İlknur ÇOBAN - Ulusal Tez Merkezi

advertisement
T.C.
BEYKENT ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
HASTANE VE SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİMDALI
AİLE PLANLAMASI ve EVRİMİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Tezi Hazırlayan:
İlknur ÇOBAN
İstanbul, 2016
T.C.
BEYKENT ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
HASTANE VE SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİM DALI
AİLE PLANLAMASI ve EVRİMİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Tezi Hazırlayan:
İlknur ÇOBAN
Öğrenci No:
130746378
Danışman:
Prof. Dr. Mehmet Fikret GEZGİN
İstanbul, 2016
YEMİN METNİ
Yüksek Lisans Projesi olarak sunduğum “Aile Planlaması ve Evrimi” başlıklı
bu çalışmanın, bilimsel ahlak ve geleneklere uygun şekilde tarafımdan yazıldığını,
yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiğini ve çalışmanın içinde
kullanıldıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla
doğrularım 20.01.2016
İlknur ÇOBAN
Adı Soyadı
: İlknur ÇOBAN
Danışmanı
: Prof. Dr. Mehmet Fikret GEZGİN
Türü ve Tarihi
: Yüksek Lisans Tezi, 2016
Alanı
: Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi
Anahtar Kelimeler : Aile Planlaması, Sağlık Çalışanları, Sağlık Hizmetleri
ÖZ
AİLE PLANLAMASI VE EVRİMİ
Bu tezde uzun zamandan beri, Türkiye gündeminde olan Aile Planlaması
konusu ele alınmıştır. Aile Planlaması konusu, Türkiye’de toplumsal ve
ideolojik kamplaşmalara yol açan bir konudur. Konu, teorik bir düzlemde, yer
yer, mesleki bilgi birikiminden yararlanılarak araştırıldı. Geçmişi insanlık
tarihi kadar eski olan Aile Planlaması, hem gelişmiş hem de gelişmemiş bütün
ülkelerde yıllardan beri tartışma konusudur. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile
Aile Planlaması uygulamalarındaki başarı oranları paralel oranda ilerleme
göstermektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, sürekli gelişen Aile
Planlaması, Türkiye’nin modernleşme sürecinde apayrı bir yere ve öneme
sahiptir.
Bu konuda uygulanmış ve uygulanmakta olan mevzuatlar, ihtiyaçlarla
uyuşmamakta, yetersiz kalmaktadır. Çünkü toplumsa ihtiyaçlar, mevzuattan
daha önde seyretmektedir. Önemli olan Aile Planlaması’na ilişkin politik
tercihler kadar, bu konudaki düzenlemelerin, toplumun taleplerine ve
realitelerine uygun olmasıdır. Aksi halde, yapılan çalışmalar, istenilen sonuçları
vermeyecek ve kaynak israfı sonucunu getirecektir.
i
Name andSurname : İlknur ÇOBAN
Supervisor
: Prof. Dr. Mehmet Fikret ZENGİN
TypeandDate
: Master :Thesis, 2016
Scope
: Hospitals and Health Institutions Management
KeyWords
: Family Planning, Health Care Workers, Health Services
ABSTRACT
FAMILY PLANNING AND ITS EVOLUTION
This thesis addresses Family Planning which has been in the agenda of
Turkey for a long time. Family Planning is a topic that causes social
andideological polarization in Turkey. It wasinvestigated on a theoretical level
partly by means of Professional knowledge. With a history as old as the history
of humanity, the Family Planning has been a matter of debate both in
developedand underdeveloped countries for years. The development level of a
country and its success rates in the Family Planning practices show progress
correspondingly. TheFamily Planning ever-developing since the foundation of
the Republic has a distinct role and importance in the modernization process of
Turkey.
Legislations which have been implemented and are being implemented in
this sense do not meett the needs and fall behind. The reason is that social needs
go ahead of the legislations. What are important is the political preferences
concerning the Family Planning as well as the compliance of related regulations
with society's demands and realities. Otherwise, studies performed misfire and
cause the waste of resources.
ii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No:
ÖZ ............................................................................................................................ i
ABSTRACT ............................................................................................................ ii
İÇİNDEKİLER ..................................................................................................... iii
TABLOLAR LİSTESİ .......................................................................................... vi
ŞEKİLLER LİSTESİ ........................................................................................... vii
KISALTMALAR................................................................................................. viii
GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
ÜREME SİSTEMİ ve FİZYOLOJİSİ
1.ÜREME SİSTEMİ............................................................................................... 4
1.1. Kadın Üreme Sistemi (KÜS) ......................................................................... 4
1.1.1.Dış Üreme Sistemi ............................................................................... 4
1.1.2. İç Üreme Sistemi ................................................................................. 5
1.2. Erkek Üreme Sistemi (EÜS).......................................................................... 7
2. ÜREME FİZYOLOJİSİ ..................................................................................... 9
2.1. Ovülasyon(Yumurtlama) ve Mensturasyon ................................................... 9
2.2. Embriyonun Oluşumu ................................................................................. 10
İKİNCİ BÖLÜM
AİLE PLANLAMASININ AMAÇLARI, FAYDALARI ve SEBEPLERİ
1.AİLE PLANLAMASININ TANIMI ve KAPSAMI ......................................... 13
1.1. Aile Planlamasının Anlamı ve Amaçları...................................................... 13
1.2. Aile Planlamasının Sebepleri....................................................................... 19
1.2.1. Tıbbi Sebepler ................................................................................... 19
1.2.2. Sosyo-Ekonomik Sebepler................................................................. 24
1.2.3. Dini Sebepler .................................................................................... 27
2. AİLE PLANLAMASININ ÖNEMİ ve FAYDALARI..................................... 30
2.1.Anne Açısından Önemi ve Faydaları ............................................................ 30
2.2. Çocuk Açısından Önemi ve Faydaları ......................................................... 32
2.3. Toplum Açısından Önemi ve Faydaları ....................................................... 35
iii
3. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AİLE PLANLAMASI ...................................... 37
3.1. İlk Çağlarda Aile Planlaması ....................................................................... 37
3.2. Dünyada Aile Planlaması ............................................................................ 39
3.3. Türkiye’de Aile Planlaması ......................................................................... 42
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ
1.MODERN(ETKİLİ) YÖNTEMLER ................................................................ 48
1.1. Bariyer Yöntemler ...................................................................................... 48
1.1.1. Kondom ............................................................................................ 48
1.1.2. Kadın Kondomu ................................................................................ 50
1.1.3. Diyafram ........................................................................................... 51
1.1.4. Spermisitler (Sperm Öldürücüler) ...................................................... 52
1.1.5. Servikal Başlık .................................................................................. 53
1.2. Oral Kontraseptifler .................................................................................... 53
1.2.1.Kombine Oral Kontraseptifler (KOK) ................................................ 53
1.2.2. Mini Haplar (Yalnız Progestin İçeren Haplar).................................... 55
1.3.Derialtı İmplantları....................................................................................... 56
1.3.1.Norplant ............................................................................................. 56
1.3.2.İmplanon ............................................................................................ 56
1.4. Rahim İçi Araç (RİA).................................................................................. 57
1.4.1. Bakır İçeren RİA’lar .......................................................................... 57
1.4.2. Hormon İçeren RİA'lar ...................................................................... 57
1.5.Cerrahi Sterilizasyon(Kısırlaştırma Ameliyatı) ............................................. 58
1.5.1. Kadında Cerrahi Sterilizasyon ........................................................... 58
1.5.2. Erkekte Cerrahi Sterilizasyon ............................................................ 59
1.6. Enjekte Edilen Kontraseptifler .................................................................... 60
1.6.1. Kombine Enjekte Edilen Kontraseptifler(KEEK)............................... 60
1.6.2. Yalnız Progestin İçeren Enjekte Edilen Kontraseptifler ..................... 61
1.7. Acil Kontrasepsiyon .................................................................................... 61
1.7.1. Hormonal Acil Kontrasepsiyon ......................................................... 61
1.7.2. Postkoital(Cinsel İlişki Sonrası) RİA uygulaması ............................. 63
iv
2.MODERN OLMAYAN (ETKİSİZ) ve DOĞAL AİLE PLANLAMASI
YÖNTEMLERİ .................................................................................................. 63
2.1.Emzirme (Laktasyonel Amenore) Yöntemi .................................................. 63
2.2. Fertilite (Doğurganlık) Belirtilerine Göre Uygulanan Yöntemler ................. 64
2.2.1. Servikal Mukus Yöntemi ................................................................... 64
2.2.2. Bazal Vücut Isısı Yöntemi ................................................................. 65
2.2.3. Servikal Palpasyon Yöntemi .............................................................. 66
2.3. Geleneksel Yöntemler ................................................................................. 66
2.3.1. Takvim Yöntemi ............................................................................... 66
2.3.2. Geri Çekme (Coitus İnterruptus Yöntemi) ......................................... 67
2.3.3. Vajinal Duş ....................................................................................... 67
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKİYE'DE AİLE PLANLAMASI MEVZUATI ve DANIŞMANLIK
HİZMETLERİ
1.TÜRKİYE’DE BUGÜNE KADAR UYGULANAN AİLE PLANLAMASI
MEVZUATLARI ............................................................................................. 68
1.1. Türkiye’deki Aile Planlaması İle İlgili Olan Yönetmelikler ......................... 68
1.1.1. 507 Sayılı Nüfus Planlaması Yönetmeliği ............................................ 68
1.1.2. 509 Sayılı Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütme Yönetmeliği ......... 69
1.1.3. Ana çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri Yönetmeliği............ 72
1.2. Türkiye’de Aile Planlaması İle İlgili Çıkarılan 510 Sayılı Tüzük ................. 74
1.3.Türkiye’de Aile Planlaması İle İlgili Çıkarılan Kanunlar .............................. 76
1.3.1. 557 Sayılı Kanun ................................................................................. 76
1.3.2. 2827 Sayılı Kanun ............................................................................... 79
2. AİLE PLANLAMASI DANIŞMANLIK HİZMETLERİ ............................... 81
2.1. Genel Danışmanlık ...................................................................................... 84
2.2. Yönteme Özel Danışmanlık ........................................................................ 85
2.3. İzlem Danışmanlığı ..................................................................................... 86
SONUÇ ................................................................................................................. 86
KAYNAKÇA ........................................................................................................ 91
v
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo No.
Sayfa No:
Tablo 1: Bölgelere Göre Ergen Doğurganlık Hızı, 2010-2015 ............................ 16
Tablo 2:AIDS Vaka ve Taşıyıcı Sayılarının Yıllara Göre Dağılımı, Türkiye,
1985-2003 ................................................................................................ 21
Tablo 3:Günlük ve Aylık Bebek Ölümleri, 2013-2014 ........................................ 34
Tablo 4: Gelişen Nüfus Piramidi ......................................................................... 40
Tablo 5: Durağan Nüfus Piramidi ....................................................................... 42
Tablo 6: Yöntem Kullanımındaki Değişiklikler .................................................. 45
Tablo 7: Yöntem Kullanımındaki Değişimler, Bölgeler 2008 - 2013 .................. 46
Tablo 8: Yıllara Göre Korunma Yöntemleri ....................................................... 78
Tablo 9: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Organizasyon Yapısı ........................... 81
Tablo 10: Aile Planlaması Danışmanlık Hizmeti Alanların Hakları .................. 83
Tablo 11: Kullanılan Kontraseptif Yöntemlere Göre İzlem Zamanı ................. 87
vi
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil No:
Sayfa No:
Şekil 1: Embriyonun Gelişim Evreleri................................................................. 11
Şekil 2: Dünyada İlk Kullanılan ve Günümüzde kullanılan Prezervatif............ 50
Şekil 3: Kadın Diyaframı ..................................................................................... 52
Şekil 4: Vazektomi(Erkekte Kısırlaştırma .......................................................... 59
vii
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
AÇS
: Ana Çocuk Sağlığı
AÇSAP
: Ana Çocuk Sağlığı Aile Planlaması
ADÜ
: Adnan Menderes Üniversitesi
APÜS
: Aile Planlaması Üreme Sağlığı
AIDS
: Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu
AİHM
: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
AKPMİ
: Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
AKÜ
: Afyon Kocatepe Üniversitesi
APMY
: Aile Planlaması Merkezleri Yönetmeliği
AP
: Aile Planlaması
BM
: Birleşmiş Milletler
BEÜ
: Beykent Üniversitesi
C.
: Cilt
Çev.
: Çeviren
CYBH
: Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
CYBE
: Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar
DAP
:Doğal Aile Planlaması
DB
: Dünya Bankası
DSÖ
: Dünya Sağlık Örgütü
DÜ
: Düzce Üniversitesi
Ed.
: Editör
EÜS
: Erkek Üreme Sistemi
GÜ
: Gazi Üniversitesi
HÜ
: Hacettepe Üniversitesi
İÜ
: İstanbul Üniversitesi
KEEK
: Kombine Enjekte Edilen Kontraseptifler
KOK
: Kombine Oral Kontraseptifler
KY
: Kontraseptif Yöntemler
KÜS
: Kadın Üreme Sistemi
viii
MEB
: Milli Eğitim Bakanlığı
MSB
: Milli Savunma Bakanlığı
NP
: Nüfus Planlaması
NPHK
: Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun
NPHYY
: Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütme Yönetmeliği
SABE
: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
SB
: Sağlık Bakanlığı
SBE
: Sosyal Bilimler Enstitüsü
SDÜ
: Süleyman Demirel Üniversitesi
SGK
: Sosyal Güvenlik Kurumu
SSYB
: Sosyal Sağlık Yardım Bakanlığı
S.
: Sayı
S
: Sayfa numarası
ss.
: Sayfa sayısı
TBMM
: Türkiye Büyük Millet Meclisi
TFHSD
:Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Dergisi
TSK
:Türk Silahlı Kuvvetleri
TNSA
:Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması
TRT
:Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
TUİK
: Türkiye İstatistik Kurumu
UAPHR
: Ulusal Aile Planlaması Hizmet Rehberi
UNICEF
: Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu
UHK
: Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
vb
:Ve benzerleri
vd
:Ve diğerleri
YUT
:Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi
YYLT
:Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi
ix
GİRİŞ
-
Çalışma Konusunun Seçimi: Sağlıklı toplumlar; sağlıklı nesillerden, sağlıklı
nesiller; sağlıklı ailelerden ve nihayetinde sağlıklı çocuk ve anne den oluşmaktadır.
Bu nedenle; aile planlaması (AP) dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemlilik arz
etmektedir. Az gelişmiş ülkelerde gelişmiş ülkelere nazaran anne-çocuk ölüm
oranlarının yüksek olması AP uygulamalarının etkin uygulanıp uygulanmadığı ile
yakından ilgilidir. Tarihi çok eskilere dayanan AP geçmişte olduğu gibi, bugünde
önemini korumakta, bilgilere sürekli yenileri eklenmektedir. Önemini vurgulamak,
geçmişten günümüze geçirdiği aşamalardan bahsetmek, ülkelerin bile gelişmişlik
düzeyleri ile yakından ilişkisi olan AP konusunun hassasiyetine dikkat çekmek için
bu konu seçildi.
-
Çalışmanın Amacı: Genel olarak AP ailelerin istedikleri zaman, istedikleri
sayıda ve sıklıkta çocuk sahibi olabilmeleri olarak tanımlanır. Her ailenin istediği
kadar çocuk sahibi olma hakkı vardır. Sağlık çalışanlarının kuşkusuz bu konuda
sorumlulukları fazladır. Türkiye’de ve dünyada AP’nın geçirdiği aşamalar, ne kadar
uygulanabildiği, hizmet alanlar kadar, hizmet verenlerinde, AP konularına hâkimiyeti
hakkında bilgiler vermek, bu konuda ilk çağlardan başlayarak bugüne değin gelen
yöntemler yapılan yanlışlar ve en güncel doğru bilgileri açıklamaktır.
-
Çalışmanın Önemi: AP, bireylerin ve çiftlerin istenilen sayıda çocuklar ve
bunların doğum aralıklarını ve zamanlamasına ulaşmak için izin verir. Bu gebeliği
önleyici yöntem kullanımı ve istemsiz infertilite (kısırlık) tedavisi ile elde
edilir. Anne sağlığı gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde kadınların
uygulayacakları AP yöntemi anne ve bebek sağlığına etki eder. 18 yaşın altında 35
yaşın üstündeki gebelikler riskli gebeliklerdir. İstatistik verileri AP uygulamalarının
değerlendirilmesi açısından önemlidir. Verilerin ne kadar doğru olduğu sağlık
çalışanlarının katkılarının hangi düzeyde olduğu, bu konuda ki eğitimler ve geri
dönüşümü incelendiğinde ve bu çalışmanın da bir nebze de olsa katkı sağlayacağı
düşünülmektedir.
-
Çalışmanın Planı: Bu çalışma dört ana bölüm olarak planlanmıştır. Birinci
bölümde gebelikten korunma yöntemlerinin anlaşılabilmesi için, üreme sistemi ve
fizyolojisi kavramları üzerinde durulmuş, birbirleriyle olan ilişkileri açıklanmaya
1
çalışılmıştır. Gebeliğin sağlıklı ilerlemesi sağlıklı üreme sistemine bağlıdır. AP
uygulamalarında sağlık çalışanlarının bu konuda yeterli düzeyde bilgi sahibi
olmaları, kuşkusuz anne ve bebek açısından önem arz etmektedir. AP
uygulamalarının pratikte uygulanabilmesi, ancak yeterli teorik bilgilerle mümkün
olmaktadır. Bu bilgiler kapsamında özellikle üreme sağlığı anatomisi hakkında bilgi
vermek gereği duyulmuştur.
İkinci bölümde, AP’nin tanımı yapılmış ve amaçları üzerinde durulmuştur.
AP uygulamalarına neden ve ne zamandan beri ihtiyaç duyulduğu, tüm dünyada ve
Türkiye’de de sebepleri ve farklılıkları hakkında bilgi verilmiştir. Geçmişten
günümüze, ilk çağlardan başlamak üzere, Türkiye’de ve dünyada, bugüne kadar
kullanılmış olan yöntemler anlatılmış, AP uygulamalarının insanlık tarihi kadar
eskilere dayandığı görülmüştür. Şuanda kullanılmakta olan modern yöntemlerin,
temellerinin ilk zamanlara dayandığı, geleneksel yöntemlerin de, ilk çağlardaki
zamanlardan beri kullanılmakta olduğu görülmektedir. Üçüncü bölümde, AP
yöntemleri ele alınmış olup, modern (etkili), modern olmayan (etkisiz) ve Doğal Aile
Planlaması(DAP) uygulamaları anlatılmıştır. Bu yöntemlerin eksileri, artıları,
gebelikten koruma dereceleri ve karşılaştırma yapılarak, birbirlerine olan
üstünlükleri, olumsuzlukları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.
Dördüncü ve son bölümde ise, Türkiye’de bugüne kadar AP ile ilgili
uygulanmış ve uygulanmakta olan yönetmelikler, tüzükler ve kanunlar konusu ele
alınmış olup, mevzuatlar konusu irdelenmeye çalışılmıştır. Mevzuatlar konusu
incelenirken, Türkiye’nin o zamanki şartları, demografik ve sosyo-ekonomik
durumlarının, çıkarılan mevzuatlar da ki rolü üzerindeki etkileri açıklanmaya
çalışılmıştır.
-
Kullanılan Metot ve Teknikler: Bu çalışmada tarihçi metot kullanılmış
dolayısıyla kaynak ve literatür taraması yapılmıştır. Ayrıca mesleki bilgi ve
deneyimler, gözlemler kullanılmıştır. Bu konuda akademik kariyeri olan kişilerin
mesleki tecrübeleri ve bilgilerinden de faydalanılmıştır.
-
Karşılaşılan Zorlular ve Sınırlamalar: AP uygulamalarında sürekli gelişen,
değişen ve çok fazla seçeneğin bulunması, teorik bilginin karşılaştırılmalı olarak ele
2
alınmasını gerekli kıldı. Bu konuda yazılmış çok sayıda kaynak bulunmasına
rağmen, en yeni ve güncel bilgilere ulaşmak için çok fazla sayıda kaynak taraması
yapmak gerekti. Ancak, bu konudaki kaynakların genelde eski basım olmaları
nedeniyle, güncel bilgilere, yazılı kaynaklardan ulaşmak zorluk oluşturdu. Güncel
uygulamaların, genelde hasta bilgilendirme amaçlı küçük broşürler halinde olması
nedeniyle, AP danışma merkezlerindeki uygulama yapan uzmanlardan sözlü
kaynaklardan
da
yararlanmayı
zorunlu
hale
getirdi.
Kontraseptif(gebeliği
önleyici)yöntemlerin çeşitlilik arz etmesi, özgün çalışma yapmak isteği ve konunun
önemine binaen sözlü ve yazılı kaynaklar titizlikle taranarak, birçok bilgi arasından
en yeni ve doğru olanları ayıklamak uzun zaman aldı. Bilgi alınan kişilerle mesai
saatleri içinde görüşmek, bilgileri teyit ettirmek bu çalışmanın en zorlu ve en gerekli
aşamalarından biri olmuştur.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
ÜREME SİSTEMİ ve FİZYOLOJİSİ
1.ÜREME SİSTEMİ
1.1. Kadın Üreme Sistemi(KÜS)
Kadın Üreme Sistemi (KÜS) iç üreme ve dış üreme organları olmak üzere iki
grupta incelenir. Dışta; vulva, klitoris, dış dudaklar, iç dudaklar, mons pupis ve
perine yer alır. İçte ise uterus(rahim),fallop tüpleri, overler(yumurtalıklar) ve vagina
yer alır. KÜS sağlıklı gebelik açısından büyük önem taşır.
1.1.1.Dış Üreme Sistemi
Kadın dış üreme organları, vulva adlı oluşum altında, büyük dudaklar, küçük
dudaklar, monspupis, klitoris ve bartholin bezinden oluşur. Ergenliğe giriş
belirtilerinin en bariz hissedildiği organlardır. Cinsiyete özgü doğuştan gelen
problemlerin, ilk fark edildiği organlar olması nedeniyle, normal oluşumlarının
bilinmesi, değerlendirme yapılabilmesi açısından önemlidir.
-
Büyük(Dış) Dudaklar(Labium Majör):Yukarıda pupis tepesi altta
ise perinenin başladığı yere kadar devam eden sağlı sollu deri kıvrımından oluşurlar.
Erkeketeki testis torbalarının kadındaki karşılığıdır. Orta kısımda birleşirler ve
ergenlikle birlikte kıllarla kaplanırlar. İç kısmı düz kaslar ve liflerden oluşur. Büyük
dudakları kabarık yapan ise altındaki yağ ve gevşek bağ dokusudur.
-
Küçük(İç) Dudaklar (Labium Minör):
Büyük dudakların iç
kısmından başlayıp, yumuşak, pembe ve nemli deri kıvrımıdırlar. Büyüklükleri ırka
ve şahıslara göre değişiklik gösterir. Labium minörlerin arkada birleştiği yere
frenulum pupendi denir. Yukarıdan klitorise kadar uzanırlar.
-
MonsPupis ( Pupis Tepesi):Labium majörlerin bittiği yerden yukarı
doğru bir üçgen şeklini oluşturan ve kıllarla kaplı olan bölgedir. Bu da labium majör
gibi kabarıktır ve altında yağ dokusu, gevşek bağ dokusu yer alır.
4
-
Klitoris: KÜS’ mi organlarından en duyarlı olanıdır. Erkekteki glans
penisin karşılığıdır. Cinsel uyarılara hassastır. Üretranın birkaç cm üstünde yer alır.
Hatta bazı toplumda ve kabilelerde kadınların cinsel ilişkiden zevk almalarını
engellemek amacıyla bu bölgenin kesildiği bilinmektedir.1 Birleşmiş Milletler (BM) ,
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ‘nün ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu
(UNICEF)’in ortak verilerine göre dünyada 120 milyondan fazla kadın buna maruz
kalmıştır.2
-
Bartholin Bezi: Dışarıdan bakıldığında görülmeyen, vajen girişinde,
sağda ve solda yer alan salgı bezidir. Vajinanın kayganlaşmasını sağlarlar. Tıkanması
durumunda salgıları içerde birikmeye başlar ve kist oluşturur. Eğer bu kist mikrop
kaparsa da apse oluşur ve ağrılı cinsel ilişki, ateş ve şişlikle karakterize bir durum
oluşturur.
1.1.2. İç Üreme Sistemi
KÜS, içinde yeni bir canlının oluşup, büyümesine ve gelişmesine imkân
tanıyan, anatomik özelliklerde yaratılmıştır. Uterus (rahim), fallop tüpleri (dölyatağı
boruları),overler (yumurtalıklar) ve vajina(dölyolu) dan oluşur. Ergenliğe girişle
birlikte cinsiyet hormonlarının da salınmaya başlamasıyla beraber, dişi cinsiyetine
özgü görevleri de başlamaktadır.
-
Uterus(Rahim):Pelvis boşluğunda yer alan, armut şeklinde önde
mesane arkada rectum* ile komşu olan ve bebeğin içinde büyüdüğü organdır.
Gebelik olmadığında ortalama 6-7 cm civarındadır. Vücutta en fazla büyüyebilen
organdır ve normalde 60-70 gr civarında olan ağırlığı doğum sonrası 1000 grama
kadar ulaşır. Menopozla* beraber işlevini yitirir ve atrofi*başlar. Kaslı bir organdır ve
bu özelliği nedeniyle bebeğin doğum esnasında bu kaslar kasılarak itici güç
oluştururlar.3
1
K.Üstay, İnfertilite, Ankara,1973,s.13
N.Topalismailoğlu
Kadın
Sünneti
Cinsellik;http://www.doktornevra.com/cinsellik/kadin_ve_sunnet.asp(12.09.2015)
3
Üstay, s.15
*Atrofi: Büzülme, küçülme
*Menopoz: Kadınlarda Yumurtlama Olayının Son Bulması, adetten kesilme
2
5
ve
Uterus şekil olarak ters duran armut şeklini anımsatır. Geniş olan üst tarafına
gövde anlamına gelen corpus denir. Uterun yanlarında, dölyatağı boruları denilen
fallop tüpleri vardır. Bu tüplerin çıktığı uzantıdan başlamak üzere fundus adını alır.
Dölyatağı (vajina) ile birleşim yeri de serviks (boyun) kısmını oluşturur.4 Bu kısım
gebeliğin devamı açısından mühimdir. Eğer servikste açılmalar meydana gelirse,
tıpta servikal yetmezlik olarak tanımlanan problem ortaya çıkar ki, oluşan bu
açıklıktan dolayı bebek içeride tutunamaz ve düşükler meydana gelir.
-
Fallop Tüpleri(Dölyatağı Boruları):Uterusun üst tarafına tekabül
eden, yanlarında yer alan sağlı sollu boru şeklinde, yaklaşık olarak 8-10 cm civarı
uzunluğunda olan organdır.
Olgunlaşmış ovumun rahim
içine transferini
gerçekleştirir. İç kısmı titrek tüylü olup kas tabakası düz kas liflerinden oluşur.
Fallop tüplerinin uçlarında saçaksı bölmeler bulunur. Olgunlaşmış olan yumurtayı,
bu saçaksı kısımları adeta bir vakum görevi görerek içine çeker. 5Döllenme olayı,
fallop tüplerinin en geniş yeri olan ampulla denilen kısımda gerçekleşir. Yaklaşık
olarak 5-8 gün arasında sürecek olan bu yolculukta, bazen sorun olabilir ve döllenen
yumurta uterusun içine doğru ilerleyemez. Büyümeye devam eden cenin, belli bir
noktadan sonra buraya sığamaz ve tüplerin yırtılmasına neden olur. Dış gebelik
olarak ifade edilen bu durum anne açısından ciddi tehlikeler oluşturur ve çok acil
cerrahi müdahaleyi gerektirir.
-
Overler (Yumurtalıklar):Erkeklerdeki testislerin karşılığıdır. Tüm
kadınlık hormonlarının salgılandığı yer olması nedeniyle gebelik ve menopoz
durumlarında çok önem taşır. Ortalama 5 gr ağırlığında,3 cm civarı uzunluğunda ve
1cm kadar kalınlığında ve çift taraflı organdır. Dünyaya gelen her kız bebekte,
yumurta sayısı henüz dünyaya gelmeden bellidir. Anne karnındayken yaklaşık olarak
4-7 milyon civarında olan bu sayı doğumla beraber 1 milyon civarındadır. Ergenlik
dönemine ulaşıncaya kadar, bu sayı düşmeye devam eder ve yaklaşık olarak 300400 000 bin civarında olur. Kadınların her adet döneminde, bu yumurtalardan 1 veya
2 tanesi olgunlaşır, adetle birlikte atılır. Belli bir sayıda olan yumurtalıklar, daha
sonra hiçbir yöntemle arttırılamamaktadır.6
4
M.Özden, Anatomi ve Fizyoloji, Ankara,1992,s.213
*Menopoz: Kadınlarda Yumurtlama Olayının Son Bulması, Adetten Kesilme
5
R.C.Benson, Kadın Hastalıkları ve Doğum El Kitabı,(Çev. D.A.Onat-S.Alpay),Ankara,1974,s.121
6
J.S.Berek-E.Y.Adashi-P.A.Hillard, Jinekoloji,(Çev. A.Erk-F.Demirtürk), Ankara,1998,s.38
6
-
Vajina( Dölyolu):Yaklaşık olarak 8-10 cm civarı uzunluğunda olup 3
cm genişliğinde ve boru şeklindedir. Oldukça esnek ve kaslı bir yapıdadır. Bu
özelliğinden dolayı doğum esnasında, bebeğin çıkabileceği büyüklüğe ulaşır. Cinsel
ilişki sırasında spermelerin dökülerek uterusa ulaştığı ve adet kanının da dışarıya
atıldığı kısımdır. Kadın çiftleşme organı olan vajina, erkek çiftleşme organı olan
penisin kadındaki karşılığıdır.7
1.2. Erkek Üreme Sistemi (EÜS)
-
EÜS, kadınlardan farklı olarak, genelde vücudun dış kısmında yer
alan, penis, scratum, testis, edididimis,ductus deferens ve prostattan oluşan üreme
sistemine ait organlardır. Erkeklerin üreme organlarının, vücudun dışında yer
almasının nedeni, vücut içi sıcaklığının derecesinin sperm üretmeye engel teşkil
etmesidir.
-
Penis: Erkek çiftleşme ve boşaltım organıdır. Kadınlardaki vajinanın
karşılığıdır. Uç kısmında idrar deliğinin de bulunduğu glans penis denilen oluşum
bulunur. Glans penis penisin uç kısmında yer alan sinirlerden oldukça zengin ve erke
için en erojen*bölgedir. İdrar ve meni aynı delikten, farklı zamanlarda çıkarlar.
-
Scratum: Testislerin içinde bulunduğu bölgeye verilen addır. Karın
duvarından testisler tarafından dışarı doğru sarkıtılmasıyla oluşmuştur. Koyu renkli
ve seyrek kıllıdır.8 Anne karnındayken karın boşluğunda duran testisler ve yedinci
aydan sonra scratuma inerler.9
-
Testis: Kadınlardaki yumurtaların karşılığı olan organdır ve iki
adettir. Testisler sağlam bağdokularla desteklenmiştir. Uzunlukları 3-4 cm civarında
olup sol testis sağ testisten daha aşağıdadır. Görevi sperm üretmek ve erkeklik
hormonu olan testesteronu salgılamaktır.
-
Epididimis: Üzerinde spermin bir süre beklediği ve olgunlaştığı
yerdir. İki adettir. Sperm hücrelerine de depo görevi yapar.
7
Özden, s.216
Üstay, s.17
9
Özden, s.206
*Erojen: Cinsel açıdan hassas bölge
8
7
-
DuctusDeferens(Sperm
Kanalı):Epididimin
kuyruk
kısmından
başlar. Kalın kas dokusuna sahip iki boru şeklinde uzanırlar. Testislerde üretilip
epididimde olgunlaşan spermlerin iletiminden sorumludur. Erkek kısırlaştırma
ameliyatında bağlanan bölgedir.
-
Prostat: Erkek üreme bezlerinden en büyüğüdür. Kestane şeklinde ve
sert kıvamlıdır.10 Hem boşaltım, hem de boşalma esnasında iki temel görevi bulunur.
Boşaltım esnasında idrarı, boşalma esnasında da meninin taşınmasını sağlar. Ayrıca
meni sıvısındaki spermleri koruyan bir sıvı salgılar ki buda meninin yaklaşık % 20
‘sini oluşturur.
10
TC. Sağlık Bakanlığı(SB),Ulusal Aile Planlaması Hizmet Rehberi(UAPHR): Aile Planlaması ve
Üreme Sağlığı(APÜS), Cilt(C.)1,Ankara,2005,s.183
8
2. ÜREME FİZYOLOJİSİ
2.1. Ovülasyon(Yumurtlama) ve Mensturasyon
İnsanların ve tüm canlıların nesillerinin devamı için dişi ve erkek türüne
ihtiyaç vardır. Çok karmaşık ve komleksbir dizi olaylarla meydana gelen üreme olayı
ile ilgili hala tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Esas olanovum*, sperm ve de
kadın üreme organlarıdır. İnsan 46 kromozomdan oluşur, bundan da xy
kromozomları* soruludur. Dişiler x kromozomuna sahipken erkeklerde cinsiyeti de
tayin eden xy kromozomları bulunur.11
Kadın ve erkek üreme organlarında bazı farklılıklar vardır ve bu farklılıkların
bir araya gelmesiyle, yeni bir canlının oluşumunun zemini hazırlanır. Üreme
fizyolojisi açısından da kadınlar ve erkekler farklıdır. Kadınlar dünyaya belli sayıda
yumurta ile gelirlerken erkekler de üreme olayı yaşamın sonuna kadar devam eder.
.Ayrıca kadınlarda yumurtlama ayda bir veya bazen birkaç tane olurken, erkeklerde
sperm üretimi süreklidir.
28 günlük menstrual siklusta cereyan eden safhalar aslında gebeliğin oluşumu
içindir ve bu kısır döngü her ay devam eder. Her adet döneminde bir veya nadiren de
olsa birkaç yumurta oluşur ve bu oluşan yumurta döllenmiş ise onun rahim içinde
tutunmasını sağlayacak ortam hazırlanmış olur. Her adet dönemi beyinden salgılanan
hormonlar aracılığı ile yönetilir.
Beynin derinlerinde bulunan hipatolamus denilen bölgeden salgılan bir
horman hipofiz denilen salgı bezinden FSH (Folikül Uyarıcı Hormon) salgılatır. Bu
hormonun etkileriyle yumurtalıklardan bir veya birkaçı folikül denilen keseciklerin
içinde büyüme ve olgunlaşmasını sağlar. Bu arada bu kesecik içinden yüksek
11
TCSB, UAPHR, APÜS, s.23
*Kromozom: Genetik Oluşumların Ebeveynlerden Çocuklara Aktarılmasını Sağlayan Oluşumlar
*Ovum: Dişi yumurtası
9
miktarda, muhtemel gebelik gebelik oluşması durumunda rahim tabakasını
hazırlamak üzere kadınlık hormonu olan östrojen üretimi başlar.12
Yumurta olgunlaştıktan sonra çatlama dönemi başlar, bu olaya da yumurtlama denir.
Yumurtlama olayı da yine hipofiz bezinden salgılanan başka bir hormon olan
LH(Luteinizan Hormon) tarafından sağlanır. Bu hormon tüp bebek tedavisi gören
kadınlara iğne şeklinde verilir ve halk arasında hormon çatlatma iğnesi olarak bilinir.
İşte tam bu evre normal olarak 28 günde bir düzenli olarak adet gören kadınlarda 14.
güne tekabül eder ki gebelik oluşumunun en yüksek olduğu dönemdir.13 Eğer bu
günlerde gebelik meydana gelirse artık FSH ve LH hormonları görevlerini
tamamlamış olurlar.14Bundan dolayı gebelik sırasında ve onu takiben lohusalıkta
adet görme olayı gerçekleşmez. Olgunlaşan yumurtanın çatlamasından sonra, bu
küçük kesecik olan fölikül sarı cisimcik denilen bir madde haline dönüşür. Gebelik
oluştuğunda, plasenta oluşana kadar ki bu 8-10 haftalara tekabül eder, bebeğin
gelişimi için progesteron denilen hormonu salgılamaya devam eder. Gebelik oluşmaz
ise hızla gerilemeye başlar ve gebelik için hazırlanan bu rahmin iç tabakasında
tahribat meydana gelir. Bu da adet kanaması olarak sonlanır.
2.2. Embriyonun Oluşumu
Adet döneminin 14. gününde yumurtlama olayından sonra, gebeliği
oluşturacak olan durum meydana gelirse, bebeği oluşturacak olan, ilk buluşma da
gerçekleşmiş olur. Batın içine atılmış olan olgunlaşmış yumurta, fallop tüplerinin
uçlarındaki saçaklar aracılığı ile tüplerden birinden içeriye çekilir. Burada sperm ile
karşılaşır ve tüplerin en geniş yerinde, döllenme olayı başlamış olur.23 kromozon
dişiden, 23 kromozon erkekten olmak üzere 46 kromozomlu zigot adı verilen iki
hücreli farklı bir canlı meydana gelir. Zigot bölünerek çoğalır ve nihayetinde 16
hücreli hale geldiğinde morula adını alır. Normal gelişimde olan morula, ortalama 32
hücreli hale gelir ve tüpler içindeki yolculuk tamamlanmış olur. Yaklaşık olarak 5 ile
12
Ulusal
Menopoz ve Obstetri Derneği, Menopoz ve Osteoporoz,(Ed.E.ErtüngealpH.Seyisoğlu)İstanbul,2000,s.6
13
A.Turfanda-T.Turfanda, Menopoz ve Güncel Tedavi Prensipleri, İstanbul,2008,s.26
14
Benson,s.30
10
7 gün arasında süren bu yolculuktan sonra, zaten gebelik için hazırlanmış olan
rahmin içine tutunur. 15
Embriyonel dönem gebeliğin ilk sekiz haftasını kapsar. Bebeğin gebelik
boyunca koruyucu ve besleyici görevini üstlenen, plesantanın bu haftalarda henüz
tam gelişmemiş olmasından dolayı, annenin kullandığı ilaçlar, radyasyona ve
benzeri(vb) tehditlere maruz kalması, bebek için büyük tehlike oluşturur.Gebeliğin
ilk üç ayında bebek hızla gelişim gösterir. Bundan dolayı annenin özellikle bu
aylarda dengeli beslenmesi, zararlı ışınlara maruz kalmaması ve ihtiyaç duydukları
kadar uyumaları büyük önem taşır. AP açısından bu ilk üç ay önemlidir. Çünkü
Türkiye’de gebeliğin tahliyesi 1.trimestir olarak adlandırılan bu ilk üç ayında 10.
haftaya kadar yasal sınırlar içindedir.
Şekil 1: Embriyonun Gelişim Evreleri
Kaynak:.....,Doğum Öncesi Gelişim Dönemleri Nelerdir?http://www.bakimliyiz.com/egitim-veogretim/119558-dogum-oncesi-gelisim-donemleri-nelerdir.html (09.07.2015)
Onuncu ayından sonra yapılan gebelik tahliyeleri ise sadece, gebeliğin anne
hayatını tehdit ettiği durumlarda ve bebeğin bazı doğumsal hastalıkları tespit
edildiğinde yapılmaktadır. Ancak bu tip gebelik tahliyeleri, kanama riski ve
15
P.A.Rainsbury-D.A.Viniker, Üreme Tıbbına
L.Alaybeyoğlu),Ankara,1998,s.51
Pratik
11
Yaklaşımlar(Çev.Ed.A.Z.Işık-K.Vicdan-
tahliyenin zor olmasından dolayı AP merkezlerinde uygulanmamaktadır. İşlem
sırasında ve sonrasında her türlü müdahalenin yapılabileceği tam teşekküllü
hastanelerde yapılmaktadır.
Kuran-ı Kerimde bu olaya Müminin Suresi’nin 12-13ve 14.cü ayetlerinde
atıfta bulunulmuştur.‘’Yemin olsun ki, Biz insanı süzülmüş çamurdan yarattık. Sonra
onu sağlam bir yerde nutfe ettik. Sonra o nutfeyi kan pıhtısı olarak yarattık, kan
pıhtısını da bir et olarak yarattık, ardından eti kemik olarak yarattık, kemiğe de et
giydirdik. Sonra onu başka türlü bir yaradılışla yarattık. Yaratıcıların en güzeli olan
Allah ne yücedir.’’
12
İKİNCİ BÖLÜM
