AKADEMİK ÇALIŞMALAR CUMHURİYET TARİHİ TÜRK DIŞ

advertisement
AKADEMİK ÇALIŞMALAR
CUMHURİYET TARİHİ
TÜRK DIŞ POLİTİKASINI ŞEKİLLENDİREN FAKTÖRLER
Hazırlayan
Kemal BOZKAYA
*
Haklar:Telif ve Kullanım Hakları
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bedelli veya bedelsiz olarak telif hakkı devri
yapılmayacaktır. Ayrıca bu eserden, dipnot veya kaynakça gösterilmek şartıyla, bilimsel platformlarda
yararlanılmasına izin verilmektedir. Eserin, bütünüyle kopyalanması, basılması yasaktır.
Çalışma Sahibi :
Kemal BOZKAYA
İSTANBUL - 2012
1
ÖNSÖZ
Hazırlamış olduğum bu sunum 3 bölümden oluşmaktadır.Birinci bölümde dış politika kavramının
genel bir değerlendirmesi ve dış politikayı şekillendiren faktörler üzerinde durulmuştur.Bu bölümde
dış politikayı etkileyen unsurlar genel olarak aktarılmaya çalışılmış, diğer bölümlerde ise Türkiye
üzerinden saptamalar yapılmıştır.İkinci bölümde ise Türk dış politikasının ilkelerine değinilmiş ve
Türk dış politikasında karar mekanizması ve bu mekanizmayı etkileyen unsurlara girilmiş ve
ayrıntılı açıklamalarla Türkiye'yi dış politikasında yalnız bırakmayan ve onu yönlendiren ya da yön
lendirmeye çalışan birtakım unsurlara yer verilmiştir.Üçüncü ve son bölümde ise Türk dış politikası
ile bazı devletlerin dış politikaları karşılaştırılarak çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır.
Sunum çalışmasını yaparken mümkün olduğu kadar çok kaynak kullanmaya, alanında otorite
kabul edilen hocaların eserlerinden ve Yüksek Lisans ile Doktora tezlerinden yararlanmaya çaba
gösterdim.Söylediğim gibi bu çalışmada akademik kaynaklara geniş biçimde yer verilmiş,konunun
daha iyi anlaşılması için değişik başlıklar altında inceleme yapılmıştır.Ayrıca çeşitli kütüphanelerden yararlanılmış olup,mümkün olduğu kadar açık bir dille yazmaya özen gösterdim.
2
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ..............................................................................................................................................II
GİRİŞ...............................................................................................................................................1-2
BİRİNCİ BÖLÜM.........................................................................................................................3-11
1.1. Dış Politika Kavramına Genel Bir Bakış..................................................................................3-4
1.2. Dış Politikanın Ana Hedefi : Ulusal Güvenlik..........................................................................4-5
1.3. Dış Politika İle İlgili Temel Kavramlar........................................................................................5
1.4. Dış Politikayı Şekillendiren Faktörler......................................................................................6-11
1.4.1. Bağımlılık...........................................................................................................................6
1.4.2. Para ve Enerji......................................................................................................................6
1.4.3. Düşünce Kuruluşları........................................................................................................6-7
1.4.4. Siyasal Rejimler...............................................................................................................7-8
1.4.5. Ordu.................................................................................................................................8-9
1.4.6. Sivil-Toplum Örgütleri.......................................................................................................9
1.4.7. Medya.............................................................................................................................9-10
1.4.8. Etnik Sorun ve Dış Politika...............................................................................................10
1.4.9. Din.....................................................................................................................................11
İKİNCİ BÖLÜM........................................................................................................................12-21
2.1. Türk Dış Politikasının Genel Temel İlkeleri..........................................................................12-13
2.2. Türk Dış Politikasında Atatürk'ün İlkeleri.............................................................................13-14
3
2.3. Türk Dış Politikasında Karar Alma Mekanizması.................................................................15-21
2.3.1. Liderlerin Rolleri...............................................................................................................16
2.3.2. Askeriye'nin Rolü.........................................................................................................16-18
2.3.3. Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü.............................................................18
2.3.4. Parlamentonun Rolü..........................................................................................................19
2.3.5. Kamuoyunun ve Medya'nın Rolü......................................................................................20
2.3.6. Büyük Güçlerin ve Bağımsız Ekonominin Rolü ..............................................................21
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.....................................................................................................................22-26
3.1. 1923-1950 Arası Türk Dış Politikası......................................................................................22-23
3.2. 1950-1960 Arası Demokrat Parti Dönemi Dış Politikası.......................................................23-24
3.3. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kadar Dış Politika....25-26
SONUÇ.........................................................................................................................................27-28
KAYNAKÇA................................................................................................................................29-31
EKLER..............................................................................................................................................32
4
GİRİŞ
Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile yeni bir rejime de adım atılmıştır.Bu yüzden rejime
uygun bir dış politika portresi çizilmesi gerekmektedir.Atatürk ve ulusal mücadele arkadaşları
dönemin şartlarını da göz önüne alarak dış ülkeler ile ilişkiler kurmaya başlamış ve siyasi arena da
Türkiye'yi etkin bir şekilde ön plana çıkarmışlardır.Özellikle dış güvenlik sorunu ile ilgilenmiş ve
bu yönde etkili çalışmalarda bulunmuşlardır.Dış Politikada çevresindeki ülkeler ile sorunsuz bir
şekilde kendi varlık alanını korumaya çaba sarfetmişlerdir.Bununla birlikte bu dönemden itibaren
dış politikada Türkiye'nin yönünü büyük güçler etkilemeye başlamıştır.Artık dış politikanın
oluşturulmasında yavaş yavaş birtakım unsurlar etkili olmaya başlamıştır.Ancak Atatürk'ün dış
politika için yürüttüğü fikirler belirli ilkelere bağlı olduğundan dolayı,bu dönemde dış politikayı
etkilemesi beklenen farklı unsurlar pek de etkin bir rol üstlenememiştir.Bu dönemden sonra
gelişmeye başlayan medya,düşünce kuruluşları ya da sivil-toplum örgütleri gittikçe etkisini
arttırmaya başlamış ve dış politika belirlenirken siyasi otoriteler bu unsurları gözardı edememiştir
ve dış politika çerçevesi çizilirken bunları analiz etmeye mecbur kalmışlardır.Yeni dünya düzeni
içinde Türkiye,artık şekillenme sürecinde etkili olan veya olması beklenen birtakım faktörleri
dikkate almıştır.Kendi iç politikasının isteklerini dış politika bağlamında gerçekleştirmek için aktif
bir şekilde dış siyasette yerini almıştır.Böylece ülkesinin gerçeklerini arka plana atmak yerine,dış
politikasını tam anlamı ile gerçeklere dayandırmak ilkesini benimsemiştir.İşte Atatürk dönemi dış
politikası bu prensiplerle yol almış ve Türk siyasi hayatının olumlu bir şekilde yönlendirilmesine
katkıda bulunmuştur.Daha sonra gelinecek olan noktalarda ise Türk dış politikası birtakım
istenmeyen,ancak siyasi çıkarlar doğrultusunda şekillenmiş ve Büyük güçlerin Osmanlı'dan itibaren
Ortadoğu isteklerini gerçekleştirme aracı haline dönüştürülmek istenmiştir.Zira II.Dünya savaşı
patlak vermeden önce İsmet İnönü İngiltere ve Fransa ile dış politikasını iyi yönde geliştirmiş ancak
ekonomik bağımsızlığı zedeleyecek harekette bulunmamıştır.İşte böylece dış güçler çıkarları için
saldırı fırsatını mecburen gerçekleştirememiştir.Demokrat Parti
döneminden itibaren ise Amerika
ve batı ile ilişkiler arttırılmaya başlamış, ekonomik gelişme için dış yardımlar kabul
edilmiştir.II.Dünya savaşından sonra Sovyet Rusya olan ilişkiler,Rusya'nın Türkiye'den bağımsızlık
ilkesini zedeleyici birtakım isteklerde bulunması üzerine olumsuzlaşmaya başlamış ve Türkiye
tarafından bu istekler tamamıyla reddedilmiştir.İşte burada da bağımsızlık ilkesinin dış politika
5
sürecinde ne kadar önem arz ettiğini rahatlıkla görebiliriz.*
Demokrat Parti dönemine devam ettiğimizde dış politikada göze çarpan durum batı ile
ilişkilerin geliştirilmesine önem verilmesidir.Bunun sebebini ise şöyle açıklayabiliriz.Türk
Hükümeti bu dönemde kendi güvenliğini batılı devletler sayesinde garantiye almaktaydı.Yine
burada karşımıza güvenlik endişesi durumu çıkmaktadır.İlk dönemlerde olduğu gibi yine demokrat
parti hükümetinde dış politikanın ana teması olarak baş köşede yerini almaktadır.Amerika'nın etkisi
ise azımsanamayacak kadar devam etmektedir.Özellikle Nato üyeliğinde Türkiye'yi olması
gerekenden fazla desteklemesi bu etkisinin nasıl sürdüğünü gözler önüne sermektedir.Ayrıca
Türkiye
Ortadoğu'nun
güvenliğinin
sağlanmasının
kendi
için
olan
önemini
defalarca
vurgulamıştır.Ancak bu politikasını daha sonra Amerika için değiştirip onun Ortadoğu emellerini
gerçekleştirme de tampon bölge konumuna gelecektir.Yine Adnan Menderes ve Cemal Gürsel
Hükümeti döneminde Kıbrıs konusunda Yunanlılarla Türklerin arasındaki barışcıl ortamın önemine
vurgu yapıldı.
1960 sonrası dönemde Türkiye SSCB ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı.Bu ilişkiler ekonomiyi
canlandırmada Türkiye için önemli adım sayılmaktaydı.Aynı zamanda batılı ülkelerden kredi alma
durumu ortaya çıktığı için bu dönemden sonra batıdan ayrılma söz konusu bile olamamıştır.Artık
Atatürk'ün istediği ekonomik bağımsızlık yavaş yavaş sona ermektedir.Bu ilkenin dikkate alınmama
sı,2000'li yıllarda dahi bu ekonomik bağımlılığın devam etmesine neden olmuştur.Bu seminerde
bunların yanısıra ise dış politikanın hangi faktörlere bağlı olduğu anlatılacak ve daha sonra ise Türk
dış politikasının tarihsel bir değerlendirmesi yapılacak olup,bir dış politikanın ülkeler için ne kadar
önemli olduğunun altı çizilecektir.
