SOVYET BELGELERİYLE

advertisement
SOVYET ARŞİVLERİ, TÜRKİYE’NİN
TEZLERİNİ DOĞRULUYOR
Mehmet Perinçek
1. SOVYET ARŞİVİ ÇALIŞMALARIM
Sosyo-Politik Tarihi Rusya Devlet Arşivi
Son beş senedir “Sovyet Rusya-Kemalist Türkiye İlişkileri” ekseninde Sovyet belgeleri
üzerinde çalışıyorum. Tabii Türk-Sovyet ilişkilerini incelerken bu konunun önemli bir yerini
de Kafkas Cephesi (Doğu Cephesi) ve buna bağlı olarak da “Ermeni Sorunu” tutuyor. Bu
bakımdan Sosyo-Politik Tarihi Rusya Devlet Arşivi’nde yaptığım çalışmalarda bu konuya ışık
tutacak bir çok belge de buldum ve bunlar üzerinde çalıştım.
Arşivin eski adı SBKP MK (Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi) dönemi
Marksizm-Leninizm Enstitüsü Merkez Parti Arşivi. SSCB’nin dağılmasından sonra arşivin
ismi değiştirilmiş. Arşiv, Rusya Yakın Tarih Belgeleri Koruma ve Araştırma Merkezi
(RTHİDNİ) olarak da biliniyor. Arşiv, Ekim Devrimi’nin hemen ardından Lenin tarafından
özellikle gelecek kuşaklara tecrübe aktarımını sağlamak amacıyla kurulmuş.
Arşiv, iki bölümden oluşuyor: Parti Arşivi ve Komintern (Komünist Enternasyonal) Arşivi.
Bu bölümlerde 800’e yakın kişisel ve konu başlıklı koleksiyon (fond) bulunuyor.
Arşivde “Sovyet Rusya-Kemalist Türkiye İlişkileri” konu başlığıyla yaptığım araştırma
sırasında Arşivin Komintern bölümünde, Doğu Halkları Kurultayı-Doğu Halkları Propaganda
ve Harekat Konseyi (Ocak 1920-Eylül 1922), Komintern Doğu Sekreteryası (1926-1935),
Komintern Yürütme Kurulu İstihbarat Dairesi (1920-1929), Kominternde TKP Temsilcileri
(1922-1941), Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi koleksiyonlarını inceledim.
Parti Arşivi’nde ise Vladimir İliç Ulyanov (Lenin), Lenin’in Sekreteryası, Josef Visaryanoviç
Cugaşvili (Stalin), Voroşilov, Kalinin, Kirov, Orconikidze, Mihail Vasilyeviç Frunze, Mihail
Grigoryeviç Tshakaya, RKP (b) MK (Rusya Komünist Partisi (bolşevik) Merkez Komitesi)
Kafkasya Bürosu (1920-1922), RKP (b) MK Güneydoğu Bürosu (1921-1924), RKP (b) MK
dönemi Türk Halkları Arasında Ajitasyon ve Propaganda Merkez Bürosu (1918-1921), VKP
(b) (Bütün Sovyetler KP) MK Sınır Ötesi Temel Örgütler Bürosu ve RKP (b) Politbüro
koleksiyonlarını taradım. Bini aşkın belgenin fotokopilerini Türkiye’ye getirdim. Arşiv
görevlilerinden, yayın haklarını da kapsayan, belgeleri bilimsel çalışmalarda kullanma
yetkisini, yazılı ve mühürlü olarak aldım.
Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi'nde, Sovyet devletine ve hükümetine ait belgelerin
yanında TBMM hükümetine ait belgeler de bulunuyor. Belgelerden çok önemli bir bölümü,
çok gizli ve gizli damgalarını taşıyor. Bir çoğunun üzerinde Lenin, Stalin ve diğer Sovyet
yöneticilerine ait notlara ve imzalara rastlanıyor. Bunların yanında Mustafa Kemal Atatürk’le
yapılan bir çok görüşmenin zabıtları ve Atatürk’ün şimdiye kadar yayımlanmamış yazışmaları
da mevcut.
Arşiv çalışmasının yanı sıra dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri olan Lenin
Kütüphanesi’nde ve ancak referansla girilebilen Tarihi Yayınlar Kütüphanesi’nde de çalışma
yürüttüm. Lenin Kütüphanesi’nde, SSCB Dış Politika Belgeleri adlı Dışişleri Bakanlığı’nın
yayımladığı kitabın ilk 22 cildinde yer alan 1917-1938 yılları arasındaki Türk-Sovyet
ilişkilerine dair belgelerin fotokopilerini Türkiye’ye getirdim. Yine aynı konuya dair Sovyet
türkolog-tarihçilerin eserlerini inceledim.
Tarihi Yayınlar Kütüphanesi’nde ise 1920-1998 yılları arasında yayımlanan üniversitelerin,
Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Ermenistan SSC Bilimler Akademilerinin yayın organlarını,
Doğu ve Asya tarihi üzerine çıkmış yirmiyi aşkın dergiyi taradım, buradan 1919-1938 yılları
arasındaki Türkiye tarihi ile ilgili makaleleri ve arşivlerden yayımlanmış belgeleri toparladım.
Tarihimizi Yeniden Yazacak Değerde Belgeler
Arşiv'de, Türkiye'ye ilişkin on binlerce belge bulunuyor. Olağanüstü zenginlikte bir hazine,
Kurtuluş Savaşımızı, Kemalist Devrim'i, Türkiye-Sovyetler Birliği ilişkilerini, Kürt ve Ermeni
sorunlarını inceleyen araştırmacıları bekliyor. Atatürk'ün Bütün Eserleri için yapılan
araştırmada ortaya çıkarılan belgeler, Türkiye tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek
önemde.
Bu belgeler,
• Türkiye Devrimi'nin dünya ölçeğindeki önemini,
• Atatürk'ün büyük devrimci kişiliğini,
• Türk-Sovyet dostluğunun dünya tarihini etkileyen rolünü,
• Ermeni sorununda Türkiye'ye yöneltilen emperyalist suçlamaların haksızlığını ve
• Kürt isyanlarının gerici karakterini yansıtmaktadır.
Belgeler, Türkiye'nin ulusal kuvvetlerinin, uluslararası alanda ve iç cephede yürüttüğü
ideolojik ve siyasal mücadele açısından eşi bulunmayan kanıtları içermektedir.
Ermeni Sorununu Aydınlatan Belgeler
Bilindiği gibi, Avrupa'da sözde "Ermeni soykırımı" iddialarının en hararetli savunucuları
bugün sosyaldemokratlar ve birtakım “sol” partilerdir. Avrupa Parlamentosu, 15 Kasım 2000
günlü "Ermeni soykırımı" kararını, “sol” partilerin ağırlıklı oyuyla aldı. Fransız ve İtalyan
meclislerinde de sol partiler, gerçekler ve solculuk adına çok olumsuz bir sınav verdiler. Oysa
dünya solu, Birinci Dünya savaşı yıllarında ve sonrasında Türkiye'nin tezlerini doğruluyordu.
Bu nedenle Sovyet Arşivi, uluslararası kamuoyuna, özellikle de bugün Avrupa'da iktidar
konumunda bulunan sol partilere gerçekleri hatırlatma açısından en etkili kanıttır. Arşiv'deki
Türk-Ermeni sorununa ilişkin belgeler, Sovyet Rusya gibi üçüncü bir gücün saptamalarını
içermesi nedeniyle de, uluslararası alanda etkili ve geçerli kanıt değeri taşıyor. Özellikle
raporlar ve iç yazışmalar, Sovyet yöneticilerinin gerçeği belirlemeye yönelik samimi
değerlendirmelerini içeriyor.
Sovyet Arşivi'ndeki belgelerin ortak özelliği, uluslararası piyasadaki "Ermeni soykırımı"
iddialarını çürütmeleri ve Türkiye'nin tezlerini doğrulamalarıdır.
Bu belgelere göre,
Bir: Birinci Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Doğu Anadolu'da yaşanan olaylar, "Ermeni
soykırımı" olarak nitelenemez.
İki: Belirtilen dönemde Ermeni çeteleri ile Türk devleti ve Müslüman halk (Türkler ve Kürtler
birlikte) arasında savaş ve karşılıklı kırım (boğazlaşma) yaşanmıştır. İki taraf birbirine şiddet
uygulamıştır.
Üç: Ermeni-Müslüman boğazlaşmasının sorumlusu, Batılı emperyalistler ve Çarlık
Rusyası'dır. Osmanlı devletini paylaşmak isteyen büyük devletler, bağnaz milliyetçi Ermeni
örgütlerini kışkırtmışlar ve savaşa sevk etmişlerdir. Osmanlı devleti ve Müslüman halk, bu
durumda savaş önlemleri almış ve ayaklanan Ermeni çetelerini şiddetle bastırmıştır.
2. BÜYÜK SOVYET ANSİKLOPEDİSİ'NDE TARİHSEL OLGULAR
Ansiklopedi’de Ermeni Sorunu Maddesi
Sovyet Arşivi'nden yararlanarak hazırlanmış olan 1926 tarihli Büyük Sovyet Ansiklopedisi,
Ermeni sorunu konusunda tarihsel olguları toparlayan bir çerçeve vermektedir. (1)
Ansiklopedi'ye V. Gurko-Krvajin adlı bilim adamının yazdığı "Ermeni sorunu" maddesinden
alıntılarla, tarihsel gerçekler şöyle özetlenebilir:
Türkiye'nin Zayıflatılması İçin
• Ermeni sorununa dış açıdan bakıldığında, büyük devletlerin Türkiye'de merkezkaç
kuvvetleri destekleyerek, Türkiye'nin zayıflatılması ve daha kolay sömürgeleştirilmesi
görülür.
