1. Din Güzel Ahlaklı Olmama Nasıl Katkı Sağlar? 2. İslam’da Övülen Bazı Ahlaki Tutum ve Davranışlar 2.1.Doğruluk ve Dürüstlük Güzel ahlaklı olmak insana neler kazandırır? • • • • • • Güzel ahlakla ilgili örnekler verelim. ………………………………….. …………………………………. …………………………………. …………………………………. …………………………………. ………………………………... • Dinlerin gönderiliş amacı, insanları mutluluğa ulaştırmaktır. • Peygamberler ahlakı en güzel kimselerdir. • Peygamberler örnek-model olarak insanlar için seçilmişlerdir. • Ahlak, bir toplumda kişilerin iyi veya kötü olarak nitelendirilmesine yol açan huylarıdır. • Din ve ahlak arasında sıkı bir ilişki vardır. • Din; insanın, zorlama olmadan, çıkar gözetmeden, içtenlikle iyi ve güzel işler yapmasına katkı sağlar. • Dinimizin amacı insanları iyiye, doğruya ve güzele yönelterek onların mutlu olmalarını sağlamaktır. • Bireyin ve toplumun huzur içinde yaşaması, güzel ahlakın benimsenmesi ve yaygınlaşmasına bağlıdır. • Din, öncelikle ahlak ilkelerinin davranışlara yansımasını öğütler. • İslam dininde ahlaka ve güzel davranışlara büyük önem verilmiştir. • Kur'an-ı Kerim, güzel ahlaklı olmayı tavsiye etmiştir. İyi ve kötü ahlaklı kimselerin durumu Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade edilmiştir: "Andolsun ki kim, özünü iyice temizlemişse kurtulmuştur, kim de özünü kirletmişse ziyan etmiştir.” “...Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar...” Ankebût Suresi 45. Ayet • İbadetler bizlerin ahlaklı olmasını sağlar. • Peygamberimiz, “Ben yalnız güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” diyerek davranışlarıyla bizlere örnek olmuştur. Bir başka hadisinde de “Müminlerin iman yönünden en üstünü, ahlakı en güzel olandır.” buyurarak din ve ahlak arasındaki ilişkiye dikkatimizi çekmiştir. Hz. Ali de “Güzel ahlak sahibi olun; çünkü o sahibini yüceltir. Kötü ahlaktan uzak durun; çünkü o soylu bir insanı dahi alçaltır.” diyerek güzel ahlakın insanı yücelteceğine vurgu yapmıştır. Kur'an-ı Kerim, ahlaki ilkeleri açıklarken geçmiş topluluklardan örnekler verir. Kur’an-ı Kerim’de kötü ahlaklı toplumlar cezalandırılmış, iyi ahlaklı toplumlar ödüllendirilmiş ve övülmüştür. • Allah, seçkin kulu Hz. Muhammedi insanlığa örnek ve model insan olarak sunmuş ve onun güzel ahlakını övmüştür. Nitekim Peygamberimiz hakkında, “Gerçekten sen büyük bir ahlak sahibisin.” buyurmuştur. Hz. Aişe de onun ahlakını soran bir kimseye, “Onun ahlakı Kur’an’dı.” cevabını vermiştir. • Ahlak ile din birbirini tamamlar. Dinin tavsiye ettiği ahlaki kurallar, iş ve davranışlarımızı güzelleştirir. • Din doğruluğu, yardımlaşmayı ve sabırlı olmayı öğütler ve bunların güzel sonuçlarına dikkat çeker. Dinimizce haram sayılan yalan söylemek, hırsızlık yapmak, iftira etmek gibi davranışlar ahlaki olarak da kötü kabul edilir. KONUŞALIM "Güzel ahlak” denilince hangi davranışlar aklınıza gelmektedir? Dinimizce övülen güzel davranışları sıralayalım • 1.Grup • 2.Grup • • • • • • • • • • • • • • ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. 2.1 Doğruluk ve Dürüstlük Kurtuluş doğruluktadır. "İnsana sadakat yakışır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah" Ziya Paşa Yukarıdaki dizelerde anlatılmak istenen nedir? • Doğruluk ve dürüstlük, özü sözü bir olmaktır. • Doğru sözlü olan ve dürüst davranan kimseye güven duyulur. • Düşüncesinde, sözünde ve davranışlarında doğruluğu ve dürüstlüğü benimseyen kimse Allah'ın hoşnutluğunu kazanır. • Çevresi tarafından sevilir ve saygı görür. • İnsanlar doğru kimseleri örnek alır. “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve dürüst insanlarla beraber olun” • Dinin özü doğruluk ve dürüstlüktür, Yüce Allah, doğru olmamızı ve dürüst kimselerle birlikte bulunmamızı İstemiştir. • Doğru ve dürüst insan, verdiği sözde durur, yaptığı anlaşmalara sadık kalır, kimseye ihanet etmez ve iyiliğin kıymetini bilir. Peygamberimiz sözünde durmayan ve dürüst davranmayanları ikiyüzlü kimselere benzetmiş ve bu gibi kötü huylardan kaçınmamızı istemiştir. O bir hadisinde, "Münafıklığın alameti (belirtisi) üçtür: 1. Konuştuğunda yalan söyler, 2. kendisine emanet edildiğinde hıyanet eder 3. ve söz verdiğinde sözünde durmaz.” buyurmuştur. • Doğru ve dürüst olmak suretiyle Allah'ın emrini yerine getirmiş oluruz. • Doğruluk ve dürüstlük; mutluluk, güven, emniyet ve huzurun kaynağıdır. • Allah, bu konuda bizlere şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın.” “Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.” Hz. Peygamber, kendisinden öğüt almak isteyen kimseye, "Allah'a inandım de, sonra dosdoğru ol...” diye