T, B. M. M. B : 83 geri 130 lira olacaktır. Bu malları satın almak için kullanılacak para miktarındaki artışın da yüzde 10 civarında olduğunu varsayalım, bu durumda piyasa­ da sadece 110 lira bulunmaktadır. Yani, 130 değe­ rindeki malı satın alacak miktarda para yoktur, Eğer bu yüzde 30'luk enflasyon Türk lirasının değer yi­ tirmesinden kaynaklansaydı, o zaman piyasada den­ genin kurulabilmesi için mal üretiminin yüzde 20 ora­ nında düşmesi gerekirdi. Aksi takdirde eğer fiyatlar yüzde 30 artar, para arzı artışı da yüzde 10'da ka­ lırsa, üretülen malların yüzde 20'sinin nasıl satın alı­ nabileceğinin açıklanması güçtür. Halbuki, üretimde düşme değil aksine artış ol. duğu bir gerçektir. Denilebilir ki, o zaman paranın dolaşım hızı arttı. Oysa Türk bankacılığında bunu kısa zamanda sağlayacak bir teknolojik değişiklik mevcut değildir. Bunlardan da ye'de bir maliyet hâkimdir. Bu ise, rülmesi gerektiğini anlaşıldığı gibi şu an için Türki­ enflasyon değil, talep enflasyonu yeterli para politikalarının sürdü­ göstermektedir. Önergelerde, Hükümetin başı boş diye nitelendi­ rilen bir ekonomi politikası izlediği iddia edilmek­ tedir. Bunun yanlış bir tespit olduğunu hep beraber burada müşahede ettik. Aynı politikalar, iş çevreleri ve akademik çevrelerde de gerektiğinden fazla di­ siplinli, fazla sıkı bir politika olarak nitelendiril­ mektedir. Tabiî ikisi çelişki. Kredi faizlerinin çok yüksek olmasından şikâyet edilmesi ise, mevcut faiz oranlarının da enflasyon oranından düşük -olmasını istemek anlamına gelir. Biz tasarruf sahibine enflasyon oranının üzerinde ek gelir sağlayacak bir faiz politikası uygulamakta ka­ rarlıyız, Bu durumda, kredi faiz oranları da enflasyon ora­ nının daha üzerinde olmak zorundadır. Bu ise, kıt olan malî kaynakların sadece verimli alanlarda kul­ lanılmasını sağlayacak bir ekonomik mekanizmadır. Bankalarımız da kendilerine düşeni yapıp kredi kullandırırken ciddî malî tahminlerde bulunmak, he­ sap ve kitaplarını dikkatli yapmak zorundadırlar. Diğer taraftan kredi faiz oranlarının, dolayısıyla mevcut faiz oranlarının enflsyon oranından daha dü­ şük seviyelerde tespit edilmesini istemek hayat şart­ larının zorlaştığını ifade ettiğimiz dar ve sabit ge­ lirli kesimin, bir ek gelir imkânından mahrum bı­ rakılmasını istemektir. 26 . 6 . 1984 0: 1 Hükümetin uyguladığı politikaların sosyal içerik­ ten yoksun ve ülkemiz sorunlarına, problemlerine sadece matematiksel açıdan yaklaşan politikalar ol­ duğu iddia ediliyor; iki önergede de bu ifadeler var. i Biz gerek seçim beyannamemizde, gerekse Hü­ kümet programında sosyal adaletçi olduğumuzu bir­ çok defa ifade ettik. Zaten iktisadî kalkınmada asıl hedef, sosyal gelişmenin sağlanmasıdır. Sosyal geliş­ menin sürekliliği ve gerekliliği kaynakların artan bir oranda sağlanması ise iktisadî gelişmeye bağlıdır. Eğer iktisadî olayların matematiksel yönü unutulursa, yapılan programlar yanlış sonuç verir. Bu ise, eninde sonunda sosyal çalkantıları doğurur. Eko­ nomide var olan matematiksel ilişkileri görmezden gelmenin sosyal adaletin uzun vadede nasıl düzelti­ leceğinin anlaşılır tarafı yoktur. Matematik ve he­ sap kitap bilmeyenler tarafından hazırlanacak olan iktisadî politikalar, hem bugünkü iktisat ilmiyle çe­ lişkili olurlar, hem de şu huzur ve güven içindeki vatamn yeniden çalkantılara sürüklenmesine sebep olurlar. Bu arada, muhalefete mensup her iki partinin söz­ cüleri sanki sözbirliği etmişçesine, Anavatan İktida­ rının üç ay gibi kısa bir zaman içerisinde enflas­ yonu aşağı çekeceğine dair söz verdiğini, üzerine basa basa vurguladılar. Değerli üyeler, Anavatan Partisi 6 Kasım seçim­ lerine gelirken bir seçim beyannamesi hazırladı^ Ağustos ayında neşrettiğimiz bu beyannameden bazı parçalar okuyacağım şimdi huzurlarınızda. Bu du­ rumun böyle olmadığını tespit açısından ifade ediyo­ rum. Şöyle demişiz; «Enflasyonun Aşağı Çekilmesi» başlığı altında şu ifadeleri kullanıyoruz: «Enflasyon, dar ve sabit gelirlinin, orta direğin en büyük düşma­ nıdır. Enflasyon, işçi, memur ve emeklinin her yıl aldığı ücret artışlarım hayat pahalılığı karşısında te­ sirsiz kılar, gerçek satın alma gücünü düşürür, ge­ lir dağılımın daha da bozuk hale getirir. Esnaf, bo­ şalan raflarını eskisi kadar dolduramaz. Çiftçi tar­ lasını işletmekte, ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeker. Anvatan Partisi enflasyonu çok aşağı seviye­ lere düşürmeye kararlıdır. Bunun için uygulayacağı­ mız politika ve tedbirler şunlardır: 1. Para arzı, ekonominin gelişmesine paralel olarak dikkatli bir şekilde kontrol edilecek, diğer bir ifadeyle yeterli para arzı politikası uygulanacak­ tır. Şu anda yapılmakta olan da zaten budur. — 514 —