Akciğer Kanseri Prof. Dr. Ufuk ÇAĞIRICI Prof. Dr. Alpaslan ÇAKAN Uzm. Dr. Ayşe Gül ERGÖNÜL Uzm. Dr. Ali ÖZDİL Dr. İlker AKÇAM Dr. Yeliz EROL Dr. Huriye Gülistan BOZDAĞ Dr. Önder KAVURMACI Bornova - İZMİR EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ 39 Akciğer Kanseri Editörler: Prof.Dr.Ufuk ÇAĞIRICI & Prof.Dr.Alpaslan ÇAKAN Uzm. Dr. Ayşe Gül ERGÖNÜL Uzm. Dr. Ali ÖZDİL Dr. İlker AKÇAM Dr. Yeliz EROL Dr. Huriye Gülistan BOZDAĞ Dr. Önder KAVURMACI Kasım 2013, Birinci baskı ISBN: 978-605-338-027-6 © Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir. Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak olarak gösterilebilir. Proje Üst Yöneticileri Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı Yayın Alt Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu: Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin Fotoğraf: BİTAM Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR Tel : 0 232 388 10 22 e-posta: [email protected] Değerli Okuyucumuz; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2012 yılının sonu itibariyle 500 öğretim üyesi, 600’e yakın araştırma görevlisi, 2000’in üzerinde tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 900 bin poliklinik hastasına ve 54 bin yatan hastaya tedavi uygulanmış, 2750 doğum gerçekleştirilmiş, 80 bin acil servis hizmeti verilmiştir. Ülkemizin en büyük sağlık kurumlarından olan fakültemiz hastanesinde 2011 yılında 16 bin olan özellikli ameliyat sayısı 2012 yılında yaklaşık 18 bine çıkmıştır. Verilen sağlık hizmetleri yanında Öğretim Üyelerimizin ulusal ve uluslararası dergilerde 1 yıl içinde yayınlanan bilimsel makale sayısı 800'ün üzerindedir. Bu rakamlar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini ülkemizin en büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin en önemli vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 11 yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir. Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu seride III yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık yaratacak temel özelliği; ülkemizin önceliğinde olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır. “Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının tümü Ege Üniversitesi’nde görev yapan ve konusunda uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir. Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir. Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır. 2013 yılı kitaplarımız “Daha İyi Bir Dünya İçin Yeni Yollar, Herkes İçin Sağlık” EXPO 2020 Aday Şehir İzmir’e adanmıştır. Saygılarımızla... Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı IV Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ufuk ÇAĞIRICI 1962 yılında İzmir’de doğmuştur. 1980 yılında Bornova Anadolu Lisesinden, 1986 yılında da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Zorunlu hizmetini Tunceli ilinde tamamladıktan sonra Göğüs Cerrahisi ihtisasına İzmir Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde başlamıştır. 1992 yılında uzman olmuş ve aynı hastanede başasistan kadrosuna atanmıştır. 1996 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’nda uzman olarak çalışmaya başlamıştır. 1999 yılında yardımcı doçent, 2001 yılında doçent, 2007 yılında da profesör ünvanını almıştır. Halen Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Prof. Dr. Alpaslan ÇAKAN 1964 yılında Bolu’da doğmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1987 yılında birincilik derecesi ile mezun olmuştur. Göğüs Cerrahisi uzmanlık eğitimini İzmir Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Göğüs Cerrahisi Kliniğinde tamamlayarak 1992 yılında uzman olmuştur. 2000 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında çalışmaya başlamıştır. 