VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER VE SAĞLIĞININ

advertisement
VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER
VE SAĞLIĞININ KORUNMASI
BESİNLER VE DENGELİ BESLENME
BESİNLERİN GEREKLİLİĞİ
Bütün canlılar;
*Canlılığını sürdürmek,
*Büyüyüp gelişmek,
*Yaşamsal etkinliklerini(solunum,dolaşım,boşaltım...)
gerçekleştirmek ve
*Üreyerek neslini sürdürmek için enerjiye ihtiyaç
duyarlar.
ÖRNEK: <Koşan köpek,
<Çimlenmekte olan tohum,
< Uçan güvercin,
<Yüzen balık,
<Fotosentez yapan bitki,
<Çiçek açan gelincik,
<Yavrularını emziren köpek ve
<İç organları çalışan insanlar enerji harcar.
Canlılar yaşamak için gerekli olan enerjiyi besin
maddelerinden sağlarlar.
Uyarı
Vücudumuz uyurken de enerji harcar;
çünkü organlarımız çalışmaya devam eder.
Örneğin;
*Kalbimiz kasılır gevşer.
*Soluk alıp veririz.
BESİN MADDELERİ VE
GÖREVLERİ
Tüm canlılar gibi insanların de büyüyüp
gelişmesi,sağlıklı bir yaşam sürmesi
beslenmeye bağlıdır.
Ancak yiyeceklerimizi tadına ve görüntüsüne
göre seçmek yerine vücudumuza yararına
göre seçmeliyiz.
Çünkü tadı ne olursa olsun besinlerin
içerdikleri besin öğeleri birbirinden farklıdır.
Canlıların yaşamsal etkinliklerini
sürdürmesini sağlayan,canlılara enerji veren
yiyecek ve içeceklere “besin” denir.
Besinler protein,
karbonhidrat,yağ,vitamin,mineral,su gibi
besin maddeleri içerir.
ENERJİ VEREN BESİN
MADDELERİ
•KARBONHİDRATLAR: Vücudun başlıca enerji
kaynağıdır. Günlük enerji ihtiyacının çoğu
karbonhidratlardan sağlanır.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için
sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere
giremezler.
•Fazla miktarda alına karbonhidratlı besinler
yağa dönüşür.Buda şişmanlığa yol açar.
• YAĞLAR : Başlıca enerji
deposudur.
• En çok enerji veren besin içeriğidir.
• Vitaminlerin bir bölümünün vücuda
alınmasını sağlar.
• Deri altında depolanan yağlar vücut
ısısının korurlar.
• (Vücudumuzun düzenli çalışmasında
etkili olan bazı hormonların
üretiminde görevlidir).
• (İhtiyacından fazla alınan besin
içerikleri vücutta yağa dönüşerek
depolandığından vücut sağlığı için
zararlıdır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama
%18’ yağdır).
YAPICI VE ONARICI BESİN
MADDELERİ
• PROTEİNLER : Hücrelerin (ve vücudun)
temel yapısını oluştururlar.
• Gerektiğinde (uzun açlık dönemlerinde)
vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılırlar.
• Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için
sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere
giremezler.
• (Vücudun savunma sistemlerini ve vücut
çalışmasını düzenleyen enzimler ve bazı
hormonların yapısına katılırlar).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı
proteinden oluşmuştur. Proteinler, hücrelerin
sürekliliği, büyüme ve gelişme için öncelikli
olarak kullanılan besin içeriğidir).
DÜZENLEYİCİ BESİN
MADDELERİ
• MİNERALLER :Düzenleyici ve direnç
arttırıcı olarak görev yaparlar.
• (Kanın ve sitoplazmanın dengede
tutulmasını sağlar).
• (Demir minerali vücutta besin öğelerinden
enerji oluşması için zorunlu olan oksijenin
taşınmasında gereklidir).
• (Vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin
bileşiminde yer alan mineraller vardır.)
• (Bazıları savunma sisteminde kullanılır).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama %6’sı
minerallerden oluşmuştur.)
• Su :Düzenleyici ve direnç arttırıcı
olarak görev yaparlar.
• Besinlerin sindirimini kolaylaştırır.
• (Kanda buluna su, besin öğelerinin
dokulara taşınmasını sağlar).
• Besinlerin hücrelerde kullanılması
sonucu oluşan besin atıkların
atılmasını kolaylaştırır.
• (Vücut ısısının düzenlenmesi için
gereklidir).
• (Yetişkin insan vücudunun ortalama
%60’ı sudur. Bebeklerin vücudunda
su oram
yetişkinlerinkinden daha fazladır).
•Vitaminler :Düzenleyici ve direnç arttırıcı
olarak görev yaparlar.
• (B grubu vitaminleri, besinlerle alınan
karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji
üretilmesi ve yeni hücrelerin oluşması ile ilgili
düzenlenmesine yardımcı olur).
• (D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi
minerallerin kemik ve dişlerde yerleşmesine
yardımcı olur).
• (A, C, E vitaminleri, vücut hücrelerinin
onarılmasını sağlar, zarar görmesini önler ve
zararlı maddelerin etkilerinin azaltılmasında
yardımcıdır).
• (Vücudumuzda oldukça az miktarlarda
vitamin bulunmasına karşın vücudumuzdaki
etkinlikleri oldukça fazladır).
SİNDİRİM SİSTEMİ
ÖNEMLİ KAVRAMLAR
•Sindirim
•Ağız
•Yutak
•Yemek borusu
•Mide
•Dişler
•İnce bağırsak
•Kalın bağırsak
•Sindirim kanalı
•Sindirime yardımcı organlar
Pınar iştahla sandviçinden kocaman
bir parça ısırdı.Öyle anlaşılıyor ki
Pınar’ın en sevdiği yiyecek
sandviç.Peki,sizin en sevdiğiniz
yiyecek hangisi?Acaba niçin yemek
yeriz?Sadece acıktığımız için mi?
Bir yiyecek yenildikten sonra
vücudumuzda ne gibi değişikliğe
uğrar?Peki,vücudumuz
yiyecekleri kullanılabilecek hale
nasıl getirir?
Sindirim sistemimizi oluşturan
organların neler olduğunu biliyor
musunuz?Sindirim sistemi ile ilgili
bildiğimiz sağlık sorunlarına
örnekler verelim.Sindirim
sistemimizin sağlığını korumamız
için neler yapmamız gerektiğini
söyleyebilir misiniz?
BİSKÜVİCİK
• Merhaba benim adım bisküvicik aslında
bisküviydi. Takı o sabaha kadar o sabah beni
biz kız çocuğu ağzına attı bir demlik çayı da
üzerime içti. Ben bir yandan sıcak çayla uğraşıp
bir yandan da takır takır çalışan dişlerle
mücadele ediyordum ama nafile sıcak cay beni
yumuşattı ve dişler ise bir güzel parçaladı daha
sonra ise tükürük bir güzel ıslattı ben bunlar ile
uğraşırken birden bir kapak açıldı ben yutağa ve
oradan yemek borusuna geçtim Allah o kapağı
açandan razı olsun diye düşünürken bir den
başka bir kabakçık açıldı. Ama ben bu kapağı
açan için pek de güzel şeyler düşünmedim her
neyse bu kapaktan geçerek mideye düştüm.
mide beni öz suyuyla bir güzel parçalayıp
bulamaç haline getirdi sonra inçe bağırsağa
gittim orada sindirimimi tamamladım. Faydalı
kısmım villüslara oradan ise kana geçti. Kalan
parçalarım ise kalın bağırsağa gönderip dışarıya
yolladılar
İşte küçük bisküviciğin hikayesi bu...
Yeryüzünde bulunan bütün canlılar
yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme,
solunum, dolaşım, boşaltım, büyüme, gelişme,
hareket edebilme, üreme gibi yaşamsal
faaliyetleri gerçekleştirirler. Canlılar bu
yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirebilmek için
enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu
enerji, enerji verici besinlerden sağlanır.
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini
sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları
maddelere besin, bu maddelerin vücuda
alınmasına da ‘’beslenme’’ denir.
Dışarıdan alınan besinlerden enerjinin
üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine
girmesi gerekir.

Dışarıdan alınan bazı besinler
parçalanmadan, bazı besinler ise
parçalanarak hücre içerisine girebilirler.
Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan
yoluyla taşınırlar.
Vücuda alınan büyük moleküllü besin
maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da
hücrelere girebilecek yani hücre zarından
geçebilecek kadar küçük parçalara
ayrılmasına ‘’sindirim’’ denir. Sindirim
olayını gerçekleştiren sisteme (ağızda
başlayıp anüste sona eren sisteme) ‘’sindirim
sistemi’’ denir. Sindirim olayının
gerçekleşmesinin nedeni, dışarıdan alınan
besin maddelerinin vücuda yararlı hale
gelmesinin sağlanmasıdır.

Sindirim sistemini; sindirim organları,
sindirime yardımcı organlar ve sindirim sistemi
bezleri oluşturur.
Sindirim sistemi organları sırayla; ağız, yutak,
yemek borusu, mide, (on iki parmak bağırsağı),
ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüstür. Bu
organlar sindirim borusunu oluşturur.
Sindirime yardımcı organlar; karaciğer ve
pankreastır. Bu organlar sindirim borusuna
(on iki parmak bağırsağına) bağlıdır.
Sindirim sistemi bezleri; tükürük bezleri, mide
bezleri ve ince bağırsak bezleridir.
SORUM VAR!!!
DİKKAT
1) Bir yiyecek yenildikten sonra
vücutta ne gibi değişikliklere uğrar?
2) Vücut besin içeriklerini
kullanabileceği hale nasıl getirir?
(Besinlerin vücudumuza yararlı hale
gelebilmeleri için değişime uğramaları
gerekir.)
3) Niçin yemek yenir?
Sindirim nedir?


Besin maddelerinin içeriklerine göre
karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve
mineraller olarak gruplandırıldığını
biliyoruz. Besin içerikleri büyük
moleküllerdir.
Büyük moleküllü besin içeriklerinin
hücrelerimizin kullanabileceği kadar
küçük moleküllere parçalanması
gerekir. Yediğimiz besinler hücrelerimize
geçebilecek duruma sindirim işlemi
sonucunda gelir.


Sindirim büyük moleküllü besin
içeriklerinin hücrelerimizin
kullanabileceği kadar küçük
moleküllere dönüştürülmesidir.
Öyleyse vücudumuzda sindirim nasıl
gerçekleşir? Besinlerin hücrelerimiz
tarafından kullanılabilecek kadar
küçük parçalar bölerek kana geçişini
sağlamak sindirim sisteminin görevidir.
Sindirim çiğnemeyle başlar.
Besinlerin çiğneme ve kas hareketleriyle
küçük parçalara ayrılması ‘’mekanik
sindirim’’dir. Besinlerin enzim adı verilen
bazı salgılar yardımıyla
parçalanmasına ise ‘’kimyasal
sindirim’’denir.

