BİRİNCİ BÖLÜM ÖN BİLGİLER I. MUHASEBENİN TANIMI Muhasebe, bir işletmenin ekonomik faaliyetlerine ilişkin finansal bilgileri ölçmek ve çeşitli kullanıcılara bu finansal bilgileri raporlamak amacıyla kullanılan bir süreçtir.1 Bu süreç içinde ele alınması gereken muhasebe fonksiyonları kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek, yorumlamak ve raporlamaktır. Bu tanımdaki unsurların tek tek ele alınması muhasebenin ne olduğunun daha kolay anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Muhasebe fonksiyonları, kâr amacı olsun veya olmasın bir işletmenin finansal faaliyetleri ile ilgili olacaktır. O halde işletme nedir? İşletme, insanların çok çeşitli olan ihtiyaçlarını gideren mal ve hizmetleri üreten ve bu üretimin gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan para, ilk 1 Roger H. HERMANSON, James Don EDWARDS, R. F. SALMANSON, Accounting Principles, Business Publications, Inc., USA, 1983, s.5. madde ve malzeme, işgücü vb. üretim faktörlerinin bilinçli ve sistemli şekilde bir araya getirildiği iktisadi varlıktır. İşletmelerin sahip oldukları varlıklar çok çeşitlidir. Bu nedenle, varlıklara birkaç örnek vermekle yetineceğiz. Para, mal, alacak, demirbaş vb. işletmelerin sahip oldukları varlıklara örneklerdir. İşletmelerin sahip oldukları bu varlıkların mutlaka bir kaynağı vardır. Diğer bir ifadeyle, bu varlıklar bir kaynaktan sağlanmıştır. İşletme kurulurken, işletmeyi kuranlar bu varlıkları sağlamışlarsa, varlıkların kaynağı "Sermaye" olacaktır. İşletme varlıklarını üçüncü şahıslardan sağlamışsa, bu durumda da varlıkların kaynağı "Borçlar" olacaktır. Yukarıda verilen tanımın bir diğer unsuru ekonomik faaliyetlerdir. Bu ekonomik faaliyetler para ile ifade edilmelidir. Para ile ifade edilemeyen faaliyetler muhasebenin konusu değildir. Muhasebenin ilk fonksiyonu, finansal bilgileri "kaydetmek"tir. Bu kayıt sırasında işlemler oluş tarihlerine göre sıralanır ve ayrıca bir belgeye bağlanır. Bu belgelerin kayıtlarının yapıldığı deftere "Yevmiye Defteri (Günlük Defter)" denir. İşlemlerin kaydedilmesi sonucu çok sayıda bilgiler "Yevmiye Defteri"nde toplanır. Ancak, bu bilgileri anlaşılır ve yararlanılabilir hale getirmek için "sınıflandırmak" gerekir. Bu da, işlemlerin "Büyük Defter (Defter-i Kebir)"e kaydedilmeleri ile sağlanır. Sınıflandırılan bilgileri kısaltmak ve "özetlemek" bu bilgilerden yararlanmada büyük önem arzeder. Bu da finansal tabloların hazırlanması ile sağlanır. İşletmelerin dönemsonlarında 2 hazırlayacakları finansal tablolar, dönemin tüm işlemleri sonucu ortaya çıkan özet durumları ve sonucu gösterirler. Kaydetmek, sınıflandırmak ve özetlemek sonucu ortaya çıkan bilgiler mutlaka yararlı ve gerekli bilgilerdir. Ancak, işletme yönetimi için yeterli bilgiler değildir. Bu nedenle, özetlenen bilgileri "analiz etmek" ve ayrıca analiz sonuçlarını da "yorumlamak" gerekir. Bu yorumları da yöneticilerin anlayacağı bir dille "raporlamak" hep muhasebenin tanımı içine giren fonksiyonlardır.2 Muhasebenin tanımında yer alan kaydetmek, sınıflandırmak ve özetlemeyi kapsayan işlemler için kayıt tutma (veya defter tutma) sözcükleri kullanılabilir. Fakat bu işlemler için hiçbir zaman "muhasebe" kavramı kullanılmamalıdır. Zira, defter tutma ile muhasebe eş anlamda değildir. Muhasebe denince defter tutma yanında analiz, yorum ve raporlamayı da kapsayan daha geniş anlamlı bir kavram sözkonusudur. Ülkemizde bu ayırım üzerinde gerektiği kadar durulmadığı için defter tutma ile muhasebe eş anlamda kullanılmakta ve anlaşılmaktadır. Muhasebe bazı tanımlarda disiplin olarak, bazı tanımlar da ise ilim, sanat veya işletmenin temel aracı olarak ele alınmıştır. Muhasebenin sistemleştirilmiş bir bilgi olması anlamında ilim olarak kabulü gerekir. Zira, muhasebe finansal karakterdeki işlemleri kaydetme ve sınıflandırma ilmidir. Bunun yanında muhasebe, kaydedilen ve sınıflandırılan işlemlerin yararlı özetlerini yapma, analiz etme, 2 Agk., s.5. 3 yorumlama ve raporlama sanatıdır.3 İki ressamın aynı anda, aynı manzarayı aynı resim ekolü prensiplerine uyarak tuallerine geçirdiklerini kabul edelim. Hiçbir zaman bu iki eserin birbirinin aynı olacağı söylenemez. Çünkü, iki ressam da aynı araçları kendi hünerlerini ve maharetlerini kullanarak işlemişlerdir. Aynı şekilde, aynı bilgilere sahip iki muhasebeciden veya iki analistten, belirli bir işletmenin gerekli verileri sağlayarak, bunların analiz ve yorumu istendiğinde birbirinden farklı iki sonuç çıkacaktır. Yalnız unutulmamalıdır ki, birbirinden farklı olan iki resim nasıl neyin resmi olduğunu anlatmakta birleşiyorsa analistlerin de ortaya koyacakları sonuçlar ancak belirli sınırlar içinde faklılıklar gösterecektir. Bu farklılık hiçbir zaman görüşteki maharetin sonucu olan farklılıktan öte, tamamen birbirinden zıt durumları ifade etmez.4 II. MUHASEBECİLİK MESLEĞİ Muhasebeci, bir işletmedeki finansal nitelikli işlemleri kaydeden, sınıflandıran, özetleyen, analiz edip, yorumlayan ve bu bilgilere gereksinimi olan ilgililere raporlayan kişidir. Bu tanımı da dikkate alarak muhasebeci bir işletmede hangi işleri yapar sorusuna cevap aramak gerekir. 3 4 Özgül CEMALCILAR, Genel Muhasebe Teori ve Uygulama, Kalite Matbaası, Ankara, 1976, s.4; Mehmet Ali CANOĞLU, Vergi Muhasebesi, Met/er Matbaası, İstanbul, 1985, s.1 vd. CEMALCILAR, s.4 vd. 4 Muhasebeci; bir işletmedeki finansal nitelikli işlemler ile ilgili olayları kaydeden, sınıflandıran, özetleyen, analiz eden, yorumlayan ve sonuçları ilgililere raporlayan kişidir, bütçeleme ve denetim amacıyla bilgi üreten kişidir, yönetim faaliyetlerini izleyen kişidir, muhasebe politikalarını oluşturan kişidir, hesap planını oluşturan ve finansal raporları tasarlayan kişidir, muhasebe faaliyetleri yürüten kişidir, yönetim gereksinim duyduğu özel raporları üreten kişidir ve vergi ile ilgili işlemleri yürüten ve beyannameleri düzenleyen kişidir. Bu kitap kapsamına sadece muhasebecinin belirtilen bu görevlerinden birincisi üzerinde durulacaktır. Ülkemizde muhasebecilik mesleği 3568 Sayılı “Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Kanunla” düzenlenmiştir. 5 Bu düzenlemenin amacı, Kanunun 1. maddesinde “işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek meslekî standartları gerçekleştirmek üzere, Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci 5 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, R. G. No: 20194 Kabulü: 1.6.1989 R.G. Tarihi: 13.6.1989. 5 Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik meslekleri ve hizmetleri ile Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliğinin kurulmasına, teşkilat, faaliyet ve denetimlerine, organlarının seçimlerine ilişkin esasları düzenlemek” olarak ifade edilmektedir. Kanunda meslek mensupları yukarıda da ifade edildiği gibi üç grupta ele alınmaktadır. Serbest Muhasebeci (SM), (Kaldırılmıştır) Serbest Muhasebeci ve Malî Müşavir (SMMM), Yeminli Malî Müşavir (YMM). 