AKADEMİK ÇALIŞMALAR CUMHURİYET TARİHİ TÜRK DIŞ POLİTİKASINI ŞEKİLLENDİREN FAKTÖRLER Hazırlayan Kemal BOZKAYA * Haklar:Telif ve Kullanım Hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bedelli veya bedelsiz olarak telif hakkı devri yapılmayacaktır. Ayrıca bu eserden, dipnot veya kaynakça gösterilmek şartıyla, bilimsel platformlarda yararlanılmasına izin verilmektedir. Eserin, bütünüyle kopyalanması, basılması yasaktır. Çalışma Sahibi : Kemal BOZKAYA İSTANBUL - 2012 1 ÖNSÖZ Hazırlamış olduğum bu sunum 3 bölümden oluşmaktadır.Birinci bölümde dış politika kavramının genel bir değerlendirmesi ve dış politikayı şekillendiren faktörler üzerinde durulmuştur.Bu bölümde dış politikayı etkileyen unsurlar genel olarak aktarılmaya çalışılmış, diğer bölümlerde ise Türkiye üzerinden saptamalar yapılmıştır.İkinci bölümde ise Türk dış politikasının ilkelerine değinilmiş ve Türk dış politikasında karar mekanizması ve bu mekanizmayı etkileyen unsurlara girilmiş ve ayrıntılı açıklamalarla Türkiye'yi dış politikasında yalnız bırakmayan ve onu yönlendiren ya da yön lendirmeye çalışan birtakım unsurlara yer verilmiştir.Üçüncü ve son bölümde ise Türk dış politikası ile bazı devletlerin dış politikaları karşılaştırılarak çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Sunum çalışmasını yaparken mümkün olduğu kadar çok kaynak kullanmaya, alanında otorite kabul edilen hocaların eserlerinden ve Yüksek Lisans ile Doktora tezlerinden yararlanmaya çaba gösterdim.Söylediğim gibi bu çalışmada akademik kaynaklara geniş biçimde yer verilmiş,konunun daha iyi anlaşılması için değişik başlıklar altında inceleme yapılmıştır.Ayrıca çeşitli kütüphanelerden yararlanılmış olup,mümkün olduğu kadar açık bir dille yazmaya özen gösterdim. 2 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ..............................................................................................................................................II GİRİŞ...............................................................................................................................................1-2 BİRİNCİ BÖLÜM.........................................................................................................................3-11 1.1. Dış Politika Kavramına Genel Bir Bakış..................................................................................3-4 1.2. Dış Politikanın Ana Hedefi : Ulusal Güvenlik..........................................................................4-5 1.3. Dış Politika İle İlgili Temel Kavramlar........................................................................................5 1.4. Dış Politikayı Şekillendiren Faktörler......................................................................................6-11 1.4.1. Bağımlılık...........................................................................................................................6 1.4.2. Para ve Enerji......................................................................................................................6 1.4.3. Düşünce Kuruluşları........................................................................................................6-7 1.4.4. Siyasal Rejimler...............................................................................................................7-8 1.4.5. Ordu.................................................................................................................................8-9 1.4.6. Sivil-Toplum Örgütleri.......................................................................................................9 1.4.7. Medya.............................................................................................................................9-10 1.4.8. Etnik Sorun ve Dış Politika...............................................................................................10 1.4.9. Din.....................................................................................................................................11 İKİNCİ BÖLÜM........................................................................................................................12-21 2.1. Türk Dış Politikasının Genel Temel İlkeleri..........................................................................12-13 2.2. Türk Dış Politikasında Atatürk'ün İlkeleri.............................................................................13-14 3 2.3. Türk Dış Politikasında Karar Alma Mekanizması.................................................................15-21 2.3.1. Liderlerin Rolleri...............................................................................................................16 2.3.2. Askeriye'nin Rolü.........................................................................................................16-18 2.3.3. Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü.............................................................18 2.3.4. Parlamentonun Rolü..........................................................................................................19 2.3.5. Kamuoyunun ve Medya'nın Rolü......................................................................................20 2.3.6. Büyük Güçlerin ve Bağımsız Ekonominin Rolü ..............................................................21 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM.....................................................................................................................22-26 3.1. 1923-1950 Arası Türk Dış Politikası......................................................................................22-23 3.2. 1950-1960 Arası Demokrat Parti Dönemi Dış Politikası.......................................................23-24 3.3. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kadar Dış Politika....25-26 SONUÇ.........................................................................................................................................27-28 KAYNAKÇA................................................................................................................................29-31 EKLER..............................................................................................................................................32 4 GİRİŞ Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile yeni bir rejime de adım atılmıştır.Bu yüzden rejime uygun bir dış politika portresi çizilmesi gerekmektedir.Atatürk ve ulusal mücadele arkadaşları dönemin şartlarını da göz önüne alarak dış ülkeler ile ilişkiler kurmaya başlamış ve siyasi arena da Türkiye'yi etkin bir şekilde ön plana çıkarmışlardır.Özellikle dış güvenlik sorunu ile ilgilenmiş ve bu yönde etkili çalışmalarda bulunmuşlardır.Dış Politikada çevresindeki ülkeler ile sorunsuz bir şekilde kendi varlık alanını korumaya çaba sarfetmişlerdir.Bununla birlikte bu dönemden itibaren dış politikada Türkiye'nin yönünü büyük güçler etkilemeye başlamıştır.Artık dış politikanın oluşturulmasında yavaş yavaş birtakım unsurlar etkili olmaya başlamıştır.Ancak Atatürk'ün dış politika için yürüttüğü fikirler belirli ilkelere bağlı olduğundan dolayı,bu dönemde dış politikayı etkilemesi beklenen farklı unsurlar pek de etkin bir rol üstlenememiştir.Bu dönemden sonra gelişmeye başlayan medya,düşünce kuruluşları ya da sivil-toplum örgütleri gittikçe etkisini arttırmaya başlamış ve dış politika belirlenirken siyasi otoriteler bu unsurları gözardı edememiştir ve dış politika çerçevesi çizilirken bunları analiz etmeye mecbur kalmışlardır.Yeni dünya düzeni içinde Türkiye,artık şekillenme sürecinde etkili olan veya olması beklenen birtakım faktörleri dikkate almıştır.Kendi iç politikasının isteklerini dış politika bağlamında gerçekleştirmek için aktif bir şekilde dış siyasette yerini almıştır.Böylece ülkesinin gerçeklerini arka plana atmak yerine,dış politikasını tam anlamı ile gerçeklere dayandırmak ilkesini benimsemiştir.İşte Atatürk dönemi dış politikası bu prensiplerle yol almış ve Türk siyasi hayatının olumlu bir şekilde yönlendirilmesine katkıda bulunmuştur.Daha sonra gelinecek olan noktalarda ise Türk dış politikası birtakım istenmeyen,ancak siyasi çıkarlar doğrultusunda şekillenmiş ve Büyük güçlerin Osmanlı'dan itibaren Ortadoğu isteklerini gerçekleştirme aracı haline dönüştürülmek istenmiştir.Zira II.Dünya savaşı patlak vermeden önce İsmet İnönü İngiltere ve Fransa ile dış politikasını iyi yönde geliştirmiş ancak ekonomik bağımsızlığı zedeleyecek harekette bulunmamıştır.İşte böylece dış güçler çıkarları için saldırı fırsatını mecburen gerçekleştirememiştir.Demokrat Parti döneminden itibaren ise Amerika ve batı ile ilişkiler arttırılmaya başlamış, ekonomik gelişme için dış yardımlar kabul edilmiştir.II.Dünya savaşından sonra Sovyet Rusya olan ilişkiler,Rusya'nın Türkiye'den bağımsızlık ilkesini zedeleyici birtakım isteklerde bulunması üzerine olumsuzlaşmaya başlamış ve Türkiye tarafından bu istekler tamamıyla reddedilmiştir.İşte burada da bağımsızlık ilkesinin dış politika 5 sürecinde ne kadar önem arz ettiğini rahatlıkla görebiliriz.* Demokrat Parti dönemine devam ettiğimizde dış politikada göze çarpan durum batı ile ilişkilerin geliştirilmesine önem verilmesidir.Bunun sebebini ise şöyle açıklayabiliriz.Türk Hükümeti bu dönemde kendi güvenliğini batılı devletler sayesinde garantiye almaktaydı.Yine burada karşımıza güvenlik endişesi durumu çıkmaktadır.İlk dönemlerde olduğu gibi yine demokrat parti hükümetinde dış politikanın ana teması olarak baş köşede yerini almaktadır.Amerika'nın etkisi ise azımsanamayacak kadar devam etmektedir.Özellikle Nato üyeliğinde Türkiye'yi olması gerekenden fazla desteklemesi bu etkisinin nasıl sürdüğünü gözler önüne sermektedir.Ayrıca Türkiye Ortadoğu'nun güvenliğinin sağlanmasının kendi için olan önemini defalarca vurgulamıştır.Ancak bu politikasını daha sonra Amerika için değiştirip onun Ortadoğu emellerini gerçekleştirme de tampon bölge konumuna gelecektir.Yine Adnan Menderes ve Cemal Gürsel Hükümeti döneminde Kıbrıs konusunda Yunanlılarla Türklerin arasındaki barışcıl ortamın önemine vurgu yapıldı. 