organik asit ve probiyotik kullanımının etlik piliçlerde performans

advertisement
ORGANİK ASİT VE PROBİYOTİK KULLANIMININ ETLİK PİLİÇLERDE
PERFORMANS, BARSAK HİSTOMORFOLOJİSİ VE KAN PARAMETRELERİ
ÜZERİNE ETKİLERİ
ÖZET
Bu araştırmada bir organik asit karışımı (OA; propiyonik asit ve formik asit
karışımından oluşan) ile bir probiyotiğin (Enterococcus faecium, CYLACTIN® LBC ME10)
broyler başlatma yemine ayrı ayrı ve birlikte ilavesinin broyler canlı performansı, barsak
histomorfolojisi ve kan parametreleri üzerine olan etkilerini incelemek üzere bir deneme
düzenlenmiştir. Araştırmada ROSS 308 ırkı cinsiyet ayrımı yapılmış olan 300 adet bir günlük
erkek civcivler 3 katlı broyler kafeslerine her bölmeye 5 hayvan düşecek şekilde 60 adet
bölmeye (15 tekerrür) rastgele dağıtılmıştır. Deneme yemleri mısır ve soyaya dayalı bazal
yemlere ayrı ayrı ve birlikte ilave edilerek muameleler oluşturulmuştur. Deneme grupları:
1-Kontrol grubu (bazal yem),
2-Bazal yem + Organik asit (3,0 g/kg),
3-Bazal yem + Probiyotik (E. faecium, 2,0 g/kg),
4- Bazal yem + Organik asit (3,0 g/kg)+ Probiyotik (E. faecium, 2,0 g/kg),
olarak belirlenmiştir.
Bazal yemin besin madde içerikleri, broyler başlangıç yemlerinde olduğu gibi % 23
ham protein ve 3050 kcal/kg metabolik enerji içerecek şekilde hazırlanmıştır (NRC, 1994).
I
Deneme süresince yem ve su olarak hayvanlara verilmiş, aydınlatma programı, 23 saat
aydınlık 1 saat karanlık olacak şekilde yapılmıştır. Civcivlerin canlı ağırlık artışları ile yem
tüketimleri haftalık tartımlarla saptanmıştır. Deneme 21 gün sürmüştür. Bu sürenin sonunda
her bölmeden bir hayvan servikal dislokasyon ile öldürülmüş, bursa fabricus, karaciğer, dalak,
taşlık, ön mide, pankreas, kalp, duodenum, jejunum, ileum çıkarıldıktan sonra tartımları
yapılmış ve 100 gram canlı ağırlık esasına göre standardize edilmişlerdir. İnce barsaklardan
alınan örneklerde villus yüksekliği ve genişliği, kript derinliği ile Lamina muscularis
ölçülmüştür.
Denemenin sonuçlandırıldığı 21 gün her deneme ünitesinden alınan birer civcivin kanat
altındaki Vena subcutenea ulnaris damarından kan alınarak tüpler içerisinde +4 C saklanmış
ve daha sonra kanda bağışıklık düzeyini belirlemek üzere Optical Densite, Titre ve SP
değerleri ölçülmüştür.
Toplanan verilerin istatistik analizleri Statistica yazılımı kullanılarak ANOVA ve
Duncan testi ile yapılmıştır.
Bu çalışmanın sonuçları uygulanan muameleler içerisinde organik asit ilavesinin canlı
performans bakımından diğerlerine göre daha olumlu etkiler yaptığını göstermektedir.
Organik asit + probiyotik verilen muamelede yem tüketimi düşük olduğu görülmüş ve buna
bağlı olarak canlı ağırlık artışı da düşük olmuştur. Organik asit ilavesiyle 21 günlük canlı
ağırlık artışı 633 g olurken diğerlerinde sırasıyla 629, 610 ve 539 g bulunmuştur. Yem
dönüşüm oranı (YDO) değeri de organik asit alan grupta 0.909 çıktığı halde diğerlerinde
sırasıyla 0,990, 1.040 ve 1,047 olarak bulunmuştur. Toplanan verilerin istatistik analizi
sonucunda, yukarıdaki performans değerlerini destekleyen en önemli bulgu barsak
II
histomorfolojisine ilişkin villus yüksekliği değerleridir. Bu değerler organik asit tüketen
gruplarda diğerlerine göre istatistik olarak önemli derecede yüksek çıkmış ve 973 µ
bulunmuştur (p<0,05). Kontrol dahil diğer gruplarda villus yüksekliği önemli derecede daha
düşük çıkmıştır. En yüksek ön mide ağırlığı organik asit+ probiyotik grubunda elde edilirken,
Bursa fabricus, karaciğer, dalak, taşlık, pankreas ve kalp ağırlıklarında istatistik olarak fark
bulunmamıştır. Kan analiz sonuçlarına göre ise incelenen OD (optik densite), SP değeri
(sample to positive ratio), Titer değerinde önemli bir fark bulunmamıştır.
III
Abstract
This experiment was conducted to test the effects of a commercial organic acid
mixture (OA, consisted of formic and propionic acids), and a probiotic (Enterococcus
faecium) in broiler starter diets on broiler performance, gut histomorphology and blood
parameters. One-day-old male Ross 308 strain 300 broiler chicks were randomly allocated to
60 unites (to consist 15 rep) designed as three tier broiler brooding wire cage unites in which
5 birds were placed. Birds were maintained in battery brooders confined in an
environmentally controlled experimental room. The experiment lasted for 21 d. Experimental
basal diet was a typical broiler starter diet, containing mainly of maize and soybean meal. The
treatments are shown below:
1)
Control group (Basal diet)
2)
Basal diet + Organic Acid mixture (OA, 3,0 g/kg)
3)
Basal diet + Probiotic (E. faecium, 2,0 g/kg)
4)
Basal diet + Organic Acid mixture (3,0 g/kg)+ Probiotic (E. faecium,
2,0 g/kg).
Nutrient composition of the basal diet was identical to a typical broiler starter diet
which contains 23% crude protein and 3050 kcal/kg metabolizable energy. Organic asid
(formic and propionic acids) and E.faecium were added on top of the basal diet at different
dosages as shown in above.
Feed and water was given freely, while lighting regimen was applied as 23h Light:1h
Dark for the whole experimental period. Weight gain and feed intake of the chicks were
determined by weighting the chicks in weekly interwals. The experiment was lasted in 21
I
days. At the end of the experiment one bird was randomly picked from each unit and killed by
cervical dislocation. Following dissection, proventriculus and gizzard were emptied and
washed throughly with tab water and weighted. All the removed organs including liver,
spleen, hart, Bursa fabricus, and pancreas were weighted and standardized according to 100 g
body weight as well. Four cm ileal piece was cut from each emptied and washed intestine to
measure Villus height, Villus width, crypt depth and lamina muscularis thickness.
On the 21th day, by the termination of the experiment blood sampling was made by
withdrawing blood from Vena subcutenea ulnaris from one bird taken from each unit and
kept in tubes and stored at +4 C. To examine immune status sampled blood was subjected to
Optic Density, Titer and SP tests.
Experimental design was according to complately randomized design applying 4
treatments each having 15 replications with 5 chicks in each. Collected data were subjected to
ANOVA and Duncan tests using Statistica software program.
The results of the present experiment indicated that supplementation of the organic
acid preparation into broiler chick feed significantly increased live performance by increasing
weight gain and improving feed to gain ratio. Negative response was observed in organic acid
+ probiotic with respect to weight gain and feed to gain ratio. Weight gain result at 21 day of
age was 633 g for organic acid, while for other groups were respectively, 629, 610 and 539 g.
The most important finding supporting the above improved performance was the increased
villus height obtained in organic acid fed groups. Villus height of organic acid fed group was
found to be 975 µ and it was significantly higher than the others. Proventriculus weight of
organic acid + probiotic fed group was significantly higher than the others whereas no
II
difference could be detected between the treatment groups in terms of liver, gizzard, pancreas,
spleen, heart and bursa fabricus weights. No variation could be detected between the
treatments with respect to immun response measured by optic density, SP (sample to positive
ratio), and titer in the blood samples.
III
Sayfa
İÇİNDEKİLER
1.
GİRİŞ
1
2.
LİTERATÜR BİLGİSİ
4
2.1
Antibiyotikler
4
2.1.1
Antibiyotiklerin Yasaklanması
4
2.1.2
Direnç Oluşumunun Bakteriden Bakteriye Geçişi
5
2.2.
Organik Asitler
7
2.2.1.
Organik Asitlerin Kimyasal Özellikleri
7
2.2.2.
Kanatlılarda Yapılan Organik Asitlerle İlgili Araştırmalar
9
2.3.
Probiyotikler
13
2.3.1
Probiyotiklerin Tanımı ve Genel Yapıları
13
2.3.2.
Probiyotiklerin Etki Mekanizması
15
2.3.2.1. Rekabetçi Dışlama
15
2.3.3.
22
Probiyotiklerin Büyümesinde Etkili Olan Faktörler
2.3.3.1. Vitaminler
22
2.3.3.2. Amino Asitler
23
2.3.3.3. Purinler ve Primidinler
23
2.5.
Kanatlılarda Barsak Mikroflorası
23
2.3.4.
Probiyotiklerin Kullanılmasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
25
2.3.5.
Prebiyotikler
29
2.5.
Organik Asitlerin ve Probiyotiklerin Broylerler Üzerine Etkileri
31
3.
MATERYAL VE METOT
40
3.1.
Hayvan Materyali
40
3.2.
Yem Materyali
40
I
3.3.
Deneme Ünitesi ve Civciv Büyütme
42
3.4.
İleum Örneklerinin Alınması ve Histomorfolojisi
43
3.5.
Organ Ağırlıkları
43
3.6.
Kan Örneklerinin Alınması
43
3.7.
İstatistik Analiz
44
4.
BULGULAR
44
4.1.
Deneme Yemlerinin Performans Değerlerine Etkileri
44
4.2.
Deneme Yemlerinin Organ Ağırlıkları Üzerine Etkileri
45
4.3.
Kan Parametreleri
47
4.4.
Barsak Parametreleri
47
5.
TARTIŞMA
50
5.1.
Deneme Yemlerinin Performans Değerlerine Etkileri
50
5.2.
Deneme Yemlerinin Organ Ağırlıkları Üzerine Etkileri
53
5.3.
Barsak Histomorfolojisi Parametreleri
53
5.4.
Kan Parametreleri
54
6.
SONUÇ
55
7.
KAYNAKLAR
57
II
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil No
Şekil Adı
Sayfa
Şekil 2. 1.
Formik Asitin kimyasal yapısı
7
Şekil 2. 2.
Propiyonik asitin kimyasal yapısı
7
Şekil 2. 3.
Organik asitlerin etki mekanizması (Küçükersan, 2000).
11
Şekil 2. 5.
Enterococcus faecium’ un mikroskop altındaki görünümü
26
(Shankar, 2006)
Şekil 4. 1.
1) Villus boyu, 2) Villus kalınlığı, 3) Kript derinliği, 4) Lamina
muscularis mucosae kalınlığı
III
48
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No
Tablo Adı
Sayfa
Tablo 2. 1.
Organik asitlerin sınıflandırılması ve bazı özellikleri
8
Tablo 2.2.
Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar
14
Tablo 2. 3.
Laktik asit bakterilerinin bazı özellikleri
24
Tablo 2. 5.
İdeal probiyotik ve prebiyotiklerin özellikleri
30
Tablo 3. 1.
Deneme Yemleri
41
Tablo 3. 2.
Deneme yemlerinin besin madde içerikleri
42
Tablo 4. 1.
Organik asit ile probiyotik kullanımının 21 günlük broyler civciv
45
performans değerlerine etkileri
Tablo 4. 2.
Organik asit ile probiyotik kullanımının 21 günlük broyler civciv
46
organ ağırlıkları üzerine etkileri (g/100 g canlı ağırlık)
Tablo 4. 3.
Organik asit ile E. faecium’ un 21 günlük broyler civcivlerin
47
bağışıklıkla ilgili kan değerlerine etkileri
Tablo 4. 4.
Organik asit ile E. faecium’ un 21 günlük broyler civciv barsak
histomorfolojisine etkileri
IV
49
1. GİRİŞ
Kanatlı eti üretimi ülkemizde giderek artan bir şekilde gelişme gösteren broyler
sektörünün önemli bir faaliyetidir.
BESD-BİR (Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği, 2006) verilerine
göre 1990-2000 dönemi içinde tavuk eti üretiminin yıllık ortalama büyüme hızı %14,4
olarak saptanmıştır. Sektörün büyüme eğilimi yalnızca 1994 ve 2001 yıllarındaki kriz
dönemlerinde düşüş göstermiştir. Diğer yandan 2002 yılı üretimine göre Türkiye
612.000 ton üretimle dünyada 25. sırayı almış olup 2004 yılı üretimine göre ise
sıralamada ilk 20’nin içine girmiş ve 900.000 ton a ulaşmıştır. Ülkemiz nüfusunun
artma eğiliminde olması dolayısıyla, ihracat yapabilme yeteneğine ve kapasitesine sahip
modern üretim yapan entegre kuruluşların sektörde bulunması, kanatlı üretiminin
gerekliliğini ve önemini ortaya koyan diğer bir özelliğidir. Diğer yandan kanatlı eti
üretimi ülkemiz insanlarının dengeli beslenmeleri için büyük öneme sahiptir. Böylesi
önemli bir sektörün en önemli üretim maliyetlerinden birisi yemdir (maliyetin %70 i).
Ayrıca tavukçulukta kullanılan karma yemlerin en önemli hammaddelerinden olan
ancak yeterli miktarda üretilemeyen mısırın %25-35’i, soyanın ise %90’ı ithalat yoluyla
karşılanmaktadır. Özellikle hızlı büyümeleri nedeniyle kesim yaşına hayvanların
giderek daha çabuk ulaşmaları, yemleri oluşturan tüm hammaddeleri önemli
kılmaktadır. Kanatlılarda artan üretimin gerektirdiği yem üretim etkinliğini sağlamak
kaçınılmaz hale gelmiştir.
Kanatlı hayvanların yemlerinde kullanılan yem katkıları çok çeşitli olup
günümüzde enzimler, probiyotikler, organik asitler, adsorbanlar, bitkisel ekstraktlar
halen kullanılan başlıca büyümeyi teşvik edici ürünlerdir. Antibiyotikler ise, uzun yıllar
1
yem katkı maddesi olarak kullanılmasına rağmen 1999 yılının Haziran ayında Avrupa
Birliği tarafından kanatlı hayvanların yemlerine büyütme faktörü olarak katılan bazı
antibiyotiklerin kullanımı yasaklanmıştır. 2006 yılından itibaren ise yem katkısı olarak
tüm çiftlik hayvanlarının yemlerinde kullanımı Türkiye’de ve Avrupa Birliği
ülkelerinde tamamen yasaklanmıştır. Bunun nedeni, kanatlı ve domuz etlerinde sık
olarak saptanan ve insanlar için potansiyel patojen olan bazı mikroorganizmaların,
belirli antibiyotiklere karşı direnç kazanmasıdır. Bununla birlikte birçok antibiyotigin
rezistans oluşumuna sebep olduğu gözlenmiş ve kanatlı yemlerinde tedavi dozunun
altında büyütme faktörü olarak antibiyotikler yemlerden çıkarılmıştır.
Organik
asitlerin
yemleri
korumadaki
ve
hayvan
beslemedeki
etkisi
bilinmektedir. Hayvansal üretim ve yemler, bakterilerin bulaşmasından etkilenip zarar
görmektedir. Buna örnek olarak propiyonik asidin, küf mantarlarının oluşumunu
engellemesi ve oluşabilecek mikotoksinleri önlemesi gösterilebilir. Benzer sonuçlar,
diğer organik asitlerin yemlere eklenmesi ile de alınabilmektedir. Organik asitler,
kuvvetli bakterisit ve bakteriostatik özellikleri ile bu olumlu etkileri gösrerebilmektedir.
Organik asitlerin bakteriostatik etkileri büyük ölçüde kursak ve daha sonraki sindirim
bölmelerindeki konsantrasyonlarına bağlıdır. Antibakteriyel etki, bakteri hücre
duvarından geçen formik asidin anyon ve katyonlarına ayrılmasıyla, bakteriyel protein
sentezinin bozulmasından ortaya çıkmaktadır (Nir ve Şenköylü, 2000).