tavsiyede bulunmuştur. Bir başka sözüyle de doğruluk ve dürüstlüğün yararlarına dikkatimizi çekmiş ve şöyle buyurmuştur: “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete ulaştırır...” Hz, Muhammed(s,a,v,)’in doğru ve güvenilir kişiliği ile ilgili örnekler bulunuz. Doğruluk ve dürüstlükle ilgili özdeyiş, atasözü ve deyim bulalım. Bu konuyla ilgili bir afiş oluşturalım. Özü doğru olanın sözü de doğru olur Doğru söz yemin istemez. Doğruluk dost kapısı. Dürüstlük bir hazineye benzer, ortaya çıktığında taraftarları çoğalır;yalan ise gizli ateşe benzer, yanmaya başlayınca kötülükler ortaya çıkar BEYİN FIRTINASI Tevbe suresinin 119. "Allah niçin doğru ve dürüst kimselerle birlikte olmamızı istemektedir?” DEĞERLENDİRME "İnsana sadakat yakışır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah" Ziya Paşa Dizelerinden hareketle bir yazı yazalım. SONRAKİ KONUYA HAZIRLIK • Bir sonraki derse yardımlaşma kurumlarımız hakkında bilgi toplayarak geliniz. 2.2. Başkalarına Maddi Yardımda Bulunmak (İnfak) 2.3. Emaneti Korumak KONUYA HAZIRLIK Sizce hangi davranışlar yardım sayılır? • İnfak, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla kişinin servetinden harcamada bulunması, ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi demektir. Bu yönüyle infak hem farz olan zekâtı hem de gönüllü olarak yapılan her çeşit hayrı içerir. Aynı toplum içinde bireylerin maddi kazanç, birikim ve refah düzeyleri eşit olmayabilir. Sosyal adalet, barış ve huzurun sağlanması için bireyler sevgi ve merhamet ile birbirlerine yaklaşmalı ve destek olmalıdır. Dinimiz sosyal yardımlaşma ve dayanışma üzerinde önemle durmuştur. Bu amaçla zekâtın ve fıtır sadakasının verilmesini istemiştir. İnsanların fikir, düşünce ve yaşam biçimlerine saygı göstermek, eşit hak ve imkânlardan yararlanmaları için çaba harcamak, onların yardımına koşmak, kardeşliğin vazgeçilmez şartlarındandır. Hz. Muhammed, “...Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğunda onu yalnız ve yardımsız bırakmaz. Onu hor görmez, küçük düşürmez…” buyurmuştur. “.. .Hayırda yarışın...” Bakara Suresi 148. Ayet “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” Âl-i İmrân Suresi 92. Ayet • Dinimizin emrine uyarak başkalarına yardımda bulunmak güzel bir davranıştır. Toplumdaki kimsesiz, fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmamız istenmektedir. • İyiliğe erişmek… Allah, iyilik ve hayır yapmayı geciktirmenin doğru olmadığını şu ayette bildirmiştir: “Herhangi birinize ölüm gelip de ‘Ey Rabb’im! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip (karşılıksız yardımlarda bulunup) iyilerden olsam!' demeden önce size rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcayın...” Ayrıca Kur'an'da cimriliğin kötü olduğu vurgulanmış ve bundan kaçınanların kurtulacakları şöyle müjdelenmiştir: "...Kim nefsinin cimriliğinden, (hırsından) korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” “...Din kardeşinin ihtiyacını karşılayanın, Allah da ihtiyacını karşılar. Müslümandan bir sıkıntıyı giderenin Allah da kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Bir Müslümanın ayıbını örtenin, Allah da kıyamet gününde ayıplarını örter. ” Hadis • Buyurarak Peygamberimiz insanları yardımlaşma konusunda teşvik etmiş ve onlara örnek olmuştur. İnfak çeşitlerinden biri de sadaka-i cariyedir; …….gibi hayır yaptıranlar, yapılmasına sebep olanlar, yol gösterenler ve destek olanlar gerek hayatlarında ve gerekse vefatlarından sonra sevap kazanmaya devam ederler. • • • • • • • • • • • Dinimizde çok sayıda hayır işleme ve iyilik yapma yolu bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; helal yollarla çalışıp kazanmak, insanlara iş imkânları hazırlamak, ihtiyaç sahiplerine borç vermek , insanlara yol göstermek, insanlar arasında adaletle hüküm vermek, dargınları barıştırmak, güzel söz söylemek, iyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmak, sıkıntı ve eziyet veren engel ve pürüzleri ortadan kaldırmak, çevreye karşı duyarlı olmak, insanlara olduğu gibi diğer canlı varlıklara da şefkat ve merhamet göstermek …..vb. • insanlara verilen her türlü nimetin emanet olarak görülmesi gerekir ve bu emanetlerin en güzel şekilde kollanması gerekir, • Zenginlik de bir sınavdır, yardıma ihtiyacı olanların paylarının ayrılması gerekir BELİRTELİM • Yardım yapılırken öncelikle yakın akraba ve çevreden başlanılması öğütlenmiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır. "Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne ve babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, sorumluluğunuz