1 Cleveland Clinic Basın Bülteni; Prostat Kanserinde Yeni Umut Cleveland Kliniği Araştırmacısı, Prostat Kanseri İlacının Yapısının Değiştirmenin, Agresif Tümörlerin Tedavisinde Daha Etkili Olduğunu Keşfetti. Dünyada, erkeklerde ilk üç sıra kanser türü, prostat, akciğer ve kolon iken, Türkiye’de bu sıralama akciğer, prostat ve mesane şeklinde olmaktadır. Erkeklerde akciğer kanseri insidansı Türkiye’de yüz binde yaklaşık 69’larda olup dünya ortalaması ise yüz binde 30-35’lerde, Avrupa Birliği ortalaması ise 100.000’de 48’ler dedir. Prostat kanseri için, dünya ortalaması yüz binde 28’lerde iken, Avrupa ortalaması yüz binde 60’larda ve ülkemizde ise yüz binde 37’lerdedir. Cleveland Kliniği araştırmacıları ilk defa, bir FDA-onaylı bir antisteroidal prostat kanseri ilacının metabolizması üzerinde ince ayar yaparak daha iyi anti-tümör aktivitesi elde ettiler. Cleveland Kliniği araştırmacısı Dr. Nima Sharifi , metastatik, tedaviye-dayanıklı prostat kanseri hastalarının (mCRPC) tedavisini en uygun hale getirmek için, vücudun abiraterone’u nasıl işlediği ile ilgili olarak ince ayar yapmak konusunda yeni bir strateji keşfetti. Cleveland Kliniği’nde prostat kanseri araştırmalarının Profesörü ve çalışmanın uzman yazarı olan Tıp Doktoru Nima Sharifi’nin söylediğine göre; “Bu bulgular, hastalara Abiraterone reçete edilme şeklini değiştirme konusunda çok büyük bir potansiyele sahip. Her ne kadar abiraterone metabolizmasını bu şekilde biyokimyasal olarak değiştirmenin kesin tıbbi etkisini belirlemek için daha fazla çalışma yapılması gerekse de, takımımız, mCRPC hastası erkeklerin tedavilerini iyileştirmeye aday, ümit vaat eden yeni bir kombinasyon tedavisi belirlemiştir”. 2 2015 yılında, Sharifi ve takımı, bir steroid inhibitörü olan abiraterone’un, ilacı alan ve prostat kanseri olan hem hastalarda hem de hayvan modellerinde, fizyolojik olarak daha aktif olan D4A (Δ4-abiraterone) ‘ya dönüştüğünü bulmuştur. Bunun da ötesinde, agresif prostat kanseri hücrelerini öldürmede D4A’nın abiraterone’dan daha etkili olduğunu da bulmuşlardır. Bu durum, bazı hastaların D4A ile doğrudan tedavi edilmekten fayda sağlayabileceğine işaret etmektedir. Prostat kanseri hücreleri androjenler (erkeklik hormonları) ile beslenirler. Prostat kanseri yayıldığında, tümörün enerji kaynağını kesmek için androjen mahrumiyeti tedavisi (“tıbbi kısırlaştırma”) kullanılır. Ancak, agresif metastatik tümörler bu tip terapiye dirençli hale gelebilmektedirler. Cell’de yayınlanan devrim niteliğindeki çalışmada Doktor Sharifi, prostat kanseri hücrelerinin yakıt için kendi hormonlarını üretmelerini sağlayan bir genetik mutasyonu tarif etmiştir. Mutasyon, bu kanser hücrelerini geleneksel hormon mahrumiyeti tedavilerine dayanıklı hale getirmektedir. Abiraterone, androjenlerin üretilmesi için esas olan CYP17A1 isimli bir enzimi bloke ederek çalışır. Bu bir sonraki jenerasyon androjen inhibitörüdür. FDA tarafından 2011 yılında mCRPC’nin tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. İlaç androjenlerin üretimini bloke ederek çalışır ve daha önce kemoterapi görmüş hastalarda bile etkilidir. Abiraterone mCRPC hastası erkeklerin ömrünü uzatmak konusunda etkili olsa da hastalar en nihayetinde direnç geliştirmektedirler ve hastalık ilerlemektedir. Güncel bir çalışmada, araştırma takımı D4A’nın daha ileri düzeyde bozunarak 5αAbi isimli bir bileşim oluşturduğunu göstermiştir. 