Tarih 1

advertisement
TARİH BİLİMİNE GİRİŞ
Bütün olaylar bir zincirin halkaları gibi birbirine
bağlıdır.her olay kendisinden önceki olayın sonucu
kendisinden sonraki olayın sebebidir. Önceki olayı
bilmezsek, sonraki olayı kavrayamayız.
A- TARİH BİLİMİ
1- TARİH BİLİMİNİN KONUSU :
Tarihin tanımı ; İnsan topluluklarının her türlü
faaliyetlerini Siyasal,sosyal,ekonomik,kültürel,dini )
yer ve zaman belirterek, sebep-sonuç ilişkileri
içerisinde inceleyen bilim dalıdır.
*Bütün yönleriyle insanlığın geçmişini inceler
*Geçmişle gelecek arasında kurulan bir köprüdür
*Tarih insanlığın ortak mirasıdır.
OLAY NEDİR? OLGU NEDİR?
OLAY: İnsanları ilgilendiren sosyal, ekonomik,
kültürel, dini ve benzeri alanlarda meydana gelen
oluşumlardır.
OLGU: Oluşum süreci içinde ya da başka bir şeyin
belirtisi olarak gözlemlenmiş olaylardan ibarettir.
*Tarih,
insan
topluluklarının
sosyal,ekonomik,siyasi,kültürel,dini
faaliyetlerini,
birbirleriyle olan ilişkilerini, kültürlerini,yer ve
zaman belirterek, olayların sebeplerini,gelişmelerini
ve sonuçlarını birlikte inceleyen bir bilim dalıdır.
Örnek: Anadolu’nun Türkler tarafından fethi
Olay’dır. Anadolu’nun Türkleşmesi Olgu’dur.
* Tarih sadece geçmişi araştırmakla kalmamakta,
geçmişle günümüz ve gelecek arasında bir köprü
görevi görmektedir.
TARİH FELSEFESİ NEDİR?: Tarihi deneyimleri,
günümüz sorunlarının çözümü için yeniden
yorumlamaya Tarih Felsefesi denir.
* Tarihine sahip çıkmayan,tarihini unutmuş bir
millet, hafızasını kaybeden bir insana benzer.
TARİHİN TASNİFİ (SINIFLANDIRILMASI)
TÜRK TARİHİNİ ÖĞRENME GEREKLİLİĞİ :
1)- Zamana Göre Sınıflandırma: (Örnek: Ortaçağ
tarihi,15. yüzyıl tarihi gibi...)
Türk milleti tarihin en eski ve en köklü milletlerinden
biridir.Türkler Asya,Avrupa ve Afrika kıtalarına
yayılan devletler kurmuşlardır.Bu bölgelerde Türk
Dilinin,Türk Sanatının,Türk kültürünün izleri bugün
bile sürmektedir.
2)Mekana(Yer’e)
Göre
sınıflandırma:
(Örnek:Türkiye Tarihi,Avrupa tarihi gibi...)
* MÖ III.YY da Hunlar’la başlayan Türk Tarihi
günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
Tarihi Zamana, Mekana ve Konuya göre
sınıflandırmamızın nedeni öğrenmeyi, öğretmeyi,
araştırmayı kolaylaştırmaktır.
Atatürk Türk Tarihine büyük önem vermiş "Türk
çocuğu ecdadını ( Atasını ) tanıdıkça daha büyük işler
yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" demiş ve
zengin Türk Tarihinin ortaya çıkarılabilmesi için
1932 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdurmuştur.
3)- Konuya Göre Sınıflandırma: (Örnek: Tıp Tarihi,
Sanat tarihi gibi...)
TARİHİN YÖNTEMİ: Tarihi olayları araştıran bir
tarihçi sırasıyla aşağıdaki yöntemleri uygular.
1)-KAYNAK ARAMA: Önce olayla ilgili kaynaklar
aranır.
* Tarihimizi iyi öğrenmekle ;
Kaynaklar 2’ye ayrılır:
*Vatan,Millet sevgimiz gelişecektir.
1- Ana Kaynaklar(Birinci el kaynaklar): Olayın
geçtiği döneme ait kaynaklardır.
*Millet olarak geleceğe daha güvenle bakabiliriz.
milletler
2- İkinci El Kaynaklar: Ana kaynaklardan
yararlanılarak hazırlanan kaynaklardır.
YER VE ZAMANIN
Ayrıca kaynakları YAZILI ve YAZISIZ kaynaklar
diye de ikiye ayırabiliriz:
* Tarihini tanımayan, iyi bilmeyen
dağılmaya yok olmaya mahkumlardır.
TARİH ANLATIMINDA
ÖNEMİ NEDİR?
1)- Yer ve zamanın belirtilmesiyle olayın gerçek olup
olmadığını anlarız.
2)- Olayın geçtiği yer ile olayın meydana geldiği
zaman dilimi o olayın sebep ve sonuçlarını
belirlememizde gereklidir. Çünkü ; o yerin iklimi,
yaşam şartları, madenleri, o zaman içindeki nüfusu,o
zaman içindeki toplumsal değerler olayın meydana
geliş sebeplerini oluşturabilirler.
SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİNİN ÖNEMİ NEDİR?
1-Yazılı
Kitabeler,fermanlar,kanunlar,mahkeme
noterlik yazıları, gazeteler, dergiler vb...
Kaynaklar:
kayıtları,
2- Yazısız(Sözlü) Kaynaklar: Evler, kaleler,
tapınaklar, heykeller, silah, eşyalar,destanlar,
efsaneler, fıkralar, atasözleri örf ve adetler vb...
2)- VERİLERİ TASNİF, TAHLİL VE TENKİT
ETME:
1
a)Tasnif(Sınıflandırma):Elde
edilen
bilgiler
zamana,mekana ve konuya göre tasnif edilir.
b)Tahlil(Analiz=İnceleme) : Kaynaklardan elde
ettiğimiz
bilgiler
güvenilir
mi?Karşılaştırma
yapılarak bilgiler bu yönde incelenir.
c)Tenkit(Eleştiri):Elde edilen bilgilerin işe yarayıp
yaramadığı,hangi bilgilerin kullanılacağı belirlenir.
3)TERKİP (Sentez)(Birleştirme):Kaynaklardan elde
edilen bilgiler düzenlenip yazılması safhasıdır.
TARİHİN KAYNAKLARI:
A.
Birinci elden kaynaklar: ikiye ayrılır:
TARİHİN DEVİRLERE AYRILMASI:
Tarih, yazının icadı ile başlar. Yazının, MÖ 3500'
lerde Sümerler tarafından bulunduğu bilinmektedir.
Yazı'nın bulunmasından önceki döneme Tarih öncesi
Devirler (Prehistorik), yazının bulunmasından
sonraki döneme de Tarih Devirleri denilir.
I. TARİH ÖNCESİ (PREHİSTORİK) DEVİRLER:
Bu devirler, yapılan araç ve gereçlerin çeşitliliğine
göre bölümlere ayrılır:
1.
Yazısız kaynaklar: Geçmişe ait tüm
arkeolojik kalıntılar bu gruba girer.
A. TAŞ DEVRİ: Bu devir de kendi arasında üçe
ayrılır.
Bunlar, insan ve hayvan kemikleri (fosiller) Mağara
resimlen ve kabartmalar Her türlü kullanım eşyaları
Mezarlardır.
1. Yontmataş Devri (Paleolitik):
2.
Yazılı kaynaklar: Tarihin aydınlatılmasında
kesin bilgiler veren kaynaklardır.
Bunlar,Yazıtlar (Kitabeler) Antlaşma metinleri
Fermanlar ve beratlar Yazılı tabletler Döneminde
yazılmış kitaplardır.
B.
İkinci elden kaynaklar: Bu gruba, geçmişe
ait bilgilerin sentezi yapılarak yazılan, günümüz tarih
kitapları girer.
TARİH ÇEŞİTLERİ:
A.
Konularına Göre:
Genel Tarih: Yazılan herhangi bir tarih, birden fazla
devlet veya milletin hayatını ilgilendiriyorsa
bu bir genel tarihtir.
*Tarihöncesi devirler içinde en uzun yaşanan
dönemdir.
*insan bu devirde tüketicidir. Avcılık, balıkçılık ve
toplayıcılık yapar.
*insanın doğa ile mücadelesi bu devirde başlar.
*Toplumlar arasında yeterli iletişim yoktur.
*Mağaralar ve kuytu yerler, yaşam için seçilen
yerlerdir.
*Kaba taştan yapılan aletler ve
duvarlarındaki resimler tek kalıntılardır
mağara
*Donemin sonuna doğru Ateş bulunur.
* Ateş’in bulunması
bir
başlangıcı olarak kabul edilir.
anlamda
uygarlığın
Özel Tarih (Milli): Yazılan herhangi bir tarih, tek bir
milletin veya devletin yaşamını konu alıyorsa
bu bir özel tarihtir.
NOT: Genel ya da Özel Tarih; Siyasi, Uygarlık ve
Ekonomi olmak üzere üç çeşit yazılabilir.
B.
Yazılış Şekillerine Göre:
* Hikayeci (Öykücü) Tarih: Neden-sonuç ilişkisi ile
yer ve zamana bağlı kalmadan yazılan tariherdir. Bilimsel değeri yoktur. Amacı, tarih okumayı
sevdirmektir.
2.
Ortataş Devri (Mezolitik):
*Neolitik devre geçişi sağlayan bir ara dönemdir.
*insanlar, yaşamlarını yine avcılık ve toplayıcılık ile
sürdürmektedir.
*Buzul çağları sona ermiş, yeryüzündeki iklim
koşulları günümüz iklimine dönmeye başlamıştır.
*Öğretici Tarih: Tarihsel olaylar, duygusal yönleriyle
ele alınır. Topluma milli ve ahlaki değerler
kazandırılmaya
çalışılır.
Amacı,
okuyanı
etkilemektir.
*Sosyal Tarih: Tarihsel olayların sadece sosyal
yönleri ele alınarak yazılır.
3.
Cilalıtaş Devri (Neolitik):
* Kronik Tarih: Olaylar tarihsel sıraya konularak
yazılır. Olaylar arasında bağlantı kurulmaz
*İnsan
geçer.
Neden-Nasılcı Tarih: Tarihsel olaylar neden-sonuç
ilişkisi içinde, yer ve zaman gösterilerek yazılır.
Bilimsel tarih yazıcılığıdır.
*Topraklar tarıma açılır.
üretken
hale
*Kalıcı kültür yaratılmaya başlanır.
2
*Topraktan kap-kacak yapılır ve seramik sanatı
başlar.
*Babil Kralı Hammurabi tarafından ilk merkezi
krallık kurulmuştur.
*ilk yerleşim birimleri oluşturulur.
*Dönemin sonuna doğru yazı bulunmuş ve Tarih
öncesi Devirler sona ermiştir.
* Hayvanlar evcilleştirilir ve bitki liflerinden elbiseler
yapılır.
*ilk dinsel inançlar ortaya çıkar.
*İlk
başlar.
ticaret
TARİH DEVİRLERİ: Yazının bulunmasıyla başlar
ve günümüze kadar devam eder.
*Ataerkil bir düzen kurulur.
TARİH İLE YAZI ARASINDAKİ İLİŞKİ
* Köleci toplum yapısı ortaya çıkar.
Tarih, yazı ile başlar. yazıdan önceki devirler
hakkında sağlıklı bilgi edinmek zor olduğundan, bu
dönemlere “Tarih Öncesi Devirler (Prehistorik
Devirler)” veya “Karanlık Çağlar” denir.
*Günümüzün sosyal yaşam biçimi oluşur
Dolmen : Uzunca ve kaba taşların yan yana dizilip
üzerine yassıca kaba bir taşın yerleştirilmesiyle
oluşan anıtlar.
Tümülüs : Dolmenlerin toprak yığınıyla örtülüp bir
tepe şekline getirilmiş hali.
Höyük : Tümülüslere Anadolu’da verilen ad
Kurgan : Tümülüslere Türkistan’da verilen isim
Menhir : Bir çizgi veya daire etrafında kabaca
dikilmiş yüksek taşlardan oluşan anıtlar.
B. MADEN DEVRİ: Kullanılan madenlere göre
bölümlere ayrılır:
1.
Bakırtaş Devri (Kalkolitik): Maden
Devri'ne geçiş dönemidir. Bu devirde Bakır
bulunarak, işlenmeye başlanmıştır.
*Bakır, insanın kullandığı ilk madendir. Doğada saf
olarak bulunur. Bu devirde Bakır, günlük hayatın
içine girmiş, ancak yumuşak olduğundan ve madencilik tekniğinin ilerlemesi ile de Bakır ve Kalay karıştırılıp Tunç elde edilmiştir.
2-
*Toplumlar
kullanmışlardır.
ilk
olarak
resim
yazısı
*İlk yazıyı Sümerler bulmuştur.(Çivi Yazısı)
*Bugün kullandığımız alfabeyi, ilk olarak
Fenikeliler kullanmış, onlardan Yunanlılar ve
Romalılar alarak geliştirmişler ve böylelikle LATİN
alfabesi ortaya çıkmıştır.
* Yazı, Anadolu’ya ilk olarak Asurlular tarafından
Tunç devrinde getirilmiştir.
*
Türk
Tarihinin
ilk
yazılı
GÖKTÜRK(ORHUN) KİTABELERİDİR.
eserleri
TARİH DEVİRLERİ:
A.
İLKÇAĞ (Eskiçağ): MÖ 3500'lerde
Sümerler 'in yazıyı bulması ile başlar, 476'da Batı
Roma'nın yıkılışıyla sona erer.
* Önceleri şehir devletleri halindeki siyasi yapı,
sonradan Eski Yunan siteleri hariç,merkezi krallıklara
dönüşmüştür.
*Çağa çok tanrılı dinler egemendir. Ancak istisna
olarak, ibraniler'de tek tanrılı din ilk kez görüldü ise
de Musevilik bir dünya dini olamamıştır.
Hıristiyanlık da, bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Tunç Devri:
* Bu dönemde toplumlar arası iletişim ve ticaret
gelişmiştir.
*ilk
yerleşim
dönüşmüştür.
YAZI İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER
birimleri,
şehir
devletlerine
* Özellikle Akdeniz Havzası'nda canlı bir ticaret
ekonomisi görülmüştür, bunun temel nedeni
koloniciliktir.
* Köleci ve sınıflı toplum yapısı çağa egemen
olmuştur.
* Tarih Çağlan içinde en uzun yaşanan dönemdir.
3
Demir Devri:
* Tarım sektörünün yanı sıra sanayi sektörü de
gelişmiştir.
*Çağ'ın içinde, İsa'nın doğumu takvime başlangıç
olarak kabul edilir, İsa'nın doğumu ile MÖ dönem
sona erer, MS dönem başlar, ilkçağ'ın içinde hem
MÖ hem de MS dönemler yaşanmıştır
*Uygarlığın gelişmesi hızlanmıştır.
*Silah yapım tekniği gelişmiştir.
3
B.
ORTAÇAĞ: MS 476' da Batı Roma'nın
yıkılmasıyla başlar, 1453 İstanbul 'un Fethi ile sona
erer.
Mısır ve Mezopotamya’daki insanlar yazıyı
kullanırlarken, dünyanın diğer bölgelerindeki insanlar
ancak yüzlerce yıl sonra yazıyı kullanmışlardır.
* Merkezi krallıklar gücünü Kavimler Göçü sonunda
yitirdiğinden, siyasi yapıda Feodalite çağa egemen
olmuştur.
ÇAĞLARIN BAŞLANGIÇ-BİTİŞ
NASIL TESBİT EDİLMİŞTİR?
*Tek tanrılı dinler egemendir. Bu nedenle Ortaçağ'
da, bilimsel ve kültürel gelişme yavaşlar.
*Tek üretim aracı ve zenginliğin simgesi topraktır.
Geri, kapalı ve toprağa bağımlı bir ekonomik yapı
görülür.
TARİHLERİ
Tarihin zamana göre tasnifinde en önemli ayrım
“çağlara ayırarak” incelemedir. Çağların başlangıç ve
bitim tarihleri belirlenirken toplumların geniş çapta
etkilendiği tarihi olaylar esas alınmıştır.
*Akdeniz havzası, ticari etkinliğini yitirir.
TARİHTE YAZI:
*Köleci toplum yapısı sarsılır, sınıflı toplum yapısı
devam eder.
Yazının, MÖ 3500 yıllarında Sümerler tarafından
kullanıldığı bilinmektedir Sümerler, yazıyı ticari etkileşimin bir sonucu olarak bulmuşlar ve yazı MÖ 3000
yılında işlerlik kazanmıştır.
C.
YENİÇAĞ: 1453'te İstanbul'un Fethi ile
başlar, 1789 Fransız İhtilali ile sona erer.
*İstanbul'un Fethi'nde kullanılan tahrip gücü yüksek
toplar, merkezi krallar tarafından kullanılmış,
Feodalite yıkılırken, merkezi krallıklar yeniden
güçlenmiştir.
*Coğrafi Keşifler sonunda ise bazı merkezi krallıklar
Sömürge imparatorluğu'na dönüşmüştür.
*Tek tanrılı dinler çağa egemen olmasına rağmen,
toplum
üzerindeki
etkinliklerini
yitirmeye
başlamışlardır.
*Özellikle Coğrafi Keşifler' den sonra, canlı bir
ticaret ekonomisi görülür.
*Rönesans Hareketleri sonunda sınıflı toplum yapısı
da bozulmaya başlar.
D.
YAKINÇAĞ: 1789'da Fransız ihtilali ile
başlar günümüze kadar devam eder
*Siyasi yapıya, Demokrasi egemendir. Özellikle
Fransız İhtilali'nden sonra din devleti, Dünya
devletine dönüşür. Ulusçuluk akımı güçlenir.
* Tarih çağlarına geçen ilk kavim Sümerler ‘dir.
Sümer yazısı, hece esasına dayalı bir çizgi ve şekil
yazısıdır. Aynı çağlarda, Mısır'da da Hiyeroglif
denilen resim yazısı kullanılmıştır. Yazı Anadolu'ya,
Asurlu ticaret adamları tarafından getirilmiştir.
*Anadolu'da tarih devirlerinin, Mezopotamya ve
Mısır'a göre daha geç başlamasının nedeni, yazının
Anadolu'da daha geç kullanılmasıdır.
ALFABE BİLGİSİ:
Bugün kullandığımız alfabeyi ilk bulanlar,
Fenikeliler' dir. Fenikeliler, sembolleri Mısır
hiyerogliflerinden
yararlanarak
elde
ettiler.
Sembolleri heceye dönüştürürken de Sümerler' in çivi
yazısından yararlandılar. Fenikelilerin bulduğu bu 22
harflik alfabe, İyonya' dan Eski Yunan'a taşınmış ve
Eski Yunanlılar tarafından geliştirilmiştir.
Alfabeye
bugünkü
kazandırmışlardır
şeklini,
Romalılar
Latin alfabesi adı verilen harf yazısına dayalı bu
alfabe, 1 Kasım 1928'de ülkemizde de kullanılmaya
başlanmıştır
*Tek tanrılı dinler çağa egemen olmasına rağmen,
toplum üzerindeki etkinliklerini yitirir ve özellikle
Fransız İhtilali'nden sonra laik devlet ve laik toplum
düzeni kurulur.
*Fransız ihtilali'nin getirdiği ilkeler sonucu, sınıflı
toplum yapısı ortadan kalkar.
*Sanayi Devrimi, hammadde ve pazar gereksinimini
arttır.
*Sömürge mücadelesi hızlanır.
Dikkat : Zamanı çağlara bölmek yapay bir bölme
işlemidir. Öğrenimi kolaylaştırmak amacı taşır.
Örneğin: İstanbul’un fethi, Avrupa ve Asya’yı
etkileyen önemli bir tarihi olaydır. Ancak bu olay o
sırada Amerika ve Afrika kıtasında yaşayan insanları
doğrudan etkilememiştir.
TARİHE YARDIMCI BİLİMLER:
1)COĞRAFYA: Tarih olayın geçtiği Yer’in fiziki ve
beşeri özelliklerini coğrafyadan öğrenir.
2)ARKEOLOJİ(Kazı Bilimi):Toprağın ve suyun
altında kalmış olan eserleri ortaya çıkarır.
3)KRONOLOJİ(Takvim Bilgisi):Tarihi olayların
zamanlarını belirleyip,oluş sırasını düzenler.
4)PALEOGRAFYA: Eski
sağlayan bilim dalıdır.
yazıların
okunmasını
4
5)EPİGRAFYA(Kitabeler Bilimi):Taş,mermer gibi
sert cisimler üzerine yazılan yazıları inceler.
*Tarihte ilk güneş takvimini Mısırlı’ lar, ilk ay
takvimini Sümerler oluşturmuşlardır.
6)SOSYOLOJİ (Toplum Bilimi): Sosyal olayları
inceler.
AÇIKLAMA:
Her toplum kendi takvimini
oluştururken kendileri için önemli saydıkları bir günü
başlangıç olarak kullanmışlardır. Örnek: Romalılar
Roma’nın
kuruluşunu,
Müslümanlar
Hicreti,Hıristiyanlar Hz.İsa’nın doğumunu gibi...
7)ANTROPOLOJİ:
inceler.
Toplumların
ırk
yapılarını
8)FİLOLOJİ:(Dil Bilimi): Dilleri ve diller arasındaki
bağları inceler.
9)ETNOGRAFYA: Örf,adet, gelenek ve görenekleri
inceler.
10) DİPLOMATİK (Siyaset Bilimi): Toplumlar arası
her türlü siyasi ilişkiler, savaşlar ve nedenleri,
antlaşma metinleri, siyasi ilişkiler ile ilgili fermanlar
ve beratlar bu bilim dalının kapsamı içine girer
Bugün kullandığımız güneş sistemine dayalı Takvim,
ilk kez Mısırlılar tarafından bulunmuştur.* Mısırlılar'
ın bu takvimi bulmasına etki eden iki önemli etken,
Mısır'ın coğrafi konumu ve Nil olayıdır. Mısırlılar 'ın
bulduğu bu takvime, bugünkü şeklini Romalılar
kazandırmıştır.
11)HERALDİK (Mühür bilimi): Resmi belgelerdeki
mühür, arma ve özel işaretleri inceler.
Türkler' in kullandıkları takvimler:
12)NÜMİZMATİK(Paralar bilimi): Eski Paraları
inceler.
12 Hayvanlı Takvim:
Göktürk ve Uygurlar
tarafından kullanılmıştır. Güneş sistemine dayalıdır .
Bu takvimde yıl 365 gündür
13) ARKEOMETRİ (Karbon 14 Metodu): Herhangi
bir tarihsel buluntunun yaşını hesap eden bilimdir.
Hicri Takvim (Kameri): Ay yılına göre düzenlenmiştir. Yıl 354 gündür. Hz. Muhammed'in, Mekke'den Medine'ye göçünü başlangıç alır Hz Ömer
tarafından düzenlenip, uygulamaya konulmuştur
Celali Takvimi: Büyük Selçuklular tarafından
kullanılmıştır. Sultan Melikşah'ın emri ile Ömer
Hayyam tarafından hazırlanmıştır. Güneş sistemine
dayalıdır.
Rumi Takvim: Osmanlılar tarafından, sadece mali
işler için kullanılmıştır. Güneş sistemine dayalıdır.
TAKVİM BİLGİSİ:
TAKVİM NEDİR?: Takvim ; zamanı, günlere,
aylara, yıllara bölme metodudur.
NOT: İnsanlar zamanı ölçerken ölçü aracı olarak
Güneş’i ve Ay’ı kullanmışlardır.
AÇIKLAMA: Güneşi kullananlar dünyanın güneş
etrafında bir tam dönüşünü esas almışlardır.
Miladi Takvim: 1925 yılında, Batı ile aramızdaki
uyumun sağlanması için kabul edilmiştir.Güneş
sistemine dayalıdır. Yıl 365 gün 6 saattir 1926’ dan
itibaren kullandığımız takvimdir. Güneş yılını esas
alır. Temeli Mısırlılar’a dayanır. İyon ve Yunanlılar
kanalıyla Batıya aktarılmıştır. Romalılar Sezar
zamanında JULYEN takvimi olarak düzenlemiş ve
kullanmışlardır.
Yeniçağda
Papa
XII.Gregor
tarafından
yeniden
yapılan
düzenlemelerle
GREGORYAN TAKVİMİ olarak anılmıştır.
Günümüzde ise Milat takvimi denilmektedir. Milat
takvimi Hz. İsa’nın doğuşunu (sıfır) kronolojinin
başlangıcı olarak kabul eder.
ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİ
A. Eskiçağlarda Türkiye
Türkiye tarihin ilk dönemlerinden itibaren yerleşime
tercih edilen bir ülke olmuştur. Bunun nedenlerini
şöyle sıralayabiliriz:
(365 gün 6 saat) Bu şekilde oluşturulan takvimlere
GÜNEŞ TAKVİMİ denilir.
*İklim koşullarının iyi olması
Ay’ı kullananlar ise Ayın Dünya etrafında 12 kez
dönmesini (12 x 29.5 =354) esas almışlardır.Bu
şekilde oluşturulan takvimlere AY TAKVİMİ denilir.
*Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi görmesi
( Ulaşım ve Ticaret yolları üzerinde bulunması)
*Verimli otlak ve topraklara sahip olması
5
*Yer altı ve yer üstü kaynaklarının zengin olması
*Anadolu doğu ile batı dünyalarının ilişkileri
açısından önemli bir konuma ve katkıya sahip
olmuştur.
civarındaki kil tabletle birlikte Anadolu yazılı
döneme geçiş yapmıştır.
Anadolu’nun yazılı döneme
uygarlık Asurlulardır.
geçişini
sağlayan
1. TÜRKİYE'NİN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİNİ
AYDINLATAN MERKEZLER :
2. M.Ö. 2. BİN M.Ö. 6. YÜZYILA KADAR
TÜRKİYE :
a- Anadolu’da Yontma Taş Devri :
Bu dönemde Anadolu’da ; Hitit, Frig, Lidya,
Urartu,İyon uygarlıkları görülür.
Antalya yakınlarındaki Karain, Beldibi ve Belbaşı
mağaraları , Gaziantep yakınındaki Dülük, Antalya
Mağaracık bu dönemin önemli merkezleridir.
* Karain mağarasında Neanderthal neslinden bir
çocuğun dişi ile Homo Sapiens ( Düşünen insan)
türünden bir kafatası bulunmuştur.
b- Anadolu’da Cilalı Taş Devri :
Diyarbakır -Çayönü, Konya- Çatalhöyük bu dönem
yerleşimlerindendir. Çayönü, çağımızın sosyal ve
ekonomik düzeninin temelini oluşturan Cilalı Taş
Devrinin en önemli merkezlerinden biridir. Gelişmiş
köy
yerleşmesi
görülür.(
Buğday,Nohut,Mercimek,Bezelye
yetiştirilmiş,
Koyun,Köpek,Keçi,Sığır yetiştirilmiştir.)
Konya, Çumra ilçesinin yakınlarında bulunan
Çatalhöyük , Yakındoğu Cilalı Taş Devri
yerleşmelerinin en başta gelenlerindendir.
a- HİTİTLER
( M.Ö. 1700 – MÖ.1200 Frigler
,kalıntılarına MÖ.700 Asurlular son verdi)
*MÖ.II bin yıllarında Anadolu’ya muhtemelen
Kafkaslardan gelerek ,Hattilerle kaynaşmışlar ve
Kızılırmak yayı çevresine yerleşmişlerdir.
*Anadolu uygarlığının ilk
İmparatorluk kuranlarıdır.
*Başkentleri Hattuşaş
I.Hattuşil’dir.
yaratıcıları
(Boğazköy),
ve
ilk
kurucuları
*Bu dönemin en önemli olayı Suriye egemenliği için
Mısırlı’larla savaşmalarıdır. Tarihin bilinen ilk
meydan savaşını ( 1296) ve bunun sonunda
*Tarihin bilinen ilk yazılı antlaşması olan Kadeş
antlaşmasını (1280) imzalamışlardır
*Hititlere , Ege göçleri sonucu Frigler ve kalıntılarına
Asurlular son vermiştir.
* Yapılmış olan Hasan Dağı ve Çatalhöyük resmi bir
kenti çevresiyle gösteren en eski şehir tasvir ve en
eski şehir planıdır.
Kültür ve Medeniyetleri :
c- Anadolu’da Bakır Taş Devri :
Burdur-Hacılar,
Konya-Canhasan,
DenizliBeycesultan, İç Anadolu’da Güllücek, Van-Tilkitepe
önemli yerleşimlerdendir.
Bunların dışında , Eski Tunç Devri olarak
adlandırılan dönemde Çanakkale-Truva, YozgatAlişar, Çorum – Alacahöyük bu dönemin birer
medeniyet merkezleridir.
Truva’da dokuz kat, Alişar ve Alacahöyük ‘te beşer
kat kültür tabakalarına rastlanmıştır.
Orta
Anadolu’da oluşturulan bu çok yüksek
medeniyeti Hatti adındaki kavim oluşturmuştur.
Anadolu M.Ö. 2000 yıllarında kuzeydoğu’dan gelen
göç dalgasına uğramış ve etnik yapısı değişmeye
başlamıştır. Bu dönemde Asur lu’lar Anadolu’da
ticari amaçlı pazaryerleri kurmuşlardır.( Karum)
Bunlardan Kaniş (Kültepe ) te bulunan 10.000
*Yönetimin başında Kral bulunurdu.
* Ancak kral ülkenin tek hakimi değildi. Pankuş
denilen soyluların oluşturduğu bir meclis vardı.
Tarihin bilinen ve Anadolu’da görülen ilk meclisidir.
Kralı ve kraliçeyi yargılama hakkına sahiptir. Kralın
yetkileri sonsuz değildir.
*Büyük Kral, aynı zamanda başkomutan ,baş rahip
ve baş yargıçtı . Büyük kral’a Tabarna, kraliçeye
Tavananna denirdi. Tavananna dini törenlere ve
bayramlara başkanlık eder, kral savaşa gittiğinde
ülkeyi yönetirdi.
* Çok Tanrılı din anlayışına sahiptiler.
* Anadolu’daki diğer kavimlerin ve komşu ülkelerin
tanrılarını benimsemişlerdir.Bu nedenle Hitit ülkesine
“Bin tanrılı Hititler”
denilmiştir.
6
* Hititlerde halk , hürler-yanaşmalar (yarı hürler)namralar-köleler
olarak
sınıflara
ayrılmıştı.*
Kölelerin mülkiyet hakkı vardı.
* Halkın çoğunluğunu köylüler,zanaatkarlar
tüccarlar oluşturmaktaydı.
ve
vermişlerdir.( Öküz öldüren ya da Saban kıranın
cezası ölümdür)
* Maden işçiliği, taş işçiliği, tahta işçiliği, halı ve
kilim dokuma sanatında gelişmişlerdir. * Dünyaca
ünlü halı ve kilim dokumalarına “Tapetes” denilir.
