6. Sosyal Politika Vasıtaları- II - SABİS

advertisement
Altıncı Bölüm
Sosyal Politika Vasıtaları-II
Hedefler
Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
-
Sosyal planlamanın ne olduğunu öğrenmiş
Gelir dağılımı ve gelirler politikalarının sosyal politika açısından önemini
kavramış,
Sosyal konut politikaları hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
Anahtar Kavramlar
Gelir Dağılımı
Gelirler Politikası
Sosyal Konut
Sosyal Planlama
İçindekiler
6. Sosyal Politika Vasıtaları- II
6.1. Sosyal Plânlama
6.2. Gelirler Politikası ve Gelir Dağılımı Politikaları
6.3. Sosyal Konut Politikası
2
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Politika Vasıtaları-II
6. SOSYAL POLİTİKA VASITALARI1
Genel anlamda sosyal politika, sosyal risklerin kamusal idaresi demektir ve
farklı toplumlarda farklı sosyal politika yaklaşımlarından söz edilebilir. ‘Çok geniş
anlamda, sosyal politikanın ‘Anglo-Sakson’ ve ‘kıta Avrupa’ tanımları arasında ayrım
yapılabilir. İngiliz ampirik geleneğinde sosyal politika, sosyal hizmetlerin kolektif
olarak sağlanması ile tanımlanmaktadır: Bu bağlamda Sosyal planlama, eğitim, sağlık
ve kişisel sosyal hizmetler, sosyal güvenlik ve belki de sosyal konut, sosyal
politikaların araçlarıdır. Bu hizmetlerin sunumundaki etkinlik ve verimlilik, hizmetleri
kimin sağladığı, hizmet sağlayanların kime karşı sorumlu olduğu, sosyal politikanın
başlıca unsurlarıdır (Kleinman, 2006), Esping-Andersen, 2006).
Sosyal politika, sosyal gelişme, sosyal eşitlik, sosyal adalet, sosyal barış ve
sosyal bütünleşme gibi temel hedefleriyle, sosyal sorun çözümünde, sosyal reformcu
yaklaşımlar izleyen ve insanların ve toplumsal grupların varlıklarını sürdürmedeki
güvensizliklerini ortadan kaldırarak, onlara daha nitelikli, daha özgür, daha güvenli
refah seviyesi yüksek bir sosyal hayat sağlamayı kendine amaç edinen bir bilim dalıdır
(Güven, 1995:11).
Sosyal politika, hedeflerine ulaşabilmek için değişik araçlara-vasıtalara
müracaat etmektedir. Sosyal politika vasıtalarının başında sosyal planlama, gelirler
politikası, gelir dağılımı politikaları, sosyal konut politikaları, primli sistem (sosyal
güvenlik-sosyal sigortalar), primsiz sistem (kamusal sosyal yardım, devletçe bakılma,
sosyal hizmetler) gelmektedir.
6.1. Sosyal Planlama
Hedef: Sosyal Planlama hakkında bilgi sahibi olmak
Sosyal planlama (toplumsal tasarlama), genelde sosyal gelişme özelde iktisadî
kalkınma kapsamında sosyo-ekonomik sorunların önceliklerine ve ehemmiyetine göre
çözülmesini ve kaynakların rasyonel (akılcı) biçimde kullanılmasını öngören bir
plânlama ve öngörü anlayışıdır. Sosyolojik bakış açısından sosyal plânlama, sosyal
gelişmenin bir vasıtasıdır ve bu yönüyle de insan evriminin devamlılığını teminat
altına alan, sosyal düzen ile neticelenen sosyal ve fizikî güçlerin bütünüdür. Sosyal
planlamanın gayesi, teknoloji ile kültürümüzün gayrî maddî yönü arasındaki farkın
1
1
Bu bölüm, Prof. Dr. Ali Seyyar’ın ders notlarını kapsayan Sosyal Politika Bilimine Giriş kitabının
dördüncü bölümü olan Sosyal Politika Vasıtaları bölümünden kısaltılarak alınmıştır.
Sosyal Politika Vasıtaları-II
ortaya attığı sosyal sorunların yanında değişim sürecinde sosyal kurumlar arasında
ortaya çıkan anlaşmazlıkları ve gerginlikleri (çatlaklıkları) gidermek veya en aza
indirmektir. Sosyal plânlamanın konuları arasında nüfus; istihdam; çalışma hayatı;
insan gücü; eğitim; sağlık, sosyal güvenlik gibi sosyal hayatımızı ilgilendiren bütün
temel alanlar yer almaktadır.