2006 yılında doçent, 2011 yılında profesör kadrosuna atanmıştır. Halen Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. V Uzm. Dr. Ayşe Gül ERGÖNÜL 1976 yılında Bilecik’te doğmuştur. 1998 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Mardin’de pratisyen hekim olarak çalışmıştır. Göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimini İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi III. Göğüs Cerrahisi Kliniğinde tamamlayarak 2006 yılında uzman olmuştur. Artvin Devlet Hastanesinde zorunlu devlet hizmetini tamamlamış ve 2009 yılından bu yana Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında uzman olarak çalışmaktadır. Uzm. Dr. Ali ÖZDİL 1976 yılında Ankara’da doğmuştur. 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalında iki yıl araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başlamıştır. 2010 yılında göğüs cerrahisi uzmanı olmuştur. Tunceli Devlet Hastanesi'nde zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra, Manisa Turgutlu Devlet Hastanesi'nde görev yapmış ve 2012 yılından beri Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında uzman olarak çalışmaktadır. VI Dr. İlker AKÇAM 1981 yılında İzmir’de doğmuştur. 2006 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Zorunlu hizmetini İstanbul 112 Biriminde tamamlamıştır. Bir süre Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2008 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başlamış olup, halen aynı kurumda araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Dr. Yeliz EROL 1979 yılında Yozgat’ta doğmuştur. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 2004 yılında mezun olmuştur. Zorunlu hizmetini Adıyaman’da tamamlamıştır. 2009 yılında Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başlamış olup, halen aynı anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Dr. Huriye Gülistan BOZDAĞ 1984 yılında Denizli’de doğmuştur. 2008 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Tıpta uzmanlık sınavını kazanarak 2009 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başlamıştır. Halen aynı kurumda araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. VII Dr. Önder KAVURMACI 1985 yılında Erzurum’da doğmuştur. 2011 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. 2012 Tıpta Uzmanlık Sınavını kazanarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabi lim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başlamış olup, halen aynı kurumda araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. VIII İÇİNDEKİLER Giriş 1 1.Akciğer Kanseri Nasıl Bir Hastalıktır?................................3 2.Akciğer Kanseri Kimlerde Görülür?..................................11 3.Akciğer Kanserine Yol Açan Nedenler..............................15 4.Akciğer Kanserinin Belirtileri............................................21 5.Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri................................29 6.Akciğer Kanserinin Evreleri..............................................35 7.Akciğer Kanserinde Erken Tanının Önemi.......................37 8.Akciğer Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?................................41 9.Akciğer Kanserinde Tedavi Sonuçları...............................47 10.Akciğer Kanserinden Korunma.........................................49 Kaynaklar.........................................................................53 Akciğer Kanseri GİRİŞ Günümüzde insan, dolayısıyla halk sağlığı ve toplum mutluluğunu tehdit eden birçok hastalık ortaya çıkmaktadır. Bunların bir kısmı önlenebilir hastalıklardır. Sigara kullanımı sonucunda ortaya çıkan solunum sistemi hastalıkları bu konuda verilebilecek en iyi örnektir. Alışkanlık halini alan sigara kullanımı ne yazık ki, yıllar sonra ciddi akciğer hastalıklarına yol açmaktadır. Sigara kullanımının akciğer kanserinin en önemli nedeni olduğu artık çok iyi