*
Kemal Bozkaya, Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi
6
BİRİNCİ BÖLÜM
1.1. Dış Politika Kavramına Genel Bir Bakış
Genel olarak Dış Politika,bir devletin yabancı devletlere karşı kararlaştırdığı politikadır.Mesela
Joseph Frankel dış politikayı “bir devletin diğer devletlerle ilişkileri açısından aldığı karar ve
giriştiği çabalar” şeklinde tanımlamaktadır.Davranışçı ekole mensup Charles Hermann’ın dış
politika tanımı ise “Bir ülke hükümetinin yetkili karar alıcılarının ya da onların temsilcilerinin kendi
iç politikalarının dışında kalan uluslararası aktörlerin davranışlarını etkilemeye yönelik resmi
eylemler” şeklindedir.Aynı şekilde Suat Bilge’ye göre dış politika “bir devletin kendi sınırları
dışında millî menfaatlerini gerçekleştirmek için izlediği amaç, hareket tarzı ve kullandığı
usuller”dir.Mehmet Gönlübol’un tanımı ise aynı hususa işaret etmekle beraber biraz farklıdır.Ona
göre dış politika,“uluslararası siyasî sorunlara yönelik belli bir devletin veya genel olarak
devletlerin amaç ve davranışları”dır.Bir başka ifadeyle Mehmet Gönlübol,dış politikayı tanımlarken
söz konusu devletin “uluslararası çevre”ye yönelik davranışını dikkate almaktadır.M. Gönlübol gibi
Ramazan Gözen de,dış politika tanımlamasında,“ulus devlet çıkarı”ve“uluslararası sistem”
kavramlarını öne çıkararak “ulus devletin ulusal çıkar şeklinde tanımlanan hedef ve ideallerini
korumak ve geliştirmek amacıyla kendi dışındaki dünyaya yani uluslararası sisteme dönük olarak
sahip olduğu politikadır”demektedir.Dikkat edilirse bütün bu tanımların ortak özelliği,tek taraflı bir
ilişki dinamiğinin varlığıdır.Sadece Gönlübol ve Gözen,tanımlamalarında “uluslararası çevre” ya da
“uluslararası sistem” kavramlarını öne çıkarmışlardır.1
Dış Politika" kavramı üzerinde ciddi bir biçimde düşünülmeye başlanması ancak Birinci Dünya
Savaşından sonradır.Ondan önce,hükümdarların veya birkaç en yetkili kişinin tekelinde olan dış
politika konusu, bir "tabu" niteliği gösteriyordu.İngiltere gibi Parlamento geleneği eski ülkelerde
bile dış politika,üzerinde en az tartışılan alan durumundaydı."İmparatorluğun yüce çıkarları" öyle
emrettiği için,dış politika üzerinde tartışmaya pek girilmezdi.Yine,İngiltere'de görüldüğü gibi, siyasi
partiler başka konularda görüş ayrılığı içinde olabildikleri halde,dış politika üzerinde genellikle
1
Mustafa Budak,Cumhuriyet Dönemi Türk Dış Politikasına Dair Türkçe Kaynak ve Araştırmalar (1923-1945),Türkiye
Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004,s.267
7
çatışmazlar ve benzer politikaları uygularlardı.Sömürgeci devletler açısından bu durumun
açıklaması kolay olsa gerekir.Ancak başka ülkelerde de dış politika konusu,genel duruma uygun
olarak; devlet başkanı, başbakan, dışişleri bakanı üçgeninin içinde kalırdı.2
İnsanlık,Birinci Dünya Savaşı ile sadece cephede derin darbe almamış,aynı zamanda hayatın
her safhasında sıkıntı çekmiştir.Bu sıkıntıların tekrar yaşanmaması için bilim adamları dış politika
konusuna el atma gereksinimi duymuştur.Amerika Birleşik Devletleri,bu çerçevede çalışan bilim
enstitüleri kurmuş ve zamanla dış politika siyaset bilimcilerin incelediği alan haline gelmiştir.İkinci
Dünya Savaşı ile birlikte bu yoldaki çalışmalar hız kazanmış,dış politikayı inceleyen “Uluslararası
İlişkiler” disiplini hızlı bir gelişim göstermiştir.Eğer biz bu bağlamda dış politikayı değerlendirecek
olursak;Dış Politika için ; “Uluslararası siyasal sorunlara,bir devletin veya genel olarak devletlerin
amaçları,hedefleri ve davranışları açısından bakar ve bir devletin uluslararası sisteme veya diğer
devletlere karşı tutumunu inceler.3” şeklinde tanım yapabiliriz.
1.2. Dış Politikanın Ana Hedefi :Ulusal Güvenlik
Ulusal
güvenlik
düşünülmüştür.Dış
ve
dış
politika
çoğu
zaman
birbirinin
tamamlayıcısı
olarak
politikanın ana hedefinin devletlerin ulusal güvenliklerini garanti altına almak
olduğu temel varsa- yımı bu konuda yapılmış çalışmaların çoğu tarafından benimsenmiştir.Ulusal
güvenliğin nasıl tanımlandığı,kimlerin bu süreçte etkin olduğu ve ulusal güvenliği sağlamak adına
takip edilen strate
jilerin neler olması gerektiği gibi konular,bu bağlamda öne çıkmaktadır.4
Güvenlik,devletin bekaasını ilgilendiren bir konudur.Devletin bekaasına tehdit oluşturabilecek
durumlar ise daha çok ülke dışından kaynaklanmakta ve askeri bir nitelik taşımaktadır.Burada
devlet güvenliğin hem öznesi hem objesi hem de en önemli tedarikçisidir.Bütün dış politika,farklı
güç unsurları ve stratejileri ile birlikte,devletin güvenliğine hizmet etmelidir.Yani dış politika,güven
lik odaklı olmak zorundadır.Güvenlik tanımlamalarında kullanılan temel kavram, “tehdit”tir.Tehdit
dış odaklıdır ve ölçülebilir nitelikler taşımaktadır.Tehdidin nereden,ne zaman ve ne şekillerde kaynaklanabileceğini kestirmek çok zor değildir.Eğer başka devletler askeri ve ekonomik alanda ciddi
bir şekilde güçlenirse,o devletlerin potansiyel tehdit oluşturmaları yüksek ihtimaldir. 5 Bu tehdit
unsurunu günümüz örnekleri ile de destekleyebiliriz,Örneğin;İran, çevresindeki diğer devletler için
2
Ömer Kürkçüoğlu, “Dış Politika” Nedir? Türkiye'deki Dünü ve Bugünü,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Dergisi, Cilt 35, Sayı 1, s. 309-311
3
Murat Ercan, “Alman Ve Türk Dış Politikasında Karar Verme Sürecini Etkileyen Faktörler”,Dış Politika Teorileri
Bağlamında Türk Dış Politikasının Analizi, Derleyenler; Ertan Efegil,Rıdvan Kalaycı,Cilt 1,2012,s.163.165
4
Tarık Oğuzlu, Ulusal Güvenlik ve Dış Politika İlişkisi:Klasik Stratejik Düşünce Ekolü,Eleştirel Güvenlik Anlayışı ve
Türk Dış Politikası, a.g.e.,s.315
5
Oğuzlu, a.g.m.,s.316
8
nükleer bir tehdit olarak algılanmaktadır.Diğer bir örnek olarak Suriye'nin Türkiye için askeri bir
tehdit teşkil etmesi ve Türkiye'nin Suriye sınırına askeri malzeme yığınağı yapması ve Suriye ile
olan dış politikasını değiştirmesi verilebilir.Ya da daha önceki yıllara gidecek olursak;Türkiye'nin
NATO'ya girmesinde Ulusal Güvenlik hedefinin payı büyüktür.
Unutulmaması gereken en önemli nokta ise;diğer ülkeler ile olan dış politika ilişkileri bir ülkenin
güvenliği ile doğrudan alakalı olması noktasıdır.Türkiye ya da herhangi bir ülkede yasadışı terör
örgütleri dış ülkelerin desteği olmadan hiçbir yerde faaliyette bulunamaz ve barınamaz.Bunun için
Türkiye dış politikasını diğer ülkelerle dostça geliştirmelidir.
1.3. Dış Politika İle İlgili Temel Kavramlar
Dış politika terimi birçok kavram ile iç içe bulunmak zorundadır.Kavram gereğince bazı
unsurlar önem arz etmektedir.Bunlar;Diplomasi,Uluslararası İlişkiler,Uluslararası Politikadır.
Diplomasi:Diplomasi,devletlerin dış politika’da siyasi etki aracı olarak kullandığı ve kısaca
Uluslararası İlişkilerin savaşla değil de barışçıl yol ve araçlarla yürütülmesi anlamına gelen bir
kavramdır. 6 Diplomasinin“Uluslararası İlişkileri Yürütme Sanatı” olarak kullanılması ise ilk kez
1796 yılında Edmund Burke tarafından gerçekleştirilmiştir.Ayrıca, Diplomatik Kurul kavramını da
kullanarak burada çalışan insanlara diplomat adını vermiştir.7
Uluslararası İlişkiler:Uluslararası ilişkilerin,genel olarak,devletler ile diğer uluslararası ve
uluslarüstü aktörlerin davranışlarının tanımlanması,açıklanması ve tahmin edilmesi ile uğraştığı
söylenebilir.Bir sözlük bunu "politika biliminin, ulusal düzeydeki politik birimler arasındaki
i1işkilerle ilgilenen ve özellikle dış politikalar,dış politika ile ilgili hükümet organlarının
organizasyonu ve işleyişi ile dış politikaları belirleyen coğrafya ve ekonomi gibi faktörlerle uğraşan
dalı" olarak tanımlıyor.8Uluslararası ilişkileri biçimlendiren çeşitli faktörlerden de Haluk Ülman'ın
“Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler(1923-1968)”adlı eserinden yararlanabiliriz.Bu makalede
Uluslar arası ilişkilerin;Yöneticilerin kişiliklerine,yönetim felsefelerine ve teknolojinin ilerlemesi
ile ortaya çıkan ulusal güvenlik endişesine bağlı olarak belirlendiği açıkça belirtilmektedir.
Uluslararası Politika:Ayrı ayrı devletlerin dış politikalarının birbiriyle ilişkiye girdiği
Uluslar arası siyasal ilişkiler alanının,farklı dış politikalardan hem etkilenen hem de onlara etkide
bulunabilen genel olguları,uluslararası politikayı oluştırmaktadır.Uluslararası politika büyük ölçüde
6
Ahmet Emin Dağ,Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü,İstanbul,2004,s.146
Timuçin Kodaman,Ekrem Yaşar Akçay,Kuruluştan Yıkılışa Kadar Osmanlı Diplomasi Tarihi ve Türkiye'ye Bıraktığı
Miras,Süleyman Demirel Üniversitesi FEF Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2010,Sayı 22, s.76
8
Mustafa Aydın, Uluslararası İlişkilerde Yaklaşım,Teori ve Analiz,Ankara Üniversitesi SBFD,Cilt 51,Sayı 1
7
9
bir devletin dışında oluşur.9
1.4. Dış Politikayı Şekillendiren Faktörler
Dış politika oluşturmada sürekli etkileşim söz konusudur.Devletlerin davranış ve tutumları
bir şekilde başka devletler tarafından değerlendirilmektedir.İşte bu yüzden devletler bu durumları
göz önünde bulundurarak dış politikasını belirlemektedir.Ancak dış politika belirlenirken bir takım
etkilere maruz kalmaktadır.Biz de burada genel olarak bu unsurları değerlendirmeye çalışacağız.
Türk Dış Politikasında karar birimlerine ve bu karar birimlerini etkileyen unsurlara geldiğimizde
konuyu Türkiye açısından irdeleyeceğiz.Şimdi ise dış politikaya etki eden faktörlere yüzeysel
olarak bakacağız.
1.4.1. Bağımlılık
Dış politika analizinde dış politikayı şekillendiren pek çok ortam ve faktörlerden biri bağımlılıktır.Dış politika ekseninde bağımlılık zayıf bir ülkenin güçlü bir ülkeye siyasi,iktisadi veya kültürel açıdan tek taraflı bağımlı olması sonucunda,dış politikasını da o ülke ile uyumlaştırması anlamını taşımaktadır.Ancak bu durumun yani uyumlaştırma stratejisi her zaman gerçekleşmemektedir.
Türk Dış Politikasında bu uyumlaştırma politikasını ABD ekseninde görmekteyiz.Ancak zaman
zaman da tam tersi dış politika izlediğini biliriz.10
1.4.2. Para ve Enerji
Uluslararası ilişkilerde Soğuk Savaş sonrası dönemde devletlerin temel güvenlik ihtiyaçları
dışında karşılaştıkları sorunların kapsamı ve çeşitliliği artmış;yeni güvenlik tehditleri olarak nitelediğimiz bu çok boyutlu ve çok aktörlü çerçevede dış politika yapım süreci,bu dönüşümden etkilenmiştir.Yeni güvenlik tehditleri bağlamında enerji güvenliği,bu dönüşüme paralel,enerji pazarında
gelişen yeni yapısal değişiklikler doğrultusunda dış politikada önemli bir yer edinmiştir. 11 Enerji
güvenliğinde doğal kaynakların önemi büyüktür.Çünkü insani kalkınma ,yoksulluk sorunlarının
çözümü her zaman için enerji güvenliğine vurgu yapar.Su kaynakları,petrol kaynakları dış politika9
Gökhan Koçer,Türk Dış Politikasının Belirlenmesi,Yüksek Lisans Tezi,İÜ SBE,1989,S.32
Müge Aknur, “Bağımlılık Yaklaşımı ve Türk Dış Politikası;Merkez Yanlısı Dış Politikadan Merkez Karşıtı Dış Politikaya :Kıbrıs Barış Harekatı”, Efegil,Kalaycı,a.g.e.,s27
11
Pınar İpek, “Enerji Güvenliğinin Ekonomi Politiği ve Türk Dış Politikası” Efegil,Kalaycı.,a.g.e.,s.225
10
10
da enerji ve paranın önemini gözler önüne sermektedir.
