M. Meclisi B : 123 önemi kadar durulmamış, bir acelecilik

advertisement
M. Meclisi
B : 123
önemi kadar durulmamış, bir acelecilik içinde
kolay sonuçlara varma amacı güdülmüştür. Ade­
ta peşin yargılarla ele alınmış düşüncesi dikkati
çekiyor. Birtakım masraflarla, okullardan, bizzat
tiyatro, opera ve bale ile ilgili okullardan çıkan
insanların stajları sonunda başarı sağlıyamadıkları takdirde Millî Eğitim Bakanlığı bünyesine
verilmesini yadırgadık. Bir yandan sanatçıların
sınıflandırılmasından söz edilir, öte yandan böl­
ge tiyatroları için eleman bulmamanın zorlukları
dile getirilir, ileri sürülür. Bir başka yönünden
de staiiyerlerden faydalanma, yarım yamalak
•tedbirlere bağlanır. îşte bu çelişken durumların
üzerinde ısrarla durmak gerek kanunun yeterli­
ği bakımından fayda umduğumuz noktalar bun­
lardır. Bu hususun çok daha esaslı şekle bağlan­
ması stajiyerlerin maksatları için de faydalan­
manın bir prensilbolarak ele alınması gerekir.
Yoksa, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesine aktar­
ma çıkar yol değildir. Üstelik bu insanları, ha­
yata başlama noktasından olumsuz kılar. Olum­
suz davranışlarla memlekete fayda yerine zarar
getirirler. Bir de işin gerçeği var. O gerçek tat­
bikat alanı olan sahnedir. Stajiyerler konusu ele
alınırken sahne ile birlikte düşünülmemişe ben­
zer, daha doğrusu sanatçı ile sahne ilişkisi ve
sanat - sanatçı bağlantısı kurulmamıştır. Staji­
yerler meselesi kişisel görüşlere bağlanmış, yarım
tetbirlerle geçiştirilmiştir. Bu doğru bir görüş
değildir. Tasarı bugünkü hali ile bu konuda da­
ha çok kişisel görüşlerin egemen olabileceğini
duygusal davranışların at oynatabileceğim gös­
termektedir. Meseleleri keyfilikten, duygusal tu­
tum ve davranışlardan kurtarmak gerekir. Birçok
emekler hep bu yüzden heder edilmektedir. Çe­
şitli alanlarda bunun yüzlerce örneği ve tecrü­
besi vardır. Bunların bize ders olması icabeder.
(Bir kere daha açıklamakta fayda vardır. Dev­
let Tiyatro, Opera ve Balesi kanun tasarısının
Büyük Meclise gelmiş olmasından memnunluk
duyarız. Memleketin en önemli dâvalarından bi­
rinin daha ele alınmış bulunmasına karşı deği­
liz. Hele tiyatro ile opera ve balenin biribirinden ayrılmasına hiç karşı değiliz. Bunlarla bir­
likte bölge tiyatro, opera ve balesi ile müzik aka­
demileri, konservetuvarlar ile halk oyunları ve
türküleri sorunlarının toptan ele alınmamış ol­
masının önemli birer eksiklik olduğunu yadırga­
dığımızı ifade etmek isteriz. Mesele bundan iba-
— 175
22 . 6 . 1967
0:1
rettir. Nedenlerini de yukardan itibaren arz et­
tim.
Bizi dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder,
Güven Partisi Meclis Grupu adına saygılar su­
narım.
BAŞKAN — Muhterem arkadaşlarım, grup­
lar adına başka söz alan arkadaşımız yoktur. Şâ­
hısları adına söz alan arkadaşların konuşmaları­
na başlıyoruz.
Buyurun ıSaym Yaşar Akal.
YAŞAR AKAL (Samsun) — Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, 5441 sayılı Devlet Opera ve
Balesi Kanununun ve operanın ayrı bir genel
müdürlük, tiyatronun ayrı bir genel müdürlük
olarak tanzimini öngören iki ayrı kanunun müş­
tereken müzakeresi için söz almış bulunuyorum.
Şimdi sayın grupumuza mensup ve grup adı­
na konuşmuş arkadaşlar tasarının esasına sadık
kalarak konuştular, uygun gördüklerini beyan et­
tiler. Tasarıyı ben de tasarı olarak uygun görü­
yorum. Yalnız tasarının esprisine, tasarının esa­
sına, tasarının asıl kanundaki esprisine ben kar­
şıyım. Çünkü çok kısa olmasına rağmen bu ta­
sarı, daha doğrusu önümüzde müzakere ettiğimiz
iki tasarı bir kanundan gelmektedir ve o kanu­
nun asıl esprisini bu tasarı değiştirmemektedir.
O esrHm'n ve 5441 sayılı Kanunun sanatkâra,
Devlet Tiyatrosuna, Devlet Operasına nasıl mü­
dahale edildiğini, nerelere kadar bu müdahale­
nin gittiğini çok yakın tarihimizde görmüş bulumaktayız. Bu espriyi değiştirmiyen, bu es­
priyi kaldırmıyan bir kanun Meclise gelmeme­
sini, sanatkârı gerçek özgür olarak hizmet vere­
cek bir hale getiren, özerkliği esas kabul eden
hir tiyatrolar kanununun, bir operalar kanunu­
nun gelmesini esas kabul ederdim.
Arkadaşlar bu fikrimizi izah etmeden evvel
şu esası peşinen belirtmek istiyorum. Bir mües­
sesenin varlığının yararlı olduğuna, lâzımolduğuna inanmadıkça o müessesenin tahakkuku im­
kânsızdır. Demokrasiye inanmıyacaksmız, kalka­
cak memlekette demokrasiyi tahakkuk ettirmeye
çalışacaksınız, olmaz. Üniversite muhtariyetine
imanmıyacaksınız, üniversite muhtariyetini ta­
hakkuk ettirmeye çalışacaksınız. Peşinen mahkûm
ettiğiniz bir fikri sonunda tahakkuk ettirmeye
imkân yoktur. Her şeyden evvel bu Devlet ti­
yatroları ve operalarının, tiyatro ve operaları
diyeyim, konuşmamın insicamını bozuyor, Türki-
Download