“Türkiye - Brezilya İş Forumu”

advertisement
“Türkiye - Brezilya İş Forumu”
21 Mayıs 2009
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in Konuşma Metni
Saygı Değer Devlet Başkanı, Sayın Bakan ve Değerli
Misafirler
Sayın Devlet Başkanına ve yurt dışından gelen diğer
misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Türkiye – Brezilya iş
forumunun iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin
geliştirilmesine katkı sağlaması dileğiyle konuşmama başlamak
istiyorum.
Değerli Konuklar,
Öncelikle, dünya ve Türkiye ekonomisinin son durumu ve
geleceğe
yönelik
beklentilere
ilişkin
görüşlerimi
sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Dünya, son iki yıldır kapsam ve derinlik bakımından ciddi
bir ekonomik kriz ile karşı karşıya durumdadır. Geçtiğimiz iki
yılda küresel dengesizlikler ekonomik tartışmaların odağı oldu.
Bu
süreçte,
emtia
piyasaları,
mali
piyasalar
ve
enerji
piyasalarında dalgalanmalar yaşandı.
Küresel krizin beklenenden uzun sürmesi ve derin olması
ekonomik faaliyetleri yavaşlattı. Dünyada üretim, tüketim ve
yatırım düştü. İşsizlik arttı. Küresel ticaret hacmi yavaşladı.
1
IMF, OECD ve Dünya Bankası da dünya ekonomisinin 60
yıl aradan sonra ilk kez daralacağını tahmin ediyor.
Son günlerde küresel ekonominin normale dönmesine
yönelik bazı işaretler görüyoruz. Alınan para ve maliye politikası
önlemleri
ile
küresel
ölçekte
birbiriyle
uyumlu
tedbirler,
uluslararası finans piyasalarındaki gerilimin azalmasına katkıda
bulunmuştur. Ekonomik faaliyetlerde görülen ilk canlanma
belirtileri toparlanmanın 2010 yılında başlayacağına işaret
etmektedir.
Bununla birlikte, güven ve belirsizlik sorununun tam olarak
çözülemediğinin altını çizmek istiyorum. Küresel mali sistemdeki
kırılganlık da halen devam etmektedir. Ayrıca ABD gibi ülkeler,
bankacılık sektöründeki sorunlarını tam olarak çözmedikleri
sürece kalıcı bir iyileşmeden bahsedemeyiz.
Dünya ekonomisindeki son gelişmeler, krize karşı atılacak
ortak adımlar bakımından üç konuyu öne çıkarmaktadır. Bunlar;
şeffaflık ve düzenleyici standartlarda iyileşme sağlanması,
düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar arasında işbirliği ve
uluslararası
mali
kuruluşların
reforma
tabi
tutulmasıdır.
Dolayısıyla bu kriz, küresel finansal düzenin yeniden gözden
geçirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca yaşanılan bu kriz üretimin önemini de bir kez daha
ortaya çıkardı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin yüksek
2
tasarruf oranları ile desteklenen fiziki ve beşeri sermaye
birikimini artırması daha da önemli hale geldi.
Türkiye son yıllarda dünyadaki ticaretten ve ekonomiden
daha fazla pay alıyor. Türkiye gibi ülkelerin dünyanın geri
kalanındaki gelişmelerden etkilenmesi son derece doğaldır. Şu
anda yaşanan bu geçici dönemin etkilerinden de çabuk
kurtulacağımızı düşünüyorum. Ülkemizin demografik yapısının
ve
büyük
girişimci
kültürünün
buna
müsait
olduğunu
düşünüyorum.
Değerli Konuklar,
Son altı buçuk yıldır Türkiye’de istikrarlı bir siyasi ve
ekonomik yapı ile birlikte makroekonomik istikrar sağlandı.
Bu kapsamda bankacılık reformu, kamu yönetimi reformu,
işgücü piyasaları ve sosyal güvenlik reformu ile mahalli idareler
reformu uygulamaya geçti.