1.4.3. Düşünce Kuruluşları
Uluslararası ilişkiler bir zamanlar devletin en üst kademelerinin,bürokratların ve diplomatların hareket alanıyla sınırlıydı.Bugün ise,dış politikayı etkileyen faktörleri analiz ederken Greenpeace örgütü,Dünya Bankası,IMF gibi birçok ulusaşırı aktörü dikkate almak zorundayız.Bunları da
kapsayan düşünce kuruluşları,özel kişilerce veya hükümet fonları ile desteklenen,pratik araştırmaya
yönelik olarak faaliyet gösteren kuruluşlardır.Bu kuruluşlar faaliyetlerini daha özgür olarak yürütmek ve düşüncelerini toplantılarda daha hür aktarmak için gizlilik ilkesini benimsemişlerdir.Düşünce kuruluşları 4 gruba ayrılır.Bunlar;
Öğrencisiz Üniversiteler:Araştırmacıların bilimsel dergilerde yazı yazdığı düşünce kuruluşlarıdır.Bu araştırmacıların temel amacı,eğitim ve öğretim değildir.Temel amaç,ülkenin karşılaştığı
önemli siyasal,ekonomik ve sosyal konularda geniş bir bakış açısı sunmaktır.
Sözleşmeli Araştırmacılar:Bu tür örgütler hükümete bağlı çeşitli kuruluşlar tarafından
desteklenmektedir.Bu tür kuruluşlar kendilerine fon aktaran hükümet biriminin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yapar.
Savunucu Düşünce Kuruluşları:Politika yapıcıların gündemdeki konularla ilgili bilmek
istediklerini sunan kurumlardır.Belirli bir muhatap kitlesine yönelik bilgi üretirler.
Parti Düşünce Kuruluşları:Aynı ideolojiyi paylaşanların ve parti tabanının istekleri doğrultusunda araştırma bulguları sunmak,en önemli işevleri arasındadır.12
1.4.4. Siyasal Rejimler
Siyasi rejim kavramı 19. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlansa da, geniş anlamda siyasi
bilimler literatürüne sadece İkinci Dünya Savaşından sonra girmiştir.Siyasi rejim kavramıyla ilgili
genelde sosyal bilimlerde iki yaklaşım sergilenmektedir.Bunlardan birisi hukuki (siyasi), diğeri ise
sosyolojik yaklaşımdır.Birinci yaklaşımda siyasi rejim anayasal normlarda yer alan biçimsel hukuki
kıstaslara dayalı resmi ve açık yönetim metodlarını içerir.Bu zaman “siyasi rejim” kavramı devletin
“yönetim biçimi” kavramına yakın olur.Söz konusu yaklaşımda devlet kurumlarının tespit edilmiş
anayasal hukuk normlarına (ayrıca,temel hak ve özgürlüklere) tutumunun karakteri,devlet
organlarının kurumsal anlamda karşılıklı etkileşim mekanizması önemlidir.Diğer bir yaklaşıma göre
siyasi rejim bir taraftan seçim, oylama ve karar alma modellerini içeren, diğer taraftan ise parti ve
12
Ahmet Arabacı, “Düşünce Kuruluşları ve Dış Politika Süreçlerindeki Rolleri” , Efegil,Kalaycı,a.g.e.s.408-409
11
sivil baskı gruplarının siyasi katılım yöntemlerini kapsayan özgün bir sosyal mekanizma ve
toplumu yönetme usulüdür.13
Siyasal rejimlerin dış politikayı etkilemesinde çok önemli örnekler göze çarpar.Bir zamanlar
diktatör rejimlerin hakimiyeti altındaki Irak,Libya ve Mısır rejimi gereği dış politikasını sert bir
biçimde ortaya koymaktaydı.Bu ülkeler dış devlet müdahalesine kesinlikle karşı idiler. Ancak ne var
ki dış politikada güç unsurları değişimi bu ilkeye son vermiştir.Yine Kuzey Kore'ye baktığımızda
Komünist rejimin etkisi ile dış politika kavramı dahi anılmamaktadır.Çünkü bu rejimin özelliğine
göre dış ülke ile temas kurulamaz ve ülkeye giriş çıkış yapılamaz.İşte tüm bu kapsamından dolayı
siyasal rejimler dış politikayı etkiler.
1.4.5. Ordu
Ordu ve politika arasındaki ilişkiden söz edildiğinde akla ilk gelen, siyasal iktidarın zorla
işbaşından uzaklaştırılması olayıdır.Ancak,söz konusu ilişki,günümüzde değişik görünüm ve
boyutlara ulaşmıştır.Silahlı Kuvvetler,kimi ülkelerde modernleşmeye önderlik eden itici bir güç
olarak görülebilmekte; kimi ülkelerde de,sahip olduğu politik ağırlık nedeniyle bazı siyasal ve
ekonomik kararların alınmasında etkili olabilmektedir.Ordular ile sivil yapılanmalar arasındaki
etkileşimin sadece askeri darbelerden ibaret olmadığı açıktır. Ordunun etkisi,askeri ve endüstriyel
liderlerin yanı sıra sivil bürokratları da kapsayan bir askeri-endüstriyel kompleks aracılığıyla
genişlemiştir 14 Politika ve ordu ilişkileri yalnızca Türkiye'de değil,diğer ülkelerde de genelde
siyaset bilimcilerinin ilgi alanlarından birini oluşturur.İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki uluslararası
gelişmelere baktığımızda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sivil-ordu ilişkileri açısından şöyle
bir tabloyla karşılaşmaktayız.Gelişmiş Batılı ülkelerde Soğuk Savaş koşullarının da etkisiyle
uluslararası gerginlik ortamında bu ülkelerin dış politikalarının belirlenmesinde ordu giderek daha
çok görüşü alınan bir kurum olmuştur.Özellikle,Soğuk Savaş döneminde büyük devletlerin
karıştıkları,Kore,Cezayir,Vietnam gibi sınırlı savaşlar ya da Küba'daki füzeler sorunu gibi bunalımlar askerlerin karar verme sürecindeki etkisinin artmasına yol açan gelişmeler olmuştur.Ne var
ki,bu ülkelerde ordunun rolündeki artış genelde bunalım anlarıyla ve alanlarıyla sınırlı kalmış,
yapısal bir nitelik kazanıp kurumsallaşmaya dönüşmemiştir.Gelişmekte olan ve bağımsızlığını yeni
kazanan ülkelere baktığımızda ise,ordunun rolünün çok daha önemli olduğunu görmekteyiz.Bunun
nedenleri şöyle sıralanabilir:Bir defa,bu ülkelerin bir kısmında ulusal kurtuluş mücadelesi
verilmiştir ve bu mücadelenin sonunda bağımsızlık kazanıldığında silahlı mücadeleyi veren grup
bağımsızlıktan sonra düzenli silahlı kuvvetlere dönüşerek ülke yönetimini ele geçirmiştir.Diğer bir
deyişle, bu tür ülkelerin kuruluşunun hamurunda silahlı gruplar ya da ordu bulunmaktadır.İkinci
13
Alesker Aleskerov,Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri,Doktora Tezi,Ankara Üniv.,SBE,2007,s.19.20
Fatih Demir,Sivil-Asker İlişkilerinde Sivil Kontrol,Bilgi Dergisi,Sayı 2,2009, s. 51-52
14
12
olarak,sivil toplumun oluşum aşamasında olduğu bu ülkelerde ordu elinde bulundurduğu silahlı
güçle daha önemli bir yer edinebilmektedir.Üçüncü ve bir bakıma ikinci etkenin devamı olarak bu
ülkeler askeri darbelerin sık yaşandığı ülkelerdir.1945'ten bu yana bağımsızlığını kazanan
devletlerin dörtte üçü askeri darbe deneyimini yaşamışlardır.Dolayısıyla bu durum da ordunun
siyasal süreç içindeki yerini ve önemini artıran etkenlerden biri olmuştur.Zaten gelişmekte olan
ülkelerde politika-ordu ilişkilerini inceleyen çalışmalar darbeler üzerinde yoğunlaşmaktadır.15
1.4.6. Sivil-Toplum Örgütleri
Sivil toplum, devletin idari teşkilatlanmasının dışında,özerk,gönüllü,bir hukuk düzenine tabi
olmakla birlikte kendi iç düzenini kendisi belirleyen,toplumsal yaşamın organize bir bölümü olarak
tanımlanabilir.Yirminci yüzyılın son çeyreğinde,demokrasi ile birlikte sıkça sözü edilen kavram,
demokrasinin tesisinin ve yerleşmesinin temel şartlarından biri olarak algılanmaktadır. 16 Sivil
toplum tanımı ekseninde uluslararası bağlamda sivil toplum örgütlerini değerlendirelim.
Uluslararası ilişkilerin daha geniş sosyal kesimlerin yaşantısını doğrudan etkilemeye başlaması
ile birlikte,doğrudan dış politikayı etkilemek üzere kurulan toplumsal örgütler artmış,değişik
toplumsal kuruluşlar dış politika sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye başlamışlardır.İş
çevrelerini temsil eden kuruluşlar etnik/dinsel nitelikli toplumsal örgütlenmeler ve medya
organlarının dış politika kararları üzerinde ne ölçüde etkili olabildiğini saptamak her ne kadar güç
olsa da bu kuruluşların yeni sorunları kamuoyunun dikkatine getirerek ulusal gündemin
biçimlendirilmesi yoluyla kamuoyu ve siyasal aktörlerin yönlendirilmesi gibi etkinliklerle dış
politika oluşum sürecini zenginleştirdikleri açıktır.Bu örgütlenmelerin dayanışma kampanyaları
düzenleyerek,ulusüstü yapılara üye olarak,gerek ulusal,gerek uluslararası düzeyde dikkat çeken
eylemler ya da lobicilik çalışmaları gerçekleştirerek değişik ülkelerle ikili ilişkileri etkileyebilecek
düzeyde güçlenmiş olmaları da yadsınamayacak bir gerçektir.17
1.4.7. Medya
Siyasal gündem üzerinde etkisi olan unsurlardan biri de medyadır.Medya ve siyaset arasında
güçlü ilişkiler bulunmaktadır.Medya bir konuyu sürekli gündeme getirerek siyasal gündemi
etkileyebilmektedir.Siyasetçiler, medyanın kamu üzerindeki etkilerini gözardı edemeyecekleri ve
yapmış oldukları çalışmaların medyada yer almasını isteyeceklerinden dolayı, medya ile sıkı
15
İlhan Uzgel,Türk Dış Politikasında Sivilleşme ve Demokratikleşme Sorunları:Körfez Savaşı Örneği,Ankara
Üniv.SBF,Cilt 53,Sayı 1,1998,s.309-310
16
Ayşenur Akpınar Gönenç,Sivil Toplum Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi,2001,s.8
17
Filiz Cicioğlu,Ermenistan ve Kıbrıs Sorunu Bağlamında Türk Dış Politikası ve Sivil Toplum Kuruluşları, Sakarya
Üniv. Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 5,Sayı 2 ,2010
13
ilişkiler içerisine girmektedirler. 18 Medyanın, siyasal gündemin belirlenmesi sürecinde,çok çeşitli
roller üstlenebildiği bir gerçektir. Medya, eş zamanlı olarak olaylar üretirken,olayları haberleştirerek
aktif bir rol içine girebilmektedir.Mevcut enformasyonu toplama ve yeni enformasyon aktarmanın
ötesinde,hangi konuların politik gündemin bir parçası olacağını belirlemeye çalışmakta ve diğer
politik aktörlerin yapabileceği gibi,gündemleri etkileyerek politika sürecinde,politik oyuncular
haline gelebilmektedir.Böylece medya,sadece bazı konuları öne çıkararak gündemin içeriğini
etkilemekle kalmamakta,aynı zamanda politika sürecinin eylemlerini de etkilemiş olmaktadır.19
1.4.8. Etnik Sorun ve Dış Politika
Etnik sorunlar ilgili devletin iç politikası ile dış politikası arasında güçlü bağlantılar
kurulmasına yol açar.Çünkü etnik sorunlar,yabancı aktörlerin de karışmasıyla uluslararası boyut
kazandığında artık bir devletin iç politika konusu olduğu kadar dış politika konusu haline gelmiş
olur.Böyle bir durumda devletler,ulusal düzeyde bile baş etmede zorlandığı bir konuyla uluslararası
düzeyde baş etmenin ne kadar zor olacağını ve istemedikleri çözümlerin dayatılması riskiyle
karşılaşabileceklerini bildiklerinden,mümkün olduğunca sorunu içişleri konusu olarak göstermeye
çalışarak yabancı aktörlerin konuya karışmasını engelleme veya azaltma çabasında olurlar.Ama
yine genellikle bu çabalar uluslararası politikanın doğası gereği sorunun uluslararası boyutunu
ortadan kaldırmaya yetmez.Bu durum kaçınılmaz olarak uluslararasılaşma düzeyine ve biçimine de
bağlı olarak etnik sorunların devletlerin dış politikalarında çok önemli bir rol oynamasına yol
açar.Etnik sorunlar uluslararası ortama,devletin gücüne,komşu ve büyük devletlerle ikili ilişkilerinin
niteliğine ve sorunun düzeyine bağlı olarak ilgili devletin dış politikasında çesitli etkiler
oluşturur.Bu etkiler savunmacı tutumlardan saldırgan tepkilere kadar birtakım politikalara yol açsa
da genelde dış politika manevra alanını daraltıcı bir rol oynarlar.Daha da önemlisi iç politikayı dış
politikaya bağlayarak özellikle ulusal kimlik ve güvenlik bağlamlı içsel sorunların dış politika
davranışlarını etkilemesine neden olur.20
Etnik sorun ve dış politikanın şekillenmesine en güzel örneklerden biri deTürkmenistan ve
Kazakistan verilebilir.Türkmenistan etnik çoğunluğundan dolayı Rusya ile dış politikasında
mesafeli duruş sergilemektedir.Kazakistan'a geldiğimizde Kazakistan nüfusunun %30'unu oluşturan
Ruslar Astana'nın Rusya ile ilişkilerine yön vermektedir. 21Görüldüğü gibi etnik unsur dış politika
nın belirlenmesinde oldukça öneme sahiptir.Bir ülkede yaşayan farklı etnik yapıdaki gruplardan
18
Banu Terkan,Basın ve Siyaset İlişkisinin Gündem Belirleme Modeli Çerçevesinde Bir Analizi,Selçuk Üniv.