Yem katkısı probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar; Lactobacillus
acidophilus, Rhamnosum, Lactis, Streptecoccus thermophilu, Lactis ve Cerevisiae,
İnigeroryze gibi mayalardır.
2
Antibiyotiklerin
olumsuz
etkileri
sonucu,
büyütme
faktörü
olarak
yasaklanmasının ardından prebiyotik, probiyotik, organik asitler, enzimler ve bitkisel
ekstraktlar gibi yem katkı maddelerinin kullanımına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır.
Yapılan bu çalışmada, organik asitlerin ve probiyotiklerin, etlik piliç yemlerinde
tek tek ve birlikte kullanımının canlı performans, barsak histomorfolojisi ve kan
parametreleri üzerine etkileri araştırılmıştır.
3
2. LİTERATÜR BİLGİSİ
2.1. Antibiyotikler
Antibiyotikler, hayvanlarda performansı artırmak, büyümeyi hızlandırmak ve
yemden yararlanma oranını artırmak amacıyla 1946 yılından beri, büyütme faktörü
olarak kullanılmaktadır. Ancak zamanla, antibiyotiklerin aşırı dozlarda kullanımı,
sürekli
kullanımı
gibi
nedenler
yüzünden
barsakta
bulunan
patojen
mikroorganizmalarda direnç oluşturarak, bunların hastalık yapmayla ilgili aktivitelerini
engelleyemediği ya da performansı geliştirmeyle ilgili etkilerinin giderek kaybolmaya
başladığı belirlenmiştir. Antibiyotiklerin büyütme faktörü olarak kullanımı sonucu,
patojen bakterilerde direnç oluşumuyla ilgili ilk bilgiler 1970’den itibaren elde edilmeye
başlanmıştır. Daha sonraları bu katkı maddelerinin hayvan yetiştiriciliğinde yaygın
kullanılması sonucunda insanlarda hastalık yapan bakterilerde de direnç kazanmasına
yol açtığı, hayvansal dokularda ve hayvansal ürünlerde kalıntı bırakarak, alerjilere ve
insan sağlığı üzerinde olumsuz bir takım etkilere yol açtığı bildirilmiştir (Yıldırım,
2002; Nir ve Şenköylü, 2000).
2.1.1 Antibiyotiklerin Yasaklanması
Avrupa Birliği tarafından büyütme faktörü olarak kullanılan antibiyotiklerin
yasaklanmasına neden olan temel endişe, bakterilerin birçok antibiyotiğe karşı rezistans
kazanması ve bu özelliklerini başka bir bakteriye aktarabilme yeteneğine sahip
olmalarıdır. Rezistans, bir antibiyotiğin bütün bakteri populasyonunu öldürürken, bunlar
arasındaki bir bakterinin bundan etkilenmeyip yaşamını sürdürmesi sonucu ortaya
4
çıkmaktadır. Genellikle, oluşan bu dirençli bakteri bir mutasyon sonucu oluşmuştur. Bu
mutasyon, üç yolla rezistans oluşumuna neden olmaktadır. Bunlar;
* antibiyotiğin hücre duvarından emilimini önlemesi,
* antibiyotiğin inhibe edici özelliğini kaybedecek bir forma metabolize
olmasını artırması,
* veya antibiyotiğin inhibe edici etkisini azaltan, alternatif metabolik
ürünler üretmesi şeklinde görülebilir.
2.1.2 Direnç Oluşumunun Bakteriden Bakteriye Geçişi
Antibiyotik rezistans, bir bakteriden diğerine 3 farklı yolla aktarılır;
*Transformasyon: Bir bakterinin çevresini saran sıvı ortamdan DNA
alabilmesi sonucu görülür.
* Transdüksiyon: Virüs enfeksiyonu sonucu genetik materyalin bir bakteriden
diğerine aktarılmasıdır.
* Konjugasyon: Verici bir bakterinin başka bir alıcı bakteri ile DNA transferi
gerçekleştirmesi sonucu, aktarım gerçekleşebilmektedir. Bu durumda yeni DNA,
konukçu kromozomal DNA sı ile birleşir veya alıcı bakterinin stoplazmasında plazmid
adı verilen ayrı bir yapı oluşturur. Bu sayede konukçu kromozomundan bağımsız olarak
replikasyon yeteneğine sahip olur (Edens, 2003).
Yem katkı maddesi olarak hayvanlara verilen antibiyotikler, sindirim sisteminde
yer alan geniş bir mikroorganizma populasyonu ile temasa geçer. Eğer verilen
5
antibiyotik biyolojik olarak aktif dozda ise, barsaklarda bir miktar duyarsız bakterilerle
birlikte bulunan ve duyarlı bakterileri etkiler. Ama sonuçta barsaklardaki bakteri
sayısında değişiklik olmaz. Çünkü duyarlı bakteriler ölür veya faaliyetleri inhibe
olurken, bunların yerini hızla çoğalan dirençli bakteriler alır. Bu dirençli bakteriler,
hayvansal ürünler aracılığıyla insanların tükettiği gıdalara bulaşabilir. Antibiyotiklerin
yem katkı maddesi olarak kullanılmasının diğer önemli bir sakıncası ise, antibiyotiklerin
et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünlerde bıraktığı kalıntılar nedeniyle bu ürünleri
tüketen duyarlı kişilerde alerjilere, toksik etkilere ve kansere yol açmasıdır (Nir ve
Şenköylü 2000; Yıldırım 2002).
Yapılan çalışmalarda, tedavi sırasında ve sonrasında antibiyotik verilen
hayvanların daha çabuk iyileştiği ve iştahlarının daha iyiye gittiği belirlenmiştir.
Büyütme faktörü olarak da kullanılan antibiyotikler, selektif olmadıklarından zararlı
bakterilerle beraber yararlı mikroorganizmaları da öldürmektedir (Fox, 1988;
Cummings, 1995). Ayrıca yapılan diğer bir çalışmada, broyler rasyonlarına ilave edilen
antibiyotik ve probiyotiğin yemden yararlanmayı artırdığı saptanmıştır (Watkins ve
Miller, 1983).
Hayvanlarda antibiyotiğin sürekli olarak kullanılması, barsak florasının tahrip
olmasına ve birçok antibiyotiğe karşı dirençli bakteri suşlarının oluşmasına yol açar. Bu
olumsuzluklara karşın organik asit, probiyotik ve prebiyotikler bu olumsuz etkileri
ortadan kaldıran, kalıntı bırakmayan ve hayvanların sağlıklı gelişmelerini sağlayan
büyütme faktörlerdir (Yıldırım, 2002).
6
2.2. Organik Asitler
2.2.1. Organik Asitlerin Kimyasal Özellikleri
Kimyasal olarak organik asitler, yağ asitleri ve amino asitler gibi organik
karboksilik asitler olarak kabul edilmektedir. Organik asitlerin genel formülleri, RCOOH şeklindedir.
Şekil 2. 1. Formik Asitin kimyasal yapısı
Şekil 2. 2. Propiyonik asitin kimyasal yapısı
Organik asitlerin tümünün mikroflora üzerinde etkileri yoktur. Gerçekte, spesifik
antimikrobiyal etkisi olan organik asitler kısa zincirli (C1-C7) formik, asetik,
propiyonik ve bütirik asitler gibi basit monokarboksilik asitler ile laktik, malik, tartarik
ve sitrik asit gibi hidroksil grubunun genellikle α karbonuna bağlı olan karboksilik
asitlerdir. Organik asitlerin tuzları da ayrıca performans üzerinde olumlu etkiler
sergilemişlerdir. Sorbik ve fumarik gibi olanları bazı antifungal aktiviteye sahiptir ve
çift bağ içeren kısa zincirli karboksilik asitlerdir.
7
Organik asitler, zayıf asitler olup, kısmen dissosiye olurlar. Antimikrobiyal
aktiviteye sahip organik asitlerin çoğunun pKa, yani asidin yarı dissosiye olduğu pH
değeri 3-5 arasında değişir (Dibner ve Buttin, 2002).
Tablo 2. 1. Organik asitlerin sınıflandırılması ve bazı özellikleri
Asit
Kimyasal Adı
Formülü
Molekül
pKa
Ağırlığı
Formik
Formik Asit
HCOOH
46,03
3,75
Asetik
Asetik Asit
CH3COOH
60,05
4,76
Propiyonik
2-Propanoik Asit
CH3CH2COOH
74,08
4,88
Bütirik
Bütanoik Asit
CH3CH2CH2COOH
88,12
4,82
Laktik
2-Hidroksipropanoik Asit
CH3CH(OH)COOH
90,08
3,83
Sorbik
2-4-Heksandienoik Asit
CH3CH:CHCH:CHCOOH
112,14
4,76
Fumarik
2-Bütenedioik Asit
COOHCH:CHCOOH
116,07
3,02
HMB
2-Hidroksi-4-Metiltio Bütanoik Asit
CH3SCH3CH2CH(OH)COOH
149,00
3,86
Malik
Hidroksibütanedioik Asit
COOHCH2CH(OH)COOH
134,09
3,40
Tartarik
2-3-Hidroksi-Bütanedioik Asit
COOHCH(OH)CH(OH)COOH
150,09
2,93
Sitrik
2-Hidroksi-1,2,3- Propanetrikarboksilik
COOHCH2C(OH)(COOH)CH2COOH
192,14
3,13
Asit
Dibner ve Buttin, 2002.
Tablo 2.1’ de domuz ve kanatlı yemlerinde kullanılan organik asitlerin genel
isimleri, kimyasal adları, formülleri, moleküler ağırlıkları ve ilk pKa değerleri
verilmiştir. Organik asit terimi, hayvanın performansı ve antimikrobiyal aktivite üzerine
olumlu etkileri olan asitler ile onların tuzları için kullanılmıştır (Dibner ve Buttin,
2002).
Organik asitlerin çoğu hayvan performansı üzerine yaptıkları olumlu etkilerin
yanı sıra iyi birer gıda ve yem koruyucusu olarak bilinmeleri yanı sıra depolama üzerine
de olumlu etkileri olduğu bildirilmektedir (Ergül, 2005). Farklı organik asitlerin
8
antimikrobiyal etkileri, ortamdaki konsantrasyona ve pH ya bağlı olarak değişim
gösterir.
Buna ek olarak, her bir asitin kendine özgü bir antimikrobiyal aktivite spektrumu
vardır. Örneğin; laktik asit, bakteriler üzerinde daha etkili iken, sorbik asit küflenmeyi
önleyici etkiye sahiptir. Formik, propiyonik gibi bazı asitler ise daha geniş bir
antimikrobiyal aktiviteye sahiptirler ve bakteri ve mayalar da dahil olmak üzere
funguslar üzerinde etkili olabilirler.
2.2.2. Kanatlılarda Yapılan Organik Asitlerle İlgili Araştırmalar
Vogt ve Matthes (1981), fumarik asitin broyler ve yumurtacı tavukları
üzerindeki etkilerini araştırdıkları bir çalışmada; fumarik asit etlik piliçlerde yem
etkinliğini %3.5 ten 4’e yükseltirken, yumurtacı hayvanlarda da yem etkinliğini olumlu
yönde etkilemiş, fakat yumurta verimini etkilememiştir.
Organik asitler (formik, asetik, propiyonik asitler vb), ortamda yeterli ölçüde
dissosiye olmamış asit molekülleri bulunması ve bakterilerle uzun süre bir arada
bulunmaları koşuluyla, gram (-) bakteriler üzerinde bakteriostatik ve bakterisidal etki
yaptıkları in vitro çalışmalarla ortaya konulmuştur (Nir ve Şenköylü, 2000).
Bazı organik asitlerin antimikrobiyal etkiye sahip oldukları bilinmektedir.
Özellikle zayıf lipolifik asitler olan laktik asit, asetik asit ve propiyonik asit; gram
negatif mikroorganizmaların hücre zarından geçerek hücre içi pH’yı ve
mikroorganizmaların aminoasit metabolizmasını değiştirmektedir. Mikroorganizma,
9
düşen hücre içi pH dengesini korumak için enerjisinin büyük bir kısmını harcar ve bu
nedenle büyüme ve gelişmesi yavaşlar (Yıldırım, 2002).
Broylerlerin beslenmesinde yaygın olarak kullanılan ve pozitif sonuçlar alınan
organik asitler; formik, asetik, propiyonik, butirik, fumarik ve sitrik asitlerdir. Organik
asitlerden formik asit kısa zincirli bir asit olup, kuvvetli bir bakterisit ve bakteriostatik
etkiye sahiptir. Bu etkiler organik asidin tüketilmesiyle pH’nın düşmesi sonucu oluşan
antimikrobiyal etkidir (Şamlı vd., 2005).
Kanatlı karma yemlerinde güvenli bir şekilde kullanılan toksik etkisi olmayan
organik asitler hayvanlarda performansı olumlu yönde etkilemekte, aynı zamanda
patojen mikroorganizmaların kontrol edilmesinde de rol oynamaktadır (Küçükersan,
2000). Organik asitlerin etki mekanizması Şekil 2.3’ te verilmiştir.
Organik asitlerin yeme ilavesi, kursaktaki pH’nın düşmesine neden
olmaktadır (Nir ve Şenköylü, 2000). Her asidin kendine özgü pH derecesi mevcut
olup, bu pH dereceleri yemdeki antimikrobiyal etkiyi belirler. Organik asitlerin yeme
ilavesi, özellikle E.Coli, Salmonella ve Campylobacter gibi aside karşı toleransı
olmayan bakteri türlerinin sayılarının azalmasında etkili olmaktadır (Şamlı vd.,
2005).
10
Şekil 2. 3. Organik asitlerin etki mekanizması (Küçükersan, 2000).
Yeme katılan %1 oranında formik ve propiyonik asit karışımı, patojen
mikroorganizmaların sekumdaki kolonizasyonunu inhibe eder ve yerleşmesini
güçleştirir. Organik asitlerin etkileri şu şekilde sıralanabilir (Küçükersan, 2000;
Yıldırım, 2002);
11
• Yemin lezzetini artırır.
• Midedeki asitleşmeyi kolaylaştırır.
• Salivasyonu ve sindirim sisteminde enzim üretimini artırarak yemlerin
daha fazla değerlendirilmesine yardımcı olur.
• Biyojenik aminlerin şekillenmesini engeller.
• Hayvanların sağlığını olumlu yönde etkiler.
• Yemin bozulma riskini azaltır.
• Buffer kapasitesini azaltır.
• Karaciğer ve böbrekte metabolizmayı artırır.
• Lactobacillus türlerinin sindirim sisteminde üremesine yardımcı
olarak, bu sistemde oluşan düzensizlikleri önler.
• Aktif bileşenlerin vücuttan salınımını artırır. Sindirim sisteminde
asitler ile bunların tuzlarının iyi bir şekilde kullanımını sağlarlar.
• PH’yı düşürerek bakteriostatik etkide bulunurlar.
• Vücutta kalıntı bırakmaz, direnç oluşturmaz ve kolaylıkla atılabilirler.
• Canlı ağırlık kazancını arttırır, yem tüketimini etkileyerek yemden
yararlanma oranını iyileştirir.
12
2.3. Probiyotikler
2.3.1 Probiyotiklerin Tanımı ve Genel Yapıları
Probiyotik, Yunanca’da “önce hayat” anlamına gelen bir sözcükten türeyen,
mikroorganizmalar tarafından üretilen, barsaklardaki mikrobik dengeyi sağlayan,
verildikleri hayvanı olumlu yönde etkileyerek endojen mikroflorayı düzenleyen bir
büyütme faktörüdür (Nir ve Şenköylü, 2000).
İlk defa probiyotikler konusu, Nobel ödüllü Rus bilim adamı Eli Metchnikoff’ un,
1908 yılında Bulgar köylülerinin uzun ömürlü olmalarının sebebinin fermente süt
ürünlerini tüketmeleri olduğu teorisi ile gündeme gelmiştir (Fioramonti vd., 2003;
Patterson ve Burkholder, 2003). Daha sonra probiyotik terimi Lilly ve Stillwel (1965)
tarafından büyütme faktörü olarak kullanılan mikroorganizmaları tanımlamak için
kullanılmıştır. Fuller (1989) ise, probiyotikleri mikrobiyal dengeyi olumlu yönde
etkileyerek konukçu hayvan için yararlı etkiler ortaya koyan canlı mikrobiyal yem
katkıları olarak tanımlamıştır. Vanbelle vd. (1990) ise, çoğunlukla araştırmacıların
probiyotik terimini seçilmiş ve konsantre canlı laktik asit bakteri populasyonu için
kullanmakta olduğu konusunu vurgulamıştır.