1. MESLEK MENSUBU OLMANIN ŞARTLARI Kanun herbir meslek mensubu için mesleğe başlayabilmek hangi şartları taşımaları gerektiğini genel ve özel şartlar olmak üzere düzenlenmiştir. Her üç meslek mensubunun da herşeyden önce genel şartlara sahip olması gerekir. Bu şartlar; 6 6 7 T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci malî müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır7). Agk., m. 4. Serbest muhasebeci malî müşavirlik mesleğini resmen düzenlemiş olan yabancı bir devletin tabiyetindeki kişilerin, T.C. tabiyetindeki serbest muhasebeci malî müşavirliklerde aranan nitelikleri taşımak şartıyla, kendi memleketlerinde elde etmiş oldukları haklardan 2 nci madde kapsamına giren hizmetleri, karşılıklılık 6 Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak. Kamu haklarından mahrum bulunmamak. Taksirli suçlar hariç olmak üzere; affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmamak. Ceza veya disiplin çıkarılmış olmamak. Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak soruşturması sonucunda memuriyetten A. Serbest Muhasebeci Olmanın Özel Şartları 8 Mesleğe girmek isteyen kişinin belli bir eğitim düzeyinde olması ve staj yapması gereklidir. Bir kişinin serbest muhasebeci olarak çalışabilmesi için hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında ön lisans seviyesinde öğrenim görmüş olanlar ile ticaret liseleri ve maliye meslek liselerinden mezun olanlar, staj şartını yerine getirmiş olmaları halinde, sınav şartı aranmaksızın serbest muhasebeci ünvanı ile çalışabilirler. Staj süresi ön lisans seviyesinde mezun olanlar için 4 yıl, şartı ile serbest muhasebeci malî müşavir ünvanı altında Türkiye’de de yapmalarına Maliye ve Gümrük Bakanlığının teklifi üzerine Başbakanın onayı ile izin verilebilir. 8 Agk., m. 5. Yürürlülükte değildir. 7 ticaret liselerinden ve maliye meslek liselerinden mezun olanlar için 6 yıl olarak belirlenmiştir. B. Serbest Muhasebeci Malî Müşavir Olmanın Özel Şartları 9 SMMM olabilmek için kanunda eğitim durumu, staj ve sınav ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Tüm bu şartları yerine getirenlerin ayrıca ruhsat almaları gereklidir. SMMM 10 olabilmek için: Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurumunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olmak veya diğer öğretim kurumlarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olmak. Staj amacıyla serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavir yanında iki yıl çalışmış olmak. Serbest muhasebeci malî müşavirlik sınavını kazanmış olmak. Türkiye genelinde malî denetim yapan kamu bankalarının müfettişleri ile kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanlardan, bu yetkilerini aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında 8 yıllık hizmet süresini dolduranlar ile hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve 9 Agk. m. 5. Bir meslek mensubuna Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler diyebilmek için belirtilen işleri, bir işyerine bağlı olmaksızın yapması gerekir. 10 8 siyasal bilimler konularda en az 8 yıl öğretim üyesi veya görevlisi olarak çalışmış bulunanlar için sınav şartı aranmaz. Serbest muhasebeci malî müşavirlik ruhsatını almış olmak. C. Yeminli Malî Müşavir Olmanın Özel Şartları 11 Yeminli malî müşavir olmak isteyen bir kişinin: En az 10 yıl serbest muhasebeci malî müşavirlik yapmış olması, Yeminli malî müşavirlik sınavını başarmış olması ve Yeminli malî müşavir ruhsatını almış olması gerekir. Ancak kanun bazı meslek mesuplarına YMM olma hakkını daha önceki kamu kurumlarındaki hizmet sürelerini dikate alarak doğrudan tanımaktadır. Bunlar: Kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış olanların, bu yetkiyi aldıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ile Hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilimler dallarında öğretim üyeliği veya görevliliği yapmış olanların bu hizmetlerinde geçen süreleri serbest muhasebeci malî müşavirlikte geçmiş süre olarak kabul edilir. 11 Agk. m. 9. 9 Bunun da ötesinde; kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi almış ve meslekî yeterlilik sınavını vermiş olanlar ile yukarıda sayılan konularda profesörlük ünvanı almış olanlar için sınav şartı aranmamaktadır. Yeminli malî müşavirlik mesleğine kabul edilenler, görevlerine fiilen başlamadan önce, Asliye Ticaret Mahkemesinde yemin etmeleri gerekir. 2. MESLEK MENSUPLARININ YAPACAĞI İŞLER Bu meslek mensuplarının yapacağı işlerin neler olduğu kanunun 2. maddesinde belirlenmiştir. A. Serbest Muhasebecilerin Yapacağı İşlemler Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin; genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak. B. Serbest Muhasebeci ve Malî Müşavirlerin Yapacağı İşlemlerin Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin; Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak. 10 Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak. Yukarıdaki belirtilen konularda, belgelere dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, malî tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak. C. Yeminli Malî Müşavirlerin Yapacağı İşlemler Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak, Yukarıdaki belirtilen konularda, belgelere dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, malî tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak, Tasdik ve tasdikten doğan sorumluluk ile ilgili maddeye göre çıkartılacak yönetmelik çerçevesinde tasdik işlerini yapmak olarak belirlenmiştir. Ancak, Yeminli Malî Müşavirlerin muhasebe ile ilgili defter tutmaları yasaklanmıştır. Ayrıca bu meslek mensupları, muhasebe bürosu açamazlar ve muhasebe bürolarına ortak olamazlar. 11 III. MUHASEBEYLE İLGİLİ TARAFLAR Muhasebenin sağladığı bilgilerden yararlanan ve bu nedenle muhasebeyle ilgilenenler sadece işletmeler değildir. İşletmelerin dışında kalan taraflar da söz konusudur. Bunlar:12 İşletme sahibi kişi veya kişiler Yöneticiler13 İşletmede çalışanlar Kredi verenler Devlet Kamu İşletme sahipleri, günümüzde işletmeleri yönetmekten çok kontrol etmek durumuna gelmişlerdir. Zira, günümüz işletmeleri her yönden gelişme ve büyüme içindedirler. Bu nedenle onların yönetimleri ayrı bir uzmanlık konusu olmaktadır. Bunun sonucu olarak da, işletmelerin yönetimi artık özel bilgi ve maharet isteyen başlı başına bir meslek haline gelmiştir. Evvelce işletme sahipleri aynı zamanda işletme yöneticisi de olmakta iken günümüzde bu durum genelde ortadan kalkmıştır. İşletmelerin yönetimi artık yönetici olarak yetişmiş Halim SÖZBİLİR, İşletmelerde Sosyal Muhasebe Kuramı ve Türkiye'de Bir Anket Çalışması, Sevinç Matbaası, Ankara, 1981, s.18 vd; M. W. E GLAUTIER, B. UNDERDOWN, Accounting Theory and Practice, The English Language Book Society/Pitman, London, 1986, s.15-20. 