HEMŞİRELİKTE KİŞİLERARASI İLİŞKİLER-I Arş. Gör. Dr. Hatice TAMBAĞ MKÜ Hatay Sağlık Yüksekokulu İLETİŞİMİN TANIMI İletişim Latincedeki “communication” sözcüğünün karşılığıdır. Literatürde iletişimle ilgili pek çok tanım bulunmaktadır. Taylor(1994) iletişimi; “iki insan ya da grup arasında bilginin, fikirlerin, inanışların, duyguların ve tutumların karşılıklı olarak değişmesi” şeklinde tanımlamıştır. İnsanlar başkaları ile bir arada olabilmek, onları anlayabilmek, kendilerini anlatabilmek yani toplumsallaşabilmek için iletişim kurar. İletişim yolu ile karşısındakine mesajlar iletir. İletişim; Düşünce, bilgi ve duyguların; sözcük, yazı ve resim gibi semboller kullanarak anlaşılır hale getirilmesi, paylaşılması ve etkileşim sağlanmasıdır. Etkili iletişimin amacı; iletmek istediğimiz mesajı karşımızdaki kişiye amaçladığımız biçimde iletebilmek, istenen tutum değişikliğini sağlamak ve ortak bir anlayış oluşturmaktır. HASTA VE SAĞLIK ÇALIŞANI İLİŞKİLERİ Tıp insanın insana acıma ve yardım etme dürtüsünden doğmuştur. Mesleğimizin temel motivasyonu budur. Hasta hakları konusunda yapılan çalışmalarımızda amaç hekimleri suçlamak, sağlık çalışanlarının işlerini zorlaştırmak değildir. Amaç hastalarımızın ve hasta yakınlarının daha nitelikli daha kaliteli daha güzel sağlık hizmeti almalarını sağlamaktır. Amaç bir takım hak ve ihlalleri, mağduriyetler ortaya çıktıktan sonra olayları idari veya cezai hukuka intikal ettirmek değil bu sorunların ortaya çıkamaması için gereken önlemleri almaktır. Dolayısıyla bu eğitim çalışmalarında amaçlanan şeyde bu olmalıdır. Yeni yönergede hastanelerde hasta hakları birimleri ve hasta hakları kurullarının oluşturulmasındaki amaç budur. HASTA VE HASTA YAKINLARIYLA OLAN İLETİŞİMİN GÜÇLÜKLERİ Sıklıkla hastalar için “karşımdaki insanlar laf söz dinlemiyorlar, çoğu patlamaya hazır, saldırgan ve hırçın” deniliyor. Bu doğru. Hasta ile sağlık çalışanı arasındaki iletişimde hastaya ait bazı güçlükler vardır. Karşımızdaki herhangi biri değil hasta ya da hasta yakını onu bize getiren bir sebep var. Elinde olmayan ani olarak ortaya çıkmış bir nedenle sizinle planlanmamış bir ilişkiye girmek zorunda kalıyor. Diğer taraftan hastanın ağrısı var, bitkin, güçsüz, ayakta duracak hali yok, saatlerce hastanenin çeşitli birimlerinde beklemiş, hekimin karşısına çıktığında patlamaya hazır. Korkuları endişeleri var, panik içerisinde, ağrıya bi derece dayanabiliyor ama endişe ve korkulara dayanmak zor. Doğal olarak bu endişeler korkular ve panik hastayı olduğundan daha agresif olmaya itiyor. Ayrıca hasta ve yakınlarının hekim ve sağlık çalışanlarından beklentileri büyüktür. Eğer şifa bulmazsa yanlış tedavi yapıldı, gerekeni zamanında yapmadın tarzında suçlayıcı tavırları olabiliyor. SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA SAĞLIKLI İLETİŞİM KURMALARINI ENGELLEYEN BAZI NEDENLER VAR! Başta aşırı iş yükü, hastaya ayıracak zamanın sınırlı olması, stres, umursamazlık, tükenmişlik duyguları var (sağlık çalışanları arasında yapılan araştırmalara göre tükenmişlik duygusuna sık rastlanıyor), uygunsuz koşullar içinde çalışma, ekipman donanım eksikliği, ekonomik doyumun