Serbest
piyasa
ekonomisinin
işlerliğinin
artırılmasına
dönük olarak kapsamlı özelleştirmeler yapıldı. Piyasa gözetim
mekanizmalarının oluşturulmasına ağırlık verildi.
Ayrıca, saydam ve hesap verebilir bir kamu mali yönetimi
oluşturmak
amacıyla
kamu
mali
yönetim
reformu
gerçekleştirildi. Parlamentonun bütçe sürecindeki rolü ve
gözetimi güçlendirildi.
3
Sağlanan mali disiplin ile borçlanma ihtiyacı azaldı. Borcun
çevrilebilirliği sorunu ortadan kalktı. Yine bu dönemde yatırım
ortamını iyileştirmeye yönelik önemli politikalar uygulandı.
2002
sonrasında
uygulanan
etkin
para
ve
maliye
politikaları ile gerçekleştirilen yapısal düzenlemeler sayesinde
ekonominin rekabet gücü ve verimliliği arttı. Bu, makroekonomik
istikrar ve sürdürülebilir büyümeyi beraberinde getirdi. Başta
sanayi sektörü olmak üzere ekonominin tüm sektörlerinde
büyüme süreci yaşandı.
Ancak,
son
iki
yıldır
küresel
ölçekteki
olumsuz
gelişmelerden Türkiye ekonomisi de etkilendi. Geçen yılın son
çeyreğinde ekonomi, 27 çeyreklik rekor büyüme sürecinden
sonra yüzde 6,2 daraldı. 2009 yılında ise 3,6 oranında bir
küçülme beklenmektedir.
Değerli Konuklar,
Bugüne kadar Türkiye’de bankacılık sistemine yönelik
herhangi bir nakit önlem paketine ihtiyaç duyulmamıştır. Çünkü,
bankacılık sistemine ilişkin düzenleme ve denetlemeler tavizsiz
bir şekilde uygulandı. Bu sayede diğer birçok gelişmekte olan
ülkenin bankacılık sistemine kıyasla Türk bankacılık sektörünün
şoklara karşı dayanıklılığı artmıştır.
Türk bankacılık sektörünün Sermaye yapısı iyileşti. Aktif
kalitesi arttı. Risk yönetimi konusunda ciddi bir ilerleme
sağlandı. Türk bankacılık sektörünün güçlü ve istikrarlı yapısı,
4
negatif dış şokların ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkisini
azaltmıştır. Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki bankaların büyük
zararlar açıkladığı bir ortamda Türk bankaları geçmişten
aldıkları ders ve doğru risk yönetimi sayesinde kar etmeye
devam etmektedirler.
Borç yükünün önemli bir göstergesi olan AB tanımlı borç
stokunun GSYH’ye oranında 2004 yılından beri Maastricht
kriterini sağlamaktayız. 2002 yılında yüzde 73,7 olan bu oran,
2008 yılında yüzde 39,5 düzeyine geriledi. Son küresel
gelişmeler nedeniyle bu oranın, bu yıl sonunda yüzde 43,1’e
çıkması tahmin edilmektedir.
İç ve dış talepteki yavaşlama dış ticaretimizi de etkilemiştir.
Mart ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 28,4,
ithalat ise yüzde 37,5 azalmıştır. Küresel talep ve iç talep
koşulları göz önüne alındığında dış ticarette toparlanmanın
uzun süreceği beklenmektedir.
Ancak, 2008 yılı Ekim ayından itibaren ithalatın ihracattan
daha hızlı gerilemesi ve enerji fiyatlarındaki düşüş, dış ticaret
dengesini olumlu yönde etkilemiştir. Ayrıca, ihracatçılarımızın
ürün çeşitliliğini de artırarak yeni pazarlara yönelmeleri ihracat
bakımından geleceğe yönelik iyimserlik havasını artırmaktadır.
