Madde 1-Bu kanun hükümleri ikinci maddede yazılı olanlar dışında

advertisement
KANUNUN ŞÜMULÜ
I-MADDE METNİ:
Madde 1-Bu kanun hükümleri ikinci maddede yazılı olanlar dışında, genel bütçeye giren vergi,
resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanır.
Yukarıda yazılı vergi, resim ve harçlara bağlı olan vergi, resim ve zamlar da bu kanuna tabidir.
Bu kanunun hükümleri kaldırılan vergi, resim ve harçlar hakkında da uygulanır.
II-AÇIKLAMA VE YORUM:
A-VERGİ USUL KANUNUNUN UYGULAMA ALANI:
Vergi Usul Kanunu’nun uygulama alanını açıklamadan önce, maliye hukukunun, vergi hukukunun,
verginin ve vergi usul hukukunun tanımının yapılması gerekmektedir.
1- Maliye Hukuku Kavramı:
Maliye, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için harcama
yapmalarına ve bu harcamaları yerine getirecek gelirleri elde etmelerine ilişkin olayları inceleyen sosyal bir bilim
dalıdır. Devlet anlayışının kabul edilmesinin doğal bir sonucu olarak devlet ekonomik yaşamın vazgeçilmez bir
parçası haline gelmiştir. Devletin, devlet olma işlevlerini yapabilmesi için bir takım zorunlu harcamaları yapmak
zorundadır. Bu harcamaların tamamının kamu harcamaları olarak adlandırılıp, kamu harcamaları için devletin
gelir kaynağına ihtiyacı vardır. Hele devlet sosyal devlet olma özelliğini kabul etmiş ve bunun gereklerini yerine
getirmek istiyorsa, bir takım zorunlu kamu harcamalarını yapmak zorundadır. Bu kamu harcamalarının
karşılanması için gerekli olan gelir kaynaklarının temin edilmesi ise; vergi, resim ve harçların alınmasına bağlı
olmaktadır. Bu vergi, resim ve harç gelirlerinin temin edilmesi vatandaşların zorunlu olarak yapacakları
ödemelerle sağlanmaktadır.
Maliye Hukuku; Devletin ve diğer kamu kuruluşlarının gelirlerinin elde edilmesinde, giderlerinin
yapılmasında ve malvarlıklarının yönetimine ilişkin faaliyetlerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür.
Maliye hukuku devletin bütün mali faaliyetlerini kapsar, vergi hukuku ise yalnız kamu gelirlerinin bir bölümünü
konu edinmektedir.1
Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere devletin, tek taraflı olarak ve vergileme yetkisine dayanarak,
kişilerin gelir ve mallarından aldığı ekonomik değerlerdir. 2
2-Vergi Hukukunun Tanımı:
Vergi hukuku, kişilerle devlet arasında vergi ilişkisinden doğan vergi ödevinin niteliği, doğması ve tahsili
gibi hususları düzenleyen kuralların bütünüdür.
Vergi hukuku, bir yanda devletin veya diğer kamu kuruluşlarının diğer yanda kişilerin yer aldığı vergi
ilişkisini incelemektedir. Bu ilişkinin temelinde devletin vergilendirme yetkisi yatmaktadır. Yani bu ilişkide
tarafların eşitliği söz konusu değildir. Dolayısıyla vergi hukuku, bir kamu hukuku dalı olarak karşımıza
çıkmaktadır.3
Başka bir ifade ile Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak toplumu oluşturan kişilerden aldığı vergi,
harç, resim ve benzeri gelirler dolayısıyla ortaya çıkan karşılıklı hak ve ödevleri düzenleyen bir kamu hukuku
dalıdır.
Kamu maliyesine ait gelirlerin toplanması ve giderlerin yapılması ile ilgilenen malî hukukun giderlere ilişkin
kuralları "gider hukuku"nun, kamu gelirleri ise vergi hukukunun kapsamına girer. "Gider Hukuku" terimine benzer
Yrd.Doç.Dr.Yılmaz Yurtseven’in Uygulamalı ders notları Samsun 2010
Prof.Akif Erginay’ın Vergi Hukuku Ankara-1971
3 Prof. Dr.Nurettin BİLİCİ’nin “Vergi Hukuku” Savaş Yayınevi Mart 2015 35,Baskı s.4
1
2
2
biçimde, kamu gelirlerinin hukukî yönünü "Gelir Hukuku" olarak adlandırmak olağan değildir. Bunun yerine,
"Vergi Hukuku" terimi yeğlenmektedir. Malî hukukun gelir yönü ifade edilmek istendiğinde, "Vergi Hukuku" terimi
geniş kapsamıyla, devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği tüm kamu gelirlerini içermek üzere kullanılır.
Böylece vergilerin yanı sıra, resim, harç ve şerefiye gibi kamu gücüne, cebre dayanan diğer kamu gelirleri de geniş
anlamıyla vergi hukuku içinde yer alır.
Kuşkusuz, devletin piyasa ekonomisine katılmaktan sağladığı gelirler ve mülk gelirleri “cebir unsuru” ölçütü
dışında kaldıklarından, geniş anlamıyla vergi hukuku terimi bunları içermemektedir. Dar anlamıyla vergi hukuku
ise yalnız vergilere ilişkin kurallarla ilgilenir. Dar anlamıyla vergi hukukunun pek çok ilkesinin, diğer cebre
dayanan kamu gelirleri için de geçerlidir.