Sindirim: Büyük moleküllü besin
maddelerinin, sindirim sistemi
organlarında parçalanarak, kana
geçebilecek hale gelmesine
sindirim denir.
Büyük moleküllü besin maddeleri:
Karbonhidratlar ------------------>Glikoz
Proteinler ------------------>Amino asit
Yağlar ------------------>Yağ asidi+
gliserol (gliserin)
Şeklindeki küçük moleküller haline
gelerek kana geçerler.

Sindirim faaliyetleri iki çeşittir: Mekanik
sindirim ve Kimyasal sindirim
1) Mekanik Sindirim: Besinlerin sindirim
enzimleri kullanılmadan, yalnızca
fiziksel olarak – dil, diş, mide, bağırsak
hareketleri sayesinde- parçalanıp, küçük
parçacıklar haline getirilmesidir. Yani
besinlerin kesilmesi, parçalanması, mide
ve bağırsaklarda salgılanan sular
sayesinde boza kıvamına getirilmesidir.
2) Kimyasal Sindirim: Parçalanmış ve
sulandırılmış besinlerin enzimler
yardımıyla ( tükürük, mide ve bağırsak öz
suları, pankreas ve karaciğer
salgılarıyla) kimyasal değişime uğrayıp,
yapı taşlarına parçalanmasına denir.
Kimyasal sindirimde mutlaka enzim ve su
kullanılır.
SALGILANAN
YER
SİNDİRDİĞİ
SİNDİRİM
SIVISI
BESİNLER
Tükürük bezleri
Tükürük
Karbonhidratlar
Mide
Mide öz suyu
Proteinler
Karaciğer
Öd(Safra)
Yağlar
Pankreas
Pankreas öz suyu
Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler
İnce bağırsak
Bağırsak öz suyu
Karbonhidratlar,Proteinler
Önemli NOT:
*Kimyasal sindirimde enzimlerin besin içerikleri küçük
moleküllere parçalanmaktadır. Besin içeriklerinin her
biri sindirim sırasında küçük moleküllere parçalanır.
*Beslenme: Hücrelerin canlılığını koruması ,yeni
bileşikler sentezlemesi enerji kaynağı olarak
kullanması için dışardan karbonhidrat , yağ , vitamin
su ve minerallerin alınması olayıdır.
*Bir hücreliler , süngerler vb. basit yapılı hücrelerin
içindeki besinler kofullarında sindirilir.
*Yutma:besinlerin ağızdan mideye ulaşması olayıdır.
Yutma sırasında soluk borusuna besin kaçmasını
önlemek için anlık olarak solunum durur.
SİNDİRİM SİSTEMİMİZİ
OLUŞTURAN YAPI VE ORGANLAR
Ağız: Besinlerin mekanik sindirimi
çiğneme ile gerçekleşir.
Karbonhidratların kimyasal sindirimi
ise tükürük içerisinde bulunan
enzimler sayesinde başlar.
Yanaklar, dudaklar, küçük dil ve
damak tarafından çevrilmiş boşluktur.
Ağızda dişler, dil ve tükürük bezleri
bulunur.
a)Dişler: Dişler besinleri parçalayıp
öğüterek mekanik sindirimi başlatır.
Yetişkin bir insanda 32 tane diş bulunur. Bir
dişe dıştan bakıldığında taç, boyun, kök
olmak üzere üç kısım vardır.
Taç: Dişin dıştan görünen, beyaz kısmıdır.
Mine ve dentin tabakaları buradadır.
Boyun: Taç ile kök arasındaki, diş etlerinin
sarıldığı kısımdır.
Kök: Dişin çene kemiğine yerleştiği
kısımdır.
Not: Dentin (fildişi ) tabakasının içinde diş
özü bulunur ve canlıdır. Mine tabakası,
sıcak, soğuk ve sert şeylerden çatlar. Bu
çatlağa yerleşen mikroplar dişin
çürümesine yol açar. Çürük, diş özüne
ulaşırsa ağrı yapar.
b) Dil: Ağızda lokmayı çeviren ve dişlere
sevk eden kısımdır. Çizgili kastan yapılmış
olup, üzerinde tat alma hücreleri vardır. Dil,
aynı zamanda konuşma organımızdır.
c) Tükürük Bezleri: Tükürük bezleri yüz
kasları arasına yerleşmiş, üzün salkımı
şeklindeki bezeler olup, tükürük salgılar.
Tükürük, çoğu sudan ibaret olan bir sıvıdır.
İçerisinde mukus, amilaz (pityalin) enzimi
ve madensel tuzlar bulunur.
Tükürük bezleri üç tanedir: ‘’1- Kulak altı 2Dil altı 3- Çene altı.’’ Kulak altı bezlerinin
iltihaplanması kabakulak hastalığıdır.
Yutak: Besinlerin ağızdan yemek
borusuna iletilmesini sağlar.Yutakta
sindirim olmaz.
Yemek Borusu: Besinleri yapısında
bulunan kaslar yardımıyla mideye
iletir.Yemek borusunda sindirim
gerçekleşmez.
Mide: Besinlerin mekanik sindirimi,
midenin kasılıp gevşeme hareketi ile
devam eder. Kimyasal sindirim ise
mide öz suyu içinde bulunan mide
asidi ve enzimler tarafından
gerçekleştirilir. Böylece, besinler
parçalanarak küçük moleküller hâline
getirilmiş olur. Proteinlerin sindirimi
midede başlar.
Mide, karın boşluğunun sol
tarafında, diyaframın altında yer
alan, çaydanlık biçiminde bir
torbadır. Mide, üst taraftan mide ağzı
ve alt taraftan mide kapısı ile on iki
parmak bağırsağına bağlanır.
Midenin yapısı üç tabakadır: en dışta
zar, ortada kas, en içte ise mukoza
tabakaları bulunur.
Midenin en içindeki mukoza
tabakasında bulunan mukoza
hücreleri, şekil değiştirerek mide
bezlerini oluşturur. Mide bezleri
önemlidir, çünkü mide öz suyu
salgılarlar.
*Mukus sayesinde ve mide
kaslarının hareketi sayesinde mideye
gelen besinler yumuşar. Bu da
midede gerçekleşen mekanik
sindirimdir.
*Proteinlerin kimyasal sindirimi ilk
olarak midede gerçekleşir. Midede
sindirim besinlerin çeşidine göre 1- 4
saat sürer.
İnce Bağırsak: Yağların kimyasal sindirimi
burada başlar. İnce bağırsağa gelen
pankreas öz suyu ile yağların,
karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi
tamamlanır.
Besinler ince bağırsakta en küçük
moleküllerine kadar parçalanır. Bu
moleküllerin ince bağırsaktan kan
damarlarına geçmesi olayına ‘’emilim’’adı
verilir. İnce bağırsak,sindirim sistemimizin
en uzun bölümüdür.
İnce bağırsak 7- 8 m. uzunluğunda, 2–3
cm genişliğinde olup, mide kapısından
sonra gelen kısımdır.
Onikiparmak bağırsağı: İnce bağırsağın
mide ile birleşen ilk kısmına ‘’onikiparmak
bağırsağı’’ denir. Kıvrımlı bir yapıya
sahiptir. İnce bağırsağın en önemli
kısmıdır. Buraya karaciğerin safra salgısı
ve pankreasın sindirim enzimleri boşaltılır.
*Onikiparmak bağırsağında karbonhidrat,
protein ve yağların sindirimi gerçekleşir.
Yağların sindirimi, karaciğerden gelen safra
salgısının etkisiyle ilk kez burada başlar.
(Safra bir enzim değildir.)
Onikiparmak bağırsağından sonra gelen
ince bağırsağın diğer kısımları kıvrımlar
yaparak uzanır. İnce bağırsağın iç
yüzeyinde salgı bezleri ile villus denilen ve
sayıları 5 milyonu bulan tümürler vardır.
Salgı bezleri, karbonhidrat, protein ve
yağların sindirimini sona erdirecek enzimler
üretir. Kimyasal sindirim ince bağırsakta
son bulur. Villuslar sayesinde ise emilim
yüzeyi artmış olur ve sindirilmiş besinlerin
emilimi kolaylaşır.
İnce Bağırsağının Görevi: Ağızda kısmen
sindirilmiş karbonhidratlar ile midede
kısmen sindirilmiş proteinlerin ve sindirimi
henüz başlamamış olan yağların sindirimini
gerçekleştirmek ve tamamlamaktır. Diğer
görevi ise, villuslar sayesinde sindirilen
besinlerin emilmesini ve böylece kana
karışmasını sağlamaktır.
Böylece şimdiye kadar anlattığım
süreçte:
Proteinler----->amino asitlere
Karbonhidratlar----->glikoza
Yağlar----->yağ asidi ve gliserin
(gliserol)e dönüştürülmüş olur.
 Su,mineraller ve vitaminler
sindirime uğramazlar!!!
Kalın Bağırsak: Besinler içerisinde kalan
su, kalın bağırsak tarafından emilir. Atık
maddeler ise sindirim sisteminin son
bölümü olan anüse gönderilir.
Kalın Bağırsak ince bağırsaktan anüse
kadar yaklaşık 6 cm çapında, 1,5 m
uzunluğunda bir borudur.
NOT
Kalın bağırsaklarda bulunan bazı bakteriler
çeşitli vitaminler üreterek beslenmeye katkıda bulunurlar.
NOT
Besin maddelerinin sindirimi
tamamlandıktan sonra dolaşım
sistemine aktarılmasına‘’emilim’’
denir...
!!!! Kalın bağırsakta kimyasal ya da
mekanik sindirim yapılmaz !!!!
Yalnızca ince bağırsakta sindirilemeyen
atıklar buraya taşınır. Gelen atıklara
karışan su ve mineraller gibi yararlı
maddeler emilerek kana verilir. Arta kalan
maddeler, kalınbağırsağın son kısmı olan
rektuma gelir ve anüsten dışarı atılır.
Sindirim sisteminin her yerinde bulunan
çürükçül bakteriler en çok kalın bağırsakta
bulunur. Dışkının rengi ve kokusu bu
bakterilerden kaynaklanır. Ayrıca kalın
bağırsakta yaşayan yararlı bakteriler B ve
K vitamini sentezler.
Anüs: Besin maddelerinin vücudumuz
tarafından kullanılamayan bölümü anüs
yoluyla atık madde olarak vücuttan
uzaklaştırılır.
SORUM VAR!!!
Emilme nedir???
SİNDİRİME YARDIMCI
ORGANLAR
Karaciğer: Safra adı verilen bir salgı
üretir. Safra salgısı bir kanal yoluyla,
yağların kimyasal sindirimini
gerçekleştirmek üzere ince bağırsağa
gönderilir.
Karaciğer Vücudun en büyük organı olup (
yaklaşık 2 kg kadar), karın boşluğunda ve
sağ üst kısmında yer alır.
Safra salgısı yavaş yavaş suyunu
kaybederse safra taşları oluşur. Safra geri
emilerek kana karışır ve kan yoluyla
dokulara taşınır. Böylece,sarılık hastalığı
oluşur.
Karaciğerin görevleri:
Karaciğerin 400 ‘e yakın görevi vardır. Bunlardan
bazıları şöyledir:
1- Yağların sindirimini hızlandıran ve rektumda
zararlı bakterilerin üremesini engelleyen safra
sıvısı üretmek.
2- A, D, E, K , B 12 vitaminlerini depolamak, A
