kanser hastalarının hastalığı değerlend rme b ç mler nn anks yete

advertisement
T.C
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
PSİKİYATRİ HEMŞİRELİĞİ
ANABİLİM DALI
KANSER HASTALARININ HASTALIĞI DEĞERLENDİRME
BİÇİMLERİNİN ANKSİYETE DEPRESYON VE YAŞAM
KALİTESİNE ETKİSİ
Sibel ASİ KARAKAŞ
Tez Yöneticisi
Yrd. Doç. Dr. Ayşe OKANLI
Yüksek Lisans Tezi
ERZURUM-2007
I
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR………………………………………………………………
III
TABLOLAR DİZİNİ………………………………………………………
IV
ÖZET………………………………………………………………………
V
SUMMARY…………………………………………………………………
VII
1. GİRİŞ VE AMAÇ…………………………………………………………
1
2. GENEL BİLGİLER………………………………………………………
4
2.1. Kanserin Oluşturduğu Psikolojik Problemler…………………………
4
2.2. Kanserli Hastalarda Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları…………
11
2.3. Kanser ve Yaşam Kalitesi………………………………………………
14
2.4. Hastalığı Değerlendirme…………………………………………………
20
2.5. Kanserli Hastaya Psikososyal Hemşirelik Yaklaşımları………………..
22
3. MATERYAL METOD……………………………………………………….
28
3.1. Araştırmanın Şekli…………………………………………………………
28
3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Tarih……………………………………
28
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklem Seçimi………………………………
28
3.4. Veri Toplama Araçları………..……………………………………………
28
3.4.1. Verilerin Toplanması……………………………………………………..
29
3.5. Verilerin Değerlendirilmesi…………………………………………………
30
3.6. Araştırmanın Etik İlkeleri…………………………………………………
30
4. BULGULAR…………………………………………………………………..
32
5. TARTIŞMA…………………...………………………………………………
41
6. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………………….
47
7. KAYNAKLAR…………………………………………………………….
49
II
8. EKLER
EK.1. ANKET FORMU……………………………………………………...
60
EK.2. HASTANE ANKSİYETE VE DEPRESYON ÖLÇEĞİ…………....
61
EK.3. HASTALIĞI DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ………………………
64
EK.4. YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ………………………………………
66
EK.5. İZİN YAZISI…..………………………………………………………
71
EK.6. BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU……………………………
72
III
TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitimim boyunca beni her konuda destekleyen ilgi ve
yardımını esirgemeyen hocam Yrd.Doç.Dr. Ayşe Okanlıya ve Yrd.Doç.Dr. Mine
Ekinci’ye, istatiksel değerlendirmelerde yardımını esirgemeyen Doç. Dr. Behice
Erci’ye, ayrıca manevi desteğini her an yanında hissettiğim sevgili eşim Erkan
Karakaş’a ve aileme sonsuz teşekkür ederim.
IV
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1. Yaşam Kalitesi Ölçeğinin Alt Boyutlarının Kapsadığı Maddeler
29
Tablo 2. Hastaların Tanıtıcı Özelliklerine Göre Dağılımı……………..
32
Tablo 3. Hastaların Hastalık Özelliklerine Göre dağılımı……………..
33
Tablo 4. Hastalığı Değerlendirme Ölçeğinden Alınan Puan
Ortalamaları…………………………………………………..
35
Tablo 5. Yaşam Kalitesi ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeğinden
Alınan Puan Ortalamaları………………………………………
36
Tablo 6. Hastalığı Değerlendirme Ölçeği İle Hastane Anksiyete ve
Depresyon Ölçeği Arasındaki İlişki……………………………
37
Tablo 7. Hastalığı Değerlendirme Ölçeği İle Yaşam Kalitesi Ölçeği
Arasındaki İlişki………………………………………………..
39
Tablo 8. Yaşam Kalitesi Ölçeği İle Hastane Anksiyete ve
Depresyon Ölçeği Arasındaki İlişki……………..……………
40
V
ÖZET
Kanser
Hastalarının
Hastalığı
Değerlendirme
Biçimlerinin,
Anksiyete,
Depresyon ve Yaşam Kalitesine Etkisi
Bu çalışma kanser hastalarının hastalığı değerlendirme biçimlerinin, yaşam
kalitesi,
anksiyete ve depresyon düzeyine
etkisini değerlendirmek
amacıyla
tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Araştırmanın evrenini
Atatürk
Üniversitesi
Yakutiye
Araştırma
Hastanesi
Medikal Onkoloji Kliniğinde yatarak kemoterapi alan hastalar oluşturmuştur.
Örneklem seçimine gidilmeyerek, örneklem özelliğine uyan 110 hasta ile çalışılmıştır.
Veri toplama süreci Aralık 2006-Mayıs 2007 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Veriler Soru Formu,
Depresyon
Hastalığı Değerlendirme Ölçeği,
Ölçeği, Yaşam Kalitesi ölçeği ile
değerlendirilmesi
SPSS
11.5
paket
Hastane Anksiyete ve
toplanmıştır.
programıyla
Verilerin istatistiksel
yapılmıştır.
Verilerin
değerlendirilmesinde; yüzdelikler, Pearson korelasyon analizi ve cronbach alfa iç
tutarlılık testleri kullanılmıştır.
Kanserli hastalarda hastalığın, aile ilişkilerini (4.00±1.17) iş, okul ve ev işlerini
(4.00±1.18) daha çok etkilediği görülmüştür. Hastalar, hastalığı mücadele edilmesi
gereken bir olgu (4.19±1.34) olarak algılamaktadır ve hastalığın stres (4.55±1.54)
yaratan bir durum olduğu belirtilmiştir. Hastaların anksiyete puan ortalamaları (9.66
±4.61), depresyon puan ortalamalarına (8.54±4.72) göre yüksek çıkmıştır. Hastaların
yaşam kalitesi toplam puan ortalaması 48.83 ± 12.67 olarak bulunmuştur.
Ölçeklerin arasında yapılan korelâsyon analizi sonucunda hastalığı değerlendirme
biçimi ile yaşam kalitesi, anksiyete ve depresyon arasında istatiksel olarak anlamlı bir
ilişki saptanmıştır (p<0.01).
Hastalığı olumlu değerlendirme,
yaşam kalitesini
VI
yükseltmekte, anksiyete ve depresyon oranını düşürmektedir. Anksiyete ve depresyon
ile yaşam kalitesi arasında da negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır. Anksiyete ve
depresyon oranı yükseldikçe, yaşam kalitesi düşmektedir.
Araştırma sonuçları doğrultusunda kanser hastalarının hastalığı değerlendirme
biçimlerinin, anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi üzerinde etkili olduğu görülmüştür.
VII
SUMMARY
The Effect of Type of Meaning of the Illness of the Patients with Cancer on
the Level of Anxiety and Depression and Quality of Life
This study was carried out descriptively with the aim of assessment the effect of
meaning types of the cancer of the patients with cancer on quality of life, anxiety and
depression.
The study content consisted of the patients hospitalized in the Medical Oncology
Clinic of Attar University Acuity Research Hospital and receiving chemotherapy
treatment. It was studied with 110 patients who were suitable for the feature of the
sample by not using the choice of the sample. The period of the data collection was
realized between December 2006 – May 2007.
The data were collected by means of question form, Meaning of Illness Scale,
Hospital Anxiety and Depression Scale and Quality of Life Scale.
The statistics of the data were made by means of SPSS 11.5 packet programme.
In the assessment of the data, percentage, Pearson Correlation and Cronbach Alpha Coefficient Analysis were used.
It was observed that the illness in patients with cancer affected family
relationship (4.00±1.17) of the patients and occupation, school and home work
(4.00±1.18). The patients perceived the disease as an item that one should struggle and
it is stated that the disease is a situation creating stress (4.55±1.54).
Anxiety score averages of the patients were higher of interns those of depression
(8.54 ± 4.72). A total quality life score average of the patients was found 48.83±12.67.
VIII
In the result of correlation analysis made among scales, it was found out that
there was a statistically significant correlation between the type of meaning of illness
and quality of life, anxiety and depression (p<0.01). While positive evaluation increases
quality of life score average, it reduces anxiety and depression rate. It was found out
that there was a negatively statistically significant correlation between anxiety
depression and quality of life. As quality of life score average increases anxiety and
depression score average reduces.
In the direction of study results, it was observed that the type of meaning for
illness by the patients with cancer had significant effect on depression, anxiety and
quality of life.
1
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Çağımızın önde gelen sağlık sorunlarından biri olan kanser, giderek daha büyük bir
önem kazanmaktadır. Kanser, yüzyılın başlarında ölüme neden olan hastalıklar arasında
7. ve 8. sıralarda yer alırken, bu gün dünyanın bir çok ülkesinde ve Türkiye’de kalp
hastalıklarından sonra ikinci sırada yer almaktadır1-3.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 2000 yılında 10.1 milyon olarak
bildirilen yeni kanser vakası 2020 yılında %50’lik bir artışla 15.3 milyon rakamına
ulaşacağı beklenmekte ve bu artışın ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerin hasta
sayısındaki artışa bağlı olacağı belirtilmektedir4. Türkiye’de ise 2006’da hazırlanan
kanser raporuna göre 2003 yılında 33.419 kanser vakası tespit edilmiş ve bu sayının
19.982’si erkekler, 13.417’sini kadınlar oluşturmuştur5. Şubat 2007 verilerine göre
Erzurum ili genelinde 2303 kanser vakası tespit edilmiştir. Erkeklerde en çok görülen
kanser türü akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseridir6.
Kanser tanı aşamasından terminal döneme dek, hastalar kadar aileleri için de ciddi
stres yaratan, tüm dengeleri ve uyumu bozan bir hastalıktır7. Kanser tanısı ve tedavisi
konusunda 1930’lu yıllardan beri belirgin ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak 1970’li
yıllara kadar sağlık uzmanları bakımın psikososyal yönüne dikkat etmemişlerdir. Birey
kanser tanısı aldığında, yaşamın geri kalanını da bu tanı ile sürdürmek zorunda
kalmaktadır. Kişi iyileşse ve hastalıktan kurtulsa bile kanser tanısı yönünden sürekli
incelenip testler ile izlem altında tutulmaktadır. Bu durum hem birey, hem ailesi için bir
kriz durumu yaratmakta ve çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Kayıp, umutsuzluk,
endişe, kızgınlık ve korku gibi sorunların yanında psikososyal problemler de
bulunmaktadır. Bunlar sosyal izolasyon, rol değişiklikleri, işten ayrılma ve ekonomik
2
sorunlardır. Kanserli hastayı ve ailesini etkileyen psikososyal problemler o bireyin
yaşam kalitesini de etkilemektedir8-10.
Kanser hastalarında yaşam kalitesi ve psikolojik stres arasında yakın bir ilişki
vardır11. Kanser hastalarında anksiyete ve depresyonun, mental açıdan hastaya zarar
verdiği için, prognozu negatif yönde etkilediği bilinmektedir12. Nalepa çalışmasında
kemoterapi verilen kanser hastalarındaki anksiyete ve depresyon sıklığının yüksek
olduğunu bildirmiştir13. Kanserli hastalarda en yaygın görülen ruhsal bozukluk
depresyondur14. Kanserli hastalarda görülen depresyon oranının sıklığı için % 4.5 - 58
gibi çok geniş bir aralık içinde değişen oranlar bildirilmiştir15. Bu oranların yüksek
olması kemoterapi verilen ve hastanede yatarak tedavi gören kanserli hastalara
psikolojik destek sağlamanın önemini vurgulamaktadır16.
Kansere gösterilen tepkiler bireylerin bu hastalığı algılayışına, konu ile ilgili
inanışlarına, tedavi türü ve yoğunluğuna, bilgilerine ve ortaya çıkan fizyolojik
değişikliklere bağlı olarak değişir. Kanser hastalarında ruhsal tepkilerin yoğunluğu,
hastalığın düzeyi, prognozu, hastanın sosyal ve entellektüel düzeyi, yaşı, hastalık öncesi
uyum düzeyi, çevresindeki hastalığa karşı gösterdiği duygusal tepkileri, hastanın sosyal
destek sistemleri ve kaybettiği organına yüklediği sembolik anlamdan etkilenir17-21 .
Klinik uygulamalarda hastanın hastalığını ne şekilde değerlendirdiğinin bilinmesi
önemlidir22. Hastalığın değerlendirilmesi kültürden kültüre göre farklılık gösterir.
Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde yasalar, bireyin kişisel sorumluluğu ve
yaşamını denetleyebilme hakkına sahip olduğu yaklaşımıyla ele alınmakta ve
çoğunlukla tanı söylenmektedir. Benzer bir eğilimin Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde
var olduğu bilinmektedir. Buna karşın İtalya, İspanya, Yunanistan gibi Güney Avrupa
ülkelerinde ve ülkemizde halen tanı ve prognozun hastalara söylenmemesi eğiliminin
3
sürdüğü bilinmektedir23. Hastalığın değerlendirilme biçimi, hastalığın süresini ve
sonucunu etkilemektedir. Bu nedenle hastalığın nasıl algılandığının değerlendirilmesi
önemlidir22.
Hastanın hastalığını nasıl algıladığının hemşire tarafından değerlendirilmesi
bütüncü hemşirelik yaklaşımı açısından gereklidir18. Hemşirelik girişimlerinin amacı
hastayı elindeki olanaklarla en sağlıklı biçimde hayatını sürdürmesi için eğitmek ve
sağlık potansiyelini en üst düzeye çıkarmak, dolayısıyla yaşam kalitesini yükseltmektir.
Kronik hastalığın hangi türü olursa olsun bireylerin günlük yaşam aktivitelerini
yeterince yapamayışı, hareketlerinde güçsüzlük, hastalık semptomları hastaların fiziksel
iyilik halinde bozulmalara ve yaşam kalitesinin etkilenmesine neden olmaktadır.
Hemşireler, hastaların fiziksel ve ruhsal iyi oluş halinin devamında sorumlu olan;
hastalara bilgi sağlamada ve danışmanlık yapmada anahtar kişilerdir24,25. Bu nedenle
kanser hastalarına bakım veren sağlık çalışanlarının ve özellikle kanser hastasıyla daha
çok etkileşimde olan hemşirelerin bütüncü bakım anlayışını geliştirmeleri önemlidir.
Bu çalışma kanser hastalarının hastalığı değerlendirme biçimlerinin depresyon ve
anksiyete düzeyine ve yaşam kalitesine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
4
2.GENEL BİLGİLER
2.1.
KANSER
VE
KANSERİN
OLUŞTURDUĞU
PSİKOLOJİK
PROBLEMLER
2.1.1. Kanser ve Kansere Gösterilen Tepkiler
Büyüme yaşamın önemli bir yönüdür. Kanser, hücre büyüme sürecinin bir
bozukluğu olduğundan, kanserin canlılarda görülmesi olağandır. Bu evrensel
hastalığın tarihin başlangıcından beri bitki, hayvan ve insanlarda cinsiyet, ırk, kültür
ve sosyo-ekonomik düzey ayırt etmeksizin görüldüğü bilinmektedir. Farklı
kanserler, farklı grupları etkilemektedir; bazı kanserler gençlerde, bazıları yaşlılarda,
bazıları bir cinsiyette, bazıları da bir ırkta daha sık ya da ender görülürler.
Bazı kanserlerin görülme sıklığını azaltabilecek koruyucu önlemler ve bazı
bireyleri de diğer kanserlere riskli hale getirebilecek etmenler tanımlamıştır26.
Kanser, ölümü ve yaşam üzerindeki kontrolün sınırlılığını sembolize eden kronik bir
hastalıktır. Kişinin kendi bedenin, kendini yok etmesini simgeler. Bilinmeyen bir
tehlikenin, ızdırap ve acının, suçluluk ve utanç duygusunun, izolasyonun, kaygı ve
kaosun sembolüdür. Üzerindeki bu ağır kültürel yük nedeniyle kanser ile ilgili mesaj
verilmesinin ardından kriz olarak tanımlanabilecek emosyonel tepkiler ortaya çıkar.
Kriz sağlıklı yaşamdan yeni bir yaşama, hastalığa ve sürekli tehdit altında olmaya
geçiş dönemidir27.
Gyllensköld’ e göre kanser;
1. Doğrudan doğruya ölümle ilişkili olduğu,
2. Sinsice hareket ettiği,
3. Nedenleri pek açıklanamadığı,
5
4. Zamanla kontrolü güçleştiği, kontrolden çıktığı ve büyük ıstıraplara neden
olduğu,
5. Bireyi sosyal yönden damgaladığı ve izole ettiği için diğer hastalıklardan
daha korkunç ve tehdit edici olarak açıklanır 28.
Kansere gösterilen tepkiler şöyle sıralanabilir;
İnkar: Her zaman patolojik bir savunma değildir ve değişik uyum amaçlarına
hizmet edebilir. Kişi sağlığındaki değişimle baş etmeye psikolojik olarak hazır olana
kadar inkarı kullanır, inkar, hastayı hastalığın tüm etkilerinden geçici olarak korur.