Kapsamı böylece belirlenen vergi hukuku için verilen tanımlar, genellikle vergi kavramından hareketle,
verginin özellikleri esas tutularak yapılmaktadır. Vergi Hukuku, vergi ödevinin niteliğine, vergi borcunun doğması
ve ortadan kalkmasına ilişkin maddî ve şekli hukuk kuralları bütünüdür. Bu tanım soyut ve genel içeriğiyle, vergi
ilişkisinin çeşitli yönlerini ve aşamalarını olduğu kadar vergi hukukunun belli bölümlenmelerini de
kapsamaktadır.4
Karşılıksız olan ve gerektiğinde zor kullanılarak alınan; harç, resim, fon, prim, aidat vb.. adlar altında ki tüm
kamu gelirleri nitelik itibari ile vergi hukuku kapsamına girer.
Vergi usul hukuku, genel anlamda, bir hakkın yargı önünde nasıl ve ne şekilde istenip, savunulup elde
edileceğine ilişkin usul ve kuralları gösterir. Vergi Usul Kanunu da vergi usul hukuku ile ilgili hükümleri
düzenlemektedir.
Vergi Usul hukuku ile ilgili hükümleri düzenleyen Vergi Usul Kanunu (5) beş ayrı kitaptan oluşmaktadır.
Birinci kitap
: Vergilendirme, (1-152’nci maddeler)
İkinci kitap
: Mükellefin ödevleri,(153-257 nci maddeler)
Üçüncü kitap
: Değerleme, (258-330 uncu maddeler)
Dördüncü kitap : Ceza hükümleri, (331-376 ncı maddeler)
Beşinci kitap
: Vergi Davaları, (377-415 inci maddeler)
ile ilgili hükümleri içermektedir.
Kanunun 1’inci maddesi, şümulünü yani uygulama alanını belirlemektedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi
Vergi Usul Kanunu’nun uygulama alanı çok geniştir. Maddede bu alan teker teker sayılmamış, ancak genel
tanımlama ile yetinilmiştir.
Kanunun uygulanacağı vergi resim ve harçlar ayrı ayrı sayılmamış olup, gümrük ve tekel idareleri
tarafından alınan vergi ve resimler hariç olmak üzere, genel bütçeye giren vergi resim ve harçlar ile il özel
idarelerine ve belediyelere ait vergi resim ve harçlar olarak geniş anlamda sayılmıştır. Esasen, Gümrük ve tekel
idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin Vergi Usul Kanununa tabi olmadığı bu kanunun 2.’inci maddesinde
belirtilmiştir.
Ayrıca kanunun uygulanacağı vergi resim ve harçlardan ayrı olarak, bu vergi resim ve harçlara bağlı resim
ve zamlar hakkında da uygulanacaktır.
Yürürlükten kaldırılmış bulunan vergi resim ve harçlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Kanun
1’inci maddesinde uygulama alanını belirlemiş olmasına karşın, Esasen vergi resim ve harçla ilgili çıkarılan her
yeni kanunun kendi içeriğinde, bu kanunun uygulanmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmektedir.
Kanunun madde metninde hangi kanunlar için uygulanacağı belirtilmemiş, ancak genel tanımlama ile
sınırları belirtilmiştir. Buna göre Vergi Usul Kanununun birinci maddesinde:
3-Vergi Usul Kanununun Uygulanacağı Vergi Resim ve Harçlar:
Vergi Hukuku Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 548 CİLT : 1 2. Bası Prof. Dr. Muallâ ÖNCEL .
DOÇ. Dr. Nami Çağan - Doç. Dr. Ahmet Kumrulu Ankara – 1985
4
3
VUK.’nun birinci maddesindeki hüküm gereğince, VUK.’nun uygulanacağı vergi resim ve harçlar;
a-Genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar, (Gümrük Vergileri Hariç)
b-İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar,
c-Bu sayılan vergi, resim ve harçlara ait resim ve zamlar,
d-Yürürlükten kalkmış bulunan vergi resim ve harçlar, olarak belirtilmiştir.
a- Genel Bütçeye Giren Vergi Resim ve Harçlar:
Bilindiği gibi genel bütçeye giren vergi resim ve harçları şu şekilde sayabiliriz.
Gelir ve kurumlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga vergileri, gider vergileri, motorlu
taşıtlar vergisi, harçlar, veraset ve intikal vergisi v.b. olarak sayılabilir. Maddede belirtildiği gibi, bu sayılan vergi
resim ve harçlar hakkında Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
b-İl Özel İdarelerine Ait Vergi Resim ve Harçlar:
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, maddede görüldüğü gibi, il özel idarelerine ait vergi resim ve harçlar hakkında
da uygulanmaktadır. Bu vergi resim ve harçlar il özel idarelerinin gelirlerini oluşturmaktadır. İl Özel İdarelerinin
gelirleri 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 42’nci maddesinde aşağıdaki şekilde sayılmıştır:
aa-Kanunlarla gösterilen il özel idaresi vergi, resim, harç ve katılma payları.
bb-Genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar.
cc-Genel ve özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler.
dd-Taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka suretle değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler.
ee-İl genel meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre tahsil edilecek hizmet karşılığı ücretler.
ff-Faiz ve ceza gelirleri.
gg-Bağışlar.
hh-Her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı sağlanacak gelirler.