vitamini üretmek.
3- Enerji kaynağımız olan glikozu, karaciğerde
glikojen şeklinde depolayıp, insülin hormonu
denetiminde kana vermek.
4- Bazı zararlı maddeleri zararsız hale getirmek.
5- Kanın pıhtılaşmasında görev alan proteinleri
üretmek.
6- Protein, yağ ve karbonhidrat
metabolizmasını düzenlemek. Proteinlerin
karbonhidrat ve yağa dönüşmesini
sağlamak.
7- Lenf yapımında görevlidir.
8- Proteinlerin parçalanması sonucu açığa
çıkan amonyağı, daha az zehirli olan üre
haline dönüştürmek.
9- Yaşlı alyuvarların parçalanması ile açığa
çıkan demiri depolamak. Ve alyuvar
hücresi üretmek.
Pankreas: Pankreas öz suyunu salgılar.
Pankreas öz suyu proteinlerin,
karbonhidratların ve yağların kimyasal
sindirimini gerçekleştiren enzimler içerir.
Midenin sol alt kısmında yer alır. Uzunca
bir yaprağı andırır. Ortasında boydan boya
uzanan bir kanal vardır. Pankreas hem
hormon, hem de enzim salgılayan karma
bir bezdir.
Pankreas aynı zamanda insülin ve
glukagon hormonlarını salgılar ve
doğrudan kana verir. İnsülin kandaki şeker
oranını azaltıcı etki yapar. Glukagon ise
kandaki şeker oranını artırıcı etki yapar.
İnsülin hormonunun çeşitli sebeplerle
yeterince salgılanamaması şeker
hastalığına yol açar. Çünkü böyle bir
durumda kandaki şeker miktarı yükselir.
Önemli NOT:
Ağızda Mekanik Sindirim: Ağza alınan besinlerin
tükürük sıvısıyla ıslatılıp, dişler yardımıyla
parçalanması olayıdır.
Ağızda Kimyasal Sindirim: Ağza alınan nişastalı
besinlere, tükürük sıvısı içindeki pityalin enzimi etki
ederek, nişastayı bir çeşit şekere (glikoza ) çevirir.
Nişastalı besinlerin ağzımızda tatlanmasının sebebi
budur. Yani karbonhidratların sindirimi ağızda
başlar.
*Sindirim sadece midede gerçekleşmez. Besinlerin
ağız ve midede mekanik, ağız, mide ve ince
bağırsaklarda ise kimyasal sindirimi gerçekleşir.
*Karaciğer yalnızca sindirimde görev almaz.
Karaciğerin vücuttaki diğer görevleri ise; Zehirli
maddelerin zehirsiz hale getirilmesi , A vitamini
sentezlenmesi , kanın pıhtılaşmasını önleyici madde
üretimi , yaşlı alyuvar hücreleri parçalama ve fazla
karbonhidrat ve proteinleri yağa dönüştürmektir.
*Enzim:Besinlerin sindirilmesine yardımcı olan
maddelerdir.Enzimler özeldir.Yani her besin
maddesinin sindirilmesinde farklı enzimler kullanılır.
ENZİMLERİN
SİNDİRİMDEKİ GÖREVİ:
Enzimler, sindirim olayının
gerçekleşmesini sağlayan salgılardır.
Enzimler, enerji vermesi için kullanılan
büyük moleküllü besin içeriklerinin
kimyasal sindirim sonucu kana ya da
hücrelere girebilecek kadar küçük
moleküller haline dönüşmesini sağlar.
Besin içeriklerinin kimyasal
sindirimlerinin başladığı ve bittiği
yerler farklıdır.
BESİN İÇERİKLERİNİN KİMYASAL
SİNDİRİMİNİN BAŞLADIĞI VE
BİTTİĞİ YERLER:
DİKKAT:
Besinlerin kimyasal sindirimlerinin
başladığı ve bittiği yerler farklıdır.
Besinlerin kimyasal sindirimi ve
sindirim sonucu oluşan ürünler
farklıdır.
Sindirim sistemi bezlerinin ürettiği
salgıların görevleri farklıdır.
Yukarıdaki şekilde Enzimler, büyük moleküllü karbonhidrat , protein ve
yağları (besin içeriklerini ) küçük moleküllere dönüştürür.Tespihi tanelerine
veya tarağı tırnaklarına ayırmak gibi bir olaydır.
Üstteki şemada sindirim sistemimizde besin içeriklerinin kimyasal sindirim
sırasında geçirdikleri değişim görülmektedir.(örnek olarak tespih gibi
giren karbonhidratın tanelerine parçalanışını sindirim organlarına göre
gözleyebilirsiniz...)
Önemli NOT:
*Besin içeriklerinden karbonhidrat,
yağ ve proteinlerin sindirime uğrar
ve ince bağırsaktan emilerek
kana geçer*Su, vitamin ve minerallerin sindirime
uğramadan kalın bağırsaktan emilir
ve kana karışırlar.
Yukarıdaki şemada sindirime uğrayan besinlerin
bağırsaklardan kana, kandan da vücut hücrelerine
geçişi görülmektedir...
Önemli NOT:
Besinlerin Taşınması:İnce bağırsağın yüzeyindeki villüsler
içindeki kılcal kan damarları ile Protein ve karbonhidratların
yapı taşları, lenf kılcalları ile yağların yapı taşları taşınır...
SİNDİRİM SİSTEMİ KAVRAM HARİTASI
SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN
SAĞLIĞINI KORUMAK
Doğru Beslenmeyi Öğrenmek:
Dengeli ve yeterli beslenmemiz gerektiğini
uzmanlardan ve büyüklerimizden sıkça
duyarız. Dengeli ve yeterli beslenmek niçin
bu kadar önemlidir? Vücudumuzun günlük
enerji gereksinimini karşılamak,
büyümemiz ve gelişmemizin sağlıklı
olabilmesi için dengeli ve yeterli
beslenmemiz gerekir. Yemek yemek temel
ihtiyaçlarımızdandır. Ancak vücudumuz
besinlerin ihtiyacımızdan fazla olan kısmını
harcayamaz ve bunları yağa dönüştürerek
depolar. Depolanan yağlar ise zamanla
şişmanlığa sebep olur.
Besin ve beslenme önceden olduğu gibi bugünde insanların
önde gelen doğru çözüm bekleyen sorunlarından birisidir.
Sağlık ve beslenme konuları tüm güncelliği ile gündemdedir.
Çünkü dünya nüfusu bilinçsizce hızla artmaktadır. Dünya
nüfusunda yaklaşık iki milyon insanın dengesiz beslenme ile
karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz.
O halde dünya nüfusunun 1/3’ü beslenemiyor demektir.
Hâlbuki bir milletin kalkınması ve ekonomik gelişmesinde
üstün yetenekli insan gücüne sahip olmasının önemi çok
büyüktür. Bunun ilk ve önemli koşullarından biriside dengeli
ve yeterli beslenmedir.Ülkemizde bu konuda yani açlık
sorunu ile ilgili belirgin bir problem bulunmamaktadır. Ancak
kötü ve yanlış bir beslenmenin varlığından her zaman söz
edebiliriz. Türk toplumunun bu güne dek açlık çekmediği
yada çok kötü beslenmediği FAD (Gıda ve Tarım
Organizasyonu ) kaynaklarında açıkça belirtilmektedir.
Beslenme ne çok yemek yemek ne de diyet uygulamak
anlamına gelir.
Beslenme konusunun içine, vücudun gelişmesi ve
büyümesi yaşam fonksiyonları göstermesi için
gerekli olan tüm maddelerin çeşitleri, miktarları ve
vücuttaki görevleri, özellikleri ve her birinin sağladığı
besinsel elementlerle, besinlerin üretiminden vücut
da kullanımlarına dek geçirdiği işlemler girmektedir.
Toplumda beslenme sorunlarının nedenleri, besin
üretimi, dağılımı, teknolojide yetersizlikler,
düzensizlikler, satın alma gücünün yetersiz olması,
kültürel etmenler, eğitim yetersizliği, aile kalabalığı
ve çevre koşullarının sağlık koşullarına uygun
olmayışındandır.
Vücudumuz yaşamı sürdürebilmesi için tükettiği
enerjiyi sağlayan enerjiyi sağlayan besinleri
almalıdır. Bunların başında karbonhidratlar gelir.
Nişastalı yiyecekler, şekerli besinler bir anlamda
karbonhidrat depolarıdır. Bunların dışında vücut da
yanarak enerji sağlayan diğer önemli besin ise
yağlardır. Aslında yağlar karbonhidratlara göre daha
çok enerji yani kalori sağlar, ancak organizma
öncelikle karbonhidratları yakar. Bu bakımdan
şekerli maddelerle alınan yağların önemli bölümü
yanmayarak vücut da birikme yaptığından
şişmanlama görülür. İnsanların tüm işlevlerini
sürdürebilmeleri için her gün uygun ve yeterli
miktarda besinleri almak zorundadırlar. Bu noktada
ve beslenme sonrası tüketilen besinlerin temel
madde içerikleri önem kazanmaktadır. Çünkü
besinlerin tamamı değil daha çok ana öğeleri
bulunduran kısımları yararlı olmaktadır.
Dengeli ve yeterli beslenme besin içerikleri olan
protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve
suyun, ihtiyacımızı karşılayacak oranda ve birlikte
alınmasıdır.
Stres ile dengesiz ve yetersiz beslenme sindirim
sistemi sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerdendir.
Lifli besinleri tüketmek ve dengeli ve yeterli
beslenmek ise sindirim sisteminin sağlığını olumlu
etkiler.
ALKOL VE SİGARADAN
UZAK DURMAK
Alkol, midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek
gastrite ve kusmaya yol açabilir. Midenin üst
bölümüyle yemek borusunun alt bölümünde küçük
yırtıklara sebep olabilir. Alkolün uzun süre kullanılması
özellikle B vitaminlerinin ve diğer besinlerin emilimini
engelleyebilir. Ayrıca yüksek miktarda tüketilen alkol,
karaciğer için önemli bir tehdit oluşturur. Sigara içme
alışkanlığı da benzer sorunlara yol açar. Sindirim
sistemimiz yediğimiz besinlerin sindirilmesini ve bu
besinlerin ince bağırsak tarafından emilerek kanımıza
geçmesini sağlar. Sindirim sonucu oluşan küçük
moleküller dolaşım sistemimiz aracılığıyla
hücrelerimize kadar taşınır. Vücudumuz besin
içeriklerini enerji üretmek, yapım ve onarımını
gerçekleştirmek ve faaliyetlerini düzenlemek için
kullanır. Vücudumuz bu önemli görevlerini
gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu besin içeriklerini
besin gruplarından sağlar.
SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN
SAĞLIĞI
















Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için;
Yenilen besinler çok sıcak ya da soğuk olmamalı.
Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler
yenmemeli.
Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük
gıdalar yenmemeli.
Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır.
Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden
fazla su içilmemelidir.
Yiyecekler iyice çiğnenmeli.
Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok
yemek yemeden kalkılmalıdır.
Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli
beslenilmelidir.
Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmeli.
Stresten kaçınılmalıdır.
Bağırsakların çalışması için spor yapılmalıdır.
Yemekten sonra vücut dinlenmelidir (1 saat).
Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalı.
Yemeklerden önce ve sonra eller yıkanmalı.
Rahatsızlıklarda doktora gidilmeli.











Yağlı yiyeceklerden sakınmalıyız.
Çeşitli besinler yemeliyiz.
Kızarmış yiyecekler sağlığa zararlı olduğundan
haşlayarak tüketmeliyiz.
Aşırı yemek sindirimi zorlaştırır.Bu yüzden aşırı
yemek yememeliyiz.
Mide ve ayaklarımızı üşütmekten sakınmalıyız.
Her gün kısa yürüyüşler yapmalıyız.
İyi pişirilmeden ya da çiğ olarak yenen etler
bağırsak parazitlerinin vücuda girmesine neden
olabilir.Bu yüzden etleri çiğ olarak tüketmemeliyiz.
Az kaynatılan ya da çiğ olarak tüketilen süt ve süt
ürünleri de vücutta bir takım
hastalıklara{burusella gibi...} yol açabilir.
Yemekten sonra bir saat kadar istirahat etmeliyiz.
Yemeğe çiğ salata veya taze meyve ile
başlamalıyız.
Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durmalıyız.
SİNDİRİM SİSTEMİNDE
GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR

Sindirim sisteminde; kolera, dizanteri,
ülser, tifo, ishal, siroz, sarılık (Hepatit B)
gibi hastalıklar görülür. Bu
hastalıklardan bir kısmı bağırsak
solucanı, kancalı kurt, şerit (tenya) ve
kıl kurdu sayesinde ortaya çıkar.
Bunların dışında gastrit, gaz şişkinliği,
hıçkırık, kabızlık, karın ağrısı, kusma,
mide yanması, reflü, safra kesesi
şikâyetleri de sindirim sisteminde
görülen rahatsızlıklardır.
• Kolera :
Kolera bakterisinin neden olduğu bağırsak
enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir
hastalıktır.
Kolera genellikle, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu
sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır.
Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir.
• Dizanteri :
İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı,
gerekmediği halde dışkılama isteği duyma,
bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da
kanlı dışkı gelmesi) gibi belirtiler gösteren
hastalıktır.
Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde
bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri
oluşur. Ayrıca maden ya da bitki zehirlenmelerinin
birçoğu da dizanteri belirtisi yaratır.
• Ülser :
Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler
nedeniyle zedelenmesiyle oluşur.
• Siroz :
Alkol ve sigara sayesinde karaciğer
hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu
oluşur.
• Tifo :
Kirli içme suları ve pis yiyeceklerden bulaşan
bulaşıcı bir hastalıktır. Genelde salgın şeklinde
görülür. Tifo; kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri,
karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Hastalık
bakteriler nedeniyle oluşur. (Bu bakteri vücuda
girdikten 7–15 gün sonra hastalık ortaya çıkar.
Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında veya
idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya
vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur.
Hastanın hastalık süresince bol su içmelidir).
(Tifo aşısı: Kesin koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı
% 51-67 oranında koruyuculuk sağlar.
• İshal :
Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması
durumudur. Dünyada ishal beş yaşından küçükler
arasında ölümün ikinci büyük nedenidir.(Her yıl
ortalama 1,5 milyon bebek bu yolla ölür.)
İshal, kalın bağırsağın yeterince sıvı
emmemesinden meydana gelir. En sık görülen
nedeni enfeksiyon veya bakteri içeren atık
maddelerdir.
(Bir kişi birkaç günde, en fazla bir haftada iyileşir.
Buna karşın hastalıklı veya kötü beslenen kişilerde
ishal ciddi su kaybına yol açabilir ve tedavi
olmadığı takdirde hayati tehlike oluşturabilir).
(İshal ayrıca daha ciddi hastalıkların bir belirtisi
olabilir, örneğin dizanteri, kolera hastalığı gibi
kronik bir duruma işaret edebilir.)
• Sarılık :
Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin
değişmesi sonucu deri ve mukozaların sarı renk
alması durumudur. Hepatite yol açan A,B,C,D,E
virüsleridir. Bunun dışında atık maddeler ve
radyasyon sonucu da oluşabilir.
• Gastrit :
Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve
virüslerden dolayı oluşan hastalıktır.
Başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra
midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma,
ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları sayılabilir.
• Hıçkırık :
Diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses
tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması
ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir ses
dışarı çıkmasıdır.
Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla
mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir
bozukluğundan kaynaklanır. 3 saatten fazla süren
hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.
• Kabızlık :
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale göre
azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden
kişiye farklılık gösterir.
• Reflü :
Mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması
hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve
türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü hastalarında
sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda
yanma, göğüste yanma ve ağrı hissi görülür, kalp
şikayeti oluşur.
SİNDİRİM SİSTEMİ ÖZETİ
GÖRSELLER







1.Besin maddeleri içeriklerine göre kaça ayrılır?
Besin maddeleri içeriklerine göre
karbonhidrat,yağ,protein,vitamin,su ve mineraller olarak
gruplandırılır.
2.Sindirim nedir?
Büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin
kullanabileceği kadar küçük moleküllere
dönüştürülmesidir.
4.Sindirim hangi olayla başlar?
Sindirim çiğnemeyle başlar.
5.Mekanik sindirim nedir?
Besinlerin,çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara
ayrılmasına mekanik sindirim denir.
6.Kimyasal sindirim nedir?
Besinlerin enzim adı verilen bazı salgılar yardımıyla
parçalanmasına kimyasal sindirim denir.
7.Sindirim sistemimizi oluşturan yapı ve organlar nelerdir?
Ağız,yutak,yemek borusu,mide,ince bağırsak,kalın
bağırsak ve anüstür.
8.Sindirime yardımcı organlar nelerdir?
Karaciğer ve pankreastır.








9.Ağızın sindirimdeki görevi nedir?
Besinlerin mekanik sindirimi ağızda çiğnemeyle başlar. Yine
karbonhidratların kimyasal sindirimi ağızdaki tükürük içindeki
enzimler sayesinde başlar.
10.Yutak hakkında bilgi verin.
Yutak besinlerin ağızdan yemek borusuna iletilmesini sağlar.
11.Yemek borusu hakkında bilgi verin.
Besinleri yapısında bulunan kaslar yardımıyla mideye iletir.
12.Midenin yapısı ve görevi hakkında bilgi verin.
Besinlerin mekanik sindirimi midenin kasılıp gevşeme hareketi ile
devam eder. kimyasal sindirim ise mide öz suyu içinde bulunan
mide asidi ve enzimler tarafından gerçekleştirilir. Böylece
besinler parçalanarak küçük moleküller haline getirilmiş olur.
Proteinlerin sindirimi midede başlar.
13.Yağların sindirimi nerede başlar?
İnce bağırsakta.
14.İnce bağırsağa hangi organlardan hangi maddeler gönderilir?
Safra ve pankreas özsuyu.
15.Yağların,proteinlerin ve karbonhidratların sindirimi nerede
tamamlanır?
İnce bağırsakta
16.İnce bağırsaktaki emilim olayı hakkında bilgi verin.
En küçük yapı birimlerine kadar parçalanmış moleküllerin ince
bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim denir.






17.Sindirim sistemini en uzun bölümü
neresidir?
İnce bağırsaktır.
18.Besinler içerisinde kalan su ve
mineraller nerede emilir?
Kalın bağırsakta.
19.Atık maddeler sindirimin sisteminin son
bölümü olan nereye gönderilir?
Anüse gönderilir.
20.Besin maddelerinin vücudumuz
tarafından kullanılmayan,bölümü nereden
vücuttan uzaklaştırılır?
Anüsten uzaklaştırılır.
21.Sindirime yardımcı olan organlar
nelerdir?
Karaciğer ve pankreastır.
22.Karaciğerin salgıladığı sıvıya ne ad
verilir?
Safra denir.





23.Safra sıvısının görevi nedir?
Safra sıvısı büyük yağ damlalarını küçük
parçalara ayırarak yağların mekanik
sindirimini sağlar.
24.Pankreas hangi maddeyi salgılar?
Pankreas özsuyunu salgılar.
25.Pankreas özsuyunun görevi nedir?
Pankreas
özsuyu;proteinlerin,karbonhidratların ve
yağların kimyasal sindirimini gerçekleştiren
enzimler içerir.
26.Besin içeriklerinin hücreye kadar izlediği
yol nasıldır?
Besin içerikleri ince ve kalın bağırsaktan
emilim ile kana geçer. Besin içerikleri kan
içerisinde hücrelere taşınır. Besin içerikleri
kandan vücuttaki çeşitli hücrelere geçer.
27.Vücudumuzu sıcak tutmak,darbelerden
korumak ve enerji sağlamak için gerekli
olan madde nedir?
Yağlardır.