Bilindiği gibi sosyoloji ve sosyal politika arasında sıkı bir bağ mevcuttur. Her
iki bilim dalıyla sosyal plânlama arasında da bir korelasyon (ilgileşim) vardır. Plânlı
ekonomiden plânlanmış (zekice plânlanan) bir toplum anlayışına varılmasında
sosyoloji, kısmen de olsa belirli bir mesuliyet üstlenmiştir. Bunun sebebi, plânlama
faaliyetine iktisadî plânlamayı ve sosyal plânlamayı birlikte değerlendirme gereğidir.
Hızlı bir şekilde değişen modern dünyada sosyal plânlama, sosyologlar, iktisatçılar,
sosyal siyasetçiler ve idarecilerin ortak girişimiyle birlikte yapılmasında fayda vardır.
Yöneticiler, sosyal olguları ve ileride doğabilecek sosyal sorunları objektif
olarak görebilmeleri ve değerlendirebilmeleri için, sosyal siyaset uzmanlarıyla işbirliği
yapmaları gerekmektedir. Sosyal plânlamanın faydası bu durumda daha yüksek
olacaktır. Sosyal plânlamanın manalı ve etkili olabilmesi için, gündelik hayata tatbik
edilebilir olması şarttır. Bunun için de, sosyal gerçekleri, toplumun yapısını, âdet ve
geleneklerini, dinini ve sosyal hayatını çok iyi bilmek ve sosyal plânlama sonrası
sosyal siyaseti de bu gerçeklere uygun olarak hazırlamak gerekir.
Sosyal politikanın dar ve geniş biçimindeki tanımlanmalarına paralel olarak,
sosyal plânlama da, bu farklı yaklaşımlara uygun olarak genelde iki kısma
ayrılmaktadır:
1.) Dar Kapsamlı Sosyal Plânlama: Plânlama kapsamına daha çok
sanayileşmenin ve çalışma hayatının ortaya çıkardığı, ücretler, verimlilik, işçi-işveren
münasebetleri, meslekî eğitim, istihdam, işsizlik ve toplu iş sözleşmeleri gibi konuları
almaktadır. Dar anlamda sosyal politika araçları, özellikle sosyal devletin toplumdaki
işsiz, güçsüz, yoksul ve muhtaç durumda olan kişileri koruma, çalışanların durumunu
iyileştirme ve kişilere gelecek güvencesi sağlama hedefleri ile ilişkilidir.
2.) Geniş Kapsamlı Sosyal Plânlama: Plânlamaya daha çok şehirleşme, sağlık
hizmetleri, kırsal alanda çiftçilerin sorunları, fakirliğe karşı mücadele, refahın
artırılması, sosyal hizmetler, sosyal pedagoji, göç, konut sorunu, bölgesel gelişme,
kooperatifçilik, tüketicinin korunması, çevre sorunları, sürdürülebilir kalkınma gibi
çağdaş konuları veya sorunları almaktadır. Türkiye boyutuyla geniş anlamda sosyal
politika araçları, devletin ekonomik hayata müdahalede kullandığı kamu politikası
kapsamında yer alan tüm araçları kapsamaktadır. Bunlar ise başlıca para ve kredi
politikası, maliye politikası, dış ticaret politikası, regülasyon ve kontroller politikası ve
KİT politikası araçlarından oluşmaktadır. Geniş anlamda sosyal politika araçları,
toplumun en genel anlamda refah düzeyini yükseltmek için devletin her alanda
ulaşmaya çaba harcadığı ekonomik kalkınmadan fiyat istikrarına, ödemeler bilançosu
dengesinden etkin kaynak tahsisine kadar tüm amaçları işaret etmektedir.