bilinmektedir. Üniversitemizin halkımızı sağlık konusunda bilinçlendirmek amacıyla hazırladığı “Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi”ne, güncel bir sorun olan akciğer kanseri konusunda, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi, uzman ve araştırma görevlileri olarak katkıda bulunmak istedik. Bu kitapçıkta akciğer kanseri açısından risk grubunda olan kişiler, kansere yol açan faktörler, hastalığın belirtileri, tanı yöntemleri, erken tanının önemi, hastalığın evresine göre seçilecek tedavi yöntemleriyle bunların sonuçları ve en önemlisi akciğer kanserinden korunma yöntemleri konusunda bilgi verilmeye çalışılmıştır. Başka organlardan kaynaklanan her türlü kanser, son döneme geldiğinde, akciğerlere yayılabilmektedir. Bu tür akciğer kanserlerine ikincil (sekonder, metastatik) akciğer kanseri adı verilmektedir. Size sunulan bu kitapçıkta, akciğerin kendi dokusundaki hücrelerden kaynaklanan (primer, birincil) akciğer kanserine yer verilmiştir. Akciğer kanseri konusundaki bilgiler size sunulmaya çalışılanlar ile sınırlı değildir. Akciğer kanseri varlığından 1 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 şüphe edilmesi, tanısal inceleme yapılabilmesinin ilk basamağıdır. Daha ayrıntılı bilgi ve önerileri, başvurduğunuz göğüs hastalıkları ya da göğüs cerrahisi hekiminden alabilirsiniz. Bu kitapçığı okumanızın ve bilgileri risk grubundaki sigara içen yakınlarınızla paylaşmanızın; hem toplumsal bilinçlenme açısından, hem de akciğer kanserinin erken tanısı açısından yarar sağlayacağı düşüncesindeyiz. Sağlıklı, mutlu günler dileklerimizle. Editörler: Prof. Dr. Ufuk ÇAĞIRICI Prof. Dr. Alpaslan ÇAKAN 2 Akciğer Kanseri 1. AKCİĞER KANSERİ NASIL BİR HASTALIKTIR ? Kanser Nedir? Bilindiği gibi vücudun temel canlı birimi hücredir. Her organ farklı tip ve sayıdaki hücrenin, hücreler arası destek dokusu ile bir arada toplanmasından oluşur. Her bir hücre tipi, belirli özel işlevlerini gerçekleştirebilmek üzere, diğerlerinden farklı özelliklere sahiptir. Örneğin 25 trilyon alyuvar solunan havadan aldığımız oksijeni, diğer organlarımıza taşımakla görevlidir. Ancak vücutta 75 trilyon kadar hücre daha bulunur. Her hücre kendi özelliklerini belirleyen DNA ve RNA adı verilen genleri içerir. Herhangi bir hasarlanma sonrası ölen hücrelerin yerini ne kadar sayıda ve hangi çeşit hücrenin alacağı bu genler tarafından belirlenir. Hasarlı veya ölen hücrelerin yeri, sağlıklı olan hücrelerin bölünerek çoğalması ile oluşan yeni hücreler ile doldurulur. Bu bölünme mitoz bölünme olarak adlandırılır ve bir hücrenin ikiye bölünerek, kendisi ile aynı özellikleri sergileyen, iki yeni hücre oluşturması ile sonuçlanır (Şekil-1a). Hasarlı dokuyu onarmaya yetecek kadar yeni hücre oluştuğunda, gerek hücre içerisinde az önce bahsedilen DNA uyarımı ile, gerekse hücreler arasında iletişimi sağlayan özel birimlerin uyarı3 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 ları ile bölünme işlemi sonlandırılır. Sonuçta hasar, aynı özellikteki hücrenin, sadece yeterli miktarda bölünerek çoğalması ile giderilmiş olur. Kanserde bu düzen tamamen bozulmuştur. Kanserli hücreler ortada hasarlı bir doku olmasa bile; yukarıda bahsedilen tüm kontrol mekanizmalarından bağımsız, durdurulamaz bir biçimde bölünürler. Gerek hücreler arası iletişim mekanizmaları, gerek vücudumuzda kanserli hücreler ile başa çıkmak için görevlendirilmiş diğer hücreler ve genler bu kontrolsüz çoğalma işlemine engel olamazlar. Kanserli hücrelerin DNA’larında bozukluk olduğu; bölünme sonrası oluşan yeni hücrelerin, dokuyu oluşturan diğer hücrelere benzemediği ortaya konmuştur. Sonuçta kontrolsüz çoğalan kanser hücreleri bir araya gelerek, işlev göstermeyen, asıl dokuya benzemeyen, gittikçe büyüyen bir kitle oluşturur (Şekil-1b). Bu kitle, ur (tümör) terimi ile ifade edilir. Başka