* Hititlerde Ataerkil aile düzeni kurulmuştur.
*Kanunları gelişmiş olup daha çok Tazminata
yöneliktir.
* Ölüm cezası sadece kölelere verilirdi.
*Ekonomilerinin
dayalıdır.
temeli
tarım
ve
hayvancılığa
LİDYALILAR ( MÖ.687 – MÖ.546) :
*Topraklar
edilirdi.
tanrıların
ve
kralın
malı
kabul
*Madencilik sanatı gelişmiştir. ( Demir,bakır,gümüş
işlenen madenlerdir)
*Hititler hem çivi yazısını hem de resim yazısını
(özellikle taş anıtlar üzerinde) kullandılar.
*Tarihi olayları yıl yıl “Anal” denilen yıllıklara
yazarlardı. Anallar tanrılara hesap vermek adına
yazıldığından doğru kaynaklar olarak kabul edilir. Bu
nedenle Anadolu tarihinin aydınlatılmasında en
önemli kaynaklardandır.
*Mimarlık ,Heykelcilik ve Kabartma sanatı
gelişmiştir.( Yazılı kaya ve İvriz kabartmaları
örnektir)
*Hititlerde eli silah tutan her erkek asker sayılırdı.
*Hint-Avrupalı kavimdirler. Gediz ve
Menderes nehirleri arasına yerleşmişlerdir.
Büyük
* Kral Giges (Gyges) önderliğinde güçlü bir devlet
haline geldiler.
*Başkentleri Salihli yakınlarındaki “Sardes ( Sard)”
dır.
*Lidyalılar’a Persler son vermiştir.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Krallıkla yönetilmişlerdir.
*Çok tanrılı din inanışına sahiptirler. Kral ve Asilleri
yığma toprak tepeler ( Tümülüs) altındaki odalara
gömmüşlerdir.
*Hititlerde Tanrı’dan Kral’a :
Yoksul ve kimsesizleri doyur.Hastalara bak.Onlara
ekmek ve su ver.Eğer sıcaktan bunalıyorlarsa serin
yere götür; soğuktan büzülüyorlarsa sıcak yere götür
… Aça ekmek kimsesizlere yağ ver, çıplağı giydir.
b- FRİGLER ( MÖ.800 – MÖ. 676 )
*Ekonomilerinin
temeli
Ticarete
dayalıydı.
Mezopotamya’da
Ninova’dan
başlayıp,
Sard
üzerinden Efes’e kadar giden ticaret yolu olan Kral
yolu’nu , kral Giges zamanında açmışlardır.
*Hint – Avrupa asıllı kavimdirler. Kafileler halinde
Trakya üzerinden Anadolu’ya gelmişlerdir.
*Kral Giges doğuda Asurlular, batıda İyonlarla iyi
geçinmiş, iki ülke arasında Anadolu’nun transit
olmasını sağlamıştır.
*Sakarya Irmağı
“Gordion” dur.
vadisine
yerleştiler.Başkentleri
*Mezopotamyalılarla,
Asurlularla,
Mısırlılar’la ticaret yapmışlardır.
İyonlarla,
*Tüm krallarına “Midas” denilir.
*Fenike alfabesinden esinlenerek
Alfabe yi kullanmışlardır.
*Kral Midas zamanında Kafkaslardan gelen
Kimmerler tarafından yıkıldılar.( Midas yenilgiyi
hazmedememiş
ve
üzüntüsünden
kendisini
öldürmüştür.)
*Uygarlığa en önemli katkıları Para’ yı bulup
kullanmış olmalarıdır. Böylece değiş-tokuşa dayalı
ticari ilişkiler, para ile daha çok gelişmiş ve
hızlanmıştır.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Krallıkla yönetilmişlerdir.
*Çok tanrılı din inanışı vardır.En önemli tanrıları bir
tabiat tanrısı olan “ Kibele” idi.
*Ekonomilerinin temeli Tarım ‘ a dayalıdır.
Özellikle köylü ve çiftçi ülkesidir.Bu nedenle
yasalarında tarımı koruyucu maddelere yer
oluşturdukları
* Kral Krezüs ordu’ya fazla önem vermemiş,her şeyi
para ile çözeceği düşüncesiyle milli bir ordu
oluşturmamış,ücretli askerlerden oluşan bir ordu
oluşturmuştur. Bu da yıkılış sebeplerinin en
önemlisidir.
*Yunan uygarlığının etkisi altında kalmışlardır.
*Ticaret,dokumacılık,deri
işleme,çömlek,maden
işleme sanatlarında gelişmişlerdir.
7
*Güçlü askeri ve deniz filolarıyla Kuzey Ege,
Marmara denizi çevresi,Karadeniz’de kendilerine
bağlı pek çok ticari amaçlı koloniler kurmuşlardır.
* Fenikelilerden aldıkları alfabeyi kullandılar.
URARTULAR ( MÖ. 900 – MÖ. 600) :
*Van gölü ve çevresi merkez olarak geniş sınırlara
ulaşan bir devlet kurmuşlardır.
*Başkentleri Tuşpa ( Van ) dır.
*Medler ve İskitler son vermiştir.
*İyonlar Anadolu medeniyetlerinin en gelişmiş
olanıdır.Bunun nedenleri ; Özgür düşünceye
inanmaları,Anadolu kültüründen yararlanmaları
(Özellikle Hitit ), maddi durumlarının iyi olması ,
kuruldukları bölgenin ön-Asya ticaret yollarının bitiş
noktasında olmasından dış dünyayı tanımalarıdır.
*İyon şehir devletlerinin dünya tarihindeki önemi ,
özgür düşünce ve bilimin ilk önce burada doğmuş
olmasıdır.
* Matematikte ;Tales ve Pisagor, Tıp ta ; Hipokrat,
Felsefe’de
;
Diyojen
,Anaksimenes
ve
Anaksimandros, Tarih te ; Herodot önemli bilim
adamlarıdır.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Krallıkla yönetilirdi.
*Ülke eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerin başında
merkezden atanan ve “En-nam “denilen valiler
bulunurdu.
*Mimari, heykelcilik alanlarında çok gelişmişlerdir.
En ünlü kalıntıları Efes Artemis Tapınağıdır.
*Ekonomilerinin temeli Ticaret’e dayanır.
* Çok tanrılı din inanışına sahiptiler.En önemli
tanrıları savaş tanrısı olan “ Haldi” idi.
* Ekonominin temeli hayvancılığa dayanıyordu.
* Rahipler ,soylular ve askerler ayrıcalıklı sınıftır.
* Dilleri eklemeli dil gurubundandır.
* Çivi yazısı ve resim yazısı kullanmışlardır.
* Mimarlıkta çok gelişmişlerdir.Van kalesi,Çuvaş
tepe,Erzincan’da Altın tepe Urartulardan günümüze
kalmış en önemli kalelerdir.
* Su kanalları açmışlar, kaya mimarisinde
madencilik sanatında gelişmişlerdir.
,
M.Ö. 6. YÜZYILDAN M.S. 11. YÜZYILA KADAR
TÜRKİYE
( Pers, İskender, Roma ve Bizans İmparatorlukları
Dönemi)
Bu dönemde Anadolu’ya Pers,İskender,Roma ve
Bizans İmparatorlukları egemen olmuştur.
PERS İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
*Medler ve Persler kuzeybatı İran’a Kafkaslar
yoluyla gelmişlerdir.
İYONLAR ( MÖ.1050 – MÖ. 546)
* Yunanistan’ın “Dor” lar tarafından işgali üzerine,
batı Anadolu’ya göç eden Aka ‘lar tarafından
kurulmuştur.
*Batı Anadolu’nun eski halklarından Karyalılarla
karışıp,kaynaşmışlar Polis denilen şehir devletleri
kurmuşlardır.Bunların en önemlileri Efes,Foça,İzmir
ve Milet’tir.
* Pers istilasıyla birlikte önemlerini kaybettiler.
*Anadolu’da Kızılırmak ‘a kadar ilerlemiş olan
Medler e Persler son vererek (MÖ.550), güçlü bir
İmparatorluk kurmuşlar MÖ.546 ‘da Lidyalılara son
vermişler ve Anadolu’yu egemenliklerine almışlardır.
*Sınırları doğuda Hindistan ve Orta Asya’ya , batıda
Trakya’ya ,kuzeyda Kafkasya’ya güneyde Basra
körfezi ve Mısır’a kadar uzanmıştır.
*Perslere MÖ.333’te İssos savaşıyla Büyük İskender
son vermiştir.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Şehir devletleri halinde siyasi yapı görülür.Şehirler
önce krallar sonra asiller ve sonra da demokratik
şehir meclisleri tarafından yönetilmiştir.
*Çok tanrılı din inanışına sahiptirler.
8
Kültür ve Medeniyetleri :
*Hellenistik medeniyetin merkezi Anadolu’dur.
*İmparatorluktu.İmparatorluğun başında “Ülkeler
Kralı” veya “Krallar kralı” sayılan bir hükümdar
bulunurdu.
*İskenderiye ve Bergama’da Kütüphaneler kurulmuş
*Pers İmparatorluğu birçok geniş vergi bölgesine
(Eyalet – Satraplık) ayrılmıştır. Satraplıkların
(Eyaletlerin )başında merkezden atanan ve kralın
vekili sayılan asker valiler (Satrap) bulunurdu.
* Askerliğe önem
kurmuşlardır.
vermişler
devamlı
ordu
*Dinleri , iyilikle-kötülüğün mücadelesi olan Zerdüşt
dinidir. Temizliğin temsilcisi kabul ettikleri ateşi
“Ateşgede” denilen tapınaklarda sürekli yakarlardı. *
Zerdüştlük, Hindistan,Suriye,Anadolu ve Mısır’da da
etkili olmuştur.
*Perslerin Ön-Asya’ ya egemen olmaları, barış ve
huzuru sağlamış ve Ticareti canlandırmıştır. Ticaretin
gelişmesi için düzenli yollar ve düzenli posta
teşkilatları kurmuşlardır.
*Bütün İmparatorluk sınırları içinde
uygulaması yapmışlardır.
tek para
* İskenderiye,Antakya ve Bergama’da büyük saraylar
yapılmıştır.
*İskenderiye feneri dünyanın yedi harikasından biri
kabul edilmiştir.
*Heykeltıraşlık sanatının en önemli örnekleri
Bergama Zeus Sunağının kabartmaları ve “İskender
Lahdi” ,Nike (Zafer Tanrıçası),Afrodit dir.
* Mısır’da İskenderiye şehrini, Büyük İskender
kurmuştur.
*Ülke yönetimi
şeklindedir.
Perslerdeki
gibi
satraplıklar
*Bu dönemde en çok pozitif ve deneysel bilimlerde
gelişmeler olmuştur.
* İskender,hocası Aristo’nun etkisinde kalmış ve
bilime büyük destek vermiştir.
* Hellenistik medeniyet ,İslam
doğmasında çok etkili olmuştur.
medeniyetinin
*Çivi yazısı kullanmışlardır.
*Mezopotamya,Anadolu,Mısır
sanatlarından etkilenmişlerdir.
BÜYÜK İSKENDER
HELLEN DÖNEMİ
ve
Yunan
İMPARATORLUĞU
VE
*Makedonya kralı Büyük İskender’in Asya seferi ile
başlayan ve yaklaşık 300 yıl süren döneme
“Hellenistik dönem” , bu dönemde doğu-batı kültür
kaynaşmasıyla oluşan medeniyete de “Hellenistik
medeniyet” denilir.
* Büyük İskender MÖ.334’te Anadolu’ya geçerek
Persleri yenilgiye uğratmış, İyon şehir devletlerini
özgürlüklerine kavuşturmuştur.Suriye üzerinden
Mısır’a, İran üzerinden Hindistan’a kadar gitmiştir.
*Not: Büyük İskender , Persleri; Granikos ,İssos,
Gavgamela savaşlarıyla üç kez yenilgiye uğratmıştır.
ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİ
*MÖ.133 ‘te Bergama Krallığına son veren
Romalılar yaklaşık 100 yıllık bir mücadeleden sonra
Anadolu’ya egemen oldular.
*Bu dönemde Anadolu’da bazı şehirler büyümüş ve
gelişmiştir.( Antakya,İzmit, İstanbul,İznik )
*MS.1 ve 2. yy.da Anadolu kentleri o dönemin en
zengin ve en önemli sanat merkezleri arasında yer
almıştır.
(Bergama,Efes,Afrodisyas,Perge,Side,Aspendos,Anta
kya)
* İstanbul’da Bozdoğan Su Kemeri, Çemberlitaş,
Ankara’da Avgustus tapınağı,Roma Hamamı,
Antalya’da Aspendos bu dönemden kalan
kalıntılardır.
* İskender’in ölümü üzerine Makedonya, Mısır ve
Asya krallıkları kurulmuştur.
* Anadolu’da kurulan başlıca Hellen krallıkları :
Bergama Krallığı, Bitinya Krallığı ( Kocaeli
yarımadası çevresinde), Pontus Krallığı ( Karadeniz
kıyılarında) , Kommagene Krallığı ( Nemrut dağında
).
*Hellenistik krallıklar’a Roma İmparatorluğu son
vermiştir.
ROMA UYGARLIĞI
*Roma kenti Latinler tarafından kurulmuştur.
Kültür ve Medeniyet :
*MÖ.30 ile MS.395 tarihleri arası “Roma Çağı”
olarak
adlandırılmaktadır.
Bu
dönemde
Roma,Akdeniz
havzasının
tek,
siyasal,askeri,ekonomik,ticari gücüdür.
9
* Roma egemenliğini kabul eden şehirler Roma’ya ;
a-Dostluk antlaşması b- İttifak antlaşması cUyrukluk antlaşması ile bağlanmışlardır.
*Roma siyasi tarihi ; a- Krallık b- Cumhuriyet cİmparatorluk olarak üç dönemden oluşur.
*Krallık döneminde kralı “Senato” denilen ihtiyarlar
meclisi teklif eder,” Kuria” denilen halk meclisi
kabul ederdi.Cumhuriyet döneminde Senato’nun
seçtiği iki konsül bir yıl süreyle kralın yetkilerine
sahip
olarak
ülkeyi
yönetirlerdi.Bunalım
dönemlerinde ise “Diktatör” denilen bir kişi geniş
yetkilerle 6 ay için başa geçirilirdi.Meclisler
İmparatorluk döneminde de varlıklarını sürdürmüşler
ancak eski yetkilerini ve etkilerini kaybetmişlerdir.
* Hz. İsa , Avgustus döneminde Filistin’de Nasıra
kasabasında doğmuştur.Tek tanrılı din inancı olan
Hristiyanlığı yaymaya başladı.Sağlığında ona 12 kişi
inanmıştır. Bunlara 12 Havariler denilir.Bunlardan
özellikle Sen Piyer ve Sen Pol hristiyanlığın
yayılması ve kurulmasında etkili rol oynamışlardır.
Kudüslüler’in İsa’yı şikayet etmeleri üzerine İsa
çarmıha gerilerek öldürülmüştür.
* Romalılar kölelerin ve fakirlerin dini olarak
gördükleri hristiyanlığı önce yasaklamışlar, İmparator
Konstantinus zamanında “Milano Fermanı “(MS.313)
ile serbest bırakmışlar, İmparator Büyük Teodosius
(379-395) zamanında resmi din ilan etmişlerdir.
*Roma İmparatorluğu Kavimler göçünün etkisiyle
395 te batı ve doğu olarak ikiye ayrılmış, 476’da Batı
Roma, 1453 ‘te Doğu Roma (Bizans)İmp.sona
ermiştir.
*Roma’da halk ; a- Patriciler : Tam vatandaşlık
hukukuna sahip,geniş toprakları olan,mecliste oy
kullanma hakkına sahip soylu sınıf b- Plebler :
Ticaret mülkiyet gibi bazı haklara sahip olup,askere
alınmaz ve oy kullanamazlardı. c- Yanaşmalar :
Çeşitli nedenlerden dolayı hukukunun bir bölümünü
kaybeden sınıftı.Bir ailenin yanına yanaşırlar ve
onların hizmetlerini görürlerdi. d- Köleler : Hiçbir
hakkı olmayanlar olarak sınıflara ayrılmıştı.
*Güneş Takvimini bugünkü şekline kavuşturdular
*Alfabeyi günümüz şekline kavuşturdular.
*Mimarlıkta olgunlaşarak ilk sivil mimari örnekleri
verdiler.
*Hukuk alanında gelişmişler, 12 levha kanunlarını
hazırlamışlar, hukuk’u olgunlaştırmışlardır.
*395’te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla
doğu Roma İmparatorluğu olarak kurulmuştur.
*En parlak zamanı Jüstinyen ( Justiniaus) (527-565)
dönemidir.
*Bizans’tan günümüze kalan eserlerin en ünlüsü
“Ayasofya” dır. Bunun dışında Aya İrini Kilisesi,
Fethiye ve Kariye Camileri, Efes’teki St.John
bazilikası, Alahan Manastırı, Yerebatan sarayı,
İstanbul surları ve su kemeridir.
*1048 Pasinler savaşıyla başlayan Anadolu’yu yurt
edinme mücadelesi,1071 Malazgirt savaşıyla yoğun
bir Türk akınına dönüşmüş, kısa sürede Anadolu
nüfusunun çoğunluğu Türkler’in eline geçmiştir.
1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasıyla
Bizans İmparatorluğu sona ermiştir.
ESKİÇAĞLARDA
TÜRKİYE'NİN
ÇEVRESİNDEKİ KÜLTÜR VE MEDENİYETLER
(MEZOPOTAMYA, MISIR VE DİĞER DOĞU
AKDENİZ MEDENİYETLERİ)
MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI :
*Mezopotamya iki ırmak arası anlamına gelen bir
kelimedir. Coğrafi bölge olarak Anadolu’nun
güneydoğusundan ,Basra körfezine kadar uzanan
Dicle ile Fırat nehirleri arasındaki bölgeyi kapsar. İki
nehrin en çok yaklaştıkları yerden aşağısına (Basra
Körfezine kadar) Aşağı Mezopotamya, yukarısına ise
Yukarı Mezopotamya denilmiştir.
* Mezopotamya da iklim koşullarının iyi olması ve
toprakların verimli olması burayı ilk yerleşilen
bölgelerden birisi yapmıştır.
*Mezopotamya uygarlığının temelini Sümerler
oluşturmuştur.Diğerleri bu uygarlığı daha çok
zenginleştirdiler.(Bu yönüyle çeşitli kavimlerin ortak
ürünüdür.)
*Mezopotamya uygarlığı egemenlik genişledikçe ve
ticari ilişkiler sonucu ön-asya’ya yayılmış ve
etkilemiştir.
* Bölgede taşın az bulunmasından dolayı yapılar
kerpiç ve tuğladan yapılmış bu nedenle günümüze
kadar anıt eser kalmamıştır.
* Mezopotamya’da ; Sümer, Elam, Akad, Babil, Asur
devletleri kurulmuştur.
SÜMERLER ( MÖ.3000 – MÖ.2200) :
* Mezopotamya’ya
MÖ.3500
lerde
gelip
yerleşmişlerdir.Dillerinin eklemeli dil gurubundan
olması
Orta
Asya’dan
geldikleri
savını
güçlendirmektedir.
BİZANS İMPARATORLUĞU DÖNEMİ :
* Mezopotamya’da bataklıkları kurutarak şehir
devletleri kurmuşlardır.Bunların en önemlileri
Ur,Uruk ,Lagaş, Kiş, Eridu’dur.
10
*Sümerler’e Elamlılar son vermiştir.
*Sümer Uruk prensi Akadlar’a son vermiştir. Daha
sonra Mezopotamya Gutilerin egemenliğine girdi.
Kültür ve Medeniyetleri :
* Şehir
devletleri
halinde
siyasi
yapı
görülür.Şehirleri, Ensi ya da Patesi denilen RahipKral’ lar yönetirdi.(Bu tür hükümdarlık anlayışı ÖnAsya ve Mısır’dan Hindistan ve Çin’e kadar devam
etmiştir.) başka bir şehre de egemen olursa krallar
‘a“Lugal” ,eğer bir lugal tüm Sümer ülkesine
egemen olursa ona da “Lugal Kalma” denirdi.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Krallıkla yönetilmişlerdir.
*Tarihin bilinen ilk İmparatorluğunu kral Sargon
önderliğinde kurmuşlardır.
*Hükümdarlık babadan oğula geçerdi.
*Zengin ve uygarlıkta ileri olmalarından dolayı
sürekli saldırıya uğramışlardır.Bu nedenle askerliğe
ve ordu’ya önem vermişlerdir.Her erkek asker
sayılırdı.Orduları , yaya ve arabalı askerlerden
oluşuyordu.
*Tarihin ilk yazılı yasaları Lagaş şehri kralı
“Urukagina” tarafından yapılmıştır.
* Dünya da ilk kez sürekli ve düzenli orduları
oluşturdular.
Urgakina kanunundan :“Eğer bir köylünün eşeği
doğurursa,bey ona ben bunu satın almak istiyorum
derse,köylü ona istediği fiyatı söyler ve isterse satar
*Tarihin ilk hukuk devleti Sümerlerdir.
* Çok tanrılı din inanışına sahiptiler.Tanrılarını insan
gibi
düşünmüşlerdir.Aradaki
fark
insanların
ölmesi,Tanrıların
ölümsüzlüğüdür.Tapınaklarına
“Ziggurat” denilirdi. Zigguratlar çok katlı
yapılardı.Aynı zamanda Rasathane(Gözlem evi)
olarak da kullanılırdı.
*Krallar ve Rahipler üst sınıfı oluşturuyordu. Halk ;
Soylular,Hürler ve Köleler olarak üç sınıfa ayrılmıştı.
* Ekonomilerinin
temeli
Tarım’a
dayalıdır.
Anadolu,Suriye,Mısır,İran ile ticari ilişkilerde
bulunmuşlardır. İlk üretim, ilk tekerlek ve Saban’ın
kullanımı Sümerler tarafından yapılmıştır.
* Sümerlerin uygarlığa en önemli katkıları yazıyı
bulmalarıdır.Yazılar üç köşeli bir kalemle ,kil
tabletler üzerine yazıldığından bir tarafı ince bir tarafı
kalın olduğu için Çivi ‘ ye benzemiş bu nedenle “Çivi
yazısı” denilmiştir.
*Gılgamış Destanı, Tufan Hikayesi ve Yaratılış
Manzumesi en önemli edebi eserleridir.
* Matematik,
Geometri
,
Tıp,
Astronomi
Sümerler’de temeli atılan ve gelişen bilim dallarıdır.
ELAMLILAR :
*Elam ; Sümer ülkesinin doğusunda Dicle nehrine
dökülen Kerha ve Karun ırmaklarının suladığı
bölgedir.
* Merkezleri “ Sus “ şehridir.
*Şehir devletleri kurarak,ayrı ayrı prenslikler halinde
yaşamışlar, MÖ.3000 yıllarında Sus şehri prensi diğer
siteleri yönetimi altına alarak krallık kurmuştur.
* Sümerlerle mücadele etmişler , Akad ve Sümer
egemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardır.
Kültür ve Medeniyetleri :
* Uygarlıkları
göstermektedir.
İran
bölgesiyle
benzerlikler
* Maden işçiliğinde çok gelişmişlerdir.
BABİLLİLER :
AKADLAR ( MÖ.2350 – 2150 ) :
* Arap yarımadasından çıkıp Mezopotamya’ya gelip
yerleşen Samiler tarafından kurulmuştur.
*Kral
Sargon
ve
Naram-Sin
zamanında
genişleyerek,Elam,Asur,Doğu
Anadolu’nun
bir
bölümü ve Akdeniz’e kadar uzanan ülkeleri
fethettiler.
* Merkezleri “ Agade “ şehridir.
*Akad
İmparatorluğu
çeşitli
kurulmuştur.İç ayaklanmalar ve
Akadları zayıflatmıştır.
kavimlerden
dış saldırılar
*Arabistan’dan çıkan Samilerin bir kolu olan “
Amurrular ” tarafından kurulmuştur.
* Siyasi tarihleri I.Babil ve II.Babil olarak iki
dönemden oluşur.
* I.Babil devletinin en ünlü hükümdarı Hammurabi
‘dir.
*İkinci Babil devletinin en ünlü hükümdarı “
Nabukadnezar “ dır.
* I.Babil devletine Hititler , II.Babil devletine Persler
son vermiştir.
11
* Çok tanrılı din inancına sahip olup en önemli
tanrıları “ Asur “ du.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Hammurabi, devletin gücünü orduya dayamış ve
dini devleti, dünya devleti şekline dönüştürmüştür.
Böylece ilk “ Mutlak Krallık “kurulmuştur.
*Hammurabi çok sayıda kanun derleyicisi olmuştur.
Mezopotamya’da hukuk alanında en geniş kanunları
çıkarmıştır.
(Hammurabi Kanunlarından ;
Eğer bir adam, bir tarlayı işlemek üzere kiralarsa,
fakat tarlada arpa yetiştirmezse tarlada iş yapmazsa
bu ispat edilecek ve bitişik komşunun ürünü oranında
arpayı tarla sahibine verecektir.
*Çok tanrılı din inancına sahiptirler. En büyük
tanrıları “ Marduk “tur.
*Ücretli askerlerden oluşan düzenli orduları vardır.
*Mimaride çok gelişmişlerdir. Babil Kulesi ve
Babil’in Asma Bahçeleri ( Dünya’nın yedi
harikasından biri) sanat şaheserleridir.
* Sümerlerin bulduğu 60 tabanlı matematiği 10
tabanlıya
dönüştürerek,günümüz
matematiğinin
temelini oluşturmuşlardır.
ASURLULAR ( MÖ.2000 – MÖ.612 ) :
*Asur ülkesi ; yukarı Mezopotamya’da Dicle ve
Büyük Zap ırmağı arasında kuzeyi ve doğusu
dağlarla çevrili bölgedir.
* Sümerlerle akraba olan Subariler ve Samilerin
karışmasıyla Asurlular oluşmuştur.
* Ekonomilerinin temeli ticarete dayanır.
* Asurlular’ın Anadolu uygarlığına en önemli
katkıları ticaret yerleri aracılığıyla yazı’yı
Anadolu’ya getirmeleridir.Böylece Anadolu yazılı
döneme (İlkçağa) geçiş yapmıştır.
MISIR UYGARLIĞI ( MÖ.3000 – MÖ.525 ) :
*Mısır , Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alır. Batısı
ve güneybatısı çöllerle kaplı olup, hayat damarı “ Nil
” nehridir.
*Mısır uygarlığının başlıca merkezleri Nil vadisinde
toplanmıştır.
* Kuzey Mısır’a ; Aşağı Mısır, güney Mısır’a ;
Yukarı Mısır denilmiştir. ( Nil nehrinin akışına göre)
* MÖ.4000 yıllarında Suriye ve Filistin üzerinden
gelen Asya’lı kavimler tarafından istilaya uğramış,
bunların yerli Sami ırkıyla karışmaları sonucu Mısır
halkı oluşmuştur.
* Mısır şehir devletlerine Nomos (Nom ) adı verilir.
Mısır siyasi tarihi kral Menes’in Nom’ ları
birleştirmesiyle başlar.
* Mısır’da sülaleler yönetimi görülmüştür. Sülaleler
devri 5 dönemden oluşur ; Eski krallık, Orta Krallık
ve Hiksoslar, Yeni krallık, Gerileme devri, Sais
Krallığı * Eski , orta ve yeni krallık dönemleri en
parlak dönemleridir.
* Mısır
Perslerin
istilasıyla
bağımsızlığını
kaybederek Perslerin bir ili olmuş , daha sonra da
Büyük İskender’ e bağlanmıştır.
*Hiksoslar’ın, Asurlular’ın ve Perslerin işgallerine
uğramıştır.
*Kral Sargon liderliğinde bağımsız bir devlet
kurmuşlardır.
*Anadolu’da Kapadokya’dan İran içlerine kadar, İran
körfezi ve Mısır’a kadar sınırlarını genişletmişlerdir.
* En parlak zamanları kral II.Sargon dönemidir.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Başşehirleri “ Ninova “ dır.
*Asurlular’a Medler ve Babilliler son vermiştir.
*Mısır’ ın etrafının deniz ve çöllerle kaplı olması
burayı sık istilalardan korumuş, bu nedenle Mısır
Medeniyeti kendi içinde gelişmiştir.Kendi içinde
gelişen fakat dışarıyı etkileyen bir özellik görülür.Bu
yönüyle diğer medeniyetlerden farklıdır.
Kültür ve Medeniyetleri :
* Mısır krallarına “ Firavun “ denilirdi. Tanrı – Kral
anlayışı
egemendi.Firavunların
yetkileri
sınırsızdı.Bütün
Mısır’ın
sahibi
sayılırlardı.
Mısırlılar, Firavunlarını tanrı’nın oğlu olarak
,yeryüzünde insanlar arasında yaşayan bir tanrı olarak
tanırlardı.
* Daimi ordulara sahiptiler.
*Ön-Asya’da ilk atlı birlikleri oluşturmuşlardır.
*Daha şiddetli cezaları içeren ( Sert ) kanunlar
hazırlamışlardır.
*Mısır illere ayrılmıştı.İllerin başında merkeze bağlı
Valiler bulunurdu.
*Çivi yazısını kullandılar.
12
*Düzenli bir orduya sahiptiler. Piyade ve savaş
arabalı bölümleri bulunurdu.
*Çok tanrılı bir din inanışına sahiptiler. Yeni Krallık
döneminde Firavun 4.Amonifis tek tanrılı bir din
yaymaya çalışmış, ancak Amon rahiplerinin karşı
çıkmasıyla halkının eski inanışlarını değiştirmeyi
başaramamıştır.
*Ölümden sonra yaşam inancı Mısır’da Tıp ve
Mimari’yi
geliştirmiştir.
Ölümden
sonra
yaşayacaklarına
inandıklarından
vücutlarının
bozulmasını engellemek amacıyla “Mumya “
yapmışlardır. Piramitler ise Firavun mezarlarıdır.
*Mısır’da halk ; Memurlar ve Katipler – Rahipler –
Askerler – Şehirliler ve Köylüler – Köleler olarak
sınıflara ayrılmıştır.
*Ekonomilerinin temeli tarıma dayalıdır.Bütün ÖnAsya ülkeleriyle ticaret yapmışlardır. Değiş tokuşa
dayalı ticari ilişkilerde, zaman zaman ; belli ağırlıkta
altın ve gümüş külçeleri – süs eşyası – köleler –
hayvanlar da değer ölçüsü olarak kullanılmıştır.
* Mısır da “Hiyeroglif “ denilen “Resim yazısı “
kullanılmıştır. Zamanla bu yazı sadeleştirilerek ,
“Hiyeratik” ve “Demotik” adlarını almıştır.
Kültür ve Medeniyetleri :
*Biblos, Sidon ( Sayda), Tir ( Sur ) gibi şehirler
kurmuşlardır. Şehir devletleri halindeki siyasi yapı,
Sayda ve Sur’ların diğer siteleri egemenliklerine
alması şeklinde devam etmiştir.