ıı-Diğer gelirler.
Çeşitli kanunlarda İl Özel İdareleri’ne verilecek paylar belirtilmiştir. Bu paylar il özel idarelerinin gelirleri
arasında sayılmıştır.
Örneğin, mülga “Taşocakları Nizamnamesi ’nin Ocaklardan Ahzolunacak Rüsum ve Harç başlıklı
“Taşocakları Nizamnamesi’nin 18’inci ve 19’uncu maddelerine göre taş ocağı işletmek için ruhsat alanlar ile bizzat
istihsal edenlerden hasılatın % 5’i olarak alınan pay. Yine 5177 Sayılı Kanunla değişik 3213 Sayılı Maden
Kanunu’nun 14’üncü maddesinde üretilen madenlerin satış tutarından alınacak devlet hakkının %25 sinin İl Özel
İdarelerine verileceği belirtilmiştir.
İl Özel İdarelerinin yukarıda sayılan gelirlerinin tarh tahakkuk ve tahsilinde 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun hükümleri uygulanacaktır. Ancak bu gelirlerin tahsili esnasında VUK’nun tüm hükümleri uygulanmaz.
Çünkü 5302 sayılı Kanunda da aksine hüküm bulunması halinde bu kanunun hükümlerinin uygulanması gerekir.
Örneğin, Kanunun 59’uncu maddesinde, “Kararların Tebliğ ve İtiraz” maddesinde tebligatların 7201 sayılı Tebligat
Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiştir. Bu demektir ki, tebliğle ilgili olarak VUK.’nun tebligatla ilgili
hükümleri uygulanmayacaktır.
c- Belediyelere Ait Vergi Resim Ve Harçlar:
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, maddede görüldüğü gibi, belediyelere ait vergi resim ve harçlar hakkında da
uygulanmaktadır. Bu vergi resim ve harçlar belediyelerin gelirlerini oluşturmakta olup, 2464 sayılı Belediye
Gelirleri Kanunu’nda belediyelerin gelirleri sayılırken:
Kanunun:
12’inci maddesinde, “İlan ve Reklam Vergisi,
17’inci maddesinde, “Eğlence Vergisi”,
29’uncu maddesinde, “Haberleşme Vergisi”,
34’üncü maddesinde, “Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi”,
40’uncu maddesinde “Yangın Sigortası Vergisi”
4
Mükerrer madde 44’de, “Çevre Temizlik Vergisi”,
52’inci maddesinde “İşgal Harcı”
58’inci maddesinde “Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcı”,
Diğer maddelerde de alınacak diğer harçlar belirtilmiştir. İşte belediyelere ait yukarıda sayılan vergi ve
harçlar ile başka kanunlarla belediyelere verilmesi gereken vergi resim ve harçların tarh tahakkuk ve tahsil
işlemleri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine tabidir. Bu husus 2464 sayılı Kanunun 98’inci maddesinde;
“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanuna göre alınacak vergi, harç ve katılma payları hakkında
213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve bunların ek ve
tadilleri hükümleri uygulanır.” Şeklinde ifade edilmiştir.
d-Maddede Yazılı Vergi, Resim ve Harçlara Bağlı Olan Vergi, Resim ve Zamlar da Bu Kanuna Tabidir:
Maddede belirtildiği gibi, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere
ait vergi, resim ve harçlar ile bunlara ait vergi resim ve zamlar da Vergi Usul Kanunu’na tabi olmaktadır. Örneğin,
gecikme faizi ve gecikme zammının, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemleri de Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre
yapılır.
B-VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI:
Vergi hukukunun en önemli kaynaklarından birisi yasama organıdır. Diğer önemli bir kaynağı ise,
kararname, tüzük, yönetmelik, tebliğ, özelge ve sirküler çıkaran yürütme organıdır. Vergi hukukunun tüm
kaynakları, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve
harçlar hakkında uyulması gereken kuralları belirleyen biçimlendiren hükümleri ihtiva etmektedir.
1-Vergi Hukukunun Yasama Organından Doğan Kaynakları:
a-Anayasa:
Diğer yazılı kuralların (kanun, tüzük, yönetmelik) dayanağıdır. Devletin temel organlarını, işleyişlerini,
düzenlediği gibi, yazılı kuralların uymak zorunda oldukları temel ilkeleri de gösterir. Ülkemizde 1876
Anayasası’nda yurttaşlardan ödeme gücüne göre vergi alınacağı belirtilmiştir. 1924 Anayasası’nda ise ödeme
gücüne ek olarak amaç yönünden vergilere sınır konulmuş ve kanunilik prensibi getirilmiştir. 1961 Anayasası’da
vergi ile hükümlere yer vermiştir.
1982 Anayasası’nın 2. maddesinde de “Sosyal hukuk devleti ilkesi vergi yükünün vatandaşlar arasında
adaletli ve dengeli dağıtma gereği”, 10. maddesinde. “Kanun önünde eşitlik ilkesi” yer almaktadır. Ayrıca 1982
Anayasası’nın en önemli hükmü 73. maddedir. Bu madde de vergi ödevi başlığını taşımakta olup, aşağıdaki
hükümleri içermektedir.