SBE,Doktora Tezi Özeti,2005,566
19
Terkan,a.g.t., s.562
20
Erol Kurubaş,Etnik Sorun-Dış Politika İlişkisi Bağlamında Kürt Sorununun Türk Dış Politikasına Etkileri,Ankara
Avrupa Çalışmaları Dergisi,Cilt 8,No:1,2009,s.46
21
Esme Saraç,Rus Dış Politikasını Şekillendiren Temel Dinamikler Çerçevesinde Rusya Federasyonunu Orta Asya Türk
Cumhuriyetleri ( Türkistan ) İlişkileri (1991-1999 ),Yüksek Lisans Tezi,Süleyman D. Üniv,SBE,2008,s.123
14
hangisi baskın ise dış politikada o grubun etkisi daha fazla olmaktadır.
1.4.9. Din
Genel olarak din ile toplumsal yaşam,özel olarak da din ile siyaset dolayısıyla da din ile dış
politika-
arasındaki
ilişkiyi
sağlıklı
değerlendirmek
için,
öncelikle,
dinin
toplumsal
yaşamı,dolayısıyla siyaseti,farklı toplumlarda değişen derecelerde etkilediğini kabul etmek
gerekir.Nitekim bu etki,Müslüman toplumlarda, diğer toplumlara oranla çok daha belirgindir.Bunun
nedenini İslam‟ın niteliğine bağlayan yaklaşıma göre, İslam‟da din ve siyaset birbirlerinden
ayrılamaz;bu bağlamda da laiklik yalnızca Batılı (Hıristiyan) toplumlar için geçerlidir, Müslüman
toplumlara uygulanamaz.güldenBuna karşılık Haldun Gülalp bu görüşü oryantalist bir görüş olarak
nitelendirmekte ve din ile toplumsal düzen anlayışı arasındaki sıkı bağımlılığın yalnızca islam değil,
Hıristiyanlık ve Musevilik dahil tüm dinler için geçerli olduğunu söylemektedir.22
22
Gökhan Koçer,Türk Dış Politikasında Din Unsuru,Akademik Ortadoğu Dergisi,Cilt 1,Sayı 1,2006,s.131
15
İKİNCİ BÖLÜM
2.1. Türk Dış Politikasının Genel Temel İlkeleri
Türk dış politikasının,son zamanlarda kimilerince tartışma konusu yapılan,hatta karşı çıkılmaya
çalışılan iki temel direği vardır:Batıcılık ve Statükoculuk.
Batıcılık , Anlamı ve Temelleri
Batı,iyice temele inildiğinde,özetle iki şey demektir: Alt yapıda kapitalizm ve üst yapıda laik ve
demokratik yaşam.
Türk dış politikasında kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na,hatta Lale Devrine kadar uzatılabilecek bir
geçmişe sahip olan Batıcılık şu dört temelden kaynaklanmaktadır:
1) Tarihsel Boyut: Batıcılık akımı Tanzimat, Jön Türk ve İttihat-Terakki geleneğinden kaynaklanır.
"Cumhuriyet" fikri hariç, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm Batıcı reformları İttihat ve Terakki
döneminde başlamıştır.
2) Sosyo-Ekonomik Boyut: Kurtuluş Savaşı döneminde bile Türkiye'nin yapısı diğer azgelişmiş
ülkelere oranla Batı'ya daha yakındı; eşrafın egemen olduğu ekonomi,ticaret kapitalizmine geçmişti.
3)Aydınlar
Boyutu:Azgelişmiş
ülkelerde
aydın,modernleşme
kendi
ülkesine
ulaşmadan
modernleşmenin ürünü olmuş kişidir.Aydın,kendisini yaratan modern ortamı,yani Batı'yı,kendi
ülkesinde uygulamaya çalışarak teneffüs edeceği doğal ortamını yaratmaya çalışır.Aynca,
Türkiye'nin Batı emperyalizmini fiilen yaşamamış oluşu,Batı'yla arasında renk duvarı bulunmaması,
Cumhuriyet'in kuruluş döneminde Marksist düşüncenin pek etkisiz oluşu gibi öğeler de Türk
aydınının Batı'yı getirmesini kolaylaştırmıştır.
4) Önder Boyutu: Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerini en derinden etkileyen unsurlar arasında M.
Kemal Atatürk gelmektedir.M. Kemal'in Batı'ya en açık kurum Harbiye'den oluşu,büyük devletlere
karşı çıkmasını engelleyen gerçekçiliği,dinin bağnazlığına karşı koşullanmışlığı,İş Bankası'nın
kuruluşunun da gösterdiği gibi girişimci oluşu,Türkiye'yi ve dolayısıyla Türk politikasını Batıcılık
16
yönünde derin biçimde etkilemiştir.23
Türkdış politikasının temel ilkelerinden bir diğeri statükoculuktur.Türkiye açısından,statükoculuğun
uygulamada iki anlamı vardır:Birinci anlamı,mevcut sınırları sürdürme ve bunun uzantısı olarak da
irredentist politika gütmemedir.İkincisi ise,kurulu düzen içinde dengeleri sağlamak veya sürdürmek
olmuştur. Bu da iki farklı türden denge uygulamasına yol açmıştır.İlkin,Batıcı politikasına karşın
Türkiye jeostratejik konumu gereği,Batı ile onun karşısındakiler arasında her zaman bir tür denge
kurmaya çalışmıştır,ikinci olarak ise,yine aynı nedenle,Batı'yı oluşturan unsurlar arasında da bu
dengeyi sağlamaya uğraşmıştır.24
2.2. Türk Dış Politikasında Atatürk'ün İlkeleri
Atatürk'ün dış politika ilkelerini 5 ana başlık altında toplayabiliriz.Bunlar;
a. Milliyetçilik- Milli Dış Politika
Atatürk büyük bir Türk Milliyetçisidir. Atatürk kendisinin Türklüğüyle iftihar ettiği gibi, Türklüğü
ve Türk Milliyetçiliğini, Türk Milleti’nin başlıca iftiharı haline getirmeye çalışmıştır. Atatürk Türk
Milletine ve Türklüğe olan bağlılığı ve inancını her fırsatta dile getirmiş ve Milliyetçilik ilkesini içte
olduğu gibi dış politikada da ön plana çıkarmıştır.25Atatürk’ün milliyetçiliği Türk milliyetçiliğidir
ve bunun temel unsurlarını da soy birliği,dil birliği,ülkü birliği,kültür birliği,tarih birliği,vatan
birliği ve din birliği oluşturmaktadır.Atatürk Türk milliyetçisidir ancak;milliyetçilik anlayışını
“üstün ırk” anlayışına dayandırmaz.Bu yönleriyle de Mussolini faşizmi ve Hitler Nazizmi’nden
ayrılmaktadır.26
b. Bağımsızlık
Mustafa Kemal Paşa tam bir bağımsızlığın ekonomiden geçtiğini söylemiş ve Atatürk,ekonomik
bağımsızlık olmadan politik bağımsızlığın gerçekleşemiyeceğini şu sözlerle ifade etmiştir;
Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Milli Egemenlik,Ekonomik egemenlikle pekiştirilmelidir
23
Baskın Oran,Türk Dış Politikası:Temel İlkeleri ve Soğuk Savaş Ertesindeki Durumu Üzerine Notlar,Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,Cilt 51, Sayı 1, s.353-354
24
Koçer, a.g.m., s.142
Aydın Can,Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri,Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araşt. Merkezi,Temmuz 2008,s.1
26
Ali Yayla,Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Ders Notları,İstanbul Teknik Üniversitesi,s.129
25
17
Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun,ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa
kazanılacak başarılar yaşamayaz, az zamanda söner."27
c.Barışçılık
Atatürk,düşmanlarını bile kolay bağışlayan alicenap bir liderdi. İstiklâl savaşımız sırasında Afyon
savaşında yenilip esir düşen Yunan orduları başkomutanı Trikopis’in elini sıkarak onun her komutan
yenilebilir,üzülmeyiniz generalim diye gönlünü almış ve kılıcını geri vermiştir.28
ç. Gerçekçilik ve Diyaloğa Açık Olma
Atatürk’ün dış politikası gerçekçidir.Boş hayaller peşinde koşmaz.Maceracılıktan uzak durmayı
hedefler. Bunun yanında milli çıkarları gerçekleştirmede kararlı olmayı amaçlar.
d. Batılılaşma ve Çağdaşlaşma
Mustafa Kemal’in 1924 Şubatında söylediği şu sözler onun batı medeniyeti hakkındaki stratejisini
açıklar: “Medeniyete girmek arzu edip de Garp’a teveccüh etmemiş devlet hangisidir.”Bu inançla
Mustafa Kemal,Batı emperyalizmine karşı verdiği mücadelenin ardından çagdaş uygarlığa sahip
çıkma yolunda batı bilimine,batı düşüncesine yönelmekte sakınca görmemiştir.“Zira batı
medeniyetinin temelini,bilime gelişme imkanı veren “rasyonel düşünce” ile bilim zihniyeti,bilimin
pratik hayata uygulanmasından meydana gelen ve insanoğlunu tabiata hakim olmak ve onu
ekonomik refahını sağlamak imkanını veren “teknoloji”,her türlü medeniyetin yaratıcısı olan
insanın temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alan “ hukuk anlayışı” ve insan mutluluğunu
sağlayan özgürlüge dayalı “rasyonel devlet yönetimi” oluşturmaktadır”.Öte yandan “Batı uygarlığı
terimini kullandığı zaman Atatürk “Batı”yı basit bir coğrafya terimi olarak görmemiştir.Onun
uygarlık dediği,çogu zaman da “muasır medeniyet diye nitelendirdiği,binlerce yıl süren gelişmeler
sonunda insan aklının,bilim ve teknolojisinin katkısı ile ortaya çıkan,bütün insanlığın eseri ve malı
olan uygarlıktır.29
27
Okan Haktan,Atatürk'ün Ekonomi Politikası;Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık,Hacettepe Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Dergisi,Sayı: 75.yıl Özel sayısı,1998,s.31
28
Serdar Sakin,Ulusal Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk,Erciyes Üniversitesi SBE,Sayı:15 ,2003
s.200
29
Mesut Erşan,Mustafa Kemal Atatürk'ün Batılılaşma Hakkındaki Düşünceleri,Afyon Kocatepe Üniversitesi SBE,
Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 8, Sayı 3,2006,s.42
18
2.3. Türk Dış Politikasında Karar Alma Mekanizması ve Karar Birimleri ve Rolleri
Burada Türk dış politikasında karar alma mekanizmasının kurumsal yapısı,bir başka ifade ile
Türk dış politikasında içsel ve dışşal çevrenin sağladığı girdileri algılayan,tanımlayan,açıklayan,
yorumlayan ve bunlarla ilgili amaçları belirleyen ve bu amaçlar doğrultusunda stratejiler uygulayan
ve uygularken kullanılacak araçları ve bunların türleri arasında yapılacak tercihler anlamındaki dış
politika çıktılarını üreten karar merkezinin kurumsal yapısı ele alınacaktır.Tabii ki son tahlilde,dış
politika kararlarını bireyler alacaktır ve bundan dolayı da bireyler merkezi bir role sahip olacaktır.