• Batı kapitalizminin Ortadoğu'ya taarruza geçtiği anda, Batı ülkeleri kendi güvenlikleri için
Türkiye'de köprü mahiyeti taşıyan Ermeni burjuvazisini kullanma yoluna gittiler.
Çarlığın ve İngilizlerin Pompaladığı
"Denizden Denize Ermenistan" Hayali
• Ermeni sorunu, Rusya, İngiltere gibi büyük ülkelerin karışmasıyla iyice büyüdü. Rus ticaretsanayi sermayesi "Hıristiyanların Müslüman Türkiye'nin egemenliğinden kurtarılması"
sloganıyla Karadeniz'i ve Boğazlar'ı ele geçirmek istiyordu. İngiliz diplomasisi, Ermenilere
denizden denize (Karadeniz'den Akdeniz'e kadar) "Büyük Ermenistan" hayalini
pompalıyordu.
Ermeni Çetelerinin Faturası: Tehcir ve Kırım
• Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler çeteler kurmaya başlamışlardı. Bu çeteler, açıkça Türk
hükümetine karşı eylemlere geçtiler, ancak bir şey elde edemediler. Bu savaş nedeniyle
Ermeni ulusu Doğu Anadolu'yu terk etmek zorunda kaldı.
ABD Başkanı Wilson'un Ermenistan Haritası
• 1921 Nisan-Mayıs aylarında, Batı Avrupa emperyalistleri Ermeni sorununu, ABD
emperyalizmine devretti. Milletler Cemiyeti'nin Yüksek Konseyi "Ermenistan yardımsız
ayakta duramaz" kararı aldı. ABD Başkanı Wilson'un kararına göre, Erzurum ve Trabzon'un
büyük bir bölümü, Bitlis ve Van'ın tümü Ermenistan'a verilmişti.
Fransızların Kilikya'daki Ermeni Kışkırtması
• Fransızlar Ermeniler'e işgal ettikleri topraklarda devlet kurdurmak vaadinde bulunmuşlardı.
Bu vaatle Ermeniler, Kilikya'da yaşayan Müslüman nüfusa karşı harekete geçtiler.
İngiliz Silahıyla Müslüman Katliamı
• Ermeniler İngilizlerden silah alarak Kars'ta ve Erivan'da Müslümanlara karşı soykırım
yaptılar. Şorel, Şerur, Daralagöz, Kağızman, Surmanlı, Karakurt ve Sarıkamış yörelerinde
yerleşim birimlerini yok edecek derecede yakıp yıktılar. Türkler de karşılık verdiler.
• Batı Avrupa emperyalistleri, Ermeni sorununu Lozan Konferansı'nda yeniden gündeme
getirdiler, ancak başarılı olamadılar.
Ansiklopedi’de Taşnaksütyun Maddesi
Büyük Sovyet Ansiklopedisi’ndeki Taşnaksütyun maddesine (2) baktığımızda da aynı
olgularla karşılaşıyoruz. Metinde, Ermeni meselesinin emperyalistle tarafından nasıl
kullanıldığı, Taşnaklar’ın sırtını Batı’ya dayıyarak başta bolşevikler ve Türkiye olmak üzere
Doğu halklarına karşı nasıl bir rol oynadığı gözler önüne seriliyor:
Hesapları Kapitalist Avrupa
‘Kamuoyunu’ Kazanma Üzerineydi
• Taşnaksütyun, Ermeni meselesinin çözümünde, kapitalist Avrupa “kamuoyu”nu
kazanmanın, Ermenilerin kendi hareketlerini “yaratmalarından” daha çabuk sonuç vereceği
hesabıyla yola çıktı. Taşnaksütyun, 1894-96 yıllarında diğer milliyetçi parti Hınçak ile birlikte
Türk hükümetine karşı gerilla savaşına başladı. 1896’da İstanbul’daki Osmanlı Bankası’nı
protesto amacıyla işgal ettiler. Türk polisi teröristleri tutukladı, ancak Rus Konsolosluğu’nun
başını çektiği diplomatik çevrelerin meseleye müdahale etmesiyle, Taşnaklar sınırdışı edildi.
Gerilla savaşı, Avrupa “kamuoyunun” ilgisini etkili bir şekilde Taşnakların üstüne çekti.
Avrupa Diplomasisinin Osmanlı’ya Taşnak Şantajı
• Kuşkusuz, Avrupa diplomasisi, Türkiye hükümetine bir şantaj ve baskı yöntemi olarak
Ermeni sorunundan yararlanmaya hazırdı, ancak Ermeni sorununun çözümüyle ve bir Ermeni
devletinin kurulmasıyla hiç de ciddi bir biçimde ilgilenmiyorlardı. Ermeni hareketi Çarlık
açısından, Türkiye’yi zayıf bırakmak, İstanbul’u, Boğazlar’ı ve Ermenistan’ın kendisini
ondan koparmak bağlamında önemli olabilirdi.
Taşnaklar, Terörist-Komplocu Bir Grup
• Taşnaklar, terörist–komplocu bir grup niteliğindeydi. Terörizm, Taşnakları rahatsız
etmiyordu. Bütün bu olaylar dizisi şuna yol açtı: Taşnaklar, gizli anlaşmalara giriyorlar,
hükümet ajanlarıyla Türklere karşı savaşlarında işbirliği yapıyorlardı.
2. Nikolay’a Uşaklık Bildirisi
• Taşnaklar, kesin olarak Antant’ın yanında yeraldılar. Türkiye savaşa girdiğinde, Taşnaklar
tarafından yönetilen Ermeni milli bürosu, 2. Nikolay’a uşaklık bildirisiyle başvurdu. Bildiride
şunlar yazılıydı: “Yeni şanlı Rus silahı olmak ve Rusya’nın Doğu’daki tarihsel görevini
yerine getirmek vatan borcumuz olmaktadır. Kalbimiz bu istekle yanmaktadır. Rus bayrağı,
İstanbul ve Çanakkale boğazlarında özgürce dalgalanacaktır. Sizin iradeniz, yüce devletiniz
Türkiye boyunduruğu altındaki halklara özgürlük verecektir.” Taşnakların oluşturduğu
gönüllü ekipler, Türkiye cephesinde Rus ordusunun koçbaşı oldular..
İngiliz Emperyalizmine İtaat
• 1918 Temmuzunda Taşnaklar, Bakü sovyetinde, Sovyet iktidarının ortadan kaldırılması ve
İran’dan İngiliz birliklerinin komutanı General Dinstervil’in çağrılması kararını aldı. Taşnak,
SR ve Menşevik bloğu sovyetlerde çoğunluğu ele geçirdiler. Kafkasardı’nda Sovyet iktidarı
tasfiye edildi. Alman–Türk bloğunun çökmesinden sonra İngilizler bütün Kafkasardı’nı işgal
ettiler. Menşeviklerin, Taşnakların ve Müsavatçıların “bağımsız” hükümetleri, İngiliz
emperyalizminin diktatörlüğüne itaat ettiler.
Amerikan Mandasını Da Denediler
• Taşnaklar, “büyük Ermenistan” sloganını savunmaya devam ettiler ve bu “bağımsız” devleti
manda altına girmek için Amerika’ya sundular. Başkan Wilson, bu teklifi kabul etti, ancak
Amerika senatosu, Taşnakları oldukça üzerek mandayı reddetti.
Antant Desteğiyle Kemalistlere Karşı Politika
• Kemalist hareket, Taşnak planlarına büyük tehdit oluşturuyordu. Taşnak hükümeti ise somut
olarak Antant desteğiyle Kemalistlere karşı politika yürütüyordu.
1920’de Ermeni-Türk Savaşı’nı Taşnak Çıkardı
• 1920 sonbaharında Taşnaklar, Ermeni–Türk savaşı çıkardılar. Taşnaklar, savaşın sonunda
tamamen bozguna uğradılar. Bu andan itibaren Taşnakizm tamamen bitmiş sayılabilirdi. 1920
Mayısında, işçiler ve askerler, Aleksandropol’de (Gümrü) Taşnaklara karşı ayaklandılar.
Taşnaklar, yüce emeğin karşısında boğuldular.
3. SOVYET DEVRİMİ'NİN KAFKAS POLİTİKASI
Lenin: "Rusya, Ermenilerini
Ajan Olarak Ayaklanmaya Kışkırtıyor"
Lenin ve Stalin, Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı devletini paylaşmak için yapıldığını
sürekli saptadılar. (3) Lenin, ünlü Emperyalizm kitabını hazırlarken yazdığı defterlere,
Quadflieg'in 1774'ten 1914'e Rus Yayılma Politikası başlıklı kitaptan şu bölümleri de not
almıştı:
"Bu arada İngiltere, Kuveyt Sözleşmesi'yle Rusya ile Türk sorunundaki anlaşmazlığını,
Ermenistan ve Küçük Asya konusuna taşıdı; Rusya gizlice Ermenistan'da hazırlık yapıyor,
Fransa Suriye'nin özlemini çekiyor, ve Almanya Fırat bölgesini işgal etmeyi arzuluyor;
böylece Türk sorunu küçük zaman dilimleri içinde bir yüzyıl daha Avrupa'nın iştahını
kabartacak ve Rus diplomasisi dikkatini Güney Asya sorununa daha çok yöneltmek zorunda.