28.Dengeli ve yeterli beslenme nedir?
Besin içerikleri olan
protein,karbonhidrat,yağ,vitamin,mineral ve suyun
ihtiyacımızı karşılayacak oranda birlikte alınmasıdır.
29.Sindirim sitemini hangi faktörler olumsuz yönde
etkiler?
Stres,dengesiz ve yetersiz beslenme.
30.Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için
neler dikkat etmeliyiz.?
Çok sıcak ve çok soğuk şeyler yiyip içmemeliyiz.
*Lokmaları iyice çiğnemeli ve yavaş yemeliyiz.
*Sindirim sistemimizi yoracak kadar çok yemeden
kalkmalıyız.
*Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durmalıyız. V.b
BOŞALTIM SİSTEMİ
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için
dışarıdan aldıkları besin içerikleri, vücutta enerji üretimi
için, yapım ve onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır.
Besin içeriklerinin hücrelerde yaşamsal faaliyetlerde
kullanılması (besin maddelerinin hücrelerde parçalanması)
sonucu oluşan su, madensel tuzlar, karbondioksit gazı,
amonyak, üre, ürik asit gibi zararlı ve atık maddelerin
vücut dışına atılmasına “boşaltım” denir. Boşaltım olayını
gerçekleştiren sisteme “boşaltım sistemi” denir. Boşaltım
olayında, hücrelerde oluşan zararlı atık maddeler, vücuda
dışarıdan alınarak kana karışan zararlı maddeler ve
vücudun ihtiyacından fazla alınan yararlı maddeler
dışarıya atılır.
İnsanlarda boşaltım sistemini oluşturan organlar;
böbrekler, idrar borusu,(üreter), idrar torbası (kesesi) ve
üretradır.
İnsanlarda deri, akciğerler ve kalın bağırsakta boşaltım
yapan diğer organlardır. Ayrıca karaciğer de boşaltıma
yardımcı organdır.
İnsanlarda boşaltım sistemi, solunum ve dolaşım
sistemleri ile birlikte çalışır.
Boşaltım Sistemimiz
Vücudumuzdan Atıkları
Uzaklaştırır
Canlılar hayatsal faaliyetlerini yürütebilmek için dışarıdan
besin alırlar. Bu besinleri enerji verici, yapıcı onarıcı ve
düzenleyici olarak kullanırlar. Besin içeriklerinin hayatsal
faaliyetlerde kullanılmasından sonra kalan su, madensel
tuzlar, amonyak, üre ve ürik asit gibi zararlı maddelerin vücut
dışına atılmasına boşaltım denir.Boşaltım olayını
gerçekleştiren sisteme de boşaltım sistemi adı verilir.
Boşaltım sistemi sayesinde sindirim sonucu hücrelerde
oluşan artık maddeler, dışarıdan vücuda girmiş olan zararlı
maddeler ve yararlı olmasına rağmen hücrelere fazla gelen
maddeler vücut dışına atılır.
Vücudumuz için gerekli besin içerikleri, enerji üretimi için,
yapım-onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır. Bu sırada
vücudumuza zararlı olan ve vücudumuzdan uzaklaştırılması
gereken bazı atık maddeler de oluşur. Oluşan atık maddeler
vücudumuzdan boşaltımda görevli yapı ve organlar tarafından
uzaklaştırılır.
SORUM VAR!!!
1-Vücut, besin içeriklerini ne için
kullanır? (Enerji üretimi, yapım,
onarım ve düzenleyici olarak
kullanır).
2-Besin içerikleri vücutta
kullanıldıktan sonra ne olur?
(Atık maddeler oluşur).
ATIK MADDELERİ
VÜCUDUMUZDAN
UZAKLAŞTIRAN ORGANLAR
Böbrekler, akciğerler, karaciğer, deri
ve kalın bağırsak atık maddeleri
vücudumuzdan uzaklaştıran
organlardır. Bu organlar atık
maddeleri idrar, solunum, terleme ve
dışkı yoluyla atar.Eğer bu atık
maddeler vücudumuzdan
uzaklaştırılmadıkları takdirde
zehirleyici olabilir. Bunun sonucu
olarak vücudumuz görevlerini yerine
getiremez.
Aşağıdaki şemayı inceleyelim...





Deri Vücudumuzdan suyun ve tuzun
fazlasını terleme yoluyla dışarı atar.Aynı
zamanda bu sayede vücut sıcaklığı da
korunmuş olur.
Akciğerler Kan içindeki karbon dioksiti ve
suyu soluk verme esnasında vücut dışına
atar.
Karaciğer Proteinlerin sindirilmesi
sonucunda oluşan zehirli bir maddeyi, daha
az zararlı olan üreye dönüştürür.
Kalın bağırsak Su, safra ve besin
atıklarının dışkı şeklinde vücuttan
atılmasını sağlar.
Böbrekler Kan içindeki zararlı atıkları ve
üreyi süzerek idrar şeklinde vücuttan
uzaklaştırır.
BOŞALTIM SİSTEMİMİZİ
OLUŞTURAN YAPI VE
ORGANLAR
Besin içeriklerinin hücrelerimiz tarafından
kullanılması sonucunda atık maddeler oluşur.
Oluşan bu atık maddeler hücrelerimizden
kanımıza geçer. Atık maddelerle
kirlenmiş kanın vücudumuza zarar vermemesi için
bir an önce temizlenmesi gerekir. Bu atık
maddeler vücudumuzdan boşaltım yoluyla
uzaklaştırılır. Tıpkı fabrikaların zehirli atıkları
temizleyerek uzaklaştıran arıtma tesisleri gibi
vücudumuzdan atık maddeleri uzaklaştıran ve
boşaltım sistemi adı verilen bir sistem vardır.
Boşaltım sistemimiz; böbrekler, üreter, idrar
kesesi ve üretra’dan oluşur. Böbrekler boşaltım
sistemimizin önemli organlarından biridir.
BÖBREKLER :
Böbrekler, vücutta yaşamsal faaliyetler
sonucu oluşan su, üre, ürik asit ve madensel
tuzlardan oluşan atık maddelerin kandan
süzülerek idrar şeklinde vücut dışına
atılmasını sağlar. Yani insanlarda boşaltım
olayını gerçekleştiren organ böbreklerdir.
Böbrekler karın boşluğunun arkasında ve bel
hizasında, bel omurlarının (omurganın) iki
yanında biri sağda biri solda olmak üzere iki
tane olan ve kuru fasulyeye benzeyen (10 cm
uzunluğundaki) koyu kırmızı renkli
organlardır. Böbreklerin çukur olan orta
kısımları birbirine dönüktür. (Böbrekler, eller
bele konduğunda, belin arkasında
başparmakların geldiği yerlerde bulunur).
Böbreklerin üst kısımlarında hormon
salgılayan böbrek üstü bezleri bulunur.
Böbreklerin etrafında kalın yağ tabakası
bulunur. Bu yağ tabakası böbrekleri dış
etkilere karşı korur. Böbreğin en dışında yer
alan saydam, ince ve dayanıklı olan yapıya
da “böbrek zarı” denir.
Böbreklerin birbirine bakan kısımları çukur
olup, bu kısımlara “göbek” denir. Böbreklerin
çukur olan orta kısımlarına böbrek
atardamarı, böbrek toplardamarı ve idrar
borusu bağlıdır. (Aorttan ayrılarak, süzülecek
kanı böbreğe getiren böbrek atardamarı
göbeğe girer; böbrekten kan götüren böbrek
toplardamarı ve idrar kanalı göbekten çıkar).
Böbrekler, kabuk bölgesi, öz bölgesi ve
havuzcuk olmak üzere üç kısımdan oluşur.
1- Kabuk Bölgesi (Korteks) :
Böbrek zarının hemen altında yer alan,
toplu iğne başı görünümündeki kırmız
renkli taneciklerden oluşan kısımdır.
2- Öz Bölgesi :
Kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından
kandan süzülen su, üre, ürik asit ve
madensel tuzlar gibi zararlı ve atık
maddelerin yani süzüntünün yani idrarın
havuzcuğa taşındığı yerdir.
3- Havuzcuk Bölgesi :
Böbreğin ortasında bulunan ve kandan
süzülen su, üre, ürik asit ve madensel
tuzlardan oluşan idrarın böbreklerde
toplandığı yerdir.
Böbreklerimiz,vücudumuzun çeşitli faaliyetleri
sonucunda oluşan atık maddeleri kanımızdan
süzerek uzaklaştırır.
Kanımızda atık maddelerin yanı sıra
karbonhidratlar,yağların ve proteinlerin
sindirilmesi sonucunda oluşan küçük moleküller
ile vitamin ve su gibi yararlı maddelerde
bulunur.Öyleyse,böbreklerimizin kanımızı
süzerken kanımızı içindeki yararlı maddeleri
koruyup atık maddeleri uzaklaştırması
gerekir.Peki,böbrekler bunu nasıl gerçekleştirir?
Her bir böbrekte,yaklaşık bir milyon nefron
bulunur.Nefronlar boşaltım maddelerini kandan
süzer ve idrarı oluşturur.Böylece kanımız zararlı
atıklar ve üreden temizlenmiş olur.
PEKİ,BÖBREKLERİMİZİN
İDRARI NASIL
OLUŞTURDUĞUNU BİLİYOR
MUSUNUZ???
1.Kan,böbrek atardamarları yoluyla böbreklere
gelir.Kandaki zararlı maddelerle birlikte yararlı
maddeler de nefronlarda süzülür.
2.Süzülme sırasında kan içindeki yararlı maddeler
nefronlarda geri emilir ve yeniden kana geçer.
3.Süzülerek temizlenen bu kan,böbrek
toplardamarı ile böbreklerden çıkar.
4.Süzülmeden sonra kalan tuzun ve suyun fazlası
ile üre,idrarı oluşturur.
5.Oluşan idrar,üreter ile idrar kesesine taşınır ve
burada toplanır.
6.İdrar,üretra ile vücuttan dışarı atılır.
ÜRETER (İdrar Borusu-Kanalı):
Böbreğin havuzcuk kısmına bağlı olan ve
havuzcukta toplanan idrarı, idrar
torbasına (kesesine) taşıyan 22 – 25 cm
uzunluğundaki borudur.
İDRAR TORBASI (Kesesi) :
Üreter (idrar borusu) ile böbreklerden
gelen idrarın vücutta toplandığı yerdir.
İdrar torbası kuvvetli kaslardan
yapılmıştır ve gerektiğinde genişleyerek
idrarı bir süre depolar. İdrar torbasında
depolanan idrar, buraya bağlı olan
idrar yolundan (üretra’dan) ile vücut
dışına atılır.
BOŞALTIMIN AMACI NEDİR?
1-)Vücut için zararlı olan atık
maddeleri vücuttan
uzaklaştırmak
2-)Vücut iç dengesinin sağlanması
3-)Vücut sıvılarının içeriğinin
düzenlenmesi
Boşaltım S.O. Boşaltıma Y.O.
Böbrekler
Deri
Üreter
Karaciğer
İdrar T.
Akciğer
Üretra
Kalın B.
FARKI ANLADIK MI???
ATIK MADDELER
VÜCUDUMUZDAN NASIL
UZAKLAŞTIRILIR?
İdrar Su
Atık
Maddeler
Kalın
Bağırsak
Böbrekler
+
+
+
Deri
+
Akciğerler
+
Karaciğerle
r
Karbondioksit Tuz
+
+
Besin Üre
Artıkları
+
BOŞALTIM SİSTEMİ KAVRAM
HARİTASI
BOŞALTIM SİSTEMİNİN
SAĞLIĞI VE KORUNMASI
1- Yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. (Böbreklerin rahat
çalışması için bol sıvıya ihtiyacı vardır. Alınan sıvı miktarı
sıcak ve kuru havalarda arttırılmalıdır. Günlük en az 2 litre
su alınmalıdır.)
2- İdrar uzun süre tutulmamalıdır. (Böbrek taşları oluşabilir).
3- Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır. (Böbrek
sağlığı için).
4- Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir.
5- Düzenli banyo yapılmalıdır. (Derideki gözeneklerin
açılması için).
6- İçilen su ve yenilen besinler temiz olmalıdır.
7- Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda
kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır.
8- Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir.
(Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı
böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.)
9- Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir.
10-Böbrek taşı sorunu olanlar madensel tuz içeren
yiyecekler konusunda dikkatli olmalı ve bol sıvı almalıdır.
11-Ağrılı işeme ve iltihaplı akıntı
görülmesi durumunda hemen sağlık
kuruluşlarına başvurulmalıdır.
12-Diş çürükleri en kısa sürede tedavi
edilmeli,boğaz iltihaplanmasında
doktorun verdiği tedavi yolları yarıda
kesilmemelidir.Bu hastalıkların
tedavisinin ihmali,kalıcı böbrek
rahatsızlıklarına yol açabilir.
13-Alkolden uzak durmalıyız.
BOŞALTIM SİSTEMİNDE
GÖRÜLEN HASTALIKLAR
Boşaltım sisteminde; böbrek iltihabı, böbrek taşı, böbrek
yetmezliği, idrar torbası ve idrar yolu iltihabı, nefrit, üremi,
albümin, sistit, şeker hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı olan
böbrek rahatsızlıkları görülür.
Böbrek İltihapları :Böbreğin öz bölgesinde veya havuzcuğunda
görülür. İdrar tutamama, bel ağrısı, halsizlik, üşüme, ateşlenme
gibi belirtileri vardır.
Böbrek Taşları :İdrardaki madensel tuzların (kalsiyum tuzları, D
vitamini ve azotlu bileşiklerin), idrar kanalcıklarında veya
havuzcukta veya idrar borusunda birikmesi ile oluşur. Erkeklerde
daha fazla ortaya çıkar. Sancı ve idrarda kan görülmesi gibi
belirtileri vardır. (Taş oluşumunun önlenmesi için günde yeterince
su içilmeli, süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketiminden uzak
durulmalıdır.)
Böbrek taşlarının tedavi yöntemlerinden biri taş kırmadır. Bunun
için yüksek enerjili ses dalgaları kullanılır ve ses dalgaları cilde
ve böbreklere zarar vermeden taşları kırabilir. Kırılan taşlar
idrarla dışarı atılır. Büyük ve kırılamayan taşlar ise ameliyatla
alınabilir.
Böbrek Yetmezliği :Böbreklerin tamamen veya kısmen (%80)
görevini yerine getirememesi hastalığıdır. Bu hastalığı taşıyan
insanların kanındaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzları
temizlenmesi için DİYALİZ makinesine bağlanması veya böbrek
naklini yapılması gerekir.
Diyaliz makinesi, idrarla atılamayan su, üre, ürik asit ve
madensel tuzların kandan süzülerek kanın temizlenmesini sağlar.
Bu yöntem, kalıcı tedavi sağlamaz. Kalıcı tedavi için böbrek
naklinin yapılması gerekir.
Organ nakli, canlı bir kişinin bir böbreğini (sağlıklı bir kişi tek
böbrekle de yaşayabilir ) ya da yeni ölmüş ama organları hala
canlı birinin böbreğini alarak yapılabilir.
Nefrit :Nefronların iltihaplanması hastalığıdır. Yüz, göz ve ayak
bileklerinde şişme gibi belirtileri vardır. Bulaşıcı hastalıklar
sonucu oluşur.
Üremi :Böbrek yetmezliği sonucu idrarla atılması gereken zararlı
ve atık maddelerin atılamayıp kanda (vücutta) birikmesi sonucu
ortaya çıkan hastalıktır.
Albümin :Nefronların görevini yapamaması sonucu, proteinli
maddelerin idrara geçmesidir.
Sistit:Üreme organları veya kan yoluyla gelen mikropların, idrar
yollarında oluşturduğu yanmadır
BOŞALTIM SİSTEMİ ÖZETİ