1960 sonrası dönemde Türkiye SSCB ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı.Bu ilişkiler ekonomiyi canlandırmada Türkiye için önemli adım sayılmaktaydı.Aynı zamanda batılı ülkelerden kredi alma durumu ortaya çıktığı için bu dönemden sonra batıdan ayrılma söz konusu bile olamamıştır.Artık Atatürk'ün istediği ekonomik bağımsızlık yavaş yavaş sona ermektedir.Bu ilkenin dikkate alınmama sı,2000'li yıllarda dahi bu ekonomik bağımlılığın devam etmesine neden olmuştur.Bu seminerde bunların yanısıra ise dış politikanın hangi faktörlere bağlı olduğu anlatılacak ve daha sonra ise Türk dış politikasının tarihsel bir değerlendirmesi yapılacak olup,bir dış politikanın ülkeler için ne kadar önemli olduğunun altı çizilecektir. * Kemal Bozkaya, Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4.Sınıf Öğrencisi 6 BİRİNCİ BÖLÜM 1.1. Dış Politika Kavramına Genel Bir Bakış Genel olarak Dış Politika,bir devletin yabancı devletlere karşı kararlaştırdığı politikadır.Mesela Joseph Frankel dış politikayı “bir devletin diğer devletlerle ilişkileri açısından aldığı karar ve giriştiği çabalar” şeklinde tanımlamaktadır.Davranışçı ekole mensup Charles Hermann’ın dış politika tanımı ise “Bir ülke hükümetinin yetkili karar alıcılarının ya da onların temsilcilerinin kendi iç politikalarının dışında kalan uluslararası aktörlerin davranışlarını etkilemeye yönelik resmi eylemler” şeklindedir.Aynı şekilde Suat Bilge’ye göre dış politika “bir devletin kendi sınırları dışında millî menfaatlerini gerçekleştirmek için izlediği amaç, hareket tarzı ve kullandığı usuller”dir.Mehmet Gönlübol’un tanımı ise aynı hususa işaret etmekle beraber biraz farklıdır.Ona göre dış politika,“uluslararası siyasî sorunlara yönelik belli bir devletin veya genel olarak devletlerin amaç ve davranışları”dır.Bir başka ifadeyle Mehmet Gönlübol,dış politikayı tanımlarken söz konusu devletin “uluslararası çevre”ye yönelik davranışını dikkate almaktadır.M. Gönlübol gibi Ramazan Gözen de,dış politika tanımlamasında,“ulus devlet çıkarı”ve“uluslararası sistem” kavramlarını öne çıkararak “ulus devletin ulusal çıkar şeklinde tanımlanan hedef ve ideallerini korumak ve geliştirmek amacıyla kendi dışındaki dünyaya yani uluslararası sisteme dönük olarak sahip olduğu politikadır”demektedir.Dikkat edilirse bütün bu tanımların ortak özelliği,tek taraflı bir ilişki dinamiğinin varlığıdır.Sadece Gönlübol ve Gözen,tanımlamalarında “uluslararası çevre” ya da “uluslararası sistem” kavramlarını öne çıkarmışlardır.1 Dış Politika" kavramı üzerinde ciddi bir biçimde düşünülmeye başlanması ancak Birinci Dünya Savaşından sonradır.Ondan önce,hükümdarların veya birkaç en yetkili kişinin tekelinde olan dış politika konusu, bir "tabu" niteliği gösteriyordu.İngiltere gibi Parlamento geleneği eski ülkelerde bile dış politika,üzerinde en az tartışılan alan durumundaydı."İmparatorluğun yüce çıkarları" öyle emrettiği için,dış politika üzerinde tartışmaya pek girilmezdi.Yine,İngiltere'de görüldüğü gibi, siyasi partiler başka konularda görüş ayrılığı içinde olabildikleri halde,dış politika üzerinde genellikle 1 Mustafa Budak,Cumhuriyet Dönemi Türk Dış Politikasına Dair Türkçe Kaynak ve Araştırmalar (1923-1945),Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004,s.267 7 çatışmazlar ve benzer politikaları uygularlardı.Sömürgeci devletler açısından bu durumun açıklaması kolay olsa gerekir.Ancak başka ülkelerde de dış politika konusu,genel duruma uygun olarak; devlet başkanı, başbakan, dışişleri bakanı üçgeninin içinde kalırdı.2 İnsanlık,Birinci Dünya Savaşı ile sadece cephede derin darbe almamış,aynı zamanda hayatın her safhasında sıkıntı çekmiştir.Bu sıkıntıların tekrar yaşanmaması için bilim adamları dış politika konusuna el atma gereksinimi duymuştur.Amerika Birleşik Devletleri,bu çerçevede çalışan bilim enstitüleri kurmuş ve zamanla dış politika siyaset bilimcilerin incelediği alan haline gelmiştir.İkinci Dünya Savaşı ile birlikte bu yoldaki çalışmalar hız kazanmış,dış politikayı inceleyen “Uluslararası İlişkiler” disiplini hızlı bir gelişim göstermiştir.Eğer biz bu bağlamda dış politikayı değerlendirecek olursak;Dış Politika için ; “Uluslararası siyasal sorunlara,bir devletin veya genel olarak devletlerin amaçları,hedefleri ve davranışları açısından bakar ve bir devletin uluslararası sisteme veya diğer devletlere karşı tutumunu inceler.3” şeklinde tanım yapabiliriz. 1.2. Dış Politikanın Ana Hedefi :Ulusal Güvenlik Ulusal güvenlik düşünülmüştür.Dış ve dış politika çoğu zaman birbirinin tamamlayıcısı olarak politikanın ana hedefinin devletlerin ulusal güvenliklerini garanti altına almak olduğu temel varsa- yımı bu konuda yapılmış çalışmaların çoğu tarafından benimsenmiştir.Ulusal güvenliğin nasıl tanımlandığı,kimlerin bu süreçte etkin olduğu ve ulusal güvenliği sağlamak adına takip edilen strate jilerin neler olması gerektiği gibi konular,bu bağlamda öne çıkmaktadır.4 Güvenlik,devletin bekaasını ilgilendiren bir konudur.Devletin bekaasına tehdit oluşturabilecek durumlar ise daha çok ülke dışından kaynaklanmakta ve askeri bir nitelik taşımaktadır.Burada devlet güvenliğin hem öznesi hem objesi hem de en önemli tedarikçisidir.Bütün dış politika,farklı güç unsurları ve stratejileri ile birlikte,devletin güvenliğine hizmet etmelidir.Yani dış politika,güven lik odaklı olmak zorundadır.Güvenlik tanımlamalarında kullanılan temel kavram, “tehdit”tir.Tehdit dış odaklıdır ve ölçülebilir nitelikler taşımaktadır.Tehdidin nereden,ne zaman ve ne şekillerde kaynaklanabileceğini kestirmek çok zor değildir.Eğer başka devletler askeri ve ekonomik alanda ciddi bir şekilde güçlenirse,o devletlerin potansiyel tehdit oluşturmaları yüksek ihtimaldir. 5 Bu tehdit unsurunu günümüz örnekleri ile de destekleyebiliriz,Örneğin;İran, çevresindeki diğer devletler için 2 Ömer Kürkçüoğlu, “Dış Politika” Nedir? Türkiye'deki Dünü ve Bugünü,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 35, Sayı 1, s. 309-311 3 Murat Ercan, “Alman Ve Türk Dış Politikasında Karar Verme Sürecini Etkileyen Faktörler”,Dış Politika Teorileri Bağlamında Türk Dış Politikasının Analizi, Derleyenler; Ertan Efegil,Rıdvan Kalaycı,Cilt 1,2012,s.163.165 4 Tarık Oğuzlu, Ulusal Güvenlik ve Dış Politika İlişkisi:Klasik Stratejik Düşünce Ekolü,Eleştirel Güvenlik Anlayışı ve Türk Dış Politikası, a.g.e.,s.315 5 Oğuzlu, a.g.m.,s.316 8 nükleer bir tehdit olarak algılanmaktadır.Diğer bir örnek olarak Suriye'nin Türkiye için askeri bir tehdit teşkil etmesi ve Türkiye'nin Suriye sınırına askeri malzeme yığınağı yapması ve Suriye ile olan dış politikasını değiştirmesi verilebilir.Ya da daha önceki yıllara gidecek olursak;Türkiye'nin NATO'ya girmesinde Ulusal Güvenlik hedefinin payı büyüktür. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise;diğer ülkeler ile olan dış politika ilişkileri bir ülkenin güvenliği ile doğrudan alakalı olması noktasıdır.Türkiye ya da herhangi bir ülkede yasadışı terör örgütleri dış ülkelerin desteği olmadan hiçbir yerde faaliyette bulunamaz ve barınamaz.Bunun için Türkiye dış politikasını diğer ülkelerle dostça geliştirmelidir. 1.3. Dış Politika İle İlgili Temel Kavramlar Dış politika terimi birçok kavram ile iç içe bulunmak zorundadır.Kavram gereğince bazı unsurlar önem arz etmektedir.Bunlar;Diplomasi,Uluslararası İlişkiler,Uluslararası Politikadır. Diplomasi:Diplomasi,devletlerin dış politika’da siyasi etki aracı olarak kullandığı ve kısaca Uluslararası İlişkilerin savaşla değil de barışçıl yol ve araçlarla yürütülmesi anlamına gelen bir kavramdır. 6 Diplomasinin“Uluslararası İlişkileri Yürütme Sanatı” olarak kullanılması ise ilk kez 1796 yılında Edmund Burke tarafından gerçekleştirilmiştir.Ayrıca, Diplomatik Kurul kavramını da kullanarak burada çalışan insanlara diplomat adını vermiştir.7 Uluslararası İlişkiler:Uluslararası ilişkilerin,genel olarak,devletler ile diğer uluslararası ve uluslarüstü aktörlerin davranışlarının tanımlanması,açıklanması ve tahmin edilmesi ile uğraştığı söylenebilir.Bir sözlük bunu "politika biliminin, ulusal düzeydeki politik birimler arasındaki i1işkilerle ilgilenen ve özellikle dış politikalar,dış politika ile ilgili hükümet organlarının organizasyonu ve işleyişi ile dış politikaları belirleyen coğrafya ve ekonomi gibi faktörlerle uğraşan dalı" olarak tanımlıyor.8Uluslararası ilişkileri biçimlendiren çeşitli faktörlerden de Haluk Ülman'ın “Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler(1923-1968)”adlı eserinden yararlanabiliriz.Bu makalede Uluslar arası ilişkilerin;Yöneticilerin kişiliklerine,yönetim felsefelerine ve teknolojinin ilerlemesi ile ortaya çıkan ulusal güvenlik endişesine bağlı olarak belirlendiği açıkça belirtilmektedir. Uluslararası Politika:Ayrı ayrı devletlerin dış politikalarının birbiriyle ilişkiye girdiği Uluslar arası siyasal ilişkiler alanının,farklı dış politikalardan hem etkilenen hem de onlara etkide bulunabilen genel olguları,uluslararası politikayı oluştırmaktadır.Uluslararası politika büyük ölçüde 6 Ahmet Emin Dağ,Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü,İstanbul,2004,s.146 Timuçin Kodaman,Ekrem Yaşar Akçay,Kuruluştan Yıkılışa Kadar Osmanlı Diplomasi Tarihi ve Türkiye'ye Bıraktığı Miras,Süleyman Demirel Üniversitesi FEF Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2010,Sayı 22, s.76 8 Mustafa Aydın, Uluslararası İlişkilerde Yaklaşım,Teori ve Analiz,Ankara Üniversitesi SBFD,Cilt 51,Sayı 1 7 9 bir devletin dışında oluşur.9 1.4. Dış Politikayı Şekillendiren Faktörler Dış politika oluşturmada sürekli etkileşim söz konusudur.Devletlerin davranış ve tutumları bir şekilde başka devletler tarafından değerlendirilmektedir.İşte bu yüzden devletler bu durumları göz önünde bulundurarak dış politikasını belirlemektedir.Ancak dış politika belirlenirken bir takım etkilere maruz kalmaktadır.Biz de burada genel olarak bu unsurları değerlendirmeye çalışacağız. Türk Dış Politikasında karar birimlerine ve bu karar birimlerini etkileyen unsurlara geldiğimizde konuyu Türkiye açısından irdeleyeceğiz.Şimdi ise dış politikaya etki eden faktörlere yüzeysel olarak bakacağız. 