T.B.M.M. B : 57 21 . 3 . 1992 O:1 1946 yılında kurulan Çalışma Bakanlığı yanında; yine çalışma hayatının zorunlu hale ge­ tirdiği sosyal güvenlik problemi, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından, Çalışma Bakanlığı bün­ yesinde yürütülürken, 1974 yılında ayrı bir bakanlık haline getirilmiş, 1985 yılı başlarında ise, 3146 sayılı Kuruluş Kanunu ile her iki bakanlık birleştirilmiştir. 3146 sayılı Kanuna göre, Ba­ kanlığın kuruluş amacı, işçi - işveren ilişkilerini düzenlemek, denetlemek, sosyal güvenlik im­ kânını sağlamak yaygınlaştırmak, geliştirmek, yurt dışında çalışan işçilerin çalışma yaşamın­ dan doğan hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek olarak belirtilmiştir. Bakanlık bu görevi, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatları ile Bakanlığa sadece idarî yön­ den bağlı, fakat tüzelkişiliği haiz Ve malî yönden özerk kuruluşlar eliyle yürütmektedir. Ba­ kanlığın merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatında takriben 4 bin, İş ve İşçi Bulma Kurumunda takriben 3 bin, Bağ-Kur teşkilatında takriben 3 bin, Sigortalar Kurumunda ise takriben 60 bin personel istihdam edilmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi, 1991 yılında, yıl içindeki ek ödeneklerle birlikte 166 milyar 185 milyon olarak fiilen gerçekleşmiş; 1992 bütçesi ise 277 milyar 250 mil­ yon olarak bağlanmıştır. Geçen yıl gerçekleşen fiilî bütçeyle bu yıl bağlanan bütçeyi karşılaş­ tırdığımızda, bu yılki bütçenin yüzde 60 oranında bir. artışı öngördüğü anlaşılmaktadır. Enf­ lasyon rakamları dikkate alınacak olursa, yıl içinde Bakanlığın mutlaka ek ödeneği ihtiyacı olacağı açıkça görülmektedir. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1980 sonrası yürürlüğe konulan hukuk düzeni, çalış­ ma hayatının, özellikle işçi tarafına hak arama yollarını kapamış, kâğıt üzerinde var görülen birtakım hak ve özgürlükler bile, uygulamada işçilerin elinden alınmış ve işçiler, içinde bulun­ dukları bu sıkıntıları çeşitli eylemlerle topluma yansıtmaya çalışmışlardır, özellikle son zaman­ larda, gerek kamu, gerek özel işyerlerinde toplu işçi çıkarılması olayları sosyal patlamalara mün­ cer olabilecek boyutlara ulaşmıştır. Misal olarak, seçimden önce, Karadeniz Ereğlisi'ndeki mi­ tinglerde, ANAP yönetiminin Erdemir'de işten çıkardığı yedi ilâ yirmiüç sene bu tesiste çalış­ mış 610 işçiye, "Biz iktidara gelirsek, geçmiş haklarınızla, dokuz gün sonra işbaşında olacaksınız" diyen Sayın Demirel ve Sayın İnönü, acaba bu işçilere işbaşı yaptırmış mıdır? Hiç sanmıyo­ rum. Değil bu işçilere işbaşı yaptırmak, şimdi Hükümetin Sanayi Bakam, yeni işçi kıyımlarına hazırlık yapmaktadır. Çalışma hayatında, bu sıkıntıların -giderileceği yerde- büsbütün artırıl­ masına zemin hazırlayacak çalışmalar yapılmasının ye bir yandan işçi güvencesi tasarısıyla iş­ çiye göz kırpan Çalışma Bakanının davranışının yanında, bir yandan yeni işçi kıyımlarına ha­ zırlanan Sanayi ve Ticaret Bakanının, ona tam ters davranışının sadece Hükümetin değil, ül­ kenin başına onarılmaz yaralar açacağını, çalışma barışını temelinden sarsacağını hatırlatma­ yı, Refah Partisi Grubu adına bir vazife sayarım. Dolayısıyla, çalışma hayatındaki sıkıntıların giderilmesi için çözümlenmesi gereken sorun, sadece, temel, sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükleri sınırlayan 1982 Anayasası, buna bağlı olarak çıkarılmış bulunan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu değil, hatta 1475 sayılı tş Kanunundaki eksiklikler değil; tüm bunlara ilave­ ten, öncelikle Hükümetin kendi bünyesi içerisindeki tutarsız ve çelişkili uygulamalardır. Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 1982'deki askerî yöne­ tim tarafından çıkarılmıştır. Sendika Kanunu ile, sendikaya üyelik şartlan ağırlaştırılmış sen­ dikaların faaliyet alanları ve amaçları daraltılmış ve sendikalara baskı ve yasaklar getirilmiştir. Devlet hem en büyük işveren, hem de sendikaları denetleyen organdır. Devlete ait KİT'le­ rin üyesi olduğu Kamu işveren sendikaları, aynı çatı altında TİSK üyesidir. Böyle bir durum, devletin saygınlığını zedelediği gibi, işveren ve bürokrasinin ittifak içerisinde olmasına ve den­ genin işçilerin aleyhine bozulmasına neden olmaktadır. . ' — 8 — ...