*Ekonomilerinin temeli Ticarete dayanır. Özellikle
Akdeniz ticaretinden önemli gelir elde ettiler.
*Ticari faaliyetleriyle,Ön-Asya ve doğu kültürünü
Akdeniz havzasına tanıtmışlardır.
*Akdeniz’de
çok
sayıda
Koloni
kurmuşlardır.Bunların en ünlüleri Afrika’nın
kuzeyindeki “Kartaca” ile İspanya’nın güneyindeki
“Gades”
tir.
Kolonilerini
sadece
ticari
düşündüklerinden
ellerinde
fazla
tutamamışlardır.(Onlar için savaşmamışlardır)
* Uygarlığa
bulmalarıdır.
en
önemli
katkıları
Alfabeyi
*Bu yazıyı ilk kez Fransız Şampolyon okumuştur.
* Mısırlılar Nil nehrinin taşma zamanlarını
hesaplamışlar, İlk güneş yılına dayalı Takvimi
oluşturmuşlardır.
* Tıp, Matematik, Geometri gelişen bilim dallarıdır.
İBRANİLER :
* Sanat’ta
Tapınaklar
ve
Piramitler
sanat
şaheserlerindendir.En ünlü tapınakları Karnak ve
Luksor da bulunan Amon tapınaklarıdır. En ünlü
Piramitleri ise dünyanın 7 harikasından biri kabul
edilen Keops piramididir.
*Sami ırkından olup, uzun zaman göçebe yaşamışlar,
sonunda Filistin’e gelip yerleşmişlerdir.
*Gerçek
bir
kavuşmuşlardır.
devlete
Hz.Davut
zamanında
*Hz.Süleyman’ın ölümünden sonra kuzeyde İsrail
devleti, güneyde Yahudi ( Yuda ) devletleri olarak
ikiye ayrıldılar. İsrail devletine Asurlular,Yahudi
devletine ise Babilliler son vermiştir.
Mısırlılar’dan :
Kültür ve Medeniyetleri :
Kalbini bilime ver ve onu öz annen gibi sev. Hiçbir
şey bilmek kadar değerli olamaz.Sadece bilgili bir
insan kendi kendini yönetebilir Bu dünyada gerçek
tek bir mutluluk vardır, o da gündüz kitapları istekle
toplamak ve bunları gece okumaktır.
FENİKELİLER ( MÖ.2000 – MÖ.8.YY.) :
* Lübnan dağları ile Akdeniz arasında kalan dar kıyı
bölgesinde yaşamışlardır.Kendilerine kıyı Kenanileri
demişlerdir.
*Asur, Babil
girmişlerdir.
ve
Perslerin
egemenliği
altına
* Tarihin ilk tek tanrılı din inancına sahip
olmuşlardır. Ancak bu dinin sadece kendi
kavimlerine indiğine inanmalarından dolayı bu dini
yayma gereği duymamışlar bu nedenle dinleri
evrenselleşememiştir.
* Dini inançları etrafında meydana getirdikleri milli
tarihleri ile dağılıp yok olmaktan kurtulmuşlar
II.Dünya savaşından sonra bugünkü İsrail devletini
kurmuşlardır.
*Peygamberleri “Hz.Musa” , kitapları “Tevrat “ dır.
Allah’a “ Yahova “ demişlerdir.
*Sanat eserlerinin en önemlisi Hz.Süleyman
zamanında Kudüs’te yapılan “Süleyman Mabedi”(
Mescid-i Aksa) dir.
13
Yahova’nın Musa’ya verdiği 10 Emir : 1İsrailoğullarını esaretten kurtaran Yahova’dan
başkasına ibadet etmeyeceksin 2- Put yapılmayacak
ve Putlara tapılmayacak 3- Kendini büyümseyip
Yahova adını almayacaksın 4- Cumartesi günü
istirahet (Dinlenme) günü olarak takdis edilecek 5Anaya,babaya
hürmet
edilecek
6İnsan
öldürülmeyecek 7- Zina edilmeyecek 8- Hırsızlık
yapılmayacak 9- Kimse aleyhine yalan yere şahitlik
edilmeyecek 10- Kimsenin evine,karısına,köle ve
cariyesine,öküzüne,eşeğine… hiçbir şeyine göz
dikilmeyecek.
Ege ve Yunan Medeniyetleri
*Ege ve Yunan medeniyeti; Girit, Yunanistan,
Makedonya, Trakya , Batı ve Güney Anadolu'da
yaşayan toplulukların mey­dana getirdiği ortak bir
uygarlıktır.
*Ege ve Yunan uygarlığının ilk ortaya çıktığı yer
Girit adasıdır.
Girit Uygarlığı
*Ege Uygarlığının temeli atılmıştır. Kuzey Afrika,
Mısır ve Anadolu arasında köprü durumunda
olduğundan komşu kültür­lerden etkilenmiş ve
etkilemiştir. Bu yapılanma Girit uygarlığını da
geliştirmiştir.
* Balıkçılık, avcılık ve tarım gelişmiştir. Ticaret ve
gemicilikte ileri bir düzeydedir.
*
Şehirlerde çağına göre modern sayılabilecek
kanalizasyon ve merkezi ısınma sistemleri vardır.
Sokaklar kaldırımlarla döşelidir.
*
Küçük organizasyonlar olarak ilk olimpiyat
şenlikleri Girit'te düzenlenmiştir.
* İspanya ve Kıbrıs ile ticaret yapmışlardır. (Bakır
ticareti gelişmiştir. )
* Mühürcülükte gelişmişlerdir.
* Çok tanrılı bir inançları vardır. Ölümden sonraki
hayatın varlığına inanmışlar, bu inançlarından dolayı
kubbeli mezarlar inşa etmişlerdir.
*En önemli sanat yapıtları Knossos ve Faistos
saraylarıdır.
Aka (Miken) Medeniyeti:
* Girit uygarlığının devamı sayılır.
* Denizcilik (gemicilik) gelişmiştir.
*Truva ile Boğazlar hakimiyeti yüzünden savaştılar.
* Krallar için Yeraltı - Kuyu mezarları yapılmıştır.
UYARI:
*Bizans İmparatorluğu'nun bin yılı aşkın varlığını
devam ettirmesinin nedenleri olarak güçlü surlarla
çevrili olması ve düşmanlarının içişleriyle yakından
ilgilenmesi gösterilir.
UYARI:
*Girit'te şehirlerin etra­fında set ve sur yapılmamıştır.
Bunun nedeni ada devletle­rinde savunmanın en
önemli aracı do­nanma­dır. Girit güçlü bir
donanmaya sahip oldu­ğundan dolayı set ve sur
yapımına ge­reksinim duyulmamıştır.
UYARI:
*Girit'te bulunan bazı kültür ve sanat eserleri ile
Anadolu'da bulunan eserler ara­sında büyük benzerlik
gözlenmiştir. Bu da Girit medeniyetini oluşturanların
Anadolu'­dan
gittiği
yolundaki
tezleri
desteklemektedir.
UYARI:
*M.Ö. 2000'li yıllarda Akalar (Miken) Yunanistan'a
yerleşti­ler. Aka hakimiyetine M.Ö. XII. yüzyılda
Dor'lar son verdiler. Dor'larla birlikte Yunanistan'da
polis adı verilen şehir devletleri kuruldu.
UYARI:
*Turuva ile Aka'lar arasında yapılan savaş, Dünya
Tarihinde
boğazlar
yüzünden
yapılan
ilk
mücadeledir.
Yunan Medeniyeti
* Ege uygarlığının son halkasıdır. Şehir devletleri
tarzında yaşamışlardır.
Merkezi bir krallık
kurulamamıştır.
*Dağların eteğinde kurulan şehirlere polis adı
verilmiş­tir. En önemli polisler Atina, Isparta, Tebai,
Korint ve Larissa'dır.
*Yunan şehir devletleri arasında kolonicilik
yaygındır. Yunanlılar kolonileri sadece ticaret
kaynağı olarak görmezler, aynı zamanda öz vatanları
gibi savunurlardı.
Yunanlıları Koloniciliğe iten nedenler:
a. Tarım alanlarının yetersizliği
b. Hızlı nüfus artışı (Nufüs yoğunluğu)
c. Şehir Devletleri arasındaki rekabet
d.Sanayileşme düşüncesi, hammadde ve pazar arayışı
e.İktidarı
kaybeden
kişilerin
merkezden
uzaklaştırılmak istenmesidir.
*
Yunan'da çok tanrılı bir inanç hakimdi. Birden
çok tar­rıya inanılırdı. Bunlardan en önemlisi
Zeus'tur. Zeus'un Olimpus dağında
oturduğuna
inanılır ve yılın belirli zamanlarında Olim­pus
dağının eteğinde çevre medeniyetlerin de katılımıyla
tanrılar adına şenlikler organize edilirdi.
*Başlangıçta Yunan şehir devletlerinde demokratik
bir yöne­tim mevcut değildir, krallık anlayışı
hakimdir. Zamanla güçlenen asiller, yönetimi ele
geçirerek aristokrotik hükümetler kurdular.
14
*Ticari hayatın gelişmesiyle tüccar, sanayici ve
sanatkarlar­dan oluşan bir orta sınıf (Burjuva)
meydana geldi. Bunlar köylü­lerle birleşerek
yönetime
katılmak
amacıyla
aristokratlarla
müca­deleye başladılar. Bu mücadele sonucunda
aristokların yönetimdeki gücü kırılarak halk yönetime
katıldı ve ilk demokrasi uygulandı.
(Yunan ilk demokrasi uygulaması Atina'da başladı.
Demok­rasiye geçişte Klistenes'in yaptığı kanunların
da etkisi büyüktür.)
*Yunanistan'da özgür düşünce gelişti. Felsefede ve
diğer pozitif bilimlerde önemli çalışmalar yapıldı.
Yunan kültürünün bü­tününe Grek kültürü adı
verilmiştir.
UYARI:
*Yunanistan'da her polis ayrı bir devletti. Dışa karşı
bağımsız olmak, kanunlarını ken­di­leri yapmak ve
uygulamak, kendi kendile-rine yeterli ol-maya
çalışmak, şehir devlet­leri­nin hayat anlayışı idi.
UYARI:
*Yunan şehir devletleri arasında Atina ve Sparta
Yunan tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
UYARI:
*Bu etkinlikler sonucunda büyük bir kültür
kaynaşması
yaşanmıştır.
Siyasal
birliğin
sağla­namadığı Yunanistan'da kültürel birliğin
kurulmasında olimpi­yatlar etkili olmuştur. Bu
etkinlikler bugünkü dünya olimpiyat oyunlarının
temelini oluşturmuştur.
TÜRKLERİN ANAYURDU:
Türklerin tarih sahnesine çıkışları Orta Asya'dır.
Orta
Asya'nın
sınırları;
Doğuda
Kingan
Dağları,Batıda Hazar Denizi, Güneyde Himalaya
Dağları,
Kuzeyde
Sibirya'dır.GÖÇLERİN
SEBEPLERİ:
1)- Nüfus artışı ve toprakların yetersiz kalışı,
2)- Olumsuz iklim şartları(Kuraklık, şiddetli
kışlar)( Orta Asya'nın, iklim ve toprak koşulları
yönünden tarım ve hayvancılığa elverişsiz hâle
gelmesi.)
3)- Kendi aralarında ve diğer kavimlerle olan
mücadeleler.( Türk boyları arasındaki siyasî
anlaşmazlıklar ve bunun yol açtığı savaşlar
(mücadeleyi kaybeden taraf, diğer tarafın hâkimiyeti
altına girmektense göç etmeyi tercih ediyordu).
4)- Salgın hastalıklar
5)Türklerin
Cihan
hakimiyeti
düşüncesi(Güneşin doğduğu yerden, battığı yere
kadar her yeri fethetme arzusu)
6)- Dış baskılar (Çin, Kitan ve Moğol baskılan).
GÖÇ YÖNLERİ:
Kuzeye Gidenler; Sibirya'ya
Doğuya Gidenler; Çin ve Uzakdoğu ülkelerine
Güneye Gidenler; Hindistan, Afganistan ve Çin'e
Batıya Gidenler; İki yol izlememişlerdir. Bir kısmı
Hazar
Denizinin kuzeyinden Karadeniz'in
kuzeyine ve Avrupa'ya; Diğer kısmı ise Hazar
Denizinin güneyinden İran,
Irak, Suriye, Mısır
ve Anadolu'ya göç etmişlerdir.
YORUM:
*Cahiliye dönemi Arapları da haram aylarda savaş
yapmazlar, kan dökmezler, putların bulunduğu kutsal
Kabe'de şenlikler - yarışmalar organize Yunanlılar da
tanrıların oturduğu Olimpus dağında bu et­kinliklerde
bulun­muşlardır. Bu farklı her iki kültürün keşistiği
nokta ise dinsel değerler olmuştur denilebilir.
*Orta Asya'dan yapılan göçler; kuzey, güney, doğu
ve batı olmak üzere dört yöne olmuştur .
UYARI:
*Yunanlılar Karadeniz'e ve Akdeniz böl­gesinde
ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu­nun sonucu Yunan
dili, kültürü, medeniyeti çok geniş bir alanda yayılma
olanağı bulmuştur.
Milâttan Önceki Göçler
UYARI:
*Şehir devletleri tarzında yaşamın olduğu kültürlerde
mer­kezi krallık (merkezi otorite) ve siyasal birlik
kurulamamıştır. Özgür düşüncede, pozitif ve sosyal
bilimlerde gelişme­ler olmuş, akıl ön plana çıkmıştır.
*O halde özgür düşüncenin, akli kay­naklı
gelişmelerin varlığını merkezi krallıkla­rın baskıcı
yönetimlerin mevcut olmadığı ortamlarda aramak
gerekir yorumu yapılabilir.
İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİ
TÜRKLERİN ANAYURDU:
Göçler
Not: Türkler; göçler nedeniyle değişik yerlere
gitmişlerdir. Fakat yazı kullanmadıklarından bu
dönem hakkında yeterli bir bilgiye sahip değiliz.
*M.Ö. 1700'den itibaren başlayan bu göçler, M.Ö.
1100 yıllarında daha da yoğunlaştı.
*Bu tarihte kalabalık Türk boyları, Çin'in Kansu ve
Ordos bölgelerine doğru göç ettiler.
*Türk boylarından bir bölümü de batıya doğru göç
ederek Tanrı dağları, bugünkü Kazakistan ve Aral
gölünün güneyine kadar ilerlediler.
Batıya Göç Eden Türk Boylan
*Batıya
göçler
gerçekleştirilmiştir.
Hazar'ın
kuzeyinden
İSLAMİYET'TEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİ
15
*İskitler ve Hazarlar -Kafkaslar ve İran'a
*Orta Asya'dan çeşitli yönlere yapılan göçler içinde
özellikle Hun ve Oğuz göçleri, hem çok uzak
bölgelere yapılmış hem de çok önemli tarihî sonuçlar
meydana getirmiştir.
*Sibirler - Sibirya'ya
*Hunlar - Orta Avrupa, Türkistan ve İran'a
*Avar ve Peçenekler -> Balkanlara
*Kumanlar (Kıpçaklar) Avrupa'ya
Balkanlar ve
Doğu
*Bulgarlar Balkanlar ile Kırım arasına
*Macarlar -Orta Avrupa'ya
Milâttan Sonraki Türk Göçleri:
*Bu dönemdeki göçler, daha çok güneye ve batıya
doğru yapılmıştır. Güneye göç edenler, Çin'e yerleşip
burada çeşitli devletler kurdular.
*Batıya yapılan göçler IV. yüzyılda başlayıp IX.
yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Batıya göç
edenlerin bir kısmı Hazar denizi ve Karadeniz'in
kuzeyinden geçerek, Orta Avrupa ve Balkan
yarımadasına kadar geldiler ve buralarda güçlü
devletler kurdular (Hunlar, Avarlar, Bulgarlar,
Macarlar, Peçenekler , Kumanlar, Oğuzlar) .
*Batıya gidenlerden diğer bir grup ise, Afganistan ve
Kuzey Hindistan'a yerleşip, Akhunlar (Eftalitler)
devletini kurdular.
*XI. Yüzyılda ise kalabalık Oğuz boyları,
Maveraünnehir’den hareket edip, İran üzerinden
Anadolu’ya girmeye başladılar.
*Orta Asya'dan yapılan göçler, iki şekilde
gerçekleşmiştir. Bunlardan ilki, yeni ülkeler
fethetmek ve yeni bir yurt edinmek amacıyla yapılan
göçlerdir. Türk göçleri, belli bir amacı olmayan,
macera niteliği taşıyan göçler olmamıştır. Göçleri,
belirlenen hedefe ulaştıran en önemli neden, bütün
göçlerin Türk
hükümdarları
ve
beylerinin
liderliğinde,
disiplin
ve
düzen
içinde
yapılmasıydı.Türk göçlerinin diğer bir şekli de
"sızma" şeklinde olmuştur. Bu durum özellikle
ekonomik sıkıntılar sonucu parçalanan boy veya
ailelerin ya da gençlerin, yabancı devletlerin
ordularında görev almaları şeklinde olmuştur. Bu
şekilde hizmet alanlar üstün başarılar göstererek,
hizmetine girdikleri devletlerde siyasî ve askerî
hayata hâkim olmuşlardır. Siyasî ve askerî gücü ele
geçiren Türkler, geldikleri yabancı topraklarda
zamanla çeşitli devletler kurmuşlardır. Mısır ve
Hindistan'da kurulan Türk devletleri bunun eri güzel
örnekleridir.
Göçlerden Sonra Ana Yurdun Durumu
*Tarih boyunca devam eden göçlere Türk boylarının
hepsi katılmadı. Ana yurtta kalan Türkler İrtiş,
Selenga ve Orhun ırmakları ile Baykal gölü
dolaylarında varlıklarını devam ettirdiler ve burada
büyük devletler kurdular (Büyük Hun, Göktürk ve
Uygur devletleri).Ayrıca, göç edilen bölgeleri yeni
göçlerle
nüfus
yönünden
sürekli
olarak
güçlendirmeye devam ettiler. Orta Asya'dan göç
etmekle beraber, ilgilerini kesmeyenler de oldu.
Bunlardan en önemlisi İskitlerdi.
Milâttan Sonraki Göçler
*Bu dönemdeki göçler daha çok güneye ve batıya
doğru olmuştur.
*Güneye göç edenler Çin'e yerleşip burada çeşitli
devletler kurdular.
*Batıya yapılan göçler, 4. yüzyılda başlayıp 11.
yüzyılın sonlarına kadar sürdü. Batıya göç
edenlerden bir bölümü Hazar denizi ve Karadeniz’in
kuzeyinden geçerek Orta Avrupa ve Balkanlara kadar
geldiler (Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Macarlar,
Peçenekler, Kumanlar, Oğuzlar). Batıya gidenlerden
diğer bir grup, Afganistan’a ve kuzey Hindistan’a
yerleşip ve burada Akhunlar Devleti’ni kurdular.
GÖÇLERİN SONUÇLARI:
1)- Orta Asya kültür ve Medeniyeti dünyanın
değişik bölgelerine taşınmıştır.
2)- Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk
Türk Devleti olan "Asya Hun Devleti" ni
kurmuşlardır.
3)- Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni
Türk Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı
devletleri de yıktılar.
4)- Orta Asya kültür ve medeniyetinin başka
yerlere yayılmıştır.
5)- Türkler, gittikleri yerlerde taş devrini yaşayan
toplumlara ekip-biçme, hayvan evcilleştirme ve
madeni işlemesini öğretmişlerdir.
Göçlerin Yapılışı
6)
Kavimler göçünün başlaması
16
TÜRK ADININ ANLAMI VE KÖKENİ:
1)- Ziya Gökalp'e göre; Töre kelimesinden gelir.
Buna
göre
Türk
demek
"Türeli=Nizamlı,geleneklerine
bağlı" demektir.
2)- Danimarkalı Bilgin WAMBERY'e göre
Türemekten(Türük) gelir. Buna göre Türk demek
TÜREMİŞ,ÇOĞALMIŞ
demektir.
3)- Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügatıt Türk" adlı
eserinde Türk demek "OLGUNLUK ÇAĞI"
demektir.
4)- Genel olarak Türk demek, GÜÇLÜ,KUVVETLİ
manasında kabul edilir.
*Türk adı ilk defa, Orhun kitabelerinde "Türük"
şeklinde geçer. Buna göre Türk kelimesi zaman
içinde "Törük, "Türük" ve "Türk" şekline
dönüşmüştür.
*Devlet ismi olarak Türk kelimesini ilk kullanan
Göktürk Devleti (Kök -Türk) olmuştur. Göktürkler
ile Türk kelimesi genellik kazandı ve günümüze
kadar, millet adı olarak kullanılmaya devam etti.
*Coğrafî bir terim olarak Türkiye kelimesi, VI.
yüzyıl
Bizans
kaynaklarında
kullanılmıştır.
Bizanslılar, Orta Asya'ya Türkiye diyorlardı.
* IX. ve X. yüzyıla ait kaynaklarda Volga'dan Orta
Avrupa'ya kadar uzanan yerler Türkiye diye
geçmektedir. Bu coğrafî bölge içerisinde Hazar ülkesi
"Doğu Türkiye", Macaristan ise "Batı Türkiye" adı
ile anılmıştır.XIII. yüzyılda Memlûk Devleti
zamanında Suriye ve Mısır, Türkiye adıyla
tanıtılmıştır. XII. yüzyıldan itibaren Anadolu'nun adı,
bir daha değişmemek üzere Türkiye" olmuştur.
a) İskitlerin Tarih Sahnesine Çıkışları
*İskitler, Orta
topluluktu.
Asya
kökenli
atlı-göçebe
bir
*İranlılar, bunlara Sakalar derken Yunan kaynakları
ise İskitler olarak bahsetmektedir.
*İskitlerin ilk yurtlarının Tanrı (Tıyenşan) dağları,
Fergana ve Kaşgar bölgesi olduğu tahmin
edilmektedir. Daha sonra batıya göç eden İskitlerin
bir kısmı Aral gölü dolaylarına, diğer kısmı ise
*Karadeniz'in kuzeyindeki Kimmerleri buradan
çıkararak onların topraklarına yerleştiler.
*M.Ö. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek,
Karadeniz'in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan
topraklara yerleştiler.
*İskitler,
birçok
kaynakla
Türk
olarak
gösterilmekledir. Çok geniş alanlara yayılmış olan
İskit toplulukları arasında sıkı bir bağlılık yoktu.
İskitlerin en yoğun yaşadıkları yer Kırım yarımadası
ve çevresiydi.
*Kimmerler, Medler, Persler, Asurlular ve Urartular
ile savaşan İskitler, Kafkas dağlarını aşarak Anadolu,
Suriye ve Filistin üzerinden Mısır sınırlarına kadar
akınlarda bulundular.
*İskitler, özellikle Medler ve Perslerle uzun yıllar
savaştılar. Bu mücadelelerin en önemlisi Alp Er
Tunga ile Pers hükümdarı Kirus arasında geçmiştir,
uzun süren bu savaşlar daha sonra İran destanı
Firdevsi’nin "Şehname" adlı (Alp Er Tunga bu
eserde Afrasiyap adıyla anılır) eserine konu olmuştur.
Alp Er Tunga’nın torunlarından Tomris (ilk Türk
kadın hükümdarı) Pers kralı Darius ile yaptığı
mücadeleleriyle ün kazanmıştır (MÖ 530) .
*İskitlerin siyasî tarihleri M.Ö. II. yüzyılın ortalarına
kadar devam etmiştir. Batıdan Avrupalı toplulukların
, doğudan Yüeçilerin akınları sonunda dağılmışlardır.
Bağımsızlığını kaybeden çok az bir İskit topluluğu
13.yüzyıldaki Moğol istilasından sonra kuzeye
çekildiler.
*Günümüzdeki Yakut Türkleri onların soyundan
gelmektedir.
b)İskitlerin Yaşayışları
*İskitlerin
çoğunluğu
göçebeydi.
Göçebeler
arabalarda yaşarlardı. Elverişli buldukları yerlerde
uzun süre kalırlar, sonra da kendilerine daha elverişli
yerler ararlardı. Göç sırasında kadınlar araba içinde,
erkekler at üstünde arabaların yanında giderlerdi.
Yaşadıkları bölgelerin kuraklığı yüzünden durmadan
göç ederlerdi. Ancak, elverişli bir yer bulduktan
sonra yerleşirler ve geçici köy toplulukları
oluştururlardı. İskitlerin en kalabalık yaşadıkları
bölge, Kırım yarımadası ve çevresiydi. Burada
yaşayanlar, Yunanlılar ile ticarî ilişkilerde
bulunmuşlardır. İskitlerden yerleşik hayata geçmiş
olanlar, tarım ve ticaretle uğraşırlardı.
*İskitler, usta savaşçıydılar. Ancak, kendilerinden
üstün düşmanlarla meydan savaşı yapmaktan
kaçınırlardı. Düzenledikleri anî baskınlarla düşmanı
şaşkına çevirirlerdi. Savaşlarda en çok kullandıkları
silâh, savaş baltasıydı. Ayrıca ok yay ve kılıç
kullanırlardı. İskit kadınları da savaşa katılırlardı.
NOT: Tarihte bilinen ilk atlı göçebe topluluk
İskitlerdir.
c) Din ve İnançları
17
*İskitler arasında çok tanrılı bir tabiat dini yaygındı.
Tanrıların en büyüğü "Baba" denilen Gök Tanrısı idi.
İskitler, tapınak ve tanrı heykeli yapmazlardı. Buna
karşılık, Savaş Tanrısı için her yıl, iki metre
yüksekliğinde bir odun yığını yaparlar ve bunun
üzerine, Savaş Tanrısını simgeleyen bir kılıç
dikerlerdi. İskitler, tanrılarına çeşitli hayvanları adar
ve kurban ederlerdi. Ancak, en çok, at kurban
ederlerdi.
*Tüm göçebe topluluklarında olduğu gibi, İskitlerde
de, ruhsal hayala inanış büyük önem taşıyordu.
Kutsal saydıkları her şeyin ve cismin bir ruh
taşıdığına inanırlardı. Aşırı denilebilecek batıl
inanışlara sahipliler. Fala ve büyüye inanırlardı.
Falcılar, kavak dallarına bakarak yada ıhlamur
kabuklarını parmaklarına dolayarak fala bakarlar ve
gelecekten haber verirlerdi.
*İskitlerin ölüler için uyguladıkları özel törenleri
vardı. Normal bir cenaze töreni kırk gün devam
ederdi. Bu törenlerin bazen bir yıl sürdüğü de olurdu.
Ölen kişi, tüm dostlarının evlerine birer gün
götürülür, ondan sonra toprağa verilirdi. Ölülerin
mumyalanması da, İskitlerde görülen bir başka
inanıştı.
ç) Sanat
*İskitlerin yaşadığı bölgelerdeki kurganlardan çıkan
eserler, medeniyetle ileri olduklarını göstermekledir.
Heredot'un dediği gibi, "İskitler çok medeni bir
milletti. Gümüş işçiliğinde, dişçilikte ve çıkıktan
sarmakta ustaydılar."
tarafından beğenilen ve benimsenen ortak değerlerdir.
İslâm medeniyetini buna örnek gösterebiliriz.
Kültür millîdir. Uygarlık ise insanlığın ortak malıdır.
Bir kültürün oluşmasında içinde yaşanılan
coğrafyanın özellikleri, insanların ihtiyaçları ve doğa
ile ilişkileri önemli birer etkendir. Bu etkileri Orta
Asya ve İlk Çağ kültürlerinde görebiliriz. Orta
Asya'da yapılan kazılarda M. Ö. 5000 yıllarına kadar
uzanan kültürlere rastlanmış ve bu bölgede kurulan
Büyük Hun Devleti (Asya Hunları) de bu
kültürlerden etkilenmiştir. Zamanla gelişen Orta Asya
kültürü, Orta Çağ Avrupa'sına ve İslâm dünyasına
ışık tutmuştur.
Orta Asya'da kurulan ilk uygarlıkların tarihi M. Ö. V.
bin yıllarına kadar uzanmaktadır. Arkeolojik kazılar
sonucu Orta Asya'da, Yontma Taş Devrine kadar
uzanan gelişmiş uygarlıklar meydana çıkarılmıştır.
Orta Asya'da, ortak yanları olmakla beraber
birbirinden az çok farklı uygarlıkların birbirini
izlediğini, biri biterken hemen bir yenisinin
başladığını görmekteyiz. Bu uygarlıkların geride
kalan kalıntıları, daha sonra bu topraklarda kurulacak
olan Büyük Hun Devleti'ni, birçok yönden etkiledi.
Orta Asya'da yüzyıllar boyunca gelişen bu
uygarlıklar, gelecekte Orta Çağ Avrupa sanatı ve
daha sonra da İslâm uygarlığı üzerinde etkili
olmuştur.
Orta Asya'da kurulmuş olan başlıca ilk
uygarlıklar şunlardır :a)
Anav Kültürü (MÖ
4500-MÖ 1000):
*İskit sanatı, M.O. VI. yüzyılın ortalarından itibaren
Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlarda gelişmeye
başladı. İşkillerin eserlerinde, güçlü bir teknik ve ince
bir sanat anlayışı dikkati çekmektedir .
1) Anav kültürü, Batı Türkistan'da (bugünkü
Türkmenistan'ın başkenti )Aşkabat yakınlarındaki
Anav bölgesinde yapılan kazılarda M.Ö. 4500 yıllarına
kadar uzanan kalıntılar bulunmuştur.
*İskit sanatında "hayvan üslûbu" önemli bir yer tutar.
İskitler, eşyalarını geyik, kuş ve başka hayvan resim
ve kabartmalarıyla süslerlerdi. İskitler, hayvan
motifini hem süs hem de eşyayı kötü ruhlardan
korumak amacıyla yaparlardı.
2) Orta Asya'nın en eski kültürüdür. Anav'da çıkan
kalıntılar, bu bölgenin çok önemli bir uygarlığın
kaynağı olduğunu göstermektir.
*M.Ö. V. yüzyıldan itibaren Yunanlılarla ilişki kuran
İskitler, birçok alanda karşılıklı olarak birbirlerini
etkilediler. Yunanlılar, elbiselere dikilen süs
levhalarını ve altın, gümüş at takımlarını İskitlerden
öğrenmişlerdir.
Ana Yurtta Kurulan İlk uygarlıklar
Kültür, toplumların gelişme süreci içinde
oluşturdukları bütün maddî ve manevî değerlerin,
insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin
ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür. Uygarlık
(medeniyet) ise insanlığa mal olmuş; bütün insanlık
3) Yapılan araştırmalar, bu kültüre mensup insanların
yerleşik hayata geçtiklerini, tuğlalardan yapılmış
evlerde oturduklarını göstermektedir.
4) Yine bu araştırmalardan dokumacılığı, topraktan ve
bakırdan eşyalar yapmayı bildiklerini öğreniyoruz.