Probiyotikler; mantarlar, mayalar, Streptococcus, Lactobacillus, Bifidobacterium
ve Bacilluslardan oluşmaktadır. Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar Tablo
2.2 ‘de verilmiştir.
13
Tablo 2.2. Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar
Bakteriler
Lactobacillus fermentum
Bacillus coagulans
Lactobacillus lactis
Bacillus lentus
Lactobacillus plantarum
Bacillus lincheniformis
Lactobacillus reuterii
Bacillus pumilus
Leuconostoc mesenteroides
Bacillus subtilis
Pediococcus acidilacticii
Bacteroides capillosus
Pediococcus pentosaceus
Bacteroides ruminocola
Propionibacterium freudenreichii
Bacteroides suis
Propionibacterium shermanii
Bifidobacterium adolescentis
Streptococcus cremonis
Bifidobacterium animalis
Streptococcus diacetylactis
Bifidobacterium bifidum
Streptococcus faecium
Bifidobacterium infantis
Streptococcus intermedius
Bifidobacterium longum
Streptococcus lactis
Bifidobacterium thermophilum
Streptococcus thermophilus
Lactobacillus acidophilus
Mantarlar
Lactobacillus brevis
Aspergillus niger
Lactobacillus bulgaricus
Aspergillus oryzae
Lactobacillus casei
Mayalar
Lactobacillus cellobiosus
Saccharomyces cerevisiae
Lactobacillus curvatus
Torulopsis candida
Lactobacillus delbruekii
Sarıca (1999)’ ve Nir ve Şenköylü (2000) den uyarlanmıştır.
Lactobacillus grubu bakteriler, diğer patojen bakterilere antagonistik etki yapan
bakteriosin veya bakteriosin benzeri maddeleri üretirler. Ayrıca lactobacilliler, mide
pH’ sına en dayanıklı olan ve sindirim kanalından geçiş esnasında canlılıklarını
koruyabilen bakterilerdir (Erdoğan, 1995; Yıldırım 2002).
14
Barsak dışında yaşayan bakteriler esas olarak, barsaklarda sürekli kalmazlar. Bu
gruptaki Bacillus türleri yemlerle birlikte barsağa alınır, barsak kanalına gider, gelişir ve
barsak kanalında büyük bir çoğalma göstermeden dışkıyla dışarı atılır. Bu Bacillus
türleri, hem spor oluştururlar, hemde barsak boşluğunda faydalı türlerin gelişmesi için
ortam hazırlarlar (Aydın vd., 1994).
Laktik asit bakterileri; laktik asit üreten bakteriler olup, mukozadan salgılanan
mukoz madde içerisinde çoğalırlar ve mukoz maddesi içinde bulunan musini enerji
kaynağı
olarak
kullanırlar.
Probiyotik
bakterileri
olarak
en
çok
kullanılan
Lactobacilluslar, türe ve suşa bağlı olarak genellikle mide pH’sına dayanıklıdırlar ve
sindirim kanallarından geçişlerinde canlı kalırlar (Yıldırım, 2002).
2.3.2. Probiyotiklerin Etki Mekanizması
Probiyotiklerin kanatlı hayvanlar üzerindeki etki mekanizmaları;
* Rekabetçi dışlama ve antagonizm yolu ile mikrobiyal populasyon
üzerinde olumlu etki yaparlar (Fuller, 1989)
* Yem tüketimini ve sindirimi geliştirirler (Nahanson vd., 1992 ve 1993).
* Bakteriyel metabolizmayı değiştirirler (Cole vd., 1984 ve 1987; Jin vd.,
1996a, b).
2.3.2.1. Rekabetçi Dışlama:
Metchnikoff, Lactobacillus acidophilus ile fermente edilen süt ürünlerini yüksek
düzeyde tüketen Bulgar köylülerin uzun ömürlü olduğunu fark edince nedenlerini
araştırmış ve kalın barsakta bulunan zararlı mikroorganizmaların ürettiği ve konukçu
15
üzerinde olumsuz etkili ürünlerin, yoğurttaki yararlı organizmalar tarafından zararsız
hale getirildiğini gözlemiştir. Ardından, bu yararlı etkilerin barsakta kolonize olan L.
acidophilus bakterilerinden kaynaklandığı kabul edilmiştir (Rettger ve Chaplin, 1921).
Rekabetçi Dışlama (Competitive Exclusion) terimi ilk kez Greenberg (1969)
tarafından, barsak lumeninde reseptör yüzeyi sağlayıp epitel hücrelere lokalize olmak
için diğerleriyle rekabet eden bakterilerin durumunu vurgulamak için kullanılmıştır.
Bakterilerin sindirim sisteminde tutunup, kolonize olabilmeleri için epitelyum
hücrelerine fiziksel olarak reseptörleri aracılığıyla yapışması gerekir. Probiyotiklerin
yerleşme ve çoğalma işleminin süreklilik kazanabilmesi için asidik ortama ve safra
tuzlarının aktivitesine karşı koyabilmeleri gerekir.
Rekabetçi Dışlama (RD)’nın 7 mekanizması vardır:
1- Diğer bakteri türleri için düşman bir mikro ekoloji oluşturması
Barsakta asit ortam iki şekilde meydana gelir:
a) Mideden salgılama HCl ile pH’nın düşmesinde önemli bir etkendir.
b) Üretilen uçucu yağ asitlerinin, pH’yı 6 ve daha düşük derecelere düşürmesi
Salmonella ve Enterobakter türlerinde depresyona yol açar ve çoğalmalarını engeller.
Antibiyotik kullanımı da normal mikrobiyal populasyonu kesintiye uğratır, RD’nin
bozulmasına yol açar.
16
2- Bakteriyel reseptör alanının işgal edilmesi
Patojen bakterilerin barsak epitelyum yüzeyine lokalize olabilmesi için, epitelyum
hücre yüzeyine yapışmayı sağlayan reseptörlere gerek vardır. Yapışma, epitelyum hücre
yüzeyindeki polisakkarit içeren reseptörler tarafından sağlanır. Bu reseptörler
bakterilerin birbirine ve epitelyum hücre yüzeyine yapışmasını sağlarken, başka
bakterilerin bu yüzeyle birleşmesi engellenmiş olur.
3- Bakteriosin adlı antimikrobiyal metabolitlerin üretilmesi
Bakteriosinler, bakteriler tarafından üretilen ve biyolojik olarak aktif protein
özelliğine sahip bileşiklerdir. Gram-pozitif bakteriler gram-negatif olanlara göre daha
geniş spektrumlu antibakterisidal etkiye sahiptirler. Bakteriler tarafından üretilen ve
patojenleri inhibe eden bileşikler olarak nitelendirilebilmeleri için şu özellikleri taşıması
gerekir:
a) Peptid yapıda olmalı,
b) Bakterisidal etkiye sahip olmalı.
4- Besin maddelerinin manipülasyonu
Konukçu yeminde bulunan besin maddelerinin yarayışlılığını artıran veya azaltan
birçok çevre faktörü bulunmaktadır. Yemde bulunan çözünebilir şekerin veya uçucu yağ
asitlerinin (laktik asit) manipülasyonu ile Lactobacilli grubu bakteriler için elverişli bir
besin ortamı oluşturabilir.
17
5- Metabolizma son ürünleri
Laktik asit bakterilerinin farklı patojenik mikroorganizmalar üzerine olan
antagonistik etkisi; bakteriosin, organik asitler (laktik asit, asetik asit) ve hidrojen
peroksit (H2O2) gibi metabolizma ürünlerinin üretimi ile ilgili olabilir.
6- Bakteriyel enzimatik akivite
Bu alanda yapılan çalışmaların çoğu aktif karsinojenlerin üretiminde etken olan
enzimlerle ilişkilidir. Deneme hayvanı olarak kullanılan farelere veya insanlara, L.
acidophilus verilmesi ile yem veya yiyeceklerinde bulunan prokarsinojenlerden, aktif
karsinojenlerin üretilmesinde etken olan nitroredüktaz, azoredüktaz ve β-glikoronidaz
gibi enzimlerin aktivitesini düşürmüş ve bunların oluşumunu inhibe etmiştir.
7- Bağışıklık sisteminin stimülasyonu
Son yıllarda kanatlı üretiminde uygulanan hızlı büyüme yönündeki yoğun genetik
seleksiyon, yemlerin etkin bir şekilde canlı ağırlığa dönüşmesine yol açmıştır. Ancak
canlı ağırlıkta ve yemden yararlanmada sağlanan bu gelişmeler hayvanlarda, başta
bağışıklık sistemi olmak üzere kimi biyolojik dengelerin bozulmasına neden olmuştur.
Lactobacillus grubu bakterileri hızlı gelişen broylerlerde bağışıklık sisteminin gelişimi
açısından önemi büyüktür. Özellikle barsaklarda çeşitli yangı reaksiyonlarına yol açan
antijenlere karşı koruma sağlayan Lactobacilli grubu bakterilere gereksinim vardır.
Bozkurt vd. (2005) yeme prebiyotik, probiyotik ve organik asitlerin birlikte veya
ayrı ilave edilmelerinin, broyler performans ve karkas karakteristikleri üzerine etkilerini
araştırmışlar ve bu yem katkılarının büyütme faktörü olarak kullanılabilceği sonucunu
18
ortaya koymuşlardır. Ayrıca, deneme periyodu süresince prebiyotik ve probiyotiğin tek
başlarına kullanımlarına kıyasla birlikte kulanımlarının ilave yararlı etki gösterdiğini
saptamışlardır.
Midilli ve Tuncer (2001) tarafından, broyler rasyonlarına katılan enzim ve
probiyotiklerin besi performansı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma sonunda
broyler yemlerine katılan enzim ile enzim + probiyotiğin canlı ağırlık artışı ve yemden
yararlanma oranları üzerine etkisinin kontrol grubuna göre önemli ölçüde olumlu
olduğu (P<0.001) belirlenmiştir. Diğer taraftan deneme gruplarında barsak içeriği
viskozitesi (P<0.001) ile yapışkan dışkı oranları ve abdominal yağ ağırlıklarının önemli
ölçüde azaldığı (P<0.05), sıcak ve soğuk karkas randımanları ile karaciğer ağırlıklarının
daha yüksek olduğu (P<0.001) saptanmıştır. Ayrıca, deneme gruplarında ince barsak
ağırlığının enzim ile enzim + probiyotik grubunda, kontrole göre sırasıyla %17,95 ve
%9.47 oranında arttığı halde, probiyotik grubunda
%1,41 oranında azaldığı tespit
edilmiştir (P<0.001).
Probiyotikler ürettikleri asetik asit, laktik asit gibi organik asitlerle beraber barsak
içeriğinin pH’sını düşürerek nötr veya bazik ortamda yaşamlarını sürdüren kimi patojen
mikroorganizmaların oluşmasını önlemektedir (Sarıca, 1999).
Günümüzde Bacillus, Streptococcus ve Lactobacillus cinsleri için yapılan
çalışmalar dikkat çekicidir. Bacillus cinsi, barsak mikrovillilerine yapışmasına rağmen,
barsak villileri üzerindeki mukoz biyofilm içinde gelişmekte ve daha elverişli mukoz
sağlamaktadır (Yurtalan ve Ateş, 1995).
19
Probiyotiklerin etkileri aşağıdaki şekilde özetlenmiştir (Anonim, 1999; Polat ve
Özdüven, 2004; Nir ve Şenköylü, 2000; Yıldırım, 2002) :
• Hidrojen peroksit üreterek antibakteriyel etki meydana getirirler.
• Yemde bulunan çözünebilir şekerlerin veya uçucu yağ asitlerinin (laktik
asit) doğrudan kullanımı ile Lactobacilli grubu bakteriler için besin ortamı
oluşturabilirler.
•
Lactobacilluslar, E. coli’ ye karşı antienterotoksin salgılayarak, E.coli’nin
toksik amin sentezini engellerler.
•
Safra tuzları ve yağ asitlerini enteropatojen mikroorganizmaların
etkisinden koruyarak, bunların toksik veya zararlı ürünlere dönüşümünü
önlerler.
•
Probiyotikler diğer bakteri türleri için barsakta asit ortam oluşmasıyla
diğer bakteri türleri için düşman bir mikroekoloji oluşturur.
•
Başta laktik asit olmak üzere, asetik asit ve formik asit gibi organik asitleri
üreterek barsak pH’ sını düşürmekte ve nötr ve bazik ortamlarda
yaşayabilen genelde zararlı etkisi bulunan gram negatif patojen
mikroorganizmaların üremesini engelleyen bir ortam oluşturmaktadırlar.
•
Oksidasyon- redüksiyon potansiyelini düşürerek aerobik
mikroorganizmaların gelişmesini inhibe ederler.
20
•
Hayvanın sindirim enzimleri ile simbiyotik olarak çalışan lipaz, proteaz,
amilaz, betaglukanaz, ksilanaz ve selülaz gibi enzimleri üreten
probiyotikler özellikle sindirim sistemi tam olarak gelişmemiş olan
hayvanlarda yemlerin sindirimine katkıda bulunurlar. Ayrıca ince barsakta
laktaz, sukraz ve maltaz enzimlerinin aktivitelerini arttırırlar.
•
Bakteriyel enzimatik aktivite; bu alanda yapılan çalışmaların çoğu aktif
karsinojenlerin üretiminde etken olan enzimlerele ilişkilidir. Deneme
hayvanı olan farelere
veya
insanlara, Lactobacillius acidophilus
verilmesiyle yem veya yiyeceklerinde bulunan prokarsinojenlerden, aktif
karsinojenlerin üretilmesinde etken olan nitroredüktaz, azoredüktaz ve βglukorunidaz gibi enzimlerin aktivitesi düşmüştür. β-glukorunidaz
aktivitesinin düşmesi, içme suyuna yoğurt ilave edilen civcivlerde de
gözlenmiştir.
•
Amonyak, indol, skatol, merkaptan, toksik aminler ve sülfitler gibi toksik
maddeler
üreten
mikroorganizmaların
çoğalmasını
inhibe
eden
probiyotikler, bu tür zararlı bileşiklerin sindirim sisteminde birikimini ve
emilimini azaltırlar.
•
Probiyotikler, barsak duvarındaki villilere tutunarak hafifçe asidik bir
ortam oluşturur ve patojen bakterilerin hastalık yapmasını önlerler.
Faydalı bakteriler ayrıca, bazı önemli enzimleri üreterek nişasta olmayan
polisakkaritleri (selüloz, hemiselüloz, pektin ve oligosakkaritler vs.)
parçalayarak besin maddelerinin sindirim ve emilimini arttırırlar. B
kompleksi vitaminlerle K vitamininin sentezini sağlarlar. Ayrıca yağda
21
eriyen vitaminlerle yağ asitlerinin ve kalsiyumun yarayışlılığında da
artışlar meydana gelir.
•
Bağışıklık sisteminin stimülasyonu; son yıllarda kanatlı üretiminde
uygulanan hızlı büyüme yönündeki yoğun genetik seleksiyon, yemlerin
etkin bir şekilde canlı ağırlığa dönüşmesine ve bu potansiyelin giderek
artmasına yol açmıstır. Ancak canlı ağırlıkta ve yemden yararlanmada
sağlanan bu gelişmelerin bedeli hayvanlarda bağışıklık sistemi dahil kimi
biyolojik dengelerin bozulması oluşmuştur. Bu durumda günümüzdeki
genetik materyalde bağışıklık sistemine gereken desteği vermek için kimi
önlemlerin alınması gerekir. Hızlı gelişen etlik piliçlerde, Lactobacillus
grubu bakterileri serum protein ve globulin seviyelerini yükselterek
bağışıklık sisteminin gelişmesinde önemli roller üstlenebilirler. Özellikle
barsaklarda yangı (enflamation) reaksiyonlarına yol açan antijenlere karşı
koruma sağlayan Lactobacilli grubu bakterilere gereksinim vardır.
2.3.3. Probiyotiklerin Büyümesinde Etkili Olan Faktörler
Büyütme faktörleri, çok küçük miktarlarda gereksinim duyulan, ama hücre
içerisinde sentezlenemeyen spesifik bileşiklerdir. Büyütme faktörü olarak işlev gören bu
maddeler vitaminler, amino asitler, purinler ve primidinler.