(…) Kısa süre önce Rusya, eski kargaşalık politikasına geri döndü; yani Ermenilerini Türk
bölgelerinde kargaşalık çıkarmak için tekrar ajan olarak kullanıyor. (…) İngiltere bugünkü
Türkiye'nin toprak bütünlüğü için 40 yıl garanti verdi; bu, Ermenistan'ı karıştıran Rusya için
şu an önemlidir diye yazıyor Rohrbach." (4)
Rohrbach, Rus Çarlığı'nın Osmanlı sınırları içindeki Ermenistan'ı karıştırdığını Birinci Dünya
Savaşı öncesinde yazıyor. (5) Quadflieg aynı olguyu, "Ermeni soykırımı" denen olaylardan
bir yıl önce, 1914 yılında yayımladığı kitabına yazmış. Lenin ise, bu saptamaları "soykırım"
denen olaylar yaşanırken 1915-1916 yıllarında defterine kaydediyor.
Lenin, 1917 Şubat Devrimi'nden sonra da, Çarlığın devrilmesiyle kurulan sözde "demokratik
sosyalist" hükümetin hedefinin İstanbul'u ve Ermenistan'ı ele geçirmek olduğunu sürekli
vurgulamıştır. (6) Lenin, Ekim Devrimi'ne bir ay kala, 1917 yılı Eylül başında, hükümetin
Osmanlı devleti topraklarını ilhak için yürüttüğü savaşa karşı, "Gerek Ermenistan'dan, gerekse
Türk topraklarından çekilmeyi" savunmuştur. (7)
Türkiye-Rusya İlişkilerinde Yeni Sayfa
1917 yılı Ekim ayındaki Sovyet Devrimi'yle, yalnız dünya tarihinde değil, Türkiye-Rusya
ilişkilerinde ve Ermeni sorununun çözümünde de yeni bir sayfa açılmıştır. O güne kadar
Osmanlı topraklarını paylaşmak için anlaşan üç büyük devletten biri olan Çarlık Rusyası
yıkılmış ve onun yerine Türkiye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen Devrimci Rusya
kurulmuştu. Böylece Misakı Milli'yi savunan Anadolu'daki devrimci hareket için sağlam bir
cephe gerisi oluştu.
Sovyet Hükümeti İlk İş Olarak
"Ermenistan"ı Türkiye'den Alan Antlaşmayı Yırttı
Sovyet Hükümeti, kurulur kurulmaz ilk işlerden biri olarak, 20 Kasım 1917 günü Lenin
imzasıyla yayımladığı "Rusya'nın ve Doğu'nun Bütün Müslüman Emekçilerine" başlıklı
bildiriyle, "Türkiye'nin parçalanmasına ve Ermenistan'ın elinden alınmasına dair anlaşmanın
yırtılarak yok edildiğini" bildirdi. (8)
Sovyet Hükümetinin Halklar Komiseri Stalin, 31 Aralık 1917 günü yayımladığı "Türk
Ermenistanı Üzerine" başlıklı bildirisinde, Batılı emperyalistlerin "Türk Ermenistanı"nda
oynadıkları oyunları ve Ermenileri nasıl kullandıklarını sergiliyordu. (9)
Sovyet Hükümeti, Çarlığın 1878'de Ele Geçirdiği
Toprakları Türkiye'ye Geri Verdi
Sovyetler Birliği, ilan ettiği ilkeli tutumunu herhangi bir zorluk çıkarmadan uygulamaya
yansıttı. Sovyet Hükümeti, Osmanlı devleti ile 3 Mart 1918 günü imzaladığı Brest-Litovsk
Barış Antlaşması'yla, Çarlık Rusyası'nın savaşta işgal ettiği Osmanlı topraklarından geri
çekilmeyi kabul etti. Bu antlaşmayla 1877-1878 sınırına dönülüyor, Kars, Ardahan ve Batum
illeri Osmanlı devletine geri veriliyordu. Yüz yıl önce kaybedilen Iğdır bile artık
Türkiye'nindi. (10)
Sovyetler Ermeni Çetelerini Silahsızlandırıyor
Ayrıca aynı gün imzalanan ek antlaşma uyarınca, Rus ordusu 6-8 hafta içinde işgal ettikleri
bölgelerden geri çekilecek, Türk askeri gelene kadar bölgede güvenliği sağlayacak ve bu
toprakları Türk ordusuna teslim edecekti. En önemlisi, Ermeni çeteleri silahsızlandırılacak ve
dağıtılacaktı. Antlaşma, 7. maddesinde, "başka düşmanlarla savaştığı için Türkiye'nin
ordusunu seferber durumda tutmak zorunluluğunu" dahi güvence altına alıyordu.(11)
Bu ek antlaşma, bölgede güvenliği tehdit eden gücün Ermeni çeteleri olduğunu açıkça
saptamış oluyordu. Rus ordusu, bu çeteleri silahsızlandırma ve bölgeyi Türk ordusuna teslim
etme yükümlülüğünü üstleniyordu. Böylece uluslararası bir antlaşma, Türk askerinden
gelecek bir kırım tehlikesi bulunmadığını kayda geçmiş oluyordu.
Komintern'in Ermeni İşçi ve Köylülerine Bildirisi:
"Sizi Osmanlı'ya Karşı Emperyalistler Kışkırttı"
Komünist Enternasyonal Yürütme Kurulu, "İran, Ermenistan ve Türkiye'nin Ezilen Halk
Kitlelerine" başlığını taşıyan 29 Haziran 1920 günlü bildirisinde, Ermeni sorununa yapılan
emperyalist müdahaleyi açık bir dille saptadı ve mahkûm etti. Enternasyonal, "Ermenistan
köylü ve işçilerine" şöyle sesleniyordu:
"Yıllar boyunca Kürtlerin Ermenileri kestiğinden dem vurup sizi Sultana karşı mücadeleye
kışkırtan ve bu mücadeleden her gün yeni kârlar elde eden yabancı sermayenin çevirdiği
dolapların kurbanı oldunuz. Savaş sırasında bunlar size bağımsızlık vaat etmekle kalmadı,
tüccarlarınızı, öğretmenlerinizi, papazlarınızı Türk köylüsünün topraklarını istemeleri için
kışkırttı. Böylece Ermeni ve Türk halkı arasında bir mücadeledir sürecek, onlar da bu
mücadeleden sürekli kâr sağlayacaklardır; çünkü sizlerle Türkler arasında huzursuzluk hüküm
sürdükçe, İngiliz, Fransız ve Amerikan kapitalistleri, Türkleri bir Ermeni ayaklanmasıyla
tehdit ederek gemleyebilir, Ermenileri ise Kürt kıyımı tehlikesiyle korkutabilirler." (12)
Bakû Birinci Doğu Halkları Kurultayı
Ermeni İddialarını Mahkûm Etti
Bakû'da 1-8 Eylül 1920 tarihinde Bolşevik Parti önderlerinden Zinovyev başkanlığında
toplanan Birinci Doğu Halkları Kurultayı'na, emperyalistlerin 1915 yılındaki "Ermeni
soykırımı"ndan sorumlu tuttuğu Enver Paşa, Halil Paşa ve Bahattin Şakir de kabul edildi.
Ermeni milliyetçiliğini seslendiren yayınlar, bugün hâlâ Bakû Kurultayı'nı Azerbaycan işçiköylü sınıfını selamladığı ve "kanlı Ermeni emperyalizmini" mahkûm ettiği için
eleştirmektedirler. (13)
Soykırım Değil, Boğazlaşma
28 Nisan 1920’de Azerbaycan'da Sovyet yönetimi ilan edildikten bir gün sonra Bakû'den
Ermenistan Hükümeti'ne bir ültimatom yollanır. Ültimatomda bir soykırımdan değil, halklar
arası bir boğazlaşmadan bahsedilmektidir. Ayrıca bu belge, Sovyet hükümetinin Taşnak
Ermenistanı’na bakışını da yansıtmaktadır:
"Sovyet Azerbaycanı'ndaki işçi-köylü hükümetinin, Devrim Komitesi adına talepleri şudur:
İlk olarak ordunuz Karabağ ve Zangezur'u bırakacak, ikinci olarak kendi gerçek sınırlarınız
içine çekileceksiniz, üçüncü olarak ise halklar arası boğazlaşma durdurulacak. Yukarıdaki
nedenlerden dolayı Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti, Devrim Komitesi Ermenistan'la
savaşmayı göze almıştır. Cevap vermek için üç gününüz var. Azerbaycan Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Vekili Huseyinov." (14)
Boğazlaşmayı İngiliz Emperyalizmi Kışkırtıyor
1 Mayıs 1920’de 11. Kızılordu Komutanlığı yeni bir ültimatom verir:
"Ermenistan sınırları içinde ve müttefikimiz Sovyet Azerbaycanı'nda savaş devam etmektedir.
Rusya işçi-köylü hükümeti kutsal bir görev olarak bütün gücüyle Azerbaycan'a yardım
edecektir. Sovyet Hükümeti bütün emekçiler adına, bizden, Azerbaycan'da kesinlikle tam
anlamıyla bir işçi-köylü iktidarı kurulmasını istemektedir. İngiltere, Taşnak Partisi'ni ve
Müsavat Partisi'ni milletler zemininde birbirlerine karşı kışkırtıp çatıştırarak, ezilen halkları
birbirine düşman edip, Ermenistan ve Azerbaycan emekçi sınıflarını sömürmektedir.
Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki bütün sınır anlaşmazlıkları, ancak ülkelerin
emekçilerinin iradesiyle çözülebilir. Sovyet Azerbaycanı hiçbir şekilde herhangi bir şovenist,
milliyetçi ya da işgalci bir hareket içinde olamaz. Azerbaycan'da bundan sonra milletlerarası
nefret var olamaz. Rusya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti adına, Ermenistan Hükümeti'ne,
Sovyet Azerbaycanı'ndaki askeri faaliyetlerine hemen son vermesini ve ordularını sınırların
gerisine çekmesini talep ediyorum. Bunun, gerçek program alındıktan sonra 24 saat içinde
yapılması gerekmektedir. Taleplerin yerine getirilmemesi, Sovyet Rusya'ya savaş ilanı
sayılacaktır. Bizim taleplerimiz Kızılordu güçleri tarafından uygulanacaktır. Fakat olacakların
sorumluluğu Ermenistan Hükümeti'ne aittir. Orconikidze, Kirov, Mehanoşin, Levandovski."
(15)
“Türkiye Topraklarının Ermeniler
Tarafından İşgali Reddedilmelidir”
Sovyet hükümetinin Transkafkasyada’ki elçilerinden Legran, Dışilişkiler Halk Komiseri
Çiçerin’e ve Kafkas Cephesi Devrimci Asker Sovyetleri üyesi Orconikidze’ye Tiflis’ten
yolladığı 7 Ekim 1920 tarihli telgrafta Ermeni hükümetinin, Sevr Antlaşması’na dayanarak
Türkiye topraklarını silahla işgal etme isteklerinin tümünün resmen reddedilmesi gerektiğini
bildiriyor. (16)
"Türk Ordusundan Ermenistan'da
Düşmanca Hareket Beklenemez"
Kurtuluş Savaşı'nın başında Sovyetler'in Ankara elçiliği görevinde bulunan Mdivani, Stalin ve
Orconikidze'ye Gümrü'den yolladığı 3 Aralık 1920 tarihli telgrafta, "Türk Ordusu'ndan
düşmanca bir hareket beklenmeyeceğini" dile getiriyor:
"Türklerin Ermenistan'daki Sovyet ihtilaline yaklaşımı olumludur. Ama Ermeni komünistlere
kesinlikle güvenmiyorlar; bu güvensizlik onların kendi açıklamasına göre daha iki yıl,
Ermeniler Taşnak geleneklerini unuttuklarını kanıtlayıncaya kadar devam edecektir. (...) Türk
Ordusu'nun Ermenistan'dan çekilme süresi, askeri malzemelerin taşınmasına bağlantılı olarak
bir süre kadar uzayacaktır. Onlar tarafından herhangi bir düşmanca hareket beklemek
kesinlikle yersizdir." (17)
Mdivani: "Türk Halkı O Kadar Çok Kurban Verdi ki"
Bu telgraftan iki gün sonra yine Mdivani, Gümrü'den Stalin'e gönderdiği telgrafta, "Türklerin
antlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi için Ermenilerle görüşmelerin başlatılmasına
kesinlikle yanaşmadığını" belirttikten sonra, bu tutumun sebebini şöyle açıklıyor:
"Çünkü Türk halkı öylesine çok kurban vermiş ki, bunu hiçbir zaman kabul etmez ve
kendilerine bu kadar zulmetmiş olan Ermenilere niçin ödün verilmesi gerektiğini anlayamaz.
Özellikle şimdi, Ermeni hükümetinin neyin nesi olduğunun bilinmediği bir ortamda, bu
kesinlikle mümkün değildir; Taşnaklar henüz imha edilmemiştir ve Türklerin nefret ettikleri
Dro gibi şahıslar hâlâ iktidardalar. Halkın tüm tabakalarına hâkim olan görüşe göre, Taşnaklar
Sovyet yönetimine yamanmaya çalışacaklar, Ermeni aydınlarının ve zenginlerinin büyük
kısmı yurtdışındadır ve çalışmalarını devam ettirecekler; bu nedenle sovyetleşmiş olsa bile
Ermenistan'a en azından bir yıl ihtiyatla ve güvenmeden yaklaşmak gerekir. Çünkü Sovyet
Rusya güçlerinin hafiften zayıflaması durumunda çok kötülükler yapabilir. (…) Türklere karşı
daha fazla güvensizlik oluşturulmasını uygun bulmuyorum, bu husus onları ciddi biçimde
rahatsız etmektedir." (18)
Stalin: “Elbette Ki Türkiye’yi, Kesin Şekilde
Desteklememiz Lazımdır”
Bu tarihsel süreç içinde Sovyetler Birliği, Batı'nın tezgâhladığı ve ABD Başkanı Wilson'un
çizdiği "Karadeniz'den Akdeniz'e Ermenistan" projesine karşı çıktı. Bu konuda Sovyet
liderleri arasında kafası karışık olanlar, bizzat Lenin ve Stalin tarafından sert bir dille
eleştirilmiştir.
Stalin, 8 Temmuz 1920 tarihinde, Orconikidze'ye gönderdiği ve "geceyarısına kadar
ulaştırılsın" kayıtlı acil telgrafta şunları yazıyordu:
"Bence sonsuza kadar zikzak çizerek iki taraf arasında oynamakla bir yere varılamaz,
taraflardan birini, bu durumda elbette ki Azerbaycan ile Türkiye'yi, kesin şekilde
desteklememiz lazımdır. Ben Lenin'le görüştüm, o da itiraz etmedi. Stalin." (19)
Sovyetler'in Türkiye'ye Tam Destek Politikasını
Lenin ve Stalin Belirliyor
Arşiv belgeleri, Sovyet hükümetinin Türkiye'ye kararlı destek politikasının özellikle Lenin ve
Stalin'den kaynaklandığını gösteriyor. Çiçerin ve Karahan gibi Ermeni talepleri konusunda
daha duyarlı Sovyet yöneticilerinin etkili olamadıkları, Türk kaynakları tarafından da
doğrulanmaktadır. Örneğin TBMM'nin Moskova Heyeti üyelerinden Rıza Nur Bey'in Kâzım
Paşa'ya (Karabekir) gönderdiği rapor bu yöndedir. (20) Yine Ali Fuat Paşa da (Cebesoy),
Lenin ve Stalin'in Ermeni meselesinde Türkiye'den yana bir tutum aldıklarını, Moskova
Hatıraları'nda anlatır. 21 Kasım1920'de Moskova Büyükelçiliği'ne tayin edilen Ali Fuat Paşa,
Stalin'in Ermeni sorununun çözümünü, bütünüyle Türkiye'nin girişimine bırakan sözlerini
aktarır:
"Siz Ermenistan meselesini kendi kendinize hallettiniz. Eğer daha halledeceğiniz bir şey
kalmış ise onu da hallediniz, fakat zamanını kesinlikle bize bildiriniz." (21)
Yine Ali Fuat Paşa, Sovyet hükümetinin Ermeni milliyetçi partisi Taşnaklara karşı kararlı
tavrını Lenin'in ağzından belirtir:
"Ermeni Taşnakları Sovyetler aleyhine hareket etmişlerdi. Gürcü Menşevikleriyle Taşnakları
bertaraf edeceğiz."
Cebesoy kitabında şöyle bir yorumda da bulunuyor.
"Eğer Stalin'in hariciye komiserliği üzerindeki müdahalesi bulunmasaydı, Moskova
Konferansı ya daha çok uzar, veyahut o günlerde elde ettiğimiz neticeye varamazdık." (22)
Aynı tespiti dışişleri bakanlığı yapmış olan Tevfik Rüştü Aras (23), Yusuf Kemal Tengirşek
(24) ve Prof. A. Ş. Esmer (25) de yapmaktadır.
Stalin Van, Muş ve Bitlis'in Ermenilere Verilmesini
"Emperyalist Talepler" Diye Niteliyor
Sovyet Arşivi'ndeki belgeler Ali Fuat Paşa'nın bu değerlendirmesinin yerinde olduğunu
gösteriyor. Stalin, Sovyet hükümetine ait 9 Şubat 1921 tarihli bir iç yazışmanın üzerine kendi
elyazısıyla düştüğü notta, Dışişleri Komiseri Çiçerin'in Van, Muş ve Bitlis'in Ermenilere
verilmesi yolundaki tavrını "aptalca ve provokatörce" diye nitelemekte ve hatta Çiçerin'e
yasak konulmasını istemektedir:
"Lenin Yoldaş, ben, yalnız dün öğrendim ki, Çiçerin, ne hikmetse Türklere aptalca ve
provokatörce bir talep ileterek, Türk nüfusun çoğunlukta olduğu Türkiye vilayetleri Van, Muş
ve Bitlis'i boşaltmalarını istemiştir. Bu emperyalist Ermeni talebi bizim talebimiz olamaz.
Çiçerin'in milliyetçi ruhlu Ermeni telkinleri doğrultusunda Türklere nota göndermesini
yasaklamak gerekir." (26)
RKP Politbüro Raporu: "Sözde Türkiye Ermenistanı'nda
Müslümanlar Çoğunluktadır"
Sovyet yönetimi, emperyalist iddiaların geçersizliğini özellikle Ermenistan kurulmak istenen
topraklarda yaşayan nüfusun niteliğine dayandırmıştır. Arşiv'de bulunan, Rusya Komünist
Partisi Merkez Komitesi Politbüro'ya Dışişleri Halk Komiserliği tarafından verilen 16
Temmuz 1921 tarihli "Ermeni Sorunu" başlıklı raporda, "Sözde Türkiye Ermenistanı denilen
yerde, Müslümanlar çoğunluktadır" saptamasında bulunulmaktadır. (27)
Politbüro'ya verilen raporda, Taşnaklarla görüşme yapan Sovyet Heyeti'nin "Türkiye
Ermenistanı'nın Türkiye'den koparılması" anlamına gelebilecek "muğlak ifadeleri" şiddetli bir
dille eleştirilmekte ve bu yorumlara yol açabilecek öneriler kesin bir dille mahkûm
edilmektedir.