13 İnan ÖZALP, Yönetim ve Organizasyon, C.I, Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir, 1986, s.7: "İşletmenin sadece genel müdürü yönetici değil aynı zamanda bir ustabaşı veya atölyede görevli bir kişi de yöneticidir. Yönetici başkaları vasıtasıyla iş gören kişi olduğuna göre başkalarının emeğini kullanan ve onlarla işbirliği sonucu belli amaçlara ulaşmak isteyen herkes bir yönetim faaliyetinde bulunuyor; diğer bir deyişle yöneticilik yapıyor demektir". 12 12 uzmanlaşmış tecrübeli kişiler tarafından yürütülmektedir. Ancak, bu yöneticilerin yaptıkları işleri kontrol etmek, başarılarını ölçmek ve bunun sonucunda yöneticiyi işte tutmak veya değiştirmek yine işletme sahiplerinin yetkisindedir. Ancak, işletme sahiplerinin bu yetkilerini işletme yararları doğrultusunda kullanabilmeleri ancak muhasebeden elde edecekleri bilgilerle olacaktır. Ayrıca, işletme sahiplerinin ortaklıkta kalıp kalmama, sermaye paylarını olumlu veya olumsuz yönde değiştirme vb. kararlarını yine muhasebeden edinecekleri bilgilerle alacakları bir gerçektir. İşletme sahiplerinin gerek yöneticiler üzerindeki yetkileri ve gerekse kendilerinin işletmeyle ilgili kararları, işletmelerin varlığını doğrudan etkileyen kararlardır. İşletme sahiplerinin bu kararlarında yanılgıya düşmemek için mutlaka muhasebe veri ve raporlarından yararlanmaları gerekir. İşte bu yakın ve önemli ilişki nedeniyle, işletme sahipleri muhasebeyle ilgili taraflar arasında en başta inceleme konusu yapıldı. Yöneticilere gelince, bunların işletme yönetimi için yetişmiş uzman kişiler olduğunu daha önce de belirtmiştik. İşletmelerin büyümeleri; "işletme sahipliği" ile "yöneticilik" kavramlarını kesinlikle birbirinden ayırmış ve temel yönetim fonksiyonunu yerine getirmekle yükümlü olan yeni ve profesyonel bir 13 sınıf yaratmıştır.14 Böylece, yönetici sadece işletmeye karşı değil, diğer sosyal taraflara karşı da sorumlu olan kişi niteliğini kazanmıştır.15 İşletme yönetiminden sorumlu olan yöneticinin başarılı olup olmaması, başarılı ise başarı derecesi kendisinin yönetim görevinde tutulup tutulmaması hakkında kararların verilmesinde rol oynar. Yöneticinin başarılı olup olmaması ise, faaliyetler sonucu işletmenin ulaştığı finansal güç ve kârlılık ile ölçülür. Bu bilgileri veren araç muhasebedir.16 "Yöneticinin başlıca görevinin, işletmede etkin bir yönetim biçiminin gerçekleştirilmesinin sağlanması olarak düşünüldüğünde, işletmenin finansal durumuna, faaliyetlerinin sonucuna ve bu sonucun oluşumuna ilişkin bilgilerin sık sık değerlendirilmesi gereği ortaya çıkar. Değerlendirilecek bu bilgiler; üretim, pazarlama, finans, personel, araştırma ve geliştirme fonksiyonları ile ilgilidir ve bağlantılıdır. Bu nedenle, her bir ünitenin yöneticisinin kendi ünitesinin fonksiyonlarına ilişkin bilgileri muhasebeye aktarması gereklidir. Aslında bu fonksiyonlara ilişkin bilgilerin çoğu mali nitelikte olup muhasebenin kapsamındadır. 14 15 16 Özcan ÖZAL, Oya YILDIRIM, Nergis TEK, Muhasebe - İlkeler ve Tekdüzen Muhasebe Sistemi Uygulamaları, 7. Baskı, Ege Üniversitesi Matbaası, İzmir, 1996, s.6-7.; Latif ÇAKICI, 1976 Türkiye'sinde Muhasebecinin Sosyal Sorumlulukları (Bildiriler-Yorumlar), İsmail Akgün Matbaacılık ve Kitapçılık Müesseseleri, İstanbul, 1979, s.105. ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.6-7. CEMALCILAR, s.6. 14 İşletmenin etkin bir yönetim biçiminin gerçekleştirilebilmesi için yöneticinin de belirsizlikleri azaltacak bir unsur olarak muhasebe bilgilerine gereksinim duyacağı açıktır17". Muhasebe ile ilgili taraflardan bir diğeri de işletmede çalışanlardır. Bunlar; işçi, memur, müstahdem vb. isimler altında işletmede hizmet görürler.Bu hizmetlerinin karşılığı olarak da işletmeden maaş veya ücret alırlar. Maaş ve ücretlerin yeterli olmaması halinde bunların artırılması yolunda zam isteklerinde bulunurlar. Bunların çalıştıkları sürece hakettikleri maaş veya ücreti alabilmeleri işletmenin ekonomik ve mali yapısının güçlü ve yeterli olmasına bağlıdır. İşletmenin ekonomik ve mali yapısının gerçek gücü muhasebe veri ve raporlarıyla ortaya çıkacaktır. Çalışanların bunlardan yararlanarak kendilerini güvence altına alma ve isteklerini kabul ettirme imkanlarına kavuşurlar. İşletmenin ekonomik ve mali yapısına aykırı isteklerde bulunmaktan kaçınırlar. "İşçi ve memurların ücret artışı ve diğer istekleri, bunların temsilcisi olan sendikalar tarafından yapılır. İşletme ile sendikalar arasında yapılan görüşmeler ve imzalanan toplu sözleşmelerin dayanağı muhasebe verileridir. İşletmeler ile sendikalar arasındaki anlaşmazlıkları bir hükme bağlayan yüksek hakem kurulları ile mahkemeler gerekçelerini muhasebe verilerine dayandırırlar"18. 17 18 ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.7. Yüksel KOÇ YALKIN, Genel Muhasebe İlkeleri ve Uygulaması, Ankara, 1994, s.7. 15 Sonuç olarak, işletmelerde çalışanların, gerek işletmede çalışmaya devam edip etmeme ve gerekse yeni isteklerde bulunup bulunmama konusundaki kararlarında, yararlanabilecekleri ve başvurabilecekleri tek kaynak muhasebe olmaktadır. Kredi verenler, daha önce işletmenin ödeme kabiliyeti, yatırım politikası, kârlılık durumu hakkında bilgi edinmek isterler. Bu bilgilere göre de işletmeye kredi verip vermemekte, verdikleri takdirde kredinin şartları konusunda bir karara varırlar. İşte kredi verenler, söz konusu kararların alınmasında, kredi verecekleri işletmenin muhasebe veri ve raporlarından yararlanırlar. Günümüzde işletmelerin kredilerden yararlanmadan faaliyetlerini yürütmeleri genelde düşünülemez. Zira, bu imkansız denecek derecede zor bir iştir. Bu nedenle işletmeler kendi mali yapıları ve ödeme güçleri oranında bazı kuruluşlardan kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere kredi alma yoluna giderler.19 Örneğin ülkemizde; kamu işletmelerinin kredileri Devlet Yatırım Bankası, özel işletmelerin kredileri ise; Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Sınai Yatırım ve Kredi Bankası vb. bankalar tarafından karşılanır. Bu bankalardan kredi sağlanırken bir proje hazırlanması gerekir. Bu projeler de muhasebe verilerine dayanır.20 Yukarıda adı geçenler dışında kalan bankalar ve kişilerden de işletmeler kredi sağlayabilirler. Bunlardan bankalar, kredi açacakları işletmelerden daha önce belirlenmiş kapsam ve şekle uygun muhasebe verileri ve raporları isterler. Krediyi kullanmak isteyen işletme de bu 19 20 ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.5. KOÇ YALKIN, s.8. 