Ancak,hangi kurumdaki birey ya da bireylerin dış politikada kararlar alacağı veya bu kararlardaki
rolleri,bu rollerin sınırı,kim ya da kimlerle hangi etkinlikte bu rolü oynayacakları gibi konular
kararların alındığı ülkenin siyasal rejimiyle çok yakından ilgilidir. 30Burada Türk siyasal sistemi ve
bu sistem içerisindeki dış politika kararlarının alınmasıyla ilgili olan devlet mekanizması ile bu
mekanizma içerisinde dış politika kararları oluşum sürecine katılan ya da katıldığı düşünülen
unsurlara değineceğiz.
Öncelikle Türk dış politikasında iç ve dış faktörlere bakacak olursak,burada karar alıcıları ve bu
karar alıcaları etkileyen diğer unsurlara değinmek gerekir. Bunları şöyle sıralayabiliriz.
a)Liderlerin Rolleri ( Cumhurbaşkanı,Başbakan ..gibi )
b)Askeriye 'nin Rolü
c)Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü
ç) Parlamentonun Rolü
d)Kamuoyu ve Medya'nın Rolü
e)Büyük Güçlerin Rolü ve Bağımsız Ekonominin Rolü
30
Hasan Mor,Türk Dış Politikasında Belirleyici Faktörler Ekseninde Özal'ın Dış Politika Konsepti,Doktora Tezi,Selçuk
Üniv.SBE,Konya,2002,s.116
19
2.3.1. Liderlerin Rolleri
Türk siyasal sisteminin niteliğine göre Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi devletin en üst
katmanındaki liderlerin görev ve rolleri anayasa çerçevesinde belirlenmiştir.Parlamenter sistemlerde
meclisin güvenoyu desteğine sahip ve ona karşı sorumlu olan hükümetler,ülkenin genel siyasetinin
oluşturulması ve yürütülmesi görev ve sorumluluğuna sahiptir.Bu yüzden de Cumhurbaşkanlarına
yürütmeye dair görev ve yetkiler verilmeyerek sadece devleti temsil etme gibi sembolik bir rol
tanınır.Ancak Türk siyasal yaşamına baktığımızda 1982 Anayasası Cumhurbaşkanını geniş
yetkilerle donatarak onu yürütmenin bir parçası haline getirmiş ve hükümete ait olan dış politika
oluşturma sürecine cumhurbaşkanını aktif bir şekilde dahil etmiştir.Cumhurbaşkanı bu anayasa ile
geniş yetkilere sahip olmuş ve böylece,yabancı devletlere temsilci göndermek,Türkiye'ye
gönderilen temsilcileri kabul etmek,Milletlerarası anlaşmaları onaylamak,TBMM adına TSK
Başkomutanlığını temsil etmek,TSK'nın kullanılmasına karar vermek,Genel Kurmay Başkanını
atamak gibi yetkileri elinde bulundurmuştur.
Ancak Türk dış politikası karar alma süreci içerisinde Cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanıp
kullanmaması onun kişisel özelliklerinin yanında,iktidar partisi,Başbakan ve diğer dış politika
oluşum sürecine katılan kurum ve aktörle ilişkisi belirlemektedir.İşte bu faktörlerin durumuna göre
Cumhurbaşkanı anayasanın kendisine tanıdığı yetkileri kullanmayarak dış politika karar oluşum
sürecini diğer aktörlere fiili olarak devredebilir. 31Böylece seçimle işbaşına gelmiş olan iktidarlar
demokrasinin gereği olarak birinci dereceden yetkileri elinde bulundurarak politikalarını
oluşturmuştur.Ama yine de hükümetlerin yetkilerini kullanması için Cumhurbaşkanı ile uyum
içerisinde olması gerekir.Nitekim veto hakkı cumhurbaşkanının elindedir.Bu yüzden halkı temsil
eden Başbakan ile Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı çıkarlar için değil devletin bekaası için
anlaşma ve uzlaşma içinde bir harmoni oluşturmalıdır.
2.3.2. Askeriye'nin Rolü
Türkiye'de ordunun dış politikada belirleyici bir role sahip olmasının nedeni, bu kurumun
31
Mor, a.g.t., s.116-120
20
genel olarak siyasal sistemde ve toplumda ayrıcalıklı bir yere sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu yüzden öncelikle ordunun Türk toplum ve siyasal yaşamındaki yerine bakmak gerekecektir.
Bunun için de Türk ordusunun bu ağırlıklı konumunun,diğer bir deyişle pretoryen niteliğinin
nereden kaynaklandığı üzerinde kısaca durmak yararlı olacaktır.Türk ordusu birçok açıdan
pretoryen özellikler göstermektedir.Politika-ordu ilişkilerini açıklamakta sık kullanılan bu kavram
ordunun siyasal sistemi,müdahale ya da benzeri yöntemlerle gözetim ve denetim altında tutması
anlamına gelmektedir.David Rapaport'a göre,pretoryen devlet yapılanması,gücün öneminin en üst
noktaya çıkarıldığı devlet türüdür.Bununla birlikte,Pretoryenizmin belirli bir yönetim biçimiyle
bağlantılı olması da gerekmeyebilir.Yani,bu tür devletler mutlaka en demokratik veya en despotik
devletler değildir.LO Amos Perlmutter tarihsel ve modern pretoryenizm olarak yaptığı ikili ayrımda
tarihsel pretoryenizme örnek olarak Osmanlı ordusunu ve özellikle Yeniçerileri göstermektedir.
Ona göre,modern pretoryen devlet,ordunun hükümete müdahale etme eğilimi taşıdığı ve yürütme
üzerinde denetim kurma potansiyeline sahip olduğu devlet tipidir.Bunun nitelikleri arasında yetersiz
bir yürütme ve siyasal çöküş bulunur.Bu alanla ilgili yazında hem Osmanlı dönemi hem de
Cumhuriyet dönemi Türk ordusunun pretoryen niteliği ilzerinde duruImaktadır.Türk siyasal
yaşamını da 'korumak ve kollamak' biçiminde ifadesini bulan bu ordu tipinin temel özelliği
'muhafız ordu niteliğini taşımasıdır,Türk Silahlı Kuvvetleri bu muhafız olma niteliğini kendisine
atfettiği 'rejimi koruma ve kollama çerçevesinde yerine getirmektedir.Bunun temelinde Cumhuriyeti
kuran kurum olması yatmaktadır.Türkiye'de özellikle Kemalist rejime varolan sisteme yöneltilen
eleştirileri ya da sorgulamaları ordu bu yüzden doğrudan kendi üzerine almaktadır.Türkiye'de
ordunun siyasal sistem üzerindeki konumunu hem güçlendiren hem de varolan bu yerin bir sonucu
olarak görülebilecek bir diğer nokta askeri darbelerdir.Bunun en önemli etkisi,askeri darbelerin
siyasal sistemin askerler tarafından biçimlendirilmesi sonucunu doğurmuş olmasıdır.Dolayısıyla,
1960'tan beri Türkiye'de siyasal sistemin genel hatlarını,yani anayasaları askerlerin belirlediği ancak
kendi biçimlendirdikleri sistemin bir süre sonra tıkandığını görüp yine kendi müdahaleleriyle
düzeltme yoluna gittikleri bir siyasal süreç başlamıştır.32Ancak çağdaş batı demokrasilerinde,Türkiye'de yaşananın aksine ordunun siyasi yaşama hiçbir etkisi yoktur ya da Türkiye'de olduğu kadar
güçlü değildir.Çağdaş demokrasilerde ordular kesin bir şekilde demokratrik sivil denetim
altındadır. 33 Durumun bu yönünü ise bir sonraki konu olan diğer devletlerin dış politikaları ile
karşılaştırma yapılınca tartışacağız.Şimdi ise tekrar TSK'ya dönelim:
Türk Silahlı Kuvvetleri genel olarak uluslararası ilişkileri ve dış politikayı Siyasal Gerçekçilik
açısından değerlendirmektedir.Bu da silahlı kuvvetlerin uluslararası ilişkilerde güç öğesinin
32
Uzel,a.g.m.,s.311-313
Uğur Burç Yıldız, Ordunun Türk Dış Politikasındaki Rolü:Kurumsal Olmayan Mekanizmalar,Ertan Efegil ve Rıdvan
Kalaycı , a.g.e. Ankara: Nobel Yayınları, 2012.
33
21
uygulayıcısı olması açısından kendi içinde tutarlı bir yaklaşımdır ve herhalde dünyadaki diğer
ordular içinde geçerlidir.Askerler dış politikayı tamamiyle bir güç mücadelesi olarak
almaktadırlar.Özellikle orta ve üst rütbeli subayların Türk dış politikasıyla ilgili olarak yazdıklarına
bakıldığında en çok kullandıklan kavramların güç, güç dengesi,ulusal çıkar,strateji,jeopolitik gibi
kavramlar olduğu dikkati çekmektedir.Ekonomik etkenlerin öneminin giderek arttığı kabul
edilmekle birlikte,ekonomik gelişmişlik kendi içinde bir gereklilik ya da bir hedef olarak değil,
ulusal güce yaptığı katkı çerçevesinde,yani güç mücadelesinin bir aracı olarak ele alınmaktadır.34
2.3.3. Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü
Dışişleri Teşkilatı,en eski devlet kuruluşlarından biridir.Bunun yanında iç mesleki dayanışmasını
zamanla geliştirmesi,mesleğin teknik bir karakter taşıması gibi niteliklere de sahiptir.Bunlardan
dolayı,Dışişleri Teşkilatı (Bakanlığı),Türk siyasi yaşamında zaman içinde meydana gelen
değişimlerden ve her türlü değişikliklerden en az etkilenen kurum ya da kurumlardan biri
olmuştur.Böyle bir kurumun teşkilat yapısı,koordinasyonu,hükümetle ve basınla olan ilişkileri de
doğal olarak önem taşımaktadır.Dışişleri teşkilatının üstlendiği bir diğer görev de ülkemizin Uluslar
arası alanda siyasal ve kültürel tanıtımının yapılarak dış politika uygulayıcılarına bu alanda destek
sağlamaktır.Genel ve uzun süreli tanıtım siyaseti,bir ülkenin dünyadaki genel görünümü düzeltmek
ve saygınlığını arttırmak için girişilen planlı eylemler bütünüdür.Bu eylemler hakkında Türkiye’den
örnek vermek gerekirse,başından beri Türkiye Cumhuriyeti’nin barışçı bir dış politika güttüğü,laik
bir devletin Türk toplumunu gelişme yolu üzerine koyduğu,Türk ulusunun kendine özgü biçimde
iletişim bağlarını geliştirmekte olduğu ayrıca bölgesinde siyasal bir denge öğesi sayıldığı vb
belirtilebilir.Tanıtımın ister genel nitelikli ve uzun süreli olsun,isterse belirli bir konuda kısa süreli
olsun,devletin dış siyasasına uyması gerekmektedir.Tanıtma alanında ilerlemiş ülkelerde
değişmeyen bir gerçek vardır ki, tanıtma siyasetinin ana çizgilerini Dışişleri Bakanlığı,uygulama ise
Dışişleri dahil, birçok kuruluş tarafından yapılır.35
2.3.4. Parlamentonun Rolü
Tarihsel
süreçte
parlamentoların
müdahalesine
en
son
açık
konu
dış
politika
olmuştur.Hükümet-ler dış politikada kendilerini serbest hissetmişlerdir.Parlamentolar dış politikanın
oluşumunu ve uy-gulanmasını geciktirici,engelleyici olarak görülmekte;bu,dış politikada karar
alıcılar ile parlamento
arasında kurulması yararlı olan yetki paylaşımı ile iş bölümünün ortaya
çıkmasını geciktirmektedir.
Hükümetlerde dış politikanın iç siyasetten farklılığı ve müdahale
34
Uzel,a.g.m.,s.315-316
Hicabi Arslan, Basının Türk Dış Politikası Üzerindeki Yönlendirici Etkisi,Doktora Tezi,İstanbul Üniv.,SBE,2007,
s.88-90
35
22
zorluğundan
faydalanarak,arkala-rındaki
parlamento
desteğine
ters
düşmeyi
göze
alabilmektedirler.36
Çok partili Türk Parlamentosunda dış politika ile ilgili olarak değişmeyen temalardan birincisi,
yasama ile yürütme arasındaki hukuki şekillere ve temel mekanizmaya uyma meselesi olmuştur.
