KÖŞE YAZISI Şekersiz olmaz

advertisement
KÖŞE YAZISI
Şekersiz olmaz
Son yıllarda gıda ve beslenme konusunda medyada yazan ve konuşanların
önemli bir kısmı parmakları ile şekeri göstermekte ve adeta “suçlu sensin,
ayağa kalk” demektedirler. Bu eleştirlerin dozu bazen artıyor ve bu kapsamda
“ bütün hastalıkların sebebi şeker” veya “şeker bir zehirdir, yasaklanmalı “gibi
yorumları da okuyor ve duyuyoruz.
Doç. Dr. NEZİH MÜFTÜGİL
B
eslenmenin mekanizması hakkında
biraz bilgi sahibi olanlar için bu
açıklamaları anlamak kolay değil.
Şeker temel enerji kaynağımız. Bitkiler
doğadaki su ve karbondioksidi fotosentez
ile bünyelerinde şekere dönüştürüyorlar. Bu
reaksiyonla enerji zincirimiz başlamış oluyor.
Hücrelerimizde şeker oksijen ile parçalanarak
bize enerji sağlıyor. Beynimizin temel
gıdası olan glikoz da bir şeker. Tükettiğimiz
glikozun önemli bir kısmı beynimiz
tarafından kullanılıyor.
124
*DOKUMAN.indd 124
Şeker aynı zamanda tatlı, tuzlu, acı, ekşi
ve umami olarak sınıflandırılan beş temel
tat algımızdan bir tanesi ve en çok sevileni.
İnsanoğlu şekerle anne sütü ile tanışıyor. Çay
şekeri olarak tanımladığmız sakaroz yani
beyaz şekerin bilinmediği dönemlerde bile
insanlar bitki ve meyvelerdeki şeker ve balla
bu tada olan bağlılıklarını pekiştirmişlerdir.
Temel gıdası şeker olan beyin de şekerli
gıdaların iyi ve tercih edilmesi şeklindeki
devamlı mesajı ile insanları bu tada karşı hep
bağlı tutmaktadır. Şekere bir bakıma insan
enerjisinin tadı diyebiliriz.
Duygusal dünyamızda da şeker ve tatlı şeyler
hep iyi ve olumlu duygular çağrıştırmıştır.
Konuşurken “ şeker gibi adam” veya
“ağzından bal damlıyor” gibi sempati
ifadelerini sıklıkla kullanıyoruz. Din
kitaplarında cennet, süt ve balların aktığı,
meyve ağaçları ile dolu yer olarak tasvir
edilir. Hiç şüphe yok ki yakın zamanda ortaya
çıkan eleştirilere rağmen insanların şeker
ve şekerli maddelere olan ilgisi hep devam
edecektir.
Şekerin tarihteki serüvenine bakacak olursak
PATISSERIE BY FOODINLIFE AĞUSTOS-EYLÜL 2016
31/08/2016 16:33
Download