altında bulunanlara iyilik, edin...” Nisâ suresi, 36.ayet. • Yardım, yapmaya yakınlarımızdan başlamanın ne gibi yararları yardır? Belirtiniz. Hz.Muhammed; —Sadaka vermek her Müslumanın görevidir, buyurdu. Yanında bulunanlar, —Sadaka verecek bir şey bulamazsa, dediler. —Bir yerde ücretle çalışır hem kendisine faydalı olur hem de sadaka olarak verir. —Buna gücü yetmezse, —Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder. —Buna da gücü yetmezse, —İyilik yapmayı tavsiye eder. —Bunu da yapamazsa, —Kötülük yapmaktan uzak durur. Bu da onun için sadakadır, buyurdu. Buhart, Zekât, 30. Siz olsaydınız hangi iyilikleri yapabilirdiniz? Yukarıdaki metinden hareketle son zamanlarda yaptığınız iyilikleri listeleyiniz • Hasta bir arkadaşımı ziyaret ettim. • …………………………………………………….. Bu iyilikleri artırma adına daha başka nelerin yapılabiliriz? Kendisine güvenebileceğiniz arkadaşınızda en çok hangi özelliği arasınız? 2.3. Emaneti Korumak • Geri alınmak ya da saklanmak üzere bir kimseye bırakılan eşya ve benzerlerine emanet denir. • Emanet; korumamız istenilen bir mal, eşya veya para olabileceği gibi herhangi bir görev veya saklı tutmamız gereken bir sır da olabilir. • Emanet konusunda duyarlı davranan kimseye emin (güvenilir kimse) denir. Emaneti korumanın önemi ile ilgili Enfâl suresinin 27. ayetinde şu uyarıda bulunulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah'a ve peygambere hainlik etmeyin. Sonra size emanet edilen şeylere hıyanet etmiş olursunuz.” Başka bir ayette de emaneti gerektiği gibi koruyanların güzel bir karşılıkla ödüllendirileceği şöyle müjdelenmektedir: “Emanetlerini koruyanlar, verdikleri sözü tutanlar ve namazlarına devam edenler... İşte onlar Firdevs cennetine vâris olacaklar ve orada ebedi olarak kalacaklardır." • Sahip olduğumuz her şey Allah'ın bize verdiği bir emanettir. • Peygamberimiz bir sözünde emanet kavramının neleri kapsadığına işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Hepiniz çobansınız (sorumlusunuz) ve her birinizin sorumlu olduğu alanlar vardır. Herkes üstlendiği görevden sorumludur. Kişi ailesinin koruyucusu ve çoluk çocuğundan sorumludur. Kadın, eşinin, evinin koruyucusu ve ailede bulunanlardan sorumludur...” Görüldüğü gibi hadiste, kişilerin birbirlerine ve topluma karşı yükümlü bulundukları görevlerin birer emanet olduğu ifade edilmektedir, Ailemiz ve çocuklar da önemli emanetler arasındadır. Peygamberlerde bulunması gerekli özelliklerden birinin "emanet" olması, emanetin, önemini göstermektedir. Hz. Muhammed, hayatı boyunca emaneti koruyan, sözü ve davranışlarıyla çevresine güven veren biriydi. Bundan dolayı kendisine “el-Emin" denmiştir. Güvensizliğin hâkim olduğu dönemde Mekke halkı değerli eşyalarını, doğruluğuna güvendikleri Hz. Muhammed'e teslim ederlerdi, O, söz ve davranışlarıyla herkesin güvenini kazanmıştı. Emanetin türü ne olursa olsun, bize verilen bir eşya veya görevi, güvenilir bir insan olarak korumalı ve sahibine teslim etmeliyiz. Verilen görev ve yetkileri aksatmadan, emniyetle ve istenildiği şekilde yerine getirmeliyiz. • Emanet ne demektir? • Allah'ın bizden korumamızı istediği emanetler nelerdir? • Sorumlulukla - emanet arasında ne tür bir ilişki vardır? KONUŞALIM Arkadaşınıza teslim ettiğiniz bir eşyanın korunmadığını öğrendiğinizde tepkiniz ne olurdu? Din Güzel Ahlaktır Din güzel ahlaktır; Bil ki sana güven verir, Din güzel ahlaktır; Bütün güzellikleri öğretir. Güvenilir olmayı, Dürüst yaşamayı, Doğrudan şaşmamayı, Bil ki sana öğretir, Öfkeni yenmeyi, Doğruyu bilmeyi, Hatalardan dönmeyi bil ki sana öğretir, Sorumluluk almayı, Verilen sözde durmayı, ihanet etmemeyi, Bil ki sana öğretir, Gıybetten kaçınmayı, iftiradan sakınmayı, Zorluklarla baş etmeyi Bil ki sana öğretir, Ayşe BOZKURT Şiirde insanlardan hangi güzel davranışların yapılması istenmektedir? YORUMLAYALIM Yukarıdaki hadisi, emanet kavramıyla ilişkilendirerek yorumlayınız. DEĞERLENDİRME Allah'ın emanetleri ehline vermemizi istemesinden ne anlıyoruz? Kutulardaki Hadis-i Şerifi bulalım!.. A A …………….. …………….. Z …………….. …………….. …………….. Z …………….. …………….. “Sizin en hayırlınız ahlakı, en güzel olanınızdır.” SONRAKİ KONUYA HAZIRLIK • Ders kitabının 125, sayfasındaki BULALIM etkinliğini yaparak geliniz. 