İnkârın uyum değeri, hastalığın evresine veya doğasına göre değişebilir. Eğer,
tedaviye ve uyuma engel olmuyorsa bu aşamada herhangi bir müdahalede
bulunulmaz. Ancak derhal tıbbi bakım gerektiren durumda tedaviyi engelliyorsa, o
zaman hemşire inkârı azaltmaya yardımcı olmalıdır. Bunun için, inkâra neden olan
tehditlerin ve uyumsuzluğunun olumsuz sonuçlarının tanımlanması, inkarın hastanın
hangi gereksinimini karşıladığının değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda en iyi
strateji, hastanın kontrol duygusunu arttırmak, hastayla ilgilenmek ve isteklerini
direkt olarak değiştirmekten sakınmaktır. Hastanın, inkarın sıklığını azaltıcı korku ve
çatışmalarını dışarı vurmasına, duygularını açıklamasına fırsat verilmelidir. Hastanın
inkârı hastaya yanlış bilgi verilerek değil, ümit ve iyimserlikle desteklenerek
azaltılmaya çalışılmalıdır. Hastanın bulunduğu ortamdaki aktivitelere katılımı
sağlanmalı, inkârın azaldığı durumlarda olumlu geribildirim verilmelidir. İnkar
sürecinde aile de, göz önüne alınmalı ve sürece katılmalıdır29-35 .
Regresyon: Hastalık sırasında kişi regresyon ile pasif hasta rolünü, bağımsızlığın
kaybını, yaşamını ve bedenini denetleyememeyi daha kolay tolere edebilir ve
hastalığa uyum sağlayabilir. Regresif süreçte, psişik bağımlılık gereksiniminin,
6
beklenti ve ilgi isteğinin artması söz konusudur. Bu çok uçlarda olduğu zaman sorun
olur.
Tedavi ekibi, bu yetişkin hastaların çocukça davranmamaları gerektiğini
düşünür, bu nedenle zaman zaman öfkeli ve sabırsız hale gelirler. Bu durumda
hastalar azarlanmamalı ve utandırılmamalıdır. Regresif davranışların nedeni
anlaşılmalı, hastanın güven, saygı, ilgi ve bakım gereksinimi olduğunun farkında
olunmalıdır. Hastanın davranışlarını yargılayan bir tutum sergilenmemesi de
önemlidir. Tedavi ekibi, bu davranışın nedenini kendini bağımlı hissetme ya da
hastalığı kabul etme tepkisinin bir parçası olduğunu hastaya açıklamalıdır.
Hastaların sonsuz ve kabul edilemez istekleri varsa, sınır konulmalıdır30-36.
Patolojik Bağımlılık-Bağımsızlık: Hastalık nedeniyle bir çok bağımsız
aktiviteleri sınırlanan hastanın bağımlılık-bağımsızlık dengesi tehdit edilirse
patolojik bağımlılık-bağımsızlık tepkisi ortaya çıkar. Hastaların, hastalığın
ciddiyetine uymayan bir şekilde bağımlı olma gereksinimleri artar veya azalır.
Örneğin, bazı hastalar sürekli kendi kendilerine bağımsızca yapabilecekleri
aktiviteler için bile hemşireden yardım isteyebilirler. Bu şekilde aşırı bağımlılık
davranışı sergileyebilirler. Bazı hastalar ise aksine hasta olmadan önce ne
yapıyorlarsa aynı şeyleri yapmak için çaba harcayabilirler, yapamayacakları bazı
aktiviteleri bile yapma girişiminde bulunabilirler.
Bu her iki davranış da, hemşireleri engelleyebilir. Onlar bazı zaman kendilerinin
yapabilecekleri aktiviteler için yardım isteyen hastalara öfkelenebilirler, bağımlı
davranış sergileyen hastalar için olumsuz tepkiler gösterebilirler. Burada hemşirenin,
bağımlı davranışlar hakkındaki kişisel hislerinin farkında olması önemlidir. Hemşire
hastanın ihtiyacını ve tepkilerini anladığında onun kendisine yardım etmesini,
7
iyileşme sürecine katkıda bulunmasını, bağımsızlığını tekrar elde etmesini
sağlayabilir. Bağımsızlığı tekrar elde etmeye doğru en erken deneyim tedavi planına
katılımdır. Hastadan aktivitelerini sınırlaması, yaşam biçimini değiştirmesi beklenir.
Bunun için onların bilgilendirilmeye ve duygularını ifade etmeye ihtiyaçları vardır.
Bunlar sağlıklı uyumun olması için temeldir. Bağımlılık-bağımsızlık çatışması
çözülmemiş olan hasta, uyuma yönelik birçok problemle karşılaşır. Bazı hastalar
tedavi önerilerini yerine getirmeyerek bağımsız şekilde davranmaya çalışabilirler.
Bağımsızlık gereksinimi olan hastalar sıklıkla yardım istemezler. Böyle bir durumda
hastanın sınırlılıklarını tanımasına yardım edilir ve gereksinimlerini karşılaması için
elde edebileceği kaynaklardan faydalanması sağlanır. Çünkü hemşireler en çok
bağımsızlık üzerine odaklanırlar30,31,34,37 .
Anksiyete: Anksiyete düzeyi hastalığın tehdit olarak algılanma düzeyine göre
değişir. Uygun ve tolere edilebilir düzeyde anksiyete, hastanın tıbbi yardım almasına
ve tedavi ekibinin önerilerine uymasına yardım eder. Hemşireler sıklıkla hafif veya
orta düzeyde, ara sıra da ciddi düzeyde anksiyete yaşayan hastalarla karşılaşabilirler.
Hastanın
hastalığına
ilişkin
anksiyetesini
azaltmada
hemşireler,
öncelikle
anksiyetenin düzeyini tanımlamalıdır. Peplau’ya göre anksiyete kişiler arası bir
etkileşimdir, bulaşıcıdır ve hastanın anksiyetesini önlemek için hemşirenin
kendisinin
duygularının
farkında
olması
önemlidir.
Hemşireler
hastaların
anksiyeteyi tanımasında ve yönetiminde yardım eden bilişsel ve davranışçı becerileri
geliştirmeli,
iş
merkezli
yerine
hasta
merkezli
bütüncül
bakıma
yönelmelidirler32,33,35,37-40 .
Öfke: Öfke, bireysel olarak bir tehdit algılandığında ya da olumsuz bir
engellenme ile karşılaşıldığında yaşanan yetersizlik ve güçsüzlük duygularına,
8
kaygıya, korkuya karşı verilen tepkidir. Hastanın öfke ve engellenmişlik hisleri aile
üyeleri tarafından da paylaşılır. Sıklıkla öfke, bakım verenlere de yönelebilir.
Hemşireler, öfke hissine kendini hazırlamalı, öfke yoluyla korkularını, kaygılarını
ifade eden hastaları reddetmemeli, öfkesini uygun bir şekilde ifade etmesi için teşvik
etmelidir. Öfke, umutsuzluk ve isteksizlik duygularını yansıtan ilgisizlik, geri
çekilme gibi duygulara göre daha sağlıklı bir tepki olarak düşünülebilir31,37,41,42 .
Tedaviyi Reddetme: Hastanın tedavisini açık bir şekilde anlayamadığı
durumlarda, tedavisi kültürüne ters düşüyorsa, çok kompleks, pahalı, zahmetli, uzun
süreli ve yaşamında değişiklikler gerektiriyorsa tedaviyi reddetme görülür. Hasta bu
nedenlerle tıbbi tedaviye ve bakıma, tedavi ekibi de hastaya karşı öfkelidir. Tedaviyi
reddetme, morbidite ve mortalitenin artmasıyla sonuçlanır. Tedavi ekibi bu durumda
hastaya dostça yaklaşarak, uygun bilgiyi anlayabileceği biçimde vererek,
yargılamadan, korkutmadan, öfkelenmeden, suçlamadan, değerlerini ve inançlarını
göz önüne alarak bakım vermelidir. Hastaya, önerilere uymamanın sonuçları
açıklanmalı ve tedavinin faydaları üzerinde durulmalıdır. Davranışları motive
etmede pozitif destekleme, hastanın tedavisiyle ilgili kararlara katılmasının ve
işbirliğinin sağlanması bu durumda yararlı olur32,33.
Güçsüzlük: Güçsüzlük, bireyin belirli olaylar ya da durumlar karşısında kişisel
kontrol kaybı hissettiğinde ortaya çıkar.
Kişi hastalığı, tedavisi, geleceği ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığında
güçsüzlük hissedebilir. Bilgi eksikliği, belirsizlik hastanın hayallerini aktive edici
üretken bir alan sağlar ve yaşananları katastrofik (felaketçi) bir algıyla
yorumlamasına fırsat verir. Hastayı yapılacak bir tetkike, tedaviye hazırlamak
işbirliğini arttırır, hastalığın emosyonel komplikasyonlarını azaltır32,33.
9
Yetersizlik, Başarısızlık, Utanç ve Suçluluk: Fiziksel hastalığı olan kişilerde
sıklıkla yetersizlik, başarısızlık, utanç ve suçluluk duyguları da ortaya çıkar.
Hastalık nedeniyle çocuğuna bakamayan anne veya işinde çalışamayan baba
suçluluk hissedebilir. Hemşire, hastanın suçluluk hissini fark edip, bu hislerini ifade
etmesi için cesaret vermelidir37,43.
Umut-Umutsuzluk: Umudun önemli bir komponenti olan insan maneviyatı,
yaşamın ve hastalığın amacına ulaşmayı, dertlerin üstesinden gelmeyi sağlayan iç
güçlerdir. Bu güç, iyilik duygusuna ve bağışıklığa katkıda bulunur. Hastalığa
psikolojik cevap, kişinin iyileşmesi hakkındaki umudun miktarıyla da ilgilidir.
Umudun korunması, hastalığın ciddiyetine göre değişmeyen bir etken olarak uyumu
arttırmaktadır. Umutsuzluk, problemleri çözmek ya da istenen amaca ulaşmak için
hiçbir alternatifin ya da kişisel tercihin olmadığını düşünen, amaçlarını belirlemek
ve gerçekleştirmek için enerjisini kendi kendine harekete geçiremeyen bireydeki
sürekli ve subjektif bir duygusal durumdur. Umutsuzluk, kişi fiziksel ya da
emosyonel olarak çok derin ya da çok uzun süre acı çektiğinde ya da bu süreçte
yeterli
yardımı alamadığında ortaya çıkar. Hastalığın tekrarlaması kişiyi
umutsuzluğa sürükleyebilir. Umutsuzluk hisseden hastalar hastalıklarının tedavisine
katılımda isteksizdir, motive değildir, sağlık bakımının pasif alıcılarıdır. Bu,
özellikle tedaviye aktif katılımı gerektiren kronik hastalıklarda daha da önem
kazanmaktadır. Kanserin tedavisinin olmadığına inanan kişi umutsuzlukla, kendine
zarar verici davranışta bulunabilir veya tedaviyi reddedebilir. Aktif veya pasif
intihar davranışında bulunabilir. İntihar, terminal hastalıklı bazı kişiler için kendi
kaderini kontrol etme gereksinimidir 32, 34, 37, 44, 45.
10
Yas (matem): Kayıp, yaşamda öğrenme sürecinin normal ve gerekli parçasıdır.
Yas, kişi için önemli bir kaybı takiben ortaya çıkan tepkileri tanımlamak için
kullanılır. Hastalık durumunda yas, bedenin bir parçasının, fonksiyonunun,
bağımsızlığının, işinin, statüsünün, güvenliğinin, ekonomik durumunun veya sevilen
birinin kaybıyla ilgili olabilir. Kişinin kayba reaksiyonu kişilik özellikleri, esnekliği,
destek sistemleri ve kaybın kişi için anlamı ile ilişkilidir. Kayba uyum yas sürecini
içerir. Bu, sağlıklı uyum için gereklidir ve bunu depresyon, anksiyete, öfke,
suçluluk, çaresizlik, yalnızlık takip eder. İnkâr ve ambivalans sıklıkla yaşanabilir.
Çözülmemiş yas, hem fiziksel hem de ruhsal sağlık problemlerinin gelişmesini
kolaylaştırabilir. Kederlenen kişi duygularını ifade etme, anlaşılma ihtiyacı
içindedir. Ailenin, arkadaşların ve sağlık personelinin desteği kaybı devam eden
kişinin uyumunda önemli bir faktördür. Kederlenen kişinin ailesi ve arkadaşları da
duygularını paylaşmaya olduğu kadar desteğe ve anlaşılmaya ihtiyaç duyarlar31.
Kanser hastalarının hepsinde, psikiyatrik bozukluk ortaya çıktığı düşüncesi de
tüm tepkilerin normal olarak kabul edilmesi gerektiği düşüncesi de yanlıştır.
Kanserli hastalarda ortaya çıkabilecek psikiyatrik bozuklukları şöyle
sıralayabiliriz;
•
Uyum bozuklukları
•
Depresif sendromlar
•
Organik beyin sendromları
•
Anksiyete
•
Kişilik bozukluğu
•
Mevcut ağrıya eşlik edebilecek psikolojik tepkiler veya psikiyatrik
sendromlar
11
•
İştahsızlık
•
Bulantı-kusma
•
Psikolojik tepkiler
Kanserde psikolojik tedavi ve destek fiziksel tedaviyi tamamlayıcı niteliktedir.
Hastanın olumlu savunma mekanizmalarını desteklemek, mücadele ruhunu
artırmaya çalışmak, hastalıkta ve yaşamlarında kendi denetimlerinin olduğu
duygusunu geliştirmek, fiziksel tedavisine etkin katılımını sağlamak, hasta ile ailesi
ve sosyal çevresi arasındaki iletişimi güçlendirmek esastır46.
2.2.KANSERLİ
HASTALARDA
DEPRESYON
VE
ANKSİYETE
BOZUKLUKLARI
Anksiyete: Anksiyete bunaltı, iç sıkıntısı, kaygı ve endişe ile eş anlamlı ve
korkuya benzer bir duygudur. Anksiyeteyle birlikte kızgınlık, uyku, iştah ve
konsantrasyon bozukluğu, günlük aktiviteleri başaramama ve gelecek korkusu
gelişebilir. Hastada yoğun bir kayıp duygusu egemendir. Bu dönem anksiyetenin
giderek artmasıyla, haftalar hatta aylar boyunca sürebilir47. Kişi anksiyeteyi sanki
kötü bir şeyler olacakmış gibi içinde nedeni belli olmayan bir sıkıntı, bir endişe
duygusu olarak tanımlar. Kanser adının bireye vermiş olduğu korku, gelecek ile
ilgili endişeleri, ümitsizlik, “kötü bir şey olacakmış” beklentisi hastanın anksiyete
yaşamasına neden olur. Yüksek düzeyde anksiyete de hastanın hastalığı olumsuz
algılamasına yol açar ve sosyal etkileşimini bozabilir. Bütün bunlar ise hastanın
yaşam kalitesinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir.
Depresyon: Kansere yakalanan kişilerin hemen hemen beşte birini depresyona
duyarlı kılan bazı etmenler, hastalığı yenme isteğine egemen olabilirler. Kanser
12
tanısı ile başa çıkabilme gücü ya da kanser hastalarında depresyon riski oluşturan
etkenler birçok değişkenle ilgilidir. Bu değişkenler şunlardır;
1. Hasta ile ilgili özellikler: Yaş, cinsiyet, eğitim, kişilik özellikleri, psikiyatrik
öykü (depresyon, madde kullanımı, anksiyete bozuklukları, psikotik bozukluk).
2. Hastalığa ait özellikler: Yeti yıkımı yapan belirtiler, kanser yerleşimi,
prognozu, ağrı, yaşam kalitesinin ne oranda düştüğü (yaşam amaçları, kariyer,
evlilik aile gibi).
3. Tedavi
ile
ilişkili
özellikler:
Kortikosteroidler,
opioidler,
kemoterapi
(vincristine, vinblastine gibi), antiviral ilaçlar, antifungal ilaçlar.
4. Çevresel özellikler: Sosyal destek eksikliği, duygusal alanda destekleyici olarak
algılanan bir kişinin olmaması, ekonomik güçsüzlük, yaşam stresleri, ailede
kanser öyküsü.
5. Tanı güçlükleri: Kanserli hastaların psikiyatriste başvurmada çekinceleri
olduğu ya da kanserli hastalarla çalışan ekibin ruhsal sorunları tanıma ve
psikiyatri konsültasyonu istemede güçlükleri olduğu bilinen bir gerçektir. Bir
hastanın günlük yaşamını etkileyen ve yaşam kalitesini düşüren herhangi bir
sorun olduğunda ya da psikiyatrik bozukluk saptandığında zaman yitirmeden
tedaviye başlamak, hastanın bu dönemini daha rahat geçirmesini sağlar. Kanserli
hastalarda psikiyatrik morbidite % 38 - 47 arasında değişebilen oranlarda
bildirilmektedir. Kanser, işaret ettiği anlamın ötesinde etkilere sahip, içerdiği
riskten daha fazla korkutan, kişiyi bütün içindeki yerinden, bağlantılarından
kopartan bir yük taşır. Sağlığını yitiren kişi bu kayıp karşısında şaşırır, olanlara
inanamaz, öfkeye kapılır, kederlenir. Karışık duyguların hakim olduğu yas
dönemi bir kaç hafta sonra yerini uyum çabalarına, savaşma isteğine ve umutlara
13
bırakmaya başlar. Ancak bazen hastalık kişiye bir toparlanma şansı tanımayacak
kadar ağır seyreder. Ya da kişi kendine özgü duyarlılıkları nedeniyle bir türlü
toparlanamaz, yas dönemi uzar, sıkıntı ve endişe klinik bir tabloya, depresyona
dönüşür. Kanser tanısı ile karşılaşma, tekrarlama ya da metastaz haberini alma
ile hayatın anlamı değişir, hastalık dışında bir şey düşünmek imkânsız hale
gelebilir. Hasta her şeye karşı ilgisiz ve isteksiz olabilir.
