülent O. Doğan
Editör: Nevin Avan Özdemir
96
sayfa
8 TL
Eski Çağlar
Yazan: Julia Bruce
Çeviren: Sema Kuray
İlk Bilim Kütüphanem serisinden bir kitap daha... 32 sayfalık
kitapta 30.000 yıl önceki mağara yaşamından Eski Mısır’a, Eski
Babil’den Roma İmparatorluğu’na kadar birçok eski uygarlık
ele alınıyor. Eski Mısır’a geniş yer ayrılan kitapta piramitlerin
yapımı, içi, mumya yapımı, firavun mezarları ve Krallar Vadisi
de anlatılıyor.
Bu kitap da serinin öteki kitapları gibi bol resimli. Bazıları tam
sayfa olan çok sayıda renkli resim konuların hem daha kolay
anlaşılmasını hem de zevkle okunmasını sağlıyor. Rahat okunan
bilgi dolu bu kitap iyi bir yardımcı kaynak olmanın yanı sıra,
genç okurun genel kültürünü de arttırıyor.
44
32
sayfa
6 TL
ZZaman Günlükleri
Roderick Hunt
Alex Brychta
David Hunt
Biff, Chip ve Kipper zamanda geriye gidip
Vira
Viranları
yakalamaya çalışan zaman
dedektifleridir. Viranlar da insan kılığına girmiş
ded
karanlık enerjilerdir. Amaçları tarihi değiştirmektir.
kara
On iki
ik kitaplık bol resimli bu seri, serüven
meraklısı
mera
genç okurların çok hoşuna gidecek.
40
sayfa
8,5 TL
Astronot Nine
Nick Ward
92
9
sayfa
say
T
8 TL
S ü
Serüven
d
deyince
i
akla
kl gelen
l
ilk kişi tabii ki büyükannedir.
Bu nedenle de Rodney’nin
babası bir uzay gemisi icat
ettiğinde ona ilk binen de
büyükanne olmuştur. Ne var
ki Rodney de bir aksaklığı
gidermek için gemiye
biner. Ama tam da o anda
gemi havalanır ve Rodney
büyükannesiyle birlikte uzaya
çıkar. Astronot Nine bir solukta
okunacak eğlenceli bir kitap.
Çöp Adam
Konuştu
Özlem Atasoy
Tuhaf Balerinler
130
sayfa
9 TL
Her şey Kerem’e dokuzuncu
yaş gününde gelen hediyeyle
başlar. Yap-bozu denemek
için bir adam çizer ve çizdiği
çöp adam konuşmaya başlar.
Hatta konuşmakla da kalmaz
yürür bile... Önce çok korkan
Kerem, Çöp Adam’la arkadaş
olur.
Çöp Adam Konuştu, resimlerle
süslenmiş, komik ve heyecan
verici bir kitap.
Michael Broad
144
14
sayfa
say
10 TL
Amelia Kidd kendi aklınca
serbest çalışan bir gizli ajandır.
Çok iyi kılık değiştirir. Kendi
aletlerini yapar (bunlar bazen
çalışır!). Zor durumlardan
kurtulmayı da iyi bilir. Tuhaf
Balerinler’de sevimli ajanımız
Amelia’nın üç güzel serüveni
yer alıyor. Çok sürükleyici,
komik ve heyecan verici bir
kitap.
45
Sizden Gelenler
aracan
Berçem K
İÖO 3/A
Çağllayan
Erzincan
Nur Sena Döner
Etiler İÖO 7/A
Karkamış/Gaz
iant
ep
Sonbahar
er.
yapraklar düş
Sonbaharda
r solar.
Bütün çiçekle
ten öter.
Kuşlar sevinç
ar sevinmeye
Tüm hayvanl
başlar.
üzellikleri,
Sonbaharın g
rar
Tüm ülkeyi sa
daha fazla
şe
Hayatta ne
artar,
yatımız
elir.Hay
Sevgiyle yüks
neşelenir.