3
4
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Politika Vasıtaları-II
6.2. Gelirler Politikası ve Gelir Dağılımı Politikaları
Hedef: Gelirler Politikası ve Gelir Dağılımı Politikalarının sosyal politika
açısından önemini öğrenmek
Gelir Politikası
Sosyal siyasetin hedeflerine ulaşmada kullanılan bir araç olan gelirler
politikası, geniş açılımıyla servet, ücret ve fiyat politikalarından oluşmaktadır. Gelirler
politikasının hedefi, başta bağımlı çalışanlar olmak üzere bütün alt gelir gruplarının
satın alma gücünü korumaktır.
a) Servet Politikası
Sosyal siyaset vasıtalarından kabul edilen servet politikası, servetin geniş
kitlelere yaygınlaştırılması yoluyla, gelir dağılımı eşitsizliklerinin ortadan kalkmasını
hedefleyen tedbirlerin ve uygulamaların bütünüdür. Sosyal devletler, servet politikası
vasıtasıyla servetin ve gelirin eşit olmayan dağılımını düzenlemek için, öncelikle
servetin kaynağını oluşturan tasarrufların, bağımlı çalışanların elinde varlık haline
gelmesi yönünde politikalar belirlemektedir. Bunun için de, tasarrufu özendirici
tedbirler almaktadır.
b) Ücret Politikası
Sosyal siyasetin vasıtalarından olan ücret politikası, özellikle, “ücretliler
toplumu” konumuna gelen ve iktisaden faal nüfusun % 85-90’ını ücretlilerin
belirlediği sanayileşmiş toplumlarda, işçilerin ve diğer bağımlı çalışanların hayat
şartlarını ve seviyelerini belirleyen tedbir ve programların bütünüdür. Ücret politikası,
emek piyasasında “olması gerekenle” ilgilenmekte, yani normatif bir yaklaşımla
düzenleyici ve müdahaleci tedbirlere müracaat etmektedir. Burada sosyal siyasetin,
sosyal adalet, sosyal eşitlik ve sosyal denge gibi hedefleri önem arz etmektedir. Çünkü
olması ve verilmesi gereken ücret, sosyal adaleti, sosyal eşitliği, sosyal dengeyi
sağlayan ücret olmalıdır.
Ücret politikasının ana hedeflerini kısaca belirlemek gerekirse:
1.) Adaletli bir ücret düzeyi sağlamak, yani işçilerin millî gelirden âdil bir pay
almalarını sağlamak (somut olarak asgarî ücret uygulamak).
2.) Yüksek bir istihdam oranı yakalamak.
3.) İktisadî istikrarı sağlamak.
Sosyal Politika Vasıtaları-II
4.) Verimliliğin artırılmasını temin etmek.
5.) Satın alma gücünü muhafaza etmek veya artırmak.
Bu hedeflerin ulaşılmasına gayret edilirken, iktisat politikasının tam istihdam,
fiyat istikrarı, iktisadî büyüme ve ödemeler dengesi gibi hedeflerin de göz önünde
tutulması ve genel ekonomik istikrarın bozulmaması gerekmektedir.
c) Fiyat Politikası
Sosyal siyasetin araçlarından olan fiyat politikası sayesinde, tüketicilerin
haklarını korumak maksadıyla özellikle dar ve sabit gelirlilerin alım gücü
korunmaktadır. Bir başka ifadeyle, toplumdaki geniş kesimlerin tükettiği temel ihtiyaç
mallarının fiyatlarında istikrar sağlanması açısından, bu malların dolaylı veya dolaysız
yollarla sübvanse edilmesine gidilmektedir.
Gelir Dağılımı Politikaları
Belli bir ülkede, belirli dönemlerde meydana getirilen millî gelirin, fertler,
gruplar veya üretim faktörleri arasında, mümkün mertebe âdil bir biçimde bölünmesi,
gelir dağılımı(nın) (politikalarının) özünü teşkil etmektedir. Gelirin âdil
dağıtılmasındaki maksat, fertler, sosyal sınıflar veya gruplar arasındaki eşitsizlikleri
minimum seviyesine, bir başka ifadeyle farklı seviyedeki hayat şartları ve standartları
asgarî düzeye çekmektir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, belli oranda nüfusun, millî
gelirden aldığı pay ile aynı oranda başka bir nüfusun millî gelirden aldığı pay
arasındaki farklılığı ifade etmektedir.
Birçok unsur, gelir dağılımının değişik şekillerde oluşmasına ve gelişmesine
etki yapmaktadır. Bunları tek tek sıralamak gerekirse:
1.) Üretim vasıtalarının mülkiyeti ve miras hakkı. Mülkiyetin ve mirasın eşitsiz
dağılımı, gelir dağılımını da genelde eşitlikten uzaklaştırır.
2.) Kamusal sosyal hizmetlerin ve yardımların düzeyi.