2.3.3.1. Vitaminler: Kimi mikroorganizmalar B kompleks vitaminlere
gereksinim duyarken, kimileri çok azına gereksinim duyar. Laktik asit bakterileri
(Streptecoccus ve Lactobacillus) B kompleks vitamin gereksinimleri ile bilinirken,
vitamin B12’ye tüm bakteriler gereksinim duyarlar.
22
2.3.3.2. Amino Asitler: Amino asitlerini sentezleme yeteneği, sentez için
gerekli olan enzimlerin varlığına bağlıdır. Gereksinim duyulan amino asit ya serbest ya
da peptid formdayken bakteri hücresine dahil edilir. Peptid hücre içerisine dahil
edildikten sonra peptidaz enzimiyle hidrolize edilir.
2.3.3.3. Purinler ve Primidinler: Bunlar, nükleik asitlerle koenzimlerin yapı
taşlarıdır. Çok sayıda mikroorganizma için büyüme faktörleridir. Hücre içerisine serbest
bazlar olarak alınırsa, fonksiyonlarını icra etmeden önce nükleozid ve nükleotidlere
dönüştürülürler (Nir ve Şenköylü, 2000).
2.5. Kanatlılarda Barsak Mikroflorası
Barsak mikroflorasının %90’ını; Lactobacillus ve Bifidobacterium türleri gibi
fakültatif laktik asit üreten bakteriler ile Bacteroides, Fusobacterium ve Eubacterium
cinsleri gibi tam anaerob bakteriler oluşturmaktadır. Floranın geri kalan %10’ unu;
E.Coli türü ile Enterococ’lar, Clostridium, Staphylococcus, Blastomyces, Pseudomonas
ve Proteus cinsleri oluşturmaktadır. Bu orandaki değişikliğin sonucunda performans
düşmesi ve enfeksiyöz hastalıklar görülebilmektedir ( Yurtalan ve Ateş, 1995).
Kanatlılarda, büyüme ve sağlığının iyileştirilmesinde gastrointestinal kanaldaki
mikrobiyal
populasyon
dengesinin
önemi
çok
büyüktür.
Çünkü
mikrobiyal
populasyonun aktivitesindeki küçük bir değişiklik bile kanatlılardaki üretkenlik ve
sağlıkta bile etkili olabilmektedir (Dawson, 2001).
23
Asit toleransı yüksek olan Lactobacillus ve Streptococcus cinsi bakteriler, mide
epitelinin histolojik bölmeleri arasında yoğun olarak bulunurlar. Bu bakteriler,
kuluçkadan çıktıktan hemen sonra civcivlerde görülmeye başlar ve hemen ilk hafta
mide duvarlarına kolonize olurlar (Nir ve Şenköylü, 2000). Laktik asit bakterilerin
sınıflandırılması Tablo 2.3’ de verilmiştir.
Kursakta oluşan yararlı mikroflora nişasta partikülleri üzerine yapışarak,
amilolitik aktivite sonucu organik asitlerin üretilmesini ve pH’nın 4.5’ ten daha aşağı
düzeylere çekilmesini sağlar. Kursak epitelyum hücrelerine tutunup, kolonize olabilme
yeteneğindeki yararlı mikroflora E.Coli’ yi baskılar ve bazı maya türlerinin gelişmesini
önler (Yıldırım, 2002).
Lactobacilli bakterileri; laktik asit bakterilerinin bir bölümü olup, gram
pozitiflerdir. Besin maddelerini fermantasyon yoluyla parçalayarak, laktik asiti üreten
bu bakteriler hareketsizdirler ve spor formları yoktur.
Tablo 2. 3. Laktik asit bakterilerinin bazı özellikleri
Cins
Hücre Formu
Fermantasyon Şekli
Streptococcus
Zincir formunda kok
Homofermantatif
Leuconostoc
Zincir formunda kok
Heterofermantatif
Pediococccus
Dörtlü kok
Homofermantatif
Lactobacillus
Zincir formunda çomak
Homofermantatif
Lactobacillus
Zincir formunda çomak
Heterofermantatif
Nir ve Şenköylü (2000)’ den uyarlanmıştır.
Laktik asit bakterilerinin tümü anaeorbik koşullarda çoğalırlar. Ancak, diğer
anaerob bakterilerden farklı olarak O2’ ye duyarlı değildirler ve oksijenin varlığı ya da
24
yokluğunda gelişebilirler. Laktik asit bakterileri sadece şeker ile benzer bileşiklerden
enerji sağlayabilirler.
Sınırlı düzeyde biyosentez yapabildikleri için dışarıdan amino asitlere,
vitaminlere, purin ve pirimidinlere gereksinim duyarlar. Şeker fermente etme tarzlarına
göre, iki gruba ayrılırlar. Şekerin fermentasyonuyla sadece laktik asit üretenlere
homofermantaif adı verilir. Diğer grup ise, heterofermantatif olarak adlandırılır ve laktik
asidin yanı sıra etanol ve CO2’ de üretirler.
Barsak mikroflorası, kompleks bir mikroorganizma koleksiyonu olup 450
civarındaki farklı tipteki bakteriye yaşam ortamı sağlamış ve barsakta stabilize olmuştur
(Fuller, 1989). Barsak florasının iyi bir koruyucu oluşuna en güzel kanıt,
mikroorganizma içermeyen (germ free) hayvanların, normal barsak mikroflorası
içerenlere göre hastalıklara daha duyarlı oluşlarıdır. Örneğin mikroorganizma
içermeyen bir fareyi öldürmek için 10 adet Salmonella enteritidis yeterli olurken,
normal bir fareyi öldürmek için 1.000.000 tane gerekmektedir (Nir ve Şenköylü, 2000).
2.3.4. Probiyotiklerin Kullanılmasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Probiyotikler karma yemlere ilave olarak katıldığı zaman, belli bir süre canlı
kalabilmektedirler. Fakat, bu tip yemlerdeki probiyotiklerin sayıları zamanla azalır.
Bu azalmanın hızı mikroorganizmanın tür ve formuna bağlı olarak değişiklik
gösterir. Probiyotik katılan yemler kuru ve serin yerlerde usulüne uygun bir şekilde
depolanmalıdır. Probiyotik preparatlarının yemlere katılmadan önceki depolama
şartlarına da dikkat edilmelidir. Probiyotik preparatlar 22-25 0C’ de kuru yerlerde
25
depolanmalıdır. Depolama sıcaklığı 30
o
C’ nin üstüne çıktığında bakteriler
canlılıklarını kaybederler (Yalçın vd., 1996; Sarıca, 1999).
Şekil 2. 5. Enterococcus faecium’ un mikroskop altındaki görünümü (Shankar,
2006)
Yüksek sıcaklıktaki üretim işlemleri esnasında probiyotikler az veya çok
inaktive olmaktadır. Klasik buharla peletleme ve ekstrüzyon işlemleri sırasında,
probiyotikler canlılıklarını yüksek oranda kaybederler. Özellikle buhar düzeyi
yüksek olduğu zaman bu durum daha fazla önem taşır. Mikroorganizmalar nemli
ısıya göre, kuru ısıya daha dayanıklıdır. En çok kullanılan Lactobacilluslar 45-48 oC
gibi yüksek sıcaklık ve basınca nispeten dayanıklı olduklarından yem yapım
işlemleri sırasında canlılıklarını yüksek oranda korumaktadır. Yem tüketimi
süresince spor formda olan probiyotiklerde kayıp %10-30 oranında olabilir.
Enterococcuslardaki kayıp ise %90’a kadar çıkabilmektedir (Yalçın vd., 1996).
26
Probiyotiklerin büyütme faktörü olarak etkilerini göstermeleri için canlı olarak
mideden barsağa geçmeleri gerekmektedir. Midede bu organizmaları etkileyen en
önemli faktör ortam pH’sıdır. Probiyotikler safra ve lizozim enzimine karşı da
dirençlidir (Yıldırım, 2002). Demir ve bakır iyonları başta olmak üzere mineral
premiksleri probiyotiklerin canlılıklarını sınırlandırmaktadır. Yüksek yoğunlukta
vitamin premiksleri (özellikle vitamin K) ile etkileşim probiyotikler için zararlı
olmaktadır. Antifungal ve antioksidan yem katkı maddeleri de probiyotikler için
zararlıdır( Yalçın vd. , 1996).
İyi bir probiyotikte olması gereken özellikler şu şekilde özetlenebilir ( Sarıca,
1999; Nir ve Şenköylü, 2000; Yalçın, 2000; Yıldırım, 2002);
• Barsağın aşağı bölümlerine çok sayıda bakterinin aktarılması ya
devamlı olarak çok sayıda canlı bakteri vermek veya sınırlı dozda,
ama barsağa özgü bakterilerin verilmesi ile mümkün olabilir. Böylece
barsağın alt segmentlerinde kolonize olarak çoğalabilirler.
• Barsakta
yaşayabilmeli
ve
metabolizma
faaliyetlerinde
bulunabilmelidir; böylece düşük pH derecesine ve sindirim sisteminin
diğer antimikrobiyal etkilerine karşı koyabilmelidir.
• Belirlenen bakteri suşunun canlı hücrelerini içermelidir.
• Mideden geçerken mide asidine, barsaklarda safraya ve lizozim
enzimlerine karşı dayanıklı olmalı ve hızlı bir şekilde aktive olarak,
yüksek çoğalma oranı göstermelidir.
27
• Yeme katılmadan ve yeme katıldıktan sonra oda sıcaklığında stabilite
özelliğini sürdürebilmelidir.
• Patojenlerin
barsakta
kolonize
olmalarını
önleyen
diğer
bir
mekanizma, barsak epiteli mukoza yüzeyine yapışma için rekabet
gücü ve yeteneğidir.
• Probiyotiklerin barsak epitel hücrelerine kolayca yapışması ve
kompozisyonu devamlı değişen barsak içeriğinde büyüme ve
çoğalmayı sürdürebilmesi, mide ile barsak asiditesi çok farklı olduğu
halde, bu denli farklı iki ortamı tolere edebilecek yetenekte olması
gerekir.
• Yem içindeki besin maddeleri ve diğer yem katkı maddeleri ile
karıştırıldığında yüksek stabilite özelliği bulunmalıdır.
• Probiyotiğin kullanım dozu ve veriliş süresinin çok iyi belirlenip,
kullanıcının bu konuda bilgilendirilmiş olması gerekir.
• Probiyotik suşunun konukçu hayvanda hastalıklara karşı dayanıklılık
ve büyümeyi artırıcı etkilere sahip olması gerekir.
28
2.3.5. Prebiyotikler
Son yüzyılda laktik asit bakterileri gibi belirli bazı bakteriler hastalıklara karşı
dayanıklılığı artırabilir ve laktik asit bakterilerinin sindirim kanalındaki sayıları
spesifik karbonhidratlarla besleme sonucu artırılabilir. Bu spesifik karbonhidratlara
prebiyotik adı verilir (Patterson ve Burkholder, 2003).
Prebiyotikler, sindirilemeyen besin maddelerinin, kolondaki bir veya sınırlı
sayıdaki bakterinin büyümesi ve/veya aktivitesini seçici bir şekilde stimüle ederek
konukçu hayvanın üzerinde olumlu etki gösterirler (Gibson ve Roberfroid, 1995).
Prebiyotik ve probiyotiklerin birlikte kullanımı simbiyotikler olarak bilinir.
Yaygın olarak kullanılan prebiyotikler, fruktooligosakkarid ürünleridir (FOS,
oligofruktoz, inulin). Bununla birlikte, trans-galaktooligosakkaritleri, laktuloz,
laktitol, maltooligosakkaritler, ksilo-oligosakkaritler, stakiyoz, rafinoz ve sukroz
termal oligosakkaritleri de araştırılmıştır (Monsan ve Paul, 1995; Orban vd., 1997;
Patterson vd., 1997; Piva, 1998; Collins ve Gibson, 1999). Yukarıda adı geçen
prebiyotiklerle
aynı
amaçla
mannanoligosakkaritler
Mannanoligosakkaritlerin,
yararlı
mannanoligosakkaritleri
bakteri
sindirim
de
populasyonlarına
kanalındaki
patojenleri
kullanılmaktadır,
seçici
değildirler.
bağlayıp
onların
tutunmasını önleyerek, bağışıklık sistemini stimule ederler ve bu şekilde yarayışlı
olan bakteriler için elverişli bir ortam sağlamış olurlar (Spring vd., 2000).
Tablo 2. 5’de probiyotik ve prebiyotiklerin genel özellikleri özetlenmiştir.
29
Tablo 2. 5. İdeal probiyotik ve prebiyotiklerin özellikleri
Probiyotikler
Konukçu kaynaklı olurlar.
Patojen değildirler.
Proses ve depolamaya dayanıklıdırlar.
Mide asidi ve safra tuzlarına dayanıklıdırlar.
Epitel yüzeye veya mukusa tutunurlar.
Sindirim kanalında yaşamlarını sürdürürler.
İnhibitör bileşikler üretirler.
Bağışıklık sistemini düzenlerler.
Mikrobiyal aktiviteyi değiştirirler.
Prebiyotikler
Memeli enzim ve dokuları tarafından hidrolize ve absorbe edilemezler.
Bir veya sınırlı sayıda yararlı bakteri için seçici yarayışlıdırlar.
Barsak mikroorganizmaları ve aktiviteleri için yararlı olacak şekilde
değişiklik meydana getirirler.
Konukçu bağışıklık sistemini luminal veya sistemik açıdan yararlı olacak
şekilde değiştirirler.
Simmering ve Blaut (2001)’ den uyarlanmıştır.
30
2.5. Organik Asitlerin ve Probiyotiklerin Broylerler Üzerine
Etkileri
Ceylan vd. (2003a) yaptıkları çalışmada, etlik piliçlerde büyütme faktörü
antibiyotiklere alternatif olarak geliştirilen probiyotik, prebiyotik, humarik asit gibi yem
katkılarının performans ve barsak mikroflorası üzerine etkilerini araştırmışlardır.
Çalışmada, yemlere büyütme faktörü, probiyotik, prebiyotik ve humik asit ilavesinin,
yemden yararlanma üzerine etkisi kontrol grubuna göre daha üstün bulmuştur. Ancak
ölüm oranı, sıcak karkas randımanı ve yem maliyet değerleri üzerine deneme yemlerinin
etkisi bulunmamıştır.
Midilli ve Tuncer (2001) yapmış oldukları bir çalışmada, arpa ve buğday temeline
dayalı rasyonlara, enzim ve probiyotikler ayrı ve birlikte katılarak broyler civcivlere
verilmiştir. Araştırma sonunda yemlere katılan enzim ve enzim + probiyotik canlı ağırlık
ve yem dönüşüm oranı, kontrol grubuna göre olumlu olduğu, abdominal yağ ağırlığının
azaldığı, sıcak ve soğuk karkas ağırlığı ile karaciğer ağırlığının yüksek olduğu, ince
barsak ağırlığının enzim ve enzim + probiyotik gruplarında arttığı, probiyotik grubunda
ise azaldığı saptanmıştır.
Mathis vd.’ nin (2005) bildirdiğine göre, Nekrotik Enteritis enfeksiyonu bulunan
broyler civcivlerine verilen yemlerle organik asitlerin etkinliği test edilmiş ve bu çalışma
sonucunda organik asit asitlerin bulunduğu yemlerle beslenen grupta, kontrol grubuna
göre canlı ağırlık artışı %29 ve yem dönüşüm oranı %8 oranında artarken, nekrotik
enteritten kaynaklı toplam ölüm oranı ise %43 oranında azalmıştır.
31
Loddi vd.’ nin (2000), yapmış oldukları çalışmada etlik piliçlerde, karma yeme
probiyotik ilavesinin 21. ve 42. günlerde canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı ve yem
tüketimini olumsuz yönde etkilediğini; karkas, kalp ve karaciğer ağırlığında farklılık
olmadığını, probiyotiklerin yararlı etkilerinin gözlenmediğini ortaya koymuşlardır.
Ceylan vd.’ nin (2003b) yapmış oldukları bir çalışmada, etlik piliçlere performans
ve barsak mikroflorasına etkileri incelenmek üzere büyütme faktörü olarak antibiyotik,
probiyotik ve organik asitler karışımının her birinin enzimli ve enzimsiz formu
verilmiştir. Çalışma sonucunda piliçlerden alınan ince barsak örneklerinde saptanan
maya, aerobik bakteri ve koliform bakteri sayıları bakımından gruplar arası farkın önemli
olduğu, yemlerine organik asit ve organik asit + enzim ilave edilen piliçlerin barsakların
her 3 mikroorganizma sayısında diğer gruplara göre önemli düzeyde düşüş olduğu
gözlenmiştir. Canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, ölüm oranı, karkas
randımanı ve ince barsak viskozitesinde önemli düzeyde farklılıklar gözlenmiştir.