“Vergi ödevi
Maddede 73Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin
hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilebilir.”
b-Kanun:
Kanun veya yasa, bir anayasal hukuk sisteminde, yetkili organlarca meydana getirilen hukuk kurallarıdır.
Türkiye’de kanun koyma yetkisi TBMM'nindir. Kanun teklifi milletvekillerince tek veya grup halinde, kanun
tasarısı ise Bakanlar Kurulunca gerekçe gösterilerek yapılır. Bunun dışındaki kişi ve kurumlar, kanun teklifi ile
ilgili isteklerini meclise iletebilirler. Cumhurbaşkanı, kanun teklif edemez, çünkü cumhurbaşkanı seçildikten sonra
TBMM üyeliğini kaybeder. Kanunlar cumhurbaşkanına sunulur ve cumhurbaşkanı yayınlarsa yürürlüğe girer.
Yayınlamazsa (bütçe kanunu hariç), gerekçesiyle meclise iade eder (15 gün içinde). Meclis kanunu aynıyla tekrar
kabul ederse, artık cumhurbaşkanı o kanunu yayınlar. Meclis, kanun yaparken anayasa ve içtüzük hükümlerine
uyar. Kanunlar TC Resmi Gazete'de (kuruluşu 7 Ekim 1920) yayınlanırsa yürürlüğe girer. Tarih belirtilmemişse 45
5
gün içinde bütün yurtta geçerli olur. Başbakanlık, Düstur adıyla kanunları derlemekte, her yasama yılında bir cilt
yayınlamaktadır. Kanunlar, mevzuat bilgi sistemleriyle internette yayınlanmaktadır.
Kanunlarla, getirilen hükümler, gerçek kişilerin vergilendirilmesi için Gelir Vergisi Kanunu, kurumların
vergilendirilmesi için Kurumlar Vergisi Kanunu ve diğer vergi Kanunları için yaptırım içeren hükümleri ihtiva
etmektedir. Tüm bu vergilerin, resim ve harçların uygulama şekilleri Vergi Usul Kanunu tarafından
düzenlenmiştir.
c- Uluslararası Vergi Andlaşmaları:
Uluslararası vergi anlaşmaları, anlaşmaya taraf ülkeler arasında uluslararası hukuki hak ve yükümlülükler
oluşturmayı ve çifte vergilendirilmenin giderilmesi suretiyle verginin tarafsızlığını amaçlamaktadırlar.
Anlaşmalar, vergi mükelleflerinin mali durumlarını garanti altına alarak netleştirmenin yanı sıra, yabancı yatırım
gerçekleştiren vergi mükellefleri bakımından ise; hukuksal kesinlik ve istikrar temin etmektedirler.
Uluslararası vergi anlaşmalarının kullanılmasıyla gelir ve servet unsurları üzerinde devletlerin
vergilendirme yetkilerinin çakışması engellenerek, her bir gelir türüne ilişkin vergilendirme yetkisi anlaşmaya
taraf ülkeler arasında paylaştırılmak suretiyle mal, hizmet, sermaye ve kişilerin uluslar arası platformda vergi
temelli sapmaları önlenerek serbest dolaşım temin edilmektedir.
Konuya ilişkin olarak; 1982 Anayasa’sının 90’ıncı maddesinin 5 numaralı fıkrası uyarınca; “Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası
ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır. İlgili madde hükmünde; uluslararası vergi
anlaşmaların yasa hükmünde olduğu belirtilmekte, ancak yasalar ya da uluslararası anlaşmalardan hiyerarşik
açıdan hangisinin daha üst konumda olduğu vurgulanmamaktadır. Bu anlaşmalar, doğrudan doğruya Yürütme
organı tarafından yapılır ve Cumhurbaşkanınca onaylanır.
2- Vergi Hukukunun Yürütme Organından Doğan Kaynakları:
213 sayı Vergi Usul Kanunu’nun140.ncı maddesine eklenen 6009 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle
eklenen ve 01.01.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren bent uyarınca; Vergi incelemesi yapanlar, yaptıkları
inceleme sırasında Vergi kanunlarıyla ilgili kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi
inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa
bu hususu bağlı oldukları birimler aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler.
Tabiidir ki bu hükümlere sadece vergi incelemesi yapanlar değil Maliye Bakanlığının tüm birimleri ve
uygalayıcıları uymak zorundadırlar.
a- Kanun Hükmünde Kararnameler:
Anayasamızın 91.nci maddesinde belirtildiğine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilmektedir. KHK’ler yazılı hukuk kuralı niteliğinde olup,
Bakanlar Kurulu tarafından kanunla meclisin kendisine verilen yetki kanunu dahilinde çıkarılmaktadır. Kanun
hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük
tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir. Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulur. Aksihalde yürürlükten kalkarlar. TBMM kendisine sunulan KHK’yı inceleyip
reddederse red kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte kararname yürürlükten kalkar. KHK’ler yasama
organı ve Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabidir. Temel haklar, kişi hakları ve ödevleri, siyasi haklar ve
ödevler, sıkıyönetim ve olağanüstü durumlar hariç, düzenlenemez . Vergi konusunda da KHK çıkarılamaz. Ancak
sadece olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, savaş,seferberlik hallerinde çıkarılabilmektedir.
b-Bakanlar Kurulu Kararları:
Anayasanın 73. maddesinin 4. fıkrasındaki özel hükümle, vergilemeye ilişkin belirli konular itibariyle ve
kanunların belirttiği sınırlar içinde değişiklik yapma biçimiyle Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Buna göre, “Vergi,
resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde
kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir”..