Anav kazılarında çıkan kalıntılar içinde, Türkmen
dokumalarında görülen nakışlarla bezenmiş seramik
parçaları ve süs eşyası ilgi çekicidir .
5) Koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanları
beslemelerinin yanında tarımla da uğraştıkları
bilinmektedir.
b)
Afanesyevo Kültürü (MÖ 300-MÖ 1700) :
18
1) Altay ve Sayan dağlarının kuzeybatısındaki
bozkırlarda gelişen bu kültür, Türklerin en eski
kültürüdür.
2) Bu kültür bölgesi insanları, avcılığın yanı sıra at ve
koyun besliyorlar, bakırı kullanmasını biliyorlardı.
3) At, deve, koyun ve sığır besleyen bu topluluklar,
yün eğirmesini ve dokumasını da biliyorlardı.
4) Dört tekerlekli arabalar, keçe çadırlar bu kültürün
önemli buluşlarıdır.
e)
3) Afanasyevo
toplumdu.
toplumu,
avcı
ve
savaşçı
Tagar kültürü (M.Ö.700-100) :
bir
1)
Bu kültür Abakan bölgesinde görülmüştür.
4)Çakmak taşından ok uçları, kemik iğneler ve
maden işleme âletleri yapmasını biliyorlardı.
2) Bu bölgedeki diğer kültürlerin en genci ve en
gelişmişidir.
5) Kartalı, kutsal bir hayvan olarak kabul ediyor,
mezar taşlarına kartal resmini oyuyor, mezarların
içine de bir kartal pençesi bırakıyorlardı.
3) Tagar kültürüne ait çok sayıda iki yüzü keskin
hançerler, ok uçları, iğne, bilezik, küpe, tarak gibi
eşyalar bulunmuştur
6) Altaylar'da gelişen bu kültür, geniş bir bölgeyi
etkileyerek, Orta Asya uygarlığının temelini meydana
getirmiştir.
ASYA HUN DEVLETİ (BÜYÜK HUN DEVLETİ)
(MÖ. 220-MS.300)
KURULUŞU
*Orta Asya’da bilinen ilk teşkilatlı Türk devletidir
* İlkçağda kurulan tek Türk devletidir.
TEOMAN DÖNEMİ (MÖ 220- 209)
*Hun Devleti'nin bilinen ilk hükümdarı, Teoman'dır
(Çin kaynaklarında Tu-man olarak geçer).
1)
M.Ö. 220 yılında başa geçen Teoman, dağınık
hâlde yaşayan Hun boylarını bir yönetim altında
toplamayı başardı.
2)
Çin'in iç karışıklıklar içinde bulunmasından
yararlanarak, Çin'in kuzey sınırındaki otlakları ele
geçirdi.
NOT:Bu durum, ekonomileri göçebe hayvancılığa
dayalı olan Hunların güçlenmelerini sağladı.
Teoman'dan sonra yerine oğlu Mete geçti (M.Ö.
209).
METE HAN DEVRİ (M.Ö. 209-174)
Mete'nin Tahta Çıkışı: Mete, Teoman'ın büyük oğlu
ve veliahdı idi . Ancak, üvey annesi, kendi oğlunun
hükümdar olmasını istiyordu. Bu amaçla Teoman'ı
etkileyerek, Mete'nin, Yüeçilere rehin olarak
gönderilmesini sağladı. Mete, babasının isteğine
uyarak Yüeçiler ülkesine gitti. Ancak, kendi için
hazırlanan tuzağı zamanında öğrendi. Babası,
Yüeçiler üzerine sefere çıkmaya hazırlanırken, Mete,
kaçıp
kurtulmayı
başardı.
Oğlunun
kaçıp
kurtulmasına sevinmiş görünen Teoman, Mete'nin
emrine on bin atlı vererek, onu ödüllendirmek ve bu
olayı unutturmak istemiştir. Mete ise, bu olayı
unutmak niyetinde değildi. Emrindeki askerleri katı
bir disiplin içinde eğitti. Hun ordusunun katıldığı bir
sürek avında, babasını öldürerek Hunların başına
geçti (M. Ö. 209).
Mete "imparator" karşılığı olarak "sonsuz genişlik,
yücelik, ululuk" anlamına gelen Tan-hu (Şan-yü)
unvanını aldı.
Mete'nin Hükümdarlık Yılları
Mete devrinde Büyük Hun Devleti, en güçlü
dönemini yaşadı.
c)
Andronova Kültürü (MÖ. 1700-MÖ 1299)
:1)
Afanesyevo kültürünün gelişmiş şekli
olup,Altaylardan Ural dağlarına kadar uzanan
bölgede gelişmiştir. (Altay-Tanrı dağları, Güney
Sibirya ve Hazar denizinin doğusuna kadar olan
bölgede oluşmuş bir kültürdür.)
2) Orta Asya kültürleri içinde yayılma alanı en geniş
olanıdır
3) Bu kültürü yaratanlar, Türklerin ilk ataları (Proto
Türkler) olarak kabul edilirler. Proto Türkler, göçebe
ve savaşçı bir kavimdi.
4) Bunların meydana getirdiği sanatın kendine özgü
nitelikleri vardı. Özellikle, "hayvan üslûbu" adı
verilen, stilize edilmiş hayvan figürlerini, çeşitli
eşyalar üzerine uygulamışlardır. Çizilen bu hayvan
motifleri, gelişmiş bir sanatın varlığını kanıtlaması
yönünden önemlidir.
5)Andronova kültüründe Altaylarda güçlü ve zengin
bir toplum hayatı vardı. Tunç ve altın eşyalar ilk defa
bu kültürde görülmüştür.
6) Andronova kültüründe insanlar, at ve koyunun
yanı sıra deve ve sığır gibi hayvanları da beslemeyi
biliyorlardı. Atı binek ve yük hayvanı olarak
kullanmışlardır
d) Karasuk Kültürü(MÖ 1200-700):
1) Yenisey ırmağının kollarından biri olan Karasuk
nehrinden adını alan bu kültür , Orta Asya'nın
uygarlık tarihi yönünden büyük önem taşır.
2) Bu kültürde, ilk olarak demir bulunmuş ve
işlenmiştir.
19
1- Mete, Tan-hu unvanını alarak başa geçtikten
sonra, devlet içinde yeni düzenlemeler yaptı ve
ordusunu güçlendirmeye çalıştı.
2- Tunghular ile Savaşı :Bu sırada Hunların doğu
komşuları olan Moğol asıllı Tunghular, Hun tahtında
meydana gelen değişiklikten yararlanmak istediler.
Mete'den, önce atlarından ve hanımlarından birini,
sonra da iki devlet arasında bulunan çorak bir toprak
parçasını istediler. Tunghuların amacı, Hunlara
saldırabilmek için bir bahane yaratmaktı. Tunghuların
ilk iki isteğini kabul eden Mete, bunların, kişisel
malları olduğunu düşünmüş, bu sebeple iki devlet
arasındaki ilişkilerin bozulmasına fırsat vermemiştir.
Ancak, millete ait olan toprak parçasının istenmesine
şiddetle karşı çıkmıştır.Mete, bu davranışıyla Türkler
arasında ilk defa, “Toprak, devletin temeli ve
köküdür. Milletin malıdır" anlayışını getirmiş ve
yerleştirmiş oluyordu.Mete, Tunghu elçisini geri
gönderdikten sonra, savaş için hazırlıklara başladı.
Hazırlıklarını tamamladıktan sonra Tunghular üzerine
yürüyerek onları yenilgiye uğrattı.
3- Bu başarısından sonra kuzeye yönelen Mete, başta
Tinglingler olmak üzere birçok kavmi yenerek
egemenlik altına aldı.
4- Daha sonra Tanrı dağlan civarında yaşayan
Yüeçileri yenilgiye uğrattı (M.Ö. 203).
*Bu başarılar sonucu Mete, İpek Yolu'nun kontrolünü
ele geçirdi.
5- Mete Döneminde Türk Çin İlişkileri : Çin'e
yönelen Mete, bu devlet ile üç yıl savaştı.
Mete Han'ın Çin'e yaptığı ilk seferin nedenleri
şunlardır:
a)
Çin'in kuzeyindeki otlakların Çinlilerce işgal
edilmesi
ve
Hunların
bu
otlaklardan
yararlanamaması,
b)
Çin'deki iktidar mücadelesinden yararlanma
isteğidir.
*Yapılan ilk seferin sonunda Çin sınırındaki Hun
otlakları geri alındı. M.Ö. 197 yılında Çin İmparatoru
Kao-ti'nin 320 bin kişilik ordusu pusuya düşürülerek
yenilgiye uğratıldı.
İmzalanan barış antlaşmasıyla :
a)
Çin, kuzeyde bir kısım toprakları terk edecek
b)
Çin, her yıl vergi vermeyi ve ipek göndermeyi
kabul etti.
Önemi :
a)
Bu antlaşma, Hunlarla Çinliler arasında uzun
yıllar sürecek ticarî ilişkilerin de başlangıcı oldu.
b)
Mete'nin Çin politikası :Mete Han bütün Çin
ülkesini egemenliği altına alabilecek güçte olmasına
rağmen, bu ülkeyi fethedip buraya yerleşilmesine
karşı çıktı. Mete'nin böyle düşünmesinde Çin'in
nüfusça çok kalabalık olması ve topraklarının çok
geniş bir alana yayılmış olması etkili oldu. O, bu
ülkenin fethiyle buralara yerleşecek olan Türklerin
Çin kültüründen etkilenerek benliklerini yitireceğini
düşünüyordu. Bu nedenle, Çin'i baskı altında
tutup,vergi almakla yetindi.
METE’NİN ÖLÜMÜ :
1)
Mete Han M.Ö. 174 yılında öldüğünde
devletin sınırları doğuda Japon denizine (Kore’ye) ,
batıda Aral gölüne, güneyde Tibet'e, kuzeyde
Sibirya'ya (Baykal gölüne) dayanmıştı.
2)
Büyük Hun Devleti'nin askerî ve idarî teşkilâtı,
ekonomik ve. sosyal yapısı, hukuk ve sanatı
kendisinden sonraki Türk devletlerince de örnek
alınmıştır.
3)
Mete, gerçekleştirdiği seferler sonucunda,
Asya'da yaşayan Türk boylarını bir yönetim ve tek bir
bayrak altında birleştirmeyi başardı. Ayrıca,
Moğollar, Tunghular, Tatarlar ve Çinlilerin büyük
bir kısmı da Büyük Hun Devleti sınırları içinde
yaşamaya başladılar.
Mete Han'ın tarihteki önemi
c)
Tarihte ilk defa Türk soyundan olan bütün
toplulukları kendi yönetimi altında toplamıştır.
d)
Tung-huların ısrarlı toprak istekleri karşısında
"Toprak milletindir, onu kimse veremez." diyerek, ilk
defa vatan ve millet sevgisini ortaya koymuştur.
e)
Çin'i mağlûp etmesine rağmen Türklerin Çin'e
yerleşmesine karşı çıkmış; Çin'den yıllık vergi
almakla yetinmiştir.Bunun sebebi Çin nüfusu çok
olduğundan orayı alırsa Türklerin Çinliler arasında
eriyip gitmesinden çekinmesidir.
f)
Pek çok devlet tarafından örnek alınan bir ordu
sistemi (onlu) kurmuştur.
BÜYÜK HUN DEVLETİNİN ZAYIFLAMASI
VE PARÇALANMASI
Kİ-OK (KİYOK) DÖNEMİ (M.Ö. 174-160)
Mete'den sonra yerine geçen oğlu Ki-Ok döneminde
Hun devleti eski gücünü korudu.
1Yüeçiler ile Savaş: Mete'den sonra yerine
geçen oğlu Ki-Ok, babasının ölümünü fırsat bilerek
ayaklanan Yüeçileri ağır bir yenilgiye uğrattı. Hunlar
karşısında tutunamayan Yüeçiler, batıya göç ederek
M.S.I. yüzyılda Kuzeybatı Hindistan'da Kuşan
Devleti'ni
kurdular.
Bu
devlet,
İskender
İmparatorluğu'nun Asya'daki varlığını sona erdirerek
bölgedeki hâkimiyetini güçlendirdi.
2Çin İle İlişkiler :
a)
Ki-Ok, M.Ö. 166 yılında Çin'e sefer
düzenleyerek başkentteki imparatorluk sarayını yaktı.
b)
Bu seferden sonra Çin ile olan ekonomik
ve siyasî ilişkilerini geliştirmek için, Çinli bir
prensesle evlendi.
NOT: Siyasî düşüncelerle yapılan bu tür evlilikler,
Türk devletleri için genellikle kötü sonuçlar
doğurmuştur. Çünkü prensesler, kalabalık bir heyetle
geliyor ve aralarındaki casuslar Türk boylarını ve
prenslerini birbirine düşürüyordu. Çin kuvvet
kullanarak yenemediği Hun Devletini içten yıkmak
için bu ortamdan yararlanmaya başladı.
c) Ki-Ok, Çin ile yapılan barışın sürdürülmesine
özen gösterdi. Bu ülke ile herhangi bir çatışmaya
girmedi.
d) Ki-Ok döneminde Çinliler, hem İpek Yolu'nu
kontrol etmek hem de ipeğe yeni pazarlar bulmak
amacıyla bu yol üzerindeki ülkelere casuslar
gönderdiler. Bu casusların raporları, daha sonraki
yıllarda
uygulanacak
Çin
politikasının
belirlenmesinde önemli rol oynadı.
AÇIKLAMA : Çin, önce kuzeyden gelen Hun
akınlarını durdurmaya çalışırken, diğer yandan da
20
İpek Yolu üzerindeki memleketleri teker teker ele
geçirmeye başladı. Çin'den başlayan ve Orta Asya'yı
doğudan batıya doğru aşarak, Akdeniz kıyılarına
ulaşan İpek Yolu'nun ekonomik yönden önemi
büyüktü. Bu yolu denetiminde bulunduran devlet,
önemli bir gelir kaynağına sahip oluyordu. Bu
sebeple Çin'in bütün amacı bu yola egemen olmaktı.
Çin imparatoru Vu-ti, İpek Yolu üzerindeki ülkeleri
ve kavimleri tanımak, bunlarla, Hunlara karşı iş
birliği yapmak amacıyla, yüksek rütbeli bir subayım
batıdaki ülkelere gönderdi. Ancak, bu Çinli casus
Hunlar tarafından yakalandı ve on yıl Hun ülkesinde
kaldı. Çin'e geri döndüğünde gördüğü yerlerdeki
insanlar, hayvanlar ve bitkiler hakkında bilgiler
verdi. İmparatora sunduğu raporunda Çin'in
batısındaki ticaret yollarını ve merkezlerini anlattı.
İmparatora sunulan bu rapor, sonraki yıllarda
izlenecek Çin siyasetinin belirlenmesinde önemli bir
rol oynadı. Çin, Hunlara karşı geleneksel savunma
siyasetinden vazgeçerek, daha etkin hareket etmeye
başladı.
CÜN-ÇİN (KÜN-ÇİN) DÖNEMİ (M.Ö. 160-126)
1- Çin’in amacını gerçekleştirmek için uyguladığı
faaliyetler : Ki-Ok'tan sonra oğlu Cün-Çin hükümdar
oldu. Çin bu dönemde çok güçlenmişti. Çin'in en
büyük amacı ise Hun Devleti'ni ortadan kaldırarak
İpek Yolu'na tek başına hâkim olmaktı. Bu amacına
ulaşmak için çok gizli bir plân uyguladı.
a) Türk devletini içten yıkmak için, Türk boylarının
arasına nifak tohumları ekti.
b) Hakan soyundan gelen Türk prenslerini birbirine
karşı kışkırttı.
c) Ayrıca Türk ülkesine ticaret yoluyla ipek ve lüks
eşyalar sokarak halkı rahata ve lükse alıştırdı.
Bunların sakıncaları başlangıçta pek fark edilmedi.
Ancak, zamanla devlet zayıflayarak ülkedeki iç
huzursuzluklar arttı.
2- Cün-Çin döneminde uzun süren Çin savaşları, Hun
Devleti'ni temelinden sarsmaya başladı. Hatta bazı
Hun beyleri de Çin'e sığındı. Bu dönemde Hunların
İpek Yolu üzerindeki hâkimiyetleri kayboldu.
Büyük Hun Devleti'nin parçalanması
Hunların Çin karşısındaki üstünlüğünün kaybolması
üzerine Çin'in ödediği ipek ve verginin kesilmesi,
Hunları zor duruma düşürdü.
Çin'in Türk ülkesinde uyguladığı bölücü politika da
etkisini göstererek devletin zayıflamasına ve
parçalanmasına zemin hazırladı.
İpek Yolu'nun denetimi Çinlilerin eline geçti
(M.Ö.60). Türkler bundan ekonomik olarak büyük
zarar gördüler. Bu durum karşısında Hun Hakanı
HO-HAN-YEH (M.Ö.58-31) Çin himayesine
girmekten başka çare olmadığını düşündü. Bu
düşünceyi utanç verici bulan kardeşi Çİ-Çİ, Ho-HanYeh'in hükümdarlığını tanımadı. Çıkan savaşı
kaybeden Ho-han-yeh , güneye çekilerek Çin
himayesine girdi (MÖ 58). Bu olay ,Hun Devleti’nin
Doğu ve Batı Hunları olarak ikiye ayrılmasına neden
oldu.
BATI HUNLARI
Çu ve Talaş ırmaklarının bulunduğu bölgede etrafı
surlarla çevrili bir başkent yaptırarak Çin ile
mücadeleye girişti. Çi-çi' nin yönetiminde, kısa
zamanda güçlendiler. Çi-çi, bağımsızlık konusunda
son derece duyarlıydı. Bu konudaki düşüncelerini
şöyle ifade ediyordu: "Boyun eğmeyeceğiz. Zira
öteden beri Türkler kuvveti takdir eder, tâbi olmayı
hakir görürler. Savaşçı süvari hayatımız sayesinde
adı yabancıları titreten bir millet olduk. Biz ölsek de,
kahramanlığımızın şöhreti kalacak, çocuklarımız ve
torunlarımız diğer kavimlerin efendisi olacaklardır."
Ancak, bu dönem uzun sürmedi. M.Ö.36 yılında
Çinlilerin saldırıları sonucu, Batı Hunları dağıldılar.
Batı Hunları’nın Yıkılmasının Sebepleri
1) Çi-çi’nin kendine bağlı boy beylerine çok sert
davranarak onların Çinliler ile işbirliği yapması
2) Çi-çi’nin şehir ve kaleler inşa ederek burada Türk
savaş usullerine ters düşen bir savunma uygulaması.
HUN DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI VE
YIKILMASI
Ho-hanye'nin ölümünden sonra Doğu Hunları
yeniden güçlendiler ve M.Ö. 18 yılında
bağımsızlıklarını kazandılar. Ancak, Doğu Hunlarının
bağımsızlık dönemi fazla sürmedi. Kıtlık, hayvan
hastalıkları ve iç karışıklıklar gibi nedenler sonucu
Hunlar, M.S. 48 yılında, Kuzey ve Güney Hunları
olmak üzere kesin olarak ikiye ayrıldılar.
KUZEY HUNLARI (48- 156)
Kuzey Hunları bir yandan Çin, diğer yandan
Siyenpilerle savaşmak zorunda kaldılar. Bu savaşlar,
Kuzey Hunlarının giderek güçlerinin azalmasına
neden oldu. Çin'in uzun süren saldırıları sonucu,
Kaşgar, Yarkent gibi çok sayıda önemli şehirler ve
ticaret merkezleri Çin'in eline geçti.
Sonuçta, Kuzey Hun Devleti, M.S. 147-156 yıllarında
Siyenpilerin istilâsı sonucu yıkıldı (156) . Kuzey Hun
Devleti'nin yıkılmasından sonra, Çin egemenliği
altına girmek istemeyen Hunların bir kısmı, Aral gölü
dolaylarına göç ettiler.
GÜNEY HUNLARI (48-216)
Kuzey Hunlarını yıkan Sienpi akınları , daha sonra
daha sonra güney Güney Hunlarına yönelerek
,onların gittikçe güçten düşmelerine ve Çin
egemenliğine girmelerine neden oldu.
Çin hakimiyetine giren Güney Hunları, kısa ömürlü
de olsa devletler kurarak varlıklarını 216 yılına kadar
devam ettirdiler. bir süre sonra Çin'in egemenliği
altına girmek zorunda kaldılar. M.S.216 yılında Çin
tarafından ortadan kaldırıldı.
Her iki Hun devletinin yıkılmasından sonra dağınık
hâlde yaşamaya başlayan Hunlar, M.S.350 yıllarında
batıya doğru hareket etmeye başladılar. Bu durum,
Avrupa tarihinde önemli sonuçlar meydana getirecek
olan Kavimler Göçü'nün başlamasına neden oldu.
Batıya göç eden Hunlar, Avrupa'da yeniden bir siyasî
teşkilâtlanmayı gerçekleştirdiler.
NOT: Tarihte ilk defa bütün Türkleri tek bayrak
altında toplayan Türk Devleti Asya Hun devletidir.
TÜRKLERDE VERASET SİSTEMİ NASILDI?
21
Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı
sayılırdı.
Ve
ülke
hükümdarın
sağlığında
oğullarıarasında paylaştırılırdı. Her prensin(TEKİN)
hükümdar olma hakkı vardı.
NOT: Bu anlayış Türk devletlerinde sık sık taht
kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin
parçalanmasına sebep olmuştur.
TÜRKLERE KARŞI ÇİN SİYASETİ(POLİTİKASI)
NASILDI?
Çin bozkır göçebe hayatı yaşayan ve
savaşçılıkları gelişmiş olan Türk Ordusu karşısında
çaresiz kalıyordu. Hatta Türk Akınlarını durdurmak
için ÇİN SEDDİ'ni yaptırmıştı. Buna rağmen Türkleri
durduramamıştı. Bu durum karşısında çaresiz kalan
Çin şu siyaseti takip etti:
1- Çin prenslerini Hun Hakanlarıyla evlendirerek,
prensesin yanında Hun sarayına çok sayıda hizmetkar
gönderdiler. Bu hizmetkarlar casusluk faaliyetinde
bulunarak,Türkler hakkında bilgi topladılar.
2- Türk Beylerine hediyeler göndererek, onları
kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin'e
bağımlı yaşamaya alıştırdılar.
3- Hediyeleri ve ekonomik yardımları birden
keserek, Türkleri itaat altına almaya çalıştılar.
4- Türk Beylerini birbirlerine karşı kışkırtarak, Türk
devletinin parçalanmasını sağladılar.
ÖRNEK:
Bu konuda en iyi örneklerden biri, Asya Hun
Devleti'nin Batı ve Doğu Hun Devleti diye ikiye
ayrılması olayıdır.
Bu dönemde Hun Devletinin başına geçen
HUANYEH, Çin'in ekonomik yardımları kesmesi
üzerine, kurultayı toplayarak, Çin'e bağlanmayı
teklif etti. Ancak kardeşi ÇİÇİ "Bağımsızlığımız her
şeyden önce gelir." diyerek, Huanyeh'e karşı çıktı.
Böylece Hunlar ikiye ayrıldı. Çin ile birleşen
Huanyeh, kardeşi Batı Hun Hakanı Çiçi üzerine
giderek, Batı Hun Devletini ortadan kaldırdı. Batı
Hun Halkı Aral gölü çevresine göç etmek zorunda
kaldı.
AVRUPA(BATI)
KAVİMLER GÖÇÜ
HUNLARI
VE
KAVİMLER GÖÇÜ(375):
Çiçi'ye bağlı Batı Hunları Çin'in ve Doğu
Hunları'nın baskısıyla Aral Gölü civarına göç
etmişlerdi.Burada 200 sene hayatlarını sürdüren Batı
Hunlarının nüfusları arttı.
Toprakları yetersiz
kalmaya başladı. Ve başka Türk Boylarının
katılmasıyla güçlendiler. MS. 374 yılında VOLGA
(İTİL) nehrini aşarak Batı'ya (Avrupa'ya) doğru
ilerlemeye başladılar. Türklerin bu ilerlemeleri
karşısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot,
Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim
hareketlenerek Türklerden kaçmaya
başladılar.
Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu
olaya tarihte KAVİMLER GÖÇÜ adı verilir.(375)
KAVİMLER GÖÇÜNÜN SONUÇLARI:
1)- Roma İmparatorluğu; Doğu ve Batı Roma
İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı.(395). Batı
Roma
İmparatorluğu 476 yılında bu Germen kavimleri
tarafından yıkıldı.
2)- Avrupa'nın ETNİK yapısı değişti. (Germen
kavimlerinin Avrupa'daki yerli kavimlerle karışması
sonucu yeni milletler ortaya çıktı.)
3)Türkler
Avrupa'da
BATI
HUN
DEVLETİ'ni(AVRUPA HUN) kurdular.
4)- İngiltere, Fransa gibi Avrupa devletlerinin temeli
atıldı.
5)- Avrupa'da FEODALİTE (DEREBEYLİK)
rejimi ortaya çıktı.
6)- İlk çağ kapandı, Ortaçağ başladı.
AVRUPA HUN (BATI HUN) DEVLETİ
Kavimler göçünü başlatan Batı Hunları tarafından
kurulmuştur. İlk hükümdarları BALAMİR, en önemli
hükümdarları ATTİLA'dır.
NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa
Hunları tarafından yapılmıştır.
ULDIZ'IN ROMA SİYASETİ: Balamirden sonra
Batı Hunlarının başına geçen Uldız, Roma
İmparatorluğuna karşı akılcı bir siyaset izlemiştir.
Hunların düşmanları Germen Kavimleri ile
savaştığından, Batı
Roma İmparatorluğu ile iyi
geçinmiş, Doğu Roma'yı(Bizans) ise baskı altına
almaya çalışmıştır.ATTİLA DÖNEMİ
Attila başlangıçta ULDIZ'ın siyasetini takip etmiş ve
Bizans'ı baskı
altına almak üzere Balkan seferleri
düzenlemiştir. Bizans'ı MARGUS ve
ANATOLYUS antlaşmaları ile ağır ve vergilere
bağlamıştır. Bizans'ı dize
getiren Atilla daha
sonra Batı Roma üzerine yönelmiştir.
ATTİLLA'NIN BATI ROMA SEFERLERİ:
1)- Galya Seferi: Batı Roma Ordusuyla
KATALON
savaşını
yaptı.
Kesin
sonuç
alınamadı.(451)
2)- İtalya Seferi: Bir yıl sonra 452'de Attila ikinci
sefere çıktı. Bu defa Roma ordusu Attila'nın
karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Romalılar Papayı
Attila'ya elçi olarak gönderdiler.
Papayla
görüşen Attila Roma'ya girmekten vazgeçerek geri
döndü.
22
Attila'nın ölümünden sonra Avrupa Hun Devleti
eski gücünü koruyamayarak dağıldı.
I. GÖKTÜRK DEVLETİ
552 yılında BUMİN KAĞAN tarafından Orta
Asya'daki AVAR hakimiyetine son
verilerek
kuruldu. Başkenti ÖTÜGEN'dir. Bumin KAĞAN
kardeşi İSTEMİ
YABGU'yu ülkenin batı
topraklarına gönderdi.
İSTEMİ YABGU'NUN BATI SİYASETİ:
İstemi Yabgu İpek yolunu kontrol etmek
amacıyla AKHUNLARA karşı İran'daki
SASANİ
devletiyle işbirliği yaptı. Bu işbirliği sonucu Akhun
Devletinin
toprakları Sasaniler ve Göktürkler
tarafından paylaşıldı.
İstemi Yabgu; bu defa
Sasanilere karşı BİZANS ile işbirliği yaparak,
Sasani devletinin zayıflamasını sağladı.
NOT: Göktürk- Bizans işbirliğinin Sasanileri
zayıflatması, Hz. Ömer Devrinde İslam Ordularının
Sasanileri yenmesini kolaylaştırmıştır.
GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN İKİYE AYRILMASI
VE YIKILMASI:
Bumin Kağan'dan sonra yerine sırasıyla oğlu KoLo, Mukan(En parlak devir), Tapo ve İşbara geçti. Bu
süre içinde Batı Yabgusu İstemi Yabgu daima
doğudaki hakana bağlı kaldı.
Ancak İstemi
Yabgu'nun ölümünden sonra yerine geçen oğlu
TARDU aynı itaati göstermedi. Çin'in kışkırması ile
I. Göktürk Devleti Batı ve Doğu Göktürk Devleti
olarak ikiye ayrıldı. Her ikisine de daha sonra
Çinliler son verdi.
II.
DEVLETİ)
GÖKTÜRK
DEVLETİ(KUTLUK
(682-744)
I.
Göktürk
devletinin
parçalanıp
yıkılmasıyla, Çinin egemenliğinde yaşayan Türkler,
50 yıl süren bir esaret dönemi yaşadılar. Bu süre
içinde defalarca Çine karşı ayaklandılar. Ancak
başarılı olamadılar.Bunlardan en önemlisi Kürşat
olayıdır.
682
Yılında
KUTLUK
KAĞAN'ın
başlattığı ayaklanma başarılı oldu. Türkler Çinlileri
topraklarından atarak
yeniden bağımsızlıklarına kavuştular.(682).
II.
Göktürk Devleti'ne kurucusundan dolayı KUTLUK
DEVLETİ de denir.
NOT: Kutluk Kağan Çine karşı "Ulusal Kurtuluş
Savaşına" girişerek II. Göktürk devletini kurmuştur.
Bu
özelliği ile Kutluk Kağan Türkiye
Cumhuriyeti'ni kuran M.Kemal Atatürk'e benzer.
II. Göktürk Devleti en parlak devrini BİLGE
KAĞAN zamanında yaşamıştır. Bilge Kağan ülkeyi
kardeşi KÜLTİGİN ve veziri TONYUKUK ile
yönetmiştir.
Bilge Kağan'dan sonra zayıflayan
Devlet; Karluk, Basmil ve UYGUR Türkleri
tarafından 744 yılında yıkılmıştır.
GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN TÜRK TARİHİNDEKİ
ÖNEMİ:
1)- Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan devlet,
Göktürk Devleti'dir.
2)- Orhun Anıtlarını dikerek (II.Göktürk zamanında)
Türk tarihi ve Türk edebiyatının ilk yazılı
kaynaklarını oluşturmuşlardır.
3)- Milliyetçilik duygusu, Fransız ihtilalinden 1000
yıl önce Göktürkler döneminde en yüksek seviyede
yaşanmıştır.
4)- Asya Hun Devleti'nden sonra Türkleri tarihte
ikinci defa tek bayrak altında toplamayı
başarmışlardır.
UYGUR DEVLETİ (Orhun Uygur
devleti)
1- Turfan(Doğu Türkistan)
Uygur Devleti
2-Kansu(Sarı Uygur) Devleti
ORHUN UYGUR DEVLETİ:
Karluk ve Basmiller'le birleşerek II. Göktürk
Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde
UYGUR DEVLETİ'ni kurdular.(745)
Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN,
merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)'dur.