Böylece yıllık bazda 2008 Ekim ayı sonunda 75,3 milyar dolarlık
rekor açığa ulaşan dış ticaret dengesi, 2009 Mart ayı sonu
itibariyle 58 milyar dolara kadar gerilemiştir.
5
Değerli Konuklar,
Bugüne kadar likidite ve fon akışının sorunsuz bir biçimde
işlemesini sağlamak, reel sektöre destek olmak, istihdamı teşvik
etmek ve finansman kaynaklarını çeşitlendirmek amacıyla çok
sayıda önlem hayata geçirildi.
Ekonomik krizin etkilerinin görülmeye başlandığı günden
bu yana gerek Hükümetimiz gerekse Merkez Bankamız
tarafından gerekli adımlar atıldı.
Değerli Konuklar,
Bir yandan krize karşı önlemler alırken, diğer yandan da
geçtiğimiz yıllarda elde ettiğimiz kazanımları ve orta vadeli
sürdürülebilirliği korumak gibi zorlu bir görevimiz var.
Mayıs ve Haziran aylarında orta vadeli ekonomik ve mali
politikalarımızın ortaya konulacağı önemli politika dokümanları
kamuoyuyla
paylaşılacak.
Uluslararası
Para
Fonuyla
yürüttüğümüz görüşmeler de orta vadeli politikamız açısından
önemli bir rol oynayacaktır.
Önümüzdeki süreçte dünya ekonomisindeki toparlanmaya
paralel olarak
Türkiye ekonomisinde de bir toparlanma
beklenmelidir. Ekonomik faaliyetlerin yeniden ivmelenmesini
sağlamak amacıyla kamu ve özel sektörün birlikte hareket
etmesinin önemli olduğunu vurgulamak isterim.
6
Değerli konuklar,
Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerimin
ardından Türkiye ile Brezilya arasındaki ticari ve ekonomik
ilişkilere değinmek istiyorum.
Türkiye’nin Brezilya ile ilişkileri her zaman dostane
olmuştur. Ancak coğrafi uzaklık ve temas azlığı gibi nedenlerle
1990’lara
kadar
ekonomik
ilişkiler
istenen
seviyeye
ulaşamamıştır. 1990’ların ortasından itibaren ise ekonomik ve
siyasi birçok alanda işbirliğimiz gelişmeye başlamıştır. 1995
yılında “Ticari, Ekonomik ve Sınai İşbirliği Anlaşması”, “Kültür ve
Eğitim Alanında İşbirliği Anlaşması”, “Turizm Alanında İşbirliği
Anlaşması”
ve
Anlaşması”
imzalanmıştır.
Mekanizması
“Resmi
Pasaportlar
Kurulmasına
1998
İçin
yılında
İlişkin
Vize
Muafiyeti
“Siyasi
İstişare
Mutabakat
Zaptı”
imzalanmıştır.
İşbirliği konusunda atılan bu önemli adımlara 2000’li
yıllarda da devam edilmiştir. 2001 yılında “Umuma Mahsus
Pasaportlar için Vize Muafiyet Anlaşması”, 2003 yılında
“Savunma Konularında İşbirliği Anlaşması”, 2004 yılında
“Karma Ekonomik Komisyonu I. Dönem Protokolü”, 2005 yılında
“Teknoloji ve Sanayi İşbirliği Mutabakat Muhtırası”, 2006 yılında
“Yüksek Düzeyli İşbirliği Komisyonu”nun oluşturulması hakkında
Mutabakat
Muhtırası
ile
Türkiye
ve
Brezilya
Dışişleri
Bakanlıkları Diplomasi Akademileri arasında işbirliğini öngören
Mutabakat Muhtırası imzalanmıştır.
7
Bu yılın ikinci yarısında da “Karma Ekonomik Komisyonu
II. Dönem Protokolü”nün Ankara’da yapılması planlanmaktadır.
Türkiye, Latin Amerika’daki en büyük ticaret partneri olan
Brezilya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine büyük
önem vermektedir. Aynı şekilde Türkiye de Brezilya’nın yeni
ticari ve yatırım açılımları için belirlediği ülkeler arasında yer
almaktadır.