Kahraman vd. (2000), etlik piliç karma yemlerine probiyotik (L. plantarum, L.
delbrueckii subsp bulgaricus, L. acidophilus, L. rhamnosus, Bifidobacterium bifidum,
Streptococcus salivarius subsp. thermophilus, Enterococcus faecium, Aspergillus oryza
ve Candida pintolopesii kültürleri (başlangıç yemine 3x1011 adet/kg; geliştirme yemine
2x1011 adet/kg) ve antibiyotik (zinc bacitracin, 75 ppm) ilave etmişlerdir. Hijyenik
şartlarda yetiştirilen etlik piliçlerin karma yemlerine ayrı ayrı probiyotik ve antibiyotik
ilavesinin canlı ağırlık, yem tüketimi ve yemden yararlanma oranında herhangi bir
farklılığa yol açmadığını gözlemişlerdir.
32
Khurana (2005) tarafından yapılmış bir çalışmada, etlik piliçlerde probiyotik
ilavesinin Salmonella Gallinarum hastalığının önlenmesinde ve bağışıklık sistemi
üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışma sonucunda probiyotik ilavesinin canlı ağırlık ve
yem tüketiminde etkili olmadığı saptanmıştır. Bununla beraber probiyotik ile beslenen
piliçlerin Salmonella Gallinarum enfeksiyonuna karşı daha hassas olduğu gözlenmiştir.
Histopatolojik olarak lezyonların bulaşmasının, probiyotik olmayan yemlemede oldukça
yüksek olduğu ve probiyotik ilavesinin ise bursa fabricus ve dalak ağırlığında farklılık
yaratmadığı saptanmıştır. Diğer bir çalışmada Şamlı vd. (2007) broyler başlatma
yemlerine probiyotik ilavesinin ince barsakta laktik asit kolonizasyonunu ve villus
yüksekliğini arttırdığını bildirmektedir.
Bozkurt vd.’ nin (2005) bildirdiğine göre, prebiyotik, probiyotik ve organik
asitlerin bir arada ve ayrı ayrı rasyona ilavesinin broylerlerde performans ve karkas
karakteristiklerine etkileri test edilmiş ve sonuçta broyler rasyonlarına beraber katılan
yem katkılarının etlik piliçlerde 21 ve 42 günlük yaşta canlı ağırlığı artırdığı, yem
tüketiminin de 0-3 haftalık yaşta etkili olduğu ancak 0-6 haftalık yaşta etkili olmadığı
gözlenmiştir. Probiyotik ve prebiyotiğin birlikte verildiği grupta yem dönüşüm oranının
kontrol grubuna göre daha iyi olduğu, büyüme faktörü yem katkılarının ölüm oranı
üzerine etkili olmadığı ve horozlarda karaciğer ve ince barsak ağırlığını üzerine etkili
olduğu görülmüştür.
Ergün vd. (2000), Ross PM3 erkek etlik piliç karma yemlerine probiyotik, Zinc
bacitracin ve probiyotik + Zinc bacitracin ilave etmişlerdir. Gruplar arasında canlı
33
ağırlık, karkas randımanı ve yenilebilir iç organların ağırlığı bakımından istatistiksel
açıdan farklılık bulunmadığını saptamışlardır.
Naseem vd.’ nin (2005) yapmış oldukları bir çalışmada, etlik piliçlerde
probiyotiklerin canlı ağırlık ve yem dönüşüm oranı üzerine etkileri incelenmiş ve
çalışmada probiyotik verilen gruplarda, diğer gruplara göre daha yüksek yem dönüşüm
oranı ve canlı ağırlık tespit edilmiştir.
Jin vd. (2000) tarafından, 12 Lactobacillus türü karışımı veya tek Lactobacillus
acidophilus türünün karma yemlere ilavesi etlik piliçlerde 40. gün süreyle denenmiş ve
40. gün sonunda canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışının arttırdığı, yemden yararlanma
oranını düşürdüğü ve muameleler arasında ölüm oranında farklılık olmadığını
belirtmişlerdir.
Asad Sultan vd.’ nin (2006) yaptıkları çalışmada, broyler civcivlerine yoğurt
probiyotiklerinin verilmesinin performans üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada
yoğurt ve protexin probiyotikleri iki ayrı gruba verilmiştir. Yoğurt probiyotikleri, kontrol
grubuna göre canlı ağırlık, yem dönüşüm oranı, karkas randımanında oldukça büyük
etkiye sahipken, protexinin bu parametrelerde etkisi gözlenmemiştir.
Kırkpınar vd. (1999), etlik piliç karma yemlerine ilave ettikleri laktik, fumarik,
propiyonik, sitrik, ve formik asitin tuzlarından oluşan organik asit karışımı ve
probiyotiğin (Aspergillus spp.) etkilerini incelemişlerdir. Birinci grup kontrol olmak
üzere, 2. gruba organik asit (2 kg/ton yem), 3. gruba probiyotik (2 kg/ton yem) ilave
34
etmişler ve 6 haftalık araştırma sonuçlarına göre organik asit ve probiyotik kullanımının
canlı ağırlığı olumlu yönde etkilediğini (P<0,01); yem tüketimi, yemden yararlanma,
yaşama gücü, kesim randımanı, karaciğer, taşlık ve abdominal yağ ağırlığı ile barsak
pH’sını etkilemediğini gözlemişlerdir.
Pietras ve Skraba (2000) yapmış oldukları bir çalışmada, 1200 adet etlik piliç
karma yemine 0,5 g/kg antibiyotik (flavomycin) ve 250 mg/kg probiyotik
(Lactobacillus acidophilus ve Streptococcus faecium) ilave etmiş ve deneme sonucunda
canlı ağırlık ortalamalarını sırasıyla 2121, 2158 ve 2212 g; yemden yararlanma oranını
2,27, 2,22 ve 2,24 ve ölüm oranını ise %2,3, 2,4 ve 1,2 olarak saptamışlardır.
Takahashi vd.’ nin (2005) yapmış oldukları bir çalışmada, broyler tavuklarında
prebiyotik ve probiyotiklerin karkaslardaki Salmonella spp. miltarı, et kalitesi ve verim
üzerine etkileri incelenmiştir. Çalışmada probiyotik ve prebiyotik ilaveli yemler verilen
tavuklarda, karkas verimi ve et kalitesinde diğer muamelelere göre daha iyi performans
elde edilmiştir. Yeme probiyotik ve prebiyotik ilavesinin, karkaslardaki Salmonella
enteritinin bulunduğu göz önünde tutularak etkili olmadığı saptanmıştır.
Toker vd. (2000),
etlik piliç karma yemine %0,15 düzeyinde probiyotik
(Lactobacillus) ilave derek 39 günlük deneme sonucunda canlı ağırlık, yem tüketimi,
kesim sonuçları ve ölüm oranları açısından önemli derecede bir farklılık
oluşturmadığını gözlemişlerdir.
35
Karimi ve Rahimi’ nin (2004) bildirdiğine göre, broyler civcivlerinde farklı
oranlardaki pobiyotiklerin yağ ve kan hücrelerine olan etkileri incelendiğinde, 36 ve 42
günlük yaştaki her grupta, altı civcivin kan örnekleri alınmış ve bunlarda kolesterol,
trigliserid, HDL, LDL, hemoglobin, toplam lökosit miktarı ve heterofil, ezonofil, basofil,
lenfositler ve monositlerin yüzdelerine bakılmıştır. Çalışmada probiyotik miktarının
artmasının kandaki kolestrolü düşürdüğü ve lökosit hücre sayısını arttırdığı saptanmıştır.
Diğer kan parametrelerinde ise probiyotik ilavesinin etkisi görülmemiştir.
Lima vd.’ nin (2003) yapmış oldukları bir çalışmada, etlik piliçlere probiyotik
ilavesinin performans ve sindirim enzimlerinin aktivitesi üzerine etkileri incelenmiştir.
Çalışmada 14, 28 ve 42 günlük yaştaki her muameleden iki hayvan kesilmiş, pankreas ve
ince barsakları incelenmiştir. Araştırma sonucunda rasyona eklenen probiyotiğin
performans ve enzim aktivitesi üzerinde etkisi bulunamamıştır.
Hadorn vd.’ nin (2001) bildirdiklerine göre, farklı düzeylerde organik asit verilen
(%0, 0,3, 0,6 ve 0,9) etlik piliçlerin canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi,
yemden yararlanma oranı, verim indeksi ve ölüm oranı bakımından tüm ortalamaların
birbirine yakın olduğunu belirlemişlerdir.
Günal vd.’ nin (2006) bildirdiklerine göre, büyüme faktörü antibiyotik, probiyotik
ve organik asit ilavesinin etlik piliçlerde doku, barsak mikroflorası ve performansı
üzerine etkileri araştırılmış ve çalışmada 308 adet broyler civcivinin rasyonlarına
büyüme faktörü antibiyotik (flavomycin), probiyotik karışımı, bitki ekstraktı ve mineral
tuzları içeren organik asitler ilave edilmiştir. Deneme sonucunda canlı ağırlık artışı, yem
36
tüketim oranı, yem dönüşüm oranı ve ölüm oranında farklılık bulunmamıştır. Bununla
beraber 21. ve 42. günlerde belirlenen barsak mikroflora ve dokularda, her iki periyotta
da antibiyotik veya organik asitlerin karışımının toplam bakteri sayılarında azalma
sağladığı saptanmıştır. Probiyotik ilaveli muamele, ileum ve jejunum villus uzunluğunu
artırırken, antibiyotik ilaveli muamelenin kontrol grubuna göre Lamina muscularis
mucosae kalınlığını düşürdüğü saptanmıştır.
Alp vd.’ nin (1999) yapmış oldukları bir çalışmada, etlik civcivleri, kontrol grubu
ve buna 3 g/kg Acid Lac Dry, 0,1 g/kg zinc bacitracin ya da her ikisinin birden
kullandığı yemler ile beslenmişler ve 42. gün süren deneme sonucunda organik asit
ilavesinin canlı ağırlık, yemden yararlanma oranı, karkas ağırlığı ve karkas randımanı
üzerine bir etkisinin olmadığını; ileum pH’sı ve toplam bakteri sayısının ise kontrol
grubuna göre önemli düzeyde düştüğünü belirlemişlerdir.
Erener vd.’ nin 2001 yılında yaptıkları bir çalışmada, %0,1, 0,2 ve 0,3
düzeylerinde organik asiti (formik asit ve propiyonik asit karışımı) japon bıldırcını
karma yemine ilave ederek deneme sonu canlı ağırlığı, canlı ağırlık artışı, yemden
yararlanma oranı ve yem tüketimi bakımından görülen farklılıkların önemsiz (P>0,05);
barsak içeriği pH’sının %0,3 organik asit ilavesinde çok önemli derecede düşük
çıktığını (P<0.01) bildirmişlerdir.
Albuz ve Ceylan (2001), büyütme faktörü antibiyotikler yerine kullanılabilecek
bazı yem katkılarının etlik piliçlerde besi performansı üzerine etkilerini belirlemek
amacıyla yaptıkları denemede kontrol ve kontrol karma yemine %0,1 düzeyinde
37
antibiyotik (Flavomycin), %0,1 probiyotik (Primalac 454: 1.0x109 adet/g Lactobacillus
acidophilus,
Lactobacillus
casei,
Enterococcus
faecium
ve
Bifidobacterium
thermophilus içermektedir) ve %0,1 prebiyotik (Bio-MOS) ilave ederek 4 grup
oluşturmuşlardır. Altı haftalık araştırma sonunda canlı ağırlıkları sırasıyla 2178, 2241,
2202 ve 2104 g (P<0,05); canlı ağırlık artışlarını 2136, 2200, 2161 ve 2063 g (P<0,05);
yem tüketimini 3826 , 3798 , 3772 ve 3837 g (P>0,05); yemden yararlanma oranını
1,79, 1,73, 1,74, ve 1,86 (P<0,05); karkas randımanını %76,22 , 72,94 , 73,21 ve 73,14
(P<0,05) olarak bulmuşlardır. Grupların ileum bölgesi koliform grubu bakteri sayısında
ise önemli düzeyde farklılık görülmediğini tespit etmişlerdir. Araştırmadan elde ettikleri
bulgular neticesinde etlik piliç yemlerinde büyütme faktörüne alternative olarak
probiyotiğin başarıyla kullanılabileceğini bildirmişlerdir.
Panda vd.’ nin (1999) yapmış oldukları bir çalışmada, etlik piliç rasyonlarına
100 mg/kg, 150 mg/kg ve 200 mg/kg probiyotik ilave edilerek yemleme yapmışlardır.
100 mg/kg probiyotik ilavesinin 0-4 haftalarda canlı ağırlık artışı sağladığını, fakat 5-6
haftalarda aynı artışın görülmediğini; yem tüketimi, yemden yararlanma oranı, karkas
randımanı, karkas ağırlığı ve yenilebilir iç organlarda (kalp, karaciğer ve taşlık) farklılık
gözlenmediğini bildirmişlerdir.
Denli vd.’ nin (2003) yapmış oldukları bir çalışmada rasyona probiyotik, organik
asit ve antibiyotik ilavesinin broyler performansı ve karkas verimine etkileri
araştırılmıştır. Çalışmada 42 gün süren deneme sonucunda en yüksek canlı ağırlık artışı,
yem dönüşüm oranı ve karkas ağırlığı, antibiyotik ve probiyotiğin bir arada verildiği
grupta saptanmıştır. Buna karşılık, probiyotik, antibiyotik ve organik asidin karaciğer
38
ağırlığı, barsak pH’ sı ve abdominal yağ ağırlığı üzerine etkisi olmadığı
bildirilmişlerdir.
Erdoğan (1999), broiler rasyonlarında antibiyotik ve probiyotik kullanılması
üzerine yapmış olduğu çalışmada, zinc bacitracin ve iki farklı probiyotiğin (Thepax,
Fastrack) broyler piliçlerinde canlı ağırlık kazancı, yemden yararlanma oranı, karkas
randımanı, ince barsak ve abdominal yağ ağırlığı ile serum kolestrol düzeyi üzerine
etkilerini incelemiştir. Araştırma sonunda, broiler yemine katılan iki probiyotiğin,
antibiyotiğin ve bunların kombinasyonlarının canlı ağırlık, yem tüketimi, yemden
yararlanma, ince barsak ağırlığı ve serum kolestrol düzeyi üzerine önemli etkilerinin
bulunmadığı tespit edilmiştir. Deneme gruplarında sıcak karkas randımanı kontrolden
belirgin olarak yüksek bulunmuş, Thepax ve zinc bacitracin abdominal yağ ağırlığında
kontrol grubuna gore belirgin bir artışa neden olurken, Fastrack’ ın etkisi önemsiz
bulunmuştur.
39
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Hayvan Materyali: Denemede ROSS 308 ırkı cinsiyet ayrımı yapılmış
toplam 300 adet bir günlük broyler civciv kullanılmıştır.
3.2. Yem Materyali: Deneme yemleri, mısır ve soya ağırlıklı bazal yemlere,
propiyonik asit ve formik asit karışımından oluşan bir organik asit preparatı ile bir
probiyotik suşunun (Enterococcus faecium) ayrı ayrı
ve birlikte
ilavesiyle
hazırlanmıştır.
Muameleler ve uygulanan deneme yemleri aşağıdaki gibi oluşturulmuştur:
1) Kontrol grubu (Bazal yem)
2) Bazal yem + Organik Asit (OA, 3,0 g/kg)
3) Bazal yem + Probiyotik (E. Faecium, 2,0 g/kg)
4) Bazal yem + Organik Asit (3,0 g/kg)+ Probiyotik (E. Faecium, 2,0 g/kg)
Bazal yemin besin madde içerikleri Tablo 3.1’ de görüldüğü gibi % 23 ham
protein ve 3050 kcal/kg metabolik enerji içerecek şekilde hazırlanmıştır. 2. muamele,
bazal yeme bir inorganik taşıyıcı olan phyllo-silikata adsorbe edilmiş formik ve
propionik asitlerden oluşan organik asit karışımı (Biotronic SE Forte, Biomin,
International GmbH. Herzanburg, Avusturya), 3,0 g/kg dozunda homojen bir şekilde ön
karışım yapılarak ilave edilmiştir. 3. muamelede probiotik olarak sukroz ile sellülozdan
oluşan bir taşıyıcı üzerinde stabilize edilen Enterococcus faecium NCIMB 10415
(CYLACTIN® LBC ME10, DSM Nutritional Products Ltd., Birsfelden, İsviçre), ön
karışım halinde 10 x 109 CFU/g dozda ve bir kg yeme 2 g olarak ilave edilmiştir. 4.
muamele ise, bazal yeme 2. ve 3. muamelelerde uygulanan miktarlarda kullanılan
40
organik asit karışımı ile probiyotik (E. Faecium) birlikte ilave edilerek oluşturulmuştur.