bir deyişle tümör, kontrolsüz çoğalan hücrelerin bir araya gelmesiyle; akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi veya operasyon sırasında gözle görülebilecek boyuta ulaşmış, normal organ yapısına benzemeyen yeni oluşumdur (Şekil-2). Kanserli hücreler hangi dokudan köken alırsa, oluşan kanser de ona göre isimlendirilmektedir. Bazen bu hücreler köken aldıkları organa sınırlı kalmayıp çoğalmaya devam ederek kan veya lenf dolaşımına katılırlar. Dolaşıma katılan bu hastalıklı hücre, vücudun başka bir organına ulaşır ve bölünerek çoğalmasına bu yeni organda devam eder. Böylece farklı bir organda aynı tümörün oluşmasına sebep olur. Bu yol ile hastalığın diğer organlara yayılmasına “metastaz” adı verilir. 4 Akciğer Kanseri Şekil-1a. A hücresi; hasarlı bir yapıyı onarmak için ikiye bölünen bir hücreyi temsil etmektedir. Bölünme sonrası A hücresi ile aynı özelliklere sahip iki yeni hücre oluşur, bu işlem hasar onarılana kadar devam eder, sonra kontrol mekanizmaları ile durdurulur. Eğer bölünme sonrası bir etkene bağlı olarak kanser hücresi oluşur ise (aynı şekilde 2 numara ile gösterilen hücre) vücudun savunma sistemleri tarafından yok edilir (vücut tarafından yok edilen kanser hücresi, şekilde 1 numara ile gösterilmiştir). Şekil-1b. B hücresi ise; oluşturduğu organa benzemeyen, hasarlı bir hücrenin, durdurulamaz bölünmesi gösterilmiştir. Sonuçta bu kanser hücreleri o kadar artar ki, oluşturdukları yapı tümör olarak adlandırılır. 5 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 Şekil-2. Ameliyat sırasında elde edilen bir görüntü. Normal doku üzerinde, o dokuya benzemeyen, etrafına ışın tarzında uzantılar gösteren, beyaz renkli, sert kıvamlı, etraf dokuya sıkıca yapışıklık gösteren bir akciğer tümör dokusu, ok ile gösterilmektedir (Klinik Arşivimizden). Akciğer Kanseri Akciğerlerimiz farklı görevleri olan çeşitli hücrelerden oluşmuştur. Örneğin hava alışverişini sağlayan ve akciğerlerin büyük bir kısmını oluşturan alveol denilen hava keseciklerinin içi farklı bir hücre çeşidi tarafından oluşturulurken; akciğerlerimize hava gelişini sağlayan nefes borusu ile hava yolları farklı hücrelerden oluşmuştur (Şekil-3). 6 Akciğer Kanseri ▼ Nefes borusu ▼ Akciğer ▼ Hava kesecikleri (alveol) Şekil-3. Solunum yolları ile alveol adı verilen hava kesecik lerinin şematik görünümü. Birbirinden farklı hücrelerce oluşturulan tümörler de farklı adlandırılır. Yine bu tümörlerin büyüme hızları, yayılma oranları, radyolojik incelemelerdeki görünümleri, tedaviye verdikleri cevap özellikleri de farklıdır. Tümörün hangi kanser türüne ait olduğu çoğu kez tümörden herhangi bir yol ile alınan biyopsinin uzman patologlar tarafından incelenmesi ile anlaşılır. Alınan biyopsi örneği ile hem tanı konulmakta, hem de yapılan sınıflama ile hastanın tanı sonrası tedaviye vereceği cevap gibi önemli konularda bilgi edinilmektedir. 7 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı sınıflamaya göre akciğer kanserleri, “malign epitelyal tümörler” başlığı altında, başlıca 8 gruba ayrılmıştır: 1.Skuamöz hücreli kanser, 2. Küçük hücreli kanser, 3. Adenokanser, 4. Büyük hücreli kanser, 5. Adenoskuamöz kanser, 6.Sarkomatoid kanser, 7. Karsinoid tümör ve 8. Tükrük bezi benzeri kanser. Akciğer Kanserinin Önemi Sağlık Bakanlığı’nca 2008 yılında yapılan ve ülkemizdeki ölüm nedenlerini araştıran bir çalışmada, dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölüm oranı %34.3, kanserlere bağlı ölüm oranı %15.3 ve solunum sistemi hastalıklarına bağlı ölüm oranı %11.4 olarak bildirilmiştir. Görüldüğü üzere kanserlere bağlı ölüm oranı ikinci sırayı almaktadır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansının kayıtlarına göre, akciğer kanseri dünya genelinde en sık görülen ve en sık ölüme sebebiyet veren kanser tipidir. Ülkemizde en sık görülen