Vücudumuzda, bir dakika içerisinde,
sayamayacağımız kadar çok olay gerçekleşir.Bir
saat veya bir gün içerisinde gerçekleşen olay
sayısını ise tahmin etmek çok zordur. Duyuları
algılamak, düşünmek, yürümek, konuşmak gibi
birçok olay aynı anda gerçekleşir. Ancak bu kadar
çok ve karmaşık olan bu olaylar birbirinden
bağımsız ve kontrolsüz değildir. Bütün bu olaylar
sistemlerimiz tarafından gerçekleştirilir.
Vücudumuzdaki sistemlerin düzenli, birbiriyle
uyumlu ve sorunsuz olarak çalışmasını, denetleyici
ve düzenleyici sistemimiz sağlar. Denetleyici ve
düzenleyici sistemimiz, sinir sistemi ve iç salgı
bezlerinden oluşur.
SİNİR SİSTEMİMİZ



Konuşmak, acıkmak, yürümek,
dengede durmak, yazmak,
ağlamak gibi birçok işi gün
boyunca gerçekleştiririz.
Vücudumuzda bu işlerin
gerçekleştiren sinir sistemidir.
Sinir sistemimiz, vücudumuzu ağ
gibi saran milyarlarca sinirden
meydana gelir. Vücudumuzu saran
bu sinirleri, binlerce sinir hücresi
(nöron) oluşturur.
Sinir sistemimiz merkezi ve
çevresel sinir sistemi olmak üzere
iki bölüme ayrılır.
1.MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
Vücudumuzun yönetimini ve
denetimini merkezî sinir sistemi
sağlar. Merkezî sinir sistemi beyin,
beyincik, omurilik ve omurilik
soğanından oluşur. Beyin, beyincik
ve omurilik soğanı kafatasımızın;
omurilik ise omurgamızın içinde yer
alır. Sizce, bunun sebebi ne olabilir?
Merkezî Sinir Sistemimizi
Oluşturan Organlar ve
Görevleri
Beyin: Beynimizin vücudumuzdaki hangi olayların
gerçekleşmesini sağladığını biliyor musunuz?
Merkezî sinir sistemimizin en gelişmiş organı olan
beynimiz, milyarlarca sinir hücresinden meydana
gelir. Vücudumuzun öğrenme, hafıza ve yönetim
merkezi beynimizdir.
Beyin;
• Duyu organlarımızdan gelen bilgileri değerlendirir.
• Konuşmalarımızın ve istemli hareketlerimizin
gerçekleşmesini sağlar.
• Acıkma, susama, uyku ve uyanıklık gibi yaşam
olaylarımızı düzenler.
• Kan basıncımızı ve vücut sıcaklığımızı ayarlar.
• Merkezî sinir sistemimizdeki diğer organların
yardımıyla organlarımızın ve sistemlerimizin
çalışmasını düzenler.
BEYİNCİK: Bisikletimizi sürebilmemiz için dengede durmamız
gerekir. Peki vücudumuz dengesini nasıl sağlar? Vücudumuzun
hareket ve denge merkezi beyinciktir. Beynimizin arkasında
ve alt tarafında yer alır. Vücudumuzun dengesi bozulduğunda
duyu organlarımızdan veya vücudumuzun diğer kısımlarından
gelen bilgileri alarak dengemizi sağlar.
Beyincik vücudumuzun dengesini ayarlamak için;
• Kol ve bacaklarımızdaki kasların birbiriyle uyumlu
çalışmaları düzenleyerek hareketlerimizin dengeli olmasını
sağlar.
OMURİLİK SOĞANI:
Beynimizin vücudumuzdaki diğer organlarla nasıl ilişki
kurduğunu biliyor musunuz? Omurilik soğanı soğana benzer bir
şekle sahip olduğundan böyle isimlendirilmiştir. Beyin ile
omurilik arasında yer alır. Böylece beyin ve diğer vücut
organları arasındaki bağlantıyı sağlar. Omurilik soğanı,
isteğimiz dışında çalışan iç organlarımızın kontrol merkezidir.
Omurilik soğanı;
• Solunum, dolaşım, boşaltım ve sindirim sistemlerimizin
çalışmalarını düzenler.
• Nefes alma, yutma, öksürme, çiğneme, hapşırma ve kusma
gibi olayları kontrol eder.
OMURİLİK:Omuriliğin merkezi sinir sistemindeki
görevini tahmin edebilir misiniz? Omurilik
soğanından başlayıp kuyruk sokumuna kadar
uzanan omurilik omurgamız içerisinde yer alan
bir sinir kordonudur. Organlardan beyne ve
beyinden diğer organlara gelen sinirler
omurilikten geçer.Omurilik, vücudumuzun refleks
yönetim merkezidir.
Omurilik;
• Beyinle diğer organların arasındaki bilgi
iletimini sağlar.
• Refleks davranışlarımızı gerçekleştirir.
2.ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ
Merkezî sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir,
çevresel sinir sistemini oluşturur. Çevresel sinir sistemi,
merkezî sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi
sağlar.
Sinir Sisteminde Mesaj iletimi Nasıl
Gerçekleşir?
Sinirler beyin ve omurilikten çıkarak deri, gözler, kaslar,
dişler ve kemiklerin içi dâhil olmak üzere vücudumuzun her
yerine dağılır. Sinirleri, telefon kablolarına benzetebiliriz.
Telefon kabloları gibi sinirler de bilgi taşıyarak
vücudumuzda iletişimi sağlar. Sinirler, vücudumuzdan ve
çevreden aldıkları bilgileri elektrik mesajları şeklinde,
beynimize iletir. Beynimiz gelen bilgiyi değerlendirerek
bir cevap oluşturur. Beyin oluşturduğu cevabı gerekli yapı
ve organlara yine sinirler aracılığıyla iletir.Sinirlerin bilgi
taşıma özelliği sayesinde, çevremizde ve vücudumuzda
meydana gelen değişimler hakkında hızlı bir şekilde bilgi
ediniriz. Böylece vücudumuzun farklı kısımları düzenli ve
birbiriyle uyum içinde çalışır.
ÖNEMLİ NOT:
• Vücudumuzda bulunan bütün sinirlerin sinir sistemimizi
oluşur.
• Sinir sistemimizin merkezî sinir sistemi ve çevresel sinir
sistemi olarak iki bölümden oluşmuştur.
• Merkezî sinir sistemini oluşturan organların sinirlerden
oluşmuştur.Merkezî sinir sisteminin
vücudumuzda gerçekleşen olaylardan kasların kontrolü,
öğrenme,nefes alma, kalbin atışı vb. kontrol eder.
• Merkezî sinir sistemi dışında yer
alan milyonlarca sinir
çevresel sinir sistemini
oluşturmuştur.
Çevresel sinir sisteminin,merkezî
sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi sağlar.
SİNİRLER MESAJLARI
BEYNİMİZE NASIL TAŞIR?
Vücudumuzun içinde veya çevremizde meydana gelen ve vücudumuzda
belirli bir tepkiye sebep olan fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkilere
(ses, ışık, koku, tat, basınç gibi) uyarı denir. Uyarılar, duyu
organlarımızda bulunan özel hücrelerle alınır. Alınan uyarı sinirler ile
merkezî sinir sistemine taşınır. Uyarılar sinir hücrelerimizde
değişikliğe yol açar. Bir uyarının sinir hücresinde oluşturduğu değişikliğe
uyartı mesajı adı verilir.
Uyartı mesajını merkezî sinir sistemine; merkezî sinir sisteminde bu mesaj
için oluşan cevabı kaslara, organlara ve salgı bezlerine sinirler iletir.
Uyartı mesajı beynimizdeki ilgili bölümde değerlendirilir ve uyarıya karşı
bir cevap oluşur. Beynimizde oluşan bu cevap yine sinirler aracılığıyla
ilgili organ ya da yapılara iletilerek uyarıya tepki verilir. Vücudumuzun
içinde veya çevremizde meydana gelen uyarılar vücudumuzda her
zaman bu şekilde tepki oluşturmaz. Yemek yerken yutkunuruz. Göz
kapaklarımız gün boyu defalarca açılıp kapanır. Elimizi sivri bir cisme
değdirdiğimizde hemen geri çekeriz. Bunlar gibi birçok olay,
düşünmemize bile gerek kalmadan gerçekleşir. Hatta isteğimiz dışında
yaptığımız bazı hareketler bizi tehlikelere karşı korur.
Vücut sıcaklığımız biraz yükselince terlemeye başlarız. Loş bir ortama
girdiğimizde göz bebeklerimiz hemen büyürken ışığa bakınca aniden
küçülür. Gözümüze doğru gelen bir cisim karşısında gözlerimizi farkında
olmadan kapatırız. Bu hareketler isteğimiz dışında gerçekleşir.
REFLEKS NEDİR?
Yeni doğan bebeğin emme hareketi, yanan parmağın
hızla geri çekilmesi, yüksek sesten ürkmek, öksürmek,
hapşırmak, yutkunmak gibi hareketleri düşünmeden
gerçekleştirdiğimizi fark ettiniz mi? Göz bebeğimizin ışıkta
büyüyüp karanlıkta küçülmesi de düşünmeden
gerçekleştirdiğimiz hareketlerdendir. Bu hareketleri
niçin düşünmeden yapıyor olabiliriz? Peki bunlar
vücudumuzda nereden kontrol ediliyor olabilir?
Vücudumuzun dışarıdan gelen ışık, ses gibi bir uyarıya
ani ve hızlı bir hareketle tepki göstermesine refleks denir.
Refleksler, sürekli ve hızlı bir biçimde gerçekleşir ve
bu sayede vücudumuzun kendini savunmasını sağlar.
Refleks hareketlerimiz omurilik tarafından
gerçekleştirilmesine rağmen beynimiz tarafından kontrol
edilir.
Araba ve bisiklet sürmek, örgü örmek, dans etmek,
yüzmek, limon görünce ağzımızın sulanması gibi