AİLE PLANLAMASININ AMAÇLARI, FAYDALARI ve SEBEPLERİ
1.AİLE PLANLAMASININ TANIMI ve KAPSAMI
1.1. Aile Planlamasının Anlamı ve Amaçları
AP’nın amaçları tanımında gizlidir. AP; ailelerin istedikleri zaman, istedikleri
sayıda, istedikleri sıklıkta bilinçli olarak bakabilecekleri çocuk sahibi olmaları olarak
tanımlanır. Gebelikler arasındaki süreyi ayarlamak, içindeki bulundukları duruma
göre çocuk sahibi olmalarını öne almak veya ertelemek, istenmeyen gebeliklerin
önüne geçmek ve bir şekilde istenmeyen gebelikler oluştuysa da yasal sınırlar
çerçevesinde gebeliği sonlandırmak AP kapsamı içinde değerlendirilir.
16
AP sık sık nüfus planlaması (NP) kavramı ile karıştırılmaktadır. NP; Devlet
politikaları gereği ailelerin çocuk yapma sayısında sınırlamalar getirmesidir. Geçmiş
yıllarda Türkiye’de de uygulanan NP aslında bir nüfus politikasıdır. Her zaman
çocuk sayısında sınırlandırma getirmez. Bazen nüfusun hızla azaldığı durumlarda,
çoğunlukla da gelişmiş ülkelerde devlet nüfusu arttırma politikası uygularken, bazen
de nüfusun kalitesini arttırmak ve sağlıklı nesiller oluşması için oluşturulan
politikalardır. Nitekim Türkiye’de de 1923’te savaş sonrası nüfusun azalması,
ölümlerin artması neticesinde gebeliği özendirici pronatalist* bir politika
benimsenmiş ve bu politika nedeniyle hızlı nüfus artışı başlamış ve 1950’lere
gelindiğinde bu durum ciddi sorunlar oluşturmaya başlamıştır
1962’lere gelindiğinde artık, ülkede artan nüfus nedeniyle doğal kaynakların
azalmaya başlaması, artan nüfusa sağlık, barınma, gıda ihtiyaçları karşılanmasında
sıkıntılar başlamıştır. İsmet İnönü’nün önderliğinde 1962’de ilk Birinci Beş Yıllık
Kalkınma Planına, NP ilkesi konulmuştur. Sivil toplum kuruluşlarının önderleri,
16
E.Elçin,’’Aile Planlaması, Türkiye ve Diğer Ülkelerin Yaklaşımı’’T.C:Başbakanlık Aile Araştırma
Kurumu Aile Yazıları 6 Nüfus ve Aile Planlaması(Ed.B. Dilekçigil-A.ÇiğdemB.Tokuroğlu),Ankara,1991,s.414
*Pronatalist: Doğum yanlısı tutum
13
Kadın Koruma Kolları ve SB’nın da desteklediği, kalkınma planına bazı sağ parti ve
kesimler şiddetle karşı çıkmıştır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, 1965’te de 557
sayılı yasa ile NP ilkelerinde düzenlemeler yapılmış ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi(TBMM) de kabul edilmiştir.17
AP ise çocuk sayısında kısıtlama getiren bir uygulama değildir. Ailelere
çocuk sahibi olmaları ve çocuk sahibi olmak istemediklerinde de koruyucu
yöntemleri
hizmetlerinin
sunulmasını
da
içerir.
Gebelik
olayı
kadında
gerçekleşmekte bu da AP açısından anne sağlığının önemini ve dolayısıyla da çocuk
sağlığının önemini ortaya koymakta ve ikisini bir arada değerlendirmeyi gerekli
kılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde anne-çocuk ölümleri bariz oranda azken gelişmemiş
ya da gelişmekte olan ülkelerde oldukça fazladır.
Son derece büyük önem taşıyan AP, DSÖ ‘ne göre şudur: ‘’ Ailelerin
sağlığını ve refahını daha iyiye götürerek ülkenin sosyo-ekonomik gelişmesine etkin
olarak katkıda bulunmak için bireyler ve aileler tarafından benimsenen düşünce ve
yaşam şeklidir.’’18Aslında bir bakıma bu tanımda AP kapsamının genişliği de
çizilmektedir. AP hizmetlerinin etkin uygulanmasının ülkelerin ekonomik duruma
olan
katkıları
ve
bunun
yaşam
biçimi
olarak
benimsenmesi gerektiğini
vurgulamaktadır.
AP
sadece gebelikten korunma yöntemlerini anlatmak, uygulamak,
kullanırlılığını denetlemek kapsamında değildir. Çiftlerin yaşlarını, sağlık ve sosyoekonomik durumlarını göz önüne alarak ne zaman ve ne kadar çocuk sahibi
olacaklarına karar vermelerine ve çocuğu olmayan ailelerin çocuk sahibi olma
isteklerini gerçekleştirmelerine yardım eden uygulamalarda AP kavramı içerisinde
yer almaktadır.19
Aynı zamanda infertilite(kısırlık) durumlarında da çözüm arama ve bu tip
sorunu olan çiftlere yol gösterici çabaların da tümü AP kapsamında değerlendirilir.
AP çok geniş kapsamlı olduğu için anneyi, çocuğu, aileyi ve en nihayetinde de
17
N.Fişek, Prof.Dr. Nusret Fişek’in Kitaplaşmamış Yazıları-II Ana Çocuk Sağlığı, Nüfus Sorunları ve
Aile Planlaması; http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_2/7.html(11.09.2015)
18
M.Yücel, Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Aile Planlaması: Sağlık Meslek Liseleri (SML)İçin
,(Ed.A.A.Sivaslıoğlu),Ankara,2005,s.223
19
R.Dirican-N.Bilgel, Halk Sağlığı: Toplum Hekimliği, Bursa, 1993,s.210
14
toplumu ilgilendirir. Bunlar da ancak sağlıklı anneden başlamak üzere sağlıklı çocuk,
sağlıklı aile, sağlıklı toplum ve ülke olarak devam eder. Bunun içindir ki gelişmiş
ülkeler bu konuya büyük önem vermişleridir.
Kişilerin üreme sistemlerini tanımaları, işlevlerini bilmeleri durumu, akabinde
üreme ve çoğalma arzunu da beraberinde getirir. Aileler istedikleri kadar çocuk
sahibi olmakta serbesttirler fakat bu istek her zaman doğru olmayabilir. Ailenin
sosyo-ekonomik durumu, sağlık durumları, yaşları, kronik hastalıkları o an için veya
tamamen çocuk yapmayı erteleyecek durumlar olabilir.18 yaşından küçük 35,
yaşından büyük gebelikler riskli gebelikler kategorisine girmektedir. Amaçlardan bir
tanesi ve en önemlilerinden biri bu konuda insanları bilinçlendirmektir. 18 yaş
altında kadın vücudunun henüz kendi gelişimini tamamlamamış olup içinde yeni bir
canlıyı büyütecek olgunlukta ve sağlıkta değildir. Bu durum erken doğumlara,
düşüklere, kansızlıklara ve bebek anne karnındaki gelişimini iyi tamamlayamadığı
için düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğmasına sebep olmaktadır. Ayrıca bebeğin
çıktığı kanal ile bebeğin başı arasındaki uygunsuzluk nedeniyle de kanama başta
olmak üzere birçok sıkıntı yaşanabilmektedir. Türkiye’de 18 yaş altı gebelikler en
fazla Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülmektedir. Bunlar genelde
geleneksel olarak evlendirilen kızlardır. Gelişmiş ülkelerde de 18 yaş altı gebeliklere
rastlanır. Bunun nedeni cinsellikle çok erken evrede tanışmış olmalarıdır. WHO
verilerine göre dünyada her yıl 15-19 yaş arası ergenlik çağındaki kız çocukları
doğum yapmaktadır. BM ergen kelimesini 10-19 yaşları olarak tanımlar.20Tablo 1’de
görüldüğü gibi ergen doğumların en fazla olduğu yerler gelişmemiş ülkelerdir. En az
olduğu yerler ise sırasıyla tüm Avrupa ülkeleridir.
20
Türkiye İstatistik
Kurumu(TUİK)BölgelereGöreErgenDoğurganlıkHızı,2010,2015;http://www.tuik.gov.tr/PreH
aberBultenleri.do?id=1 3663(10.08.2015)
15
Tablo 1: Bölgelere Göre Ergen Doğurganlık Hızı, 2010-2015
Kaynak:TUİK,BölgelereGöreErgenDoğurganlıkHızı,2010,2015;http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBult
enleri.do?id=13663(10.08.2015)
35 yaş üstü gebelikler de riskli gebelikler gurubuna girmektedir. Ama bu
durum aslında yaştan çok bazı kronik hastalıkların yaşla birlikle baş göstermesidir.
Diyabet, tansiyon, kromozom anomalili* bebek olma olasılığı yaşla birlikte kendini
gösterir. Kadınlardan salgılanan kadınlık hormonu östrojenin ilerleyen yaşla birlikte
hızla azalma sürecine girmesi de gebelik oluşum sürecini zorlaştırmakla birlikte,
oluşmuş olan gebeliklerin de sorunlu geçmesine neden olur.21 Gelişmişlik düzeyinin
artması, kadınların da çalışma hayatında aktif rol almalarıyla beraber, kariyer ve
benzeri kaygılarla çocuk yapma olayı ertelenmekte, bu da ileri yaş gebeliklerinde de
artış olmasına sebep olmaktadır. Zaman bu konuda, 30 yaşından başlamak üzere
yavaş yavaş, 35 yaşından sonra artarak, 40 yaşından sonrada neredeyse kısırlıktan
söz edecek kadar, kadınların aleyhinde işlemektedir. Özellikle ilk gebeliklerin ileri
yaşlarda olması riskleri daha fazla arttırır. İleri yaş gebelikle çok yakından alakalı
olan kromozom anomalisi hastalıklarından biri olan down sendromunun görülme
21
K.Kocatepe; http://www.gebelik.org/(09.09.2015)
*Anamoli: Olağan dışı, normal olmayan
16
riski fazlalaşır.22AP’nın amaçlarından biri de aileleri bu konuda bilinçlendirmek,
olası komplikasyonlara karşı önlem almalarını sağlamaktır.
Gebeliklerin ideal yaş aralığında olması kadar, gebelik aralıklarının da en az
iki yıl olmak üzere tavsiye edilen tıbbi süreler aralında olması gerekmektedir.
Tavsiye edilen süreler de tesadüfî değildir elbette. Doğum yapmış kadınların
vücutlarının eski halini almaları iki yıllık bir süreyi kapsar. Aileleri, özellikle anne
adaylarını bu konuda eğitmek ve içinde bulundukları sosyal, ekonomik, tıbbi ve
duygusal durumlarına göre en uygun zamanda çocuk sahibi olmaları için gerekli
eğitim ve tıbbi yardımı sağlamak AP ‘ nın amaçlarındandır.
AP’nin amaçlarından bir tanesi de istenmeyen gebeliklerin önüne geçmek,
kişiye özel uygun AP yöntemlerinin belirlenmesidir. Hiç çocuk sahibi olmayanlar,
emziren anneler, başka çocuk istemeyenler, çocuk yapmasında tıbbi sakınca
bulunanlar, çocuğu olup yeniden çocuk yapma arzusunda olanlar için ve yaş
durumları dikkate alınarak uygun korunma yöntemlerinin kullanımının sağlanması,
kişilerin ve ailelerin kendilerine sunulan korunma yöntemleri konusunda eğitim
verilerek bilinçlendirilmesini kapsar.
Bir başka amacı; eğer istenmeyen gebelik oluşmuş ise uygun tıbbi şartlar ve
yasal sınırlar içinde gebeliğin sonlandırılmasını sağlamaktır. Yasal sınırlar, 27Mayıs
1983 tarih ve 18059 sayılı Resmi Gazete (RG)’de yayımlanan 2827 sayılı NP
Hakkındaki Kanunun 5. Maddesinde geçen ’’ Gebeliğin onuncu haftası doluncaya
kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim
tahliye edilir.’’23ifadesiyle açıklığa kavuşturulmuştur. Bu yasadan önce birçok kadın
uygun olmayan şartlarda kürtaj* olmuş önlenemeyen anne ve bebek ölümleri
yaşanmıştır.
Üreme
çağındaki
kişilere
cinsel
hayatlarının
sağlıklı
bir
şekilde
sürdürmelerini temin etmek, cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) hakkında bilgi
vermek, eğitmek, sağlıklı, mutlu ve kaliteli bir nesil yetiştirmek için katkıda
22
Z.Azaklı-,M.Y. Alpak-S.Başaran-K.Aydınlı, Genetik Danışma ve Doğum Öncesi Tanı El Kitabı,
Ankara, s.6
23
TC.SB, UAPHR, s.24
*Kürtaj: Rahim içinin özel aletlerle kazınması, gebeliğin tahliyesi
17
bulunmak da amaçlarındandır.24CYBH konusun da en bilgisiz ve kontrolsüz bir
şekilde cinsel hayatın yaşanması riski, özellikle eğitime erken başlamanın önemini
daha da arttırmaktadır. Cinsellik konularının tabu olarak görüldüğü ve hiç
konuşulmadığı toplumlarda, bireylerin kulaktan dolma bilgilerle, kendi kendine
öğrenerek cinsellik yaşamaları daha fazla görülmekte, cinsel sapkınlık ta olmak
üzere, CYBH oranını katlayarak arttırmaktadır.
AP tanımında yer alan ailelerin veya kişilerin istedikleri sayıda ve aralıkta
çocuk sahibi olabilme haklarından yola çıkarak amaçları ve uygulanması büyük
önem taşımaktadır. Amaçlar oluşturulurken, anneden başlamak üzere çocuk, aile,
birey ve toplumun üreme sağlığı açısından maksimum düzeyde iyelik halleri
hedeflemiş olup, ihtiyaçlara yönelik çalışmalar yapılmıştır.
AP kişilerin çocuk yapma sayısına, cinsel hayatlarına sınırlama getirmez.
Ailelerin sağlıklı çocuk yapmaları için uygun şartları ve desteği sağlar. Gelişmemiş
ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de tabu olarak görülen ve eğitimin çok yetersiz
olduğu cinsellik konusunda, ergenlik döneminden başlamak üzere bireylere ve
ailelere ve tüm hayatları boyunca gerekli eğitim ve tıbbi desteği sağlamak AP ‘nin
amaçları kapsamındadır.
Anneye ve bebeğe ait, doğum öncesi ve sonrası, gebeliğe ve doğuma ait
problemlerin saptanması, önlenmesi, tedavi edilmesi amacıyla DSÖ Kenya’da
1987’de güvenli annelik programını başlatmıştır. Anne ve bebek ölümlerinin önüne
geçmeyi hedefleyen bu programın Kenya’da yapılması tesadüfî değildir. Dünyadaki
anne ölümlerinin %99’u, gelişmemiş ülkelerde yaşanmaktadır.25
Anne, bebek ve toplum sağlığındaki yanlışlar, eksiklikler, ihtiyaçları
doğurmuş, zamanla oluşan bu veriler değerlendirilerek AP amaçlarına yön çizer
duruma gelmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’ de amaç, gebeliğe bağlı,
anne bebek ölümlerini en aza indirgeyerek, genel toplum sağlığında refah seviyesini
yükseltmektir.
24
S.O. Toker,’’Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Aile Planlaması Hakkında Bilgi Düzeylerinin
Değerlendirilmesi’’ Aile ve Toplum Dergisi C.2 , S.9.2005, , Ankara, s. 16-18
25
TC. SB, Cinsel Sağlık Üreme Sağlığı: Güvenli Annelik, Ankara,2009,s.3
18
1.2. Aile Planlamasının Sebepleri
1.2.1. Tıbbi Sebepler
Hemen her toplumda insanlar nesillerini devam ettirebilmek için üreme
ihtiyacını hissederler. Bunun için üreme sağlığı ve AP uygulamaları yön gösterici
unsurları bakımından önemlidir. Çünkü sağlıklı nesilleri ancak, sağlıklı anneler
dünyaya getirir. Birçok kadını ölümüne çok sayıda ve sık aralıklarla yapılan
doğumlar neden olmaktadır. Hamilelik kadın vücudunda vukuu bulan olay
olduğundan dolayı kadınların AP uygulamalarını kullanan taraf olmaları da tabiidir.
Annenin bedenen ve ruhen hazır olmadan yaşadığı gebelikler sonucunda meydana
gelebilen sağlıksız düşükler, annenin ve bebeğin hayatını ve sağlığını tehdit
etmektedir. AP yöntemini uygulayanlar için böyle tehlikeler mevcut değildir. Bu
yöntemler bilimsel araştırma ve incelemelerin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de bebek ölümlerinin sayısının fazla olması, 1000 canlı doğumdan, 108
civarı
yakın
bebeğin
nedenlerdendir.26Aileler
ölmesi,
AP
uygulamalarını
bakabilecekleri,
zorunlu
besleyebilecekleri
kılan
ve
tıbbi
sağlığını
koruyabilecekleri sayıda çocuk sahibi olurlarsa bebek ölümleri azalacak, anneler sık
gebelik ve doğumdan yıpranmayacaktır. İstemedikleri halde doğum yapacak
annelerin ilkel yöntemlerle çocuk düşürmelerini önlemek; onlara gebelikten korunma
yöntemlerini öğretmekle gerçekleşecektir. 27
Kontrolsüzce yapılan cinsel ilişkilerde CYBH kaçınılmaz olmaktadır. Başta
AIDS(Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu), olmak üzere birçok hastalık,
aileleri tehdit eden bir unsur alır. Eşlerden birinin CYBH’ a sahip olması diğer eşin
sağlığı için risk oluşturur. Özellikle kadının CYBH’ dan birine sahip olması ve bu
durumdayken hamile kalması, doğacak çocuğu açısından önemlidir.
28
Bazı cinsel
içerikli yaşam biçimleri, bireyin kendisi ve karşı taraf için cinsel açıdan risk
taşımaktadır.
26
H.G.Akay, Aile Planlaması, İstanbul,1999,s.14
S.E.Şentürk, Tıbbi Etik ve Meslek Tarihi, İstanbul,2002,s.80
28
T.CSB, Cinsel yolla Bulaşan Enfeksiyonlar(CYBE):Katılımcı Kitabı, Ankara,2009,s.1
27
19
Bu kişilerin kullandıkları kontraseptif yöntemlerin aynı zamanda, cinsel
hastalıklar açısından risk oluşturabilecek durumlara karşı kesin koruyuculuk içeren
maddelerden
oluşması
gerekmektedir.
Çoğunlukla
bariyer
yöntemlerin
kullanılmasının uygun olabileceği öngörülen bu kişilerde, birebir danışmanlık hizmet
verilmesi, bireyin mahremiyet duygusuna saygı ve verilen hizmetin amacına
ulaşmasını hızlandırması açısından önemlidir. Birden fazla kişiyle cinsel hayatı
olanlar, kontrolsüz bir şekilde seks işçiliği yapan kişiler, son zamanlarda geçirilmiş
CYBH olan kişiler, hemcins olan kişilerin ilişkileri ve kadınların vajinalarını
kurutucu maddeler kullanmaları ve benzeri(vb) tutum ve davranışlar cinsel açıdan
risk oluşturmaktadır.29CYBH’a maruz kalanlar ya da risk altında olanlar toplum
tarafından hatta sağlık kuruşlarında bile ciddi olumsuz muamelelere maruz
kaldıklarından genelde bunu kimseyle paylaşmamakta ve tedavi de olmamaktadırlar.
Bu bakımdan AP merkezlerinde sorulan sorular ve sorulma şekli çok önemlidir.
Kişilerin bilgilerinin gizli tutulacağı,
hangi sağlık kuruşlarında ve nasıl tedavi
olacağı yönündeki bilgileri aktarmak ve tedavi sürecini de geri bildirim yöntemiyle
kontrol ederek hizmet kullanımının etkinliği arttırılmalıdır. Yine cinsel açıdan risk
altındaki kişiler de cinsel eşleri kadar tehlikede olduklarından kontraseptif yöntemi
olarak prezervatif kullanımlarının sağlanmalı ve diğer tüm cinsel ilişki haricinde
kalan cinsel içerikli davranışlar konusunda da bilgilendirilme sağlanmalıdır.Bu
kişilerin genelde en fazla bağışıklık sistemleri etkilendiğinden enfeksiyonlara karşı
da yatkınlık artmakta hatta bazen ölümler bile hastalıktan değil grip gibi basit
hastalıklardan olabilmektedir. AP merkezlerinde tespiti yapılan bu kişilerin
kayıtlarının düzgün tutulması ve içlerinde bildirimi zorunlu hastalıklar bulunanların
mutlaka bildirimlerinin yapılması gereklidir.
29
I.P.Zarakolu,’’Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar’’,Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe Tıp Dergisi,
C.37,S.1,Ankara,2006,s.22
20
Tablo 2:AIDS Vaka ve Taşıyıcı Sayılarının Yıllara Göre Dağılımı,
Türkiye, 1985-2003
160
142
144
140
120
145
112
105
100
91
82
80
80
52
57
36
Vaka
2001
2000
Taşıyıcı
30
Kaynak:TUİK,BölgelereGöreErgenDoğurganlıkHızı,2010,2015;http://www.tuik.gov.tr/PreHaberB
ultenleri.do?id=13663(11.08.2015)
Tablo 2’de AIDS vakalarında artan parametre gözlenmektedir. Cinsel ilişkide
gebelikten korunma yöntemlerini kullanmak, her zaman CYBH’a karşı da koruma
sağlamamaktadır.
kullanılacağının
Burada
bilinmesi,
hangi durumlarda
konraseptif
hangi korunma
yöntemler
açısından
yöntemlerinin
büyük
önem
taşımaktadır. Kontraseptif yöntemlerin koruma oranının yüksekliği ile bazen
CYBH’a karşı koruma oranları bazen zıt orantıda ilerler. Kısırlaştırma ameliyatı
olarak bilinen cerrahi sterilizasyon son derece yüksek oranda ve aynı zamanda en
etkili kontraseptif yöntemi iken, CYBH konusunda hiçbir koruyuculuğu yoktur.
Aynı şekilde RİA uygulamaları, KOK kullanımı vesaire iyi bir kontraseptif yöntemi
olmalarına rağmen kişileri karşı taraftan gelecek cinsel ilişkiye bağlı tehditlerden
korumazlar.
21
52
40
28
29
1999
38
1998
37
1997
34
1996
34
29
1995
1989
28
1994
14
11
21
17
48
46
1993
19
20
1991
9
1988
1987
1985
1
7
2
1986
1
0
3
26
1990
27
20
1992
40
2003
45
2002
60
Bunun içindir ki, AP hizmetleri verilirken danışmanlık hizmetleri ve neleri
kapsadığı anlam kazanır. Bireyleri tek yönlü bilgilendirmek amaca hizmet etmekte
eksik kalmaktadır. İster birey ister aile olsun, CYBH konusunda, cinsel hayatı olan
herkes risk altındadır. Çünkü tek eşli kişiler de, ilişkide bulundukları karşı taraf için
tek eş konumunda olmayabilmektedir. Danışmanlık hizmetlerinde eğitim verilirken
bu durumlarda göz önüne alınarak, eğitim alan kişilerin dikkatleri bu yöne de
çekilerek hizmetin içeriği kişilere özel ayarlanmalıdır. Hizmetler verilirken
mümkünse evli dahi olsalar ayrı ayrı vermekte yarar vardır. Topluca verilen
hizmetler genel konuları kapsamalı ve kullanılacak ürünler hakkında bilgilendirmeler
yapılmalıdır. Bireylerin cinsel hayatlarıyla ilgili sorularda çoğunlukla, toplumsal
değerler, kişilik yapısı, utanma duygusu vb. nedenlerden dolayı sağlıklı ve doğru
bilgililer edinilememektedir. Etkili bir hizmet kullanımı için bireylere birebir eğitim
esnasında, CYBH konusunda detaylı bilgiler verilmeli ve hangi yöntemin
kullanılacağı konusunda ortak noktada buluşulması gerekmektedir. Çünkü her
yöntem herkese hitap etmeyebilir. Kişinin sosyal statüsü, hizmetlere ulaşım imkânı,
alışkanlıkları, önyargıları, dini inanışları vb. pek çok neden AP uygulamalarını hangi
ölçüde kullanılıp kullanmayacağını belirlemede rol oynamaktadır. Çocuk sahibi olmayı
arzulayan çiftlerin bedenen ve ruhen sağlıklı olmaları gerekmektedir. Anne ve baba
olmaya karar veren kişilerin öncelikle her bakımdan bu duruma hazır olmaları
önemlidir.31 Bunun için evlenmeden önce bazı tahliller ve medikal girişimlerin
yapılması gerekmektedir. Bu işlemler şunlardır:
 “Evlenecek çiftin, sağlıklı bir cinsel yaşantısının olmasını engelleyebilecek
problemlerinin olup olmadığının anlaşılması, eğer var ise çözüm bulunması
amacıyla muayene olması gerekmektedir.
 Erkeğin cinsel anormalliği ve sağlıklı cinsel yaşantıyı engelleyecek problemi
varsa bu durum tedavi edilmelidir.
 Herhangi bir bulaşıcı hastalık (sarılık, CYBH, AIDS gibi) varsa gerekli
önlemlerin alınıp tedavi edilmesi gerekmektedir.
31
A.Akın,’’Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar: Kadın-Çocuk Sağlığı Araştırma ve Sunumlar’’;
http://slideplayer.biz.tr/slide/2908806/(09.08.2015)
22
 Çiftin ileride sorun olabilecek sağlık probleminin (kalp hastalıkları, hormonal
bozukluk, gizli şeker vb. olup olmadığının araştırılması ve gerekli önlemlerin
alınması gerekmektedir.
 Erkeklerde bebek sahibi olmaya yetecek sperm sayısının olup olmadığı tespit
edilmelidir.
 Kadınlarda bebek sahibi olabilmek için yumurtalıkların ve hormonal
durumun kontrolü yapılmalıdır.
 Hamilelik sırasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı ve kadında
toksaplazma* gibi durumların olup olmadığı tespit edilmelidir.
 Çiftlerin ailelerinde ya da kendilerinde kalıtsal bir hastalık veya anormallik
olup olmadığı, var ise derecelerinin araştırılması, değerlendirilmesi ve
hamileliğin takip edilmesi gerekmektedir.
 Evlilik esnasında oluşabilecek cinsel isteksizlik, korku ve problemleri
önlemek için evlilik öncesi cinsel eğitim ve danışma alınmalıdır.
 Çiftler, aktif cinsel yaşantılarına başlamadan önce uygun korunma
yöntemlerini uygulamaya başlamalı ve birbirlerini iyice tanıdıktan sonra çocuk
sahibi olmalıdır.’’32
Ailelerin ve bireylerin, çocuk sahibi olma zamanlarını kendilerinin tayin
edebilmesi, bu konuda AP hizmetlerinden yararlanmaları ve bu hizmetlerden
haberdar olmaları toplum sağlığı açısından önem taşır. Zamanında ve planlı bir
şekilde uygulanan AP hiç kuşkusuz birçok olumsuzlukların önüne geçerek, sağlıklı
ve bilinçli toplumlar olma yönünde önemli adımlar atmaya sebep olmaktadır.
Öncelikle
istenmeyen
gebelikleri
önleyerek,
istenmeyen
düşüklerin
olmamasını sağlar. Bu durumun yaşanması direk anne sağlığının olumsuz
etkilenmesine neden olmaktadır. Bu gebeliklerin doğumla sonuçlanması ise, annenin,
anneliğe ruhen veya bedenen hazır olmadığı durumlarda olduğu için, bebekle
arasında duygusal yönden eksikliğe neden olmakta ve bebeğin huzursuz ortamda
yetişmesine neden olmaktadır.
32
TCSB, CYBE, s.67
*Toksoplazma: Parazit enfeksiyonu
23
Cinsel
ilişkinin,
gebelikle
sonuçlanma
ihtimali
duygusu
bireylerde
huzursuzluk ve korku yaratmaktadır. Etkili AP yöntemi ile cinsel hayatlarını
korkusuzca yaşadıklarından, sağlıklı ve mutlu cinsel yaşamları olmaktadır. Ayrıca
CYBH konusunda da bilinçlendiklerinden, cinselliğe bağlı riski davranışlardan
kaçınarak, korunma oranları yükselmektedir. Doğum aralıklarının uygun yaş
aralıklarında olmaması anne ve bebek ölümlerini de beraberinde getirdiğinden, bu
standartlara uyulmasını, tıbbi açıdan neredeyse zorunlu hale getirmektedir.18-35 yaş
aralıklarında ve en az iki yıl sürelerle gebelik olması anne ve bebek ölüm oranlarının
düşmesinde
etkili
rol oynamaktadır.
AP
hizmetlerinin
etkin
ve
verimli
uygulanabilmesinde, hizmet alanlarının büyüklüğü ile hizmet verenlerin de sayısal
olarak paralel olması gerekmektedir. Bu eşitlik bozulduğunda, sağlık çalışanlarında
da iş yükü artmakta, dolayısıyla bu da hizmetin kalitesini olumsuz yönde
etkilemektedir. Artan nüfusun ihtiyaçlarının karşılanmasında, sağlık personeli ve
doğal kaynaklar yetersiz kalmakta, bunun sonucunda da ülke genelini etkileyen
sorunlar cereyan etmektedir.33
1.2.2. Sosyo-Ekonomik Sebepler
Fazla sayıda doğum yapmak kadınları ölüme götürebilmesinin yanında ek
sağlık harcamalarını da arttırmaktadır. Hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı, aynı zamanda
daha çok ihtiyaç, kaynak ve hizmet edecek insan ihtiyacını arttırmaktadır.
İhtiyaçların
artmasıyla
birlikte,
doğal
kaynakların
bilinçsizce
kontrolsüz
kullanılması, dönüşümsüz bir şekilde yok olmasına sebep olmaktadır. Bu sadece
Türkiye’nin değil tüm ülkelerin sorunlarının başında gelmektedir. Nüfusun hızla
artması eğitim, sağlık, barınma, gıda vb. en temel ihtiyaçların karşılanmasında
sıkıntılar
doğuracağından,
kalitesiz
nüfusun
oluşmasını
kaçınılmaz
hale
getirmektedir.
Sık aralıklarla yapılan doğumlar, düşükler anne ve bebek sağlığını tehdit eder.
Kişilere özel en uygun AP yöntemiyle bu tehditler en aza indirgenir. AP yöntemleri
bilimsel araştırma ve incelemelerin sonucu ortaya çıkmıştır. Aileler bakabilecekleri,
33
N.Akyıldız, Aile Planlaması, İstanbul,1999,s.7
24
besleyebilecekleri ve sağlığını koruyabilecekleri sayıda çocuk sahibi olurlarsa bebek
ölümleri azalacak, anneler sık gebelik ve doğumdan yıpranmayacaktır. İstemedikleri
halde doğum yapacak annelerin ilkel yöntemlerle çocuk düşürmelerini önlemek;
onlara gebelikten korunma yöntemlerini öğretmekle gerçekleşecektir.
İhtiyaçların sınırsız olup, doğal kaynakların sınırlı olması, diğer alanlarda
olduğu gibi, AP uygulaması ihtiyacını doğurmaktadır. Çünkü AP aynı zamanda o
ülkenin gelişmişlik düzeyiyle paralel ilerleme göstermektedir. Bir ülkede nüfusun
çok olmasıyla, kalitesiz nüfusun olması aynı şey değildir. Bunun günümüzdeki
örnekleri de, fazlasıyla mevcuttur.
Ülkelere göre farklılıklar göstermekle beraber, insanların çocuk yapma sayısı
ve aralıklarını belirleyen etmenler vardır. Ülkelerin kültürel özellikleri, coğrafi
yaşam koşulları, ekonomik durumları, sosyal algıları vb. nedenler, çocuk sahibi olma
isteğini ve sayısını belirlemektedir. Tüm canlılar üreyerek nesillerini devam ettirirler.
Ancak bilinçli bir şekilde üreme isteği, sadece insan ırkında mevcuttur. Zaman ve
koşullar çocuk yapma tercihlerinde değişiklik oluştursa da, bu istek hiçbir zaman
kaybolmamıştır. Zira neslin devamı, üreme ile mümkün olmaktadır. Nüfus artış
problemi yaşayan ülkeler olduğu gibi, nüfusu hızla azalan ülkelerde mevcuttur. Bu
ülkelerde devlet politikaları, gebeliği özendirici tutum ve davranışlar içerisine
girmektedir.
Kentlerde sanayileşmenin yaygınlık kazanmasıyla, ekonomik olanaklar iyi
yönde ilerleme kaydetmiş, yaşam şartlarında kolaylıklar getirmiştir. Bu olumlu
gelişmelerle beraber, bireylerin sosyal ve ekonomik yönden daha iyi şartlarda
yaşama arzusu, daha çok çalışma saatlerini ve kadınların da iş hayatında aktif olarak
yer almasını sağlamıştır. Kadınların ev ortamından çıkıp, erkeklerle beraber iş
hayatında olmaları, doğal olarak eskiye oranla çocuk yapma tercihlerinde sayı
anlamında değişikliğe sebep olmuştur. Çiftçilikle uğraşan kırsal kesimlerde
yaşayanlar ise, insan gücüne duyulan ihtiyaç ve daha sonra yaşlılık durumunda
kendilerine bakacakları düşüncesi ile çok sayıda çocuk sahibi olmak istemektedirler.
25
Bazı bölgelerde ise, neslin devamının simgesi olduğuna inanılan erkek çocuk
arzusu ile bakabilme ve gücü kapasitesine bakılmaksızın erkek çocuk buluncaya
kadar, konraseptif yöntemler uygulanmamakta ve doğumlar devam etmektedir. Hızla
artan nüfusun önlenmesinde, sağlıklı ve en azından kendine yeten bir toplum
oluşmasında AP uygulamalarının önemi ve katkısı çok büyüktür.34
Çocuk sahibi olmak ve mutlu bir yaşam sürmek, sağlıklı ve mutlu yeni
nesiller yetiştirmek hemen herkesin ortak temennisidir. Doğurganlığın en verimli
olduğu yaşlar 20-35 yaş arasıdır.18 yaşın altındaki gebeliklere adölesan gebelikler
denir ve bu yaşın altıda ki gebelikler de en az 35 yaş üstü gebelikler kadar
tehlikelidir. Adölesan gebelikler de rahim içi gelişme bozuklukları sık görülür.
Vücudun henüz kendi gelişimini tamamlayamamış olmasından dolayı bu doğal bir
durumdur. 35 yaş üstü gebeliklerde ise anne adayının hipertansif hastalıkları artmış
olup riskli gebelik durumu oluşmuştur. Burada AP’ nin tanımı anlam kazanmış olup
nedenlerini ortaya koymaktadır. Çünkü istenildiği zaman, istenilen aralıklarla, çocuk
sahibi olmak bilgi gerektirir O halde aile planlaması, çocuk isteğinin yerine
getirilmesi olmadığı gibi, istenmeyen çocuk sayılarına ulaşmamak için önlem almayı
da gerektirir. Oluşan gebeliği sonlandırmak ya da kişinin sağlık koşullarını bozmak
uğruna, gebeliği önlemek, en uygun yöntemlerin bilinerek seçilmesi esas olmalıdır.35
Hızlı nüfus artışıyla birlikte ülkelerin, barınma, sağlık, eğitim, tüketim
ihtiyaçlarında artış olur. İhtiyaçlar arttıkça da hizmetlerin kalitesinde düşüşler
gözlenir. Nüfus artış hızı, ülkelerin ekonomik açıdan büyüme ve gelişme düzeyiyle
paralel ilerlemezse, artan ihtiyaçları karşılamak zorlaşacaktır. Çalışan işgücünün az
olması, o ülkedeki doğum sayısı ve buna bağlı olarak ta gelişmişlik düzeyi ile
yakından ilgilidir. Bir ülkede kişi başına düşen gelir miktarı arttıkça, o ülkedeki
nüfus sayısında azalma, kişi başına düşen gelir miktarı azaldıkça da, nüfus sayısında
artış gözlenir. Nüfus artışı ile beraber ihtiyaçlar artmakta, artan ihtiyaçları karşılama da
doğal kaynaklar yetersiz kalmaktadır. Nüfus artışı aynı zamanda hızla büyümeyi de
34
35
T.C. MEB, Çocuk Gelişimi ve Aile Planlaması, Ankara,2014,s.5
M. N. İlhan- A. Yıldırım- I. Maral,’’ Ankara'da Yarı Kentsel ve Kentsel Bölgede Yaşayan15-49 Yaş
Grubundaki Kadınların Kullandıkları Aile Planlaması Yöntemleri ve Yöntem Kullanmama
Nedenleri’’Gazi Üniversitesi(GÜ),Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Dergisi(TFHSD),Ankara, s.9
26
beraberinde getirir. Çarpık kentleşme, azalan ormanlar, bozulan çevre verimliliğin
azalmasına neden olur.
Tıbbi alanda yaşanan gelişmeler (aşının ve penisilinin bulunması), bebek,
çocuk ve yetişkin ölüm oranlarını düşürmüş, yaşam sürelerini de uzatmıştır. Ama bu,
iyi yöndeki gelişmelere paralel olarak sürekli nüfusun artacağı anlamına
gelmemektedir. Tıp alanında yaşanan olumlu gelişmeler aynı zamanda, sosyal
yaşamda da etkisini göstermiş ve insanların yaşam standartlarındaki bariz iyiye
doğru olan değişiklikler elbette ki çocuk yapma sayısındaki tercihleri etkilemiştir.
Dünya Bankası (DB) 1999 tahminlerine göre, yıllık yaklaşık % 1,6’lık nüfus artışı
2040 gibi %1,1’e düşecektir.36
Şuanda dünya nüfusunun %75’i gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde
yaşamakta, tüm doğumların da %85’i yine bu ülkelerde olmakta, bebek ve çocuk
ölümlerinin %95’i, anne ölümlerinin de %99 ‘u bu bölgelerde olmaktadır. Bunun
nedeni bu ülkelerde tıbbi olanakların yetersiz kalmasıdır. Bu veriler AP
uygulamalarının önemini apaçık göstermekte, bir ülkenin gelişmişlik düzeyiyle,
nüfus artışı arasında zıt ilişkini ortaya koymaktadır.37
1.2.3. Dini Sebepler
İlk çağlardan bu yana bütün insanlar hangi din ve milletten olurlarsa olsunlar,
gebelikten korunmanın çaresini aramışlardır. İlkel yöntemlerden başlamak üzere,
zamanla teknolojik imkânların gelişmesiyle birlikte, AP yöntemlerinde de gelişmeler
olmuştur. Ancak eskiden olduğu gibi, günümüzde de insanların hangi kontraseptif
yöntemleri kullanacağı, ya da kullanmayacağı kıstaslarında, dini inanışlarının etkisi
büyüktür.
AP uygulamaları konusunda, ilahi dinlerin görüşleri farklılık gösterse de,
hemen hemen hepsinde gebelikten korunmaya onay vardır. Kürtaj konusu ise bazı
dinlerde tamamen
36
37
yasakken,
bazılarında tolerans tanınarak esneklik payı
F.Mazı-M.Tan, ‘’Nüfus Artışı Kaynak Tüketimi ve Çevre’’ Mevzuat Dergisi, S.136,2009,s.6--8
Z.K.Özden, Aile Planlaması Nedir? Neden Önemlidir?; http://www.ilacpedia.com/aile-planlamasi
nedir-neden-onemlidir, (09.09.2015)
27
bırakılmıştır. Bu konuda ki en katı tutum Katoliklerdedir. Son zamanlarda sosyal
medyada da yer alan, pek çok kesimden gelen baskılardan dolayı, tutumlarında
yumuşama yönünde değişikliğe gidilmiştir.
Türkiye’de de çok tartışma konusu olan kürtaj, Avrupa Birliği (AB) ne üye
ülkelerden sadece Malta’da tamamen yasaktır. Katolik Kilisesi’nin sosyal
yaşamlarında büyük oranda etkili olduğu ülkelerden İrlanda, Polonya, Portekiz,
İspanya gibi ülkelerde ise, yasağa yakın toleranslar verilmektedir. Sadece anne
hayatının tehlikeli olduğu durumlarda, kürtaja başvurabilen, koyu Katolik olan
İrlanda halkı, 1993 de düzenlenen bir referandumda %67 lif bir oyla kürtajın
yasallaşmasını reddetmiştir. Tecavüz de dâhil, belirlenen tek kriterin dışında, hiçbir
nedenle kürtaja olanak tanımayan İrlanda yasaları, kadınların başka ülkelerde kürtaj
olmasını ise suç saymamaktadır.38
Komünist rejimin hâkim yıllarda, kürtajın yasal olduğu Polonya’da, 1997’de
aşırı muhafazakârların yönetimi ele geçirmesiyle yasaklanmıştır. Kürtaj kriterleri,
tecavüz sonucunda oluşan hamilelik ve anne karnında cenindeki anomaliliklerdir.
Bundan dolayı ülkede çok sayıda yasal olmayan kürtaj vakalarına rastlanmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve İspanya’da da kürtaj yasaları Polonya’da ki gibidir.39
Lüksemburg, Finlandiya ve İngiltere ise annenin sağlığını tehdit eden gebelik
ve tecavüz gerekçelerine ek olarak, ekonomik ve sosyal nedenlerle de kürtaja izin
verilmektedir. Avrupa genelinde kürtajın yasal sınırı 12 hafta olmakla beraber, bu
sınır İngiltere’de 24 haftadır. Katolik Kilisesi’nin katı tutumu ile kadın hakları
örgütlerinin kürtaj yanlısı kararları arasında kalan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM), kürtaj konusunda net değildir.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) 2008 yılında kürtaj lehine karar
almış, ama bunun asla doğum kontrol yöntemi gibi kullanılmasını reddetmiştir.
Katolik lobisini temsil eden kuruluşların ‘’tarihi zafer’’ olarak nitelendirdikleri, 2010
‘da aldıkları başka bir karar ise kürtajı yasaklar niteliktedir. Alınan kararda; ‘’dini
38
K.Karaca,Avrupa
Kürtajda
Anlaşamıyor;http://www.dw.com/tr/avrupa-k%C3%BCrtajdaanla%C5%9Fam%C4%B1yor/a-15985395(17.09.2015)
39
…..,Kürtajda
Avrupa
Çapında
Uzlaşma
Yok;http://www.euractiv.com.tr/yazicisayfasi/article/kurtajda-avrupa-capinda-uzlasma-yok-025431(17.09.2015)
28
inanışları gereği kürtaj yapmayı reddeden doktor ve hastanelerin bu tutumlarından
dolayı, kadınların karşılaşabilecekleri sağlık sorunlarından sorumlu tutulamaz.’’
diyerek kürtaj konusundaki olumsuz tavrını sergilemiştir.
İslamiyet’te de kürtaj konusunda ki tutum buna benzerlik gösterir. Ancak
İslami kaynaklarda, ne Kuran-ı Kerim’de ne de hadislerde kürtaj konusu ile ilgili
açık ibare yer almaz. Bundan dolayı İslam âlimleri de kürtaj konusunda ortak fetva
veremezler. Birleştikleri tek konu gebelikten korunma yöntemi olan azl (meninin
dışarı akıtılması) ve 120 gün dolduktan sonra gebeliğin sonlandırılmasının haram
olduğudur. İslami açıdan çok hoş karşılanmasa da, Hanefi mezhebine göre, kadının
rızası olmak şartı ile gebelikten korunmaya cevaz verilmiştir. Ama kürtaj konusunda
durum çok farklıdır. Bunun nedeni kürtaj için izin verilen, ruhun kaçıncı ayda üflenip
üflenmediği konusundaki belirsizliktir.
Bazı İslam âlimlerine göre bu süre 40
günlükken, bazılarına göre ise bu süre 120 gündür. İslami fıkıh kitaplarında, 120
günün üstündeki kürtajlar cinayet sayılmıştır.
Müminin suresinin 12ve 15. ayetlerinde çocuğun oluşumuna değinilmektedir.
Başka bir hadis te ise buna açıklık getirtmiştir."Sizden her biriniz kırk gün annesinin
karnında tutulur. Sonra bir o kadar da orada yapışkan pıhtı olur. Sonra bir o kadar da
orada bir çiğnem et halinde bulunur. Sonra da melek gönderilir ve ona ruh üfler"
(Müslim, Kader 1) 2- "...nutfe (menî parçası, sperm)nin üzerinden kır kiki gece
geçince Allah ona bir melek gönderir. O da onu şekillendirir, kulağını, gözünü,
cildini, etini ve kemiklerini yapar. Sonra da, ey Rabbim, erkek mi olacak dişi mi..."
(Müslim, Kader 3) der. Bu hadîs âyetlerin tam açıklaması gibidir.
Bu ayetler ve hadisler ışığında Hz. Ali ‘de, çocuğa ruh üflenmedikçe, onu
aldırmanın haram olmadığını söylemiştir. İslam dininin fıtrat dini olmasından dolayı,
kürtajın
fıtrata
aykırı
olduğunu
savunanlarda
vardır.
Kürtajın
cezasını
derecelendirenlerde olmuştur. İlk 40 güne kadar ki olan süre mekruh( hoş olmayan ),
40 günden 120 güne kadar olan süre, tahrimen mekruh(harama yakın olan şey), 120
günden sonrada haramdır. İsra suresi 17 ve 31. ayetlerinde ‘’Fakirlik korkusuyla
29
çocuklarını öldürmeyin. Onları da sizi de biz besliyoruz. Onları öldürmek büyük
günahtır.’’40
İslam âlimleri tarafından bu ayetin kürtajla ilgili olduğunu söyleyenler olduğu
gibi, bunun kız çocuklarının canlı olarak toprağa gömülmesinin haram olduğunu
açıkladığını söyleyenlerde olmuştur.41Kuran-ı Kerim’de ve hadislerde net bir bilginin
yer
almaması
nedeniyle,
İslamiyet
te
AP
yöntemlerini
destekleyenlerde
olmuştur,karşı görüşü savunanlarda olmuştur. Koruyucu yöntemlere karşı bir
yasaklama hiçbir kaynakta yer almaz. Ama tamamen çocuk yapma yetisini
kaybettirecek önlemler fıtrata aykırı bulunduğundan yasaklanmıştır.42
2. AİLE PLANLAMASININ ÖNEMİ ve FAYDALARI
2.1.Anne Açısından Önemi ve Faydaları
AP hizmetlerinde en önemli amaç anave çocuk sağlığını en iyi seviyede
tutmak ve buna yönelik çalışmalardır. AP ailelere istedikleri zaman, istedikleri
sayıda çocuk sahibi olmaları için gerekli hizmetleri içeren uygulamalardır. Çocuk
sahibi olma zamanını belirlemede annenin sadece beden olarak sağlıklı olması yeterli
değildir. Doğuracağı zamana kendisi karar vermemiş ya da verememiş anneler,
beden olarak sağlık sorunu yaşamayabilmelerine rağmen, doğum sonrası bazı
psikolojik sıkıntılar baş göstermektedir. AP annelerin sağlıklı gebelik geçirmeleri ve
uygun zamanda çocuk sahibi olmalarına da rehberlik etmektir. Bu bilgiler
kapsamında değerlendirecek olursak anne açısından faydaları şunlardır:

Doğum sayısının dörtten fazla, doğum aralığının da iki yıldan az
olması anne açısından ölümlere varan sonuçlar doğurabilir. Sık doğum yapan
anneler, doğuma bağlı vücudunda oluşan deformasyonlardan dolayı, sosyal
yaşamlarında da sıkıntıya düşerler. Kendilerine, eşlerine ve çocuklarına yeteri kadar
40
41
42
A.R. Khan;http://www.multimediaquran.com/quran/turkce/017/017-031.htm(09.08.2015)
A.Şahin, Sorularla İslamiyet; http://www.sorularlaislamiyet.com/article/11648/anne-karnindaki-birbebege ruhu-ne-zaman-veriliyor.html(15.09.2015)
A.R. Khan;http://www.multimediaquran.com/quran/turkce/017/017-031.htm(09.08.2015)
30
zaman ayıramayan kadınlarda, kendini yetersiz, işe yaramaz ve değersiz hissetme
gibi de problemlerin olması kaçınılmazdır. Günümüz toplumlarında kadınların da
eskiye oranla aktif bir şekilde iş hayatında yer almaları, kariyer yapma, iş hayatında
iyi yer edinme, aile ekonomisine katkıda bulunma gibi durumlarını sekteye uğratma
ve mutsuz olmalarına neden olmaktadır.
AP bu bilgiler ışığında anneyi
bilinçlendirerek çocuk yapma zamanı ve sayısını planlamasına yardım ederek çok sık
doğumu ve çok çocuk sayısını engeller.

Özellikle yeni doğum yapmış emzirmekte olan anneler, bebeklerine
zararı olabileceği endişesi ile etkili AP yöntemlerini kullanmaktan kaçınmaktadırlar.
Bunun sonucunda istenmeyen gebelikler ve düşükler yaşanmakta anne sağlığı
tehlikeye girmektedir. AP annelerin bu dönemde kullanacakları konraseptif*
hizmetlerinden yararlandırarak istenmeyen gebelik ve düşükleri engeller.

Gebeliğe bağlı toksemi, hipertansiyon gibi durumlar vb. hastalıkların
tespiti ve önlem alınabilmesi ancak gebelik takibi ile mümkündür. Doğum aralığını
kısa tutan ve özellikle 35 yaş üstü gebelerde daha sık görülmektedir. AP
yöntemlerinin kullanımının yaygınlaşarak riski gebelikler sınıfında yer alan bu tür
gebeliklerin olmasının önüne geçilerek, gebeliğe bağlı olan bu riskler azalmış olur.

Gebelik zamanını ve istediği sayıda çocuk yapma şansına sahip olan
anneler, çocuklarına yeteri kadar zaman ayırabileceklerinden psikolojik durumunda
iyelik hali gözlenir ve sağlıklı anne sayısı artar.

Çok doğumlar annede tükenmişlik sendromuna neden olmaktadır. AP
annenin psikolojik şikâyetlerinin azalmasına yardımcı olur. Mutlu ve sağlıklı anne
sayısı artar.