Rapor devamla izlenecek çizgiyi şöyle belirlemektedir:
"Bütün politikalarımız, Türkleri inandırmalıdır ki, Moskova Antlaşması bizim gözümüzde bir
kâğıt parçası olmayıp, bizimle Türkiye arasındaki meselelerin kesin çözümüdür. Sözde
Türkiye Ermenistanı'nın Türkiye'den koparılması konusunu dile getirmemiz durumunda,
Moskova Antlaşması'nın muazzam önemi altüst edilmiş olacaktır." (28)
"Taşnaklarla Koalisyon
Kokuşma ve Provokasyondan Başka Bir Şey Getirmez"
Aynı raporda, Taşnaklar hakkında yapılan değerlendirme de dikkat çekicidir:
''Af konusu, Taşnaksütyun'un meşru hale getirilmesi ve onlarla koalisyon yapılması
meselesini Riga görüşmelerinden ve tamamen yerel şartlardan hareketle değerlendirmek
gerekir. (...) Ermeni komünistlerinin görüşlerini de (ki bunlar henüz elimize ulaşmamıştır)
alarak, Taşnaklarla koalisyon konusunun sözü bile edilemez. Bu, kokuşmuşluk ve
provokasyondan başka bir şey getirmez." (29)
Yine Sovyet Kızıl Ordu komutanlarından Frunze, 23 Kasım 1921 günü Batum'dan Lenin'e
yolladığı şifreli telgrafta, Azerbaycan Türklerinden, "Biz Tatar diye biliyorduk, oysa onlar iyi
halkmış" dedikten sonra, "Ermeniler ise tek sözcükle provokatördürler" yargısında
bulunmaktadır. (30)
Sovyet liderlerinin Ermeni yönetici kadrolarına güvensizliği, yer yer Ermeni komünistlerini
bile kapsamaktadır. Bu güvensizlik, Ermenistan'da Sovyetler'in kurulduğu günlerde bile
geçerliydi. Örneğin Sovyet önderlerinden Orconikidze, 4 Aralık 1920 günü doğrudan yaptığı
telefon konuşmasında, Lenin, Stalin ve Çiçerin'e şu bilgilerin iletilmesini istemektedir:
"Ermenistan Devrim Komitesi, bugün Erivan'a gelmek durumundadır. Erivan halkı, Sovyet
egemenliği ilan edilişini heyecanla karşıladı. Bütün Ermenistan ihtilali tanıdı. (…) Türkler,
Ermeni komünistlere büyük bir güvensizlikle bakmakta ısrar ediyor. (…) Ermeni
komünistlerini Moskova'dan kovmak gerekir. Ter Gabrielyan'ı hemen gönderiniz." (31)
Hatta 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması’nın heyetinde bulunan Dışişleri Halk
Komiser Yardımcısı L. M. Karahan, Ermeni kökenli olduğundan dolayı Türkiye’ye güven
vermek açısından heyetten çıkarılır. (32)
Stalin de, aynı gün Pravda gazetesinde yayımlanan yazısında, yıkılan Taşnak iktidarının
"İtilaf devletlerinin ajanı" olduğunu belirledikten sonra, Türkiye'ye karşı savaşı onların
"başlattığını" ve Ermenistan'ın içine düştüğü zor duruma Taşnakların neden olduğunu
saptamıştır. Stalin, devamla Ermenistan'da yönetime gelen Devrimci Komite'nin 1 Aralık
1920 günü Türk Komutanlığı tarafından "selamlandığını" belirttikten sonra, halkların
kardeşliğinin devrimle gerçekleştirildiğini şöyle ifade etmiştir:
"Ermenistan ile çevredeki Müslümanlar arasındaki yüzyıllara dayanan düşmanlık,
Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan emekçileri arasında kardeşçe dayanışma inşa edilerek bir
çırpıda yok edilmiştir." (33)
Ermenistan'da İngiliz işbirlikçisi hükümetin yıkılmasından sonra kurulan Sovyet yönetimi,
Türkiye dostu bir eğilim göstermiştir.
Ermenistan Devrim Komitesi, 1920 yılının Aralık ayında yayımladığı bildiride, emperyalizme
karşı Türkiye'nin yanında saf tutan anlayışı şöyle ifade etmektedir:
"Ermenistan Devrim Komitesi Türkiye emekçi sınıfına sonuna kadar güveniyor ve sempati
duyuyor. Halk, İtilaf Devletleri'nden kurtulmak gerektiğini anladı ve devrimci Doğu'da
önemli bir role sahip olmak eğilimindedir. Türkiye'nin emperyalizmin boyunduruğundan
kurtulacağına inanıyoruz. Sevr Antlaşması'ndan dolayı Türkiye ile karşıt konumdaydık ama
şimdi dostluk elimizi uzatıyoruz. Ortak düşmanımızı [Taşnaklar kastediliyor] nasıl yendiysek,
aynen öyle onlara [İtilaf devletlerine] karşı da savaşalım. Yapacağımız barış antlaşması
sayesinde Sovyet Ermenistanı ile emekçi Türkiye arasında kardeşçe dayanışma olacağına
inanıyoruz; emekçi Türkiye ile Sovyet Ermenistanı birbirlerinin bağımsızlıklarına saygılı
olacaklar." (34)
Bunun yanında Kafkas Cephesi Devrimci Asker Sovyetleri üyesi Orconikidze, Ermeni Sovyet
Cumhuriyeti orduları kumandanlığına Bakü’den yolladığı “Orconikidze Yoldaş size
emrediyor” ifadesiyle başlayan 7 maddelik talimatnamede “Türklerle dostça yaşanması” ve
“Taşnaklara karşı mücadele” emrini vermiştir. (35)
Ayrıca Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komite Sekreteri İoanisyan, Erivan’dan 10 Ekim
1922 tarihinde Stalin’e yolladığı çok gizli damgalı şifreli telgrafında Ermeni halkının Ermeni
burjuvazisinin günahları ve milliyetçi emelleri yüzünden kurban verdiğini ve bunun önüne
geçilmesi ve Ermenistan Komünist Partisi’nin prestijinin Ermeni kitleleri arasında artırılması
için Ankara hükümetiyle iyi ilişkiler geliştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. (36)
Zaten Stalin, bu tespiti yıllar öncesinden yapmış ve Pravda gazetesinde 30 Kasım 1920
tarihinde yayımlanan konuşmasında “Taşnak Ermenistanı’nın, kuşkusuz, onları Türkiye’nin
üzerine saldırtan Antant’ın provokasyonuna kurban olduğunu” ifade etmiştir. (37)
Kilikya’da Fransa’nın Himayesi Altında
Bağımsız Ermeni Devleti Projesi
Ancak Ermenilerin milliyetçilerinin emperyalistlerin kışkırtması sonucunda ve kontrolü
altında Anadolu’yu parçalama girişimleri Kafkasya’yla sınırlı değil. RSFSC’nin
Kafkasya’daki yetkili temsilcilerinden Şeynman’ın Çiçerin’e ve Orconikidze’ye yolladığı 4
Şubat 1921 tarihli telgraf bu gerçeği somut olarak saptamaktadır:
“Fransız kaynaklarından doğrulanan habere göre İstanbul’daki Ermenistan Milli Meclisi,
Avrupa’daki Türk Ermenilerinin tek tam yetkili heyetiyle birlikte Pagos Nubar heyetiyle
görüştü. Avetis Agazgenyan, gaspçı ilan edildi. Nubar, bir süre önce Kilikya sorunuyla ilgili
görüşlerini dinlediği Fransız başbakanı tarafından kabul edildi. Türk Ermenileri, Nubar
aracılığıyla Antant devletleriyle Kilikya’da ve Haravet vilayetlerinde Fransa’nın himayesi
altında bağımsız bir devlet kurulması için görüşmeler yürütüyor.” (38)
4. MUSTAFA KEMAL'İN KAFKAS SEDDİ TAHLİLİ
Türkiye'nin Kurtuluşunun Önkoşulu:
Kafkas Seddi'nin Yıkılması
Türk-Sovyet ittifakının Türkiye cephesine bakacak olursak, orada Mustafa Kemal Paşa'nın
Doğu'da bir dayanak yaratarak bütün vatanı kurtarma stratejisini görüyoruz. Bu stratejinin
başarıya ulaşmasında, İngilizlerin Kafkas seddinin yıkılması belirleyici önemdedir.
Mustafa Kemal Paşa, 7 Ocak 1920 günü Ali Fuat Paşa'ya ve 5 Şubat 1920 günü diğer kolordu
kumandanlıklarına Ankara'dan bir emir gönderiyor. Bu emir, siyasal partilerde, akademik
kurumlarda ve Ordu'da bugün de ders olarak okutulması gereken bir durum tahlilini
içermektedir.
Atatürk'ün Kafkaslar dersinin özeti şudur: İngiliz emperyalizmi, Azerbaycan, Ermenistan ve
Gürcistan'da kukla devletler kurarak, direnen Türkiye ile Sovyetler arasına bir set çekmiştir.