NOT: Kutluk Bilge Kül Kağan Türklerin şehir
kuran ilk hükümdarıdır. İlk Türk şehri Ordubalıkdır.
Bilge Kül Kağan'dan sonra MOYENÇUR başa
geçmiş,
onun
döneminde
Müslüman
Araplar(Abbasiler) ile Çinliler arasında Talas Savaşı
yaşandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç
23
kaybına uğramışlardı. Bu durumdan yararlanan
Uygurlar
Çinin
TARIM
havzasını
ele
geçirdiler.Moyençur'dan sonra başa BÖGÜ KAĞAN
geçti.
BÖGÜ KAĞAN DEVRİ: Bu devirde Uygur Türkleri
ile çin arasında iyi ilişkiler kuruldu, ticaret
gelişti.Bögü Kağan Çine yardım amacıyla "Tibet
Seferine" çıktı.
Tibet Seferi ve Sonuçları:
Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki
MANİ(MANİHEİZM) rahibini yanına alarak
ülkesine geri
döndü. Bu rahipler Uygur
Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep
oldular. Ayrıca
Türkler arasında Budizm'de
yayılmaya başladı.
Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve
savaşmayı yasaklayan bir dindir.
Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri:
1- Uygurlar Savaşçılıklarını kaybettiler.
2- Yerleşik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa
yerleşik hayata Uygurlar geçmiştir.)
3- Yerleşik hayata geçmeleriyle Uygurlar
ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda
geliştiler.
KANSU(SARI UYGUR) DEVLETİ:
Kırgızlardan kaçarak Kansu Bölgesi'ne gelen
Uygurlar tarafından kurulan bu devlete Sarı Uygur
Devleti de denilmektedir. 1209'da Moğolların
hakimiyetine girmiştir.
UYGURLARLA
İLGİLİ
DİĞER
ÖNEMLİ
HUSUSLAR:
* 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar.
* Cengiz Han'ın egemenliğine girmelerine rağmen
medeniyette geliştiklerinden Moğollar'ı devlet
teşkilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda
etkilediler.
* Moğolların Türkleşmesinde önemli bir rol
oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri)
* İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar'la
savaştılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların
İslamiyeti yaymak istemeleri.)
* Tahta harflerden MATBAA'yı oluşturdular,
pamuktan KAĞIT yaptılar.
* Uygurlar Yerleşik hayata geçen ilk Türk
topluluğudur.
DİĞER
TÜRK
TOPLULUKLARI
UYGUR DEVLETİ'NİN (ORHUN BÖLGESİ)
YIKILIŞI:
840 yılında bir başka Türk kavmi olan
KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler.
Kırgızlar'ın
Orhun Bölgesinden kovmalarıyla
Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek
zorunda kaldılar.
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları
kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep
olmuşlardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha
sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek
kolayca Moğollaşmış, MOĞOLİSTAN olarak
anılmıştır. ¦
TURFAN(
DOĞU
TÜRKİSTAN)
UYGUR
DEVLETİ:
Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların bir kısmı
Turfan Bölgesi'ne gelerek, burada yeni bir devlet
kurdular. Bu devletleri de Moğollar tarafından
1207'de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan
diye anılan bu bölgede Çin'e bağlı özerk bir devlet
olarak yaşamaktadır.
DEVLETLERİ
VE
1)- İSKİTLER(SAKALAR): MÖ. VII. yüzyılda
batıya doğru göç ederek Karadeniz'in kuzeyinden
Tuna nehrine kadar uzanan topraklara yerleştiler.
Batı kaynakları bu topluluğa İskitler, İranlılar ise
Sakalar adını vermişlerdir. Medler, Persler, Asurlular
ve Urartularla savaşmışlardır. Anadolu, Suriye
ve
Mısır'a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İskitlerin
yönetici kesimi Türklerden meydana
geliyordu.
Yaşayış ve inanışları Türklerle aynıydı. En önemli
edebiyat eserleri ALPER TUNGA DESTANI'dır.
2)- AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ: Hun
soyundan gelmektedirler. Afganistan'ın batısında
MS.350
yıllarında kurulan bu Türk Devleti
HEFTAL isimli hükümdarından dolayı EFTALİT
DEVLETİ diye de
anılır.
* Akhunlar Sasani Devletinde başlayan
MAZDEK İSYANI'nı bastırmakta etkili oldular.
MAZDEK: Sasani Devletinde yaşayan
Mazdek,kadın ve servetin ortak olması durumunda
her türlü huzursuzluğun ortadan kalkacağını savunan
bir kişiydi.
24
* Göktürk Devleti'nin Batı Bölgelerini idare eden
İSTEMİ YABGU ipek yoluna egemen olmak için,
Sasanilerle ortak hareket ederek Akhun Devleti'nin
yıkılmasını sağladı. Akhun Devleti'nin
toprakları
Sasani ve Göktürk devleti arasında paylaşıldı.
3)- BAŞKIRTLAR(BAŞKURTLAR): X. yüzyılda
İtil(Volga) nehri civarında oturmakta idiler. Moğol
istilası
sırasında Moğol egemenliğine girdiler.
4)SABARLAR
(SİBİRLER=SABİRLER):
Önceleri Hun devletinin egemenliğinde yaşayan
Sibirler,
VI. yüzyıl başlarında Avarların baskısıyla
batıya göç ederek Ural dağlarının güney doğusuna
yerleştiler.

Sasanilerle
anlaşarak,
Bizans'a
savaştılar. Anadolu'ya akınlar yaptılar.
karşı
NOT: Anadolu'ya ilk Türk akınları Avrupa Hunları
tarafından, ikinci akın Sibirler tarafından yapılmıştır.
* Bugünkü SİBİRYA adı Sibir Türklerinden gelir.
* Avarlara yenilince Hazar Türklerine karıştılar.
Hazar Devletinin asıl kitlesini oluşturdular.
5)- TÜRGEŞ DEVLETİ: I. Göktürk Devletine bağlı
olan Türgişler 630 yılında Göktürk devletinin
yıkılmasıyla serbest kaldılar. BAGA TARKAN
Türgiş Devleti'ni kurdu. Kendi adına para bastı.
II. Göktürk devletinin kurulmasıyla yeniden
Göktürk egemenliğine girdiler. II. Göktürklerin son
dönemlerinde yeniden serbest kalan Türgişlerin
başına SU-LU KAĞAN geçti. Su-lu Kağan
Emevilere karşı mücadele etti.
NOT: Türgişler Emevi ordularını durdurarak, Orta
Asyanın Araplaşmasını önlediler.
766 yılında Türgiş Devletine Karluklar son verdi.
6)- KARLUKLAR: II. Göktürk Devletinin
yıkılmasında Basmil ve Uygurlar'la birleşerek rol
oynadılar.
* Talas savaşında Çin'e karşı Arapları
destekleyerek Orta Asyanın Çinlileşmesini ve
İslamiyet’in
yayılmasını kolaylaştırdılar.
* İslamiyeti kabul eden ilk Türk boylarındandırlar.
(İlk boy Kıpçaklar'dır.)
*
İlk
Müslüman
Türk
Devleti
olan
KARAHANLILAR'ın kurulmasında etkili oldular.
7)- KIRGIZLAR:
* 840 Yılında Ötügen'i alarak Uygur Devletine son
verdiler.
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları
kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep
olmuşlardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha
sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek
kolayca Moğollaşacak ve MOĞOLİSTAN olarak
anılacaktır.
* 1207 yılında Cengiz Han tarafından yıkılmıştır.
NOT: Kırgızlar, Cengiz Han'a bağlanan ilk Türk
Kavmidir.
* Daha sonra Rusların egemenliğine
girmişlerdir.
* 1916'da Ruslara karşı MİLLİ İSYAN adı verilen
bir ayaklanma başlatmışlar, ancak Rus Çarı
tarafından
ağır bir şekilde cezalandırılmışlardır.
* 1936'da Sovyetler birliğinin 15 Cumhuriyetinden
biri
olmuşlar,
1991'de
Sovyet
Rusya'nın
dağılmasıyla Bağımsız KIRGIZISTAN DEVLETİ
kurulmuştur. Başkenti BİŞKEK'dir.
8)- KİMEKLER: Batı Göktürk topluluklarındandır.
İrtiş ırmağı civarında yaşıyorlardı. XI. yüzyıla doğru
diğer Türk topluluklarıyla kaynaşarak, yok oldular.
KARADENİZ'İN KUZEYİNDE KURULAN
VE
AVRUPA'YA
YÜRÜYEN
TÜRK TOPLULUK VE DEVLETLERİ
Bunlar Avrupa Hunları, Sabirler, Avarlar,
Bulgarlar,
Hazarlar,
Macarlar,
Peçenekler,
Kumanlar(Kıpçaklar) ve Oğuzlar(Uzlar)'dır.
1)- AVARLAR:
552 yılında Orta Asya'daki Avar İmparatorluğuna
Göktürkler son verince, batıya doğru ilerleyerek
Romanya'ya
giren
AVARLAR
merkezi
MACARİSTAN olan yeni devletlerini kurdular.
* Çin kaynakları Avarlara JUAN- JUAN
demektedir.
* 619 yılında tek başına, 629 yılında da Sasanilerle
ortaklaşa İstanbul'u kuşattılar.
NOT: İlk defa İstanbulu kuşatan Türkler,
Avarlardır.
* Slav topluluklarının göç etmesine neden olarak,
bunların doğu Avrupa ve Balkanlara inmesini
sağladılar. Böylece Balkanların Slavlaşmasında etkili
oldular.
* 805 yılında Franklar tarafından yıkıldılar.
2)- BULGARLAR:
Batı Hunları ve Ogur Türklerinin karışmasıyla
ortaya çıkan Türk topluluğuna BULGAR denir.
(Bulgar
kelimesi karışmak anlamındadır.)
25
BÜYÜK BULGARYA DEVLETİ
|
|
Tuna Bulgar
Kama(Volga=İtil)
Devleti
Bulgar Devleti
* Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk Devletinin
yıkılmasıyla "Büyük Bulgarya Devleti" kuruldu.
Ancak
kurucusu KUBRAT'ın ölümüyle Hazarlar
tarafından yıkıldı. Bulgarların bir kısmı Tuna nehri,
bir
kısmı da Volga nehri kıyılarına göç etmek
zorunda kaldı.
Tuna Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devleti'nin
yıkılmasından sonra Tuna boylarına (Bugünkü
Bulgaristan) göç eden Bulgar Türkleri burada Tuna
Bulgar Devletini kurdular.
* KURUM HAN zamanında Bizans'ı kuşattılar.
(Avarlardan
sonra
Bizans'ı
kuşatan
2. türk kavmidir.)
* Bu bölgedeki halkın çoğu Slav olduğu için
Türkler
zamanla
Slavlaşmaya
başladılar. Boris Han zamanında Hırıstiyanlığı kabul
ettiler.
* Daha sonra ortaya çıkan bugünkü Bulgaristan
Devleti Türk değil Slav
devletidir.
* Bugünkü Bulgaristan'da yaşayan Türkler,
Osmanlılar
zamanında
balkanlara
yerleştirilen Türklerdir.
Kama Bulgar Devleti: Büyük Bulgarya Devletinin
yıkılmasından sonra Volga=İtil kıyılarına giden
Bulgarlar burada Kama Bulgar Devletini kurdular.
* Hükümdarları Almış Han zamanında(X.
yüzyıl) Müslüman oldular.
* 1236'da Moğolların egemenliğine girdiler.
Altınorda
Devletinin
parçalanmasıyla kurulan KAZAN HANLIĞInın esas
kitlesini oluşturdular.
(Kama Bulgarlarına bugün KAZAN TÜRKLERİ
denilir.)
4)- MACARLAR:
* Fin Ugor kavmi ile OGUR Türklerinin
karışmasıyla MACAR kavmi ortaya çıkmıştır.
* 896 yılında kendi adlarını verdikleri
MACARİSTAN'a gelerek devletlerini kurdular.
* X. yüzyılda Hırıstiyanlığın Katolik mezhebini
benimsediler. (Bundan sonra Türklük özelliklerini
kaybetmeye başladılar.)
* Almanların (Germenlerin) doğuya doğru
yayılmasını
engelleyerek,
Balkan
topluluklarının(Slavların)
Germenleşmesini
önlediler.
5)- PEÇENEKLER:
* Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyesper
nehirleri arasındaki bölgeye yerleştiler.
* Kiev Prensliğini yenerek, Rusların Karadeniz'e
inmelerini engellediler.
* 1071 Malazgirt Savaşına Bizans ordusu içinde
ücretli asker olarak katıldılar. Ancak Selçukluların
kendileri gibi Türk olduklarını anlayınca Selçuklu
ordusu saflarına katıldılar.
* Edirne ve Trakya'nın Marmara kıyılarına kadar
olan toprakları Bizans'tan aldılar.
* İzmir Beyi ÇAKA BEY Peçeneklerle temas
kurdu. Buna göre Çaka Bey Peçeneklerle birlik
olarak Anadolu ve Rumeli'den İstanbul'u kuşatmak
istiyordu. Ancak Bizans kurnaz bir politikayla, yine
bir Türk topluluğu olan KUMANLAR'ı Peçenekler
üzerine saldırtarak, Peçeneklerin dağılmasına sebep
olmuştur.
NOT: İtil(Kama) Bulgarları benliklerini bugün de
koruyarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak
Tuna Bulgarları Slavlar arasında yok olup
gitmişlerdir.
Bunda
İtil
Bulgarlarının
İslamiyeti, Tuna Bulgarlarının ise Hıristiyanlığı
kabul etmesinin payı büyüktür.
3)- HAZARLAR:
Kuzey Karadeniz ve Kafkaslar arasındaki
bölgede Göktürk Devletinin yıkılmasıyla HAZAR
KAĞANLIĞI
kuruldu.
* Ticarette geliştiler.
* Hazar yöneticileri Museviliği benimsediler.
Halk arasında Hırıstiyanlık ve müslümanlık
yayılmıştı.
* Hazarlar ülkelerinde farklı dinleri içinde
bulundurduklarından yüksek bir HOŞGÖRÜ vardı.
6)- KUMANLAR (KIPÇAKLAR):
* Volga'yı aşarak Avrupa'ya ve Balkanlara
girmişlerdir.
* Kıpçakların Karadeniz'in kuzeyinde hakim
oldukları topraklara "KIPÇAK BOZKIRLARI"
denilmektedir.
* Macaristan'a giden Kıpçaklar ROMEN devletinin
kurulmasında etkili olmuşlardır.
* Kıpçakların Oğuz Türkleriyle yaptığı mücadeleler
DEDE
KORKUT
HİKAYELERİ'nin
ortaya
çıkmasına sebep olmuştur.
26
* CODEX CUMANİCUS(Kodeks Kumanikus);
Kıpçak Türk şivesi ile yazılan Latin, Fars ve Kuman
dilleri üzerine yazılmış bir sözlüktür.
7)- UZLAR (OĞUZLAR):
* Tarihte türk Milletinin siyasi, kültür ve medeniyet
alanında en büyük rolü oynayan koludur.
* Oğuzlara; Bizanslılar UZ, Ruslar TORKİ veya
TORK, Araplar GUZ demişlerdir.
* 24 Oğuz Boyu vardır.
* Hazar denizinin kuzeyinden bir kolu "UZ" adı ile
Avrupa ve Balkanlara göç etti.
* Balkanlara gelen UZLAR Bizans ordusunu ve
Bulgarları yendi. Ancak Peçenek akınları, soğuklar,
salgın hastalıklar yüzünden dağılıp yok oldular.
* Uzların bir kısmı Malazgirt Savaşı sırasında
Bizans Ordusu saflarından, Selçuklu Ordusuna
geçtiler.
KARADENİZ'İN KUZEYİNDEN AVRUPAYA
YAPILAN TÜRK GÖÇLERİNİN
SONUÇLARI:
Avrupa Hunları, Bulgar, Avar, Macar, Peçenek,
Kuman ve Uz Türklerinin Avrupa'ya yaptığı göçler
olumlu sonuçlar getirmedi. Bu Türkler Avrupa'daki
diğer halklar arasında silinip gittiler.
SEBEPLER:
1)- Hırıstiyanlık dinine girmeleri, onları Türklük
özelliklerinden ayırdı.
2)- Anayurttan gelen göçlerle beslenemediler, bu
yüzden kalabalık Slav toplulukları içinde milli
benliklerini kaybederek eridiler.
NOT:Türklerin Avrupa'da kurduğu yukarda
saydığımız
devletler,
Avrupada sonradan
meydana gelen bir çok olayı sebep ve sonuçlarıyla
etkilemişlerdir. Bugünkü
Avrupa'nın siyasi ve etnik yapısını büyük
ölçüde bu Türk Devletleri etkilemişlerdir.
İLK TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE
MEDENİYET
1)- DEVLET YÖNETİMİ
A) DEVLET: İslamiyetten önce Türkler devlete İL
veya EL demişlerdir.
Hükümdarların
Ünvanları:
Türkler
Hükümdarlarına Şanyü,Tanhu, Hakan, Han, Yabgu,
İlteber, İdi-kut, Erkin gibi ünvanlar vermişledir.
Türk Hükümdarlarının Tahta Çıkışı Tarih
Boyunca Kaç Değişik Şekilde Meydana Gelmiştir?
1- Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri
mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta
çıkıyordu. (En sık rastlanan durum)
2- Hükümdarın rakipsiz aday olması(Bu durumda
taht kavgası olmadan başa geçiyordu.)
3- Seçim Usulü (Kengeş, toy veya kurultay
denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin
toplanarak
hanedan üyelerinden birini tahta
geçirmesi.
4)-Ekber ve Erşed(En yaşlı ve Olgun) olanın başa
geçmesi. (Bu yöntem III. Ahmet zamanından
itibaren sadece Osmanlı Devletinde uygulanmıştır.
Kimler Türk Devletlerinde Hükümdar Olabilirdi?
Hanedandan olan bütün erkeklerin hükümdar
olma hakları vardı. (Kardeşler, kardeş çocukları,
amca,
amca çocukları ve diğer hanedan üyeleri.)
Kut Anlayışı Nedir?
Türkler devleti yönetme yetkisinin TANRI
tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından
verilen bu yönetme hakkına KUT diyorlardı.KUT'un
kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına
geçtiğine inanıyorlardı.
Kut Anlayışı Türk Devletlerini Nasıl Etkilemiştir?
Bütün hanedan üyelerinde KUT olduğundan
kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi
TAHT
KAVGASINA girebiliyordu. Bu durum
Türk devletlerini ya iç savaş sonucu istkrarsızlığa,
yada
bölünmeye götürüyordu.
NOT: Türk töresinde ana-babaya
itaat esas
olmasına
rağmen, hükümdar bunun dışında
tutulmuştur.
Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin
birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır.
Çünkü bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi
devletin başına geçecektir.
İkili Yönetim(Çifte Krallık) Nedir?
Türk
Devletlerinde
hükümdar
yönetimi
kolaylaştırmak için ülkeyi SOL(Doğu) ve SAĞ(Batı)
olmak
üzere ikiye ayırırdı. Ortada (Merkezde) ise
asıl hükümdar bulunurdu. Sağ ve Solda ise Hanedan
üyelerinden YABGU'lar bulunurdu.
B) MECLİS VE HÜKÜMET: Türk Meclislerine
TOY, KURULTAY veya KENGEŞ denilirdi.
Kurultay'da devletin ana meseleleri görüşülür,
hükümdarın ölümü, savaş veya milli felaketlerde
kurultay toplanırdı.
AYGUCI : Hükümet başkanı(başbakan)
BUYRUK : Bakan
TAMGACI: Dış siyaset işlerini yürüten
görevliler
Eski Türk Devletlerinde diğer devlet
görevlileri şunlardı:
TİGİN: Hükümdar çocukları (Tekin)
ŞAD : Diğer Hanedan mensupları
Bunların dışında İnal, inanç, tarkan, bağa, tudun,
çor, külüğ, apa, ataman gibi devlet görevlileri de
vardı.
27
2)- TOPLUM TAPISI:
Türk toplumu;
Oguş : Aile
Urug :Soy=Aileler birliği
Bod(Boy) :Kabileler
Budun : Millet denilen birimlerden oluşuyordu.
Boyların başında bulunan BEY'ler, töreye göre
boyu idare ederlerdi. Boyların bir araya gelmesiyle
Devlet(İL) kurulurdu.
Türk Toplumunun Özellikleri:
Halk
hürdü.
Herkes
aynı
işi
yaptığından(hayvancılık)
aralarında
kesin
olarak SINIF'ların ortaya çıkması imkansızdı. Yaşam
biçimleri GÖÇEBE
olduğundan
savaşta elde ettikleri esirleri çalıştırmaya elverişli
değildi.
Bu yüzden Türk
toplumunda KÖLE sınıfı yoktu. Din adamları diğer
toplumlarda olduğu gibi imtiyazlı değillerdi.
3)- ORDU:
Türk Ordusunun başlıca özellikleri şunlardı:
a)- Türk ordusu ücretli değildi.
b)- Türk Ordusu daimiydi. (Kadın-erkek her an
savaşa hazırdı.)
c)- Türk Ordusunun temeli ATLI askerlerden
meydana geliyordu.
NOT: Türk ordu teşkilatını ilk kuran METE HAN
olmuştur. Mete Orduyu 10'luk sisteme göre
teşkilatlandırmıştı. Onluk sistem daha sonra tüm Türk
devletlerinde kullanılmıştır.
(Türk ordusu; Çin, Roma,Bizans, Rus ve
Moğol Ordu teşkilatı üzerinde etkili olmuştur.)
Türk Ordusunu Silahları: Ok, yay, kement, kılıç,
kargı, süngü, kalkan vb...
4)- HUKUK:
Türklerde yazılı olmamakla beraber, gelişmiş bir
hukuk anlayışı vardı. Bu hukuk kurallarına
TÖRE(Türe) denilirdi.
Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara
bakan yüksek mahkemeye YARGU adı verilirdi.
YARGANLAR(Yargucu)
idaresindeki
mahkemeler ise adi suçlara bakarlardı.
5)- DİN VE İNANIŞ:
İslam öncesi Türklerin din ve inanışlarını şu 4
grupta toplayabiliriz:
1- Tabiat Kuvvetlerine İnanma: Dağ,ağaç, göl,
kaya gibi varlıkların gizi güçlere sahip olduklarına
inanırlardı.
2- Atalar Kültü: Ölmüş büyüklere ve atalara ait
hatıralar kutsal sayılır ve saygı gösterilirdi.
3- Şamanizm: Kam veya Şaman adı verilen
kişilerin, kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarını
inanılarak, bunların büyücülük ve sihir özelliklerine
başvururlardı. Şaman inançları
Anadolu'da hala varlığını sürdürmektedir.
Örneğin; Gelinlerin üzerine buğday veya para
atmak, Eşikten atlamanın uğursuz kabul edilmesi,
kurşun dökmek gibi...
4- Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyetten önceki
dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;
* Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte
oturduğuna inanıyorlardı.
* Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından,
ölülerini
atı,eşyaları
ve
silahıyla
birlikte
gömüyorlardı.
* Cennet'e UÇMAĞ, cehenneme ise TAMU
diyorlardı.
* Mezarlara ölünün,sağlığında öldürdüğü düşman
sayısı kadar BALBAL adı verilen küçük heykeller
dikerlerdi. İnanışa göre, yeniden dirilecek kişi atıyla
cennete gidecek, ve öldürdüğü
düşmanlar
sonraki yaşamında ona hizmet edeceklerdir.
* Ölüleri içöin YOĞ adı verilen cenaze törenleri
yapar, ve ardından yas tutarlardı.
Türkler arasında ayrıca Maniheizm(Mani dini),
Budizm, Musevilik, Hırıstiyanlık gibi dinlerde
yayılmıştı.
6)- EKONOMİK HAYAT:
Göçebe bir hayat yaşayan Türkler belirli iki merkez
arasında (yaylak-kışlak) hayatlarını sürdürürlerdi.
* Hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Koyun,
keçi, at en çok beslenen hayvanlardı. Bunun dışında
sığır, katır ve deve de yetiştirilirdi. Beslenme ve
giyimde hayvan ürünlerinden yararlanır ve
bunları
satarak geçimlerini sağlarlardı.
* Tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi
tahılları yetiştiriyorlardı.
* Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden
alınan vergiler gelir kaynaklarıydı.
* Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri
İPEK YOLU üzerindeydi.
NOT: Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni
İpek Yoluna hakim olmaktı.
* Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp,
Ural, Sibirya ve Altaylar üzerinden Çin'e giden yola
KÜRK YOLU deniliyordu. Türkler bu yolun
üzerinde de olduklarından sanar, samur, kunduz,
vaşak gibi
av hayvanlarının kürklerinin ticaretini
yapıyorlardı.
7)- YAZI, DİL VE EDEBİYAT:
Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd,
Brahmi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini
kullanmışlardır.
Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana
gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun Nehri
28
kıyısındaki kitabelerde rastlandığı için ORHUN
ALFABESİ de denir.
Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir.
Uygurlar bu alfabeyi Soğd alfabesinden yararlanarak
hazırlamışlardır.
Başlıca Türk Destanları:
Hunların(Oğuzların)--> Oğuz Kağan Destanı
İskitlerin (Saka)------> Alper Tunga Destanı
Göktürklerin----------> Ergenekon Destanı
Uygurların------------> Göç ve Türeyiş Destanları
Kırgızların-------------> Manas Destanı
Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri):
Türklerin en eski kitabeleri VI. yüzyıla ait
YENİSEY kitabeleri ile, VIII. yüzyıla ait ORHUN
KİTABELERİ'dir. Yenisey kitabeleri Kırgızlar'ın
mezar taşlarına yazdıkları yazılardı.
Orhun
Kitabeleri II. Göktürk Devleti zamanında Bilge
Kağan, Kültigin ve vezir Tonyukuk adlarına
dikilmişlerdir. YOLLUĞ TİGİN isimli bir Türk
prensi tarafından yazılmışlardır. Bu yazılar 1893
yılında Danimarkalı Bilgin THOMSEN tarafından
okunmuştur.
d)- Gök Tanrı inancıyla...
Çinlileri
etkilemişlerdir.
2)- Çinlilerin Türkleri Etkilediği Alanlar:
a)- Tarım ve yerleşik kültür
b)- Felsefe( Taoizm, Konfiçyüs ve Budizm)
c)- Giyim ... konularında Çinliler Türkleri
etkilemişlerdir.
3)- Türklerin Moğol Kültürüne Katkıları:
Askerlik alanında, Devlet teşkilatında , Dil ve
Alfabede
(Uygurca
ve
Uygur
Alfabesini
kullandılar.), Kımız yapmayı öğrettiler, Türk Töresi
ve geleneklerinden,
Gök
tanrı dininden....
etkilendiler.
A. İSLAMİYET'İN DOĞUŞU
DÜNYANIN GENEL DURUMU
1.
ASYA
GÖKTÜRKLER,
JAPONYA)
a. Siyasi Durum
b. Din ve İnanış
SIRASINDA
(BİZANS,
SASANİLER,
HİNDİSTAN,
ÇİN
VE
1.1. BİZANS iMPARATORLUĞU ( 395 - 1453 )
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
Orhun Yazıtlarının Önemi:
a)- Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk
yazılı belgeleri olmaları bakımından önemlidir.
b)- Bu kitabelerden Türklerin o günkü
yaşayışlarını, inançlarını öğreniyoruz. Ayrıca
kitabeler
gelecekteki Türk Milleti içinde
çarpıcı öğütler vermesi bakımından önemlidirler.
8)- BİLİM VE SANAT:
* Türkler 1 yılı 365 gün 6 saat olarak
hesaplayarak, 12 hayvanlı Türk Takvimini
oluşturmuşlardır.
* Uygurlar tahta harflerden matbaayı ve pamuktan
kağıdı yapmışlardır.
* Madencilikte özellikle de demircilikte ileri
gitmişlerdir. (Kazakistan'ın başkenti Alma Ata
yakınlarında bir kurgandan çıkarılan "Altın Adam
Heykeli" Türk maden sanatının ne kadar
geliştiğini gösterir.)
* Eşya ve binalarda HAYVAN USLUBÜ denilen,
hayvan figürlerini kullanmışlardır.
* HALI Türklerin Dünya medeniyetine bir
katkısıdır. (Altaylarda Pazırık Kurganı'nda bulunan
halı
dünyanın en eski halısıdır.)
*Kavimler göçü sonucu, Roma İmparatorluğu
bütünlüğünü koruyamayarak 395' te Batı ve Doğu
olarak ikiye ayrılmış,Batı Roma İmparatorluğu 476 'da
yıkılmıştır.
*Batı Roma'nın devamı kabul edilen Doğu Roma (
Bizans ) İmparatorluğu , zamanla Helenizm
kültürünü benimsemiş, Ortodoks mezhebinden
oldukları için de, Katolik batı ile bağları zayıf
olmuştur.
*İmparatorluk en güçlü devrini "Jüstinyen "
hanedanı
zamanında
(518-610)
yaşamıştır.
Anadolu,Suriye,Filistin,Mısır,Kartaca, İspanya'nın bir
bölümü,İtalya yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve
Tuna'ya kadar Balkan toprakları bu dönemde sınırlar
içinde idi.
*Bizans İmparatorluğu , Herakliyus hanedanı
zamanında ( 610-717) doğuda Sasaniler, güneyde
müslüman Arap'larla , batı'da Türk Avarlar'la
mücadele ettiler. ( Avarlar, Bayan Han komutasında
İstanbul'u karadan ve denizden kuşattılar-626)
TÜRK KÜLTÜRÜNÜN ÇEVRE KÜLTÜRLERLE
MÜNASEBETLERİ:
1)- Türklerin Çin Kültürüne Katkıları:
a)- Askerlik alanında
b)- Devlet Teşkilatında
c)- At kültüründe(Atı evcilleştirmede)
*Bizans imparatorluğu'nda yönetim merkezi, İstanbul
' dur. İmparatorlar ülkenin mutlak egemeniydi.
(Ortodoks
kilisesi
bile
imparatorluğun
emri
altında
bulunuyordu. )
*Bizans imparatorluğu, sınırları çok geniş alana
yayıldığı için değişik uluslardan oluşmaktaydı.
Toplumsal birliğin sağlanmasında en önemli unsur,
Helenizm kültürü ile Hıristiyanlık dini idi.
29
* Bizans imparatorluğu'nda tahtın babadan oğula ,
kardeşten kardeşe geçmesi gibi düzenli bir sistem
yoktu.
* Bu durum sürekli taht kavgalarına ve iç
çatışmalara neden olmuştur.
*Bizans toplumu ; soylular , din adamları, askerler ve
köylüler olarak dört ana sınıftan oluşmuştur.
*Tarımın dışında en önemli etkinlik " Ticaret" tir.
İpek ve Baharat yolları , önemli ticari kazançlar
sağlamıştır.
Din ve Düşünce Yaşamı :
*Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinden olup,
merkezleri İstanbul'du. Ortodoksların liderine
"Patrik" denilir.
