Sayfa-1 AİLE VE VERASET HUKUKU Aile Hukukuna Hakim Temel İlkeler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Ailenin, toplumun temeli olduğu ilkesi, Ailenin devletçe korunması gerektiği ilkesi, Medeni nikah ilkesi, Tek eşli evlilik ilkesi, Eşler arasında cins açısından ayrımcılık yapmama ilkesi, Çocuk yararı ve esenliği ilkesi, Kadının korunması ilkesi Nişanlılık Durumunun Sona Ermesi ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ Evlenme Ölüm Gaiplik Evlenmenin sonradan imkansızlaşması Tarafların anlaşarak ayrılması Taraflardan birinin nişanı bozma beyanı Nişanlılık Durumunun Sona Ermesi Dolayısıyla Sözkonusu Olabilecek Talepler ➢ ➢ ➢ ➢ Hediyenin Geri İstenmesi, Maddi Tazminat Manevi Tazminat Yapılan Harcamaların Geri İstenmesi Evlenme Ehliyeti Ve Evlenme Engelleri 1-Hak Ehliyeti : Olağan evlenme yaşı kadın ve erkek için 17 yaştır. Olağanüstü evlilik yaşı da kadın ve erkek için 16 yaştır. 2-Fiil Ehliyeti : Ayırt edebilen, ergin ve kısıtlı da olmayan bir kimse ise, yasal danışmanı olsun olmasın evlenme ehliyetine sahiptir. ➢ Tam Ehliyetsizler : Butlan (Geçersizlik) hakim hükmüyle ortaya çıkar. ➢ Sınırlı Ehliyetsizler : Ayırt edebilen küçük ve kısıtlılar (Yasal temsilcinin izin vermesi gerekir) Evlenme Engelleri Kesin Evlenme Engelleri 1-Evleneceklerin birinin veya her ikisinin esasen evli olması 2-Yasal tür ve dereceden hısımlık 3-Akıl hastalığı Kesin Olmayan Evlenme Engelleri 1-Kadın için bekleme süresi (300 Gün) 2-Akıl hastalığı dışında olup evlenmeyi engelleyen hastalıklar 3-İki tanık (Şahit) bulunamaması Evlenme Akdinde Geçersizlik Sebepleri Yokluk Sebepleri 1-İrade beyanı yokluğu 2-Cins farkı yokluğu 3-Evlendirme memuru Mutlak Butlan Sebepleri 1-Sürekli ayırt etme gücü yokluğu 2-Sakıncalı akıl hastalığı 3-Yasaklı hısımlık 4-Mevcut evlilik Nispi Butlan Sebepleri 1-Evlenme esnasında geçici ayırt edememezlik 2-Yanılma 3-Aldatma 4-Korkutma 5-Yasal temsilcinin izni olmaması Sayfa-2 EVLİLİK BİRLİĞİNİ KORUMA TEDBİRLERİ Özel Koruma Tedbirleri ➢ ➢ ➢ ➢ Eşler birlikte yaşarken ‘’Ailenin Geçimi’’ için katkı belirlenmesi Birlikte yaşamaya ara verilmesi Borçlara ait önlemler Harcama yetkisinin sınırlanması Mal Rejiminin Sona Ermesi Ve Tasfiye Türleri ➢ ➢ ➢ ➢ Ölüm Butlan (Geçersizlik) Boşanma Eşlerin seçimlik bir resim seçmesi BOŞANMA SEBEPLERİ Özel Boşanma Sebepleri 1-Zina 2-Hayata kast 3-Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme 4-Terk 5-Akıl hastallığı 6-Boşanma davasının reddinden sonra 3 yıl ortak hayat kurulamaması Genel Boşanma Sebepleri 1-Anlaşmalı 2-Anlaşmasız Mutlak –Nisbi Boşanma Sebebi Ayrımı Bir boşanma davasında, boşanma sebebi olarak kabul edilen olguların varlığının kanıtlanması yeterli görülüyor ve artık; ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmış ve davacı için ortak hayatın çekilmez, ortak hayata katlanması kendisinden beklenemez olmasının araştırılması gerekmiyorsa, Mutlak Boşanma sebebi vardır. Olguların kanıtlanması yeterli olmayıp da çekilmezlik, beklenemezlik şartı aranıyorsa Nisbi Boşanma sebebi vardır. Mutlak ve Nisbi butlan ayrımı ve boşanma ayrımı arasındaki fark ve ölçüt olguların kanıtlanmasının yeterli görülmeyip, çekilmezlik , beklenemezlik şartı aranmasıdır. Zira hayata kast ve onur kırıcı davranış mutlak boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir. Genel Boşanma Sebebinde Dava Açma Hakkı ➢ Eşler 1-Eşit derecede kusurlu 2-İkisi de kusursuz eşlerden her biri dava açabilir 1-Eşlerden birisi kusurlu 2- Eşlerden birisi daha ağır kusurlu 3-Kusur sözkonusu değil Not : Boşanma davalarında Aile Mahkemeleri görevlidir. AİLE