T.B.M.M. B : 123 6 . 6 . 1990 0:1 Baltık cumhuriyetlerindeki gelişmeler Doğu - Batı ilişkilerim olumsuz yönde etkileyebile­ cektir. Bu bağlamda, Litvanya'daki gelişmeleri endişe ile izlemekteyiz. Sorunun, kuvvete baş­ vurulmaksızın görüşmeler ve diyalog yoluyla, barışçı bir şekilde çözümlenmesini temenni et­ mekteyiz. Gorbaçov politikalarının önemli bir yansıması Doğu Avrupa'da görülmektedir. Doğu Av­ rupa'da totaliter rejimlere karşı verilen mücadeleyi ve demokrasi ile pazar ekonomisi doğrultu­ sunda atılan olumlu adımları memnuniyetle müşahede etmekteyiz. 1990 yılı içerisinde bu ülke­ lerde yapılan ve yapılacak seçimlerin komünist partilerin tekeline son vermek suretiyle demok­ rasiyi güçlendirmesini temenni ediyoruz. Seçimler, aym zamanda insan hakları ve temel özgür­ lüklerin gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Batı demokrasilerinin refah toplumu yaratılmasındaki başarıları Doğu Avrupa ülkelerin­ de reform sürecinin başlatılmasında, hiç kuşkusuz, büyük rol oynamıştır. Avrupa'da mevcut ortamın yaratılmasında, bir yandan Doğu Avrupa ülkeleriyle diyalog ve işbirliği sürdürülür­ ken, diğer taraftan, caydırıcılığımızın geliştirilmesi yolundaki çabalarımız da etkili olmaktadır. Türkiye, başından beri, ekonomik açıdan güçlü, siyasî yönden birleşik bir Avrupa fikri­ nin savunuculuğunu yapmıştır. Doğu Avrupa'daki gelişmelere bu açıdan bakıyor ve başta Gor­ baçov'un liderliğinde sürdürülen çabalar olmak üzere, bu ülkelerdeki reform hareketlerinin he­ pimiz tarafından desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bugüne kadar Sovyet Sosyalist Cum­ huriyetleri Birliğinin Doğu Avrupa'daki gelişmeler karşısındaki tutmu itidalli bir görünüm arz etmiştir. Ancak, Sovyetlerin tahammül ve itidallerinin sınırının nereye kadar gidebileceği he­ nüz bilinmemektedir. Bu aşamada Sovyetler'in Doğu Avrupa ülkelerinin liberalleşmelerine, Var­ şova Paktı çerçevesindeki yükümlülüklerini muhafaza etmeleri şartıyla, müsamaha ile baktığı görülmektedir. Avrupa'nın yapay bölünmüşlüğü artık sona ermek üzeredir. Birleşik bir Almanya, Avru­ pa'nın görünümünü değiştirecektir, tki Alman devleti ve tkinci Dünya Savaşının dört galip gü­ cü arasında, iki artı dört formülü çerçevesinde yapılacak görüşmeler halen devam etmektedir. Alman halkının selfdeterminasyon hakkına saygı duyuyoruz, tki Alman devletinin yazgısı Al­ man halkınca belirlenmelidir. Ancak, birleşme, Avrupa bütünleşme süreci ve sınırların doku­ nulmazlığı yolundaki AGÎK ilkesi çerçevesinde gerçekleştirilmelidir, diğer Avrupa ülkelerinin çıkarları hilafına olmamalıdır. Birleşik bir Almanya'nın komşuları, güvenli sınırlar içinde ya­ şama hakkına sahip olmalıdırlar. Bu çerçevede, Almanya'nın, Polonya sınırına ilişkin olarak verdiği güvenceyi memnuniyetle karşılıyoruz. Diğer taraftan, birleşme, stratejik dengeyi altüst etmemeli ve Avrupada güven ve istikra­ rın korunmasında temel olan anlayış ve karşılıklı itimadın azalmasına yol açmamalıdır. Bunla­ rın sağlanması için Birleşik bir Almanya'nın NATO ittifakı içinde yer alması gerekmektedir. Sovyetler Birliği ve diğer ilgili ülkelerin, güvenlik endişelerini karşılamak bakımından, Doğu Almanya Cumhuriyeti topraklarında özel bir askerî düzenlemeye gidilebilir. Doğu - Batı ilişkilerinde ortaya çıkan yumuşama ortamı, hiç şüphesiz, ekonomik ilişkile­ rin de gelişmesi yolunu açacaktır. Batı, Doğu Avrupa ile ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla, şimdiden ticaret ve kre­ di imkânlarını genişletmiştir; ancak, akılda tutulması gereken bir husus vardır : Doğu ülkeleri­ nin, halihazırdaki ekonomik sistemlerini yeniden yapılandırma yolunda köklü tedbirler alma­ ları ve ekonomilerini yönlendiren eskimiş mekanizmaları ortadan kaldırmaları gerekmektedir. — 177 —