1.4.1. Bağımlılık Dış politika analizinde dış politikayı şekillendiren pek çok ortam ve faktörlerden biri bağımlılıktır.Dış politika ekseninde bağımlılık zayıf bir ülkenin güçlü bir ülkeye siyasi,iktisadi veya kültürel açıdan tek taraflı bağımlı olması sonucunda,dış politikasını da o ülke ile uyumlaştırması anlamını taşımaktadır.Ancak bu durumun yani uyumlaştırma stratejisi her zaman gerçekleşmemektedir. Türk Dış Politikasında bu uyumlaştırma politikasını ABD ekseninde görmekteyiz.Ancak zaman zaman da tam tersi dış politika izlediğini biliriz.10 1.4.2. Para ve Enerji Uluslararası ilişkilerde Soğuk Savaş sonrası dönemde devletlerin temel güvenlik ihtiyaçları dışında karşılaştıkları sorunların kapsamı ve çeşitliliği artmış;yeni güvenlik tehditleri olarak nitelediğimiz bu çok boyutlu ve çok aktörlü çerçevede dış politika yapım süreci,bu dönüşümden etkilenmiştir.Yeni güvenlik tehditleri bağlamında enerji güvenliği,bu dönüşüme paralel,enerji pazarında gelişen yeni yapısal değişiklikler doğrultusunda dış politikada önemli bir yer edinmiştir. 11 Enerji güvenliğinde doğal kaynakların önemi büyüktür.Çünkü insani kalkınma ,yoksulluk sorunlarının çözümü her zaman için enerji güvenliğine vurgu yapar.Su kaynakları,petrol kaynakları dış politika9 Gökhan Koçer,Türk Dış Politikasının Belirlenmesi,Yüksek Lisans Tezi,İÜ SBE,1989,S.32 Müge Aknur, “Bağımlılık Yaklaşımı ve Türk Dış Politikası;Merkez Yanlısı Dış Politikadan Merkez Karşıtı Dış Politikaya :Kıbrıs Barış Harekatı”, Efegil,Kalaycı,a.g.e.,s27 11 Pınar İpek, “Enerji Güvenliğinin Ekonomi Politiği ve Türk Dış Politikası” Efegil,Kalaycı.,a.g.e.,s.225 10 10 da enerji ve paranın önemini gözler önüne sermektedir. 1.4.3. Düşünce Kuruluşları Uluslararası ilişkiler bir zamanlar devletin en üst kademelerinin,bürokratların ve diplomatların hareket alanıyla sınırlıydı.Bugün ise,dış politikayı etkileyen faktörleri analiz ederken Greenpeace örgütü,Dünya Bankası,IMF gibi birçok ulusaşırı aktörü dikkate almak zorundayız.Bunları da kapsayan düşünce kuruluşları,özel kişilerce veya hükümet fonları ile desteklenen,pratik araştırmaya yönelik olarak faaliyet gösteren kuruluşlardır.Bu kuruluşlar faaliyetlerini daha özgür olarak yürütmek ve düşüncelerini toplantılarda daha hür aktarmak için gizlilik ilkesini benimsemişlerdir.Düşünce kuruluşları 4 gruba ayrılır.Bunlar; Öğrencisiz Üniversiteler:Araştırmacıların bilimsel dergilerde yazı yazdığı düşünce kuruluşlarıdır.Bu araştırmacıların temel amacı,eğitim ve öğretim değildir.Temel amaç,ülkenin karşılaştığı önemli siyasal,ekonomik ve sosyal konularda geniş bir bakış açısı sunmaktır. Sözleşmeli Araştırmacılar:Bu tür örgütler hükümete bağlı çeşitli kuruluşlar tarafından desteklenmektedir.Bu tür kuruluşlar kendilerine fon aktaran hükümet biriminin ihtiyaçları doğrultusunda çalışmalar yapar. Savunucu Düşünce Kuruluşları:Politika yapıcıların gündemdeki konularla ilgili bilmek istediklerini sunan kurumlardır.Belirli bir muhatap kitlesine yönelik bilgi üretirler. Parti Düşünce Kuruluşları:Aynı ideolojiyi paylaşanların ve parti tabanının istekleri doğrultusunda araştırma bulguları sunmak,en önemli işevleri arasındadır.12 1.4.4. Siyasal Rejimler Siyasi rejim kavramı 19. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlansa da, geniş anlamda siyasi bilimler literatürüne sadece İkinci Dünya Savaşından sonra girmiştir.Siyasi rejim kavramıyla ilgili genelde sosyal bilimlerde iki yaklaşım sergilenmektedir.Bunlardan birisi hukuki (siyasi), diğeri ise sosyolojik yaklaşımdır.Birinci yaklaşımda siyasi rejim anayasal normlarda yer alan biçimsel hukuki kıstaslara dayalı resmi ve açık yönetim metodlarını içerir.Bu zaman “siyasi rejim” kavramı devletin “yönetim biçimi” kavramına yakın olur.Söz konusu yaklaşımda devlet kurumlarının tespit edilmiş anayasal hukuk normlarına (ayrıca,temel hak ve özgürlüklere) tutumunun karakteri,devlet organlarının kurumsal anlamda karşılıklı etkileşim mekanizması önemlidir.Diğer bir yaklaşıma göre siyasi rejim bir taraftan seçim, oylama ve karar alma modellerini içeren, diğer taraftan ise parti ve 12 Ahmet Arabacı, “Düşünce Kuruluşları ve Dış Politika Süreçlerindeki Rolleri” , Efegil,Kalaycı,a.g.e.s.408-409 11 sivil baskı gruplarının siyasi katılım yöntemlerini kapsayan özgün bir sosyal mekanizma ve toplumu yönetme usulüdür.13 Siyasal rejimlerin dış politikayı etkilemesinde çok önemli örnekler göze çarpar.Bir zamanlar diktatör rejimlerin hakimiyeti altındaki Irak,Libya ve Mısır rejimi gereği dış politikasını sert bir biçimde ortaya koymaktaydı.Bu ülkeler dış devlet müdahalesine kesinlikle karşı idiler. Ancak ne var ki dış politikada güç unsurları değişimi bu ilkeye son vermiştir.Yine Kuzey Kore'ye baktığımızda Komünist rejimin etkisi ile dış politika kavramı dahi anılmamaktadır.Çünkü bu rejimin özelliğine göre dış ülke ile temas kurulamaz ve ülkeye giriş çıkış yapılamaz.İşte tüm bu kapsamından dolayı siyasal rejimler dış politikayı etkiler. 1.4.5. Ordu Ordu ve politika arasındaki ilişkiden söz edildiğinde akla ilk gelen, siyasal iktidarın zorla işbaşından uzaklaştırılması olayıdır.Ancak,söz konusu ilişki,günümüzde değişik görünüm ve boyutlara ulaşmıştır.Silahlı Kuvvetler,kimi ülkelerde modernleşmeye önderlik eden itici bir güç olarak görülebilmekte; kimi ülkelerde de,sahip olduğu politik ağırlık nedeniyle bazı siyasal ve ekonomik kararların alınmasında etkili olabilmektedir.Ordular ile sivil yapılanmalar arasındaki etkileşimin sadece askeri darbelerden ibaret olmadığı açıktır. Ordunun etkisi,askeri ve endüstriyel liderlerin yanı sıra sivil bürokratları da kapsayan bir askeri-endüstriyel kompleks aracılığıyla genişlemiştir 14 Politika ve ordu ilişkileri yalnızca Türkiye'de değil,diğer ülkelerde de genelde siyaset bilimcilerinin ilgi alanlarından birini oluşturur.İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki uluslararası gelişmelere baktığımızda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sivil-ordu ilişkileri açısından şöyle bir tabloyla karşılaşmaktayız.Gelişmiş Batılı ülkelerde Soğuk Savaş koşullarının da etkisiyle uluslararası gerginlik ortamında bu ülkelerin dış politikalarının belirlenmesinde ordu giderek daha çok görüşü alınan bir kurum olmuştur.Özellikle,Soğuk Savaş döneminde büyük devletlerin karıştıkları,Kore,Cezayir,Vietnam gibi sınırlı savaşlar ya da Küba'daki füzeler sorunu gibi bunalımlar askerlerin karar verme sürecindeki etkisinin artmasına yol açan gelişmeler olmuştur.Ne var ki,bu ülkelerde ordunun rolündeki artış genelde bunalım anlarıyla ve alanlarıyla sınırlı kalmış, yapısal bir nitelik kazanıp kurumsallaşmaya dönüşmemiştir.Gelişmekte olan ve bağımsızlığını yeni kazanan ülkelere baktığımızda ise,ordunun rolünün çok daha önemli olduğunu görmekteyiz.Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:Bir defa,bu ülkelerin bir kısmında ulusal kurtuluş mücadelesi verilmiştir ve bu mücadelenin sonunda bağımsızlık kazanıldığında silahlı mücadeleyi veren grup bağımsızlıktan sonra düzenli silahlı kuvvetlere dönüşerek ülke yönetimini ele geçirmiştir.Diğer bir deyişle, bu tür ülkelerin kuruluşunun hamurunda silahlı gruplar ya da ordu bulunmaktadır.İkinci 13 Alesker Aleskerov,Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri,Doktora Tezi,Ankara Üniv.,SBE,2007,s.19.20 Fatih Demir,Sivil-Asker İlişkilerinde Sivil Kontrol,Bilgi Dergisi,Sayı 2,2009, s. 51-52 14 12 olarak,sivil toplumun oluşum aşamasında olduğu bu ülkelerde ordu elinde bulundurduğu silahlı güçle daha önemli bir yer edinebilmektedir.Üçüncü ve bir bakıma ikinci etkenin devamı olarak bu ülkeler askeri darbelerin sık yaşandığı ülkelerdir.1945'ten bu yana bağımsızlığını kazanan devletlerin dörtte üçü askeri darbe deneyimini yaşamışlardır.Dolayısıyla bu durum da ordunun siyasal süreç içindeki yerini ve önemini artıran etkenlerden biri olmuştur.Zaten gelişmekte olan ülkelerde politika-ordu ilişkilerini inceleyen çalışmalar darbeler üzerinde yoğunlaşmaktadır.15 1.4.6. Sivil-Toplum Örgütleri Sivil toplum, devletin idari teşkilatlanmasının dışında,özerk,gönüllü,bir hukuk düzenine tabi olmakla birlikte kendi iç düzenini kendisi belirleyen,toplumsal yaşamın organize bir bölümü olarak tanımlanabilir.Yirminci yüzyılın son çeyreğinde,demokrasi ile birlikte sıkça sözü edilen kavram, demokrasinin tesisinin ve yerleşmesinin temel şartlarından biri olarak algılanmaktadır. 16 Sivil toplum tanımı ekseninde uluslararası bağlamda sivil toplum örgütlerini değerlendirelim. Uluslararası ilişkilerin daha geniş sosyal kesimlerin yaşantısını doğrudan etkilemeye başlaması ile birlikte,doğrudan dış politikayı etkilemek üzere kurulan toplumsal örgütler artmış,değişik toplumsal kuruluşlar dış politika sorunlarıyla daha yakından ilgilenmeye başlamışlardır.İş çevrelerini temsil eden kuruluşlar etnik/dinsel nitelikli toplumsal örgütlenmeler ve medya organlarının dış politika kararları üzerinde ne ölçüde etkili olabildiğini saptamak her ne kadar güç olsa da bu kuruluşların yeni sorunları kamuoyunun dikkatine getirerek ulusal gündemin biçimlendirilmesi yoluyla kamuoyu ve siyasal aktörlerin yönlendirilmesi gibi etkinliklerle dış politika oluşum sürecini zenginleştirdikleri açıktır.Bu örgütlenmelerin dayanışma kampanyaları düzenleyerek,ulusüstü yapılara üye olarak,gerek ulusal,gerek uluslararası düzeyde dikkat çeken eylemler ya da lobicilik çalışmaları gerçekleştirerek değişik ülkelerle ikili ilişkileri etkileyebilecek düzeyde güçlenmiş olmaları da yadsınamayacak bir gerçektir.17 1.4.7. Medya Siyasal gündem üzerinde etkisi olan unsurlardan biri de medyadır.Medya ve siyaset arasında güçlü ilişkiler bulunmaktadır.Medya bir konuyu sürekli gündeme getirerek siyasal gündemi etkileyebilmektedir.Siyasetçiler, medyanın kamu üzerindeki etkilerini gözardı edemeyecekleri ve yapmış oldukları çalışmaların medyada yer almasını isteyeceklerinden dolayı, medya ile sıkı 15 İlhan Uzgel,Türk Dış Politikasında Sivilleşme ve Demokratikleşme Sorunları:Körfez Savaşı Örneği,Ankara Üniv.SBF,Cilt 53,Sayı 1,1998,s.309-310 16 Ayşenur Akpınar Gönenç,Sivil Toplum Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi,2001,s.8 17 Filiz Cicioğlu,Ermenistan ve Kıbrıs Sorunu Bağlamında Türk Dış Politikası ve Sivil Toplum Kuruluşları, Sakarya Üniv. Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 5,Sayı 2 ,2010 13 ilişkiler içerisine girmektedirler. 