Kanserde bir yandan geleceğe ilişkin belirsizlik yaşanırken öte yandan,
hastalığın ölümü yakınlaştırdığı ve belirginleştirdiği düşüncesi oluşur. Her iki
durum da hastanın duygulanımını olumsuz etkiler, kaygı ve korku düzeyini
artırır. Kanserli hastalarda en sık görülen ruhsal bozukluk depresyondur; sıklığı
ise %4.5 ile %58 gibi çok geniş bir aralık içinde değişir. Kaygı bozuklukları,
hastalığa eşlik eden uyum bozuklukları da depresyondan sonra en sık saptanan
ruhsal
bozukluklardandır.
Hastalığın
ağır
seyretmesi,
hastanın
günlük
aktivitelerinin kısıtlanması, ağrının olması depresyon gelişimini hızlandırır.
Kadınlarda, daha önce depresyon geçirenlerde, kanser tedavisinde kullanılan
bazı
ilaçlarında
katkısıyla
depresyon
daha
sık
görülür.
Gerek hasta gerek aile gerekse tıbbi ekip çoğu kez depresyon belirtilerini
“normal”, duruma uygun bulur ve bu nedenle yardım istemez. Yine depresyon
belirtilerinin hastalık veya ilaçların yan etkileri ile ilgili olup olmadığı hasta ve
ailelerce ayırt edilemeyebilir. Uykusuzluk, iştahsızlık, halsizlik gibi bedensel
belirtiler hastalığın, tedavinin yan etkileri ile karıştırılabilir. Ancak burada en
temel belirti, ilgi, istek kaybı ve depresif duygu durumdur48.
Tedaviler ve iyi sonuçlarla birlikte yeni umutlar, üstesinden gelinecek
güçlükler bu endişeleri tamamen ortadan kaldırmasa da azaltır, zamanla
14
endişeler, kuşkular daha az düşünülür ve günlük hayatın akışı daha fazla önem
kazanmaya başlar. Bu akışı bozan, kansere yakalanan kişilerin hemen hemen
beşte birini depresyona duyarlı kılan bazı etmenler kederin, hastalığı yenme
isteğine egemen olmasına neden olabilir49.
2.3. KANSER VE YAŞAM KALİTESİ
Kanser kelimesi; anksiyete ve korku gibi negatif duygular uyandıran bir
kavram olarak görülmektedir. Freinberg’e göre kanser tanısı almak, hastada
sıklıkla bir kriz başlatır. Wellisch’e göre ise hastanın kansere duygusal yanıtı
genellikle "ölüm algılamak" olarak tanımlanabilir50. Diğer hastalıkların
öldürmeyeceğine ilişkin bir kanı olmamasına karşın bu hastalıkta; korku, sınırsız
acı çekme ve hastalığı konuşmama sıklıkla görülen durumlardır51,52. Hastanın
yaşadığı güçlükler, maddi harcamalarının artması ve hasta bireye bakma
zorunluluğu sonucu sosyal durumda bozulma gibi nedenlerle ailenin diğer
üyeleri kanserden etkilenmektedir53. Bu nedenle kanser bakımının psikososyal
boyutlarının en önemli hedefinin hastanın ve hasta ailesinin gereksinimleri
olduğu düşünülebilir.
Kanserli hastalar; sınırlı, tek bir krizden çok, devam eden stresörlerle karşı
karşıyadırlar. Kanser tedavisi, genellikle uzun süreli bir tedavi olup çoğu zaman
hastanın; fiziksel iyilik hali, psikolojik durumu ve sosyal yönüne zarar verir. Bu
nedenle kanserli hastanın, uzun süreli kronik stres yaşaması kaçınılmaz
olmaktadır54.
Hastaların kansere yanıtı; onların inançlarına, değer sistemlerine ve strese
verdikleri yanıtlara göre değişir. Kanser tanısı alan birey, o güne kadar yaşamını
sürdürmekte ve sorunlarını çözmekte kullandığı başa çıkma mekanizmalarının
15
artık pek yeterli olmadığını fark eder. Bu nedenle de duygusal, bilişsel ve
fiziksel alanda güçsüzlük, korku, kaygı, çaresizlik ve dağılma gibi duygular
yaşar. Böyle bir duygulanım sürecini yaşamakta olan bireyler, aynı zamanda
dışardan gelecek etkilere de çok duyarlıdırlar ve bu nedenle hekim, hemşire,
psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve diğer çalışanların hasta üzerindeki etkileri
çok önemlidir55.
Kanser ve tedavisinin ölçüsü olarak yaşam kalitesi, kanserin gerektirdiği
fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunları tanımlamak için bilimsel bir temel
oluşturmuştur. Hemşire kanser tanısının konulmasından, uzun süreli izleme ve
bakıma kadar kanser tedavisi ve kanserin duygusal, fiziksel ve sosyal
sonuçlarına uyum sağlamada, kanserle yaşayanlara yardım etme konusunda
büyük rol oynamaktadır56.
Yeni sağlık hizmeti felsefelerine göre hemşireler hastaların yaşam
kalitelerini yükseltmede, karşılıklı saygı ve işbirliğine dayanan holistik bir
yaklaşım içinde yaşam kalitelerini değerlendirilmelidirler. Yaşam kalitesinin
değerlendirilmesinde hemşireler anahtar rolü oynayan kişilerdir. Bu nedenle
hemşire, yaşam kaliteleri ile ilgili kavramları ve felsefeleri sorgulamalı,
hemşirelik uygulamalarının dayandığı fiziksel ve psikolojik iyilik hali
felsefesinin
geliştirici
modeller
kurmak
için
çabalamalı,
var
olanları
benimsemelidir57.
Hastaların yaşam kalitesi, kendisi ile ilgilenen sağlık personeli ile olan
iletişim
biçiminden
ve
kendisine
verilen
bilgilerden
anlamlı
ölçüde
etkilenmektedir. Yaşam kalitesi çalışmaları, hastanın tedavi süreci içinde ve
16
ileriye dönük olarak sağlık personeli iletişiminin niteliğini değerlendirmek ve
izlemek açısından da önem taşımaktadır.
Kanserli hastalarda yapılan yaşam kalitesi ölçümleri ile hastaların kanser
tedavisinde tepkilerinin anlaşılması, bir tedavinin ya da farklı tedavinin
karşılaştırmalı etkileri konusunda gelecekteki diğer hastalara bilgi sağlanabilir.
Yaşam kalitesi araştırma bulguları ile kanserli hasta için destekleyici bakımı
artırabilir58.
2.3.1. Yaşam Kalitesi Araştırmalarının Amacı
Farklı bilimler yaşam kalitesinin kendi disiplinlerini vurgulayan yönlerine
odaklanmışlardır ve bu farklı yaklaşımlar, kavramın çeşitli yönlerine ilişkin
bilginin kavramsallaşmasını sağlamıştır. Ekonomistler, esenlik kavramı üzerinde
durmuşlar, ulusal üretim gibi göstergeleri, gelir ve satın alma gücünü
kullanmışlardır. Ekonomik yaşamlarda yaşam kalitesi yaşam düzeyi kavramına
çok yakın anlamda ele alınmıştır. Psikolojik, birincil olarak bireyin büyüme ve
gelişmesi ile ilgilendiği halde, sosyolojik esenlik ile ilişkili yaşam kalitesi
kavramının yaygın kullanımı tıp ve hemşirelik bilimlerini de etkilemiştir. Sonuç
olarak, çeşitli hastalık durumlarında yaşam kalitesinin değerlendirilmesi, sınırlı
tıbbi kaynakların dağılımı, klinik karar vermenin kolaylaştırılması ve hastalığa
uygun tedavi ve bakım kararlarının verilmesi gibi çeşitli konularda araştırmalara
yönelmiştir 59.
Yaşam kalitesi çalışmaları, hastaların kanser ve kanser tedavisine
reaksiyonlarının genel yaşam kalitesi ile ilişkisi hakkında bilgi sağlar. İkinci
olarak belirli bir tedavi yönteminin yaşam kalitesine etkisiyle ilgili veriler ve bu
17
tedavinin etkinliğiyle ilgi kararları etkileyebilirler. Ayrıca yaşam kalitesi
çalışmaları kanser hastaları için destekleyici bakıma katkıda bulunabilir.
Tüm bunlara göre klinik alandaki yaşam kalitesi araştırmalarının genel
amaçları;
1. Tedaviyi de kapsayan prognostik faktörlerin ve psikolojik değişkenlerin
belirlenmesi,
2. Değişik tedavilerin etkilerinin karar verme aşamasında karşılaştırılması,
3. Hastanın
bakımı
için
gerekli
olan
kaynakların
arttırılması
olarak
özetlenebilir60.
2.3.2. Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler
2.3.2.1. Psikososyal Durum
Hastalık, bireyin tüm yaşam dengeleri için bir tehdit oluşturur, hastanın
yaşam gücünü, herhangi bir organını ya da işlevini kaybetmesi hayatını tehdit
altında hissetmesine neden olur61.
Kanserin ölümcül olarak algılanması, tedavinin uzun zor ve sıkıntı verici
olması, huzursuzluk, kötü sonuç beklentisi hastanın anksiyete yaşamasına neden
olur. Bu üzüntülü durumun uzun sürmesiyle de hasta depresyona girebilir.
2.3.2.2. Beden İmajı
Beden imajı bireyin beni ile ilgili bilinç – bilinç dışı tüm bilgi, duygu ve
algılardan oluşan bir özellik ve kimliğin temelini oluşturan, davranışların
belirlenmesinde etkili olan bir kavram olarak açıklanmıştır62.
Beden imajı
değişken bir kavramdır. Yaşamın ilk yıllarından başlayarak bedenin kendi
içindeki tepkiler ve dış dünyadan gelen algılarla sürekli değişir. Bu değişiklikler
normal büyüme gelişme sürecinde olabildiği gibi gebelik, hastalık, ameliyat gibi
18
travmatik nedene de bağlı olabilir. Kanser beden imajı değişikliğinin en yoğun
yaşandığı bir hastalıktır. Hastalığın ve kemoterapinin neden olduğu fiziksel
kısıtlamalar, kemoterapinin yan etkileri olan bulantı, kusma, halsizlik, sindirim
sistemi bozuklukları, yeme – içme bozuklukları bireyin kendi bedenine olan
kontrolünü
kaybetme
hissine
kapılmasına
dolayısıyla,
beden
imajının
bozulmasına neden olmaktadır. Kemoterapinin yan etkilerinden saç dökülmesi
ve kilo kaybı da bireyin beden imajını etkiler. Beden imajının bozulması ise
hastanın günlük yaşamını doğrudan etkileyeceği için yaşam kalitesini de
düşürmektedir.
2.3.2.3. Belirsizlik, Ümitsizlik, Gelecek Kaygısı, Hastalık Algısı
Ümit, arzu edilen şey beklentisidir. Ümitsizlik ise ümit yoksunluğudur63.
Ümit değişken bir duygudur. Hastalık ve yaşamı değiştiren dış faktörlerle
değişebildiği gibi emosyonel durum gibi iç faktörlerle de değişebilir. Ümit ile
belirsizlik zıt anlamlı kavramlardır. Hastalıkta yaşanan belirsizlik, hastalık ile
ilgili olayların anlamını belirleme yetersizliğidir. Bilinmeyen olaylar, tahmin
edilemeyen bulgular, bilgi eksikliği, anlaşılır olmayan açıklamalar, yaşamı
kontrol edememe, tedavi etkinliğinin ve hastalık prognozunun belli olmaması
hastanın belirsizlik yaşamasına neden olmaktadır. Belirsizlikler hastaların
duygulanımını olumsuz yönde etkilemektedir. Belirsizlik arttıkça ümit, beklenti,
amaç, baş etme becerisinde ve yaşam kalitesinde düşüklük saptanmıştır.
Hastalıkta yaşanan belirsizlik, hastanın korku ve öfke yaşamasına, kendisini
çaresiz hissetmesine neden olmaktadır. Hastanın kendisini çaresiz hissetmesi,
ümitsiz olduğu için geleceği planlayamaması, hastalık ve tedavi ile ilgili yaşadığı
olumsuz duygular hastada gelecek kaygısı ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
19
Ayrıca kanserin tedavisinde yer alan kemoterapik ilaçların pahalı olması,
hastalığın uzun sürmesi ve tedavinin neden olduğu iş gücü kaybı ekonomik
problemlere neden olmaktadır. Hastanın yaşadığı ümitsizlik, belirsizlik,
çaresizlik, gelecek kaygısı, hastalık ve tedavi ile ilgili edinilen olumsuz duygular
hastanın yaşam kalitesini düşürmektedir64.
2.3.2.4. Sosyal Destek
Kanser birçok fiziksel ve fonksiyonel kayba neden olur, birey aile ortamında
ve ait olduğu sosyal ortamda rol kaybı yaşar. Ayrıca fiziksel bakıma ihtiyacı
olabilir. Evde bakımını ya da evde yapmak zorunda olduğu ev işlerini onun
yerine üstlenecek birine ihtiyaç duyar. Hastalık ve tedavinin neden olduğu
problemlerle baş etmeye çalışır, ancak zaman zaman o güne kadar uyguladığı
baş etme mekanizmaları yetersiz hale gelebilir. Bu durumda birey baş etme
mekanizmalarını geliştirecek profesyonel yardıma, sosyal ilişkide bulunduğu
insanların desteğine ihtiyaç duyar 65 - 68. Rol kaybı yaşayan kendisini izole eden,
desteğe ihtiyaç duyan bireyin yaşam kalitesi de düşmektedir. Philipsen, Courtens
ve Stevens tarafından yapılan bir çalışmada, hastalıkla birlikte sosyal etkileşimin
ve eğlence ile ilgi aktivitelerin azaldığı, yaşam kalitesinin fonksiyonel alanından
düşük puan aldığı ve semptomları yaşama oranının yükseldiği dolayısıyla yaşam
kalitesinin düşük olduğu saptanmıştır. Aynı çalışmada bir yıl içinde duygusal
destek alanların bu semptomları daha az yaşadıkları ve yaşam kalitelerinin
yükseldiği gözlenmiştir65.
2.4.HASTALIĞI DEĞERLENDİRME
Mishel ve Braden hastalığı değerlendirmek için hastaların yaşadığı
belirsizlikle ilgili 4 aşamalı bir model geliştirmişlerdir.
20
I. aşama; hastanın geçmişteki deneyimlerine odaklanır. Kişinin hastalıkla ilgili
önceki deneyimlerini, hastalığın belirtilerini ayrıca sağlık bakım verenlerin
güvenilirliğini, elde edilen sosyal desteği ve hastalık hakkında eğitimi içerir.
II. aşama; belirsizliğin tehlike veya fırsat olarak değerlendirildiği aşamadır. Kişi
için hastalığın anlamı kötümserliğe veya ümitsizliğe yol açtığında, belirsizlik
tehlikeyken, kişi olaylara pozitif bakış açısını sürdürdüğünde, deneyimden
yararlandığında bu bir fırsattır.
III. aşamada; kişi hastalığı fırsat olarak değerlendirmişse bunu sürdürmesini
sağlamak, tehlike olarak değerlendirmişse belirsizliği azaltmak için baş etme
davranışlarını kullanmasını sağlamak gerekir.
IV. aşamada; kişi başarıyla baş edilebildiyse adaptasyon sağlanabilir. Hastalık
için hastanın uyumunda belirsizliğin rolünü anlama, bu cevabı azaltma veya
destekleme yönünde müdahaleleri planlamada hemşireye yardımcı olur 34.
Kronik (süreğen) hastalıklarda, hastalığa tepkiler aşağıdaki 3 alanla ilgili
faktörlerin etkileşimine bağlı olarak oluşur:
Bu üç alanın kapsadığı faktörler şöyle sıralanabilir.
I. Fiziksel:
•
Kalıtsal yapısal etkenler,
•
Temel fizyolojik süreçler,
•
Gerçek işlev kaybı (Görememe, yürüyememe, idrar yapamama…),
•
Etkilenen organ (el-ayak-parmak gibi uzuvların kesilmesi, memenin
alınması, böbreğin çalışmaması…)
•
Hastalığın nitelik ve şiddeti,
21
•
Hastanın yaşı, cinsiyeti, yaşam evreleri.
II. Ruhsal:
•
Hastalığı algılama şekli, kişilik yapısı,
•
Savunma düzenekleri,
•
Stresle baş etme gücü ve biçimi,
•
Çevresindeki kişilerle ilişki kurma biçimi,
•
Yaşam dönemi,
•
Daha önceki psikiyatrik ve psikososyal uyum yeteneği ve öyküsü,
•
Daha önceki hastalık deneyimleri ve ilişkisi (deneyim ve tutumlar),
•
Yaşam idealleri.
III. Psikososyal:
•
Medeni durumu,
•
Aile ilişkilerinin dinamiği,
•
Kişisel-kültürel tutumlar,
•
Değer yargıları,
•
Aile ve toplumdaki yeri ve statüsü,
•
Ailenin ve toplumun mevcut hastalığa ilişkin tutumları,
•
İnsanlar arası, profesyonel, mesleki uyum ve işlevler.