Bakanlar Kurulu bu yetkiyi devredemez. Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmesi, belirlenen düzenleme alanı
6
itibariyle vergilendirme yetkisinin mutlak olarak devri anlamına gelmez. Çünkü, yasama organı Bakanlar Kurulunu
yetkilendirdiği konularda düzenleme yapabileceği gibi, bu yetkilerine son da verebilir. Bakanlar Kurulu’nun
kararları yayımlandıkları tarihten sonraki olaylara uygulanır.
c-Tüzük:
Tüzük, yasalarca belirlenen işlerin nasıl yapılacağını gösterir, bakanlar kurulunca çıkarılır ve
cumhurbaşkanının imzasından sonra Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girer Danıştay'ın denetimine tabidir
ayrıca bir kurum ya da kuruluşun amaçlarını, görevlerini ve izleyeceği yol ve yöntemleri belirttikleri maddeler
bütünüdür.
d-Yönetmelik:
Yönetmelikler kısaca kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak
şartıyla çıkarılan hukuki metinlerdir. Yönetmelik çıkarılması için, kanun maddelerindeki hükümlerin ayrıntılı
olarak uygulanmasın sağlamak üzere o maddede yönetmelik çıkarılması için atıf bulunması gerekir. Bu atıfta
MaliyeBakanlığına yönetmelik düzenleme yetkisi verilmesi gerekmektedir. Bu yetki verilmemişse kanunun o
maddesinin uygulanması ile ilgili çıkarılan yönetmeliğin bence hukuken geçerliliği yoktur. Anayasada
yönetmeliklerin, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri tarafından çıkarılabileceği ifade edilmiştir.
Yönetmelikler idarenin tek taraflı düzenleyici işlemleri arasındadır ve kurallar hiyerarşisinde tüzüklerden sonra
gelir.
Yönetmelikler kural olarak yayımı tarihinde yürürlüğe girer ve bunların Resmi Gazetede yayımlanması
gerekmez. Hangilerinin Resmî Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir. 3011 sayılı Resmi Gazete’de
Yayimlanacak Olan Yönetmelikler Hakkinda Kanun da hangi yönetmeliklerin resmi gazetede yayımlanacağı
belirtilmiştir.
e- Genel Tebliğ:
İdarenin tüzük ve yönetmelik dışındaki düzenleyici işlemlerindendir. Tüzükler ve yönetmelikler
Anayasa’da yer alan idarenin düzenleyici işlemleridir. Bunların dışındakilerinkaynağını anayasa oluşturmaz.
Ancak hukuken itibar görülmesi gereken düzenleyici işlemlerdir. Maliye Bakanlığı, Vergi Kanunlarının
uygulanmasını kolaylaştırmak üzeretebliğler çıkarmaktadır. Bunlar sıra numarası ile Resmi Gazete’de
yayımlanırlar. İki grupta toplanırlar.5
Birinci grup genel tebliğler; Vergi kanunlarının Maliye Bakanlığı’na tanıdığı düzenleme yetkisine
dayanılarak çıkarılmaktadır.
İkinci grup genel tebliğler; Maliye Bakanlığı’nın bakanlık örgütüne yönelik olarak yayımladığı vergi
kanunlarını açıklayıcı ve yorumlayıcı nitelikte metinlerdir. İkinci grup tebliğlerin vergi hukuku yönünden temel
kaynak niteliği yoktur. Yardımcı kaynak nitelindedir.
f- Özelgeler (Muktezalar)- Genelgeler-Genel Yazılar ve Sirküler:
Özelgeler, VUK’un 413. maddesi gereğince mükelleflerin vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından
karmaşık ve tereddüte yol açan hususlarda Maliye Bakanlığı’na başvurarak aldığı yazılı yanıtlardır. Kendisine
tebliğ edilen özelgeye göre işlemde bulunan mükellefe bu işlem cezayı gerektirse dahi ceza kesilmeyecektir.
V.U.K.’nun 140.ncı maddesinde, İncelemede Uyulacak Esaslar başlığı altında, ilgili maddenin 5.nci bendinde
belirtildiği gibi, Vergi incelemesi yapanlar, yaptıkları inceleme sırasında. Vergi kanunlarıyla ilgili kararname,
tüzük, yönetmelik, genel tebliğ ve sirkülere aykırı vergi inceleme raporu düzenleyemezler. Ancak, bu
düzenlemelerin vergi kanunlarına aykırı olduğu kanaatine varırlarsa bu hususu bağlı oldukları birimler
aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığına düzenleyecekleri bir rapor ile bildirirler.
Vergi inceleme raporları, Rapor değerlendirme komisyonları tarafından, vergi kanunları ile bunlara ilişkin
kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve özelgelere uygunluğu yönünden değerlendirilir. Dolayısıyla
vergi incelemesi yapanlar, yapmış oldukları incelemelerle ilgili olarak, özelgelere uymak zorunda olmasalar bile,
5Yrd.Doç.Dr.Yılmaz
Yurtseven’in Uygulamalı ders notları Samsun 2010
7
özelgelere uygun olmayan raporlar komisyondan olur alamayacağı için, vergi incelemesi yapanların da özelgelere
uymaları zorunlulk gibi olmaktadır.