ilk on kanser sıralaması; akciğer, meme, mide, kalın bağırsak, mesane, prostat, kan, beyin ve sinir sistemi kanseri, yemek borusu ve lenf bezi kanserleri şeklindedir. Yine aynı verilerle bu kez ölüme sebebiyet verme açısından değerlendirme yapıldığında sıralama akciğer, mide, kalın bağırsak, meme kanseri şeklindedir. Cinsiyet göz önüne alındığında, erkeklerde akciğer kanserinin en sık izlendiği, bunu sırasıyla mide, prostat, kalın bağırsak ve mesane kanserlerinin takip ettiği; kadınlarda ise en sık görülen kanserin meme kanseri olduğu, bunu sırasıyla mide, kalın bağırsak ve akciğer kanserinin izlediği bildirilmektedir. 8 Akciğer Kanseri Ülkemizde 2008 yılında akciğer kanseri tanısı alan 14.667 erkek hastanın 13.462’sinin bu kanser nedeniyle hayatını kaybettiği bildirilmiştir. Yine aynı yıl akciğer kanseri tanısı alan 1.784 kadın hastanın 1.639’u kanser nedeni ile yaşamını yitirmiştir. Akciğer kanseri görülme sıklığı gittikçe artan önemli bir sağlık sorunudur. Tedavi alanındaki tüm gelişmelere rağmen, kesin tedavi sadece erken dönemde tespit edilebilen hastalarda uygulanan cerrahi tedavidir. Akciğer kanserindeki risk faktörlerinin, korunma yollarının ve tedavisinin, sağlık çalışanları dışında da bilinmesinin, bu hastalıkla başa çıkma konusunda önemli bir adım olacağı kanısındayız. 9 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 10 Akciğer Kanseri 2. AKCİĞER KANSERİ KİMLERDE GÖRÜLÜR? Akciğer kanseri, erkeklerde ve kadınlarda en sık ölüme neden olan kanser türüdür. Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon erkek ve 400 bin kadın akciğer kanserine yakalanmakta; 1.2 milyon insan bu sebepten yaşamını kaybetmektedir. 1980’li yıllarda daha çok gelişmiş ülkelerde görülürken, günümüzde gelişmekte olan ülkelerde daha sık izlenmektedir. Akciğer kanseri erkeklerde kadınlarda göre 2.4 kat daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni erkeklerin sigara içme alışkanlığının kadınların göre daha fazla olduğu şeklinde açıklanabilir. Ancak kadınlarda akciğer kanseri görülme sıklığı hızla artmaktadır. Yüzyıl öncesinde çok az görülen bu kanser türünün günümüze kadar artış göstermesinde, artan hava kirliliği, endüstri ve sanayinin oluşturduğu zararlar, yolların asfaltlanması, otomobil sayısındaki artış, dünya savaşları ve dünya çapında görülen yaygın akciğer enfeksiyonları sorumlu olarak gösterilse de, akciğer kanserinin en önemli sebebinin sigara içiciliği olduğu kanıtlanmıştır. Sadece aktif sigara içmek değil, pasif sigara içiciliği denilen, sigara dumanına maruz kalmak bile bu kansere yol açabilmektedir. Yine sigara ile birlikte tüm tütün mamullerinin (puro, pipo, nargile) de aynı kanser yapıcı etkiyi doğurabildiği kanıtlanmıştır (Şekil-4). 11 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 Şekil-4. Akciğer kanserinin en temel nedeni: Sigara tüketimi! Sigara içenler içmeyenlerle karşılaştırıldığında, tütün kullananlarda akciğer kanseri gelişme riski 20 kat fazladır. Sigaraya başlama yaşı, günlük ortalama tüketilen sigara sayısı, tüketim süresi, kaç yıl önce sigaranın bırakıldığı, tütün ürününün türü, dumanı içine çekme şekli önem arzetmektedir. Hangi yaşta olursa olsun, sigarayı bırakmanın akciğer kanseri gelişme riskini azalttığı 50 yıl süren bir çalışma sonucunda ortaya konmuştur. Bu nedenle sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir. Yaş ilerledikçe akciğer kanserinin görülme oranı da artmaktadır. Örneğin 45 yaş altında nadiren ortaya çıkarken, 50-70 yaşları arasında daha sık izlenmektedir. 