Yani fiziksel hastalıkta gelişen psikolojik tepkiler; fiziksel hastalığın
özelliklerine, hastanın bir birey olarak özelliklerine, psikososyal çevreye göre
farklılıklar gösterir ve bu 3 alan arasındaki etkileşim hastalığa karşı oluşan
duygusal tepkiyi belirler. Bu nedenle fiziksel hastalığa karşı geliştirilen
davranışsal -duygusal tepkileri değerlendirirken, hastayı bir bütün olarak
anlamak ve özellikle bu etkenleri dikkate almak gerekir 69.
22
2.5. KANSERLİ HASTAYA PSİKOSOSYAL HEMŞİRELİK
YAKLAŞIMLARI
2.5.1. Psikososyal Bakım Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü insan sağlığını köşelerinde fiziksel, ruhsal ve sosyal
sağlık olan bir üçgenle belirler. Sağlık üçgeninin köşelerinden bir tanesinin
normalden sapması diğer köşeleri de etkiler ve kişinin sağlığını bozar. Bu bakış
açısına göre, psikolojik ve sosyal denge sapmaları fiziksel hastalıklara neden
olabileceği
gibi,
fiziksel
sapmalar
da
psikososyal
değişimlere
neden
olabilmektedir.
Günümüzde, erken tanı ve tedavi modellerindeki olağan üstü ilerlemelerin
sonucu tüm dünyada milyonlarca kanser hastası, birçok diğer kronik
hastalıklarda olduğu gibi hastalığı ile yaşamaktadır. Bu durum, kanserin getirdiği
çeşitli olumsuzluklar yanında hastalığa ek olarak kişiler ve toplumlarda
psikososyal değişimlere neden olabilir. Bu kişilerde belirgin psikososyal
sıkıntıların azaltılmasının yaşam kalitesine sahip olmanın bir parçası olduğu da
bir gerçektir. Bu nedenlerle, kanser hastası veya ailesinden kişilerin sıkıntılarının
tanı ve tedavilerine yönelik ilgi artmıştır.
Bugün, kanserin psikososyal yönü son yirmi yılda onkolojinin bir alt
uzmanlığı olarak ortaya çıkan ve onkoloji bilim dalları arasına giren psikoonkoloji tarafından incelenmektedir.
Psiko-onkoloji kansere iki boyutla yaklaşmaktadır. Risk, neden ve tedavi
sonu sağ kalımı etkileyen psikolojik, davranışsal ve sosyal faktörleri inceleyen
“psiko-biyolojik” boyut veya bütün evrelerdeki hastaların ve ailelerinin hatta
tedavi edicilerin kansere psikolojik cevaplarını inceleyen “psiko-sosyal” boyut
23
ile kanseri ele almaktadır. Bu nedenlerle, kanser merkezlerinde psikolog,
psikiyatr, sosyal çalışmacı, hemşire ve din adamı ile psiko-onkoloji araştırma
grupları oluşmaktadır. Ayrıca, birçok onkoloji disiplinlerinde, özellikle müşterek
becerilerin gelişmesine dikkatleri çekerek, hasta bakımı eğitim şekilleri ve psikososyal bakış açısı dikkate alınarak değiştirilmektedir. Hasta bakımının psikolojik,
insancıl, etnik ve dinsel görüşlerle birleşik yürütülmesine yönelik araştırmalar
artmaktadır70.
2.5.2. Psikososyal Bakım Neden Gereklidir?
Psikolojik yaklaşımın, kanserli hastanın kaygısını azalttığı, yaşam kalitesini
yükselttiği, kendini iyi hissetme halini arttırdığı bilinmektedir. Psikolojik
müdahalelerin amacı, kişilerin kanser tanısına, tedavi sürecine ve hastalığa bağlı
olarak, yaşamlarının çeşitli alanlarında ortaya çıkacak değişikliklerle başa
çıkabilmelerinde yardımcı olmaktır. Ayrıca, kişiye kanser ve kanser tedavisiyle
ilişkili fiziksel, duygusal ve yaşam tarzı değişimleri ile nasıl başa çıkabileceği
konusunda danışmanlık da yapılmaktadır. Bu tür bir psikolojik tedaviden
yararlanacak olanlar sadece hastalar değil aynı zamanda onların eşleri, çocukları,
aile üyeleridir.
Bazı hasta ve aileleri, doğru hastane ve tıbbi tedaviyi nasıl seçeceklerini
belirlemek için daha fazla çaba harcarken, bazıları da hastalığın, tedavilerin
yarattığı stres, kaygı ve depresyonlarını azaltmak için çaba harcar. Hemşire,
güvenli ve destekleyici bir ortamda, problem çözme tekniklerini öğreterek, yas,
korku ve benzer duygusal tepkileri üzerinde çalışmalarına yardımcı olabilir.
Olaya bu şekilde yaklaşan hastalar için yaşamı tehdit eden kriz, bir süre sonra
yaşamı zenginleştirici, kişiliği olgunlaştırıcı bir fırsat haline dönüşebilir.
24
Psikososyal tedavi, fiziksel sağlık üzerinde de dolaylı etkiye sahiptir. Stresin
bedenin kendi savunma sistemlerini zayıflattığı bir süredir bilinmektedir. Son
yıllarda üzerinde durulan ve araştırılan bir konu da kanserli hastaların
öğrendikleri başa çıkma mekanizmalarının ve kendilerine olan güven
duygularının artmasının bağışıklık sisteminin gücünü arttırıp arttıramayacağıdır.
Araştırmalar, hastalıkları hakkında hekim ve hemşirelerine soru sormaktan
çekinmeyen hastaların, kendilerine verilen tedaviyi pasif ve boyun eğici bir
yaklaşımla kabul edenlere kıyasla, daha hızlı iyileştiklerini, tedavi sonuçlarının
daha olumlu olduğunu göstermiştir48.
2.5.3. Kanserli Hastalar İçin Destekleyici Girişimler
Kanser ve tedavisi birçok psikososyal sorunu beraberinde getirdiğinden
hasta ve aileleri için çeşitli destekleyici girişimlerin geliştirilmesine neden
olmuştur. Bu destekleyici girişimlerin bütüncül bir yaklaşım içinde, kanser
tedavisinin bir parçası olarak kabul edilmesi ve uygulanması son derece
önemlidir. Kanserli hastalarla yapılan çalışmalarda da psikososyal girişimlerin
semptom yönetiminde, stresle baş etmede ve yaşam kalitesinin arttırılmasında
olumlu etkileri olduğu bildirilmiştir71,72.
Kanser, multidisipliner bir ekip anlayışı içinde ele alınması gereken bir
hastalıktır. Bu ekip içinde tüm sağlık profesyonelleri, hastaların yaşadığı
psikososyal sorunların çözümünde ve gereksinimlerinin karşılanmasında önemli
roller üstlenebilirler. Bu doğrultuda kanserli hastaların psikososyal sorunlarına
yönelik destekleyici girişimleri planlamada aşağıdaki temel noktalar dikkate
alınabilir.
25
Bilgi verme: Bilgi eksikliği, pek çok kanserli hasta tarafından anksiyete ve
korku kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Hastalık sürecinde hasta ve ailelerin
sağlık profesyonelleriyle iletişim kurmaya gereksinimleri vardır. Tedavi
sürecinin her aşamasında ve sonrasında hasta ve hasta yakınlarının gereksinim
duydukları konularda bilgilendirilmesi yararlı olacaktır. Hastalara cerrahi
girişim, kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi ile bağlantılı hemşirelik
bakımı hakkında bilgi verilmelidir. Tedavinin yan etkilerine ilişkin bilgi vermek,
anksiyete ve belirsizlik duygularını azaltmada, hastalıkla baş etmeyi arttırmada
yardımcı olabilir. Hastalara hormonal ve cinsel problemler, beden imajındaki
olumsuz değişimler, kanser tanısına verilen genel psikolojik tepkiler hakkında
bilgi verilebilir. Hastaların yakın aile üyeleri de bilgi verme sürecine dahil
edilmelidir. Özellikle hastaların eşleriyle birlikte bilgilendirilmeleri daha yararlı
olmaktadır. Tedavi sürecinin her aşamasında ve sonrasında hasta ve hasta
yakınlarının gereksinim duydukları konularda bilgilendirilmesi yararlı olacaktır
71 - 76
.
Emosyonel destek sağlama: Birçok kanserli hasta, ciddi düzeyde anksiyete
ve depresyon yaşamaktadır. Hastalık sürecinde hastaların psikososyal sorunlarını
ve duygularını ifade etme gereksinimleri vardır. Hastalara yardım etmede dikkat
edilmesi gereken önemli noktalardan biri, onların bu süreçte yaşadıkları
duyguları anlamaya çalışmaktır. Bu amaçla hastalara danışmanlık tarzında
emosyonel destek verilebilir. Tedavi sürecinde hasta ve ailelerine verilen
emosyonel destek, kanser tedavisinin yan etkilerine ilişkin korku ve endişeleri
azaltmada ve güven duygusunu arttırmada yararlı olabilir. Bu dönemde
hastaların umudunu arttırmaya ve tedavinin yan etkileriyle baş etmeye yönelik
26
girişimler uygulanabilir. Bu dönemde hasta yakınları da hastalarını kaybetme
korkusu, kanser karşısında çaresizlik ve hastalarının acı çekmesine ilişkin
yetersizlik gibi psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Bunun yanında uzun ve yorucu
tedaviler nedeniyle bozulan aile işlevleri, rol ve sorumlulukların değişmesi de,
çiftlerin evlilikle ilgili sorunlar yaşamasına da neden olabilir. Bu nedenle,
hastalarla birlikte hasta yakınları da emosyonel açıdan desteklenmelidir 71 - 76.
Sosyal destek sağlama: Birçok kanserli hasta hastalık sürecinde hem
ailelerinin ve akranlarının hem de sağlık profesyonellerinin desteğine gereksinim
duymaktadır. Birçok hasta ağrı, beden imajıyla ilgili problemler, cinsel sorunlar
ve sosyal izolasyon gibi özel sorunlar konusunda duygularını ifade etme
gereksinimi içindedir. Bu doğrultuda hasta ve ailelerin, kendine yardım veya
destek gruplarına katılım yönünde cesaretlendirilerek, sosyal destek ağlarının
genişletilmesi sağlanabilir71,73,74. Literatürde sosyal destek ve destekleyici
ilişkilerin kanserli hastaların psikososyal uyumları ve yaşam kaliteleri üzerinde
olumlu etkilere sahip olduğu bildirilmiştir. Kanserli hastalar, yaşamlarında
psikososyal problemlerini dinleyen ve hissettiklerini kabul eden ve anlayan
kişilerin olmasını, hastalığın verdiği anksiyeteyi azaltmanın bir yolu olarak
değerlendirmişler ve hastalıkla ilgili yaşadıkları zorlukları paylaşmanın çok
önemli olduğunu belirtmişlerdir 71 - 76.
Kanserli hasta bakımında, sağlık profesyonellerinin en önemli görevi hastayı
bütüncü bir yaklaşımla değerlendirerek, onlara güç ve bilgileri yetersiz
kaldığında, hastalık deneyimleriyle baş etmede ve yaşantılarından anlam
bulmada destek olmaktır 77.
27
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Araştırmanın Şekli
Araştırma kemoterapi alan kanser hastalarının hastalığı değerlendirme
biçimlerinin yaşam kalitesi, depresyon ve anksiyete düzeyine etkisini belirlemek
amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
3.2. Araştırmanın Yapıldığı Yer ve Tarih
Araştırma Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi
Medikal Onkoloji kliniğinde yapılmıştır. Erzurum ili genelinde kanser vakaları
konusunda gözlem ve inceleme yapılmış ve 2006 istatistikleri incelenmiştir. Bu
inceleme sonucunda Erzurum ve çevre illerden gelen hastalarının çoğunun Atatürk
Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma hastanesinde tedavi gördüğü saptanmıştır. Bu
nedenle araştırma Yakutiye Araştırma Hastanesi Medikal Onkoloji Kliniğinde
yapılmıştır. Veriler 01 Aralık 2006 ile 31 Mayıs 2007 tarihleri arasında toplanmıştır.
3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklem Seçimi
Araştırmanın evrenini Atatürk Üniversitesi Yakutiye Hastanesi Medikal
Onkoloji Kliniğinde yatarak kemoterapi tedavisi alan hastalar oluşturmuştur.
Örneklem seçimine gidilmemiş, en az 6 aydır kanser teşhisi almış, kemoterapi alan,
kendisini sözel olarak ifade edebilen, etkili iletişim kurabilen ve görüşmeyi kabul
eden hastalarla çalışılmıştır. 01 Aralık ve 31 Mayıs tarihleri arasında Medikal
Onkoloji Kliniğinde yatan 148 hastadan örneklem özelliğine uyan 110 hasta çalışma
kapsamına alınmış, 5 hasta görüşmeyi kabul etmediği için, 12 hastayla yeterli
iletişim kurulamadığı için, 21 hasta ise örneklem özelliğine uymadığı için çalışma
kapsamına alınmamıştır.
28
3.4.Veri Toplama Araçları
Verilerin
toplanmasında,
hastaların
demografik
özelliklerini
içeren
araştırmacının hazırladığı soru formu, Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği
(HAD), Hastalığı Değerlendirme Ölçeği (HDÖ) ve Yaşam Kalitesi Ölçeği
kullanılmıştır.
Soru Formu: Literatür taranarak hazırlanan bu form (Ek–1), hastaların
sosyodemografik özelliklerini, tedavilerini ve hastalık bilgilerini içeren sorulardan
oluşmaktadır57,58,78.
Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HAD): HAD ölçeği (Ek–2) Zigmond
ve Snaith tarafından geliştirilip geçerlik ve güvenilirlik çalışması yapılmıştır79.
Ülkemizde ise geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları Aydemir tarafından yapılmış olup
kesme noktaları anksiyete için 10, depresyon için 7 olarak saptanmıştır80. Hastane
anksiyete ve depresyon ölçeği 7’si depresyon, 7’si anksiyete belirtilerini içeren
toplam 14 maddeden oluşmaktadır. Bu çalışmada anksiyete iç tutarlılık kat sayısı
0.85, depresyon iç tutarlılık kat sayısı ise 0.86 olarak tespit edilmiştir.
Hastalığı Değerlendirme Ölçeği: Mc Adams, Bryne ve arkadaşları tarafından
geliştirilen bu ölçek hastanın hastalığına verdiği özel anlamları ortaya koymak amacıyla
düzenlenmiştir (Ek–3)81. Bu ölçek bireylerin yaşam durumlarına verdikleri karışık
değerlendirmelerin derecesine sayısal bir anlam vermek üzere hazırlanmış olup,
hastalığın yaşama, ilişkilere etkisi, var olan tehlikenin nasıl algılandığı, olayın prognoz
açısından değerlendirilmesi, hastalığın kendisine yaptığı zararın derecelendirilmesi,
yaşanan stresin derecesini, belirsizliğini, tereddütünü, tekrar yakalanma olasılığını,
tutumsal olarak ümidini, motivasyonunu, hastalığa cevabını, hastalığa bağlı olarak
kararlarında değişiklik yapma durum ve derecesini, başa çıkma gücü, genel hal ve
29
tavırlarından memnun olma derecesini belirlemek üzere düzenlenmiştir. Bu ölçek 32
maddeden oluşmaktadır. Bu 32 maddeden 2 tanesi (5. ve 6. maddeler) açık uçlu
sorudur. Her bir madde 0’dan 6’ya kadar puanlanmaktadır; 0–1 hayır, 2–3–4 bir ölçüde,
5–6 evet-tamamen cevaplarına göre ölçeklendirilmiştir. Ülkemizde Adaylar tarafından
akut ve kronik hastalığı olan hastalarda kullanılarak Türkçe’ye uyarlaması yapılmıştır82.
Yaşam Kalitesi Ölçeği: Padilla tarafından 1992’de geliştirilmiştir83. Ülkemizde
Pınar tarafından geçerlilik ve güvenirlik çalışması yapılan bu ölçek 33 ifadeden
oluşmaktadır (Ek–4)84. Psikolojik yaşam kalitesi, genel fiziksel yaşam kalitesi,
beslenme, semptom sıkıntısı, kişilerarası esenlik olmak üzere 5 alt boyutu vardır, bu
alt boyutlar tablodaki sorulardan oluşmaktadır. Pınar’ın çalışmasında alt boyutların
alfa iç tutarlılığı 0.79 - 0.90 arasındadır. Bu çalışmada yaşam kalitesi iç tutarlılığı
0.89 bulunmuştur, alt boyutların iç tutarlılıkları ise 0.75 - 0.89 arasındadır.
Tablo.1. Ölçeğin Alt Boyutlarının Kapsadığı Maddelerin Tablosu
Alt Boyutlar
Skaladaki Sorular
Psikolojik Yaşam Kalitesi
2–4, 6–8, 11, 13, 17, 28–29, 31
Genel Fiziksel Yaşam Kalitesi
1, 12, 14–16, 18, 27
Beslenme
20, 22–23, 26
Semptom Sıkıntısı
5, 19, 21, 24–25
Kişilerarası Esenlik
9–10, 30, 32–33
3.4.1. Verilerin Toplanması: Veriler, hastalara araştırmanın amacı açıklanarak
ve hastalardan özel izin alındıktan sonra, araştırmacı tarafından birebir görüşme
yöntemi ile toplanmıştır. Görüşmeler Medikal Onkoloji Kliniği içerisinde uygun
30
zamanlarda
hasta
odasında
yapılmıştır.