olmaması…...vs. HASTA-HEMŞİRE İLİŞKİSİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ Kendini ifade etme insanın en temel gereksinimlerinden biridir. Hemşireler, spesifik hasta tanıları, klinik olaylar, hasta ve ailesinin duygulanımı, kendi duygulanımı, iletişimsizliğin bir baş etme yöntemi olarak kullanılması gibi nedenlerden dolayı, iletişim ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. Hasta-hemşire arasındaki etkisiz iletişimin, sağlığın geliştirilmesini engellemeye ya da sağlık durumunun bozulmasına yol açtığı düşünüldüğünde, sorunları gidermek daha da önem kazanmaktadır. McCabe’in (2004) hastaların gözüyle hemşirelerin iletişim becerilerinin değerlendirdiği çalışmasında şu sonuçlara ulaşmıştır. Hastalar, hemşirelerin ♦ Kendilerine bir birey olarak davranmadıklarını, ♦ İletişim konusunda yetersiz olduklarını, ♦ Yapması gereken işleri yetiştirme kaygısı yaşadıklarını, ♦ Sürekli meşgul olduklarını bu nedenle kendilerine vakit ayıramadıklarını ifade etmişlerdir. İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER İletişim süreci birçok faktörden etkilenir. Bunlar arasında çevre, alıcı ve gönderici arasındaki ilişki, mesajın içeriği, mesajın verildiği ortam, tutumlar, değer yargıları, sosyoekonomik durum, etnik köken, yaşam deneyimleri, aile dinamikleri ve kültürel özellikler yer almaktadır. Hemşirenin kendisine ait özellikleri de hasta ile iletişim kurmasının önünde bir engeldir. Hasta-hemşire ilişkisinde hemşirenin hastaya karşı davranışının, sözlerinin, kullandığı beden dilinin önemli bir yeri vardır. Aşağıda hemşirenin hasta ile iletişimini engelleyebilecek durumlar verilmiştir Hemşirenin, ♦ Kişiliği, rolü, hastaya bakış açısı, mesleğine karşı sevgisi, maddi ve manevi açıdan iş doyumu, tükenme düzeyi ♦ Karamsarlığı, hastayla ilgili düşünceleri, duyguları ♦ Hastayı bir insan olmaktan çok, bir olgu ya da bir hastalık olarak görmesi, ♦ Hastayla duygusal ve bilişsel düzeyde ilişki kuramaması, ♦ Hastaya durumu ile ilgili gerekli açıklamaları yapmaması, ♦ Hastaya güven vermemesi hasta-hemşire ilişkisini olumsuz yönde etkileyecektir. Hasta-hemşire iletişimini etkileyen diğer neden de hastalığın kendisidir. Hastalıkların hemen hepsinde az çok korku ve endişe yaşanır. Özellikle kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü ve işlevlerini bozan kronik ve ilerleyici hastalıklarda bu duygular daha yoğun yaşanmaktadır. Hastalıkta, kişide belirsizlik duygusu ortaya çıkmakta bu da ruhsal karmaşaya neden olmaktadır. Bu durumda hasta ve hasta yakınları yeni koşullara uyum sağlamada zorlanabilmekte, normal dışı duygu, düşünce ve davranış biçimleri açığa çıkabilmektedir. Tüm bu nedenler hasta-hemşire ilişkisini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Hastalıklar, getirdikleri fiziksel zorluklara ek olarak, kişilerin yaşamdaki uyumlarını da bozmakta ve psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Aşağıda hastanın hemşire ile iletişimini engelleyebilecek durumlar verilmiştir. ♦ Ağlaması ♦ Hemşireye özel sorular sorması ♦ Gizlilik istemesi ♦ Susması ♦ Sürekli konuşması ♦ Halk terimleri kullanması ♦ Geçeklerden kaçması ♦ Sürekli isteklerde