Çoğu kadın gebe kalma korkusuyla cinsel hayattan uzaklaşmakta
özellikle doğum sonrası yaşadığı travmalardan dolayı bu durum daha da
fazlalaşmaktadır. Doğum sonrası geçirilen tıbbi işlemlerden dolayı da enfeksiyonlara
yatkınlık artmakta, bu durum anneyi cinsellikten uzaklaştıran nedenlerden biri olup
eşler arasında sorun teşkil etmektedir. AP hizmetlerinden faydalanma şansını elde
etmiş kadınlar doğum sonrası ne zaman ve en kendisi için en uygun olan kontraseptif
yöntemini kullanması gerektiği bilgisine de sahip olurlar. İstemediği halde gebe
31
kalma korkusu yaşamayan, bedenen ve ruhen sağlığına kavuşmuş kadınların
özgüveni gelerek, sağlıklı cinsel hayatları olur.43
2.2.Çocuk Açısından Önemi ve Faydaları
Muhakkak sık yapılan doğumlar anne sağlığını bozarak vücut bütünlüğü
üstünde olumsuz etkiler bırakacağı için bunun bebek açısından bakıldığında da
olumsuz etkileri olacaktır. Bunlar sık ve çok sayıdaki doğumlara bağlı olarak gelişen
komplikasyonlardır. AP hizmetlerinde anne, çocuk ve aile bütünlüğü esas alınır. Bu
kapsam da annenin uygun aralıklarda, hem bedenen hem de ruhen gebeliğe hazır
halde hamilelik yaşaması doğacak çocukların sağlığı ile doğru orantılıdır.
İyi planlanmış ve uygulanmış AP yöntemleri ile 18 yaş altı ve 35 yaş üstü
riskli gebeliklerin önüne geçileceğinden, gebeliğe ve anneye bağlı, doğumsal
anomalilerin görülme oranını azalmış olur. Annenin gebeliği sırasında rutin
kontrollerini yaptırması, sağlıklı gebelik takibi, bebeğin anne karnındayken gelişimi
hakkında bilgi vermektedir. Gelişme geriliği yaşayan bebekler, düşük doğum
ağırlıklı olarak dünyaya gelmekte ve olumsuz etkileri bazen bir ömür boyu
sürmektedir. Annenin beslenme programının belirlenmesi, kansızlık durumunun
bilinmesi, kuşkusuz doğacak bebeğin sağlığı ile doğrudan ilintilidir. Zamanında
yapılan müdahaleler, gelişme geriliğini önleyerek, bebeğin normal standartlardaki
kiloda doğmasını sağlar.
Anne ve babanın, gebelikten önce, genetik rahatsızlıklarının bilinmesi, henüz
gebelik oluşmadan önlem alınmasını kolaylaştırmaktadır. Nasıl ve hangi koşullarda
sağlıklı gebelik elde edileceği, AP danışmanları ve genetik danışmanlar eşliğinde
planlanarak, doğuştan anomalili bebeklerin doğmasının da önüne geçilmiş
olunmaktadır. Gebelik boyunca, verilen eğitimlerde, annenin sigara ve alkol türevi
ürünlerden uzak durmasının sağlanması, sağlıklı gebelik için olmazsa olmaz
şartlarından olup, doğumsal zekâ geriliğinin önüne geçilmesini sağlamaktadır.
Son yıllarda yapılan pek çok çalışma göstermiştir ki, bebeğin dünyaya sağlıklı
gelmesi için annenin sadece bedenen değil ruhen de gebeliğe hazır olması
43
F.Kaşlı,
Aile
Planlaması,
Beykent
Üniversitesi(BEÜ),Sosyal
Bilimler
Enstitüsü(SBE),Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi(YYLT),İstanbul,2014,s.25
32
gerekmedir. İstenmeden yaşanılan gebeliklerde, umumiyetle bebeğin sağlığı için
olması gerekenler ikinci plana atılmakta, daha sonra şartlar düzelse dahi bu süreç
içinde olan olumsuzlukların sonuçları, bebek açısından kalıcı sorunlara neden
olmaktadır. Bu durum çoğunlukla lohusalık döneminde de devam etmekte, bazen
lohusalık depresyonun da eşlik durumla beraber, annenin sütünün gelmemesine
neden olmaktadır. Çünkü doğum yapmış bir kadının, bebeğine süt verebilmesi için,
iyi
beslenmesinin
yanında
emzirmeyi
istemesi
de
gerekmektedir.
AP
uygulamalarında, annenin istediği zaman diliminde ve her bakımdan hazır olduğu
anda gebelik yaşamasına yardımcı olunarak, annenin emzirme sürecine de
hazırlanması sağlanmaktadır. Özellikle ilk altı ayda sadece anne sütü yeterli miktarda
beslenen bebeklerin bağışıklık sistemleri güçlenerek, enfeksiyona bağlı hastalıklara
karşı da koruma sağlamaktadır. Her zaman temiz ve hazır olması bebeklerin
beslenme ihtiyacının karşılanmasını kolaylaştırmakta, bebeğin annesiyle arasında
özel bir bağ kurulmasını da sağlamaktadır. Anne ve babanın ebeveyn olmaya hazır
ve istekli oldukları zamanda çocuk sahibi olmaları, çocuklarına yeterince zaman
ayırmalarını sağlayarak çocukların beden olarak sağlıklı oldukları gibi, ruhsal açıdan
da sağlıklı olarak büyümelerine olanak sağlamaktadır.44
Yapılan çalışmalar sosyoekonomik durumu kötü olan ülkelerde hem bebek
ölüm oranlarının fazlalığını hem de ölümlere dair tutulan kayıtların sağlıklı
olmadığını göstermiştir. Buna rağmen gelişmiş ülkelerin bebek-çocuk- anne ölüm
kayıtlarındaki bilgilerin doğruluğu hususunda daha duyarlı davranmaları göz önüne
alındığında ortaya çıkan sonuç daha da vahim olmaktadır.45 Tüm dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de bebek ve çocuk ölümlerindeki azalmalar AP uygulamalarının
yaygınlaşmasıyla beraber, ölümlerin nedenlerinin de ortadan kalkmış olmasıyla
alakalıdır. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki bebek-çocuk ölüm oranlarının, gelişmemiş
ülkelere nazaran daha az olması AP uygulamalarını etkin kullandıklarının kanıtıdır.
44
45
Şentürk, s.81
I. Ergin-H. Hassoy, ‘’Bebek Ölümlülüğünde Eşitsizlikler: Dünya veTürkiye’deki Duruma Dair Bir
Değerlendirme’’ İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Dergisi, S.1,İzmir,2011,s.98
33
Tablo 3:Günlük ve Aylık Bebek Ölümleri, 2013-2014
2013
Bebeğin
Yaşı
Toplam
Sayı
0 günlük
1943
1-6
günlük
7-29
günlük
1-4 aylık
2014
%
13993
Sayı
1 100,0
%
14821
100,8
13,9
2188
14,8
4283
30,6
4672
31,5
2825
20,2
3008
20,3
3192
22,8
3224
21,8
5-8 aylık
1196
8,5
1208
8,2
9-11aylık
554
4,0
521
3,5
Kaynak:TUİK,Ölümİstatistikleri2014;http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18623(01.08.
2015)
Bebek ölüm hızı, doğan her canlı 1000 bebek başına düşen, ölen bebek
sayısını ifade etmektedir. Tablo3’e göre 2013 yılında 13993 bebek doğmuş, buna
karşılık 151,1244 bebek, yaşına girmeden kaybedilmiştir. Yine 2014 yılında 14821
bebek doğmuş, 164,5131 bebek, yaşına girmeden kaybedilmiştir.
Bebek Ölüm Hızı=
Ö
ğ
1000 olarak hesaplanır.
BM’nin benimsediği Binyıl Kalkınma Hedeflerinden 4. Sıradaki 1990 yılına
göre 2015’e gelindiğinde beş yaş altı ölüm hızının 3/2 oranında azaltılması
yönündedir. Ancak bu hedef 2015 yıllarına gelindiğinde tüm dünya genelinde
gerçekleşmemiş olmasına rağmen, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu Tayland, Peru,
34
Vietnam, Maldivler ve Portekiz beş yaş altı ölüm oranlarını azaltmayı
başarabilmişlerdir.46
2.3. Toplum Açısından Önemi ve Faydaları
İnsanların nesillerini devam ettirebilmeleri için üremeleri üreyebilmeleri için
üreme sistemlerinin sağlıklı olması gerekmektedir. Tüm dünyada yaşanan sosyodemografik hadiselerde ki değişikliler, hâlihazırda bulunan AP yaklaşımlarının
üreme sağlığı kapsamına giren tüm sorunları karşılamada yetersiz kalmıştır. Bundan
dolayı üreme sağlığı tüm dünya ülkelerinin gündemine yeni bir tanım olarak
girmiştir.47
DSÖ ‘nün tanımına göre üreme sağlığı şudur:’’ Yalnızca üreme sistemi
işlevleri ve süreci ile ilgili hastalık ve sakatlığın olmaması değil, üremenin fiziksel,
ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde olmasıdır.’’
Bireylerin cinsiyete
özgü organlarını merak edip tanımak istemeleri çok küçük yaşlarda başlamaktadır.
Zamanla bu organların boşaltım işlerinin yanında, üremek için gerekli organlar
oldukların fark etmeleriyle birlikte, üreme isteği ve bilincini de beraberinde
getirmiştir. Her bireyin ve her toplumun üremek için farklı nedenleri olsa da, ilk
insanlardan bugüne kadar hep devam etmiştir.48Dünyada ve Türkiye’de Çocuk
Yapma Nedeni Ve Sayısını Etkiyen Faktörler Şunlardır:

‘’Toplumun Yapısı: Türkiye nüfusunun yarısından fazlası kentsel
alanda oturmaktadır. Kırsal alandan kentlere göçler, doğurganlık oranını etkilese de,
özellikle gecekondu ya da kırsal kültürün devam ettiği yerlerde yaşamaya devam
edenlerde çok çocuk yapmaya meyilim devam etmektedir

Aile Yapısı: Geniş aile modelinden, çekirdek aile modeline geçilmesi
çocuk sayısı tercihlerindeki azalmaları da beraberinde getirmiştir. Buna rağmen
küçük yerleşim yerlerindeki geniş aile kültürünün devam etmesi, ailelerin AP
yöntemlerini uygulamasında çekinik kalmalarına neden olmaktadır.
46
TC. SB, Türkiye’de 5 Yaş Altı Ölüm Hızında (5YAÖH)) Azalma: Bir Durum Araştırması,
Ankara,2009,s.12
47
TC. SB, UAPHR, ,s.3
48
TC. SB, Kontraseptif Yöntemler(KY) C.2,Ankara,2005,s.311
35

Ailelerin Ekonomik Durumu: Ülkemizde gelir paylaşımında
adaletsizlik söz konusudur. Yıllık k gelirin %70 ini, nüfusun %30 u; geriye kalan
%30 luk kısmını ise nüfusun %70 lik bölümü paylaşmaktadır. Ülke genelinde
düşük gelirli aileler büyük çoğunluğu oluşturur.

Kadının Statüsü: Kadının gelir getiren bir işte çalışmaları ve eğitim
düzeyleri onların toplumdaki statülerini belirler. 1998 Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırmasına
(TNSA) göre okuryazar olmayan ya da ilkokulu bitirmeyen
kadınlarda toplam doğurganlık hızı 3,89iken, ortaokul ve üzeri okul bitirenlerde,
1,61 e düşmektedir. Eğitimsiz ya da düşük eğitim düzeyli grupta çalışan kadınların
%77 si tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi konumunda çalışmaktadır. Bu da
kadının statüsünü olumsuz yönde etkilemektedir.

Evlilik ve Evlenme Yaşı: Kadınlarda evlenme yaşı ne kadar küçük
olursa, doğurganlık hızı ve süresi de o kadar uzun olur.

İstenen Çocuk Sayısı: 1998 TNSA ya göre, istenen ortalama çocuk
sayısında eğitim düzeyi arttıkça azalma gözlenmiştir. Bu oran kadınlarda 2,9 dan
2,1 e; erkeklerde ise 4,1 den 2,4 ye düşmektedir.

Cinsiyet Tercihi: Ataerkil bir tolum olmamızdan dolayı, erkek çocuk
isteği, ülkemizde doğurganlık oranını önemli ölçüde etkilemektedir.

Çocuğun Maliyeti ve Aileye Ekonomik Yararı: Son yıllarda
değişmekle birlikte, küçük yerleşim birimi kırsal kesimlerde, çocuğun aileye maliyeti
hem azdır, hem de işgücüne katkısı fazladır. Bu durum doğurganlık lehine sayıyı
arttırmaktadır.

Laktasyon (Emzirme): Ek gıdalara çok erken başlanmasıyla birlikte,
emzirmenin gebelikten koruyucu etkisi yetersiz kalmaktadır.

Kontraseptif Kullanımı: 1998 TNSA ya göre evli kadınların
%37,7 si modern, %25,5 i, etkisi daha az olan geleneksel yöntemleri
kullanmaktadır.’’49
49
T.C. SB, APÜS, ss.5-6
36
AP Uygulamalarının Toplumsal Açıdan Belli Başlı Yararları İse Şunlardır:

Sağlıklı anneden doğanlar, sağlıklı çocukları, sağlıklı çocuklarda
sağlıklı toplumu oluştururlar.

Hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı engellenerek dengeli bir nüfus artışı
sağlanır.

Genelde ekonomik nedenlere bağlı olan yurt içi ve yurt dışı göçler

İstenmeyen gebeliklerin önüne geçileceği için, kaliteli nüfus artar, kişi
azalır.
başına düşen milli gelir yükselirken, kontrolsüz nüfus azalacağı için refah
seviyesinde iyilik hali gözlenir.