HUKUKUNDA YARGILAMA USULÜ Aile hukuku ve bu arada boşanma davalarında yargılama usulünün özelliği vardır. Müzakere ilkesi değil araştırma ilkesi ve kanuni delil sistemi Delil-Ceza yargılamasına benzer şekilde vicdani delil sistemi hakimdir. Anlaşmalı boşanma hallerinde bu sistemin uygulanması pek mümkün değildir. Sayfa-3 Boşanma Davasında Alınacak Tedbirler Eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine, çocukların bakım ve korunmasına, bakımlarının velayet konusunda boşanma ile birlikte karar verilinceye kadar hangi eşe bırakılacağına ilişkin geçici önlemler alınabilir ise de bu önlemler alınırken somut olayın özelliklerine ve artık kanaatimizce somut olay adaleti haklı kılmıyorsa, kocanın tedbir nafakasının yükümlüsü olduğu görüşüne ve yeni kanun ile doğrulanmayan sonucuna mutlak olarak uygulamaz. TMK’ya göre çocukların bakım ve korunmasına ilişkin tedbirleri düzenleyen hakim, evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Boşanma sonucunda velayet taraflardan birine bırakılmaldır. Boşanmanın Sonuçları 1. Boşanma ilamının kesinleşmesi ile evlilik sona erer. Butlan ilamından farklı olarak, boşanma ilamı geriye yürümez. 2. Boşanma ilamının kesinleşmesinden sonra, artık eşler birbirlerine mirasçı olamazlar. Ölüme bağlı tasarruf yolu ile elde ettikleri hak ve alacak/lar dan da faydalanamazlar. 3. Malların ayrılması. 4. Bekleme süresi ( Kadın : 300 gün ) 5. Kadının soyadı durumu. ( Evlenmeden önceki soyadı, ya da dul ise ölen eşin soyadı ) 6. Küçük çocukların velayeti sorunu. 7. Çocuklar ile kişisel ilişki düzenlenmesi. ( Tedbir nafakası / İştirak nafakası) SOYBAĞI HUKUKU Soybağı Türleri ➢ Ana ile Soybağı : Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğum ile kurulur. Annesi belli olmayan çocuğun soybağı tespit davası ile belirlenir. ➢ Evlilik içinde ana rahmine düşen çocuk için en uzun gebelik süresi 300 gün olarak kabul edildiğine göre, evliliğin ortadan kalkmasından itibaren 300 gün içinde doğan çocuk da kocanın kapsamına girecek, koca baba sayılacaktır. ➢ Soybağı evlat edinme ile de kurulabilir. ➢ Soybağının reddi davası, ana ve çocuğa karşı açılır. Soybağı Tespit Davasında Hak Düşürücü Süreler ➢ Eşlerden birinin irade bozukluğu dolayısıyla dava hakkı, yanılma, aldatmanın öğrenildiği veya korku etkisinden kurtulduğu tarihten itibaren bir yıl ve her halde nüfusa yapılan bildirim üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. ➢ Çocuğun dava hakkı ergin olmasından itibaren 1 yıl geçmekle düşer. ➢ İlgilinin dava hakkı bildirimi ve kocanın çocuğun babası olmayacağını öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl, her halde yapılan bildirim üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Soybağı Tanımanın İptali Davası Davacılar Ana Çocuk Çocuğun Altsoyu Davalılar Dava tanıya karşı, tanıyan ölmüş ise mirasçılara karşı açılır. Hazine Savcı Sayfa-4 Evlat Edinmeden Doğan Soybağı İlişkisi Evlat Edinende Aranan Şartlar: ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ Yaş şartı ( 30 yaşını doldurmuş ve evlat edinilenden en az 18 yaş büyük olmak) Ayırt etme gücü. 30 yaşını bitirmiş olması arandığı için, ergin de olacağı tabidir. Evli kimse kural olarak, eşiyle birlikte evlat edinebilir. Evli eşlerin en az 5 yıl evli ve 30 yaşını doldurmuş olmaları gerekir. Evlat Edinilende Aranan Şartlar: ➢ ➢ ➢ ➢ Evlat edinenden en az 18 yaş küçük olmak. Ayırt etme gücüne sahip ise rızasının olup olmadığı aranır. Vesayet altındaki küçük ve kısıtlı için, vasi vesayet makamı ve denetim makamının izni. Evlat edinilen ergin evli ise, eşinin de rızası