3.) Maliye politikaların yapısı.
4.) Sosyal kurumların ve politikaların etkinliği.
5.) Sosyal münasebetler ve halkta sosyal dayanışma geleneğinin varlığıyokluğu.
6.) Emek piyasalarının yapısı.
7.) İşgücünün örgütlenme düzeyi.
8.) Sivil toplum örgütlerinin varlığı-etkinliği.
9.) İktisadî gelişmişlik düzeyi.
10.) Dikey ve yatay sosyal hareketlilik.
11.) Nüfusun sınıf ve sektör dağılımı.
5
6
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Politika Vasıtaları-II
12.) Nüfus artış hızı.
13.) Toplumun demokratikleşme süreci.
14.) Devletin, "Sosyal Devlet" anlayışındaki tutumu ve sosyal politikalarının
etkinliği. .
15.) Siyasî katılım biçimleri ve katılımcı demokrasinin gelişmişlik seviyesi. .
16.) Çalışanların tasarruf potansiyeli.
17.) İşverenlerin ve girişimcilerin yatırım ve risk yüklenme temayülleri.
18.) Enflasyonun gidişatı.
19.) Devletin (aktif) istihdam politikaları.
20.) Sürdürülebilir kalkınma ekseninde düzenli ve istikrarlı ekonomik
kalkınmanın olup olmadığı.
21.) Toplumda yolsuzluğun, sosyal ataletin veya çalışkanlığın ve verimliliğin
olması.
22.) Eğitim ve öğretim farklılıkları.
23.) Yetenek farklılıkları.
24.) Tekel gücü.
Gelişmekte olan ülkelerde, en düşük gelir grubu ile en yüksek gelir grubu
arasında büyük fark vardır. Mesela en az gelirli ilk % 20 nüfus, millî gelirden ortalama
olarak % 5'lik bir pay alırken, en yüksek gelirli % 20 nüfus, millî gelirin en az %
50'sini almaktadır. 2001 yılına göre kişisel gelir dağılımında en adaletsiz Avrupa ülkesi
olan Türkiye’de nüfusun en fakir % 10’luk kesimi, millî gelirden % 1.8 pay alırken, en
zengin % 10’luk kesim % 40.5’lik pay almaktadır. Avrupa ülkelerinde ise en zengin %
10’luk kesim, millî gelirden % 21 (Danimarka) ile % 28 (Portekiz) pay almaktadır.
Buna göre, en fakir % 10’luk kesim ile en zengin % 10’luk kesim arasında 22,5 fark
vardır. Aynı fark Avrupa’da 10 (Portekiz) ile 4,4 (Danimarka) arasındadır.
Millî gelirin bölüşümü, bölgesel gelir dağılımı, coğrafî gelir dağılımı veya
meslekî gelir dağılımı gibi değişik fikir ve kriterlere göre belirlenebilir. .Bunun
yanında gelir dağılımı, gelirin türüne, sosyo-ekonomik gruplara, mesleklere, yaş ve
cinsiyete ve eğitim durumuna göre sınıflandırılabilir.
Bölüşüm yaklaşımlarının içinde kişisel ve fonksiyonel gelir dağılımı türleri
önem arz etmektedir.
a) Ferdî bölüşüm veya kişisel gelir dağılımı, fert veya ailelerin (hane
halklarının) ne kadar gelir elde ettikleri ve hangi gelir grubuna girdikleri ve gelir
seviyeleri arasındaki farkı incelemektedir.
Sosyal Politika Vasıtaları-II
b) Fonksiyonel gelir dağılımı ise toplam millî gelirin elde edilmesine yardım
eden tabiat (arazi: üretim gayesi ile kullanılan topraklarla, toprak altı ve üstü
zenginlikler), sermaye ve müteşebbis arasında bölüşüm ve dağılış nispetini
incelemektedir. Bir başka ifadeyle fonksiyonel gelir dağılımı, ekonomide ortaya çıkan
toplam gelirin, onu meydana getiren faktör sahiplerine göre dağılımıdır. Mesela toprak
sahiplerine rantın, müteşebbislere kâr ve faizin, çalışanlara ücret gelirinin dağıtılması
gibi.