Görüşmeler
için
uygun
ortamın
oluşturulmasında Medikal Onkoloji Kliniği sorumlu hemşiresi destek sağlamıştır.
Her bir görüşme yaklaşık 15–20 dakika sürmüştür.
3.5. Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırma sonucu elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında,
SPSS 11.5 (Statictical Package for Social Science) paket programında yapılmıştır.
•
Verilerin değerlendirilmesinde hastaların sosyodemografik ve tanıtıcı
özelliklerini incelemek amacıyla yüzdelik dağılımlar
•
Ölçek puanlarının belirlenmesi amacıyla ortalamalar
•
Hastalığı değerlendirme, yaşam kalitesi ile anksiyete ve depresyon ölçek
puanları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla Pearson Korelasyon analizi
kullanılmıştır.
•
Ölçek maddelerinin iç tutarlılığını belirlemek amacıyla Cronbach alfa katsayı
hesaplaması uygulanmıştır.
3.6. Araştırmanın Etik İlkeleri
Araştırmanın amaç ve kapsamını içeren etik kurul formu ile Atatürk
Üniversitesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Medikal Onkoloji Kliniğinden gerekli
izin alınmıştır (Ek–5). Araştırmaya katılmaya istekli olanlar araştırma kapsamına
alınmıştır. Araştırmaya katılacak bireylere araştırmanın amacı ve yapmaları
gerekenler anlatıldıktan sonra araştırmaya katılma ya da katılmama konusunda
özgür oldukları şeklinde bilgi verilmiş ve araştırmaya katılacak bireylere, bireysel
bilgilerinin
başkalarına
açıklanamayacağı
konusunda
güvence
Araştırmada “Her şeyden önce zarar vermeme, yarar sağlama”
verilmiştir.
kuralını içeren
“Önce yarar” ilkesi göz önünde bulundurulmuştur85. Ayrıca veri toplamadan önce
31
hastaların soruları yanıtlanmış ve bilgilendirildikten (Bilgilendirilmiş onay ilkesi)
sonra onayları sözlü ve yazılı olarak alınmıştır (Ek–6).
32
4. BULGULAR
Kemoterapi tedavisi alan kanserli hastalarla yapılan bu çalışmadaki bulgular 7
tablo halinde sunulmuştur. Araştırma kapsamına alınan 110 hastanın tanıtıcı
özellikleri Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tablo 2. Hastaların Tanıtıcı Özelliklerine Göre Dağılımı
Tanıtıcı Özellikler
Cinsiyet
Kadın
Erkek
Medeni Durum
Evli
Bekâr
Eğitim
Okuryazar Olmayan
Okuryazar
Ortaokul
Lise
Gelir Düzeyi
İyi
Orta
Kötü
Sosyal Güvence
Yeşil Kart
SSK
Emekli Sandığı
Bağ kur
Sayı (n)
Yüzde (%)
57
53
51.8
48.2
97
13
87.4
12.6
50
49
6
5
45.9
44.1
5.5
4.5
21
51
38
19.1
46.4
34.5
63
20
18
9
56.8
18.0
16.2
9.0
Tablo 2’de hastaların %51.8’i kadın, %48.2’si erkektir. Medeni durum
incelendiğinde %87.4’ünün evli,
%12.6’sının bekâr olduğu; hastaların eğitim
durumlarına bakıldığında %44.1’i okuryazar olduğu, %45.9’unun okuryazar
olmadığı, %5.5 ortaokul mezunu, %4.5’inin ise lise mezunu olduğu saptanmıştır.
Hastaların gelir düzeylerini algılama durumları incelendiğinde; %19.1’i gelir
düzeyini iyi, %46.4’ü orta, %34.5’i ise kötü olarak algıladığı belirlenmiştir. Sosyal
güvencelerine bakıldığında %56.8’inin yeşil kartlı olduğu belirlenmiştir.
33
Tablo 3. Hastaların Hastalık Özelliklerine Göre Dağılımı
Özellikler
Hastalık Süresi
6 ay–1 yıl arası
1 yıldan fazla
Hastalık Türü
Solunum Sistemi Kanserleri
Sindirim Sistemi Kanserleri
Kan ve Lenf Kanserleri
Genital Sistem Kanserleri
Boşaltım Sistemi Kanserleri
Meme Kanseri
Sağlığıyla İlgili Bilgi
Durumunu Algılama
Yeterli
Yetersiz
Kür Sayısı
1–5 arası
6–10 arası
10’un üzeri
Bilmiyor
Kemoterapiyle İlgili
Eğitim
Alma Durumu
Alanlar
Almayanlar
Sayı (n)
Yüzde (%)
35
75
31.8
68.2
22
40
27
6
8
7
20.0
36.4
24.5
5.5
7.2
6.4
35
75
31.8
68.2
70
25
9
6
63.7
22.6
8.2
5.5
30
80
27.3
72.7
Tablo 3’de hastaların hastalık özelliklerine göre dağılımı görülmektedir.
Hastaların %31.8’inin hastalık süresinin 6 ay–1 yıl arası, %68.2’sinin 1 yıldan fazla
olduğu tespit edilmiştir. Hastaların hastalık türlerine göre dağılımı incelendiğinde;
sindirim sistemi kanserlerinin (%36.4) diğer kanser türlerine göre daha çok
görüldüğü belirlenmiştir.
Hastaların kendi sağlıklarıyla ilgili bilgi durumları incelendiğinde %31.8’inin
yeterli bilgiye sahip olduğu, %68.2’sinin yeterli bilgiye sahip olmadığı gözlenmiştir.
Kür sayısına bakıldığında %63.7’sinin 1–5. kürü aldığı, %22.6’sının 5–10. kürü
aldığı, %8.2’nin 10. kür ve üzerini aldığı ve %5.5’inin ise kaçıncı kürde olduğunu
34
bilmediği tespit edilmiştir. Hastaların kemoterapi eğitimi alıp almadıkları
incelendiğinde
%27.3’ünün
eğitim
aldığı,
%72.7’sinin
eğitim
almadığı
belirlenmiştir. Kemoterapi eğitimi alan hastalar, bu eğitimi doktordan aldıklarını
ifade etmişlerdir.
35
Tablo 4. Hastalığı Değerlendirme Ölçeğinden Alınan Puan Ortalamaları
1
2
3
4
5–6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Günlük yaşama etkisi
Arkadaş ilişkilerine etkisi
Aile ilişkilerine etkisi
İş, okul, ev işlerine etkisi
Diğer
Zarar
Tehdit
Kayıp
Mücadele
Geçici
Kalıcı
Her ikisi (geçici/kalıcı)
Kısıtlayıcı
Kötüye gidiş
Yıkıcı-vücudu gerileten
Stres
3.98 ± 1.19
3.96 ± 1.20
4.00 ± 1.17
4.00 ± 1.18
Ölçekten
alınabilecek mil
- Mac
Puanlar
0–6
0–6
0–6
0–6
3.21 ± 1.04
3.20 ± 1.09
3.21 ± 1.04
4.19 ± 1.34
2.62 ± 1.11
4.14 ± 4.78
2.69 ± 1.16
3.51 ± 1.12
3.35 ± 1.25
3.39 ± 1.25
4.55 ± 1.54
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
18
Hastalığın tahmin edilmesi
1.09 ± 1.31
0–6
19
Hastalığa yakalanmada kişinin rolü
3.42 ± 1.48
0–6
20
Hastalığın seyri ve tedavinin etkinliği
2.61 ± 0.91
0–6
NÜKS
21
Tekrarlama riski
2.83 ± 3.02
0–6
UMİT
22
Her şeyin yoluna gireceğine dair ümit
2.87 ± 0.94
0–6
MOTİVASYON
23
Davranışlarda bağımsız olma
3.27 ± 1.15
0–6
HASTALIĞA
CEVAP
24
25
26
27
28
Onu değiştir
Onu kabul et
Daha fazla bilgi
Kendini frenleme
Kararlarda değişiklik
3.50 ± 1.02
2.77 ±1.26
3.49 ± 0.99
3.23 ± 0.84
3.47 ± 0.83
0–6
0–6
0–6
0–6
0–6
29
Şu anda kararların kontrolü
3,45 ± 0,92
0–6
30
Enerji, güç ve sabır
3.24 ± 1.00
0–6
31
32
Genel durum
Genel tutum
3.10 ± 1.04
3.02 ± 1.01
0–6
0–6
MADDE
HASTALIĞIN
ETKİSİ
HASTALIĞA
YÜKLENEN
ANLAM
PROGNOZ
FONKSİYONEL
DURUM
STRESİN
DERECESİ
HASTALIĞIN
TAHMİNİ
ŞARTLARIN
KONTROLÜ
BELİRSİZLİK
KARARLARDA
DEĞİŞİKLİK
KARARLARIN
KONTROLÜ
BAŞA ÇIKMA
GÜCÜ
GENELDURUM
GENEL TUTUM
X ± SD
36
Tablo 4’de hastaların hastalığı değerlendirme ölçeğinden aldıkları puan
ortalamalarının dağılımı görülmektedir. Hastalığın, hastaların aile ilişkilerini (4.00 ±
1.17), iş, okul ve ev işlerini (4.00 ± 1.18) daha çok etkilediği görülmüştür.
Tablo 5. Yaşam Kalitesi ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeğinden Alınan Puan
Ortalamaları
Ölçekler
Psikolojik yaşam kalitesi
X ± SD
50.43 ± 13.88
Ölçekten alınabilecek
min-max
puanlar
0-100
Beslenme
36.37 ± 19.67
0-100
Semptom sıkıntısı
48.57 ± 18.45
0-100
Genel fiziksel yaşam k.
50.13 ± 13.86
0-100
Kişilerarası esenlik
58.66 ± 13.22
0-100
Yaşam Kalitesi Toplam
48.83 ± 12.67
0-100
(HAD) Anksiyete Toplam
9.66 ± 4.61
0-21
(HAD) Depresyon Toplam
8.54 ± 4.72
0-21
Tablo 5’de yaşam kalitesi ve hastane anksiyete ve depresyon ölçeklerinden elde
edilen puan ortalamaları verilmiştir. Yaşam kalitesi ölçeğinin alt boyutları
incelendiğinde; kişilerarası esenlik (58.66 ± 13.22) puanın en yüksek olduğu
saptanmıştır. Yaşam kalitesi beslenme alt boyutu ise (36.37 ± 19.67) en düşük puanı
almıştır. Toplam yaşam kalitesi puanı ise 48.83 ± 12.67 olarak bulunmuştur.
Hastane anksiyete ve depresyon ölçeği incelendiğinde anksiyete puanının 9.66 ±
4.61 ve depresyon puanın ise 8.54 ± 4.72 olduğu belirlenmiştir. Ayrıca çalışma grubunu
37
oluşturan 110 hastanın 63’ünde anksiyete olmadığı (anksiyete kesme noktası: 10 puan),
47’sinde anksiyete olduğu; 65 hastada depresyon olduğu (depresyon kesme noktası: 7
puan), 45 hastada ise depresyon olmadığı tespit edilmiştir (Tablo 5).
Tablo 6. Hastalığı Değerlendirme Ölçeği ile Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği
Arasındaki İlişki
MADDE
Anksiyete
r
Depresyon
r
0.563(**)
0.568(**)
0.558(**)
0.527(**)
0.672(**)
0.678(**)
0.652(**)
0.640(**)
0.624(**)
0.580(**)
0.624(**)
-0.514(**)
-0.337(**)
0.070
-0.261(**)
0.599(**)
0.624(**)
0.667(**)
0.523(**)
0.729(**)
0.663(**)
0.729(**)
-0.613(**)
-0.448(**)
0.082
-0.328(**)
0.671(**)
0.657(**)
0.684(**)
0.538(**)
0.214(*)
0.153
0.150
0.109
-0.343(**)
0.165
-0.496(**)
-0.538(**)
-0.382(**)
0.353(**)
0.327(**)
0.136
-0.434(**)
0.002
-0.557(**)
-0.627(**)
-0.449(**)
0.428(**)
0.294(**)
0.128
-0.169
-0.197(*)
-0.203(*)
-0.265(**)
-0.360(**)
-0.654(**)
-0.632(**)
-0.441(**)
-0.721(**)
-0.715(**)
HASTALIĞIN ETKİSİ
HASTALIĞI
ALGILAMAYA
YÜKLENEN ANLAM
PROGNOZ
FONKSİYONEL
DURUM
STRESİN DERECESİ
HASTALIĞIN
TAHMİNİ
ŞARTLARIN
KONTROLÜ
BELİRSİZLİK
NÜKS
ÜMİT
MOTİVASYON
HASTALIĞA CEVAP
KARARLARDA
DEĞİŞİKLİK
KARARLARIN
KONTROLÜ
BAŞA ÇIKMA GÜCÜ
GENELDURUM
GENEL TUTUM
* p<0.05 anlamlı
1
2
3
4
5-6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Günlük yaşama etkisi
Arkadaş ilişkilerine etkisi
Aile ilişkilerine etkisi
İş,okul,ev işlerine etkisi
Diğer
Zarar
Tehdit
Kayıp
Mücadele
Geçici
Kalıcı
Her ikisi (geçici/kalıcı)
Kısıtlayıcı
Kötüye gidiş
Yıkıcı-vücudu gerileten
Stres
Hastalığın tahmin edilmesi
19
Hastalığa yakalanmada kişinin rolü
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Hastalığın seyri ve tedavinin etkinliği
Tekrarlama riski
Her şeyin yoluna gireceğine dair ümit
Davranışlarda bağımsız olma
Onu değiştir
Onu kabul et
Daha fazla bilgi
Kendini frenleme
Kararlarda değişiklik
29
Şu anda kararların kontrolü
30
31
32
Enerji, güç ve sabır
Genel durum
Genel tutum
** p<0.01 anlamlı
*** p<0.001 anlamlı
38
Tablo 6’da hastalığı değerlendirme ölçeği ile hastane anksiyete ve depresyon
ölçeği arasındaki ilişki incelenmiştir. Hastalığı değerlendirme ile anksiyete arasındaki
ilişki 12, 19, 21, 27 ve 28. sorular dışındaki tüm sorularda anlamlı bulunmuştur
(p>0.01, Tablo6). Hastalığı değerlendirme ile depresyon arasındaki ilişki 12, 18, 19 ve
27. sorular dışındaki tüm sorularda anlamlı bulunmuştur (p>0.01, Tablo6). Hastalığı
değerlendirme ile anksiyete ve depresyon arasında hastalığın olumsuz olarak
değerlendirildiği, 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 17, 18, 25 ve 26. maddelerde pozitif
yönde anlamlı bir ilişki; hastalığın olumlu olarak değerlendirildiği, 10, 11, 13, 20, 22,
23, 24, 28, 29, 30, 31 ve 32. maddelerde ise negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır
(p<0.01, Tablo6). Hastalığı olumlu olarak değerlendirmek anksiyete ve depresyon
puanını düşürmekte, hastalığı olumsuz değerlendirmenin ise anksiyete ve depresyon
puanını artırmaktadır.
39
Tablo 7. Hastalığı Değerlendirme Ölçeği İle Yaşam Kalitesi Ölçeği Arasındaki İlişki
Yaşam
Kalitesi
R
MADDE
HASTALIĞIN ETKİSİ
HASTALIĞI
ALGILAMA
YÜKLENEN ANLAM
PROGNOZ
FONKSİYONEL
DURUM
STRESİN DERECESİ
HASTALIĞIN
TAHMİNİ
ŞARTLARIN
KONTROLÜ
BELİRSİZLİK
NÜKS
UMİT
MOTİVASYON
HASTALIĞA CEVAP
KARARLARDA
DEĞİŞİKLİK
KARARLARIN
KONTROLÜ
BAŞAÇIKMA GÜCÜ
GENELDURUM
GENEL TUTUM
* p<0.05 anlamlı
1
2
3
4
5-6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
Günlük yaşama etkisi
Arkadaş ilişkilerine etkisi
Aile ilişkilerine etkisi
İş, okul, ev işlerine etkisi
Diğer
Zarar
Tehdit
Kayıp
Mücadele
Geçici
Kalıcı
Her ikisi (geçici/kalıcı)
Kısıtlayıcı
Kötüye gidiş
Yıkıcı-vücudu gerileten
Stres
Hastalığın tahmin edilmesi
19
Hastalığa yakalanmada kişinin rolü
20
21
22
23
24
25
26
27
28
Hastalığın seyri ve tedavinin etkinliği
Tekrarlama riski
Her şeyin yoluna gireceğine dair
ümit
Davranışlarda bağımsız olma
Onu değiştir
Onu kabul et
Daha fazla bilgi
Kendini frenleme
Kararlarda değişiklik
0.233(*)
0.130
-0.229(*)
0.008
0.030
0.096
29
Şu anda kararların kontrolü
0.233(*)
30
31
32
Enerji, güç ve sabır
Genel durum
Genel tutum
0.194(*)
0.269(**)
0.274(**)
** p<0.01 anlamlı
-0.251(**)
-0.262(**)
-0.280(**)
-0.286(**)
-0.257(**)
-0.220(*)
-0.266(**)
0.323(**)
0.207(*)
-0.188(*)
0.159
-0.199(*)
-0.197(*)
-0.250(**)
-0.105
-0.024
-0.049
0.091
0.177
0.228(*)
*** p<0.001 anlamlı
Tablo 7’ye göre hastalığı değerlendirme ile yaşam kalitesi toplam puan ortalaması
arasında 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 12, 14, 15, 16 ve 26. maddelerde negatif yönde anlamlı bir
ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.01, Tablo7). Hastalığı değerlendirme ölçeği ve yaşam
kalitesi ölçeği arasında 10, 11, 22, 23, 29, 30, 31 ve 32. maddelerde ise pozitif yönde
anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.01, Tablo7).
