Doktora öğrencisi, antibiyotiğe dirençli bakterileri kıran polimer

advertisement
Bilim dünyası onu konuşuyor: 25 yaşındaki doktora öğrencisi Shu Lam antibiyotiklere
dirençli bakterileri öldürmeyi başardı.
Antibiyotikler bakteri adı verilen mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonların
önlenmesinde ve tedavisinde yaygın kullanılan ilaçlar. Bakterileri öldürerek ya da
çoğalmalarını ya da yayılmalarını engelleyerek etki gösteriyorlar.
Ancak antibiyotikler uygun olmayan şekilde kullanıldıklarında, bakteri popülasyonlarında bu
ilaçlara karşı direnç evrilebilir. Yani hatalı antibiyotik kullanımı yarardan çok zarar getirir.
Süper Mikroplar
Bakterilerin antibiyotiklerin etkilerine karşı direnç göstermesi, ölmemeleri veya
çoğalmalarının engellenememesi, antibiyotik direnci olarak tanımlanıyor. Bu tip bakteri
suşlarına, yani türlerine “süper mikrop” adı veriliyor.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından insan sağlığına yönelik en önemli üç tehditten biri olarak
görülen antibiyotik direnci sorunun pek çok boyutu bulunuyor. Antibiyotik direnci evriminin
sebepleri arasında, antibiyotiklerin aşırı ya da yeterli olmayan kullanımı, soğuk algınlığı,
grip gibi virüs kaynaklı enfeksiyonlarda kullanılmaları vb. durumlar var. Sorunun başlıca
nedenlerden biri ise uygunsuz besicilik uygulamaları.
İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz.
Dr. Akif Akalın, antibiyotik direnci meselesini ele aldığı yazısında konuyla ilgili olarak: “Besi
çiftliklerinde maliyetlerin azaltılması için hayvanlar daha ucuz olan nişastadan zengin
yemlerle beslenmekte ve bu durum karaciğer apsesi gelişmesine neden olabilmektedir.
Buna karşı önlem olarak hayvanlara tylosin (makrolid grubu bir antibiyotik) verilmekte ve
kullanılan antibiyotikler hayvanlardaki bakterilerin direnç kazanmasına neden olmaktadır.
Bu besicilerin ürünlerini tüketen insanlar, protein gereksinimlerini karşılarken
antibiyotiklere dirençli mikroorganizmalara da maruz kalmaktadır. Dirençli
mikroorganizmaların insanlarda enfeksiyon oluşturmaları durumunda, normalde bu
mikroorganizmalar üzerinde etkili olabilecek antibiyotikler beklenen etkilerini
gösterememekte ve sonuç ölümcül olabilmektedir,” diyordu [1].
Özel Ssektör Sorunu
Sorunun bir diğer boyutu da ilaç şirketlerinin diğer tür ilaçlara göre çok daha düşük
getirisinin olması nedeniyle son 30 yıldır öncelikli olarak antibiyotik geliştirmeye son vermiş
olmaları. Leigh Phillips, “Büyük ilaç şirketlerini sosyalleştirin [kamulaştırın]” başlıklı
yazısında konuya şu şekilde açıklık getirmişti [2]:
“Milyonlarca insanın hayatlarının geri kalanında kullanmak zorunda olduğu, kalp hastalığı
gibi kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlardan farklı olarak antibiyotikler
genellikle daha kısa süre kullanılırlar. Bu durum antibiyotikleri kapitalizm için cazip
olmaktan çıkarmaktadır. Amerika Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin 2008 yılında
‘seferberlik çağrısı’ olarak yayınladığı bir makalede, ‘diğer ilaçlardan çok daha başarılı olan
antibiyotiklerin, ilaç şirketleri ve girişimci kapitalistler için en az arzu edilir ilaçlar olduğu’
ifade edilmiştir. Makalede, ilaç geliştirmekte çıkarı güdüleyenin iyileştirici olma değil,
tedavide uzun süre kullanılma olduğu sonucuna varılmıştır.”
Süper Mikropları Kıran Polimer
Geçtiğimiz günlerde Nature Microbiology’de yayınlanan çalışması ile Melbourne
Üniversitesi’nde doktora öğrencisi 25 yaşındaki Shu Lam bilim dünyasında bomba etkisi
yarattı [3].
Lam ve arkadaşları geliştirdiği yıldız şekilli polimerlerle (SNAPPs, “structurally
nanoengineered antimicrobial peptide polymers”), antibiyotiklere dirençli 6 farklı bakteri
suşunu (türünü) (Streptococcus mutans, S. aureus, Escherichia coli, Pseudomonas
aeruginosa, Klebsiella pneumoniae ve A. Baumannii) deney kabında ve bir bakteri suşunu da
canlı ortamda (farede) öldürmeyi başardı.
Araştırmada kullanılan peptid polimerler, bakterilerin hücre duvarı bütünlüğünü bozarak,
sitoplazma zarından iyon giriş/çıkışının kontrolünü bozuyor. Bu polimerler bakteride
İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz.
programlı hücre ölümüne (apoptoza) benzer bir tür ölümü tetikliyor.
Polimerlerin sağlıklı vücut hücrelerine zarar vermemeleri de en büyük avantajlarından biri.
Lam ve arkadaşları, SNAPP’lerin bakteriler üzerindeki etkilerinin yanı sıra, bakterilerde
SNAPP’lere karşı direnç evrilip evrilmediğini de araştırdı. Çalışmanın yapıldığı süre içinde
herhangi bir direnç evrimi gözlenmediğini gördü.
Yeşil renkli SNAPP olarak isimlendirilen polimerler kırmızı renkli bakteri hücrelerinin
çevresinde görülüyor -Melbourne Üniversitesi.
Lam’in birlikte çalıştığı danışmanı Profesör Greg Qiao, The Telegraph gazetesine yaptığı
açıklamada [4] araştırmanın başında olduklarını, polimerlerin tedavide kullanılır hale
gelebilmeleri için en az bir beş yıllık daha geliştirme sürecine gereksinim duyduklarını dile
getirdi.
Qiao, polimerlerin toksik etkilere en aza indirmek ve tedaviden beklenen en etkili sonucu
alabilmek için disiplinler arası çalışmaya da ihtiyaçları olduğunu bildirdi.
Öte yandan bakterilerin evrimsel potansiyeli çok yüksek. Sermaya düzeni sürdükçe, bu yeni
polimerin de 20. yüzyılın mucize ilacı antibiyotikler gibi yanlış kullanım sayesinde bir süre
sonra işlevsiz hale gelmesi mümkün.
Kaynak : sol.org.tr
Yorumlar
İnovatif Kimya Dergisi kaynak gösterilmeden paylaşılamaz.
Download