bulunması ♦ Çocuk olması ♦ Cinsel içerikli davranışlarda bulunması ♦ Yaşlı olması ♦ Bilincinin kapalı olması ♦ Sözel iletişim kuramaması ♦ İşitme sorununun bulunması ♦ Bilgi gereksiniminin olması ♦ Terminal dönemde olması ♦ Ruh sağlığının ileri derecede bozulmuş olması İLETİŞİM MODELLERİ İletişim modelleri yazılı, sözlü ve sözsüz iletişim olmak üzere üç grupta incelenmektedir. İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ İletişim çeşitleri kişi içi ve kişiler arası olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Kişi içi iletişim, kişinin kendine konuşması ve kendini değerlendirmesini ifade eder. Kişi kendine pozitif ya da negatif mesajlar verebilir. Buna bağlı olarak, kişi içi iletişim, fonksiyonel ya da disfonksiyonel olabilmektedir. Kişiler arası iletişim; iki ya da daha fazla kişinin sözlü ya da sözsüz iletişim tekniklerini kullanarak mesaj alış verişinde bulunması durumudur. Kişiler arası iletişim sosyal, profesyonel ve terapötik iletişim olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Sosyal iletişim, iş dışında gündelik yaşamda kullanılan iletişim biçimidir. Bu iletişimde içerik, sosyal aktiviteler, aile ile olan ilişkiler, tatil durumları gibi yüzeysel ve basit konuları kapsar. Bu iletişim biçiminde genellikle bir amaç yoktur Profesyonel iletişim, profesyonel çalışma ortamlarında iş arkadaşları arasında olan iletişim biçimidir. Terapötik iletişim, hemşireliğin temeli ve en önemli yapı taşıdır. Hasta ve hemşirenin profesyonel etkileşimini içeren bir iletişim türüdür. Amaç hastanın gelişiminin sağlanmasıdır. Terapötik iletişimde sosyal iletişimden farklı olarak hasta merkezli çalışılır. Bu durum hasta için bazen üzüntü verici, yıkıcı ve zor olabilir. Ancak, profesyonel bir şekilde geliştiği ve hastaya kendini tanıma, durumunu fark etme fırsatı verdiği için yararlıdır. Terapötik iletişimin üç amacı vardır. Bunlar ♦ hastanın duygularını, düşüncelerini, davranışlarını, yaşam deneyimlerini en doğru yoldan ifade etmesini sağlamak, ♦ problemlerinin önemini anlamak ♦ hastayı bu problemleri çözme konusunda desteklemektir. TERAPÖTİK İLETİŞİMDE HEMŞİRENİN ROLÜ Hemşire-hasta ilişkisinin özelliği, davranışların, düşüncelerin ve duyguların paylaşılmasıdır. Bu anlamda, sosyal destekle profesyonel desteği birbirinden ayırmak gereklidir. Sosyal destekte, iki kişi sosyal yapının parçalarıdır ve ilişki karşılıklı güven ve beklentiler üzerine kurulur. Bir profesyonel ile hasta arasındaki ilişki ise tamamen görev kapsamında şekillenir. Profesyonel anlamda sağlanan destek, hemşirenin profesyonel bakım verici rolü çerçevesinde olmalıdır. Hemşire hastası ile kurduğu terapötik ilişki süresince birçok rol üstlenmektedir. Bunlardan biri profesyonel rol modeli olmaktır. Bu profesyonel rol kapsamında hemşire, gereksinime uygun olarak bilgi verici olduğu için eğiticidir. Klinik becerileri ile hastasının fiziksel bakımını sağladığı için teknik uzmandır. Problemin anlaşılmasına yardım ettiği, gerekli özgün bilgiyi sağladığı için kaynak kişidir. Hastanın problemini fark etmesinde yardım ettiği, kaliteli yaşam için desteklediği ve farkındalık sağladığı için danışmandır. Etkileşim yolu ile topluma ait amaçları başlattığı ve sürdürdüğü için liderdir. Gerektiğinde hastasının adına söz aldığı için vekildir. TERAPÖTİK İLETİŞİMİN ENGELLERİ Terapötik iletişimi engelleyen durumlar dört başlık altında incelenecektir. Bunlar sırasıyla direnç, aktarım (transferans), karşıt aktarım(kontrtransferans) ve sınır ihlalleridir. KAYNAKLAR 1. Boyd MA (2002). PsychiatricNursingContemporaryPractice. 