2.4. Adaletli Olmak 2.5. Hoşgörü ve Bağışlama Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, anababanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhidlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Nisâ Suresi 135. Ayet ayeti okuyalım ve verilmek istenen mesaj üzerinde düşünelim • Adalet, her şeyin ve herkesin hakkını vermek, orta yolu tutmak, ölçülü ve dengeli davranmaktır. • Adaletin uygulanmadığı yerde sosyal ve ekonomik dengesizlikler baş gösterir. • Haksızlık ve kargaşa toplumu huzursuz eder. • Kur'an-ı Kerim'de bir ayette şöyle buyrulmaktadır: "Muhakkak ki Allah; adaleti, iyiliği, yakınlara yardım etmeyi emreder…” • Peygamberimiz de “... İki kişi arasında adaletle hükmetmen sadakadır...” buyurarak adaletli olmanın önemini vurgulamıştır. “Bir topluluğa, bir millete olan kininiz, sizi adaleti gerçekleştirmekten alıkoymasın...” Ayet • İslam dini bu ilkeden hareketle din, can, mal, nesil ve aklın korunmasını güvence altına alarak ahlaki ilke ve değerlere dayalı bir anlayışı öğütlemiştir. “Adil devlet başkanı ve idareciler mahşer yerinde Allah’ın yüce lütfuna ve himayesine erecek olanların öncüleridir.” • Peygamberimiz adalete önem veren, adaletli davranan yöneticileri övmüştür. Peygamberimiz hem adaletli olmayı tavsiye etmiş hem de adaletli davranmıştır. Ona inanmayan kimseler de onun adaletle karar verdiğini kabul etmişlerdir. Aile içi ilişkilerde ve çocuklara yaklaşımda adaletli olmak çok önemlidir. Anne ve babalar çocukları arasında ayrım yapmamalı ve onların yetişmeleri için gayret göstermelidir. Eğitimciler öğrencileri arasında adil davranmalı, yöneticiler emri altındakiler arasında ayrım yapmadan görev aldıkları işleri adaletle yürütmeli, işverenler de çalışanlar arasında adaleti gözetmelidir. Mal üretip satan kimse alım ve satımda adaletten ayrılmamalı, ölçü ve tartıyı düzgün yapmalıdır. 1- Adalet nedir? 2- “Adalet mülkün temelidir” sözünden ne anlıyorsunuz? 3- Adaletin olmadığı toplumlarda ne tür olumsuzluklar doğar? • Görev, sorumluluk ve adalet arasındaki sıkı bir ilişki vardır. • Adaletin uygulanmadığı durumlarda ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlar; • ……………………………………………………. • Siz de benzer örnekleri çoğaltınız… • ………………………………… ………………..? DEĞERLENDİRELİM Bir gün Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadını cezalandırmaması için sahabelerden Üsame’yi Peygamberimize gönderdiler. Bu duruma kızıp üzülen Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Nasıl oluyor da bazı kimseler, Allah’ın emri karşısında aracı olmaya kalkışıyorlar. Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur. İçlerinden ileri gelen biri hırsızlık yapınca onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca onu cezalandırıyorlardı. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı onun da cezasını verirdim.” Buhari, Hudud, 11. Yukarıdaki metni adaletli davranmanın önemi açısından değerlendiriniz Yaptığı bir hatadan dolayı sizden özür dileyen bir arkadaşınıza karşı nasıl bir tutum takınırsınız? • Hoşgörü ve bağışlamanın kardeşliğin temel şartlarındandır. • Aile içinde ve çevrede karşılaştığınız davranışlar karşısında hoşgörü ve bağışlama ile ilgili olumlu örnekler veriniz. • Hz. Muhammed'in bağışlama ve hoşgörü ile ilgili davranışlarına örnekler; Hoşgörü, farklı düşünce ve davranışları anlayışla karşılamak ve bu kimselerle birlikte yaşama erdemini göstermektir. Bağışlama ise, insanların hatalarını affetmektir, özür dilemesine olumlu karşılık vermek ve kusurlarının telafisine imkân tanımaktır. Hoşgörülü olmak ve bağışlamak dinimizce övülen davranışlardandır. Hepimiz bilerek ya da bilmeyerek hata yapabilir veya kalp kırabiliriz. Bu durumda özür dilemek erdemli bir davranış olur. "...Bir kötülüğü bağışlarsanız şüphesiz Allah çokça affedicidir, güçlüdür." Kur'an-ı Kerim'de, insanları hoşgörülü olmaya ve bağışlamaya teşvik eden pek çok ayet vardır. "İyilikle kötülük bir olmaz. O hâlde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. O zaman bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiştir.” Allah, iman eden kullarını hoşgörülü ve bağışlayıcı olmaya davet etmiştir. Allah(c.c.), hoşgörü ve bağışlama çağrısına vererek bağışlama yolunu seçenleri ise ödüllendireceğini şöyle müjdelemiştir: “O Allah’a karşı takvalı olan kimseler ki bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da (böyle) güzel davranışta bulunanları sever.” Ayette öfkenin hoşgörülü olmak ve bağışlamakla ilişkilendirilmesi dikkat çekicidir. Ön yargıların kırılması için öfkeden uzak karar verilmelidir. “...Affetsinler ve hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” • İfadesiyle Allah'ın bizi bağışlaması için bizim de hoşgörülü ve bağışlayıcı olmamız istenmiştir. • Peygamberimizin özelliklerinden biri de müsamahalı davranması, hoşgörülü ve affedici olmasıdır. • Hz. Muhammed, kendisine ve yakınlarına, kaba ve kırıcı davrananlara kin gütmemiş: sabır göstererek onları bağışlamıştır. • Mekke'de on üç yıl boyunca İslam'ı yaymaya çalışırken çeşitli işkence ve baskılarla karşılaşmış ve inananlarla birlikte göç etmeye zorlanmıştır. • Daha sonra Mekke'yi fethettiğinde bütün bu kötülükleri yapanları affetmiş ve yaptıklarından dolayı onları sorgulayıp kınamamıştır. • Peygamberimizin affedici tutumu sonucunda birçok kimse yaptıklarından dolayı pişmanlık duymuş, tövbe ederek İslam dinini kabul etmişlerdir. “...Allah, affeden bir kimsenin ancak şerefini artırır...” hadis • Peygamberimiz yukarıdaki sözünde, bağışlama ve hoşgörünün güzel bir davranış olduğunu belirterek bağışlamanın insanı yücelttiğine dikkatlerimizi çekmiştir. • Hoşgörü ve bağışlamanın hâkim olduğu aile ve toplumlarda sevgi, saygı ve güven ortamı oluşur. BULALIM Adaleti ile tanınan Hz. Ömer'in hayatını araştırarak çeşitli kaynaklardan adaleti ile ilgili örnekler bulunuz Yaptığı bir hatadan dolayı sizden özür dileyen bir arkadaşınıza hoşgörüyle yaklaşıp bağışladığınızda ikiniz de mutlu olur musunuz? Niçin? sorusu etrafında bir tartışalım… DEĞERLENDİRME TARTIŞALlM Gelin, tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz. Yunus Emre Sizce dünyada barışın yaygınlaşmasında hoşgörünün önemi nedir? tartışınız. V. SONRAKİ KONUYA HAZIRLIK Alçak gönüllülük ve görgülü olmakla büyükleriyle konuşarak geliniz. 2.6. Alçak gönüllülük (Tevazu) 2.7. Görgülü Olmak 2.8. Savurganlıktan Kaçınmak KONUYA HAZIRLIK Hz, Osman'ın, “Hoşgörülü olursan hürmet ve saygı görürsün,” sözünden ne anlıyorsunuz. Alçakgönüllü olmak, sahip olunan İmkânlar, iyilik ve güzellikler karşısında gurura kapılmamaktır. Alçak gönüllü olmaya “tevazu”, bunu benimseyip davranış hâline getiren kimseye de “mütevazı” kimse denir. Alçak gönüllü ; gerçeği hakkı ve adil olanı kabul eder. Herkesle eşit olduğunu, Allah katında ve hukuk önünde diğer insanlardan bir farkının bulunmadığını bilir. Kendini başkalarından üstün görmez, onlara karşı büyüklük taslamaz, Kimseyi yaratılışından, ırkından, renginden, ailesinden ve işinden dolayı ayıplamaz; horlamaz ve küçümsemez. Edindiği bilgi, tecrübe ve serveti büyüklük taslamak için kullanmaz. Kendi aleyhine de olsa hakikati kabul eder. Alçak gönüllü olmanın karşıtı kibirlenmek, böbürlenmek ve kendini beğenmektir. Bu tür davranışlar toplumda sevgi, saygı ve güveni zedeler, insanlar arasında sağlıklı iletişim kurulmasını engeller. İslam dininde alçak gönüllü olmak, mütevazı davranmak övülmüş, kibirlenmek ve büyüklük taslamak ise yerilmiştir. Kur'an'da mümin kimselerin özellikleri sayılırken alçak gönüllü olmaları öğütlenmiştir. “Rahman’ın has kulları o kimselerdir ki onlar yeryüzünde tevazu ile yürürler...” Peygamberimiz insanlara alçak gönüllü olmayı tavsiye etmiştir. O, ev işlerinde eşine yardım etmiş ve hiç kimseye şahsi işlerini yaptırmamıştır. Yoksul, yetim ve yaşlılara yardımcı olmuştur. Çocuklarla selamlaşmış, bazen de şakalaşmıştır. Hastaları ziyaret etmiş, cenazelerde hazır bulunmuştur. Bir gün kendisiyle görüşmeye gelen ve heyecanlanan birisine, “Kardeşim, korkma, ben de senin gibi anası kuru et yiyen bir insanım.” diyerek mütevazı davranmış ve yanına gelen o kimseyi sakinleştirmiştir. Böylece o, alçak gönüllü olmanın örneklerini en güzel şekilde vermiştir. Gazali de "Erdemli insan, gücü yeterken tevazu gösteren, intikam almaya gücü yeterken affeden kimsedir.” demiştir. Bütün insanlar Hz. Âdem'in çocuklarıdır. Bu nedenle herkes eşittir ve hiç kimsenin bir diğerine karşı üstünlük taslama hakkı yoktur. Yüce Allah da insanların kardeş olduğunu bildirmiştir. Alçak gönüllü olmak Allah'a ve insanlara sevgi ile yaklaşmanın gereğidir. Dolayısıyla insan, alçak gönüllü olmalıdır. O hâlde Allah'ın verdiği nimet ve imkânlardan başkalarına da vermeli, güçsüz ve kimsesizlere yardımcı olunmalıdır. Alçak gönüllü olmak Allah'a ve insanlara sevgi ile yaklaşmanın gereğidir. Dolayısıyla insan, alçak gönüllü olmalıdır. O hâlde Allah'ın verdiği nimet ve imkânlardan başkalarına da vermeli, güçsüz ve kimsesizlere yardımcı olunmalıdır. NOT EDELİM • ''Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme! Yeryüzünde böbürlenerek (şımarıkça) yürüme/ Hiç şüphesiz Allah kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.”Lokman suresi, 18. ayet Görgülü Olmak • "Alçakgönüllü kimseler toplumda daha çok sevilir ve saygı görürler.” görüşme, katılıyor musunuz? • Arkadaşlarınızla tartışınız. TARTIŞALIM • Toplum içinde görgü kurallarına uymak niçin gereklidir? İnsanların günlük hayatta birbirleriyle olan ilişkilerinde uymaları gereken kurallara görgü kuralları