*İslamiyet'in ortaya çıktığı 7.yy. başlarında Bizans
İmp. siyasi ve sosyal karmaşaların yanında, Ortodoks
mezhebi içindeki görüş ayrılıklarından dolayı dini
karmaşalar da yaşamaktaydı.
1.3. GÖKTÜRKLER ( 552-630)
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*552 'de Bumin Kağan tarafından kurulan I.Göktürk
Devleti, 581'de Çin'in siyasi oyunlarıyla Doğu ve
Batı olarak ikiye ayrılmış, Doğu Göktürkleri 630'da ,
Batı Göktürkleri 659 'da Çin'in egemenliğini kabul
etmiştir.
*Kutluk tarafından 681'de kurulan II.Göktürk
devletine de Uygur-Basmil-Karluk Türkleri son
verdiler.
*Göktürkler' de ekonominin temeli hayvancılığa
dayanmaktaydı.Uygun olan topraklarda tarım da
yapılmıştır.
*Göçebe yaşam ağırlıklıdır.
Din ve Düşünce Yaşamı :
*Evrenin üst üste gelen katlardan oluştuğuna
inanılmıştır.
*Gök'ün onyedi, yerin altının ise yedi kattan
oluştuğuna inanırlardı.Bu ikisinin arasında insanların
yaşadığı yeryüzü bulunurdu.
*Tek tanrı inancına bu dönemde ulaşılmıştır.
Bütün evren göğün en üst katında oturan Tanrı'ya
itaat ederdi.
1.2. SASANİLER ( 226 -650 )
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*İran'da kurulmuştur.
Kurucuları "Ardeşir",
merkezleri "Medain" dir.
*Sasani'ler , Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği
yaptılar ( İpek yolu egemenliği için).Ancak İpek
yolunu Göktürklere kapatmaları üzerine Bizans'la
ittifak yapan Göktürkler, saldırılarla Sasanileri
zayıflattılar.
*Hz. Ömer döneminde Kadisiye ( 635) ve Nihavend (
642) savaşlarını kaybeden Sasaniler yıkıldılar.
*Sasani ekonomisi büyük ölçüde savaş ve yağma
düzenine dayanmıştır. Doğu ticaret yolları üzerinde
bulunmaları ve Hint ticaret yolunu ele geçirmeleri de
ekonomik yönden gelişmelerini sağlayan etkenlerdir.
Din ve Düşünce Yaşamı :
*Dini
inançlarının
temelini
"Zerdüştlük"
oluşturmuştur. Zerdüştlük, iyilik ve kötülük savaşını
temel alır. İyilik tanrısı "Ahuramazda" ( Hürmüz),
kötülük tanrısı "Angramanyu" (Ehrimen) arasında
sürekli bir mücadele vardır.İyilik yapanlar
öldüklerinde ışık dünyasına, kötülük yapanlar
karanlık dünyasına giderlerdi.Bunun için aydınlık ve
Işığa değer vermişler, Ateş'i kutsal kabul etmişlerdir.
*Sürekli ateş yaktıkları, tapınma yerlerine "Ateşgede"
denilir. Bundan dolayı Zerdüştler'e ateşe tapan
anlamında "Mecusi" de denilmiştir.
*5.yy.da Mazdek tarafından "Mazdeizm" ortaya
çıkarılmıştır. Mazdeizm Zerdüşt öğretisine dayanır,
toplumsal-siyasal-ahlaksal
ilkeleri
ön
plana
çıkarmıştır.
*Göktürkler Tanrı'ya "Türk Tanrısı" adını vererek
onu millileştirmişlerdir.
*Tanrı'ya ; Ugan , Bayat , Ulu Yaratgan da
demişlerdir.
*Bazı kutsal saydıkları yerlerde Tanrı'ya dua edip,
kurban kesmişlerdir.
*Din görevlilerine Şaman-Kam-Baksı gibi ünvanlar
vermişlerdir.
1.4.
HİNDİSTAN
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*Hindistan, Asya'nın güneyinde yer alan büyük bir
yarımadadır. Çeşitli kavimlerin istilasına uğradığı
için Hindistan'da siyasî bir birlik kurulamamıştır.
*Kast sistemi; toplumsal, siyasî ve dinî düzenin
temelini oluşturuyordu. Bu sistemde halk, sınıflara
ayrılmıştı :
*Brahmanlar
;
Din
adamları
• Kshatriyalar (Kşatriyalar) :
Hükümdarlar,
komutanlar
ve
askerler
• Vaisyalar (Vaizyalar) : Sanatkarlar, tüccarlar ve
çiftçiler
• Sudralar : İşçiler
30
* Paryalar : Ayrıca bu dört sınıfın dışında olan ve
hiçbir hakka sahip olmayan sınıftır.
*Hindistan'da ilk kez Guptalar (320-550) siyasî
birliği sağlamıştır. Gupta Devleti'nin varlığı Hunlar
tarafından sona erdirilmiştir. Bunun sonucunda
Kuzey Hindistan, Ak Hunların egemenliğine
geçmiştir,
* Hindistan'da ekonominin temeli, tarım ve ticarete
dayanırdı. Tarihî Baharat Yolu ' nun Hindistan'dan
başlayarak Akdeniz limanlarına ve oradan da Avrupa
pazarlarıa ulaşması bu ülkeyi ekonomik yönden
zenginleştirdi.
*Hindistan'ın, Arabistan ve Çin ile canlı bir ticarî
bağlantısı
vardı.
Din ve Düşünce Yaşamı :
*İslamiyet’in
doğduğu
yıllarda
Hindistan'da
Hinduizm egemendi. Hinduizmde en temel ve kutsal
metinler Veda'lardır.
*Kast sistemini benimseyen Hinduizmde en üst
mevkide Brahman denilen din adamları bulunurdu.
Brahmanizm'e göre bir insanın, yaşamındaki iyi ve
kötü hareketlerine göre ruhu rahat eder ya da sıkıntı
çekerdi. Ruhun rahat etmesi için insanın aşırı
isteklerinden vazgeçmesi ve yalnızlığa çekilmesi
gerekir.
*Hinduizmin katı kast sistemine ve Brahman sınıfının
otoritesine bir tepki olarak Budizm doğmuştur.Felsefi
bir düşünce olan Budizm; Çin'de, Tibet'te ve
Japonya'da yayılmıştır.
*Bııdizmin kurucusu Budha (Buda)'dır. Buda'ya
göre; iyilik yapılmalı, kötülükten kaçınılmalı dünya
nimetlerine istek duyulmamalıdır. Bunları yapan
insan sonsun huzura kavuşur ve "Nirvana" ya ulaşır.
Nirvana'ya ulaşmak; dünyevî isteklerden kin, nefret
ve tutkulardan uzaklaşmaktır. Budizmde tanrı
kavramı yoktur.
*Bu inanışın din ile ilgili törenleri kaldırarak yerine
ahlakî görevler koyması Brahmanların etkisini
azaltmıştır. Sınıf farklılıklarını ortadan kaldırarak
herkesi Nirvana'ya çağırması da kast örgütünü
temelden sarsmıştır.
*Budizmin temelinde, iyilik duygusunun yanı sıra
yardım, sevgi, doğruluk, dürüstlük gibi ilkeler vardır.
1.5.
ÇİN
*Egemen sınıf soylulardır.
*Çin 'in tarihi
uzanmaktadır.
yontma
taş
devrine
kadar
*İpek yolu egemenliği Türklerle- Çinlileri karşı
karşıya getirmiştir.
*Geniş ve verimli topraklarda tarım önenli
etkinliktir.En önemli ekonomik kazancı İpek
Yolu'ndan sağlamışlardır.
Din ve Düşünce Yaşamı :
*İslamiyet’in doğuşu sırasında Çin'de Taoizm,
Konfüçyizm ve Budizm yaygın olan dinlerdir.
*Tao dini, Lao-Tzu (Lav Dzı) adındaki bir filozof ve
din adamı tarafından ortaya atılan düşüncelerden
doğmuştur. Lau-Tzu'ya göre, "evren bir yaratıcının
eseridir; o da Tao'dur." Tao, evrenin "yolu, düzeni,
yasası" anlamına da gelir. İnsanın somutlaştırdığı ya
da yaşama geçirdiği bilgelik yolu da Tao'ya
yönelmekle olur. Tao'nun yoluna yönelen bilge kişi
onunla birlik ve uyum içinde olmak durumundadır.
*Konfüçyiis, Çin'de yetişen filozof ve din
adamlarından biridir. Çin'in karışıklık içinde
bulunduğu bir dönemde, yeni bir ahlakî düşünce
ortaya atarak kötülükleri önlemeye çalışmıştır, Ortaya
koyduğu siyasî, toplumsal ve ahlakî düşünceler, Çin
uygarlığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
İnsanların eşitliğine inanan Konfüçyüs'e göre devlet
yönetimi ile ahlak özdeşleşmelidir. Devlet ahlak
kurallarına
uyularak
yönetilirse
amacını
gerçekleştirebilir. Kişiler erdemli olmak ve dürüst
yaşamak zorundadırlar. Ancak bu yolla huzura ve
mutluluğa ulaşılır.
*Hindistan'da ortaya çıkan Budizm, 6.yüzyıldan
itibaren Çin'de yayılmaya başlamış ve bu ülkenin
dinsel yaşamında etkili olmuştur.
1.6. JAPONYA
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*Japonya, büyük ölçüde Çin uygarlığının etkisinde
kalmıştır.
*Güçlü bir merkezî yönetimin olmayışı, derebeylik
sisteminin doğmasına neden olmuştur.
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*Çin'de feodal bir yapı bulunmaktadır. Yönetimde
hanedanların egemenliği vardır.
*İslamiyet’in ortaya çıktığı 7.yiizyıl başlarında
Japonya, bulunduğu bölgede siyasî yönden güçlü
değil,ekonomik yönden de gelişmemiş bir ülkedir.
31
*Japon ekonomisinin temeli tarıma ve özellikle de
pirinç üretimine dayanırdı. Ayrıca balıkçılık da
halkın önemli bir geçim kaynağını oluştururdu.
*Orta Çağ boyunca Avrupa'da zenginlik kaynağı
topraktı. Bu nedenle geri, kapalı bir ekonomik yapı
görülür.
Din ve Düşünce Yaşamı :
Din ve Düşünce Yaşamı :
*Çin ile ilişkileri sonucunda Japonya'da Taoizm,
Konfüçyizm ve Budizm benimsenmiştir.
* Japonların ulusal dinleri, "Tanrıların Yolu"
anlamına gelen Şintoizm idi. Şintoizm; ulusal, çok
tanrılı ve diğer dinlere tepki göstermeyen bir dindir.
Doğa güçlerine ve ruhlara tapınma inancı, bu dinin en
belirgin
özelliğidir.
*Hıristiyanlık dininde iki büyük mezhep ortaya
çıkmıştı; Katoliklik ve Ortodoksluk.
*Katolik Mezhebi : Daha çok, Orta , Kuzey ve Batı
Avrupa'da yaşayanlar bu mezhebi benimsemişti. Dini
merkezi Roma, dini lideri ise "Papa " dır.
Hz.İsa'nın yeryüzündeki vekili sayılan papaların
Aforoz ve Enterdi gibi güçlü yetkileri vardı. Aforoz,
kişiyi dinden çıkarma ve toplum dışına itme
anlamına, Enterdi ise kralıyla birlikte bir ülkenin
cezalandırılması anlamına gelmektedir.
*Ortodoks Mezhebi : Daha çok Balkanlılar ve
Rus'lar ( Slavlar) bu mezhebi benimsemişti. Dini
merkezi İstanbul ,dini liderleri ise "Patrik" tir.
2. AVRUPA
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*Kavimler göçü sonrası Avrupa'da krallıklar
güçlerini kaybettiler. Soyluların güç kazanmalarıyla
birlikte tüm ortaçağ boyunca Avrupa'da etkili olacak
olan siyasi yönetim biçimi " Feodalite ( Derebeylik) "
ortaya çıktı.
* Toplumsal eşitsizlik üzerine kurulan bu düzen
içinde halk, farklı toplumsal sınıflara ayrılmıştır :
1. Soylular (Senyörler): Soylular, oturdukları
toprakların sahibiydiler. Her türlü hakka sahip olan
ve şatolarda oturan soylular, yönetim ve askerlik
işleri ile ilgilenirlerdi. Soyluluk babadan oğula
geçerdi.
Soyluların en üstünde senyör denilen derebeyler yer
alırdı. Senyörlerin en büyüğü kral idi. Bundan sonra
sırasıyla dük, kont, baron ve şövalyeler gelirdi.
2. Rahipler; Rahipler, kiliselerin sahip olduğu
toprakların geliriyle rahat bir yaşam sürerlerdi. Dinin
toplum üzerindeki etkilerinden dolayı halk üzerinde
söz
sahibi
idiler.
3. Burjuvalar: Ticaret ve sanatla uğraşırlardı. Bağlı
bulundukları
derebeylerine
vergi
verirlerdi.
4.
Köylüler:
Bunlar
ikiye
ayrılırlardı:
a. Özgür Köylüler: Üzerinde yaşadıkları toprakları,
istedikleri gibi ekip biçme hakkına sahip olup bağlı
oldukları soyluya, vergi vermek zorundaydılar.
Ayrıca topraklarını satabilme, çocuklarına bırakma
hakları
vardı.
b. Serfler (Köle Köylüler); Hiçbir hakka sahip
değildiler. Soyluların malı sayılırlardı. Toprakla
birlikte alınır ve satılırlardı.
*Ortaçağ Avrupa'sının düşünce biçimine skolastik
felsefe egemendir.Skolastik düşünce Hıristiyanlık
dininin esasları ile Aristo'nun görüşlerinin
kaynaştırılmasıyla oluşmuş , dogmatik, bilim ve
deney'i
reddeden
bir
düşünce
yapısıdır.
3. AFRİKA
Siyasi ,Sosyal ve Ekonomik Durum :
*VI. ve VII yy.da Afrika kıtasının tamamı
bilinmiyordu.Kuzey Afrika kıyılarıyla ,doğu Afrika
kıyıları bilinmekteydi.
*İslamiyet'in doğuşu sırasında Kuzey Afrika ,
Bizans'a bağlı ve Hıristiyanlığın etkisi altında
bulunmaktaydı.
*Habeşistan
'da
bulunmaktaydı.
Aksum
İmparatorluğu
Din ve Düşünce Yaşamı :
*Önceleri
putperesttirler.
İmparator
"Ezana"
döneminde Hıristiyanlık kabul edilmiş ve resmi din
olmuştu.
*İslamiyet'in ilk yıllarında İslamiyet’i kabul eden bir
gurup, Mekkelilerin baskısı üzerine Habeşistan'a (
Etiyopya)
göç
etmiştir.
B. İSLAMİYET'İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI
32
1. İSLAMİYET'TEN ÖNCE ARAP YARIMADASI
a. Siyasi Durum :
* Arapların kökeni Sami ırkından gelmektedir.
*Samîler, Arap Yarımadası'nda yaşamışlar, zamanla
buradan dağılarak İlk Çağdan bu yana Mezopotamya,
Suriye, Filistin bölgelerinde etkin rol oynamışlardır.
Arabistan'da İslamiyet'ten önce kurulan devletlerin
başlıcaları şunlardır:
1.
Güney
Arabistan
Devletleri
:
a.
MAİN
DEVLETİ
(M.Ö.
1200-650)
Yemen'de
kurulan
üç
büyük
devletten
biridir.Başkenti,
Main
kentidir.
b. SABA DEVLETİ (M.Ö. 950 - 115)
Main Devleti'nin yıkılışından sonra Yemen'e,
Sabalılar egemen olmuşlardır. Başkentleri Ma'rib
kentidir.
c. HİMYERÎ DEVLETİ (M.Ö. 115 - M.S. 525)
Saba Devleti'nin yıkılışı ile güç kazandılar.
2. Kuzey Arabistan Devletleri :
NABATÎLER, GASSANİLER, HÎRE ARAP
KRALLIĞI
a.
Nabatîler
:
Nabatîler, Arabistan'ın kuzeybatısında M.Ö. 4.yy.da
kurulmuştur.
Başkenti
Petra
kentidir
b. Gassaniler :
Yemen kökenli olup, Suriye'ye yerleşmişler ve
Hıristiyanlaşmışlardır. Başkentleri Şam'dır.
c. Hire Arap Krallığı :
Yemen kökenli olup, Irak'taki Hire kenti çevresine
yerleşmişlerdir.
Genel Değerlendirme : Arap yarımadasında önemli
bir siyasi güç ortaya çıkmamıştır.Devletler genel
olarak, kabilelerin oluşturduğu küçük krallıklar
şeklinde siyasi varlıklarını sürdürmüşlerdir.
b. Din ve İnanış :
*İslamiyet'ten önce , Arapların büyük çoğunluğu puta
tapıcıydı. Her kabilenin kendine özgü putu
bulunurdu.
c. Sosyal ve İktisadi Hayat
*Arapların genel olarak yaşam biçimleri göçebe ve
yerleşik olaraktı. Göçebe yaşam süren Araplara
"Bedevi" denilirdi.
*Erkeğin egemen olduğu bir aile yapısı vardır.
*Çok eşli evlilikler yaygındı. Kadınların miras hakkı
yoktu.
*Kabileler arasında rekabet ve kan davaları yaygındı.
Çöl yaşamının zorluğu, su kaynaklarının azlığı,
yiyecek sıkıntısı bu rekabet ve kavgaların
sebepleridir.
*Hicaz bölgesinin en önemli ticaret merkezleri
Mekke, Medine ve Taif'ti. Mekkeliler daha çok
ticaretle, Medineliler ise daha çok tarımla
uğraşmışlardır.
*Göçebelerin en önemli geçim kaynağı hayvancılık,
yerleşiklerin ise tarım ve ticaret olmuştur.
ç. Dil ve Edebiyat
*Araplar arasında iki tür yazı vardı. Himyeri ve
Nebatlılara ait olan yazılardan, bugünkü Arap
Alfabesinin kökeni Nebatlılara ait olanıdır.
*İslamiyet öncesi Araplar arasında hitabet ve şiir
sanatları gelişmişti.
*Kabe'yi ziyaret zamanlarında şairler yazmış
oldukları şiirleri
"Suk-u Ukaz "panayırında
okurlardı. Düzenlenen şiir yarışmalarında kazanan
eserler, Kabe'nin duvarlarına asılırdı. Bunlara
"Muallakat-ı Seb'a" ( Yedi Askı) denilirdi.
*En önemli şairleri "İmr -ül-Kays" tı.
HZ. MUHAMMED DÖNEMİ
Soyu :
*Kabe, Araplarca kutsal sayılırdı. Burada Arap
kabilelerinin putları bulunurdu. En önemli putları
"Hübel-Lat-Menat-Uzza"dır.
*Hz.Muhammed, Mekke'nin büyük ailelerinden,
Kureyş
kabilesinin
kollarından
biri
olan
"Haşimoğulları" ndandır.
*Araplar putları ziyaret için Kabe'ye gelirler ve
kurban keserlerdi. Ziyaret zamanlarında kabileler
arası çatışmalar yapılmazdı. Bu nedenle bu zamana
"Haram Ayları" denilmiştir.
*Babası Abdullah , annesi Amine' dir. Dedesi
Abdülmuttalip, Mekke' nin ileri gelenlerindendir.
*Puta tapıcılık yanında, Mecusilik ( Zerdüştlük),
Musevilik, Hristiyanlık gibi dinler de yaygındı.
Ayrıca
Hz.İbrahim!in
dinine
inananlar
da
vardı.Bunlara " Hanif " denilmiştir.
*571 yılında Mekke 'de dünyaya gelmiştir.
*Doğumundan önce babası Abdullah'ı , Altı yaşında
Annesini kaybetmiştir.
Doğumu ve Çocukluğu :
33
*Annesinin ölümüyle sekiz yaşına kadar dedesi
Abdülmuttalib'in , sonra da amcası "Ebu Talip" in
yanında yaşamını sürdürmüştür.
*Amcası Ebu Talip'in yanında ticareti öğrenmiş,
Arabistan dışında Suriye, Yemen bölgelerini
tanımıştır.
Gençliği :
*Hz.Muhammed, putlara tapmaz, doğruluktan
ayrılmaz, yalan söylemez, kimseyi kırmaz
özellikleriyle, akıllı ve olgun davranışlarıyla, doğru
sözlülüğü ve güvenilirliğiyle Kureyşliler arasında
saygınlık kazanmıştır.Bundan dolayı "Muhammedü'l
Emin" ( Güvenilir Muhammed ) denilmiştir.
*Ticaret işleriyle uğraşan, Kureyş'in saygın ve zengin
hanımlarından olan Hz.Hatice'nin yanında çalışmaya
başlamış, bir dönem sonra onunla evlenmiştir.
*Kabe'nin onarımından sonra kutsal sayılan "Hacer ül
Esved" in yerine konulması sırasında, Kabilelerin
anlaşamamaları üzerine çözüm için Hz.Muhammed'e
başvurmaları, onun saygı duyulan, sorunları
çözebilecek güce sahip, uzlaştırıcı , kişilik
özelliklerini gösterir.
Peygamber oluşu :
*Tek bir tanrı, yaratıcı olduğunu düşünen
Hz.Muhammed , zaman zaman Mekke yakınlarındaki
Hira Mağarasına giderek, burada düşünceleriyle
başbaşa kalmıştır.
*610 yılının Ramazan ayının 27. gecesi Cebrail
aracılığıyla ilk vahiy kendisine ulaştırılmıştır.
İlk Müslümanlar :
*Hz. Muhammed'in İslamiyet'e çağrısı ile ona ilk
inananlara ilk Müslümanlar denilir.
*Bunlar : Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Ebubekir ,
Zeyd ' dir
Mekke Döneminde Meydana Gelen Olaylar :
*İslamiyet'in giderek yayılmaya başlaması üzerine
Mekkeliler, Müslümanlar üzerindeki baskı ve
işkencelerini artırdılar. Bunun üzerine Hz.
Muhammed,
Müslümanlardan
isteyenlerin
Habeşistan'a göç etmesine izin verdi. Hıristiyan
Habeş hükümdarının kendileri gibi tek Tanrı inancını
benimsemesi ve Müslümanlara iyi davranacağım
düşünmesi Hz. Muhammed'in bu kararı almasında
etkili olmuştur.
* Mekkeliler, Müslümanlarla her türlü ilişkilerini
kesmişler. Bu durum üç yıl sürmüştür. Ticarî ilişki ve
akrabalık
bağları gibi nedenlerle boykot kaldırıldı.
* Hz. Muhammed'in eşi Hatice ve amcası Ebu
Talip'in aynı yıl içinde ölmelerinden sonra
Mekkelilerin Müslümanlar üzerindeki baskıları
artmış, bunun üzerine Hz. Muhammed, hem
İslamiyet'i yaymak hem de güvenilir bir yer bulmak
amacıyla Taif kentine gitmiştir. Ancak Taif'liler
Hz.Muhammed'e
iyi
davranmamışlardır.
Akabe Biatları ( Bağlılık ) :
*Medine'deki Hazreç kabilesinden altı kişi, Hac için
Mekke'ye
geldiklerinde
Hz.
Muhammed'le
görüşmeleri sonucu,islamiyeti kabul etmişler,
dönüşlerinde
Medine'de
İslamiyet'i
yaymaya
başlamışlardır. Bunun sonucunda 621 'de bir gurup
Medine'li, Akabe'de Hz.Muhammed'le görüşmüş, ona
bağlı kalacaklarına ve sözlerini tutacaklarına söz
vermişlerdir. Bu olaya " I. Akabe Biatı denilir. "
*622 ' de bir gurup Medine'li daha, Hz.Muhammed'le
Akabe'de
yeniden
görüşmüş,
İslamiyet'in
buyruklarını yerine getireceklerine , Hz.Muhammed'i
koruyacaklarına söz vermişler ve onu Medine'ye
davet etmişlerdir. Bu olaya da II.Akabe Biatları
denilir.
*Akabe Biatları , Müslümanların Mekke'den
Medine'ye göçüne , Hicret'e yol açmıştır.
Hicret (622-Eylül ) :
*Hz.
Muhammed'in,
Müslümanlarla
birlikte
Mekke'den Medine'ye göç olayına "Hicret" denilir.
*Mekke'den Medineye göç edenlere "Muhacir" ,
Medine'de onları karşılayıp yardım edenlere " Ensar
" denilir.
Sonuçları :
*Hicret olayı ile İslamiyet'in yayılışı hızlandı
*Hz.Muhammed ve Müslümanlar , Mekkelilerin
baskısından kurtuldu.
*Medine Emirnamesi ( Anayasası) hazırlanarak
uygulamaya koyuldu
*Hz.Muhammed, Medine'deki Arap ve Yahudi
kabileleriyle görüşerek toplumsal barışı sağladı.
*İslam Devletinin temelleri atıldı.
*Hicri takvime başlangıç olmuştur.
Hz.Muhammed'in Siyasi ve Askeri Etkinlikleri :
a. BEDİR SAVAŞI (624) :
Nedeni :
*Mekkelilerin, Medinelilere ekonomik baskı yapması
üzerine, Hz.Muhammed'in Suriye'den Mekke'ye
dönen bir Kureyş kervanını ele geçirmek istemesi.
34
Gelişme : Mekkeli'ler yenilgiye uğratıldılar. Bazı
Mekkeliler tutsak alındılar. Zengin olanlar fidye
karşılığı, okuma yazma bilenler on kişiye okumayazma öğretmeleri karşılığı, bazıları da karşılıksız
serbest bırakıldılar.
Sonuçları :
*Müslümanların ilk büyük savaşı ve başarısıdır.
*Hz.Muhammed'in dini ve siyasi gücü artmıştır.
*Putperest kalan Medineliler de İslamiyet'i kabul
etmişlerdir.
*Hz.Muhammed'in esirler, yaralı düşman askerlerinin
durumu ve ganimet'le ilgili uygulamaları, İslam
Savaş Hukukuna temel oluşturmuştur.
yerde, taraflar arasındaki görüşmelerden sonra
antlaşma imzalanmıştır.
Maddeleri :
*Müslümanlar Kabe'yi ertesi yıl ziyaret edebilecekler
ve üç günden fazla kalmayacaklar
*Mekke'li bir kimse İslamiyet'i kabul edip,
Hz.Muhammed'in yanına sığınırsa, velisinin isteği
üzerine geri verilecek, fakat bir Müslüman Mekke'ye
sığınırsa geri verilmeyecek
*Taraflardan her ikisi de istedikleri kabilelerle
anlaşma yapabilecekler, fakat askeri yardım
yapmayacaklar
*İki taraf birbirleriyle on yıl savaşmayacaklardı.
Önemi :
* Mekkeliler, Müslümanların siyasî varlığını resmen
kabul ettiler.
* Barış ortamının oluşması İslamiyet'e geçişi
hızlandırdı.
* Mekke'nin fethi kolaylaştı.
b. UHUT SAVAŞI (625) :
Nedeni :
*Mekkelilerin, Bedir savaşı yenilgisinin öcünü almak
ve kervan yolları güvenliğini sağlamak istemesi.
Gelişme : Medine yakınlarındaki Uhud dağı
eteğinde yapılan savaşta, okçuların yerlerini terk
etmeleri üzerine Müslümanlar yenilgiye uğradılar.
Hz.Muhammed yaralanmış, amcası Hz.Hamza şehit
olmuştur.
Sonuç :
*Müslümanların
yenilmesinin
temel
sebebi,
askerlerden bir bölümünün ganimet paylaşımına
yönelerek, yerlerini terk etmeleridir.
*Mekkeliler, yenilgiye uğratmalarına rağmen,
Müslümanları yok edememişlerdir.
c. HENDEK SAVAŞI (627) :
Nedeni :
*Hayber'de bulunan Yahudilerin, Mekkeliler ve çevre
kabilelerle ittifak oluşturarak, Müslümanları yok
etmek istemeleri.
Gelişme : Uhud savaşından ders alan Müslümanlar,
savunma savaşı yapmaya karar verdiler. İran'lı bir
Müslüman olan Selman-i Farisi'nin önerisiyle,
Medine'nin saldırıya açık olan yerlerine, insanların
geçemeyeceği genişlikte Hendek kazıldı.
Sonuç :
*Aralarında tam bir anlaşma ve birlik bulunmayan
Mekke ordusu istediğini elde edemeyeceğini anlamış
ve geri çekilmiştir.
*Mekkelilerin saldırı gücü tükenmiş ve savunmaya
çekilmişlerdir.
*Müslümanların son savunma savaşıdır.Saldırı sırası
Müslümanlara geçmiştir.
Ç. HUDEYBİYE ANTLAŞMASI (628) :
*Hz. Muhammed, Müslümanlarla birlikte Kabe'yi
ziyaret etmek üzere yola çıkmış, ancak Kureyşliler
kuvvet göndererek, Müslümanların Mekke'ye girişine
engel olmuşlardır. Bunun üzerine Hudeybiye denilen
d. HAYBER'İN FETHİ ( 629 ) :
Nedeni : Medine ' nin kuzeyinde, Şam ticaret yolu
üzerinde bulunan Hayber, Yahudilerin elindeydi.
Yahudiler Müslümanlar için tehlike oluşturuyorlardı.
Buranın alınması aynı zamanda, Şam ticaret yolu'nun
ele geçirilmesini ve güvenliğini sağlayacaktı.
Gelişme : Hz. Muhammed, Hayberlilerin savunma
yapmasına fırsat vermeden hızlı hareket etmiş,
Hayber'i kuşatarak almıştır.
Önemi :
*Yahudi sorunu çözümlenmiş
*Şam ticaret yolunun güvenliği sağlanmıştır.
Not : Yahudilere, ödeyecekleri vergi karşılığı (
Tarımdan elde ettikleri ürünün yarısı ) topraklarında
oturma hakkı tanındı.
e. MUTE SAVAŞI ( 629 ) :
Nedeni : Bir Müslüman elçisinin, Bizans'a bağlı
Gassaniler tarafından şehit edilmesi.
Gelişme ve Sonuç : Hz. Muhammed Zeyd bin
Harise ( azatlısı) komutasındaki bir orduyu,
Gassaniler üzerine göndermiş, Mute yakınlarında;
Bizans -Gassani -Arap kuvvetlerinden oluşan orduyla
yapılan savaşı Müslümanlar kaybederek geri
çekilmek zorunda kalmışlardır. ( Zeyd ve ondan
sonraki iki ordu komutanı şehit olmuş, bunun üzerine
yönetimi eline alan Halid Bin Velid,Müslümanları
daha fazla kayba uğratmamak için geri çekmiştir.)
Önemi : Müslümanların Bizans'la yaptıkları ilk
savaştır.
35
Önemi :
f. MEKKE ' NİN FETHİ ( 630 ) :
Nedeni :
*Kureyşliler, Hudeybiye antlaşması koşullarını, kendi
taraflarında olan bir kabileyi destekleyerek bozdular.
*Kureyşlilerin
Müslümanlar
aleyhindeki
etkinliklerinin sona erdirilmek istenmesi
*Kabe' nin putlardan temizlenmek istenmesi.