Sosyal politika ve sosyal adalet hedefleri açısından gelir dağılımı politikalarını,
birincil ve ikincil gelir dağılımı şeklinde ikiye ayırmakta fayda vardır.
a) Birincil Gelir Dağılımı Devletin, müdahale etmeden önce ücret, faiz, rant ve
kâr biçiminde brüt faktör gelirlerinin ortaya çıkması, birincil gelir dağılımının bir
sonucudur. Birincil gelir dağılımı, devletin müdahalesi olmadan, piyasa kaideleri
içinde istihsal (üretim) faktörlerinin oluşması, yani kişilerin ekonomi sürecine
katılmaları karşılığında sağladıkları brüt faktör gelirlerinin, kendi aralarında
paylaşılmasıdır.
b) İkincil Gelir Dağılımı (Yeniden Gelir Dağılımı; Gelirin Yeniden Dağılımı):
Gelir adaleti sağlamak maksadıyla, devletin brüt gelir dağılımına müdahale etmesi ile
birlikte ortaya çıkan net gelir dağılımıdır. Bir başka tanıma göre ikincil gelir dağılımı,
devletin, gelir dağılımına müdahale ederek, brüt faktör gelirlerinden vergi, sosyal
güvenlik primleri gibi adlar altında kesintiler yapması ve çeşitli sosyal gelirler,
sübvansiyonlar eklemesiyle nihaî gelirin oluşmasıdır.
Devletin, ferdin fonksiyonel dağılım sonucunda eline geçen geliriyle nihaî
geliri arasında fark meydana getirmesi, yeniden gelir dağılımının bir sonucudur.
Fonksiyonel şekilde dağılan gelirin, çoğu zaman sosyal yönden âdil olmadığı için,
devlet eliyle yeniden dağılımı gerekli olmaktadır. Dolayısıyla devletin birincil gelir
dağılımına müdahale etmesinden sonra ortaya çıkan net gelir dağılımı, daha âdil bir
yapıya kavuşmaktadır.
Devlet müdahalesi, millî gelirden kişilerin sosyal sigorta primleri ve vergi gibi
gelirlerin bir kısmını sosyal transferler (çocuk parası; kira yardımı; kamusal sosyal
yardım) olarak kullanması ile gerçekleşmektedir. Bu müdahale sonucunda devlet,
üretimden elde edilen ilk gelirle nihaî gelir arasında arzu edilen farkı meydana
getirmektedir. Yeniden dağıtım politikaları yolu ile gelir dağılımının düzeltilmesinde,
kamu gelirlerinin sağlanması sırasında özellikle varlıklı ve zengin grup ve kişilere
değişik malî yükler getirilirken, kamu harcamalar sırasında özellikle sosyal yönden
zayıf kesimlere ve muhtaç insanlara değişik isimler altında malî transferler
sağlanmaktadır. Düşük gelir gruplarına veya geliri olmayan sosyal kesimlere dolaysız
veya dolaylı olarak aktarılan sosyal gelirler ve menfaatler, bu kesimin alım gücünü ve
hayat kalitesini artırmaktadır.
7
8
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Politika Vasıtaları-II
Gelirin ikincil dağılımını sağlamak maksadıyla kullanılan vasıtalar ikiye
ayrılmaktadır:
1.) Dolaylı Vasıtalar: Devletin faiz haddi; kira ve fiyat kontrolleri; gelirler
(ücret) politikaları; kota.
2.) Dolaysız Vasıtalar: a) Negatif transferler: (dolaylı ve dolaysız vergiler). b)
Pozitif (sosyal) transferler: (maddî yönü zayıf olan sosyal gruplara yönelik direkt nakdî
ivaz sağlayan ödemeler: kira yardımı; sosyal yardım gibi).
6.3. Sosyal Konut Politikası
Hedef: Sosyal Konut politikaları hakkında bilgi sahibi olmak
İnsanların, kendilerini ve aile efradını (fertlerini) muhafaza edebilmeleri ve
hayatlarını, sağlıklı bir ortamda sürdürebilmeleri için yaptıkları, içine yerleşip
oturdukları, uzun süre barınmaya elverişli yuva, mesken veya ev, konut olarak
tanımlanabilir. Barınmak, temel bir ihtiyaç olması hasebiyle bir sosyal haktır. Ancak,
insanların, insanlığa yakışan bir ortamda yani sosyal konutlarda barınabilmesi ve
huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi önemlidir.