40
Tablo 8. Yaşam Kalitesi Ölçeği İle Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği Arasındaki
İlişki
Ölçekler
Psikolojik YK
Beslenme YK
Semptom YK
Kişilerarası YK
Fiziksel YK
YKTOPLAM
Anksiyete
-0.138
-0.173
-0.308(**)
-0.158
-0.236(*)
-0.259(**)
Depresyon
-0.090
-0.206(*)
-0.214(*)
-0.139
-0.244(*)
-0.228(*)
* p<0.05 anlamlı
** p<0.01 anlamlı
*** p<0.001 anlamlı
Yaşam kalitesi toplam puan ortalaması ile anksiyete ve depresyon arasında istatiksel
olarak negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p < 0.01, Tablo8). Yaşam kalitesi
puanı arttıkça anksiyete ve depresyon puanı düşmektedir. Anksiyete ile semptom sıkıntısı
yaşam kalitesi, fiziksel yaşam kalitesi ve yaşam kalitesi toplam puanı arasında istatiksel
olarak negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01). Depresyon ile beslenme yaşam
kalitesi, semptom sıkıntısı yaşam kalitesi, fiziksel yaşam kalitesi ve yaşam kalitesi toplam
puanı arasında istatiksel olarak negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01).
41
5. TARTIŞMA
Kanserli hastaların hastalıklarını değerlendirme biçimlerinin yaşam kalitesi,
depresyon ve anksiyete düzeyleri üzerinde etkisine ilişkin bulgular ilgili literatür
bilgisiyle tartışılmıştır.
Örnekleme alınan hastaların %51.8’i kadın, %48.2’si erkek, %87.4’ünün evli,
%12.6’sının ise bekâr olduğu tespit edilmiştir. Hastaların eğitim durumlarına
bakıldığında %44.1’i okuryazar olduğu, %45.9’unun okuryazar olmadığı, %5.5
ortaokul mezunu, %4.5’inin ise lise mezunu olduğu saptanmıştır.
Hastaların gelir düzeylerini algılama durumları incelendiğinde; %19.1’i gelir
düzeyini iyi, %46.4’ü orta, %34.5’i ise kötü olarak algıladığı belirlenmiştir. Sosyal
güvencelerine bakıldığında %56.8’inin yeşil kartlı olduğu belirlenmiştir (Tablo 2).
Hastaların %31.8’inin hastalık süresinin 6 ay-1 yıl arası olduğu ve %68.2’sinin
1 yıldan fazla olduğu tespit edilmiştir. Hastaların hastalık türlerine göre dağılımı
incelendiğinde; sindirim sistemi kanserlerinin (%36.4) diğer kanser türlerine göre
daha çok görüldüğü belirlenmiştir (Tablo 3). Erzurum’da kanserli hastalar üzerinde
yapılan bir çalışmada da bu çalışmayla benzer şekilde sindirim sistemi kanseri oranı
en yüksek bulunmuştur86. Bu bölgede sindirim sistemi kanserlerinin fazla
görülmesinin nedeni çevresel faktörlerle ve beslenme alışkanlıklarıyla (aşırı sıcak
sıvı tüketimi, tütsülenmiş et yeme) yakından ilişkilidir87.
Hastalığın, hastaların aile ilişkilerini, iş, okul ve ev işlerini daha çok etkilediği
görülmüştür. Hastaların hastalığı yükledikleri anlam incelendiğinde; hastalığı mücadele
edilmesi gereken bir olgu olarak algıladıkları görülmüştür. Hastaların, hastalığın kalıcı
ve kısıtlayıcı bir durum olduğunu ve hastalığın stres yarattığını düşündükleri
belirlenmiştir. Sarna ve arkadaşları stresin hastalığın değerlendirilmesinde önemli
42
olduğunu bildirmişlerdir88. Bu çalışmada da hastalığı değerlendirmede stresin hastalar
tarafından yoğun olarak yaşandığı belirlenmiştir.
Hastalığın tahmin edilmesi sorusunun puan ortalaması düşük çıkmıştır, hastalar
tanıyı, tanı konmadan önce tahmin etmemişler, hastalığa yakalanmada rollerinin
olduğunu düşünmüşlerdir. Hastalığın seyri konusunda ümit puan ortalaması oldukça
düşük çıkmasına karşın hastalar davranışlarında bağımsız olmak ve hastalığı
değiştirmek istemektedirler, hastalığın kararlarını, değiştirdiğini ve hastalıktan sonra
kendilerini daha güçlü hissettiklerini belirtmektedirler. Hastaların orta düzeyde genel
durumlarından ve tutumlarından memnun oldukları görülmüştür (Tablo4).
Hastalığa verilen anlam, ekonomik, biyolojik, psikososyal, kültürel faktörler ve
bireysel yaşam tecrübelerinden etkilenmektedir. Barkwell çalışmasında, hastalık
tecrübelerine yüklenen anlamın, kanserle baş etme yeteneğini etkilediğini belirtmiştir89.
Çavdar90 ve Kocaman’ın91 çalışmalarında hastalığın, iş hayatını etkilemesi,
mücadele edilmesi gereken bir olgu olarak algılanması, hastalığa yakalanmada
rollerinin olması gibi sonuçlar yönünden bu çalışmanın sonuçlarıyla benzerlik
göstermektedir (Tablo4).
Yaşam kalitesi toplam puan 48.83±12.67 olarak bulunmuştur. Yaşam kalitesi
ölçeğinin alt boyutları incelendiğinde kişilerarası esenlik puanın en yüksek olduğu
saptanmıştır. Literatürde de sosyal ve duygusal destek ile yaşam kalitesi arasında ilişki
olduğu belirlenmiş, emosyonel ve sosyal destek arttıkça yaşam kalitesinin yükseldiği
saptanmıştır92,93,94. Bu çalışmayı yaptığımız il ve çevresinde, aile bağlarına çok önem
verildiği için hastaların yakınları tarafından yeterince desteklendiği ve bu nedenle
kişilerarası esenlik yaşam kalitesi puan ortalamasının yüksek çıktığını düşünmekteyiz.
43
Yaşam kalitesi beslenme alt boyutu ise en düşük puanı almıştır. Bilindiği gibi yeme
içme bireylerin en temel yaşam aktivitelerinden biridir. Sindirim sistemleri organlarının
yeterince fonksiyon görmemeleri nedeniyle bu temel gereksinimlerini karşılayamayan
hasta bireylerin fizyolojik, psikolojik ve sosyal problemler ile baş etmede güçlük
yaşadıkları ve tedaviye uyum göstermede zorlandıkları düşünülmektedir95. Bu nedenle
yaşam kalitesi beslenme alt boyutu puan ortalaması düşük çıkmış olabileceği
düşünülebilir (Tablo 5).
Hastane anksiyete ve depresyon ölçeği puan ortalamaları incelendiğinde; anksiyete
puanının 9.66 ± 4.61, depresyon puanın ise 8.54 ± 4.72 olduğu belirlenmiştir. Ayrıca
örnekleme alınan 110 hastanın 63’ünde (%57) anksiyete olmadığı, 47’sinde (%43)
anksiyete olduğu (anksiyete kesme noktası:10 puan ve üstü) 65 (%60) hastada
depresyon olduğu (depresyon kesme noktası: 7 puan ve üstü), 45 (%40) hastada ise
depresyon olmadığı tespit edilmiştir. Araştırmada kesme noktalarına göre hastaların
depresyon oranı, anksiyete oranına göre yüksek bulunmuştur (Tablo 5).
Bedensel hastalıklara en sık eşlik eden psikiyatrik bozukluklar depresyon ve
anksiyete bozukluklarıdır96. Anksiyete, kanserin tanı ve tedavilerine cevap olarak ortaya
çıkan ve sıklıkla göz ardı edilip, tedavi edilmeyen bir semptomdur. Kanser
hastalarındaki insidansı son zamanlarda %50’nin üzerindedir ve kanser hastalarının
yaklaşık %30’unda kronik anksiyete mevcuttur97.
Kemoterapinin beyine hızlı ve direkt etkisi ile akut depresyon oluşabilir50. Neron ve
arkadaşlarının çalışmasında ilerlemiş akciğer kanserli hastalarında, kemoterapi tedavisi
aldıkları dönemde depresyon oranı %49 olarak tespit edilmiştir98. Derogatis ve
arkadaşlarının99 bir araştırmalarında 215 kanserli hastada %13 majör depresyon
bildirilmiştir. Massie ve Holland100 ise konsültasyon istenen 546 kanser hastasında %54
44
uyum bozukluğu, %9 majör depresyon saptamıştır. Jenkins ve arkadaşları101 hastalığın
memede yeniden görüldüğü mastektomili hastalarda %45.5 oranında depresyon
bildirmiştir. Tanı ölçütleri kullanılan araştırmalarda ortalama %5-8 oranında majör
depresyon gözlenmektedir.
Güren ve arkadaşları kanserli hastalarla yaptıkları çalışmada hastaların %25’inde
anksiyete,
%36’sında
depresyon
olduğunu
saptamışlardır102. Çalışma
sonucu
doğrultusunda, hastaların depresyon oranının anksiyete oranına göre fazla olması
bakımından elde edilen sonuç benzerlik göstermektedir.
Bu çalışmanın sonuçlarında depresyon ve anksiyete oranı diğer çalışmalara göre
daha yüksek bulunmuştur. Bunun nedeni, örneklem grubunu oluşturan hastaların
genellikle sosyo-ekonomik durumlarının, yaşam şartları ve yaşam standardının düşük
olması olarak düşünülebilir.
Hastalığı değerlendirme ile hastane anksiyete ve depresyon arasındaki ilişkiye
bakıldığında; hastalığın kalıcı olarak algılanması, kişinin hastalığa yakalanmada
rolünün olduğunu düşünmesi ve kendini frenleme dışındaki diğer maddeler ile
anksiyete ve depresyon arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p>0.01). Ayrıca
hastalığın tekrarlama riski ve kararların değişikliği maddeleriyle anksiyete arasında,
hastalığın tahmin edilmesi ve depresyon arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki
bulunmamıştır (p>0.01). Hastalığın mücadele edilmesi gereken bir şey olduğunu,
hastalığın geçici olduğunu düşünmek, her şeyin eskisi gibi olacağı, her şeyin yoluna
gireceğine dair ümit, davranışlarda bağımsız olma, hastalığı değiştirmek, genel durum
ve tutumundan memnun olmak maddelerinde hastalığı değerlendirme ile anksiyete ve
depresyon arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01). Hastalığın etkisi,
hastalığı algılamaya yüklenen olumsuz anlamlar, fonksiyonel durumu bozduğu, stres
45
yarattığı, kabullenilmesi gerektiği gibi hastalığın olumsuz değerlendirildiği maddelerde
ise hastalığı değerlendirme ile anksiyete ve depresyon arasında pozitif yönde anlamlı
bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (p<0.01, Tablo 6).
Hasta bireyin, hastalığını bir belirsizlik durumu olarak değerlendirmesi
anksiyeteyi, anksiyetenin yüksek olması da belirsizliği artırabilir103,104 . Literatüre göre,
kanserin adının vermiş olduğu korku ve belirsizlik; tedavinin uzun sürmesi ve kontrol
edilemeyen yan etkileri; ümitsizlik, gelecek kaygısı ve olumsuz düşünceler anksiyete
ve depresyon açısından risk faktörü oluşturmaktadır93,105,106 . Bu çalışmada da hastalığı
tehdit olarak algılayanlar, prognozu konusunda belirsizlik yaşayanlarda anksiyete ve
depresyon puanının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Hastalığı olumlu olarak
değerlendirmek anksiyete ve depresyon puanını düşürmekte, hastalığı olumsuz
değerlendirmenin ise anksiyete ve depresyon puanını artırmaktadır.
Hastalığın iş, aile, arkadaş ve günlük hayatını etkilemesi, hastalığın kayıp, zarar,
tehdit, prognozunun kalıcı olarak algılanması, hastalığın fonksiyonları kısıtlanması,
kötüye gidiş olarak algılanması, vücudu yıkan gerileten bir şey olarak algılanması,
hastalığın kabullenilmesi maddelerinde hastalığı değerlendirme ile yaşam kalitesi
arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01). Hastalığın mücadele edilmesi
gereken bir olgu olduğu, prognozunun geçici olarak algılanması, her şeyin yoluna
gireceğine dair ümit, davranışlarda bağımsız olma, hastalığın kabullenilmesi, kararlarını
kontrol etme, kendini enerjik, güçlü ve sabırlı hissetme, genel durum ve tutum
maddelerinde hastalığı değerlendirme ile yaşam kalitesi arasında istatiksel olarak pozitif
yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0.01, Tablo7).
Kanser hastalarının, zaman içinde yaşadıkları hastalık semptomlarının derecesi
bilindiğinde, baş etme yöntemleri geliştirerek yaşam kalitesini desteklemek için daha
46
fazla bilgiye sahip
olunmaktadır107.
Downe-Wamboldt
ve arkadaşlarının108
çalışmasında akciğer kanserli hastalarda hastalığı değerlendirmede, sosyal destek
kaynaklarının ve yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin etkili olduğu belirlenmiştir.
Downe-Wamboldt ve arkadaşlarının108 ve Mellon109 yaptıkları çalışmalarda yaşam
kalitesi ve hastalığı değerlendirme arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Araştırma
sonuçları yapılan çalışmaların sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.
Yaşam kalitesi ile anksiyete ve depresyon puanları arasında negatif yönde anlamlı
bir ilişki bulunmuştur (p<0.01). Yaşam kalitesi puanı arttıkça anksiyete ve depresyon
puanı düşmektedir. Anksiyete ile semptom sıkıntısı yaşam kalitesi, fiziksel yaşam
kalitesi ve yaşam kalitesi toplam puanı arasında anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01).
Depresyon ile beslenme yaşam kalitesi, semptom sıkıntısı yaşam kalitesi, fiziksel
yaşam kalitesi ve yaşam kalitesi toplam puanı arasında anlamlı bir ilişki vardır (p<0.01,
Tablo 8).
Kanser tanısı ve tedavileri, hastanın anksiyete düzeyi ve psikolojik durumu ile
etkileyerek, yaşam kalitesi ve hastanın tedaviye uyumunda bozulmalara yol
açabilir110,111. Yazıcı ve arkadaşlarının yaptığı benzer bir çalışmada anksiyete ve
depresyon puanları yüksek olan hastaların yaşam kalitesi düşük çıkmıştır112. Beşer ve
Öz’ün çalışmasında da, anksiyete ve depresyonun tedavi ve hastalık süresince arttığı ve
yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir113. Bu çalışma sonuçları
yapılan çalışmaların sonuçlarıyla benzerlik göstermektedir.
47
6. SONUÇ VE ÖNERİLER
Kanserli hastalarda, hastalığı değerlendirme biçimleri hastaların, anksiyete
ve depresyon düzeyleri ve yaşam kalitesi üzerinde etkili olmuştur. Çalışma
sonuçlarına göre; hastalığı değerlendirme puan ortalamalarına bakıldığında,
hastalığın hastaların aile ilişkilerini (4.00 ±1.17) ve iş, okul ve ev işlerini (4.00
±1.18) daha çok etkilediği görülmüştür. Hastalar, hastalığı mücadele edilmesi
gereken bir olgu (4.19±1.34) olarak algılamaktadırlar, hastalığın stres
(4.55±1.54) yaratan bir durum olduğunu düşündükleri görülmüştür.
Hastaların anksiyete puan ortalamaları (9.66±4.61), depresyon puan
ortalamalarına (8.54±4.72) göre yüksek çıkmıştır. Örnekleme alınan 110
hastanın 63’ünde (%57) anksiyete olmadığı, 47’sinde (%43) anksiyete olduğu
(anksiyete kesme noktası:10 puan ve üstü) 65 (%60) hastada depresyon olduğu
(depresyon kesme noktası: 7 puan ve üstü), 45 (%40) hastada ise depresyon
olmadığı tespit edilmiştir. Hastaların yaşam kalitesi toplam puan ortalaması ise
48.83 ± 12.67 olarak bulunmuştur.
Ölçekler
arasında
yapılan
korelasyon
analizi
sonucunda
hastalığı
değerlendirme biçimi ile yaşam kalitesi arasında istatiksel olarak anlamlı bir
ilişki saptanmıştır (p<0.01).
Hastalığı olumlu değerlendirme, yaşam kalitesi
puan ortalamasını yükseltmekte, anksiyete ve depresyon oranını düşürmektedir.