aranır. VELAYET Velayet, otorite, egemenlik, yetki anlamına gelmektedir. Başka bir ifadeyle velayet evlilik birliği içerisinde çocuk adına anne babaya tanınan bir egemenlik türü olması itibariyle, birlikte kullanılan yetki, etkin bir güçtür. Velayet hakkı aile yapısı içerisinde henüz ergin olmayan çocukların ve bazı hallerde ergin olan kısıtlanmış çocukların kişilik ve mallarının korunması açısından ve onların temsili yönünden anne ve babasının sahip olduğu hak ve yükümlülüklerle donatılmış yetkidir. Devlet anayasal bir görev olarak ailenin korunması yönünden bu hakkın anne ve baba tarafından kullanılamadığı ya da kötüye kullanıldığı hallerde duruma müdahale ederek bu hakların çocuğa vasi atanması suretiyle kullanılmasına devam edilmesini sağlar. Velayet hakkı küçüklerin ve bazı hallerde kısıtlıların bakım ve korunmalarının sağlanması amacıyla anne ve babanın onların malvarlığı değerleri üzerindeki hak ve yükümlülüklerin tümüdür. Yasal sebep olmadıkça velayet anne ve babadan alınamaz. Velayet hakkı kullanılırken çocuğun menfaatinin gözetilmesinin yanı sıra, çocuğun da kendisini ilgilendiren konularda görüşlerine saygı gösterilmesi gerekmektedir. Anne ve babanınvelayet hakkını kullanmaya muktedir olup olmadıkları ya da velayet hakkını kötüye kullanmaları durumunda, devlet kamu yararı ve kamu düzeni düşüncesiyle müdahale etmelidir. Anne ve baba velayet hakkını birlikte kullanırlar. Ancak anne ve babanın herhangi birinin hastalığı, akıl zayıflığı, kötü hali, aileden uzak kalması gibi sebepler velayet hakkının kullanılmasını etkiliyorsa temsil yetkisi yani velayet sağlıklı olanda kalır. Velayet hakkı sadece anne ve babaya tanınmıştır. Başkası kullanamaz. Velayet anne ve baba evli değilse anneye aittir. Velayet Hakkının Sona Ermesi Velayet hakkı öncelikle çocuğun ergin olası ile doğal olarak sona erer. Velinin ölmesi ile kişiliğinin son bulması hali de velayetin doğal sona erme sebeplerindendir. Boşanmadan sonra çocuk kendisine bırakılan tarafa tanınan velayet hakkı, diğer eş için velayetin sona erme sebebi olacaktır. Ayrıca kötü olan anne ve babanın velayet hakkı hakim kararı ile alınabilir. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, özürlü olması gibi velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa gerekli ilgiyi göstermemesi gibi durumlarda velayet hakkı hakim tarafından alınarak, çocuğa vasi atanır. Velayetin kalkmasından sonra anne ve babanın çocuk üzerindeki bütün hakları sona erer. Sayfa-5 VESAYET Kişinin fiil ehliyeti üzerindeki etkisi bakımından yine bireyi kendinden ve dış etkilerden korumayı amaçlayan vesayet kurumu, devletin denetimi altındadır. Vesayet, kayyımlık, yasal danışmanlık ve koruma amaçlı özgürlük kısıtlaması kurumlarını da kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır. Vesayet makamı, Sulh hukuk mahkemesi; Denetim makamı, Asliye hukuk mahkemesidir. Velayet altında bulunmayan her küçük, vesayet altına alınır. Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadır. Kısıtlanma Sebepleri ➢ ➢ ➢ ➢ Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı. Özgürlüğü bağlayıcı ceza. İstek üzerine Kısıtlanma kararı kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur. Aşağıdaki Kişiler Vasi Olamazlar ➢ ➢ ➢ ➢ Kısıtlılar Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler Menfaati, kendisine vasi atanacak olanla çatışanlar İlgili vesayet daireleri hakimleri Kamu vesayeti bir kamu görevi olduğu için bir kısım kişilerin vasilik görevini kabul etmeleri kanuni bir yükümlülüktür. Ancak bazı kişiler bu duruma istisnadır. Bunlar; ➢ ➢ ➢ ➢ ➢ 60 yaşını doldurmuş olanlar Bedensel özürleri veya sürekli hastalığı bulunanlar 4’ten çok çocuğun velisi olanlar Üzerinde vasilik görevi olanlar Cumhurbaşkanı / TBMM ve BK üyeleri / Hakimler / Savcılar Vasi vesayet altına alınan kişinin aynı zamanda yasal temsilcisidir. Vasi vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder. Bu yetki kanundan gelir ve başkasına devredilemez. Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır. Vesayet altındaki kişi görüşlerini açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar vermeden önce onun görüşünü alır. Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi yönetmek zorundadır. Vasi kural olarak 2 yıl için atanır. Vesayet makamı, bu süreyi her defasında 2’şer yıl uzatabilir. 4 yılı dolunca vasi, vasilikten kaçınabilir. KAYYIMLIK Kayyımlığın iki türü vardır. Bunlar; ➢ Temsil kayyımlığı ➢ Yönetim kayyımlığı Vesayet makamı aşağıdaki hallerde re’sen temsil kayyımı atar. Sayfa-6 ➢ Bir işte yasal temsilcinin menfaaati ile küçük veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ➢ Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa Temsil kayyımlığında, yukarıda belirtilen hallerde, bir kişinin geçici olarak bir işinin görülmesi söz konusudur. Yönetim kayyımı ise, belirli bir malvarlığı değerinin iradesi için atanır. Vesayet makamı kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve aşağıdaki hallerde yönetim kayyımı atar. ➢ Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa ➢ Hayır için halktan toplanan para ver yardımı yönetme ve harcama yolu sağlanamamışsa YASAL DANIŞMANLIK Ehliyetlerinin sınırlandırılması için yeterli sebep olmamasına rağmen, hukukun yine de kişiyi kendinden ve başkalarından koruması adına o kimseyi yasal danışman atamasını gerekli gördüğğü hallerde kişi sınırlı ehliyetli olacaktır. Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışman atanmasında da uygulanır. Fiil ehliyetinin sınırlanması gerektiği kişiye bazı işlerde görüşü alınmak üzere vesayet makamı tarafından yasal danışman atanır. MİRAS / VERASET HUKUKU Miras hukuku, gerçek bir kişinin ölmesi veya gaipliğine karar verilmiş olması halinde para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının yani malvarlığının ne olacağını düzenleyen hukuk kurallarıdır. Ana kavramlar şunlardır : Miras : Kişilerin sağlığında elde etmiş olduğu taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacak ve borçlarının mirasçılara geçmesini ifade eder. Tereke : Mirasın konusunu oluşturan, taşınır ve taşınmaz mallar ile hak ve alacak ve borçların toplamına denir. Muris : Miras bırakanın ölümüyle birlikte malvarlığı mirasçı dediğimiz kişilere geçen kimsedir. Yani terekeyi bırakan ölen kimsedir. Mirasçı (Varis) : Ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kimsenin mirasının intikal ettiği gerçek veya tüzel kişidir. MİRAS SİSTEMLERİ 1-Sınıf Sistemi : Mirasçılar, murisin yakınlığına göre sınıflara ayrılarak her sınıf için farklı hisseler belirlenir. 2-Ferdi Sistem : Hısımların müteveffaya yakınlığı teker teker incelenir. 3-Zümre Sistemi : Mirasçılar zümrelere ayrılarak her zümreye göre belirli oranlarda payların ayrıldığı sistemdir. (Türk-Alman-İsviçre Miras Hukuku) 4-Parantel Sistem : Mirasçılık zümrelere göre belirlenir. Parantel sistem, nesillerin birbirini takip etmesi esasına dayanır ve sistem 3 paranteli değerlendirir. ➢ Birinci Parantel : Miras bırakanın altsoyudur. (Çocuklar / Torunlar) ➢ İkinci Parantel : Miras bırakanın ana ve babası ile bunların altsoyudur. ➢ Üçüncü Parantel : Miras bırakanın büyükanne ve büyükbabasından oluşur. Sayfa-7 Kanuni Mirasçılar