Eğer Türkiye, Sovyetler ile ittifak ederek bu seddi yıkamazsa, direnme olanakları temelden
yıkılmış olacaktır. O zaman Türkiye için tek bir seçenek kalmaktadır:
"Anadolu Türkleri İtilaf devletleri subayları komutası altında sömürge askeri olarak ordular
teşkil edecek, hem Kafkasya milletlerinin İtilaf itaatinde tutulmasını ve hem Bolşevik
istilasının durdurulmasını sağlamak için kan dökeceklerdir. (...) Bu nedenle Kafkasya
seddinin yapılmasını Türkiye'nin kesin yok olması projesi sayıp, bu seddi İtilaf devletlerine
yaptırmamak için en son çarelere başvurmak ve bu uğurda her türlü tehlikeleri göze almak
zorundayız." (39)
Mustafa Kemal, Kafkaslar'daki kukla devletlerin, İngiliz emperyalizmine, Bolşevik Rusya'yı
ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesini boğma olanağı sağlamak yanında, bütün Ortadoğu
ve Asya kapısını açacağını da saptamıştır. Bu durumda dünyanın gidişini, Türkiye ile Sovyet
Rusya'nın ortak askerî harekâtı belirleyecekti. Nitekim öyle olmuştur. Türk Ordusu ile Kızıl
Ordu'nun işbirliği "Kafkas seddini" yıkmış ve 20. yüzyılın devrimci yükselişinin önü
açılmıştır. (40)
5. KAFKAS SEDDİNİ YIKMAK
İÇİN TÜRK-SOVYET İTTİFAKI
Kızıl Ordu Ermenistan'a Karşı
Türk Ordusu İle Birlikte Savaştı
Mustafa Kemal, 26 Nisan 1920 tarihinde Lenin’e yazdığı mektupta “emperyalist hükümetlere
karşı bütün ezilen dünyanın kurtuluşu için askeri güçlerini bolşeviklerle birleştirme” ve
Azerbaycan ve Gürcüstan’nın Sovyet Cumhuriyetlerine katılması için “zorlanması”,
Türkiye’nin de “Ermenistan’a karşı bir operasyon” başlatması isteğini bildirdi. Ayrıca maddi
yardım ve diplomatik ilişkilerin kurulmasını talep etti. (41)
Bunun yanında Kazım Karabekir’in, Halil Paşa’ya “yoldaş” hitabıyla gönderdiği 31 Ağustos
1920 tarihli mesaj da askeri alandaki işbirliğinin ne kadar sıkı olduğunu gösteriyor:
“Bence Daşnaklar şüphesiz esas olarak Antant’ın tarafında, ki aralıksız ve aktif olarak bize
saldırmaları bunu kanıtlıyor. Bu yüzden Rus ve Azeri kızıl kuvvetleriyle beraber Daşnak
engelinin ortadan kaldırılmasını rica ediyorum, zira bu ortak amaçlarımıza ulaşmayı
hızlandırmak ve doğu meselesini çözüme kavuşturmak için gerekli. Israrla XI. orduyu bu
konuda kullanmak üzere müsaadenizi istiyorum.” (42)
Sovyet Rusya ile Devrimci Türkiye, "Ermeni soykırımı" iddialarını geçersiz saymış ve
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü savunmuşlardır. Ancak bu dayanışma, ilke düzlemindeki
anlayış birliğinin ötesinde, siyasal işbirliği ve ortak askerî harekât düzleminde de kendini
göstermiştir. Sovyet önderleri, Anadolu Devrimi hakkında sağlıklı saptamalara ulaştıktan
sonra, Türkiye'nin başarısı için kararlı destek vermişlerdir.
Örneğin Sovyet liderleri arasındaki bir iç yazışmada, Çiçerin'in İtilaf devletlerinin
müdahalesinden çekinen ve Türk Ordusu'nun kararlaştırılan çizgide kalmasını savunan notu
üzerine, Stalin şöyle yazmıştır:
"Çiçerin'in cevabını uygun bulmuyorum. Bence Türklerin ilerlemesi bizim lehimizedir.
Orconikidze Yoldaş'ın telaşını dayanaksız buluyorum." (43)
Stalin, ayrıca 3 Kasım 1920 tarihinde Baku’den Çiçerin’e yolladığı telgrafta yine
emperyalistlerin kışkırtmasına dikkat çekmektedir:
“Türklerin Ermenilere saldırılarının boyutlarıyla ilgili söylentiler Antant ajanları tarafından
kasıtlı olarak abartılmaktadır. Niye söylentilere kulak asıyorsunuz; sakin davranın...” (44)
Stalin'in bu görüşü, Sovyet yönetimine hâkim olduğu için, Türk Ordusu ile Kızıl Ordu, İngiliz
işbirlikçisi Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan rejimlerini yıkmak için tam işbirliği içinde
olmuşlardır. Sovyet Kızıl Ordusu, kuzeyden ve doğudan, Türkiye ise batıdan yüklenerek bu
İngiliz hâkimiyet alanını iki cephede savaşmak zorunda bırakmış ve ortadan kaldırmışlardır.
Bu büyük müjdeyi Mustafa Kemal, 1 Ağustos 1920 günü yaptığı BMM konuşmasında şöyle
duyurmuştu:
"Rus Bolşevik Hükümetinin Kızıl Ordusiyle Büyük Millet Meclisi'nin Ordusu Nahcivan'da
birbiriyle maddeten birleşmiş oldu (alkışlar)." (45)
Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi Başkanlığı'nın yayımladığı Türk İstiklâl Harbi başlıklı
kapsamlı eserin Doğu Cephesi cildi, bu ortak harekâtı, "Türklerin Kızıllarla işbirliği" başlığı
altında ayrıntılı olarak anlatır:
“34 ncü Alay'ın 1 nci Taburu, (…) saat 18.00'de Nahcivan'a gelmiş ve şehrin giriş yerinde
Kızıl Tugay Komutanı, Süvari Alay Komutanı, komiserler, Kızıl bayraklar ve bir süvari
bölüğü tarafından karşılanmış ve Enternasyonal Marşı ile selamlanmıştır.” (46)
Bu işbirliği sırasında Kâzım Paşa'nın (Karabekir) "Ermenileri kendi eliyle komünist yapması",
TBMM'de eleştirilir. Atatürk, bu uygulamayı şöyle savunmuştur:
"...en faideli olan şey, zaten komünist olmayan serseri Ermenilere komünist dedirtmek için ve
Taşnak mevcudiyetini bir an evvel yıkmak için yapmıştır." (47)
Ayrıca Emekli General Veysel Ünüvar’ın “Kurtuluş Savaşı’nda Bolşeviklerle Sekiz Ay” adlı
kitabı bu işbirliğine birinci elden tanıklık etmektedir. (48)
Anadolu Ordusunun Batı Cephesinde Savaşması İçin
Ermenistan Sınırının Güvence Altına Alınması
Türk-Sovyet işbirliğinin yarattığı coşkulu hava karşılıklıdır. Sovyet Arşivi'nde bulduğumuz,
Kızıl Ordu'nun 11. Ordu komutanına yazılmış imzasız bir yazıda, Türk ve Sovyet ordularının
buluşmasından duyulan coşku, Mustafa Kemal Paşa'nınkine benzer sözlerle dile
getirilmektedir. Ancak daha önemlisi, bu yazı, Türk Ordusu'nun diğer savaş cephelerine
kaydırılabilmesi için, Sovyet Kızıl Ordusu'nun Türkiye'nin Ermenistan sınırını güvence altına
alması gerektiğine de değinmektedir. Mustafa Kemal'in Kafkas seddi tahlili, aynen bu yazıda
da saptanabiliyor. İlgili bölümler şöyledir:
"Anadolu demokrasisi, kendisini insanlık düşmanları olan kapitalizm ve emperyalizmden
kurtarabilmek uğruna, ezilen halkların dünya çapında kurtarılabilmesi için silaha sarılan (...)
Rusya Kızıl Ordusu'na kardeşlik elini uzatmakta olup, Doğu'nun ezilen halklarının
kurtarılması gibi büyük bir amacı gerçekleştirmeğe hazırdır. Anadolu ordusunun, söz konusu
amacı doğrultusunda Rusya Kızıl Ordusu ile omuz omuza yürümeğe hazır oluşu, bu iki
ordunun geçtiğimiz günlerde Nahçıvan'da gerçekleşen sevinçli ve coşkulu buluşmasında
ifadesini bulmuştur.
(...)
"Ermenistan sınırlarında konuşlandırılmış olan Anadolu askeri güçlerinin diğer cephelerde
kullanılabilmesi için, Anadolu sınırlarının Ermenistan tarafında güvenliğin temin edilmesi
gerekir.
"Hem dışa yönelik cephelerde, hem de iç savaş cephelerinde mücadelenin başarılı bir şekilde
yürütülebilmesi için, Sovyet Rusya'nın maddi yardım göstermesi gerekir; para, silah, 60 bin
kişilik mühimmat ve giysi, gazyağı, benzin, mazot, matbaa, sahra telefonu.
"Devrimin Doğu'da gerçekten de yayılabilmesi için, Ermenistan ve Gürcistan'daki
karşıdevrimin tamamen bastırılması gerekir.
"İngiltere'nin Ermenistan'a 30 000 kişilik mühimmat ve giysi yardımı, keza Amerika'nın
gönderilmek için hazır bekleyen 150 000 kişilik yardımı, Büyük Ermenistan kurma amacına
yönelik olup, burasının ileride Gürcistan ve İran'ın karanlık güçleri ile birleşerek, Büyük
Rusya Devrimi'nin Kafkas'taki tüm kazanımlarını bertaraf etmek ve Rusya Kızıl Ordusu'nu
Kafkas Dağları'nın ötesine sürmeyi hedeflemektedir. Bu nedenle Anadolu Kızıl Ordusu, söz
konusu planın engellenebilmesi için kendi şartlarını önermektedir. Karabağ'daki
karşıdevrimci hareketlere katılmış olan Azerbaycan ordu birlikleri, İran'a geçerek İngiltere'nin
yanında yer alamamaları için, Anadolu'ya götürülmüştür. Ayrıca komuta heyeti tutuklanarak
mahkemeye verilmiş, alt düzey subaylara ise, ya geriye dönmeleri ya da Anadolu'da kalmaları
önerilmiştir.