18 Medyanın, siyasal gündemin belirlenmesi sürecinde,çok çeşitli roller üstlenebildiği bir gerçektir. Medya, eş zamanlı olarak olaylar üretirken,olayları haberleştirerek aktif bir rol içine girebilmektedir.Mevcut enformasyonu toplama ve yeni enformasyon aktarmanın ötesinde,hangi konuların politik gündemin bir parçası olacağını belirlemeye çalışmakta ve diğer politik aktörlerin yapabileceği gibi,gündemleri etkileyerek politika sürecinde,politik oyuncular haline gelebilmektedir.Böylece medya,sadece bazı konuları öne çıkararak gündemin içeriğini etkilemekle kalmamakta,aynı zamanda politika sürecinin eylemlerini de etkilemiş olmaktadır.19 1.4.8. Etnik Sorun ve Dış Politika Etnik sorunlar ilgili devletin iç politikası ile dış politikası arasında güçlü bağlantılar kurulmasına yol açar.Çünkü etnik sorunlar,yabancı aktörlerin de karışmasıyla uluslararası boyut kazandığında artık bir devletin iç politika konusu olduğu kadar dış politika konusu haline gelmiş olur.Böyle bir durumda devletler,ulusal düzeyde bile baş etmede zorlandığı bir konuyla uluslararası düzeyde baş etmenin ne kadar zor olacağını ve istemedikleri çözümlerin dayatılması riskiyle karşılaşabileceklerini bildiklerinden,mümkün olduğunca sorunu içişleri konusu olarak göstermeye çalışarak yabancı aktörlerin konuya karışmasını engelleme veya azaltma çabasında olurlar.Ama yine genellikle bu çabalar uluslararası politikanın doğası gereği sorunun uluslararası boyutunu ortadan kaldırmaya yetmez.Bu durum kaçınılmaz olarak uluslararasılaşma düzeyine ve biçimine de bağlı olarak etnik sorunların devletlerin dış politikalarında çok önemli bir rol oynamasına yol açar.Etnik sorunlar uluslararası ortama,devletin gücüne,komşu ve büyük devletlerle ikili ilişkilerinin niteliğine ve sorunun düzeyine bağlı olarak ilgili devletin dış politikasında çesitli etkiler oluşturur.Bu etkiler savunmacı tutumlardan saldırgan tepkilere kadar birtakım politikalara yol açsa da genelde dış politika manevra alanını daraltıcı bir rol oynarlar.Daha da önemlisi iç politikayı dış politikaya bağlayarak özellikle ulusal kimlik ve güvenlik bağlamlı içsel sorunların dış politika davranışlarını etkilemesine neden olur.20 Etnik sorun ve dış politikanın şekillenmesine en güzel örneklerden biri deTürkmenistan ve Kazakistan verilebilir.Türkmenistan etnik çoğunluğundan dolayı Rusya ile dış politikasında mesafeli duruş sergilemektedir.Kazakistan'a geldiğimizde Kazakistan nüfusunun %30'unu oluşturan Ruslar Astana'nın Rusya ile ilişkilerine yön vermektedir. 21Görüldüğü gibi etnik unsur dış politika nın belirlenmesinde oldukça öneme sahiptir.Bir ülkede yaşayan farklı etnik yapıdaki gruplardan 18 Banu Terkan,Basın ve Siyaset İlişkisinin Gündem Belirleme Modeli Çerçevesinde Bir Analizi,Selçuk Üniv. SBE,Doktora Tezi Özeti,2005,566 19 Terkan,a.g.t., s.562 20 Erol Kurubaş,Etnik Sorun-Dış Politika İlişkisi Bağlamında Kürt Sorununun Türk Dış Politikasına Etkileri,Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi,Cilt 8,No:1,2009,s.46 21 Esme Saraç,Rus Dış Politikasını Şekillendiren Temel Dinamikler Çerçevesinde Rusya Federasyonunu Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ( Türkistan ) İlişkileri (1991-1999 ),Yüksek Lisans Tezi,Süleyman D. Üniv,SBE,2008,s.123 14 hangisi baskın ise dış politikada o grubun etkisi daha fazla olmaktadır. 1.4.9. Din Genel olarak din ile toplumsal yaşam,özel olarak da din ile siyaset dolayısıyla da din ile dış politika- arasındaki ilişkiyi sağlıklı değerlendirmek için, öncelikle, dinin toplumsal yaşamı,dolayısıyla siyaseti,farklı toplumlarda değişen derecelerde etkilediğini kabul etmek gerekir.Nitekim bu etki,Müslüman toplumlarda, diğer toplumlara oranla çok daha belirgindir.Bunun nedenini İslam‟ın niteliğine bağlayan yaklaşıma göre, İslam‟da din ve siyaset birbirlerinden ayrılamaz;bu bağlamda da laiklik yalnızca Batılı (Hıristiyan) toplumlar için geçerlidir, Müslüman toplumlara uygulanamaz.güldenBuna karşılık Haldun Gülalp bu görüşü oryantalist bir görüş olarak nitelendirmekte ve din ile toplumsal düzen anlayışı arasındaki sıkı bağımlılığın yalnızca islam değil, Hıristiyanlık ve Musevilik dahil tüm dinler için geçerli olduğunu söylemektedir.22 22 Gökhan Koçer,Türk Dış Politikasında Din Unsuru,Akademik Ortadoğu Dergisi,Cilt 1,Sayı 1,2006,s.131 15 İKİNCİ BÖLÜM 2.1. Türk Dış Politikasının Genel Temel İlkeleri Türk dış politikasının,son zamanlarda kimilerince tartışma konusu yapılan,hatta karşı çıkılmaya çalışılan iki temel direği vardır:Batıcılık ve Statükoculuk. Batıcılık , Anlamı ve Temelleri Batı,iyice temele inildiğinde,özetle iki şey demektir: Alt yapıda kapitalizm ve üst yapıda laik ve demokratik yaşam. Türk dış politikasında kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na,hatta Lale Devrine kadar uzatılabilecek bir geçmişe sahip olan Batıcılık şu dört temelden kaynaklanmaktadır: 1) Tarihsel Boyut: Batıcılık akımı Tanzimat, Jön Türk ve İttihat-Terakki geleneğinden kaynaklanır. "Cumhuriyet" fikri hariç, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm Batıcı reformları İttihat ve Terakki döneminde başlamıştır. 2) Sosyo-Ekonomik Boyut: Kurtuluş Savaşı döneminde bile Türkiye'nin yapısı diğer azgelişmiş ülkelere oranla Batı'ya daha yakındı; eşrafın egemen olduğu ekonomi,ticaret kapitalizmine geçmişti. 3)Aydınlar Boyutu:Azgelişmiş ülkelerde aydın,modernleşme kendi ülkesine ulaşmadan modernleşmenin ürünü olmuş kişidir.Aydın,kendisini yaratan modern ortamı,yani Batı'yı,kendi ülkesinde uygulamaya çalışarak teneffüs edeceği doğal ortamını yaratmaya çalışır.Aynca, Türkiye'nin Batı emperyalizmini fiilen yaşamamış oluşu,Batı'yla arasında renk duvarı bulunmaması, Cumhuriyet'in kuruluş döneminde Marksist düşüncenin pek etkisiz oluşu gibi öğeler de Türk aydınının Batı'yı getirmesini kolaylaştırmıştır. 4) Önder Boyutu: Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerini en derinden etkileyen unsurlar arasında M. Kemal Atatürk gelmektedir.M. Kemal'in Batı'ya en açık kurum Harbiye'den oluşu,büyük devletlere karşı çıkmasını engelleyen gerçekçiliği,dinin bağnazlığına karşı koşullanmışlığı,İş Bankası'nın kuruluşunun da gösterdiği gibi girişimci oluşu,Türkiye'yi ve dolayısıyla Türk politikasını Batıcılık 16 yönünde derin biçimde etkilemiştir.23 Türkdış politikasının temel ilkelerinden bir diğeri statükoculuktur.Türkiye açısından,statükoculuğun uygulamada iki anlamı vardır:Birinci anlamı,mevcut sınırları sürdürme ve bunun uzantısı olarak da irredentist politika gütmemedir.İkincisi ise,kurulu düzen içinde dengeleri sağlamak veya sürdürmek olmuştur. Bu da iki farklı türden denge uygulamasına yol açmıştır.İlkin,Batıcı politikasına karşın Türkiye jeostratejik konumu gereği,Batı ile onun karşısındakiler arasında her zaman bir tür denge kurmaya çalışmıştır,ikinci olarak ise,yine aynı nedenle,Batı'yı oluşturan unsurlar arasında da bu dengeyi sağlamaya uğraşmıştır.24 2.2. Türk Dış Politikasında Atatürk'ün İlkeleri Atatürk'ün dış politika ilkelerini 5 ana başlık altında toplayabiliriz.Bunlar; a. Milliyetçilik- Milli Dış Politika Atatürk büyük bir Türk Milliyetçisidir. Atatürk kendisinin Türklüğüyle iftihar ettiği gibi, Türklüğü ve Türk Milliyetçiliğini, Türk Milleti’nin başlıca iftiharı haline getirmeye çalışmıştır. Atatürk Türk Milletine ve Türklüğe olan bağlılığı ve inancını her fırsatta dile getirmiş ve Milliyetçilik ilkesini içte olduğu gibi dış politikada da ön plana çıkarmıştır.25Atatürk’ün milliyetçiliği Türk milliyetçiliğidir ve bunun temel unsurlarını da soy birliği,dil birliği,ülkü birliği,kültür birliği,tarih birliği,vatan birliği ve din birliği oluşturmaktadır.Atatürk Türk milliyetçisidir ancak;milliyetçilik anlayışını “üstün ırk” anlayışına dayandırmaz.Bu yönleriyle de Mussolini faşizmi ve Hitler Nazizmi’nden ayrılmaktadır.26 b. Bağımsızlık Mustafa Kemal Paşa tam bir bağımsızlığın ekonomiden geçtiğini söylemiş ve Atatürk,ekonomik bağımsızlık olmadan politik bağımsızlığın gerçekleşemiyeceğini şu sözlerle ifade etmiştir; Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Milli Egemenlik,Ekonomik egemenlikle pekiştirilmelidir 23 Baskın Oran,Türk Dış Politikası:Temel İlkeleri ve Soğuk Savaş Ertesindeki Durumu Üzerine Notlar,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,Cilt 51, Sayı 1, s.353-354 24 Koçer, a.g.m., s.142 Aydın Can,Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri,Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araşt. Merkezi,Temmuz 2008,s.1 26 Ali Yayla,Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Ders Notları,İstanbul Teknik Üniversitesi,s.129 25 17 Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun,ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşamayaz, az zamanda söner."27 c.Barışçılık Atatürk,düşmanlarını bile kolay bağışlayan alicenap bir liderdi. İstiklâl savaşımız sırasında Afyon savaşında yenilip esir düşen Yunan orduları başkomutanı Trikopis’in elini sıkarak onun her komutan yenilebilir,üzülmeyiniz generalim diye gönlünü almış ve kılıcını geri vermiştir.28 ç. Gerçekçilik ve Diyaloğa Açık Olma Atatürk’ün dış politikası gerçekçidir.Boş hayaller peşinde koşmaz.Maceracılıktan uzak durmayı hedefler. Bunun yanında milli çıkarları gerçekleştirmede kararlı olmayı amaçlar. d. Batılılaşma ve Çağdaşlaşma Mustafa Kemal’in 1924 Şubatında söylediği şu sözler onun batı medeniyeti hakkındaki stratejisini açıklar: “Medeniyete girmek arzu edip de Garp’a teveccüh etmemiş devlet hangisidir.”Bu inançla Mustafa Kemal,Batı emperyalizmine karşı verdiği mücadelenin ardından çagdaş uygarlığa sahip çıkma yolunda batı bilimine,batı düşüncesine yönelmekte sakınca görmemiştir.“Zira batı medeniyetinin temelini,bilime gelişme imkanı veren “rasyonel düşünce” ile bilim zihniyeti,bilimin pratik hayata uygulanmasından meydana gelen ve insanoğlunu tabiata hakim olmak ve onu ekonomik refahını sağlamak imkanını veren “teknoloji”,her türlü medeniyetin yaratıcısı olan insanın temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alan “ hukuk anlayışı” ve insan mutluluğunu sağlayan özgürlüge dayalı “rasyonel devlet yönetimi” oluşturmaktadır”.