5α-Abi, prostat kanserinin ilerlemesini teşvik eden bir metabolittir. Bu gözlem ışığında araştırmacılar, abiraterone’un etkinliğinin, metabolizmasını değiştirmek yolu ile artırılabileceği hipotezini geliştirmişlerdir. Bu değişiklik sonucu “kötü” 5α-Abi ‘ye dönüşüm bloke edilmekte, “iyi” D4A’nın biriktirilmesi desteklenmektedir. Sonrasında takım, bu fikri klinik deneyler yolu ile test etmiştir. Bu deneylerde, abiraterone ile dutasteride adındaki başka bir ilaç karıştırılmıştır. Dutasteride, D4A’yı 5α-Abi’ye dönüştüren enzimin engelleyicisidir. Bu çalışma neticesinde araştırmacılar, abiraterone’a dutasteride eklenmesinin, D4A’nın 5α-Abi’ye dönüşmesini engelleyerek daha yüksek tedavi edici seviyelerde birikmesine izin verdiğini keşfetmişlerdir. Doktor Sharifi Cleveland Kliniği’nin Lerner Araştırma Enstitüsü’nde, Glickman Üroloji ve Böbrek Enstitüsü’nde Taussig Kanser Enstitüsü’nde görev yapmaktadır ve prostat kanseri araştırmalarının Kendrick Ailesi Daimi Profesörü’dür. Prostat kanseri, Amerika’da her yıl yaklaşık 240,000 yeni teşhis ile erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Amerikan Kanser Derneği’ne göre 2013 yılında prostat kanserinden ölüm sayısı yaklaşık 30,000 olarak gerçekleşecektir. Prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybeden hastaların neredeyse tamamı, kısırlaştırmaya dirençli prostat kanseri nedeniyle vefat etmektedir. 3 Bu araştırmanın fonlaması Prostat kanseri Foundation, Amerikan Kanser Derneği, Savuma Bakanlığı (Birleşik Devletler Ordu Tıbbi Araştırma ve Malzeme Komutanlığı), Howard Hughes Tıp Enstitüsü ve Ulusal Kanser Enstitüsü (R01CA168899, RO1CA172382 ve RO1CA190289) tarafından sağlanmıştır. 2008 sonu itibarıyla, Türkiye’de kanser insidansı, yüz binde erkeklerde yaklaşık 280, kadınlarda ise yaklaşık 172 olarak hesaplanmaktadır. Bu ülkemizde her yıl yeni 170 bin kanser teşhisi konulduğu anlamına gelmektedir. Bu kanserlerin 2/3 ü erkek olup, 1/3 ü kadınlardan oluşmaktadır. Bu oranlama dünyada da bu şekildedir. Tüm dünyada kanser istatistikleri konusundaki tahminler için Dünya Sağlık Örgütü Uluslar arası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafınca yayımlanılan Globocan verileri kullanılmaktadır. Bu verilere göre, dünya kanser insidansı, erkeklerde 202’lerde, kadınlarda ise 164’lerdedir. Avrupa ortalamasına bakıldığında erkeklerde 335’lerde iken, kadınlarda ise 250 seviyelerindedir. Burada dünya nüfusunun çok azının aktif kanser kayıt merkezleri ile takip edildiği ve bu nedenle mevcut insidansların beklenilenin altında olabileceği unutulmamalıdır. Cleveland Kliniği Hakkında Cleveland Kliniği kar amacı gütmeyen, çoklu uzmanlık alanına sahip akademik tıp merkezidir. Kurum, klinik ve hastane bakımı ile araştırma ve eğitimi bir araya getirmektedir. Klinik, Cleveland Ohio’da yer alır. 1921 yılında, dört ünlü doktor tarafından, işbirliği, şefkat ve yenilik prensiplerine dayalı üst düzeyde