"Yukarıda gösterilen tedbirlerin alınması, kanaatimizce İtilaf planlarına zamanında indirilmiş
bir darbe olacak ve emekçi halkın Avrupalıların boyunduruğundan kurtarılması için Doğu'da
devrim ateşini alevlendirme mücadelesini paylaşan iki kızıl ordunun birleşmesine imkân
verecektir." (49)
Batı İşbirlikçisi Ermeni Çevrelerinin Görüşü:
"Türk-Sovyet İttifakı Ermenistan'ı Hakladı"
Aynı olguyu, Batı işbirlikçisi Ermeni milliyetçileri, emperyalizm cephesinden saptıyorlar.
Rusya'da yayımlanan Pro Armenia dergisinin 1992 yılındaki 6. sayısı, bu tutumun yeni bir
örneğini ortaya koymaktadır. Pro Armenia, "Türkler ve Bolşevikler Ermenistan'ı nasıl
hakladılar" başlıklı uzun yazısında, 1914 yılından başlayarak dönemi özetleyen ayrıntılı bir
zamandizini yayımlamıştır. Dergi, Ermeni milliyetçiliğinin Birinci Dünya Savaşı'nda Çarlık
Rusyası ve Batı tarafından desteklendiğini somut olgularla anlatmaktadır. 1917 Ekim
Devrimi'nden sonra ise, Ermeni hareketinin özellikle İngiliz emperyalizmine ve Denikin gibi
Çarcı generallere sırt dayadığını hikâye etmektedir:
“12 Nisan 1919: Birleşik İngiliz-Ermeni orduları Kars'a girdi.
“3 Mayıs 1919: Ermeni General Dro (Dramat Kananyan) ve İngiliz General Devi arasında
imzalanan belgeye göre Ermeni ordusunun kontrolünde bulunan Nahçıvan'ın artık
Ermenistan'ın bir parçası olduğu ilan edilmişti. Mayıs ayı zarfında Ermenistan'ın doğu kısmı
(Rusya Ermenistanı), Ermeni birliklerce tamamen kurtarılmıştı. (...)
“18 Ocak 1920: Başlıca müttefik devletlerin George Cleamanseau başkalığındaki Yüksek
Konsey'i, David Lloyd George, George Curzon, Winston Churchil, Mareşal Ferdinand Fosh,
Ermenistan Cumhuriyeti'nin tanınması yönünde bir karar aldılar. Bu sebeple Erivan'da büyük
bir tören ve askeri yürüyüş yapıldı.
“26 Ocak 1920: General Denikin Ermenistan'ı kısa süre için ziyaret etti.
“31 Ocak 1920: Aleksanropol'de bir Ermeni üniversitesi açıldı. Amerika'nın yüklü miktarda
un yardımı yapmasıyla kıtlık bitmiş oldu. Ermenistan Bakanlar Kurulu Başkanı Hatisov,
Ermensitan Cumhuriyeti'nin Avrupa Heyeti Başkanı Agaronyan'a ‘a titre strictement
confidential’, yani ‘çok gizli’ kaydıyla gönderdiği belgede, Denikin'den üç milyon mermi
alındığı yazılıydı. (Daşnaktsakan Karavarutyan Dokumentnere, Erivan 1922, s.7-12; Leo,
Antsiyalis, s.440.)” (50)
Taşnak hükümetinin başbakanı Kaçaznuçi, Ermeni ordularının İngilizler tarafından
silahlandırıldığını açıkça yazmaktadır. (51) Tiflis Devlet Üniversitesi’nde tarih profesörü olan
D. S. Zavriyev, 1947’de yayımlanan “K Noveyşey İstorii Severo-Vostoçnıh Vilayetov
Turtsii/Türkiye’nin Kuzeydoğu İllerinin Yakın Tarihine Dair” adlı eserinde Taşnakların, 1920
yılında emperyalist Batı’nın yardımıyla Türklere karşı savaş başlatarak kendi topraklarını
Tatar ve Kürtlerden temizlemek ve saf milli bir devlet kurmak amacında olduğunu
yazmaktadır. Yazar, Taşnaklar, bu amaç için de söylentiler yayarak halkı Türk-Bolşevik
bloğuna karşı kutsal savaşa çağırdığını ifade etmektedir. (52)
Bugün hala Ermeni milliyetçilerinin aynı hedefe, yani Türk-Sovyet ittifakına saldırdığını
görüyoruz. Pro Armenia dergisinin yukarıda geçen sayısının kapağındaki resim bunu çok iyi
anlatıyor: Türkiye’yi temsil eden ay-yıldızla, Sovyet Rusya’yı temsil eden çekiç-orak
Ermenistan’ı temsil eden kadını parçalıyor.
Sovyet Ermenistanı'nın tutumu da Batı yanlısı Ermeni milliyetçileri tarafından çok ağır bir
dille eleştirilmektedir:
"Ermeni Komünistleri, Rus-Türk ilişkileri bozulmasın diye geçmişteki kötü olayları özenle
halka unutturmaya çalıştılar. Stalin'in ölümüne kadar herhangi bir Ermeni ailesinin ve
kendisinin Sibirya'ya gönderilmesi tehlikesinden dolayı Türklerin yaptığı soykırımı
unutmuştu. İnsanların bakış açısını değiştirmek için sahte kahramanlar üretip tarihi yalan
yanlış yeniden yazdılar. Kars'taki stratejik cephede ihanet edenler, Kars'ı kendi elleriyle teslim
edenler, Ermeni Bolşeviklerince halk kahramanı ilan edildiler. Gerçek kahramanlar ise
Ermeni halkının düşmanı ilan edilip; KGB'nin zindanlarında can verdiler." (53)
Aynı şekilde milliyetçi fikirleri ağır basan Ermeni tarihçi Oganes İncikyan da Stalin’in
Ermeni meselesinde “anti-Ermeni ruhuyla” hareket ettiğini ve “Türkiye’nin avukatı” gibi
davrandığını yazmaktadır. (54)
Son olarak şunu da belirtmek gerekir ki, Y. N. Rozaliyev, Miller, S. İ. Kuznetsov, P.
Moisseyev, A. Şemsutdinov gibi SSCB’nin önde gelen türkolog-tarihçileri Transkafkasya’da
yaşanan olayları Ekim Devrimi’nin önderleri gibi değerlendirmekte ve Taşnak
Ermenistanı’nın ortadan kaldırılmasında Türk-Sovyet ittifakına dikkat çekmektedirler.
Eserlerinde tek bir “soykırım” ifadesine ise rastlanmamaktadır.
DİPNOTLAR
(1) Bolşaya Sovyetskaya Ansiklopediya, Moskva 1926, c.3, s.334-340, Türkçe metni için bkz.
Tarihten Güncelliğe Ermeni Sorunu, Kaynak Yayınları, İkinci Basım: Mayıs 2001, s. 140147.
(2) age., c. 20, s. 526-531, Türkçe tam metni için bkz. Mehmet Perinçek, Aydınlık, 22
Temmuz 2001, sayı: 32/731, s. 16-17.
(3) Bkz. Doğu Perinçek, Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları, Kaynak Yayınları, İstanbul,
3. Basım, Temmuz 1992, s. 91 vd.
(4) Lenin'in, 1914 yılında Berlin'de yayımlanan Dr. Franz Quadflieg'in Russische
Expansionspolitik von 1774 bis 1914'ten kendi elyazısıyla deftere yazdığı bu notlar için bkz.
Lenin, Werke, Bd. 49, Hefte zum Imperialismus, Dietz Verlag, Berlin 1970, s.694 vd.
(5) Münchner Nueste Nachrichten, Nr. 280, 4 Nisan 1913'ten aktaran Quadfflieg ve Lenin,
aynı yerlerde.
(6) Mart, Mayıs, Haziran 1917'de sürekli yinelenen bu saptamalar için bkz. Doğu Perinçek,
Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları, s.104, 105, 110, 111, 113, 115.
(7) Doğu Perinçek, Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları, s.118.
(8) Bildiri'nin tam metni için bkz. Doğu Perinçek, Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları,
s.139 vd. Ayrıca bkz. Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, c.III, kısım 4, s.96.
(9) Doğu Perinçek, Lenin Stalin Mao'nun Türkiye Yazıları, s.119 vd.
(10) Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, c.III, kısım 4, s.135 ve Türk Devletinin Dış
Siyasası, s.71.
(11) Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, c.III, kısım 4, s.136 vd.
(12) Komintern Belgelerinde Türkiye-1, Kurtuluş Savaşı ve Lozan, derleyen: Doğu Perinçek,
Yeniden düzenlenmiş 2. basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Kasım 1993, s.17; Birinci Doğu
Halkları Kurultayı, üçüncü basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Şubat 1999, s.201 (Bu metinde
bazı çeviri hataları ve eksikler bulunuyor).
(13) Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Rusça 1920 basımı, s.68-71'den aktaran Aşot
Ayrapetyan (Kronoloji ve belgeleri yayına hazırlayan) "Türkler ve Bolşevikler Ermenistan'ı
nasıl hakladılar", çev. Mehmet Perinçek-Emre Özkan, Pro Armenia, sayı 6/1992. Türkçe tam
metni için bkz. Tarihten Güncelliğe Ermeni Sorunu, s. 149-174. Ayrıca bkz. Birinci Doğu
Halkları Kurultayı, 3. basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Şubat 1999.