İkinci büyük tema,yasama organının dış politika konusunda habersiz bırakılması ve muhalefetin bu
durumdan sürekli şikayetçi olmasıdır.Türk Parlamentosunda değişmeyen birinci tema olan yasamayürütme arasındaki hukuki şekile uyma meselesine tartışma yaratan en önemli durum Kore'ye asker
gönderme kararı dolayısıyla olmuştur.İsmet İnönü ise muhalefet lideri olarak bir açıklama yapmış
ve hükümet kararı ile Anayasanın ihlal edildiği kanaatine varmıştır.Ancak meselenin hukuki yönü
unutturulmak için Kore'de bulunan askerlere selam ve sevgi bildirilmesine dair önerge 27 Aralık
1950 de oybirliği ile kabul edildiği de bilinmektedir.Kararın hükümetçe alınması,Birleşmiş Milletler
emrine askeri birlik verilmesinin savaş kararı,yani TBMM'nin alması gereken karar olup olmadığı
tartışmasına yol açmıştır.37Burada şunu söyleyebiliriz;Anayasa metninde,silahlı kuvvet kullanılması
ile ilgili düşünülen tek hal savaş ilanı halidir.Bu durumda asker göndermenin savaş sayılamayacağı
bir bakıma doğrudur.Ancak ortada başlamış bir savaşa fiilen katılma niyetini taşıyan bir karar bulun
duğu da gözden kaçırılmaması gerekir.Bu yanlışlık ise 1961'de Anayasanın değişmesi ile son bulacaktır.
Dış politikanın yasama organlarında da tartışılmaya başlamasından bu yana,dış politika
görevinin
yasama organına daha fazla katılma imkanı veren bir görev haline gelmesi ve dış
ilişkileri örten perdelerin daha fazla aralanması yolundaki umutlar genelde boşa çıkmıştır.Bu
yüzden artık dış politikanın belirlenmesi,uygulanması ve denetiminde parlamentonun yeni usullerle
ve yeni araçlarla
donatılması gerekmektedir.TBMM,geleneksel yetkileri dışında,dış dünyada
ortaya çıkan yeni kontrol araçlarını takip etme çabasında olmalıdır. 38 Çünkü bazı devletlerin
anayasalarına göre;Hükümetler dış politika konuları ile ilgili karar almadan önce dış işleri
komisyonuna danışmak zorundadır.İşte Türkiye Parlamentosu da bu yetkisini açıkça ortaya koymalı
ve dış politikada etkin
Buradaki
olma çabasını göstermelidir.
anlatımda
da
görüldüğü
üzere,Parlamento
dış
politikada,bazı
Anayasa
hükümlerinin ifade eksikliğinden dolayı hükümet tarafından ekarte edilebilmektedir.Nitekim 1924
Anayasasında
bu boşluk değerlendirilmiş ve meclis yok sayılarak karar alınmıştır.Ancak
unutulmamalıdır ki dış politika görevi her ne kadar yürütme organının işi olsa da,tüm yürütme
görevlerinde olduğu gibi,burada da yasama organının rolü,karar safhasında etkileme ve denetleme
36
Çınar Bahçacı,Parlamento ve Dış Politika,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniv. SBE,2006,s.130
Mümtaz Soysal,Dış Politika ve Parlamento,Ankara,1964,s.196-201
38
Bahçacı, a.g.t.,s.115-117
37
23
safhasında da uygun
bulup bulmama,tartışma ve hesap sorma olmalıdır.
2.3.5. Kamuoyunun ve Medya'nın Rolü
Siyasal karar alma sürecini etkileyen faktörler arasında yer alan “kamuoyu”, çoğulcu toplum
yapılarında farklı amaç ve isteklerin,kitlesel olarak duyurulmasını saglar.Çoğulcu demokrasilerde
halkın tümünün ya da grupların kanaatlerinin ögrenilmesi,siyasal iktidarın bu kanaatlerden
etkilenmesi, “olması gereken”dir.Kamuoyu ile ilgili aranan diger unsurlar ise; siyasal karar alma
durumunda olanları etkileme amacının yanı sıra, belli bir zaman dilimi içinde belirli bir kamusal
soruna ilişkin olmak ve kesin ya da değişemez olmamaktır.39
Dış siyasetin hareket noktası ulusal çıkarlardır.Etkinlik kaynaklarından biri de kamuoyudur.Bir
konunun kamuya mal edilmesi,desteğinin sağlanması,dışarıda kabul görme,etkili olma imkanını
arttırır.Ulusal davalarda devletin halkı arasına alması dış siyasette kararları uygulamasında
kendisine büyük destek olur.Kamuoyu etkeninin bir yönü iç kamuoyu oluşturmak,diğer yönü ise dış
kamuoyunu hazırlamaktır.Özellikle açık rejimlerde kamuoyu dediğimiz halk kitlesi,iç politika kadar
dış politikada da etkili olmuş ancak kamuoyunun rolü ne dış politikada köklü devrimler yapacak
kadar çoktur ne de bunu tümden felce uğratacak kadar güçlüdür.Dış politikada kamuoyu,dış politika
konuları ile ilgilenen kişilerin düşünceleridir.Dış politikada kamuoyundan söz edebilmek için önce
o halkın o konuda fikir sahibi olması gerekir.İşte bunu da sağlayacak olan medyadır.Medya
kamuoyu oluşturmada birinci derecede etkili bir unsurdur.40Bu yüzden basın dış politika sorunlarını
halka anlatırken tarafsız olmalı ve çok hassas olmalıdır.Gelişmekte olan ülkelerde dolayısıyla
Türkiye'de basın çeşitli nedenlerle dış politika sorunlarını halka abartarak yansıtmaktadır.Çünkü
Türkiye'de basın diğer bazı gelişmekte olan ülkeler gibi ya hükümet yandaşlığı ya da karşıtlığı ile
hareket etmekte ve hükümetin zararlı ya da yararlı yönlerini bir kenara atmakta böylece kamuoyunu
yanlış yönlendirmektedir.Bu yüzden kamuoyu bir haber seyrederken farklı bir başka haberde ya da
metinde farklı düşüncelere maruz kalmakta böylece iki zıt fikir konusunda şüpheye düşmektedir.
Türkiye'de ise durum artık islami kanal ya da islami gazete,sağcı ya da solcu gazete olarak ayrılmakta ve kişi hangi yöne daha yakınsa o metni okumakta ve o kanalı seyretmektedir.Yukarıda
39
Bihterin Dinçkol, Yönetilenlerin Öz Yönetimi:Kamuoyu,İstanbul Ticaret Üniv.,Sosyal Bilimler Dergisi,sayı 10,Güz
2006,s.50
40
Arslan, a.g.t.,s.35
24
söylediğim şüphe konusu aslında bir bakıma iyidir.Çünkü insanlar bu görüşleri alıp akıl süzgecinden geçirerek doğruyu bulabilir.Ama tek yönlü hareket edenler ise daha geniş perspektiften
bakamayarak sadece kendi doğrusunu destekleyen metinlerle haşır neşir olup kendini kandırmaktan
başka bir şey yapmamış olacaktır.
2.3.6. Büyük Güçlerin ve Bağımsız Ekonominin Rolü
Hiç kuşkusuz en önemli dış dinamiklerden biri de,büyük güçlerin küçük ve orta büyüklükteki
devletlerin dış politikalarına yaptığı etkidir.Devletlerin büyük güçler tarafından kendilerine sağlanan
güvenlik garantilerinden kolay kolay vazgeçememesi de sürekliliğe hizmet eden bir dışsal etkendir.
Nitekim Türkiye’nin II.Dünya Savaşından sonra ABD’nin güvenlik şemsiyesi içerisine girmesi
Türk dış politikasındaki süreklilikte önemli rol oynamıştır.Bir devletin dış politikasındaki
sürekliliğin kökleşmesi,diğer bir gücün zorlaması sonucunda da gercekleşebilir.Bir devletin dış
politikasının diğer bir guç tarafından değiştirilmesi sık rastlanan bir durum olmasa da,özellikle güç
kaymasıyla sonuçlanan savaşlarda alınan yenilgiler bu türden sonuçlar doğurmaktadır. Bir dış gücün
zorlaması sonucunda değiştirilen dış politika zaman içerisinde bir kimlik kazanarak belirli
parametrelerin kolay kolay dışına çıkamaz.Japonya ve Almanya’nın II. Dünya Savaşından sonra dış
politikalarında bağımsızlıklarını yitirmeleri ve nüfuz politikalarından uzak durmaları bu duruma
işaret etmektedir.İkinci Dünya Savaşı sonrasında köklü bir değişim geçiren Japon dış politikasının
gelişimine baktığımızda,bu devletin ilk önce kayıtsız şartsız bir ABD dayatması içerisine girdiğini
görüyoruz.41
41
Gültekin Sümer, Dış Politikada Süreklilik-Değişim Çekişmesi, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Uluslar
arası Hukuk ve Politika Dergisi,Cilt 6, Sayı 23,s.79-80
25
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3.1. 1923-1950 Arası Türk Dış Politikası
1923-1950 dönemi dış siyasetini Atatürk dönemi ve ismet inönü dönemi olmak üzere ikiye
ayırmak mümkündür.1923-1938 arası Atatürk dönemi dış politikası yeni Türk devletinin inşaası için
gerekli adımlar doğrultusunda gelişme göstermiştir.1938-1950 arası İnönü dönemindeki uluslararası
ortama hakim olan konular ise genel anlamda İkinci Dünya Savaşı'nın gölgesinde gelişmiştir.
“Ankara hükümetinin dış politika anlayışı,basit, somut ve kesindi: ulusal bağımsızlık,egemenlik ve
güvenliğin sağlanıp korunması.
“1 Eylül 1939 günü Almanya’nın Polonya’ya saldırmasıyla ikinci dünya savaşı başladığında
Türkiye’nin temel endişesi ulusal egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar gelmeden bu badireyi
en güvenli şekilde atlatabilmekti.”
1923-1930 dönemi dış siyasetinde, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından Lozan’dan kalan
sorunların çözümüyle uğraşıldı.42
Lozan sonrası Türk dış politikasının temel hedefi,bir yandan Türkiye'ye yönelebilecek olası bir
askeri müdahaleye karşı Türkiye'nin etrafında ortak bir güvenlik sistemi oluşturmak,diğer yandan
da,uluslararası ilişkilerde mevcut sorunları barışçı yollardan çözmek olmuştur.Bu amaçla İtalya ile
30 Mayıs 1928'de Dostluk Antlaşması imzalanmış ancak İtalya'nın Orta ve yakındoğuya yayılma
emelleri ortaya çıkınca bu iyi ilişkiler bozulmuştur.Yine 1933 yılında başlayan Nazi iktidarı ile
birlikte Almanya ile olan ilişkiler değişmiş ve Hitlerin İtalya ile işbirliği içine girmesi ve boğazlar
konusundaki olumsuz tavrı yüzünden Türkiye rahatsız olmuş ve Almanya-İtalya işbirliği karşısında
Türkiye ingilizlerle yakınlaşmış ve Musul Sorunundan dolayı kötüleşen Türk-İngiliz ilişkileri 1936
Montreux Boğazlar sözleşmesi ile birlikte iyileşmeye başlamış ve Boğazlar konusunda Türkiye'yi
destekleyen İngiltere ile ilişkiler hızla düzelmiş ancak Sovyetlerle tam bir zıt kutupta seyrederek dış
ilişkiler kötüleşmiştir. 43 1939 sonrasında Türkiye'nin Sovyet politikası tamamen değişmiştir.Daha
sonra patlak veren ikinci dünya savaşında İsmet Paşa Hükümeti Türk dış politikasının temel ilkesini
42
Gökhan Yılmaz,Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Programlarında Dış Politika (1920-1980).Yüksek Lisans Tezi,
Pamukkale Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı,Denizli 2006,s.22
43
Mücahit Özçelik,İkinci Dünya Savaş'ında Türk Dış Politikası,Gazi Üniv.SBE,s.254-256
26
savaşa girmemek,ne pahasına olursa olsun savaş dışı kalmak üzerine inşa etmiştir.