16 veri ve raporları krediyi açacak olan bankaya vermek zorundadır. Zira, bunlar olmaksızın kredinin verilmesi ve kullanılması söz konusu değildir. Görülüyor ki, kredi verenlerin en büyük güvencesi yine muhasebe veri ve raporları olmaktadır. Böylece muhasebe ile ilgili taraf olarak kredi verenler için muhasebe en büyük ve güvenilir kaynak olmaktadır. İşletmeye kredili mal satan kişiler(satıcılar) içinde yine muhasebe veri ve raporları güvence ve önem taşır. Bu nedenle, kredi verenler arasında, muhasebeyle ilgili taraf olarak "satıcıları" da ilave etmek gerekir. Hatta bunu daha da genişleterek işletmeyle ilişkili müşterileri de taraf olarak düşünmek uygun olur. Muhasebeyle ilgili önemli bir taraf da Devlet'tir. "Devlet gelirlerinin önemli bölümünün vergiler yoluyla sağlandığı bir gerçektir. Vergi kaybına neden olabilecek sonuçların ortadan kaldırılması, gerek gelir üzerinden alınan vergilere temel olacak matrahın doğru hesaplanmasına ve gerekse dolaylı vergilerin sağlıklı bir biçimde toplanabilmesine bağlıdır. Günümüzde işletmelerin ödemekle yükümlü oldukları vergiler, muhasebe verilerine dayanılarak saptanır. Vergi alacağının belirlenmesi için gerekli görülen durumlarda devlet, işletme muhasebesini yasalar aracılığıyla yönlendirerek gerekli kontrol ve denetimi yapar. İşte bu noktada devletin; işletme faaliyetlerine ilişkin sayısal bilgileri veren bir kaynak olarak muhasebe ile ilgi kurması gerekliliği ortaya çıkar. Önceleri işletme muhasebesi ile yalnızca vergisel yönden ilgilenen devlet, günümüzde işletme muhasebesinden sağlanan bilgilerin milli 17 ekonomiye yön vermekte büyük katkısının olduğunu da kabul etmiştir".21 Aynı zamanda, devlet ekonomik politikasını uygularken ve ekonomiyle ilgili "mikro ekonomik" ve "makro ekonomik" analizler yaparken işletmelere ait muhasebe verilerini kullanır.22 Muhasebe ile ilgili taraflardan bir diğeri de kamu (toplum)dur. Ekonomik yapının oluşmasında ve refahın sağlanmasında işletmelerin ve gerçekleştirdikleri faaliyetlerin büyük etki ve katkıları vardır. Bu nedenle işletmelerin verecekleri kararlar kamu tarafından sürekli olarak ilgiyle izlenir. İşletmelerin sorumluluklarının ne ölçüde yerine getirildiğinin değerlendirilebilmesi açısından konuya ilişkin bilgilerin kamuya aktarılması gerekir. Bilgi aktarma, diğer bir deyişle kamuyu aydınlatma fonksiyonu ise; muhasebenin hizmet amaçlarından birisidir. Bu konu ekonomik ve mali amaçların ötesinde özellikle sosyal amaçları içermesi yönünden önem taşır. İşletmelerin gelecek dönemlere ilişkin sağlıklı planlamalara gidebilmeleri için, kamununda işletme yönetimini gereksinim duyulan bilgilerle desteklemesi gerekir. 21 22 ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.9.; Alparslan PEKER, Modern Yönetim Muhasebesi, Filiz Kitapevi, İstanbul, 1983, s.6 KOÇ YALKIN, s.9. 18 İşletme-Kamu, Kamu-İşletme ilişkisi çift taraflı olarak sürüp giderken, günümüzde işletmelerin dili olarak nitelendirilen muhasebe de buna yön verir.23 Bir toplumu meydana getiren kamu da, o toplumun geleceği, refahı ve istikrarlı gelişmesi ile çok yakın ilgisi olan işletmeler hakkında bilgi sahibi olmak ister. Toplumun önemli bir kısmını oluşturan işletmeler hakkında bilgileri, kamu da muhasebe verilerinden elde eder.24 Potansiyel ortaklar denilen gelecekteki ortakların da muhasebeyle ilgili taraflardan birisi olarak ayrıca incelemeye değer buluyoruz. Bu nedenle, bazı eserlerde "işletme sahipleri" başlığı altında sözü geçen potansiyel ortakları burada ayrı bir başlık ele almayı yararlı ve uygun bulduk. "Gelişmekte olan ekonomilerde mal ve hizmet üretimini gerçekleştirebilecek finansal olanakların sağlanması sorunu, tasarrufların değerlendirilmesinde sermaye piyasası gibi finansal kuruluşların geliştirilmesi sonucunu yaratmıştır. Sermaye piyasasının geliştirilmesi ise, bazı yan kuruluşların da bir bütün olarak ele alınmasını gerektirir. Tasarruflarını değerlendirmek isteyen bireylerin, ortak olacakları veya borç verecekleri kuruluşlarda haklarının korunacağını bilmeleri, ortağı ya da alacaklısı bulundukları işletmelerin finansal yapılarını tanımaları gelecekte yapılması düşünülen yatırımları için bir güvencedir. Bu güvence hisse senedi ve tahvil ile katkıda bulunacak işletmelerin hesaplarının yetkili muhasebe uzmanlarınca onaylanması ile anlam 23 24 ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.10. KOÇ YALKIN, s.9. 19 kazanır. Bu nedenle, işletmelerin potansiyel ortaklarının sağlıklı, güvenilir ve tarafsız muhasebe bilgilerine ilgi duymaları kaçınılmazdır25". IV. MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI Muhasebe veri ve raporlarının muhasebeyle ilgili taraflara aynı derecede yarar ve güvenilirlik sağlayabilmesi, bu veri ve raporların hazırlanmasında "muhasebe kavramlarına" uyulmasına bağlıdır. Muhasebe kavramları, muhasebenin anayasası gibidir ve muhasebe uygulamalarının temelini oluşturmaktadır.26 Muhasebe kavramlarının neler olduğunu açıklamadan önce, muhasebe kavramlarının oluşturulmasının niçin gerekli olduğunu ortaya koymak gerekir. Muhasebe kavramlarının gerekliliği şu başlıklar altında ele alınmaktadır27: Uygulama standartları belirlenirken muhasebe kavramları esas alınacaktır, Ortaya çıkan problemler, belirlenen muhasebe kavramlarına göre daha kolaylıkla çözülebilecektir, Muhasebe kavramları, finansal tabloların kullanıcılar tarafından anlaşılmasını ve finansal tabloların güvenilirliğini artıracaktır. Muhasebe kavramları, işletmelerin finansal tablolarının karşılaştırılabilirliğini artıracaktır. 25 26 27 ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.10. Donald E. KIESO, Jerry J. WEYGANDT, Intermediate Accounting, John Wiley & Sons, USA, 1986, s.26. Daha geniş bilgi için bkz., Patrick R. DELANEY, James R. ADLER, Barry J. EPSTEIN, Michael F. FORAN, Interpretation and Application of Generally Accepted Accounting Principles, John Wiley and Sons, Inc., USA, 1989, s. 130.; KIESO, WEYGANDT, s.26. 20 Daha önce de belirtildiği gibi muhasebe kavramları, muhasebe uygulamalarına ilişkin genel düzenlemeleri içermektedir. Ancak özelliği olan muhasebe problemlerinin çözümlenmesi ayrı bir düzenlemeyi gerektirmektedir. Bu amaçla Amerika Birleşik Devletleri'nde temel olan iki tebliğ yayımlanmaktadır. Birincisi, muhasebe kavramlarına ilişkin düzenlemeleri içeren tebliğler (Finansal Muhasebe Kavramları Tebliğleri-SFACs); ikincisi ise, uygulamada ortaya çıkan problemlerin çözümüne ilişkin tebliğlerdir (Finansal Muhasebe Standartları Tebliğleri-SFASs). Bunların yanında Açıklama Bültenleri ve Teknik Bültenler ile uygulamaya yön verilir28. Örneğin finansal tablolardan biri olan bilanço ile ilgili şu düzenlemeler yapılmıştır. 