hareketler de reflekstir. Bu hareketleri ise tekrarlayarak
öğreniriz. Bunları bir kez öğrendikten sonra bir daha
unutmaz ve düşünmeden gerçekleştiririz.
Bir arkadaşınız sessizce gelip farkında olmadığınız bir
anda yanınızda hızla ellerini çırparsa gözlerinizi
kırparsınız. Bunun aksi mümkün değildir çünkü bu şekilde
göz kırpmak bir refleks hareketidir. Refleks sizin kontrol
edemediğiniz ani bir harekettir. Bu kadar ani olmasının
sebebi refleks anında uyarıların beyne kadar gitmeyip,
gerekli cevabı omurilikten almalarıdır. Bu, Allah'ın bizim
için yarattığı çok büyük bir nimettir çünkü böylece birçok
tehlikeden korunmuş oluruz. Örneğin elimizi sıcak bir
bardağa değdirdiğimizde reflekslerimiz sayesinde hızla
geri çekebiliriz. Refleks, Allah'ın vücudun korunması için
yarattığı bir güvenlik mekanizmasıdır. Allah'ın ilhamıyla
sinir uyarıları vücudunuzda saniyede yaklaşık 9 kilometre
gibi bir hızla ilerler ve birçok tehlikeden korunmuş oluruz.
Önemli NOT:
• Yutkunmak, yanan parmağın geri çekilmesi göz
kapaklarının açılıp kapanması gibi düşünmemize bile
gerek kalmadan hatta isteğimiz dışında yaptığımız bazı
hareketlerin Refleks’dir.
• Elimizi yanan bir muma yaklaştırdığımızda derimizdeki
acı hissini alan sinirler bunu omuriliğe iletir, omurilik de
hemen kaslarımızı kasılarak elimizi çekmemizi sağlar.
İÇ SALGI BEZLERİMİZ
SALGI BEZLERİ
Vücudumuzda iki çeşit salgı bezi vardır.
1. Dış salgı bezleri : Salgılarını kendilerine
ait salgı kanallarına boşaltırlar.
Örnek :Pankreas,karaciğer ve safra kesesi,
tükürük bezleri,ter bezleri,süt bezleri...
2. İç salgı bezleri : Salgılarını(hormon)
doğrudan kana verirler. Kan yoluyla tüm
hücrelere taşınır .
Örnek : Pankreas,hipofiz,tiroit bezi, adrenal
bez,eşey bezleri...
HİPOFİZ BEZİ
- Büyümeyi,gelişmeyi ve cinsel hormonların oluşmasını sağlar.
- Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa
devlik oluşur.
- Erkeklerde sperm,kadınlarda yumurta oluşumunda etkilidir.
- Vücudun su dengesini ve kan basıncını ayarlar.kemik
oluşumunu sağlar.
TİROİT BEZİ
- Hücrelerde oksijen kullanımını düzenler.
-Büyüme sırasında kemikleşme sürecini hızlandırır.
- Vücuda yetersiz iyot alınırsa,çok çalışır,büyür ve tiroit hastalığı
oluşur.
-Paratiroit bezleri kandaki kalsiyum ve fosfat dengesini düzenler.
BÖBREK ÜSTÜ BEZİ(=ADRENAL BEZ)
- Adrenalin salgısı;
- Korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda çok salgılanır.
- Kalp atışlarını hızlandırır,kan basıncını artırır.
- Göz bebeğinin büyütüp küçülmesini sağlar
- Diğer salgılarıyla vücut sıvısında mineral dengesini düzenler.
PANKREAS
- Hem sindirim enzimi hem de hormon salgılar.(Karma bezdir)
- Kanda şeker az olursa GLUKOGEN salgılayarak şeker
dengesini sağlar.
- Kanda şeker çok olursa İNSULİN salgılayarak şeker dengesini
sağlar.
YUMURTALIK
- Salgıladığı hormonlarla dişi bireyin fiziksel
özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren yumurta hücresinin
üretilmesini sağlar.
TESTİS
- Salgıladığı hormonlarla erkeğe ait fiziksel
özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar.
- Ergenlik döneminden itibaren sperm üretilmesini
sağlar.
Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi
denetlemek ve düzenlemek sadece sinir
sistemimizin görevi değildir. Organ ve
sistemlerimizin çalışmasının denetlenmesi ve
düzenlemesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı
bezlerimizin birlikte çalışması sonucunda
gerçekleşir.
İç salgı bezlerimiz, denetleme ve
düzenleme görevlerini hormon adı verilen
özel salgıları üreterek yerine getirir. iç salgı
bezlerinin ürettiği hormonlar görevini
düzenleyecekleri organlara, kan yoluyla,
taşınır. iç salgı bezlerimiz, denetleyici ve
düzenleyici görevlerini yavaş, uzun sürede
ve sürekli gerçekleştirirken sinir sistemimiz,
çok hızlı ve kısa süreli bir şekilde çalışır.
Her bir hormon, farklı organlar tarafından
üretilir ve farklı etkilere sahiptir.
Şimdi,bazı iç salgı bezlerimiz ile bunların
salgıladıkları hormonlar ve bu hormonların
görevlerinin belirtildiği bir tablo inceleyelim:
ÖNEMLİ NOTLAR
* Hormon: Vücudun belli bölgelerinden salgılanıp başka bölgelerindeki hücreler
üzerine etki eden kan yolu ile taşınan bileşiklerdir.
* Sinir sistemi canlılar içinde sadece hayvanlarda bulunur.
* Pavlov : Zil sesi ile bir köpeğe eş zamanlı yemek Koşullu ( Şartlı )Refleks
kazandıran bilim adamı
• İç salgı bezlerinin görevlerini hormon adı verilen özel salgılar üreterek yerine
getirir. Hipofiz ve diğer iç salgı bezlerinin hormonları kan damarlarına verirler.
• Menenjit, kuduz ve çocuk felci mikrobik sinir sistemi hastalıklarıdır. Sinir
sistemimizi bu hastalıklardan korumak için aşılar kullanılmaktadır. Sinir hücreleri
kendilerini yenileyemedikleri için darbe ve çarpmalar sonucunda sinir sisteminde
kalıcı sorunlar ortaya çıkabilir. İç salgı bezlerimiz birbirinden bağımsız çalışmaz.
Herhangi bir salgı bezinde meydana gelen aksaklık vücudumuzda pek çok yapıyı
olumsuz etkiler.
Örneğin; hipofiz bezinin fazla hormon salgılaması devlik, az hormon salgılaması
ise cücelik, tiroit bezinin salgıladığı tiroksin hormonunun az salgılanması veya iyot
eksikliği guatr, pankreasın insülin hormonu salgılayamaması ise şeker hastalığına
sebep olur.
SİNİR SİSTEMİ KAVRAM HARİTASI
DENETLEYİCİ VE
DÜZENLEYİCİ SİSTEMİMİZİN
SAĞLIĞININ KORUNMASI
Denetleyici ve düzenleyici sistemimiz,farklı
görev ve yapıdaki organların ve sistemlerin
uyum içinde çalışmasını sağlar.Bunun için
sinir sistemi ve iç salgı bezlerimiz birbiriyle
etkileşim içerisindedir.Bu sistemimizin
sağlığını korumak için dengeli ve düzenli
beslenmeliyiz.Denetleyici ve düzenleyici
sistemimizi olumsuz etkileyecek alkol,sigara
ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerden
uzak durmalıyız.Sinir sistemimize zarar
verebilecek ağır sporlardan,ani
hareketlerden,çarpma ve darbelerden
kaçınmalıyız.
SİNİR SİSTEMİNDE
GÖRÜLEN HASTALIKLAR
1- Felç :
Beyindeki kan akışının azalması sonucu sinirlerin ve
kasların çalışmasının engellenmesi, hareket
sinirlerinin zedelenmesidir.
2- Sara :
Beyindeki sinir hücrelerinin ani ve geçici olarak
görev yapamaması sonucu geçici bilinç kaybıyla
nöbetlerin ortaya çıkmasıdır.
3- Parkinson :
Beyindeki uyarırlı alan sinir hücrelerinin görevini
yapamaması sonucu ellerin birinin istem dışı
hareket etmesi ve bilinç kaybının ortaya çıkmasıdır.
4- Menenjit :
Beyin veya omuriliği örten zarların (uzun süren grip
ve nezle sonucu) bakteri, virüs ya da mantar
bulaşması sonucu iltihaplanmasıdır. Ölüme yol
açabilir.
5- Kuduz :
Kuduz hastalığı hayvanlardan insanlara geçen ve
merkezi sinir sistemini etkileyen virüslere bağlı bir
hastalıktır. Hastalığa etken olan virüs insanlara
genellikle hayvanın ısırması sonucu gelişir.
Kuduz virüsü merkezi sinir sistemine vardığında
hızla yayılarak hastalığı oluşturur. Eğer iyi tedavi
edilmezse kısa süre sonra ölüme neden olabilir. İlk
2 – 10 gün boğaz ağrısı, halsizlik, sinirlilik,
depresyon, ateş ya da kusma, kesin belirtiler ise
ısırma yerinde kaşınma, ağrı ya da karıncalanma
hissedilmesi şeklinde ortaya çıkar. Daha sonraki
dönemlerde hastaların %80’inde saldırganlık,
%20’inde kasılmalar, garip davranışlar, ense sertliği,
boğaz ağrısı, ses kısıklığı (hidrofobi denilen) su
korkusu görülür.
6- Çocuk Felci :
Omurilikteki kasların kasılmasını başlatan sinir
hücrelerine zarar veren bir virüsün yol açtığı
bulaşıcı hastalıktır. Çocuk felcinde, 40°C’yi bulan
yüksek ateş, şiddetli baş ağrıları, bulantılar ve sırt
ağrıları görülür. Virüs, hastaların çıkardığı dışkı
yoluyla yayılır. Ağız yolundan verilen aşı ile tedavi
edilebilir.
DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ
SİSTEMİN ÖZETİ