Berra Nur Terkir
üneş İÖO 3/A
Tasvire Hurşit G
li
Kandıra/Kocae
mir
Selvi Helin De
7/F
23 Nisan İÖO
Adana
Bilge Çoban
huriyet İÖO 1/
B
Giresun
Bulancak Cum
46
Gülten G
ülenç
Başöğre
tmen İÖ
O 1/A
Osmang
azi/Burs
a
k
Ezgi Bayra
/C
ulu İÖO 1
Faris Kok
ersin
Mezitli/M
Bekliyoruz!
İrem Gökdere
Şemsipaşa İÖO
8/C
İstanbul
Kış, doğa ve hayvanlar konularında yapacağınız resim ve
çizimleri, çekeceğiniz fotoğrafları ve yazacağınız şiirleri
aşağıdaki adreslerden birine gönderirseniz, Kumbara’nın 10.
sayısındaki Sizden Gelenler köşesinde yayımlayabiliriz. Adınızı,
okulunuzun adını, sınıfınızı ve ilinizi de yazmayı unutmayın.
Adres: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İstiklal Caddesi
Meşelik Sokak No: 2 Kat: 4 Beyoğlu/İstanbul
E-posta: [email protected]
47
Mercek Altı
Başım
Dönüyooor!
İyi, güzel de bu neyin fotoğrafı acaba? Belli ki
fotoğraf gece, en azından Güneş’in gökyüzünde
olmadığı bir zamanda çekilmiş. Deniz kıyısındaymış
gibi görünen bir tepenin üzerinde ilginç bir yapı
var. Bir de gökyüzünde, baktıkça insanı hipnotize
edecekmiş hissi veren sarmal çizgiler. Havai fişek
gösterisi desek, değil. Acaba bir tür ışık gösterisi
mi? Hayır, o da değil. Neyse, sizi daha çok merakta
bırakmadan bunun ne olduğunu söyleyelim. Bu,
Hawaii Adaları’ndaki Mauna Kea Gözlemevi’nden
çekilmiş bir fotoğraf. Aslında tek bir fotoğraf da değil,
çok sayıda fotoğrafın bir araya getirilmesiyle elde
edilmiş bir görüntü. Burada gördüğünüz kayan çizgiler
de gece boyunca yıldızların gökyüzünde izledikleri
yolu gösteriyor. Gökyüzündeki yıldızlar bütün gece
(ve hatta gün boyunca) hareket halindedir. Daha
doğrusu Dünya’nın ekseninde dönmesi nedeniyle
tüm gökcisimleri hareket ediyormuş gibi görünür.
Kuzey yarıküreden gökyüzüne bakıldığında hareket
etmeyen tek bir nokta vardır. O da Kutup Yıldızı’dır.
48
Gözlemevinin çatısının hemen üstünde gördüğünüz
sabit nokta da o. Dünya döndüğü için öteki tüm
yıldızlar Kutup Yıldızı’nın çevresinde dairesel bir
hareket yapıyormuş gibi görünür. Biz de ufuk çizgisinin
üstüne ve altına geçtikçe onların doğup battığını
zannederiz.
İsterseniz siz de böyle bir görüntü elde edebilirsiniz.
Elbette bunun için özel bir donanıma gereksiniminiz
olacak. Öncelikle gece karanlığında da çekim
yapabilecek iyi bir fotoğraf makinesi gerekli. Bunun
yanında hep aynı açıdan ve yükseklikten görüntü
elde edebilmeniz için fotoğraf makinesini üzerine
sabitleyeceğiniz bir üçayak edinmelisiniz. Daha sonra
sık aralıklarla (örneğin her 5 dakikada bir) fotoğraf
makinesini yaklaşık 1 dakika kadar açık bırakarak
fotoğraf çekmeniz gerek. Siz bu kadar uzun süreli
dayanamasanız da elinizden geldiğince uzun süre
bu işlemi yineleyin. Bundan sonra yapmanız gereken
tek şey, çektiğiniz fotoğrafları bilgisayarda tek bir
görüntü halinde bir araya getirmek. En iyisi tüm
bunlar için bir büyüğünüzden yardım isteyin. Haydi,
ne duruyorsunuz! Fotoğraf çekmeseniz de geceleri
başınızı kaldırıp tüm bu güzelliklerin tadını çıkarın.
kumbara 87.yil_22x27,5cm.indd 1
22.09.2011 21:27
Download