M Meclisî B : 70 11. 4 .1963 O : 1 ğimiz zaman bununla hizmet akdi de ve iş akdi de kastedilir. «TravaiF» in Türkçe karşılığı «iş» tir; fakat, pek o kadar Türkçe menşeden gelmiyeni «hizmet» tir. Şimdi muhterem arkadaşlarım; biz, şöyle bir tarifi vermek istemişiz : Yapmak istediğimiz şey, sosyolojik anlamında işçi kütlesine müm­ kün mertebe tetabuk edecek bir hukukî tarifi verebilmektedir. Şimdi, burada kimlerin işçi sendikalarına üye olacağını tanzim ediyoruz. Bir kere tanzim etti­ ğimiz şeyin ne olduğunu ivi anlıyalım. (Biz burada demiyoruz ki, bu kanuna göre iş­ çi sayılan kimselerin akdettikleri her akit hiz­ met akdidir, demiyoruz ki, bu kanuna göre iş­ çi savılan serbest yazar bir neşir mukavelesi ak­ dettiği zaman bu neşir mukavelesi, 3008 sayılı Kanuna tabi olacaktır. Hayır. Sayın Aydın Bul­ ak arkadaşımızın sandığı gilbi, bunlar her husus­ ta işçi sayılır, demiyoruz. Ne diyoruz? «Bu kanun bakımından işçi sayılanlar» ve ilâve ediyoruz, «bu kanuna 'göre işçi sayılan kimseler sendika kurmak ve işçi sendikalarına üye olmak hakkına sahiptirler. Şimdi, hizmet akdine göre çalıştırılan kimseler kimdir? 3008 sa­ yılı Kanuna göre çalıştırılan sanayi işçileri bu­ na dâhildir. Deniz îg Kanununa göre çalıştırı­ lanlar buna dâhildir, basın meslekinde çalıştırı­ lanlar hakkındaki Kanuna göre hizmet akdi ak­ detmiş olanlar buna dâhildir; bunun dışında münhasıran Borçlar Kanununa göre bir hizmet akdi akdeden kimseler de buna dâhildir; zirai iş­ çiler de buna dâhildir; esnaf yanında çalışanlar buna dâhildir; evlerde çalışan hizmetçiler dâhil­ dir ve benim bildiğime 'göre, buradan çıkan mâna, sadece bütün bu saydığımız kimselerin •işçi sendikaları kurma ve bu sendikalara üye olma hakkına sahilbolduklarıdır. ihtilâfımızın nerede olduğunu tesbit edelim. Sayın Ahmet Aydın Bolak arkadaşımız, ticaret sektöründe çalışan fikir işçilerinin, ıesnaf yanında çalışan işçilerin, zirai işçilerin, evlerde hizmetçi olarak çalışanların, bütün Batılı memleketlerde oldu­ ğunun aksine, Türkiye'de sendika kurma hak­ kına sahibolmalarmı istemiyorlar mı ? Maksat­ ları .bu mudur? Maksatları bu ise, aleyhinde olacağız. Maksatları bu değilse, bizim burada yaptığımız nev'i şahsına münhasır akit tarifleri vermek değildir. Hizmet akdi ne ise odur. Hiz­ met akdine göre çalışan insanlar sendika kur- ma ve sendikaya üye olma hakkına sahibolacaklardır. («Geçici işçiler de mi?» sesleri) Evet, Geçici işçiler de buna dâhildir. Mesele bu ka­ dar basittir. Hizmet akdi muayyen veya gayrimuayyen bir süre çalıştırmayı akdin muhtevası olarak ta­ rif eder. Binaenaleyh, biz hizmet akdini süre ba­ his konusu olmaksızın akdetmeye bu-bakımdan imkân yoktur. Bövle bir söz 'geçtiği için söylüvorum. Şimdi gelelim, nakliye mukavelesi mev­ zuuna... Savın Avdm Bolak arkadaşım bunu da ta­ mamen vanlış anlamışlar. Nakliye mukavelesini veni «ekHvle burada tarif ediyor değiliz. Ne denivor? Nakli ve mukavelesine göre çalıştırılan kimse' Nakliye mukavelesi nasıl yapılır? Ya, kamyonla taşınır veya her hangi bir araçla ta­ şınır. Fakat, hamal nakliye mukavelesi akdeder­ se, nasıl akeder.se etsin, ona göre haiz oldnrnı tasıma vecibesini nasıl yerine getirirse getirsin, bunu sırf bedenî surette yantıŞı muhakkaktır. Burada naklive mukavelesi dersek, şimdi Borç­ lar Kanununda mevcudolan naklive mukavelesi hükümlerine bir nevi atıfta bulunmak suretivle, naklive mukavelesi ile çalıştırılan herkesi, sosvoloîik anlamında, işçi saymak mümkün olma­ dıkından yanlışlık yapmış olurduk. Kendileri­ nin buyurdukları gibi, hamalı tarif etmek için naklive mukavelesine S;'6VQ çalıştırılmayı • kâfi kıstas savmamışız; bedenî hizmet arz etmek su­ retiyle çalıştırılmayı da 'eklemişiz. Nakliye mu­ kavelesine dair Borçlar Kanununun (hükümle­ rini bu kanunla tadil etmiyoruz. Bu hükümlere sadece atıfta bulunuyoruz. Şimdi, .muhterem arkadaşlarım, neşir muka- yelesine gelelim. Neşir mukavelesiyle çalıştırıl­ mayı meslek edinmiş olanlar, basın meslekinde çalışanlar değildir. Basm meslekinde çalışan fi­ kir işçileri bu kanuna göre hizmet akdi akdede­ rek çalışırlar. Şimdi, burada kastedilenler, ser­ best yazarlardır. Serbest yazarlar, esas itibariy­ le sosyolojik anlamda işçi kütlesine dâhil insan­ lardır. Hizmet akdi akdederek çalışmazlar. Na­ sıl çalıştırırlar Neşir mukavelesi akdederek. Ama, münhasıran neşir mukavelesi akdetme keyfiyeti yetmez. Bu şekilde çalıştırılmayı mes­ lek ittihaz etmeyi de şart olarak koymuşuz. Şimdi, görüyorsunuz ki neşir mukavelesine ıgöre çalıştırılmayı meslek ittihaz etmiş olanlar de­ diğimiz zaman, Muhterem Aydm (Bolak arkada- — 238 —