Toplumun, eğitim, sağlık, beslenme ve barınma gibi ihtiyaçları
azalır.50
3. GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AİLE PLANLAMASI
3.1. İlk Çağlarda Aile Planlaması
Günümüzde de bazı kültürlerde kullanılan ve doğum kontrol yöntemlerinin
temelini oluşturan bazı yöntemler bu çağda ortaya çıkmıştır. İlk çağlarda çobanlar
hayvanlarının bazı bitkilerle beslendiğinde üremede başarısız olduklarını fark
ettikleri ve bu bitkilerin doğum kontrolünde kullanılabileceği fikrini ortaya attıkları
ve bu şekilde bitkisel preparatların doğum kontrolünde kullanılmaya başlandığı
söylenmektedir.
Günümüzde
yapılan
incelemeler
bu
bitkilerin
kimyasal
özelliklerinin gebe kalmayı önlemede etkili olduğunu göstermiştir. Deneme yanılma
yöntemi herhangi bir hastalık için ilaç geliştirmenin en ilkel yolu olduğu gibi doğum
kontrolünde kullanılan preparatların geliştirilmesinde de kullanılan ilk yöntemdir.
İnsanlar işe yaradığını düşündükleri deneyimlerini başkalarıyla paylaşarak bu
50
F. Altuntaş, Bolu Dörtdivan İlçesi’nde Aile Planlaması Hizmetlerinin Değerlendirilmesi, Düzce
Üniversitesi(DÜ), Sağlık Bilimleri Enstitüsü(SABE), YYLT, Düzce, 2010, s.11
37
bilgilerin nesilden nesile aktarılmasını sağlamışlardır.51 İlk Çağ’da kullanılan doğum
kontrol yöntemlerinin, bugün kullanılan yöntemlere kaynaklık ettiği düşünülürse,
geçirdiği aşamaları bilmek gerekli hal almaktadır.
Mısırlılar, kadında kısırlığın tespiti için rahim ağzına akşam yatarken
sarımsak veya soğan yerleştirirler, sabah ta kadın uyandığında genzinde sarımsak
veya soğan kokusu duyarsa tüplerinin açık olduğu ve gebe kalmasına bir engelin
olmadığına hükmederlerdi. Kadının tüplerinin kapalı olup olmadığı, sarımsak
kokusunu hissedip hissetmemesiyle ilişkilendirilirdi.
Kadının rahminin içerisine paslanmayan metallerden olan altın veya gümüş
yüzük konularak gebeliğe engel olduğuna inanılırdı. Arap kervancılar da bu yöntemi
öğrendikten sonra uzun çöl seyahatlerinde dişi develerin gebe kalmalarını önlemek
için rahimlerinin içerisine temizlenmiş çakıl taşı yerleştirme yöntemini kullanırlardı.
Bu şuanda kullanılan RİA ‘nin temeli niteliğinde sayılabilir. Çünkü temelde mantık
aynıdır.
52
‘’ Pesser, sperm öldürmek ve/ veya spermin rahim ağzından geçişini
engellemek için kullanılan bir vajinal fitildir. 3000 yılı aşkın bir süredir çeşitli
kültürlerde kullanılmış, en eski kontraseptiflerden biridir. Tarihte kullanılan pesserler
hayvan dışkılarından (bal ve toprak üstünde yetişen kabuklu bitkilerle birlikte)
yapılırdı. Mısır’da timsah dışkısı, Hindistan’da fil dışkısı kullanılmıştır. Pesser bir
kere takıldığında vücut sıcaklığında erirdi ve serviksi aşılamayacak bir şekilde
kaplardı. Servikal blokerler doğal deniz süngeri, pamuk ya da yün petlerden, ağaç
özsuyu, hatta afyon yumrularından yapılırdı. Kahun Papirüsü’nde rahim içi doğum
kontrol yöntemleri listelenmiştir. Önerilen malzemeler akasya sakızı (acaciagum),
ekşimiş süt, timsah gübresi, bitki lifleriyle ve balla karıştırılmış NaCO3 (sodyum
karbonat)
mineralidir.
Bu
malzemeler
rahim
ağzına
yerleştirilirdi.
Ebers
Papirüsü’nde ise demlenen akasya dikeninin balla karıştırıldıktan sonra ketenle
birlikte rahim ağzına uygulanmasını içeren bir tarif bulunmaktadır. Bu yöntem
51
52
C.Fidan, M.Ö. 400'den 1965'e Kadar Doğum Kontrol Yöntemleri; http://onedio.com/haber/m-o400-den-1965-e-kadar-dogum-kontrol-yontemleri-529623(15.08.2015)
B.U. Kuloğlu-Ç.Cansu-D.Kılıç-S.Aydın, Geçmişten Günümüze Doğum Kontrol Yöntemleri,
http://tip.baskent.edu.tr/egitim/mezuniyetoncesi/calismagrp/ogrsmpzsnm14/14.P6.pdf(13.0
9.2015)
38
sonradan Efesli Soranus tarafından da kabul edilmiştir. Günümüzde akasyanın sperm
öldürücü
özelliği
bulunmuştur.
Acaciaauriculiformis’in
içeriğindeki
ttriterpensponinler spermleri hareketsizleştirmektedir. Bu akasya türevinin içerdiği
kimyasallar spermlerin servikal mukus içine girmesini engeller, sperm hücresinin
plazma membranını dağıtır ve akrozom parçalanır. Vajina çevresinde laktik aside
maruz kalan spermler vajinal enzimlerin de etkisiyle sindirilmeye başlar. Ekşimiş süt
vajina çevresindeki asidik çevreyi artırır. Bu da bir sperm öldürücüdür. Natron,
sodyum karbonat tuzudur. Açık, beyaz, sarı veya gri kabuklu ve kristalli formunda
Mısır’da birkaç göl yatağında bulunur. Suda çözünür ve suyu kolayca kendine
bağlar, bu yüzden harika bir kurutucudur. Bu madde mumyalamada da çok
önemlidir. Sodyum karbonat ilginçtir ki sperm hücresinin plazma membranındaki
lipit yapısını değiştirir. Domuzların sperm hücrelerindeki akrozom membranını kafa
kafaya yapıştırır. Sperm yapışmasının kurutucu ve özel etkisinin insan spermlerini de
öldürdüğü varsayılır.’’53
3.2.Dünyada Aile Planlaması
Doğum kontrol yöntemleri çok eski zamanlara, antik çağlara kadar
uzanmaktadır. Gebelikten korunmak için çözüm arayışları ancak gebeliğin cinsel
birleşme yoluyla olduğunu anlamalarıyla başlamıştır. Gebelikle cinsel ilişki
arasındaki bağlantıdan bahseden ilk metinler MÖ 1850 le re dayanır. Mısır
Rahiplerinin yazdığı yedi papirüs te Kadın Hekimliğinden, gebeliğin önlenmesinden
bahsedilmiş ve bununla ilgili gerekli reçeteler açıklanmıştır.54Şuan olduğu gibi ilk
insanlardan beri AP konusu önemini korumuştur.
AP uygulama oranları ülkelerin gelişmişlik düzeyleriyle yakından ilgilidir.
Refah seviyesi arttıkça doğum oranları azaltmaktadır. Bunun nedeni; AP nin etkin
uygulanması ve kürtaj işleminin yaygın olmasıdır.
53
B.U. Kuloğlu-Ç.Cansu-D.Kılıç-S.Aydın, Geçmişten Günümüze Doğum Kontrol Yöntemleri,
http://tip.baskent.edu.tr/egitim/mezuniyetoncesi/calismagrp/ogrsmpzsnm14/14.P6.pdf(14.
09.2015)
54
.O.C.Akkent, İslamiyet’te ve Türklerde Aile(Nüfus)Planlaması, İstanbul,1975,s.24
39
Tablo 4: Gelişen Nüfus Piramidi
Kaynak:…..,Nüfus Piramitleri ve Özellikleri,http://cografyahocasi.com/10-sinif/nufus-piramitleri-veozellikleri.html(11.08.2015)
NOT: Nüfus piramitleri incelenirken piramidin tabanına ve tavanına
bakılmalıdır. Piramit tabanı doğum oranlarını, tavanı ise yaşlı nüfusu yani ölüm
oranını gösterir. Bu piramitte tabanın geniş olması doğum oranlarını, tavanın dar
olması ölüm oranlarının yüksek olduğunu gösterir.
55
Doğum oranlarının fazla
olduğu ancak çocuk ölümlerinin azalmaya başladığı görülmekte. İran, Nijerya gibi
gelişmekte olan ülkelere aittir. Dünya Nüfusu 1850’lerde 1 milyar civarında
iken,1930’lara kadar geçen 80 yıllık sürede sadece 1 milyar artış göstererek 2 milyar
civarında olmuştur. Dünyanın nüfus artış hızı 1930’lu yıllardan sonra hep artan
parametre izlemiştir.2002’lere gelindiğinde bu sayı 6,7 milyar civarına ulaşmıştır.
Dünya nüfusunun hızla artıyla beraber insan ömründe de uzama kaydedilmiştir.
Milattan Önce(MÖ) ki yakın dönemlerde ve Milattan Sonra(MS) ilk yıllarda
ortalama ömür 20 yaşları iken bugün gelişmiş ülkelerin verilerine göre erkelerde
yaklaşık 72-73 kadınlarda ise 79-80 yaş civarındadır. Ortalama ömrün dünyanın
kuruluşundan bu yana sürekli artması, kuşkusuz tıp alanındaki iyi yönde gelişmeleri
takiben eskiden insanların en çok ölümlerine neden olan bulaşıcı hastalıklarla olan
mücadelede gelinen müspet yöndeki ilerlemelerin katkısıdır. Sosyal refah
55
.....,Nüfus Piramitleri ve Özellikleri,
ozellikleri.html(19.09.2015)
http://cografyahocasi.com/10-sinif/nufus-piramitleri-ve-
40
düzeyindeki gelişmeler, insan odaklı işgücünden makine odaklı çalışma şekline
geçilmesi ve buna benzer gerek teknolojik gerekse tarımsal alandaki gelişmeler
ortalama insan ömrünün uzamasını sağlamıştır.
Tüm dünyada yaşanan bu olumlu gelişmelerin yaşanması, doğumların fazla
olup eskiye nazaran ölümlerin az olması, var olan kaynakların hızla tükenip farklı
sorunları da beraberinde getirmiştir. Şuanda Türkiye’de olduğu gibi tüm dünyada
ortak sorun hızlı nüfus artışıdır. DSÖ’nün verilerine göre dünya nüfusunun 2150
yılında 11-12 milyar arasında bir rakamda olacağı tahmin edilmektedir. Tahminler bu
tarihe ulaşıldığında ailelerin çocuk sayısının ortalama 2,1 olacağı yönündedir. Aynı
veriler 2100 yılına gelindiğinde şu anda dünya nüfusunun %25'ini oluşturan gelişmiş
ülkeler nüfusunun toplam nüfusa oranının %13'e düşeceğini düşündürmektedir.
Günümüzde üreme çağında olan dünya kadınlarının yalnızca %45'i korunma yöntemi
uygulamaktadır. DSÖ verilerine göre korunma yöntemi kullanımı Doğu Asya
ülkelerinde %69, Afrika'da ise yalnızca %11 oranındadır.56
Nüfusun artışı çok sebeplerle olabilmektedir. Bunlar arasında doğumlar,
ölümler, göçler ve ülke sınırlarındaki değişikliklerdir. Göçler ülke nüfusunu
etkilerlerken doğal olarak dünya nüfusunu da etkiler. Dünya nüfusu tarih boyunca
sürekli artış göstermiştir. Başlangıçta yavaş iken günümüze doğru artış katlanarak
artmıştır. İlk zamanlarda insanlar toplayıcılık ve avcılık ile geçim sağladığı
dönemlerde yeryüzündeki herhangi bir saha ancak küçük insan gruplarını
besleyebilmekteydi. Bu durumda insan nüfusunun ister istemez artışının yüksek
olması beklenemezdi.
İnsanların yerleşik hayata geçmesi, geçimlerini aktif bir şekilde tarımda n
sağlayabilir duruma gelmeleri ve nihayetinde sanayi topluma geçmeleri nüfus artışını
ciddi oranda arttırmıştır. Üretimin artması ve ekonomilerin büyümeleri, yeni
alanların keşfedilmesi ve uygun olmayan alanların yerleşime açılması, beslenme,
barınma ve sağlık koşullarındaki iyileşmeler, tıp alanındaki gelişmeler insanın
ömrünün uzaması ile insanlığın nüfus artışı sürekli artan bir tablo izlemiştir.57
56
57
…..,Verilerle Dünya Nüfusu, http://www.aileplanlama.com/veriler.html(18.09.2015)
….., Dünya Nüfusunun Tarihsel Artışı ve Değişimi,http://xderslerimiz.blogcu.com/dunyanufusunun-tarihsel-artisi-ve-degisimi/4651486(21.09.2015)
41
Tablo 5: Durağan Nüfus Piramidi
58
Kaynak:…..,Durağan
Nüfus
Piramidi,http://cografyahocasi.com
/nüfus-piramitleri-ve-
özellikleri.html(10.09.2015)
Bu piramit düşük doğum oranlarına sahip ancak son yıllarda doğum
oranlarını arttırmaya yönelik politikalar izleyen ABD ve Kanada gibi gelişmiş
ülkelere ait nüfus piramididir. Bu ülkeler hızla nüfus azalışını takiben, geçmiş
yıllarda Türkiye’de de uygulanmış olan NP politikalarını nüfus arttırmaya yönelik
pronatalist olarak değiştirmişlerdir.
3.3. Türkiye’de Aile Planlaması
Türkiye, Cumhuriyetin kurulması ile birlikte 1923’den sonra doğurganlığı
özendirici (pronatalist)* bir politika izlemiştir. Bu durumun en temel sebeplerinden
biri de ülkenin savaştan çıkmış olması ve savaşta ölenlerin sayısının çok fazla
olmasıdır. Bu politikayı izleyen yıllar itibariyle 1955-1960 yılları arasında doğum
hızı artmaya başlamış ve durum nüfus artışı açısından ürkütücü olmaya başlamıştır.
58
…..,Nüfus Piramitleri ve Özellikleri, http://cografyahocasi.com/10-sinif/nufus-piramitleri-veozellikleri.html(20.09.2015
42
Nüfus artış hızının %3’e ulaşması dışında diğer açıdan isteyerek yapılan düşük
sayısındaki hızlı artış anne ölümlerini arttırmıştır.59
Atatürk, 1920 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşmada "Ulusumuzun
sağlığının korunması ve desteklenmesi, ölümlerin azaltılması, nüfusun artırılması ve
böylece ulusumuzun bireylerinin dinç ve çalışmaya yetenekli bir biçimde
yetiştirilmesi gereklidir." demiştir. Bu, yönlendirici Başbakan olarak İsmet
İnönü’nün zorlayıcı pronatalist bir politika gütmesinin temelini oluşturur.
Türk Ceza Yasası'na ve Umumi Hıfzıssıhha Yasası'na gebeliği önleyici
ilaçların satılması, kullanılması ve bu konuda bilgi verilmesini yasaklayan hükümler
konulmuş, toplum, aşırı doğurganlığın olumsuz etkilerini 1950'li yılların ikinci
yarısında duymaya başlamış ve istenmeyen doğumları önlemek için çocuk düşürme
olguları artmaya başlamıştır. Bu durumdan sonra Ankara Doğumevi Başhekimi Z.
Burak, 1958 yılında Sağlık Bakanlığı’na başvurarak, gebeliği önleyen ilaç ve
gereçlerin satış ve kullanılışının serbest bırakılmasını önermiştir. 1959 yılında Fişek
ve arkadaşları kırsal bölgelerde ana ölümleri ve çocuk düşürme üzerinde
epidemiyolojik bir araştırma yapmışlar ve sorunun önemini gösteren sayısal veriler
toplamışlardır. Fişek 1960 yılında, kamuoyu yaratma amacıyla, AP konusunda açık
oturum düzenlemesi büyük yankılar uyandırmıştır.
1962 yılında Başbakan İnönü değişen koşullar altında nüfus politikasının
değiştirilmesi gereğini kavramış, Adalet Partisi Senatör ve Milletvekillerinin
çoğunluğunun direncine karşın, 1962 yılında Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planında
NP ilkesi ve 1965 yılında da 557 Sayılı Nüfus Planlaması Yasası TBMM'nce kabul
edilmiştir. Yasaya göre nüfus planlaması programını yürütmek Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı (SSYB)'nin görevidir. Ancak Bakanlık bu görevini yeteri kadar
başarılı yürütememiştir. Gebeliği önlemede etkili yöntemler yerine, geleneksel
yöntem olan geri çekme yönteminin kullanımı bunun kanıtıdır.60Nihayet uzun
tartışmalardan sonra antinatalist bir politika benimsenmiş, Türkiye’nin ilk 557 sayılı
NP kanununu kabul edilmiştir. Bu yasa günümüz Türkiye şartlarında uygulanan
59
60
T.C. SB, Aile Planlaması Danışmanlığı Katılımcı Kitabı, Ankara, 2009,s.3-4-5
N.Fişek,’’ Türkiye’de Aile Planlaması Program Stratejisi’’ Toplum ve Hekim, S.41,Ankara,
1986,s.3
43
yasalara göre çok eksiklikleri bulunsa da bugünkü esnekliklerin önünü açmıştır. Her
ne kadar isteğe bağlı kürtaja izin vermese de en azından gebeliği önlemeye yönelik
tedbirlerin alınması serbestliğini getirmesi açısından dikkat çekicidir. Cerrahi
sterilizasyon ameliyatının yapılmasını ise anne ve bebeğin hayatında gebelik
oluştuğu takdirde sıkıntı olması olası olan kişiler dışında yasaklamış, onun dışında
kalan diğer tüm kontraseptif yöntemlerin kullanılmasına olanak tanımıştır. O
zamanlarda devrim niteliğinde sayılabilecek bu yasanın kürtaj konusundaki katı
tutumu, tüm diğer olumlu gelişmelerine rağmen, var olan sorunlarda ciddi bir
değişiklik yapmamış istenmeyen gebeliğe bağlı anne ve bebek ölümleri artmaya
devam etmiştir. Bu olumsuzluklar neticesinde yeni bir yasa adeta zorunlu hale gelmiş
ve nihayet 1983’te 2827 sayılı ikinci NP kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu yasada yer
alan maddeler bugün hala geçerliliği korumaktadır. 1983’ te kabul edilen yasa
kadınlara, gebeliğin 10. haftasına kadar olan sürede hiçbir şarta bağlı olmaksızın
istedikleri zaman kürtaj olabilmelerine imkân tanımıştır. Bu madde istenmeyen
gebeliklere bağlı düşüklerin akabinde yaşanan anne sağlığını olumsuz etkileyen ve
hatta ölümlerle sonuçlanan durumların önüne geçilmesinde fark edilir önemli artılar
getirmiştir. Aynı zamanda o güne kadar uygulanması yasak kalıcı korunma
yöntemlerinden olan kısırlaştırma ameliyatı olarak bilinen cerrahi sterilizasyonun da
hem kadında hem de erkekte uygulanması serbestliğini getirmiştir. Bu kanunun
getirdiği önemli yeniliklerinden biri de AP hizmetlerinin uygulanmasında ve
yaygınlaşmasında katkıları olan değişikliklerdir. Eskiden AP hizmetlerinin
uygulanması Kadın doğum doktorları tarafından uygulanmakta iken, bu kanunla
eğitim almış hekim ve diğer yardımcı sağlık personellerinin de hizmetleri tanıtma,
eğitim verme, uygulayabilme gibi imkânlar tanıyarak daha çok kişilere hizmet
verilebilmesini sağlamıştır. AP hizmetleri uygulanırken, diğer bakanlıklar ve
sektörlerle de işbirliği sağlanarak daha aktif bir hale gelmesi sağlanmıştır.61
61
T.Karakaya,Kürtaj Yasası; http://www.kurtajkanunu.com/(08.08.2015)
44
Tablo 6: Yöntem Kullanımındaki Değişiklikler
Kaynak: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, (2014). Ulusal Toplantı TNSA-2013 Sonuçları,
Ankara(10.09.2015)
Türkiye’de genel olarak gebelikten korunmaya yönelik yöntemlerin
kullanılması artış gözlenirken AP hizmetlerinin yaygınlaşmasıyla ve özel olarak da
modern yöntem kullanımı artmaktadır. Türkiye’de modern yöntem kullanımı 1965’te
çıkarılan 557 sayılı nüfus planlaması hakkında kanunun yayımlanmasıyla birlikte
artmaya başlamıştır. Bu yasa kontraseptif yöntemlerin kullanım hakları getirdiğinden
geleneksel yöntemlerden, modern yöntemlere geçiş hızlanmıştır. Halen Türkiye’de
modern yöntem kullanımı geleneksel yöntem kullanımından fazladır. Geleneksel
yöntemler arasında en yaygın kullanılan yöntem geri çekme olup, bu oran yıllara
göre fazla değişiklik göstermemektedir. En yaygın kullanılan modern yöntem RİA’
dır. Türkiye’de 1993-2013 arasında gebeliği önleyici yöntem kullanımındaki değişim
Tablo 6’da gösterilmiştir. Bu tabloya göre, eskiden kullanımı devlet tarafından
yasaklanmış olan, insanların önyargıyla yaklaştıkları ve de geri dönüşümünün zor
olmasından
dolayı
tüplerin
bağlanması(kısırlaştırma
ameliyatı)yönteminin
kullanımının artması modern yöntemler içinde en dikkat çekici olanıdır. AP
45
hizmetlerinde danışmanlık hizmetlerinin de yaygınlaşmasıyla modern yöntemlerin
kullanılması yönünde insanlardaki önyargılar yavaş yavaş kaybolmaya başlamış ve
istenmeyen gebeliklerin yaşanmasının da önüne geçilmede başarı bariz oranda
artmıştır.
Tablo 7: Yöntem Kullanımındaki Değişimler, Bölgeler 2008 - 2013
Kaynak: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2014, Ulusal Toplantı TNSA-2013
Sonuçları, Ankara(09.09.2015)
Tablo 7’ de 2008 ve 2013 yılları arasındaki yöntem kullanımlarında AP
hizmetlerinin etki dereceleri görülmektedir. Türkiye’deki nüfus politikalarını bir nevi
ülkenin içinde bulunduğu durum belirlemiştir.1923’ten bugüne kadar Türkiye’nin
nüfus yapısında üç farklı dönem yaşanmıştır.1923 Türkiye’sin de yeni savaştan
çıkılmış, salgın hastalıklar artmış özellikle erkek nüfus oranı çok azalmıştır. Azalan
bu orantısız nüfus eksilmesine bağlı tarım sektöründe de iş istihdamı konusunda
sıkıntılar oluşmaya başlamıştır. Bu şartlar altında ülkede NP oluşturulmasına ihtiyaç
duyulmuştur. Birinci döneme denk gelen bu yıllar 1923-1955 arası yılları
kapsamaktadır. Bu yıllarda savaşın bitmiş olması, salgın hastalıklarla mücadeleler
konusunda kaydedilen aşamalara bağlı olarak ölüm hızları azalmış ve devletin
46
belirlemiş olduğu pronatalist nüfus politikasından dolayı doğurganlık hızında artış
gözlenmiştir. 1955’lere gelindiğinde ise Türkiye nüfusu 24 064763 olmuştur.
Türkiye’nin ilk resmi nüfus sayımının yapıldığı tarih olan 1927 de 13.648.270
olduğu düşünüldüğünde ardan geçen bu 28 yıllık süreçte 10 416493 kişi daha nüfusa
eklenmiştir. Bu süreçte nüfus artışına bağlı sıkıntılar baş göstermiş ama antinatalist
politikayı benimsemek ve uygulamak o kadar da kolay olmamıştır. İkinci dönemde
1955 te başlayan doğurganlığı azaltmaya yönelik bu politika ise ancak tam anlamıyla
1965 te kabul edilen 557 sayılı kanun maddelerinde hayat bulmuştur. 1955-1985
arasındaki yılları kapsayan bu dönemde ise nüfus artışı 26 599695 kişi olarak artış
göstermiş olmasına rağmen nüfus nitelik ve nicelik olarak iyiye doğru ilerleme
kaydetmiştir. Bu dönemde antinatalist politikanın etkileri olan doğum oranlarında
azalma olmasına rağmen ölüm hızlarındaki düşmenin etkisiyle nüfus artışı devam
etmiştir. Üçüncü dönemde 1985-1990 doğurganlık hızı ve ölüm hızı çok azalmış
olup bu durum diğer yıllarda da etkisini göstermeye devam etmiştir.62
62
M.Doğan.’’
Türkiye’de
Uygulanan
Nüfus
Politikalarına
Genel
Üniversitesi(İÜ),Marmara Coğrafya Dergisi, S.23,İstanbul, s.300
47
Bakış’’İstanbul
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AİLE PLANLAMASI YÖNTEMLERİ
1.MODERN(ETKİLİ) YÖNTEMLER
1.1. Bariyer Yöntemler
Doğum kontrol yöntemlerinin etkili olup olmamalarının yanı sıra CYBH
konusunda da koruyuculuğunun olup olmaması sağlıklı cinsel hayat açısından
önemlidir. Bu kakımdan bariyer yöntemlerin diğer yöntemlere nazaran iyi bir
kontraseptif olmalarının yanı sıra cinsel ilişkiye bağlı hastalık ve diğer sıkıntıların
önlenmesinde farklı bir yere sahiptir. Hemen hepsi olmasa bile en etkilisi lâteks
içeren kondom olmak üzere, az da olsa diğer yöntemlere nazaran cinsel hastalıklara
karşı koruyuculuk özellikleri mevcuttur. Bireylerin yaşadıkları cinsel hayatları
kullanacakları kontraseptif yöntemlerine yön veren unsurları belirler. Bu bakımdan
bakıldığında bariyer yöntemlerin hemen hepsinde amaç ya spermleri etkisiz hale
getirme, ya da rahim içine geçmesini engelleyerek gebelik oluşmasını önlemektir.
Bariyer yöntemlere örnek olarak, kondom, spermisitler, diyafram vb. verilebilir.
1.1.1Kondom
Bugün tüm dünyada cinsel ilişkilere bakış açısı değişmiş ve tek gecelik
ilişkiler yaygınlaşmaya başlamıştır. Bunun sonucu CYBH’nin sayısında hızla artışlar
yaşanmaya başlamıştır. Tüm dünyada AP hizmetlerinde görsel ve yazılı basın
aracılığı ile korunmaya yönelik önlemler anlatılmaya çalışılmış ve insanların
dikkatleri bu yöne çekilmiştir Bugünkü şartlar da CYBH konusunda en etkili
yöntemlerden biri olarak nitelen kondomun kullanımı çok eskilere dayanmaktadır.
Şuan ki verilerde MÖ 1350 yılların da yer alan figürlerde, mısırlı erkeklerin süs
amaçlı olduğu tahmin edilen, cinsel organı üzerinde kondom olduğu görülmektedir.
Kondom ilk zamanlarda farklı amaçlar için de kullanılmış olup bunlar arasında
askerlerin tüfeklerinin ucuna su geçmesini önlemek amacıyla kullandıkları şuan ki
48
kaynaklarda yer alan bilgilerdendir. Kondom kelimesi önceleri Doktor Condom
isimli biri tarafından keşfedilmiş olmasından dolayı olduğu düşünülmüş olmasına
rağmen bu bilgi hiçbir zaman doğrulanamamıştır. Daha mantıklı ve kabul gören ise
Latincede doğmak anlamını taşıyor olmasıdır. İlk olarak gebelikten korunma amaçlı
yapılmış olan kondomlar 1640 yılında domuz bağırsağından yapılmış ve çok
kullanıma uygun olarak tasarlanmıştır. Bugün kullanılan kondomlara ilham
kaynaklığı eden ilk kondom geliştirilerek daha modern, kullanımı kolay ve etkinliği
daha fazla olacak şekilde geliştirilmiştir.63 Cinsel ilişki esnasında çiftler arasındaki
tensel teması engellemesinden dolayı, pek çok kişi tarafından önyargıyla
yaklaşılmasına neden olmakta ve tercih edilmeme nedenlerinden biri olmaktadır.
Eskiden koyun bağırsağı ve kauçuktan yapılmakta iken, bugün genelde lâteks içerikli
kondomlar yapılmaktadır. Bunun nedeni de CYBH’ da koruyuculuk etkisinin daha
fazla olmasıdır. AIDS, bel soğukluğu, frengi vb. pek çok cinsel hastalıklara karşı,
bugün tüm dünyada ve Türkiye’de kondom kullanımın sayısını arttırmıştır. Cinsel
ilişki sırasında gebelikten korunma da erkeklerin de bu sorumluluğu paylaşmasına
imkân tanır. Cinsel ilişki öncesi ereksiyon halindeki penise geçirilir. Kondom cinsel
ilişkiden önce ereksiyon halindeki penise geçirilen lâteks kauçuktan yapılmış ince bir
kılıftır. TNSA verilerine göre kondom kullanımı 2003 yılında % 10,8 civarında iken,
2008 verilerine göre %14,3 olmuştur. Türkiye’de en yaygın olarak kullanılan modern
yöntemlerden olan RİA’dan sonra, kullanım oranı ikinci sıradadır.64
Etki mekanizması: Kondom cinsel ilişki sırasında salgıların eşlerden
birbirlerine geçişini önleyerek etki gösterir. Penise ereksiyon haldeyken yakılmış
olan kondomun ucunda yer alan boşluğa boşalma sırasında oluşan içinde spermlerin
de bulunduğu meni dolar. Bu şekilde kondom yırtık olmadığı müddetçe spermlerin
kadının vajinasına dökülmesi engellenmiş olur. Her cinsel ilişki sırasında
değiştirilmesi ve tek kondom kullanılması gerekmektedir. Düzgün kullanımı
sağlandığında hem kontraseptif olarak, hem de CYBH açısından koruyuculuğu çok
yüksektir.
63
…..,Prezervatifin
Tarihi;
http://nevzatayan.blogspot.com.tr/2008/08/prezervatifintarihi.html(08.08.2015)
64
T.Ünalan-S.Yavuz, ‘’Doğurganlık Tercihleri’’ Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması Sağlık Bakanlığı
Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı ve
Avrupa Birliği, Ankara,2003,s.108
49
Şekil 2: Dünyada İlk Kullanılan ve Günümüzde kullanılan Prezervatif
Kaynak:D.Seyman,PrezervatifinTarihçesi;http://www.gazetebilkent.com/2013/07/12/prezer
vatifin-tarihcesi/(10.08.2015)
1.1.2.Kadın Kondomu
Kadın kondomu 17 cm. uzunluğunda, şeffaf, ince ve yumuşak bir poliüretan
tabakasından yapılmış, vajinanın içini tümüyle kaplayan, tek tarafı kapalı silindir bir
kılıftır. Pahalı olması, kullanımının erkek prezervatifine göre daha zor olması, her
yerden ürüne erişim imkânı olmaması kullanımının yaygınlaşmasını engellemiştir.
Poliüretan özelliği nedeni ile vajinanın içine yerleştirildiğinde kısa vajina duvarına
sıkı bir şekilde tutunur ve vücut ısısı ile uyum sağlar. Kılıfın açık olan ucunun
etrafında sabit ve kapalı olan ucun içinde ise serbest olarak bulunan bükülebilir iki
halkası vardır. Kapalı olan kısımdaki halka serviksi sararken, açık uçtaki halka
kadının dış genital sisteminde kalır. Düzgün kullanıldığında erkek prezervatifi kadar
etkili bir yöntemdir. Cinsel ilişki sırasında kadın kondomunun sıyrılmasının
önlenmesi ile bir yıllık başarısızlık oranı %0,08’lere kadar düşebilmekte ve insan
bağışıklık sistemini bozan virüslerin geçişinin riskini de yılda yaklaşık olarak %90
oranında azaltmaktadır. 65
65
Ö.Ç.Öztürk, Sağlık Personelinin Aile Planlaması Yöntemlerini Tercih Nedenleri, Afyon Kocatepe
Üniversitesi(AKÜ),SBE, YYLT, Afyonkarahisar,2009,s.22
50
1.1.3. Diyafram
Diyafram serviksi mekanik olarak kapatan kubbe biçiminde ince, kauçuktan
yapılmış olan kontraseptif bir yöntemdir. Spermisitlerle birlikte kullanımı
önerilmektedir. Çeşitli türleri geliştirilmiştir, çapları farklı ölçülerde diyaframlar
mevcuttur. Cinsel ilişki öncesi yerleştirilir, 6 saat sonrasına kadar yerinde tutulur.
Cinsel ilişkide en fazla sıkıntı yaratan kontraseptif yöntemlerden biridir. Doğru
olarak kullanılırsa ki kullanımı oldukça zordur, güvenilir bir yöntemdir. Diyafram
spermisitle birlikte kullanıldığında başarısızlık oranı başarısızlık oranı düşer.
Amerika’da yapılan bir çalışmada diyafram kullanımı %3,6 olarak bildirilmiştir.
Türkiye’de de diyafram kullanımı yok denecek kadar azdır.66
Kullanımın tecrübe gerektirmesi, pratik olmaması, kolay bulunabilen
malzeme olmaması, cinsel duyguları köreltmesi tercih edilmeme nedenlerindendir.
Ayrıca bu olumsuzluklarının yanı sıra koruyuculuğu da diğer modern yöntemlere
göre artı özelliklere sahip değildir. Etki mekanizması diğer bariyer kontraseptif
yöntemlerle aynı mantıktadır. Dezavantajı CYBH konusunda koruyuculuğu yok
denecek kadar azdır. Kontraseptif etkisini arttırmak için spermisitlerle kullanılması
gerekir ki bu da ek maliyet getirir. Kadınların kendileri için en uygun ölçüde olan
diyafram boyutlarını bilmeleri gerekmektedir. Bunun için profesyonel yardım
almaları şarttır. AP merkezlerinde ya da hastanelerde kadın doğum uzmanları
tarafından yapılan muayene sonucu belirlenen ölçülerde diyafram kullanması
gerekmedir. Tüm bu durumlar Türkiye’de olduğu gibi dünyada da diyafram
kullanımını olumsuz yönde etkilemektedir.
66
A.Çayan, 15–49 Yaş Evli Kadınların Aile Planlaması Yöntemlerine İlişkin Tutumlarının
Kullandıkları Kontraseptif Yöntemler İle İlişkisi, Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ),
SBE, YYLT, Aydın,2009,S.36
51
Şekil 3: Kadın Diyaframı
Kaynak:Ö.Papağan;http://ozgepapagan.com/uploads/images/indir(7).jpg(09.08.2015)
1.1.4. Spermisitler (Sperm Öldürücüler)
Spermisitler spermlerin servikse ulaşmadan etkisiz hale getirilmesi için
vajenin derinliklerine yerleştirilen kimyasal maddelerdir. Krem, köpük, köpük tablet,
fitil, film tablet, sünger ya da jel gibi değişik çeşitleri vardır. Tek başına
kullanıldığında etki düzeyi yetersiz kalır bu nedenle kondom veya diyafram ile
kullanılması önerilmektedir.67
Cinsel ilişkiden hemen önce vajinaya yerleştirilmeleri gerekir. CYBH’ nin
bazılarından koruma da sağlar. Kayganlaştırıcı etkisi vardır. Vajinada kuruluğu olan
kadınlar için idealdir. Bunun yanındaki içindeki kimyasallardan dolayı vajinan
yanmalarına da sebep olabilir. Spermisitler de diyafram gibi tek başına etki derecesi
az olan bariyer yöntemidir ve birbirlerinin tamamlayıcısı durumundadırlar. İkisi aynı
anda kullanıldıklarında gebelikten koruma yüzdeleri yaklaşık olarak
% 94
civarındadır. Eğer kondomla beraber kullanılırsa koruma yüzdesi %100 ‘e yakındır.68
67
68
H.Aksu, Kontraseptif Yöntemler Kadın Sağlığı, İstanbul,2008,s.28
Aksu, s.30
52
1.1.5. Servikal Başlık
Servikal başlık, kullanımı amacı ve tekniği olarak diyaframa yakın bir
yöntemdir. Vajinanın üst duvarına ya da servikse vakum gibi yerleştirilerek kullanılır.
Diyafram kadar yumuşak değildir ve kubbesi de yüksektir. Ebat olarak daha küçük ve
kubbesinin de yüksek olması cinsel ilişki sırasında rahatsızlık oluşmasını engeller.
Sevikal başlıkların da iç kısmına spermisit etkili ajanların kullanılması gerekmektedir.
Ancak kubbesinin içi diyaframa göre daha küçük olduğundan kullanılan spermisit
miktarı da daha az olur ki, bu da maliyeti düşürür. İki gün hiç çıkarmadan
kullanabilme imkânı ve kolalığı sağlamakla beraber, bu durum hem kötü kokulu
akıntılara sebebiyet verebileceğinden hem de her cinsel ilişki öncesi kontrol edilmesi
gerekli olduğundan çokta sağlıklı bir yöntem değildir. Etkisi diyaframa göre daha
düşük olan servikal başlığın, özellikle vajinal kas esnekliğini kaybetmiş ya da azalmış
olan kadınlarda kullanılması tercih nedenidir.69
1.2. Oral Kontraseptifler
Oral kontraseptifler, modern yöntemler ve geri dönüşümlü yöntemler arasında
güvenirlik oranı en yüksek olan yöntemler arasında yer almaktadır. İstenmeyen
gebelik oranlarının düşmesinde büyük oranda etkili olmuştur. Yaklaşık olarak 55
yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk üretildiği günden bugüne çok değişik formları
çıkarılmış, yan etkileri azalırken, gebelikten koruma yüzdeleri neredeyse % 100
civarına gelmiştir. Bugün hemen hemen tüm AP merkezlerinde bu haplar ücretsiz
olarak dağıtılmakta bu da yöntemin etkinliğini arttırmaktadır.
1.2.1.Kombine Oral Kontraseptifler (KOK)
KOK' lar kontraseptif yöntemler içinde güvenilirlik oranı en yüksek olan
yöntemlerdendir. 35 yılı aşkın bir süredir klinik kullanımda olan ve dünyada 60
milyondan fazla kadının kullandığı bir gebelikten korunma yöntemidir. Gelişmiş
ülkelerde çok tercih edilmelerine rağmen Türkiye’de hem kullanımı oranı düşük,
69
A.H.Decherney-L.Nathan-N.Laufer-A.S.Roman, Güncel Obstetrik
Tedavi(Çev.Ed.M.B.Tıraş-S.C.Demir),Ankara,2014,s.931
53
ve
Jinekoloji
Tanı
ve
hem de ilk yıl bırakma hızı yüksektir. Gelişmiş ülkelerde doğurgan yaştaki kadınların
%6'sı hap kullanırken bu oran Türkiye’de %4,7’dir. Sürekli kullanıldıklarında KOK'
ların düzgün kullanılmasıyla koruyuculuk oranları % 99 dur. Ancak %0,2-0,3 gibi
düşük bir gebelik riski de vardır. KOK' lar kadınlık hormonlarından östrojen ve
progesteronun laboratuar ortamında sentetik olarak hazırlanmasıyla elde edilmiş
şeklidir.70
Etki Mekanizması: KOK’lar içerdikleri östrojen ve progestronun etkisi ile
bazal FSH (Folikül Sitümülan-Uyaran Hormon) ve LH'ı (Luteinizan Hormon)
baskılama etkisine sahiptir. KOK pitüiter bezin hipotalmin gonodotroinreleasing
hormon (GnRH) tarafından uyarıldığında gonodotropin sentezleme yeteneğini azaltır
ve ovulasyonu engeller. Rahim iç tabakasında atrofi(küçülme) meydana getirerek ve
servikal mukusu kalınlaştırır bu da, spermlerinuterusa geçmesini engelleyerek
gebeliği önler71
Etkinlik: KOK’lar düzenli ve doğru şekilde kullanıldığında %99 etki oranına
sahiptir. Başarısızlık oranı ilk yıl %3,0 iken motive edilmiş kişilerde %0,1'dir.
Başarısızlığı etkileyen faktörlerin başında hapların unutulması ilk ve hatta tek
sebeptir. Kullanıcıların motivasyonu hapların unutulmaması açısından önemlidir.
KOK kullanmaya adetin başlangıcının ilk günü ya da beşinci günü başlanır, her gün
bir tane alınır. Piyasa sunulan ticari şekilleri 21,22, 28 gün kullanmaya uygun şekilde
olarak tasarlanmıştır. 21 ve 22 günlük paket kullanımlarında 21 olanda 7gün 22
olanda 6 gün ara verilir.. 28 günlük paketlerde sunulan hapların hormon
içermezler.21 tanesinde hormon vardır ve diğer kalan 7 tanesi ise demir içerir. 28
günden sonra ara vermeden yeni paket hapı kullanmaya devam edilmesi
gerekmektedir.72Eğer unutulursa, unutulan hap bir adet ise hatırlanıldığı anda
alınmalı, o güne ait hapta, normal zamanında alınmalıdır. Unutulan hap 2 ise ve adet
siklusunun birinci yarısında ise 2 gün üst üste ikişer hapalınır ve bir hafta ek
korunma yöntemi önerilir. Adet siklusunun ikinci yarısında ise 2hap alınması
unutuldu ise; o paket atılır ve yeni bir pakete başlanır. Bir hafta süre ile de ek bir
70
Ş.Özvarış- A.Akın, “Aile Planlaması Hizmet Sunumunda Yeni Yaklaşımlar” Ankara Üniversitesi, 1.
Ulusal Ana Çocuk Sağlığı Kongre Kitabı, , Ankara, ss. 3-50
71
C.Demir ve diğerleri( ve diğ.), Oral Kontraseptif Kılavuzu(Ed.İ.M.İtil),İstanbul,2012,s.19
72
A.Akın, Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, Ankara, ss.109-135
54
yöntemle korunmalıdır. 3 hap unutulduğunda ise paket atılıp aynı gün yeni bir pakete
başlanmalıdır, 7 gün süreyle de ek yöntemle korunmalıdır.73
KOK kullanımında önemli bir konu kesinlikle kullanmaması gereken kişilerin
kimler olduğunun bilinmesidir. Kadınların genetik olarak kanser olmaya yatkınlık
derecelerinin bilinmesi gerekmektedir. Sigara içen, 35 yaşını geçmiş, annesinde
teyzesinde ya da diğer kadın aile bireylerinde kanser geçmişi olanların meme, rahim
ağzı ve rahim iç duvarının, kanser olma riskini tetiklemesi açısından kullanımı risk
taşımaktadır.
Ayrıca içeriğindeki hormonlar nedeniyle emziren annelerin
kullanmaması gerekmektedir.
1.2.2. Mini Haplar (Yalnız Progestin İçeren Haplar)
Mini haplarda, kombine oral kontraseptiflere oranla daha düşük dozda
progestin bulunur ve östrojen içermezler. Mini haplar östrojenin yan etkilerinden
kaçmak amacıyla geliştirilmiş ancak düşük dozlu kombine preparatların çıkması ile
güncelliğini yitirmiştir. Mini haplar emzirme sürecinde olan ve östrojen alması
sakıncalı olan kadınlar tarafından kullanılmaktadır.
Etkinliği: KOK’lara göre daha azdır. Servikal mukusu kalınlaştırarak
spermlerin geçişini engeller, %40-60 ovulasyonu engeller. Tüplerin hareketliliğini
etkileyerek rahim iç tabakasını inceltir ve bebeğin yerleşmesini engeller.
Emzirenlerde %98,5 oranında, emzirmeyenlerde %96 oranında gebeliği önleyici
etkisi vardır. 74
Kullanımı: Adetin birinci günü başlanır ve her gün aynı saatte bir hap
alınarak sürdürülür. Yani adet döneminde ara verilmez. Eğer unutulur veya her gün
aynı saatte alınmaz ise gebelik riski artar. Kadın bir hap almayı unuttuysa, 3 saatten
fazla geciktiyse, unuttuğu hapı hatırlar hatırlamaz almalı ve 48 saat süreyle ek
korunma yöntemi kullanmalıdır. İki veya daha fazla hap unutuldu ise, iki gün süre ile
73
E. Katırcı, “Isparta İl Merkezindeki Kadınlarda Kontraseptif Kullanımında Etkili Demografik ve
Sosyo Kültürel Faktörler” Süleyman Demirel Üniversitesi, YUT ,Isparta, s.17
74
A.Akın, s.18
55
ikişer hap alınmalı ve daha sonra birer hap almaya devam etmelidir. Bu durumda bir
hafta süreyle ek bir korunma yöntemi uygulanmalıdır.
1.3.Derialtı İmplantları
1.3.1.Norplant
Beş yıl süreyle koruma sağlayan etkili, uzun süreli ve geriye dönüşlü bir
kontraseptiftir. Sentetik hormon (levonorgestrol) içeren 6 ince ve esnek kapsülden
oluşmuştur. Küçük bir cerrahi girişimle, üst kolun iç kısmına, derinin hemen altına
yerleştirilir. Progestin; ovülasyonu baskılayarak ve servikal mukusu kalınlaştırarak
sperm geçişini engeller. Etkinliği %99,95 civarındadır ve gebelik oranı her yıl için
%0,2-0,5'tir.75
Norplant yerleştirmek için en uygun zamanlar; âdetin ilk 7 günü içinde,
düşükten hemen sonra veya ilk 7 gün içinde, emzirme döneminde (doğumdan sonra 6
hafta geçtiyse) olmaktadır. Kontraseptif etki, uygulama sonrasındaki birkaç saat
içinde başlar ve çıkarıldıklarında etkisi hemen sona erer.76
1.3.2.İmplanon
Yaklaşık olarak 4cm uzunluğunda ve 0.2mm çapında olan implanonlar tek
çubuk şeklindedirler. 3 yıl süreyle yüksek oranda koruma sağlarlar. Eğitim almış
kişiler
tarafından
takılmaları gerekmektedir.2002
yılından
beri Türkiye’de
kullanılmaktadır. Tek çubuklu olduğundan norplanta göre daha kolay uygulanır.
Şuana kadar implanon kullanırken gebelik vakasına rastlanılmadığından koruyuculuk
oranı %100 olarak kabul edilir.
75
76
S. Uğur –Ç.Işık, “Obstetrik ve Jinekoloji’’Ankara, ss.447-455.
M.S. Beksaç- N Demir -Z.S. Tuncer, “Üreme Endokrinolojisi: İnfertilite Jinekolojik Onkoloji”
C.1,Ankara, ss.720-755
56
1.4.Rahim İçi Araç (RİA)
1.4.1. Bakır İçeren RİA’lar
Ülkemizde en çok kullanılan modern yöntemler RİA’dır, ancak son yıllarda
RİA kullanımında düşüş gözlenmektedir. TNSA–2008 verilerinde kadınların
%16,9’unun TNSA–2003 yılında %20,2 RİA kullandığı bildirilmiştir Avrupa
ülkeleri arasında yapılan karşılaştırmada RİA’yı en çok kullanan ülke %27 oranıyla
Norveç, en az ise %2 oranıyla İngiltere’dir. RİA rahim içine yerleştirilen, genellikle
bakır ya da hormon içeren, küçük plastik bir cisimdir.77
Günümüzde dünya çapında kullanılan üç tüp RİA bulunmaktadır.
 İnert (katkısız) RİA’lar: Polietilen (LippesLoop veya paslanmaz çelikten
yapılmış (Mahua Halkası= yalnızca Çin’de kullanılıyor) araçlar.
 Bakırlı RİA’lar: Kollarında ve gövdesinde bakır bulunur. Cu T-380 A, Cu T
200 C, Multiload (ML Cu 250 ve 375) ve Nova T (TCu 200Ag ve 380Ag) gibi
bakırlı araçlardır. Ülkemizde en yaygın kullanılan TCu- 380 A’dır.
Koruyuculuğu bakır içeriğine göre 10 yıl olarak belirlenmiştir.
 Hormonlu RİA’lar: Gövde kısmında progesteron içeren progestasert ve
levonorgestrol (LNg 20) içeririler. Progestasert 1 yıl, LNG-20 5 yıl süreyle
kullanılabilir. 78
1.4.2. Hormon İçeren RİA'lar
Progestasert: Gövdesinde 38 mg progesteron içerir ve bir yıl etkinliği vardır.
Servikal mukusu kalınlaştırır ve spermlerin uterusa geçmesine engel olur.79 Dış
gebelik oluşma riskini azaltmakla birlikte tamamen yok etmezler.
77
K. Demirbaş, Psikiyatri Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Oral İlaç Uygulamalarının
Değerlendirilmesi, Akdeniz Üniversitesi, SABE, YYLT, Antalya, s.32
78
TC. SB, Aile Danışmanlığı, s.
79
O.Gökmen-N.Çiçek, “Günümüzde Kontrasepsiyon” İstanbul,2001, s.319
57
Lng-20 RİA: 52 mg Levonorgesterel içerir ve 5 yıl etkilidir. Etkinliği
oldukçayüksektir. Kısmen overlerde folikül gelişimi ve ovülasyonu engeller, ayrıca
yabancı cisim reaksiyonu oluşturur. En sık rastlanan yan etkisi adet görmeyi
azaltması ya da tamamen durdurmasıdır. Türkiye’de sadece Mirena kullanıldığından
bu ticari isimle anılmakta ve bu isimle piyasaya sunulmaktadır.80
Postkoital RİA; Korunmasız cinsel ilişkiden sonra 5 ve 10 gün sonra RİA
uygulamanın koruyuculuğu arasında bir fark olmadığı bildirilmiş, yöntemin
başarısızlık oranı ise %0,1 olarak verilmiştir. Karın ağrısı, vajinal kanamalarda
artma, pelvik inflamatuar hastalık vb. görülme sıklığını arttırırken, CYBH açısından
koruyuculuğu yoktur.81
1.5.Cerrahi Sterilizasyon(Kısırlaştırma Ameliyatı)
Halen dünyada en yaygın olarak kullanılan en etkili kontraseptif yöntem
cerrahi sterilizasyondur. Üreme kanalında yapılan cerrahi girişim sonucunda
(kadında tüplerin bağlanması, erkekte kanalların kapatılması) ovum ve spermlerin
birleşmesini engelleyen cerrahi sterilizasyon artık çocuk istemeyen aileler için uygun
yöntemlerdir. 200 milyondan fazla çift bu yöntemle gebelikten korunmaktadır.
Günümüz teknolojisi ile yöntemin geriye dönüşümü sağlanabilse de genelde
başarıyla sonuçlanamamaktadır. Tüplerin açılması için tekrar ameliyat olma
zorunluluğu vardır. Bu işlem pahalı ve güçtür aynı zamanda gebelikten koruma
yüzdesi çok yüksek olmasına rağmen yüzde yüz değildir. Bu nedenle yöntem
tanıtılırken ve önerilirken ayrıntılı bilgi verilmelidir. Çocuk isteği ve kararsızlığı olan
çiftlerde kesinlikle uygulanmamalıdır. 82
1.5.1. Kadında Cerrahi Sterilizasyon
Halk arasında kanalların bağlanması olarak geçen bu ameliyat iki yöntemle
yapılmaktadır. Değişik ameliyat yapma şekilleri vardır ama amaç aynıdır tüplerden
80
Gökmen- Çiçek, s.300
L.Taşkın, Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği, Ankara, 2005,449-520
82
Akın, s.72
81
58
spermlerin geçişine engel olmak. Ameliyat esnasında tüplerin rahime ait bazı
dokularla karıştırılması riski vardır, bu da ameliyatın başarısını olumsuz
etkilemektedir. Ayrıca nadiren de olsa bazen bağlanan tüpler tekrar eski haline
gelebilmekte ve istenmediği halde gebelik durumu oluşabilmektedir.
Mini laparatomi ve laparaskopi(kapalı ameliyat) teknikleri ile yapılmaktadır.
Mini laparatomi de 3-5 cm kesi açılarak tüplere ulaşılır. Hastaya ve ameliyatı yapan
cerraha göre değişmekle beraber ortalama 15-20 dakika kadar sürer. Basit bir
ameliyat olmasına rağmen batının açılması nedeniyle birkaç gün hastanede kalmayı
gerektirir. Ameliyat düzgün yapılırsa başarı şansı yüzde yüze yakındır. Gebelikten
korunma hemen başlar. Genellikle resmi bir kural olmamakla beraber 30 yaşın
altındaki kadınlara uygulanmaz. Evli kadınlarda bu işlem için eşin rızası da
gereklidir.
1.5.2. Erkekte Cerrahi Sterilizasyon
Şekil 4: Vazektomi(Erkekte Kısırlaştırma
Kaynak:K.Kocatepe,Vazektomi-Erkeğe Uygulanan Cerrahi
Sterilizasyon;http://www.aileplanlama.com/vazektomi.html(22.09.2015)
Genellikle sınırlı uyuşturma altında yapılır. Skrotum (testisleri içinde
barındıran kese) cildine yapılan ufak bir kesi den vaz deferenslerin dışarı alınması ve
bir kısmının kesilip çıkarılması ve kalan uçların yakılması şeklindedir. 15-30
dakikalık bir anestezi süresi içerisinde uygulanabilir.83Geri dönüşüm şansı yok
83
K.Kocatete, Nüfus Planlaması;http://www.aileplanlama.com/vazektomi.html(17.09.2015)
59
denecek kadar azdır. Kadınlarınkine göre daha basittir. Cinsel işlev bozukluğuna
sebep olmaz. Koruma hemen başlamaz. Depolanan spermlerin boşalması
gerekmektedir.15-20 ejakulasyondan sonra kesin emin olmak için sperm sayımı
gerekir. Kadınlarda olduğu gibi evli erkeklerde de bu işlem için eşin onayı gerekir.
1.6. Enjekte Edilen Kontraseptifler
1.6.1. Kombine Enjekte Edilen Kontraseptifler(KEEK)
Östrojen ve progestonu birlikte içeren preparatlardır. Halen dünyada kabül
edilen
iki
preparat
bulunmaktadır:
Mesigyna(Estradiolvalerate
5mg
+
Noretisteronenantat 50 mg ); 4 haftada bir İM ve Cycolofem (DMPA 25mg +
EstradiolCypionat 5mg ); 4 haftada bir İM uygulanır. Bunlardan Mesigyna 1997
yılından beri ülkemizde kullanılmaktadır. Başarısızlık oranı %0,1-0,2 arasındadır
Etki mekanizması, etkinliği, olumlu-olumsuz yönleri ve yan etkileri KOK'larla
aynıdır. Uygulaması kolay ve son derece etkili bir yöntemdir. Kullanıcının bir
sonraki iğneyi yaptırmak için kliniğe gelmesi dışında olumsuz bir yönü yoktur.84
Kullanımı: Adet gören kadınlar âdetin ilk 7 günü içinde, doğum sonrası
dönemde eğer kadın emziriyorsa, doğum sonrası 6. aydan sonra, emzirmiyorsa
doğum sonrası 3-4. haftada bu uygulanabilir. Düşük sonrası hemen ya da ilk 7 gün
içinde ilk enjeksiyon yapılmalıdır. Sonraki enjeksiyon kanamanın durumuna
bakılmaksızın ilk enjeksiyondan 30 gün sonra uygulanmalıdır. İkinci ve daha sonraki
enjeksiyonlar daha önceden saptanan enjeksiyon tarihinden 3 gün önce ya da 3 gün
sonra yapılabilir. Enjeksiyondan sonra kullanıcıya bir sonraki enjeksiyon tarihi
mutlaka hatırlatılmalıdır. 85
84
85
T.C.SB, KY, s.482
P.Lowdermilk, “Family Planning in: MaternityNursing.” ( Ed.”M.Elsever), Canada, 2006 ,ss.135
157
60
1.6.2. Yalnız Progestin İçeren Enjekte Edilen Kontraseptifler
1950 ‘lerde ilk olara piyasaya sürüldüğünde, kullanım amacı tamamen farklı
olan bu korunma yöntemi, önceleri kıllanma, ağrılı adet görme ve hatta kanser
tedavisinde kullanılmaktaydı. Kontraseptif olarak kullanılması ise 1960’lara
dayanır. Yumurtlamayı engelleyerek gebelikten korur. Oldukça etkili bir
yöntemdir. Ayrıca rahim ağzı girişinde, spermelerin yukarıya geçişlerine engel
olacak bir tabaka oluşturur. Cinsel ilişkiden bağımsızdır. Tecrübeli kişilerce kolay
ve kısa sürede uygulanabilir.
1.7. Acil Kontrasepsiyon
Her cinsel ilişki kontrollü olmayabilir. Kondom yırtılması, tecavüz,
etkisinden şüpheye düşülen geri çekme ve tek gecelik ilişkiler gibi durumlarda, acil
kontrasepsiyon yöntemine ihtiyaç duyulur. İlk kez 1960’larda yüksek östrojen
kullanılarak uygulanmıştır. Ancak daha sonra bu yöntemin güvenirliği fazla
olmadığından bırakılmıştır. Bu amaçla günümüzde iki çeşit acil kontrasepsiyon
yöntemi kullanılmaktadır.86
1.7.1. Hormonal Acil Kontrasepsiyon
En çok kullanılan acil kontrasepsiyon çeşididir. Halk arasında ertesi gün hapı
olarak bilinmekte ve bu isminden dolayı 24 saat içinde kullanılması gerektiği gibi
yanlış inanışlar vardır. İki çeşidi mevcut olup birincisi yüksek oranda hem östrojen
hemde progesteron hormonu, ikincisi ise sadece progesteron hormonu içeren sentetik
ilaçlardır. Etki mekanizması tam olarak açıklanamamakla birlikte bu ilaçların
gebeliğin oluşumunu sağlayan doğal hormanal dengeyi bozarak yumurtlamayı
durdururken rahimin iç tabakasını da bozarak oluşması muhtemel gebeliğin
tutunmasını engellemektir. Bu mantıkla düşünüldüğünde doğal olarak kullanma
süresi önem taşır. Cinsel ilişkiden sonra 72 saat içinde kullanılması gerekmektedir.
Gebelik mekanizması, cinsel ilişkiden sonra tüplerde döllenen yumurtanın 5-7 günde
86
T.C,SB, KY, s.593
61
gün içinde rahime tutunmasıyla başlar. Uygun zamanlarda kullanılmadı ya da utuldu
ise zaten gebelik için hazırlanmış olan rahimin iç tabakasına gebelik içeriği kolayca
tutunacağından alınan ilaç gebeliğin devamına engel teşkil etmeyecektir. Bu sebeple
bu yöntemin, gebelik başladıktan sonra düşük yaptırmak gibi bir durumu söz konusu
değildir. 72 saati geçen uygulamalarda etkinliği yoktur ve başka önlemler alınmasını
gerektirir.87
Olumlu Etkileri