Kanuni mirasçılık doğrudan kanundan doğan mirasçılıktır. Evlatlık ile sağ kalan eş de vardır. Kanuni mirasçılar, murisin kan hısımları, evlatlığı, sağ kalan eşi ve devlettir. ➢ Kan Bağına Dayanan Mirasçılık : Çocuklar / Torunlar / Ana ve Baba ➢ Uyrukluk Bağına Dayanan Kanuni Mirasçılık : Devlet ➢ Akdi Bağa Dayanan Kanuni Mirasçılık : Murisin özgür iradesiyle atadığı mirastır. İlk üç parantelde irasçı yoksa, mirasçı devlettir. Kanuni Mirasçı Zümreleri Birbirine kan bağı ile bağlı olanlar, yani kan hısımları arasındaki mirasçılıktır. Kan bağına dayalı kanuni mirasçılıkta zümre sistemi benimsenmiştir. Murisin altsoyu 1’nci Zümre, üstsoyu 2 ‘nci ve 3’ncü zümre olarak mirasçı olabilmektedir. Yakın bir zümreden olan hısımlar, daha sonraki hısımları miras dışı bırakırlar. Mirasın bir sonraki zümreye geçebilmesi için önceki zümreden hiçbir mirasçının bulunmaması gerekir. Örneğin; Miras bıraka öldüğünde çocuğu yaşıyor ise torunlar mirasçı olamazlar. 1-) Birinci Zümre Kanuni Mirasçılar : Miras bırakanın 1’nci derecedeki mirasçıları fürudur. Füru, çocuklar, torunlar, torun çocukları olarak gider. Ana bir, baba ayrı ya da tam tersi durumlarda çocuk, kanından gelmediği miras bırakandan miras alamaz. Kanından geldiği kişiden ise diğer mirasçılarla birlikte pay alır. 2-) İkinci Zümre Kanuni Mirasçılar : Bunlar, murisin anne ve babası ile bunlara füru (altsoy) dur. Yani kardeşler, kardeşlerin çocukları ve torunları gibi. Eşit olarak miras alırlar. 3-) Üçüncü Zümre Kanuni Mirasçılar : Bunlar, murisin büyükanne ve büyükbabaları ile bunların altsoyudur. Yani hala, dayı, amca ve teyze ile bunların çocukları ve torunlarıdır. Eşit olarak miras alırlar. Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı Her şeyden önce sağ kalan eşin mirasçı olabilmesi için muris ile arasında geçerli bir evliliğin bulunması ve ölüm anında bu evliliğin devam ediyor olması gerekir. Boşanma davaları devam ederken karar kesinleşinceye kadar eşler birbirinin mirasçısı olurlar. Sağ kalan eşin mirasçılığı şu şekilde olur; ➢ ➢ ➢ ➢ Eş, tek başına ise mirasın tamamını alır. Eş, 1’nci derece zümre mirasçıları ile birlikte mirasçı ise mirasın ¼ ‘ünü alır. Eş, 2’nci derece zümre mirasçıları (anne-baba) ile birlikte mirasçı ise ½ ‘sini alır. Eş, 3’ncü derece zümre mirasçıları olan büyükanne ve babalar veya bunların çocukları ile birlikte mirasçı olursa ¾ ‘ünü alır. DEVLETİN MİRASÇILIĞI Murisin en son kanuni mirasçısı devlettir. Murisin ilk üç parantelde mirasçısı yoksa,eşi de kendisinden önce ölmüşse ve muris herhangi bir kimseyi mirasçı tayin etmemişse, miras devlete kalır. Devletin mirasçı olabilmesi için miras bırakanın hiç yasal mirasçısı olmaması ve ölüme bağlı tasarruflar ile mirasçı tayin edilmemiş olması gerekir. Miras bırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa sulh hakimi, uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç 1 yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras devlete geçer. Sayfa-8 Devlet, miras bırakan tarafından atanan mirasçı da olabilir. Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Devlet de mirası reddetme hakkına sahiptir. MURİSİN İRADESİNE DAYANAN MİRASÇILIK Tanım : Murisin iradesinden doğan ve neticesi onun ölümüyle meydana gelen mirasçılığa denir. İradi Mirasçılık ➢ Mirasçı Atama : Kanunumuz murise ölüme bağlı bir tasarrufla herhangi bir kimseyi veya kimseleri mirasçı olarak atama imkanı vermiştir. Bu gerçek veya tüzel kişi olabilir. ➢ Belirli Mal Vasiyeti : Muris, bir kimseyi mirasçı atamaksızın ona terekesinden belli bir miktarda malın bırakılmasını da isteyebilir. ➢ Ölüme Bağlı Tasarruflar : Murisin ölümü düşünerek yapılmasını istediği hususları bir hukuki muamele ile bildirmesidir. Bunlar vasiyet ve miras mukavelesidir. -Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş olmak gerekir. -Miras sözleşmesi yapabilmek için ise ayırt etme gücüne sahip ve ergin 18 yaşından büyük olmak ve kısıtlı bulunmamak gerekir. Vasiyetname : Ölüme bağlı tasarrufların en çok başvurulma şekllidir. Tek taraflı bir hukuki işlemdir.Bu nedenle her zaman cayılabilir. Vasiyetname içeriğinin belirlenmesinden vasiyetçi serbestir. Vasiyetname 3 şekilde olur; ➢ El yazısı vasiyetname ➢ Resmi vasiyetname ➢ Sözlü vasiyetname Miras Sözleşmesi : Miras sözleşmesi iki taraflı bir akittir. Bu nedenle tarafların iradeleri karşılıklı ve birbirlerine uygun olmalıdır. Miras sözleşmesi, mirasçılar veya üçüncü şahıslar ile muris arasında yapılır. Tarafların her ikisi de resmi memura giderek beyanda bulunurlar. Resmi memur, miras sözleşmesini düzenleyerek taraflara ve şahitlere imzalatır. Miras sözleşmesi şu hallerde sona erebilir ; ➢ ➢ ➢ ➢ Miras sözleşmesi anlaşma ile sona erer. Anlaşma adi ve yazılı şekilde de olabilir. Tek taraflı bir irade ile sona erebilir. Karşılıklı anlaşma veya devirle sona erebilir. Mirasçı tayin edenin, muristen evvel ölürse miras sözleşmesi sona erer. VASİYETNAME İLE MİRAS SÖZLEŞMESİ ARASINDAKİ FARKLAR *** (Soru ) ➢ Vasiyet tek taraflı hukuki işlemdir. Miras sözleşmesi çok taraflı bir hukuki muameledir. Bu nedenle vasiyetten cayılabilir Miras sözleşmesi ancak anlaşmayla ortadan kaldırılabilir. ➢ Vasiyet yapmak için 15 yaşında kısıtlı olmamak gerekir. Miras sözleşmesi için kişinin kısıtlı olmaması, ergin ve 18 yaşını bitirmiş olması gerekir. ➢ Vasiyet el yazısı ve resmi şekilde veya sözlü olarak yapılabildiği halde, miras sözleşmesi sadece resmi vasiyetname şeklinde yapılabilir. ➢ Bütün ölüme bağlı tasarruflar ya vasiyet ya da miras sözleşmesi şeklinde yapılabilir. 1-Vasiyet Ölüme Bağlı Tasarrufların Şekli 2-Miras Sözleşmesi 3-Tasarruf Edilebilir Kısmın Daralması 1-) Vasiyetname : Resmi şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir. ➢ Resmi Vasiyetname : İki tanığın katılmasıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hukuk hakimi, noter veya kanunla kendisine yetki verilmiş diğer kişiler olabilir. Sayfa-9 Vasiyetname, miras bırakan tarafından okunup imzalanır. Memur vasiyetnameye tarih koyarak imzalar. Tanıklar da imzalarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir. ➢ El Yazılı Vasiyetname : Miras bırakanın el yazısıyla yazılmış gün-ay-yıl gösterilerek imzalanmış olması zorunludur. Saklanmak üzere notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir. ➢ Sözlü Vasiyetname : Miras bırakan, yakın ölüm tehlikesi ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için miras bırakan, son arzularını ik tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevi yükler. İki tanık yazılan belgeyi vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler. Miras bırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hakime beyan ederler. Vasiyetten Dönme Miras bırakan, vasiyetname için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yaparak önceki vasiyetnameden her zaman dönebilir. Vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönülebilir. Miras Sözleşmesi Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN İPTAL DAVASINDA SÜRELER İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden iyi niyetli davalılara karşı on yıl, iyi niyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Mahfuz Hisse Kanuni mirasçılardan murise