Yaşam kalitesi puan ortalaması yükseldikçe, anksiyete ve depresyon puan
ortalaması düşmektedir. Bu sonuçlar, hastalığın değerlendirme biçimlerinin,
hastaların anksiyete ve depresyon düzeyini ve yaşam kalitesini etkilediğini
göstermiştir.
48
Bu sonuçlar doğrultusunda;
•
Anksiyete ve depresyon yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilediği için sağlık
çalışanlarının anksiyete ve depresyona yol açabilecek fiziksel ve psikososyal
gereksinimleri iyi tanımaları, anksiyete ve depresyonu değerlendirmeleri ve
uygun tedavi ve bakım geliştirmeleri,
•
Hastaların fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden bütüncü bakım anlayışı ile
değerlendirilmeleri,
•
Hastaların hastalığa yönelik olumsuz tutum ve davranışlarının değiştirilmesi için
bilgilendirilmeli ve danışmanlık hizmetinden yararlanmaları sağlanmalı,
•
Hastalara düzenli eğitim programları oluşturulması, önerilebilir.
49
7. KAYNAKLAR
1. Büyükpamukçu M. Türkiye’de Kanser Dağılımı. Onkoloji Hemşireliği
Derneği ve Avrupa Onkoloji Kursu. Ankara. 1996; 1-8.
2. Kutluk T, Kars A. Kanser Konusunda Genel Bilgiler. Türk Kanser Araştırma
ve Savaş Kurumu Yayınları. Ankara. 1996.
3. Wilkinson S. Kanser Hemşireliğinin Felsefesi. Onkoloji Hemşireliği Derneği
ve Avrupa Okulu Kursu. Ankara. 1996; 13-14.
4. “WHO : Global Cancer Rates Could İncrease by 50% to 15 million by 2020”
31.12.2006
http://www.who.int/mediacentre/news/releases/2003/pr27/en/
5. Hamzaoğlu O, Umut Ö. Türkiye’de bölgelere yaş ve cinsiyete gore kanser
vakaları, Türkiye Sağlık İstatikleri 2006. 1.Baskı. Aralık 2005; 59-62.
6. Erzurum Sağlık Müdürlüğü Kanser Kayıt Verileri. 2007.
7. Okanlı A, Karabulutlu E. Kanserli Hastalarda Psikososyal Uyumun
Değerlendirlmesi. 1. Tıbbi Onkoloji Kitabı. 2006. Antalya.
8. Oleske DM, Heinze S, Otte DM. The Dairy As a Means of Understanding the
Quality of Life of Persons With Cancer Receiving Home Nursing Care. Cancer
Nursing . 1990; 13:3. 158-166.
9. Elbi H. Kanserin Psikolojik Yönleri Psikiyatri Dergisi. 1991. 2:1; 60-64.
10. Ward SE, Viergutz G, Tormey D. Patients’ Reactions to Completion of
Adjuvant Breast Cancer Therapy. Nursing Research. 1992; 41:6; 362-365.
11. Mystakidou K, Tsilika E, Parpa E et al. Pain Relief and Palliative Care Unit.
Department of Radiology, Areteion Hospital, School of Medicine, University
of Athens. Depress Anxiety. 2007; Jun, 7.
50
12. Giraldi T, De Vanna M, Malagoli M et al. Mental adaptation to cancer:
depression and blood platelet monoamine oxidase activity in breast cancer
patients. Anticancer Research. 2007; May-Jun. 27 (3b).
13. Nalepa P. Level of Anxiety in Patients with Lung Cancer. Pneumonol Alergol
Pol 1996; 64: 315-22.
14. Uchitomi Y. Depression in Cancer Patients. Japanese Journal Of Clinical
Medicine. 2001; 59(8):1583-1587.
15. http://www.tip2000.com/abone/konular/kanser.asp. 20.01.2007.
16. Böncü M, Özacar R, Halilçolar H, Aydemir Ö. Akciğer Kanserli Olgularda
Anksiyete ve Depresyon Şiddeti. Akciğer Arşivi. 2001; 3: 112-115.
17. Sayılgan AM. Meme Kanserinin Psikolojik Etkileri Sevgi ve Sağlık Dergisi.
1995; Sayı 2-3.
18. Yürekli A. Kanserli Hastanın Psiklojik Durumu. E.Ü.H.Y.O. Dergisi 6:1,1990.
19. Mc Evoy DM, McCorkle R. Quality of Life Issues in Patient with
Disseminated Breast Cancer. Cancer. 1990; 66; 1416: 1421.
20. Colyer H. Women’s Experience of Living With Cancer Journal of Advanced
Nursing, 1996; 23: 496-501.
21. Özcan A. Kanser Hastasının Bakımında Psikososyal Yönler. Onkoloji
Hemşireler Derneği Bülteni. 1997; Sayı:5.
22. Lipowski ZJ. Liaison psychiatry, liaison nursing, and behavioral medicine.
Comprehensive Psychiatry 1981; 22(6): 554-561.
23. Okyayuz Ü. Ölümcül Hastalık Tanısı Almak, Bir Yaşam Krizi, Kötü Haber
Verilmeli mi? Kriz Dergisi. 2003; 11(3): 29-35.
51
24. Akyol A. Yaşam Kalitesi ve Yaklaşımları. Ege Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi. 1993; 9: 75-80.
25. İnanç N. Kemoterapide Semptom Kontrolü ve Hemşirenim Rolü. 2. Baskı.
Ankara. 1995.
26. Doll R, Peto R. The Causes of Cancer. Quantative Estimates of Avoidable
Risks of Cancer In The United States Today. J. Natl Cancer Ins, 1981,
66:1191-1308.
27. Andrew FM, Whitney SB. Social Indicators of Well-Being: Americans’
Perceptions of Life Quality. Plenum Press. 1976. Newyork.
28. .Becker MH, Maiman LA. Strategies for Enhancing Patient Compliance. J
Commun Health. 1980; 6: 113-135.
29. Barry PD. Psychosocial Nursing Assessment and Intervention, JB. Lippincott
Company. Second Edition. Philadelphia. 1989.
30. Barry PD. Psychosocial Nursing Care of
Physically Ill Patients & Their
Families. Third Edition, Lippincott Raven Publishers. Philadelphia. 1996.
31. Crawford Al, Kilander VC. “Psychiatric Nursing a Basic Manual. 5ed. FA
Davis Company, Philadelphia, 1980; 29-46.
32. Johnson BS. Adaptation and Growth Psychiatric Mental Health Nursing. 2.
Nd. JB. Lippincott Company, Philadelphia, 1989; 820-821.
33. Stuart GW, Sundeen SJ. Liaison Nursing: A Model For Nursing Practice.
Principles And Practice of Psychiatric Nursing. The CV. Mosby Company, St.
Louis, 1987; 784-799.
34. Stuart GW. Sundeen SJ. Prıncıples And Practıce Of Psychıatrıc Nursing.
Fourth Ed. Mosby Year Book. St. Louis. 1991.
52
35. Özkan S. Psikiyatrik Tıp, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi. Roche İlaç
Sanayii A.Ş. 1993. İstanbul.
36. Bağ B. Hasta psikolojisi. Hemşire ve Ebeler İçin Hemşire Dergisi. 1998;
48(4): 20-24.
37. Birckhead LM. Psychiatric Mental Health Nursing. J.B. Lippincott Comp,
Phıladelphia, 1989; 657-669.
38. Üstün B. Hastanede ilk gün. Hacettepe Ünivarsitesi Hemşirelik Yüksek Okulu
Dergisi 1996; 3(1): 7-10.
39. Taylor CM. Essentials of Psychiatric Nursing. Taylor CM (eds). Fourteenth
edition, Mosby-Year Book, Inc., St Louis. 1994; 432-451.
40. Kum N. Psikiyatri Hemşireliği El Kitabı. Vehbi Koç Vakfı Yayınları. 1996;
No:13 İstanbul.
41. Terakye G. Hemşirelikte İletişim Ve Hasta Hemşire İlişkileri. T. C. Sağlık
Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, Genişletilmiş 2. Baskı, 1994,
Ankara.
42. Üstün B, Yavuzarslan F. Öfkenin gücü. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi, 1995; 2(2).
43. Lloyd GG. Psychological reactions in physically ill patients. In: Judd FK,
Burrows GD, Lipsitt DR (ed). Handbook of Studies on General Hospital
Psychiatry. Elsevier Science Publishers BV. Oxford, 1991; 29-41
44. Carpenito LJ. Handbook of Nursing Diagnosis. 7th Ed., Lippincott
Philadelphia, 1997.
45. Rideout E. Hope, Morale and Adaptation in Patients with Chronic Heart
Failure. Journal of Advanced Nursing 1986; 11: 429-438.
53
46. Pollacl ES, Nomura AMY, Heilbrun LK et al. Prospective Study Of Alcohol
Consumption And Cancer. N .Eng. J.Ned. 1984 310:617-621.
47. “AnksiyeteBozuklukları” http://www.panik-atak.com/v3/index.php?
option=com_content&task=view&id=6&Itemid=13. 21.03.2007.
48. http://www.ntvmsnbc.com/news/367602.asp. 21.03.2007
49. Elbi H. Kanser ve Depresyon. Psikiyatri Dünyası 2001; 5:5-10.
50. Bailey R, Clarke M. Stres and Coping in Nursing. London. Chapman and Hall.
1989; 256-289.
51. Hörnquist JO. Quality of Life: Concept and Assessment. Scand Journal of
Medicine. 1989; 18: 69-79.
52. Özkan S. Psikiyatrik ve Psikososyal Açıdan Kanser. Psyco Med. 1995; 1,1: 1214.
53. Anderson BL. Surviving Cancer. Cancer Supplement. 1994; 74,4: 1485-1495
54. Yurtsever
S,
Şenol
S.
Kanserli
Hastalarda
Gastrointestinal
Sistem
Bozuklukları ve Hemşirenin Rolü. 1996; 3,1: 28-36.
55. Okyavuz Ü. Kanser Hastası ve İletişim. Onkoloji Hemşireliği Derneği ve
Avrupa Onkoloji Okulu Kursu. Ankara. 1996; 115-125.
56. Mc Corkle R, Grant M et al. A Comprehensive Textbook 2.nd Edition WB.
Saunders. Cancer Nursing. Company 1996.
57. Yıldız Ş. Meme Kanserli Bireylere Kemoterapi Konusunda Evde Verilen
Eğitimin Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi. İzmir. 1998.
54
58. Solak M. Meme ve Meme Dışı Kanserli Hastaların Umutsuzluk ve Yaşam
Kalitesi Düzeyleri. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Yüksek Lisans Tezi. İzmir. 1998.
59. Pınar R. Sağlık Araştırmalarında Yaşam Kalitesi Kavramı. Sendrom. Ekim.
1996. 109-113.
60. Erbil P. Kanserde Hayat Kalitesi Kavramının Literatür İncelemesi. Türk
Onkoloji Dergisi. 1993. 8:1. 1327-1330.
61. Işıl Ö. Kanserli Hastalarda Görülen Psikolojik Tepkiler. Onkoloji. 1998, 1(5).
62. Doğan S. Kanser Hastalarında Beden İmgesi Sorunları. Sendrom.Nisan, 1998.
63. Carpento LJ. Hemşirelik Tanıları El Kitabı. (çev.Firdevs Erdemir,1999). Nobel
Kitap Evleri. 7. Baskı. Newyork
64. Öz F. Hastalık Yaşantısında Belirsizlik. Türk Psikiyatri Dergisi. 2001; 12 (1).
65. Courtens A.M, Stevens J, Crebolder M, Philipsen H. Longutudinal Study on
Quality of Life and Social Suppert in Cancer Patient. Cancer Nursing. 1996;
19(3).
66. Öz F. Ailede Kanser Olgusu,Hemşirelik Formu. Cilt 1, Nisan 1998
67. Reele LB. Effect of Counseling on Quality of Life for İndividuals with Cancer
and Their Families. Cancer Nursing. 1994; 17(2): 40.
68. Zabora J, Brintzenhofeszoc KM, Smith ED. Prevalans of Psychosocial Distress
by Cancer. Clinical Oncology. Vol.15;1996.
69. “Bedendel hastalığa verilen tepkiler ve bunların oluşum nedenleri” (çevrim içi)
www.bursa.psikiyatri.com. 07.04.2007.
70. http://.kfk-platformu.org/index.php?option=com__
content&task=view&id=54&Itemid=59. 11.04.2007.
55
71. Baider L, Peretz T, Hadani PE, Koch U. Psychological intervention in cancer
patients: A randomised study. General Hospital Psychiatry 2001; 23: 272-277.
72. Keller M. Psychosocial care of breast cancer patients. Anticancer Research
1998; 18(3C): 2257-2259.
73. Rustoen T, Begnum S. Quality of life in women with breast cancer. Cancer
Nursing 2000; 23(6): 416- 421.
74. Rustoen T, Wiklund I, Hanestad BR, Moum T. Nursing intervention to
increase hope and quality of life in newly diagnosed cancer patients. Cancer
Nursing 1998; 21(4): 235-245.
75. Sammarco A. Psychosocial stages and quality of life of women with breast
cancer. Cancer Nursing 2001; 24(4): 272-277.
76. Palsson M-BE, Norberg A. Breast cancer experiences of nursing care with the
focus on emotional support: The implication of a nursing intervention. Journal
of Advanced Nursing 1995; 21:277-285.
77. Gümüş
A,”Meme
Kanserinde
Psikososyal
Sorunlar
ve
Destekleyici
Girişimler”, Meme Sağlığı Dergisi,2006,3,108-114
78. Kulaksızoğlı IB, Olgun T, Kaçmaz N, Akkaş S. Hematolojik kanserlerde
psikiyatrik bozuklukların değerlendirilmesi ve uyum bozuklukları. Türk
Onkoloji dergisi 1999; 14(2): 80-85.
79. Zigmond AS, Snaith PR. The Hospital Anxiety and Depression Scale. Acta
Psychiatrica Scandinavia 1983; 67:361-370.
80. Aydemir Ö, Güvenir T, Küey L, Kültür S. Hastane anksiyete ve depresyon
ölçeği Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliği. Türk Psikiyatri Dergisi, 1997;
8:280-287.
56
81. Browne GB, Byrne C, Roberts J, Streiner D, Fitch M. Corey P, Arpin K The
meaning of illness questionnaire: Reliability and validity. Nursing Research
1988; 37(6):368-373.
82. Adaylar M. Kronik hastalığı olan bireylerin hastalıktaki durum, adaptasyon,
algı ve öz-bakım yönelimleri. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Hemşirelik Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul, 1995.
83. Padilla GV. Validity of Health Related Quality of Life Subscales. Prog
Cardiovasc Nurs. 1992; 7: 13-20.
84. Pınar R. Reability and Validity of the Turkish Version of Multidimensional
Quality of Life Scale. Cancer Nursing. 2004; 27,3.
85. Erefe E. Hemşirelikte Araştırma İlke Süreç ve Yöntemler. İstanbul. Odak
Ofset. 2002.
86. Tan M., Karabulutlu E. Social support and hopelessness in Turkish patients
with cancer. Cancer Nursing. May/June 200528(3):236.
87. http://www.pfizeronkoloji.com/Toplum_KanserNedir_SindirimSistemiKanserl
eri_YemekBorusu.aspx). 07.07.2007.
88. Sarna L, Evangelista L, Tashkin D, et al. Impact of respiratory symptoms and
pulmonary function on quality of life of long-term survivors of non-small cell
lung cancer. Chest. 2004; 125(2): 439-445
89. Barkwell D. Ascribed meaning: a critical factor in coping and pain attenuation
in patients with cancer-related pain. J Palliat Care. 1991; 7 (3): 5-14.
90. Çavdar İÖ. Kolostomili hastaların kolostomilerine uyumlarında hemşirelik
eğitiminin etkinliği. İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik ABD, Doktora
Tezi, İstanbul, 1999.
57
91. Kocaman N, Kutlu Y, Özkan M, Özkan S. Predictors of psychosocial
adjustment in people with physical disease. J Clin Nurs. 2007 Mar; 16(3A): 616.
92. Chatchik S, Knethe J, Papoport Y, Algor R, et al. What Do Cancer Patient
Spouses Know About the Patient. Cancer Nursing. 1992: 15(5)
93. Lampic C, Peterson VW, Larsson G, Sjöden O, Essen L, et al. Anxietyand
Depression in Hospitalized Patient with Cancer: Agreement in Patient-Staff
Dyads. Cancer Nursing. December 1996: 19(6)
94. Papadimitriou M, Argyrou E, Paleogianni V. Emotionel Support of Cancer
Patients: The Nursing Approach. Cancer Nursing. 1998: 21(4)
95. Kızılcı S,”Kemoterapi Alan Kanserli Hastalar ve Yakınlarının Yaşam Kalitesi
ve Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler”,Hacettepe Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 1997
96. Kayahan M, Sertbaş G, “Dahili ve Cerrahi Kliniklerde Yatan Hastalarda
Anksiyete-Depresyon Düzeyleri ile Stresle Başa Çıkma Tarzları arasındaki
İlişki”Anadolu PsikiyatriDergisi 2007; 8:52-61
97. Marrs JA. Stress, fears and phobias: the impact of anxiety. CJON 10(3):319322, 2006.
98. Neron S, Correa JA, Dajezman E, Kasymjanova G, Kreisman H, Small D, et
al. Screening for Depressive Symtomps in Patients with Unresectable Lung
Cancer. Support Care Cancer. 2007; 15: 1207-1212
99. Derogatis LR, Morrow GR, Fetting J ve ark. (1988) The prevalance of
psychiatric disorders among cancer patients. JAMA, 249: 751-757.