12 Akciğer Kanseri Gelişen sosyoekonomik koşullarla birlikte, günümüzde ortalama hayat süresinin arttığı göz önünde bulundurulmalıdır. Aylık gelir düzeyi ve eğitim düzeyi düşük kişilerde sadece sigara tüketimi değil, daha bir çok etken (kötü ve dengesiz beslenme, olumsuz işyeri şartları, çevredeki kanser yapıcı etkenlere maruziyet) gibi akciğer kanserinin daha yüksek oranda ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde akciğer kanseri sıklığı, kentsel bölgelerde kırsal bölgeden daha fazladır. Buna sebep olarak hava kirliliği ve stres gösterilmektedir. Ancak bunların kanser gelişimi açısından zayıf bir ilişki olabileceği bildirilmektedir. Yeterince havalandırılmamış mekanlarda biriken radyasyona neden olan radon gazı, elektromanyetik dalga yayan cihazlar ile aşırı temas, İç Anadolu’da sıva - harç amaçlı veya sanayide yalıtım maddesi olarak kullanılan asbest ve türevleri, işyerlerinde mesleki maruziyet olarak aşırı duman ve kimyasal maddelerin solunması akciğer kanserine neden olabilmektedir. Kronik bronşit, amfizem, astım gibi kronik tıkayıcı akciğer hastalığı bulunan kişilerde değişik oranlarda akciğer kanseri birlikteliği saptanmıştır. 13 EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 39 14 Akciğer Kanseri 3. AKCİĞER KANSERİNE YOL AÇAN NEDENLER Akciğer kanseri, 20. yüzyılın başlarında nadir görülen bir hastalık iken, sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak sıklığı giderek artmıştır. Günümüzde dünyada en sık görülen kanser türü haline gelmiştir. Akciğer kanserine yol açan nedenlerin başında sigara içilmesi gelmektedir. Tütün ve tütün ürünlerinin tüketimi, akciğer kanseri gelişiminde bilimsel olarak kanıtlanmış birinci sıradaki risk faktörüdür. Tüm akciğer kanserlerinin %80-90’ı tek başına sigaraya bağlıdır. Sigaraya ne kadar genç yaşta başlamışsanız ve ne kadar çok sigara içiyorsanız o kadar fazla risk altındasınız demektir. Sigara içen bir kişinin akciğerindeki temizlenme fonksiyonları bozulur. Sigaradaki kanser gelişiminden sorumlu olan zararlı maddeler (biz bunlara kanserojen adını veriyoruz), akciğer ve bronşlardaki hücrelere zarar vererek kansere neden olur. Sigara dumanında 4.000’den fazla tehlikeli kimyasal madde bulunmaktadır (Şekil-5). Bu kimyasal maddelerin yaklaşık 80 kadarı akciğer kanseri gelişiminden sorumludur. Kansere yol açan bu maddelerin yanı sıra, sigarada yüksek düzeyde bağımlılığa yol açan nikotin ile sigaranın tadını daha iyi hale getirmek için eklenmiş olan birçok kimyasal katkı maddesi yer almaktadır. 15 Akciğer Kanseri Not: 57 Yayımlanmış Kitaplarımız Hipertansiyon Osteoporoz (Kemik Erimesi) Düşmeler ve Önlenmesi Obezite Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem Yayımlanmış Kitaplarımız Kan Yağları ve Kalbimiz Her Yaş İçin Spor ve Sağlık Diyabetik Ayak Sağlıklı Beslenme Varis Yayımlanmış Kitaplarımız Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin Kullanımı Herediter Anjioödem Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım Kalp Hastalığında Cinsel Yaşam/Şeker Hastalığı/ İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi Yayımlanmış Kitaplarımız Mitral Kapak Sarkması Nedir? Koroner Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp Kapağı Ameliyatınız Damar Sertliği ve Risk Faktörleri Guatr ve Tiroid Hastalıkları Diyabetim ve Ben Çocuklarda Yanık ve Korunma Yolları Yayımlanmış Kitaplarımız Sünnet Çocuklarda Fıtık ve İnmemiş Testis Sağlığımız ve Genetik Uyku Bozuklukları ve Tedavi Yaklaşımları Şaşılık ve Tedavisi Yayımlanmış Kitaplarımız Kadınlarda İdrar Kaçırma Şikayeti ve Tedavi Yöntemleri Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Sağlıklı Beslenme ve Zeytinyağı Sjögren Sendromu Nedir? (Kuru Göz-Kuru Ağız) İşitme Kayıpları Yayımlanmış Kitaplarımız Sağlık İçin Vazgeçilmez Kaynak: SU Sağlık İçin Süt İçin İnsanoğlunun Evrimsel Sağlık Sorunu Çölyak Hastalığı Ses Kısıklığı ve Nedenleri Vertigo (Baş Dönmesi) Yayımlanmış Kitaplarımız Çocukluk Çağında Epilepsi Kefir Sağlığıma Kefil Akciğer Kanseri Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız Glutensiz Yaşam Biçimi Doğum Sonrasında Anne ve Bebek Sağlığı