Sosyal konutlar, özellikle muhtaç insanların barınma ihtiyaçlarını, kendi
bütçelerine uygun olarak karşılamak üzere yaptırılan meskenlerdir. Türkiye’de sosyal
konut, “kamu kuruluşları ve sosyal maksatlı, kâr gayesi gütmeyen kuruluşlar kanalı ile
satmak veya kiraya vermek üzere, idare ile konutta oturacak aileler arasındaki
münasebeti de kapsayacak şekilde yapılan konut” olarak tanımlanmaktadır.
Bir konutun sosyal olabilmesi için, en azından şu niteliklere sahip olmalıdır:
1.) Kira veya satış bedeli konut piyasasının altında olmalıdır.
2.) Barınma şartları, iç ve dış mimarî özellikleri standartlara uygun olmalıdır
(tuvalet, banyo, su, elektrik, lavabo, ısıtma sistemi normlara uymalıdır).
3.) Tabiî ve sosyal çevre ile uyumlu olmalıdır.
Sosyal devletin, sosyal nitelikli konutların oluşturulmasını öngören bir siyasî
görüş ve stratejisi olmalıdır. Özellikle muhtaç ailelerin sağlık, güvenlik ve huzur
sağlayacak meskenlere kavuşmalarını öngören bir sosyal konut politikasının
geliştirilmesi gerekmektedir. Sosyal konut politikası, sosyal devletin, özellikle gelir
seviyesi düşük çocuklu ailelerin, ucuz ve sosyal konut ihtiyacını karşılamak ve genel
Sosyal Politika Vasıtaları-II
olarak konut sorununa çare bulabilmek için, mesken oluşturma bakımından sistemli bir
şekilde uygulamaya koyduğu programların bütünüdür.
Sosyal konut politikaları kapsamında konut kredisi öncelikleri, konut standardı,
yer tercihi, millî kalkınma ve sosyal gelişme hedeflerine uygunluk, kent ve bölge
planlama politikaları ile bağdaşma gibi unsurlar önemli rol almaktadır. Gelir düzeyi
düşük kişileri konut sahibi yapabilmek maksadıyla, konut sahibi olmak isteyenlere
devletçe yapılan nakdî yardımlar (konut yardımı) da sosyal konut politikasının
araçlarındandır.
İşçilerin, küçük tasarrufçuların ve gelir seviyesi düşük diğer grupların mesken
ihtiyacını en ekonomik şartlarda ve düşük maliyetlerle karşılamak, arsa alımında ve
büyük ölçeklerde sağlıklı konutlar inşa etmede topluca hareket etmek, bir başka
ifadeyle arsa spekülatörlerine ve müteahhitlere giden tekelci ve spekülatif kazançları
önlemek maksadıyla konut kooperatiflerin teşviki ve devletçe desteklenmesi de sosyal
konut politikasının bir açılımı olabilmektedir.
Sosyal konut politikasının, sosyal siyasetin en önemli ilgi alanlarından birisi
haline gelmesindeki sebeplerin başında nüfus artışı ile birlikte evsiz-barksız insanların
artışı gelmektedir. Ayrıca göç olgusu ile birlikte çarpık ve sağlıksız kentleşme, yüksek
kiralar ve gecekondulaşma da sosyal konut politikalarını gerekli kılmaktadır. Özellikle
yoksul ve çocuklu ailelerin, hem kendi aile yapılarına, hem de bütçelerine uygun konut
edinme problemleri, sosyal konut politikalarıyla çözümlenmesi gerekmektedir.
Mesela Almanya'da sosyal konut sorunu, aşağıdaki uygulamalar sayesinde
çözümlenmektedir.
1.) Merkezî idarenin finansman desteği ile çoğu kez mahallî idarelerin girişimi
neticesinde toplu sosyal konutlar oluşturulur.
2.) Özel sektörün veya şahısların mülkiyeti altında bulunan konutların tadilatı
ve restorasyonu için, mahallî idarelerce sağlanan nakdî yardımın karşılığı olarak bu
konutların, sosyal konut olarak belirli bir süre için mahallî idarelerin denetimi altına
alınması ve ihtiyaç sahiplerine düşük kiraya verilmesi.
3.) Sosyal konutların dağıtımında muhtaç ve çok çocuklu aileler, çocuk
bekleyen aileler, genç evliler, tek ebeveynli aileler (genellikle babasız çocuklu
anneler), yaşlı ve özürlülere bakan aileler gelmektedir.