çok yakın olanlara murisin iradesiyle bertaraf edemeyeceği (ortadan kaldıramayacağı) bir miras hissesi tanınmıştır ki bu hisseye mahfuz hisse (saklı pay) denir. Bu surette kanun tarafından korunmakta olan mirasçılara da mahfuz hisseli (saklı paylı) mirasçılar denir. Mahfuz Hisseli Mirasçılar ➢ ➢ ➢ ➢ Murisin füru Murisin ana ve babası Murisin kardeşleri Murisin sağ kalan eşi Tenkis Davası Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini (azaltma) isteyebilirler. Yani miras bırakan, saklı paylı mirasçılarının saklı paylarına herhangi bir ölüme bağlı tasarrufla tecavüz ederse bu mirasçılar tenkis davası açarak tecavüz edilmiş haklarını isteyebilirler. Sayfa-10 MİRASIN AÇILMASI Miras ölüm ile açılır. Kayıplık kararı verilmiş olması durumunda da miras açılır. Mirasın açılması ile kimlerin mirasçı olacağı belli olur. Mirasın intikali için murisin ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş olması gerekir. Mirasın Geçmesi (İntikali) Mirasın geçişi (mirasın intikali), ölüye ait malların, hakların, alacak ve borçların mirasçılara geçmesi, mirasçılar tarafından edinilmesidir. Mirasçı olabilmek için murisin ölümü anında hayatta olmak gerekir. Muristen önce ölenler, onun mirasçısı olamazlar. Kanunumuz sağ doğmak şartıyla ceninin mirasçılığını da kabul etmiştir. Mirastan mahrum bulunan kimseler mirastan yararlanamazlar ve sanki muristen önce ölmüşler gibi hesaba katılmazlar; onların yerini füru (alt soyu) alır. Mirastan mahrumiyet sebepleri (mirasçı olamayan kimseler) ** (Soru) ➢ Kasten veya hukuka aykırı bir surette murisi öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler, ➢ Kasten veya hukuka aykırı bir surette murisi ölüme bağlı bir tasarrufta bulunamayacak hâle getirenler, ➢ Hile veya tehdit yahut cebirle murisi ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmaya veya böyle bir tasarruftan rücu etmeye (dönmeye) sevk edenler veya bunları yapmaya engel olanlar mirastan yararlanamaz. Mirasçıların mirasçılık sıfatını ispata yarayan belgeye “veraset ilamı” denilmektedir. Veraset ilamı, mahiyeti itibariyle “resmî senet” niteliğinde olduğundan içeriğinin doğruluğu hakkında adi bir karine (belirti) geçerlidir. Ölüm Birbirine mirasçı olanlar için ölüm anının önemi vardır. Birlikte ölüm karine olanlar birbirine mirasçı olamazlar ve herkesin mirası kendi mirasçısına geçer. Murisin Gaipliği Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasından hak sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları, ileride ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence göstermek zorundadırlar. Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda 5 yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda 15 yıl ve her hâlde en çok gaibin 100 yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir. 5 yılın hesaplanması tereke mallarının tesliminden itibaren; 15 yılın hesaplanması ise son haber tarihinden başlar. Mirasın Açıldığı Yer Miras, tüm malları kapsamak üzere murisin son ikametgâhı mahkemesinde açılır. Mirasın Kazanılması (İktisabı) Miras ehliyeti için iki şart gereklidir. Bunlar; murisin ölümü anında hayatta olmak ve mirastan mahrum bulunmamaktır. Mirasın Kazanılmasına Hâkim Olan İlkeler ➢ Tamamıyla intikal ilkesi ➢ Kendiliğinden intikal ilkesi ➢ İştirak hâlinde mülkiyet ilkesi Sayfa-11 Tüm Olarak İktisap (İntikal) Prensibi Terekeye dâhil haklar ve borçlar mirasçılara bir bütün olarak intikal eder. Mirasçılar mirası kabul edip etmemekte serbesttirler. Mirasın reddi için mirasçının murisin ölümünü öğrendiği andan itibaren 3 ay içinde sulh mahkemesine yazılı