Zamanında alınırsa başarı oranı çok yüksektir.

Plansız ve kontraseptif yöntem kullanmadan yaşanan cinsel ilişkilerde
ya da kullanılan diğer kontraseptif yöntemlerde oluşan aksiliklerden dolayı gebeliğin
oluşmasını engelleyerek istenmeyen gebelik ve düşükler yaşanmasının önüne
geçilmiş olur.

Ucuz ve kolay ulaşılabilir bir yöntemdir.

Yaş sınırlaması olmayıp her yaştaki kadının acil durumlarda
kullanması için ideal bir yöntemdir.

Uzun süre kullanmayı gerektirmez ve cinsel ilişkiden sonra 72 saat
gibi bir sürenin olması zaman avantajı sağlar.
Olumsuz Etkileri

Kontraseptif açısından güvenirliği yüksek olmasına rağmen, özellikle
plansız cinsel ilişkiler düşünüldüğünde CYBH açısından hiç koruyuculuğunun
olması en önemli dezavantajlarındandır.

Etki oranı yüksek ve uzun süreli olan kontraseptiflerle kıyaslandığında
etkisi daha azdır. .

Uzun süreli korunma yöntemi olarak kullanırsa adet düzensizlikleri
başta olmak üzere, pıhtı oluşumuna kadar pek çok yan etki gösterebilirler.

Yüksek doz östrojen hormonu içerdiklerin dolayı çok kötü bir tadı
vardır. Bulantı ve kusmaya neden olabilirler.
87
T.CSB, KY, s.594
62

İkinci defa veya sürekli bu yöntem kullanılırsa koruyuculuk özelliği
kalmaz.

Başarı için zaman önemlidir. İlk 24 saat içinde koruyuculuğu fazla
olmakla beraber 72 saate kadar etkilidir. 72 saatten sonrasında başka bir yöntem
kullanılması gerekmektedir.88
1.7.2. Postkoital(Cinsel İlişki Sonrası) RİA uygulaması
Korunmasız cinsel ilişkiden sonra takılan RIA ile normal şartlarda uygulanan
RİA yöntemiyle aynı mantık ve özellikte olmasına rağmen muhtemelen kadının adet
döneminde olmaması nedeniyle rahim ağzı kapalı olduğundan uygulanması daha zor
ve acılı olmaktadır. Amaç tüplerde döllenmiş olan yumurtanın rahim içine
tutunmasını engellemektir. Cinsel ilişkiden sonra, en kısa sürede takılması etkinliğini
arttırır. Bu da döllenmiş olan ceninin rahim içine tutunmasına engel olur. Ama
gebelik oluşmuşsa ki bu da ilişkiden 5-7 gün sonrasına denk gelir ki bu süreden sonra
uygulanan bu yöntemin de güvenirliği yok denecek kadar azalır. Çünkü gebelik
kesesi ile RIA farklı bölgelerde yer alırlar ve bu şekilde gebeliği miadına ulaşmış pek
çok gebe bulunmaktadır. Takılması sırasında rahimin yırtılması ihtimali mevcuttur.
Bu bakımdan hiç doğum yapmamış olanlarda dikkatle uygulanması gerekir.
Kasıklarda ağrı, adet miktarında artış , iki adet arasında lekelenme tarzında
kanamalar gözlenen yan etkilerindendir.
2.MODERN OLMAYAN (ETKİSİZ) ve DOĞAL AİLE PLANLAMASI
YÖNTEMLERİ
2.1.Emzirme (Laktasyonel Amenore)Yöntemi
Çok eski zamanlardan beri kullanılan yöntemlerdendir. Emzirme ile anneden
salgılanan prolaktin hormonu seviyesi yükselmeye başlar ki bu da yumurtlamayı
engeller. Ancak bu seviyenin yüksek olması için de annenin bebeğini en az iki saatte
88
T.C.SB, KY, s.595
63
bir gece ve gündüz emzirmesi ve başka ek gıdalar vermiyor olması gerekmektedir.
Bu şekilde hem anne ile bebek arasında duygusal anlamdaki bağ kuvvetlenirken hem
de annenin bazı kadına özgü kanser türlerine yakalanma riskini de azaltmış
olmaktadır. Bebeğin en fazla anne sütüne ihtiyaç duyduğu ilk altı ayda bu yöntemin
kullanılması uygun olmasına rağmen yine de güvenli bir yöntem değildir. Çünkü
yumurtlamanın başladığının en önemli göstergelerinden olan adet görme olayının
gerçekleşmesi olmadan da bazen yumurtlama başlamış olabilmektedir. Ayrıca
gebelik ten sonra zaten yorgun bir vücuda sahip olan annenin bebeğini her zaman
özelliklede geceleri her iki saatte bir veya çok sık aralıklarla emzirmesi mümkün
olmayabilir. Pratik ve doğal bir yöntem gibi görünmesine rağmen, yeni doğum
yapmış bir kadının ikinci bir gebelik yaşamasının olumsuzluğu düşünüldüğünde,
yöntemin güvenirliğinin az ya da riskli olması uygulanmada önerilen yöntemler
arasında değerlendirilememesine neden olmaktadır. Anne bebeğini şartlara uygun bir
şekilde emziriyor olsa bile üçüncü ayın sonunda, hiç emzirmiyor ya da yeterli
miktarda emziremiyor ise doğumu takiben üçüncü haftanın sonunda ek korunma
yöntemlerine geçmesi güvenli kontraseptif açısından gereklidir. 89
2.2. Fertilite (Doğurganlık) Belirtilerine Göre Uygulanan Yöntemler
2.2.1. Servikal Mukus Yöntemi
Fertil yani doğurma yetisine sahip olan kadın her adet dönemi boyunca rahim
ağzı kontrol ederek gebelik için riskli günleri tespit etmeye yarayan doğal korunma
yöntemlerinden biridir.
Normal koşullarda yumurtlama olmadan önce rahim
ağzındaki sıvılarda bazı değişikler meydana gelerek cinsel birleşme sırasında
spermlerin bu yoldan rahim içine ve tüplere olan yolculuğunu kolaylaştıracak
nitelikte bir kıvama gelmektedir. Adet dönemi bittikten sonra ilk günlerde ki bunlar
gebelik oluşması riski açısından en güvenli günler olup hemen hiç akıntı olmaz. Bu
günler kuru geçen günler olarak değerlendirilir. Adetin bitiminin ortalarına doğru
89
L,Speroff- Glass RH, Kase NG,ClinicalGynecologicEndocrinologyandInfertility, , California,1994
ss.687-806
*
Ejakulat: Meni sıvısı
64
rahim ağzından gelen sıvıların içeriğinde ve miktarında bariz değişiklikler
gözlemlenir. Bu sıvı akışkanlıktan çıkıp daha koyu, yapışkan ve pütürlü bir içerik
haline dönüşür. Bu günler yumurtlamanın başladığının göstergesi olup, gebelik için
en riskli günleri gösterir. Bu günlerde cinsel ilişkide bulunmamak ya da ek korunma
yöntemleri kullanmak gereklidir. Vajina sıvılarının içeriğini çok iyi takip edebilen
kadınlar için uygulanmasıyla kontraseptif olarak kullanılabilecek bir yöntem
olmasına rağmen her zaman doğru ve kesin sonuçlar vermediğinden güvenirliği
yüksek bir yöntem değildir. Kesin olarak çocuk istemeyen kadınlar için uygun
değildir. Ayrıca bazı dönemlerde cinsellikten uzak kalmayı, ya da yinede başka
yöntemler kullanma ihtiyacı hâsıl olduğundan hiçbir zaman tek başına kullanılması
önerilmemektedir. CYBH açısından da koruyuculuk özelliği bulunmamaktadır.
Tecrübe ve dikkat gerektirir. Çok ender görülmekle beraber yumurtlamanın bazen
adet döneminden hemen sonra ya da başlamasına yakın günlerde de denk gelme
ihtimali vardır. Spermlerin 72 saat kadar canlı kalabilme özellikleri de dikkate
alındığında günümüz şartlarında çok daha etkili kontraseptif yöntemlerin varlığı ile
önemini yitirmiştir.
2.2.2. Bazal Vücut Isısı Yöntemi
Yumurtlama döneminde kadınların ateşinde progesteron hormonu nedeniyle
yaklaşık olarak 0,2-0,5 C’ artış gözlemlenir. Adet döneminden sonra her gün düzenli
olarak aynı ortam ve şartlarda ateşin ölçülmesi ile standart ateş belirlenir ve
farklılıklar kaydedilir. Ateşin yükselmeye başladığı dönem gebelik için riskli
dönemleri gösterir ve yaklaşık olarak üç gün kadar devam eder. Yumurtlamanın
işareti olarak değerlendirilen bu günlerde cinsel perhiz ya da ek korunma yöntemleri
önerilmektedir. Ancak bu yöntem de güvenli kontraseptif yöntemlerinden değildir.
Ateşin yüksek olduğu günler yumurtlamanın başladığının göstergelerinden olmakla
beraber hiçbir zaman kesin sonucu göstermez. Hiçbir zaman tek yöntem olarak
uygulanması güvenli değildir. Uygulanması basit olmasına rağmen her gün aynı saat
ve ortamda bulunmak mümkün olmadığı gibi unutma ihtimali de vardır.
65
2.2.3. Servikal Palpasyon Yöntemi
Rahim ağzının parmakla kontrol ederek orada oluşan değişikliğin
gözlemlenerek gebelik için riskli günleri belirlemeye yarayan doğal korunma
yöntemlerinden biridir. Bu yöntemde kadın her gün kendi kendini parmakla muayene
ederek o bölgesinin anatomisine hâkim hale gelmektedir. Yumurtlamanın olmadığı
günlerde rahim ağzı kapalı olup elle hissetmek son derece kolaydır. Eğer yumurtlama
başlamışsa oluşan hormanal değişikliklerden dolayı rahim ağzı son derce yumuşak
bir hal alır ve yukarı doğru çekilir. Muayene sırasında ya hiç hissedilmez ya da çok
yumuşamış olduğu fark edilerek riskli günler belirlenmiş olur. İlk değişikliğin far
edildiği an ile tekrar eski halinde olduğu sert ve kolayca hissedildiği anlar arasında
geçen sürelerde cinsel ilişkiden uzak durmak ya da başka korunma yöntemleri
kullanmak gereklidir. Dikkatli ve kontrollü yapıldığında kontraseptif açısından
kullanılabilecek yöntem olmasına rağmen uygulaması çok pratik değildir. Kadının
vajinasının boyu, parmaklarının uzunluğu, muayene esnasında değerlendirme kriteri
gibi pek çok etmenler yanlış değerlendirmesine neden olabilmektedir.
kullanılması,
güvenirliği
düşük
olan
yöntemlerden
olması
Tek başına
nedeniyle
önerilmemektedir.
2.3. Geleneksel Yöntemler
2.3.1. Takvim Yöntemi
Adet dönemleri düzenli olan kadınların kaç günde bir adet gördüklerini takip
ederek bulunan gün sayısından yola çıkarak uygulanan bir yöntemdir.28 günde bir
adet olan bir kadın için yumurtlama tarihi genelde adetin başlangıcından itibaren 14.
gün en riskli olmak üzere devamındaki diğer iki günü de kapsamaktadır. Daha
güvenli hale getirmek için âdetin tam ortasına denk gelen bu günlere(+,-3) gün
eklenerek gebelik riski düşürülmeye çalışılmaktadır. Uzun bir süre cinsellikten uzak
kalmayı gerektirir. Bununla beraber kalan diğer günlerde de az da olsa gebelik
ihtimali her zaman vardır. Muhakkak ek yöntem kullanılması gerekir. Menopoz
öncesi dönem ile düzenli adet görmeyen kadınlarda kullanılması yumurtlama
günlerinin tespitinin daha da zor olması nedeniyle kesinlikle uygun değildir..
66
2.3.2. Geri Çekme (Coitus İnterruptus Yöntemi)
Kontraseptif yöntemler içinde insanların ilk keşfettikleri yöntemdir de
denilebilir. Geleneksel yöntemler içinde hemen her ülkede uygulanan ve
uygulanmakta olan bir yöntemdir. Koruyuculuk etkisinin çok az olmasına rağmen
pratik olmasından dolayı sık uygulanmaktadır. Ayrıca ön hazırlık gerektirmemesi,
ekonomik açıdan sıkıntı oluşturmaması ve her cinsel ilişkide uygulanabilen bir
yöntem olması tercih nedenidir. Ancak CYBH konusunda hiçbir koruyuculuğu
yoktur. Cinsel ilişki esnasında, erkeğin ejakulasyon olmadan önce penisini dışarı
çıkararak boşalmasıdır. Hem kadın için hem erkek için duygusal tatminsizlik yaratır.
Ayrıca boşalmadan önce gelen sıvılarda sperm olabileceği için gebelik riski her
zaman mevcuttur. Uzun süreli korunmalarda ve kesinlikle çocuk istemeyen çiftlerde
uygun değildir.
2.3.3. Vajinal Duş
Etkisi olmayan ya da çok az olan geleneksel yöntemlerdendir. Cinsel ilişkiden
hemen sonra kadının vajinasını su, sirke veya bir takım temizlik ürünleri ile
yıkayarak spermlerinin rahim ağzı kanalından yukarılara doğru ilerlemesine engel
olarak gebelik oluşmamasını hedefleyen doğal kontraseptif yöntemlerdendir.
Kullanılan maddenin cinsine göre değişik türde vajen iltihabı oluşabilir. Özellikle
sağlığa uygunluk açısından vajinanın normal asit-baz dengelerini bozmasından
dolayı uygun bir yöntem değildir. Kadının cinsel ilişki sonrası hemen yapması
gerektiğinden eşler arasında duygusal kopukluklar meydana getirir. Cinsel ilişki
sırasında spermler boşalmadan, 15 saniye sonra rahim ağzındaki kanala tutunup
ilerlediklerinden etkisi az olan yöntemlerin içinde de güvenirliği yok denecek kadar
az olan yöntemler arasında değerlendirilmesi nedenlerindendir. Eğer ilişki esnasında
sperm öldürücü de kullanılmış ise duş sonrası spermisit ajanlarda da yok olacağından
gebelik riskinin daha da artmasına neden olmaktadır. CYBH açısından koruyuculuğu
yoktur.90
90
S.Mete-E.Gerçek’’Vajinal Duşun Yaygınlığı, Etkileyen Etmenler ve Sonuçlar’’ Dokuz Eylül
Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, İzmir,2005,s,58
67
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKİYE'DE AİLE PLANLAMASI MEVZUATI ve DANIŞMANLIK
HİZMETLERİ
1.TÜRKİYE’DE
BUGÜNE
KADAR
UYGULANAN
AİLE
PLANLAMASI MEVZUATLARI
1.1. Türkiye’deki Aile Planlaması İle İlgili Olan Yönetmelikler
1.1.1.507 Sayılı Nüfus Planlaması Yönetmeliği
10 Eylül 1983 Tarih ve 18161 Sayılı RG’ de yayımlanmıştır.507 Sayılı Nüfus
Planlanması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi, Görev, Yetki ve
Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm
genel hükümleri içermekte olup, dört maddeden oluşur. AP hizmetlerini yürütecek
personelin eğitimi, yetkilerini ve bunlara dair usulleri, hizmetler verilirken
kullanılacak ilaç ve diğer gereçlerin neler olduğunu belirleyen Bilimsel Komisyon’un
kuruluş ve işleyiş esaslarını belirlemek üzere oluşturulmuştur.91
507 sayılı yönetmeliğin birinci bölümün, birinci maddesinde amacı
açıklanmıştır. Buna göre; NP hizmetlerini yürütecek personelin eğitimleri,
görevlendirme şekil ve yöntemleri, yetkilendirme sınırlarını belirlemektir. Ayrıca bu
hizmetler esnasında kullanılacak olan ilaç v.b malzemelerin neler olduğunu
belirleyecek olan Bilimsel Komisyon’un kuruluş ve işleyiş esaslarını tespit etmektir.
İkinci maddesinde Bilimsel Komisyon’un, NP hizmetlerini yürüten tüm sağlık
personeli ile birlikte bu konuda hizmet yürüten diğer kurum ve kuruluşların
kapsadığını belirtir. Üçüncü maddesinde tanımlara yer vermiştir. Yönetmelikte geçen
deyimlerden
‘’Bakanlık’’
Sağlık
Bakanlığını,
‘’Bakan’’
Sağlık
Bakanını,
‘’Komisyon’’ Bilimsel Komisyonu, ‘’Yeterlik Belgesi’’ eğitime katılanlardan
91
RG,Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi, Görev, Yetki ve Sorumlulukları;
http://kayseri.hsm.saglik.gov.tr/images/dosyalar/20130722164504_0.pdf(09.07.2015)
68
başarılı olanlara verilen sertifikayı, ‘’Eğitim Merkezi’’ Nüfus Planlaması Eğitim
Merkezi olduğunu belirtmektedir.92Dördüncü maddesinde bu yönetmeliğin, 2827
sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunun 3. Maddesinin 4ve 5. Fıkralarına bağlı
olarak hazırlanması hakkında bilgi verir. İçinde 5 ve 6.maddelerin olduğu ikinci
bölümde, Bilimsel Komisyon’dan bahsedilir. Beşinci maddesinde Bilimsel
Komisyon’u oluşturan üyelerin kimlerden oluştuğu hakkındadır. Üyeler Bakan
tarafından seçilmekte olup, 3 yıl süreyle görevlendirilir. Üçüncü bölümde NP eğitim
merkezleri yer almaktadır. NP eğitim merkezleri, bakanlığın belirlediği devlet
hastanelerinin ve tıp fakültelerinin, kadın hastalıkları ve doğum bölümünde kurulur.
İl merkezlerinde ise Ana Çocuk Sağlığı( AÇS) ve AP dispanserlerinde eğitim hizmeti
verilmektedir. Dördüncü bölüm personel eğitiminin içeriği, kimlerinin hangi
görevleri nerede ve şekilde yapacağı hakkında bilgileri kapsamaktadır. Eğitime
alınacak personelin, eğitim konusu AÇS ve AP Genel Müdürlüğü tarafından tespit
edilmektedir. Yardımcı sağlık personelinin, yeterlik belgegeçerliliği 5 yıldır. Yeterlik
belgesi almış olan yardımcı sağlık personeli, beşinci yılın sonunda Bakanlık
tarafından iki hafta sürecek bir eğitime tabi tutulular. Başarısız olmaları durumunda
sertifikaları iptal edilir.93Altıncı
bölümde de
personelin görev,
yetki ve
sorumlulukları hakkında bilgi verir.507 sayılı yönetmelik, içerdiği maddeler
nedeniyle NP hizmetlerinin yaygınlaşmasının kapılarını aralamıştır. Yardımcı sağlık
personelinin aktif bir şekilde bu hizmetlerin içinde yer alması, hizmetlerden daha çok
kişinin, daha hızlı ve kolay bir şekildeki faydalanmalarını sağlamıştır.
1.1.2. 509 Sayılı Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütme Yönetmeliği
21.09.1983 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından alınan karar olan, 509 sayılı
nüfus planlaması yönetmeliği, 06.10.1983 tarih ve 18183 sayılı RG’ de
yayımlanmıştır. Altı bölüm ve 21 maddeden oluşmaktadır. Birinci bölümün birinci
maddesinde, yönetmeliğin amacından bahsedilmektedir. Buna göre, kişilerin NP’ nin
tanımında yer alan ifadelere istinaden, bireylerin istedikleri zaman,
92
RG,Nüfüs
istedikleri
Planlaması
Hizmetlerini
Yürütme
Yönetmeliği(NPHYY);http://kayseri.hsm.saglik.gov.tr/images/dosyalar/20130722164504
_0.pdf(11.09.2015)
93
T.C,SB,NPHYY;http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/mev/mev_yon/nufus_planlamasi.pdf(10.09.201
5)
69
sayıda, çocuk sahibi olmalarını sağlamak amacıyla SSYB’ nin koordinatörlüğünde,
NP eğitim, öğretim ve uygulama hizmetlerinin ülke genelinde yürütülmesinin
sağlanmasından bahsetmektedir.94 Bu yönetmeliğin hukuki dayanağı 2827 sayılı
nüfus planlaması kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasıdır.95
Diğer maddelerinde NP hizmetlerini yürütecek kuruluşlardan bahseder. Bu
kuruluşlar,
SB ile Milli Savunma Bakanlığı(MSB), MEB, Sosyal Güvenlik
Bakanlıkları, Yüksek Öğretim Kurumları (YÖK), Türkiye Radyo Televizyon (TRT)
Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumları (SGK), tüm kamu kurum ve kuruluşları, kamu
kurumu niteliğindeki ilgili meslek kuruluşları, özel ve gönüllü kuruluşlardan
oluşmaktadır. Devamında yönetmelikte geçen bazı deyimlerin tanımına yer
vermiştir.96
Nüfus planlaması eğitim, öğretim ve uygulama hizmetleri Bakanlık
koordinatörlüğünde tüm kamu kurum ve kuruluşları, kamu niteliğindeki ilgili meslek
kuruluşları, özel ve gönüllü kuruluşların işbirliği içinde ortaklaşa yürütülmektedir.
Bu kuruluşlar, TSK, Silahlı Kuvvetler, TRT, MEB, MSB’dir. Bu yönetmelikte
özellikle eğitimin içeriği hakkında ve nasıl alınacağı konuları üzerinde durulmuştur.
Ortaöğretimden başlamak üzere bakanlığın belirlemiş olduğu eğitim içeriğine göre
MEB’le işbirliği içinde AP hizmetleriyle ilgili dersler müfredat ta yerini almaya
başlamıştır. Yine yardımcı sağlık personeli yetiştiren okullara da, dersler de AP
hizmetlerine yer veren müfredatlar eklenmiştir. Tıp fakültelerinde AP ile ilgili dersler
bakanlık
ve
YÖK’le
ortaklaşa
bir
görüş
birliği
içinde
programlanarak
hazırlanmaktadır. 2827 sayılı nüfus planlaması hakkındaki kanunun (NPHK) 3.
maddesinin 1.fıkrasına istinaden hazırlanmıştır. NP hizmetlerinin yürütülmesinde
illerde vali, il sağlık müdürü, AÇSAP şube müdürü görevlidir ve diğer kuruluşlarla
işbirliği içinde bu görevi gerçekleştirmektedir. NP hizmetlerini yürütmekle mükellef
olan diğer kuruluşlardan silahlı kuvvetler kendi belirlediği programa göre ancak
bakanlıkla işbirliği yaparak bu görevini icra ederler. TRT yine bakanlıkla ortaklaşa
94
NPHYY;http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.837083&MevzuatIliski=0&sour
ceXmlSearch=hizmetlerini%20y%C3%BCr%C3%BCtme(13.09.2015)
95
RG,NPHYY;http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/mev/mev_yon/nufus_planlamasi.pdf(09.09.2015)
96
NPHYY;http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-491/nufus-planlamasi-hizmetlerini-yurutmeyonetmeligi.html(10.10.2015)
70
hareket ederek NP hizmetlerinin duyurulmasını ve uygulamasından sorumludur. NP
hizmeti eğitim programlarında yer alan konular şunlardır:

Kadın ve erkek üreme organlarının anatomisi, fizyolojisi ile gebeliğin
fizyolojisi

Gebelikten korunmaya dair yöntemlerin neler olduğu ve bu konu
hakkında detaylı bilgi

NP hizmeti uygulamalarının gerekliliği ve aile sağlığına olan katkıları

Cerrahi sterilizasyon gibi kısırlaştırma ameliyatları, gebeliğin tahliyesi
ve önlenmesi

NP hizmetlerinin nerelerden ve ne şekilde temin edileceği
Beşin Bölüm ve 13. Maddede NP hizmetlerinin uygulanacağı yerler ve
çalışacak personel hakkında bilgi vermektedir. Buna göre, NP Kliniği yataklı tedavi
hizmeti veren kurumlarda açılır. NP Kliniği’nin tüm masrafları da yataklı kurumun
bağlı oldukları kuruluş tarafından karşılanmaktadır. NP Kliniği’nde bir Kadın
Hastalıkları ve Doğum uzmanı,2 ‘şer tane bu konuda eğitim almış, sertifikalı
pratisyen hekim ve hemşire, ebe hemşire, ebe, bir sekreter ve hizmetliden oluşur.
Diğer kurum ve kuruluşlara ihtiyaç dâhilinde bakanlık araç gereç ve ilaç temini
konusunda destek vermektedir. NP Klinikleri duruma göre bakanlığın belirlediği
bazı görevlerin tamamını ya da bir kısmını yaparlar. Bu görevleri şunlardır:

Gebeliği önleyici yöntemler konusunda halk ve personel eğitimi
verilir

Gebeliği önleten yöntemlerde kullanılacak ilaç ve diğer malzeme
teminini sağlar

Onuncu haftaya kadar olan isteğe bağlı gebelik tahliyesini
gerçekleştirir. Eğer gebelik haftası onuncu haftadan büyükse, ancak
tüzükte belirtilen şartlar varsa tahliye işlemini gerçekleştirir. Acil
durum da her koşulda gebelik tahliyesini yapar

İsteye bağlı kalıcı kısırlık yöntemi olan sterilizasyon ameliyatlarını
yapar
71

NP Kliniği yaptığı hizmetlerle ilgileri bilgileri hemen Sağlık
Müdürlüğü’ne bildirir.
Ayrıca AÇSAP dispanserleri, sağlık ocakları, sağlık evleri ve muayenelerde
NP hizmetlerini nasıl yürütecekleri, bulundurması gereken araç ve gereçleri,
bünyesinde çalışacak olan sağlık personelinin hizmet içi eğitimi ve vasıflarına da
ayrıntılı bir şekilde yer vermiştir. Sağlık ocakları, sağlık evleri ve AÇSAP
merkezlerinde eğitim görmüş ebe, hemşire ve pratisyen hekimlerinin AP hizmetlerini
uygulayabilme görevlerine de değinilmiştir. Bu kurumlarda bu hizmetler ve
malzemelerin ücretsiz sunulmakta olduğunun vurgusu yapılmış bu da 1965’te
yayımlanan 557 sayılı NPHK’ nın 2.maddesi düşünüldüğünde ilerlenen aşama çok
açık olarak kendini göstermiştir. Bu yönetmelikle 6.12.1965 tarihli ve 12169 sayılı
RG’ de yayımlanan "Nüfus Planlaması Yönetmeliği" yürürlükten kaldırılmıştır.97
1.1.3.Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri Yönetmeliği
06.02.1997 tarih ve 220900 sayılı RG’ de yayımlanmıştır. Altı bölüm ve 47
maddeden oluşmaktadır. AP hizmetlerinde en fazla ilgi alanına giren anne, çocuk
sağlığını üst düzeye getirmeyi amaçlamaktadır. Koruyucu sağlık hizmetlerini de
içeren amacının anlatıldığı birinci bölümde AÇSAP’ ın bu hizmetleri yürütmesinin
şekil ve şartlarına dair usullerden bahsetmektedir. 181 sayılı SB’ nin Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 43 üncü maddesine ve 3359
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 9 uncu maddesinin (c) bendine
dayanılarak hazırlanmıştır.
AÇS ve üreme sağlığı hizmetlerinin yeterince verilemediği, birinci basamak
sağlık kuruluşlarının eksik ya da yeterli olmadığı bölgeler öncelikli olmak şartıyla,
her 100.000 için birer adet AÇSAP merkezleri açılabilmektedir. İlçe merkezlerinde
ise aranan nüfus şartı en az 30.000 ‘ dir. Ayrıca AÇSAP merkezlerinin açılabilmesi
için nüfus şartının yanında uygun binanın temini ve merkezde kullanılacak araç gereç
malzemenin tamamlanmış olması, çalışacak personel istihdamının yapılmış olması
97
T.C,SB,AÇS ve Aile Planlaması Merkezleri Yönetmeliği(APMY); http://saglik.gov.tr/TR/belge/1513/ana-cocuk-sagligi-ve-aile-planlamasi-merkezleri-yonetme-.html(09.09.2015)
72
da gereklidir. AÇSAP merkezlerinde kullanılacak malzemelerin neler olduğu, aynı
yönetmeliğin ek1 ve ek2’deki bölümlerin de ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.
Merkezin hizmet vermedeki sınırları, ne kadar kişiye, bölgeye ve ne kadar
büyüklükteki binalarda olacağı, çevrelerinde yer alan sağlık kuruluşlarının vasıflarına
göre belirlenmektedir. AÇSAP Merkezleri, İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı olarak
hizmet verirler. Bakanlığın belirlediği şartlara göre açılan AÇSAP merkezleri o anda
uygulanmakta olan AP yöntemlerinin tamamını uygulayabilecek şekilde hizmet
verirler. AÇSAP merkezlerinde uygulanan faaliyetler şunlardır:

‘’İlde yataklı veya yataksız sağlık hizmeti veya destek hizmeti veren
kuruluşlar ve sağlık eğitimi veren diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,

Temel sağlık hizmetleri ve tıp etiği ilkeleri ışığında, kadın, ana ve
çocuk sağlığı ile ilgili koruyucu ve tedavi edici hizmetleri, laboratuar hizmetlerini,
aile planlaması hizmetlerini ve bunlar ile ilgili konulardaki teorik ve beceri
kazandırma eğitim ve danışmanlık hizmetlerini vermek,

Kadın, ana ve çocuk sağlığı ile ilgili yürüttüğü hizmetlerin kayıt ve
bildirimlerini yapmak,

İlin birinci basamak sağlık hizmetlerini veren kuruluşlarında görev
yapan sağlık personelinin kadın, ana ve çocuk sağlığı ve aile planlaması dâhil üreme
sağlığı konularında hizmet içi eğitimlerini yürütmek,

Gerektiğinde, il dışından gelen sağlık personelinin de kadın, ana ve
çocuk sağlığı ve aile planlaması dâhil üreme sağlığı konularında eğitimlerini
sağlamak,