1945 yılına geldiğimizde Türkiye'nin yeniden çok partili düzen denemesine girmesini,Sovyetler birliği karşısında Amerika'nın desteğini kazanmak isteğine bağlı olduğunu söyleyebiliriz.ABD
de Truman Doktrininin tartışmaları yapılırken,Doktrinin aleyhine karşı tutum sergileyenlerin en
önemli savının Türkiye ve Yunanistan'da demokrasi olmadığı düşüncesi idi.Onlara göre bu tip
tutucu ülkelere yardım etmenin ve dünyayı savunmanın bir anlamı yoktu.Truman ise bu muhalefet
havasını dağıtabilmek için,bu doktrinin ABD için stratejik yararlarının yanı sıra,Türk hükümetinin
1946'dan beri tam demokratik düzene geçmek için çaba gösterdiğini ısrarla tekrar etmiştir.Hatta
Ankara'da iş başına gelecek hükümetlerin şimdikinden çok değişik nitelikte olacağını da
söylemiştir.Türk Hükümeti'de Truman Doktrini yolu ile hem güvenliğini sağlamak hem Batıya
bağlanmak,hem de ekonomik ve Askeri yardım almak için çok partili rejime geçişi hızlandırmıştır.44
1947 dönemine geldiğimizde ise Amerikan ilişkileri gelişti.ABD Başkanı Truman Sovyet
yayılmacılığını durdurmak için Türkiye ve Yunanistan'a yardım için Hükümete yetki verdi ve ABD
Türkiye'ye askeri yardıma başladı.
3.2. 1950-1960 Arası Demokrat Parti Dönemi Dış Politikası
Demokrat Parti 14 Mayıs 1950'de ki seçimle işbaşına geldi.Demokrat Parti genelde CHP'nin
dış politikasını benimsemişti.Ancak DP yönetiminin özellikle ekonomik politikalar açısından batıya
daha yakın bir özellik taşıması,Türkiye’nin batıya bağlanma çizgisine,daha belirli ve zorunlu bir
istikamet verecektir.Bu sebeple Türkiye’yi NATO’ya sokmayı zorunlu gören DP, bu sırada patlak
veren Kore Savaşını büyük bir fırsat olarak düşündü ve 4500 kişilik bir Türk Birliğini T.B.M.M.’nin
onayını almadan Kore’ye gönderdi.Kore Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin NATO’ya alınması
konusunda ABD’nin tavrı değişmeye başladı.Sonuçta Sovyetler Birliği’ne karşı set çekme ve
çıkabilecek muhtemel bir savaşta askeri üslere ihtiyaç duyulması sebebiyle ABD,Türkiye’nin
NATO’ya alınmasını gerekli görecektir.Bu gelişmelerden sonra NATO Bakanlar Konseyi 15-20
Eylül 1951 tarihinde Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak alınmasına oybirliği ile karar
verdi.T.B.M.M.’de 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşmasını tasdik etmiş böylece Türkiye
NATO’ya resmen üye oldu.
Bu dönemin temel özellikleri arasında şunlar vardır:
1. Birleşmiş Milletler idealine bağlılık.
2. İngiliz ve Fransız ittifakına ve Amerika ile en sıkı dostluk ve işbirliğine dayanan dostluğuna
sadakat.
44
A.Haluk Ülman,Oral Sander, Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968), Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi,Cilt 27,Sayı 1, 1972, s.4-5
27
3. Tüm milletlerin toprak bütünlüğüne saygılı,barışçıl politikanın devamı,bu barışçı siyaset Truman
Doktrini ve Marshall yardımı ile batılı devletler tarafından desteklendiğinin göstergesi olarak kabul
edilmiştir.
4. Amerika "büyük dost" İngiltere ve Fransa "büyük müttefik" olarak görülmekte ve daha sonra da
göreceğimiz üzere dış politikada hep bu devletlerin politikaları ile uyumlu politika izlenmektedir.
5. Doğu Akdeniz güvenliğini korumak için Amerika ve müttefiklerin dikkatini bu sorunlar üzerine
çekmek ve sıkı dostlukla bağlı olunan Yakın Doğu devletleriyle daha iyi ilişkiler kurarak bu
bölgelerde adalet ve anlayış esaslarına dayanan bir dostluk havası yaratmak istemektedir.
6.Resmi adı “Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan Krallığı ve Yugoslavya Federatif Halk Cumhuriyeti
Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşması” olan Balkan Paktı, 25 Şubat 1953’te Atina’da parafe
edildi ve 28 Şubat’ta üç tarafın dışişleri bakanları tarafından Ankara’da imzalandı.45
7.Pakistan ile barış ve güvenliği sağlama adına,BM idealine dayanan antlaşma sağlanmıştır.
8.Suriye ile eskiden beri olan kardeşlik bağlarına dayanarak onların refahı için çaba sarfedilmiştir.
9.Filistin meselesinin BM tarafından çözümü istenmiştir.46
Bu dönemde başka bir önemli olay ise; Mısır ve batılı güçler arasında yaşanan süveyş krizi
sonrası ortaya çıkan ve ABD'nin Ortadoğu'da İngiltere'den kalan boşluğu doldurmasına dayanak
sağlayan Eisenhower Doktrini'nin ilan edilmesidir.ABD bu doktrin ile gerektiğinde Ortadoğuya
müdahale edecektir.47
Bu doktrin Türkiye'de de kabul edilmiş ve Başbakan Menderes bu doktrin ile Ortadoğu'nun
parçalanmayacağı ve ABD yardımları ile güçleneceğini söylemiştir.Eisenhower Doktrini
çerçevesinde Türkiye ve ABD arasında 5 Mart 1959’da imzalanan “İşbirliği Anlaşması” ile
Türkiye’ye dolaylı ya da dolaysız bir saldırı durumunda, Türk hükümetinin isteği üzerine ABD’nin
silahlı kuvvetlerini de kullanarak yardım edeceği öngörülmüştür. 9 Mayıs 1960’da TBMM
tarafından onaylanan bu anlaşma Ortadoğu’da İngiliz ve Amerikan çıkarlarını korumak için onlarla
işbirliğinde bulunan hükümetleri iktidarda tutma amacı taşıdığı gerekçesiyle ülke içi muhalefetin
tepkisini çekmiştir.48
45
Caner Sancaktar, Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası'na Marksist Yaklaşım, Bilge Strateji Dergisi,Cilt 3,Sayı
5,2011,S.41
46
Yılmaz, a.g.m.,s.48-58
47
Zehra Doğan, Stratejik Ortaklıktan Model Ortaklığa Türk-Amerikan İlişkileri ve Ortadoğu,Atılım Üniv. SBE Uluslar
arası İlişkiler Anabilimdalı Yüksek Lisans Tezi,Ankara-2011,s.74,75
48
Doğan, a.g.t.,s.75
28
3.3. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kadar Dış
Politika
1960 darbesinden sonra dış politikada çok önemli değişiklikler yaşanmamıştır.Öyle ki 1960
darbesinin veya devriminin temel niteliği bunu açıkça ortaya koymaktadır.Normalde devrimler bir
ülkede başarıya ulaşırsa ki bunun örneklerini Kongo,Küba,Endonezya da gördük,sonuçta dış
politikasında değişiklikler olur.Ancak,ilk bildirisinde NATO ve CENTO'ya bağlılık ilan eden 1960
devrim hareketi Türk Dış Politikasına hiçbir değişiklik getirmemiş,ve büyük ölçüde bu nedenle,Batı
ve özellikle ABD'de tepki ile karşılanmamıştır.Ancak 1960 devrimi her ne kadar dış politikada
ortaya önemli bir değişiklik çıkarmamışsa da bu dönemle birlikte,kamuoyunun çeşitli dilimlerinin
ve çeşitli çıkar ya da baskı gruplarının birer siyasal güç olarak belirmeleri ve ortaya çıkan ideolojik
akımlarla birlikte Türk dış politikasının çizilmesinde söz sahibi olmak istemeleri gibi durumlar söz
konusu olmuştur.49
Bu dönemler arasında Türk Dış politikasını etkileyen olaylar şöyledir;

Nato hala temel taş niteliğindedir.Ancak 1960'lı yıllardaki '' Barış içinde birlikte yaşama''
politikası Türkiye'nin ABD'ye yönelik politikalarında olumsuz rol oynamıştır.Ancak Türkiye
güvenliği açısından ABD ve Batı'ya bağımlı olduğunu daha fazla hissetmiştir.

ABD Başkanı Johnson'un İnönü'ye gönderdiği ve Türkiye'ye Amerikan silahlarının Kıbrıs'ta
kullanılmasını men edilmesi gibi bir içeriğe sahip olan mektupla birlikte Türkiye'nin Sovyetlerle
daha iyi ilişkiler kurma çabası ile buna paralel olarak öğrenci hareketlerinin Anti Amerikan
yaklaşımları dış politkayı etkilemiştir.Kıbrıs konusu ve buna bağlı olarak Johnson Mektubu gibi
Batı’yla yaşanan sorunlar,Türkiye’yi özellikle 1950’li yıllarda yürüttüğü Orta Doğu’ya yönelik dış
politikasında değişiklik yapmaya itmiştir.Arapları ihmal ettiğini düşünen Türkiye,bu politika
değişikliği bağlamında Orta Doğu sorunlarında daha Arap yanlısı bir tutum sergilemiştir.1960-1980
dönemi, Türk Dış Politikasında Batı’ya eleştirel bakışın ve Orta Doğu’ya yakınlaşmanın başladığı
dönemdir.1960’lı yıllar geçmiş zamana göre Türk Dış Politikası açısından göreli özerklik dönemi
olarak görülmektedir.Kısaca 1960’lı yıllarda Batı’yla yaşanan şok,Türkiye’ye Orta Doğu’yu
hatırlatmış ve bölgeye daha farklı bakış ve yaklaşım içine girmesine neden olmuştur. 1980’li yıllar
Türk Dış Politikasında güvenlik ve savunma konularının belirleyici olduğu yıllardır.1979 yılında
49
Ülman,Sander, a.g.m.,s.10-11
29
İran İslam Devriminin gerçekleşmesi Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasında önemli etki
yapmıştır.Türkiye bu dönemde yine Batı eksenli bir politika takip etmiştir.İran İslam Devrimi ayrıca
Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasına ideolojik bir anlam yüklenmesine de neden
olmuştur.İran’daki gelişme dışında Türkiye’nin Orta Doğu politikasında terör ve su sorunu gibi
meseleler Türkiye’nin bölgeye bakışında belirleyici olmuştur.Kısaca bu dönem söz konusu bölgeye
yönelik Türkiye’nin dış politikasında güvenlik konularının ağırlığını hissettirdiği yıllar olmuştur.50

1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte Amerika'nın Türkiye'ye Silah Ambargosu ve
Türkiye'nin bu tavır karşısında Avrupa ile ilişkilerini geliştirme isteği

1980 yılında ise Türk-Amerikan ilişkilerinin tekrar başlaması.51
1980'lerden itibaren Türkiye ekonomik açıdan dış dünyaya açılma sürecine girmiştir.Siyasi yöndende dünyayı daha yakından tanımanın doğal bir sonucu olarak ekonomik çok yönlülüğü
tamamlamaya çalışmıştır.Artık Türkiye bu dönemde ABD,Japonya ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini
arttırarak devam ettirmiş ve bu ülkelerle olan ekonomik ilişkilerini en üst düzeyde tutmaya
çalışmıştır.52
50
Mehmet Şahin, Türkiye'nin Ortadoğu Politikası:Süreklilik Ve Değişim, AkademikOrtadoğu Dergisi,Cilt 4, Sayı
2,2010,s.13-14
51
Yakup Beriş,Aslı Gürkan, Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış:Ana Temalar ve Güncel Gelişmeler, TÜSİAD ABD
Temsilciliği Raporu , Washington Offıce, Temmuz 2002,s.6,7,8
52
Zafer Bozkuş, 1980 Sonrası Türk Dış Politikası ( 1980-1991), İÜ SBE,Yüksek Lisans Tezi,1992,s.62-63
30
SONUÇ
Bu çalışma konusu itibariyle geniş bir perspektifle bakmayı gerektirdiğinden dolayı,en
baştan itibaren anlam kargaşasına yol açmamak için sık sık tanımlamalarda bulunmayı zorunlu hale
getirmiştir.Bu yüzden çalışmaya başlarken dış politikanın tanımına yer verilmiş ve bu kavram genel
hatları ile ele alınmış ve somut örneklerle desteklenmiştir.