Gelişme : Hz. Muhammed kalabalık bir orduyla,
Mekke' yi her yönden kuşatmış, direnemeyeceklerini
anlayan Mekkeliler teslim olmuşlardır.
Önemi :
*İslamiyet'in yayılmasını hızlandırmıştır.
*Arap yarımadasının fethine ortam hazırlamıştır.
*Kabe, putlardan temizlenmiştir.
g. HUNEYN SAVAŞI ( 630 ) :
Nedeni : Mekke'nin fethi üzerine , İslamiyet’i kabul
etmeyen Arap kabilelerinin, Taiflilerin de desteğiyle
bir ordu hazırlayıp, Müslümanlara saldırmak
istemesi.
Gelişme ve Sonuç : Mekke yakınlarındaki Huneyn
vadisinde
yapılan
savaşı,
Hz.Muhammed
komutasındaki Müslümanlar kazandılar. Kaçanlar
Taif' e sığındı.
h. TAİF'IN KUŞATILMASI (630) :
*Huneyn savaşından sonra, Hz. Muhammed, Taif'i
kuşatmış, ancak burasının savunmaya elverişli
konumundan dolayı başarılı olamamış, kuşatmayı
kaldırmak zorunda kalmıştır.
Taifliler bir yıl sonra kendileri İslamiyet'i kabul
etmişlerdir.
ı. TEBÜK SEFERİ
(631) :
Nedeni :
* Bizans İmparatoru Herakleios' un, İslamiyetin
yayılmasını engellemek amacıyla, büyük bir orduyla
Arap Yarımadası üzerine sefere çıktığı haberlerinin (
söylenti ) alınması.
*Bunun üzerine Hz.Muhammed' in , Mute
yenilgisinin
olumsuz
etkilerini
silmek
ve
Bizanslıların Arabistan'a girmesine engel olmak
istemesi.
*Hz. Muhammed'in son seferidir.
*Hz.Muhammed döneminde Müslümanlar en geniş
sınırlara ulaşmışlardır.
Hz. Muhammed' in Son Zamanları Ve Ölümü :
a. VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ :
*Hicret'in onuncu yılında Hz. Muhammed Mekke' ye
Hacca gitmiştir. Bu onun son ziyareti olduğu için
Veda Haccı
( Haccü'l Veda ) olarak , burada Müslümanlara
yaptığı konuşma da "Veda Hutbesi " olarak
adlandırılmıştır.
*Veda Hutbesi'nde Hz. Muhammed ; bütün insanların
eşit
olduğunu,
Müslümanların
kardeş
olduğunu,birbirlerinin canlarına ve mallarına
kastetmemelerini,
kötü
alışkanlıklardan
vazgeçilmesini, kadınlara iyi davranılmasını,
istemiştir.
b. HZ. MUHAMMED'İN ÖLÜMÜ (632)
Hz. Muhammed, Veda Haccı'ndan sonra Medine'ye
dönmüş, Bizans'a karşı yeni bir sefer hazırlığında
iken hastalanarak , 8 Haziran 632 tarihinde altmış üç
yaşında
iken
ölmüştür..
DÖRT HALİFE DÖNEMİ ( 632 – 661 )
( HULAFA-İ RAŞİDİN ) - ( CUMHURİYET
DEVRİ )
* Hz. Muhammed’ in ölümünden sonra , devlet
başkanlığına sırasıyla Hz. Ebubekir , Hz.Ömer, Hz.
Osman, Hz. Ali getirildiler. Bu döneme” Dört halife “
ya da “ Hulafa-i Raşidin” ya da , halifeler seçimle
getirildikleri için “ Cumhuriyet Devri “ denilir.
HZ. EBUBEKİR DÖNEMİ ( 632 – 634 )
Suriye Seferi : Usame Bin Zeyd komutasında bir
orduyu Suriye ‘ ye göndermiş , bu yöredeki kabileler
egemenlik altına alınmıştır. * Böylece Hz.
Muhammed’in ölümünden sonra da İslamiyet’in
gücünü devam ettirdiği kanıtlanmıştır.
*Ayaklanmalar ve Yalancı Peygamberler : Hz.
Muhammed’in ölümünden sonra Arabistan ‘ da ,
İslamiyet’in tam yerleşememesi, halkın zekat vermek
istemeyişi, kabile yaşamını sürdürmek ve devlet
otoritesi altına girmek istememek nedenlerinden
dolayı ayaklanmalar olmuş , ve yalancı peygamberler
türemişti. Yalancı peygamberler sorununu çözmek
amacıyla , Halit Bin Velid komutasında bir ordu
Yemen’e gönderilmiş, yalancı peygamberler ortadan
kaldırılarak,
bir
tehlikeden
kurtulunmuştur.
Ayaklanmalar
ve
Zekat
sorunu
çözüme
kavuşturulmuştur.
36
*Kur’an’ ın Kitap Haline Getirilmesi :
Hz.Muhammed döneminde Kur’an ayetleri ,hafızlar
tarafından ezberleniyor, vahiy katipleri tarafından
deri, tahta, düz kemik, taşlar üzerine yazılıyordu.
Ancak, savaşlarda hafızların ölmesi, ve yazılı
ayetlerin malzemelerini korumadaki güçlükler
nedeniyle, bir kurul oluşturulmuş ve Kur’an kitap
haline getirilmiştir.
*Irak Savaşları : Halit Bin Velid komutasındaki
ordu, Irak’a gönderilerek , Hire bölgesi ele geçirilmiş,
Fırat nehri çevresindeki kabileler İslamiyet' i kabul
etmişlerdir.
* Yermük Savaşı ( 634 ) : Müslümanların Suriye ve
Filistin’e doğru hareket ettiğini öğrenen, Bizans
İmparatoru Herakliyus, topladığı ordu ile Suriye’ye
doğru hareket etmiş, Yermük Irmağı kenarındaki
savaşı,
Müslümanlar
kazanmışlardır.
*
Müslümanların Bizans’a karşı ilk büyük zaferidir. *
Suriye kapıları , Müslümanlara açıldı.
Horasan’ ın Fethi ( 644 ) : İran’ın doğusunda Merv’
e çekilmiş olan Sasani Hükümdarı III.Yezdcerd’ in
toparlanmasına fırsat vermemek ve bölgeyi fethetmek
amacıyla yapılan sefer sonucu Horasan ele geçirilmiş,
böylece Ceyhun nehrine kadar sınırlar genişlemiştir.
2. Bizans Topraklarındaki Fetihler :
Suriye’deki Fetihler : Bu yöndeki fetihlere devam
edilerek, Şam, Humus, Harran, Filistin, Halep sınırlar
içine alındı. Suriye’nin fethinden sonra Kudüs’e
yönelindi.
Kudüs’ün Fethi : Kudüs dışında tüm Filistin’i
fetheden Müslüman Araplar, Kudüs’e yöneldiler.
Kudüs halkının Bizans’tan yardım isteği ile
gönderilen Bizans kuvvetleri “ Ecnadeyn “ denilen
yerde yenilgiye uğratıldı. ( 636 ). Bu zaferden sonra,
Kudüs kuşatmaya alındı. Kudüs Patriğinin kenti
Hz.Ömer’e teslim edeceğini bildirmesi üzerine,
Hz.Ömer Kudüs’e gelerek kenti teslim aldı. *
Böylece Kudüs, savaşılmadan ele geçirildi.
Değerlendirme :
* Kur’an’ı kitap haline getirmiş
İslamiyet’in ilk kez Arap yarımadası dışında
Suriye,Filistin ve Irak’ta yayılmasını sağlamıştır.
Mısır’ ın Fethi : Mısır’ ın ekonomik durumunun
zenginliği ve Bizans’tan gelebilecek tehlikelere açık
olması nedeniyle, bölgenin fethi gerekiyordu. Amr
bin As komutasındaki ordu, Mısır’ a yönelerek ,
Babylon ( Babilon ) ( 641) ve İskenderiye kentini (
642 ) ele geçirdi. Kahire yakınlarında ordu kent
olarak “ Fustat “ kenti kuruldu.
HZ. ÖMER DÖNEMİ ( 634-644 )
3. Devlet Örgütlenmesi :
1. Irak, İran ve Horasan’ daki Fetihler :
*Devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması,
yönetim-siyasi-ekonomik-askeri
alanlarda
örgütlenilmeyi zorunlu hale getirmiştir.
dağılma tehlikesi geçiren İslamiyet’ i toplamış
Köprü Savaşı ( 634 ) ( Sasaniler- Müslüman
Araplar ) : Müslümanların , Kufe yakınlarında Fırat
nehri üzerinde bir köprü kurarak , Sasanilere
saldırması ile başlayan savaşı Müslümanlar
kaybettiler. * İlk fetihler sırasındaki en ağır yenilgi
olarak kabul edilir. Ancak Sasanilerdeki karışıklıklar
üzerine Sasani ordusu çekilmiş, Araplar Fırat’ı geçip,
Dicle’ye kadar ilerlemişlerdir.
İlk kez Düzenli ordu kuruldu. Askerlere maaş
bağlandı.
e ordugahlar oluşturuldu.
ordu divanı oluşturuldu.
oluşturuldu.
*Kadisiye Savaşı ( 636 ) ( Sasaniler –
Müslümanlar ) : Yapılan bu savaşı Müslümanlar
kazanarak, İran’ın iç bölgelerine kadar ilerlediler.
Sasanilerin merkezi Medain ele geçirildi. ( 637 )
Sonuçları : Irak ve Batı İran Arapların eline geçti.
Irak’ta Basra ve Kufe kentleri kurularak Müslümanlar
buralara yerleştirildiler. Yukarı Mezopotamya
fethedildi (639 ).
Nihavend Savaşı ( 642 ) ( Sasaniler-Müslümanlar)
: Yapılan savaşı, Müslüman Araplar kazanmışlar,
İran kentlerini ele geçirmişlerdir. Hz.Ömer’in son
zamanlarında İran’ın tamamı fethedilmiştir.
Toprak ) alınmaya başladı.
-Mal ( Devlet Hazinesi)
oluşturuldu.
görevlendirilmesiyle,
birbirinden ayrıldı.
yönetim
ve
adalet
işleri
cri takvim uygulamaya
konuldu.
*Hz. Ömer, vergisinin azaltılmasını isteyen bir İranlı
tarafından, yaralanarak , 644’ te öldü.
Değerlendirme :
37
doğruluktan ayrılmamıştır.
İslamiyet’in en parlak dönemlerindendir.
Arabistan dışında büyük fetih hareketleri
yapılarak, Irak, İran, Horasan, Suriye, Filistin, Mısır
ele geçirilmiştir.
örgütlenmesini gerçekleştirmiştir.
HZ. OSMAN DÖNEMİ ( 644 – 656 )
1. İran’ daki Fetihler : Ceyhun ırmağı ile, Hazar
nehri arasındaki Toharistan’a ordu gönderilmiş,
bölgede geniş bir alan fethedilmiştir.
çıkmıştır.
Değerlendirme : Hz. Osman döneminde İran,
Kafkasya, Afrika ‘da fetihler sürmüş, ilk donanma
oluşturularak,Akdeniz’de stratejik önemi büyük olan
Kıbrıs alınmış, Kur’ an çoğaltılarak orijinalliğinin
bozulması engellenmiştir. Ancak yönetimdeki
zayıflığı, kendi soyunu kayırması ve etkili görevlere
getirmesi, huzursuzluklara ve İslamiyet’te ilk
ayrılıkların oluşmaya başlamasına yol açmıştır.
HZ. ALİ DÖNEMİ ( 656 – 661 )
2. Kafkasya’da Fetihler : 652 ‘de Kafkasları aşıp,
Hazar Hanlığına sefer düzenlenmiş, Belencer tahrip
edilmiştir. IX. yy. sonlarına kadar Hazarlarla,
Arapların mücadelesi sürmüş, Kafkas dağları iki taraf
arasında sınır olmuştur.
*Hz. Osman' ın öldürülmesiyle, karışıklıklar
başladı. Hz. Ali, kendi taraflarının ısrarı üzerine
halifeliği kabul etti. Ancak Emevi soyundan gelenler,
Hz. Osman ' ın öldürülmesinde , onun da rolü olduğu
gerekçesiyle, Hz. Ali'nin halifeliğini tanımadılar.
3. Afrika ‘ da Fetihler : Bizanslılar 645 ‘ te,
İskenderiye’ yi ele geçirdilerse de , kent geri
alınmıştır ( 646 ). Trablus ve Libya alındı.
Hz. Ali, karışıklık ve isyanlara neden olan, Hz.
Osman döneminde atanmış valileri görevden aldı.
1. Cemel Vak'ası ( Deve Olayı ) ( 656 ) :
4. İlk Deniz Savaşları ve Akdeniz Fetihleri :
donanması oluşturuldu.
düzenlenmiş, ve Kıbrıs vergiye bağlanmıştır ( 649 ).
653 ‘teki seferle, Müslümanlar Kıbrıs’a yerleşmeye
başlamış ve Kıbrıs tehlike olmaktan çıkmıştır.
*Hz. Ali ' nin halifeliğini tanımayan, Hz.
Muhammed'in eşi Hz. Ayşe ve onun yanında yer alan
Talha ve Zübeyr, mücadele etmek ve kuvvet
toplamak için Irak'a gittiler. Hz. Ali barışçı
girişimlerinden sonuç alamadı. İki taraf , Kufe
yakınlarında savaştılar. Savaş'ın en şiddetli bölgesi
Hz.Ayşe'nin bindiği " Asker " adlı devenin etrafıydı.
Bunun için bu olaya " Deve Olayı " denilmiştir.
yenilgiye uğratılmıştır.
düzenlenmiştir.
5. Kur’an’ ın Çoğaltılması : Hz. Osman’ın
İslamiyet’e yaptığı en büyük hizmetlerden biridir.
Şive farklılıklarından dolayı Kur’ an ayetlerinin farklı
okunması üzerine bir kurul oluşturularak , Kur’ an
çoğaltıldı. Bir örneği Medine’ de bırakılarak, Mekke,
Şam, Kufe, Basra, Mısır’ a gönderilmiş, böylece
Kuran’ın günümüze kadar orijinalinin bozulmadan
gelmesini sağlamıştır.
*Savaşta Talha ve Zübeyr öldü. Hz. Ayşe'nin
Medine'ye dönmesi sağlandı. Esir alınan Basra' lılar
serbest bırakıldılar.
*Bu olay, Müslümanlar arasındaki ilk büyük savaştır.
*Hz. Ali bu olaydan sonra Medine'ye dönmemiş,
Irak'ın merkezi olan Kufe'ye yerleşmiştir.
2. Sıffin Savaşı ve Hakem Olayı ( 657 ) :
6. Yönetimi : Kendi soyundan olan Emevileri
kayırması ve koruması, onları önemli görevlere
getirmesi, hoşnutsuzluğa yol açmış, Mısır, Kufe,
Basra ve Şam’ da ayaklanmalar çıkmıştır.
*Emevi soyundan olan Şam valisi Muaviye, Hz.
Ali'nin halifeliğini tanımamaktaydı. Mısır valisi Amribn-ül As 'ın da desteğini alarak , Hz. Ali ile Sıffin
ovasında karşı karşıya geldi.
7. Öldürülmesi : Mısır, Kufe ve Basralılardan
oluşan isyancı bir gurup, Medine’ ye gelerek
Valilerin değiştirilmesine destek olunmasını, Hz.Ali,
Talha ve Zübeyr’den istemişler , ancak destek
bulamamışlardır. Bunun üzerine Hz. Osman’ın evini
kuşatarak, Halifelikten çekilmesini istemişler, Hz.
Osman reddedince öldürülmüştür.
*Savaş Hz. Ali'nin lehinde gelişirken, Muaviye
askerleri mızraklarının ucuna Kur'an ayetlerini
taktılar.Bu durumda Hz.Ali taraftarları savaşa devam
etmediler.Halifelik
anlaşmazlığının,
Kur'an
hükümleri esas alınarak, iki tarafın seçeceği hakem
kurulu tarafından çözülmesi kararlaştırıldı. Ancak,
Muaviye'nin hakemi Amr İbn-Ül-As , Ali'nin hakemi
38
Ebu Musa El-Eş'ari' yi kandırdı. Hile ile halifelik
Muaviye'ye geçti.
*Bu Olay İslam dünyasının bölünmesine yol açtı.
Hz. Ali taraftarlarına Şii , Muaviye'den yana
olanlara Emevi, her iki tarafı da tanımayanlara
Hariciler denildi.
3. Nehrevan Savaşı ( 658 ) :
*Hz. Ali kuvvetleriyle , hariciler arasında yapılan
savaşta , Hariciler yenildiler ise de varlıklarına son
verilememiştir.
4. Hz. Ali 'nin Öldürülmesi ( 661 ) :
*Hariciler, İslam dünyasındaki karışıklıklara neden
olduklarını düşündükleri, Hz. Ali, Muaviye ve Amr
İbn Ül As ' ı öldürmeye karar verdiler. Hz. Ali ,
zehirli bir kılıçla yaralanarak öldürüldü.
Değerlendirme :
*Hz. Ali iç olaylarla uğraşmak zorunda kaldığından,
birliği sağlayıp dış fetihlere girişememiştir. Bu
nedenle dönemi fetihsiz geçmiştir.
*Emevi soyu, iktidarı kaybetmemek için Hz. Ali'nin
halifeliğini tanımamıştır.
*Bu dönemde İslam dünyasında, ayrılıklar baş
göstermiştir.
EMEVİLER
( 661 - 750 )
Kurucusu : Emevi soyundan " Muaviye Bin
Ebusüfyan "
Merkezi : Şam ( Suriye )
*Muaviye, Hz. Muhammed döneminde Vahiy
Katipliği yapmış, daha sonra Şam Valisi olarak
atanmıştır. Hz. Ali döneminde iç çatışmalar ve iç
karışıklıklardan
yararlanarak,
halifeliğin
Haşimoğullarından Emevi'lerin eline geçmesi için
çalışmış ve bunu başarmıştır.
*Şam'da bağımsızlığını ilan edip Emevi devletini
kurduğu sırada, Irak'ta bulunan Müslümanlar,
Hz.Ali'nin büyük oğlu Hasan'ı Kufe'de halife
seçmişler,Irak-İran-Horasan-Hicaz bölgeleri bunu
kabul etmişti. İki tarafın çatışma olasılığı üzerine,
Hasan bazı ön koşullarla halifelikten çekildi. Buna
göre Muaviye öldükten sonra halifelik, Hz.Ali'nin
küçük oğlu Hüseyin'in olacaktı.Ancak Muaviye
sözünde durmamış ve Hasan'ın ölümünden sonra
oğlu Yezid'i veliaht belirlemiştir.
Devletin Niteliği :
*Muaviye'den itibaren halifelik babadan oğula
geçmeye
başlamış,
böylece
saltanata
dönüştürülmüştür.
*Emeviler, Arapları üstün gören bir yaklaşıma sahip
olmuşlar, Arap olmayan Müslümanlara değer
vermemişlerdir. ( Irkçılık)
*Emevi soyuna bağlılık göstermişler, Hz.Ali
yanlılarına ve Hz.Muhammed soyundan olanlara iyi
davranmamışlardır.
*Emeviler döneminde Müslümanların sınırları,
İspanya'dan - Türkistan'a kadar genişlemiştir.
*İslam Kültür ve Medeniyeti , fetihlerle birlikte
gelişmeye ve yayılmaya başlamıştır.
Önemli Gelişmeler :
1. İstanbul'un Kuşatılması : Emeviler, İstanbul 'u
iki defa kuşattılar. ( 668 - 674 ) Ancak
kuşatmalardan sonuç alamadılar. ( Muaviye
döneminde )
2. Kerbela Olayı ( 680 ) : Yezid'in halifeliğini
tanımayan, Hz. Ali' nin küçük oğlu Hz.Hüseyin ile,
yanındakilerin Kerbela denilen yerde öldürülmesi
olayıdır.
Önemi : İslam dünyasının Şiiler ve Sünniler olarak
ikiye ayrılması kesinleşmiştir.
3. Kuzey Afrika'nın Fethi : Ukbe bin Nafi
komutasındaki Emevi orduları, Kuzey Afrika'nın
tamamını fethederek, Atlas Okyanusuna kadar
ulaştılar. ( Yezid Dönemi )
4. Kadiks Savaşı ( 711) ( Emevi - Vizigotlar ) :
Tarık bin Ziyad komutasındaki askeri birlikler, Septe
( Cebelitarık ) boğazını geçip İspanya'ya girmiş,
Kadiks denilen yerde Vizigotlarla karşılaşılmış, Kral
Rodrik öldürülerek savaş kazanılmıştır. ( I.Velid
dönemi )
Önemi : İspanya kısa süre içerisinde ( takviye gelen
Musa bin Nusayr'ın da katkısıyla ) fethedildi.
Müslümanlar İspanya'ya "Endülüs" demişlerdir.
5. Puvatya Savaşı ( 732 ) ( Emevi - Franklar ) :
Pirene dağlarını aşarak, Fransa'ya giren Emeviler,
Şarl Martel komutasındaki Franklara, Puvatya'da
yenildiler. ( Hişam dönemi )
Önemi : Müslümanların batı Avrupa' daki ,
siyasi ve askeri ilerleyişi durdu.
6.
Anadolu,
Kafkasya,
Maveraünnehir,
Türkistan 'a Yapılan Seferler : Emeviler, Bizans'a
karşı Anadolu yönünde de seferler yaparak bazı
şehirleri
ele
geçirmişlerdir.
Kafkasya,
Maveraünnehir, Türkistan bölgelerine yapılan
seferler sonucunda bazı yerler ele geçirilmiştir.
Emevilere karşı Türkler ( Türgişler ) yaklaşık yüzyıla
yakın süre mücadele etmişlerdir. Araplar , Beykent ,
Buhara, Semerkant, Fergana gibi şehirleri ele
geçirerek yağmalayıp , tahrip ettiler. Bağımsız
yaşamaya alışmış olan Türkler, Arapların
egemenliğine girmemek için direnmişlerdir.
39
7. Abdülmelik döneminde : Arapça resmi dil ilan
edilmiş ve ilk islam-Arap parası ( Dinar ) basılmıştır.
8. Horasanlı Ebu Müslim' in isyanıyla başlayan
hareket kısa sürede yayılmış, son Emevi halifesi
II.Mervan'ın yenilip öldürülmesiyle Emevi devleti
sona ermiştir ( 750 ).
Emevilerin Yıkılış Nedenleri :
*Emevilerin Arapları üstün tutup, Arap olmayan
Müslümanları küçümsemesi.
*Devlet görevlerine ve komutanlıklara kendi
soyundan olanları getirmeleri
*Hz.Ali yanlılarına ve Hz. Muhammed soyuna iyi
davranmamaları. * Bu nedenle halifeliği ele geçirme
mücadelesine
girmişlerdir.
(
Şiilerin
ve
Abbasoğullarının çalışmaları )
*Fetihlerin durmasıyla , ganimet ve vergi gelirlerinin
azalması. ( Ekonomik Sıkıntı )
*Vergilerin artırılmasıyla, halkın zor duruma
düşmesi. ( Yönetime tepki )
*Yönetim ve ordu disiplininin bozulması.
ABBASİLER
( 750 - 1258 )
Kurucusu : " Ebu'l Abbas Abdullah " (
Abbasoğullarından - Hz.Muhammed'in amcası
Abbas soyu )
Merkezi :
Haşimiye - Bağdat
*Talas Savaşı ( 751 ) ( Araplar - Çinliler ) :
Doğudan batıya ilerleyen Çinliler ile , Ön-Asya' dan
doğuya ilerleyen Araplar, Talas ırmağı kıyılarında
savaştılar. Bu savaşta, Orta Asya'nın Çin
egemenliğine girmesini istemeyen, Karluk ve Yağma
Türkleri, Arapların yanına geçmişler ve savaşı
Arapların kazanmasını sağlamışlardır.
Önemi :
*Orta
Asya'nın
Çin egemenliğine
girmesi
engellenmiştir. ( Siyasi )
*Türkler, bu savaştan sonra guruplar halinde
İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır. ( Karluklar
) ( Dini )
*Esir alınan Çinlilerden kağıt yapım tekniği
öğrenilmiştir. ( Kültürel )
*Abbasiler, yönetimde Emevilerin Arap
Devleti tezi yerine, İslam devleti özelliği
göstermişler, Müslümanlara eşit yaklaşımda
bulunmuşlardır.
*Arap Milliyetçiliği politikası, Ümmetçi
anlayışa dönüşmüştür.
*Fetih politikasından çok, kültür politikasına
ağırlık vermişlerdir.
*Halife Mansur döneminde, Bağdat şehri
kurularak, merkez buraya taşınmıştır. İlk
defa Yunan filozoflarının eserleri, bu
dönemde Arapça'ya çevrilmeye başlamıştır.
*En parlak dönemlerini, Harun Reşit ile
oğulları Memun ve Mutasım zamanlarında
yaşamışlardır.
Harun Reşit Zamanında :
*Bilginler ve sanatçılar korunmuş ve desteklenmiştir.
*Bağdat bir kültür ve bilim merkezi haline gelmiştir.
*Bizans'a karşı 797-804-806 yıllarında üç defa sefer
düzenlenmiş, Bizans vergiye bağlanmıştır.
*Bizans sınır boylarında, Avasım adı verilen, sınır
şehirleri kurulmuş, buralara Türkler yerleştirilmiştir.
Me'mun zamanında:
*Yunan filozoflarının bütün eserleri, Arapça'ya
çevrildi.
*Bağdat' ta çok sayıda medrese ve kitaplıklar (
Kütüphane ) açıldı.
*Yerli ve Yabancı bilim adamları, Bağdat 'a gelerek
önemli kültürel ve bilimsel çalışmalar yaptılar.
*Mutezile Mezhebi güçlendi. ( Dini konuları, akıl ve
mantık yoluyla çözme felsefesi )
Mu'tasım Zamanında :
*Ordu ve Devlet yönetiminde etkinlik , İranlılardan
Türklere geçmiştir.
*Türklerden oluşan bir ordu kurulmuştur.
*Türklerin yaşaması için, Bağdat yakınlarında
Samerra adıyla bir şehir kurulmuştur.
*Abbasi İmparatorluğu'nda IX. ( 9 ) yy.dan
sonra çeşitli bölgelerde, çeşitli devletler
kurulmuştur. Bunlara " Tavaif -i Müluk "
denilir. Bunlar :
Kuzey Afrika' da :
*İdrisoğulları ( 789 - ? ) - ( Fas) - Kurucu : İdris
*Aglebiler ( 800 - 909 ) - ( Tunus, Cezayir, Sicilya)
- Kurucu : İbrahim bin Agleb
*Tolunoğulları ( 868 - 905 ) - ( Mısır ) - Kurucu :
Tolunoğlu Ahmet * Mısır'da ilk Türk-İslam
Devletidir.
*Fatımiler ( 910- 1171 ) - ( Tunus, Mısır,
Sicilya,Sardunya) - Kurucu : Ubeydullah
*İhşidiler ( Akşitler ) - ( 935-969) - (Mısır) - Kurucu
: Muhammed bin Togaç * Mısır'da ikinci Türkİslam devletidir.
İran ve Horasan ' da :
*Tahiroğulları ( 821-875) - ( İran ve Horasan) Kurucu : Tahir bin Hüseyin
*Saffariler ( 867-1500) - (İran ) - Kurucu : Yakup
bin Leys
*Samanoğulları ( 874 - 999 ) - ( Horasan ,
Maveraünnehir ) - Kurucu : Nasr bin Ahmet
*Büveyhoğulları ( ? - 1055 ) - İran,Irak - Kurucu ? (
Şiiler )
*İran'da kurulan İlhanlı Devletinin Hükümdarı
Hülagu Han'ın Bağdat'a girmesiyle, Abbasi devleti
sona erdi.
Not : Bağdattaki moğol baskısından kaçan Abbasi
soyundan olanlar, Mısır'a yerleşmişler ve Yavuz
Sultan Selim'in Mısır'ı fethine kadar halifeliklerini
sürdürmüşlerdir. ( 1517 )
İSLAM KÜLTÜR VE UYGARLIĞI
1. Toplum Yaşamı
40
*Hz.Muhammed ve Dört Halife döneminde halk,
Müslüman olanlar ve Müslüman olmayanlar olarak
iki guruba ayrılmış, Müslümanlar arasında ayrım
yapılmamıştır.
*Emeviler halifeliği saltanat haline dönüştürmüşler,
saraylarda lüks içinde yaşamaya başlamışlar, böylece
halktan kopmalar başlamıştır.
*Emeviler döneminde halk dört toplumsal sınıfa
ayrılmıştır ;
*Müslüman Araplar : Devlette önemli
görevleri yürüten, en yüksek sınıftır.
*Mevali
: Arap olmayan
Müslüman sınıftır.
*Zımmiler ( Gayri Müslimler ) : Müslüman
olmayan sınıftır. ( Haraç ve Cizye vergisi
öderlerdi)
*Köleler : Savaş esirleri arasından seçilir
ya da parayla satın alınırlardı. Toplumun en
alt sınıfıydı.
*Abbasiler döneminde, Mevali anlayışı kaldırılmış,
Arap olmayan Müslümanlara da değer verilmiştir.
Başlangıçta İranlılar daha sonra Türkler, yönetim ve
askeri kademelerde görev almışlardır.
2. Devlet ve Ülke Yönetimi
*Hz. Muhammed, hem din, hem de devlet başkanlığı
görevini yürütmüştür.
*Dört halife döneminde, peygamberlik dışında
devletin görevlerini üstlenen halifeler, Şura' ya (
Danışma Meclisi ) danışarak devleti yönetmeye
çalıştılar.
*Hz. Ömer döneminde sınırların genişlemesiyle
birtakım düzenlemeler yapılmıştır. ( Bak ; Hz.Ömer
dönemi )
*Emeviler
döneminde
Halifelik
saltanata
dönüştürüldü.
*Sınırların genişlemesiyle ülke eyaletlere bölündü.
Eyaletlerin başında Genel Vali bulunur, illeri Valiye
bağlı olarak "Amil" denilen Valiler yönetirdi.
*Emeviler, Posta teşkilatını kurdular.
*Halife Abdülmelik döneminde ilk Arap ( İslam )
parası basıldı ( Dinar ), Arapça Müslüman ülkelerde
resmi dil ilan edildi.
*Abbasilerde Vezirlik Makamı kuruldu. Devlet işleri
"Divan" denilen kurulda görüşülmeye başlamış farklı
konularda Divanlar oluşturulmuştur.
Divan' ların başlıcaları şunlardır:
*Divanü ' l Haraç : Mali işler
*Divanü ' l Ceyş : Askeri işler
*Divanü ' l Beytü'l Mal : Hazine Gelir, giderler
*Divanü ' l Berid :
Posta Casusluk işleri
*Divanü' l Mezalim : Adalet işleri.
*Divanü 'l Darp
: Devletin Para
basma işleri.