veya sözlü olarak mirası reddettiğini açıklaması gerekir. Mirasın reddi kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Kendiliğinden İktisap Prensibi Tereke üzerinde sadece bir talep hakkı elde etmeyi, buna karşılık borçlardan sorumlu olmamayı ifade eder. Kendisine sadece belirli bir mal bırakılmış şahıs (musaleh) cüzi haleftir. İştirak Hâlinde Mülkiyet Prensibi Miras kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçıların hepsine birden geçer. Taksim anına kadar herhangi bir mirasçı, tereke malları üzerinde bir hak iddia edemez, kendi hissesi üzerinde tasarrufta bulunamaz. Miras Payının Temliki (Devri) Mirasçının veya muhtemel mirasçının miras payını diğer mirasçılardan birine veya birkaçına ya da üçüncü bir şahsa karşılık veya karşılıksız olarak devretmeyi borçlandığı sözleşmeye “Miras Payının Devri Sözleşmesi” denir. Mirasçı veya mirasçılar, miras paylarını hibe, satış veya trampa amacıyla devredebilir. Mirasın Reddi Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Miras üç ay içinde reddolunabilir. Vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Mirasın Paylaştırılması Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Miras Şirketi Mirası hep birlikte kazanmış olan mirasçıların taksime kadar meydana getirdikleri topluluğa “miras şirketi” denir. Mirasın Taksimi Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Taksim Davası Taksim davası; tereke üzerinde iştirak hâlindeki mülkiyeti taksim isteyenin hissesi bakımından ferdî mülkiyete çeviren davadır. Bu davayı her mirasçı tek başına açabilir. SORULAR Aile ve Veraset Hukuku Soru-1 : Velayet ve Veraset arasındaki farklar nelerdir ? Açıklayınız. Cevap-1 : Velayet, evlilik birliği içinde çocuklar adına, anne / babaya tanınan bir egemenlik türü olması itibarı ile kullanılan bir yetki bir güçtür. Velayet hakkı aile yapısı içerisinde henüz ergin olmayan çocuğun anne babasının eğemenliği altında olmasını ifade eder. Yasal sebep olmadıkça valayet ana ve babadan alınamaz. Velayet hakkı sadece ana/babaya tanınmıştır. Başkası kullanamaz. Velayet hakkı anne baba evli değilse anaya aittir. Veraset ise, bir kimsenin ölümü üzerine mal varlığıının kanuni mirasçılarına intikal etmesidir. Soru-2 : Miras Sistemleri nelerdir ? Açıklayınız. Cevap-2 : Dört başlıkta incelenir; 1-Sınıf Sistemi : Mirasçılar, murisin yakınlığına göre sınıflara ayrılarak her sınıf için farklı hisseler belirlenir. 2-Ferdi Sistem : Hısımların müteveffaya yakınlığı teker teker incelenir. 3-Zümre Sistemi : Mirasçılar zümrelere ayrılarak her zümreye göre belirli oranlarda payların ayrıldığı sistemdir. (Türk-Alman-İsviçre Miras Hukuku) 4-Parantel Sistem : Mirasçılık zümrelere göre belirlenir. Parantel sistem, nesillerin birbirini takip etmesi esasına dayanır ve sistem 3 paranteli değerlendirir. Bunlar; Birinci Zümre : Miras bırakanın birinci derecedeki mimrasçıları füru’dur. Füru, çocuklar, torunlar torun çocukları olarak gider. İkinci Zümre : Murisin yani miras bırakanın ana ve babası ile bunların altsoyudur. Üçüncü Zümre : Miras bırakanın büyükanne ve büyükbabasından oluşur. Yani, hala-dayıamca ve teyze ile bunların çocukları ve torunlarıdır. Eşit miras alırlar. Soru-3 : Mirasın Paylaştırılması ( Bölüştürülmesi) olayını açıklayınız. Cevap-3 : Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yolu ile paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark, para ödenmesi yolu ile giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Sulh ceza hakimi mirasçılardan birinin istemi üzerine malın veya terekenin paylaştırılmasının ertelenmesine karar verebilir.