Medicana Sağlık Grubu aylık ücretsiz yayınıdır Aralık 2016 • Sayı: 96 2017 Sağlık Ajandası Her yıldan olduğu gibi, 2017’den de beklentilerimiz büyük. yeni bir yılı sağlık mutluluk huzur ile geçirmeyi dileyenler Medicana Sağlık Grubu uzmanlarının tavsiyelerine kulak verin. Kendinize önem verin, check up yaptırın, sağlık durumunuzun farkında olun. Her sağlıklı bireyin yılda bir kez check up yaptırması son derece önemlidir. Check up, sağlıklı bireylerin sağlık durumlarının genel değerlendirilmesi ve henüz şikayete yol açmamış olası bir hastalığın tarama ile erken tanısının yapılması işlemidir. Kendinize önem verin, check up yaptırarak yeni yıla sürprizsiz girin, sağlık durumunuzun farkında olun. Fiziksel aktivite ile yaşam kalitenizi artırın Düzenli fiziksel aktivite kalp hastalıkları, obezite, yüksek tansiyon, diyabet, osteoporoz ve bazı kanser türlerinden korunmada en etkin ve en ucuz ilaçtır. Fiziksel aktivite kişinin kendisini daha enerjik hissetmesini, daha canlı, hareketli ve huzurlu olmasını sağlayarak yaşam kalitesini artırır. Yetişkinler için haftada en az 3 gün (ideali 5 gün), günde 30 dakika yapılan dayanıklılık egzersizleri, kalbimizi güçlendirir, solunum ve dolaşım kapasitemizi geliştirir. Sigarayı bırakın Her içilen 1 paket, sigara içen kişinin hayatından 28 dakika eksiltir. Ortalama her 6-8 saniyede bir, bir kişi sigara yüzünden hayatını kaybetmektedir. Sigara kullananların yaklaşık %70’i bırakmak ister, ancak sadece %5’i yardımsız bırakabilir. Kendi kendine bırakmayı denediğinizde zorlanıyorsanız, etkinliği kanıtlanmış tıbbi tedavi yöntemlerinden yararlanabilirsiniz. Sağlıklı beslenin Fast-food beslenme tarzını oluşturan patates kızartması, şeker içeriği yüksek, beyaz undan yapılan, kızartılarak pişirilen tatlılar, glisemik indeksi çok yüksek gıdalar, şeker hastalığı ve obeziteye sebep olan yiyecekler listesinin ilk sıralarında yer almaktadır. Aynı zamanda bu yiyecekler aşırı tuz ve yağ içerdiğinden hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarına yakalanmayı kolaylaştırmaktadır. Rafine gıdalardan, beyaz, işlenmiş un ve şekerden uzak durmak, öğünlerde liften zengin yiyeceklere ağırlık vermek, tam buğday unundan yapılmış ekmeği tercih etmek sağlıklı beslenme biçimi için yeterli olacaktır. Meme taraması yaptırın Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türdür. 20 yaşından itibaren her kadın düzenli olarak her ay, adet bittikten sonraki hafta içinde kendini muayene etmelidir. Unutulmaması gereken en önemli husus şudur; meme kanserinde erken tanı hayat kurtarır. Prostat değerlendirmesi yapın Prostat kanseri, erken tanı konduğu takdirde yaşam sürenizi etkilemeyecek ve hayat kalitenizi devam ettirmenizi sağlayacak tedavi alternatifleri olan bir hastalıktır. Periyodik üroloji ziyaretleri ile bu kanseri kendinizden uzak tutabilirsiniz. 45-50 yaşından itibaren, risk gurubuna girenler ağırlıkta olmak üzere tüm erkekler yılda bir prostat değerlendirmesi yaptırmalıdır. Doğru nefes alıp verin Genel olarak daha fazla enerji, daha fazla sağlık, daha fazla uyum, daha az endişe, daha az korku, daha iyi ilişkiler ve sadece mutlu bir hayat için doğru nefes alıp vermeniz yeterli olacaktır. Beynin diğer organlara oranla daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Yeterli oksijen almazsa zihinsel bulanıklık, negatif düşünce, depresyon ve ardından işitme ve görme bozuklukları başlar. Akut bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması kalp krizi, beyne giden oksijeni durdurması da beyin kanamasına yol açar. Oksijen “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gereklidir. Cildiniz kışa meydan okusun... Çölyak hastalığı ince bağırsağın, glüten adlı proteine karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerjisi, hassasiyetidir. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllar glüten içerir. ‘Çölyak’ teşhis edilene kadar bir hastalık, teşhisten sonra ise yaşam biçimidir. Fırının önünden geçerken ekmeğin o güzel kokusunu aldığınızda, çok aç olup markete girip yiyebileceğiniz hiçbir şey bulamadığınızda, arkadaşlarınızla buluştuğunuzda onlar pizza, lahmacun, waffle, makarna, simit, gofret yerken, siz sadece su içebildiğinizde, etrafınıza çöl yağını anlattığınızda “ekmeksiz hiç yaşanır mı?” deyip kahkahalar atıldığında, sıcak yaz aylarında serinlemek için dondurma yemek istediğinizde kendinize uygun dondurma bulamadığınızda neler hissedersiniz ? Başta Türk toplumunun olmazsa olmazı ekmek, pide, simit, poğaça, börek, pizza, hamburger, İskender, yaş pasta, şerbetli tatlı, ekler, profiterol, kurabiye, waffle, çikolata, çiğ köfte ve daha birçok yiyecek hayatınızda olmayacak, bunlarla kalmayıp diş macunları, rujlar, kremler, şampuanlar, ilaçlar ve karton bardaklarda dahil olmak üzere artık kullandığınız her ürünü detaylı bir şekilde araştırmanız gerekecek ve emin olmadığınız hiçbir ürünü alamayacaksınız. Çölyaklılar için 1 ton yemekte 1 kaşık glüten bile çok zararlıdır. Yemek hazırlığı sırasında glütenli gıdalara değmiş, bulaşmış çatal, kaşık, tava, tencere, süzgeç, tabak gibi gereçler kesinlikle çölyaklı kişilerin gıdalarına dokundurulmamalıdır. Tahta kaşıklar, teflon tencereler, kesme tahtaları yeterince yıkansa dahi glüteni absorbe ederek çölyaklılar için tehlikeli olmaktadır. Bu gereçler sadece çölyaklı kişilere ait olmalı, glütensiz yiyecekler dışında kullanılmamalıdır. Çölyak hastalığın belirtileri nelerdir? Çölyak belirtileri geniş bir yelpazeye yayılır. Genellikle ishal, karın ağrısı gibi tipik yakınmalara sebep olur ancak bağırsaklara yönelik herhangi bir bulgu olmaksızın da başka sistemlere ait yakınmalarla da kendini belli edebilir. Bu yüzden çölyak zor tanı alan hastalık olarak bilinir. Atipik belirtiler nedeniyle çölyak akla gelmeyebilir ve sadece semptoma yönelik tedavi alır ve tanı gecikir. Çölyak hastalığı çocukluk döneminde ortaya çıkabileceği gibi 80’li yaşlarda da görülebilmektedir. Bu yüzden belirtileri olan her yaş grubunda çölyak akla gelmelidir. • Karın bölgesinde öne doğru şişkinlik • Yaşa göre kilo azlığı • Kas zayıflığı (potasyum, magnezyum yetersizliği • Kansızlık (demir ve B12 vitamin eksikliği, ilaç tedavisine rağmen geçmeyen ve tekrarlayan) • Dışkıda anormallik, büyük tuvalet ihtiyacı artması • Kusma • Bezginlik • İştahsızlık • Büyüme geriliği • Açık renkli, kötü kokulu dışkı • Gaz • Ağız içinde oluşan aftlar • İştahsızlık, gaz şikayetleri • Sinir Hasarı (B12 ve B1 vitamin eksikliği) • Eklem ve kemik ağrıları • Kemik erimesi (osteoporoz) • Saç dökülmesi • Sinirlilik • Ciltte kaşıntılı döküntüler • Kısırlık (adet bozukluğu, düşükler) • Nedeni bilinmeyen karaciğer hastalıkları ve enzim yüksekliği • Çeşitli tiroid bezi hastalıkları • Migren tipi baş ağrıları • Şeker hastalığı • Geçmeyen, kaşıntılı cilt yaraları • Deride renk açılması (vitiligo) • Ağrılı deri hastalığı (dermatitis herpetiformis) Kış geliyor! Cildim için ne yapabilirim? Önümüz kış ve soğuk günler başlıyor. Peki, cilt sağlığımız açısından nelere dikkat etmeliyiz? Evimizi, arabamızı hazırladığımız kış aylarına cildimiz hazır mı dersiniz. Havaların soğumasıyla beraber akne, sivilce, sedef gibi cilt sorunları atağa kalkar. Cildimiz kış ayında daha çok kuruyacağından cilt yapımıza uygun nemlendiricileri sık sık (günlük ve banyo sonrası) sürmek yararlı olabilir. Özellikle de el-yüz gibi açık alanlara. Ancak yanlış ürün kullanmaktan kaçınmalıyız. Tek nemlendirici vücudumuzun her yeri için yeterli ve sağlıklı olmayacaktır. Kış mevsiminde cildin nemlendirilmesi ve temizlenmesi Sabun/temizleyici seçimine dikkat etmeliyiz. Yanlış ürünler cildinizde hassasiyete yol açabilir. Bunun için doktorunuzdan yardım alabilirsiniz. Kış mevsimi, cilt bakımı ve kimyasal soyucu tedaviler için en uygun zamandır. Leke, sivilce izi gibi sorunlarınız