43 Nolu Muhasebe Araştırma Bülteni (bölüm 2,3) 22 Nolu Muhasebe Presipleri Kurulu Görüşü 5, 6 ve 12 Nolu Finansal Muhasebe Standartları Tebliğleri 6 Nolu Finansal Muhasebe Kavramları Tebliği 14 Nolu Finansal Muhasebe Standartları Kurulu Yorumu Burada da görüldüğü gibi, çok sayıda düzenleme bilançonun sunulması ile ilgilidir. Ülkemizdeki muhasebe uygulamalarının belirli bir düzen içinde yürütülebilmesi için önemli çalışmalar yapılmaktadır. 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri ile Türkiye Muhasebe Standartları bu konudaki ciddi çalışmalardır. 3568 Sayılı Kanunla meslek ve meslek mensuplarına ilişkin düzenleme; Genel Tebliğler ile de muhasebe uygulamalarının 28 DELANEY, ADLER, EPSTEIN, FORAN, s. 1-30. 21 ülke düzeyinde tekdüzen standartlara oturtulması ve Türkiye Muhasebe Standartları ile de muhasebe standartlarının oluşturulması amaçlanmıştır. 1 Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile; Muhasebenin Temel Kavramları, Muhasebe Politikalarının Açıklanması, Mali Tablolar İlkeleri, Mali Tabloların Düzenlenmesi ve Sunulması, Tekdüzen Hesap Çerçevesi, Hesap konularında düzenlemeler yapılmıştır. Planı ve İşleyişi Bu tebliğ kapsamında muhasebe kavramları şu şekilde belirlenmiştir.29 Sosyal Sorumluluk Kavramı Kişilik Kavramı İşletmenin Sürekliliği Kavramı Dönemsellik Kavramı Parayla Ölçülme Kavramı Maliyet Esası Kavramı Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı Tutarlılık Kavramı Tam Açıklama Kavramı İhtiyatlılık Kavramı Önemlilik Kavramı 29 Daha geniş bilgi için bkz., Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği 26.12.1992 Tarih ve 21447 Sayılı Resmi Gazete Mükerrer Sayısı. 22 Özün Önceliği Kavramı Sosyal Sorumluluk Kavramı Bu kavram, muhasebenin işlevini yerine getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı; muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder. Bu kavrama bağlı kalmanın şartlarından biri muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır. Dolayısıyla bu kavramın "Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı" ile de ilgisi vardır.30 Sosyal sorumluluk kavramının yasal düzenlemelerle desteklenmesi gereklidir. Ancak bu başarıldığından sosyal sorumluluk kavramından beklenen etkenlik ve toplum çıkarlarının gözetilmesi amaçlarına ulaşılabilecektir. Ülkemizde muhasebe uygulamalarını yönlendiren VUK, TTK, SPK vb. muhasebe bilgilerinin doğru ve tarafsız olarak işletme içi ve işletme dışı kullanıcılara sunulması konusunda düzenlemeleri içermektedir. Ancak doğaldır ki, sosyal sorumluluk kavramı uygulaması için sadece yasal düzenlemeler yeterli değildir. Muhasebecinin de işletmenin finansal tablolarını hazırlarken ve bu tabloları üçüncü kişiler için 30 CEMALCILAR, s.16. 23 yorumlarken sorumluluk kavramının gerektirdiği kişilik içinde tarafsız davranabilme becerisine sahip olması gerekir. Kişilik Kavramı Bu kavram; işletmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diğer ilgililerden ayrı bir kişiliğe sahip olduğunu ve o işletmenin muhasebe işlemlerinin sadece bu kişilik adına yürütülmesi gerektiğini öngörür. İşletmenin, işletme sahiplerinden ayrı bir kişiliğe sahip olması kavramı çift taraflı kayıt esasına temel olan bir kavramdır. Varlıklar ile kaynaklar arasındaki eşitliği gösteren temel muhasebe eşitliği bu varsayımın bir ifadesidir.31 İşletmenin Sürekliliği Kavramı Bu kavram, işletmelerin faaliyetlerini bir süreye bağlı olmaksızın sürdüreceğini ifade eder. Bu nedenle işletme, sahiplerinin ya da hissedarlarının yaşam süreleriyle bağlı değildir. İşletmenin sürekliliği kavramı maliyet esasının temelini oluşturur. Diğer bir ifadeyle işletmenin sahip olduğu kıymetlerinin tamamının dönemiçinde veya sonunda nakte çevrilmeyeceği(satılıp paraya çevrilmeyeceği) esasına dayanır. Bu kavramdan hareket edildiğinde, herhangi bir tarihte veya dönemsonunda işletme durumunun tesbitinde, iktisadi kıymetlerin o günkü değeriyle değil maliyet değeriyle değerlenmesi uygun olur.32 31 32 Agk., s.17. ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.37. 24 Bu kavramın işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır. Dönemsellik Kavramı Dönemsellik kavramı; işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır. İşletmeler için sıklıkla karşılaştığımız dönem 01. Ocak - 31. Aralık’tır. Ancak işinin özelliği gereği bazı işletmeler için bu dönem farklı olabilir. Örneğin bir işletmenin üretim yapması ve bunu satması(faaliyet süresi) bir yıldan az veya çok olabilir. Bu durumda işletme için dönem bu süre olacaktır. Parayla Ölçme Kavramı Parayla ölçme kavramı, parayla ölçülebilen iktisadi olay ve işlemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder. 25 Muhasebe işlemleri ulusal para birimine göre yapılır. Ortak bir ölçü olan ulusal para ile birbirinden çok farklı olan değerleri toplamak, çıkarmak, karşılaştırmak ve yorumlamak olanaklı olacaktır.33 Maliyet Esası Kavramı Maliyet esası kavramı; para mevcudu, alacaklar ve maliyetinin belirlenmesi mümkün veya uygun olmayan diğer kalemler hariç, işletme tarafından edinilen varlık ve hizmetlerin muhasebeleştirilmesinde, bunların elde edilme maliyetlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Bu kavram "İşletmenin Sürekliliği Kavramı" ile çok yakından ilgilidir. Zira, özellikle sabit varlıkların işletme devam ettiği sürece satılmaları sözkonusu değildir. Bu nedenle bu varlıkların maliyet değeriyle değerlenmeleri, günlük değeriyle değerlenmelerinden daha yararlı ve uygun olan yoldur. Özellikle, işletme varlıklarının piyasa değerinde meydana gelecek her değişmede muhasebe kayıtlarının buna göre düzeltilmesi pratik olmadığı kadar yararı da olmayan bir yoldur. Maliyet esasının genel fiyat düzeyindeki değişmelerin etkisi altında kalacağı konusu tartışılmakla birlikte bu varsayımın diğer değerleme ölçü teknikleri için gerekli ve düzenli bir dayanak olduğu benimsenmiştir.34 Tarafsızlık ve Belgelendirme Kavramı 33 34 CEMALCILAR, s.18. Feridun ÖZGÜR, Muhasebe İlkeleri, Alaş Basım, İstanbul, 1981, s.15-160; ÖZAL, YILDIRIM, TEK, s.18; KOÇ YALKIN, s.25. 26 Bu kavram, muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılması gereğini ifade eder. Bu kavramdaki objektif belgelerle faturalar, makbuzlar, senetler, bordrolar vb. kastedilmiştir. Bu kavrama uymak diğer taraftan "Sosyal Sorumluluk Kavramı"nın da gereklerinin yerine getirilmesi anlamındadır. Bu nedenle bu iki kavram arasında yakın ilişki vardır. İşletmelerde objektif belgeye dayanmayan işlemler de sözkonusudur. Ancak, bütün işlemlere ait verilerin güvenilir olması işletmede devamlı yapılması gereken iç kontrolla sağlanabilir. Bu kavramın anlamı, işletmedeki değişiklikler ve bunların etkilerinin ölçülmesinde, tarafsız ve yetkili bir uzmanla aynı sonuca ulaşılmasıdır.35 Tutarlılık Kavramı Tutarlılık kavramı; muhasebe uygulamaları için seçilen muhasebe politikalarının, birbirini izleyen dönemlerde değiştirilmeden uygulanması gereğini ifade eder. İşletmelerin mali durumunun, faaliyet sonuçlarının ve bunlara ilişkin yorumların karşılaştırılabilir olması bu kavramın amacını oluşturur. Tutarlılık kavramı, benzer olay ve işlemlerde kayıt düzenleri ile değerleme ölçülerinin değişmezliğini ve mali tablolarda biçim ve içerik yönünden tekdüzeni öngörür. Geçerli nedenlerin bulunduğu durumlarda, işletmeler uyguladıkları muhasebe politikalarını değiştirebilirler. Ancak bu değişikliklerin ve 35 KOÇ YALKIN, s.24-25. 