4 şubat dünya kanser günü basın bülteni

advertisement
4 ŞUBAT DÜNYA KANSER GÜNÜ BASIN BÜLTENİ
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığımızın da üyesi olduğu,
Dünya Kanser Teşkilatı (UICC) tarafından Her Yıl 4 Şubat günü; kanser, etyolojisi, hastalık
süreci, tedavi ve tedavi sonrası bakım, korunma yolları, taranabilir kanserler hakkında halkın
bilgisini artırmaya ve farkındalığını güçlendirmeye yönelik olarak “DÜNYA KANSER
GÜNÜ” olarak belirlenmiştir.
Dünya Kanser Teşkilat veKanser Daire Başkanlığınca 2013 Yılı Dünya Kanser Günü
Teması “Kanser Hakkında Yanlış Bilinenler” olarak belirlenmiştir.
Kanser dünyada ve ülkemizde kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada gelen ölüm
nedenidir. Dünyada kansere sebep risk faktörlerinin artması, nüfusun yaşlanması, gelişen
bilim ve teknoloji sayesinde yaşam süresinin uzaması ve artan kanser kayıtçılığı ile, her geçen
gün kanserin önemi ve üzerindeki çalışmalar daha da artmaktadır.
Ülkemizde yılda yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konulmakta ve bu olguların üçte ikisini
erkek hastalar oluşturmaktadır. Türkiye’de bölgeler arasında kanser görülme sıklığı açısından
önemli bir farklılık bulunmamaktadır.
Kanser vakalarının üçte biri, doğru korunma stratejileri ile önlenebilmektedir. Çevresel
etkenler kanser oluşumunda %90-95 oranında etkilidir. Kanser oluşumunda etkisi olan kötü
beslenme, sedanter (hareketsiz) yaşam, güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma, tütün ve
alkol kullanımı gibi çevresel etkenlerin kontrol altına alınması ile kanser görülme oranında
ciddi bir azalma olacaktır.
Bu çerçevede sağlıklı yaşam davranışları geliştirerek kansere karşı korunulabilmekte ve
tarama programları sayesinde erken teşhis konularak kişilerin yaşam kalite ve süreleri
uzatılabilmektedir.
Dünyada ve ülkemizde kanser hakkında doğru bilinen yanlışlar;
 Kanser bir sağlık sorunudur!
Kanser sadece bir sağlık sorunu değil; sosyal, psikolojik ve ekonomik yönleri de
olan ve hastayı ve hasta yakınlarını etkileyen çok yönlü bir problemdir.
 Kanser gelişmiş ülkelerde; yaşlı ve refah düzeyi yüksek insanlarda görülen bir sağlık
problemidir!
Kanser küresel bir sorundur, her yaşta görülebilir ve özellikle gelişmekte olan
ülkeleri etkilemektedir.
 Kanser ölüm demektir!
Günümüzde gelinen teknoloji ve gelişen tedavi yöntemleri ile pek çok kanser
türünde normal yaşam süresine ulaşılmıştır. Ayrıca; ülkemizde tüm kanser
tedavileri ücretsiz yapılmakta ve modern tıptaki standart tüm tedavilerden
hastalarımız faydalanabilmektedir.
 Kanser benim kaderim, ondan kaçamam!
Kanser büyük oranda önlenebilir bir hastalıktır ki; bugün her üç kanserden
birinin önlenebildiğini söyleyebilmekteyiz.
 Kişiye kanser olduğu söylenmemeli!
Bu yanlış bilginin altında, hastanın kanser olduğunu öğrenmesi halinde, savunma
sisteminin çökeceği ve hastalığının ilerleyeceği düşüncesi yatar. Oysa savunma
sistemi çökmeden kanser başlamaz ve hasta ilerleyen süreçte hastalığını fark eder,
doğrusu; hastayla uygun bir dille gerçeği paylaşıp tedavi sürecine katılımını
sağlamaktır ki hastanın tedavi sürecine iştiraki sonuç açısından önem arz
etmektedir.
 Kanser bulaşıcıdır!
Kanser bulaşıcı değildir, fakat bazı kanser türlerinin ortaya çıkma süreçlerinde
bazı viral enfeksiyon hastalıklarının zemin hazırlayabildiği bir gerçektir; örneğin










Hepatit B ve Hepatit C viruslarının yol açtığı karaciğer hasarı, siroza, siroz da
bir süre sonra karaciğer kanserine dönüşebilir. Serviks (rahim ağzı) kanserine
yol açan HPV (Human Papilloma Virus) dışında doğrudan kanser oluşumuna
sebep bakteri ya da virus yoktur ve dolayısı ile bu kanser türüne sebep virusun
bulaşıcılığından söz edilebilir.
Kemoterapi Amerika ve gelişmiş Avrupa ülkelerinde artık kullanılmıyor!
Hayır; hala tüm dünyada en etkili ve en çok kullanılan kanser tedavi yöntemleri;
kemoterapi, radyoterapi ve cerrahidir.
Kanser gençlerde hızlı, yaşlılarda yavaş seyirlidir!
Bazı kanser türleri için (meme gibi) doğruluk payı olan bir bilgi olasına rağmen
akciğer kanseri gibi bazı kanser türleri ise hemen her yaşta agresif seyreder.
Üzüntü, keder insanı kanser yapar!
