KURALSIZ, GÜVENCESİZ ÇALIŞMAYA, SAVAŞA, FAŞİZME KARŞI: HAYDİ, 1 MAYIS’A! KAPİTALİZMDE GELECEK YOK! İşçiler! Emekçiler! 1 Mayıs geliyor! 1 Mayıs Emperyal¬izme, kapitalizme, faşizme, ırkçılığa, ulusal baskıya, erkek egemenliğine, çevre katliamına vb. karşı; bizim birlik, mücadele, dayanışma günümüzdür. 1 Mayıs 2016’da da temel sorunlarımız çözülmedi. İşsizlik, yoksulluk, açlık, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız koşullarda çalışma, iş cinayetleri, düşük ücretler vb. olduğu gibi varlığını koruyor. Kapital¬ist sistemde ücret kölesi olarak yaşam mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Bili¬yoruz ki kapitalizm var olduğu sürece de temel sorunlarımız çözülmeyecek. AKP hükümetinin işçi sınıfa yönelik saldırının boyutlarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Kıdem tazminatı fona devredilmek, özel İstihdam Büroları adı altında kiralık işçi, köle işçi uygulaması yasallaştırılmak, esnek çalışma biçimleri yaygınlaştırılmak isteniyor. Kuralsız, güvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor. “Taşeron işçilere kadro vereceğiz” vaadiyle işçiler kandırılıyor. Gerçekte taşeron işçiler sözleşmeli işçi yapılacak. Sermaye sınıfı üzerimizdeki baskıyı, sömürüyü artırıyor. Köle işçi istiyorlar. Sesini çıkarmayan, haklarının mücadelesini vermeyen, patronunu zenginleştirmek için sürekli çalışan didinen işçi istiyorlar. İşçi sınıfına yönelik saldırıların arttığı bu ortamda, biz işçilerin talepleriyle 1 Mayıs’ta alanlara çıkması, kendi gücünü göstermesi önemlidir. Haydi, 1 Mayıs’a! Haydi, 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya! SAVAŞA SON! BARIŞ HEMEN ŞİMDİ! İşçiler! Emekçiler! 24 Temmuz 2015’den bu yana Kuzey Kürdistan’da barbar bir savaş yürüyor. Savaş alanlarında T.C.’nin özel vurucu güçleri, tankları, topları ve ağır silahları ölüm kusuyor. Helikopterler uçaklar havadan, toplar tanklar karardan ölüm yağdırıyor. Faşist Türk devletinin askeri, polisi, özel timi, korucusu ve bilcümle açık ve gizli güçleri savaş güçleri Kuzey Kürdistan’ın her yerinde vahşet saçıyor. Sokağa çıkma yasakları ilan edilerek ilçeler yakılıp, yıkılıyor. Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Şırnak, Yüksekova, İdil, Dargeçit .. yakıldı yıkıldı. Yüzlerce insan öldürüldü. Bu barbar savaşta sömürgeci Türk devleti kural sınır tanımıyor! Öldürülen kadınların ölü çıplak bedenleri sosyal medyada teşhir ediliyor. Ölü bedenlere işkence yapılıyor. Ölü bedenler zırhlı araçlara bağlanarak sürükleniyor. Yaralı insanlar bodrumlarda diri diri yakılıyor. Dün olduğu gibi bugün de Kürt ulusunun ulusal kurtuluş mücadelesi savaşla, barbarlıkla, inkarla, katliamlarla yok edilmek isteniyor. Ama nafile! Özyönetim ilanları, özyönetim alanlarında özyönetimlerin savunulması için yürütülen savaş haklı bir savaştır. Kürt ulusunun kendi kaderini kendi tayin etmek istemesi, nasıl yaşayacağına karar vermek istemesi onun en doğal hakkıdır. Kürt ulusu isterse ayrılıp ayrı devlet kurabilir. İsterse federasyon, özerklik, özyönetim temelinde yaşayabilir. Kürt ulusunun nasıl yaşayacağının savaşla engellenmeye çalışılması, ulusal hak taleplerinin, mücadelesinin savaş yoluyla yok edilmesi mümkün değildir. Uluslar ve halklar arasında gerçek bir birlik, ancak eşitler arasında gönüllü birlik söz konusu olduğu zaman mümkündür. Bunun içinde sömürgeci devletin yıkılması, zoraki birliğin ortadan kaldırılması, ulusal baskıya son verilmesi, özgür şartların yaratılması mutlak zorunluluktur. İşçiler! Emekçiler! Yürüyen savaşın anda Kuzey Kürdistan-Türkiye halklarına getirdiği olumlu hiçbir şey yoktur. Getirdiği yalnızca yıkımdır, ölümdür, acıdır, gözyaşıdır, milliyetçiliktir. Bu savaş, halkların birlikte yaşama iradesinin temeline konan bir dinamittir. Bu savaş, derhal sonlandırılmalıdır. İşçiler, emekçilerin acil görevi “Savaşa son! Barış hemen şimdi” sloganları temelinde harekete geçmektir. Bugün “devrimci savaşı geliştirme” çağrıları, geniş yığınlar içinde karşılığı olmayan, en iyi halde sadece örgütlü güçleri devlet güçleri ile halktan kopuk, yanlış bir öncü savaşına davet eden çağrılardır. Savaşa hayır demek için barış talebini haykırmak için haydi, 1 Mayıs’a! Haydi, 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya! ÜRETEN BİZ, YÖNETEN DE BİZ OLMALIYIZ! İşçiler! Emekçiler! Zenginlikleri yaratan biz işçileriz. Biz durursak hayat durur! Ama aynı zamanda yoksul olan, geçim derdinde olan, sömürülen, emeğinin karşılığını alamayan da biziz. Yönetenler, zenginleşen onlar. Yani sermaye sınıfı, kapitalistler. Bu durumda olmamız kader değil! Ücreti köle olmak kader değil! Yoksul olmak kader değil! Üreten biz, yöneten de biz olmalıyız. Bunun için mücadele etmeli, örgütlenmeliyiz. Kurtuluşumuz sosyalizmin yolunu açacak olan işçi sınıfı önderliğinde demokratik halk devrimindedir. Demokra¬tik halk devrimi mücadelesini geliştirelim! Örgütlenelim! Taleplerimizle haydi, 1 Mayıs’a! Haydi, 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya! YAŞASIN 1 MAYIS! BIJİ YEK GULAN! www.facebook.com/YeniDunyaIcinCAGRI www.twitter.com/ydicagri Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Hüseyin Gül • Yönetim Yeri ve Adresi: Sultaniye Mah. Doğan Araslı Bul. Hanplus İş Mer. No: 150 Kat: 12 Ofis No: 316 Esenyurt/İstanbul • Tel/Fax: (0212) 620 67 57 • e-mail: [email protected] • web: www.ydicagri.com YDİ ÇAĞRI Sayı 180 nin İşçi Özel Sayısı • Nisan 2016 • Fiyatı: Türkiye: 1,00 TL · Türkiye Dışı: 1,00 Avro Baskı: Berdan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 215-216-239 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 613 11 12 • Yayın Türü: Yerel Süreli