denir. İnsanlar, bu kuralları aile, okul ve çevreden öğrenirler. Toplumumuzda var olan görgü kurallarının birçoğunun kaynağı dinimizin öğütleridir. Nûr suresinin 27. ayetinde görgü kurallarından birine işaret edilmekte ve şöyle buyrulmaktadır; “Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selam vermeden girmeyiniz!.." Hz. Muhammed, “Kendisi için istediğini din kardeşi için de istemeyen kişi olgun mümin olamaz." diyerek İnsanlar arası ilişkilerde uyulması gereken temel ölçüyü belirtmiştir. Peygamberimiz ayrıca yapmamızı istediği davranışlardan bazılarını şöyle sıralamıştır: "Ey insanlar, birbirinize selam verin, akrabanızı gözetin, yemek yedirin..” Ailede, iş yerinde, okulda, yolculukta, çarşı-pazarda ve diğer sosyal ortamlarda insanlara iyi davranmak en önemli ahlaki erdemlerdendir. Peygamberimiz, “Şüphesiz sizin en iyiniz ahlak bakımından en iyi olanınızdır...” buyurmuştur. Görgü kurallarına uyarak diğer insanların ve canlıların haklarını Gözetmiş oluruz. Çevreyi rahatsız edecek şekilde bağırıp çağırmak, yüksek sesle satış yapmak veya müzik dinlemek ve çöpleri insanlara eziyet verecek şekilde atmak doğru değildir. İnsan her şeyden önce toplum içindeki konuşmalarında, tavır ve davranışlarında nazik, ölçülü ve saygılı olmalıdır. "Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler..." ayeti bu durumu açıklamaktadır. Not Edelim Uymamız gereken görgü kurallarından bazıları şunlardır. • Bize veya toplum yararına yapılmış olan herhangi bir iyiliğe karşı bu iyiliği yapan kişiye veya kuruma teşekkür etmeliyiz. • Karşılaştığımız kimselerle güzel bir biçimde selamlaşmalı, tanıdıklarımızın hâlini, hatırını sormalıyız. • Önemli bir mazeretimiz yoksa davet edildiğimiz törenlere katılmalı, mümkünse bütçemize uygun bir hediye götürmeliyiz. • Hasta ziyaretini kısa tutmalı, hastayı yormamalı şifa dileklerimizle birlikte ümit verici şekilde konuşmalıyız. DEĞERLENDİRELİM • "Başkalarının kusurlarım araştırmak yerine kendi hatalarınıza bakınız. böyle yapmazsanız bunun zararı başkalarına değil, dönüp dolaşıp yine size dokunur.” Hz. Ömer • İmam Cafer-i Sadık'a güzel ahlak sorulunca, şöyle cevap vermiştir. "Çevrendeki insanlara karşı yumuşak huylu ol! Sözlerin temiz olsun, insanların arasını bozmasın, insanlarla konuşurken güler yüzlü ol." Kuleyni, el-Kâfi • "Söz dinleyene göre söylenir; terzi elbiseyi adamın boyuna göre diker.” Mevlânâ Mesnevi, Yukarıdaki sözleri görgü kurallarını dikkate alarak değerlendiriniz DRAMA HAZIRLAYALIM • Yolculukta uyulması gereken görgü kurallarına uyulmadığında ortaya çıkabilecek olumsuzlukları işleyen bir drama hazırlayınız Savurganlıktan Kaçınmak • Savurganlığın kişiye ve topluma zararlarının nelerdir? • "Ayağını yorganına göre uzat." atasözüyle anlatılmak istenen nedir? • Tutumlu olmak çok önemlidir. Kullandığımız kaynakların bir gün tükenecektir, insanlığın ortak varlıklarının emanet olarak algılanması gerekir ve bunlardan sorumluyuz. • İnsanın sahip olduğu mal, sağlık, zaman gibi nimetleri gereksiz yere ve aşın tüketmesine savurganlık denir. Savurganlık, israf olarak da adlandırılmaktadır. • Savurganlık, dinimizce hoş görülmemiştir. Allah' bir ayette, “...Yiyiniz, İçiniz; fakat israf etmeyiniz. Şüphesiz Allah israf edenleri sevmez.” buyurmuştur. • İslam dini sosyal ve ekonomik dengeyi sağlamak için bir yandan infakı, zekât ve sadakayı emretmiş, diğer yandan savurganlığı yasaklamıştır. Çünkü savurganlık hem bireyin hem de toplumun sağlıklı gelişmesine engel olur. • Ölçüsüz ve bilinçsiz tüketim, kaynaklan yok ederek fakirleşmeye yol açar. • İsrafla, cömertlik ve hayırseverlik birbirinden ayrı tutulmalıdır. Dinimiz de bunları birbirinden ayırmıştır. • Hayırseverlik; yoksullara, düşkünlere, yardıma muhtaç olanlara yardım etme alışkanlığı kazanmak demektir. • Para ve malı gerektiği yerde ve gerektiği ölçüde esirgemeden vermeye de cömertlik denir. • İslam'da zekât, fitre, sadaka, vakıf ve hayır İşleri cömertliği gerektiren gerekli ve yararlı işlerdir. İslam savurganlığı yasakladığı gibi cimriliği de yasaklar. İkisi arasında dengeli bir yol tutulmasını ister. Dinimizin amacı insanları kendi imkânları oranında dengeli harcamaya yöneltmektir. Böylece ekonomik kaynaklar İsraf edilmemiş olur. Allah bir ayette şöyle buyurmuştur: “Akrabaya, fakire ve yolcuya hakkını veri Elindekini de saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir... Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme (Eli sıkı olma!), büsbütün de tutumsuz (müsrif) olma yoksa pişman olur açıkta kalırsın.” Başka bir ayette de israf etmeden, dengeli bir şekilde harcama yapan kimseleri övmüştür. “Onlar, harcamalarında israf etmezler, cimrilik de yapmazlar. Harcamalarında bu ikisi arası orta bir yol izlerler." • Savurganlık sadece aşırı şekilde para harcamak değildir. • Zaman, sağlık, gençlik gibi nimetleri boşa harcamak da savurganlık olarak görülmüştür. • İnsana verilen her nimetin emanet olduğu bilinmeli ve israf edilmemelidir. Peygamberimiz, “Sağlık ve boş vakit, halkın çoğunun aldanıp değerlendiremediği İki nimettir.” buyurarak sağlığımızın korunması ve zamanımızın değerlendirilmesi konusunda dikkatimizi çekmiştir. YORUMLAYALIM • Peygamberimiz, "Irmak veya deniz kenarında abdest alsanız bile suyu israf etmeyiniz.” buyurmuştur. Ahmet bin Hanbel, Müsned, C Z, s. 121. Kaynak israfının önlenmesi, bu bilincin kazandırılması ve ekolojik dengenin korunması açısından yukarıdaki hadisi yorumlayınız. • Savurganlıkla cimrilik arasındaki ilişki vardır. Ortayol ve ölçülü harcama konusunda duyarlı olunması gerekir. TARTIŞALIM Yukarıdaki hadiste ifade edilen beş nimetin değeri nasıl bilinir? Savurganlık yapmamak kavramıyla ilişkilendirerek tartışınız. • Dinimizin öğüt ve uyarılarını dikkate alan bir insan gerek zamanını gerek diğer imkânlarını saçıp savurmaktan kaçınır. • Zenginliğinin ve kendisine verilen nimetlerin Allah'ın bir lütfü olduğunu bilir. Onları Allah'ın hoşnut olacağı şekilde kullanır, • Tüketim ve harcamalarında yalnızca kendi mutluluğunu değil, başkalarının mutluluğunu da dikkate alarak yaşamaya çalışır. Mevlânâ, Abdal Musa ve Kaygusuz Abdal’dan. Sözler Mevlâna Celaleddin-i Rûmî'nin Dilinden: Abdal Musa'nın Dilinden: • • • • • • • • • • • Bir kimsenin musibetine (başına gelen felâkete) gülme. Müstakim (dosdoğru) ol. Musibete sabreyle. Evvel fikredip (düşünüp), sonra söyle. İbâdetine ve malına güvenme. Halîm (yumuşak huylu) ve setim ol. Her bulduğuna şükret. Elden geldiğince, yalnız yemek yeme. Ahde vefâ et (Verdiğin sözde dur). Vaktini zâyi etme (boşa geçirme). Resulullah ve Ali evladına cân-ı gönülden muhib ol (onları seven ol) ve muhabbet eyle, daima salavât eyle (Hz. Peygamber ve ehl-i beytine salavât getir) Kaygusuz Abdal'ın Dilinden: • Giydiğin insanlık elbisesini ganimet bil. • Eğer Hakk'ı istiyorsan, git Muhammed’in ahlakıyla ahlaklan. Hakk'ı tanı. • Nimete minnet et. • Tuzun ve ekmeğin hakkını unutma. • İbret gözünü açık tut ve hikmetli konuş. • Su gibi berrak, toprak gibi sabırlı, ateş gibi nurlu, rüzgâr gibi hareketli ol. • Hakk'ı gözeten ol. • Gurulu ve kibirli olma çünkü kibir şeytanın işidir. • Komşuna ve arkadaşına karşı dürüst ol. Çünkü Hak Teala dürüstlüğü sever. • Edepsiz olma. Edepli ol. • Kendi ilminden söz etme. • İnsanlara faydalı ol. • Bildiğini yerinde söyle. Bilmediğini sor. • Herkese dürüst davran. Kendini beğenmişlerden olma. • Kimsenin kusurunu arama. • Nefsini tamahtan (hırstan), heva ve hevesten (çirkin ve bayağı işlerden) arındır. • Büyüklere hizmet et, küçüklere karşı şefkatli ol. Bencil olma. • Gaflet uykusundan uyan. • Hakikati gördüysen, mert ol ve doğruyu söyle. Cömertlik huyuyla huylan. Yardım eden ol. Engelleyici olma. • Bütün ibadetlerin özü Hakk’ı aramaktır. Her şeyin iyisini Allah bilir. ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM • Bir sonraki derse ünite sonunda verilen açık uçlu soruların cevaplarını yazarak geliniz. ÜNİTEMİZİ DEĞERLENDİRELİM Aşağıdaki açık uçlu soruları cevaplayınız. • Dinimiz güzel ahlaklı olmaya nasıl katkı sağlar? Açıklayınız. • Doğruluğun ve dürüstlüğün yararları nelerdir? Belirtiniz. • Maddi yardımda bulunmanın topluma ne gibi katkıları vardır? Örnek veriniz. • Emanet kavramını açıklayınız? Emanetin korunması niçin gereklidir? Belirtiniz. • "Adalet bir gün herkese lazım olur." sözünü adaletin fert ve toplum için gerekliliğini düşünerek yorumlayınız. Kutulardaki Yunus Emre’nin sözünü bulalım!.. C …….……. D …….……. D …..……. S Ğ …….……. ……..……. …..……. …….……. …..……. ……..……. B …….……. ………………………………...………….…. ……………………………………………….. Aşağıda boş bırakılan yerleri verilen kelimelerden uygun olanları ile doldurunuz. • • • • • • (Müslüman, hoşgörü, görgü kuralları, İnfak, savurganlık, kibir, emanet.) ………………. elinden ve dilinden herkesin güven içinde olduğu kimsedir. Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için kişinin servetinden harcamada bulunması ve İhtiyaç sahiplerine yardım etmesine ….