2. Edition. Williams&Wilkins, Philadelphia. 2. Özcan A (2006). Hemşire Hasta İlişkisi ve İletişim. 2. Basım. Sistem Ofset Yayıncılık, Ankara 3. Shives LR, Isaacs A (2002). Basic Concepts of Psychiatric-MentalHealth. 5. Edition. LippincottWilliams&Wilkins, Philadelphia. 4. Stuart GW, Laraia MT (2005). PrinciplesandPractice of PsychiatricNursing 8. Edition. Mosby, Philadelphia. 5. Terakye G (1998). Hasta Hemşire İlişkileri. 5. Basım. Zirve Ofset Ltd. Ştd, Ankara 6. Üstün B, Akgün E, Partlak N (2005) Hemşirelikte İletişim Becerileri Öğretimi. İzmir: Okullar Yayınevi. ETKİLİ İLETİŞİM-II Etkili İletişim için; Uygun dil seçmek Açık ve doğru mesaj vermek Saygı duymak, güven vermek Göz teması sağlamak Beden diline dikkat etmek İki yönlü iletişim kurmak Geri bildirimde bulunmak Dinlemeyi öğrenmek Empati kurmak Empati nedir? Kişinin kendisini diğerinin yerine koyarak ne hissettiğini anlamaya çalışmasıdır. Kişinin, diğerinin duygularının yoğunluğunu ve anlatımını algılama ve anlama yeteneğidir. Empati ne değildir? Empati karşımızdaki ile özdeşleşmek, ona benzemek, sempati duymak değil; onun bakış tarzını yakalamaya çalışma çabasıdır. EMPATİ YAPMALIYIZ Başarılı bir ilişkide işin sırrı burada yatıyor. Yani kendinizi bazen karşıdakinin yerine koyacaksınız kendiniz veya bir yakınınızın ihtiyacı olup bir hastaneye gittiğinizde şunu bir deneyin. Sağlık çalışanı olduğunuzu deşifre etmeden ihtiyacınız olan hizmeti almaya çalışın. Bir film çektirmek, bir kan aldırmak için sıraya girip her gün binlerce hastanın yaşadıklarını yaşamayı deneyin inanın bu sizin için çok yararlı bir deneyim olacaktır. Orada hastaların hasta yakınlarının psikolojisini, beklentilerini, karşılaştıkları sorunları doğrudan gözlemleyeceksiniz. O zamanda çok farklı davranış kalıplarına sahip olacaksınız. Sık sık empati yapmamız gerekiyor. Hasta merkezli tıp uygulamalarında spiral model uygulanır. Bu çok tavsiye edilen bir modeldir. Bu modelde hekim hastasına mesaj gönderdiği gibi bu mesaj hastanın duygu ve fikirleri ile birleştikten sonra hastadan hekime geri döner. Hekim hastadan aldığı bu geri bildirimle yeniden hastaya mesaj gönderir. Giderek mesajın niteliği yükselir. İşte üretken iletişim budur. Hastadan aldığınız geri bildirim sizin ondan sonraki basamakta hastaya davranış biçiminizi değiştirmelidir. SONUÇ OLARAK Biliyorsunuz sağlığı tanımlarken bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir deriz. Genel olarak amaç sorunu “hastalığı” çözmektir. Aslında misyonumuz sorunu çözmek değil hastaya yardımcı olmaktır, hastanın beklentisine cevap vermek hastayı memnun etmektir. Bunun içinde soruna değil hastaya odaklanmak zorundayız. DOĞRU İLETİŞİMİN TEMEL KURALLARI Öncelikle bırakalım sağlık çalışanı