Maddedeki bu hükümle, uygulamada vergi incelemelerinde, özelgeler, uyulması gereken mevzuat
açısından, Danıştay kararlarının önüne geçmektedir. Ancak, durum, yargı açısından farklıdır, Yargının
değerlendirmesinde şüphesiz ki Mahkeme kararları ile Danıştay kararları daha fazla önem arzeder.
Genelgeler ve genel yazılar ise Maliye Bakanlığı’nın bazı özel durumlara ilişkin olarak kendi örgütüne
gönderdiği yazılardır. Bunlar iç yönetimle ilgili emirler niteliğinde olduğundan mükellefi değil vergi dairelerini
bağlamaktadır.
213 sayılı V.U.K.’nun 413 üncü maddesinde özelge ve sirküler yayınlanması ile ilgili olarak aşağıdaki hükmü
getirmiştir:
(6009 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle değişen madde Yürürlük; 01.08.2010) Mükellefler, Gelir İdaresi
Başkanlığından veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından
müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı durumda olan
tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
Sirküler ve özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde, Gelir İdaresi Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan
yardımcısının başkanlığında en az üç daire başkanından müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulur.
Söz konusu komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat
bakımından tamamen aynı mahiyeti taşıyan bir hususta izahat talebinde bulunulması halinde, komisyon tarafından
oluşturulan sirküler veya özelgelere uygun olmak şartıyla Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatı tarafından da
özelgeler verilebilir.
3-Vergi Hukukunun Yargı Organından Doğan Kaynakları:
a- Anayasa Mahkemesi Kararları:
Anayasa Mahkemesi kanunların, KHK’ların ve TBMM içtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımından
uygunluğunu denetleyen yüksek mahkemedir. Kararları kesindir ve iptalkararları geriye yürümez. Resmi
Gazete’de yayımlanırlar. Kural olarak yayımlandıkları tarihten itibaren hüküm ifade ederler. Örneğin Vergi Usul
Kanunu’nda Vergi Ziyaı suçudolayısıyla kişilere gecikme faizinin uygulanacağı ve bu gecikme faizinin bakanlar
kurulunca belirleneceği hükmünü Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Çünkü vergi ve onun devamı olan gecikme
faizinin yalnız kanunla belirleneceği (hukuk devleti ilkesi mad .2) ve bakanlar kurulunun belirleyeceği gecikme
faizinin ne olacağının belli olmaması (kanunsuz suç ve cezaolmaz ilkesi, mad.38.), parantez içerisinde belirtilmiş
Anayasa hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır. Anayasa bu kararını sadece şekil yönünden inceleyerek iptal
etmiştir. İdare,vergilendirme yaparken bu gibi Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarını dikkate almalıdır.
b- İçtihatı Birleştirme Kararları:
Yüksek mahkemelerin kendilerini oluşturan dairelerin kararları arasındaki farklı uygulamalar İçtihatı
Birleştirme Kararları ile giderilir. Vergi hukuku açısından Danıştay’ın İçtihatı Birleştirme Kararları kaynak
niteliğindedir.
c- Diğer Yargı Kararları:
Danıştayın İçtihatı Birleştirme Kararları dışındaki Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı ile daire kararları,
vergi hukukunun yardımcı kaynaklarıdır. Ve uygulamada birlik sağlanması amacıyla bu kararlar esas alınarak
genellikle Maliye Bakanlığı tebliğ yayımlamaktadır.
4- Diğer Kaynaklar:
a-Bilimsel Öğreti ve Doktrin:
8
Hukukla ilgili şahısların hukuksal sorunlar karşısındaki görüş ve düşüncelerine denilir. Örneğin dergilerde
veya gazetelerde yayınlanan makaleler ufuk açma bakımında fayda sağlamış olmasına karşın zorunlu bir hukuk
kaynağı değildir.
b-Örf ve Adet:
Bir toplumda sürekli bir şekilde uygulanan ve uyulmasının zorunluluğuna inanılan, devlet gücü ile
desteklenmiş kurallardır. Ancak örf ve adet, diğer kaynaklarla bir farklılık arzetmektedir. Diğer kaynaklar, yazılı
kaynaklar olmasına rağmen örf ve adet, yazısız bir kaynaktır.
5-Kanunların Uygulanması:
a-Vergi Kanunlarının Yer Bakımından Uygulanması:
Kanunların uygulanacağı yerin yani coğrafi alanların bilinmesi büyük önem taşır. Bu konuda iki ana ilke
vardır.
aa-Kaynak İlkesi: Her ülkenin kanunları o ülkenin sınırları içindeki yerli ve yabancı herkese ve bütün
hukuksal işlemlere uygulanır. Vatandaşlık önemli değildir.
bb-Kişisellik İlkesi: Kişi nereye giderse gitsin uyruğunun bulunduğu ülkenin kanunlarına bağlıdır.
Uygulamada özellikle çifte vergilemeyi önlemek için her iki ilkede salt bir şekilde uygulanmamaktadır.