……… denir. Geri alınmak ve teslim edilmek üzere bize bırakılan şeylere ……………. denir. ………………. insanların özür dileklerine olumlu karşılık vererek kusurlarının telafisine imkân tanımak ve hatalarını affetmektir. …………………kendini beğenme ve büyüklenme demektir. İnsanların günlük yaşamda birbirleriyle olan ilişkilerinde uymaları gereken kurallara …………………………. denir Aşağıdaki kavramları karşıtlarıyla eşleştiriniz. • • • • • • EMANET. ADALET. TUTUMLULUK İNFAK DOĞRULUK TEVAZU ( 5 ) YALAN ( 4 ) CİMRİLİK ( 6 ) KİBİR ( 1 ) HIYANET ( 3 ) İSRAF ( 2 ) ZULÜM “Yavrucuğum! Namaz kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme…(Lokman suresi, 17 – 18. ayetler) Fatih,Hasan ve Cengiz 7. sınıfta okuyorlar. Onlar yukarıdaki ayetleri okuyarak aşağıdaki ilkeleri çıkarttılar. Bu ilkelerden hangisinde yanılmışlardır? A) B) C) D) İnsanlara iyiyi tavsiye etmek Alçak gönüllü olmak Sabırlı olmak Fikrinde ısrarcı olmak Din; insanları hem bu dünya hem de ahirette mutluluğa ulaştırmayı amaçlar. Dürüstlüğü, temizliği, çalışmayı, yardımseverliği, hoşgörüyü, tasarrufu, herkesle iyi geçinmeyi öğütler. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında, aşağıdaki atasözlerinden hangisi yukarıdaki açıklamalar uygun düşmez. A) İşleyen demir ışıldar. B) Damlaya damlaya göl olur. C) Büyük balık küçük balığı yutar. D) Komşu komşunun külüne muhtaçtır. I II III IV Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme. Ey iman edenler yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz Allah affeden bir kimsenin ancak şerefini artırır. Şüphesiz müminler kardeştir. Aşağıda verilen hangi kavramla ilgili bir ayet yukarıda verilmemiştir? A) B) C) D) Hoşgörü Sabır Kardeşlik Tevazu ………………… İYİLİK CENNET YALANCILIK …………………… CEHENNEM Sevgili Peygamberimizin bir hadisi şematik olarak yukarıya çıkarılmıştır. Şemadaki boşluklara aşağıdaki hangi şık gelirse şema doğru tamamlanmış olur? A) B) C) D) Cömertlik - Cimrilik Doğruluk - Kötülük Çalışkanlık - Kıskançlık Kötülük - İyilik Hz. Ömer, bir gece bir evin önünde otururken, içerden sesler duyar. Bir anne kızından daha fazla para kazanmak için süte su katmasını istemektedir. Kızı annesine Hz. Ömer’in böyle bir davranışı yasakladığını söyler. Ancak annesi Hz. Ömer’in kendilerini görmeyeceğini, süte su katabileceklerini söylemelerine karşın kızı annesinin bu isteğini yine geri çevirir. Yukarıda verilen olayda kız Hz. Ömer’in görmeyeceğini bildiği halde yine de süte su katmamaktadır. Bunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) Hz. Ömer’den korkması Annesine karşı çıkmak için Birisinin görmesinden korkması Kimse görmese dahi Allah görür diye inanması Hacivat Karagöz Karagöz ile Hacivat arasında geçen konuşmada Karagöz’ün vermiş olduğu cevap hangi davranışa örnektir? A) B) C) D) Övünme Alçak gönüllülük Gururlanma Sevinme ‘’Hayırda yarışın…’ (Bakara,148.ayet) ‘’ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir” (Ali İmran,92) ‘…Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’ (Haşr,9.ayet) Yukarıda anlamı verilen ayetlerde teşvik edilen davranış türü aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak yer alır? A) B) C) D) Adalet Emaneti korumak Yardımseverlik Doğruluk “İyilikle kötülük bir olmaz. Ey inanan kişi! Sen kötülüğü en güzel bir şekilde uzaklaştır. O zaman bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse candan, sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussılet suresi, 34) Ayette öğütlenen tutum aşağıdakilerden hangisidir? A) Kötülüğü engellemenin en iyi yolu; ona iyilikle karşılık vermektir. B) İnsanlarla candan dost olmak için çalışmalıyız. C) Yapılan kötülüğü görmezden gelmeliyiz. D) Kötülüğe kötülükle karşılık vermeliyiz. Bireyin sahip olduğu maddi ve manevi imkânları gereksiz yere harcaması, gelişi güzel dağıtması savurganlıktır. Savurgan insan aklı başında harcama yapmaz ne olacağını düşünmez. Yukarıda verilen bilgiye göre, aşağıdakilerden hangisi savurganlıktır? A) B) C) D) Gençlik yıllarında çok çalışıp emeklilikte dinlenmek Her gün ihtiyacından fazla ürün almak Her gün ihtiyaçlarını düzgün bir şekilde karşılamak Her zaman temiz elbise giyinmek Savurganlık; insanların sahip oldukları maddî ve manevî varlıkları gereksiz yere harcaması, gelişigüzel saçıp savurmasıdır. Buna göre, aşağıdaki davranışlardan hangisi savurganlığa örnek olarak gösterilemez? A) B) C) D) Gereksiz yere para harcamak Ellerimizi yıkarken gereğinden fazla su kullanmak Gündüz vakti oda aydınlıkken ışık yakmak Bize ait olan bir şeyi başkalarıyla paylaşmak “Irmak veya deniz kenarında bile abdest alsanız, suyu israf etmeyiniz.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Yukarıdaki Hadis – i Şerif’te bizlere neyi tavsiye etmektedir? A) B) C) D) Abdestin her yerde alınabileceğini Deniz suyunun içilemeyeceğini Savurgan olmamamızı Abdestsin namaz olmayacağını