Deneme yemleri civcivlere 21 gün süreyle yedirilmiştir.
Tablo 3. 1. Deneme Yemleri
Kontrol
Organik Asit
E. faecium
Organik Asit+E.faecium
(%)
(%)
(%)
(%)
Mısır
44,6
44,2
44,3
44,0
Soya 48
29,6
29,6
29,6
29,6
Buğday
12,0
12,0
12,0
12,0
Tavuk unu
6,0
6,0
6,0
6,0
Soya yağı
4,1
4,1
4,1
4,1
DCP
1,5
1,5
1,5
1,5
Kireçtaşı
1,1
1,1
1,1
1,1
L lisin HCl
0,4
0,4
0,4
0,4
Tuz
0,3
0,3
0,3
0,3
Metiyonin
0,3
0,3
0,3
0,3
0,2
0,2
0,2
0,2
OA1
0
0,3
0
0,3
Probiotik2
0
0
0,2
0,2
Vitamin+Mineral
Premiksi1
1
Yemin 1 kilogramında: vitamin A (retinil asetat), 14.000 IU; vitamin D3, 5.000 IU; vitamin E, 50
mg; vitamin K3, 4 mg; vitamin B1, 3 mg; vitamin B2, 8 mg; vitamin B6, 4 mg; vitamin B12, 16 µg;
niasin, 20 mg; demir, 80 mg; folik asit, 2 mg; pantotenik asit, 20 mg; biotin, 150 µg; kolin, 1800
mg; kurşun, 5 mg; manganez, 100 mg; çinko, 80 mg; selenyum, 150 µg.
2
OA: Organik asit karışımı (Biotronic SE Forte, Biomin, International GmbH. Herzanburg,
Avusturya),
3
Enterococcus faecium NCIMB 10415 (CYLACTIN® LBC ME10, DSM Nutritional Products Ltd.,
Birsfelden, İsviçre).
41
Tablo 3. 2. Deneme yemlerinin besin madde içerikleri
Organik
Kontrol
Organik Asit
E. faecium
Asit+E.faecium
Metabolik Enerji, kcal/kg
3050
3050
3050
3050
Ham Protein, %
23,0
23,0
23
23,0
Ham Sellüloz, %
2,5
2,5
2,5
2,5
Ham Yağ, %
7,0
7,0
7,0
7,0
Metiyonin+Sistin, %
0,9
0,9
0,9
0,9
Lisin, %
1,5
1,5
1,5
1,5
Kalsiyum, %
1,0
1,0
1,0
1,0
Pkullanılabilir, %
0,5
0,5
0,5
0,5
3.3. Deneme Ünitesi ve Civciv Büyütme
Bir günlük civcivler; 3 katlı broyler kafeslerine, her bölmeye 5 hayvan düşecek
şekilde 15 tekerrür, toplam 60 bölme olacak şekildee rastgele dağıtılmıştır. Deneme
kafesleri (100 x 60 cm), tel ızgara zeminli ve dışkı toplamaya elverişli tablalardan
oluşmaktadır ve damla tipi suluk içermektedir. Yemlikler ise, yem saçımını önleyecek
tarzda tasarlanmıştır.
Yem ve su ad libitum olarak verilmiştir. 23 saat aydınlık, 1 saat karanlık olacak
şekilde ışıklandırma programı yapılmıştır.
Denemenin sürdüğü 21 gün boyunca civcivlere Tablo 3.2’de gösterilen besin
madde içeriğine sahip yem yedirilmiştir. Civciv tartımları haftalık olarak tartılmış ve
42
her hafta yemliklerde artan yem belirlenerek, hayvan başına haftalık yem tüketimi
saptanmıştır. Yem dönüşüm oranı; ortalama yem tüketiminin ortalama canlı ağırlığa
bölünmesiyle hesaplanmıştır.
3.4. İleum Örneklerinin Alınması ve Histomorfolojisi
Barsak kısımları ayrılmış, ağırlıkları tartılmış ve ileumdan alınan doku
örneklerinin ölçümleri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji
Anabilim Dalı’ nda yapılmıştır. Bu ölçümler için denemenin 21. gününde hayvanların
ileumlarından alınan 1 cm boyundaki doku örnekleri yıkandıktan sonra, %10’luk
tamponlu formalin ile tespit edilmiştir. Hazırlanan parafin bloklar, 5-6 mikron
kalınlığında kesilerek Hematoksilen x Eosin boyası ile boyanmıştır (Xu vd., 2003). Bu
işlemlerin ardından dijital kameralı mikroskop ile fotoğrafları çekilmiştir. Elde edilen
bu resimlerden Ritz vd.,(1995)’e göre villus yüksekliği ve genişliği ile kript derinliği ile
Lamina muscularis mucosae kalınlığı ölçümleri yapılmıştır.
3.5. Organ Ağırlıkları
Bursa fabricus, karaciğer, dalak, taşlık ön mide, pankreas ve kalp kısımları ayrılarak
tartımları yapılmış ve canlı ağırlık esasına göre standardize edilmişlerdir.
3.6. Kan Örneklerinin Alınması
21. gün her bölmeden bir hayvan olmak üzere, her muameleden 15 tekerrür,
toplam 60 hayvandan kan örneği alınmıştır. Kan örnekleri, her hayvanın kanat altı
venasından (Vena subcutenea ulnaris) tüplere alınmış ve ilgili laboratuvara analiz için
43
kanda bağışıklık düzeyini belirlemek üzere gönderilmiştir. Laboratuvarda Optical
Densite, Titre ve SP değerleri New Castle virüsü antikor test kiti kullanılarak
ölçülmüştür (ProFLOK® PLUS, NDV ELISA Kit). İlgili hesaplama formülleri aşağıda
verilmiştir;
SP= (Örnek Abzorbans Değeri-Ortalama Normal Kontrol Abzorbans Değeri)
Düzeltilmiş Pozitif Kontrol Abzorbans Değeri
LOG10 TİTRE=(1,464*LOG10 Sp)+3,740
TİTRE=ANTILOG (LOG10 TİTRE)
3.7. İstatistik Analiz
Toplanan verilerin istatistik analizleri Statistica yazılımı kullanılarak ANOVA ve
Duncan testi ile yapılmıştır.
4. BULGULAR
4.1. Deneme Yemlerinin Performans Değerlerine Etkileri
Denemede canlı ağırlık artışları muamelelerde sırasıyla 628,9g , 633,1g , 609,5g
ve 538,5g olarak bulunmuştur. En yüksek canlı ağırlık artışı 633,1g ile organik asit
grubunda görülürken, en düşük canlı ağırlık artışı 538,5g ile organik asit + probiyotik
grubunda görülmüştür. Yem tüketimi muamelelerde sırasıyla 620,9g , 573,8g, 629,8g ve
563,1g olarak bulunmuştur. En yüksek yem tüketimi 629,8g ile probiyotik grubunda
görülürken en düşük yem tüketimi 563,1g ile organik asit+probiyotik tüketen
hayvanlarda görülmüştür. Organik asit + probiyotik verilen muamelede yem tüketimi
44
düşük olduğundan canlı ağırlık artışı da düşük olmuştur. Dolayısıyla, canlı ağırlık
artışının daha az olması, yem tüketiminin daha düşük olmasıyla ilişkilidir.
Yem dönüşüm oranı muamelelerde sırasıyla 0,990 , 0,909 , 1,040 ve 1,047
olarak bulunmuştur. En iyi YDO 0,909 ile organik asit ilaveli yemi tüketen gruplarda
bulunmuştur. Bunun da nedeni organik asidin canlı ağırlık artışını diğer gruplardan daha
fazla yükseltmiş olmasıdır.
Tablo 4. 1. Organik asit ile probiyotik kullanımının 21 günlük broyler civciv
performans değerlerine etkileri
YDO1
Canlı
Yem
Muameleler
Ağırlık Artışı, g
Tüketimi, g
Bazal yem
628,9 a
620,9 ab
0,990 ab
Organik Asit
633,1 a
573,8 b
0,909 b
E. faecium
609,5 a
629,8 a
1,040 a
Organik Asit+E.faecium
538,5 b
563,1 b
1,047 a
P değeri
<0,001
0,042
0,030
SEM
9,580
10,130
0,019
1
1
: g yem/g canlı ağırlık artışı şeklinde hesaplanmıştır.
4.2. Deneme Yemlerinin Organ Ağırlıkları Üzerine Etkileri
Deneme yemlerinin organ ağırlıkları üzerine etkileri incelendiğinde görülmüştür
ki; muamelelerde Bursa fabricus ağırlıkları sırasıyla 0,29 , 0,31 , 0,33 ve 0,32; karaciğer
45
ağırlığı sırasıyla 2,94 , 2,71 , 2,83 ve 2,80; dalak ağırlıkları sırasıyla 0,09 , 0,08 , 0,09 ve
0,09; taşlık ağırlıkları sırasıyla 2,21 , 2,05 , 2,12 ve 2,17; ön mide ağırlıkları sırasıyla
0,53 , 0,50 , 0,51 ve 0,60; pankreas ağırlıkları sırasıyla 0,32 , 0,32 , 0,33 ve 0,32; kalp
ağırlıkları ise sırasıyla 0,70 , 0,68 , 0,67 ve 0,74 olarak bulunmuştur.
Tablo 4. 2. Organik asit ile probiyotik kullanımının 21 günlük broyler civciv organ
ağırlıkları üzerine etkileri (g/100 g canlı ağırlık)
Muameleler
B.Fabricus K.Ciğer
Dalak
Taşlık
Ön
Pankreas
Kalp
Mide
(boş)
(boş)
Bazal yem
0,29
2,94
0,09
2,21
0,53 ab
0,32
0,70
Organik Asit
0,31
2,71
0,08
2,05
0,50 b
0,32
0,68
E. faecium
0,33
2,83
0,09
2,12
0,51 b
0,33
0,67
Organik asit + E. faecium
0,32
2,80
0,09
2,17
0,60 a
0,32
0,74
P değeri
0,598
0,528
0,7780
0,272
0,030
0,955
0,483
SEM
0,010
0,053
0,004
0,031
0,013
0,007
0,021
a-b: Aynı sütunda farklı harflerle gösterilen ortalamalar birbirinden önemli
derecede farklıdır (p<0,05).
En yüksek ön mide ağırlığı organik asit+probiyotik grubunda elde edilirken,
B.fabricus, karaciğer, dalak, taşlık, pankreas ve kalp ağırlıklarında istatistiki olarak fark
bulunmamıştır. Organik asit + probiyotik (E. faecium) içeren grupta ön mide ağırlığının
diğer gruplara göre daha yüksek çıkması, yem tüketiminin de bu grupta en düşük
bulunması organik asit ve probiyotiğin birlikte kullanımının sindirim kanalında yem
geçiş hızını etkilediğini göstermektedir.
46
4.3. Kan Parametreleri
Denemede alınan kanların analizi sonucu muameleler arasında optik densite
değerleri sırasıyla 0,486, 0,458, 0,571ve 0,466; SP (sample to positive ratio) değerleri
sırasıyla 0,780, 0,716, 0,976 ve 0,738; New Castle Titre değerleri sırasıyla 5194.750,
4360.500, 6477.000 ve 4408.167 olarak bulunmuştur.
Tablo 4. 3. Organik asit ile E. faecium’ un 21 günlük broyler civcivlerin bağışıklıkla
ilgili kan değerlerine etkileri
Optik densite
SP değeri
Titre Seviyesi
Bazal yem
0,486
0,780
5184,750
Organik Asit
0,458
0,716
4360,500
E. faecium
0,571
0,976
6477,000
Organik Asit +E. faecium
0,466
0,738
4408,167
P değeri
0,820
0,806
0,705
SEM
0,046
0,102
709,05
4.4. Barsak Parametreleri
Denemede ince barsağın ileum bölgesinden alınan kesit örneklerine ait villus
yüksekliği, villus genişliği, kript derinliği ile Lamina muscularis kalınlığı sonuçları
Tablo 4.4’ de verilmiştir. Muamelelere göre villus boyları sırasıyla 832,7µ, 972,8µ,
841,5µ ve 853,7µ bulunmuştur.
Bu değerler arasında sadece organik asit ilave edilen 2. muamele istatistiki
olarak diğer gruplardan farklı bulunmuştur. Bu sonuç, organik ilavesinin tek başına
47
villus boyuna büyümesi yönünde etki ettiğini, ancak E. faecium ile birlikte aynı etkinin
gözlenmediğini göstermektedir. Villus kalınlığı ise sırasıyla 101,7, 94,4, 113,1 ve 101,6
bulunmuş, ancak muameleler arasında önemli bir fark gözlenmemiştir. Kript derinliği
ölçümleri ise 95,0 , 89,9 , 100,7 ile 88,4 bulunmuş, ancak önemli bir fark görülmemiştir.
Lamina muscularis mukoza kalınlığı ölçüm sonuçları sırasıyla 153,1,143,6 ,
156,6ve135,8 olarak ölçülmüş, ancak oluşan farklar istatistiki olarak önemli
bulunmamıştır.
Şekil 4. 1. 1) Villus boyu, 2) Villus kalınlığı, 3) Kript derinliği, 4) Lamina muscularis
mucosae kalınlığı
48
Tablo 4. 4. Organik asit ile E. faecium’ un 21 günlük broyler civciv barsak
histomorfolojisine etkileri
Bazal yem
Organik Asit
E. faecium
Villus
Boyu
(µ)
Villus
Kalınlığı
(µ)
Kript
Derinliği
(µ)
Lamina
muscularis
kalınlığı
(µ)
832,7 b
101,7
95,0
153,1
972,8 a
94,4
89,9
143,6
841,5 b
113,1
100,7
156,6
Organik Asit +E. faecium
853,7 b
101,6
88,4
135,8
P değeri
0,118
0,705
0,550
0,216
SEM
18,948
4,299
2,851
5,217
a-b: Aynı sütunda farklı harflerle gösterilen ortalamalar birbirinden önemli derecede
farklıdır (p<0,05).
49
5. TARTIŞMA
5.1. Deneme Yemlerinin Performans Değerlerine Etkileri
Bu araştırmanın amacı yem katkı maddesi olarak bir organik asit ile bir probiyotik
olan E. faecium un birlikte ve ayrı ayrı kullanımlarının etlik piliçlerde büyüme
performansı ve barsak histomorfolojisi ile bağışıklıkla ilgili kan parametreleri üzerine
etkilerinin araştırılmasıdır. Muamele gruplarının performansla ilgili parametrelere
etkilerinin yer aldığı Tablo 4.1’ e bakıldığı zaman en göze çarpan etkinin, organik asit
karışımı kullanılan muamelede yemin ete en iyi şekilde dönüştürüldüğünün ve bunun
bir göstergesi olan yem dönüşüm oranının (YDO) diğer gruplara göre daha iyi olması
yani en küçük çıkmasıdır. Gerçekten de bu grupta YDO 0,909 olduğu halde, bazal,
E.faecium ve kontrol+ E. faecium gruplarında sırasıyla 0,990, 1,040 ve 1,047 ile daha
yüksek çıkmıştır. Bunun nedeni, organik asiti alan grupta daha az yemle daha yüksek
oranda canlı ağırlık artışı sağlanmış olmasıdır. Bu çalışmanın koşullarında organik asit
kullanımı diğer gruplara göre etlik piliçlerde daha iyi bir büyüme ve YDO nun elde
edilmesini sağlamıştır.