Öte yandan “Batı uygarlığı terimini kullandığı zaman Atatürk “Batı”yı basit bir coğrafya terimi olarak görmemiştir.Onun uygarlık dediği,çogu zaman da “muasır medeniyet diye nitelendirdiği,binlerce yıl süren gelişmeler sonunda insan aklının,bilim ve teknolojisinin katkısı ile ortaya çıkan,bütün insanlığın eseri ve malı olan uygarlıktır.29 27 Okan Haktan,Atatürk'ün Ekonomi Politikası;Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık,Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,Sayı: 75.yıl Özel sayısı,1998,s.31 28 Serdar Sakin,Ulusal Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk,Erciyes Üniversitesi SBE,Sayı:15 ,2003 s.200 29 Mesut Erşan,Mustafa Kemal Atatürk'ün Batılılaşma Hakkındaki Düşünceleri,Afyon Kocatepe Üniversitesi SBE, Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 8, Sayı 3,2006,s.42 18 2.3. Türk Dış Politikasında Karar Alma Mekanizması ve Karar Birimleri ve Rolleri Burada Türk dış politikasında karar alma mekanizmasının kurumsal yapısı,bir başka ifade ile Türk dış politikasında içsel ve dışşal çevrenin sağladığı girdileri algılayan,tanımlayan,açıklayan, yorumlayan ve bunlarla ilgili amaçları belirleyen ve bu amaçlar doğrultusunda stratejiler uygulayan ve uygularken kullanılacak araçları ve bunların türleri arasında yapılacak tercihler anlamındaki dış politika çıktılarını üreten karar merkezinin kurumsal yapısı ele alınacaktır.Tabii ki son tahlilde,dış politika kararlarını bireyler alacaktır ve bundan dolayı da bireyler merkezi bir role sahip olacaktır. Ancak,hangi kurumdaki birey ya da bireylerin dış politikada kararlar alacağı veya bu kararlardaki rolleri,bu rollerin sınırı,kim ya da kimlerle hangi etkinlikte bu rolü oynayacakları gibi konular kararların alındığı ülkenin siyasal rejimiyle çok yakından ilgilidir. 30Burada Türk siyasal sistemi ve bu sistem içerisindeki dış politika kararlarının alınmasıyla ilgili olan devlet mekanizması ile bu mekanizma içerisinde dış politika kararları oluşum sürecine katılan ya da katıldığı düşünülen unsurlara değineceğiz. Öncelikle Türk dış politikasında iç ve dış faktörlere bakacak olursak,burada karar alıcıları ve bu karar alıcaları etkileyen diğer unsurlara değinmek gerekir. Bunları şöyle sıralayabiliriz. a)Liderlerin Rolleri ( Cumhurbaşkanı,Başbakan ..gibi ) b)Askeriye 'nin Rolü c)Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü ç) Parlamentonun Rolü d)Kamuoyu ve Medya'nın Rolü e)Büyük Güçlerin Rolü ve Bağımsız Ekonominin Rolü 30 Hasan Mor,Türk Dış Politikasında Belirleyici Faktörler Ekseninde Özal'ın Dış Politika Konsepti,Doktora Tezi,Selçuk Üniv.SBE,Konya,2002,s.116 19 2.3.1. Liderlerin Rolleri Türk siyasal sisteminin niteliğine göre Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi devletin en üst katmanındaki liderlerin görev ve rolleri anayasa çerçevesinde belirlenmiştir.Parlamenter sistemlerde meclisin güvenoyu desteğine sahip ve ona karşı sorumlu olan hükümetler,ülkenin genel siyasetinin oluşturulması ve yürütülmesi görev ve sorumluluğuna sahiptir.Bu yüzden de Cumhurbaşkanlarına yürütmeye dair görev ve yetkiler verilmeyerek sadece devleti temsil etme gibi sembolik bir rol tanınır.Ancak Türk siyasal yaşamına baktığımızda 1982 Anayasası Cumhurbaşkanını geniş yetkilerle donatarak onu yürütmenin bir parçası haline getirmiş ve hükümete ait olan dış politika oluşturma sürecine cumhurbaşkanını aktif bir şekilde dahil etmiştir.Cumhurbaşkanı bu anayasa ile geniş yetkilere sahip olmuş ve böylece,yabancı devletlere temsilci göndermek,Türkiye'ye gönderilen temsilcileri kabul etmek,Milletlerarası anlaşmaları onaylamak,TBMM adına TSK Başkomutanlığını temsil etmek,TSK'nın kullanılmasına karar vermek,Genel Kurmay Başkanını atamak gibi yetkileri elinde bulundurmuştur. Ancak Türk dış politikası karar alma süreci içerisinde Cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanıp kullanmaması onun kişisel özelliklerinin yanında,iktidar partisi,Başbakan ve diğer dış politika oluşum sürecine katılan kurum ve aktörle ilişkisi belirlemektedir.İşte bu faktörlerin durumuna göre Cumhurbaşkanı anayasanın kendisine tanıdığı yetkileri kullanmayarak dış politika karar oluşum sürecini diğer aktörlere fiili olarak devredebilir. 31Böylece seçimle işbaşına gelmiş olan iktidarlar demokrasinin gereği olarak birinci dereceden yetkileri elinde bulundurarak politikalarını oluşturmuştur.Ama yine de hükümetlerin yetkilerini kullanması için Cumhurbaşkanı ile uyum içerisinde olması gerekir.Nitekim veto hakkı cumhurbaşkanının elindedir.Bu yüzden halkı temsil eden Başbakan ile Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı çıkarlar için değil devletin bekaası için anlaşma ve uzlaşma içinde bir harmoni oluşturmalıdır. 2.3.2. Askeriye'nin Rolü Türkiye'de ordunun dış politikada belirleyici bir role sahip olmasının nedeni, bu kurumun 31 Mor, a.g.t., s.116-120 20 genel olarak siyasal sistemde ve toplumda ayrıcalıklı bir yere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden öncelikle ordunun Türk toplum ve siyasal yaşamındaki yerine bakmak gerekecektir. Bunun için de Türk ordusunun bu ağırlıklı konumunun,diğer bir deyişle pretoryen niteliğinin nereden kaynaklandığı üzerinde kısaca durmak yararlı olacaktır.Türk ordusu birçok açıdan pretoryen özellikler göstermektedir.Politika-ordu ilişkilerini açıklamakta sık kullanılan bu kavram ordunun siyasal sistemi,müdahale ya da benzeri yöntemlerle gözetim ve denetim altında tutması anlamına gelmektedir.David Rapaport'a göre,pretoryen devlet yapılanması,gücün öneminin en üst noktaya çıkarıldığı devlet türüdür.Bununla birlikte,Pretoryenizmin belirli bir yönetim biçimiyle bağlantılı olması da gerekmeyebilir.Yani,bu tür devletler mutlaka en demokratik veya en despotik devletler değildir.LO Amos Perlmutter tarihsel ve modern pretoryenizm olarak yaptığı ikili ayrımda tarihsel pretoryenizme örnek olarak Osmanlı ordusunu ve özellikle Yeniçerileri göstermektedir. Ona göre,modern pretoryen devlet,ordunun hükümete müdahale etme eğilimi taşıdığı ve yürütme üzerinde denetim kurma potansiyeline sahip olduğu devlet tipidir.Bunun nitelikleri arasında yetersiz bir yürütme ve siyasal çöküş bulunur.Bu alanla ilgili yazında hem Osmanlı dönemi hem de Cumhuriyet dönemi Türk ordusunun pretoryen niteliği ilzerinde duruImaktadır.Türk siyasal yaşamını da 'korumak ve kollamak' biçiminde ifadesini bulan bu ordu tipinin temel özelliği 'muhafız ordu niteliğini taşımasıdır,Türk Silahlı Kuvvetleri bu muhafız olma niteliğini kendisine atfettiği 'rejimi koruma ve kollama çerçevesinde yerine getirmektedir.Bunun temelinde Cumhuriyeti kuran kurum olması yatmaktadır.Türkiye'de özellikle Kemalist rejime varolan sisteme yöneltilen eleştirileri ya da sorgulamaları ordu bu yüzden doğrudan kendi üzerine almaktadır.Türkiye'de ordunun siyasal sistem üzerindeki konumunu hem güçlendiren hem de varolan bu yerin bir sonucu olarak görülebilecek bir diğer nokta askeri darbelerdir.Bunun en önemli etkisi,askeri darbelerin siyasal sistemin askerler tarafından biçimlendirilmesi sonucunu doğurmuş olmasıdır.Dolayısıyla, 1960'tan beri Türkiye'de siyasal sistemin genel hatlarını,yani anayasaları askerlerin belirlediği ancak kendi biçimlendirdikleri sistemin bir süre sonra tıkandığını görüp yine kendi müdahaleleriyle düzeltme yoluna gittikleri bir siyasal süreç başlamıştır.32Ancak çağdaş batı demokrasilerinde,Türkiye'de yaşananın aksine ordunun siyasi yaşama hiçbir etkisi yoktur ya da Türkiye'de olduğu kadar güçlü değildir.Çağdaş demokrasilerde ordular kesin bir şekilde demokratrik sivil denetim altındadır. 33 Durumun bu yönünü ise bir sonraki konu olan diğer devletlerin dış politikaları ile karşılaştırma yapılınca tartışacağız.Şimdi ise tekrar TSK'ya dönelim: Türk Silahlı Kuvvetleri genel olarak uluslararası ilişkileri ve dış politikayı Siyasal Gerçekçilik açısından değerlendirmektedir.Bu da silahlı kuvvetlerin uluslararası ilişkilerde güç öğesinin 32 Uzel,a.g.m.,s.311-313 Uğur Burç Yıldız, Ordunun Türk Dış Politikasındaki Rolü:Kurumsal Olmayan Mekanizmalar,Ertan Efegil ve Rıdvan Kalaycı , a.g.e. Ankara: Nobel Yayınları, 2012. 33 21 uygulayıcısı olması açısından kendi içinde tutarlı bir yaklaşımdır ve herhalde dünyadaki diğer ordular içinde geçerlidir.Askerler dış politikayı tamamiyle bir güç mücadelesi olarak almaktadırlar.Özellikle orta ve üst rütbeli subayların Türk dış politikasıyla ilgili olarak yazdıklarına bakıldığında en çok kullandıklan kavramların güç, güç dengesi,ulusal çıkar,strateji,jeopolitik gibi kavramlar olduğu dikkati çekmektedir.Ekonomik etkenlerin öneminin giderek arttığı kabul edilmekle birlikte,ekonomik gelişmişlik kendi içinde bir gereklilik ya da bir hedef olarak değil, ulusal güce yaptığı katkı çerçevesinde,yani güç mücadelesinin bir aracı olarak ele alınmaktadır.34 2.3.3. Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bürokrasisinin Rolü Dışişleri Teşkilatı,en eski devlet kuruluşlarından biridir.Bunun yanında iç mesleki dayanışmasını zamanla geliştirmesi,mesleğin teknik bir karakter taşıması gibi niteliklere de sahiptir.Bunlardan dolayı,Dışişleri Teşkilatı (Bakanlığı),Türk siyasi yaşamında zaman içinde meydana gelen değişimlerden ve her türlü değişikliklerden en az etkilenen kurum ya da kurumlardan biri olmuştur.Böyle bir kurumun teşkilat yapısı,koordinasyonu,hükümetle ve basınla olan ilişkileri de doğal olarak önem taşımaktadır.Dışişleri teşkilatının üstlendiği bir diğer görev de ülkemizin Uluslar arası alanda siyasal ve kültürel tanıtımının yapılarak dış politika uygulayıcılarına bu alanda destek sağlamaktır.Genel ve uzun süreli tanıtım siyaseti,bir ülkenin dünyadaki genel görünümü düzeltmek ve saygınlığını arttırmak için girişilen planlı eylemler bütünüdür.Bu eylemler hakkında Türkiye’den örnek vermek gerekirse,başından beri Türkiye Cumhuriyeti’nin barışçı bir dış politika güttüğü,laik bir devletin Türk toplumunu gelişme yolu üzerine koyduğu,Türk ulusunun kendine özgü biçimde iletişim bağlarını geliştirmekte olduğu ayrıca bölgesinde siyasal bir denge öğesi sayıldığı vb belirtilebilir.Tanıtımın ister genel nitelikli ve uzun süreli olsun,isterse belirli bir konuda kısa süreli olsun,devletin dış siyasasına uyması gerekmektedir.Tanıtma alanında ilerlemiş ülkelerde değişmeyen bir gerçek vardır ki, tanıtma siyasetinin ana çizgilerini Dışişleri Bakanlığı,uygulama ise Dışişleri dahil, birçok kuruluş tarafından yapılır.35 2.3.4. Parlamentonun Rolü Tarihsel süreçte parlamentoların müdahalesine en son açık konu dış politika olmuştur.Hükümet-ler dış politikada kendilerini serbest hissetmişlerdir.Parlamentolar dış politikanın oluşumunu ve uy-gulanmasını geciktirici,engelleyici olarak görülmekte;bu,dış politikada karar alıcılar ile parlamento arasında kurulması yararlı olan yetki paylaşımı ile iş bölümünün ortaya çıkmasını geciktirmektedir. Hükümetlerde dış politikanın iç siyasetten farklılığı ve müdahale 34 Uzel,a.g.m.,s.315-316 Hicabi Arslan, Basının Türk Dış Politikası Üzerindeki Yönlendirici Etkisi,Doktora Tezi,İstanbul Üniv.,SBE,2007, s.88-90 35 22 zorluğundan faydalanarak,arkala-rındaki parlamento desteğine ters düşmeyi göze alabilmektedirler.36 Çok partili Türk Parlamentosunda dış politika ile ilgili olarak değişmeyen temalardan birincisi, yasama ile yürütme arasındaki hukuki şekillere ve temel mekanizmaya uyma meselesi olmuştur. İkinci büyük tema,yasama organının dış politika konusunda habersiz bırakılması ve muhalefetin bu durumdan sürekli şikayetçi olmasıdır.Türk Parlamentosunda değişmeyen birinci tema olan yasamayürütme arasındaki hukuki şekile uyma meselesine tartışma yaratan en önemli durum Kore'ye asker gönderme kararı dolayısıyla olmuştur.