Mesafe
açısından
ülkemize
uzak
olan
Brezilya
ile
aramızda kurulacak yakın ekonomik işbirliği, Brezilya gibi bir
geniş pazardan Türk firmalarının da yararlanmasına yol
açacaktır. Brezilya 2008 yılı itibariyle 192 milyon olan nüfusu,
1,5 trilyon dolarlık milli geliri, 173 milyar dolarlık ithalatı ve 198
milyar dolarlık ihracatı ile Türk firmaları için önemli bir pazardır.
Benzer şekilde Türkiye de 70 milyondan fazla insanı, 1
trilyon dolara yakın milli geliri, 202 milyar ithalatı ve 132 milyar
dolarlık ihracatı ile Brezilyalı firmalara önemli bir pazar
sunmaktadır. Ayrıca Brezilyalı firmalar, Türkiye üzerinden
Avrupa ve diğer komşu ülke pazarlarına girme şansına da sahip
olabilmektedir.
İki ülke arasında düşük seviyede olan dış ticaretin son
yıllarda artma eğiliminde olduğunu görmekteyiz. İki ülke
arasında 2002 yılında 285 milyon dolar olan dış ticaret hacmi
2008 itibarıyla 1,7 milyar dolara çıkmıştır. Yine Latin Amerika’ya
olan ihracatımızın yaklaşık olarak yüzde 20’si Brezilya’ya
8
yapılmıştır.
Latin
Amerika’dan
ülkemize
olan
ithalatta
Brezilya’nın payı ise yüzde 40 civarındadır.
Türkiye yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda büyük
çaba sarf etmektedir. Türkiye’de 2003 öncesinde yıllık ortalama
1 milyar dolar civarında olan doğrudan yabancı yatırımlar, 2007
yılında 22 milyar dolar, 2008 yılında 18,2 milyar dolar
seviyesinde gerçekleşmiştir.
Brezilya da doğrudan yatırımlar konusunda başarılı bir
performans sergilemiş, 2008 yılında 45 milyar dolar civarında
doğrudan yatırım çekmiştir. Ancak iki ülkenin birbirine yönelik
doğrudan yabancı yatırımları düşük tutarlarda kalmıştır. İki
ülkenin de bu konuda daha fazla girişimde bulunması
gerekmektedir. Bu açıdan Petrobras ve Embraer gibi Brezilya
firmaları ile Aktaş Grup ve KordSA gibi Türk firmalarının
girişimleri büyük önem taşımaktadır.
Önümüzdeki süreçte aynı konuda iş yapan firmaların ve
kurumların işbirliğine gitmesi halinde büyük bir potansiyel
bulunmaktadır. İki ülke iş adamlarının birbirlerini daha iyi
tanıyıp, ortak girişimlerde bulunmaları ülkeler arasındaki ticaret
hacminin artmasında önemli rol oynayacaktır.
Dünyanın tarım ve hayvancılık yapan önemli ülkeleri
arasında yer alan Brezilya ile bu alanda işbirliği olanakları
mevcuttur. Mevsimsel farklılıklar göz önüne alındığında, organik
tarım açısında Brezilyalı tarımcılar ile işbirliği yaratma imkanı
9
oldukça fazladır. Güneydoğu Anadolu Projesi çerçevesinde, bu
bölgede gerçekleştirilecek olan ortak hayvancılık yatırımları da
gerçekleştirilebilir. Bu sayede iki ülke de talebin sürekli artmakta
olduğu Orta Doğu pazarına kolaylıkla girme şansına sahip
olabilecektir. Ayrıca, Brezilya, söz konusu ülkelerle ticari
ilişkilerini
geliştirebilmek
için
Türk
serbest
bölgelerinden
yararlanabilecektir. Bu bölgelerdeki depolama olanakları ve
mevzuat kolaylıkları Brezilya’ya önemli fırsatlar sunmaktadır.