1.Denetleyici ve düzenleyici sistemlerimizin görevi nedir?
Vücudumuzdaki sistemlerin düzenli,uyumlu ve sorunsuz
olarak çalışmasını sağlar. (denetleyici ve düzenleyici
sistem=sinir sistemi+iç salgı bezleri)
2.Sinir siteminin görevi nedir?
Sinir sistemimiz vücudumuzdan ve çevreden aldığı
bilgileri değerlendirir. Bunlara uygun cevaplar oluşturur.
Böylece vücudumuzun uyumlu bir şekilde çalışmasını
sağlar.
3.Sinir sistemi kaç bölümden oluşur?
İki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir
sistemi olmak üzere.
4.Merkezi sinir sisteminin elemanları nelerdir?
Beyin,beyincik,omurilik soğanı ve omuriliktir.
5.Vücudumuzun öğrenme,hafıza ve yönetim merkezi
neresidir?
beyin.
6.Duyu organlarından gelen bilgileri kim değerlendirir?
Beyin.
7.Konuşma ve istemli hareketlerimizin gerçekleşmesini
kim sağlar?
Beyin.









8.Acıkma,susama,uyku ve uyanıklık olaylarını kim düzenler?
Beyin.
9.Kan basıncımızı ve vücut sıcaklığımızı kim ayarlar?
Beyin.
10.Organlarımızın ve sistemlerimizin çalışmasını kim düzenler?
Beyin.
11.Vücudumuzun hareket ve denge merkezi neresidir?
Beyincik.
12.Kol ve bacaklardaki kasların birbiriyle uyumlu çalışmasını
düzenleyerek hareketlerimizin dengeli olmasını kim sağlar?
Beyincik.
13.Beyin ve diğer vücut organları arasındaki bağlantıyı kim
sağlar?
Omurilik soğanı.
14.İsteğimiz dışında çalışan iç organlarımızı kim kontrol eder?
Omurilik soğanı.
15.Solunum,dolaşım,boşaltım ve sindirim sistemlerimizin
çalışmasını kim düzenler?
Omurilik soğanı.
16.Nefes alma,yutma,öksürme,çiğneme,hapşırma ve kusma
olaylarını kim kontrol eder?
Omurilik soğanı.









17.Beyinle diğer organlar arasındaki bilgi iletimini kim sağlar?
Omurilik.
18.Reflesk davranışlarımızı kim gerçekleştirir?
Omurilik.
19.Sinir sistemimizi oluşturan hücreler hakkında bilgi verin.
Sinir sistemimiz vücudumuzu ağ gibi saran milyarlarca sinirden
meydana gelir. Bu sinileri binlerce sinir hücresi oluşturur.
20.Çevresel sinir sistemini neler oluşturur?
Merkezi sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir,çevresel
sinir sistemini oluşturur.
21.Çevresel sinir sisteminin görevi nedir?
Çevresel sinir sistemi,merkezi sinir sistemiyle organlar arasındaki
iletişimi sağlar.
22.Sinirlerin vücutta dağılımı nasıldır?
Sinirler,beyin ve omurilikten çıkarak deri,gözler,kaslar ve
kemiklerin içi dahil olmak üzere vücudumuzun her yerine dağılır.
23.Uyarı nedir?
Ses,ışık,basınç gibi vücudumuzun içinde veya çevremizde
meydana gelen ve vücudumuzda bir tepkiye sebep olan etkilere
yarı denir. Uyarılar duyularımızda bulunan özel hücrelerle alınır.
24.Uyartı mesajı nedir?
Uyarı,sinirler ile merkezi sinir sistemine uyartı mesajı şeklinde
taşınır.
25.Beyinde cevap nasıl oluşur?
Uyartı mesajı beynimizdeki ilgili bölümde değerlendirilir ve
uyarıya karşı cevap oluşur.









26.Tepki nasıl oluşur?
Beynimizde oluşan cevap yine sinirler aracılığıyla ilgili organ ya
da yapılara iletilerek uyarıya tepki verilir.
27.Tepki verilene kadar geçen aşamalar sırasıyla nelerdir?
uyarı→uyartı mesajı→cevap→tepki
28.Refleks nedir?
Vücudumuzun dışarıdan gelen ışık,ses gibi bir uyarıya hızlı bir
hareketle tepki göstermesine refleks denir.
29.Reflekslere örnek verin.
Araba ve bisiklet sürmek,örgü örmek,dans etmek,yüzmek,limon
görünce ağzımızın sulanması gibi hareketler birer reflekstir.
30.İç salgı bezlerimiz,denetleme ve düzenleme görevlerini hangi
özel sıvıyla yerine getirir?
Hormon.
31.İç salgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri
organlara ne ile taşınır?
Kan yoluyla.
32.İç salgı bezleri nelerdir?
Hipofiz,tiroit,böbreküstü,pankreas ve eşeysel bezlerdir.
33.Hipofiz bezi hangi hormonu salgılar?
Büyüme hormonunu salgılar.
34.Tiroit bezi hangi hormonu salgılar?
Tiroksin hormonu.









35.Böbreküstü bezi hangi hormonu salgılar?
Adrenalin hormonu.
36.Pankreas hangi hormonları salgılar?
İnsülin ve glukagon.
37.Eşeysel bezler hangi hormonları salgılar?
Eşeysel hormonları salgılar.
38.Büyüme hormonun görevi nedir?
*iç salgı bezlerinin çalışmasını denetler ve düzenler.
*büyümeyi sağlar.
*iç salgı bezleri ile sinir sistemi arasındaki uyumu sağlar.
39.Tiroksin hormonunun görevi nedir?
Büyümeyi,gelişmeyi ve vücudumuzdaki diğer olayları
kimyasal olayları düzenler.
40.Adrenalin hormonunun görevi nedir?
Korku,coşku,heyecan ve öfke anlarında metabolizmayı
hızlandırır.
41.İnsülin hormonunun görevi nedir?
Kan şekerini düşürür.
42.Glukagon hormonunun görevi nedir?
kan şekerini artırır.
43.Eşeysel hormonların görevleri nelerdir?
Ergenlik döneminde dişi ve erkeğe özgü özelliklerin
oluşmasını sağlar. Dişi üreme hücresi olan yumurtanın
erkek üreme hücresi olan spermin oluşmasını sağlar.
GÖRSELLER
ÖĞRENCİNİN;
ADI/SOYADI:DİLAY AYDIN
SINIFI/NO’SU:7/E-758
OKULU:DAVUTKADI E.E.İ.O.
DERS:FEN VE TEKNOLOJİ
KONU:VÜCUDUMUZDAKİ
SİSTEMLERİN SAĞLIĞININ
KORUNMASI
ÖĞRETMENİN;
ADI/SOYADI:AHMET DÜNDAR
Download