58
100. Massie MJ, Popkin MK (1998) Depressive Disorders. Psychooncology. JC
Holland (Ed), New York, Oxford University Press, s. 518-540.
101. Jenkins PL, May VE, Hughes LE (1991) Psychological morbidity
associated with local recurrence of breast cancer. Int J Psychiatry Med, 21: 149155.
102. Güren E, Tekgül S, Çimen P. Akciğer Kanserli Hastalarda Anksiyete ve
Depresyon Düzeyindeki Değişimler, İzmir Göğüs Hastalıkları Dergisi, 2005;
Cilt XIX: Sayı 3.
103. Bramwell L, Whall A. Effect of role clarity and empathy on support role
performance and anxiety. Nurs Res. 1986; 35(5): 282-287.
104. Mishel M, Sorenson DS. Coping with uncertainty in gynecological cancer:
A test of the mediating functions of mastery and coping. Nurs Res. 1991; 40:
167-171
105. Petti H. Relationship quality of life and depression in patients with head
and neck cancer. Laryngoscope. 1998; 108: 147-152
106. Rusteen T, Wiklund I, Honestad R et al. Nursing intervention to increase
hope and quality of life in newly diagnosed cancer patient. Cancer Nursing.
1998; 21(4): 235-245
107. John L. Quality of life in patients receiving radiation therapy for non-small
cell lung cancer. Oncol Nurs Forum. 2001; 28(5): 807-813
108. Downe-Wamboldt B, Butler L, Coulter L. The relationship between
meaning of illness, social support, coping strategies, and quality of life for lung
cancer patients and their family members. Cancer Nurs. 2006 Mar-Apr;
29(2):111-9.
59
109. Mellon S. Comparisons between cancer survivors and family members on
meaning of the illness and family quality of life. Oncol. Nurs. Forum. 2002 ;
29(7):1117-25.
110. Scheier AM, Williams SA. Anxiety and Quality of Life of Women Who
Receive Radiation or Chemotherapy for Breast Cancer. Oncology Nursing
Forum 31(1):127-130, 2004.
111. Smith EM, Gomm SA, Dickens CM. Assesssing the independent
contribution to quality of life from anxiety and depression in patients with
advanced cancer. Palliative Medicine 17:509-513, 2003.
112. Yazıcı K, Yazıcı A,
Biçer A , Buturak V. Kronik Ağrı Hastalarında
Anksiyete ve Depresyonun Yaşam Kalitesine Etkisi. Klinik Psikofarmakoloji
Bülteni 2003;13:72-77.
113. Beşer N, Öz F. Kemoterapi Alan Lenfomalı Hastaların AnksiyeteDepresyon Düzeyleri ve Yaşam Kalitesi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi. 2003; 7(1)
60
EK-1
ANKET FORMU
SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLER
1. Adınız soyadınız nedir?
2. Cinsiyetiniz
:
( ) kadın
( ) erkek
3. Kaç yaşındasınız?
4. Eğitim durumunuz nedir?
( ) okur yazar değil
( ) okur yazar
( ) ortaokul
( ) lise ( ) yüksekokul
5. Medeni durumunuz nedir?
( ) evli
( ) bekar
6. Sosyal güvenceniz nedir?
7. Mesleğiniz nedir?
8. Gelir düzeyiniz nasıl algılıyorsunuz?
( ) iyi
( ) orta
( ) kötü
9. Hastalık türü nedir?
10. Hastalık süreniz ne kadardır?
11. Kemoterapi süresi nedir?
12. Kemoterapi kür sayısı nedir?
13. Kemoterapi hakkında eğitim aldınız mı ?
( ) evet
( ) hayır
14. Cevabınız evet ise kimden aldınız ?
15. Sağlık durumu ile ilgili bilgisi :
( )Yeterli ( tam )
•
( )Yetersiz
( ) Hiç yok
Hastalığa ait bilgiler hasta dosyalarından ve doktorlarından elde edilmiştir.
61
EK-2
HASTANE ANKSİYETE VE DEPRESYON ÖLÇEĞİ
A 1. Kendimim gergin ya da huzursuz hissediyorum
3 ( ) Çoğu zaman
2 ( ) Sıklıkla
1 ( ) Bazen
0 ( ) Hiçbir zaman
D 2. Daha önceden zevk aldığım hoşlandığım şeylerden hala zevk alıyorum
0 ( ) Tamamen eskisi gibi
1 ( ) Pek o kadar değil
2 ( ) Yalnızca biraz
3 ( ) Hemen hemen hiç
A 3. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi bir duyguya kapılıyorum
3 ( ) Çok belirgin ve oldukça kötü
2 ( ) Evet fakat çok şiddetli değil
1 ( ) Biraz, fakat beni endişelendirmiyor
0 ( )Böyle bir korku hiç olmuyor
D 4. Gülebiliyor ve olayların iyi yönlerini görebiliyorum
0 ( ) Eskisi gibi
1 ( ) Şu sıralar eskisi gibi değil
2 ( ) Eskisine göre çok az
3 ( ) Artık gülemiyorum bile
A 5. Aklımdan endişeli düşünceler geçiyor
3 ( ) Zamanın büyük kısmında
2 ( ) Sık olarak
62
1 ( ) Zaman zaman ama sık değil
0 ( ) Nadiren
D 6. Kendimi iyi hissediyorum
0 ( ) Çoğu zaman
2 ( ) Sık değil
1 ( ) Bazen
3 ( ) Hiçbir zaman
A 7. Sakin oturabiliyor ve kendimi rahat hissediyorum
0 ( ) Her zaman
1 ( ) Genellikle
2 ( ) Bazen
3 ( ) Hiçbir zaman
D 8. Üzerimde bir durgunluk var
3 ( ) Hemen her zaman
2 ( ) Sıklıkla
1 ( ) Ara sıra
0 ( ) Hiçbir zaman
A 9. Yüreğim pır pır ediyor huzursuzum
3 ( ) Çok sık
2 ( ) Sıklıkla
1 ( ) Bazen
0 ( ) Hiç bir zaman
D 10. Görünümüme ilgimi kaybettim
3 ( ) Kesinlikle
63
2 ( ) Kendime gerektiği kadar ilgi duymuyorum
3 ( ) Kendime eskisi kadar ilgi gösterecek durumda değilim
0 ( ) Görünüşüme her zaman ki gibi dikkat ediyorum
A 11. Huzursuzum, yerimde duramıyorum
3 ( ) Gerçekten çok fazla
2 ( ) Oldukça fazla
1 ( ) Fazla değil
0 ( ) Hiç
D 12. Her şeye neşe ile yaklaşıyorum
0 ( ) Her zamanki gibi
1 ( ) Eskisinden biraz daha az
2 ( ) Eskisinden kesinlikle daha az
3 ( ) Artık hiç bir zaman
A 13. Birden paniğe kapılıyorum
3 ( ) Çok sık, her zaman
2 ( ) Oldukça sık
1 ( ) Pek sık değil, nadiren
0 ( ) Hiç bir zaman
D 14. İyi bir kitap veya radyo-televizyon programından hoşlanıyorum
0 ( ) Her zaman
1 ( ) Ara sıra eskisinden biraz daha az
2 ( ) Pek sık değil, nadiren
3 ( ) Oldukça seyrek
64
EK-3
HASTALIĞI DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ
Açıklama: Sizin için yaşantınızı en iyi tanımlayan puanı daire içine alınız.
HAYIR/HİÇ BİR ÖLÇÜDE EVET/TAMAMEN
HASTALIĞINIZ ŞUNLARI ETKİLEDİ Mİ?
1. Günlük yaşamınızı
0
1
2
3
4
5
6
2. Arkadaşlarınızla birlikte olmanızı
0
1
2
3
4
5
6
3.
Ailenizle birlikte olmanızı
0
1
2
3
4
5
6
4. İşlerinizi/okulunuzu/ev işlerini
0
1
2
3
4
5
6
5. Diğer……….
0
1
2
3
4
5
6
6.
0
1
2
3
4
Diğer………
5
6
HASTALIĞINIZI NASIL TANIMLARSINIZ?
7. (Zarar veren) sizi yaralayan bir şey
0
1
2
3
4
5
6
8. (Tehlike-tehdit eden)sizi yıpratan bir şey
0
1
2
3
4
5
6
9. (Kayıp) bir şeyleri yitirmenize yol açan
0
1
2
3
4
5
6
10. (Mücadele-meydan okuma)savaştığınız bir şey
0
1
2
3
4
5
6
SİZE GÖRE BU HASTALIK…………………
11. (Geçici) bir süre sonra geçip gidecek
0
1
2
3
4
5
6
12. (Kalıcı) devam eden,hayatınızın bir parçası
0
1
2
3
4
5
6
13. (Geçici-Kalıcı) ara ara gelen bir durum
0
1
2
5
6
3
4
SİZE GÖRE BİR DURUM…………………
14. (Kısıtlayıcı) fiziksel aktiviteyi,gücü azaltan
0
1
2
3
4
5
6
15. (Vücudu bozucu)kötüleşmeye doğru gidiş
0
1
2
3
4
5
6
0
1
2
16. (Yıkıcı-vücudu gerileten) daha da kötüleşmeye
yol açan bir durum
17. Hastalığın sizde yarattığı stres ve endişeyipuanlayın0
1
2
3
3
4
4
5
5
6
6
65
18. Doktorlar açıklamadan önce bu hastalığı
tahmin etmiş miydiniz?
0
1
0
1
20. Her şeyin eskisi gibi olacağından emin misiniz? 0
1
2
3
4
5
6
2
3
4
5
6
2
3
4
5
6
19. Bu hastalığa yakalanmada sizin de bir parça
rolünüz olduğunu düşünüyor musunuz?
21. Bu hastalığa tekrar yakalanma ihtimali olduğuna
inanıyor musunuz?
0
1
2
3
4
5
6
22. Sizce her şey yoluna girecek mi?
0
1
2
3
4
5
6
1
2
3
4
5
6
23. Bu hastalığa rağmen davranışlarınızda bağımsız
olmaya kararlı mısınız?
0
HASTALIĞINIZ AÇISINDAN AŞAĞIDAKİLERLE İLGİLİ HİSSETTİKLERİNİZİ
PUANLAYIN
24. Bu hastalıkla baş etmek için bir şey yapmalı
veya bir şeyleri değiştirmelisiniz
0
1
2
3
4
5
6
25. Bu hastalığı kabullenmelisiniz.
0
1
2
3
4
5
6
26. Harekete geçmeden önce daha fazlasını
bilmeniz gerekiyor
0
1
2
3
4
5
6
27. Kendinizi frenlemek
0
1
2
3
4
5
6
1
2
3
4
5
6
1
2
3
4
5
28. Hastalığınızdan bu yana önem verdiğiniz şeylerle
ilgili değişiklik yaptığınızı düşünüyor musunuz? 0
29. Önem verdiğiniz şeyler hakkında söylenecek
çok şeyiniz oluğuna inanıyor musunuz?
0
6
30. Bu işin üstesinden gelebilecek enerji ve sabra
sahip olduğunuzu hissediyor musunuz?
0
1
2
3
4
5
6
31. Genel durumunuzdan memnun musunuz?
0
1
2
3
4
5
6
0
1
2
3
4
5
32. Uğraştığınız işlerdeki tavrınızdan
memnun musunuz?
6
66
EK-4
EK-4
YAŞAM KALİTESİ ÖLÇEĞİ
1. Şu andaki sağlık durumunuz nasıl?
Oldukça kötü
Mükemmel
2. Sizin için hastalık ya da tedavinize uyum sağlamak ne kadar kolay ya da zor?
Hiç kolay değil
Çok kolay
3. Yaşamınızdan ne kadar zevk alabiliyorsunuz?
Hiç zevk almıyorum
Oldukça zevk alıyorum
4. Ekonomik olarak kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Hiç yararlı/işe yarar hissetmiyorum
Oldukça yaralı/işe yarar hissediyorum
5. Ağrınız olduğunda/varsa, bu size ne kadar sıkıntı veriyor?
Hiç sıkıntı vermiyor ya da hiç ağrı yok
Oldukça sıkıntı veriyor
67
6. Kendinizi ne kadar işe yarar hissediyorsunuz?
Hiç mutlu hissetmiyorum
Oldukça mutlu hissediyorum
7. Yaşamınızdan ne kadar memnunsunuz?
Hiç memnun değilim
Oldukça memnunum
8. Yaşamınızdan ne kadar memnunsunuz?
Hiç memnun değilim
Oldukça memnunum
9. Aile ya da yakınlarınızdan yeterli sevgi görüyor musunuz?
Yeterli değil ya da çok fazla sevgi
Sadece yeterli maktarda sevgi
10. Hastalık ya da tedaviniz kişisel ilişkilerinizi kesintiye uğratıyor mu?
Hiç kesintiye uğratmıyor
Tamamen kesintiye uğratıyor
11. Hastalığınızın sonucunun ne olacağı hakkında endişeli misiniz?
Hiç endişeli değilim
Sürekli endişeliyim
68
12. Televizyon seyretmek, kitap okumak, bahçe ile uğraşmak, müzik dinlemek, yürüyüş
yapmak, tenis oynamak, kağıt oyunu oynamak vb. gibi sevdiğiniz/hoşlandığınız
şeyleri ne kadar yapabiliyorsunuz?
Hiç yapmıyorum
Tamamen yapabiliyorum
13. Bu günlerde/şu anda bazı şeylere dikkatinizi verebilme yeteneğiniz nasıl?
Oldukça kötü
Mükemmel
14. Ne kadar güçlüsünüz/kuvvetlisiniz? (fiziksel olarak)
Hiç güçlü değilim
Oldukça güçlüyüm
15. Kolayca yoruluyor musunuz?
Evet
Hayır
16. İhtiyacınızı karşılayacak yeterlilikte uyuyor musunuz?
Evet
Hayır
69
17. Yaşamınızın kalitesi ne kadar iyi?
Oldukça kötü
Mükemmel
18. Giyinme, tuvalet gibi kişisel ihtiyaçlarınızı kendi başınıza giderebiliyor musunuz?
Kendi başıma hiç bir şey yapamıyorum
Kendi başıma her şey yapabilirim
19. Ne kadar ağrınız var?
Hiç ağrım yok
Çok fazla ağrım var
20. İştahınız nasıl?
Hiç iştahım yok
Oldukça iyi
21. Bağırsaklarınızın çalışması nasıl?
Şu ana kadar yaşadıklarımın en kötüsü
Çok iyi
(ishal ya da kabızlık)
22. İhtiyaçlarınızı karşılamaya yetecek kadar yemek yiyor musunuz?
Yeterli miktarda yemiyorum
Yeterli miktarda yiyorum
70
23. Kilonuzla ilgili sıkıntınız var mı?
Hayır
Evet, çok fazla
24. Bulantınız var mı/oluyormu?
Hiç bulantım olmuyor
Sürekli bulantım oluyor
25. Kusmanız oluyor mu?
Hiç kusmam olmuyor
Sürekli kusmam oluyor
26. Yiyeceklerin tadı değişik geliyor mu? (ağız tadınız değiştiniz mi?)
Yiyeceklerin tadı oldukça güzel
Yiyeceklerin tadı çok farklı
27. Odanızda ya da evde dolaşma, alışverişe gitme gibi işleri yapmak için istediğiniz
şekilde dolaşabiliyor musunuz?
Tamamen yatağa bağımlıyım
Kendi başıma dolaşabiliyorum
28. Dış görünüşünüzden memnun musunuz?
Hiç memnun değilim
Oldukça memnunum
71
29. Henüz bitiremediğiniz/yarım kalmış işleriniz konusunda endişeli misiniz?
Hiç endişeli değilim
Oldukça endişeliyim
30. Aileniz, toplum, din vb. gibi konularda sorumluluklarınızı yerine getirebiliyor
musunuz?
Hiç yerine getiremiyorum
Oldukça iyi yerine getiriyorum
31. Yaşamın sizin için bir anlamı var mı?
Yaşamın hiç anlamı yok
Yaşam çok anlamlı
32. Aile ve arkadaşlarınızdan yeterli psikolojik destek alabiliyor musunuz?
Yeterince destek alamıyorum
Kesinlikle yeterli miktarda destek alıyorum
33. Başkalarını mutlu ettiğinizi düşünüyor musunuz?
Başkalarını çok mutsuz ediyorum
Başkalarını çok mutlu ediyorum
72
EK-5
73
EK-6
BİLGİLENDİRİLMİŞ OLUR FORMU
Yukarıda gönüllüye araştırmadan önce verilmesini gereken metni okudum.
Bunlar hakkında bana yazılı ve sözlü açıklamalar yapıldı. Bu koşullarla söz konusu
klinik araştırmaya kendi rızamla, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın katılmayı kabul
ediyorum.
Gönüllünün Adı,
İmzası,
Adresi (varsa telefon no, faks no)
Velayet veya vesayet altında bulunanlar için veli veya velisinin
Adı,
İmzası,
Adresi (varsa telefon no, faks no)
Açıklamaları yapan araştırmacının
Adı: Sibel Asi Karakaş
İmzası:
Download