İsmet İnönü ise muhalefet lideri olarak bir açıklama yapmış ve hükümet kararı ile Anayasanın ihlal edildiği kanaatine varmıştır.Ancak meselenin hukuki yönü unutturulmak için Kore'de bulunan askerlere selam ve sevgi bildirilmesine dair önerge 27 Aralık 1950 de oybirliği ile kabul edildiği de bilinmektedir.Kararın hükümetçe alınması,Birleşmiş Milletler emrine askeri birlik verilmesinin savaş kararı,yani TBMM'nin alması gereken karar olup olmadığı tartışmasına yol açmıştır.37Burada şunu söyleyebiliriz;Anayasa metninde,silahlı kuvvet kullanılması ile ilgili düşünülen tek hal savaş ilanı halidir.Bu durumda asker göndermenin savaş sayılamayacağı bir bakıma doğrudur.Ancak ortada başlamış bir savaşa fiilen katılma niyetini taşıyan bir karar bulun duğu da gözden kaçırılmaması gerekir.Bu yanlışlık ise 1961'de Anayasanın değişmesi ile son bulacaktır. Dış politikanın yasama organlarında da tartışılmaya başlamasından bu yana,dış politika görevinin yasama organına daha fazla katılma imkanı veren bir görev haline gelmesi ve dış ilişkileri örten perdelerin daha fazla aralanması yolundaki umutlar genelde boşa çıkmıştır.Bu yüzden artık dış politikanın belirlenmesi,uygulanması ve denetiminde parlamentonun yeni usullerle ve yeni araçlarla donatılması gerekmektedir.TBMM,geleneksel yetkileri dışında,dış dünyada ortaya çıkan yeni kontrol araçlarını takip etme çabasında olmalıdır. 38 Çünkü bazı devletlerin anayasalarına göre;Hükümetler dış politika konuları ile ilgili karar almadan önce dış işleri komisyonuna danışmak zorundadır.İşte Türkiye Parlamentosu da bu yetkisini açıkça ortaya koymalı ve dış politikada etkin Buradaki olma çabasını göstermelidir. anlatımda da görüldüğü üzere,Parlamento dış politikada,bazı Anayasa hükümlerinin ifade eksikliğinden dolayı hükümet tarafından ekarte edilebilmektedir.Nitekim 1924 Anayasasında bu boşluk değerlendirilmiş ve meclis yok sayılarak karar alınmıştır.Ancak unutulmamalıdır ki dış politika görevi her ne kadar yürütme organının işi olsa da,tüm yürütme görevlerinde olduğu gibi,burada da yasama organının rolü,karar safhasında etkileme ve denetleme 36 Çınar Bahçacı,Parlamento ve Dış Politika,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniv. SBE,2006,s.130 Mümtaz Soysal,Dış Politika ve Parlamento,Ankara,1964,s.196-201 38 Bahçacı, a.g.t.,s.115-117 37 23 safhasında da uygun bulup bulmama,tartışma ve hesap sorma olmalıdır. 2.3.5. Kamuoyunun ve Medya'nın Rolü Siyasal karar alma sürecini etkileyen faktörler arasında yer alan “kamuoyu”, çoğulcu toplum yapılarında farklı amaç ve isteklerin,kitlesel olarak duyurulmasını saglar.Çoğulcu demokrasilerde halkın tümünün ya da grupların kanaatlerinin ögrenilmesi,siyasal iktidarın bu kanaatlerden etkilenmesi, “olması gereken”dir.Kamuoyu ile ilgili aranan diger unsurlar ise; siyasal karar alma durumunda olanları etkileme amacının yanı sıra, belli bir zaman dilimi içinde belirli bir kamusal soruna ilişkin olmak ve kesin ya da değişemez olmamaktır.39 Dış siyasetin hareket noktası ulusal çıkarlardır.Etkinlik kaynaklarından biri de kamuoyudur.Bir konunun kamuya mal edilmesi,desteğinin sağlanması,dışarıda kabul görme,etkili olma imkanını arttırır.Ulusal davalarda devletin halkı arasına alması dış siyasette kararları uygulamasında kendisine büyük destek olur.Kamuoyu etkeninin bir yönü iç kamuoyu oluşturmak,diğer yönü ise dış kamuoyunu hazırlamaktır.Özellikle açık rejimlerde kamuoyu dediğimiz halk kitlesi,iç politika kadar dış politikada da etkili olmuş ancak kamuoyunun rolü ne dış politikada köklü devrimler yapacak kadar çoktur ne de bunu tümden felce uğratacak kadar güçlüdür.Dış politikada kamuoyu,dış politika konuları ile ilgilenen kişilerin düşünceleridir.Dış politikada kamuoyundan söz edebilmek için önce o halkın o konuda fikir sahibi olması gerekir.İşte bunu da sağlayacak olan medyadır.Medya kamuoyu oluşturmada birinci derecede etkili bir unsurdur.40Bu yüzden basın dış politika sorunlarını halka anlatırken tarafsız olmalı ve çok hassas olmalıdır.Gelişmekte olan ülkelerde dolayısıyla Türkiye'de basın çeşitli nedenlerle dış politika sorunlarını halka abartarak yansıtmaktadır.Çünkü Türkiye'de basın diğer bazı gelişmekte olan ülkeler gibi ya hükümet yandaşlığı ya da karşıtlığı ile hareket etmekte ve hükümetin zararlı ya da yararlı yönlerini bir kenara atmakta böylece kamuoyunu yanlış yönlendirmektedir.Bu yüzden kamuoyu bir haber seyrederken farklı bir başka haberde ya da metinde farklı düşüncelere maruz kalmakta böylece iki zıt fikir konusunda şüpheye düşmektedir. Türkiye'de ise durum artık islami kanal ya da islami gazete,sağcı ya da solcu gazete olarak ayrılmakta ve kişi hangi yöne daha yakınsa o metni okumakta ve o kanalı seyretmektedir.Yukarıda 39 Bihterin Dinçkol, Yönetilenlerin Öz Yönetimi:Kamuoyu,İstanbul Ticaret Üniv.,Sosyal Bilimler Dergisi,sayı 10,Güz 2006,s.50 40 Arslan, a.g.t.,s.35 24 söylediğim şüphe konusu aslında bir bakıma iyidir.Çünkü insanlar bu görüşleri alıp akıl süzgecinden geçirerek doğruyu bulabilir.Ama tek yönlü hareket edenler ise daha geniş perspektiften bakamayarak sadece kendi doğrusunu destekleyen metinlerle haşır neşir olup kendini kandırmaktan başka bir şey yapmamış olacaktır. 2.3.6. Büyük Güçlerin ve Bağımsız Ekonominin Rolü Hiç kuşkusuz en önemli dış dinamiklerden biri de,büyük güçlerin küçük ve orta büyüklükteki devletlerin dış politikalarına yaptığı etkidir.Devletlerin büyük güçler tarafından kendilerine sağlanan güvenlik garantilerinden kolay kolay vazgeçememesi de sürekliliğe hizmet eden bir dışsal etkendir. Nitekim Türkiye’nin II.Dünya Savaşından sonra ABD’nin güvenlik şemsiyesi içerisine girmesi Türk dış politikasındaki süreklilikte önemli rol oynamıştır.Bir devletin dış politikasındaki sürekliliğin kökleşmesi,diğer bir gücün zorlaması sonucunda da gercekleşebilir.Bir devletin dış politikasının diğer bir guç tarafından değiştirilmesi sık rastlanan bir durum olmasa da,özellikle güç kaymasıyla sonuçlanan savaşlarda alınan yenilgiler bu türden sonuçlar doğurmaktadır. Bir dış gücün zorlaması sonucunda değiştirilen dış politika zaman içerisinde bir kimlik kazanarak belirli parametrelerin kolay kolay dışına çıkamaz.Japonya ve Almanya’nın II. Dünya Savaşından sonra dış politikalarında bağımsızlıklarını yitirmeleri ve nüfuz politikalarından uzak durmaları bu duruma işaret etmektedir.İkinci Dünya Savaşı sonrasında köklü bir değişim geçiren Japon dış politikasının gelişimine baktığımızda,bu devletin ilk önce kayıtsız şartsız bir ABD dayatması içerisine girdiğini görüyoruz.41 41 Gültekin Sümer, Dış Politikada Süreklilik-Değişim Çekişmesi, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Uluslar arası Hukuk ve Politika Dergisi,Cilt 6, Sayı 23,s.79-80 25 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3.1. 1923-1950 Arası Türk Dış Politikası 1923-1950 dönemi dış siyasetini Atatürk dönemi ve ismet inönü dönemi olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür.1923-1938 arası Atatürk dönemi dış politikası yeni Türk devletinin inşaası için gerekli adımlar doğrultusunda gelişme göstermiştir.1938-1950 arası İnönü dönemindeki uluslararası ortama hakim olan konular ise genel anlamda İkinci Dünya Savaşı'nın gölgesinde gelişmiştir. “Ankara hükümetinin dış politika anlayışı,basit, somut ve kesindi: ulusal bağımsızlık,egemenlik ve güvenliğin sağlanıp korunması. “1 Eylül 1939 günü Almanya’nın Polonya’ya saldırmasıyla ikinci dünya savaşı başladığında Türkiye’nin temel endişesi ulusal egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar gelmeden bu badireyi en güvenli şekilde atlatabilmekti.” 1923-1930 dönemi dış siyasetinde, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından Lozan’dan kalan sorunların çözümüyle uğraşıldı.42 Lozan sonrası Türk dış politikasının temel hedefi,bir yandan Türkiye'ye yönelebilecek olası bir askeri müdahaleye karşı Türkiye'nin etrafında ortak bir güvenlik sistemi oluşturmak,diğer yandan da,uluslararası ilişkilerde mevcut sorunları barışçı yollardan çözmek olmuştur.Bu amaçla İtalya ile 30 Mayıs 1928'de Dostluk Antlaşması imzalanmış ancak İtalya'nın Orta ve yakındoğuya yayılma emelleri ortaya çıkınca bu iyi ilişkiler bozulmuştur.Yine 1933 yılında başlayan Nazi iktidarı ile birlikte Almanya ile olan ilişkiler değişmiş ve Hitlerin İtalya ile işbirliği içine girmesi ve boğazlar konusundaki olumsuz tavrı yüzünden Türkiye rahatsız olmuş ve Almanya-İtalya işbirliği karşısında Türkiye ingilizlerle yakınlaşmış ve Musul Sorunundan dolayı kötüleşen Türk-İngiliz ilişkileri 1936 Montreux Boğazlar sözleşmesi ile birlikte iyileşmeye başlamış ve Boğazlar konusunda Türkiye'yi destekleyen İngiltere ile ilişkiler hızla düzelmiş ancak Sovyetlerle tam bir zıt kutupta seyrederek dış ilişkiler kötüleşmiştir. 43 1939 sonrasında Türkiye'nin Sovyet politikası tamamen değişmiştir.Daha sonra patlak veren ikinci dünya savaşında İsmet Paşa Hükümeti Türk dış politikasının temel ilkesini 42 Gökhan Yılmaz,Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Programlarında Dış Politika (1920-1980).Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı,Denizli 2006,s.22 43 Mücahit Özçelik,İkinci Dünya Savaş'ında Türk Dış Politikası,Gazi Üniv.SBE,s.254-256 26 savaşa girmemek,ne pahasına olursa olsun savaş dışı kalmak üzerine inşa etmiştir. 1945 yılına geldiğimizde Türkiye'nin yeniden çok partili düzen denemesine girmesini,Sovyetler birliği karşısında Amerika'nın desteğini kazanmak isteğine bağlı olduğunu söyleyebiliriz.ABD de Truman Doktrininin tartışmaları yapılırken,Doktrinin aleyhine karşı tutum sergileyenlerin en önemli savının Türkiye ve Yunanistan'da demokrasi olmadığı düşüncesi idi.Onlara göre bu tip tutucu ülkelere yardım etmenin ve dünyayı savunmanın bir anlamı yoktu.Truman ise bu muhalefet havasını dağıtabilmek için,bu doktrinin ABD için stratejik yararlarının yanı sıra,Türk hükümetinin 1946'dan beri tam demokratik düzene geçmek için çaba gösterdiğini ısrarla tekrar etmiştir.Hatta Ankara'da iş başına gelecek hükümetlerin şimdikinden çok değişik nitelikte olacağını da söylemiştir.Türk Hükümeti'de Truman Doktrini yolu ile hem güvenliğini sağlamak hem Batıya bağlanmak,hem de ekonomik ve Askeri yardım almak için çok partili rejime geçişi hızlandırmıştır.44 1947 dönemine geldiğimizde ise Amerikan ilişkileri gelişti.ABD Başkanı Truman Sovyet yayılmacılığını durdurmak için Türkiye ve Yunanistan'a yardım için Hükümete yetki verdi ve ABD Türkiye'ye askeri yardıma başladı. 3.2. 1950-1960 Arası Demokrat Parti Dönemi Dış Politikası Demokrat Parti 14 Mayıs 1950'de ki seçimle işbaşına geldi.Demokrat Parti genelde CHP'nin dış politikasını benimsemişti.Ancak DP yönetiminin özellikle ekonomik politikalar açısından batıya daha yakın bir özellik taşıması,Türkiye’nin batıya bağlanma çizgisine,daha belirli ve zorunlu bir istikamet verecektir.Bu sebeple Türkiye’yi NATO’ya sokmayı zorunlu gören DP, bu sırada patlak veren Kore Savaşını büyük bir fırsat olarak düşündü ve 4500 kişilik bir Türk Birliğini T.B.M.M.’nin onayını almadan Kore’ye gönderdi.Kore Savaşı’ndan sonra Türkiye’nin NATO’ya alınması konusunda ABD’nin tavrı değişmeye başladı.Sonuçta Sovyetler Birliği’ne karşı set çekme ve çıkabilecek muhtemel bir savaşta askeri üslere ihtiyaç duyulması sebebiyle ABD,Türkiye’nin NATO’ya alınmasını gerekli görecektir.Bu gelişmelerden sonra NATO Bakanlar Konseyi 15-20 Eylül 1951 tarihinde Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak alınmasına oybirliği ile karar verdi.T.B.M.M.’de 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşmasını tasdik etmiş böylece Türkiye NATO’ya resmen üye oldu. Bu dönemin temel özellikleri arasında şunlar vardır: 1. Birleşmiş Milletler idealine bağlılık. 2. İngiliz ve Fransız ittifakına ve Amerika ile en sıkı dostluk ve işbirliğine dayanan dostluğuna sadakat. 44 A.Haluk Ülman,Oral Sander, Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968), Ankara Üniversitesi SBF Dergisi,Cilt 27,Sayı 1, 1972, s.4-5 27 3. Tüm milletlerin toprak bütünlüğüne saygılı,barışçıl politikanın devamı,bu barışçı siyaset Truman Doktrini ve Marshall yardımı ile batılı devletler tarafından desteklendiğinin göstergesi olarak kabul edilmiştir. 4. Amerika "büyük dost" İngiltere ve Fransa "büyük müttefik" olarak görülmekte ve daha sonra da göreceğimiz üzere dış politikada hep bu devletlerin politikaları ile uyumlu politika izlenmektedir. 5. Doğu Akdeniz güvenliğini korumak için Amerika ve müttefiklerin dikkatini bu sorunlar üzerine çekmek ve sıkı dostlukla bağlı olunan Yakın Doğu devletleriyle daha iyi ilişkiler kurarak bu bölgelerde adalet ve anlayış esaslarına dayanan bir dostluk havası yaratmak istemektedir. 6.Resmi adı “Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan Krallığı ve Yugoslavya Federatif Halk Cumhuriyeti Arasında Dostluk ve İşbirliği Antlaşması” olan Balkan Paktı, 25 Şubat 1953’te Atina’da parafe edildi ve 28 Şubat’ta üç tarafın dışişleri bakanları tarafından Ankara’da imzalandı.45 7.Pakistan ile barış ve güvenliği sağlama adına,BM idealine dayanan antlaşma sağlanmıştır. 8.Suriye ile eskiden beri olan kardeşlik bağlarına dayanarak onların refahı için çaba sarfedilmiştir. 9.Filistin meselesinin BM tarafından çözümü istenmiştir.46 Bu dönemde başka bir önemli olay ise; Mısır ve batılı güçler arasında yaşanan süveyş krizi sonrası ortaya çıkan ve ABD'nin Ortadoğu'da İngiltere'den kalan boşluğu doldurmasına dayanak sağlayan Eisenhower Doktrini'nin ilan edilmesidir.ABD bu doktrin ile gerektiğinde Ortadoğuya müdahale edecektir.47 Bu doktrin Türkiye'de de kabul edilmiş ve Başbakan Menderes bu doktrin ile Ortadoğu'nun parçalanmayacağı ve ABD yardımları ile güçleneceğini söylemiştir.Eisenhower Doktrini çerçevesinde Türkiye ve ABD arasında 5 Mart 1959’da imzalanan “İşbirliği Anlaşması” ile Türkiye’ye dolaylı ya da dolaysız bir saldırı durumunda, Türk hükümetinin isteği üzerine ABD’nin silahlı kuvvetlerini de kullanarak yardım edeceği öngörülmüştür. 9 Mayıs 1960’da TBMM tarafından onaylanan bu anlaşma Ortadoğu’da İngiliz ve Amerikan çıkarlarını korumak için onlarla işbirliğinde bulunan hükümetleri iktidarda tutma amacı taşıdığı gerekçesiyle ülke içi muhalefetin tepkisini çekmiştir.48 45 Caner Sancaktar, Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası'na Marksist Yaklaşım, Bilge Strateji Dergisi,Cilt 3,Sayı 5,2011,S.41 46 Yılmaz, a.g.m.,s.48-58 47 Zehra Doğan, Stratejik Ortaklıktan Model Ortaklığa Türk-Amerikan İlişkileri ve Ortadoğu,Atılım Üniv. SBE Uluslar arası İlişkiler Anabilimdalı Yüksek Lisans Tezi,Ankara-2011,s.74,75 48 Doğan, a.g.t.,s.75 28 3.3. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesine Kadar Dış Politika 1960 darbesinden sonra dış politikada çok önemli değişiklikler yaşanmamıştır.Öyle ki 1960 darbesinin veya devriminin temel niteliği bunu açıkça ortaya koymaktadır.Normalde devrimler bir ülkede başarıya ulaşırsa ki bunun örneklerini Kongo,Küba,Endonezya da gördük,sonuçta dış politikasında değişiklikler olur.Ancak,ilk bildirisinde NATO ve CENTO'ya bağlılık ilan eden 1960 devrim hareketi Türk Dış Politikasına hiçbir değişiklik getirmemiş,ve büyük ölçüde bu nedenle,Batı ve özellikle ABD'de tepki ile karşılanmamıştır.Ancak 1960 devrimi her ne kadar dış politikada ortaya önemli bir değişiklik çıkarmamışsa da bu dönemle birlikte,kamuoyunun çeşitli dilimlerinin ve çeşitli çıkar ya da baskı gruplarının birer siyasal güç olarak belirmeleri ve ortaya çıkan ideolojik akımlarla birlikte Türk dış politikasının çizilmesinde söz sahibi olmak istemeleri gibi durumlar söz konusu olmuştur.49 Bu dönemler arasında Türk Dış politikasını etkileyen olaylar şöyledir; Nato hala temel taş niteliğindedir.Ancak 1960'lı yıllardaki '' Barış içinde birlikte yaşama'' politikası Türkiye'nin ABD'ye yönelik politikalarında olumsuz rol oynamıştır.Ancak Türkiye güvenliği açısından ABD ve Batı'ya bağımlı olduğunu daha fazla hissetmiştir. ABD Başkanı Johnson'un İnönü'ye gönderdiği ve Türkiye'ye Amerikan silahlarının Kıbrıs'ta kullanılmasını men edilmesi gibi bir içeriğe sahip olan mektupla birlikte Türkiye'nin Sovyetlerle daha iyi ilişkiler kurma çabası ile buna paralel olarak öğrenci hareketlerinin Anti Amerikan yaklaşımları dış politkayı etkilemiştir.Kıbrıs konusu ve buna bağlı olarak Johnson Mektubu gibi Batı’yla yaşanan sorunlar,Türkiye’yi özellikle 1950’li yıllarda yürüttüğü Orta Doğu’ya yönelik dış politikasında değişiklik yapmaya itmiştir.Arapları ihmal ettiğini düşünen Türkiye,bu politika değişikliği bağlamında Orta Doğu sorunlarında daha Arap yanlısı bir tutum sergilemiştir.1960-1980 dönemi, Türk Dış Politikasında Batı’ya eleştirel bakışın ve Orta Doğu’ya yakınlaşmanın başladığı dönemdir.1960’lı yıllar geçmiş zamana göre Türk Dış Politikası açısından göreli özerklik dönemi olarak görülmektedir.Kısaca 1960’lı yıllarda Batı’yla yaşanan şok,Türkiye’ye Orta Doğu’yu hatırlatmış ve bölgeye daha farklı bakış ve yaklaşım içine girmesine neden olmuştur. 1980’li yıllar Türk Dış Politikasında güvenlik ve savunma konularının belirleyici olduğu yıllardır.1979 yılında 49 Ülman,Sander, a.g.m.,s.10-11 29 İran İslam Devriminin gerçekleşmesi Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasında önemli etki yapmıştır.Türkiye bu dönemde yine Batı eksenli bir politika takip etmiştir.İran İslam Devrimi ayrıca Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik politikasına ideolojik bir anlam yüklenmesine de neden olmuştur.İran’daki gelişme dışında Türkiye’nin Orta Doğu politikasında terör ve su sorunu gibi meseleler Türkiye’nin bölgeye bakışında belirleyici olmuştur.Kısaca bu dönem söz konusu bölgeye yönelik Türkiye’nin dış politikasında güvenlik konularının ağırlığını hissettirdiği yıllar olmuştur.50 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile birlikte Amerika'nın Türkiye'ye Silah Ambargosu ve Türkiye'nin bu tavır karşısında Avrupa ile ilişkilerini geliştirme isteği 1980 yılında ise Türk-Amerikan ilişkilerinin tekrar başlaması.51 1980'lerden itibaren Türkiye ekonomik açıdan dış dünyaya açılma sürecine girmiştir.Siyasi yöndende dünyayı daha yakından tanımanın doğal bir sonucu olarak ekonomik çok yönlülüğü tamamlamaya çalışmıştır.Artık Türkiye bu dönemde ABD,Japonya ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini arttırarak devam ettirmiş ve bu ülkelerle olan ekonomik ilişkilerini en üst düzeyde tutmaya çalışmıştır.52 50 Mehmet Şahin, Türkiye'nin Ortadoğu Politikası:Süreklilik Ve Değişim, AkademikOrtadoğu Dergisi,Cilt 4, Sayı 2,2010,s.13-14 51 Yakup Beriş,Aslı Gürkan, Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış:Ana Temalar ve Güncel Gelişmeler, TÜSİAD ABD Temsilciliği Raporu , Washington Offıce, Temmuz 2002,s.6,7,8 52 Zafer Bozkuş, 1980 Sonrası Türk Dış Politikası ( 1980-1991), İÜ SBE,Yüksek Lisans Tezi,1992,s.62-63 30 SONUÇ Bu çalışma konusu itibariyle geniş bir perspektifle bakmayı gerektirdiğinden dolayı,en baştan itibaren anlam kargaşasına yol açmamak için sık sık tanımlamalarda bulunmayı zorunlu hale getirmiştir.Bu yüzden çalışmaya başlarken dış politikanın tanımına yer verilmiş ve bu kavram genel hatları ile ele alınmış ve somut örneklerle desteklenmiştir. Tarih boyunca dünya üzerinde çok sayıda devlet kurulmuş ve bu devletler yıkılış süreçlerine kadar çevrelerindeki devletlerle birtakım münasebetlerde bulunmuşlardır.Ama ekonomik,ama siyasi tüm ilişkilerinde diplomasiyi kullanmak zorunda kalmıştır.Barışçıl yollarla ayakta durmak isteyen ülkeler mecburen dış politikasında da aynı duruşu sergilemek durumundadır.