(14) Nahcivan Azarbaycan SSC Merkez Devlet Arşivi fond 314, liste 5, dosya 11-12, yaprak
27’den aktaran Vozrojdenie, 1991, sayı 10-11-12, s. 59., ayrıca Simon Vratsian, age, s.445452 ve Aleksandr Khadisian, age, s.196-208, s.252-253’den aktaran Aşot Ayrapetyan, Pro
Armenia, agy.
(15) Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(16) Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 85, liste 14, dosya 17, yaprak 3.
(17) Mdivani'nin Stalin ve Orconikidze'ye Gümrü'den yolladığı 3 Aralık 1920 tarihli telgraf,
Sosyo Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 85, liste 14, dosya 50, yaprak 1A ve arkası.
(18) Mdivani'nin Orconikidze ve Stalin'e gönderdiği 5 Aralık 1920 tarihli telgraf, Sosyo
Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 85, liste 14, dosya 50, yaprak 6 ve arkası.
(19) Stalin'in Orconikidze'ye gönderdiği 8 Temmuz 1920 tarihli telgraf. TGAOR SSSR
(SSCB Ekim Devrimi Merkez Devlet Arşivi) fond 130, liste 4, dosya 496, yaprak 142’den
aktaran Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(20) Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, II, İstanbul, tarihsiz, s.237.
(21) Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara 1982,
s.181.
(22) Aynı eser, s.184 vd, 201 vd.
(23) Yön Dergisi, 30 Ekim 1964, sayı 83, s. 5. Aras’ın Stalin’le ilgili yine benzer fikirleri için
bkz. İ. Andronov, Soratniki Atatürka, Novoe Vremya, 15 Eylül 1967, sayı: 38.
(24) Yön Dergisi, 4 Aralık 1964, sayı 88, s. 7, aynı şekilde Azerb. Cum. Merkezi Devlet En
Yeni Tarih Arşivi fond 28, liste 1, dosya 68, yaprak 4’ten ve Yusuf Kemal Tengirşek, Vatan
Hizmetinde, Ankara, 1981 s. 203-204, 208-209’dan aktaran Yavuz Aslan, Mustafa Kemal-M.
Frunze Görüşmeleri, Kaynak Yayınları, Mart 2002, s. 29.
(25) A. Ş. Eser, Yeni Türkiye, İstanbul 1959, s. 70.
(26) Stalin'in 9 Şubat 1921 tarihli notu için bkz. Sosyo Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi,
fond 558, liste 1, dosya 5214, yaprak 1 ve arkası. Bolşevik hükümetin bu tavrı, ayrıca Stalin
başkanlığındaki Milletler Halk Komiserliği'nin resmi yayın organı Jizn' Natsionalnostey
(Ulusların Hayatı) gazetesinin 4 Mart 1920 tarihli sayısında yer alan, A. Staçko'nun yazdığı
"Önümüzdeki Konferansta Ermenistan ve Türkiye" adlı başyazıda da Lenin'e gönderme
yapılarak açık bir şekilde ifade edildi. Aktaran Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(27) Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi Politbüro'ya Dışişleri Halk Komiserliği
tarafından verilen 16 Temmuz 1921 tarihli "Ermeni sorunu" başlıklı rapor, Sosyo Politik
Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 2, liste 2, dosya 758, yaprak 1-4.
(28) Aynı yerde.
(29) Aynı yerde.
(30) Frunze, 23 Kasım 1921 günü Batum'dan Lenin'e ve Troçki'ye yolladığı şifreli telgraf,
Sosyo Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 2, liste 1, dosya 22137, yaprak 2 ve arkası.
(31) Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi Politbüro'ya Dışişleri Halk Komiserliği
tarafından verilen 16 Temmuz 1921 tarihli "Ermeni sorunu" başlıklı rapor, Sosyo Politik
Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 2, liste 2, dosya 758, yaprak 1-4. Ter Gabrielyan, Sovyet
Rusya’nın Türkiye’ye karşı dostluk politikasına muhalefet edenlerden. Lenin’e yazdığı 19
Mayıs 1921 tarihli uzun mektupta, Türkiye’yi suçlamakla yetinmeyip, Sovyet Rusya’nın da
bu oyuna alet olduğunu belirtiyor. Gabrielyan, Sovyet Rusya’nın Türkiye’nin Ermeni halkına
yaptıklarını gizlediğini ve geçiştirdiğini söylüyor. Mektup, Eliyava, Skaçko, Nerimanov,
Pavloviç gibi önde gelen Sovyet yetkililerinin parti mahkemesinde yargılanmaları ve
mahkemeye kadar bu kişilerin bütün görevlerinden alınması talebiyle bitiyor. Bkz. SosyoPolitik Tarih Rusya Devlet Arşivi fond 5, liste 2, dosya 92, yaprak 28-30.
(32) Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(33) J. V. Stalin, "Yaşasın Sovyet Ermenistanı!", Eserler, İnter Yayınları, 1. basım, İstanbul,
Şubat 1990, c.4, s.362 vd.
(34) Dekretnari yev ramenneri Jogavtsu'dan aktaran: Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(35) 24 Şubat 1921 tarihli talimatnamenin orijinali Kızıl Ordu Merkez Devlet Arşivi’nde fond
195, liste 2, dosya 8 (1921 yılı), yaprak 15 numaralarıyla saklanmaktadır. Kopyası için bkz.
Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 85, liste 14, dosya 64, yaprak 1.
(36) Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 5, liste 2, dosya 92, yaprak 43.
(37) Stalin, Polojenie Na Kavkaze, Pravda, 30 Kasım 1920, No. 269. Türkçesi için bkz. J. V.
Stalin, “Kafkasya’da Durum”, Eserler, İnter Yayınları, 1. basım, İstanbul, Şubat 1990, c.4,
s.360.
(38) Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fond 85, liste 14, dosya 110, yaprak 1.
(39) Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, sayı 79, Mayıs 1981, s.58 vd. Mustafa Kemal Paşa, aynı
şifreyi bir ay sonra 5 Şubat 1920 günü diğer kolordu kumandanlıklarına da yollamıştır. Bkz.
Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, IV, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi
Yayını, Ankara 1991, s.192 vd. Aynı şifre Aydınlık'ın 14 Kasım 1999 günlü sayısında da
yayımlandı.
(40) Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, s.98.
(41) Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Arşivi fond 132, liste 3, dosya 2, yaprak 10,
ayrıca bkz. Mejdunarodnaya Jizn dergisi, sayı 11, 1963, s. 147 vd.
(42) Sosyo-Politik Tarihi Rusya Devlet Arşivi fond 495, liste 181, dosya 135, yaprak 7,
metnin Türkçe tamamı için bkz. Mehmet Perinçek, Teori, Temmuz 1999, sayı 114, s.74.
(43) Orconikidze'den Lenin ve Çiçerin'e yollanmış 5 Ekim 1920 tarihli telgrafın üzerine
Stalin'in düştüğü not, Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi fond 2, liste 1, dosya 24461,
yaprak 1.
(44) Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi fond 558, liste 1, dosya 1985, yaprak 1.
(45) Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I, s.98. İngiliz işbirlikçisi Ermenistan'a karşı Türk ve
Sovyet ordularının işbirliği konusunda ayrıca bkz. aynı eser, s.92 vd; Atatürk, Gizli
Oturumlardaki Konuşmalar, derleyen Sadi Borak, Kaynak Yayınları, 3. basım, İstanbul, Ekim
1997, s.47, 77 vd; Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma
ve Söyleşileri, Kaynak Yayınları, 2. basım, İstanbul, Şubat 1997, s.353 vd.
(46) Doğu Cephesi, s.111 vd. İngilizci-Menşevik Ermenistan hükümetine karşı Anadolu
Devrimi ile Sovyet Rusya arasındaki işbirliği için bkz. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, I,
s.92 vd; Atatürk'ün Bütün Eserleri, c.2, s.381; Atatürk'ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri,
s.318, 333; TBMM Gizli Celse Zabıtları, c.I, s.333 vd; Türk Parlamento Tarihi 1919-1923,
c.I, s.315. Sadi Borak, Atatürk'ün Resmî Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve
Söyleşileri, s.353; Atatürk, Gizli Oturumlardaki Konuşmalar, s.77 vd.
(47) TBMM Gizli Celse Zabıtları, I, s.336.
(48) Emekli General Veysel Ünüvar, Kurtuluş Savaşı’nda Bolşeviklerle Sekiz Ay, Göçebe
Yayınları, İkinci Baskı:1997.
(49) Sosyo-Politik Tarih Rusya Devlet Arşivi, fon 495, liste 181, dosya 13, yaprak 48.
Mektubun Türkçe tamamı için bkz. Mehmet Perinçek, Teori, Kasım 2001, sayı 142, s. 72-74.
(50) Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(51) Ov. Kaçaznuni, Daşnaktsutyun Bolşe Neçevo Delat!, Tiflis, 1927, s. 37’den aktaran D. S.
Zavriyev, K Noveyşey İstorii Severo-Vostoçnıh Vilayetov Turtsii, Tibilisi, 1947, s. 82.
(52) D. S. Zavriyev, age., s. 83-84.
(53) Örneğin B.A. Boryan adlı Ermeni tarihçisi, özellikle Armeniya. Mejdunarodnaya
diplomatiya i SSSR Gosudarstvennoe başlıklı kitabı nedeniyle Ermeni milliyetçileri
tarafından eleştiriliyor. Bkz. Aşot Ayrapetyan, Pro Armenia, agy.
(54) Oganes İncikyan, Armiyanski Vapros i Sovyetsko-Turetskie Otnoşeniya (Ermeni
Meselesi ve Sovyet-Türk İlişkileri), Vestnik Obşestvennıh Nauk AN Armiyanskoy SSR,
1988, No. 6, s. 3-17.
Download