27 bunların parasal etkilerinin mali tabloların dipnotlarında açıklanması zorunludur. Özellikle denetim raporları açısından tutarlılık kavramı önem taşır. Denetim raporunu düzenleyecek olan Yeminli Mali Müşavirler'in işletmelerde bu kavrama uyulup uyulmadığını belirtmeleri gerekir.36 Tam Açıklama Kavramı Tam açıklama kavramı; mali tabloların, bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir. İhtiyatlılık Kavramı Bu kavram, muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin gözönüne alınması gereğini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak, işletmeler, muhtemel giderleri ve zararları için karşılık ayırırlar, muhtemel gelirleri ve kârları için ise gerçekleşme dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe işlemi 36 KOÇ YALKIN, s.26. 28 yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gereğinden fazla karşılık ayrılmasına gerekçe oluşturamaz. Örneğin; eğer işletmenin dönemiçinde tahsil edemeyeceğini düşündüğü alacakları varsa bunun için karşılık ayıracak ve zarar yazacaktır. Ancak, eğer işletme gelecekte doğabilecek bir gelirini önceden muhasebeleştiremeyecektir. Önemlilik Kavramı Önemlilik kavramı, bir hesap kalemi veya mali bir olayın nisbi ağırlık ve değerinin, mali tablolara dayanılarak yapılacak değerlemeleri veya alınacak kararları etkileyebilecek düzeyde olmasını ifade eder. Önemli hesap kalemleri, finansal olaylar ve diğer hususların mali tablolarda yer alması zorunludur. Özün Önceliği Kavramı Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceliği esastır. 29 Örneğin; işletme daha sonra teslim alacağı mallarla ilgili bir peşin ödeme yapmış ise(verilen sipariş avansı), bu tutar işletme için bir alacak gibi düşünülse de, bu işlem işletmenin stokları ile ilgili olduğundan bu kavram gereğince alacaklar grubunda değil, stoklar grubunda ele alınacaktır. V. MALİ TABLOLAR İLKELERİ37 Mali tablolar ilkeleri, işletmeler tarafından hazırlanacak temel mali tabloların düzenlenmesinde uygulanacak kuralların neler olduğunu ifade eder. "1 Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği"nde, bilanço ve gelir tablosu temel mali tablolar olarak belirtilmiştir. Temel mali tabloların düzenlenmesine ilişkin ilkeler iki grupta ele alımaktadır: i. Gelir Tablosu İlkeleri ii. Bilanço İlkeleri a) Varlıklara İlişkin İlkeler b) Yabancı Kaynaklara İlişkin İlkeler c) Özkaynaklara İlişkin İlkeler 1. GELİR TABLOSU İLKELERİ Gelir tablosu ilkelerinin amacı; satışların, gelirlerin, satışların maliyetinin, giderlerin, kâr ve zararlara ait hesapların ve belli 37 Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, R.G. T. 26.12.1992, S. 21447, s. 9 vd. 30 dönemlere ait işletme faaliyeti sonuçlarının sınıflandırılmış ve gerçeğe uygun olarak gösterilmesini sağlamaktır. Bütün satışlar, gelir ve kârlar ile maliyet, gider ve zararlar brüt tutarları üzerinden gösterilirler ve hiç bir satış, gelir ve kâr kalemi bir maliyet, gider ve zarar kalemi ile tamamen veya kısmen karşılaştırılmak suretiyle gelir tablosu kapsamından çıkarılamaz. Bu amaç doğrultusunda benimsenen gelir tablosu ilkeleri aşağıda belirtilmiştir: a) Gerçekleşmemiş satışlar, gelir ve kârlar; gerçekleşmiş gibi veya gerçekleşenler gerçek tutarından fazla veya az gösterilmemelidir. Belli bir dönem veya dönemlerin gerçeğe uygun faaliyet sonuçlarını göstermek için, dönem veya dönemlerin başında ve sonunda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır. b) Belli bir dönemin satışları ve gelirleri bunları elde etmek için yapılan satışların maliyeti ve giderleri ile karşılaştırılmalıdır. Belli bir dönem veya dönemlerin başında ve sonunda maliyet ve giderleri gerçeğe uygun olarak gösterebilmek için stoklarda, alacak ve borçlarda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır. c) Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun amortisman ve tükenme payı ayrılmalıdır. d) Maliyetler; maddi duran varlıklar, stoklar, onarım ve bakım ve diğer gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Bunlardan direkt olanları doğrudan doğruya, birden fazla faaliyeti ilgilendirenleri zaman ve kullanma faktörü dikkate alınarak tahakkuk ettirilip, dağıtılmalıdır. e) Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kâr ve zararlar meydana geldikleri dönemde tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir. f) Bütün kâr ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılmasını gerektirecek büyüklük ve niteliktekiler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda gösterilmelidir. g) Karşılıklar, işletmenin kârını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait kârı diğer döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır. 31 h) Dönem sonuçlarının tesbiti ile ilgili olarak uygulanagelen değerleme esasları ve maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça belirtilmelidir. i) Bilanço tarihinde varolan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın gelecekte ortaya çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden, şarta bağlı olaylardan kaynaklanan, makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır. Şarta bağlı gelir ve kârlar için ise gerçekleşme ihtimali yüksek de olsa herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz; dipnotlarda açıklama yapılır. 2. BİLANÇO İLKELERİ Bilanço ilkelerinin amacı; sermaye koyan veya sonradan kendilerine ait kârı işletmede bırakan sahip ve hissedarlar ile alacaklıların işletmeye sağladıkları kaynaklar ve bunlarla elde edilen varlıkların muhasebe kayıt, hesap ve tablolarında anlamlı bir şekilde tesbit edilmesi ve gösterilmesi yoluyla, belli bir tarihte işletmenin mali durumunun açıklıkla ve ilgililer için gerçeğe uygun olarak yansıtılmasıdır. Bilanço, varlıkların içinde bulunulan zamandaki değerini veya tasfiye halinde bunların satışından elde edilecek para tutarlarını yansıtan bir tablo değildir. Bütün varlıklar, yabancı kaynaklar ve özkaynaklar bilançoda gayrisafi değerleri ile gösterilirler. Bu ilke, bilançonun net değer esasına göre düzenlenmesine bir engel oluşturmaz. Bu doğrultuda net değer bilanço düzenlenmesinin gereği olarak indirim kalemlerinin ilgili hesapların altında açıkça gösterilmesi esastır. Bu amaç doğrultusunda benimsenen bilanço ilkeleri; varlıklar, yabancı kaynaklar ve özkaynaklar itibarıyla aşağıda belirtilmiştir: 32 a. Varlıklara İlişkin İlkeler: I. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşebilecek varlıkları, bilançoda dönen varlıklar grubu içinde gösterilir. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşemeyen, hizmetlerinden bir hesap döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli varlıkları, bilançoda duran varlıklar grubu içinde gösterilir. Dönemsonu bilanço gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kalanlar dönen varlıklar grubunda ilgili hesaplara aktarılır. III. Bilançoda varlıkları, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için, varlıklardaki değer düşüklüklerini göstererek karşılıkların ayrılması zorunludur. II. IV. Dönen varlıklar grubu içinde yer alan menkul kıymetler, alacaklar, stoklar ve diğer dönen varlıklar içindeki ilgili kalemler için yapılacak değerleme sonucu gerekli durumlarda uygun karşılıklar ayrılır. V. Bu ilke, duran varlıklar grubunda yer alan alacaklar, bağlı menkul kıymetler, iştirakler, bağlı ortaklıklar ve diğer duran varlıklardaki ilgili kalemler için de geçerlidir. VI. Gelecek dönemlere ait olarak önceden ödenen giderler ile cari dönemde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde tahsil edilecek olan gelirler kayıt ve tesbit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir. VII. Dönen ve duran varlıklar grubunda yer alan alacak senetlerini, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır. VIII. Bilançoda duran varlıklar grubunda yer alan maddi duran varlıklar ile maddi olmayan duran varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan amortismanların birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. IX. Duran varlıklar grubu içinde yer alan özel tükenmeye tabi varlıkların maliyetini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan tükenme paylarının birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir. X. Bilançonun dönen ve duran varlıklar gruplarında yer alan alacaklar, menkul kıymetler, bağlı menkul kıymetler ve diğer ilgili hesaplardan ve yükümlülüklerden işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilişkili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir. 33 XI. Tutarları kesinlikle saptanamayan alacaklar için herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz. Bu tür alacaklar bilanço dipnot veya eklerinde gösterilir. XII. Verilen rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatların özellikleri ve kapsamları bilanço dipnot veya eklerinde açıkça belirtilmelidir. XIII. Bu ilke, alınan rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatlar için de geçerlidir. XIV. Ayrıca, işletme varlıkları ile ilgili toplam sigorta tutarlarının da bilanço dipnot veya eklerinde açıkça gösterilmesi gerekmektedir. b. Yabancı Kaynaklara İlişkin İlkeler: I. İşletmenin bir yılı veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen borçları, bilançoda kısa vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. II. İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelmemiş borçları, bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Dönemsonu bilanço gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kalanlar kısa vadeli yabancı kaynaklar grubundaki ilgili hesaplara aktarılır. III. Tutarları kesinlikle saptanamayanları veya durumları tartışmalı olanları da içermek üzere, işletmenin bilinen ve tutarları uygun olarak tahmin edilebilen bütün yabancı kaynakları kayıt ve tesbit edilmeli ve bilançoda gösterilmelidir. IV. İşletmenin bilinen ancak tutarları uygun olarak tahmin edilemeyen durumları da bilançonun dipnotlarında açık olarak belirtilmelidir. V. Gelecek dönemlere ait olarak önceden tahsil edilen hasılat ile cari dönemde tahakkuk eden ancak, gelecek dönemlerde ödenecek olan giderler kayıt ve tesbit edilmeli ve bilançoda ayrıca gösterilmelidir. VI. Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borç senetlerini bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır. VII. Bilançonun kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar gruplarında yer alan borçlar, alınan avanslar ve diğer ilgili hesaplardan işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilgili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir. c. Özkaynaklara İlişkin İlkeler: I. İşletme sahip veya ortaklarının sahip veya ortak sıfatıyla işletme varlıkları üzerindeki hakları özkaynakları oluşturur. 34 II. İşletmenin bilanço tarihindeki ödenmiş sermayesi ile işletme faaliyetleri sonucu oluşup, çeşitli adlar altında işletmede bırakılan kârları ile dönem kârı(zararı) bilançoda özkynaklar grubu içinde gösterilir. III. İşletmenin ödenmiş sermayesi bilançonun kapsamı içinde tek bir kalem olarak gösterilir. Ancak, esas sermaye özellikleri farklı hisse gruplarına ayrılmış bulunuyorsa, esas sermaye hesapları her grubun haklarını, kâr ve tasfiye paylarının dağıtımında sahip olabilecekleri özellikleri ve diğer önemli özellikleri yansıtacak biçimde bilançonun dipnotlarında gösterilmelidir. IV. İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. İşletmede herhangi bir zararın ortaya çıkması, herhangi bir nedenle özkaynaklarda meydana gelen azalmalar; hem dönemsel hem de kümülatif olarak izlenmeli ve kaydedilmelidir. V. Özkaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı, özkaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır. VI. Özkaynaklar; ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kâr yedekleri, geçmiş yıl kârları(zararları) ve dönem net kârı(zararı)ndan oluşur. Kâr yedekleri yasal, statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar, özel fonlar gibi işletme faaliyetleri sonucu elde edilen kârların dağıtılmamış kısmını içerir. Sermaye yedekleri ise hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortaklık payları, yeniden değerleme değer artışı gibi kalemlerden meydana gelir. Sermaye yedekleri, gelir unsuru olarak gelir tablosuna aktarılamaz. Yukarıda "muhasebe kavramları" ve "mali tablolar ilkeleri" başlıkları altında ele alınan konularda, muhasebe standartlarına, bunların olmadığı durumlar ise, işletmenin içinde bulunduğu sektörde sözkonusu işletme büyüklüğü için yaygın olarak kullanılan uygulamalara bakılacaktır. Yukarıda sayılanlar için de çözülemeyen problemlerle karşılaşıldığında ise "uluslararası standartlar"da benimsenen esaslara uyulacaktır. VI. TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI Daha önce de ifade ettiğimiz gibi muhasebe standartları, muhasebe biliminin ve uygulamalarının anayasasıdır. Ülkemizde de meslek 35 mensupları ve muhasebe uygulamaları ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasından sonra Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından “Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK)” 9 Şubat 1994 tarihinde kurulmuştur. Amacı, “ülkemizde