Bu çalışmada organik asitlerin E. faecium ile birlikte kullanıldığı grupta canlı
ağırlığın ve yem tüketiminin önemli düzeyde düşmesi bu iki yem katkısının birlikte
kullanılmasının olumlu sonuç vermediğini göstermektedir. Tek başına kullanıldığında
olumlu etki yapan organik asit preparatının bu probiotik ile bir arada kullanıldığında
aynı etkiyi göstermemesi organik asitlerin sindirim kanalında ve özellikle ince barsakta
pH yı E. faecium’un kolonizasyonu üzerinde olumsuz etki yapmış olabileceği ve
böylece probiyotikten faydalı laktik asit bakterilerinin burada çoğalıp lokalize olarak
olumlu bir etki ortaya koyamadıkları düşünülmektedir. Bunun nedeni probiyotiklerin
50
ürettikleri laktik asit ile ilave edilen organik asitlerin ortam pH değerlerini faydalı
bakteriler için olumsuz hale getirmesi olarak yorumlanabilir.
Organik asitler yem hammaddelerinin depolanmasında ve prezervasyonunda uzun
zamandan beri kullanılmaktadır. Ayrıca bunların barsaklardaki patojen mikroorganizma
üzerindeki aktivitelerinin de antibiyotiklere benzer olduğu bildirilmektedir (Dibner ve
Buttin, 2002). Barsakta yer alan patojen mikroorganizmaları kontrol edişlerinin dayalı
olduğu etki mekanizmaları Dibner ve Butin (2002) ile Eidelsburger vd. (1992a)
tarafından başarılı bir şekilde açıklanmıştır. Organik asitlerin büyüme, sindirim ve
yemden yararlanma gibi parametrelerle özetlenen canlı performans üzerindeki olumlu
etkileri çok sayıdaki bilimsel çalışmayla ortaya konulmuştur: Büyüme üzerindeki
olumlu etkileri Vogt and Matthes (1981), %0,5-1,0 fumarik asit ilavesiyle Metabolik
Enerjide sindirilebilirliğin artışı Runho vd. (1997), sütten kesilen domuz yavruları
yemlerine %1,25 formik asit ilavesiyle mide, barsak ve sekumda amonyak çıkışının
önemli düzeyde azalması Eidelsburger vd.(1992b) ve %0,6 düzeyinde formik asit
ilavesiyle hayvanların barsaklarında olumsuz etki oluşturan biyojenik aminlerin
düzeylerinde önemli azalmalara neden olduğu, Eckel vd. (1992) tarafından ortaya
konulmuştur. Organik asitlerin barsaklardaki mikroflorayı değiştirme etkisinin ötesinde
belirlenen diğer bir önemli etkileri barsak lumenindeki pH’yı düşürücü etkileri, villus
boyu ile absorbsiyon yüzey alanını artırıcı etkileri de domuz ve rat gibi tek mideli
hayvanlarda yapılan çalışmalarla belirlenmiştir (Eidelsburger vd., 1992a; Frankel vd.,
1994; Sakata, 1987). Zaten, Dibner ve Buttin, (2002) bu tür çalışmaların kanatlılarda da
yapılması gerektiğini önermiştir.
51
Organik asit ilavesinin etlik piliçlerde canlı ağırlığı artırdığı diğer bazı araştırma
grupları (Mathis vd., 2005, Ceylan vd., 2003a, Kırkpınar vd., 1999) tarafından da
bildirilmektedir. Probiyotik kullanımının performans değerlerini olumlu etkilediğine
dair birçok araştırma mevcut olup kimi araştırmacılar ise farklı sonuçlara ulaşmışlardır.
Araştırmada kullanılan organik asit preparatı (formik ve propionik asit karışımı)
sindirim kanalı pH’sını olumlu yönde etkileyerek canlı ağırlığın artmasına ve yem
tüketiminin ise düşmesine neden olmuştur. Ceylan vd.’ nin (2003b) yürüttüğü bir
çalışmada antibiyotik, probiyotik ve organik asit ilave edilen bir çalışmada organik
asitlerin enzimli veya enzimsiz ilavesiyle ince barsaklardaki maya, aerobik bakteri veya
koliform bakteri sayımlarında azalma olduğu gözlenmiştir. Elde edilen sonuçlar
arasında canlı ağırlık ile diğer performans değerlerinin de muamelelerden önemli ölçüde
etkilendiği bildirilmiştir. Keza, Mathis vd.(2005)’nin bulgularına göre, nekrotik enteritis
enfeksiyonu bulunan broyler piliçlere verilen organik asitlerin canlı ağırlığı %29
oranında arttırdığı, ölüm oranını ise %43 oranında azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bir kısım araştırma grupları (Alp vd., 1999; Hadorn vd., 2001) ise, organik asit
verilen etlik piliçlerde canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yem dönüşüm
oranı, verim indeksi ve ölüm oranıyla karkas ağırlığı ve karkas randımanı bakımımdan
kontrol grubuna göre bir farklılık oluşmadığını rapor etmişlerdir.
Probiyotik
ilavesinin
canlı
performans
üzerine
olumlu
bir
etkisi
ise
gözlenmemiştir. Benzer şekilde Günal vd. (2006) tarafından yapılan bir çalışmada da
antibiyotik, organik asit ve probiyotik içeren gruplar arasında bir fark gözlenmemiştir.
Kahraman vd. (2000) de probiyotik olarak kullanılan çeşitli laktik asit bakterilerinin
52
antibiyotik ilavesine göre bir fark oluşturmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Probiyotik
ilavesine ilişkin yapılan çalışmalar içerisinde Loddi vd. (2000) elde olumsuz sonuçlar
dikkat çekmekte ve probiyotik ilavesiyle canlı ağırlık ve yem tüketiminin olumsuz
etkilendiği bildirilmektedir. Diğer taraftan Midilli ve Tuncer (2001) probiyotik
ilavesinin enzimli veya enzimsiz broyler civciv yemine ilavesinin canlı ağırlık ve yem
dönüşüm oranını olumlı yönde etkilediğini bildirmiştir. Çok sayıda araştırma grubu
(Toker vd., 2000; Jin vd., 2000; Bozkurt vd., 2005; Naseem vd. 2005) da
probiyotiklerin broyler civcivlerde canlı performansı olumlu yönde etkilediğine dair
sonuçlar bildirmişlerdir.
5.2. Deneme Yemlerinin Organ Ağırlıkları Üzerine Etkileri
Deneme yemlerinin sindirim, bağışıklık ve dolaşımla ilgili organlar üzerindeki
etkilerinin yer aldığı Tablo 4.2.1 incelendiği takdirde yalnızca ön midenin uygulanan
muamelelerden etkilendiği görülür. Organik asit ve probiyotik ilavesinin birlikte
kullanıldığı grupta ön mide önemli düzeyde irileşmiştir. Diğer iç organ ağılıklarına ise
muamelelerin bir etkisi olmamıştır. Benzer sonuçlar, diğer bazı araştırma grupları
tarafından (Panda vd. 1999; Loddi vd. 2000; Denli vd., 2003; Khurana, 2005) tarafından
da bildirilmektedir. Buna karşılık, Midilli ve Tuncer (2001), Bozkurt vd., (2005)
probiyotik ilavesiyle karaciğer ağırlığında artış saptamışlardır.
5.3. Barsak Histomorfolojisi Parametreleri
Organik asit preparatı ve probiyotik bakterinin (E. faecium) barsak
histomorfolojisi üzerindeki etkilerini incelemek üzere ele alınan villus boyu, villus
kalınlığı, kript derinliği ve Lamina muscularis kalınlığı değerlerini yer aldığı Tablo
53
4.4.1 incelendiği zaman sadece villus boyunun muamelelerden etkilendiği görülür. Bu
araştırmanın sonuçları organik asit ilavesinin özellikle tek başına ilave edildiği zaman
villus boyunda önemli düzeyde büyümeye neden olduğunu göstermiştir. Ancak
probiyotik bakterisinin (E. faecium) alındığı gruplarda bu etki saptanmamıştır.
Probiyotik ve organik asidin birlikte kullanımı da yine performans değerlerinde olduğu
gibi villus boyutlarını arttırıcı bir etki yapmamıştır. Bunun nedeni yeme katılan organik
asidin
probiyotik
bakterinin
(E.
faecium)
kolonizasyonunu
önlemesi
olarak
gösterilebilir. Bu denemenin sonuçları kullanılan organik asit preparatı (formik +
propiyonik asitler) ile E. Faecium’un birlikte kullanımının performansı olumlu
etkilemediğini ve bunun villus boyunda artırıcı bir etki görülmeyişi ile de ortaya
konulduğunu göstermektedir. Çünkü villus buyunun artışı ile büyüme ve yemden
yararlanmada artış arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Çünkü, rat ve domuzlar
üzerinde yapılan barsak histomorfolojisi çalışmalarında villus boyu ile absorbsiyon
yüzey alanının artışı arasında pozitif bir koralasyon olabileceği bildirilmiştir Yani villus
boyunun artmasıyla barsak epitel hücrelerinden besin madde geçişinde artış olmakta ve
yemlerin ME nin sindirilebilirliğinde bir yükselme olmaktadır (Sakata, 1987;
Eidelsburger vd., 1992a; Frankel vd., 1994).
5.4. Kan Parametreleri
Organik asit preparatı ve probiyotik bakterinin (E. faecium) incelenen kan
parametreleri üzerinde her hangi bir etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Tablo
4.4.1 incelendiği takdirde bağışıklıkla ilgili parametre olarak ele alınan optik densite, SP
(sample to positive ratio) ve kandaki antikor düzeyinin bir göstergesi olan Titre
değerleri bakımından uygulanan muamelelerin bir etkisi olmadığı gözlenmiştir. Bu
54
sonuçlar uygulanan deneme koşullarında yemlere organik asit preparatı ve probiyotik
bakterinin (E. faecium) ilavesinin SP değeri, Titer değeri ve Optik Densite değerlerini
etkilemediğini göstermektedir.
Halbuki, Karimi ve Rahimi (2004)’ nin gerçekleştirdiği bir çalışmaya göre,
probiyotiklerin broyler civcivlerde kan kolesterol düzeyini düşürerek ve lökosit hücre
sayısını arttırarak bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
Belki de, bu çalışmada büyütme faktörü olarak kullanılan E. Faecium’ un bağışıklık
sistemi üzerine olan etkilerini araştırmak üzere bağışıklıkla ilgili başka parametrelerin
incelenmesi gerekmektedir.
6. SONUÇ
Sonuç olarak bu çalışma kullanılan organik asitlerin (formik ve propiyonik asitler)
yalnız başına ilave edilmesinin canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve YDO olarak ifade
edilen canlı performansı olumlu etkilediği görülmektedir. Bu sonucu destekleyen en
önemli bulgulardan bir tanesi, organik asit karışımını tek başına alan civcivlerde villus
boyunda artışın saptanmış olmasıdır.
Ancak, organik asitlerin bu denemede kullanılan probiyotik (E. faecium) ile
birlikte kullanıldığı gruplarda yem tüketimi düşmüş ve canlı ağırlık da olumsuz
etkilenmiştir. Bu sonucun ortaya çıkmasında, organik asitlerlerin ortam pH’sını
düşürücü etkiye sahip olma özellikleri nedeniyle ortamda bulunan probiyotik etkili
laktik asit bakterilerinin kolonizasyonu için gerekli olan optimum koşulların
sağlanamamış olması düşünülebilir. Diğer taraftan, bu çalışmada yem katkısı olarak
55
kullanılan organik asitler ile probiyotiğin (E.faecium)
bağışıklıkla ilgili bazı kan
parametrelerine (optik densite, SP ve New Castle Titre değerleri) ve karaciğer,
pankreas, kalp, Bursa fabricus, dalak, taşlık ve ön mide gibi organ ağırlıkları üzerine bir
etkisinin olmadığı belirlenmiştir.
56
7. KAYNAKLAR
Albuz, E., Ceylan, N., 2001. Büyütme Faktörü Antibiyotiklere Alternatif Yem
Katkılarının Etlik Piliçlerde Performans Üzerine Etkileri. Tavukçuluk
Araştırma Derg., 3(2):23-28.
Alp, M., Kocabağlı, N., Kahraman, R., Bostan, K., 1999. Effect Of Dietary
Supplementation With Organic Acids And Zinc Bacitracin An İleal
Microflora, Ph And Performance in Broilers. Tr. J.of Veterinary And Animal
Sci. 23:451-455.
Anonim, 1999. Probiyotikler Ve Enzimler. Tarım Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.36 S.,
İstanbul.
Asad S, Duranni F.R, Suhail S.M, Ismail M, Duranni Z, Ve Naila C. (2006).
Comparative Effect Of Yoghurt As Probiotic On The Performance Of Broiler
Chicks. Pakistan Journal Of Biological Science 9(1): 88-92.
Aydın, A., Bolat, D., Demirulus, H., 1994. Hayvan Beslemede Yeni Bir Yem Katkı
Maddesi: Probiyotikler. Yüzüncü Yıl Üniv. Zir. Fak. Derg., 4:15-21.
BESD-BİR (2006). Sektör Raporu. http://www.besd-bir.org/sektorraporu.htm
Bozkurt, M., Küçükyılmaz, K., Çatlı, A.U., Çınar, M., (2005). The Effect Of Dietary
Supplementation Of Prebiotic, Probiotic And Organic Acid, Either Alone Or
Combined, On Performance And Carcass Characteristics. WPSA 15th
European Symp.on Poultry Nutrition, Hungary 25-29 September, 288-290.
Ceylan N, Çiftçi İ, İlhan Z. (2003a). Büyütme Faktörü Antibiyotiklere Alternatif Yem
Katkılarının Etlik Piliçlerde
Besi Performansı Ve Barsak Mikroflorası
Üzerine Etkileri. Turk J Vet. Anim.Sci.27,727-733.Tübitak.
57
Ceylan N, Çiftçi İ, Ildız F Ve Söğüt A. (2003b). Etlik Piliç Rasyonlarına Enzim,
Büyütme Faktörü, Probiyotik Ve Organik Asit İlavesinin Besi Performansı Ve
Barsak Mikroflorasına Etkileri. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Dergisi,
Cilt:9, Sayı:3,320-326.
Cole, C.B., Anderson, P.H., Philips, S.M., Fuller, R., Hewitt, D., (1984). The Effect Of
Yogurt On The Growth, Lactose-Utilizing Gut Organisms And βglucoronidaes Activity Of Caecal Contents Of A Lactose-Deficient Animal.
Food Microbiol., 1: 217-222.
Cole, C.B., Fuller, R., Newport, M.J., (1987). The Effect Of Diluted Yogurt On The Gut
Microbiology And Growth of Piglets. Food Microb., 4:83-85.
Collins, M.D., Gibson, G.R. (1999). Probiotics, prebiotics, and synbiotics: approaches
for modulating the microbial ecology of the gut. Am. J. Clin. Nutr. 69: 1052S1057S.
Cummings, T.S. 1995. The Effect Of Probiotics And Antibiotics On The İntestinal
Microflora Of Poultry. Pp. 88-90. In: Prooceedings Of The 22nd Annual
Carolina Poultry Nutrition Conference. Carolina Feed Industry Association,
Charlotte, NC.
Dawson, K. A., 2001. Use Of Probiotics İn Poultry Feed. Multi-State Poultry Feeding &
Nutrition Conference. Alltech Biosciences Center. 3031 Catnip Hill Pike
Nicholasville, KY 40536, USA.
Denli M, Okan F, Çelik K. (2003). Effect Of Dietary Probiotic, Organic Acid And
Antibiotic Supplementation To Diets On Broiler Performance And Carcass
Yield. Pakistan Journal Of Nutrition 2 (2): 89-91
58
Dibner JJ and Buttin P. 2002. Use of organic acids as a model to study the impact of gut
microflora on nutrition and metabolism. J. Appl. Poult. Res. 11:453-463.
Eckel B, Roth FX, Kirchgessner M, Eidelsburger U. 1992. Zum einfluss von
ameisensaure auf konzetrationen an ammoniak und biogenen aminen im
gastrointestinaltrakt. J. Anim. Physiol. A. Anim. Nutr. 67:198-205.
Edens, F.W., 2003. An Alternative For Antibiotic Use In Poulrty: Probiotics. Rev. Bras.
Cienc. Avic., Vol.:5 No:2
Eidelsburger U, Kirchgessner M, Roth FX. 1992a. Influence of formic-acid, calcium
formate, and sodiumhydrogencarbonate on dry-matter content, pH value,
concentration of carbonic acids and amonia in different segments of the
gastrointestinal-tract. J. Anim. Physiol. A. Anim. Nutr. 68 (1):20-32.
Eidelsburger U, Kirchgessner M, Roth FX. 1992b. Influence of formic acid, calcium
formate and sodiumhydrogencarbonate on acid-base status. J. Anim. Physiol.