Genellikle tüm nesnel vergilerde ve dolaylı vergilerde yersellik ilkesi uygulanır. Kişisellik ilkesi ise daha çok Gelir
vergisi gibi kişisel vergilerde söz konusudur.
b-Vergi Kanunlarının Zaman Bakımından Uygulanması:
Vergilerin zaman bakımından uygulanması için bu uygulanacak vergi kanunlarının ne zaman yürürlüğe
girdiği, ne zaman yürürlükten kalktığı, ileriye ya da geriye yürüyüp yürüyemeyeceği önemlidir.
aa-Vergi Kanunlarının Yürürlüğe Girmesi: En önemli şart yayımlanmasıdır. Vergi kanununda yürürlüğe
gireceği tarihe ilişkin bir hüküm yoksa Resmi Gazete’de yayımı izleyen günden başlayarak 45 gün sonra yürürlüğe
girmiş sayılırlar.
bb-Vergi Kanunlarının Yürürlükten Kalkması: Bir kanunun yürürlükten kalkmasının endoğal yolu başka bir
kanunla kaldırılmasıdır. Bir başka yolu da Anayasa Mahkemesi’ninkanunu iptal etmesidir. Aynı zamanda çıkarılan
kanun süreli ise süresinin dolması ile kendiliğinden ortadan kalkmış olur.
cc-Vergi Kanunlarının Geriye ve İleriye Yürümemesi: Kanunlar yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara
uygulanır. Önceki kanun zamanında elde edilen haklara halel gelmez. Bununla birlikte kanunlar yürürlükten
kalktıktan sonraki olaylara uygulanmazlar.6
C-MADDE İLE İLGİLİ DANIŞTAY KARARLARI:7
1-Akaryakıt Fiyat Farkına VUK. Hükümleri Uygulanmaz:
Dnş. 10’uncu Dairesinin 15.5.1989 tarih ve E.1987/1375, K. 1989/1018 no.lu kararında: Akaryakıt fiyat
farkı, Vergi Usul Kanunu’nun 1’inci maddesinde belirtilen vergi resim ve harçlar ile bunlara bağlı zamlardan
olmadığından, tarh, tahakkuk ve tahsili ile ilgili V.U.K.’nu hükümlerinin uygulanamayacağı belirtilmiştir.
2- Taşocağı Rüsumu Hakkında VUK. Hükümleri Uygulanır:
Konu ile ilgili Danıştay’ın. 9. Dairesinin Taşocağı Rüsumunun alınmasının 213 sayılı VUK. hükümlerine tabi
olduğuna ilişkin kararları aşağıya alınmıştır.
Dairesi
Dokuzuncu Daire
6
7
Karar Yılı
1991
Karar No
2804
Esas Yılı
1990
Yrd. Doç. Dr. Yılmaz Yurtseven’in Uygulamalı ders notları Samsun 2010
Danıştay Bilgi Bankası.(danıştay.gov.tr)
Esas No
307
Karar Tarihi
25/09/1991
9
Karar Özeti : Ödeme Zamanı, Şekli ve Miktarı Belirli Olan Taşocağı Rüsumunun Doğrudan Ödeme Emri İle
İstenebileceği Hk.
Dairesi
Karar Yılı
Dokuzuncu Daire
1992
Karar No
2887
Esas Yılı
1990
Esas No
3752
Karar Tarihi
30/11/1992
Karar Özeti: Maktu Rüsum Alınabilmesi İçin Nizamnamenin 19.Maddesindeki Şartların Oluşması Gerektiği,
Ocakların Büyüklüğüne Göre Alınacak Maktu Rüsumu Belirleyen İl Genel Meclis Kararına Göre Tarhiyat
Yapılamayacağı Hk.
3- Hafriyata İlişkin Harcın Ödenmesi İhbarname İle Tebliğ Edilmesi Gerekir:
Bilindiği gibi, 213 sayılı Kanunun 1. maddesinde belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında da bu
kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup konuya ilişiknin Danıştayın karar özeti aşağıya alınmıştır.
Dairesi
Karar Yılı Karar No
Esas Yılı
Dokuzuncu Daire 1991 1468
1990
Esas No
651
Karar Tarihi
11/04/1991
Karar Özeti: İhbarname Niteliği Taşımayan, Ancak Harfiyata İlişkin Harcın Ödenmesi Hususunun Yükümlü
Kuruma Kesin Olarak Bildirilmesini İçeren Ödemeye Çağrı Yazısının İptali Gerekirken, Davanın İncelenmeksizin
Reddinde İsabet Bulunmadığı Hk.
4-Tapu Harcının İle İlgili İdari İşlemlerin Yürütülme Yetkisi Vergi Dairesine Aittir:
Dnş. 9’uncu Dairesinin 5.04.1988 tarihli 1383 Karar numaralı ve 1057 Esas numaralı kararı: Tapu harcı ile
ilgili kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemi tesis etme yetkisinin tapu idarelerine değil, vergi dairelerine ait
olduğu şeklindedir.
5- Hal Rüsumunun VUK.nun İhbarnamenin Kuralına Göre Tebliği Gerekir:
Dn. 9’uncu Dairesinin 27.11.1986 tarihli kararında, 3198 Karar numaralı ve 1245 Esas numaralı kararında:
Hal rüsumunun 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ihbarname ile tebliği gerekir.