Türkiye’de Devlet, Anayasanın 49. maddesinin “Devlet, yoksul ve dar gelirli
ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayan tedbir alır” hükmü
gereğince (sosyal) konut politikasını oluşturmayı kendini görevli kılmıştır. Ancak,
Türkiye’de konut üretimindeki devlet payı ancak % 5 – 10 civarındadır. Almanya’da
ise bu oran, % 50 civarındadır.
9
10
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Politika Vasıtaları-II
Konunun Özeti
Genel anlamda sosyal politika, sosyal risklerin kamusal idaresi demektir ve farklı
toplumlarda farklı sosyal politika yaklaşımlarından söz edilebilmektedir. Sosyal
politika, sosyal gelişme, sosyal eşitlik, sosyal adalet, sosyal barış ve sosyal bütünleşme
gibi temel hedefleriyle, sosyal sorun çözümünde, sosyal reformcu yaklaşımlar izleyen
ve insanların ve toplumsal grupların varlıklarını sürdürmedeki güvensizliklerini ortadan
kaldırarak, onlara daha nitelikli, daha özgür, daha güvenli refah seviyesi yüksek bir
sosyal hayat sağlamayı kendine amaç edinen bir bilim dalıdır .
Sosyal politika, hedeflerine ulaşabilmek için değişik araçlara-vasıtalara müracaat
etmektedir. Sosyal politika vasıtalarının başında sosyal planlama, gelirler politikası,
gelir dağılımı politikaları, sosyal konut politikaları, primli sistem (sosyal güvenliksosyal sigortalar), primsiz sistem (kamusal sosyal yardım, devletçe bakılma, sosyal
hizmetler) gelmektedir.
Sosyal politikanın dar ve geniş biçimindeki tanımlanmalarına paralel olarak,
sosyal plânlama da, bu farklı yaklaşımlara uygun olarak genelde iki kısma
ayrılmaktadır: Dar Kapsamlı Sosyal Plânlama: Plânlama kapsamına daha çok
sanayileşmenin ve çalışma hayatının ortaya çıkardığı, ücretler, verimlilik, işçi-işveren
münasebetleri, meslekî eğitim, istihdam, işsizlik ve toplu iş sözleşmeleri gibi konuları
almaktadır.
Geniş Kapsamlı Sosyal Plânlama: Plânlamaya daha çok şehirleşme, sağlık
hizmetleri, kırsal alanda çiftçilerin sorunları, fakirliğe karşı mücadele, refahın
artırılması, sosyal hizmetler, sosyal pedagoji, göç, konut sorunu, bölgesel gelişme,
kooperatifçilik, tüketicinin korunması, çevre sorunları, sürdürülebilir kalkınma gibi
çağdaş konuları veya sorunları almaktadır.
Gelir Politikası, Sosyal siyasetin hedeflerine ulaşmada kullanılan bir araç olan
gelirler politikası, geniş açılımıyla servet, ücret ve fiyat politikalarından oluşmaktadır.
Gelirler politikasının hedefi, başta bağımlı çalışanlar olmak üzere bütün alt gelir
gruplarının satın alma gücünü korumaktır. Belli bir ülkede, belirli dönemlerde
meydana getirilen millî gelirin, fertler, gruplar veya üretim faktörleri arasında,
mümkün mertebe âdil bir biçimde bölünmesi, gelir dağılımı(nın) (politikalarının)
özünü teşkil etmektedir.
Sosyal konutlar, özellikle muhtaç insanların barınma ihtiyaçlarını, kendi
bütçelerine uygun olarak karşılamak üzere yaptırılan meskenlerdir. Sosyal konut
politikasının, sosyal siyasetin en önemli ilgi alanlarından birisi haline gelmesindeki
sebeplerin başında nüfus artışı ile birlikte evsiz-barksız insanların artışı gelmektedir.
Sosyal Politika Vasıtaları-II
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sosyal planlama nedir? Türkiye açısından değerlendiriniz.
2. Gelirler politikasının araçlarını açıklayınız.
3. Birincil ve İkincil gelir dağılımı neyi ifade eder? Türkiye açısından
değerlendiriniz.
4. Sosyal konut politikasının durumunu Türkiye açısından değerlendiriniz.
KAYNAKÇA
Seyyar, A; (2011) Sosyal Politika Bilimine Giriş, 1.Baskı, Ekim, Sakarya Yayıncılık
11
Download