A. Anim. Nutr. 68 (1):33-42.
Eidelsburger, U., Kirchgessner, M., 1994. Effect Of Organic Acids And Salts İn The
Feed On Fattening Performance Of Broilers. Archiv Für Geflügelkunde,
58(6):268-277.
Erdoğan Z. (1999). Broyler Rasyonlarında Antibiyotik Ve Probiyotik Kullanılması.
Lalahan Hay. Araft. Enst. Derg. 39 (2)57-69.
Erdoğan, Z., 1995. Broyler Rasyonlarında Antibiyotik Ve Probiyotik Kullanılması.
Doktora Tezi. Ankara Üniv. Sağlık Bil. Enst. Hayv. Besl. Ve Beslenme Hast.
Anabilim Dalı. 70 S, Ankara.
59
Erener, G., Sarıçiçek, B., Özdaş, A., 2001. Bıldırcın Büyütme Yemine Değişik
Düzeylerde Organik Asit Karışımı İlavesinin Besi Performansı İle Barsak
İçeriği pH’sı Üzerine Etkisi. Tarım Bilimleri Derg. 7(1):147-150
Ergül, M., 2005. Karma Yemler ve Karma Yem Teknolojisi. Ege Üniversitesi Yayınları.
Ziraat Fakültesi Yayın No: 384, S. 220.
Ergün, A., Yalçın, S., Saçaklı, P., 2000. Broyler Rasyonlarında Probiyotik Ve Zinc
Bacitracin Kullanımı. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg. 47:271-280.
Fioramonti, J., Theodorou, V., Bueno, L., (2003). Probiotics: What Are They? What
Are Their Effects On Gut Physiology? Best Practise & Research Clinical
Gastroenterology, 17 (5): 711-724.
Fox, S.M. (1988). Probiotics: Intestinal Inokulants For Production Animals. Vet. Med.,
83 (8): 806-830
Frankel, W.L, Zangh W., Singh, A., Krulfeld, D.M, Don S, Sakata, T., Modlin, I.,
Rombeau, J.L. (1994). Mediation of the trophic effects of short-chain fatty
acids on the rat jejunum and colon. Gastroenterology. 106:375-380.
Fuller, R., (1989). Probiotics In Man And Animals. A Review. J. Appl. Bact., 66:365378.
Gibson, G.R., Roberfroid, M.B. (1995). Dietary modulation of the human colonic
microbiota: introducing the concept of prebiotics. J. Nutr. 125: 1401-1412.
Greenberg, B., (1969). Salmonella Suppression By Known Populations Of Bacteria In
Flies. Journal Of Bacterology, 99: 629-635.
Gunal M, Yaylı G, Kaya O, Karahan N Ve Sulak O. (2006). The Effect Of Antibiotic
Growth
Promoter,
Probiotic
Or
60
Organic
Acid
Suplementation
On
Performance, Intestinal Microflora And Tissue Of Broilers. Internatıonal
Journal of Poultry Science 5 (2): 149-155.
Hadorn, R., Wiedmer, H., Feuerstein, D., (2001). Effect Of Different Dosages Of An
Organic-Acid Mixture İn Broiler Diets. Archıv Fur Geflugelkunde 65 (1): 2227
Jin, L. Z., Ho, Y. W., Abdullah, N., Jalaludin, S., (2000). Digestive And Bacterial
Enzyme Activities İn Broilers Fed Diets Supplemented With Lactobacillus
Cultures. Poultry Sci. 79:886-891.
Jin, L.Z., Ho, W., Abdullah, N., Jalaludin, S., (1996a). Influence Of Dried Bacillus
subtilis And Lactobacilli Culture On Intestinal Micro-flora And PErformance
In Broilers. Asian-Australian J. Animal Sci., 9: 397-404.
Jin, L.Z., Ho, W., Abdullah, N., Jalaludin, S., (1996b). Effect Of LActobacillus Culture
On The Digestive Enzymes In Chicken Intestine. Proceedings Of The 8th
Animal Science Congress, Tokyo, Chiba, Japonya, pp. 224-225.
Kahraman, R., Özpınar H., Abaş, İ., Eseceli, H., Bilal, T., Kutay, H.C., (2000). Effects
Of Probiotic And Antibiotic On Performance Of Broiler. Arch. Geflügelk.,
64(2):70- 74.
Karimi K.ve Rahimi S. (2004). The Effect Of Various Levels Of Probiotic On Blood
Cells And Fat İn Broiler Chicks. Pajouhesh Va Sazandegi. In Animal And
Fisheries Science (62) 40-45.
Khurana S.K. (2005). Efect Of Probiotics Suplementation On İmmuno-Competence
And İn Prevention Of Experimental Salmonella Gallinarum İnfection İn
Broiler Chicken. 15th European Symposium On Poultry Nutrıtıon.270-272.
61
Kırkpınar, F., Ayhan, V., Bozkurt, M.,(1999). Organik Asit Karışımı Ve Probiotik
Kullanımının Etlik Piliçlerde Performans, Barsak Ph’sı Ve Viskozitesi Üzerine
Etkileri. Uluslararası Hayvancılık Kongresi 21-24 Eylül, S. 463-467, İzmir.
Küçükersan, K., (2000). Yemlerde Organik Asit Kullanımı Ve Organik Asitlerin Etki
Mekanizması. Katkı, İnterkim Kimya Sanayii, İth. İhrc. Tic. A.Ş. 3(8):4-5
Lilly, D.M., ve Stillwel, R.H., (1965). Probiotics: Growth Promoting Factors Produced
By Microorganisms. Science, 147: 747-748.
Lima A.C.F., Pizaura, J.M, Macari, M., Malheiros, E.B. (2003). Effect Of Probiotic
Supplementation On Performance And Digestive Enzymes Activity Of Broiler
Chickens. Revista Brasileria De Zootecnia, Brazilian Journal of Animal
Science 32(1): 200-207.
Loddi, M. M., Gonzales, E., Takita, T. S., Mendes, A. A., Roca, R. O., De-Oroca, R.
(2000) . Effect Of The Use Of Probiotic And Antibiotic On The Performance,
Yield And Carcass Quality Of Broilers. Revista Brasileira De Zootecnia. 29
(4) :1124- 1131.
Mathis, G.F., Dam Van J.T.P, Fernandez C.A, Hofacre, C.L. (2005). Effect Of An
Organic Acids And Medium Chain Fatty Acids Containing Productin Feed On
The Course Of Artificial Necrotic Entritis İnfection İn Broiler Chickens.15th
European Symposium On Poultry Nutrıtıon.357-359.
Midilli, M., ve Tuncer, Ş.D., (2001). Broyler Rasyonlarına Katılan Enzim ve
Probiyotiklerin Besi Performansına Etkileri. Turk. J. Vet. Anim. Sci., 25: 895903.
62
Monsan, P., Paul, F. (1995). Oligosaccharide feed additives. In: Wallace, R.J., Chesson,
A. (Eds.), Biotechnology in Animal Feeds and Animal Feeding. VCH, New
York, NY. S. 233-245.
Nahanson, S.N., NAkaue, H.S., Mirosh, L.W., (1992). Effect Of Direct-Fed Microbials
On Nutrient Retention And Parameters Of Laying Pullets. Poultry Sci., 71
(Suppl. 1): 111.
Nahanson, S.N., Nakaue, H.S., Mirosh, L.W., (1993). Effect Of Direct-Fed Microbials
On Nutrient Retention And Parameters Of Single Comb White Leghorn
Pullets. Poultry Sci., 72 (Suppl. 2): 87.
Naseem, S., Ahmad, A., Bhatti, S., Muneer, M.A. (2005). Effects Of Multistarin
Probiotic (Protexin) On Weight Gain And FCR İn Broiler Chickens. JAPS,
Journal Of Animal Plant Science 15 (3/4): 64-67.
Nir, I., ve Şenkoylü, N., (2000). Kanatlılar İçin Sindirimi Destekleyen Yem Katkı
Maddeleri. ISBN 975-93691-0-9. Tekirdağ
Orban, J.I., Patterson, J.A., Sutton, A.L., Ricards, G.N. (1997). Effect of sucrose
thermal oligosaccharide caramel, dietary vitamin-mineral level, and brooding
temperature on growth and intestinal bacterial populations of broiler chickens.
Poult. Sci. 76:482–490.
Panda, A. K., Rao, S. V. R., Reddy, M. R., Praharaj, N. K., (1999). Effect Of Dietary
İnclusion Of Probiotic On Growth, Carcass Traits And İmmune Response İn
Broilers. Indian Journal Of Poultry Sci. 34(3):343-346.
Patterson, J.A., Orban, J.I., Sutton, A.L., Richards, G.N.(1997). Selective enrichment of
bifidobacteria in the intestinal tract of broilers by thermally produced kestoses
and effect on broiler performance. Poult. Sci. 76:497–500.
63
Patterson, J.A., ve Burkholder, K.M., (2003). Application Of Prebiotics And Probiotics
In Poultry Production. Poult. Sci., 82: 627-631.
Pietras, M., Skraba, B. (2000). Effect Of A Probiotic On Resistance And Rearing
Performance Of Broiler Chickens. 50 Years Of The National Research
Institute Of Animal Production "Safe Food As A Challenge To Animal
Sciences" Balice, 24 May 2000.
Piva, A. (1998). Non-conventional feed additives. Journal of Animal and Feed Science,
7 (Supplement 1):143-154.
Polat, C., Özdüven, M.L. (2004). Karma Yem Sanayi. T.Ü. Tekirdağ Ziraat Fakültesi
Ders Kitabı, 101 s., Tekirdağ.
ProFLOK® Plus. NewCastle Disease Virus Antibody Test Kit. Synbiotics Corporation,
11011 Via Frontera San Diego, CA 92127, USA.
Rettger, L.R., ve Chaplin, H.A., (1921). Treatise On The Transformation Of The
Intestinal Flora With Special Reference To The Implantation Of Bacillus
acidophilus. Yale University Pres, New Haven, Connecticut.
Runho, R.C., Sakomura, N.K., Kuana, S., Banzatton, D., Junqueira, O.M., Stringhini,
JH. (1997). Use of an organic acid (fumaric acid) in broiler rations. R. Bras.
Zootec. 26:1183-1191.
Sakata, T. 1987. Stimulatory effect of short-chain fatty acids on epithelial cell
proliferation in the rat intestine: a possible explanation of trophic effects of
fermentable fibre, gut microbes and luminal trophic factors. Br. J. Nutr. 58:95103.
Sarıca, Ş., (1999). Kanatlı Hayvan Beslemede Probiyotik Kullanımı. Hayvansal Üretim,
39-40:105-112.
64
Shankar, N. (2006). http://www.jgi.doe.gov/News/Efacium_overvw.htm
Simmering, R. and Blaut, M. (2001). Pro-and prebiotics–the tasty guardian angels?
App. Microbiology and Biotechnology 55, 19–28.
Spring, P., Wenk, C., Dawson, K.A., Newman, K.E. (2000). The effect of dietary
mannonoligosaccharides on cecal parameters and the concentrations of enteric
bacteria in the ceca of Salmonella-challenged broiler chicks. Poultry Science
79(2):205-211.
Şamlı H.E, Ağma A, Şenköylü N. (2005). Kanatlı Beslemede Organik Asitlerin
Kullanımı. Hasad Hayvancılık Dergisi. Yıl:3, Sayı:3. 28-29.
Şamlı H.E, Şenköylü N, Koç F, Kanter M, Ağma A. (2007). Effects of Enterococcus
faecium and dried whey on broiler performance, gut histomorphology and
intestinal microbiota. Arch. Anim. Nutr., 61: 1-8.
Takahashi S.E, Mendes A.A, Saldanha E.S.P.B, Pizzolante C.C, Pelicia K, Quinteiro
R.R, Komiyama C.M, Garcia R.G Ve Almeida Paz I.C.L. (2005). Efficiency
Of Prebiotics And Probiotics On The Performance, Yield, Meat Quality And
Presence Of Salmonella Spp. İn Carcesses Of Free-Range Broiler Chickens.
Revista Brasileira De Ciencia Avicola 7 (3): 151-157.
Toker, M.T., Çakmakçı, M.L., Yaşar, S., Günal, M., Koşkan, Ö., Tüzün, G. (2000).
Organik Yemler Ya Da Vitamin+Mineral Maddeler İle Zn-Bacitracin Veya
Lactobacillus İlave Edilmiş Rasyonların Broylerlerde Besi Performansı Ve
Kesim Sonuçları Üzerine Etkileri. International Animal Nutrition Congress
2000. S:36-41, Isparta
65
Vanbelle, M., Teller, E., Focants, M., (1990). Probiotics In Animal Nutrition: A
Review. Arch. Anim. Nutr., 40: 543-556.
Vogt H and Matthes S.1981. Effect of organic acids in rations on the performances of
broilers and laying hens. Arch. Geflugelkd. 45:221-232.
Waldroup,
A.,
Kaniawati,
S.,
Mauromoustakos,
A.,
(
1994).
Performance
Characteristics And Microbiological Aspects Of Broilers Fed Diets
Supplemented With Organic Acids. Journal Of Food Protection. 58(5): 482489.
Watkins, B. A., Miller B.F., (1983). Competitive Gut Exclusion of Avian Pathogens by
Lactobacillus acidophilus in gnotobiotic Chicks. Poultry Sci. 62: 1772-1779.
Xu ZR, Hu CH, Xia MS, Zhan XA, Wang MQ. (2003). Effects of dietary
fructooligosaccharide on digestive enzyme activities, intestinal microflora and
morphology of male broilers. Poult Sci 82(6): 1030-1036.
Yalçın, S., (2000). Probiyotikler. Katkı Derg. İnterkim Kimya San. İth. İhr. Ve Tic. A.Ş.
3(10):6.
Yalçın, S., Çiftçi, İ., Önol, A.G., Yılmaz, A. (1996). Yem Katkı Maddelerinde
Gelişmeler. 3. Uluslararası Yem Kongresi Ve Yem Sergisi, 1-3 Nisan, S:2347, Ankara.
Yıldırım, A., (2002). Karma Yemlere Probiyotik, Prebiyotik Ve Organik Asit İlavesinin
Etlik Piliçlerin Performans, İnce Barsak Ve Mikrobiyolojik Özelliklerine
Etkileri. Doktora Tezi. Zootekni Anabilimdalı, Samsun.
Yurtalan, S., Ateş, M., (1995). Probiyotikler. Hayvancılık Araş. Derg., 5(1-2):99-106.
66
TEŞEKKÜR
Doktora öğrenimimin her aşamasında benden her türlü yardımı esirgemeyen,
karşılaştığım zorlukları aşmamda büyük bir anlayışla yardımcı olan ve beni motive
ederek doktora çalışmamı sürdürmemi sağlayan doktora danışmanım, hocam Sayın
Prof. Dr. Nizamettin ŞENKÖYLÜ’ ye, doktora denememdeki yardımlarından ötürü
Yrd. Doç. Dr. H. Ersin ŞAMLI’ya ve Araş.Gör. Aylin AĞMA’ya ve doktora
öğrenimim süresince hep yanımda olan ve bana destek veren eşim ve oğluma teşekkür
ederim.
67
ÖZGEÇMİŞ
1959 yılında Çanakkale'nin Biga İlçesi doğdum. Babamın asker olması nedeni
ile; ilk ve orta öğrenimimi yurdun çeşitli yerlerinde, lise öğrenimimi Samsun İli
Havza İlçesinde tamamladım. 1976 Yılında Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat
Fakültesi "Genel Zirai Bilgiler " Bölümünü kazandım. 1981 yılı haziran döneminde;
Ziraat Yüksek Mühendisi olarak mezun oldum. Aynı yıl, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı Teftiş Kurul Başkanlığı'da Müfettiş Muavinliği sınavını kazandım. Daha
sonra Yedeksubay olarak askerlik hizmetimi yerine getirdim. Askerlik dönüşü
T.C.Ziraat Bankası'nda göreve başladım. Samsun, Erzurum ve Tekirdağ merkez
şubelerinde Mühendis ve Başmühendis olarak görev yaptım. 1996 yılında aynı
bankanın Çorlu Şubesinde Müdür Yardımcısı, Müdür Vekili, sonrasında Babaeski ve
Lüleburgaz Şubelerinde Müdür olarak görev yaptım. 2005 yılında bu yana da
Tekirdağ İl Merkez Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. Evli olup, üniversitede
okuyan bir oğlum bulunmaktadır.
68
Download