Denmiştir.
6- Noterlerce Alınan Beyiye Aidatları İhbarname İle Geri İstenemez:
Dairesi Karar Yılı
Yedinci Daire 1987
Karar No
2526
Esas Yılı
1986
Esas No Karar Tarihi
2866
10/11/1987
Karar Özeti: Noterlere Tahsil Ettikleri Vergi, Resim Ve Harç Tutarları Üzerinden, Hizmetleri Karşılığı Olarak
%3 Oranında Maliyece Noter Hissesi Veya Be Yiye Aidatı Adı Altında Ödenen Paraların 213 Sayılı Vergi Usul
Kanununun Birinci Maddesinde Yer Alan Vergi, Resim Ve Harç Niteliğinde Olduğunun Kabulüne Olanak
Bulunmadığından, İhbarname İle Geri İstenemeyeceği Hk.
7- İmar Kanununa Göre Verilen Para Cezası İçin İdare Mahkemesine Başvurulması Gerekir:
Dn. 6’ıncı Dairesinin 1987 Karar yılı ve 843 Karar numaralı, 1987 Esas Yılı ve 806 Esas numaralı, 24.09.1987
karar tarihli kararında; 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince verilen para cezası için düzeltme ve şikayet yoluna
başvurulamayacağı, bu haliyle davanın görüm ve çözümünün ilgili idare mahkemesi olduğu şeklindedir.
Dn. 6’ıncı Dairesinin 1982 Karar yılı ve 4050 Karar numaralı, Esas yılı 1982 ve 737 Esas numaralı,
29.11.1982 karar tarihli kararında; İmar Yasasına göre verilen para cezaları hakkında düzeltme, şikayet yoluna
başvurulamayacağı belirtilmiştir.
8- Gecikme Zammı Uygulaması VUK. Hükümlerine Tabidir:
10
Dn.Vergi Dava Dairelerinin 1992 Karar yılı, 463 Karar numaralı, 1992 Esas Yılı, 117 Esas Numaralı ve
11.12.1992 karar tarihli kararında; Gecikme zammının, Vergi Usul Kanununun kapsamında olduğu, düzeltme ve
şikayet başvurusuna konu yapılabileceği, ifade edilmiştir.
9- 2982 sayılı Yasa Uyarınca Ödenmesi Gerektiği Halde Ödenmeyen Vergi Resim Ve Harçlar İkmalen
veya Re’sen Tarh Edilemez ve VUK.’nun 112.Maddesine Göre Gecikme Faizi Alınamaz:
Dn. 9’uncu Dairesinin 1994 Karar yılı 4912 Karar numaralı, 1994 Esas Yılı ve 1942 Esas Numaralı ve
12.12.1994 tarihli kararında; 2982 sayılı Konut İnşaatında ve Kalkınmada Öncelikli Yörelerde Yapılacak
Yatırımlarda Vergi, Resim Ve Harç İstisnası Tanınması Hakkındaki Kanunda belirtilen koşulların yerine
getirilmemesi yada şartların ihlal edilmesi durumunda daha önce alınmayan vergi, resim ve harçların VUK.
Hükümlerine göre tahsil edilmesi ikmalen veya re’sen bir tarhiyat niteliğinde olmadığından 213 Sayılı VUK.
112’nci maddesine göre olaya gecikme faizi uygulanamayacağı belirtilmiştir.
10- Belediyelerce Alınan İlan Asma Ücreti Üzerinden Gecikme Faizi Alınamaz:
Dairesi
Karar Yılı
Dokuzuncu Daire
2006
Karar No
4410
Esas Yılı
2005
Esas No Karar Tarihi
2548
15/11/2006
Karar Özeti: İlan Asma Tahsis Ve Bakım Ücreti Üzerinden 213 Sayılı Kanun'un 112. Maddesi Uyarınca Gecikme
Faizi Hesaplanıp Hesaplanamayacağı Hk.
D-MADDE İLE İLGİLİ ÖZELGE:
İşgal Harcı Hakkında Vergi Usul Kanunu Hükümleri Uygulanır mı ?
İşgal harcı hakkında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı ile ilgili olarak, Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın 18/06/2008 tarih ve B.07.1.GİB.0.66/6602-60/61132 sayılı özelgesinde, aşağıdaki şekilde görüş
ifade edilmiştir.
“…
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun Kanunun 98 inci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm
bulunmayan hallerde, bu Kanuna göre alınacak vergi, harç ve katılma payları hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve bunların ek ve tadilleri hükümleri uygulanır."
hükmü yer almaktadır.
Yukarıda bahsi geçen hüküm çerçevesinde, maksadı mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları,
kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olan yoklamanın neticeleri, tutanak mahiyetinde olan yoklama
fişine geçirilmektedir.
Bu durumda, Vergi Usul Kanununun 1 inci maddesi uyarınca belediyelere ait harçlar hakkında da bu Kanun
hükümleri uygulanacağından, mükelleflerden alınacak işgal harcının (mükellefiyetle ilgili maddi olayların ve
mevzuların tespiti kapsamında değerlendirilmek suretiyle) belediye görevlilerince işgale konu olan yerde yapılacak
tespit üzerine, tutanak mahiyetinde olan yoklama fişine geçirilmesi suretiyle alınması mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim. “
Download