faaliyette bulunan işletmelerin ve diğer kuruluşların mali tablolarının düzenlenmesini esas almak, muhasebe ilkelerinde tekdüzeni gerçekleştirmek, meslek mensuplarının mali tabloların bağımsız denetimine esas alacakları denetim standartlarını saptamak” 38 olarak ifade edilen kurul, 11 Standart ile ilgili çalışmalarını tamamlamıştır. Bu standartlar 1 Ocak 1997 tarihinden itibaren yürülüğe girmiştir. Ayrıca kurulun çalışmaları sonucu biri Türkiye Muhasebe Standardı 1’in yerini almak üzere beş adet Türkiye Muhasebe Standardı 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe girmek üzere kabul edilmiştir. Böylece Kurul’ca kabul edilen 15 adet Türkiye Muhasebe Standardı mevcuttur..39 TMUDESK muhasebe standartlarını oluştururken öncelikle her bir standart için üç kişilik bir “Standart Komisyonu” belirler. Bu komisyon en fazla iki ay içinde “ön taslak çalışmasını” tamamlar. Tamamlanan taslak tüm kurul üyelerine dağıtılır ve ilk kurul toplantısında görüşülür. Ön taslağın yayımlanabilmesi için kurul üyelerinin beşte üçünün olumlu görüş bildirmesi gerekir.40 38 39 40 --------------, Türkiye Muhasebe Standartları 1997, TÜRMOB Yayın No: 32, TMUDESK Seri No: 1, s. iii. --------------, Türkiye Muhasebe Standartları 2000, TÜRMOB Yayın No: 95, TMUDESK Seri No: 2, s. iv. Bkz. Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Yönergesi, m. 13. 36 Bundan sonra taslak ilgili kurumların belirleyeceği kişilere, TÜRMOB üyelerine, bağlı odalara ve Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek muhasebe ve denetim alanındaki profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerine gönderilir.41 Belirlenen süre içinde gelen yorum ve öderilere göre Kurul tarafından Taslak, Muhasebe Standardı(TMS) olarak yayımlanır.42 Yayımlanan standartlar şunlardır: SIRA NO 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 STANDARDIN ADI Finansal Tabloların Sunuluşu Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Finansal Raporlama Nakit Akış Tabloları Satışlar ve Diğer Olağan Gelirler Konsolide Finansal Tablolar İştiraklerdeki Yatırımların Muhasebeleştirilmesi Yatırımların Muhasebeleştirilmesi Maddi, Maddi Olmayan Duran Varlıklar ile Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar Amortisman Muhasebesi Dönem Net Kârı veya Zararı, Temel Hatalar ve Muhasebe Politikalarında Değişiklikler Finansal Bilgilerin Bölümlere Göre Raporlanması Kur Değişim Etkilerinin Muhasebeleştirilmesi Stoklar Borçlanma Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi Araştırma ve Geliştirme Maliyetleri Bu standartların amaçları aşağıda kısaca ele alınmıştır. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı: Finansal tabloların sunuluş esasları; gerek işletmenin bir önceki döneme ait tablolarını, 41 42 Agk., m. 14. Agk., m. 15. 37 gerekse diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırmaya olanak verecek biçimde düzenlenmesine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. TMS 2 Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Finansal Raporlama Standardı: Yüksek enflasyon ortamında, temel finansal tabloların düzenlenmesi ile ilgili esaslar ele alınmıştır. TMS 3 Nakit Akış Tabloları Standardı: Belli bir muhasebe döneminde işletmelerin nakit ve nakde eşdeğer varlıklarında meydana gelen değişiklikleri “işletme faaliyetleri”, “yatırım faaliyetleri” ve “finansman faaliyetleri” itibarıyle sınıflandırarak, nakit tablosunda ne şekilde gösterileceği açıklanmıştır. TMS 4 Satışlar ve Diğer Olağan Gelirler Standardı: Olağan işlemler ve olaylar sonucu gelirler ve kârların muhasebeleştirme yöntemlerinin neler olduğu ele alınmıştır. TMS 5 Konsolide Finansal Tablolar: Bir şirketler topluluğuna dahil ana ortaklık ile bağlı ortaklıkların ve kontrol gücüne sahip olunan iştiraklerin ve diğer ortaklıkların varlık, borç, sermaye, gelir ve giderlerinin tek bir ortaklık şeklinde gösterilerek topluluğun finansal durumu ve faaliyet sonuçları hakkında gerçeğe uygun ve güvenilir bilgi verilmesini sağlamak amacıyla yapılacak işlemleri açıklamaktadır. TMS 6 İştiraklerdeki Yatırımların Muhasebeleştirilmesi: İşletmelerin iştiraklerindeki yatırımlarını ne şekilde muhasebeleştirmeleri gerektiği incelenmiştir. TMS 7 Yatırımların Muhasebeleştirilmesi: Bir işletmenin ticari faaliyetinin yanı sıra servetini arttırmak veya sermayesini değerlendirmek ve benzeri yarar ve kazançlar elde etmek üzere edindiği varlıkların muhasebeleştirilmesine ilişkin açıklamalar yer almaktadır. TMS 8 Maddi, Maddi Olmayan Duran Varlıklar ile Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar: İşletmelerin toplam varlıkları içerisinde genellikler önemli bir yer tutan ve bu nedenle finansal durumun belirlenmesinde 38 büyük öneme sahip olan maddi, maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıkların muhasebeleştirilmesi ile ilgili açıklamalar yer almaktadır. TMS 9 Amortisman Muhasebesi: Tüm amortismana tabi varlıklara ilişkin amortisman esasları ele alınmaktadır. TMS 10 Dönem Net Kârı veya Zararı, Temel Hatalar ve Muhasebe Politikalarında Değişiklikler: İşletmenin finansal tablolarının önceki dönemlerdeki finansal tablolarıyla ve diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırılabilmesi için, gelir tablosundaki bazı kalemlerin sınıflandırılması, açıklanması ve muhasebeleştirilmesi ile ilgili esaslar belirlenmiştir. TMS 11 Finansal Bilgilerin Bölümlere Göre Raporlanması: İşletmenin faaliyette bulunduğu farklı endüstri kollarında ve coğrafi bölgelerdeki oransal büyüklükleri, kâr dağılımları ve büyüme eğilimleri ile ilgili konularda bilgi verecek finansal tabloları kullananların, bölümlere ayrılmış bir işletmenin tümü hakkında daha doğru yargıya varabilmeleri için gerekli olan finansal bilgilerin neler olduğu açıklanmıştır. TMS 12 Kur Değişim Etkilerinin Muhasebeleştirilmesi İşletmenin yurtiçindeki yabancı paraya dayalı işlemleri ile yurtdışındaki faaliyetlerinin muhasebeleştirilmesine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. TMS 13 Stoklar: Stoklarla ilgili temel konu, stokların bir varlık olarak muhasebeleştirilmesinde ve elden çıkarılmasında tahakkuk ettirilecek gelirler ile karşılaştırılacak olan ilgili maliyetin ne olacağıdır. Ayrıca stok maliyetlerinin net gerçekleşebilir değere nasıl indirgeneceği ve gidere dönüşeceği; ile stok maliyetlerinin oluşumu ve içeriği bu standartta ele alınmıştır. TMS 14 Borçlanma Maliyetlerinin Muhasebeleştirilmesi: İşletmelerin katlandıkları borçlanma giderlerinin ne şekilde muhasebeleştirilmesi gerektiği bu standart ile açıklanmıştır. 39 TMS 15 Araştırma ve Geliştirme Maliyetleri:Araştırma ve geliştirme maliyetlerinin finansal tabloların düzenlenmesinde ve sunulmasında ne zaman aktif olarak, ne zaman gider olarak raporlanacağı konusundaki esaslar açıklanmıştır. 40