Tarih boyunca dünya üzerinde çok sayıda devlet kurulmuş ve bu devletler yıkılış süreçlerine
kadar çevrelerindeki devletlerle birtakım münasebetlerde bulunmuşlardır.Ama ekonomik,ama siyasi
tüm ilişkilerinde diplomasiyi kullanmak zorunda kalmıştır.Barışçıl yollarla ayakta durmak isteyen
ülkeler mecburen dış politikasında da aynı duruşu sergilemek durumundadır.İşte bu çalışmada da
Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikadaki barışçı tavrından bahsedilmiş ve bu ilkenin Türk dış
politikasındaki önemine vurgu yapılmıştır.Tabi bu vurgu yapılırken,barışçı politikanın tamamiyle
Ulusal bağımsızlık maddesini zedelemeyecek şekilde uygulanması gerekir.Çünkü bir ülke sadece
barış yolu ile ayakta kalamayacağını bilir ve ona göre hareket eder.Nitekim Mustafa Kemal Atatürk,
“Yurtta sulh cihanda sulh” sözünün bir ülkeye dış ülkelerin haksız bir şekilde müdahalesi ve bu
girişimin ardından o devletin egemenlik haklarının kaybedilmesi mevzu bahis ise geçerliliğini
yitireceğini de belirtmiştir.Öyle ki Kurtuluş Savaşı'nda itilaf devletleri her ne kadar ateşkes istese de
Türkiye'ye sundukları anlaşma maddelerinde bağımsızlığımızı yok etmek istemiştir ve bunun
sonucunda TBMM tam bağımsızlık için savaşa devam kararı almış ve nihai bağımsızlığa ulaşmıştır.
Burada dış politikanın çok büyük etkisini görmekteyiz.Çünkü bağımsızlık savaşı verilirken,Türkiye
çevresindeki ülkelerle dostluk antlaşmaları yapmış ve savaş esnasında sınırlarını güvence altına
almıştır.Dış politikasındaki aktif rollerle savaşı tam netice ile sonuçlandırmış ve diplomasinin ne
denli önemli olduğunu bizlere göstermiştir.
Dış politikada karar alıcılar çok büyük etkilere sahiptirler.Öyle ki bu karar alma mekanizması
kişiler üzerinden işleyen bir sistem olduğu için,alınan kararların bireysel olup olmadığı her zaman
için tartışma konusu olmuştur.Ancak dış politikada kararlar verilirken,karar alıcılar genellikle bu
kararlarını halkı arkasına alarak vermek istemektedirler.Böylece karar sonucunda ortaya çıkan
olumsuz durumlar halka mal edilir.Örneğin 1980 darbesi sonucunda hazırlanan Anayasa halk
oylamasına sunulmuş ve %90 civarı bir onaydan sonra kabul edilmiştir.Burada halkın ne kadar
Anayasa ile ilgili olup olmadığına değil, alınan destek önemlidir.Çünkü yasa sonucunda beliren
olumsuzluklardan artık halk sorumlu tutulacak ve yasayı yapan kişiler daha az zarar görecektir.Halk
31
ın bir tek kişiyi veya kişileri sorumlu tutma gibi bir hakkı da elinden alınmış olacaktır.Siyasi
iktidarlar her ne kadar yanlış yaparlarsa yapsınlar,sonuçta yine “Bizi halk seçti” cümlesini kullanıp
işin içinden sıyrılma yolunu seçeceklerdir.Gemişte de gelecekte de bu böyle olacaktır.Çünkü halk
kaos ortamından kurtulmak için Thomas Hobbes'un da dediği gibi haklarından feragat edecek ve
kendi seçtiği iktidarı ne yazık ki sorgulayamayacak.İşte görüldüğü gibi Siyaset meydanında da
bireyler etkin roller oynayacak ve “MİLLET ADINA” karar vererek yine kendilerini,verdikleri
karardan soyutlayarak,san ki o kararların alınırken şahsi fikirlerinin hiçbir etkisi olmamış gibi
davranmayı sürdüreceklerdir.
Çalışmada bu konulara yer verilmesinin yanında temelde anlatılmak istenen,dış politika sürecini
etkileyen iç ve dış etkenlerden söz edilmiştir.Bu unsurlar düz bir anlatım yerine sistemli olarak
başlıklar halinde toplanmış ve değerlendirmesi yapılmıştır.Bu değerlendirmelerde şu gibi sonuçlarla
karşı karşıya kalmaktayız.Öncelikle bir ülkenin dış politikasının ana hatları çizilirken hiçbir şekilde
etkilenmeme gibi bir durumu söz konusu değildir.Yeri gelir halkın istekleri medya aracılığı ile
duyurulur,yeri gelir ülkenin dış devletlere bağımlılığı göz önünde bulundurulur ve dış politika
portresi çizilir.Ancak aktif rol üstlenen bu unsurlardan öncelik, çevre ülkelerin durumu ve büyük
güçlerin etkisi unsurlarına verilir.Dolayısıyla bir devlet çevre ülkelerin politikalarına göre bir şablon
oluşturur ve konumunu koruyabilmek için büyük güçlerin etkisinde olan bir süreci
yürütür.Bunlardan hemen sonra gelen bağımlılık unsuru ise; tahmin edilemeyecek düzeyde dış
politikayı yönlendirebilme gücüne sahiptir.Çünkü ekonomik bağımlılığınızı yitirdiyseniz,bağımlı
olduğunuz gücün otoritesini es geçemezsiniz ve politikanızı ona uygun hale getirmek zorunda
kalırsınız.Hobsbawn'ın sözünü biraz değiştirecek olursak ortaya şöyle bir sonuç çıkar;“Politikanız
amaca uygun hale getirilemeden,başkaları tarafından amaca uygun hale getirilebilir”.İşte bu yüzden
devletler dış politikasında özgür bir tavır takınabilmek için her türlü bağımlılıktan
kurtulmalıdır.Ama bu ne kadar mümkün olabilir ve bir devlet dış ülkelere ne kadar karşı
gelebilir?Yani burada ekonomik bağımsızlığını kazanan bir ülke, sonunda mutlaka süper güçler
denen ülkelerden siyasi ya da askeri bir müdahale ile karşılaşabilir.Ama dış politikada aktif ve
özgür roller üstlenebilmek için atılması gereken en önemli adım,Atatürk'ün de belirttiği gibi
“Ekonomik Bağımsızlığın sağlanmasıdır.” Bunun sonucunda ise en azından hür bir siyaset için
gereken adım atılmış olur.Bu ilke tam anlamı ile uygulanabilirse;süper güçler dahi olsa, kolay kolay
bahane uydurup,bir ülkenin egemenlik haklarını ihlal edemez.
32
KAYNAKÇA
A.ÜLMAN Haluk,Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968) I,Cilt 23, Sayı 3, 1968
A.ÜLMAN Haluk, SANDER Oral, Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968) II, Cilt
27,Sayı 1, 1972
AKPINAR GÖNENÇ Ayşenur, Sivil Toplum Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi,2001
AKTAN Okan H. , Atatürk'ün Ekonomi Politikası;Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik
Bağımsızlık,Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,Sayı: 75.yıl Özel sayısı,1998
ALESKEROV Alesker, Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri,Doktora Tezi,Ankara
Üniv.,SBE,2007
ARMAOĞLU Fahir, 20.YY. Siyasi Tarihi (1914-1995),2004
ARSLAN Hicabi, Basının Türk Dış Politikası Üzerindeki Yönlendirici Etkisi,Doktora Tezi,İstanbul
Üniv.,SBE,2007
AYDIN Mustafa, Uluslararası İlişkilerde Yaklaşım,Teori ve Analiz,Ankara Üniversitesi SBFD,Cilt
51
BAHÇACI Çınar, Parlamento ve Dış Politika,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniv. SBE,2006
BERİŞ Yakup, GÜRKAN Aslı, Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış:Ana Temalar ve Güncel
Gelişmeler, TÜSİAD ABD Temsilciliği Raporu , Washington Offıce, Temmuz 2002
BOZKUŞ Zafer, 1980 Sonrası Türk Dış Politikası ( 1980-1991), İÜ SBE,Yüksek Lisans Tezi,1992
BUDAK Mustafa, Cumhuriyet Dönemi Türk Dış Politikasına Dair Türkçe Kaynak ve Araştırmalar
(1923-1945),Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004
CAN
Aydın, Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri,Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araşt.
Merkezi,Temmuz 2008
CİCİOĞLU Filiz, Ermenistan ve Kıbrıs Sorunu Bağlamında Türk Dış Politikası ve Sivil Toplum
Kuruluşları, Sakarya Üniv. Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 5,Sayı 2
DAĞ Ahmet Emin ,Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü,İstanbul,2004
DEMİR Fatih, Sivil-Asker İlişkilerinde Sivil Kontrol,Bilgi Dergisi,Sayı 2,2009
DİNÇKOL Bihterin, Yönetilenlerin Öz Yönetimi:Kamuoyu,İstanbul Ticaret Üniv.,Sosyal Bilimler
Dergisi,sayı 10,Güz 2006
DOĞAN Zehra, Stratejik Ortaklıktan Model Ortaklığa Türk-Amerikan İlişkileri ve Ortadoğu,Atılım
33
Üniv. SBE Uluslar arası İlişkiler Anabilimdalı Yüksek Lisans Tezi,Ankara-2011
EFEGİL Ertan, KALAYCI Rıdvan, Dış Politika Teorileri Bağlamında Türk Dış Politikasının
Analizi, Cilt 1, 2012
ERŞAN Mesut, Mustafa Kemal Atatürk'ün Batılılaşma Hakkındaki Düşünceleri,Afyon Kocatepe
Üniversitesi SBE, Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 8, Sayı 3,2006
İLGAZİ Abdullah, İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Dış Politikası, İÜ Atatürk İlkeleri ve
İnkılap Tarihi Enstitüsü Doktora Tezi,1995
KODAMAN ,Timuçin, AKÇAY Ekrem Yaşar , Kuruluştan Yıkılışa Kadar Osmanlı Diplomasi
Tarihi ve Türkiye'ye Bıraktığı Miras,Süleyman Demirel Üniversitesi FEF Sosyal Bilimler Dergisi,
Aralık 2010,Sayı 22
KOÇER Gökhan, Türk Dış Politikasının Belirlenmesi,Yüksek Lisans Tezi,İÜ SBE,1989
KOÇER Gökhan, Türk Dış Politikasında Din Unsuru,Akademik Ortadoğu Dergisi,Cilt 1,Sayı
1,2006
KURUBAŞ Erol, Etnik Sorun-Dış Politika İlişkisi Bağlamında Kürt Sorununun Türk Dış
Politikasına Etkileri,Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi,Cilt 8,No:1,2009
KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “Dış Politika” Nedir? Türkiye'deki Dünü ve Bugünü,Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 35, Sayı 1
MOR Hasan, Türk Dış Politikasında Belirleyici Faktörler Ekseninde Özal'ın Dış Politika
Konsepti,Doktora Tezi,Selçuk Üniv.SBE,Konya,2002
OKUTAN Cevat, EREKER Fulya, Türk Dış Politikasının Belirlenmesinde Rejim Unsuru,İstanbul
Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,Sayı 8, 2005
ORAN Baskın, Türk Dış Politikası:Temel İlkeleri ve Soğuk Savaş Ertesindeki Durumu Üzerine
Notlar,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,Cilt 51, Sayı 1
ÖZÇELİK Mücahit, İkinci Dünya Savaş'ında Türk Dış Politikası,Gazi Üniv.SBE
SAKİN Serdar, Ulusal Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk,Erciyes Üniversitesi
SBE,Sayı:15 ,2003
SANCAKTAR Caner, Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası'na Marksist Yaklaşım, Bilge
Strateji Dergisi,Cilt 3,Sayı 5,2011
SANDER Oral, Türkiye'nin Batı Bağlantısı I ABD ve Türkiye, Cilt 34, Sayı 1, 1970
SOYSAL Mümtaz,Dış Politika ve Parlamento,Ankara,1964
SÜMER Gültekin, Dış Politikada Süreklilik-Değişim Çekişmesi, Uluslararası Stratejik Araştırmalar
Kurumu, Uluslar arası Hukuk ve Politika Dergisi,Cilt 6, Sayı 23
ŞAHİN Mehmet, Türkiye'nin Ortadoğu Politikası:Süreklilik Ve Değişim, AkademikOrtadoğu
34
Dergisi,Cilt 4, Sayı 2,2010
TERKAN Banu, Basın ve Siyaset İlişkisinin Gündem Belirleme Modeli Çerçevesinde Bir Analizi,
SBE,Doktora Tezi Özeti,2005
UZGEL İlhan, Türk Dış Politikasında Sivilleşme ve Demokratikleşme Sorunları:Körfez Savaşı
Örneği,Ankara Üniv.SBF,Cilt 53,Sayı 1,1998
YAYLA Ali, Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Ders Notları,İstanbul Teknik Üniversitesi
YEŞİLBURSA Behçet Kemal, Demokrat Parti Dönemi Türkiye'nin Ortadoğu Politikası ( 19501960), Hıstory Studıes, Ortadoğu Özel Sayısı,2010
YILMAZ Gökhan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Programlarında Dış Politika (19201980),Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Anabilimdalı,Denizli 2006
35
Download