için geç kalmadan dermatoloğunuza başvurmanız zaman kaybınızı önleyecektir. Kozmetik amaçlı anti-aging (yaşlanma karşıtı) tedaviler için tam zamanı. İhtiyaç duyuyorsanız, daha genç ve sağlıklı görünmek istiyorsanız dermatoloğunuz size yol gösterecektir. Kışları güneşten korunmaya ihtiyacım yok demeyin Güneş hassasiyeti olanların veya ultraviyole ile şiddetlenen hastalıkları olanların bu mevsimde de doktorlarının cilt ya da ihtiyaca göre önereceği en az 30 faktörlü güneşten koruyucu ürünleri kullanması gereklidir. Cildiniz için faydalı olabilecek öneriler: • Bu mevsimde de cilt sağlığımız açısından dengeli beslenmeye ve yeterli su tüketimine özen göstermeliyiz. Soğuk havalarda dudaklar da olumsuz etkilenebilir. Onu da bu etkilerden korumak için dudak nemlendiricileri ihmal edilmemelidir. • Isıtıcılar ev-iş yeri gibi ortamları daha çok kuruttuğundan bunların da cildimize negatif etkilerini önlemek için bu ortamların da nemini ayarlamak cilt sağlığımızı olumlu olarak etkileyecektir. • Tırnaklarımızı da topikal ya da sistemik ürünlerle kırılma veya incelme gibi sorunlara karşı koruyabiliriz. • Kalınlaşan ayak tabanı ve topuklar için de cilt doktorunuzun çeşitli tedavi seçenekleri önerebileceğini hatırlatalım. • Aşırı kalın giymek ya da çok sıcak ortamlarda uzun süre kalınması ile artan terlemenin ve nemin özellikle kasık, koltuk altları ya da ayak parmak araları gibi kıvrım yerlerinde eğilimli kişilerde mantar enfeksiyonu riskini artırdığını da belirtelim. • Bu mevsimde saç dökülmeleri artabilir. Uygun destek ürünleri kullanmanız yarar sağlayabilir. Ruhunuza sağlık! İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır ve sağlam bir benlik için bu üç ayağın da sağlıklı olması gerekmektedir. Ruh sağlığı kişilerde yeti yitiminin engellenmesi ve yaşam kalitesinin korunması açısından önemlidir. Sosyal hayatta, iş yaşamında, toplumsal katılımlarda beklenen performansı sağlayamama, içe kapanma, yalnızlaşma, üretim kapasitesinin azalması yeti yitimi olarak tariflenmektedir ve Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre en fazla yeti kaybına sebep olan 10 hastalık grubundan 5 tanesi ruh hastalıklarındandır. Bu hastalıklar sırasıyla depresif bozukluklar, alkol kullanımı, bipolar bozukluk, şizofreni ve obsesif kompulsif bozukluktur. Ruhsal hastalıklar önemli bir halk sağlığı sorunu Ruhsal hastalıklar sık görülmesi ve toplumun her kesimini etkilemesi açısından önemli bir halk sağlığı sorunudur. Tedavi edilmezse kişisel, toplumsal ve maddi kayba neden olurlar. İnsanların %25’i yaşamlarının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilenir. 75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanlar yarıdan çoktur (%50,8). Belli bir zaman diliminde nüfusun %10’unda ruhsal hastalık görülür. Bugün dünya üzerinde yaklaşık 450 milyon kişinin ruhsal sorunları olduğu, 20 milyon insanın da ruhsal sorunlar nedeniyle yardım arayışı içinde olduğu bilinmektedir. Birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran yaklaşık her dört kişiden birinin başvuru nedeni ruhsal sorunlardır ve bunların çoğu yetersiz tedavi görmektedir. Değişen dünya algısı, savaşlar, kayıplar, göçler, artan iş yükü, sosyal içe çekilmelerle daha çok yalnızlaşan insanların kendini ifade edebilme güçlükleri ve iletişim becerileri azalmakta ve ruhsal hastalıkların görülme oranları artmaktadır. Yaşlılarda artan yaşla birlikte eklenen fiziksel hastalıklar, ilaç kullanımları, eş ve akran kayıplarının olması psikiyatrik hastalıkların daha sık görülmesine sebep olabilmektedir. Ruhsal hastalıkların bir damgalanma aracı olarak görülmesi tedaviye ulaşımı geciktirmekte veya engellemektedir. Ruh sağlığının korunması için toplumun yaş kalitesinin artırılmasına, bireysel ifade özgürlüğünün verilmesine, toplumsal üretkenliğin geliştirilmesine ve kendine yetebilen sağlıklı bireylerin yetiştirilmesine olanak sağlanmalıdır.