hasta bakımı vizyonu ile kurulmuştur. Cleveland Kliniği birçok tıbbi buluşa öncülük etmiştir. Koroner arter baypas ameliyatı ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk yüz nakli bunlardan bazılarıdır. U.S.News & World Report , yıllık olarak gerçekleştirdiği “Amerika’nın En İyi Hastanesi” anketinde Cleveland Kliniği’ni sürekli olarak ülkenin en iyi hastanelerinden biri olarak göstermektedir. Klinikte görev yapan 3,000’den fazla tam-zamanlı maaşlı doktor, araştırmacı ve 11,000 hemşire 120 tıbbi uzmanlığı ve alt uzmanlığı temsil etmektedir. Cleveland Kliniği sağlık sistemi Cleveland şehir merkezi yakınındaki bir merkez kampüs, sekiz şehir hastanesi, 75’ten fazla kuzey Ohio ayakta hasta tedavi noktası, 16 tamkapsamlı aile sağlığı merkezi, Cleveland Kliniği Florida, Las Vegas’taki Lou Ruvo Beyin Sağlığı Merkezi, Cleveland Kliniği Kanada ve 2015’te hastalarını kabul etmeye başlayacak olan Cleveland Kliniği Abu Dabi’den oluşmaktadır. 2012 yılında, Cleveland Kliniği sağlık sisteminde 5.1 milyon ayakta tedavi ve 157,000 hastane yatışı gerçekleşmiştir. Her eyaletten ve 130 ülkeden hastalar tedavi için gelmiştir. Lerner Araştırma Enstitüsü Hakkında Lerner Araştırma Enstitüsü (LRI), Cleveland Kliniği’nin laboratuvar, dönüşümsel ve tıbbi araştırmalarının evidir. Misyonu, hastalıkların laboratuvar ve klinik nedenlerini araştırarak ve önleme ve tedavilerde orijinal yaklaşımları keşfederek insan sağlığını desteklemek; sonraki jenerasyon biyomedikal araştırmacıları eğitmek; ve tıbbi tedavi uygulayıcıları arasındaki üretken işbirliklerini teşvik etmektir. 2014 yılında, LRI araştırmacıları, yüksek etkili biyomedikal dergilerinde 600’e yakın makale yayınlamışlardır (tüm biyomedikal dergilerin 10%’u). Aynı yıl, LRI’nın toplam yıllık araştırma harcaması 255 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir (98 milyon doları rekabete açık federal fonlama ile). Araştırma programlarında 13 departmanda 2,000’den fazla kişi (yaklaşık 175 sorumlu araştırmacı, 200 doktora sonrası araştırmacı 4 ve yaklaşık 170 yüksek lisans öğrencisi) görev yapmaktadır. Bu programların başlıcaları kalp ve damar sağlığı, kanser, nörolojik, kas-iskelet, alerjik ve bağışıklık, göz, metabolik ve enfeksiyon hastalıklarıdır. LRI’nın 700,000 kadem kareden fazla laboratuvar, ofis ve bilimsel temel hizmetler alanı bulunmaktadır. LRI fakültesi, Case Western Reserve Üniversitesi bünyesindeki Cleveland Kliniği Lerner Tıp Fakültesi (CCLCM) ‘nin öğretim programını gözetmekte ve öğrencilere eğitim vererek sonraki nesil doktor-bilim insanlarını yetiştirmektedir. Enstitü fakültesi ayrıca çok sayıda doktora programına da katılmaktadır. Bu programlardan biri olan Moleküler İlaç Doktorası Programında, geleneksel lisans üstü eğitimini insan hastalıklarına önem vererek entegre etmektedir. LRI önemli bir ticari varlık kaynağıdır. 2014 yılında 66 buluş ifşası, 4 lisans ve 50 patent üretmiştir. M. Salih Yildirim, M.B.A. International Relations Program Manager Hakki Yeten Cad. No: 10/C | Selenium Plaza, Kat 5 Fulya | Besiktas, 34349 | Istanbul | Turkey O:+90 (212) 381-8748 | M:+90 (533) 135-7788 | F:+90 (212) 381-8686 E: [email protected]