Mesleki eğitim kurumları için, çocuk, adölesan, kadın ve erkek üreme
sağlığı ( aile planlaması dâhil ) hizmetleri ile ilgili olarak mezuniyet öncesi ve
sonrası uygulamalı öğretim hizmetlerinde işbirliğinde bulunmak’’98
AÇSAP merkezlerinde verilen hizmetler ücretsizdir. Ancak bazı özel
durumlarda bakanlığın belirlediği miktarlarda ücret alınabilmektedir. Verdikleri
hizmetler 7 başlık altında değerlendirilmektedir. Bu hizmetlerden aile sağlığı adı
altındaki bölümde, erkek ve kadının üreme sağlığı ile çocuk ve adölesan çağındaki
ergen çocukların sağlığı ile hizmetleri kapsayan AP uygulamaları içermektedir.
98
T.C,SB,AÇS,APMY; http://saglik.gov.tr/TR/belge/1-513/ana-cocuk-sagligi-ve-aile-planlamasimerkezleri-yonetme-.html(10.09.2015)
73
Ayrıca AÇSAP merkezlerinde poliklinik, laboratuar, danışmanlık, erken teşhis,
yaptıkları hizmetin kayıtlarının bildirimi, değerlendirilmesi hizmetleri ile ağız ve diş
sağlığı ile ilgili de hizmetler verilmektedir. Verdikleri hizmet türlerinden biri de
eğitim ile ilgili olandır. AÇSAP merkezlerinde çalışanların hizmet içi eğitimleri,
halkı eğitmek için verilen danışmanlık hizmetleri ile bu merkezde çalışacak olanların
mezun
olmadan
önce
uygulamalı
olarak
aldıkları
eğitim
hizmetlerini
kapsamaktadır.99
1.2. Türkiye’de Aile Planlaması İle İlgili Çıkarılan 510 Sayılı Tüzük
18.12.1983 tarih ve 18255 sayılı RG’ de yayımlanmıştır. Dört bölüm ve 18
maddeden oluşmaktadır. Bu tüzük gebelik tahliyesi ve sterilizasyon hakkında detaylı
bilgiler içermektedir. Gebelik tahliyesinin acil olarak yapılmasını gerektirecek
durumların neler olduğunu, bu işlemin yapılacağı yerleri ve olması gereken sağlık
koşullarını, sterilizasyon ameliyatı olmak isteyenlerden istenecek belgelerin nasıl
olduğu hakkında bilgiler vermektedir. Tüzük içinde geçen bazı deyimlerin
açıklamaları verilmiştir. Bakanlık SSYB’ yi, rahim tahliyesi deyimi, gebelik
içeriğinin özel yöntemlerle boşaltılmasını, sterilizasyon kelimesi kadında ve erkekte
üreme kanallarının bağlanarak kalıcı kısırlaştırma ameliyatının yapılmasını,
menstrual regülasyon ise düşük basınçlı enjektör ya da aspiratör vakumu ile
gebeliğin sonlandırılması amacıyla rahim içine uygulanan küçük cerrahi müdahaleyi
kast etmektedir.
İkinci bölümde rahim tahliyesi ilgili bilgileri kapsamaktadır. Onuncu haftaya
kadar olan gebelikler, kadın sağlığı için risk yoksa eğer, kadın doğum uzmanı
tarafından ya da bu konuda eğitim almış pratisyen hekimler tarafından kadın doğum
uzmanının gözetimi altında olmak koşuluyla sonlandırılabilmektedir. Burada göze
çarpan detay kadın doğum uzmanı işlemi yaptığında mesleğini icra edebildiği her
yerde yapabilecekken, eğitim almış pratisyen hekimler ise sadece menstural
regülasyon yöntemiyle resmi tedavi kurumlarında yapabilmektedirler. Eğer rahim
tahliyesi esnasında anestezi uygulaması gerekiyorsa işlemin mutlaka yataklı tedavi
kurumlarında yapılması gerekmektedir. Gebelik haftası on haftayı doldurduktan
99
T.C.SB,AÇS, APMY; http://saglik.gov.tr/TR/belge/1-513/ana-cocuk-sagligi-ve-aile-planlamasimerkezleri-yonetme-.html(15.09.2015)
74
sonra yasalar gereği gebelik tahliyesi yapılamaz. Ancak 510 sayılı tüzükte sayılı liste
2 ‘de belirtilen kadının hayatını tehdit eden ya da çocuk için tehlikeli olabilecek
durumlarda gebelik tahliyesine izin verilmektedir. Kadınlarda gebelik haftası on
haftayı geçmesine rağmen rahim tahliyesinin acil olarak yapılması gereken nedenler
bu tüzükte ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bu nedenler arasında özellikle doğum
ve kadın hastalıklarına bağlı nedenler pratikte en fazla karşılaşılan, hemen
müdahaleyi gerektiren durumlar olması açısından özellikle önem arz eder.
Üçüncü bölümde kısırlaştırma ameliyatı olarak bilinen cerrahi sterilizasyonun,
kadında ve erkekte hangi koşullarda, kimler tarafından ve nerede yapılacağı ile
bilgiler ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır. Kadınlarda sterilizasyon ameliyatlarını
kadın doğum ya da genel cerrahi hekimleri tarafından ve hastane koşullarında
yapılması gerekmektedir. Bu koşullar da olması gereken donanımlar şunlardır:
Ameliyathane odası, istenmeyen durum geliştiği takdirde, eğer gerekli olursa
histerektomi (rahmin alınması ameliyatı) de dâhil, tüm kadın doğum ameliyatlarının
yapılabileceği ameliyathane şartları, batın ameliyatı seti, genel anestezi verecek
malzeme ve kişilerin bulunması gerekmektedir. Erkeklerdeki cerrahi sterilizasyon
ameliyatlarını ise, ürolojisi, kadın hastalıkları ve doğum, genel cerrahi hekimleri ile
bakanlık tarafından bu konuda eğitim alarak yeterlik belgesi almış olan pratisyen
hekimler tarafından yapılmaktadır. Günümüz koşullarında bu ameliyatlar genelde
üroloji hekimleri tarafından ve bölgesel anestezi verilerek hastane koşullarında
yapılmaktadır.
Gerekli malzeme ve koşullar: Vazektomi( erkekteki üreme
kanallarının bağlanması) seti, ameliyat masası ya da muayene masası, lokal anestezi
ilaçları,
işlemin uygulanacağı yeri temizlemek için antiseptik solüsyonlar ve
ameliyatın yapılabilmesine uygun oda gerekmektedir.
Dördüncü bölüm de yasal sınırlar içindeki gebeliklerde alınacak izin
belgelerinden bahsetmektedir. Kadın reşitse, bekâr olması koşuluyla kendi imzası
yeterlidir. Reşit değilse eğer, velisi ve kendinin imzası, vesayet altında olup ta reşit
olmaması ya da iyiyi kötüyü ayırt edemeyecek derece de yani mümeyyiz olması
durumunda hem velisinin hem de sulh mahkemesinin onayı gereklidir. Evli kişilerde
75
sterilizasyon ameliyatı için kişinin kendi onayı ile birlikte eşlerin izin belgesi de
gerekmektedir.100
1.3.Türkiye’de Aile Planlaması İle İlgili Çıkarılan Kanunlar
1.3.1. 557 Sayılı Kanun
Türkiye’de savaştan çıkmış olmanın da etkisiyle 1923’ten sonra özellikle erkek
nüfus oranında azalmalar meydana gelmiş, salgın hastalıklar başta tifüs olmak
üzere artmış ve doğal kaynakları işletecek kişilere olan ihtiyacı gündeme
getirmiştir. Bütün bunlar başta Atatürk olmak üzere devletin 1923’ten 1963 yılına
kadar gebeliği özendirici pronatalist politika izlemesine neden olmuştur. Bu politika
son derece etkili olmuş ve nüfus oranlarında da hızla artışlar meydana gelmeye
başlamıştır. Ancak bunun, istenmeyen düşük ve gebeliklere sebebiyet verip, anne
ölüm oranlarını arttırması, bazı aydın, politikacı ve doktorların da baskısıyla bu
konuda bir kanun çıkarılması kararlaştırılmıştır. Çok eksikleri olmasına rağmen o
zamanın şartları düşünüldüğünde, bugün hizmet verilmekte olan AP hizmetlerini
adeta ilk şekillerinin belirlendiği maddeleri içermesi bakımından önemlidir. Belli
şartlar altında,
gebeliği önleyici yöntemlerin kullanılması ve gebeliğin
sonlandırılmasının kapıları aralanmıştır.
01.04.1965 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş olup,10.04.1965 tarihinde
11976 sayılı 557 no.lu kanun maddeleriyle RG’ de yayımlanmıştır. Bu kanunda
dikkat çeken en önemli detay kalıcı kısırlık olan cerrahi sterilizasyona hiçbir
şekilde izin vermemesidir. Cerrahi sterilizasyon ancak kadının tedavisi amacıyla
uygulanabilmektedir. Bunun yanında gebelikten korunma yöntemlerinin de, aslında
dolaylı yollardan önünü keserek daha önce uygulanan pronatalist politikanın
etkilerinin varlığını devam ettiren bir nitelik kazanmaktadır. Nitekim bu kanunun
ikinci maddesinde bu durum net olarak anlaşılmaktadır. Bu maddeye göre, NP ile
ilgili zaruretlerin neler olduğunu halka duyurmak SSYB tarafından hazırlanan
tüzük ve yönetmeliklerle mümkündür. Bu görevini de askeri, resmi ve gönüllü
100
NPHK;https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc048/kanuntb
mmc048/kanuntbmmc04800557.pdf(10.10.2015)
76
kuruluşlarla işbirliği yaparak yürüteceğinden bahseder. Devamında SSYB’ nin özel
bir teşkilat kurmaya yetkili olduğundan, NP ile ilgili ilaç ve diğer malzemeleri,
ihtiyacı olanlara ücretsiz ya da ederinden daha ucuza sattırmaya veya sattırmamaya
maddelerini ilave ederek gebelikten koruyucu malzemelere halkın ulaşmasının bir
nevi önünü kapatmıştır. Birinci maddesinde de, fertlerin istedikleri sayıda ve
istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları diyerek NP’ nin tanımını yapmış,
sonrasında da bunun ancak gebeliği önlemeye yönelik önlemlerin alınmasıyla
mümkün olacağını bildirerek, resmi olarak doğum kontrol yöntemlerinin
uygulanabileceğinin sinyallerini vermiştir.
Üçüncü
ve
dördüncü
maddelerinde
gebeliğin
hangi
hallerde
sonlandırılabileceği ve kimlerin nerede ve nasıl yapacaklarına dair bilgileri
içermektedir. Buna göre, gebelik eğer devam ettiği takdirde anne hayatını tehlikeye
sokuyorsa, ya da doğacak olan çocuğun sağlıklı doğması mümkün değilse SSYB’
nin belirlediği kurul raporu ile gebeliğin sonlandırılmasına olanak tanımaktadır.
Eğer acil müdahale gerektiren bir durum söz konusu olduğunda ise, gebeliği
sonlandıran hekimin, illerde Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüklerine ilçede ise
hükümet tabipliğine işlemi yapmadan evvel bildirmesi gerekmektedir. Bu da
mümkün değilse en geç yirmi dört saat içinde bildirmesi gerekmektedir. Üçüncü
madde de yer alan rahim tahliyesinin gerekliliğinin mecburiyete dayandığı
hastalıklar, durumlar ve yapılma koşulları, yerleri çıkarılacak tüzükle ayrıntılı
olarak anlatılacağı da ayrıca belirtilir. Üçüncü ve dördüncü maddelere göre gebeliği
sonlandırılma kararı alınan kimseler reşit olmaları halinde kendilerinin yazılı izni
gereklidir. Eğer reşit değilse velisinin, vesayet altında olanlarda ise reşit ya da
mümeyyiz olmayanlardan sulh mahkemesinin yazılı izni gereklidir. Altıncı ve
yedinci maddelerinde, bakanlığın belirlemiş olduğu diğer maddelerinde belirtilen
şartlara uymayan kişi ve kuruluşlar hakkındaki cezai işlemlerle ilgili bilgiler yer
verilmiştir. Bu kanunla 1593 sayılı UHK’ nın 3. maddesindeki doğumu çoğaltmaya
yönelik anlamındaki tezyit hakkındaki hüküm ile 152. maddede yer alan
döllenmeye mani anlamına gelen ilkah kelimesi ve 153. maddenin tamamı
yürürlükten kaldırılmıştır.101
101
77
Doğum kontrol yöntemleri, sadece devletin belirlediği sınırların içinde ve
çok kısıtlı bir şekilde uygulanabilmiş, dolaylı yoldan gebeliliği özendirici teşvikler
eskiden olduğu gibi etkisini bu yasayla da devam ettirmiştir. Gebelikten korunmaya
yönelik malzemelerin, ilaçların tanıtımı, satışı, alımı gibi durumlara ciddi
kısıtlamalar getirilerek, yasağa uymayanlara caydırıcı nitelikte cezalar uygulayarak
yaptırım uygulanmıştır. Bu olumsuz durumların artması neticesinde yeni bir
yasanın gerekliliği adeta şart olmuştur.1983’ te kabul edilen 2827 sayılı NPHK’ nın
kabulüne kadar geçen 18 yıllık süreçte istenmeyen gebelikler ve kürtajlar artmış,
anne çocuk açısından sonuçlar fazlasıyla kötü olmuştur. Her ne kadar 1930 ‘da
kabul edilen UHK’nın doğum kontrolünü ve kürtajı tamamen yasaklayan maddeleri
dikkate alındığında artıları inkâr edilemeyecek olan 557 sayılı NPHK’nın
pronatalist politikanın etkilerinden tam anlamıyla kurtulamamış olması nedeniyle
toplumun ihtiyaçlarınım karşılamaktan çok uzak kalmıştır. Tablo 8’de 1963 ‘ten
1983’e kadar olan sürelerde kullanılan kontraseptif yöntemlerin oranları ele
alınmıştır. Bunlardan en dikkat çekici olansa ilerleyen yıllara ve değişen yasalara
rağmen kondomla ilgili günümüzde de hala devam kullanım oranlarındaki menfi
yaklaşımın değişmemiş olmasıdır. 102
Tablo 8: Yıllara Göre Korunma Yöntemleri
Yöntemler
Spiral
Hap
1963 (a)
0
1.0
1968 (a)
1.6
2.6
1973 (a)
2.3
4.8
1978 (a)
3.5
4.9
1983 (a)(b)
7.88.9
7.99.0
Kaput
4.3
4.4
4.7
3.6
3.54.9
Geri Çekme
10.4
18.0
23.6
19.4
26.330.1
Diğer
Korunanlar
12.0
22.0
12.9
32.0
10.1
8.0
12.7
44.1
7.48.5
54.061.5
Korunmayanlar
78.0
68.0
62.0
55.9
46.038.5
Kaynak:Türkiye’de Aile Planlaması
ProğramStratejisi;http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_2/29.html(23.09.2015)
102
NPHK;https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/kanunlar_kararlar/kanuntbmmc048/kanuntbmmc048/ka
nuntbmmc04800557.pdf(23.09.2015)
*Kastrasyon: Kısırlaştırma
*Rüşeymin: Buğday özü
78
Etkili doğum kontrol yöntemlerine kısıtlılık getirmesi, kürtaj konusunda tek
seçeneğin bulunması bu kanunun uygulanması sırasında çok sıkıntı oluşturmuştur.
Ayrıca ebe ve hemşirelere,
uygulama yapma imkânı tanımamış olması AP
yöntemlerinin uygulanması, tanıtılması hususlarında yetersiz kalmasına neden
olmuştur. Bu kanun yetersiz olduğunun anlaşılmasıyla, nispeten şartları daha iyi olan
yeni bir NP kanunu çıkarılmış, 557 sayılı kanundaki maddelerde iyileştirmeye
gidilmiştir.103
1.3.2. 2827 Sayılı Kanun
24.05.1983 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’de kabul
edilmiş, 27.05.2015 tarih ve 18059 sayılı 2827 no.lu, NP hakkında kanun, RG’ de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 1965’te kabul edilen NPHK giderek artan sorunlar
karşısında daha ilk günlerden başlayarak yetersiz kalmış, anne ve bebek ölümlerinin
yanında istenmeyen gebelikler, kürtajlar hızla artmaya devam etmiştir. O zamanın
sol kesim aydınları, kadın kuruşları ve sağlık bakanının teşvikleri ile yeni bir
kanunun kabulünün ilk adımları atılmıştır. NP hizmetlerinin esasları, sterilizasyon
ameliyatlarının şart ve koşulları, diğer doğum kontrol yöntemlerinin detayları ele
alınıp ilk defa pronatalist yaklaşımdan antinatalist yaklaşıma doğru giden yolda
önemli adımlar atılmıştır. NP tanımı yapılarak devamında bunun ancak gebeliği
önleyici yöntemlerle sağlanabileceğini belirterek kontraseptif yöntemleri yasal hale
getirmiştir. NP hizmetlerinin zorunluluğunun halka duyurulması, bu hizmetlere
ilişkin eğitim, öğretim ve uygulamalarının SSBY’ nin koordinatörlüğünde
yürütülmesi gerekmektedir. MSB, MEB, SGB ile birlikte hazırlanarak Bakanlar
Kurulu’nun kararı ile SSYB’ce üniversiteler, TRT, SGK başta olmak üzere diğer tüm
kamu kuruluş ve diğer gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütüleceğini bildirerek, AP
hizmetlerini yasallaştırması açısından gelinen nokta önemlidir.
557 sayılı NPHK maddeleri ile kıyaslandığında, sadece doğum kontrol
yöntemlerine izin vermekle kalmayıp, gerekli olan tüm ilaç ve diğer malzemelerin
devlet
103
tarafından
ihtiyacı
olanlara
ücretsiz
dağıtılması,
N.Fişek,Türkiye’de
Aile
Planlaması
Stratejisi;http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_2/29.html(23.09.2015)
79
yardımcı
sağlık
Program
personellerinin de aktif olarak AP hizmetlerini uygulamada aktif rol olması kuşkusuz
bu kanunun en önelmiş artılarındandır.
Hizmet verenlerin çok olması hizmete
ulaşmadaki kolaylığı da beraberinde getirdiğinden o günden bugüne gelinen durum
yüz güldürücü olmuştur. Anne ve bebek ölümlerinin azaltılması, istenmeyen gebelik,
,istenmeyen düşükler, yasal olmayan kürtajlarının önüne geçilmesi de planlanan
hedefler arasında olduğundan, on haftaya kadar olan gebelikler, herhangi bir tıbbi
gerekçe olmadan, isteğe bağlı sonlandırma hakkı vermesi devletin ciddi bir şekilde
pronatalist politikadan vazgeçtiğinin kanıtı niteliğindedir. On haftanın üstündeki
gebelikler ise ancak gebeliğin devamı halinde anne hayatının tehlikeye girmesi
durumunda ya da doğacak bebeğin sağlık açısından ciddi problemler teşkil edeceği
söz konusu olduğunda tarafsız kurul raporu ile sonlandırılma izni verilmiştir. İsteğe
bağlı kürtaj olamayan isteyen kadın bekarsa sadece kendi izni , eğer evli ise eşinin
de izin verme şartı getirilmiştir. Küçük yada karar yetisinde olmayanlarda ise hem
velisinin hem de sulh mahkemesinin yazılı imzası gereklidir. Bu kanunla alınan en
radikal karar ise sterilizasyon ameliyatına tıbbi gerekçeler olmadan kişilerin
isteklerine bağlı olarak izin vermesidir. 104
Yedinci ve sekizinci maddeleri üçüncü maddesindeki gebeliği önleyici
yöntemlerin temini, alımı ve satımı gibi hususlarda kural dışı davrananlara
uygulanacak para cezası ile ilgilidir. Bu kanunla 01.04.1965 tarih 557 sayılı NPHK
ile 01.03.1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 472. maddesinin 2. fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır.105 2827 sayılı NPHK bugüne kadar halen uygulanmakta
olup, gebeliğin sonlanılmasında yasal sınır olan on hafta şartı devam etmektedir.
Son birkaç yıl içinde medyada kürtaj yasağı gelmesi ile yeni bir yasa çıkması
günlerce kamuoyunu meşgul etmiş olmasına rağmen, şu an için böyle bir durum söz
konusu değildir. AP hizmetleri gelişerek devam etmekte ve hizmetlerin verildiği tüm
kurumlarda yasal sınırlardaki kürtajlar yapılabilmektedir.
104
105
NPHK;http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/5422bc94369dc316585c0e01/1.5.2827.pdf(24.09.20)
NPHK;http://www.mevzuat.gov.tr/Metin1.Aspx?MevzuatKod=1.5.2827&MevzuatIliski=0&source
XmlSearch=&Tur=1&Tertip=5&No=2827(11.09.2015)
80
Tablo 9: Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Organizasyon Yapısı
Kaynak:
Türkiye
Halk
Sağlığı
Kurumu
Organizasyon
Yapısı;
http://www.thsk.gov.tr/kurumsal/organizasyon-yapisi.html (09.09.2015)
81
2. AİLE PLANLAMASI DANIŞMANLIK HİZMETLERİ
Danışmanlık; belli bir konuda, uzmanlık alanı olan kişilerin, o konuyla ilgili
bilgi ve eğitime, ihtiyacı olan kişilere veya kurumlara, yüz yüze görüşmeler yaparak,
bilgilendirip karar verme aşamasında yardımcı olmalarıdır.106AP hizmetlerinin en
önemli kısmını oluşturan danışmanlık hizmeti, gerekli önem verilmediğinden, ihmal
edilmiş ve hizmet sunumunda iletişimsizlikler yaşanmıştır. AP ‘da danışmanlık
hizmetlerinin amacına uygun bir şekilde aktif olarak uygulanması, hizmet alanların
kararlarında kuşkusuz çok etkili olacaktır.
Genelde, yaşadığımız toplumda, birçok konuda olduğu gibi AP yöntemleri
konusunda da kişiler, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmekte ve yanlış kararlar
verebilmektedir. Danışmanlık hizmetlerinde yüz yüze yapılan konuşmalar sırasında,
kişilerde güven duygusu oluşarak AP ‘nı kabullenmeleri daha kolay olacaktır.
Anlattığı konuya hâkim olan sağlık personeli, hizmet alanlarda karar verme
mekanizmalarını etkiler, Hangi yöntemi kullanmak istediğine karar vermesi,
kendilerine duydukları güveni arttırır. Karşılıklı ve samimi ortamda verilen
hizmetler, hizmet alanların, sormak istedikleri tüm konuları sorabilme fırsatı verir.
İyi hizmet veren sağlık personelinin, uzun zamana yayılan eğitim almaları, zahmetli
olmasına rağmen yararları çok fazladır.
Danışmanlık hizmetlerinin ihtiyaç
duyulduğunda, her zaman verilebilecek bir hizmet olması, AP hizmetlerini
kullananlarda devamlılık sağlar.107
106
H.Kurtuluş, Aile Planlaması Danışmanlığı Verilmesinin Yöntem Seçimine Etkileri, Dr. Lütfi
Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, YUT, İstanbul,2009, s.8
107
T.C,SB, UAPHR, s.67
82
Tablo 10: Aile Planlaması Danışmanlık Hizmeti Alanların Hakları
BİLGİ ALMA: AP hizmetleri hakkında
GİZLİLİĞE UYUM: Her ne sebeple
bilgi almak, nasıl yararlanacağını
olursa olsun, hizmet alan kişilere ait
öğrenmek ve böyle bir hizmetin veriliyor
bilgilerin, başka kişi ve kurumlarla
olmasından haberdar olması
paylaşılmaması
SEÇİM YAPMA: Kontraseptif
SAYGI GÖSTERİLMESİ: Hizmeti
yöntemlerinden hangisini kullanıp
alanların, saygılı, güler yüzlü ve nazik bir
kullanmayacağına kendisinin karar
şekilde karşılanması
verebilmesi
HİZMETLERE ULAŞABİLME: Din,
RAHATLIK: Kendilerini rahat
mezhep, ırk, millet ayrımı yapılmaksızın,
hissedebilecekleri bir ortamda hizmet
bu hizmetlerden eşit şekilde
almaları
faydalanabilmesi
MAHREMİYETE SAYGI: Kişilerin
SÜREKLİLİK: Kullanmak istedikleri
değer yargılarına saygı gösterilerek,
kontraseptif yöntemlere ait tıbbi
mahremiyete uygun bir ortamda hizmet
malzemelere, ihtiyaç duydukları her an
sunumunun sağlanması
ulaşabilme imkânı
GÜVENLİK: Kişilerin kendilerini
GÖRÜŞ BİLDİRME: Hizmet alırken,
güvende hissedebilecekleri bir ortamda
konuyla ilgili fikirleri bildirebilme ve
hizmetten yararlanmaları
merak ettikleri sorabilme
Kaynak: T.C,SB, UAPHR
Danışmalık
hizmetlerinin
etkili
bir
şekilde
verilmesi,
kontraseptif
yöntemlerin tanıtılmasını yaygınlaştıracağı için, modern yöntemlerin kullanımını
arttırır. Hizmet verenlerin öncelikle hizmet verdikleri toplumu çok iyi tanıması için
gözlem yapması gerekir. Bu tanıma çalışmalarında öncelikle bilinmesi gerekenler,
devletin bu konuda uyguladığı politikalardır. Toplumun AP konusundaki bilgi
düzeyleri, kullandıkları kontraseptif yöntemler ve bu konudaki değer yargıları,
hizmet planı yaparken belirleyici unsurlar oluşturur. Demografik özellikler, ulaşım
imkânları, iklimsel koşullar, danışmanlık hizmeti veren diğer kuruluşların
bilinmesi, hizmet alanların en kolay ulaşabilecekleri yerlerde hizmet alımlarını
83
kolaylaştırarak, kentlerden en ücra yerlerde yaşayanlara kadar, daha fazla sayıda
kişilerin hizmetlerden yararlanmasını kolaylaştırır.
Danışmanlık hizmeti verecek kişilerin bilgi, beceri, eğitim düzeyi, hizmet
verdiği toplumu ve bireyi tanıması, iletişim tekniklerini doğru uygulaması, sır
saklayabilmesi,
güven duygusu vermesi, empati yapabilmesi AP hizmetlerinin
etkili sunulması bakımından önemlidir.
Danışmanlık verilirken seçilen üslup, karşıdaki kişinin anlayabilme
düzeyine göre olmalıdır. Uzun ve kesintisiz kurulan cümleler, tıbbi terimlerin
kullanılması,
anlamayı zorlaştırmaktadır. Konuşurken göz teması kurulması,
kişilerin anlatılan konuları ne kadarını anlayabildiğinin tespitinin yapılması, önem
arz eden konulara vurgu yapılması ve anlatımda öncelik verilmesi, kısa, öz
cümleler kurulması, hizmetin sonunda, anlatılan konuların danışanlara tekrar
ettirilmesi gerekmektedir.
AP danışmanlığı verecek olan sağlık çalışanlarının mesleki bilgilerinin iyi
olması gerekmekle beraber, tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda iletişim
tekniklerini çok iyi kullanabiliyor olması, danışmanlık hizmeti verebilecek
yetenekte ve sabırlı olması gerekmektedir. AP hizmetini kullanacak olanlarda,
kullanacakları yöntemlerin kendileri için en uygun yöntem olduğuna inanmaları ve
isteyerek kabullenmeleri, hizmetten yararlanma sürekliliğini etkiler. Bundan dolayı
bu konu üzerinde titizlikle durmak ve hizmet verecek personelin seçiminde dikkatli
olunması gerekmektedir. AP danışmanlık hizmetleri; genel danışmanlık, yönteme
özel danışmanlık ve izlem danışmanlığı olarak üç bölümde verilir.
2.1. Genel Danışmanlık
Hizmet alan kişiler veya gruplarla, hizmet verenlerin karşılaştığı ilk hizmet
sunumunda yer alan genel danışmanlık hizmetleri, AP’nın en önemli bölümü ve
aşamasıdır. Diğer aşamalar bu bölümde verilen danışmanlık hizmetlerinin kalitesi
oranında başarı gösterebilir. Bu aşamada kişiye tüm yöntemler hakkında bilgi
verilirken, özellikle görsel tanıtımlardan da faydalanılır. Hizmet alanların eğitim
düzeyleri, danışmanlık verilirken; verilecek danışmanlık hizmetlerinin planlanması
84
sırasında yön belirleyicidir. Anlatıcının üslubu,
danışmanlık hizmetinden
yararlanmak isteyen kişilerin, hangi yöntemleri kullanıp kullanamayacağının
değerlendirilmesi, bu hizmetlere ulaşabilme imkânlarından ne ölçüde ve sıklıkta
faydalanabilecekleri, bu aşamada çok önemlidir.
Bu hizmet verilirken, hizmet alanların, sağlık çalışanlarına güven duymaları
önemlidir. Bireylere veya gruplara eğitimler verilirken, gelebilecek tüm sorulara
karşı, mesleki açıdan donanımlı, konusunda uzman kişilerin bu eğitimleri vermesi
önemlidir. Hizmet alanların kafasında oluşabilecek tereddütler, hizmet kullanımını
doğrudan etkileyeceğinden, hizmet verenlerin mümkünse diksiyonu düzgün kişiler
tarafından verilmesi gerekir.
AP danışmanlık hizmetlerinin ilk aşaması olan nu noktada, önce kişilere ya
da gruplara tüm kontraseptif yöntemlerin anlatılması gerekmektedir. Bu yöntemlerin
olumlu olumsuz yönleri, oluşabilecek komplikasyonların neler olabileceği, böyle bir
durumla karşılaştıklarında ne yapmaları gerektiği ve diğer sunulan tüm hizmetler
hakkında tek tek bilgi verilmelidir.
Genel danışmanlık hizmetleri, kişilerin korunma yöntemlerini seçmeden önce
verilmesi gereken bir hizmettir. Danışmanlık hizmeti verilirken, bireysel ve gruplara
verilmesi, hizmetin fiziki şartlarının nasıl olacağını belirlemede kıstas oluşturur.
Türkiye’de AÇSAP danışmanlık hizmetleri,1593 sayılı UHK ile SB’ ne verilmiştir.
Sonradan 1965’te çıkarılan 557 sayılı nüfus planlaması yasası ile 1982 de
birleştirilmiştir.108AÇSAP ‘tan başka, bazı özel kuruluşlar, muayenelerdeki hekimler,
dispanserler, üniversite hastanelerinin bazı bölümleri, gönüllü kuruluşlar ve toplum
sağlığı merkezleri de AP hizmetlerini vermektedir.
2.2.Yönteme Özel Danışmanlık
AP danışmanlık hizmetlerinin ikinci aşamasıdır. Kullanılacak olan
kontraseptif yönteme karar verildikten sonra, karar verilen yönteme göre
danışmanlık verilir. Öncelikle kişilere kullanmak istedikleri yöntemlerle, uygunluk
108
Kurtuluş, s.3
85
hakkında bilgiler verilir. Çünkü her zaman, hizmet alanların, kullanmayı arzu
ettikleri yöntemle, kendilerine uygunluk paralel olmayabilir.
Arzu edilen yöntemler ve alternatifleri, olumlu-olumsuz tüm ayrılarıyla
anlatılmalıdır. Hizmet alanlar, sağlık görevlileriyle beraber, en uygun kontraseptif
yöntemini seçtiğinde, yöntemin güvenirliği konusunda daha tatminkâr davranıp,
hizmet alınımında süreklilik gösteren davranışlar sergiler.
Yönteme özel
danışmanlıkta, hizmeti alacak olanların almayı istedikleri hizmet hakkındaki bilgi
düzeyleri tespit edilerek, ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilgiye sahip oldukları
öğrenilir. Sormak istedikleri soruları sormalarına fırsat verilerek, fiziki muayeneye
geçilir. Fiziki muayene aşamasından sonra, kişilerin hangi kontraseptif yöntemi
kullanacağının kararı verilir ve artık sadece o yöntem üzerinden danışmanlık
hizmeti
verilmeye
başlanır.
Kullanmayı
seçmiş
oldukları
kontraseptif
yöntemlerinin, içeriği, koruyuculuk özelliği, etki derecesi, etkisinin ne zaman
başlayıp ne kadar süreceği, oluşabilecek yan etkileri, kontrole ne zaman gelmeleri
ayrıntılarıyla anlatılmalıdır.
Hizmeti alan fark etmeksizin, anlatılan konuyu anlayıp anlamadıkları mutlaka
kontrol edilmelidir. Bunun için sözlü olarak, hizmet alanlara, anlatılan konunun
tekrar ettirilmesi gerekmektedir. Yöntemlerin kullanımı sırasında ve kullandıktan
sonra oluşabilecek olası yan etkilerin, eksiksiz ve doğru anlatılması, kullanımın
devamlılığı açısından önemlidir. Kontrollerin sık ve düzenli olması, kişilerde güven
duygusu uyandırmasının yanında, onların fark edemedikleri sorunların da tespiti
açısından önemlidir. Mesela RİA yöntemini seçmiş olan bir kadının, RİA ile ilgili
problem oluşmuşsa, bunu kendisinin anlaması her zaman mümkün olmayabilir.
2.3.İzlem Danışmanlığı
İzlem
danışmanlığında,
kişinin
kullanmaya
başladığı
kontraseptif
yönteminden sonra, kullanılan yönteme göre izleme planı çıkartılır. Her yöntemin
takip zamanı farklıdır. İlk zamanlarda daha sık aralıklarla yapılırken, daha sonra bu
süreler azalır. Bu süre içinde hizmet alanlarda, kullandıkları yöntem hakkında
86
tecrübe sahibi olurlar. Daha sonraları kullanılan ürün ve vücut arasındaki tepkimeleri
test etme olanağı bulduklarından kullandıklara yöntemlere karşı da rahat kullanma ve
güven duyguları da gelişir.
Tablo 11: Kullanılan Kontraseptif Yöntemlere Göre İzlem Zamanı
RAHİM İÇİ ARAÇLAR(RİA)
ORAL
KONTRASEPTİFLER(KOK)
RİA’lar uygulandıktan sonra normal
koşularda, 1 ay sonra tabi gereklidir,
Hastanın şikâyeti olduğunda hemen.
Kullanılmaya başladıktan sonra 2- 4
hafta içinde, yan etkileri açısından
izlem gerektirir.
ENJEKTE EDİLEN
KONTRASEPTİFLER
İki çeşittir. Aylık ve üç aylık
kullanım formları vardır. Kullanılan
yönteme göre, 1 veya 3ay sonra
tekrarı ve kontrolü gerekir.
NORPLANT, İMPLANON
Uygulandıktan 1 hafta sonra
reaksiyonları açısından kontrolü
gerekir.
BARİYER YÖNTEMLER
Kondom, spermisitler,
diyafram(hangisi kullanılıyorsa)
bittikçe tedarik için izlem gerekir.
Kullanılan yönteme özel izlem danışmanlığında, kişilere mutlaka yöntemi
tanıtıcı kart verilmelidir. Sözlü olarak alınan bilgiler, normal koşullarda belli bir
zamandan sonra unutulabilmektedir. Ayrıca kişiler anlatılan yöntemi benimsemiş
olsalar bile, sormak istediklerini bazen konuyu tam anlayamadıklarından bazen de
utanma duygusundan soramamaktadırlar. Kendilerine verilen yöntemi tanıtan ve
ayrıntılı olarak nasıl kullanacaklarına dair tüm bilgileri içermesi güven duygusunu
hissettirir. Kişi kontrole geldiğinde ilk yapılması gereken yöntemi nasıl kullandığı ve
içeriğini anlayıp anlamadığına dair testlerin yapılması olmalıdır. Eğer ki verilen tüm
bilgileri anladığı tespit edildikten sonra, kullanıma devam edip etmedikleri kontrol
edilmeli, bırakmışlarsa nedenleri araştırılmalıdır. Kullanmaya devam edilen
yöntemlerde ise, hizmet alanların kararlarını güçlendirici bilgiler vermeye ve ihtiyaç
duyulan her an malzeme temini yapılacağı anlatılmalıdır. Kullanıcıların sosyal
hayatlarında, ya da fiziki durumlarında yönteme özel uygunsuzluk durumu gelişirse,
yöntemi tamamen bırakmaları, ya da başka bir yöntem kullanması sağlanmalıdır.
87
SONUÇ
Aile Planlaması hemen her ülkede sürekli bir gündem konusudur. Kimi ülkeler
ki, bunlar gelişmiş endüstriyel batı ülkeleridir. Aile Planlamasını nüfus artışı
amacıyla planlarken bazıları da(genel olarak az gelişmiş ülkeler) nüfus artışını
engellemek amacıyla planlamaktadırlar. Bunda son yıllarda özellikle Batı Avrupa
ülkelerinde nüfus artış hızında hızla azalmalar yaşanırken, diğer taraftan da az
gelişmiş ülkelerde de tam zıddı durumun olmasıdır. Nüfus artışı bu bağlamda
gelişmiş ülkelerde bile bugünkü şartlarda ciddi oranda kaynak sıkıntısı oluşturmaya
başlamaktadır. Artan nüfus kaynakların kullanımında sıkıntılara sebep olmasının
yanında insan işgücü istihdamı konularında da sıkıntılar da büyük sorun olarak baş
göstermeye başlamıştır. Türkiye bu bakımdan ikinci grup içinde yer almaktadır.
Türkiye’de
nüfus
planlaması
bağlamında,
aile
planlaması
uzun
yıllardır
tartışılmaktadır. Türkiye’de geçmiş yıllarda nüfus planlamasına dair oluşturulan
mevzuatların içeriğini, o zaman ki şartlar belirlemiştir. Özellikle savaş sonrası
oluşturulan politikalar bunun en çarpıcı örneğidir. Tek taraflı nüfusun azalması,
tarıma dayalı hayatlarını idame ettiren bir toplumda, iş gücü eksikliğine sebep olmuş,
bu da ülkenin doğurganlığı destekleyen politika uygulamasını gerekli kılmıştır.
Aile planlaması mevzuat(yasal çerçeve) kadar, gelenekçilikle de
ilişkilidir. Bir başka deyişle konu geleneksel ve modern yönleri olan bir konudur.
Nitekim korunma yöntemleri de bu çerçeveyi dikkate alan iki temel başlığa ayrılır.
Ancak korunma yöntemlerinin dünyada ve Türkiye’de geçmişine bakıldığında
insanların bunu keşfetmeleri neredeyse var olmaları kadar eskidir. Aslında bugün
kullanılan tüm korunma yöntemlerine geçmişte kullanılan yöntemler kaynaklık
etmektedir.
Başka bir ifadeyle modern yöntemler geleneksel yöntemlerin
geliştirilmiş şeklidir de denilebilir. Geçmişte olduğu gibi bugün de bazı nüfusu
azalmakta olan ülkelerin uygulamış oldukları doğurganlığı destekleyen, bunun yanı
sıra gebeliliğin tahliyesine belli şartlar dışında yasak uygulayan ülkelerde aile
planlaması hizmetlerinin uygulamasını sekteye uğratmıştır. Ancak çok hızlı bir
gelişim süreci geçiren ve sürekli daha modern bir hal alan korunma yöntemlerinde,
genellikle ağırlık kadın merkezlidir. Bu durum yasaların değişmesi ve korunma
88
yöntemlerindeki çeşitlikle beraber kadın ve erkeğin bu sorumluluğu eşit
paylaşmasına olanak tanımıştır. Son dönemde cerrahi sterilizasyon gibi uygulamalar
da erkek odaklı korunma yöntemlerini gündeme getirmiştir.
Türkiye’de aile planlaması mevzuatı, bir hayli kapsamlıdır. Politikaların yasal
çerçevesini doğallıkla mevzuat oluşturur. Ancak toplumsal gelişmeler, bazen, çoğu
kez de yasaların gerisinde kalır. Nitekim bu olgu Türkiye’de, bu konu için geçerli bir
olgudur. Geçmiş yıllarda Türkiye’de uygulanmış olan pronatalist politika ozamanki
şartlar için uygun olmasına rağmen, daha sonra oluşan fazla nüfus artışı ülke için
gıda sorunundan eğitim, barınma ve daha pek çok sorunun oluşmasına sebep
olmuştur.
Kanunların genel nitelikli düzenlemeleri, tüzük ve yönetmeliklerinde
ayrıntıyı içermesi az da olsa problemi hafifletmektedir.
Devlet ve gönüllü kuruluşlar, aile planlaması konusunda danışmanlık hizmeti
vermektedir. Bu hizmetlerin başarılı olabilmesi için, mevzuatın yetkin olması ve
kamuoyu tepkisi endişesiyle problem yaratacak yasal boşlukların bırakılmaması
gerekir. Çünkü konunun hassasiyetine binaen, önce bunu toplumun kabullenmesi
gerekmektedir. Aile planlaması hizmetlerinin sunulduğu ülkenin değer yargıları, dini
inanışları ve o andaki dünya standartların neresinde olduğunun bilinerek danışmanlık
hizmetlerinin verilmesi ile ancak yöntem kullanımındaki alışkanlıkların değişmesi ve
modern yöntemlere geçiş mümkün olabilmektedir. Aksi takdirde önemli ve hassas
bir konu olan aile planlaması hizmetlerin uygulanması teoriden öteye geçmesi çokta
olası değildir.
Aile planlaması konusunda çok önemli bir hususta sağlık çalışanlarıdır.
Kuşkusuz başarılı bir aile planlaması için, görevlilerin konuya, deyim yerindeyse
sıcaklık duymaları ve doğal olarak hâkim olmaları gerekir. Son yıllarda devlet
politikaları bu konuda sorumluğu sadece doktorlara değil, tüm sağlık çalışanlarında
olacak şekilde düzenlemeler yapmış, bunun sonucu da hizmetlerin yaygın
kullanılmasını sağlayarak etkinliğini arttırmıştır. Aile planlamasının aynı zamanda
kültürel bir ayrışma odağı oluşu, bu hususta güçlükler getirmektedir.
89
Aile planlaması günümüzde uluslararası ilişkilerin ve politikaların da
konusudur. Akın akın, güneyden kuzeye, doğudan batıya göçlerinde aile
planlamasıyla ilgili olduğu açıktır. Nitekim yoksul ülkeler, kalabalık, eğitimsiz ve
verimsiz nüfus piramidine sahiptirler. Şuan da gelişmiş ülkelerin nüfus politikaları,
nüfusun nitelik ve nicelik olarak iyileşerek artmasını sağlamaktır. Gelişmemiş
ülkelerde nüfus orantısız artarken, bu husus onların, başka nedenlerle birlikte, batıya
yönlenmelerine sebep olmaktadır.
Son olarak konunun komleks ve karmaşık olduğunu ifade etmek gerekir.
Konu derinlemesine araştırıldığında, bir kadın ve bir erkekten yola çıkarak bir ülke
için önemi, o ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında bile fikir verebilecek boyutta bir
hal almaktadır. Nitekim konu salt yasalara sığdırılamayacak kadar toplumsaldır.
Aynı zamanda, siyasal, ekonomik ve kültürel hususları da içerir. O halde tedbirler de
entegrist ve bütüncül olmalıdır.
90
KAYNAKÇA
Akay, H.G., Aile Planlaması, İstanbul,1999
Akın, A., Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi, Ankara
Akkent,O.C., İslamiyet’te ve Türklerde Aile(Nüfus)Planlaması, İstanbul,1975
Aksu, H.,Kontraseptif Yöntemler Kadın Sağlığı, İstanbul,2008
Akyıldız N., Aile Planlaması, İstanbul,1999
Altuntaş,F.,
Bolu
Dörtdivan
İlçesi’nde
Aile
Planlaması
Hizmetlerinin
Değerlendirilmesi,DÜ, SABE, YYLT, Düzce, 2010
Azaklı ,Z. -Alpak,M.Y.
-Aydınlı ,K-Başaran ,S.,’’Genetik Danışma ve Doğum
Öncesi Tanı El Kitabı’’ İstanbul Üniversitesi(İÜ) Prenatal Tanı
Uygulama ve Araştırma Merkezi(PRETAM),Ankara
Beksaç,M.S. - Demir ,N –Tuncer,Z.S., “Üreme Endokrinolojisi: İnfertilite
Jinekolojik Onkoloji” C.1,Ankara,2014
Benson,R.C.,
Kadın
Hastalıkları
ve
Doğum
El
Kitabı,(Çev.
D.A.Onat-
S.Alpay),Ankara,1974
Berek,J.S.
–Adashi,E.Y.
–Hillard,P.A.,
Jinekoloji,(Çev.
A.Erk-F.Demirtürk),
Ankara,1998,s.38
Çayan,A., 15–49 yaş evli kadınların aile planlaması yöntemlerine ilişkin tutumlarının
kullandıkları kontraseptif yöntemler ile ilişkisi,
ADÜ, SBE,YYLT,
Aydın,2009
Demirbaş ,K., Psikiyatri Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Oral İlaç
Uygulamalarının Değerlendirilmesi,AÜ,SABE),YYLT, Antalya,2005
Demir,C. ve diğerleri.,OralKontraseptif Kılavuzu(Ed.İ.M.İtil),İstanbul,2012
91
Dirican,R. -Bilgel ,N., Halk Sağlığı: Toplum Hekimliği, Bursa, 1993
Elçin, E.,’’Aile Planlaması, Türkiye ve Diğer Ülkelerin Yaklaşımı’’T.C:Başbakanlık
Aile Araştırma Kurumu Aile Yazıları 6 Nüfus ve Aile Planlaması(Ed.B.
Dilekçigil-A.Çiğdem-B.Tokuroğlu),Ankara,1991
Fişek,N., Türkiye’de Aile Planlaması Program Stratejisi, Toplum ve Hekim,
Ankara,1986
Gökmen. O. -N.Çiçek, “Günümüzde Kontrasepsiyon” İstanbul,2001
Mazı,F. - Tan ,M., ‘Mevzuat D’Nüfus Artışı Kaynak Tüketimi ve Çevre’’ ergisi,
S.136,Ankara,2009
Katırcı, E., “Isparta İl Merkezindeki Kadınlarda Kontraseptif Kullanımında Etkili
Demografik ve Sosyo Kültürel Faktörler”SDÜ),YUP,İsparta,2008
Kaşlı,F.,BEÜ, SBE,YYLT,İstanbul,2014
Kurtuluş,H., Aile Planlaması Danışmanlığı Verilmesinin Yöntem Seçimine Etkileri,
Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, YUT,İstanbul,2009
Lowdermilk, P., “Family Planning in: MaternityNursing.” ( Ed.”M.Elsever), Canada,
2006
Özden ,M., Anatomi ve Fizyoloji, Ankara,1992
Özvarış, Ş. - A.Akın, “Aile Planlaması Hizmet Sunumunda Yeni Yaklaşımlar”
Ankara Üniversitesi, 1. Ulusal Ana Çocuk Sağlığı Kongre Kitabı,
Ankara,2001
92
Öztürk,Ö.Ç., Sağlık Personelinin Aile Planlaması Yöntemlerini Tercih Nedenleri,
AKÜ,SBE, YYLT,Afyonkarahisar,2009
Rainsbury,P.A. – Viniker,D.A., Üreme Tıbbına Pratik Yaklaşımlar(Çev.Ed.A.Z.IşıkK.Vicdan- L.Alaybeyoğlu),Ankara,1998
Speroff,L - Glass RH, Kase NG,ClinicalGynecologicEndocrinologyandInfertility, ,
California,1994
Şentürk ,S.E., Tıbbi Etik ve Meslek Tarihi, İstanbul,2002
Taşkın, L. , “Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği” Ankara, 2005
T.C. SB, Aile Planlaması Danışmanlığı Katılımcı Kitabı, Ankara, 2009
T.C. SB, APÜS, Ankara,2009
T.C SB, UAPHR, Ankara,2005
TC. SB. Cinsel Sağlık Üreme Sağlığı: Güvenli Annelik, Ankara,2009
T.C,SB, UAPHR, KY,Ankara,2005
T.C. SB, CYBE: Katılımcı Kitabı, Ankara,2009
T.C. MEB, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Aile Planlaması, Ankara,2014
Toker,S.O.,Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Aile Planlaması Hakkında Bilgi
Düzeylerinin Değerlendirilmesi, Aile ve Toplum Dergisi C.2 , S.9.2005, ,
Ankara
93
Turfanda ,A. – Turfanda,T., Menopoz ve Güncel Tedavi Prensipleri, İstanbul,2008
Uğur,S. – Işık ,Ç., “Obstetrik ve Jinekoloji’’Ankara
Ulusal Menopoz ve Obstetri Derneği, Menopoz ve Osteoporoz,(Ed.E.ErtüngealpH.Seyisoğlu)İstanbul,2000
Ünalan.T-S.Yavuz, ‘’Doğurganlık Tercihleri’’ Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması
Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü,
Devlet Planlama Teşkilatı ve Avrupa Birliği, Ankara,2003
Üstay ,K.,İnfertilite, Ankara,1973
Yücel,M., Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Aile Planlaması: Sağlık Meslek Liseleri
(SML)İçin
,(Ed.A.A.Sivaslıoğlu),Ankara,2005
Yücel,M.,
Kadın
SağlığıHastalıkları ve Aile Planlaması: Sağlık Meslek Liseleri (SML)İçin
,(Ed.A.A.Sivaslıoğlu),Ankara,2005
Zarakolu,I.P.,’’Cinsel Yolla Bulaşan İnfeksiyonlar’’(CYBİ),Hacettepe Üniversitesi,
Hacettepe Tıp Dergisi, C.37,S.1,Ankara,2006
Akın, A, ,CYBH, BÜ,
Kadın-Çocuk Sağlığı Ve Aile Planlaması Araştırma ve
Uygulama Merkezi;http://slideplayer.biz.tr/slide/2908806/(10.09.2015)
Aile Planlaması Nedenleri; http://notoku.com/aile-planlamasi/(15.09.2015)
BölgelereGöreErgenDoğurganlıkHızı,2010,2015;http://www.tuik.gov.tr/PreHaber
Bultenleri.do?id=1 3663(10.08.2015)
Dünya Nüfusunun Tarihsel Artışı ve Değişimi;http://xderslerimiz.blogcu.com/dunyanufusunun-tarihsel-artisi-ve-degisimi/4651486(21.09.2015)
Fişek,N.,Türkiye’de
Aile
Planlaması
Program
Stratejisi;http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_2/29.html(23.09.2015)
94
Fişek,N.,Prof.Dr. Nusret Fişek’in Kitaplaşmamış Yazıları-II Ana Çocuk Sağlığı,
Nüfus
Sorunları
ve
Aile
Planlaması;http://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_2/7.html(11.09.2015)
Karaca,K.,Avrupa
Kürtajda
Anlaşamıyor;
http://www.dw.com/tr/avrupa-
k%C3%BCrtajda-anla%C5%9Fam%C4%B1yor/a15985395(17.09.2015)
KadınSünnetiveCinsellik;http://www.doktornevra.com/cinsellik/kadin_ve_sunnet.asp
(12.09.2015)
Kuloğlu,B.U-
Cansu,Ç.
–
Kılıç,D.
–
Aydın,S.,
Geçmişten
Günümüze
DoğumKontrolYöntemleri;http://tip.baskent.edu.tr/egitim/mezuniyetonce
si/calismagrp/ogrsmpzsnm14/14.P6.pdf(13.09.2015)
…..,Kürtajda Avrupa Çapında Uzlaşma Yok, http://www.euractiv.com.tr/yazicisayfasi/article/kurtajda-avrupa-capinda-uzlasma-yok-025431(17.09.2015)
…..,Kürtajın
Dini
Hükmü,
http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kurtajin-dini-
hukmu.html(16.09.2015)
Özden,Z.K.,
Aile
Planlaması
Nedir?
Önemlidir?;http://www.ilacpedia.com/aile-planlamasi
Neden
nedir-neden-
onemlidir, (09.09.2015)
…..,NüfusPlanlaması,http://www.aileplanlama.com/vazektomi.html(17.09.2015)
…..,Nüfus
Piramitleri
ve
Özellikleri;http://cografyahocasi.com/10-sinif/nufus-
piramitleri-ve-ozellikleri.html(19.09.2015)
NPHYY;http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.837083&Mevzu
atIliski=0&sourceXmlSearch=hizmetlerini%20y%C3%BCr%C3%BCtme(
13.09.2015)
NYHYY;
http://www.saglik.gov.tr/TR/belge/1-491/nufus-planlamasi-hizmetleriniyurutme-yonetmeligi.html(10.10.2015)
95
NPHYY;http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/mev/mev_tuz/rahim_tahliyesi.pdf(24.09
.2015)
NPHK;https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbm
mc048/kanuntbmmc048/kanuntbmmc04800557.pdf(23.09.2015)
NPHK;http://cocukhizmetleri.aile.gov.tr/data/5422bc94369dc316585c0e01/1.5.2827.
pdf(24.09.2015)
Şahin,A.,Sorularla İslamiyet;http://www.sorularlaislamiyet.com/article/11648/annekarnindaki-bir-bebege ruhu-ne-zaman-veriliyor.html(15.09.2015)
.....,Verilerle Dünya Nüfusu,;http://www.aileplanlama.com/veriler.html(18.09.2015)
NPHK, Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi, Görev
YetkiveSorumluluğuHakkındaYönetmelik;http://www.mevzuat.gov.tr/M
etin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4933&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
n%C3%BCfus%20plan
Mete,S-.Gerçek,E ’’Vajinal Duşun Yaygınlığı, Etkileyen Etmenler ve Sonuçlar’’
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi,İzmir,2005
T.C.SB,AÇS, APMY,;http://saglik.gov.tr/TR/belge/1-513/ana-cocuk-sagligi-ve-aileplanlamasi-merkezleri-yonetme-.html(15.09.2015)
96
ÖZGEÇMİŞ
01.01. 1977 tarihine Manisa’nın Alaşehir ilçesine bağlı Gümüşçay Köyü’nde
doğdum. İlk ve orta öğrenimimi burada tamamladım. Daha sonra Sarıgöl Sağlık
Meslek Lisesi’nden mezun oldum. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği, 2010 yılında ise Anadolu Üniversitesi
İşletme Fakültesi’nden mezun oldum.
01.01.1999 da Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde
çalışmaya başladım. 10.04.2002 ‘de yedi ay kadar Dr.Lütfi Kırdar Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde çalıştım. Şuan da hala Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde çalışmaktayım.
İlknur ÇOBAN
97
Download