Stress tek başına kansere neden değildir,bir tümör tespit edilmeden önce
milyonlarca anormal hücre sayısına ulaşması gerekir,1cm büyüklüğündeki bir
tümör hücresi 1 trilyon hücreden oluşmaktadır,yoğun psikolojik sıkıntı ile ise;
kanser oluşum sürecinin hızlanabileceğinden söz edilebilinir.
Meme kanseri taraması için mamografiye gerek yok, ultrason yeterlidir!
Hayır, meme kanseri taramasında altın standart mamografidir, hekim önerisi ile
USG da kullanılabilir.40-69 yaş her kadının 2 yılda bir düzenli olarak mamografi
ile meme kanseri açısından tarama yapılması gerekmektedir.
Mamografi 50 yaşatan sonra çekilmelidir!
Bu yakın zamana kadar kabul görmüş bir görüş olmasına rağmen;26.11.2012
tarihli güncellenmiş Ulusal Tarama Standartlarımız doğrultusunda ve meme
kanseri tanısı almış her iki kadından birinin 50 yaşın altında olması gerçeği
ışığında, bu yaş 40’a çekilmiştir. Yani 40-69 yaş her kadına 2 yılda bir mamografi
çekilmesi önerilmektedir.
Şeker kanser dokusunu büyütür, kanser hastaları şeker yememelidir!
Kanser hücrelerinin normal vücut hücrelerimizden daha hızlı bir metabolizmaya
sahip olmaları nedeni ile, şeker tüketimlerinin de fazla olduğu doğru olmakla
birlikte, fazla şeker tüketiminin ise kanser yaptığına dair bilimsel bir veri yoktur.
Kanser hastalarının tatlı ihtiyaçlarını ise, doğrudan çay şekeri gibi işlenmiş
şekerler ile değil; kuru siyah üzüm, kuru kayısı gibi hem besin değeri yüksek
demirden zengin, hem de tatlı olan gıdalarla karşılaması daha doğru olacaktır.
Kanserde ameliyat olup, bıçak değdirmek, hastalığın yayılmasına yol açar!
Hayır, meme kanseri gibi bir çok kanser türü erken dönemde fark edilirse,
cerrahi ile kitlenin uzaklaştırılması tedavinin en büyük kısmını oluşturur, RT ve
KT ile de cerrahiye destek tedaviler olarak kullanılır.
Erkeklerde meme kanseri olmaz! Olursa da çok ölümcül seyreder!
Meme kanseri daha çok kadınlarda görülmesine rağmen, olguların yaklaşık %1
kadarını erkek hastalar oluşturur. Tanı alan erkeklerin büyük kısmının yaşı 60
üzerinde olup, geç fark edildikleri için, tanı aşamasında ne yazık ki kanser
ilerlemiş durumda olur ve tedavisi güçleşir.
Meme kanserine genetik yatkınlıkta anne tarafı akrabalar önemlidir!
Hastalara ailelerinin meme kanseri öyküsü sorulduğu zaman, yalnızca kadın
akrabalarını dahil etmeleri kadar, yalnız anne tarafı akrabalarını (teyze,anne
gibi) saymaları da hatadır.Oysa kanser kalıtımında anne ve baba tarafı
akrabaların payı eşit oranda olup,teyzede meme kanseri görülmesi kadar halada
da meme kanserinin görülmesinin kişiye etkisi aynı orandadır.
Meme kanseri operasyonunda memenin bulunduğu taraftaki tüm lenf bezleri
çıkarılıyor, bu da kolda ödeme neden oluyor!
Geçmiş yıllarda söz konusu teknik rutin olarak tüm meme kanseri
ameliyatlarında uygulanmakta idi fakat, günümüzde gelinen teknolojide
“sentinental lenf nodu diseksiyonu” olarak anılan yöntem uygulanmakta ve
operasyon esnasında boya ve radyoizotopla işaretlemek sureti ile koltuk altı lenf
bezlerinden örnekleme yapılmakta ve negatif gelen 2 sonuçtan sonra, diğer lenf
nodlarının korunması prensibi ile operasyon tamamlanmaktadır. Hastalar yaşam
kalitelerini düşüren bu tür komplikasyonlarla karşılaşmamaktadır. Koltuk altı
lenf nodlarının tutulumu durumunda ise ilgili bezler çıkarılmaktadır.
 Genetik yatkınlık yalnız meme kanseri için geçerlidir!
Over yani yumurtalık kanserinin de meme kanseri gibi genetik kalıtımla belli
yüzdelerde kalıtımı söz konusudur. Ayrıca meme kanserine yakalanmış kişilerde
yumurtalık kanserinin de ortaya çıkma olasılığı normal popülasyona oranla daha
yüksektir. Over kanserinin sinsi ilerleyen bir kanser olması gerçeği
doğrultusunda, annesine 35 yaşında over (yumurtalık) kanseri tanısı konmuş bir
kadının 30 yaş civarında düzenli jinekolojik kontrollere başlamış olması
gerekmektedir. Karında şişme, anormal vajinal kanama, sırt bacak ve karın
ağrısı, şişkinlik gibi yakınmalar yumurtalık kanseri için sayabileceğimiz belirti ve
bulgular arasındadır. Bunun dışında kolon kanseri içinde ailesel yatkınlık
mevcuttur.
Download