ile hasta ve yakını arasındaki iletişimi; iki insan arsasında doğru bir iletişim nasıl kurulabilir? Herhangi bir nedenle herhangi bir gereksinimden doğan bir iletişim söz konusu olduğunda bu iletişimin doğru kurulabilmesi için bir takım olmazsa olmaz koşullar vardır. Bu koşullar nedir? SEVGİ-SAYGI: Karşınızdaki insana sevgi ve saygı duymuyorsanız onunla sağlıklı ve etik bir iletişim kurmanız mümkün değildir. Ve tabi ki GÜVENDİR, DÜRÜSTLÜKTÜR, hakkaniyet ölçüleri içinde iletişim kurmanızdır. Adaleti gözetmenizdir eşitlik ilkesine olabildiğine riayet etmenizdir. Sağlıklı bir iletişim için olmazsa olmaz koşullar bunlardır. Hasta - Hemşire ilişkileri İşin özü sevgi - Hastayı sevmek, insanı sevmek - En cahil insan bile sevgiyi hisseder Soruna değil hastaya odaklanmak - Astımı değil, astımı olan bir hastayı tedavi etmek Bir güler yüz, bir tatlı dil - Hepimiz aslında hayatın her bölümünde güler yüz ve tatlı dil bekleriz Kendimizle barışık olmak - Hiçbir tartışma kazanılmaz. Tartışma varsa herkes kendine göre haklıdır. Sorunu çözmek için doğru iletişim kurmak gerekir. Hemşire - Hasta ilişkisi modelleri: Buyurgan hemşire davranışı (Paternalistik yaklaşım); - Hastaya inisiyatif ve söz hakkı tanımaz Danışman hemşire davranışı - Hemşire danışman rehber gibi rol oynamaktadır. - Hasta hemşireden fazla sorumluluk üstlenir. - Hemşire hastayı yönlendirmez bilgi verir, kararı hasta verir. Katılımcı yaklaşım - Doğru bulunan yaklaşımdır. - Hemşire hastayı ekip arkadaşı olarak görür. - Ortak düşünme, tanı ve tedavi sürecini birlikte yürütme kararları birlikte alma birlikte uygulama esastır. Hastayla doğru iletişim kurmak için neler yapmalıyız? Hastayla doğru iletişim kuramadığımızın farkındayız. Bunu iş yoğunluğuna, çalışma koşullarımızın zorluğuna bağlamak eğilimindeyiz. Ama aynı ortamda ve benzer koşullarda çalışan kimi meslektaşlarımızın hasta ile iletişim konusunda daha başarılı olduğunu görebiliyoruz. AKTİF DİNLEME Öncelikle başarılı bir iletişim için hastanın kendini ifade etmesine izin vermemiz gerekiyor. Aktif dinleyici olmalıyız. Zaman zaman onu doğru algıladığımızı ifade etmeliyiz. Geri bildirimde bulunmalıyız. Hastayı düşüncelerini, duygularını anlatmaya cesaretlendirecek şekilde davranmalıyız. YÜZ YÜZE İLETİŞİM En zor olan ama en etkili iletişim biçimi yüz yüze iletişimdir. Eğer bir kişi ile yüz yüze gelip iletişim kuruyorsanız iletişimin dörtte üçü “sözsüz” gelişir. Sadece duruşunuzla, bakışınızla, ses tonunuzla, beden dilinizle zaten hastaya söyleyeceğinizi söylersiniz. Yani mesajınızın çoğu bu şekilde karşıya aktarılır. Sizi tanımayan biri sizinle karşılaştığı zaman bir 10 saniye içerisinde bir izlenim edinir ve bu izlenim çoğu zaman değişmez. Yani ilk izlenim çok önemlidir. SONUÇ OLARAK Biliyorsunuz sağlığı tanımlarken bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir deriz. Genel olarak amaç sorunu “hastalığı” çözmektir. Aslında misyonumuz sorunu çözmek değil hastaya yardımcı olmaktır, hastanın beklentisine cevap vermek hastayı memnun etmektir. Bunun içinde soruna değil hastaya odaklanmak zorundayız. “BİR HASTAYLA İLGİLENİR GÖRÜNMENİN EN İYİ YOLU, ONUNLA İLGİLENMEKTİR”