Öte yandan, Brezilya ile ülkemiz arasında kurulacak yakın
ekonomik işbirliği, Brezilya ile birlikte Arjantin, Paraguay ve
Uruguay’ın da üyesi oldukları MERCOSUR ile ortaya çıkacak
geniş
pazardan
Türk
firmalarının
da
yararlanmasını
sağlayacaktır.
İşbirliği yapabileceğimiz diğer önemli bir sektör de otomotiv
sektörüdür. Brezilya otomotiv yatırımları açısından dünya ön
sıralarda yer almaktadır. Ayrıca yedek parça konusunda da
oldukça başarılıdır. Türkiye de bu sektörde son yıllarda önemli
bir mesafe kat etmiştir. Bu sektörde üçüncü pazarlara ortak
yatırımlar gerçekleştirilebilir. Türkiye, Brezilya’nın alkolden
akaryakıt üretme ve benzinle birlikte alternatif yakıt yakabilen
motor teknolojisi konusundaki tecrübesinden de faydalanabilir.
Tekstil sektörü de iki ülkenin ekonomisinde önemli yer
tutan ve üçüncü pazarlara ortak yatırım yapılabilecek bir
sektördür.
10
Diğer yandan Türk müteahhitlik firmaları altyapı ve turizm
yatırımları açısından Brezilya’nın sunduğu önemli potansiyelden
yararlanabilir.
Brezilya Ticaret ve Yatırım Teşvik Ajansı, Türkiye Yatırım
ve Destek Ajansı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezine, Brezilyalı
ve Türk ihracatçı ve işadamlarına eğitim ve destek konusunda
önümüzdeki
dönemde
daha
fazla
görev
düşeceğine
inanıyorum. Her iki ülkenin iş adamlarının ihracat ile ilgili
mevzuat, ödeme koşulları, gümrük mevzuatı, depolama, tabi
olunan vergiler v.b. hususunda yeterli bilgiye sahibi olması
büyük önem arz etmektedir.
Türkiye olarak ticareti ve ortak girişimleri kısıtlayıcı
mevzuat ve uygulamaların kaldırılması veya iyileştirilmesi
yönünde
çabalarımız
ve
desteğimiz
her
zaman
devam
edecektir.
İkili ilişkilerin geliştirilmesi adına son günlerde olumlu
adımlar atılmaktadır.
Uzun süredir gündemde olan, Güney Amerika’nın en
büyük kenti ve ekonomik merkezi olan 20 Milyonluk Sao
Paulo’da
muvazzaf
bir
Başkonsolosluk
açılması
projesi
sonuçlanma aşamasına gelmiştir.
İki ülke ilişkilerinin sahip olduğu potansiyelin gerçek
anlamda önünü açabilecek unsurlardan biri olduğu düşünülen
11
THY’nin İstanbul-Dakar-Sao Paulo doğrudan uçuşları 5 Nisan
2009 tarihinde başlamıştır.
Brezilya’da Türk Yılı, ülkemizde de Brezilya yılı ilan
edilerek
tanıtım
faaliyetlerine
hız
kazandırılması
planlanmaktadır.
Karşılıklı ticari ilişkilerin gelişmesi açısından, Güney
Amerika Ortak Pazarı (MERCOSUR) ile Türkiye arasındaki
serbest ticaret anlaşmasının tamamlanması da büyük fayda
sağlayacaktır.
Değerli konuklar,
Türkiye
ve
Brezilya
arasındaki
dostluğun
ticari
ve
ekonomik alandaki işbirliğini daha da geliştireceğine inancım
tamdır. İki ülkenin iş dünyasının bilgilendirilerek bir araya
getirilmesi, ticaretin ve ortak girişimlerin önünü açacaktır. Bu
nedenle benzeri seminer ve ikili görüşmelerin artarak devam
etmesini temenni ediyorum. İlginiz için hepinize teşekkür ediyor,
saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
12
Download