İşte bu çalışmada da Mustafa Kemal Atatürk'ün dış politikadaki barışçı tavrından bahsedilmiş ve bu ilkenin Türk dış politikasındaki önemine vurgu yapılmıştır.Tabi bu vurgu yapılırken,barışçı politikanın tamamiyle Ulusal bağımsızlık maddesini zedelemeyecek şekilde uygulanması gerekir.Çünkü bir ülke sadece barış yolu ile ayakta kalamayacağını bilir ve ona göre hareket eder.Nitekim Mustafa Kemal Atatürk, “Yurtta sulh cihanda sulh” sözünün bir ülkeye dış ülkelerin haksız bir şekilde müdahalesi ve bu girişimin ardından o devletin egemenlik haklarının kaybedilmesi mevzu bahis ise geçerliliğini yitireceğini de belirtmiştir.Öyle ki Kurtuluş Savaşı'nda itilaf devletleri her ne kadar ateşkes istese de Türkiye'ye sundukları anlaşma maddelerinde bağımsızlığımızı yok etmek istemiştir ve bunun sonucunda TBMM tam bağımsızlık için savaşa devam kararı almış ve nihai bağımsızlığa ulaşmıştır. Burada dış politikanın çok büyük etkisini görmekteyiz.Çünkü bağımsızlık savaşı verilirken,Türkiye çevresindeki ülkelerle dostluk antlaşmaları yapmış ve savaş esnasında sınırlarını güvence altına almıştır.Dış politikasındaki aktif rollerle savaşı tam netice ile sonuçlandırmış ve diplomasinin ne denli önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Dış politikada karar alıcılar çok büyük etkilere sahiptirler.Öyle ki bu karar alma mekanizması kişiler üzerinden işleyen bir sistem olduğu için,alınan kararların bireysel olup olmadığı her zaman için tartışma konusu olmuştur.Ancak dış politikada kararlar verilirken,karar alıcılar genellikle bu kararlarını halkı arkasına alarak vermek istemektedirler.Böylece karar sonucunda ortaya çıkan olumsuz durumlar halka mal edilir.Örneğin 1980 darbesi sonucunda hazırlanan Anayasa halk oylamasına sunulmuş ve %90 civarı bir onaydan sonra kabul edilmiştir.Burada halkın ne kadar Anayasa ile ilgili olup olmadığına değil, alınan destek önemlidir.Çünkü yasa sonucunda beliren olumsuzluklardan artık halk sorumlu tutulacak ve yasayı yapan kişiler daha az zarar görecektir.Halk 31 ın bir tek kişiyi veya kişileri sorumlu tutma gibi bir hakkı da elinden alınmış olacaktır.Siyasi iktidarlar her ne kadar yanlış yaparlarsa yapsınlar,sonuçta yine “Bizi halk seçti” cümlesini kullanıp işin içinden sıyrılma yolunu seçeceklerdir.Gemişte de gelecekte de bu böyle olacaktır.Çünkü halk kaos ortamından kurtulmak için Thomas Hobbes'un da dediği gibi haklarından feragat edecek ve kendi seçtiği iktidarı ne yazık ki sorgulayamayacak.İşte görüldüğü gibi Siyaset meydanında da bireyler etkin roller oynayacak ve “MİLLET ADINA” karar vererek yine kendilerini,verdikleri karardan soyutlayarak,san ki o kararların alınırken şahsi fikirlerinin hiçbir etkisi olmamış gibi davranmayı sürdüreceklerdir. Çalışmada bu konulara yer verilmesinin yanında temelde anlatılmak istenen,dış politika sürecini etkileyen iç ve dış etkenlerden söz edilmiştir.Bu unsurlar düz bir anlatım yerine sistemli olarak başlıklar halinde toplanmış ve değerlendirmesi yapılmıştır.Bu değerlendirmelerde şu gibi sonuçlarla karşı karşıya kalmaktayız.Öncelikle bir ülkenin dış politikasının ana hatları çizilirken hiçbir şekilde etkilenmeme gibi bir durumu söz konusu değildir.Yeri gelir halkın istekleri medya aracılığı ile duyurulur,yeri gelir ülkenin dış devletlere bağımlılığı göz önünde bulundurulur ve dış politika portresi çizilir.Ancak aktif rol üstlenen bu unsurlardan öncelik, çevre ülkelerin durumu ve büyük güçlerin etkisi unsurlarına verilir.Dolayısıyla bir devlet çevre ülkelerin politikalarına göre bir şablon oluşturur ve konumunu koruyabilmek için büyük güçlerin etkisinde olan bir süreci yürütür.Bunlardan hemen sonra gelen bağımlılık unsuru ise; tahmin edilemeyecek düzeyde dış politikayı yönlendirebilme gücüne sahiptir.Çünkü ekonomik bağımlılığınızı yitirdiyseniz,bağımlı olduğunuz gücün otoritesini es geçemezsiniz ve politikanızı ona uygun hale getirmek zorunda kalırsınız.Hobsbawn'ın sözünü biraz değiştirecek olursak ortaya şöyle bir sonuç çıkar;“Politikanız amaca uygun hale getirilemeden,başkaları tarafından amaca uygun hale getirilebilir”.İşte bu yüzden devletler dış politikasında özgür bir tavır takınabilmek için her türlü bağımlılıktan kurtulmalıdır.Ama bu ne kadar mümkün olabilir ve bir devlet dış ülkelere ne kadar karşı gelebilir?Yani burada ekonomik bağımsızlığını kazanan bir ülke, sonunda mutlaka süper güçler denen ülkelerden siyasi ya da askeri bir müdahale ile karşılaşabilir.Ama dış politikada aktif ve özgür roller üstlenebilmek için atılması gereken en önemli adım,Atatürk'ün de belirttiği gibi “Ekonomik Bağımsızlığın sağlanmasıdır.” Bunun sonucunda ise en azından hür bir siyaset için gereken adım atılmış olur.Bu ilke tam anlamı ile uygulanabilirse;süper güçler dahi olsa, kolay kolay bahane uydurup,bir ülkenin egemenlik haklarını ihlal edemez. 32 KAYNAKÇA A.ÜLMAN Haluk,Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968) I,Cilt 23, Sayı 3, 1968 A.ÜLMAN Haluk, SANDER Oral, Türk Dış Politikasına Yön Veren Etkenler (1923-1968) II, Cilt 27,Sayı 1, 1972 AKPINAR GÖNENÇ Ayşenur, Sivil Toplum Düşünsel Temelleri ve Türkiye Perspektifi,2001 AKTAN Okan H. , Atatürk'ün Ekonomi Politikası;Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık,Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi,Sayı: 75.yıl Özel sayısı,1998 ALESKEROV Alesker, Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri,Doktora Tezi,Ankara Üniv.,SBE,2007 ARMAOĞLU Fahir, 20.YY. Siyasi Tarihi (1914-1995),2004 ARSLAN Hicabi, Basının Türk Dış Politikası Üzerindeki Yönlendirici Etkisi,Doktora Tezi,İstanbul Üniv.,SBE,2007 AYDIN Mustafa, Uluslararası İlişkilerde Yaklaşım,Teori ve Analiz,Ankara Üniversitesi SBFD,Cilt 51 BAHÇACI Çınar, Parlamento ve Dış Politika,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniv. SBE,2006 BERİŞ Yakup, GÜRKAN Aslı, Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış:Ana Temalar ve Güncel Gelişmeler, TÜSİAD ABD Temsilciliği Raporu , Washington Offıce, Temmuz 2002 BOZKUŞ Zafer, 1980 Sonrası Türk Dış Politikası ( 1980-1991), İÜ SBE,Yüksek Lisans Tezi,1992 BUDAK Mustafa, Cumhuriyet Dönemi Türk Dış Politikasına Dair Türkçe Kaynak ve Araştırmalar (1923-1945),Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004 CAN Aydın, Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri,Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araşt. Merkezi,Temmuz 2008 CİCİOĞLU Filiz, Ermenistan ve Kıbrıs Sorunu Bağlamında Türk Dış Politikası ve Sivil Toplum Kuruluşları, Sakarya Üniv. Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 5,Sayı 2 DAĞ Ahmet Emin ,Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Sözlüğü,İstanbul,2004 DEMİR Fatih, Sivil-Asker İlişkilerinde Sivil Kontrol,Bilgi Dergisi,Sayı 2,2009 DİNÇKOL Bihterin, Yönetilenlerin Öz Yönetimi:Kamuoyu,İstanbul Ticaret Üniv.,Sosyal Bilimler Dergisi,sayı 10,Güz 2006 DOĞAN Zehra, Stratejik Ortaklıktan Model Ortaklığa Türk-Amerikan İlişkileri ve Ortadoğu,Atılım 33 Üniv. SBE Uluslar arası İlişkiler Anabilimdalı Yüksek Lisans Tezi,Ankara-2011 EFEGİL Ertan, KALAYCI Rıdvan, Dış Politika Teorileri Bağlamında Türk Dış Politikasının Analizi, Cilt 1, 2012 ERŞAN Mesut, Mustafa Kemal Atatürk'ün Batılılaşma Hakkındaki Düşünceleri,Afyon Kocatepe Üniversitesi SBE, Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 8, Sayı 3,2006 İLGAZİ Abdullah, İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin Dış Politikası, İÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Doktora Tezi,1995 KODAMAN ,Timuçin, AKÇAY Ekrem Yaşar , Kuruluştan Yıkılışa Kadar Osmanlı Diplomasi Tarihi ve Türkiye'ye Bıraktığı Miras,Süleyman Demirel Üniversitesi FEF Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2010,Sayı 22 KOÇER Gökhan, Türk Dış Politikasının Belirlenmesi,Yüksek Lisans Tezi,İÜ SBE,1989 KOÇER Gökhan, Türk Dış Politikasında Din Unsuru,Akademik Ortadoğu Dergisi,Cilt 1,Sayı 1,2006 KURUBAŞ Erol, Etnik Sorun-Dış Politika İlişkisi Bağlamında Kürt Sorununun Türk Dış Politikasına Etkileri,Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi,Cilt 8,No:1,2009 KÜRKÇÜOĞLU Ömer, “Dış Politika” Nedir? Türkiye'deki Dünü ve Bugünü,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 35, Sayı 1 MOR Hasan, Türk Dış Politikasında Belirleyici Faktörler Ekseninde Özal'ın Dış Politika Konsepti,Doktora Tezi,Selçuk Üniv.SBE,Konya,2002 OKUTAN Cevat, EREKER Fulya, Türk Dış Politikasının Belirlenmesinde Rejim Unsuru,İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,Sayı 8, 2005 ORAN Baskın, Türk Dış Politikası:Temel İlkeleri ve Soğuk Savaş Ertesindeki Durumu Üzerine Notlar,Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,Cilt 51, Sayı 1 ÖZÇELİK Mücahit, İkinci Dünya Savaş'ında Türk Dış Politikası,Gazi Üniv.SBE SAKİN Serdar, Ulusal Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk,Erciyes Üniversitesi SBE,Sayı:15 ,2003 SANCAKTAR Caner, Demokrat Parti Dönemi Türk Dış Politikası'na Marksist Yaklaşım, Bilge Strateji Dergisi,Cilt 3,Sayı 5,2011 SANDER Oral, Türkiye'nin Batı Bağlantısı I ABD ve Türkiye, Cilt 34, Sayı 1, 1970 SOYSAL Mümtaz,Dış Politika ve Parlamento,Ankara,1964 SÜMER Gültekin, Dış Politikada Süreklilik-Değişim Çekişmesi, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu, Uluslar arası Hukuk ve Politika Dergisi,Cilt 6, Sayı 23 ŞAHİN Mehmet, Türkiye'nin Ortadoğu Politikası:Süreklilik Ve Değişim, AkademikOrtadoğu 34 Dergisi,Cilt 4, Sayı 2,2010 TERKAN Banu, Basın ve Siyaset İlişkisinin Gündem Belirleme Modeli Çerçevesinde Bir Analizi, SBE,Doktora Tezi Özeti,2005 UZGEL İlhan, Türk Dış Politikasında Sivilleşme ve Demokratikleşme Sorunları:Körfez Savaşı Örneği,Ankara Üniv.SBF,Cilt 53,Sayı 1,1998 YAYLA Ali, Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Ders Notları,İstanbul Teknik Üniversitesi YEŞİLBURSA Behçet Kemal, Demokrat Parti Dönemi Türkiye'nin Ortadoğu Politikası ( 19501960), Hıstory Studıes, Ortadoğu Özel Sayısı,2010 YILMAZ Gökhan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Programlarında Dış Politika (19201980),Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı,Denizli 2006 35