3. Ordu
*Hz. Muhammed ve Hz. Ebubekir dönemlerinde
düzenli bir ordu yoktu. Gönüllülerden oluşuyordu. *
Din uğruna yapılan savaş ( Cihad - Gaza ), ölenlere
şehitlik ( Cennet vaadi ) , sağ kalanlara gazilik ünvanı
veriyordu.
*İlk düzenli ordu, Hz. Ömer döneminde oluşturuldu.
Askerlere maaş ödenmeye başlanmış, ordukentler
oluşturulmuştur.
*Hz. Osman döneminde ilk islam donanması
oluşturuldu. Donanma komutanına " Emir ül Ma " (
Amiral ) denildi. Akdeniz'de Kıbrıs adası ilk olarak
alındı.
*Emeviler döneminde ordu geliştirilmiş ve sürekli
hale getirilmiştir. Arapların dışında Berberiler ,
İranlılar, Türkler orduda yer almaya başladılar.
*Abbasiler döneminde önce İranlılar, halife Memun'
dan itibaren de Türkler orduda etkin duruma geldiler.
*Araplar ordu teşkilatında Bizans, İran ve Türklerden
etkilenmişlerdir.
4. Eğitim Öğretim
*İslamiyet öncesi Arap Yarımadasında okuma yazma
oranı çok düşüktür.
*Hz. Muhammed, okuma - yazmaya çok önem
vermiş , Müslümanları okuma ve yazmaya
özendirmiştir.
*Dört Halife ve Emeviler döneminde Camiler yoluyla
eğitim verilmiş, okur yazar oranı artırılmıştır.
*Asıl gelişme Abbasiler döneminde sağlanmıştır. Bu
dönemde okullar ve medreseler açılmıştır.
*Halife Memun'un Bağdat'ta kurdurduğu " Beytü'lHikme " ( Bilgelik Evi ) ilk yüksek öğrenim
kurumudur.
*Büyük Selçuklularda, Alp Arslan döneminde vezir
Nizamü'l - Mülk tarafından Bağdat'ta yaptırılan
"Nizamiye Medresesi" döneminin en büyük ve en
ileri eğitim-öğretim kurumu olmuştur.
*Medreselerde ders veren öğretmenlere " Müderris "
denilirdi.
*Endülüs Emevileri ve Beni Ahmer Devletinde de
eğitim - öğretime büyük önem verilmiş, kurulan
medreselere farklı bölgelerden çok sayıda öğrenci,
öğrenim amacıyla gelmiştir.
*Çok sayıda Kütüphane açılmıştır.
5. Bilim ve Sanat
*Müslümanlar ; Türk, İran, Yunan, Hint, Mısır, Çin
uygarlıklarından etkilenmiştir.
*İlk bilimsel gelişmeler : Tıp, Felsefe, Fen
alanlarında Emeviler döneminde başlamıştır.
* Abbasiler döneminde bilim çok gelişmiştir.
*Emeviler döneminde Basra ve Kufe, Abbasiler
döneminde Bağdat, Endülüs Emevileri döneminde
Cordoba önemli kültür merkezleri olmuştur.
*İslam dünyasındaki bilimsel gelişmeler, Endülüs
Emevileri ve Sicilya Müslümanları aracılığıyla
Avrupa'ya aktarılmış, Rönesans' ın doğmasında etkili
olmuştur.
İslami Bilimler :
*Tefsir
:
Kur'an
ayetlerinin
açıklanıp,
yorumlanmasıdır. Bu bilimle uğraşanlara Müfessir
denir.
*Hadis : Hz. Muhammed'in çeşitli konularda
Müslümanları aydınlatmak için söylediği sözlerdir.
*Kelam : Dini konuları ( soruları ) akıl ve mantık
yoluyla açıklamadır. ( İslam Felsefesi )
*Fıkıh : İslam Hukukudur. Bu bilimle uğraşanlara
" "Fakih" denir.
*Kıraat : Kur'an okuma tekniğidir.
41
*Siyer : Hz. Muhammed'in hayatını inceler.
*Megazi : Hz. Muhammed'in savaşlarını inceleyen
İslami Bilim dalıdır.
Diğer Bilimler :
*Tarih : Hz. Muhammed'in yaşamı ve savaşlarının
incelenmesiyle başlamıştır. Önemli temsilcileri ;
Taberi, Mesudi, İbn-i Haldun' dur
*Coğrafya : Önemli temsilcileri ; Mesudi, İbn-i
Batuta, İdrisi, Harezmi ' dir.
*Felsefe : Yunan Felsefesi'nin incelenmesiyle
başlamış, kendini geliştirmiştir. Önemli temsilcileri
; Kindi, İbn-i Rüşt, Farabi, İbn-i Sina 'dır.
*Tıp
: Abbasilerde Harun Reşit Döneminde
Bağdat' ta yaptırılan Hastahane Halk Sağlığı
konusunda çalışma yapan ilk hastane olarak kabul
edilmektedir. Önemli temsilcileri : Huneyn Bin İshak,
Razi, İbn-i Sina 'dır. * İbn-i Sina 'nın " El-Kanun fi'tTıp" adlı kitabı Avrupa'da uzun yıllar ders kitabı
olarak okutulmuştur.
*Astronomi : Hint biliminin etkisiyle başlamıştır.
İlk gözlem evi 9. yy.da kurulmuştur. Önemli
temsilcileri ; Usturlabi, Biruni, Ömer Hayyam, İbn-i
Yusuf' tur.
*Matematik ve Geometri : Hint biliminin etkisiyle
gelişmiştir.
Önemli Temsilcileri ; Harezmi,
Abdülhamit İbn-i Türk ( Cebir ve Geometriyi
geliştirip, Trigonometriyi bulmuşlardır) , Sabit Bin
Kurra, Tusi, Battani, Ali Kuşçu, İbn-i Cemşid'tir.
*Kimya
: Önemli Temsilcileri : Cabir Bin
Hayyan ( Kimya biliminin öncüsü kabul edilir. ) ,
Razi ( Kimya dalında 28 eser yazmıştır.) , Biruni ,
İbn-i Sina' dır.
Sanat :
*Müslümanlar genişledikçe ele geçirilen bölgelerin
kültürleriyle, kendi kültürlerini kaynaştırmışlar ve
özgün İslam sanatı oluşturmuşlardır.
*İslam sanatında Mimari gelişen alanların
başlıcalarındandır. Dini, Sivil, Askeri Mimari olarak
gelişmiştir.
*İslam Mimarisinin ilk dinsel yapıtı, Hz. Muhammed
döneminde yaptırılan " Kuba Mescidi " dir.
*Minare, Mihrap, Şadırvan ilk kez Emeviler dönemi
camilerinde yapılmıştır.
*Resim ve Heykelciliğin yasaklandığı anlayışı, bu
alanlarda gelişmeyi engellemiş, Minyatür Sanatı
gelişmiştir.
*Güzel yazı yazma sanatı ( Hüsnü Hat ) İslam
kültüründe çok gelişmiştir.
*Oymacılık, Kakmacılık, Dokumacılık, Camcılık
gelişen diğer sanat dallarıdır.
6. Ekonomik Yaşam
*Hz. Muhammed döneminde ekonominin temeli
Mekke' de ticarete, Medine' de tarıma dayanmaktadır.
*Dört Halife döneminde fetihlerle birlikte, ganimet
ve vergiler önemli gelir kaynaklarından olmuştur.
*Devletin bütün gelirleri " Beytü'l Mal " denilen
Devlet Hazinesinde toplanır.
Başlıca Gelir Kaynakları :
*Zekat ve Sadaka : Zengin Müslümanların
mallarının 1/40 ını yoksullara dağıtmasıdır.
*Öşür : Müslüman çiftçilerden alınan 1/10
oranındaki Ürün vergisidir.
*Haraç : Gayri Müslimlerden ( Müslüman
Olmayanlar ) alınan arazi vergisidir.
*Cizye ( Sağlık-Kafa- Kelle vergisi ) : Gayri
Müslimlerden askerlik bedeli olarak alınan vergidir.
Kadınlardan,
çocuklardan,yaşlılardan,hastalardan
alınmazdı.
*Ganimet : Savaşlarda elde edilen ganimetlerin 1/5
'i doğrudan devlet hazinesine giderdi.
*Maden, Orman, Tuzla, Otlak gelirleri.
*Bağlı devlet ve beyliklerin gönderdiği vergi ve
hediyeler.
*Tarım ve Hayvancılık Abbasiler döneminde çok
gelişmiştir. Sulama kanalları açılmış ve tarım önemli
bir gelir kaynağı olmuştur.
*Müslümanların doğudan gelen ticaret yolları
üzerinde bulunmaları, ( İpek ve Baharat yolları )
ticaretten büyük gelir kazanmalarını sağladı.
*Kara ve Deniz taşımacılığı gelişmiştir. Ticareti
geliştirmek için yollar üzerinde Han' lar ve
Kervansaraylar yapılmıştır.
*Hindistan ve Çin'e şeker, pamuk, dokuma, kağıt,
mobilya, seramik, Madeni ve Cam eşya götürülmüş,
İpek, Baharat, güzel kokular getirilmiştir.
*Dokuma, Kağıt, İlaç yapımı, Kuyumculuk, Cam,
Gemi, Silah gelişen sanayi dallarıdır.
7. İslam Kültürünün Diğer Kültürlere Etkisi :
İslam kültürü bilimsel ( Felsefe, Tıp, Matematik,
Geometri vb. ) ve Tekniksel ( Kağıt, Pusula, Barut,
Matbaa, Dokumacılık ) anlamda en çok etkiyi Avrupa
kültürüne yapmıştır.
A. Türklerin İslamiyet'i Kabulü ve İslam
Devletindeki Hizmetleri
*Talas Savaşı ( 751 ) ( Araplar - Çinliler ) :
Doğudan batıya ilerleyen Çinliler ile , Ön-Asya' dan
doğuya ilerleyen Araplar, Talas ırmağı kıyılarında
savaştılar. Bu savaşta, Orta Asya'nın Çin
egemenliğine girmesini istemeyen, Karluk ve Yağma
Türkleri, Arapların yanına geçmişler ve savaşı
Arapların kazanmasını sağlamışlardır.
Önemi :
*Orta
Asya'nın
Çin egemenliğine
girmesi
engellenmiştir. ( Siyasi )
*Türkler, bu savaştan sonra guruplar halinde
İslamiyet'i kabul etmeye başlamışlardır. ( Karluklar
) ( Dini )
*Esir alınan Çinlilerden kağıt yapım tekniği
öğrenilmiştir. ( Kültürel )
Türklerin İslamiyet'i Kabul Etme Nedenleri :
* İslamiyetteki tek tanrı ( Allah ) inancı ile Gök Tanrı
inancı arasında pek fark bulmamaları
*Türk toplumunda bulunan Ozan ve Kam'lar ile
İslam Evliyaları ve Dervişlerinin birbirine benzerlik
göstermesi
42
*Cihad fikriyle, fetih fikrinin birbiriyle bağdaşması
*İslamiyet'in
öngördüğü
doğruluk,
dürüstlük,temizlik,konukseverlik
gibi
ahlak
kurallarının, Türk ahlak anlayışına uygun olması
*Ahiret inancı ve Kurban Kesme benzerlikleri
*Bilimsel ve Ticari ilişkilerin etkileri.
Türklerin İslam Dünyasındaki Etkinlikleri ve
Hizmetleri :
*Abbasiler döneminden başlayarak Türkler'in
etkinlikleri artmıştır. Abbasilerde Türkleri devlet
hizmetinde görevlendiren ilk halife "Mansur" dur.
*Harun Reşid döneminde Saray Muhafızları
Türklerden oluşturulmuştur. Bizans sınır boylarında (
Uc ), Türklere görevler verilmiştir.
*Me'mun ve Mu'tasım dönemlerinde Türkler'in askeri
etkinlikleri arttı. Mu'tasım döneminde Türkler için
"Samerra" şehri kuruldu.
* Azerbaycan'da başlayan ve devleti ( Abbasileri )
tehdit eder hale gelen Babek isyanı, Mu'tasım
döneminde Türkler tarafından bastırılmıştır.
*Büyük
Selçuklular,
Abbasi
Halifesini
Büveyhoğullarının baskısından kurtardılar.
*Batı'da Bizans ve Haçlılara karşı, doğuda Moğol
tehlikesine
karşı
İslam
dünyasını
Türkler
korumuşlardır.
*Değişik bölgelerde kurmuş oldukları devletler
yoluyla İslamiyet'i batı ve doğu'da yaydılar.
*İslam uygarlığının gelişmesine büyük katkıda
bulundular. ( Farabi, İbn-i Sina, Biruni, Harezmi, İbni Türk önemli Türk Bilim adamlarıdır.)
*Eğitim ve Öğretim Kurumları açısından İslam
dünyasının gelişmesini sağladılar ( Nizamiye
Medresesi )
*İslam Sanatına' da katkıda bulunmuşlardır.
Özetle :
*İslamiyet'i her türlü iç ve dış tehlikelerden
korumuşlardır.
*İslamiyet ' in yayılmasına ve bir dünya dini
olmasına katkıda bulunmuşlardır.
*İslam dünyasına önemli devlet, bilim ve sanat
adamları kazandırmışlardır.
*İslam Kültürünü geliştirerek batıya tanıtmışlardır. (
Büyük Selçuklular - Osmanlılar)
*Bugün, İslam bilim ve kültürünü laik devlet yapısı
içerisinde geliştirmektedirler. ( TC )
B. Türk-İslam Devletleri
1. TOLUNOĞULLARI ( 868 - 905 )
*Merkez : Fustat ( Mısır )
*Kurucu : Tolunoğlu Ahmet - ( Mısır Valisi )
*Önemi : Mısır 'da kurulan ilk Türk-İslam
devletidir.
*İç karışıklıklar sonucu, Abbasiler son vermiştir.
2. İHŞİDİLER ( AKŞİTLER ) ( 935 - 969 )
*Merkez : Fustat ( Mısır )
*Kurucu : Muhammed bin Toğaç
*Önemi : Mısır 'da kurulan ikinci Türk-İslam
devletidir.
*Fatımiler devleti son vermiştir.
Not : Tolunoğulları ve Akşitlerin yönetici ve
orduları Türk, halkı ise Araplardan oluşmaktaydı. Bu
nedenle uzun ömürlü olamamışlardır.
Yorum : Bir bölgede etkin ve uzun ömürlü
olabilmek için sadece yönetim ve askeri güç yeterli
olamamaktadır. Halkın desteği alınmalıdır.
3. KARAHANLILAR ( 840 - 1212 )
*Merkez : Balasagun
*Bilinen İlk Hükümdarları : Bilge Kül Kadır Han
*Önemi : İlk Türk - İslam devletidir.
*Karahanlılar devletini, Karluk - Yağma - Çiğil
Türkleri kurmuştur.
*İslamiyet'i, Satuk Buğra Han zamanında kabul
etmeye başladılar. İslamiyet'i kabul edince
"Abdülkerim" ismini almıştır.
*Samanoğulları devletine son vererek Maveraünnehir
bölgesine sahip oldular.
*Gazneliler devletiyle komşu olunca, onlarla
mücadele etmeye başladılar. ( Sınırları genişletme
mücadelesi)
*En parlak dönemlerini Yusuf Kadır Han zamanında
yaşamışlardır.
*Yusuf Kadır Han'ın ölümünden sonra , taht
kavgaları ve Gaznelilerle mücadele devleti yıpratmış,
doğu ve batı olarak ikiye ayrılmışlardır. *Doğunun
merkezi Kaşgar, batının merkezi Semerkant
olmuştur.
*Doğu
Karahanlılara,
Karahıtaylar
;
Batı
Karahanlılara Harzemşahlar son vermiştir.
Not: İslamiyet'i kabul etmelerine rağmen, öz
kültürlerini korumuşlardır.
4. GAZNELİLER ( 963 - 1187 )
*Merkez : Gazne ( Doğu Afganistan )
*Kurucu : Alp Tigin
*Samanoğulları
,
Karahanlılar,
Selçuklularla
mücadele etmişlerdir.
*En parlak dönemlerini Sultan Mahmut zamanında
yaşadılar. Sultan unvanını ilk kullanan hükümdar
olan Gazneli Mahmut, Hindistan'a 17 sefer yapmış,
kuzey bölümlerine İslamiyet'in girmesini sağlamıştır.
*Selçuklularla yaptıkları Nesa ( 1035 ), Serahs (
1038 ), Dandanakan ( 1040 ) savaşlarını kaybettiler.
*Özellikle
Dandanakan
savaşından
sonra
zayıflamışlar ve yıkılış sürecine girmişlerdir.
*Gaznelilere, Afgan yerlilerinden olan " Gur " lar
son vermiştir.
5.
BÜYÜK
DEVLETLER
Oğuzlar
SELÇUKLULAR
VE
BAĞLI
43
*Türklerin en kalabalık ve tarihte en etkin rol
oynayan koludur.
*Oğuzlara, Araplar Guz, Bizanslılar Uz, Ruslar Tork
demişlerdir. Oğuzlara Müslüman olduktan sonra "
Türkmen " ( Yörük ) denilmiştir.
*Oğuzlar, Bozoklar ( Sağ Kol ) ve Üçoklar ( Sol Kol
) olarak iki kola; Kollar ; Yıldızhan-Ayhan-Günhan (
Bozoklar), Denizhan-Dağhan-Gökhan ( Üçoklar )
olarak 6 soya; soylar 4' er boya ( toplam 24 boy )
ayrılmıştır.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ ( 1038 - 1157 )
Önemleri :
*Adını Selçuk Bey'den almış, devleti Tuğrul ve Çağrı
Bey' ler kurmuştur.
*İslamiyet'i dış saldırılara karşı korumuşlar, İslam
ülkelerini bir yönetim altında birleştirmişlerdir.
*Anadolu'nun Türkleşme sürecini başlatmışlardır.
*Türk - İslam kültürünü sentezlemişlerdir. (
Birleştirmişler, harmanlamışlardır)
*İslam uygarlığını geliştirmiş ve yaymışlardır.
*XI. yy.da doğuda Seyhun Irmağı, batıda Akdeniz ve
Marmara , güneyde Mısır ve Basra Körfezi ' ne kadar
sınırlarını genişletmişlerdir.
Devletin Kuruluşu :
*Devlete ismini veren Selçuk Bey, Oğuzların Üçok
kolunun Kınık boyundandır.
*Aşağı Seyhun ile Hazar denizi arasındaki geniş
bozkırlarda yaşayan oğuzlar' da ordu komutanı (
Subaşı ) olarak görevli olan Selçuk Bey , Oğuz
Yabgu'su ( Hükümdar ) ile anlaşmazlığa düşmüş ve
çevresiyle birlikte Seyhun Irmağının aşağı ve
doğusunda bulunan " Cent " şehrine yerleşmiştir.
Oğuzlar devletine karşı, Samanoğulları' ndan yardım
istemiş ve çevresiyle birlikte İslamiyet'i kabul
etmiştir.
*Samanoğulları devletinin Karahanlı ve Gaznelilerle
mücadelesi sonucu yıkılmasıyla, ve Selçuk Bey'in
ölmesiyle dağılan oğuz boylarını Arslan Bey
toparladı ise de, Gazneli Sultan Mahmut oğuzların
kendisi için tehlikeli olduğunu anlamış ve Arslan bey
ve ileri gelenleri tutuklatmıştır.
*Selçuk Bey 'in torunlarından Tuğrul ve Çağrı Bey
kardeşler, Selçukluları yeniden toparlamayı ve devleti
kurmayı başarmışlardır.
Tuğrul ve Çağrı Beyler Dönemi :
*Horasan bölgesi için, Gaznelilerle ; Nesa ( 1035 ) ,
Serahs ( 1038 ) , Dandanakan ( 1040 ) savaşlarını
yapmışlardır.
*Tuğrul Bey, Nişabur'u Gaznelilerden alarak,
kendisine merkez yapmış ve bağımsızlığını ilan
etmiştir. ( 1038 )
*Dandanakan Savaşı ( 1040 ) ( Büyük Selçuklular
- Gazneliler ) :
*Nedeni : Gazneliler' in Selçuklu gücünü
Horasan'dan atmak istemesi
*Önemi ; Selçuklular , bu savaştan sonra
sürekli
gelişme
aşamasına
girerken,
Gazneliler zayıflama ve yıkılış sürecine
girmişlerdir.
*İran, Irak, Azerbaycan ele geçirilmiştir.
*Merkez Nişabur'dan Rey şehrine taşınmıştır.
*Oğuzların Anadolu'ya akınları Çağrı Bey'in keşif
seferiyle başlar ( 1016 ). Anadolu' ya yapılan
seferlerin artması üzerine, Pasinler savaşı yapılır.
*Pasinler Savaşı ( 1048 ) ( Büyük Selçuklular Bizans + Gürcü Kuvvetleri ) :
Nedeni :
*Selçuklular'ın
Anadolu'ya
yönelik
akınlarının artması
*Bizans'ın, Türklerin Anadolu'ya girme
girişimlerini durdurmak istemesi
*Bizans'ın Anadolu otoritesini koruma isteği
*Önemi : Türkler'in Anadolu'nun fethi için
Bizans'la yaptıkları ilk büyük savaş ve
kazandıkları ilk büyük zaferdir.
*Not : Anadolu'nun fethinde üç önemli
savaş görülür ; Pasinler - Malazgirt Miryokefalon
* Pasinler Savaşı, Bizans'ın Anadolu'daki
otoritesini sarsmıştır.
*Abbasi Halifesinin, Şii Büveyhoğulları'nın baskısı
üzerine Tuğrul Bey'den yardım istemesiyle, Tuğrul
bey
iki
defa
Bağdat
seferi
düzenlemiş,
Büveyhoğullarına son vermiştir. Tuğrul Bey, Abbasi
Halifesi tarafından doğu ve batının sultanı ilan
edilmiştir.
*Önemi : İslam dünyasının koruyuculuğu ve
liderliği Selçuklulara geçmiştir.
*Tuğrul Bey döneminde ( 1040 - 1063 ), sınırların
Ceyhun' dan Fırat'a kadar genişlediği ; devletin
sağlam temeller üzerine oturtulduğu ; Anadolu
yönünde gelişmelerin başladığı görülmektedir.
Alp Arslan Dönemi ( 1064 - 1072 )
*Azerbaycan, Kafkasya ve Türkistan seferlerine çıktı.
*Döneminde
komutanları
tarafından
doğu
Anadolu'ya seferler düzenlenmiştir.
*Fatımi devletine son vermek ve Mısır'ı fethetmek
için, Mısır seferine çıkmışken Bizans İmparatorunun
Doğu Anadolu'ya doğru sefere çıkması üzerine geri
döndü.
Malazgirt Savaşı ( 26 Ağustos 1071 ) ( Büyük
Selçuklular - Bizans ) :
Nedeni :
*Selçuklular'ın, kendilerine gelen göç dalgalarını
yerleştirecek alan için Anadolu'ya yönelmeleri,
Anadolu'yu yurt edinme isteği
*Bizans'ın, Anadolu'dan Türkleri çıkarma isteği.
44
Sonuçları :
*Anadolu kapıları Türklere açıldı. Bu savaştan sonra
Türkler, yoğun olarak Anadolu'ya göç etmeye
başladılar.
*Anadolu Türk Tarihi başladı, Anadolu'da ilk Türk
beylikleri kuruldu.
*Hristiyan Bizans'ın İslam dünyası üzerindeki baskısı
sona erdi.
*Türklerin batıya ilerleyişleri üzerine Bizans'ın
Papa'dan yardım isteği, Haçlı Seferlerine sebep
olmuştur.
*Önemi : Türk milletine yeni bir yurt, yeni
bir gelecek, yeni bir tarih hazırlayan önemli
bir zaferdir.
Melikşah Dönemi ( 1072 - 1092 )
*Büyük Selçukluların en geniş sınırlara ulaştığı,
kültür ve uygarlık alanında en parlak düzeye ulaştığı
dönemdir.
*Amcası Kavurd' un Sultanlığını tanımaması üzerine,
mücadele etmiş ve onu öldürtmüştür.
*Karahanlı ve Gaznelilere egemenliğini kabul ettirdi.
*Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Tutak ve Artuk
beyleri, Anadolu'nun fethiyle görevlendirmiştir.
*Suriye, Filistin ve Arabistan'da fetihler yapmıştır.
*Sultan Melikşah bütün müslüman ülkeleri yönetimi
altına alma politikası izlemiştir.
*Dönemin en önemli iç olayı "Batınilik"
propagandasıdır. Hasan Sabbah, Selçukluları içten
parçalama ve yönetimi ele geçirmek için batınilik
mezhebini yaygınlaştırmaya ve ileri gelen Türk
yöneticilerini öldürtmeye başlamıştır.
*Nizamiye Medresesi bu dönemde önemli bir eğitimöğretim kurumuna dönüşmüştür.
*Sultan Melikşah adına " Celali Takvimi "
düzenlenmiştir.
Devletin Dağılışı :
*Melikşah'ın ölümünden sonra oğulları arasında taht
kavgaları çıkması ( Berkiyaruk-Mehmet-MahmutSencer ), devleti yıpratmıştır.
*Son selçuklu sultanı " Sencer " dir. Sencer'in ,
Katvan savaşında ( 1141 ) Karahıtay'lara yenilmesi
ile devletin dağılış dönemi hızlandı.
*Sultan Sencer'in ölmesiyle Selçuklu Devleti
parçalanmıştır. ( 1157 )
Selçukluların Parçalanma Nedenleri :
*Veraset anlayışı. ( Ülkenin, hükümdar ailesinin
ortak malı sayılması )
*Yönetime küstürülen Oğuzların ( Türkmenlerin )
ayaklanmaları
*Haçlı Seferleri ( Dolaylı )
*Doğudan gelen Moğol akınları
*Batınilerin çalışmaları. ( Batınilik ; Şii mezhebinin
radikal siyasi hareketinin doğurduğu hareket )
*Abbasi Halifelerinin egemenlik gücünü geri almak
için yaptığı olumsuz çalışmalar
*Atabeylerin, merkezi otoritenin zayıflamasıyla,
bağımsızlık ilanları
Büyük Selçuklu Devletine Bağlı Devletler :
1. Horasan Selçukluları : Irak Selçukluları ortaya
çıkınca Büyük Selçuklulara denilmiştir.
2. Irak Selçukluları ( 1119 - 1194 ) :
*Kurucu : Mahmut
*Merkez : Merv
*Harzemşahlar son verdi.
3. Kirman Selçukluları ( 1048 - 1187 ) :
*Kuruluş Bölgesi : İran
*Kurucu : Kavurd ( Çağrı Bey'in oğlu )
*Oğuzlar son verdi.
4. Suriye Selçukluları ( 1069 - 1118 ) :
*Merkez : Dımaşk ( Şam )
*Kurucu : Tutuş ( Alp Arslan' ın oğlu, Melikşah' ın
kardeşi )
*Dımaşk ve Halep olarak iki kola ayrılmıştır.
*Halep koluna Artuklular son verdi. Dımaşk kolu iç
karışıklıklar sonucu sona erdi.
5. Türkiye ( Anadolu ) Selçukluları ( 1075 - 1308 ) :
*Merkez : İznik - Konya
*Kurucu : Kutalmışoğlu Süleyman Şah
*1243 Kösedağ savaşından sonra Moğollara bağlı
duruma gelmişler, Sultan II.Mesut'un ölümüyle son
bulmuşlardır.
Atabeylikler :
*Atabey : Selçuklu Şehzadelerini eğitmekle
görevlendirilen kişi. ( Osmanlılarda Lala )
*Merkezi Otoritenin zayıflamasıyla bulundukları
bölgelerde bağımsızlıklarını ilan ettiler.
1. Salgurlular ( Fars Atabeyliği ) ( İran ) ( 1148 1286 ) :
*Merkez : Şiraz
*Kurucu : Sungur
*İlhanlılar son verdi.
2. İldenizliler ( Azerbaycan Atabeyliği ) ( 1146 1225 ) :
*Merkez : Tebriz
*Kurucu : Şemsettin İldeniz
*Harzemşahlar son verdi.
3. Beğteginoğulları ( Erbil Atabeyliği ) ( 1144 1232 ) :
*Merkez : Erbil
*Kurucu : Beğ-Teginoğlu Ali
*Varisi olmadığı için, vasiyet gereği Abbasi
Halifeliğine katıldı
4. Böriler ( Şam Atabeyliği ) ( 1128 - 1154 ) :
*Merkez : Dımaşk ( Şam )
*Kurucu : Böri
*Zengiler son verdi.
5. Zengiler ( Musul Atabeyliği ) ( 1127 - 1259 ) :
*Merkez : Musul
*Kurucu : İmadeddin Zengi
*İlhanlılar son verdi.
6. HARZEMŞAHLAR ( 1097 - 1231 )
45
*Merkez : Gürgenç
*Kurucu : Atsız
*Ceyhun nehrinin doğduğu bölgenin iki tarafına
Harzem ( Harezm ) denilmiştir.
*Harzemşahlar
Moğollarla
mücadele
ederek
yıpranmışlar, batıya çekilmişler, Anadolu Selçuklu
Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından ortadan
kaldırılmışlardır.
*Fatih döneminde bozulan ilişkiler, II.Bayezıt
döneminde savaşlara dönüştü.
*Yavuz Sultan Selim Mısır seferiyle , Mercidabık ve
Ridaniye savaşları sonucu, Memluklar'a son verdi.
7. EYYUBİLER ( 1174 - 1250 )
*Kuruluş Bölgesi : Mısır
*Kurucu : Selahattin Eyyubi
*Mısır 'da Fatımilere son vererek kuruldular.
*Selahattin Eyyubi , Filistin,Suriye,Irak'ı alarak
Güneydoğu Anadolu' ya kadar sınırlarını genişletti.
*Hıttin ( Hattin ) savaşında ( 1187 ) Kudüs kralını
yenilgiye uğratarak, Kudüs'ü ele geçirdi.
* Üçüncü haçlı seferine sebep olmuştur.
*Eyyubiler ve Moğollar son verdi.
8. MEMLUKLAR ( 1250 - 1517 )
*Kuruluş Bölgesi : Mısır
*Kurucu : Aybey
*Memluk ( Kölemen ) : Eyyubilerin köle olarak alıp
yetiştirdikleri Türk Gençlerinden oluşan askerlere
verilen isim.Aybey bunlardan birisiydi.
*Moğollar ve Haçlılarla mücadele ettiler.
*Ayn-ı Calut savaşında Moğolları yenilgiye
uğratarak, Suriye ve Mısır'a girmelerini engellediler.
*Sultan Baybars, Anadolu'ya yardım'a gelerek
Moğolları yenilgiye uğrattı.
*Abbasi Halifeliğini Mısır'da sürdürme politikası
izlediler. Amaç İslam dünyası liderliğidir.
*Osmanlılar'la
özellikle
Ramazanoğulları
ve
Dulkadıroğulları beyliklerini egemenlik altına alma
mücadelesine girdiler.
46
Download